Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni. Orhan Erinç 0
Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet
Çetinkava# Yazıışleri Müdürlerı
ibrahün Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç
• Haber Merkezı Müdürü- Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • Istihbaraf Yalçın Çakır
• Ekonomı Bülent Kızanlık # Radyo-TV. Uygar
Eremektar 9 Külıür: Handan Şenköken • Spor.
Abdülkadir Yücelman % Yurt Haberler: Mehmet
Saraç # Makaleler. Sami Karaörcn # Çevin
Sevfettin Turhan • Duzeltme Abdullab Yazıcı
Yayın Kurulu. tlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç, Okta>
Kurtböke. Özgen Acar. Hikmet
Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun
Balcı, Dinç Tavanç. tbrahim Yıldız,
Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay # Haber Müdürü: Doğan
Akın Atatürk Bul\an N c 125, !Cat':4, Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020 (7 hat), Teleks. 42344, Faks: 4195027 • tzmırTemsilcısı:
Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S. 2/ 3 Tel: 4411220 Teleks: 52359,
Faks: 4419117 • Âdana Temsılcısı Çetin Yiğenoglu, lnönü Cd.
119S.No:lKat:l,Tel. 3522550. Teleks 62155,Faks 3522570
Müessese Müdürii. Erol Erkut • Koordınatör
Ahmet Korukan • Muhasebe: Bülent Yener
0 ldaıe. Hnse\in Gürer • tşletme: Önder
Çelik • Bügı-lşlem. Naü İnal • Bılgısayar
Sıstem Mürüvet Çiler • Reklam. Reha
Işıtnıan • Halkla lûşkıler Nurten Berksoy
Y ryımlayan ve Bısan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \e Yavıncıltk A Ş
Turkocagıcad 39 41 Cagaloglu 34334 Ist. PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20hat)Tdeks 32246, Faks (0 212* 513 85 95 12 ŞUBAT 1995 lmsak: 5.30 Güneş: 6.56 Oğle: 12.25 Ikindil5.13 Akşam: 17.41 Yatsı: 19.01
Ruffles Sports
Club
• İstanbul Haber Servisi -
Hedef kıtleleri olan gençliğe
ulaşmak isteyen üretici
firmalann, sporu 'köprü'
olarak kullanmalan geleneği
sürûyor. 'Ruffles Windsurf'
ve 'Snowboard'
takımlanndan oluşan Ruffles
Sports Club, önceki gece
Etiler'deki Fly Inn'de
düzenlenen basın
toplantısında tanıtıldı. Uzay
Gıda Genel Müdürü Doug
Boyle ile Pazarlama
Direktörü Ümran Bıyık,
sözkonusu sporlan
Türkiye'de yaygınlaştırmaya
çalıştıklannı belirttiler.
Otis Center, stat
koltuğu gettrdi
• Haber Merkezi-Ofis
Center, Ispanya'nın tanınmış
Figueras marka stat
koltuklannı Türkiye'ye
getirdi. Getirilen koltuklar
kapalı ve açık tribünler için
ayn ayn tasarlanmış. 62
ülkede monte edilmiş bir
milyonu aşkın Figueras
koltuğunun oldukça
ekonomik oldugu da
belırtilıyor.
Sokak Çocukları
Korusu
• İstanbul Haber Servisi -
Küçükçekmece
Belediyesi'nin, E-5
Karayolu üzerindeki
Küçükçekmece-Avcılar
yanyolunun yanında bulunan
boş alanda başlattığı ağaç
dikme kampanyasında 500
adet söğüt ve çam fıdanı
dikildı. Dün düzenlenen
törende bir konuşma yapan
K. Çekmece Belediye
Başkanı Nurettin Şen,
oluşturulan yeşil alana
"Sokak Çocuklan Korusu"
adını verdiklenni açıkladı.
Bütünoylar
Marlene'e
• Haber Merkezi -Fransa'da
pek ciddiye alınmayan bir
düzine amatör politikacı,
cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde aday olduğunu
açıkladı. Ciddiye alınmayan
adaylardan birisi de, bir TV
şovunun "Marlene" adıyla
tanınan hostesi. Bulduğu her
fırsatta fotoğrafçılara poz
veren Marlene'in, aşk
özgürlüğü, aşk günü ve
herkese bedava prezervatif
sağlanması gibi seçim
vaatleri var.
Ozondostu
soğutucu
• İZVÜR (Cumhurryet Ege
Bürosu) - Pekel Teknik
Sanayi ve Ticaret AŞ,
kloroflorokarbon
(CFC)içermeyen ve "ozon
dostu" olarak tanımlanan
soğutucu üretimine Çevre
Bakant Rıza Akçalı'nın da
katıldığı törenle başladı.
Beyaz eşya sektörünün önde
gelen kuruluşlanndan olan
Pekel'in Manisa'da bulunan
fabrikasında ozon tabakasını
delen ve güneşin zararlı
ışınlannın yeryüzüne
ulaşmasına neden olan
CFC'yi kullanmayarak
yapacağı üretimin dış
pazarda büyük ilgi gördüğü
bildirildi. Philco markasını
piyasaya sunan Pekel'e,
1993yılındaTSE, aynıyıl
sonunda da tngiltere'nin
uluslararası kuruluşu Yarsley
tarafından ISO 9001 Kalite
Güvence Belgesi verildi.
DİSK'in kupuluş
yıldönümü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Devrimci İşçi
Sendikalan
Konfederasyonu'nun (DİSK)
28. kuruluş yıldönümü yann
kutlanacak. DİSK'e bağlı
OLEYÎS Sendikasf ndan
yapılan açıklamada,
"DlSK'li olmak, sadece
işçilerin değil, halkın umudu
olmak, gelecek güzel
günlere inanmak, iyiden,
güzelden yana uğraş
vermektir" denildi.
Gazhane duyarh elleri bektiyor
Hasanpaşa'daki gazhane tesislerinde 19. yüzyıl sanayi mimari-
sinin elde kalan son örnekleri bulunuyor.
OKTAY EKİNCt
Bir zamanlar istanbul. üstelik
çok da eski olmayan dönemlere
dek, bugünkü gibi 'altyapısız bir
kaçak yapı yığınr değildi. Adıy-
la sanıyla ve yaşam tarzıyla ger-
çekten bir kentti.
Kendisinı 'kent' yapan özel-
likJeri arasındaysa sadece tarih-
sel yapılan, insana, doğaya say-
gılı mimarlık kültürü. yine insa-
na saygılı yerleşme dokusu ve
yöneticileri yoktu.
Dönemine göre 'çağdaş' kent
hizmetleri ve bu hizmetlere ait
tesisler de İstanbul'un 'yaşanüır
bir şehir' olmasının önde gelen
unsurlanydılar.
Uygarlığa karşı ilkeDik
Örneğin, yüz yıldır hâlâ geliş-
tirilmesi beklenen ve aslında
metronun ilk adımı sayılabilecek
'tünel' gibi. Ya da yine bugüne
göre çok daha verimli hizmet ve-
ren ve îstanbul'un bir 'deniz ken-
ti' oldugu gerçeğini ulaşım düze-
niy le kucaklaştıran 'Şirket-i Hay-
riye' vapurlan gibi. Ve bunlann
yanı sıra. kentte yaşayanlann
'kentiT olduklannı onlara anım-
satan belki de en uygar hizmet-
lerden biri olarak 'havagazT şe-
bekesi gibi...
tstanbul'un mutfaklanna 'ha-
vagan uygarkğııun' girmesi, 19.
• istanbul'un kent uygarlığına yaklaşık 100 yıl hizmet veren
Kadıköy Hasanpaşa'daki gazhane tesisleri Anıtlar Kurulu'nun
karanna karşın büyükşehir belediyesince sökülmeye başlandı.
Tesisler Büyükşehir Belediyesi'nin rant projesinden
kurtanlabilirse, uygar dünyaya örnek olacak bir kültür ve
füar alanı haline getirilebilir.
yüzyılm sonlannda başladı. Ru-
meli yakasında Yedikule ve Dol-
mabahçe'de kurulan 'gazhane-
ler', yakın dönemlere dek İstan-
bul'a ve îstanbul halkına hizmet
ettiler.
Anadolu yakasında ise Hasan-
paşa Mahallesi'ndeki gazhane,
10 yıl önceye dek aynı hizmetı
Kadıköylülere armagan ettı.
Gelin görün ki şu 'tûpgaz' de-
nilen ve kent kültürü yenne *tü-
ketim kültürünün' bir dayatma-
sı olarak hızla yaygınlaşan sıvı-
laştınlmış petrol gazı ticareti, bir
yandan insanlan bir tür bomba-
larla birlikte yatıp kalkmaya tut-
sak ederken, öbür yandan hava-
gazı şebekelerinin geliştirilip
yaygınlaştınlmasına ve belki de
zaman içinde örneğin doğalgaza
dönüştürülmesine engel oldu. İs-
tanbul'un 'gururlu' gazhaneleri,
sırayla hizmet dışına çıkanlıp bi-
rer 'kent küttürü mirası' olarak
koruma altına alındılar.
Şimdi, bu üç eski dosttan Ka-
dıköy'ün Hasanpaşa semtindeki
talihsiz' olanı, tıpkı vaktiyle tüp-
gazla birlikte başlayan saygısız-
lığın sanki 'son aşamasTolarak.
üstelik yine bir 'tüketim kültürü
projesiniır gerçekleşmesi adına,
bir hurda muamelesi altında yı-
kılarak yok edilmek isteniyor.
Gazhanenin talihsizliği
Hasanpaşa gazhanesinin talih-
sizliğı, Yedikule ve Dolmabah-
çe'dekiler gibi 'daha önceden'
eski eser olarak tescil edılmemiş
olmasıyla başlıyor. Şimdikı bü-
yükşehir belediyesi yönetıminin
bu 'formaliteeksikliğini' fırsat bi-
lip büyük bir duyarsızlıkla ve
sanki bir düşmana saldınr gibi,
100 yıllık tesisleri apar topar sök-
meye başlayarak 'kentkühürün-
den haberi olmadtgını' açıkça
sergilemesi ise gazhanenin diğer
talıhsizliğini oluşturuyor.
Çünkü bu uygarlık mirasımı-
zın 'kâğrt üzerindeki' sahipleri,
ne yazık ki şimdi bu yıkımcılar
ve yok ediciler. Yerine yapmak
istedikleri ise 'tETyyerantsağ-
lamak
1
adına büyük bir 'süper-
market ve otopark'.
Aslında, Hasanpaşa'daki gaz-
hanenin ve bunun gibi 'İstan-
bul'un kent yaşammda 100 yılhk
emeğiolan' tesislerin Anıtlar Ku-
rulu'nca koruma karannın olma-
sı, gerçekten bir formalitedir. Bu
türyapılar, sahip olduklan tanh-
sel kimlikleri ve yine 'tarihe ta-
nıkhk eden' varlıklanyla hakla-
nnda eski eser kaydı olsa da ol-
masa da 'kültür mirası' olarak
saygınlıklannı konırlar.
Eski eser kimliği
Bu nedenle Yedikule ve Dol-
mabahçe'dekilerde eski eser kay-
dı varken, Hasanpaşa'daki tesis-
ler için de bu karann alınmasının
ancak birkaç ay öncesine rastla-
ması, hiçbir 'uygar' Istanbullu-
nun aklına şimdiye dekbu 'sana-
yi mirasımızı' yok etmeyi getir-
medi.
'Günün modası kendine güvensizliğin çağdaş adı' diyen özgün modacımız Cemil tpekçi:
Türkiye'deki modacılar taklitçiIpakçi: Türk insanında kendine
güven yok. Moda
tasanmcısını, ancak Batı
önemsediği zaman tanıyor.
Ona değer veriyor. Doğal
olarak da tasanmcılar değil,
taklitçiler yetiştiriliyor.
ŞUKRAN SONER
Uluslararası ünlü moda tasanmcımız
Cemil tpekçi'nin ışyenne adımınızı at-
tığınız anda. kafasındaki'Anadolu'
metninin, sanatının yapıtaşlannı oluş-
turduğunun izlerini görüyorsunuz. Du-
varlan kaplayan Türk motifleri, Anado-
lu'nun kim bilir hangi yöresinden. dö-
neminden, özenle işlenmiş perdeler. de-
koratif aynntılar, döşemedeki kilimler,
geçmiş tutkusunu yansıtıyor.
lçeride bir gelinlik için yapılan öngö-
rüşmelerin bitmesini beklerken kulağı-
mıza ister istemez konuşmalar takılı-
yor. Gelin adayının esmer ten renginin
beyazla çelişkisi gözetilerek gelinlik
modelinde düşünülmüş kolun çıkanl-
ması, uzun eldiven üzerinde bir boşluk
bırakılması öneriliyor, duvağın tülünün
altındaki görüntü düşleniyor.
Aynntılara özen
Biraz şaşkjnlıkla gelinliğin genç kı-
zın bedeninin, duygulannın. dügunü ile
ilgili düşlerini yansıtma aracı olarak
kullanıldığını algılıyorsunuz. lş giye-
ceği ayakkabı, elindeki çiçekler, dama-
dın ve yakın çevresinin giysileri ile sı-
nırlı kalmıyor.
Düğünün yapılacağı salon. müzik.
gelinin masasının süslenmesi, şekerle-
ri, asansörden inerken salona girerken-
kiduygulan.. herşey konuşulupbirbü-
tün içinde şekıllendiriliyor..
Çağımızda tiyatro sanatının müzik,
dans, bale ile kucaklaşması gibi moda
tasanmcılığı da terziliği aşmakla sınır-
lı kalmamış. bir olayın. bir yaşam biçi-
minin, diliminin bütününü içine almış
gözüküyor.
Cemil Ipekçi "Elbise; pyinme, ör-
tünme fantezisidir'" diyerek söze giri-
yor, moda hakkında şunlan söylüyor:
*K]!iy1nirken insan her şeyden w her-
kesten önce kendini tatmin etmelidir.
Sokaktaki iasanı, şık bir kalabalığu ya
da sflueti çizilmiş bir çağdaş tarzın te-
Cemil İpekçi'nin givinmeve yaklaşımı şöyle: Gi\im güne nasıl uyandığın, neler hissettiğin, hüzün ve neşenle ilgili de-
ğişkenlikler, sürprizler taşunaü. Oysa insanlar hep beraber bugün ne giyeceklerine karar veriyorlar.
orik bekçilerini değil. Giyim güne nasıl
uyandığın, neler hissettiğin, hüzün ve
neşenle ilgili olarak değişkenlikler, sürp-
ri/İer taşunah. insanlar hep beraber, bu-
gün ne giyeceklerine karar veriyorlar. ya
da hep birlikte belli renkler taşıyorlar
doğadan \itrinlere. Günün modası de-
mek, kendine güvensizliğin çağdaş adı-
dır ve insamn yeni biçimini sa>ıınniası-
nın bir yoludur. 'Bunu herkes gıyiyor.
hep birlikte giyiyoruz" diyerek."
Ipekçi. 9O'lı yıllardaki geri dönüşün
sebebini şöyle açıklıyor:
"Çağdaş dün\-a yalnızca modada de-
ğil, sanaön bütün kollannda kişiyi kor-
leştiren bir dünya... Zamanla \anşılaa,
az zamanda çok iş peşinde koşulan ve
renklerle, çizgilere ticari kaygılarla ba-
kılan, gitgide işlevsel olma\a zorlanan
bu dünya.tarihiyle güzelve anlamlu He-
le Anadolu? O kadar çok uygaıiıklar
çarpışmışve o kadarzengnüeşmiş ki öy-
ie dipsiz \e ulaşümaz bir kuyu kL on-
dan vazgeçmek delilik. Örtünmeyi; re-
simden. şiirden. bir Bizans penccresin-
den. eski İstanbul evlerindeki fotograf-
lardan farklı görmüyorum. Sanat esin-
leıie, anılarla vüklüdür. Eğer podyum-
larda otantik bir rüzgâr estiriyorsam,
onun yerini, yönünü ve gücünü doğru
saptamak gerektiğine inanıyorum. Do-
ğu bir masal kadar güzeldir \e benim
yapmaya çalışbğun bu masalı dinletebü-
mek için onu çağdaş sözcüklere aktara-
bilmek. Benim sözcüklerim kumaştır,
renktir, çizgidir. Geçmişle, günümüz
arasında kurmaya çahştiğım zarif bir
köprüdür."
ıpekçi, "Türkiye'de moda nedir ve
nerededir" sorulanna çok iyimser bir
yanıt \eremiyor, görüşlerini şöyle özet-
liyor: "Türkiye'de moda yüzdeyüz tak-
litçiliktir. Ne yazık ki ülkemizde bir ya
da iki özgün modacının varlığından söz
edebiliriz. Modacılanmız genel yapı-
mızda var oldugu üzere, Batı'dan esin-
lcnmektedirler ve uzun yıllar bu böyk
ohnuştur. Yaraöcılık ve özgün tasanm
bu koşullar içinde hep ikinci planda kal-
mışör. Ben işe "Ozgûn moda yapanm'
koşulu ile başladım. Ancak 3-4 yıl bana
yapünlan şey,yalnızca fotoğraf makine-
si gibi kullandınlmam oldu. Avrupa'ya
gönderildim. Defılelerde gözlerim fo-
toğraf gibi kullandınldı. 197S'te bu işi
biürdim."
Ipekçi, ülkemizde modacılara neden
güvenilmediği konusunda da şunlan
söylüyor:
"Kendi modamıza güvenyok. Moda-
cının yalnızca taküt edeceği düşüncesi
egemen. Neyazık ki tasanmcrya yatınm
yapacak düşünce yok. Tasanmcı diye
alınan üısanlara işleri yaptınlmıyor. ön-
lerinedergiler ve modeller atılıp bunlar-
dan bir şeyler toparlamalan isteniyor.
Doğal olarak da tasaruncılar değil tak-
litçiler yetişiyor."
- Yine de ülkemizde önemli tasanm-
cılar yetişiyor değil mi?
Bu. Batı bir insanı önemsediği za-
man oluyor. Türk insanında kendine
güven duygusu yok. Ülkemizde yüz-
yıllarca tasanmcı olmamış. Batı'nın
onaylaması gerekiyor. Kırsal kesimin
yaratıcılığı dışında. şehirdeki insan, ya-
bancılar ya da taklitçiler ne istemişse
onu yapmış. Oysa tasanmcılara önem
verildiğinde, her şey başka bir şekle dö-
nüşmektedir ve dönüşecektirde. Olaya
arsa spekülasyonundaki gibi de baka-
biliriz.
Türk tasanmcılara fırsat verildiğin-
de, ülkemizde de özgün moda gelişe-
cektir. Tasanmcılara 'isim olmasın' di-
ye değil, 'isim olsun' diye bakıldığında,
pencereler. kapılar bir bir açılacaktır.
Bu olayın yavaş yavaş geliştiğini hisse-
diyorum. Umutsuzluk içinde bir umut
yaratma çabası gibi geliyor bana.
'Ulkemizde terziler egemen'
- Dünyada bu işe nasıl bakıhyor. Dün-
yanın ünlü modacılarının egemenlikle-
ri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bızim ülkemizde terziler egemenli-
ği var. Başkalannın tasanmlannı kulla-
narak defıleler yapıyorlar ve dünya mo-
dacılanndan tepkiler alıyorlar. Yaptık-
lan işi 'bilmem kimin tasanmlanndan
ahntılar' diye sunsalar daha akılhca
olur.
V'alentina,Gi\enchy, Balmain gibi ya-
ratıcılar. 'özgün modetierini' artık etiket
gibi kullanıp genç, günlük. gece giyi-
mi gibi bölümlerdeki tasanmlannı sa-
tıyorlar. Özgün modeller, artık onlar
için pahalılıklannın devamı anlamına
gelir.
- Hazır giyimde, Türkiye'nin ihraca-
tında önemli artışlan nasıl açıklıyorsu-
nuz?
Evet hazır giyimciler kumaşta ve mo-
deldeki özgünlüğün öneminin farkına
vardılar. Yüzde 60'lara varan bir oran-
da kendi özgün kumaşlannı ve model-
lerini kullanıyorlar, böylece kabul gö-
rüyorlar. Çürîkü hazır giyim. seri üre-
tim daha geniş bir kitleye ulaşıyor ve
alıcısı çok oluyor. Oysa özgün modada
iş çok zor. Insanm özelliğine, yaşamı-
na, bedenine. yapısına uygun model ya-
ratıyor. zor olanı yapıyorsun. Ben bu-
nu yapmaya çalışıyorum ve yüreğinde
bu hissi duyan modacılanmıza da bu-
nu yapmalannı öneriyorum.
Ancak, ne zaman ki büyükşe-
hir belediyesinin gazhane üze-
rindeki 'niyederi' belli olmaya
başladı, o zaman tarihi ve kültü-
rü korumak için yine de 'forma-
litenin tamamlanması' gereği or-
taya çıktı. Kadıköy Belediye
Başkanhğı'nın 'gazhanenin kent
küKürüne kazandınlması' yö-
nündeki başvxırusunu değerlen-
diren İstanbul 2 No'lu Kültür ve
Tabiat Vartıklannı Koruma Ku-
rulu, 25 Ekim 1994 tarihinde
3564 sayı ile şu karan aldr.
"Eski gazhane binaiannın.
geçmişte çok önemli ve yararlı
hizmetler \eren bir sanayi tesisi
olduğuna, gerek orijinal işle>inin
araşbrmacılar için gerekli niteli-
gi, gerek çağının teknolojisinin
güzel bir mimari örneği ounası
nedeniyle bir bütün olarak ko-
runmasına ve örneğin bu yapı
kompleksine kültürel bir fonksV
yon verüebüeceğine.J'
Koruma Kurulu'nun bu kara-
nna rağmen, büyükşehir beledi-
yesinin 'süpermarket' yapmak
amacıyla gazhane binalannı he-
men yıkmaya başlaması ve yine
*yasa gücünde olan' bu karann
ilgili tüm kurumlara tebliğ edil-
miş olmasına rağmen, yıkım
ekiplerinin hiçbir uyanyı dinle-
meden, dünyada eşı olmadığı bi-
linen soğutma tesisleri ile iki bü-
yük gazometre binasmı sökerek
yok etmeleri acaba nasıl açıkla-
nabilir? Rant yüzünden işlenen
bu cinayet, açıkça bir suç değil
midir?..
Bu sorulann da yanıtını yine 2
No'lu Koruma Kurulu veriyor ve
bu kez yasadışı yıkımlar üzerine
alınan 7 Şubat 1995 gün ve 3670
sayılı kararda, şu hükümlere yer
veriliyor:
'Toplum yararı
gözetUmeir
"Toplum yararuu gözeten ye-
ni bir fonksiyon içinde yararlaıu-
larak korunması istenen gazhane
tesislerinin, kurulumuz karanna
karşın yıktınlmaya başlanması-
nın,özelliklede kurulumuz kara-
nna sahip çıkıp bu yapıyı koru-
makla yükümlü bir de>1et kuru-
mu taranndan yıktınlmaya baş-
lanmasının, bu önemli eserin yok
olmasının ötesinde, ülkemizin
vazgeçemeyeceği niteiiklerinden
olan hukukdevietikavramıyia da
bağdaşmadığına (...), o nedenle
yıkanlar veya yıkımına emir ve-
renler hakkında 2863 sayıh yasa-
nın 65. maddesi mucibince kanu-
ni kovuşturma açılmasına_"
Bu karann alınmasından üç
gün sonra. Kadıköy Belediyesi
Başkan Yardımcısı Levent Er-
sun'la birlikte gazhaneyi dolaşı-
yoruz.
Tarihi eser mi,
hurda mı?
Büyükşehir belediyesinin yı-
kım ışıni ihale ettiği fırmanın iş-
çıleri, sökülen tanhi sanayi yapı-
lannın 'hurda' adını verdikleri
kalıntılannı moloz kamyonlan-
na yükleyip götürüyorlar.
Yığmlann arasında, 1887 yı-
lında üretilip bu tesislere monte
edilmiş Alman ve Fransu yapı-
mı makine parçalan da var. Kim-
bilirnice mühendis ve emekçinin
ahnteriyle çalışıp İstanbul'un
'kent' olmasına hizmet ettiler.
Şimdi ise sözümona kentin sahi-
bi sayılan bir yönetimin duyarsız
ellerinde, moloz yığınlanyla bir-
likte atılıyorlar.
Bakalım bu toplumun ve bu
hukuk devletinin gücü, gazhane-
yi İstanbul'un Kadıköy bölgesin-
de tarihe ve uygarlığa saygılı bir
kültür alanı ya da örneğin fuar
alanı' olarak değerlendirip koru-
maya yetecek mi?
Bu soruya 'evet' yanıtını vere-
bilmek için. tüm duyarh kesim-
lerin Kadıköy Belediyesi'ne eli-
ni uzatması gerekiyor...
150 yapıt bugün görücü önünde
Kültür Servisi - Antik A.Ş.
tarafından düzenlenen 165. mü-
zayede bugün Yıldız Sarayı'nda
gerçekleştirilecek. Yıldız Sarayı
Silahhane bölümünde görücüye
çıkacak yüz elli yapıt. aynı yer-
de sergileniyor. Müzayedede ün-
lü Türk ressamlannın yanı sıra
yabancı ressamlann yapıtlan da
yer alıyor.
Müzayedede Hoca Ali Rı-
za'nın peyzajının satışa sunula-
cağı fiyat için alıcılardan teklif
istendi. Rüştiye'deki öğrenciliği
sırasında. resim derslerindeki ye-
teneği ile dikkat çeken ve Harbi-
ye'ye geçtiğinde neredeyse uz-
manlık düzeyine erişen Hoca Ali
Rıza'nın (1857-1930) okulda bir
"resimhane" açmak için yaptığı
başvuru kabul edilmiş. bu atölye-
nin başına da Harbiye'de resim
öğretmenliği yapan Nuri Paşa
getirilmişti.
Nuri Paşa'dan başka Süley-
man Seyyit ve M. Kess'ten de
dersler alan Ali Rıza, 1884'te
mezun oldugu Harbiye'ye hoca
olarak atandı. Onun bu dönem
resimlerinde ve daha sonraki yıl-
Halil Paşa'nın peyzajı 800 mihon liradan satışa sunulacak.
larda, dogup büyüdüğü Üsküdar
ve Karacaahmet'in sessiz köşe-
lerini, kıyı kahvelerini ve güneş-
li kayalıklannı tercih ettiği görü-
lür. Tek başına bir "okul" etkin-
liğiyle çok sayıda öğrenci yetiş-
tiren Hoca Ali Rıza, resim ders-
lerinde kullanılmak üzere desen
albümleri hazırladı. İkinci Meş-
rutiyet'ten sonra kurulan Os-
manlı Ressamlar Cemiyeti'nde
başkanlıkyaptı.
Çağdaş sanatımızda usta bir
peyzaj ressamı olan ve tstan-
bul'un şürsel görüntülerini renk
tonlanna dayanan plan aynmla-
nyla vermeye çalışan Hikmet
Onat'm "Büyükdere Sahili" ad-
lı yapıtı 1 milyar 200 milyon
TDden satışa sunuluyor. tlköğre-
nimini Mahalle Mektebi'nde
yaptıktan sonra Fevziye ve Ka-
• Yıldız Sarayı
Silahhane bölümünde
yapılacak müzayedede
8 milyon ile 100 milyon
lira arasında satışa
çıkacak birçok önemli
yapıt arasında çağdaş
sanatçılann yapıtlan da
yer alıyor. Hikmet
Onat'm "Büyükdere
Sahili" adlı yapıtı 1
milyar 200 milyon
liradan satışa
sunuluyor.
sımpaşa rüştiyelerinde okuyan
Hikmet Onat (1882-1977), ba-
basının isteği üzerine Heybeli-
ada Bahriye Mektebi'ne girdi.
Ancak aynı zamanda Sanayi-i
Nefıse'ye devam etti. 1910 yı-
lında Avrupa sınavını kazanarak
Avrupa'ya gitti.
Paris Güzel Sanatlar Oku-
lu'nda Cormon'un atölyesinde
çahştı. 1914'te yurda dönünce
akademide görevlendirildi.
Asker ressamlar kuşağının son
önemli temsilcisi Halil Paşa'nın
peyzajı 800 milyon TL.'den. Ne-
dim Günsür'ün 1973'te 50. yıl
sergisinde Atatürk Ödülü almış
yapıtı 250 milyon TLÜen, Çal-
h'nın 'Mevlevfler'i ise 200 mil-
yon TCden satışa sunuluyor.
Çağdaşlar da var
Müzayedede 8 milyon ile 100
milyon TL arasında satışa çıka-
cak birçok önemli yapıt arasında
çağdaş sanatçılann yapıtlan da
yer alıyor.
Müzayedede NazmiZiya. Şev-
ket Dağ. Halil Paşa, Hakfe Ab-
dülmecid, Hoca Ali Rıza, Hikmet
Onat, Fahrelnisa Zeid, Cemal
ToUu, İbrahim Çalu. Cihat Bu-
rak, Burhan Doğançay; Ayerul-
lah Sümer, Necdet Kalay, Komet,
Devrim Erbil, Mehmet Güler,
Nuri tyem, Şefik Bursalı, Turgut
Zaim, Turan Erol, Nedim Gün-
sür, Ali Çelebi, Burhan Uygur,
Fikret Mualla gibi sanatçılann
ilk kez ortaya çıkan yapıtlan
satışa sunuluyor.