Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ1994 PAZAR
14 KULTUR
Yalruzca kadınlardan oluşan Japon Takarazuka Revüsü Londra'da ilgi görüyor
Doğu Uebatımn zcaifkcaısvm
KONSERDEN NOTLAR
"SahUden
Bostancıu,
Bostanau..."
Kültür Servisi - Cazseverlerin uzun süredir
bekledikleri Al Jarreau konseri en sonunda
gerçekleşti. Daha önce ertelenen konserin
yapılacağı Açıkhava'nın kapılan saat 20.00'-
da açıldı. Ancak saat 21.00'i gösterdiğinde ki
bu konserin başlayacağı saatti, içeride sadece
birkaç >üz ızleyicı vardı. fnsanlar kendi ara-
lannda "Böyle giderse konser iptal olur. Bu bir
fiyasko.." gıbı konuşmalara dalmışken orga-
nizasyon görevlilerinin endişeli bakışlan arası-
nda insanlar yavaş yavaş geldiler. Açıkhava
Tiyatrosu yavaş yavaş doldu ve konser 40 da-
kikaiık bir gecikmeyle saat 21.40'ta başladı.
• İlk önce 16 haziranda yapılacağı duyuru-
lan ve 22 temmuza ertelenen konser içın önce-
den bilet alanlar girişte biletlerini değişürmek
zorunda kaldılar. Bu değişim sırasında birço-
ğu eski yerlerinde oturamadı. Girişte bilet de-
ğişimı yüzünden tartışmalar çıktı. İzleyiciler
konser ertelendiğinde kendilerine biletlerin
değiştirilmesi gerekmediğinin söylendiğini,
ancak konsere geldiklerinde yerlerinde başka-
lannın oturduğunu gördüklerini söyJediler.
Bir izleyici "Benim biletim 600 bin liralık yer-
dendi, şimdi bana 500 bin liralık bir yer gösteri-
yorlar" dedı.
Kiütür Senisi- Takarazuka Revüsü
1914 yılında. bir politikacı ve eğlence
sektörü milyarderi olan Japon. Idıizo
Kobayashi tarafından yaraüldı. Ko-
bayashi sahip olduğu ve Osaka'run
merkezinden başlayıp, bir kaplıca
köyü olan Takarazuka'da son bulan
özel Hakyu banliyö demir yolu hattını
hizmete açtığında, Takarazuka'yı in-
sanlann daha çok rağbet edeceği bir
yer haline dönüştürmeyi planlar.
Aynı zamanda da, iyi ailelerin, özel-
likle de kadınlann ve çocuklann tekin
ve sağlıklı bir şelulde eğlenmesini iste-
mektedir. Bu isteği doğrultusunda,
Kobayashi Takarazuka Kagekidao
Topiuluğu kunılur. Bunu izleyen bir
yıl içinde topluluk o kadar tutulur ki;
Kobayaski yetenekli gençleri eğitmek
ve yeteneklerini geliştirmek üzere,
yalruzca Osaka yakınlannda değil,
Tokyo civarında da tiyatrolar açmaya
başlar.
Bin kişiden 4O'ı seçiliyor ,
Gösteriler, entelektüel açıdan bir
talebi olmayan ancak güzellik ve bece-
rikliliği, çok yönlülüğü göstererek eğ-
lendirmeyi amaçlayan bir potpuri şek-
linde düzenlenir ve bu gelenek günü-
müze kadar değişmez.
Takarazuka, sadece kadınlardan
kunılu bir topluluk olarak bilinse de,
revünün koreograflanrun, bestecileri-
nin, yazarlannın ve desinatörlerinin
hepsi erkek. Kendileri. dönüşümlü
olarak Victor Hubert'ın modası geç-
miş Amerikan operetlerinden. Shubert
Brothers'ın gösterişli müzikallerinden
ve Ziegfieid Follies'den etkilenmişler
ve bu etkiler son gösterimlerinde de
görülebiliyor. Bir Takarazuka gösteri-
si 1920'li yülara yapılmış bir zaman
yolculuğu gibidir. Katıksız bir erkek
tasanmı olsa da, gösterileri izlemek
üzere gelen ve genellikle tamammı ba-
yanlann oluşturduğu seyircileri, yine
bayan sanatçılar eğlendirir.
Tek cinse özgü tiyatrolar Japonlar
için yeni bir buluş değil. No ve Kabuki
tiyatrolan da, kadınJan canlandıran
erkeklerden oluşan tiyatrolardı. Taka-
razuka'nın yalnızca bir zümreye açık
olmasının tek ve önemli bir nedeni var.
O da oluşumundaki titizlik.
Her yıl yaşlan 15 ile 24 arasında de-
ğjşen 1000 genç kız başvuruda bulu-
nuyor. Bunlann arasındân ise yalnızca
40 tanesi seçilebiliyor. Bu şanslı 40
kişi, Takarazuka yurtlanna yerleşti-
riliyor ve çalışmalanna başlıyorlar.
Revüdeki kadınlar ideal erkeği iyi gözlemledikleri için erkek rollerinin üstesinden ustalıkla geliyoriar.
Öğrenciler gece saat onda yurtlara
dönmeye zorunlu. Odalara erkek ziya-
retçi alınması kesinlikle yasak.
Oğrencilerin babalanyla ve erkek
kardeşleriyle görüşmesi ancak iobi
kısmında sağlanıyor. Eski oğrencilerin
yenilere hükmetmesı bir gelenek. İşte
bir Takarazuka kampırun atmosferi
böyle özetlenebilir. Fırçalama ve te-
mizlemeyle işe başlayan genç gönüllü-
ler daha sonra şarkı söyleme, rol yap-
ma ve dans etme seviyesine erişiyorlar.
yor çünkü onlan oynayan kadınlar
bayan seyirciler tarafından superslar
olarak sevilip, sayılıyorlar.
Revüdeki kadınlar erkek rollerini
nasıl değerlendireceklerini çok iyi bili-
yorlar çünkü kadınlann istedıği ideal
erkek tipini nasıl yaratacaklannı çok
iyi gözJemlemişler. Bir kadın olarak da
bunun fazlasıyla farkındalar. Özellikte
aşk sahnelen. erotizm ve romantizm
arasında kurulmuş hassas bir dengeyi
içenyor.
•Takarazuka, sadece kadınlardan kurulu bir
topluluk olarak bilinse de, revünün koreograflannın,
besteclerinin, yazarlannın ve desinatörlerinintümü
erkek. Şovdaki birçok dans gösterisi Hollywood
romanslannı anımsatıyor, ötekiler ise oldukça güncel.
Londra Coliseum'da sahnelenmeye
başlanan gösterinin ana bölümünü,
romantık ve erotik aşkın. göz alıcı ve
garip bir şekilde şık, modaya uygun
sergilenmesi oluşturuyor. Şovdaki bir-
çok dans gösterisi Hollyvvood ro-
manslannı anımsatıyor. Dığer kalan-
larsa oldukça güncel. Ancak ister Fred
Astaire stıli olsun. istersc Mkrhael
Jackson. roller mutlaka kadınlara ait.
Oynanan erkek rolleri ise gıpta ettiri-
Takarazuka'nın yıldızı Mira Anju.
Anju, Takarazuka bayanlar revü top-
luluğunda tam 16 yıldır erkek rolleri
oynuyor ancak bundan tam iki yıl
önce. canlandırdığı James Dean rolüy-
le yıldız olmayı hak etmiş. Bu da tama-
men hayranlan tarafından ona uygun
görülmüş bir unvan. Kendisi sahnede,
patlayıcı aynı zamanda da incinebilir
gözüküyor. Sahne dışında ise, yanına
yaklaşanlan adeta büyüleyen hem er-
kek hem de dişi bir cınselliğı yansıtı-
yor.
Tabi ki çapraz bir givim tarn var.
Bu durum hem doğu hem de batı tiyat-
rosu için yeni bir şey değil. "Takarazu-
ka'da izlevicilerin biraz da düşlerini ya-
şatmaları için, aşk sahnelerinin çok faz-
la gerçekçi olmasına izin \erilmiyor"
diyor Anju. "Çok masum bir tarzı ol-
malı. Ben bu aşk sahnelerini oynarken
pek de zorlanmıyorum çünkü ne zaman
bir erkek rolü oynarsam 'ben gerçekten
erkeğım' dir. Onlar gibi düşünmek zo-
rundayımdır. Aksi halde izleyiciler ger-
çekten erkek olmadığımı anlayıp
utanabilirler".
Anju konuşmasını şöyle sürdürü-
yor "Rolümü iyi yapmak için erkek
kimliğine öyle bir büriinüyorum ki ara-
baya bindiğimde çoğu zaman bacak-
larımı birbirine bitiştirip oruramıyo-
rum. Tam anlamıyla bir erkek gibi oru-
rurum".
Sonuç olarak revü hakkında şunlar
söylenebilir • İnce vedüzgün birduruş-
lan var. Çevrelerine porselen gülüşler
saçıp, zanf hareketlerle dans edıyor-
lar. Öyle ki Fred Astaire i adeta k'aba
bir adam durumuna sokup. Gene
Kellyi sersem bir dansçı gibi göstere-
bilirİer. E>oğu ve batının. kitsch ve bi-
rinci sınıf zerafetin harika bir kanşımı.
Al Jarreaumüzik stiliyle dünyanın en ilginç vearanan sanatçılan arasında yer alıyor
" """ ""
OiviHBi UU'f.Mfi.Ml'
Performansı yükseksanatçı
PELİNÖZER
Al Jarreau, cana yakın davranışlan, mi-
mikleri, ses tonu ve şakalanyla tüm izleyi-
cikrin kalbini fethetti.
• Girişte yaşanan bir başka sonın da önce-
den gönderilen bazı davetiyelerin kabul edil-
memesiydi. Ellerinde davetiye Açıkhava'ya
gelen birçok izleyici içeriye giremeyince ya geri
döndü ya da gişelerden bilet almak zorunda
kaldı.
• Al Jarreau, cana yakın davranışlan, mi-
mikleri, ses tonu ve şakalanyla tüm izleyicile-
rin kalbini fethetti ve gerek ertelenmeyi gerek-
se ertelenme nedeniyle yaşanan tatsızhklan
unutturdu. Konser süresince ilk kez geldıği
Istanbul'a ve izleyicilere övgüler yağdırdı.
• Sanatçı. Açıkhava'yı dolduran izleyicile-
rin neredeyse tüm parçalannı bilmesinden çok
etkilendi. Basın mensuplannın arasında otu-
ran bir bayan hayramyla birlikte "Teadı me
tonighf'ı söyleyen ve karşısında tahmin etti-
ğinden daha bilinçli ve canlı bir topluluk bulu-
nan Al Jarreau, bundan duyduğu mutluluğu
coşkuyla sergiledi.
• fzleyicinin yoğun isteği üzerine bis yapan
Al Jarreau, tek başına çıktığı sahnede solo ya-
parken Açıkhava'nın önünde bekleyen mini-
büsçülenn alışılmış sesleri her tarafa yayıbyor-
du: "Sabilden Bostaaeııı, Bostancıu..."
Al Jarreau, Ayrupa turnesinin son
konserini önceki gece Açıkhava Ti-
yatrosu'nda verdi.
Sesi ve müzik stiliyle dünyanın en
ilginç ve aranan sanatçılan arasında
yer alan AJ Jarreau, 45 dakikalık bir
rötarla başladığı konserinde, sem-
patik tavırlan, farklı yorumu ve sah-
nedeki performansjyla kendinı af-
fettirdi. Perşembe akşamı İstanbul'a
gelen ve dün akşam turnesini ta-
mamlayarak Amerika'ya dönen Al
Jarreau ile konserden önce görûş-
tük:
Tamamen canlı kayıt yapüdı
- "Tenderness"de, çok önemli müzis-
yenlerle bir araya gelerek ilginç bir ça-
Itşma yaptınız. Sonuçtan memnun mu-
sunuz?
"Tenderness"albümünde müzik
dünyasının "Kim Kimdir"leri sayılabi-
lecek sanatçılarla çalıştım. Akustik pi-
yanoda Joe Sample. elektrik ve akus-
tik gitarda Eric Gale, perküsyonda
Paulinho da Costa. klavyelerde Philli-
pe Saisse ve davulda Steve Gadd. Or-
kestrayı basçı Marcus Milfcr yönetti.
Bu albüm benim için çok özel bir al-
büm oldu. Dokuz günde kaydettik ve
tamamen canlı olarak kaydedildi. Ben
yapüğım işi en iyi canlı olarak yaptığı-
ma inanıyorum. Bazı hayret verici iyi
sanatçılarla mükemmel bir çalışma
imkanı buldum. Tamamıyla canlı
kayıt olması da beni çok mutlu ediyor.
Farklı, canlı bir albüm
- Bu albümde birlikte çaldığmız mû-
zisyenlerle daha önce çalışma fırsatı
buİmuş muydunuz?
Bu grupfa 6-7 yıl önce New York'ta
bir yardım konserinde beraber
çahşrnışük. Apollo adındaki, bir aile
üyesi hasta olan kişilere yardım
amaayla kurulan bir vakfın yaranna
düzenlenen bir konserdi. tlk defa bir-
likte çaldığımız halde çok başanh bir
grup olduğumuzu gördük. Ve ancak.
bu konserden 6-7 yıl sonra yeniden
biraraya geldik Dört günlük bir çalı-
şma sonrasında stüdyoya girdik ve al-
bümü gerçekleştirdik. Genelde sa-
natçılar turneleri sırasında canlı kayıt
yaparlar. Ben bunun dışında farldı bir
canlı albüm yapmak istedim.
Mükemmel bir turnenin sonu
- Bu albümde hem eski parçalar
farklı yorumlarla seslendiriyorsunuz,
hem de daha önce söylemediğiniz par-
çalan sesJendiriyorsunuz...
Evet, bu albümde böyle bir cabaya
girdim. Yeni olan, eski "Al Jarreau"
albümlerine benzemeyen bir albüm
ortaya çıkarmak istedim.
Aynca bu albümün kaydı sırasında
çekilen 60 dakikalık bir video kaset
hazırladık. Bu da izleyenlerin çalışma
tnsanlann bu albümü nasıl algı-
ladığını çok merak ediyorum. Ben çok
anormal bir keyif alarak ve çok seve-
rek gerçekleştirdim ama dinleyicinin
buna yaklaşımı nasıl olacak gerçekten
merak ediyorum.
Seyircı benim canlı olarak dınledi-
ğim müziği oturma odasında dinleme-
yi hakediyor. Bunu duyması Iazım se-
yircinin. insanlar \ideoyu alıp sey-
redecekler ve ne düşündüğümüzü, o
düşündüğümüz şeyin nasıl ortaya
çıktığını görmüş olacaklar. Bizim
aldığımız keyifı seyircilerin da alacak-
lanna inanıyorum.
Düşünsenize kasedi takıyorlar ve
"Yeah! tşte Al Jarreau! Bravor diye
bağınyorlar. Onun için de bundan
sonra yeniden böyle bir çalışma yapa-
cağım.
Başrolü oynayacağım
- Tabii bu çalışma mûziğin arka so-
kaklannda dolaşma fırsatı veriyor se-
yircilere.
Evet. Ben seyrettim. Ben bilegördü-
ğüm zaman yeni yeni birşeyler keşfedi-
yorum. Ve bir saatin nasıl geçtiğini an-
lamıyorum. Çünkü bu çalışma seyre-
denleri olaun içine sokuvor.
- Bundan sonraki projeierinâ neler?
Bugünlerde yazdığım senaryonun
aynntılannı bitimıek üzercyim. Ken-
dim yazdım. başrolü oynayacağım ve
müziklerinı besteleyeceğim. Bir Fran-
sız aktör-yönetmen ile çalışacağım.
Şimdılik adını söylemiyorum. Şu an
sır. fakat böyle bir projemiz var.
Yazdığım şeyleri okuyan kişiler, böyle
birşeyin gerçekleşebileceğini belirtit-
ler.
İlkkez senaryo yazıyorum
Al Jarreau, Avrupa turnesinin son konserini Açıkhava Tiyatrosu'nda verdi.
üzerine bilgi sahibi olmasını sağlıyor.
Bu grubun bir tume geçekleştirmesi
ekonomik açıdan oldukça zor. Joe
Sample tumenin başında grupla bir-
likteydi ancak bir kalp rahatsızhğı ge-
çirdiği için aynlmak zorunda kaldı. Şu
an hastanede, kalp kanallan tıkalı
ama onun on tane aslana değecek kal-
bi var.
- Bir ay süren Avrupa turnenizi İstan-
bul'da noktalıyorsunuz. Turneniz nasıl
gecti, dinleyicilerin ilgisi ne düzeydey-
di?
Bu tumede ayın üzerinden atladık.
Polonya'da hiç beklemediğim inanı-
lmaz bir toplulukla karşılaştık. Hari-
kaydı. Benimle birlike şarkılar söyle-
yen olağanüstü bir dinleyici toplulu-
ğuna konser verdim. Almanya, Hol-
landa, Jtalya, Fransa, Londra... Dün-
yanın bir tarafında bir aydır gezip
duruyoruz. Mükemmel bir turneydi,
benimle daha önce çalışmış olan mü-
zisyenler ilk kez bu turnede yeniden
buluşma olanağı buldu. Bu da gnıba
çok yeni bir hava getırdi ve bütün mü-
ziği değiştirdi. Müzik çok heyecan ve-
rici, canlı ve örneğine az rastlanır bir
müzikti.
- Poptan caza uzanan velpazede çok
farklı türierde müzikleri \e yorumlu-
yorsunuz., En iyi caz ve pop şarkıcısı
dallannda da Grarnmy ödülleri aldınız.
Bu türter arasında bir tercihiniz var mı,
dinlemekten ya da yorumlamaktan en
çok zevk aMığımz tür hangisi?
Ben yalnızca çok sevip, yapmaktan
çok çok mutlu olduğum şeyleri
yaptığım için, yaptığım herhangi bir-
şeyi ayınp "Buîıu severim" diyerek di-
ğerlerini bir kenara atmam söz konusu
olamaz. Hiçbirini ayıramam çünkü
"Take Five"ı da "Breaking Away"ı da
söylemekten tat alıyorum. Bütün
bunlar çocukluğumdan beri dinleyıp
kendi içime çektiğim şeyler, onlarla
büyüdüm, bir şeiulde onlan içimde
toplayıp kendi sentezimi oluşturarak
söylemeye başladım.
- "Tenderness" albümünün kayıt sü-
reci çok ilginç. Kayıtlar sırasında stüd-
yoya seyirci de alarak tam bir konser
havası oluşturdunuz... Albüme gelen
tepkiler nasıl?
- Sinemayla ilginiz ne düzeyde, daha
önce senaryo çahşmanu oldu mu?
Hayır. ilk defa senaryo yazıyorum.
Daha önce böyle bir gınşimde bulun-
mamıştım. Bomboş bir sayfayla baş-
layıp. hiçbir öykü yokken bir senaryo
oluşuyor. Bu muhteşem birşey.
- Türkiye'ye ilk kez geldiniz. Külrii-
rümüz ve miiziğimiz hakkında bilginiz
ya da bazı önyargılaruıız var mı?
Türkiye konusunda fazla bilgim ol-
duğunu söyleyemem. Tarihi konusun-
da biraz bilgim var. Bizanslılar ve Os-
manlılar üzerine birşeyler biliyorum.
Ve bütün Anadolu'dan geçmiş olan
farklı kültürleri duydum ama bunlan
bir hafta bir-yıl hatta bütün hayat bo-
yunca öğrenmenin çok zor olduğunu
düşünüyorum. Olağanüstü birkarma-
şa, farklı kültürlerin biraraya gelişi ve
yıllarca dünyayı yönetmiş. bir ülke
olarak çeşitli yerlere gjtmiş, o kültürle-
ri almış. kendi sentezini yaratıp ortaya
farklı bir kanşım çıkarmış.. Çok ente-
rasan buluyorum o yüzden kültüriinü-
zü.
Amerikalıiar kendilerini çevrelerin-
den o denli soyutlamış durumdalar ki.
bilmemiz gerektiğinden çok çok daha
azını biliyoruz.
Hayvan Hastanesi yararına konser
• Kültür Servisi - İstanbu! Hayvan Dostlan Derneği Hayvan
Hastanosi'ne yardım amacıyla 2 Ağustos 1994 Salı akşamı
Omnibanc'ın katkılan ile büyük bir konser düzenh'yor. Zülfü
Livaneli, Nükhet Duru, Aylin Livaneli, Eda Özülkü ve
Gökhan Kırdargüzclşarkılanyla, FatihMühürdarise
şovlanyla bu anlamlı konserde yer alacak. Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda yapılacak konserin biletleri Energy 102 FM
stüdyolannda, Vakkorama mağazalannda ve Açıkhava
Tiyatrosu gişelerinde satışa sunuldu.
Süreyya Sineması yenilendi
• fSTANBUL/KADIKÖY (AA) - Tadilat çalışmalan
nedeniyle üç haftadır kapalı bulunan Kadıköy Süreyya
Sineması, "Wayne'nın Dünyası 2" adlı fılmle, perdelerini
bugün yeniden açtı. Dolby digital ses düzeni kuruldu ve
sahnesine ABD'den özel olarak getirilen gümüşlü beyaz perde
takıldı. Yenilik çalışmalannın 5 milyar liraya mal olduğunu
bildiren sinema yetkilisi İrfan Sakalar, sinemaseverlerin daha
rahat film izlcyebilmeleri için, koltuk sayısını localardahil
805'den 741'eindirdiklerini söyledi.
İznik Antik Tiyatro kazısı
• İZNİK (AA) - Bursa'nın İznik ilçesindeki anük tiyatroda
kazı çalışmalan na.başlandı. Kazı Başkanı Arkeolog Dr. Bedri
Yalman, bu dönem antik tiyatronun sahne bölümünü
tamamen ortaya çıkaracaklannı söyledi. Dr. Yalman, kazı
çalışmalannın Hacettepe, Çanakkale 18 Mart ve Trakya
Üniversitesi öğretim üyesi ve öğrencilerinden oluşan 20 kişilik
birekiplesürdürüldüğünübildirdi. Romadönemi 15 bin kişilik
Antik İznik Tiyatrosu'nun ortaya çıkanlmasını amaçlayan
kazı çalışmalannın 15 yıldan bu yana aralıksızdevam etüğıni
belirten Dr. Bedri Yalman. kazılarda tiyatroya ait bazı
bölümler ile 13. yüzyıl başlannda kesici ve delici aletlerle
öldürüldükleri tahmin edilen toplu mezar ortaya çıkanldığını
kaydetti.
Ajlan-Mine veSürpriz Ön Grup
Konseri
• Kültür Servisi - 28 temmuz perşembe akşamı saat 21.00'de
Enka Tesisleri İstinye'de Açıkhava Tiyatrosu'nda, Bosnalı
sığınmacılar yaranna düzenlenen Ajlan-Mine ve Sürpriz ö n
Grup Konseri yer alacak. Enka Vakffncaheryıi
duzenlenmekte olan Yaz Dönemi Kültür Programı bu yıl
Bosnalı sığınmacılar yaranna yapılıyor. 10 haziranda başlayan
program 30 ağustos akşarruna kadar dev am edecek.
Programda 2 ve 3 ağustos tarihlerinde Ali Poyrazoğlu'nun "Ali
Harikalar Dıyan'nda" adlı oyunu, 5 ağustosta Şehir
Tiyatrosu'nun "İstanbul'unGözleri Mahmur" adlı oyunu, 19
ağustosta Haldun Dormen'in yönettiği "Müzikallere Devam"
adlı eseri, 26 ağustosta ise Dormen Tiyatrosu'nun "Beşten
Yediye" adlı oyunu izlenebilecek. Tiyatro ve konserlerin
yanında sezonun en iyi fılmleri arasındân seçilen Mr. Jones,
Kusursuz Dünya, Son Muhteşem Kahraman, Kaçak, Sonun
Başlangıcı. Ateş Hattında, Bir Günlük Cumhurbaşkanı.
Amerikan Yapımı. Bugün Aslında Dündü ve Bak Şimdi
Konuşana adlı fılmleri sıcak yaz akşamlannda açık
amfitiyaıroda görülebilir.
Halk Eğitim Seminerleri'nde bugün
• Kültür Senisi - Çağdaş İstanbui Platformu'nun Beşiktaş
Belediyesi ile birlikte yürüttüğü "Haik Eğitim Seminerleri"
Beşiktaş Evlendirme Daıresi'nde gerçekleşuriliyor. Seminerler
çerçevesinde bugün saat 15.00'te FOTOGEN'in düzenlediği
fotoğrafkonulu uygulamalı seminervar. •"Fotoğrafçılık" adını
taşıyan seminere FOTOGEN üyelerinden Engin Ertan.
Cengiz Karlıova ve Alberto Modiano katılıyor. Saat 16.30'da •
ise Ferit Özşen "He> kel Nedir" adlı semineri gerçekleştirecek.
Aykut Ünker'in Almanya sergisi
•Kültür Servisi - Ressam Aykut Ünker, Almanya'da iki sergi
açtı. Frankfurt'ta 29 eseriyle bir kişisel bir de karrna sergiye
katılan sanatçının tablolan. ortalama bin ile iki bin mark
arasında değişen fiyatlarla satıldı. Frankfurt'taki sergisine
Türk Alman Kültür Derneği tarafından davet edilen Ünker,
bundan böyle yurtdışı sergjlere ağırlık vereceğini, İsviçre ve
Hollanda'dan da sergi teklıfi aldığını, bu sergilerin ancak 1995
yılında gerçekleşebileceğini söyledi. Arap üikeleri ile de
devamlı irtibat halinde olduğunu belirten sanatçı, birçok Arap
sultanının resmini yapmak için girişimde bulunduğunu
kaydetti. Aykut Ünker. bugünedek 8 kişisel. 2 dekarma sergi
açtı.
Hakkı Sabancalı. resimlcriyle
k
Yaşama Sanatı'nda
Yeni bir aylık dergi:
Yaşama Sanatı
Kültür Senisi - Altıner Ya-
yıncılık Mimarlık Ltd. "Yaşa-
ma Sanatı" adlı yeni bir aylık
dergi sundu okurlara. Dergi-
nin ilk sayısında, "Hayat" kö-
şesinde. Kemerburgaz ile
Göktürk köyleri arasında
oluşturulan "Keraer Country"
tanmlıyor. Aynı konuda Raşjt
Gökçelinin "Kırsal Med
Kentsel Cezir" adlı denemesi
yer alıyor.
Yaşama Sanatı 'nın "Proje"
köşesinde İstanbui için havza
şehirleri ütopyasını ele alan
"Sutopya"ya yer verilmiş. Sa-
natçı Yılmaz Zenger'in tanıtıl-
dığı "Rüzgâr" köşesinin ar-
dından "Beyoğlu'nun günlük
yaşamında yeni bir olgıu Pöti-
kafeler" geliyor.
Temel fıkralannı ele alan
"TemeUemeler: Tek Tüntce
Temel Fıkralan" başlıklı
vaayı Mimar-ressam Suha
Ozkan'ın son resim dizisi "Par-
çalar" izliyor.
Derginin "Mimar" başlıklı
köşesinde Hayati Tabanlıoğlu
ile oğlu Murat Tabanlıoğlu'-
nun birlikte yaptıklan Doğan
Media Center ele alınıyor.
Konuyla ilgili çeşitli mimar-
lann ve Doğan Media Cen-
ter'de çalışanlann görüşlerine
de yer verilmiş.
Türkiye'nin ilk özel okulla-
nndan Kolej Ayşeabla da Ya-
şama Sanatı'nın konulan-
ndan biri.
Okulu kendi öğrenci ve me-
zunlannın ağzından dinliyo-
ruz.
Dergide yer alan "Pınltı"
köşesinde iki genç sanatçı
tanıtılıyor: Tiyatrocu Yesjm
Özsoy ve modacı Toygar To-
ran.
"Ressam" köşesinde. res-
sam Hakkı Sabancah'yı Ah-
met Turhan Altıner'in söyleşi-
siyle lanımak mümkün. Der-
gjde aynca Pera'nın yeni sa-
kinlerinin Beyoğlu'nu an-
lattığı "Neolevantenler"
başJıklı yazı yer alıyor. Son
olarak da Tcherina'nın "Kı-
lık" adlı sayfalannda tanıttığı
genç stilistler konuk oluyor
Yaşama Sanatı dergjsine.