Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 1995 PAZAR
12 DIZIYAZI
Hep aymiemne:Türkîye 'de lOyılı aşhn birsüredir özelleştirme konusunda
tartışmalaryürütülmektedir. Basınıyia, TV'siyle. radyosuyla
tüm medya bu tartışmalan aktarmakta, bazen de tarafolarak
tartışmalara katılmaktadır. Tartışmalar, özelleştirmenin
olmazsa olmaz ve "Allahın emri" olduğu önkabulünden
sonrayürütülmektedir. Bugün parlamentoda üyesi bulunan tüm
siyasipartilerin programlarında özelleştirme ilk sıralarda yer
almaktadır. ' 'Hangi KİT'ten başlanması gerektiği'' ya da
' 'elde edilecek gelirin nerede kullanılacağı'' gibi noktalarda
"özelleştirme muhalifliği"yapan siyasipartiler "aslında en
iyi biz özelleştiririz"tarzmda bir yaklaşım sunmaktadırlar.
Özelleştirmeye karşı olan bir kesim ise araştırmu, yayın,
toplantı-panel gibi birtakım çahşmalar yünttmektedirler.
Ancak özelleştirme karşıtı denebilecek hemen tüm
yaklaşımlarda, ' 'karşıtlık " net olarak belirlenememekte,
medyanın yarattığı toz dunıan içinde her şey birbirine
karışmaktadır. Bir kesim yazar, gazeteci, uygulamalann sadece
anayasaya uygunluğunu tartışmaklayetinirken, bazılan da
"Türkiye'nin şartları özelleştirmeye uygun değildir"
yaklaşımıyla özelleştirme karşıtları cephesine kendilenni dahil
etmektedirler. Bir grup sendikaa veyazann işgüvencesine
endeksliyaklaşımlan ise "özelleştirme doğru yapılırsa,
işgüvencesi verilirse iyidir" düşüncelerini beslemektedir. Son
günlerde kamuoyunda spekülasyonlar yaratan Et ve Balık
Kurumu 'nun özelleştirilmesi süreci, bazt sendika
çevrelerinin özelleştirme tartışmalarındaki yer alışlannı
göstermektedir. Hükümetin sendikacıya "suspayı" verme
operasyonunun birparçası olan EBK 've ve aym zamanda
işverenliğe de talip olan Hak-lş, bu konuda çarpıcı bir örnek
oluşturmaktadır. Geniş halk kesimleri açısından da dunım
farklı değildir. Kapsamlı alternatiflerin sunulamadığı bir
ortamda. medyanın ideolojik bombardımanıyla halkın
önemli bir höİiimü özelleştirmenin çare olabileceğini
düşünmektedir. Halk özelleştirmeye yönelik gerekçeler,
kavramlar, yöntemler konusunda sadece özelleştirme
yanhlarınm istedikleri şekilde tek bir kaynaktan, medyanın
tek yönlü yayınlarından beslenmektedir. 5 Nisan Kararları
ile özelleştirme kapsamına alınan PTT'in T'si ile ilgili
yapılan yasal düzenlemelerle, T'nin özelleştirilmesi yolunda
son dönemece girildi.
Özelleştirilmesiyolunda artıkson adımların atıldığı PTTile
ilgili tartışmalar da. yukanda özetlediğimiz çerçevenin
dısına neyazık ki çıkamamıştır. PTTözelinde, bilgilenme
eksikliklerinden kaynaklanan yanlış yargıları ortadan
kaldırmak ve özelleştirme yanlılarımn yarattığı ideolojik
bulanıkhğı bir ölçude de olsa gidermek için TMMOB
Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi ve PTTde
örgütlü Tüm-Habersen üyeleri olarak bir dosya hazırladık.
Hazırladığımız bu dosyada. özelleştirme savunucularının
sunduğu gerekçeleri, dünyadaki ömeklerle birlikte, PTT'nin
T'sini temel alarak degerlendirdit Özelleştirme yanlılarımn
iddialanna rakamlarla. yaşanan örneklerle, üstü örtülmüş
gerçeklerin örtülerini kaldırarakyanıt vermeye çahştık.
Bir noktanın altım özellikle çizmek istiyoruz: Size sunulan
çalışmanın kapsamı, özelleştirme gerekçelerinin
geçerliliğinin tartışılması. özelleştirme yanlılarımn
iddialarının yanıtlanması ile sımrlıdır. Özelleştirme
savunuculan tarafından özelleştirme karşıthğı, siyasilerin
' 'arpalığı'' durumuna gelmiş KİT'teri bugünkü durumuyla
olumlamak biçiminde yorumlanmakta, konu çarpıtılmaktadır.
Oysa KtT'leri bugünkü sorunlanndan kurtarmanın tekyolu
özelleştirme olmadıgı gibi, özelleştirmenin tek altematifi de
KlT'lerin bugünkü durumu değildir. Bu çalışmada Türkiye 'nin
içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal krizin birparçası olan
KÎT'lerin (özelde PTT'nin) tüm sorunlanna çözüm sunmaya
çalışmıyontz. Sorunlan çözecek alternatifleri üretmenin ilk
adımlannın, KlT'ler hakhnda söyleyecek sözü olan bilim
adamlan. işçiler, kamu çalışanlan, meslek kuruluşlan,
sendikalar. bir başka deyişle toplumun tüm kesimlerinden
temsilcilerin oluşturduğu geniş tartışma platformları ile
atılacağı kamsındayız. Dünyada ve Türkiye de özelleştirme
uygulamalarının içerdiği olumsuzluklann, "basit birer
uygulama hatası olamayacak kadar ciddi boyutlar"
taşıdığım: Türkive'nin şartlanndan bağımsız olduğunu;
olumsuzluklann bizzat özelleştirmepolitikasınm biitününde,
özelleştirmenin kendisinde olduğunu iddia ediyoruz. Sanıyoruz
ki. okumakta olduğunuz çalışmada iddiamızı kanıtîamaya
vetecek kadar veri bulunmaktadır.
T'nin dayanılmazçekiciliği154 yıllık geçmişi olan PTT,
devasa altyapısıyla, içerdiği hiz-
metlerin çeşıtliliği ve önemiyle
Türkiye'nin en büyük ICamu Ik-
tısadi Teşebbüslerinden birisidir.
Bugün PTT, açık ve kapah
mektup ve haberleşme kartlan,
her türlü basılmış kâğıt, değerli
ve değersiz posta koli taşınması
ve dağıtımı; posta bonolanyla
posta ve telgraf havaleleri işlem-
leri, posta çekleri işlemleri gibi
posta taşımacılık ve bankacılık
hizmetlerini yürütmektedir.
PTT'nin hizmet sunduğu tele-
komünikasyon servistürleri ise;
telefon, telgraf, telex, paket
anahtarlamalı data (TLRPAK),
kiralık data devreleri, faksimıle.
videoteks, video konfeîans, kab-
lolu TV, mobil telefon (araç tele-
fonu), pagıng (çağn), GSM (cep
telefonu) olarak sıralanabihr.
Özelleştirmenin Türkiye'nin
gündemine girmesinden sonra,
böylesi geniş bir hizmet alanı
olan PTT'nin T'sinin özelleşti-
rilmesi de tüm hükümetler tara-
fından her fırsatta dile getirildi.
Ancak hiçbir hükümet. söz ko-
nusu özelleştirmenin nasıl ger-
çekleştirileceği konusunda ka-
muoyuna net birprogram açıkla-
madı.
Nasıl bir özelleştirme?
T'nin özelleştirilmesi çalışma-
lan PTT Genel Müdürlüğu Ulaş-
tırma Bakanlığı tarafından yürü-
tülmektedir.
4000 sayılı kanunun verdiği
yetkilerle Türk Telekomünikas-
yon A.Ş. yasal olarak kurulmuş,
ancak fiilen PTT'de aynşma sü-
reci tamamlanamamıştır.
T'nin özelleştirilmesi için ya-
pılmaya çalışılan yasal düzenle-
meler, özelleştirmenın nasıl ola-
cağına dair bir takım ıpuçlan
vermektedir. Çalışmalan süren
yasal düzenlemelerden sonra hü-
kümet, en yüksek gelin sağlaya-
cak birtakım yöntemlerle şırke-
tin özelleştirilmesine başlaya-
caktır.
TBMM'ye hükümet tarafın-
dan yeni sunulan yasa tasansına
göre Ulastırma Bakanlığı bün-
yesindeki Haberleşme Daire
Başkanlığı. öncelikli Haberleş-
me Genel Müdürlüğu adıyla bir
Düzenleyici Kurum (Regulatory
Body) olarak yeniden yapılandı-
nlacaktır. Bu aşamadan sonra
Düzenleyici Kurum görevini ye-
rine getirecek Haberleşme Ge-
nel Müdürlüğu denetiminde.
Türk Telekomünikasyon A.Ş.
hisseleri satılacaktır. Hedeflenen
yapıda, T'yı satın alacak şırket-
ler, özelleştirme sonrası yine Dü-
zenleyici Kurum tarafından de-
netlenecektir.
İlk adım: Düzenleyici
Kurum
Özelleştirme sonrası özel ser-
mayenin tamamen bağımsız bir
işletme politikası yürütemeyece-
ğj, bu konuda denetleyicı bir ku-
rumun olacağı, özelleştirme sa-
vunuculan tarafından her fırsat-
ta dile getirilmektedır.
Telekomünikasyon sektörünü
özelleştirmiş ülkelerde oluştu-
rulmuş olan düzenleyici kuruluş-
lar incelendiğinde 3 farklı mo-
delle karşılaşılır.
Bağımsız yan-resmi komisyon
modeli: Amerika Birleşik Dev-
letleri'nin düzenleyici kuruluşu
olan FCC (Federal Communica-
tions Commission) ve Kanada'nın dü-
zenleyici kuruluşu olan CRTC (Cana-
dian Radio-Television and Telecommu-
nications Commission) bu yapıya ör-
nek olarak gösterilebilir.
Bağımsız Resmi Genel Müdürlük
modeli: Bu modelin en popüler örneğı
lngiltere'nin telekomünikasyon alanın-
daki düzenleyici kuruluşu olan OF-
TEL'dır.
Bakanhk modeli: Bu model ise halen
Almanya ve Fransa'da yürütülmekte
•PTT, devasa altyapısı ve verdiği
hizmetlerin önemi nedeniyle Türkiye'nin
en büyük KlT'lerinden biri.
Özelleştirmenin Türkiye'nin gündemine
girmesinden sonra, böylesi geniş bir
hizmet alanı olan PTT'nin özellikle T'sinin
özelleştirilmesi tüm hükümetler
tarafından her fırsatta dile getirildi. Ancak
hiçbir hükümet, bu özelleştirmenin nasıl
gerçekleştirileceği konusunda
kamuoyuna net bir program açıklamadı.
Özelleştirme savunuculan her fırsatta kamu yararı ve denetimden söz etmektedirler. Ancak satılmak iste-
nen telekomünikasyon gibi bir kamu hizmeti, satın alan da özel sermaye olduğunda, en önemli kriter, bu hiz-
metin özel sermayeye sağlayacağı kâr olacaktır.
olan telekomünikasyonun özelleştiril-
mesi sürecınde düzenleyicilik rolü üst-
lenen bakanlık yapısıyla karakterıze
edilebilir.
Türlciye'nln seçimi
Türkiye'de yukandaki modellerden
üçüncüsüne karşılık gelen hükümete
bağlı bir kurum modeli seçilmesi söz-
konusudur. Düzenleyıcilik görevi
ninUlaştırma Bakanlığı'na bağlı olarak
kurulanve "teşkilatvegörevlerihakkın-
da kanun" taslağı hazırlanan ''Haber-
leşme Genel Müdürlüğü"ne verilmesi
beklenmektedir. Hazırlanan taslaklarda
tanımlanan teşkilat yapısı ve görevleri-
nin, diğer ülkelerdeki uygulamalar in-
celenerek belirlendiği görülmektedir.
Düzenleyici Kurum'un adayi Haberleş-
me Dairesi Başkanlığı, bugünden T'nin
özelleştirilmesi çalışmalanna katilmak-
ta, yannın görevlerine hazırlanmakta-
dır.
T'nin özelleştirilmesi için yapılacak
yasal düzenlemeler sonrasında, bu
alanda faaliyet göstermek isteyen fir-
malar devletten lisans-izin isteyecek-
lerdir. Bu lisans devlet adına "düzenle-
yici" tarafından verilecektir.
Özel işletmecilere verilecek olan li-
sans, hem işletmecinin. hem de Düzen-
leyici Kurum'un görev ve yetkilerinin
smırlannı belirleyecek hükümleri taşı-
yan bir sözleşme niteliğindedir.
Düzenleyici Kurum'un vereceği li-
sans metninde teknik, idari ve
tarifelere ilişkin hükümler yer
alacaktır. Teknik hükümlerde,
servis kalitesi standartlan ve ye-
ni kurulacak sistemlerde asgari
teknik özellikler belirtilecektir.
İdari hükümlerde, lisans alabi-
lecek fırmalarda aranacak özel-
likler, oluşacağı iddia edilen re-
kabet ortamını düzenlemeye yö-
nelik noktalar tanımlanacaktır.
Son olarak tarifelere ilişkin hü-
kümlerde ise, tarifeler hazırla-
nırken alınacak maliyet, enflas-
yon gibi ölçütler, hizmet türleri-
ne uygun tarifelerin işletmeci ta-
rafından hazırlanması ve Düzen-
leyici Kurum onayma sunulma-
sına ilişkin noktalar belirlene-
cektir.
Özelleştirme çalışmalarını
yûrüten "yetkUUerin" hazırla-
dıklan hükümleri yabancı ser-
mayeye kabul ettirdikleri du-
rumda, beklentiye göre, özel ser-
mayeyi Düzenleyici Kurum de-
netleyecek, hatta "gerektiğinde''
lisanslannı iptal edebilecektir.
Devlet, sunduğu ticarileşme-
miş hizmetlerle, anayasayla gü-
vence altına alınmış haklardan
ülkede yaşayan herkesin eşit ola-
rak yararlanmasını sağlamakta-
dır. Başka bir deyişle, sunulan
hizmet, kâr elde etmeye yönelik
bir hizmet değil, aynı zamanda
siyasi iktidarlann meşruiyetini
sağlayan hizmetlerdir. Örneğin
Özal'ın partisinin 1987 seçim-
lerinde ve yerel seçimlerde başa-
nlı olmasında. kendısinin ikti-
darda olduğu dönemde tüm köy-
lere telefon götüriilmüş olması
ciddi bir rol oynadı.
Enerji, telekomünikasyon ve
diğer stratejik sektörlerde özel-
leştirmelerle birlikte gündeme
gelen Düzenleyici Kurumlarda,
hizmetlerden herkesin eşit birbi-
çimde yararlanmasını sağlaya-
cak araçlar olarak düşünülmek-
tedir.
Ticari ilişkilerde herhangi bir
şey satışa çıkanldığında, satma-
yı düşünen öncelikle onun satı-
labilir olmasını sağlamak zorun-
dadır. Fiyatını belli bir seviyede
tutmak, iyi ambalajlamak. ga-
ranti vermek satılabilirliği arttı-
ran kriterlerdir. Özelleştirmeyi
programına koymuş hükümetler,
KtT'lerin satılabilirliğinin sağ-
lanması için yülardır çaba harca-
maktadır.
Ancak satılmak istenen tele-
komünikasyon gibi bir kamu
hizmeti, satın alan da özel ser-
maye olduğunda. satılabilirliği
belirleyen en önemli kriter, bu
hizmetin özel sermayeye sağla-
yacağı kâr olacaktır Oysa yuka-
nda tanımlamaya çalıştığımız
biçimiyle Düzenleyici Kurum
en önemli kriterin maksimum
ölçülerde gerçekleşmesini sağ-
lama yönünde bir engeldir.
Kurumun açmazı
Bu durumda iki farklı öngörü-
de bulunabiliriz: Ya Düzenleyi-
ci Kurum istendiği gibi çalışa-
caktır ve sermaye kamu hizmeti
nitelığinde, kâr amacı gütmeksi-
zin hizmet verecektir ki bu özel
sermayenin doğasına aykındır;
ya da Düzenleyici Kurum tama-
men göstermelik olacaktır.
Hükümetin asıl amacının
"her neolursa olsun satmak" ol-
duğu göz önüne alındığmda,
doğrudan hükümete bağlı ola-
cak Düzenleyici Kurum'un, ge-
len her evrağı onaylayan içi boş
bir kuruma dönüşeceği çok açüctır.
Özelleştirmelerin yaratacağı olumsuz-
luklara karşı, sıradan yurttaşın haklan-
nı koruyacak başka kurumlann olma-
dığı ise şimdiden görülmektedir. Yargı-
ya rağmen özel sermayenirt yapabile-
ceklerini ve gücünü, buna karşılık dev-
letin güçsüzlüğünü AKTAŞ örneğinde
izleyebiliriz.
Yarın: Bir yasa tanımazlık
örneûl; AKTAŞ...
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
Yücel Kanpolat'la Söyleşi: (7)
Pimpirikli Bir İnsanım!
Prof. Yücel Kanpolat'la söyleşimizin sonunayaklaşıyorum.
Okurlann onu, onun kişiliğinde sağmlan, sağlıkçılan, bacılan,
sessiz sedasız çalışan insanlan yakından tanımalannı diliyo-
rum...
- Yücel Bey, bana yaşamöykünüzü anlatır mısınız?
- Ben, Kafkasya kökenli bir ailenin çocuğuyum. Annemin
tarafı Çeçenya'dan, babamın tarafı Osetya'dan.
- O nerede?
- Kuzey Kafkasya'da.
- Evet...
- Gelmişler, Sıvas'a yerteşmişler. Ben Sıvas doğumluyum.
llkokulu, ortaokulu, lisenin birkısmını Sıvas'ta okudum. Ama,
Sıvas Usesi, gerçekten çok iyi bir liseydi, onu söylemeliyim.
Yani biz Sıvas Ortaokulu'nda Moliere'/n eserterinin birçoğu-
nu oynamıştık, bu denli iyiydi. Ve sonra, Ankara Gazi Lisesi'ni
bitirdim. Sonra, Ankara Universitesi Tıp Fakültesi'ne girdim.
Mezun oldum...
- Kaç doğumlusunuz?
- 7947 doğumluyum. Oyıllarda, işte "Doğugerikalmıştırve
bizim Doğulu kardeşlerimize görevlerimiz vardır" görûşûnden
yola çıkarak, bir büyük grup arkadaş -aşağı yukan onbeş ki-
şiydik- Doğu'da sosyalizasyona gıttik. O zaman Prof. Nusret
Fişek Hoca'nın bir uygulaması vardı ve gerçekten üç yıl ora-
da çok iyi çalıştık. Sonra, Ankara Universitesi Tıp Fakültesi'ne
döndü kı, başlangıçta ortopedist olmayı düşündüm. Sonra,
Prof. Nurhan AvmanVn kahzması, yaptığı işler, sinir cerrahi-
sinin geleceği konusunda hocalanmız, ağabeylerimiz, benim
epeyi ufkumu açtılar. Beyin cerrahisine asistan olarak girdim.
Haydarpasa Askeri Hastanesı 'nde 7.5yıl beyin cerrahlığı yap-
tım. Sonra, yeniden fakülteye döndüm, başasistan olarak.
Sonra, benım "fonksiyonel nöroşirürji"ye yönlenmem, kürsü
tarafından bana telkin edildi. 1977'deZürin'egittim. Gazi Ho-
ca'nın (Yaşargil) yanında nöroşirürjiyi öğrendim, ama asıl be-
nim gönderilme amacım, onun yanında Prof. Siegfried var-
dı, ondan fonksiyonel nöroşirüni öğrenmektı. Sonra, 1978'de
doçent oldum. Hemen arkasından, Amerika'da Boston'da,
araştırma projesinde çalıştım. 1977'de Avrupa Beyin Cerra-
hisi'nin Fonksiyonel Nöroşinjrji Derneği'ne üye oldum. Onun
yıllık toplantılanna sürekli katıldığımı söyleyebilirim. O zama-
nın koşullannda bu çok zordu. O derneğe üyeliğim bir hayli
tartışmalı oldu, "Türkiye Avrupalı mıdır, değil midir?" diye, ama
1983'te aynı derneğin "yürütme kurulıfna seçildim. Aynı der-
nek, 1994 kongresinın başkanlığını da bana verdi sonra.
1994'tekongreyiyaptım. Galiba, 1991'deprofesöroldum. Ve
halen işte, çalışmamı sürdürüyorum.
- Televizyonda konuşmuşsunuz, duydum.
- Yaptığım birkaç amelıyat için konuşmuştum. Bu elektrot
sistemi ortaya çıkınca, fakültem ve sayın fakülte dekanımız
Prof. Dr. Semih Baskan, bir basın toplantısıyla bunu kamu-
oyuna duyurdu. O basın toplantısının hemen arkasından da
işte televizyonla ilgili birkaç konuşma oldu. Onlar çıkage/dı-
ler. Aslında, tabii, yani yazılı basın yanında, görüntülü basın
da var bu arada, sansasyonu seviyortar. Ben de bunun böy-
le bir sansasyon aracı olmasından açıkçası biraz rahatsız olu-
yonım. Ama, Türkiye'de bazı şeylerin yapılabildiğini insanla-
nn bilmesi de gerek. Çünkü, biz Türkiye'de hekimler olarak
birseyiyeyi tutturduğumuzu kesinlikle söyleyebilirim. övüne-
rek söyleyebilinm ki biz Türkiye 'de beyin cerrahlan olarak ger-
çekten Avrupa'da övünerek sergileyebileceğimiz kliniklere,
öğretim üyelerine, hatta hatta belli hastanelerde; devlet hds-
tanelerinde, sigorta hastanelerinde, özel hastanelerde veya
taşrada çok degerii beyin cerrahlanna sahibiz. Bu durum be-
yin cerrahısınde olduğu gibi, tıbbın birçok dalında da söz ko-
nusudur.
Bizim, dünya bilim sıralamasında, bilimsel yayıncılık sırala-
masındaki yerimizin yükselmesi de bunun bir ölçüde kanıtı ola-
bilir.
- Sizin yönteminizi Türkiye'de başka uygulayan var mı?
- Tabii, olması da gerekli zaten. Daha az bile uygulanıyor
banagöre, ama Izmir grubunun uyguladığını biliyonım. Izmir
Ege Universitesi. Hatta, kongre sırasında, onlar çok güzel bir
çalışma da sundular, uygulama sırasında özel bir kayıt yönte-
mi kullandılar. Keza, Ankara'da Gazi Üniversitesi'nde birmes-
lektaşım bizimle biriikte çalıştı, gördü, o uygulamakta. Yaygın-
laşacağını umuyonım. Ama, tabii...
- Tabii, Ibn-i Sina'da siz uyguluyorsunuz yönteminizi.
- Tabii, Ibn-i Sina'da benim denetımim aitında bu gelişiyor.
Benim an\adaşlanm var, onlann yaptıklan da oluyor, ama açık
söyleyeyım, yani bir emekleme dönemi. Onlann çok iyi yap-
tıklannı biliyorum ama, genellikle uygulamalan şimdilik ben ya-
pıyonjm...
- Sorumluluk...
- Sorumluluk, bakın bu yöntem oturmuştur. Bu bilimsel
yöntemin güveniliriiğini ispat konusunda benim bir obsesyo-
num var, yani biraz pimpirikli bir insanım! Onun için de sanki,
"Acaba bir şey olacak mı?" endişesiyle, çoğunu ben yapmak
zorundaymışım gibi düşünüyorum. Ama, dediğim gibi, şu an
iki an\adaşımız da bu işi, eminim ki benim kadar iyi yapabili-
yoriar.
- Avrupa'dan raportar geliyor mu?
- Kordotomi, son yıllarda dediğim gibi bu yöntem popü/a-
ritesini yitirmeye başlamıştı. Kordotominin yeniden doğuşu
bu. Birgelişme bekliyorsak, o bugünlerde, bu yıllarda olabi-
lir. Bugünden başlayarak birkaç yılda olabilir. Amerika'da, bir-
kaç men\ezde yapıldığına ilişkin duyumlanm var. Bu da şura-
dan kaynaklanıyor'işte örneğin, konu ile ilgili yayınlar, dergi
eleştirmenlenne gidiyor, "Onlar sizin çatışmalannızdan söz et-
memişlerdi, biz uyardık, sizin adınızı koydular..." filangibidu-
yumlan bize iletiyoriar. Dünya artık küçûk, bunlan bilebiliyo-
ruz.
- Sizin de kulısleriniz var yani?
- Eee, tabii, işte "Şu şunu yapıyor, şu şunu yaptı" filan, dün-
yada öyle bir rekabet vardır ki kim yanlış yaptı, yanlış söyledi,
kim üfürüyor, bunlar biliniyor artık. Bu bir büyük aile. Sonuç-
ta yalancının mupnu artık yatsıya kadar bile yanamıyor. Yalan-
cılık sadece politikacılara özgû değil. (Gülüşmeler).
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAĞA:
1/ Tüylü toplarla oyna-
nan, tenise benzer bir
oyun. 2/ Biri Erzurum-
lu, diğeri Ercişli laka-
bıyla anılan iki halk
ozanımızın ortak adı...
Oyunda cezah çocuk.
3/ Bir nota... Asya'da
bir çöl... Tuzağa düşü-
rülen şey. 4/ Bir göz
rengi... Istatistikte. bir
grup veri içinde en sık
görülen değere verilen
ad. 5/ Bir işi yaptırabil-
me gücü... Bir çeşit düz
ve ensiz kılıç. 6/ Damızlık erkek
koyun... Kılığından ve davranışla-
rından hoşlanılmayan kimseler
için kullanılan sözcük. II Adın
durum eklerinden biri... "Ben sa-
na mecburum bilemezsin / Adını
gibi aklımda tutuyorum"
(Attilâ llhan)... Yapısına girdiği
sözcüğe "iki, çift" anlamı katan
yabancı önek. 8/ lskambilde koz...
Doğu Karadeniz bölgesinde yeti-
şen ve kara ağu da denen ormangülü. 9/ iki ya da daha çok ki-
şinin yüz yüze gelerek oynadıklan halk oyunu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir tür başlık... Aüf Yümaz'ın bir filmi. 21 Işçi... Yunan abe-
cesinde bir harf. 3/Bir akademik unvanın kısa yazılışı... Küçük
su kanalı... Kale hendeği. 4/ Donuk renkli... Doğu ve Güney-
doğu Anadolu'da küçükbaş hayvanlann kışı içinde geçırdiği
dam. 5/ tki anlamı olan bir sözcüğün akla en az gelen anlamı-
nın amaçlanarak kullanılması sanatı... Küçük bohça. 6/ Sert bir
içkı... Sofa. 7/ Tellür elementinin simgesi... Hile, düzen... Su.
8/ Bölmeli göçebe çadın... Sabır. 9/ Türk müziğinde bir ma-
kam... Yunan halk müziğinde kullanılan ve kemençeye çok
benzeyen yaylı çalgı.