25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Saraybosna yaralannı scmatla sarmaya çalışıyor Sırp kuşatması altında geçen 23 ay so- nunda ilk kez cumartesi günü. çoğunlu- ğunu gençlcrin oluşturduğu Saraybos- nalı bir grup, kentte düzenlenen ilk açı- khava konserine katıldı. Konscr, Boş- nak Moonwalkers grubunun. Saray- bosna'da yaa anlatan bir şarkısıv la baş- ladı. Ancak, yaşlı çocuk herkesin, koroya içtenlıkle katıldığı şarkı, öldürülen dost- lar için bestelenen bir savaş şarkısıydı: "Bizim kuşağımız şimdi cennetin sınınn- da yürüyor. Bir gün hepimiz göklerde bu- luşacağız." Yaşamlannı bomba scsleri arasında geçırenler için oldukça sıradı^ı olan konsere bin kişi katıldı. Ancak düşman hala pusuda bekliyordu. Artık ateş etmesc de ne Bosna hükümetiyie anlaşma masasına oturmuş ne de Bosna Hırvat Konfederasyonu'nu tanımıştı. Konser günü, Saraybosna Havaalanı yakınlannda birbiri ardı sıra pek çok patlama oldu. BM de Boşnak yetkililer de patlamanın kaynağını saptayamadı. Bosnalı Hırvatlar ve Müslümanlar. iyi niyetlerinin bir göstergesi olarak yüz- lerce savaş tutuklusunu serbest bıraka- rak uzun soluklu bir sürecin ilk adımını atmış oldular. John Major. cuma günü gerçekleştır- diği Saraybosna ziyareti sırasında, Bos- nalı Sırplan da ortak bir anlaşmaya da- hil etmenin gerekliüği üzerinde konuş- tu. Bosnalı Sırplann önderleri ise böyle bir anlaşmaya katılmadan önce. kabul edilmesi gjderek zorlaşan istemlcr öne sürüyor. Yine de bu geçici banş ve siyasi anlaşmalar ortamında, üç yıldır ortalığı kasıp kavuran etnik nefretin. sonunda ortadan kaldıniacağına dair. küçük de olsa bir iyimserlik havası yaşanıyor. Konsere katılan öğrenciler ve "genç aydınlar" için milliyetçi bölünmeler hıç anlam taşımıvor, hiçbirinin damarlan- nda akan kan "saf" değil. Ancak, artık göçmenlerle yabanalarla dolu olan bîri- cik kentlerinin değişmesinden korku- yorlar. Batı'nın "Avnıpa'da bir İslam devleti kabusu"nun gerçekleşmesinden korkuyorlar. Konserin yapıldığı yerin biraz aşağısında da kadınlı erkekli bir grup; yoldaki kınk camlan, bükülmüş, işe ya- ramaz hale gelmiş metal parçalannı te- mizliyor. NATO'nun ültünatomundan beri, insanlar yiyecek ve su için daha ra- hat sokağa cıkmaya başladı. Ancak in- sani yardım için hala kuyrukta bekle- mek zorundalar. Independent yjnyıhaşkınbir zamandırsüren savaşın son bulmasıyla, Beyrut dev birşantiyeye dönüştü. Uç yıldır barışın îadını çıkaran Beyrut ,yeniden ayağa kalkarken, îuristler tarihi eserleri silahların gölgesindegeziyor. Beyrut Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel'e göre: Rusya, Avrupa'yı tehdit etmiyor Havel Bosna sorununun çözümü için, degişik kültürlerin bir federasyon çatısı altında birleştirilmesini öneriyor. 7 azar ve Çek Cumhu- riyeti'nin Cumhur- başkanı "polirikada yeni bir düşünce" fıkri için yo- rulmaksızın savaşıyor. Ge- çenlerde Strasbourg Parla- mentosu'na "Avnıpa halkının ahlak kanunu"nu çı- kartması için başvuruda bu- lundu. Onunla Prag'da gö- rüştük. Le Point - Bosna'da kul- lanılan 'kuvvet dilini' destekli- yor musunuz? VACLAV HAVEL - Her zaman tartışma, görüşme ta- raftanyım. Şiddetten yana değilim. Ama bazı durumlar- da tartışma ortamı tamamen tükenir. Özgürlük ve insan- lann yaşamı uğruna güç kul- lanılması gerekir. - Bu savaşa bir çare buimak için Avnıpa'nın elinden geleni yaptığını düşünüyor musu- nuz? VACLAV HAVEL - Hayır. Saat on ikiye beş kala yerine on ikiyi beş geçe uyandı. Teorik olarak çö- züm çokaçık. Bosna"nın ba- ğımsızlığının tüm dünyaca tanınması ve ıçındekı etnık gruplann ve farklı kültürle- rin bir federasyon >a da böl- geselleşme içinde toplan- ması. Amaç demokratikleş- me ve uygar ilişkiler içinde birlikte yaşama. Diğer tüm çözümler Avnıpa ülkelennın temelini oluşturan fikirlere ihanet olur. Tabii bu çözü- mün pratiğe gecmesı başka bir sorun, ama BM hızlı ha- reket edilmesi gerektiğinı anlama>a başladı sanınm. - Totalitarizmin yıkılmasıy- la Orta A\rupa'da, Kaf- kas\a"da se eski SSCB'nin diğer bölgelerinde bir miUivet- çilik sorunu orta\a çıktı. Bu durum kaçınılmaz mıydı? VACLAV HAVEL - Evet. çünkü bu ülkeler Sovyetler Birliği egemenliği altında yaşıyorlardı. Kendi egemen- likleri ve etnik gruplan hiçe sayılıyordu. Her şey, herkes bir tek yönetim biçimi aluna alınmıştı. Ve bu sistemin çökmesiyle halklann u\an- malan ve kimlik arayışı ıçine girmelen beklenen bir • du- rum. Ancak kötü olan. bu millıyetçiliğin belirgin özellı- ğinin asken. >abancılan sev- meyen. başkalannı reddeden bir milliyetçılik olması. Bu çok fena! Ve bunun sonu- cunda insanlar değer olçüsü- nü kaybederek kendılerini birdenbire boşlukta buldu- lar. Milliyetçi ve halkçı baş- kanlar da bu boşluğa yatınm Havel, Çek Cumhuriyeti'ndeki değişimi hızlı ve başanlı buluyor. >apıyorlar. Bunlar genelde kırmızı bayrağı milliyetçi bay- rakla değiştirenler: onlan izle- yenler de kendi özgürlüklerini benimseyemeyen ve bir gruba aıt olma gereği duyanlar. Bu da çok tehlikeli bir durum. -Avrupa ile birleşmeden ne bekliyorsunuz? Bu milliyetçilik patlamasının panzehiri mi? VACLAV HAVEL - Milli- yetçilik ve Avrupa ile birleşme iki zıt eğılimin göstergesi. Bura- da önemli olan hangisinin ka- zanacağını bilmek. Bu. zaman- la yanş gibi bir şey. Ve bunun içındir kı Avrupa ile bütünleş- me hızlandınlmalıdır. Milliyetçilik ve Avrupa'yla birleşme ikizıteğilimin göstergesi • Rusya. Orta A\ rupa ülkele- rinin NATO'ya girmesine karşı; Rus\a Dışişleri Bakanı Andrev Kozire> bölgeye yaptığı son ge- zide bunu açıkça belirfti. Bu ko- nuda ne düşünüvorsunuz? VACLAV HAVEL - Bu ko- nu hakkında Sn. Kozirev'le >azlık e\imde voğun ve çok dostça bir tartışma \aptık. An- ladığımkadanylada Rusya'nın bu konu üzerindekı ısran bizim kendisinden önce herhangi bir birliğe katılmamızı istememe- sinden kaynaklanıyor. Rusya Bevrut'run mcrkezindeki Şehitler Anıtı eski günlerine dönüyor •""f izem dolu bir eskiyeöz- m -w- lem: Beyrut tepelerin- KJ de, 1930'lu yıllann Londrası'ndan pınl pınl bir taksi. akşam güneşine vüzünü vermiş. sanmsı bir toz bulutu üstünü bir tül gibi örtmüş. IVIic- hel yan Arapça yan İngilizce olarak Lübnan'm görkemli günlerinden beri tuzu kuru tu- ristlere hizmet veren \e 15 yıllık savaş dönemini yarasız beresiz atlatan aracına nasıl emek ver- diğini dile getiriyor. Ardında. derin bir vadi geceve uzanıyor. Solunda ise karla kaplı Sanin Dağı tüm heybetiyle yükselı- yor. Bu Paskalya gününde Lübnan. sıcak biresintinin etki- siyle yanıyor. Ülke, üç yıllık banşın tadına vanyordu ve eski bir Nissan ile istekli şoförler ordusu sayesin- de Lübnan, artık sıradan insan- lara da açıktı. Gazeteci değil tu- rist olarak ülkedeydik. Bu ger- çeği aklımızda tutarak tannlar kentı Balbek'e doğru yola ko- yulduk.İki saat boyunca Bekaa Vadisi'ni aştığımız yolculuk ol- dukça zorluvdu. Suriye ve Lüb- nan askerlerinin nöbet tuttuğu noktalara yaklaşırken duydu- ğumuz tedirgınliği. askerlenn uyuşuk ve kayıtsız el sallama- lanyla bir yana attık. Balbek kalıntılannın karşısındaki mey- danda. eski taştan tutun da flo- resanlı güneş gözlüğüne varana kadar her türlü şeyi satmaya çabşan işportaalarla çevriJdik. Duvarlann iç bölümü büyük bir uygarlığın izlerini taşıyordu: Güneşten kavurulmuş bir dizi tapınak, avlu ve 1800 yıl sonra- sında bile sapasağlam kalmış evler. Meydanın ortasını süsle- yen Jüpiter Tapınağ'nın, karlı tepelere uzanan altı sütunu dışında, günümüze sağlam ula- şan bir yen kalmamış. Tapınak, Hr zamanlann güçlü Roma İmparatorluğu'nun simgesi olarak biliniyor. Şütunlann he- men altında. taş işlemeli parça- lar. mermer sütunlar ve mozai- kleriyle. sunağı da dahil. hemen hemen tam kalmış Baküs Tapı- nağı yer alıyor. Bu tapınak. Jü- pider Tapmağı'ndan daha kü- çük olsa bile, Atina'daki Parte- non'dan daha büyük. Tapı- nağın yankı yapan duvarlanna sırtımı dayayıp geçmiş günle- rdeki geçit resimlerinı gözümde canlandınrken tapınağın gö- rkemini benimle paylaşan yalnızca bir grup öğrenci vardı. Sezar tarafından başlatılıp Augustus tarafından bitirilen tapınak Bizans imparatorlan. Arap savaşçılar \c depremle- rden ötürü hasar görmüş. Söy- lentilere göre burası bir süre. Batılı rehinelerin geçici olarak tutuklu bulunduklan bir hapi- shane işlevi görmüş. Lübnan, şimdi bile soluk alan kalıntılan dışında, eskiden olduğu gibi Sessiz bir köy olan Brouma- na'da. hafıf Lübnan şarabı eşli- ğinde. patlıcanlı meze, humus, çıtırçıtır börekler. acılı köfteler, kömürde pişmiş kuzu ve ya- prak dolmasından oluşan gö- rkemli bir ziyafet verildi. Issız sokaklarda gezinirken Cheers Bar'da gece yaşamınm sürdü- ğünü gördük. Turumuz bizi Antelias yolu boyunca güneye taşıdı. Gece>i Beyrut Limanı'na ba- kan bir manastırda geçirdik. Yolun her iki yanı 1983 İsrail kuşatması sırasında yıkılan yapılann beton kalıntılanyla kaplıydı. Mor boyasıyla ünlu eski Fenike kenti Sidon (Sayda) limanına vardık. "Deniz kalesi" kalıntılanna uzanan ta^lık yo- lun başında durduk. 1291 yılında 'Haçlüar'ın terk ettiği kale günümüzde bir balık avla- ma ve işleme yeri olmuş. Yolun gerisindeki labirentımsi kapalı çarşıda alışveriş adeta bir boğu- şmaydı. Roma kalıntılanyla düşsel görünümlü bir balıkçı kasabası olan Tir'de bahkçılar olurmuş. o günkü av için kullanılan ağlan onamor ve katlıvorlardı. Lüb- nan'ın bu yöresinde ezan sesleri peşinizi bırakmıyor. Hipodru- mun basamaklanndan v üzü ör- tülü Şii kızlannın kıkırdaşma- lannı duyarken. erkeklenn ödün vermeyen bakışlan da sizi derinden süzüyor. Pide. leben (yoğurt), zeytin ve ahevili (kahve) bir kahvaltıdan sonra rehbenmiz bizi unutama- yacağımız bir yolculuğa sürük- lüyor. Şuf Dağlan'nın görkemli görüntüleri eşliğinde tozlu köy- lerin. si>ah şalvarlı Dürzilerin arasından süzülüvoruz. Bir so- nraki vadinin ardından Bey- rut'un isli sisli havası yükseîi- yor. Şoförümüz bizi. 196O'lı >ıllann anlayışlı turistlerinin gözdesi Ras Beyrut'a götürme- ye razı ediyor. Bir zamanlar yapılan süsleyen Fransız taş işlemeleri şimdi sokaklann her iki yanına dağılmış. ya da yıkık binalardan aşağı sarkıyor. Bir dönem Pıcadilly Circus'ı andıran Şehitler Meydam'nda tek ayakta kalan. şehitler anıtı. Anıtın basamaklannda saücı- lar kahve satıyor. Plastik is- kemlelere kurulmuş kahvemizi yudumlarken emekli bir deniz- ciden meydanın kartpostallan- nı zorla alıyoruz. Almamak elde değil. Kartpostallardaki Lübnan, şimdi bile soluk alan kalıntılan dışında. eskiden ol- duğu gibi. The Independent NATO'ya girse, bizim de gir- memizde hiçbir sakınca görme- yecek. Aksi takdirde kendisini dışlanmış ve yalnız hissedecek. Beri bu tarz düşünceye karşı çıktım. çünkü olaylara bakış açım farklı. - Her ne olursa olsun Rusya, Batı'nın Orta Avrupa için attığı adımların hepsine karşı çıkıyor. Bu bölge tekrar güçlerin çekişti- ği bölge mi olacak? VACLAV HAVEL - Evet. Rusya birdenbire uluslararası politikada kendini belli etmeye başladı ve söz hakkına sahip ol- duğunu belirtiyor. Bunun her- halde iç sebepleri \ardir. Bence Rus baskısı önünde gerilemeye hakkımız yok. Aksine onunla iyi ilişkiler. hatta yasallaşabile- cek birdostluk geliştirmeli. An- cak bu İsveç'in ya da Çek Cum- huriyeti'nin AB'ye ve>a NA- TO'ya giriş biçiminden farklı olmalı. Düşmanına karşı savu- nacak pek fazla gücü olmayan Orta Avrupa'da küçük bir dev- letiz. Rusya, Avrasya bölgesin- de büyük bir nükleer güç ve NATO'yla olan ilişkilerinin özel olması gerekir. Diğer dev- letlerle sağlam. arkadaşça bir bağ kurması gerektiğin; kas- tediyorum. - Rusya'nın tekrar faal bir güç olma \olunda attığı adunlar sizi korkutuyor mu? VACLAV HAVEL - Rus halkında eskiye özlem. yani güçlü ve faal olduklan günlere dönme isteği olduğunu sanıyo- rum. Ancak durumu abartma- nın gereği yok. Rusya'nın öyle büyük iç sorunlan var ki... Bunlan aşmak çok zamanını alacak. Yayılma politikasından çok. diğer ülkelerle pasifist iliş- kilere girmeje ihtiyacı var. - Eski komünist ülkelerinin en büyük iddiaları nedir? VACAV HAVEL - Tüm postkomünist ülkelerin tek bir amacı \ ar; o da. demokrasi. hu- kuk devleti, çoğulculuk ve pa- zar ekonomisi. Aralanndaki fark. bu amacı gerçekleştirme- deki hızlan ve buna ulaşma me- todlan. Burada hissettiğimiz en büyük bahis >an yolda kal- mamızı ve ortalama kararlara varmamızı engellevecek hız. - Yazılannızda hep bir politik ahlakı sa> undunuz. 3 yıl başkan- lık > aptıktan sonra hala ne düşü- nüyorsunuz? VACLAV HAVEL - Bu dü- şüncelerimden ve kendi kimli- ğimden v azgeçmiş değilim. Her gün veni bir tecrübe yaşıyorum ve işlerin 3 yıl öncesine göre da- ha zorlaştığını görüyorum. -Negfti? VACLAV HAVEL - De- mokratik sıstemlerde politika; uzlaşma. anlaşma arayışlanyla dolu. Her zaman farklı düşün- celeri. menfaatlari yansıtmalı. Bu da insanı. kendisi için en de- ğerli düşüncelerden vazgeçme- ye zorluyor. Sürekli olarak bir sınır bulmaya itiyor; ne kendisi- ne, düşüncelerine. ne de başka- lanna hizmeti amaçlayan poli- tikasına. genel ahlaka ihanet et- tirecek bir sınır. - 1992'de Paris'e yaptığuıız bir ziyarette Çekoslovakya'daki gelişmelerin yavaş ilerlemesin- den şikayetçiydiniz. Bugû'n deği- şim ritminden memnun musu- nuz? VACLAV HAVEL - Bazen işlerin çok yavaş ilerlemesine si- nirlendiğim oluyor, ama hiçbir şeyi aceleye getirmemek gerek- tiğini biliyorum. Çek Cumhuri- yeti'ne gelince değişim hızlı ve başanlı. Ama insanlann kafası bu değişimi izlemiyor. OUvierVVeber Le Point
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle