Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
227 ŞUBAT1994 PAZAR
CUMHURİYET
Açıklama
• Gazetenizin 8 Şubat 1994
tarihlı sayısında. 6. sayfada,
"Türkiye'yi Sarsan
Yolsuzluklar" başlığı altında
yayımlanan yaada adımdan
söz edılmiştir. Gazetenizde
sözü ed;len olay sırasmda
ben Stockholm değil,
Frankfiırt Tanıtma Ataşesi
idim. Sözü geçen reklam
kampanyası. 1991 yıhnda
Körfezicrizinin, turizm
sektörünü ve dolayısıyla
ülkeırizi dar boğaza soktuğu
bir dönemde makamın aldığı
karar dağrultusunda
gerçekkştirilmiştir.
Makanun yaztlı
talinutlannı. yasa ve
kuralkra uygun olarak
yerinegstirmemi.
müfenjlerin, "Makama
karşıdrenmemiştir" gibi,
kargiaa bile güldürecek bir
sav ikhakkımda lüzum-u
muhakeme (yargılama)
istercbn, Danıştay Idari Işler
Kurulu nun 16.12.1993
günlütcplanüsında, başta
Danifiy Başkanı olmak
üzere. toplam 13 (on üç) üye
tarafacan oybirliği ile
reddedımişur. Yani kurul,
yargılıımama gerek
olmaaona karar vermiştir.
(Datijuy İdari îşler Kurulu,
esas ı» 1993,76, karar no:
19931! karar tarihi:
16.111*^93)
Fenran Uygun
TarunBakanlığı
Tuunı Genel Müdürü
Sırp kaüiamını
protesto mitbıgi
•I KARAMÜRSEL (AA) -
FCocaeli'nın Karamürsel
ilçesinde düzenlenen
mitingde. Bosna-Hersek'teki
Sırp katliamı protesto edildi.
FCaramürsel'de faaliyet
gösteren çeşitli dernekler
tarafından ortaklaşa
düzenlenen ve Arut
Meydanı'nda gerçekleştirilen
mitinge katılan
Bosna-Hersek'in İstanbul
Başkonsolosu Mustafa
Dnanlagiç, insanlann
Müslüman olması nedeniyle
iki yıldırkatledildiklerini ve
dünyanın buna seyirci
kaldığını söyledi. Mitingde,
Beşiktaş ve Galatasaray'ın
eski futbolculanndan Mirsat
Kovaçeviç de bir konuşma
yaptı. Kovaçeviç, Bosna'da
durumun çok kötü olduğunu
ifadeederek "Müslüman
olduğumuz için çocukJarunız
bile katlediliyor" dedi.
Erbakan:
Bosna'nın
yanındayız
KAYSERİ (AA) - - RP Genel
Başkanı Necmettin Erbakan
Kayseri'de yapüğı
konuşmada. Bosna'yı inanan
insanlann kurtaracağını ve
Refah Partisi'nin, 3 milyon
kayıtlı üyesiyle 15 milyon
seçmeniyle, sempatizaruyla
her zaman Bosna'nın
yanında olduğunu söyledi.
Erbakan, Cumhurbaşkanı
İzzetbegoviç'in seçim
merkezinin yaptınlması,
Bosna"daki tüm
ambulanslann ahnması gibi,
devletin yapamadığı
yardımlann milli görüşçüler
tarafından yapıldığını, buna
rağmen Bosna konusunun
kendilerine karşı
kullamldığıru belirterek
parusinin bini aşkm
merkezde belediye
başkanlıklarıru kazanacağını
iddia etti.
RP bürosuna
patlayıcı
• ADANA (Cumhuriyet
Güney İlleri Bürosu) -Refah
Partisi'nin seçim bürosuna
kimligi belirsiz kişilerce
patlayıa madde atıldı.
Olayda ölen ya da yaralanan
olmadı. Partililerin iftar
yejneklerini yedikleri sırada
atflan patlayıcı madde
nedeniyle büronun camlan
kınldı. Olaydan sonra geniş
caplı operasyon başlatıldı.
Toçoglu
aklanmadı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet
Moğultay'ın, Toçoğlu'nu
ŞSK Yönetim Kurulu
üyeliğinden alma karan idare
mahkemesi tarafından
"hakb" bulundu.
Toçoğlu'nun, SSK Yönetim
Kurulu üyeliğinden
alınmasına ilişkin karann
iptaü istemiyle açtığı da va
Ankara 7. İdare
Mahkemesi'nce reddedildi.
Mahkeme karannda şu
görüşlere yer verildi:
"Davaanın (Enver Toçoglu)
taraf olduğu ve davalann da
henüz sonuçlanmadığı
anlaşıldığından, idari bir
tedbır olarak görevden
uzaklaşünlmasında,
mevzuata, genel olarak
kamu şaran ve hizmet
gerekkrine aykınlık
görülmemiştir."
HABERLER
Ümraniye'de hırsızlık yaptığı ileri sûrülen bir kişi kalaslara çivilenerek ağaca asılmakistendi
i'cezaHırsıza 'şeriat ıısııl• Dükkanında yakaladığı
Kazım Izgi'yi avuç içleri ve
dirseklerinden çiviledikten
sonra ağaca asmak
isterken polisin raüdahale
ettiği Nevzat önen, 'Kendi.
yöntemlerimizle
cezalandırdım' dedi.
YBLMAZ KARABACAK
Ümraniye'de hırsızlık yapar-
ken yakalanan bir kişi, "şeriat
usullerTne göre cezalandınlıp
ellerinden kalaslara çakıldıktan
sonra ağaca asılmak istendi.
"Bir adamı çarmıha gerdiler"
ihban üzerine olay yerine giden
polisler, 32 yaşındaki Kazım
Izgfyi avuç içleri ve dirseklerin-
den kalaslara çivilenrniş şekilde
buldu. İzgi'yi çiviledikten sonra
ağaca asmak isterken yakala-
nan Nevzat önen'in, "Dûıimin
kurallarını yerine getirdim" de-
diği öne sürülerek "Elini de ke-
sirdim, ama kendi yöntemleri-
mizie cezalandırdun" şeklinde
konuştuğu öğrenildi. Önen'e,
gözalüna alındığı karakolda
"sahur yemeği" veren polisler,
"Helal olsun sana. Az ceza ver-
dirtiriz. Korkma" şeklinde ko-
nuştular.
Ümraniye, Çakmak Mahal-
lesi Çağdaş Sokak'ta meydana
gelen olay çevrede bulunanlann
tüylerini diken diken etti. Once-
ki gece saat 22.00 sıralannda
Ümraniye Merkez Polis Kara-
koiu'na vatandaşlar tarafından
" Bir adamı çarmıha geriyorlar"
şeklinde ihbar yapıldı. İhbar
üzerine olay yerine gelen polisler
kalaslara eİleri ve dirseklerin-
den çivilenmiş bir adamı kanlar
içerisinde ağaca asılmak istenir-
ken buldular. llk anda ne oldu-
ğu anlaşılamayan ve şaşkınüğa
yol açan olayla ilgili soruştur-
ma derinleştirildikçe birbirin-
den ilginç unsurlar ortaya çıkü.
'Çarmıha gerilen' İzgi hastanede tedayi altına alınırken. İzgFyi
'Şeriata uygun cezalandıran Nevzat Önen'e gözalttna alındığı
karakolda 'sahur yemegT sunan görevli polisler,"Helal olsun.
Sana az ceza verdirtiriz. Korkma' dediler.
kanaması tanısıyla tedaviye
alınırken, avuçlan ve dirsekleri
de dikilerek bandajlandı. Sor-
gusu hastanede yapılan İzgi
dükkanı soymak amacıyla git-
tikkrini, ancak kendisinin dı-
şanda gözcülük yapüğını doğ-
nılayarak şunlan söyledi: "Arka-
daşrnı icerdeydi. Haber vermek
için girdignn sırada beni yakaiadı
ve kafama keserle vurmaya baş-
ladı. Kanlar içinde yere düştum.
Sonra kendimden geçmişiın.
Gözlerimi actığımda hastanedey-
dim. Bu adam sadist ruhlu."
' Zor konuştuğu gözlenen ve
şok geçirdiği belirtilen İzgi, elle-
rinden ve dirseklerinden kalasa
çakılarak cezalandınlmak is-
tenmesiyleilgi]] olarakda, "Ken-
dim bile inananuyorum. Bunlar
camiye gidip namaz kılariar.
Ben bile inanamıyorum" şeklin-
de konuştu.
Gene yapardım
Adım adım izlediğimiz olay
şöyle gelişti:
Çakmak Mahallesi Çağdaş
Sokak numara 61 'de bulunan
deri giyim eşyalan mağazasırun
sahibi Nevzat önen iftannı aç-
mak için dükkanını kapatarak
aynı mahallede bulunan evine
gitti. İftanru açıp teravih nama-
zını kılmak için camiye gitme-
den önce tekrar dükkanına dö-
nen Nevzat Önen, bir kişinin
beklediğini görünce şüphelene-
rek hızla içeri gırdi. Bu sırada
dükkanın içinde olduğu öğreni-
len ve kimligi tespit ediiemeyen
bir kişinin de hızla kaçtığı bildi-
rildi. Dışanda "gözcü" olarak
kalan ve arkadaşına haber ver-
mek için dükkanın içine giren
Kazon İzgi, dükkan sahibi
Önen'e yakalandı. Edinilen bil-
gilere göre, önen, önce İzgi'nin
başına eline geçirdiği keserle
vurdu. Kanlar içinde kalarak
yere düşen 32 yaşındaki îzgi
kendisinden geçti. Bunun üzeri-
ne çevreden bulduğu iki kalası
İzgi'nin kollan altına yerleşti-
ren Nevzat Önen, İzgi'yi elleri
ve dirseklerinden çiviledi.
Ağaca asacaktı
Olay olduğu sırada dükkanın
yakınındaki bir kahvede bulu-
nanlar Kazım izgi'nin çığlıkla-
nnı duyarak polise haber verdi-
ler. Yakaladığı kişiyi başına
vurdueu keserle kalaslara civi-
leyen Nevzat Önen ise bu kez
Izgi'yi asmak için, dükkanının
dışına çıkarak ağaç aramaya
başladı. İzgi'yi dükkanının he-
men karşısındaki bir ağaca as-
mak için uğraşan Önen'i ihbar
üzerine olay yerine gelen polis-
ler engellediler. Ümraniye Mer-
kez Polis Karakolu'ndan gelen
polisler dükkan sahibi Nevzat
Önen'i karakola götürürlerken,
İzgi'yi deçakılı olduğu kalaslarla
birlikte Haydarpaşa Numune
Hastanesi Acil Servisi'ne
yatırdılar.
Hırsızlıktan sabıkası olduğu
belirtilen Kazım İzgi'nin avuç
ve dirseklerindeki çiviler has-
tanede doktoriar tarafından
amelıyatla çıkartıldı. İzgi beyin
Olaym hemen ardından Üm-
raniye Merkez Poüs Karakolu'-
na götürülen dükkan sahibi
Nevzat önen'in ifadesi alındı.
Karakolda rahat davramşlany-
la dikkat çeken önen " Kendi
yöntemlerimize göre cezalandır-
dım. Yaptığıma pişman değilim.
Ben adli makamlara güvenmiyo-
rum. Yargılansa ne olacak? İki
gûn sonra serfoest bırakacaklar.
Yine hırsızlık vapacak. MahaJ-
leli çok çekti bunlardan" şeklin-
dekonuştu. ÜmraniyeEmniyet
Müdürlüğü Asayiş Şubesi
Araştırma Amirhği'ne götürü-
len Nevzat önen dışa'rdan özel
olarak getirtilen sahur yemeğini
yedi ve polislerle sohbet etti.
Önen'in "Kendi yöntemlerimize
göre cazalandrrdık" ve "Pişman
değiüm" sözleri üzerine polisler,
" Helal oisun sana. Sen buranın
esnafısın. Seni elbette koruyaca-
ğız. Korkma. Az cezayla kurtu-
lursun" karşılığını verdiler.
Yüksek
performansın
aylık bilançosu
Dış ticaret ve sermaye piyasalarının Dışbank, 1994 Ocak ayı bilançosunun ve
uzman bankası Dışbank, değişmez ilkeleri... uzak yüksek performansının en somut göstergesi
görüşlü, istikrarlı ve akılcı yönetimiyle, serbest olan kârını; tüm finans sektörüne, değerli
piyasa ekonomisinin getirdiği/getireceği her müşterilerine ve çalışanlarına, teşekkürleriyle
türlü koşula...konjonktürdeki değişimlere, hazır- birlikte açıklamaktan kıvanç
lıklı ve uyumlu olabilmeyi her zaman başarmtştır.^p^' duymaktadır.
V
Faiz GeUrterı
Fa'ız Giderlenv a
• Gelirlen
109,89*
347,04*
87,442
376,377
58.109
DIŞBANK
İlk 30 yill Dışbank bir Lapıs Holdıng kuruluşudur.
CUMHURİYETTEN
OKURLARA
ÖZGEN ACAR
Don Juan ve Hillary'nin
Allah'ı
VVashington muhabirimiz Fuat Kozlufclu Hırvat-Boş-
nak zirvesinin VVashington'da yapılacağını bildirdi.
Oysa, Başbakan Tansu Çlller, Pakistan Başbakanı
Benazir Butto ile birlikte Bosna'yı ziyaretinden sonra
Zagreb'de görüştüğü Hırvat Cumhurbaşkanı Franyo
Tudyman'in "Türkiye'nin ev sahipliği yapacağı bir zir-
vede Boşnak liderle buluşmak istediğini" söylemişti.
Şimdi anlaşıldığına göre ya zirvenin yeri Ankara'dan
VVashington'a kaymış ya da ön hazırlığı orada yapıla-
cak..
1968de Dubçek Çekoslovakyası'nın işgalinden he-
men sonra bir yazı dizisi için Belgrad, Üsküp ve Zag-
reb'e de uğramıştım. O zaman adımladığım Zagreb so-
kaklarım bu kez çok sınırlı bir sürede arabayla dola-
şırken şöyle düşündüm:
"Tito, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi işgalinden kurtardığı
Yugoslavya'ya egemen olmuştu. Sloganı, 'kendi kendi-
ne yönetim'd/. Tito, fani vücudu toprak olunca, kurduğu
'kendi kendine yönetim'/n/n sarsılmadan yürüyeceğine
acaba ne ölçüde inanmıştı? Çeşitli din, etnik grup ve dil-
lerin bir mozayik pano gibi oluşturduğu federal devletin
bölünmez bir bütün olarak bu sloganla yaşayacağını
gerçekten sanmış mıydı? Komünist Tito, Yugoslavya '-
nın bugününü neden görememişti? Tito, yaşadığı süre-
ce kendi iktidannı koruyabilmek için bu ütopyayı bende-
lerine karşı kullanan bir Makyavelist değildi.''
Yöneticilerin; sorunlara bu tür "ütopyalar" ile geçici
çözüm getirmelerinin tipik örneği Yugoslavya'dır. An-
cak yöneticiye "rahmet" yada "toprağmın bol olmasını"
dileme anı gelip çattığında, bu ütopyanın lime limedağı-
larak parçalandığı da acı bir gerçektir.
Anılarımda duran, ancak belleğimde yitip gitmiş olan
Zagreb sokaklarına otomobilin penceresinden bakar-
ken kendi kendime yine sordum:
"Tito'nun ütopyası bugün hangi ülkede uygulanıyor?
Acaba, günümüzde var olan 170 ülkenin yanı sıra hangi
kurumda baştacı ediliyor? Geleceğin yönetici adayları,
genellikle cenaze töreninde taze kazılmış kabire bir kü-
rek toprak atmayı ya da mum yakmayı dahi bekleme
sabrını göstermeden, daha o anda iktidar kavgasına
başlamıyorlar mı?"
Kennedy öldürüldüğünde yardımcısı Johnson uçak
içinde ant içip başkanlığını güvence altına almamış mıy-
dı? Adaylar; ister bir ülkede, isterse herhangi bir kurum-
da olsun, Bosna, Sırbistan ve Hırvatistan gibi bir ayrılı-
ğın tohumlarını atmıyorlar mı?
•••
Genellikle televizyon izlemiyorum. Kayınvalidemden
ödünç aldığım televizyonda, kanallar arasında "zap-
ping-kaydırmaca " yaparak zaman zaman seçimle ilgili
tartışmalara göz atıyorum.
Son yıllarda iziediğim, üstelik üçsaatsüren, en düzey-
li tartışmayı atv'de Ali Kırca yönetti. Program, biraz da
Bosna ültimatomunun bitişine rastladığı için olacak, son
ayların o saatte görülmemiş "rating-oranlama" sınırını
da aştı. Bu programın kelime kelime deşifre edilerek bir
kitapta toplanması herhalde iyi olur.
Başta gazetemizin değerli yazarı Prof. Dr. Toktamış
Ateş, Hürriyet'in başyazarı Oktay Ekşi, Milli Gazete'nin
dinsel teorisyeni Ali Bulaç, Zaman gazetesinin dinsel
pratisyeni Fehmi Koru, "demokrasi-laiklik-şeriat"konu-
sundakl inançlarını, teori ve pratiklerini. dogrularını ve
yanlışlarını düzeyli bir biçimde ortaya koydular.
Şeriatın Türkiye'de demokratik yoldan iktidara hazır-
landığını, ancak iktidara geldikten sonra demokratik ol-
mayacağını o gece bir kez daha anladım.
•••
Moliere'i çok severim. Komedi dünyasının bu üstadı-
nın oynanması güç "Don Juan "(1665) adlı temsilini per-
şembe gecesi,fetanbulDevletTiyatrosu'nda seyrettim.
Okurlara; öteki oyunları kadargüldürmeyen, ancak in-
sani düşüncenin ve hicvin enginliğinde yolculuğa çıka-
ran Moliere in bu oyununu mutlaka görmelerini öneri-
rim.
Tek ayağı üzerinde yalan söyle^en, ana-babasının
onurunu 330 yıl önce tezgahlayan çapkm Don Juan'ın,
ikinci perdede din maskesine sığınması seyircide bazı
çağrışımlar yaratıyar. Seyirci, sanki günümüz Türki-
yesi'nde bazı "dinsel Don Juan"ları sahnede görür gibi
oluyor.
Fransız yönetmen Jean Gabriel Nordmann'ın günü-
müze uyarladığı oyunda Kürşat Alnıaçık'ın Oon Juan
tiplemesine ikinci perdede bir pisbıyık taksanız acaba
kimleri görürsünüz? En iyisi oyunu görün ve uşak "Sga-
narelle'de yıldızlaşan Atilla Şendil'in başarısını da al-
kışlayın.
İlginç bir rastlantı, aynı sahnede dönüşümlü oynayan
Turtıan Selçuk'un "Abdülcanbaz"m\ da birkaç hafta ön-
ce görmüştüm. Don Juan ve Gözlüklü Sami arasında
bana pek öyle fark yokmuş gibi geldi.
•••
Beş-altı ay önce bu köşede ABD Başkanı Bill Clinton'-
un eşi Hillary ile ilgili bir öyküyü aktarmıştım. Genç çift
bir hafta sonunda araba ile VVashington dışına çıkmış,
benzinleri bitince bir petrol istasyonuna uğramışlardı.
Bir de ne görsünler? Hillary'nin eski erkek arkadaşı is-
tasyonun sahibi değil miymiş?
"Benimle evlenmeseydin, bu istasyonda benzin pom-
palıyor olacaktm..." diye kasılan Bille Hillary şu yanıtı
vermiş:
"Yanılıyorsun.. Bu adamla evlenseydim, bugün sen
değil o Beyaz Saray'da başkan olacaktı..."
Bugünlerde VVashington'da anlatılan en son Hillary
öyküsü ise şöyle:
Bill ve Hillary ölmüşler.. Eski Başkan Bush ve Carter
ile birlikte Allah'ın huzuruna kabul edilmişler. Allah ken-
dilerini ayakta karşılamış. Neden cennete geldiklerini
sormuş.
Bush: Saddam'ı altettim..
Allah: Peki öyleyse sağımdaki koltuğa otur.
Carter: Yahudilerle Mısırlıları barıştırdım.
Allah: Sen de solumdaki koltuğa geç...
Bill: Sağlık reformunu gerçekleştirmeye çalıştım.
Allah: Sen de şu koltuğa otur.
Hillary: Ben mi neler yaptım? Neler yapmadım ki?
dedikten ve Allah'ın yönlendirmesini dahi bekleme-
den geçip oradaki bir koltuğa ilişmiş. Allah, dönüp kendi
koltuğuna oturmak istediğinde şu tepkiyi göstermiş:
- Hillary kalk koltuğumdan...
Tarih, yöneticilerin kendilerini Allah sandıklarını anla-
tan pek çok örnekle doludur. İster Tito'dan sonrakiler ol-
sun, ister günümüzdekiler olsun, neden kendilerini hep
Allah sanırlar? Bugün Türkiye'de yaşayan 4-5 başbakan
ve 100-150 kadar da bakanlık yapmış kişi var. Acaba on-
lann da kendilerini Allah sandıkları anlar oldu mu?
Yöneticiler kendilerini neden Allah sanırlar? Neden
politikacı yöneticiler ya da yönetici politikacılar ve sade-
ce yöneticiler koltuklarında oturdukları sürece kendile-
rinde tanrısal bir güç görürler? Yöneticiler; kurumların
han, kendilerinin yolcu olduğunu neden daima unutur-
lar?
•••
Bir araştırmayı tamamlamak için 4 hafta süreyle yıllık
iznimi kullanmaya başlayacağımdan bu köşede sizinle
birlikte olamayacağım.
Sağlıklı, mutlu ve başarılı günlerdilerim.