Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ1994 PAZAR
DIZIYAZI
DİNr TİCARET VE SİYASET ERBİLTUŞALP
Araştırdı ve yazdı
Suudipetrolüneverilenödünlerürkiye'yi şeriat rüzgannın önüne
T
katmak için, içte ve dşta' çok
yönlü çabalar harcandığını biliyor-
uz. AP azınlık hükümetinin Dı-
şişleri Bakaru Ha.vrertin Erkmen'in
gensoru ile düşürülmesinde etkin
rol üstlenen Necmettin Erbakan ve
adamlan, 12 Eylül askeri yönetim-
•••••••• inin demir parmaklıklan arkası-
ndaki tutsaklan olarak 'sevinçten' uçuyorlardı.
Çünkü, darbeden bir ay sonra 'Suudi Ârabistan
Türkiye'ye karşı tutumunu değiştirmiş' ve petrol
vermeyi kabul etmişti. Suudi petrolünün
sağlanması karşılığında verilen ödün, Türkiye'-
nin İsrail'e karşı izlediği poütikanın değiştir-
ilmesi olacaktı. İki ülkearasındaki iüşkilerin sını-
rlandınlmasına ilişkin karar, İsrail hükümetine
26 Kasım 1980 tarihinde bildirildi.
Bir yanda ünlü Konya mitingi., bir yanda
Konya mitingjnin sanıklan vardı. Ote yanda ise
Konya mitingini darbe gerekçesi yapan askeri
yönetimin yeni dış politikası. Bu çelişkınin perde
arkasını aralayan usta kalem NUüfer Yalçın'ın
Kudüs'te görüştüğü bir İsrailli diplomatın ağ-
zından aktardığı haber, Türkiye'nin bugününü
anlamak için yeterli bir karut olacaktı:
"6 Eylül 1980'de Israirin Kudüs'e flişkin tutu-
mu öne sürülerek yapılan Konya mitingi, Türkiye
Oe sürmekte olan iyi ilişkilerimiz bakunından bizi
kaygdandtmiıştı. Âncak. 12 Eylül'de generallerin
iktidara el koymasıyla rahatladık. Konya mitin-
gûıde ortaya atılan görüşlerin askeri iktidarca on-
aylanmayacağını düşünmüştük. Fakat generaller-
kı hükümetinin, Türkiye'nin ülkemizle olan ilişkil-
erini en alt diplomatik düzeye indirmesi. bizde şok
etkisi yarattı. İran-Irak savaşı nedeniyle oluşan
Türkiye'nin petrol açığının, Suudi Arabistan'dan
karşılanması zonınluluğunu anlayışla karşılı-
yorduk. Ancak, Dışişleri Bakanınız tlter
Türkmen'in Suudi yetkilileriyle Riyad'da yaptığı
görûşmelerden bir yıl sonra, üzeıinde anlaşdan
konulan aynntüanyla saptadık. Elde ettiğüniz
bflgiler şu merkezdeydi: Suudi Arabistan'ın Tür-
kiye'nin petrol gereksinimini çok düşük fiyatla
sağlaması karşılığında Türkiye, Suudilere Tür-
kiye'de tslam dininin yaygınlaşıp kökleşmesi için
guişecekleri faaliyetlere kolaylık göstermeyi, ay-
nca kendisi de dinci gelişmeleri destekleyip ku-
mmlaşmayı kabul etmişti."
Dönemin güçlü adamı Evren'in "Bir milyon
ton karşılığı petrol için bu kadar taviz verilemez
herhalde" sözlenyle yalanlayabildiği bu gelışme-
ler karşısında Dışişleri Bakanı Türkmen, bugüne
kadar her nedense susmayı yeğleyecekti.
Türkiye'de şeriat yanlılannın izlediği politika-
lar konusunda araştırma yapacaklann başvura-
caklan temel belgeler, bu gelişmelerden sonra
birer birer su yüzüne çıkacaktı.
15 Mayıs 1981 tarihinde Cidde'de imzalanan
ve 14 Nisan 1982 tarih ve 2657 sayılı kanunla on-
aylanan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile
Ortak îslam uygarbğını ve kültür mirasını tanıtmak için
işbirliği yapılan örgütler arkasmda Rabıta,
Hizbuttahrir ve Islama Çağn gibi örgütler çıkıyordu. 'Ne
nedir?' gibi yüzeysel bir mantıkla soruna yaklaşıldığında
ortaya çıkan gerçekler' Anayasayı tebdil ve tağyir' suçundan
astıklan insanlann durumlanndan hiç de farklı olmayacaktı.
İslam Konferansı Örgütü arasında "İslam Tarihi,
Sanatı ve Kültürii Araştırma Merkezi'nin İstanbuT-
da kurulması" anlaşmasıyla her şey. daha da so-
mutlaşacaktı. Anlaşmarun altında Evren, Ulusu ve
Özal'ın imzalan vardı.
Ortak İslam uygarlığını ve kültür mirasını ta-
nıtmak için işbirliği yapılan örgütler arkasmda
Rabıta, Hizbuttahrir ve Islama Çağn gibi örgütler
çıkıyordu.
"Ne nedir?" gibi yüzeysel bir manükla soruna
yaklaşıldığında ortaya çıkan gerçekler 'Anayasayı
tebdil ve tağyir' suçuyla yargılayıp astıklan genç
insanlann durumlanndan hiç de farklı olmayac-
aktı. Çünkü, 1963 yıhnda Mekke'de basılan tüzüğ-
üne göre. Rabıta'nın "Müslüman ülkelerde, yönet-
imin Islamcı kurallara göre olmasına çaltşmak" gibi
temel bir amacı vardı. Rabıta'nın bu çerçevede düz-
enJediği toplantılarda alınan kararlar ise çok daha
ürkütücüydü:
"-İslam ülkelerindeki anayasal müesseseler İslami
esaslara uydurulmalı ve Arapça halka indirilmeli.
-İslami olmayan kanunlar kaldırılmalı ve şeriata
uygun kanunlar güçlendirUmeü.
-Bütün daire \e işyerlerinde anlaşma ve nizamlar
dua ile birtikte takdim edilmeli, buralarda imam bul-
undurulmalı, mescitler açılmalı.
-Dünyadaki Müslüman kadınlann tümü, tslami
yasaklara uymalı.
-İslami öğreti, ilkokuldan üniversite düzeyine kad-
ar ders olarak okutulmah; ilköğretünde İslamın beş
ilkesinin, ortaöğretimde ise Kuran'ın riimünün
ezberienmesi zorunlu olmalı."
Kimin eli, kimin cebinde
Rabıta buydu, peki İslam kültürünü ve mirasını
yaymak için işbirliği yapılan Hizbuttahrir neydi?
Evrensel nitelikte bir İslam düzerü kurmayı am-
açlayan bu örgüt, ilk İslam anayasasını yapmak
gibi de bir ayncahğa sahipti. Bu anayasaya göre
dünyada tek bir İslam devleti veya eyaleti oluy-
ordu. Kim olacağı, nasıl atanıp, nasıl seçileceği pek
belli olmasa da 'devlet başkanı' şer'i hükümleri on-
aylıyor ve onun onayladığı hükümler yasalhk kaz-
anıyordu. Üyelerine 'hücreler halinde teşkil-
atlanmayı' öneren örgüte göre "dünyadaki bütün
Müslümanlar AUah'ın partisinden, bütün kafirler ise
şeytanın partisindendi."
Rabıta, Hizbuttahrir buydu da, peki, öteki ortak
İslama Çağn neydi?
Libya kökenli bu derneğin amacı, onun ne ol-
duğunu göstermeye yetiyordu:
"-Kuran'ın Müslüman toplumların temel yasası
olmasını sağlamak ve İslam ülkelerini, yasalannda
İslama uygun değişiklikier yapmaya teşvik etmek.
-Kuran dili olması nedeniyle Arapçayı, İslam
ülkelerinin resmi dili yapmalarını özendirmek.
-İslama çağn görevini yerine getirmek için, din ad-
amları yetiştirmek."
Örgüt 1983 yılının ilkbahannda ilk temsilcisini
Tûrkiye'ye gönderecek ve 'Kardeşjik Demeği' adı
alünda ve herkesin gözleri önünde; Ankara,
İstanbul, İzmir, Adana, Konya ve Bursa'da ör-
gütlenecekti.
İslamcı örgütlerin birbirleriyle, ABD'nin İslamcı
örgütlerle ilişkileri düşünüldüğünde 'bizdeki şer-
iatçılann' hangi yelkene rüzgardoldurduklan daha
kolay anlaşılıyor.
Amerika'nın bölgedeki çıkarlannı korumak için
neler yapabileceğini. hiçbir yorum katmaksızın,
Fransız L'Express dergisinden aktanyorum.
"ABD'nin (veya bir diğer devletin) başka ülkelerie
yakından ilgilenmesini kınayamayız" dıyenlenn
kulaklannı çıntatıyorum. ABD'nin 'bu ilgisi son-
unda elde ettiği bilgUeri kendi çıkarlanna hizmet ed-
ecek tarzda kullanmasmı' kınamayanlara hangi
oltalann ucunda yem olduklannı anımsatıyorum.
L"Express, CIA'nin 1981-87 yıllan arasında
başkanlığını yapan VVUIiara Casey'in 'Komünizme
karşı İslam kartını oynadığına' dikkat çekiyor ve
"Afganistan'da Gurbettin Hikmeryar, Amenka'da
Kör İmam Dr. Abdurrahman, Tunus'ta El Nahda
Örgütü Başkanı Raşid Gannuşi >e Sudan'ın Humey-
nisi olarak tanınan Hasan El Turabi gibi Lsimlerin
ÇIA ile ilişkileri olduğunu" iddia ediyordu. Dergı.
Ürdün'de köklü 'İhvan'ın, Filistin'de etkin 'Ham-
as'ın, Mısır'da ünlü 'El Cihad'ın ABD'nin kontrolü
altında olduğunu öne sürüyordu. Türkiye'de de
Soner Yalçm, Faik Bulut gibi araştırmacı gazetecil-
er. ABD'nin İslam ülkelerine dönük yeni politikal-
annı ortaya koyan cahşmalannda 'bu tür ilişkileri'
tek tek açığa çıkanyorlardı. Yalçm 'empery alizmin
Refah >asıtasıyla Muslümanlara yönelik karanlık
hesaplanm' beİgcleriyle acıklayacaktı. (Hangi Er-
bakan, Başak Yayınİarı) Bulut. 'İslamcıların anti-
emperyalist ve anti-kapitalistliklerinin nereye kadar
geçerti olduğunu' örnekleriylc sergileyecektı. (Orta-
doğu'da İslamcı Örgütler, Tümzamanlar Ya-
yıncılık). 'Ucuz petrol-laik rejim-bölge jandarmalığı'
üçleminin acıklı öyküsü bıze, aynı zamanda büyük
Kerbela şehitlerini anma günü artık Türkiy e'de de İran'dakine benzer gösterilere sahne oluyordu.
bir uluslararası kurgunun kanıtlannı da veriyor.
Ulusal kimliğin, dinsel kimlikle değiştirilmesinde
hiçbir sakınca görmeyen, yurtdışındaki dın gö-
revlilerinin aylıklannın 'şeriat örgütlerince' öden-
mesini savunan devlet ve siyaset adamlannın yö-
netimindeki Türkiye, bu bedeli çok ağır ödeye-
cekti. Ödenen bedelin büyüklüğü; özgürlük kav-
gasının tozu dumanı arasında, 'ellerinden tutup'
demokrasi platformuna çıkartılan *şeriat yanlısı'
koskoca hukuk profesörlerinin, televizyonlarda
'ağdalı' sesleri ve 'tinsel' vurgulanyla konuşmaya
başladıklannda anlaşılacaktı.
Dindar ile dinci arasındaki aynm 'biz gerçek
İslami savunanlar' sözlenyle ortaya çıkacaktı. Sı-
vas'ta 'kendilerine inanmayanı yakacaklar',
Ankara'da 'sanatın içine tükürecekler', İstanbul'-
da 'baleyi fuhuş sayacaklardı' ama. her nasılsa
'demokrasiden yana' olacaklardı. Özgürlük adına
aramıza sızmışlardı, demokrasi adına sırtımızdan
hançerliyorlardı. Ülke her geçen gün biraz daha;
bir yandan İslam ideolojisinin 'pençesine' düşüyor,
bir yar>dan da Suudi sermayesinin 'cazibesine'
kapılıyordu. İdeolojiye; dolar, siyaset mark kanşa-
cak; kimin elinin kimin cebinde olduğu, asla an-
laşılmayacaktı. Suudi şeriat sermayesinin tarikat,
cemaatler aracılıgı> la Türkıve ekonomisine sızması
"Özallar'ın mukaddes milyarları" örneğinden baş-
layarak "Erbakan'ın para kaynaklan" >a da emekli
vaiz "Fethuüah Hocaefendi Hazretleri'nin kurs,
okul ve vakıflan" ile açıklanabiliyor.
Suudi sermayesi de her ne kadar 'yabancı ser-
maye' hukukuna bağlı olarak ülkeye geliyorsa da
Ükriyatından' Evrenin. Tüliyatından' ise Özal'ın
şorumlu olduğu ayncalıklara çabuk kavuşacaktı.
İslam bankeriennin en büyüklerinden Faisal Fi-
nans ve Al Baraka Türk'e tanınan ayncalıklar, açık
bir kavırma\ı anlatıvordu
SURECEK
Mahkemelerinkuruluşu yeniden yapılandınlıyor-3-
Hakkın elde edilmesinin kolaylaştınlması, yargı
örgütlenmesinin daha basit ve iyi işleyebüen dina-
mik bir nitelik taşımasını gerektirmektedir. Hantal
ve girift bir yargı örgütlenmesi, hakkın ve adaletin
zamanında gerçekleşmesinin önündeki önemli en-
gellerden biridir.
Hakkın elde edilmesinin gecikmesi sorununun
çözümüne ilişkin düşüncelerin önemli bir bölümü,
nasd bir yargı örgütlenmesi noktasında toplanmak-
tadır.1
Avrupa Konseyı bünyesindeki çalışmalarda
da bu konu üzerinde durulmuştur.2
Yargnm Hızlandmbnası Paketi'nin en radikal
değişiklik önerilerinden bin de doğrudan yargı ör-
gütlenmesi ile ilgilidir. Paket ıçindeki dört yasa ta-
sansı mahkemelerin kuruluşu konusunda yeni dü-
zenlemeler içermektedir.
Bu yasa tasanlanndan baalan, ilgüi bulunduk-
lan yargı organlannın kuruluş ve işleyişini tümüy-
le, bazılan da kısmen değiştirmeye yönelik kurallar
içermektedir.
Adüye mahkemeleri
Adliye Mahkemeleri ile Üst Mahkemelerin Kuru-
luş ve Ğörevleri Hakkında Kanun Tasansı, ilk dere-
ce adliye mahkemeleri ile üst mahkemelerin (isti-
naO ve cumhuriyet savcılıklannın kurulmalan, ör-
gütlenmeleri, görev ve yetkilerini yeniden düzenle-
mektedir.
Tasan, ilk derece adliye mahkemelerini, hukuk
ve ceza mahkemeleri olarak iki bölümde yapılandı-
rmaktadır (md.2). Böylelikle. halen yürürlükte
olan Mehakimi Şer'iye'nin İlgasına ve Mehakim
Teşkilatma Ait Ahkâmı Muaddil Kanun'un, hukuk
mahkemelerini, sulh ve asüye mahkemeleri şeklin-
deki aynmına (md. 1) son verilmektedir. Öngörü-
len düzenlemeye göre hukuk mahkemeleri:
• İl ve ilçe esasına göre kurulurlar (md. 4,1);
bulunduklan il ya da ilçenin adıyla ("Beyoğhı llçesi
Hukuk Mahkemesi" gibi) anılırlar (md.4/2),
• Tek yargıçlı olarak çalışırlar (md.4/1)3
,
9 Özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü
dava ve işler ile yasanın verdiği diğer dava ve işlere
bakarlar(md.5/l),
• İşlerin yoğun olduğu yerlerde birden çok hu-
kuk mahkemesi kurulabilir ve bu duramda mah-
kemeler numaralandınlır (md.6/1),
• Gelen işlerin sayısına ve niteliğine göre bu
mahkemeler arasında işbölümü yapılabıür (md.
6/2),
• Yargı çevresı, bulunduklan il merkezi ile bun-
lara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlanna
göre belirlenir (md.7/1).
Tasannın sulh-asliye aynmını kaldırarak tek
yargıçlı sistemi genelleştirmesi, kişinin yargı yoluna
başvurma olanaklannı sınırlandırdığı gerekçesiyle
eleştirilmektedir.4
Yürürlükteki yasal düzenlemeye
göre, hangi durumlarda sulh mahkemesine veya
'Yargının Hızlandırılması Paketı yasa tasarıları
• Adliye Mahkemeleri ile Üst Mahkemelerin
Kuruluşu Hakkında Kanun Tasarısı
• İş Mahkemelerinin Kuruluşu, Ğörevleri ve
Yargılama Usulü Hakkında Kanun Tasarısı
• Uzlaştırma Kurullarmm Kuruluş, Görev ve
Yetkilerine Dair Kanun Tasarısı
• Bölge İdare Mahkemeleri, İdare
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin
Kuruluşu ve Ğörevleri Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin
Kanun Tasarısı
• Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 'nda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı
0 Hukuk Yargılama Usulü Kanun Tasarısı
• İcra ve İflas Kanunu nun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
• Idari Yargılama Usulü Kanunu 'nun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı*
• Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun 'a
Bazı Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun
Tasarısı
• Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Ha-
milinin Korunması Kanunu 'nda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
• Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari ve Para
Cezasına Dönüştüriilmesine Dair Kanun
Tasarısı
• Kat Mülkiyeti Kanımu'nun Bazı
Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasma ve
Kanuna Toplu Yapı ile İlgili Maddeler
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı
(*)4001 sayılı yasa ile 18 Haziran 1994günlü
Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
asliye mahkemesine başvurulabileceği belirlendiği ve
böylece belli bir sınırlama zaten yapıldığı için', bu
eleştirinin haklılığı tartışılabilir görünmektedir.
Sulh ve asliye mahkemeleri, halen tek yargıçlı ola-
rak çalışmaktadırlar. Bu durum, artık yerleşmiş bir
uygulama haline gelmiştir. Sulh-asliye aynmının
kaldınlmasıyla, salt kağıt üzerinde yazılı olan bir
aynma son verilerek, fiili duruma yasallık ka-
zandınlmıştır.6
Bu yönden bakıldığında, sulh-asliye
aynmının kaldınlmış olması, gerçekçi bir yaklaşımı
yansıtmaktadır.
Tasannın hukuk mahkemelerine ilişkin düzen-
lemesiyle ilgili olarak, üzerinde durulması gereken
asıl sorun, öngörülen görev uyuşmazlığı prosedürü-
nün (md.22), yargının işleyişini yavaşlatma tehlikesi-
ni taşıdığı gerçeğidir. Her prosedürün. doğal olarak
az ya da çok belli bir zamanı kapsayacağı düşünüldü-
ğünde. böylesi bir sonuç kacınılmaz olmaktadır.
Öte yandan, mahkemeler arasındaki işbölümünde
"işlerin niteüği" ölçütünün benimsenmiş olması,
mahkemeler arasında bir tür görev aynsmasına yol
açabilecektir. Bu ise, görev uyuşmazliklannın gide-
rek yoğunlaşması ve sonuçta yargının ağır işlemesi
demektir.
O nedenle, tasannın TBMM'de göriişülmesi sı-
rasında, işbölümünün, "işlerin sayısı" ölçütü ile
sınırlı tutulması biçiminde değiştiriİmesi uygun gö-
rünmektedir.
Tasan, ceza mahkemelerinin kuraluşuna ilişkin bir
değişiklik getirmemektedir, yürürlükteki yasada yer
alan sulh, asliye ve ağır ceza mahkemesi aynmı İco-
runmaktadır (md. 8-9).
Ancak, tasan, cumhuriyet savcılıklannın kurul-
malan, örgütlenmeleri, görev ve yetkileri yönünden
bazı düzenlemeler içermektedir. (md. 15-21).
Öngörülen düzenlemeye göre cumhuriyet savcılan:
• Mahkeme kuruluşu bulunan her il ve ilçede. o
il veya ilçenin adıyla ("Beyoğlu ilçesi, C. Başsavcılığı"
gibi) cumhuriyet başsavalığı kurulur,
• Her cumhuriyet başsavalığında; bir cumhuri-
yet başsavcısı, yeteri kadar cumhuriyet savcısı ile ge-
rek göriilen yerlerde bir veya daha çok cumhuriyet
başsavcı vekıli bulunur.
Üst mahkemeler
Tasannın getirdiği en önemli ve en köklü değişik-
lik ya da yenilik "üst mahkeme" adıyla kurulan
mahkemelerdir.
Ancak bu yenilik, yürürlükteki yasal düzenleme-
ye görecedir. Çünkü. üst mahkeme uygulaması,
daha önce de yaşanmıştır.
1879 yıhnda yürürlüğe giren Mehakimi Nizamiye-
nin Teşkilat Kanunu Muvakkat ile "İstinar' adıyla
kurulan mahkemeler. bu uygulamanın ilk örneği-
dir. 45 yıl boyunca görev yapan istinaf mahkemele-
ri. 1924 yıhnda çıkanlan 469 sayıh yasa ile yürürlük-
ten kaldınlmıştır.7
istinaf mahkemelerinin. üst mahkeme adıyla ye-
niden yargı sistemimize kazandınlmak istenmesi.
hızlandınlan yargının sağhkh işleyebilmesi açısı-
ndan olumluduj.
Öte yandan, üst mahkemelerin ikinci derece yargı
işlevi görmesi nedeniyle. iş yükü azalan Yargıtay bir
'İçtihat mahkemesi'' niteliğine kavuşabilecektir. Bu-
gün Avrupa Konseyi üyesi devletlerde. bizdeki
Yargıtay'ın karşıhğı olan Vüksek Mahkemeler böy-
lesi bir olanağa sahiptirler*, bunun nedeni de, bu ül-
kelerin pek çoğunda istinaf sisteminin benimsenmiş
olmasıdır.'
Üst mahkeme sisteminin. adaletin gecikmesine
neden olacağı çeşith hukukçularca ileri sürülmekte-
dir.10
Gerçekten, üst mahkemeler. yargının sağlıklı
sonuçlara ulaşabilmesinin güvencesi olmakla birhk-
te, yasa yolu sayısını artırması ve hatta bazı dunım-
larda "davaya yeniden bakmak" (Tasan, md. 132 a)
ğörevleri nedeniyle böyle bir tehlikeyi taşunaktadı-
rlar.
Tasannın öngördüğü düzenlemeye göre üst
mahkemeler:
• Belirtilen illerde. o ilin adıyla ("Van İli Üst
Mahkemesi" gibi) kurulurlar (md. 24).
• Birinci başkanhk, başkanlar kurulu. daireler.
cumhuriyet başsavalığı. adalci komisyonu, bürolar
ve idari bürolardan oluşurlar (md. 25).
# Devlet Güvenhk Mahkemeleri hariç olmak üze-
re. ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olma-
yan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvurulan
inceler ve gerektiğinde davaya yeniden bakarak ka-
rar \erirler (md. 32 a).
İş mahkemeleri
Türkiye'de modern anlamda iş hukuku ilişkilerinin
tarihi, ancak 1930'lu yıllara kadar uzanmaktadır. Bu
yıllarda Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne. ardından
da Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (1LO) üye olması
ve 1948 yılında Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi'-
ni imzalaması. bu gelişme sürecinin oluşumunda etki-
li oldu.
İş Mahkemeleri. önce 1950 yılında 5521 sayılı İş
Mahkemeleri Kanunu ile kuruldu. Yasanın öngördü-
ğü düzenlemeye göre. toplu çahşacak olan iş mahke-
meleri. başkanı yargıç olmak üzere üç kişiden oluşu-
yordu; üyelerden biri işci. öteki ise işveren temsilcisiy-
di.
1961 Anayasası döneminde. iş mahkemelerinin
kuruluşu ve işleyişi. yine özel yasa niteliğindeki iş ya-
salan çerçevesinde ve tek yargıçlı olarak yapı-
landınldı.
Yargının Hızlandırılması Paketi kapsamındaki İş
Mahkemelerinin Kuruluşu, Ğörevleri ve Yargılama
Usulü Hakkında Kanun Tasansı, yürürlükteki ya-
sanın iş mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzeıile-
melerini büyük ölçüde korumaktadır.
Tasannın öngördüğü düzenlemeye göre iş mah-
kemejeri:
• İş hacmine göre gerekli görülen yerlerde kurulur
(md.2 1),
• Hukuk mahkemesi niteliğinde tek yargıçh özel
uzmanhk mahkemeleridir (md. 2/2).
• İş Yasası'na göre işçi sayılan kimselerle işveren
veya işveren vekilleri arasındaki hizmet sözleşmesin-
den veya çalışma yaşamı ile ilgili yasalann tanıdığı
"her türlü" hak iddialanndan Soğan uyuşmazhklar
ile yasalann öngördüğü dava ve işlere bakarlar (md.
3). Tasan. böylelikle mahkemelerin göre\ini "geçici
»e mevsünlik" işçileri de kapsayacak şekilde genişlet-
miştır.
İdare mahkemeleri
Yargının Hızlandırılması Paketi çerçevesinde haa-
rlanan 2576 sayıh Bölge İdare Mahkemeleri, İdare
Mahkemeleri »e V ergi MahkemeJerinin Kuruluşu ve
Ğörevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin De-
ğiştirilmesine İlişkin Kanun Tasansı, uygulamada gö-
rülen tıkanıklık nedenlerinin kaldınlması amacına
yöneliktır.
Tasannın öngördüğü düzenlemelere (md. 2-4)
göre:
• Bölge idare mahkemelerinin oluşumu muvaz-
zaf hale getirilerek bu mahkemelerin atanmış üyeler-
den oluşması ilkesı benimsenmiştir,
• Mahkemelerin birden çok kurul hahnde çahşa-
bilmesı amaçlanmıştır.
• Tek yargıçla çözüme bağlanacak dava sayısı
arttınlmıştır.
İcra ve iflas daireleri
İcra ve iflas dairelen ya da müdürlükleri. adh yargı
örgütlenmesinin doğrudan bir unsuru veya parçası
sayılmazlar. Ancak bazı durumlarda adh yargı ile çe-
şith düzeylerde ilişkileri bulunmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu'nun Bazı Maddelerinde Deği-
şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasansı ile icra ve if-
las dairelerinin kuruluş ve işleyişiyle ilgili olmak üze-
re yürürlükteki yasada kısmi değişikhkler öngörül-
mektedir.
Tasan. icra daireleri için. icra katiplerinin bakanlı-
kça atanmalannı. icra müdürlerinin ve yardıma-
lannın katipler arasından seçilmelerini öngönnekte-
dir (md. I). Böylelikle icra müdür ve yardımalanyla
aynı statüye getırilen kaüplenn uzmanlaşmalannın
sağlanması amaçlanmaktadır. İcra reisliği uygula-
masından vazgeçilmektedir (md. 2). Mahkemelerin
kuruluş yasasında yapılan değişikliğe paralel olarak
icra tetkik mercii kararlan bakımından üst mahke-
meye başvuru usulü düzenlenmektedir (md. 43).
(1) Dönmezer, age. s. 29
(2) Avrupa Konseyı Bakanlar Komitesi'nın R (86) 12
Sayilı Tavsiye Karan (Yasa Hukuk Mevzuat ve içtihat
Dergisı, C XII S. 4. Nisan 1989 s. 464).
(3) Ancak ticaret mahkemesi ya da kadastro mahkemesi
gibi "özel kanunlardaki hukuk ihüşas mahkemeleri" için
herhangi bir değişiklik öngörülmemiştir (Tasan. md. 43).
(4) Üstündağ. Prof. Dr. Saim. Yargıda Reform Haarh-
klan. Cumhuriyet. 18 Mart 1994
(5) Sulh ve asliye hukuk mahkemelennin ğörevleri, 1086
S.K."nin8.469.S K.nın3 ve6.maddelerindedüzenlenmiş-
ür.
(6) Genel Gerekçe. s. 1.
(7) Yenisey. Dr. Feridun, İstinaf, s. 34-45 tstanbul 1979
(8) Genel Gerekçe. s. 3.
(9) Yenisey, age. s. 18-34. aynca bkz. Genel Gerekçe, s.
(10) Erem, agm. Cumhuriyet. 27 Mart 1994
SÜRECEK