26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ1994 PAZAR DIZIYAZI DİNr TİCARET VE SİYASET ERBİLTUŞALP Araştırdı ve yazdı Suudipetrolüneverilenödünlerürkiye'yi şeriat rüzgannın önüne T katmak için, içte ve dşta' çok yönlü çabalar harcandığını biliyor- uz. AP azınlık hükümetinin Dı- şişleri Bakaru Ha.vrertin Erkmen'in gensoru ile düşürülmesinde etkin rol üstlenen Necmettin Erbakan ve adamlan, 12 Eylül askeri yönetim- •••••••• inin demir parmaklıklan arkası- ndaki tutsaklan olarak 'sevinçten' uçuyorlardı. Çünkü, darbeden bir ay sonra 'Suudi Ârabistan Türkiye'ye karşı tutumunu değiştirmiş' ve petrol vermeyi kabul etmişti. Suudi petrolünün sağlanması karşılığında verilen ödün, Türkiye'- nin İsrail'e karşı izlediği poütikanın değiştir- ilmesi olacaktı. İki ülkearasındaki iüşkilerin sını- rlandınlmasına ilişkin karar, İsrail hükümetine 26 Kasım 1980 tarihinde bildirildi. Bir yanda ünlü Konya mitingi., bir yanda Konya mitingjnin sanıklan vardı. Ote yanda ise Konya mitingini darbe gerekçesi yapan askeri yönetimin yeni dış politikası. Bu çelişkınin perde arkasını aralayan usta kalem NUüfer Yalçın'ın Kudüs'te görüştüğü bir İsrailli diplomatın ağ- zından aktardığı haber, Türkiye'nin bugününü anlamak için yeterli bir karut olacaktı: "6 Eylül 1980'de Israirin Kudüs'e flişkin tutu- mu öne sürülerek yapılan Konya mitingi, Türkiye Oe sürmekte olan iyi ilişkilerimiz bakunından bizi kaygdandtmiıştı. Âncak. 12 Eylül'de generallerin iktidara el koymasıyla rahatladık. Konya mitin- gûıde ortaya atılan görüşlerin askeri iktidarca on- aylanmayacağını düşünmüştük. Fakat generaller- kı hükümetinin, Türkiye'nin ülkemizle olan ilişkil- erini en alt diplomatik düzeye indirmesi. bizde şok etkisi yarattı. İran-Irak savaşı nedeniyle oluşan Türkiye'nin petrol açığının, Suudi Arabistan'dan karşılanması zonınluluğunu anlayışla karşılı- yorduk. Ancak, Dışişleri Bakanınız tlter Türkmen'in Suudi yetkilileriyle Riyad'da yaptığı görûşmelerden bir yıl sonra, üzeıinde anlaşdan konulan aynntüanyla saptadık. Elde ettiğüniz bflgiler şu merkezdeydi: Suudi Arabistan'ın Tür- kiye'nin petrol gereksinimini çok düşük fiyatla sağlaması karşılığında Türkiye, Suudilere Tür- kiye'de tslam dininin yaygınlaşıp kökleşmesi için guişecekleri faaliyetlere kolaylık göstermeyi, ay- nca kendisi de dinci gelişmeleri destekleyip ku- mmlaşmayı kabul etmişti." Dönemin güçlü adamı Evren'in "Bir milyon ton karşılığı petrol için bu kadar taviz verilemez herhalde" sözlenyle yalanlayabildiği bu gelışme- ler karşısında Dışişleri Bakanı Türkmen, bugüne kadar her nedense susmayı yeğleyecekti. Türkiye'de şeriat yanlılannın izlediği politika- lar konusunda araştırma yapacaklann başvura- caklan temel belgeler, bu gelişmelerden sonra birer birer su yüzüne çıkacaktı. 15 Mayıs 1981 tarihinde Cidde'de imzalanan ve 14 Nisan 1982 tarih ve 2657 sayılı kanunla on- aylanan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Ortak îslam uygarbğını ve kültür mirasını tanıtmak için işbirliği yapılan örgütler arkasmda Rabıta, Hizbuttahrir ve Islama Çağn gibi örgütler çıkıyordu. 'Ne nedir?' gibi yüzeysel bir mantıkla soruna yaklaşıldığında ortaya çıkan gerçekler' Anayasayı tebdil ve tağyir' suçundan astıklan insanlann durumlanndan hiç de farklı olmayacaktı. İslam Konferansı Örgütü arasında "İslam Tarihi, Sanatı ve Kültürii Araştırma Merkezi'nin İstanbuT- da kurulması" anlaşmasıyla her şey. daha da so- mutlaşacaktı. Anlaşmarun altında Evren, Ulusu ve Özal'ın imzalan vardı. Ortak İslam uygarlığını ve kültür mirasını ta- nıtmak için işbirliği yapılan örgütler arkasmda Rabıta, Hizbuttahrir ve Islama Çağn gibi örgütler çıkıyordu. "Ne nedir?" gibi yüzeysel bir manükla soruna yaklaşıldığında ortaya çıkan gerçekler 'Anayasayı tebdil ve tağyir' suçuyla yargılayıp astıklan genç insanlann durumlanndan hiç de farklı olmayac- aktı. Çünkü, 1963 yıhnda Mekke'de basılan tüzüğ- üne göre. Rabıta'nın "Müslüman ülkelerde, yönet- imin Islamcı kurallara göre olmasına çaltşmak" gibi temel bir amacı vardı. Rabıta'nın bu çerçevede düz- enJediği toplantılarda alınan kararlar ise çok daha ürkütücüydü: "-İslam ülkelerindeki anayasal müesseseler İslami esaslara uydurulmalı ve Arapça halka indirilmeli. -İslami olmayan kanunlar kaldırılmalı ve şeriata uygun kanunlar güçlendirUmeü. -Bütün daire \e işyerlerinde anlaşma ve nizamlar dua ile birtikte takdim edilmeli, buralarda imam bul- undurulmalı, mescitler açılmalı. -Dünyadaki Müslüman kadınlann tümü, tslami yasaklara uymalı. -İslami öğreti, ilkokuldan üniversite düzeyine kad- ar ders olarak okutulmah; ilköğretünde İslamın beş ilkesinin, ortaöğretimde ise Kuran'ın riimünün ezberienmesi zorunlu olmalı." Kimin eli, kimin cebinde Rabıta buydu, peki İslam kültürünü ve mirasını yaymak için işbirliği yapılan Hizbuttahrir neydi? Evrensel nitelikte bir İslam düzerü kurmayı am- açlayan bu örgüt, ilk İslam anayasasını yapmak gibi de bir ayncahğa sahipti. Bu anayasaya göre dünyada tek bir İslam devleti veya eyaleti oluy- ordu. Kim olacağı, nasıl atanıp, nasıl seçileceği pek belli olmasa da 'devlet başkanı' şer'i hükümleri on- aylıyor ve onun onayladığı hükümler yasalhk kaz- anıyordu. Üyelerine 'hücreler halinde teşkil- atlanmayı' öneren örgüte göre "dünyadaki bütün Müslümanlar AUah'ın partisinden, bütün kafirler ise şeytanın partisindendi." Rabıta, Hizbuttahrir buydu da, peki, öteki ortak İslama Çağn neydi? Libya kökenli bu derneğin amacı, onun ne ol- duğunu göstermeye yetiyordu: "-Kuran'ın Müslüman toplumların temel yasası olmasını sağlamak ve İslam ülkelerini, yasalannda İslama uygun değişiklikier yapmaya teşvik etmek. -Kuran dili olması nedeniyle Arapçayı, İslam ülkelerinin resmi dili yapmalarını özendirmek. -İslama çağn görevini yerine getirmek için, din ad- amları yetiştirmek." Örgüt 1983 yılının ilkbahannda ilk temsilcisini Tûrkiye'ye gönderecek ve 'Kardeşjik Demeği' adı alünda ve herkesin gözleri önünde; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Konya ve Bursa'da ör- gütlenecekti. İslamcı örgütlerin birbirleriyle, ABD'nin İslamcı örgütlerle ilişkileri düşünüldüğünde 'bizdeki şer- iatçılann' hangi yelkene rüzgardoldurduklan daha kolay anlaşılıyor. Amerika'nın bölgedeki çıkarlannı korumak için neler yapabileceğini. hiçbir yorum katmaksızın, Fransız L'Express dergisinden aktanyorum. "ABD'nin (veya bir diğer devletin) başka ülkelerie yakından ilgilenmesini kınayamayız" dıyenlenn kulaklannı çıntatıyorum. ABD'nin 'bu ilgisi son- unda elde ettiği bilgUeri kendi çıkarlanna hizmet ed- ecek tarzda kullanmasmı' kınamayanlara hangi oltalann ucunda yem olduklannı anımsatıyorum. L"Express, CIA'nin 1981-87 yıllan arasında başkanlığını yapan VVUIiara Casey'in 'Komünizme karşı İslam kartını oynadığına' dikkat çekiyor ve "Afganistan'da Gurbettin Hikmeryar, Amenka'da Kör İmam Dr. Abdurrahman, Tunus'ta El Nahda Örgütü Başkanı Raşid Gannuşi >e Sudan'ın Humey- nisi olarak tanınan Hasan El Turabi gibi Lsimlerin ÇIA ile ilişkileri olduğunu" iddia ediyordu. Dergı. Ürdün'de köklü 'İhvan'ın, Filistin'de etkin 'Ham- as'ın, Mısır'da ünlü 'El Cihad'ın ABD'nin kontrolü altında olduğunu öne sürüyordu. Türkiye'de de Soner Yalçm, Faik Bulut gibi araştırmacı gazetecil- er. ABD'nin İslam ülkelerine dönük yeni politikal- annı ortaya koyan cahşmalannda 'bu tür ilişkileri' tek tek açığa çıkanyorlardı. Yalçm 'empery alizmin Refah >asıtasıyla Muslümanlara yönelik karanlık hesaplanm' beİgcleriyle acıklayacaktı. (Hangi Er- bakan, Başak Yayınİarı) Bulut. 'İslamcıların anti- emperyalist ve anti-kapitalistliklerinin nereye kadar geçerti olduğunu' örnekleriylc sergileyecektı. (Orta- doğu'da İslamcı Örgütler, Tümzamanlar Ya- yıncılık). 'Ucuz petrol-laik rejim-bölge jandarmalığı' üçleminin acıklı öyküsü bıze, aynı zamanda büyük Kerbela şehitlerini anma günü artık Türkiy e'de de İran'dakine benzer gösterilere sahne oluyordu. bir uluslararası kurgunun kanıtlannı da veriyor. Ulusal kimliğin, dinsel kimlikle değiştirilmesinde hiçbir sakınca görmeyen, yurtdışındaki dın gö- revlilerinin aylıklannın 'şeriat örgütlerince' öden- mesini savunan devlet ve siyaset adamlannın yö- netimindeki Türkiye, bu bedeli çok ağır ödeye- cekti. Ödenen bedelin büyüklüğü; özgürlük kav- gasının tozu dumanı arasında, 'ellerinden tutup' demokrasi platformuna çıkartılan *şeriat yanlısı' koskoca hukuk profesörlerinin, televizyonlarda 'ağdalı' sesleri ve 'tinsel' vurgulanyla konuşmaya başladıklannda anlaşılacaktı. Dindar ile dinci arasındaki aynm 'biz gerçek İslami savunanlar' sözlenyle ortaya çıkacaktı. Sı- vas'ta 'kendilerine inanmayanı yakacaklar', Ankara'da 'sanatın içine tükürecekler', İstanbul'- da 'baleyi fuhuş sayacaklardı' ama. her nasılsa 'demokrasiden yana' olacaklardı. Özgürlük adına aramıza sızmışlardı, demokrasi adına sırtımızdan hançerliyorlardı. Ülke her geçen gün biraz daha; bir yandan İslam ideolojisinin 'pençesine' düşüyor, bir yar>dan da Suudi sermayesinin 'cazibesine' kapılıyordu. İdeolojiye; dolar, siyaset mark kanşa- cak; kimin elinin kimin cebinde olduğu, asla an- laşılmayacaktı. Suudi şeriat sermayesinin tarikat, cemaatler aracılıgı> la Türkıve ekonomisine sızması "Özallar'ın mukaddes milyarları" örneğinden baş- layarak "Erbakan'ın para kaynaklan" >a da emekli vaiz "Fethuüah Hocaefendi Hazretleri'nin kurs, okul ve vakıflan" ile açıklanabiliyor. Suudi sermayesi de her ne kadar 'yabancı ser- maye' hukukuna bağlı olarak ülkeye geliyorsa da Ükriyatından' Evrenin. Tüliyatından' ise Özal'ın şorumlu olduğu ayncalıklara çabuk kavuşacaktı. İslam bankeriennin en büyüklerinden Faisal Fi- nans ve Al Baraka Türk'e tanınan ayncalıklar, açık bir kavırma\ı anlatıvordu SURECEK Mahkemelerinkuruluşu yeniden yapılandınlıyor-3- Hakkın elde edilmesinin kolaylaştınlması, yargı örgütlenmesinin daha basit ve iyi işleyebüen dina- mik bir nitelik taşımasını gerektirmektedir. Hantal ve girift bir yargı örgütlenmesi, hakkın ve adaletin zamanında gerçekleşmesinin önündeki önemli en- gellerden biridir. Hakkın elde edilmesinin gecikmesi sorununun çözümüne ilişkin düşüncelerin önemli bir bölümü, nasd bir yargı örgütlenmesi noktasında toplanmak- tadır.1 Avrupa Konseyı bünyesindeki çalışmalarda da bu konu üzerinde durulmuştur.2 Yargnm Hızlandmbnası Paketi'nin en radikal değişiklik önerilerinden bin de doğrudan yargı ör- gütlenmesi ile ilgilidir. Paket ıçindeki dört yasa ta- sansı mahkemelerin kuruluşu konusunda yeni dü- zenlemeler içermektedir. Bu yasa tasanlanndan baalan, ilgüi bulunduk- lan yargı organlannın kuruluş ve işleyişini tümüy- le, bazılan da kısmen değiştirmeye yönelik kurallar içermektedir. Adüye mahkemeleri Adliye Mahkemeleri ile Üst Mahkemelerin Kuru- luş ve Ğörevleri Hakkında Kanun Tasansı, ilk dere- ce adliye mahkemeleri ile üst mahkemelerin (isti- naO ve cumhuriyet savcılıklannın kurulmalan, ör- gütlenmeleri, görev ve yetkilerini yeniden düzenle- mektedir. Tasan, ilk derece adliye mahkemelerini, hukuk ve ceza mahkemeleri olarak iki bölümde yapılandı- rmaktadır (md.2). Böylelikle. halen yürürlükte olan Mehakimi Şer'iye'nin İlgasına ve Mehakim Teşkilatma Ait Ahkâmı Muaddil Kanun'un, hukuk mahkemelerini, sulh ve asüye mahkemeleri şeklin- deki aynmına (md. 1) son verilmektedir. Öngörü- len düzenlemeye göre hukuk mahkemeleri: • İl ve ilçe esasına göre kurulurlar (md. 4,1); bulunduklan il ya da ilçenin adıyla ("Beyoğhı llçesi Hukuk Mahkemesi" gibi) anılırlar (md.4/2), • Tek yargıçlı olarak çalışırlar (md.4/1)3 , 9 Özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile yasanın verdiği diğer dava ve işlere bakarlar(md.5/l), • İşlerin yoğun olduğu yerlerde birden çok hu- kuk mahkemesi kurulabilir ve bu duramda mah- kemeler numaralandınlır (md.6/1), • Gelen işlerin sayısına ve niteliğine göre bu mahkemeler arasında işbölümü yapılabıür (md. 6/2), • Yargı çevresı, bulunduklan il merkezi ile bun- lara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlanna göre belirlenir (md.7/1). Tasannın sulh-asliye aynmını kaldırarak tek yargıçlı sistemi genelleştirmesi, kişinin yargı yoluna başvurma olanaklannı sınırlandırdığı gerekçesiyle eleştirilmektedir.4 Yürürlükteki yasal düzenlemeye göre, hangi durumlarda sulh mahkemesine veya 'Yargının Hızlandırılması Paketı yasa tasarıları • Adliye Mahkemeleri ile Üst Mahkemelerin Kuruluşu Hakkında Kanun Tasarısı • İş Mahkemelerinin Kuruluşu, Ğörevleri ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun Tasarısı • Uzlaştırma Kurullarmm Kuruluş, Görev ve Yetkilerine Dair Kanun Tasarısı • Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Ğörevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı • Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 'nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 0 Hukuk Yargılama Usulü Kanun Tasarısı • İcra ve İflas Kanunu nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı • Idari Yargılama Usulü Kanunu 'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı* • Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun 'a Bazı Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı • Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Ha- milinin Korunması Kanunu 'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı • Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari ve Para Cezasına Dönüştüriilmesine Dair Kanun Tasarısı • Kat Mülkiyeti Kanımu'nun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasma ve Kanuna Toplu Yapı ile İlgili Maddeler Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı (*)4001 sayılı yasa ile 18 Haziran 1994günlü Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. asliye mahkemesine başvurulabileceği belirlendiği ve böylece belli bir sınırlama zaten yapıldığı için', bu eleştirinin haklılığı tartışılabilir görünmektedir. Sulh ve asliye mahkemeleri, halen tek yargıçlı ola- rak çalışmaktadırlar. Bu durum, artık yerleşmiş bir uygulama haline gelmiştir. Sulh-asliye aynmının kaldınlmasıyla, salt kağıt üzerinde yazılı olan bir aynma son verilerek, fiili duruma yasallık ka- zandınlmıştır.6 Bu yönden bakıldığında, sulh-asliye aynmının kaldınlmış olması, gerçekçi bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Tasannın hukuk mahkemelerine ilişkin düzen- lemesiyle ilgili olarak, üzerinde durulması gereken asıl sorun, öngörülen görev uyuşmazlığı prosedürü- nün (md.22), yargının işleyişini yavaşlatma tehlikesi- ni taşıdığı gerçeğidir. Her prosedürün. doğal olarak az ya da çok belli bir zamanı kapsayacağı düşünüldü- ğünde. böylesi bir sonuç kacınılmaz olmaktadır. Öte yandan, mahkemeler arasındaki işbölümünde "işlerin niteüği" ölçütünün benimsenmiş olması, mahkemeler arasında bir tür görev aynsmasına yol açabilecektir. Bu ise, görev uyuşmazliklannın gide- rek yoğunlaşması ve sonuçta yargının ağır işlemesi demektir. O nedenle, tasannın TBMM'de göriişülmesi sı- rasında, işbölümünün, "işlerin sayısı" ölçütü ile sınırlı tutulması biçiminde değiştiriİmesi uygun gö- rünmektedir. Tasan, ceza mahkemelerinin kuraluşuna ilişkin bir değişiklik getirmemektedir, yürürlükteki yasada yer alan sulh, asliye ve ağır ceza mahkemesi aynmı İco- runmaktadır (md. 8-9). Ancak, tasan, cumhuriyet savcılıklannın kurul- malan, örgütlenmeleri, görev ve yetkileri yönünden bazı düzenlemeler içermektedir. (md. 15-21). Öngörülen düzenlemeye göre cumhuriyet savcılan: • Mahkeme kuruluşu bulunan her il ve ilçede. o il veya ilçenin adıyla ("Beyoğlu ilçesi, C. Başsavcılığı" gibi) cumhuriyet başsavalığı kurulur, • Her cumhuriyet başsavalığında; bir cumhuri- yet başsavcısı, yeteri kadar cumhuriyet savcısı ile ge- rek göriilen yerlerde bir veya daha çok cumhuriyet başsavcı vekıli bulunur. Üst mahkemeler Tasannın getirdiği en önemli ve en köklü değişik- lik ya da yenilik "üst mahkeme" adıyla kurulan mahkemelerdir. Ancak bu yenilik, yürürlükteki yasal düzenleme- ye görecedir. Çünkü. üst mahkeme uygulaması, daha önce de yaşanmıştır. 1879 yıhnda yürürlüğe giren Mehakimi Nizamiye- nin Teşkilat Kanunu Muvakkat ile "İstinar' adıyla kurulan mahkemeler. bu uygulamanın ilk örneği- dir. 45 yıl boyunca görev yapan istinaf mahkemele- ri. 1924 yıhnda çıkanlan 469 sayıh yasa ile yürürlük- ten kaldınlmıştır.7 istinaf mahkemelerinin. üst mahkeme adıyla ye- niden yargı sistemimize kazandınlmak istenmesi. hızlandınlan yargının sağhkh işleyebilmesi açısı- ndan olumluduj. Öte yandan, üst mahkemelerin ikinci derece yargı işlevi görmesi nedeniyle. iş yükü azalan Yargıtay bir 'İçtihat mahkemesi'' niteliğine kavuşabilecektir. Bu- gün Avrupa Konseyi üyesi devletlerde. bizdeki Yargıtay'ın karşıhğı olan Vüksek Mahkemeler böy- lesi bir olanağa sahiptirler*, bunun nedeni de, bu ül- kelerin pek çoğunda istinaf sisteminin benimsenmiş olmasıdır.' Üst mahkeme sisteminin. adaletin gecikmesine neden olacağı çeşith hukukçularca ileri sürülmekte- dir.10 Gerçekten, üst mahkemeler. yargının sağlıklı sonuçlara ulaşabilmesinin güvencesi olmakla birhk- te, yasa yolu sayısını artırması ve hatta bazı dunım- larda "davaya yeniden bakmak" (Tasan, md. 132 a) ğörevleri nedeniyle böyle bir tehlikeyi taşunaktadı- rlar. Tasannın öngördüğü düzenlemeye göre üst mahkemeler: • Belirtilen illerde. o ilin adıyla ("Van İli Üst Mahkemesi" gibi) kurulurlar (md. 24). • Birinci başkanhk, başkanlar kurulu. daireler. cumhuriyet başsavalığı. adalci komisyonu, bürolar ve idari bürolardan oluşurlar (md. 25). # Devlet Güvenhk Mahkemeleri hariç olmak üze- re. ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin olma- yan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvurulan inceler ve gerektiğinde davaya yeniden bakarak ka- rar \erirler (md. 32 a). İş mahkemeleri Türkiye'de modern anlamda iş hukuku ilişkilerinin tarihi, ancak 1930'lu yıllara kadar uzanmaktadır. Bu yıllarda Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne. ardından da Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (1LO) üye olması ve 1948 yılında Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi'- ni imzalaması. bu gelişme sürecinin oluşumunda etki- li oldu. İş Mahkemeleri. önce 1950 yılında 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kuruldu. Yasanın öngördü- ğü düzenlemeye göre. toplu çahşacak olan iş mahke- meleri. başkanı yargıç olmak üzere üç kişiden oluşu- yordu; üyelerden biri işci. öteki ise işveren temsilcisiy- di. 1961 Anayasası döneminde. iş mahkemelerinin kuruluşu ve işleyişi. yine özel yasa niteliğindeki iş ya- salan çerçevesinde ve tek yargıçlı olarak yapı- landınldı. Yargının Hızlandırılması Paketi kapsamındaki İş Mahkemelerinin Kuruluşu, Ğörevleri ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun Tasansı, yürürlükteki ya- sanın iş mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzeıile- melerini büyük ölçüde korumaktadır. Tasannın öngördüğü düzenlemeye göre iş mah- kemejeri: • İş hacmine göre gerekli görülen yerlerde kurulur (md.2 1), • Hukuk mahkemesi niteliğinde tek yargıçh özel uzmanhk mahkemeleridir (md. 2/2). • İş Yasası'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasındaki hizmet sözleşmesin- den veya çalışma yaşamı ile ilgili yasalann tanıdığı "her türlü" hak iddialanndan Soğan uyuşmazhklar ile yasalann öngördüğü dava ve işlere bakarlar (md. 3). Tasan. böylelikle mahkemelerin göre\ini "geçici »e mevsünlik" işçileri de kapsayacak şekilde genişlet- miştır. İdare mahkemeleri Yargının Hızlandırılması Paketi çerçevesinde haa- rlanan 2576 sayıh Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri »e V ergi MahkemeJerinin Kuruluşu ve Ğörevleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin De- ğiştirilmesine İlişkin Kanun Tasansı, uygulamada gö- rülen tıkanıklık nedenlerinin kaldınlması amacına yöneliktır. Tasannın öngördüğü düzenlemelere (md. 2-4) göre: • Bölge idare mahkemelerinin oluşumu muvaz- zaf hale getirilerek bu mahkemelerin atanmış üyeler- den oluşması ilkesı benimsenmiştir, • Mahkemelerin birden çok kurul hahnde çahşa- bilmesı amaçlanmıştır. • Tek yargıçla çözüme bağlanacak dava sayısı arttınlmıştır. İcra ve iflas daireleri İcra ve iflas dairelen ya da müdürlükleri. adh yargı örgütlenmesinin doğrudan bir unsuru veya parçası sayılmazlar. Ancak bazı durumlarda adh yargı ile çe- şith düzeylerde ilişkileri bulunmaktadır. İcra ve İflas Kanunu'nun Bazı Maddelerinde Deği- şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasansı ile icra ve if- las dairelerinin kuruluş ve işleyişiyle ilgili olmak üze- re yürürlükteki yasada kısmi değişikhkler öngörül- mektedir. Tasan. icra daireleri için. icra katiplerinin bakanlı- kça atanmalannı. icra müdürlerinin ve yardıma- lannın katipler arasından seçilmelerini öngönnekte- dir (md. I). Böylelikle icra müdür ve yardımalanyla aynı statüye getırilen kaüplenn uzmanlaşmalannın sağlanması amaçlanmaktadır. İcra reisliği uygula- masından vazgeçilmektedir (md. 2). Mahkemelerin kuruluş yasasında yapılan değişikliğe paralel olarak icra tetkik mercii kararlan bakımından üst mahke- meye başvuru usulü düzenlenmektedir (md. 43). (1) Dönmezer, age. s. 29 (2) Avrupa Konseyı Bakanlar Komitesi'nın R (86) 12 Sayilı Tavsiye Karan (Yasa Hukuk Mevzuat ve içtihat Dergisı, C XII S. 4. Nisan 1989 s. 464). (3) Ancak ticaret mahkemesi ya da kadastro mahkemesi gibi "özel kanunlardaki hukuk ihüşas mahkemeleri" için herhangi bir değişiklik öngörülmemiştir (Tasan. md. 43). (4) Üstündağ. Prof. Dr. Saim. Yargıda Reform Haarh- klan. Cumhuriyet. 18 Mart 1994 (5) Sulh ve asliye hukuk mahkemelennin ğörevleri, 1086 S.K."nin8.469.S K.nın3 ve6.maddelerindedüzenlenmiş- ür. (6) Genel Gerekçe. s. 1. (7) Yenisey. Dr. Feridun, İstinaf, s. 34-45 tstanbul 1979 (8) Genel Gerekçe. s. 3. (9) Yenisey, age. s. 18-34. aynca bkz. Genel Gerekçe, s. (10) Erem, agm. Cumhuriyet. 27 Mart 1994 SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle