23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN1994PAZAR**** CUMHURİYET SAYFA HABERLERİNDEVAMI 17 GÜNDEM MLSTAFABALBAY AMKARA - Cumhu-başkanı Süleyman Deml- r«t, seçim sonuçlarıya ilgili suskunluğunu dün bozdu. Seçimler öncesinde hükümetin kaderini alacağı oya bağlayıo. çıta yükseklikleri veren Demirel, hem bu tartşmaları noktaladı hem de yerd seçimlerin ardndan tüm siyasi partilere ve toplumun her kesmine, "Cumhurbaşkanlığı mesajlarım" gönderai, Demirel'in genel değerlendirmesi şöyle özet- lertebilir. Refah Partısi'ne. - Tiırkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir sis- teme sahtptir. Sisteme sadakatsızlik, devletin şeklını tehdit anlamtra gelir. Sistemi tehdit ede- cek bir şey yaparsan karşında devletı bulursun. SHP ve seçim sonuçlarına itiraz edenlere: - Bu seçimler kura'ma göre yapılmıştır. Itiraz- ları seçim kurullan sonuçlandırır. Kuralı kabul eden neticesine kati&nır. DYP ve ANAP'a: - Seçim sonuçlannı iyi inceleyin.. Ne yap- manız gerektiğini söylüyor. Halka: - Hassasiyetinizi anlıyorum. Hemen telaşa kapılmayın. Serbest siyasete inanın. Bu rejim kendisini koruyacak mekanizmalara sahiptir. Siyasilere ve siyaset bilimcilere: - Seçim sonuçlannı, seçımin bir ay oncesin- den itıbaren yapılan tartışmalarla birlikte dikkat- le inceleyin. Türkiye'nin de yararına olacak ipuçlan bulacaksınız Demirel, her zamanki gibi, vermek istediği ana mesajları yazılı hale getirmiş. önce onları dağıttı. Sonra kendi değerlertdirmelerini yapt, ardından da sorularımızı yanıtladı. Sohbet, öğle yemeği ile son buldu Siyaset sıkışınca rejime ara verilmesinden çok çeken Demirel halkı özellikle uyanyor "Paniğe kapılmayın. Siyaset bütün çalkantı- 'irına rağmen kendısıni tamir edecektir. Biraz :bır." Cumhurbaşkanı na göre çok partili sisteme geçinceye dek, Türkıye Cumhuriyeti'nin soyadı yoktu Ne zaman çok partili sistem başladı, dev- letin adı soyadı demokratik cumhuriyet oldu. Ardından da şu değerlendirmeyi yaptı Demirel: "Ama demokrasi, cumhuriyeti tahrip için kul- lanılabilir." Cumhurbaşkanı, sözünü şöyle bağladı: "Bugün Türkiye'de demokrasi, cumhuriyeti tehdit etmiyor, laiklik Müslümanlığa karşı tehdit unsuru değil, Müslümanlık laiklik için tehdit de- ğil." Sohbetin ağırlıklı konusu, laiklik, RP'nin yük- selişi olunca söz imam hatip liselerine geldi Demirel, "Cumhuriyet aydınına bazı şeyleri anlatmakta güçlük var'deyip şöyle devam etti: "İmam hatip okulları ihtiyaçtı, değildi.. o ayrı. Ama Tevhid-i Tedrisat yasasını çıkarırken, med- reseleri kapatırken, din eğitimiyle ilgili başka bir düzenleme yapılacağı soylenmiş, yapılmamış. Okullardan korkmayın.. sorun okullar değildir; sorun, okullara tasalluttur. Okulun kendıne gore düzenivardır. Türkiye'ninyuzde99uMusluman. Adamın dinini öğrenmesine izin vermeyecek mi- siniz? Eğer laiklik dinsizlik olarak yerleşirse, top- lumun yüzde 80'ini karşınızda bulursunuz. İmam hatip mezunu cumhuriyet düşmanı olacak diye bir şey yok." Cumhurbaşkanı, Erbakan'ın söylediklerini çok ciddiye almıyor. "Erbakan, şoyle dedi... "diye baş- layan sorulara karşılığı şu oldu: "Va, bırakın adam söylesin..." Demirel, ANAP ile DYP'nin birleşmesini halka havale etti. "An partinin yöneticisi var. Onlara bi- raz zaman tanımak lazım. Kamuoyu baskısı çok onemli. Rejimin tüm hüneri kamuoyu baskısıdır" dedi. RP ne yapar? ANAP-DYP birleşir mi? Koalisyon ne olur? Demirel bunların yanıtını biraz yuvarlak sözler- le verdi ama bu ve benzeri soruların ardından kullandığı şu cümle ilginçti: "Siyasette bazen bir hafta çok uzun süredir..." Demirel, ekonomiyle ilgili soruları yanıtlarken ayrı bir özen gösterdi. Bazı değerlendirmelerinin yazılmamasını istedi. "Pa>cef"sözüDemireriçokrahatsızediyor. "Pa- ket demeyelim, istikrar önlemleri diyelim" Cumhurbaşkanı, hükümetin paketle ilgili hazırlıklarmı da yakından izliyor. Demirel'in eko- nomiyle ilgili görüşleri şöyle: "TL'ye güven yok. Bir, dolarizasyon hûkim. Bu kötü. Tasarrufun, yüzde 60'/ dolar. Hükümet bir şeyler yapıyor. Benim imzalamam gereken şey- ler olacaksa getırecekler. Bakacağım." Cumhurbaşkanı'yla görüşüp Güneydoğu'yu konuşmamak olmazdı. Demirel'in bu konudaki yaklaşımlarında değişiklik yok: "Dağdaki eşkıyayı temizlemeliyiz. Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır. Eğer okullarda Türkçe'nin yanında Kürtçe de okutulsun derse- niz arkası gelmez. Amavutçası var, Lazcası var, Gürcücesi var... Türkçe sadece Türk ırkından otanların konuştuğu dil değil; Anadolu'da yaşa- yan insanların anlaştığı dildir." Demirel'in seçim sonuçlanyla ilgili değerlen- dirmesinin özeti sohbetin sonunda yaptığı şu benzetmede saklı: "Atın ayağı sürçerse, hemen o ayağı kesmez- ler." Son olarak Demirel'in bize, önce Ingilizce son- ra Türkçe okuduğu, Financial Times'daki yoru- mun son paragrafını aktaralım: "Herkes, RP'nin Istanbul'un dev sorunlarıyla nasıl uğraşacağını bekliyor. Sosyaldemokratların keşfettiği gibi Istanbul, siyaset meshurlannın me- zarıdır. Kim gelirse başarısızoluyor. Türkiye'deki sessiz çoğunluk olduğunu soyleyen laikler, RP'- nin de buraya gömüleceğını umuyorlar..." Demirel'den demokrasi OLAYLARIN ARDENDAKİ • Boştorafi 1. Sayfada aynı ve eşit hakka sahiptir. Her- kesin de\lete ve rejime sadakati, sahip olduğu haklarının gereği- dir. Hak. ancak sonımluluk kar- ştsında mevcuttur. Din >e vicdan hürriyeti. insan hakları, laik cumhuriyet, demokratik Tür- kiye'nin çerçevesidir. Buna sa- dakatsizlik, devletin şeklini teh- dit anlamına gelir. Halkın has- sasiyetini takdirle karşüarım. Ancak devlete ve demokratik re- jime inancunızı muhafaza ede- lim. Onun, kendisini koruyacak mekanizmalan vardır. Tûrkiye hür rejimi yürütecektir. Serbest demokratik bir ülke olmayı mut- laka başaracaktır. Bir takım kaygıları telaş ve inançsızlık ha- line getirmeye gerek yoktur. Her şeyi bu çerçevede ve bu ze- minde çözeceğimize inaıulmalı- dır." Demirel, yerel seçimlere katı- lımın büyük olduğunu, Doğu ve Güneydoğu'da birkaç il dı- şında geçersiz oy oranında da büyük bir artış bulunmadığını vurguladı. "özellikle belediye başkanlıklarımn bir-iki gün için- de açıklanması iyi olurdu" diyen Demirel şu değerlendirmeyi yaptı: "İtirazı olan varsa bunu il ve ilçe seçim kurullarına götürmeli. Hukuk devletine inanıyorsak, bu kurulların aldığı karara saygılı olmahyız. Şeriatın kestiği par- mak acımaz sözü boşuna değil- dir. Nihai olarak Yüksek Seçim Kurulu seçimlerde şaibe olmadı- ğını söy lerse ben buna inanırım. Kabul etmeliyiz. YSK seçimler- de şaibe yok dese de haksızlığa uğradığını soyleyen olacaktır." Seçimlere 14 partinin gırdıği- nı anımsatan Demirel, "Siyasi yapıda dağınıklık var. 14 parti çok. En yüksek oyu DYP almış, ama burun farkıyla" diye ko- nuştu. Demirel, "Siyaset dağümış" sözünü yineledikten sonra şöy- le devam etti: "Siyaseti ara rejimler dağıt- mıştır. Serbest rejimden zaman zaman iimidi kestik. Farklı ara- yışlara girdik. Her arayışm so- nunda daha kötü bir tabloyla karşılaştık. Dağılmaya rağmen rejimden uıtıudu yitirmemeliyiz. Ne zaman ara rejimi alkışla- maktan tümüyle vazgeçersek Türkiye'de siyaset oturacaktır. Şu haİiyle Türkiye Cumhuriyeti oturma istikametindedir." Hükümet tartışması Demirel. "Seçimlerden önce beni hükümet tarttşmasının gö- beğine oturttunuz" dedi ve şu değerlendirmeyi yaptı: "Önce 21.75 tartışma konusu oldu. Sonra yüzde 40 oram. Hü- kümet seçimde 35.5 oy almıştır. 1987'de ANAPyüzde36ile 290 milletvekili çıkarmış ve tek başı- na iktidar olmuştu. Bu tablodan hükümet tartışması çıkmaz. Si- yasiler bu tabloya çok iyi bak- smlar. Siyasetin istikrarlı olması için ne yapılması gerektiğini çok iyi söylüyor." Demirel, okullann ve din hiz- meti veren kurumlann ve diğer devlet kurumlannın bir siyasi kamplaşmaya meydan verecek duruma getirilmemesi gerekti- ğini vurguladı. Demirel bu değerlendirmele- ri yaptıktan sonra gazetecilerin sorulannı yanıtladı: -RP'li başkanlann yönetime gehnesiyle bazı garip giysili, sa- kallı. takkeli insanlar ortaya çıktı; halkın giysisine müdahele ediyoriar... DEMİREL-O tür şeyler ya- pamazlar. Sokaktaki vatanda- şın kıyafetini belediye belirle- mez. Böyle şeyler olursa devlet müdahale eder. Olanlar münfe- rittir. Bunlann olabilmesi bile çılgmhktır. Toplum bunu ka- bul etmez. -Ancak bazı okul önlerinde bi- le müdahale edenler olduğu du- yuluyor. Otobüs durdurup ka- dınlan ayumaya kalkanlar var... DEMİREL-Bu eşkıyalıktır. Devlet hakkından gelir. Devlet müdahale eder. Kimse etmezse ben ederim. GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada bir daha geriye gelemeye- cektir. Çok yanlış olarak Türkiye'- ye uygulanmak istenen "mo- del" aşırı (ya da radikal) par- tilerin güçlenmesine de yol açmıştır; RP ile MHP'nin top- lamı yaklaşık yüzde 28'e ulaşmaktadır; saglı sollu par- çalanmışlık, siyasal istikrar- sızlığı körüklüyor; siyasal is- tikrarsızlıkta "ekonomik istik- rar" nasıl sağlanacak?.. Bir yandan Istanbul'un iş dünyası kolları sıvamış Ana- yol formülünü gerçekleştir- meye çalışırken, öte yandan aydın çevreler de "solda bir- lik" amacında partileri birleş- tirmeye çalışıyorlar; ama, bu iş deveye hendek atlatmak- tan daha kolay değil... Herkesin, eşit olmasa da, en azından eşitliğe dönük bir özveriyle katılacağı ekono- mik istikrar önlemlerini, en aşağı bir "makul" süre uygu- lamadan hiçbir şeyin düzele- meyeceği belli değil mi!.. Başbakan Çiller'in -bugün yarın- açıklayacaği kararlar sorunu çözmekten çok çö- züm için bir başlangıç olabi- lir; ama dileriz ki daha baş- langıçta bu girişim ölü doğmuş bir bebek olmasın. Koalisyon hükümetinde or- tak olan SHP'nin iş dünyasın- daki görüntüsü, ekonomide gerekli önlemleri engelleyen bir parti gibidir. Bu yaklaşım da yanlıştır. Eğer ekonomik çözümün bütün toplumca ve hakça sırtlanması isteniyor- sa, SHP'nin tutumunu anla- maya çalışmak gerekir. 1990'larTürkiyesi'nde, ANAP ile DYP birleşseler de, 1980'- lerde 12 Eylül askeri yöneti- minin uyguladığı gibi tek yanlı bir ekonomik programı topluma uygulayamazlar; çok partili rejimde bu tür yak- laşımlar olanaksızdtr. Sonuçta Türkiye gerçekten zor bir durumda, dar boğaz- da ve siyasal çıkmazdadır. Bu çıkmazdan yalnız parasal politikalarla kurtulmayı artık aklı başında hiç kimse düşü- nemez; inandırıcı bir ekono- mik program çevresinde insanları buluşturacak birçö- zümü topluma önermekten başka çare yok. Peki, nerede o çözüm? Hem partileri hem halkı çev- resinde buluşturacak bir or- tak özveri programına iş dünyamızın güçlüleri 'evet' diyebilirler mi?... ••• Içişleri'ndengeç gelenyanıt AxNKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Devlet, öldüriilmesinin üzennden 14 ay geçen gazetemiz yazan Uğur Mumcu"yu, "Ha- yatının ciddi tehdit altında bulun- duğunu bilmesine rağmen, koru- ma talebinde bulunmaınakla" suç- ladı. Içışleri Bakanlığı, Mumcu"- nun "silah taşuna ruhsatı bulun- duğunu" belirterek, "Korunması yönünde özel veya resmi güvence verilmediği" görüşünü yineledi. Bakanlık. Mumcu'nun evinin bulunduğu sokakta görev yapan ve olaydan sonraki ifadelerinde "Kendilerine Mumcu'nun korun- ması konusunda herhangi bir gö- rev verilmediğini", "Ne Mumcu'- nun oturduğu evi, ne de arabasını tanımadıklannı" belirten polis görevlilerini savundu. Polıs gö- rev lilerinin, "Sadece sefaretin dış konıması ile değil. aynı zamanda bulundukları sokak uzerinde önle- yici zabıta hizmetini yapmakla da mükellef olduğu" belıriıldı. Içişleri Bakanlığı, Mumcu aı- Kapalıçarşrda yine boınba terörü: 2 ölü, 15 yarah MBaftarafi 1. Sayfada Istanbul Valiliği'nden aunan bilgiye göre olayda yaralananlar- dan kimlikkri belli olanlann adla- n şöyle: Olayda ölen kadının oğlu Tımus uyruklu Mehdi Najan (17), Ispanyol uyruklu Manuel Guz- man, Soran Guzman, Maria Te- rasa, Lübnan uyruklu Muhanv- med El Avni ve Murad El Avni. Fransız uyruklu Monac Chatan, Michael Roper, TC uyruklu Ni- hat Arbaş, Kazım San, Onnik Çadırcı, Aydın Baydar, Erdinç Gürcan... Olayın duyulmasından sonra Kapahçarşrda geniş güvenlik ön- lemleri alındı. Polis ekiplen ikinci bir bombanın bulunma olasılığı- na karşı çevrede arama çalışma- lan yaptılar. Bomba uzmanlan, patlayan bombanın parçalarını toplayarak tipini belirlemeye ça- lıştılar. Bombanın 'saaüi ve za- man ayarlı' olduğu saptandı. Olay sırasında çevrede bulu- nan görgû tanıklanndan edindi- ğimiz bilgilere göre boya sandığı- nı bırakanın 20-25 yaşlannda, sakab olduğu, bir turistin ayak- kabılannı boyadığı, bir diğer tu- nstin ıse fotoğrafını çeküğı, bo- yamayı bitirdikten sonra sandığı sütunun dibine bırakıp gittigi öğ- renildi. Bir başka tanığın verdiği bilgiye göre boya sandığını bıra- kanın daha önce, olay yerinden yaklaşık 100 metre ilerideki büfe- nin önüne, yanında 15-16 yaşla- nnda bir erkek çocuğu ile geldiği. etraftan müdahale edilmesi üzen- ne kuyumcu dükkânının önüne . geküğı ve çpcu£un kaçtığı öğre- nildi. Devlet Bakanı ve Hükümei Sözcüsü Yudmm Aktuna, olay yenne gelerek incelemelerde bu- lundu. Olay hakkında yetkililer- den bilgı alan Aktuna, patlamayi "kalkşçe ve sinsice bir saldın" olarak nitelendirdi. Kapalıçarşı esnafına 'geçmiş olsun' dileğındo bulunan Aktuna, bu olayın Ka- palıçarşı gibi turizm açısından önemli bir yerde olmasının, turiz- mi baltalamaya yönelık olduğu- nu söyledi. Aktuna, "Bugüne kajar önlemlerimiz vardı, bundan sortra da etkin önlemler alınacak- tır. Terörün bitmesi yakındır. O konuda çalışmalanmız var" dedi. Olayla ilgili Başbakan Tansu Çil- ler"e de bilgi \ereceğıni soyleyen Aktuna, önlemlerin arttınlması için de Istanbul Valisi ve Emniyet Müdürü ile görüşeceğini bildirdi. Öte yandan Kapalıçarşf da bu- gün meydana gelen olayla birlik- te. son 10 gün içinde ikinci kez bombalı saldında bulunuldu. Kapalıçarşı Yağlıkçılar Caddesi Hacı Hasan Sokak'taki bayanlar tuvaletine, 24 mart perşembe gü- nü Ogfc saaılcrindc bırakılan bombanın patlaması sonucu da ikisi Rumen uyruklu, dört kişi çe- şitli yerlerinden yaralanmıştı. Öte yandan. 2 turistin ölümü ve çok sayıda kişınin yaralanma- sıyla sonuçlanan bombalama ey- le'mini PKK üstlendi. Olaydan bir kaç saat sonra gazete ve ajans- lan arayan bir kişi, saldınyı PKK-ARGK Metropol tntikam Timi (AMİT) adına üstlendi. Ay- nı kişi aynca, "Kapahçarşı eyle- mini, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürdistan'da 48 kişiyi katletmesi oiayma misiUeınc otarak gerçek- lestirdik" dedi lesınin tazminat ödenmesı yö- nündeki başvurusunu idarece tamnan 60 günlük süre içerisinde yanıtsız bırakarak. tazminat iste- mini reddetmesinin ardından, ge- cikmeli yanıt verdi. Ankara Vali- liğinden Mumcu ailesine Vali Yardımcısı Mehmet Çapraz im- zasıyla gönderilen "gizli"" ibareli yanıtta, Mumcu'nun evinin bu- lunduğu Karb Sokak'taki Tu- nus Sefareti önündeki polis gö- revlileri savunuldu. Yazıda, Uğur Mumcu'nun ha- yatının tehlikede olduğuna ve ko- ruma talebinde bulunduğuna dair bir başvurusu olmadığı kay- dedilerek, şöyle denildi: "Kaldı ki, merhum Uğur Mum- cu'nun bizzat kendLsi tarafından ha> atuun tehlikede olduğuna dair bir başvurusu olmadığı gibi. koru- ma talebinde de bulunduğuna dair başvurusu bulunmamaktadır. ÂÇÎİC YÛKSE.K ÖĞRETİM KOŞESI İLETtŞİMBİLGİSİ 1-B, 2-D, 3-E, 4-C, 5-D, 6-C, 7-E, 8-A, 9-C, 10-B DAVRANIŞ BİLİMLHRİNE GİRİŞ 1-D, 2-C, 3-D, 4-A, 5-B, 6-C, 7-B, 8-O, 9-D, 10-D, 11-B, 12-B 13-C, 14-C, 15-B, 16-B, 17-B, 18-C, 19-C, 20-B, 21-A, 22-C, 23-A, 24-C, 25-B. ATATÜRKİLKELERİİNKILAP TARİHİ 1.d, 2.d, 3.a, 4e, 5.c, 6.b, 7.d, 8.b, 9.d, 10.b, 11.d, 12.c, 13.e, T4x, Ifi.a, 16.a, 17.b,18.c, 2O.a, 21 .d, 22.c, 23.c, 24.d, Kaldı ki, merhum Uğur Mumcu hayatının ciddi tehdit altında bu- luıiduğunu bilmesine rağmen, 91/1779 sayılı '6136 Sayüı Kanun Hükümleri' gereğince çıkartılan yönetmeliğin 7. maddesine göre can güvenliği yönünden silah talep ermemiş olup, aynı yönetmeu'ğin 9/c maddesi gereğince, sarı basın kartı sahibi olduğundan dolayı müracaat ederek M.K.E kuru- mundan satın almış olduğu silahı için kendisine taşıma ruhsatı veril- miştir. Diğer yandan, ikamet etti- ği Karlı Sokak'taki evinin 30 metre ilerisinde Tunus Sefareti önünde bulunan nokta görevlileri, sadece sefaretin dış konıması ile değil, aynı zamanda bulundukları sokak uzerinde önleyici zabıta hizmetini yapmakla da mükellef olup. her- hangi suç veya şüpheli duruma muttali olduklarında. müdahale etmemeleri söz konusu değildir." Yazıda, 22 şubat 1984 tarihli Özel Koruma Hizmetleri Yönet- meliğı'ne değinilerek, bu yönet- meliğe göre kışilerin "geçid koru- ma altına alınabileceği" \e "Can güvenliklerinin nıutlaU tehlikede bulunduğuna dair belgelerle, mül- ki amire başvurmaları gerektiği" denildi. Mumcu'nun öldürüldüğü ta- nhte dönemin İçişleri Bakanı olan Ismet Sezgin. "Onu koru- mayıp da kimi koruyacağız", An- kara Valisi Erdoğan Şahinoğlu da. "Yakın konımadan sarfüna- zar etti. Ancak, buna rağmen biz, Mumcu'nun oturduğu sokakta iki ayn polis noktası ihdas ermiş, aynca sokağı gayri muayyen saat- lerde olusturduğumuz motoriu devriye ekipleri ile konrrol ediyor- duk" demışlerdı. ; 'SOL"UN GOZYAS SOL NİYE YENİLDİ? SOSYAL DEMOKRATLAR NEREDE HATA YAPTILAR? ÇÖZÜMLERİ ESKİDİ Mİ? YENİLGİYLE İLGİLİ TÜM BU PATLAY1CI, YANICI SORUNLAR... KONULAR, NEŞE DÜZEL VE AHMET ALTAN'IN PROGRAMI DİNAMİT'TE TART1ŞILACAK. KONUKLARI, SOLUN AĞIR TOPLARI: ZÜLFÜ LİVANELİ, KOREL GÖYMEN, SHP GENEL SEKRETERİ HALİL ÇULHAOĞLU, TKP ESKİ SÖZCÜSÜ ZÜLFÜ DİCLELİ VE GAZETECİ, YAZAR MEHMET ALTAN. BAKALIM GÖZYAŞLAR1 FAYDA EDECEK Mİ? KANAL D EKRANLARINDA İZLEYİN. DİNAMİT" BUGÜN SAAT 1 2 . 3 O 'DA. KAÇIRMAYIN.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle