05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 3NİSAN1994PAZAR HABERLER DYP'ninöyeleri •ANKARA (ANKA)- Yerel seçımlerde beklediğınin üstünde bir başan elde eden DYP. aday belirlenmesi sırasında kendisini zorduruıtıda bırakan önseçimlerde ortaya çıkan üye sorununa el attı. DYP'ninözelliklel99l yılından sonra üyesi olanlar tekertekertaranacak birkaç partiye üye olanlarelenecek. Başbakan Tansu Çiller, DYP Genel Merkez yöneticilerine, örgütlere el aülması isieğini iletti. Çiller'in seçimler süresince örgûtlerin iyi çahşmadığı şikayetlcnnı dinleyen genel merkez yöneticileri, Türkiye genelindeki belde, il ve ilçe örgütlerini tekerteker inceleyeceklerini belirttiler. Yöneticiler, seçimler ve diğer zamanlarda daha etkin çalışmalar yapabılmek için "Refah Partisi modeli" bir örgütlenmeyegidilerek, tüm örgûtlerin herzaman açık ve çabşır halde tutulmasına gayret gösterecekler MezarcrRP'ye dönmeni • ANKARA (LBA)- Bagımsız İstanbul Milletvekili Hasan Mezara. RP'den aynlmamasını gerektiren şartlann ortadan kalkmadığmı söyledi. Mezarcı, "RP'yedöneceği" yolundaki sözleri yalanlarken, partiden ilkeli davrandığı için aynlmak zorunda kaldığını söyledi. Mezarcı, bu konuda "Ben ilkeli bir insanım, ilkeli birliklere her zaman hazınm. llkelenmi çiğneyen hiçbir hareket içinde olmam" dedı. Bağımsız milletvekili Mezarcı, Almanya'da vereceği konferanslar sonunda kendisinin oluşturduğu yeniden değişim programınjn da görüşüleceğini. değerlendirilcceğini söyledi. SeçHdiama tutuklandı • KARAMAN (Cumhuriyet) - 27 Mart yerel seçimleriyle ilgilı Türkiye genelinde tartışmalar sürerken, Karaman merkeze bağlı Ayranlı ilçesinde seçim kuruluyla tartışan DYP'li tutuklandı. DYP Akçaşehir llçe Başkanlığı görevini yürüten ve 27 Mart yerel seçimlerinde il genel meclisi üyeliğini kazanan Halis Savcı, ilçe seçim kurulu başkanıiletartıştı. Tartışmanın seçimlere itirazdan kaynaklandığı öne sürülürken, Halis Savcı'run ilçe seçim kurulu başkanı hakime hakaret ettiği bildirildi. Atina'tfaRefah lATİNA(AA)- Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, Türkiye"deki yerel ve ttalya'daki genel seçim sonuçlannı endişeyle karşıladığını söyledi. Yunan basınında verilen haberlere göre Papandreu önceki gün yaptığı birkonuşmada, "Türkiye'deki son gelişmelerin endişe verici bir durum olduğunu" ifade etti. Hükümet Sözcüsü Evangelos Venizelos da "Türkiye'deki seçim sonrası gelişmeleri yakından ızlediklerini" ifade etmişti. Bu arada Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ali Şahin'in İstanbul Fener Patrikhanesi'ne yönelik sözlerinin, Atina'da yarattığı tepkilerdevam ediyor. Atina Başpiskoposluğu Sözcüsü Yanis Hacıfotis söz konusu açıklamayı üzüntü verici olarak niteledi. Sözcü. Şahin'in açıklamasının fanatizm belirtisi olduğunu ifade etti. Bursa'dadevfP tesJim töreni • BURSA (AA)-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilen ANAP'lı Erdem .Saker, görevi Teoman Özalp'ten devraldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker, Osmangazi, Yıldınm ve Nilüfer ilçe belediye başkanJan vepartililerle Atatürk Anıü'na çelenk koyarak, saygı duruşunda bulundu. Daha sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlenen törenle görevi devralan Erdem Saker bugünün, kendisi için çok heyecanlı ve mutlu bir gün olduğunu, Teoman özalp'le yıllarca kaderbirliği vecan dostluğu yaptığı nı anlattı. Bursa Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Teoman Özalp de 5 sene süresince Bursa'ya ellerinden geldiğince hizmet etmeyeçalıştıklannı bildirdi. Sosyal demokrat taban, yönetid ve liderlerin tutumunu kaygıyla karşılıyor Birlik... Hemensimdi!İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Ye- rel seçımierden sonra sosyal demokrat- lann tabanda birleşme çabalanna parti- lerin bazı yöneticileri uzak duruyor. İzmir Solda Birlik Komitesi Başkanı Kaya Bengisu MuratKarayalçm'ınbir- lik ve bütünleşme konusunda henüz tavnnı açıklamadığını vurgularken De- niz Baykal ve Bülent Ecevit'in tutumla- rını eleştirdi. Türkiye ölçeğindeiki yıldır birlik çalışmalannı yürüten Bengisu, sosyal demokrat tabana "biraz daha sa- bır" önerdi. Vüksei Çakmtır. yerel seçim sonuçlan- nın Türkiye'yi bir Cezayir olma nokta- sına götürdüğünü belirtirken antılaikle- rin Türkiye'de sivil bir darbe yaptığını belirtti. Bütünleşmenin "sol"u da aştığı- nı, laikler ve antilaikler cephelerinin açıldığını vurgulayan Çakmur, birliğe ve bütünleşmeye karşı çıkan liderleri. "ayma/lık" ve "ders aünamak"la suçla- dı. Çakmur, liderlere karşı. labanın sesi- ni yükseltmesini önerdi... Yerel seçim sonuçlanna tepkili sosyal demokratlar. tabanda birleşme ve bü- tünleşme istemlerini dile getirirken parti yöneticileri ve liderlerin tutumlannı kaygıyla karşılıyoriar. Solda birlik ve bütünleşme konusunda parti yöneticile- ri ve kuruluşlann görüşleri şöyle: BlP an OllCe harŞket Sosyal demokrat Iiderlerin seçim yenilgisine karşın hâlâ solda birlik adma, daha önce sergiledikleri tutumlanndan ödün vermemeleri kaygılan büyütüyor. Sosyal demokrat taban solda bütünleşmenin, liderlerin inisiyatifınden bağımsız olarak bir an önce sağlanması için harekete geçilmesini isti\or. Solda Birlik Komitesi Kaya Bengisu (İzmir Solda Birlik Ko- mitesi Başkanı): İki yıldan bu yana sol- da birlik çalışmalannı İzmir ve ülke öl- çeğinde sürdürüyoruz. Hayli ilerleme sağlamıştık. Parti genel merkezlerini zorlamıştık. Birleşmeye yanaşıyorlardı. Yerel seçim arifesinde bu konuya uzak baktıiar. Seçim sonucunda böyle bir tablonun çıkacağı görülüyordu. Şimdi konuyu yeniden ele aldık. Şu aşamada üç partinin her biri de "Bana gel" diyor. akmur: Almanya'da x sosyal demokratlann aymazlığı, Hitler'i getirdi. Uyanmamız için şeriatın mı gelmesi lazım? Halbuki bunun makul yolu var. Önce, oturup konuşmalan gerekir. Yani bir konuşma zemini yaratılmahdır. Oysa hala birbirlerini itham ediyorlar. Bugün birleşme konusunda taban çok ıstekli- dir. Gerekli değerlendirmeyi yapmıştır. Şimdi biz daha geniş bir örgütlenmeyi planlayarak harekete geçtik. Bu işi, ma- halle bazına kadar indireceğiz. Daha ör- gütlü bir hale geleceğiz. Bakalım o za- man liderler ne yapacaklar? Bu amaçla salı ya da çarşamba günü bir bildiri yayımlayacağız. Şu an'da çalışmalara başladık. Örne- ğin bugün Odemiş'te bu amaçla bulu- nuyoruz. Bu çalışmalar Ankara ve İstanbul'daki komitelerle birlikte yürü- tülüyor. Her mahalleden, tabandan, parti yönetimlerine bu kez emirler gide- çek. Şu anda sosyal demokratlar öfkeli. Öfkeyle yapılan işler sağlıklı sonuçlar vermiyor. Bu nedenle biz "Biraz daha sabır" di> oruz. Bu sabır. genel seçimlere sosyal demokratlann birlikte gitmeleri- ni sağlayacak bir süreci içeriyor. Birlik olursak kaybettiğimiz oylan toplayabi- liriz. Kaybedilen oylarda Atatürk'ün il- kelerine ısınmış kimseler de vardır. Bu kişiler Atatürk'ün çizdıği çerçeve bozul- duğu için sosval demokrat partilerden uzaklaşmışlardır, kızmışlardır. Biz bir- lik istiyoruz, ama şu başkanın bu baş- kanın emri altında değil. Başkanlann önemi yoktur. Bizim için Atatürk'ün koyduğu prensiplerden başka prensip- ler yok. Bunlar değiştirilirse eski CHP kurulamaz. Atatürk'ün kurduğu partiyi kurmak gerek. Yoksa bugünkü CHP'yi degil. Murat Karayalçın secimlerden sonra tutu- munu tam olarak açı- klamadı. Ancak Ecevit'le Baykal'ın yaklaşımlannı ters buluyorum. Bu yak- laşımlar, birleşmeyi değil aynlmayı istiyorlar. "Bana gel" demekle bu konu çözümlenemez... Yüksel Çakmur (Eski İzmir Anakent Belediyesi Başkanı): Almanya'da sosyal demokratlann ay- mazlığı. Hitler'i getirdi. Bizim de uyanmamız için Türkiye"ye şeriatın mı gelmesi lazım? İş işten geçtikten sonra mı birle- şeceğiz? Şeriat geldikten sonra mı birleşeceğiz. Bu kaçıncı ders olacak? İstanbul, İzmir ve Anka- ra tablosu bir şeyler gös- termiyor mu? Doğu Ana- dolu'da kimler iktidara geldi? Bu yeşil kuşak ta- mamlandıktan sonra mı birleşilecek? Herkes ete- ğindekı taşı silkelesin atsın. Birleşmenin ötesin- de bütünleşme kitle arası- nda kök salmaya başladı. Eğer üsttekiler, liderler, kendi koltuklannı savun- mak için "Aman bütün- leşmeyelim, koltuk elden gidiyor" diyc düşünürse Türkiye elden gider. Bu li- derleri, yöneticileri, bırakınız sosyal de- mokrat tabanı, kendi çocuklan bile af- fetmeyecek. Herkes menfaatını bir yana bıraksın, el ele tutuşsun. en azından sev - meyi birdenesin. Yoksa bu ülkeye yazık olacak. Atatürk'ün kurduğu parti darmadağınık, herkes bir yanda. Rozet takmakla Atatürkçü olunmaz, eylemde göstermek lazım. Kesinlikle birleşmeli, bütünleşmeli. Artık bunun tartışması bile yapılmamalı. 2 yıl sonra bu kafalar- la seçim barajlan bile aşılamayacak. Yok olacak sosyal demokrasinin hesa- bını kimler verecek? Kavgayı bırakalım. Kimse, dünya görüşlerimiz ayn diye tartışma yaratamaz çünkü bu, suni olur. kimseyi inandıramazsmız. Sosyal demokrat tabanda halk. tam anlamıyla bütünleşmeyi istiyor. ama yukanda li- derler butunleşmeye taş koyuvor. Bu bir menfaat ve koltuk kavgasıdır. Lüt- fen uzlaşma içinde olahm. Hepsinin söyledikleri bahane. Kaldı ki bugün DYP'nin ANAP'ın içinde milyonlarca insan laik cumhuriyet için bütünleş- mekten yana. Zemin. geniş bir zemin. Refah Partisi bu durumun tartışılmasını istemiyor. RP. anülaik rüzgarlan fırtı- naya dönüştürecek. Laik cumhuriyetçi- ler de bir araya gelmeli. Artık bundan öncesinin sağ-sol aynmı, biçim değiştir- di, öz değiştirdi. Artık Türkiye'de laik- ler ve antilaikler var. Bu. saklanamaya- cak kadar açık. Türkiye bir Cezayir du- rumuna, bir İran durumuna geldikten sonra mı laiklik temeli üzerinde solun birleşmesinden bahsedi- lecek? Türkiye'de kurtlar sofrası kuruldu, hepimiz aklımızı başımıza topla- yalım. 1980 öncesinde sosyal demokratlar üç ayn partide değildi. Şim- di nicin aynlar? Bütün- leşmeye karşı çıkanlar önce bunu açıklasınlar. İdeolojik bir fark yok ki. Bu işi liderler halletmi- yorsa taban halletsin. Kimse oyuncak değil. Türkiye'de rejim el değiş- tiriyor. Sosyal demok- ratlar aymazlık içinde. Oy hırsızlıklan, çöp- lerdeki oylar bir sivil dar- beyi ortaya koyuyor. Bu, genel secimin provasıdır. Adamlar rejimi ele geçir- meye ant içmiş, kararh. Taban sesini yükseltme- li, liderlerden komut beklememeli. Bugün Ce- zayir'de başı açık diye öl- dürülen iki liseli genç kızın çığlıklan duyul- malı. Cezayir'den İran'- dan gelen takunya sesleri duyulmalı. Bu işin şakası yoîc. "Demokrasi" deni- yor, neyin demokrasisi. Iran'da demokrasi var mı, özgürlük var mı? Or- tada bir hasta var. ölmek üzere, tedavisi Ianm. Bunu hangi doktora götüreceği- nin kavgası olmaz. "Benim oy oranım fena değil, ben secimlerden başarüı çıktım, ben umudum" sozlerini bir yana bırakm da bütünleşelim. Kavga zamaru değil. Nerede buluşursan buluş, ama buluş. Önce bir buluşma karan ver. Türkiye'nin gerçeğinde buluşulacak partinin adı önemli değil. Hepimiz aklı- mızı başımıza almahvız... CHP: Faturayı biz ödüyoruz Erol Gungör (CHP İzmir İl Başkanı): Sosyal demokrat partilerin üçünün de aldıklan oy. tatmin edici değil. Bizim için de öyle. İzmir de tatmin etmiyor. Yüzde 5.75 aldık. Medyanın baskısı da olsa bu bizi tatmin etmiyor. Büyük bir oy kaybı \ar. SHP'nın oylan düşüyor. DSP'nin oylan düşüyor. Bu sadece bö- lünmüşlükten değil, yıpranmışlıktan da kaynaklanıyor. Yıpranmışlığın sorum- lusu SHP'dir. SHP 5 yıldır yerel, 2.5 yıl- dır, hükümette iktidar. SHP'nin ikti- dardaki başansızlığın faturasını biz ödüyoruz. SHP'nin bundan annacağı- na inanmıyorum. Medyanın onca des- teğine karşın Ankara'da beledi- ye başkanı olan bir insan, ba- şanlı olduğunu söyleyen bir li- der başkenti RP'ye kaptırdı. Dünyada böyle bir lider ola- ma7. SHP'de de Karayalçın'a "Sen bu görevde nasıl dunıyor- sun" diyen yok. Görülüyor ki SHP ders almak niyetinde de- ğil. Bu nedenle gelinen noktada SHP ile kurumsal birleşme söz konusu olamaz. Olmaması lazım. Madem başanlı bir yerel yönetim uygulaması vardı, ni- çin RP kazandı? Böyle bir par- tiyle birleşme konuşulamaz. düşünülemez. Kaldı ki bizim açımızdan kurultaydan sonra Karayalçın'la birleşme konu- sunda görüşmeseydik bugün yerel se- çimlerde daha başanlı sonuçlar alırdık. Birleşme konusu DSP ile konuşulabilir. kurumsal birleşme konuşulabilir. DSP'- nin tüm üyeleriyle temas yapılabilir. Yönetici kim olursa olsun biraraya geii- nebilir. Ama CHP ile SHP'nin tüm üye- leri, CHP'nin çatısı altında artık bir ara- ya gelemezler. Hilmi Değinnenci (SHP İzmir İl Baş- kanı): Yerel seçim sonuçlanndan ders çıkarmak gerekiyor. Aa bir tablo orta- ya çıkmıştır. SHP açısından örgütlen- medeki yapısal bozukluklar. görevlile- rin sandık gözlemcisi olarak gitmeme- siyle ortaya çıkmıştır. Parti disiplini açısından örgütün çalışmalarında rol Güngör: Kamuoyu sosyal demokratlann birleşmesini istiyor. Bunu seçmene göstermek lazım. eksiklikler vardır. RP militan gücüyle bu duruma gelmiştir. Oylann çalınması, çöplükten çıkanlması organize bir hare- keti gösteriyor. Şu anda sosyal demok- rat tabanda partilerden istifa etme söz- lerini bizdeduyduk. Bu yönetimlere yö- nelik bir tepkidir. Değerlendirilmesi ge- rekir. Artık bu aşamada "Sen çok aldın, ben çok aldım, sen yıprandın, ben birinci- jim" gibi değerlendirmelerin bir yana bırakılması gerekiyor. Birleşmeyi taban istiyor. Can Bakır (DSP İzmir İl Başkanı): Birleşme, bütünleşme konusu genel po- litikayla ilgilıdir. Bizi aşar. Bu nedenle görüş belirtmekte yarar görmüyorum. Biz parti disiplinine uyanz. Konu yetkili organlanmızda görüşülür. değerlendiri- lir. Tabanda bize de başvurular var "bir- leşin" dıve. Ancak durum "Eski tas eski hamamı" 2Österi\or HAFTAYABAKIS = AHMET TANER KIŞLAU Ne Olacak? Türk siyasal yaşamı, gözl«> görulür bir hızla, üçlü bir kutuplaşmaya doğru gidiyor Bir yanda "liberal" sağ.. Şir y a n d a "dinci" sağ.. bir yanda da solun "demokratik ' kesimleri... "Yurdu kurtardığı" için Ata*û«*'e saygı duyan, ama Kemalizme karşı olanlar.. özelleştirmecı ve Batıcılar.. Birinci grupta... Atatürk ve laik devlet düşmanları... Bosna da ve Azer- baycan'da Müslümanların kıyı'm a s ı n a 9Ö Z y"m a 9 bir Hıristiyan dünyasınakarşı tepki y' "açıktan"d\\egetiren- ler... ikinci grupta... Ve... Kemalistlerle Kemalizm karşıtlarının, cumhuri- yetçilerle cumhuriyeti numaralandırma meraklılannın, tekil devletyanlıları ilefederasyoncuların, laiklikyanlıla- n ile imam hatip okullarmın sayısını arttırma yarışçıları- nın, IsmetPaşa "ekolü"nün uzantıları ile gizli Ozal hay- ranlarının çorbasını yapmak isteyenler... Üçüncü grup- ta... Solun, bu hali ile ne iktidar ne de ana muhalefet olabi- leceği belli. Ama "dinci sağ'ın önce istanbul'da yerel, sonra da Ankara'da "merkezi" iktidarı ele geçirme ola- sılığı, ANAYOL birleşmesini er geç sağlayacaktır. Batı da bunun için "elinden geleni" yapacaktır; içteki "etkili" sermaye çevreleri de..- Üç kutuplu bir siyasal yaşam kaçınılmaz görünüyor! Çokkişi bununfarkındave f uzunvadelihesabmı"ona göre yapıyor. Solu yönettiği iddiasında olanların önemli bir kesimi ise "gaflet" içinde. Burunlarının dibindeki ağaçları seyretmekten ormam göremiyorlar... Üç kutuplu bir siyasal yaşam içinde "üç kutuplu bir sol" olanaklı mı? Üç kutuplu bir sol, "solsuz bir demokrasi" anlamına gelecektir. Tabii eğer demokrasi diye bir şey kalırsa!.. Yukanda okuduğunuz satırlar, bir yıl kadar önce bu köşede yayımlanmıştı. Falcılık ürünü değil, sadece so- ğukkanlı birdeğerlendirmenin ürünü idi. Belki o tarihte, birçok kişiye "zihinsel bir fantezi" ürü- nü gibi gelmişti. Ne yazık ki, bugün çok daha somut ve güncel!.. ••• Şimdi bir de şu satırlara göz atalım: "RP'deki yükselişin, bir sol ile bir de sağ ile ilgili yanı var. 'Sol' ile ilgilidir; çünkü solun taşıması gereken 'düzen karşıtlığı' bayrağını eline almıştır. Tepki oylannı topla- maktadır. 'Düzen değişikliği' programı ile geleneksel oylarının üzerine bir yüzde 10luk da tepki oylannı ekle- yen 1970'lerin CHP'sinin yeri~ ieki firma şimdi RP'dir... 'Sağ' ile ilgilidir; çünkü, laik-sağın 'muhafazakar' ke- simlerin gereksinmelerinisağlıklı birbiçimde değerlen- dirip yönlendirmemesinden yararlanmaktadır. Laik- sağın, bu kesimin oylannı alabilmek umuduyla 'cami, imam-hatip okulu, Kuran kursu' bahşişine sığınma ucuzluğunun meyvelerini dermektedir... Bir önceki seçimler sırasında, zamanın İsrail Başba- kanı Şamir, bir Batılı gazeteciye şunları söylemişti: Aşırı dinciler bize oy verecekler, çünkü onların istedi- ği birçok şeyi yaptık!..' Oysa bu hesap yanlış çıktı. Köktendinci Yahudiler, kendilerinin isteklerinin bir kısmını veren Şamir'i des- tekleyeceklerine, tümünü vermeyi öneren 'aşırı' partile- ri desteklediler..." (Bu satırlar da, gene bu köşede, yaklaşık bir buçuk yıl önce çıkmıştı!..) ••• Demek ki, 27 Mart'ta neler olacağı çok öncelerden bel- liymiş! Demek ki, yarın neler olacağı da bugünden belli! Belli olan bir başka şey ise görünen yarına göre bile adımlarını atma yürekliliğini ya da özverisini göstere- meyenlerin, "önderlik" iddialarını korumaya hakları ol- mayacağıdır!.. Bırakm DŞP'yi bir kenara... Koyun SHP ile CHP'nin oylannı üst üste... Ankara ve İzmir başta olmak üzere, birçok kentte bugün "Altı Ok"\u belediyeler olacaktı... Sayın Baykal m bazı en yakın çalışma arkadaşlarını bile ikna edemeyen gerekçelerle, CHP-SHP bütünleş- mesini nasıl torpillediğini bugün yeniden anımsama- mak olanaklı mı? Yüzde 4.5 oyu başan gibi gösterip, yo- luna devam edeceği nutukları atması, milyonlarca sol seçmene bir saygısızlık değil mi? Sayın Ecevrt katı ayrılıkçı tutumunu artık nasıl koruya- bilir, nasıl savunabilir? 1991 de barajı güç aşmış bir par- ti, yeniden 1987 düzeyine düşmüşken, kime nasıl umut vermeyi sürdürecektir? "En büyük tehlike" olarak gösterdiği RP'nin tırmanışı- nı, solun bölünmüşlüğünü koruyarak mı önleyecektir? Ve Sayın Karayalçın, "hükümete devam" kararını hangi "mantıklı"gerekçeyedayayabilecektir? SHP'nin hükümetteki varlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nı, Içişleri Bakanlığı'nı, Sağlık veTarım bakanlıklarını, "ş&- riatçı"kadrolardan mı kurtarıyor? Yeni imam hatıpokul- larmın kurulmasını mı engelliyor? Oraya kadar gitmeye ne gerek var... Hükümetteki SHP, kendisinin göreve getirdıği insanlara -hem de gö- revleri başında- RP'Iİ militanların saldırmasını önleyebi- liyor mu? Kızılay'm ortasında genç kızların rahatça dola- şabilmelerini -yerel secimlerden bu yana- sağlayabili- yor mu? Amaç, "AltıOk"unaltınabeşinci kol gibisığınmışbazı kişileri, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti yıkmak iste- yenleri "başdanışman" yapmaları için, kırmızı plakalı arabaya mı bindirmek?.. Geçmişte ne olacağı belliydi! Yarın ne olacağı da bel- DOĞAN KUBAN Seçimden önce ve sonra Bülent Ecevit'i dinledik. Bir zamanlar politik lider olarak coşkuyla izlediğimiz Ecevit konuşurken mantığından bir şe> yitirmemiş. Hâlâ en iyi konuşan politikacı. Hâlâ ahlakına en çok güvenilen lider. Kendi başına parti gibi oy topluyor. Fakat neden büyük bir partinin başında değil? Neden yalnız? Neden politik söylemi parti kavramında donmuş'.' Ve ne- den. kendini sa\Tinmak için. herkesten önce karşı çıktığını söylediği şeriatçı partinin pa- yandası olmaktan kurtuîamıyor? Bazı püristler SHP'nin dalgalanmalanna, tavizlerine ve geneide sağ partilerle bir 'mo- dus >ivendi' içinde yaşamasına hoş bakmı- yorlar. Onlar için politik söylemle politika arasmdaki ilişkinin ahlaki boyutu. bütün di- ğer boyutlardan önde geliyor. Ya da öyle gözüküyor. Ne var ki politikanın en son amacı toplumu kendi öngördüğümüz bir ideal yaşama yöneltmek ise bu. bir tarikat söylemi gibi, kendi söyleminin coşkusu için- de kaybolarak olamaz. Kendi izleyicilerinin başka bir grup olduğunu. sol oylan çalmadı- ğjnı (sanki sol oy varmış gibi). partisini bü- tün sokulardan temizlediğini, hatta sağ oy- lan ve bazı dindarlann oylannı da ahlak ve söylem gücü ile biraraya getirdığıni söyleyen Ecevit, bir politik liderden çok bir şeyh gibi davranıyor. Fakat gerçekten Ecevit'in söyle- mi saf bir söylem mi? Eoevit'e oy verenler, gerçekten bir yeni politik mesajın izleyicileri mi, yoksa bir bildik imgeyi mi izliyorlar? Ona oy verenler, Halk Partisi'nin unutul- ŞeyhEcevit'in Rrus zaferi... maz liderineKıbrıs davasının kahramanına, Atatürk'ün çağdaşlık ve laiklik mirasının coşkulu temsılcisine. başka bir deyişle Kur- tuluş Savaşı'ndan bu yana, toplumun ılerici kesimlerinin temel inançlannın politik alan- da savaşını veren bırinin geçmişinı unutup yeni politik söyleme mi yanıt veriyorlar? Bunlar doğru değil. Ecevit'in karizması sadece geçmişine dayanıyor. Yoksa şu ya da bu sorunlann çözümü için ileri sürdüğü öne- rilere değil. Bunu anlamak için ona oy veren- lerle konuşmak yeterli. Ecevit kendi söyle- minin mantığmda kavruluyor. Bu arada sa- dece kendine Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçmişinden kalan mirası yemekle kalmıyor, savaşı ilk kez kendisinin açtığını söylediği kesimin ekmeğıne de yağ sürüyor. Gerçi bu eyleminde şalnız da değil. Şeyhlikleri kendi- lerinden menkul. daha ufak mirasçılar da var. Ecevıt'in müritleri var. Partisi yok. Oylan var; bclediyeleri. mılletvekilleri yok. Kendi söyleminin soyutluğu aynı sayıda oy alan Milliyetçı Hareket Partisi'nin politik ka- zançlan ile karşılaştınldığı zaman anlaşılı- yor. Bir kişi ile eşdeşleşen parti tarikat olur. Ecevit'in halifeleri de olmadığı için, bunun sonu da yok. Ecevit parti kurmasa da kitap yazıp gençleri yeni mesaj etrafında toplasa, ya da kamuoyunu vönlendirse gelecek için daha yararlı olur. Kaldı ki biz Ecevit'in pek de saf olmadığını kurduğu azınlık hükümet- lerinin yapısından anımsıyoruz. O zaman verdigi tavizleri, ıçınden çıktığı politik ku- rumlaşmaya verseydi şimdi \ine. onun ba- şında olabilir. düşüncelerini daha bü\ük bir güçle yayabilırdı. Eğer Ecevit toplumun çağ- daşlaşmasında ve Batı emperyalizmınin her alandaki baskısından kurtulmakta en önem- li kuramsal vç pratik ilke olduğunu düşün- düğü laikliğin tahrip edildığını görür \e onun tehlikelerini meydanlarda halka anla- tırken; öte yandan kendi peşinden geldikleri- ne göre laik olan bir kesimin oylannın ona karşı olanlann gücüne güç katması için kul- lanılmasma izin verirse. bu ikilemin açıkla- masını duru Türkçeyle ve özgün mantıkla da yapsa, kimseyi inandıramaz. Milyonluk kentlerin >önetimini. yüzde 25 oy oranıyla kentlileşememiş köylülere terk eden bir politik körlük ve zavalhlık ortamın- da, Türkiye'de mesajı en kolay anlaşılan parti Refah Partisi'dir. Mesajı evrensel din mesajıdır. Söylediği başka şey de zaten yok. İzleyicileri kentleşememiş köylülerdir. Haklı olarak tek anlayabıldikleri mesajı vereni kendilerine, Hazreti Ömer misali. birkaç ki- lo yağ, birkaç kalıp sabun yardımı yapan hayırlı sesi dinliyorlar. En büyük dayanış- ma, cami ve namazda sürekli dirsek temasın- da olan bu partidedir. Din partisi açıkça ortaya çıkmadığı za- man bütün partiler. din sömürüsü yaparak. kırsal kesimdcn gelenlerin oylannı bolüşü- yorlardı. Bunu köylerde yapmak daha zor- dur. Çünkü köy. sosyal yapısı. güçlü gelene- ği olan bir kurumdur. Fakat kente gelen köylü. Karadeniz'i aşan bıldırcın gibi. ilk ışı- ğın tuzağına düşüyor. Bu ışık. tek bildiği söylemdir. Diğer partilerin ne olduğu belir- siz. ilkesiz, kendisini mutlu etmeyen söylem- len yanında dine sığınması doğaldır. Bun- dan böyle laik partiler. din sömürüsü yapa- mazlar. Çünkü kentlileşememiş halk doğru adresi bulmuştur. Tarihin kentlerde yazıldığı ne kadar doğruysa. günümüz Türk kenti ve siyasetinin. köylülerin egemenliğin- de olduğu ve tarihi de kırsal kökenlilerin yazdığı o kadar doğrudur. Refah Partisi dı- şında hiçbir parti yeni kent gerçeğini, oy te- melinde değerlendirememiştir. Bugün kent- lerin nüfus yapısı. bu seçimin gösterdiği gibi. en az yansı oranında kırsal alan gelenekleri içinde yaşamaya devam edenlerden oluşu- yor. Ecevit, bunlann din söyleminden daha azetkilenenlerinin. işçi grubunun ve bazı pü- ristlerin oylannı alıyor. Refah'la aynı kesim- den oy aldığını söylemesi, bu açıdan doğru- dur. Fakat kendi laik söyleminin. dine sarı- lanlan kendisine getireceğine, herhalde ken- disi de inanmıyordur. Namuslu olmak, din- dan etkilemez. Eğer Refah Partisi olma- saydı, namus söylemi etkili olabilirdi. Geç- mişte oldu. Bugünkü kent gerçeği ise, uzağı gören(!) hükümetler sayesinde. bu hesaplan boşa çıkaracak bir > apıdadır. Türkiye'de. Kurt'uluş Savaşı eytemi üzeri- ne kurulu bir politik söylem var. Bunun ku- ramsal boyutlan ve nitelikleri üzerinde çok söz söylendı. Bu eyleme dönük, kimine göre oportünıst bir söylemdi. Fakat bu söylem, Türkiye'yi. kuşkusuz Osmanh İmparator. luğu'nun iki yüz >ılhk Batı'ya yetişme çaba- lan üzerinde değerlenmesi gereken ve Islam dünyasında başka eşı olmayan, bir ülke yap- mıştır. Bu söylemm. Batı'dan ithal edilen bü- tün düşunceler içinde en etkili olan tek bir il- kesi \ardı: Din söylcminı. politik söylemden ayir- mak, ya da dını devletten ayırmak. İslam toplumlanm kölelikten kurtaracak. onlann kendi kültürlerine. bilimsel bir özgürlük dü- şüncesı ıçıncle. yeniden sahip olmalanru sağ- layacak tek cumhuriyet ilkesi budur. Bu il- keyı savunduklannı söyleyenler. yüzde sek- sene yaklaşun bir oy toplayabiliyorlar. Fa- kat sağ da parçalanmış. sol da parçalanmış. Ecevit ise bir laiklik mirasçısıdır. O mirası har vurup. harman savuruyor. Kendi başına aldığı oy oranına bakarak, çok da böbürlen- memeli. SHP nin yurt çapında aldığı oy oranına göre LivaneJi istanbul'da kendi başına Ece- vit'e yakın oy toplamıştır. Hem de bir iki ayda. Herhalde DSP'nin tek sözcüsü, tarihe geçmış hizmetlerinin yanında hem kendisi- nin, hem delaik kesimin oylannı kül edecek yöntemı kcfeden bir politika dehası olarak anılacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle