Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27ŞUBAT1994PAZAR
12 DUNYADAN
BrooklyncamiindedönendolaplarHaberalma örgütlerinin El Fukara adını verdikleri, çoğunluğunu Afrika kökenli siyah Müslümanlann
oluşturduğu tslamcı örgüt, çevirdiği karanlık işler ve şiddet eylemleriyle ABD'de terör estiriyor
M
erkezi New York'ta bulunan
"Amerika'nın Müslümanlarr adlı
örgütün yayın organı/'Müslümanlar
terörist değildir" manşetiyle verdiği yazıda,
Müslümanlann her türlü zulüm ve saldınya
karşı dinlerini korumakla yükümlü olduklannı
kaydediyordu.
Haberalma örgütlerinin "El Fukara" adıyla
tanıdıklan örgüt, bugün ABD'de şiddet
eylemlerine yol açan en tehlikeli kökten dinci
grup olarak tanınıyor. Örgütün lideri Pakistanlı
Şeyh Mübarek Şah Celani'nin. Dünya Ticaret
Merkezi'nin bombalanması olayına adı kanşan
Mısırlı Şeyh Ömer Abdiil Rahmanla
karşjlaştınldığında, şiddete daha yatkın olduğu
görülüyor. El Fukara adlı örgütün karanlık
eylemkri arük su yüzüne çıkıyor. Celani'nin
önderliğindeeylemlerini sürdüren 3 bin
civannda taraftar, çoğunlukla Afrika kökenli
siyah Müslümanlardan oluşuyor. Örgütün
elinde kurbanlannın isimlerini içeren çok uzun
bir listenin olduğu bıliniyor. Listede Hindular,
Yahudiler, Hare Krişnalar ve İslam Ulusu adlı
şeriat yanlısı başka bir Müslüman örgütün
üyeleri de yer alıyor.
Celani, örgütü 1980'liyıllannbaşında Brooklyn
Camii'nde Afgan gerillatenna destek sağlamak
amaayla kuruyor. Ancak, Celani'nin müritleri
"cihad ı" Afganistan'da Sovyetler Birliğine karşı
yürüteceklerine, Amerikan topraklannda
sürdürmeye karar veriyor. örgütün
liderlerinden Stepben Paster, 1983 yılında Hintli
bir guruya ait otele bombalı saldın
düzenleyerek, büyük hasara yol açıyor.
Saldından sonra yakalanan Paster, dört yıla
mahkum ediliyor. Aynı günlerde başka bir
Müslüman grubunun lideri silahlı bir saldınya
maruzkalıyor. Saldırganlann El Fukara
ögütünün adamlan olduğu polis tahkikatının
sonucunda anlaşılıyor ve örgütün geçmişiyle
ilgili tüm kirli çamaşırlar 1989'da polıs bâskını
sonucu ortaya dökülüyor.
gerektiği belirtiliyordu. Ne yazık ki Halife,
hakkında çıkartılan bu ölüm karanndan
kurtulamadı. Belgede belirtilen tarihten dört ay
sonra bıçaklandı. Kanadalı yetkililer, 1991
yılında El Fukara örgütünüciddiyealmalan
gerektiğine karar verdiler. Bu karara yol açan
nedenlerin başında Toronto'daki Hint
tiyatrosunun ve Hindu tapınağının
bombalanması geliyordu. Saldınyla ilgili beş
kişi tutuklandı. 1993'tetutuklulann
yargılandığı duruşmada gösterilen video
filminde, Şeyh Celani Müslümanlan yönetime
karşı ayaklanmaya çağınyordu.
Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasıyla
Polis baskınında örgüte ait gizüce bir deponun ele ilgili araştırmayı yürüten yetkililer, El Fukara
geçirilmesiyle, binlerce silah, patlayıcı
bulunuyor. Aynca el koyulan belgeler
incelendiğinde, örgütün 1984'te
Philadelphia'da Hare Krişna Tapınağı'nın
bombalanması, Imam Reşid Halife adındaki din
adamına suikast düzenlenmesi olaylanna
kanştığı ortaya çıkıyor. İmam Reşid Halife
Arizona'da bircamide yaptığı konuşmada.
Kuran'ın Tann tarafından değil bir insan
tarafından kaleme aündığını öne sürmüştü.
Polis baskınında ele geçen bir belgede, güvenlik
güçlerini ayağa kaldırmamak için Halife'nin
boğularak ya da bıçaklanarak öldürülmesi
üyesi Oement Rodney Hampton-ETin sabotajla
ilgisi olduğunu ortaya çıkardılar. Savunma
avukatlannın Hampton-El'in. El Fukara'nın
üyesi olmadıgını ve suçsuz olduğunu ileri
sürmelerine karşın, bir savaş gazisi olan
Hampton-El polis tarafından tutuklandı.
Öte yandan Celani, şiddet olaylanna
kanşmadığını, El Fukara'nın güvenlik
güçlerinin uydurduğu hayali bir örgüt olduğunu
iddia edjyor. Pakistan'nın büyük kenüerinden
Lahor'da bulunan "Açık İslam Üniversitesi'nin
Amerika'daki şubelerinde, gençleri islam
konusunda eğiten masum bir biüm adamı
olduğunu ileri süren Celani, "Gençlerbizim
fakültelere kaydokfaıktan sonra yaşamları dûzene
girivor. Sigarayı bırakıyorlar. hırsızlıktan
vazgeçiyorlar, işe girip işsizlik parası ile
yaşamaktan kurtuluyorlar" diyor.
Oysa, haberalma örgütleri Celani'nin iddia
ettiği gibi masum bir bilim adamı olmadıgını,
genç Müslümanlan terörist olarak yetiştirdiğini
Ueri sürüyor. Sudan'da açtığı gizli terörist
kamplan yetmiyormuş gibi, ABD'de de ISI
(Pakıstan Haberalma Servisi) ile ilişkide olduğu
biliniyor. Amerikan haberalma örgütleri
Şeyhin, müritlerini Pakistan adına Hintli
hedefleri vurmak için gizli ajan olarak
görevlendirdiğine dikkat çekiyor. Başkanlığının
son dönemlerinde George Bush, Pakistan'ı
terörist eylemlere arka çıkmakla suçlarruş,
ISI'nın ABD'deki etkinliklerine son vermesi
konusunda uyarmıştı. Bugüne dek El Fukara
örgütü rakip dinleri hedef ahyordu. Ne var ki,
terör uzmanlan, örgütün artik kamu güvenliğini
tehdit eden bir unsur haline geldiğini ileri
sürüyor. Antiterör uzmanı David Long, El
Fukara gjbi fanatik ve şiddet yanlısı örgütlerin
toplum için gerçek bir tehlike oluşturduğunu
söylüyor.
Mark Hosenball
Newsweek
Küba'yla bir
bağımsızlık serüveni
Küba, 400 yû süren İspanyolsömürgeciliğinden
kurtulabibnek için üç büyük savaş verdi. Zafer,
Jose Marti önderliğmde verüen ve 24 Şubat
1895 'îe başlayan son savasla kazanûdı.
K üba, bundan yaklaşık yüzyıl önce, 24 Şubat 1895'te,
son bağımsızlık savaşını verdi. Küba'nın kazandığı
zafer. Amerika'nın "keşfedildiği" 1492'den beri
İspanya'nın Karayib'in en büyük adasında sürdürdüğü
sömürgecı yönetime son veriyordu.
Bu dört yüz yıl boyunca Kübalılarda ulusçuluk duygusu
gelişti. Bu duygu, ilk kez 19. yüzyıjın ilk yansında kendisini
casusluk etkinlikieriyle ifade etti. Özgürlüğe ulaşana kadar üç
savaş verildi. İlk savaş, 10 Ekim 1868'de, bütün kölelerine
özgürlüklerini
veren (Küba'daki
şekerkamışı
tarlalannda
çalışmak üzere
Afrika'dan çok
sayıda köle
getirilmişti) bir
toprak sahibi olan
Manuel de
Cespedes
tarafından ülkenin
doğusunda
başlatıldı.
Bu on yıllık savaş
bağunsızlıgı
getirmesede,
köleliğin
kaldınlmasını
sağladı. Kölelik,
yasal olarak 1886'da kaldınldı.Sonra, Küçük Savaş adıyla
bilinen bir savaş daha yaşandı. Ancak zafer, 20 ayn yerde
başlayan 1895 Savaşf ndan sonra kazanıldı. Savaşın önderi,
Küba dışmda, gerekli bütün hazırlıklan tamamlayan Jose
Marti'ydi. Marti. İspanya'ya sürülmüş, oradan ABD'ye
gecmişü. Devrim, aynmcılığın ortadan kalkmasıyla siyahlar
dahiî Küba halkının yaşam koşullannı iyileşürirken, adanın
demokratik ve özgür bir cumhuriyete kavuşmasıru sağladı.
Marti'nin bir amacı da, o günlerde yalnızca şeker üretimine
dayalı olan harap haldeki ekonomik yapıyı iyileştirmekti.
Marti, Küba'yla birlikte Latin Amerika'nın bağımsız olmayan
ikinci ülkesi, komşu ada Puerto Rico'nun da bağımsızlığına
katkıda bulunmayı amaçlıyordu. Bu savaş sırasında düşman,
300 bin köylüyü, Kübalı savaşçılara yardım etmelerini
önlemek amacıyla kentlere hapsetmek gibi zalimce yöntemlere
başvurmuştu. Oç yıllık bir silahlı savaşımın ardından,
Küba'nın zaferi kesinleşince, Amerikan birlikleri savaşa girdi.
Böylece 20 Mayıs 1902'de ilan edilen cumhuriyet, arkası
gelecek olan Amerikan askeri müdahalelerinin ilkine tanıkhk
ediyordu. Küba İspanya'dan bağımsızlığını kazansa da, bu
kez ekonomik ve politik olarak baglı bulunduğu, kuzeydeki
güçlü komşusunun uyguladığı yeni bir sömürgeciliğe maruz
kalmıştı. Budurum, 1959'da Küba Devrimi'nin zaferiyle son
buldu. Gladys Blance
Juventud RebeMe
ABD, Küba'ya hep müdahak etti.
ÎLAN
GEREDE KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1979 859
Davaalar Bolu ili Gerede ilçesi Kalaç köyü tüzel kişiliği Çukur-
ca köyü tüzel kişiliği, tarafından davahlar aleyhine mahkememize
açılan müdahil Hazine vekilinin de katıldığı kadastro tespitine iüraz
davasının, verilen ara karan gereğince. aşağıda ad ve soyadlanyla tes-
pit edilen son adresleri yazılı davahlara dava dilekçesi ve duruşma
gününü bildirmek amaayla çıkartılan tebligatlar ve şahıslann adres-
lerde tarunmadıklanndan bahisle iade olunmuş; zabıta marifeti ile
yapılan adres araştırmalannda da bu şahıslann açık adresleri tespit
olunamamışür.
Bolu ili Gerede ilçesi Kösreli köyü 511 parsel sayılı taşınmazda da-
valı tespit maliki Hasan Güler mirasçılanndan Mehmet ile Emine'-
den olma 3.7.1936 doğumlu Hacer Güler'in küçük oglu 1.10.1976
doğumlu Emin oğlu Hacer'den olma Ranıazan Güler'in bu taşın-
mazda tespit maliki Hasan Güler mirasçısı olarak davaya katılması
ve duruşma gününden haberdar olması için dava dilekçesi ve daveti-
ye yerine kaim olmak üzere gazete yolu ile ilanen tebliğıne. karar ve-
rilmiş olmakla aşağıda açık kimlikleri ile nüfusa kayıtlı olduklan
yerleri yanb Hacer Güler ve küçük oğlu Ramazan Güler'e duruşma-
nın atılı bulunduğu 3.5.1994 günü saat 9.00'da Gerede Kadastro
Mahkemesi'nde hazır bulunmalan hususu ilanen tebliğ olunur. 26.1.
1994
Adı Soyadı: Hacer Güler, Mehmet kın Emine'den olma 3.7.1936
doğumlu. Nüfusa kayıtlı olduğu yer: Bolu ili Gerede ilçesi Kösreli
köyü.
Ramazan Güler Emin oğlu Hacer'den olma 1.10.1976 doğumlu
(veiayeten annesi Hacer Güler'e), Aynı yer nüfusuna kayıtlı.
Basın: 20917
T.C.
ZEYTİNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1994 1 vasi kararh
Hâkim: Kadri Murat Onar 21866
Kâtip: Zarif Akgün
Hüküm özeti: Davacı Kıymet Çağlar tarafından annesi Hatice
Gedik'in vesayet altına alınarak kendisinın annesi Haüce Gedik'e va-
si tayin edilmesini istemiş. mahkememizce yapılan yargılamalar so-
nunda Hatice Gedik hacir altına alınmış ve kendisine davacı Kıymet
Çağlar 1994,1 vasi esas ve 1994 5 karar sa>üı ilamla 19.1.1994 tari-
hınde vasi tayin edilmışlir. İşbu husus ilan olunur.
Basm:2367
Rusya ağ&ylakıış tutsanafile...
• Bir CIA ajanıyla
kansınjn Rusya adma
casusluk yaptıklan
gerekcesiyle
tutuklanmaları,
ABD-Rusya ilişkilerinde
gerginlik yaşanmasına
neden oldu.
• Rusya'da yapılan
parlamento seçimlerinde
Batı yanlısı partilerin oy
almaması, ülkenin
Batı'nın yol göstericiliğini
terkettiğininenaçık
sinyaliydi.
B
ir CIA ajanı ve kansının
Rusya adına casusluk
yaptıklan iddiasıyla tu-
tuklanmalan ve BiU Oiâton'ın
bu olaya tepkisi, ABD ve Rus-
ya arasındaki ilişkileri yeniden
Soğuk Savaş dönemine götür-
müşebenziyor.
Ancak bu casusluk olayı, iki
ülke arasındaki ilişkide ya-
şanmaya başlanan gerilime işa-
ret eden olaylardan yalnızca
biri.
Rusya'nın Saraybosna'daki
yeni rolünün NATO'da ya-
rattığı tedirgjnlik, Rusya ve
Batı arasındaki ilişkilerin bo-
zulmaya başladığmı belli etmiş-
ti.
İki yıldan daha uzun bir süre-
dir her iki tarafın da beklentile-
ri, umutlan çılgınca denilecek
denli yüksekti. Rusya'nın, Batı
yardımı ve yol göstericiliğiyle
politik ve ekonomik koşullannı
değiştirerek demokrasi ve ser-
best pazara hızb bir geciş yapa-
cağına inanılıyordu.
Bugün, bu inanç parçalandı-
kca yerini karşılıklı şikayetler
ve hayal kınklıklan alînaya
başladı.
Boris Yeltsin'in ve Clinton'ın
ayaklannın, acı verici de olsa
yere basmalanna neden olan
olaylar nelerdi? Rusya'da. geç-
tiğimiz aralık ayında yapılan
Parlamento seçimlerinde oyla-
nn yüzde 43'ü Batı ve reform
karşıtı olan partilere giderken
yüzde 15'i hükümet yanlısı. re-
formist partiye gitti.
Yeltsin ve Clinton Kremlio'de: Rusya'nın giderek artan otoriter
tavrı, iki ülke ilişkilerindeki balayı dönemine son verdi.
ZatenzayıfdurumdakiYelt- m a kla işe başladı. Ardından,
IMF desteğiyle makro ekono-
mik istikrar sağlama çabalannı,
yani "pazar düşlerijıi" terket-
mekte olduğu sinyallerini verdi.
Nihayet Jirinovski'nin aşın mil-
sın yonetımı, seçım sonuç-
lannın yaratüğı sarsıntı üzeri-
ne, ayakta kalabilmek için yön
değiştirmesi gerektiğine karar
verdi.
Yönetimden indirilme tehli-
kesine karşı otoriter rejime yö-
nelik hazırlıklannı yoğunlaştır-
liyetçiliğinin çekicıliğini yok et-
mek amacıyla Rusya'nın dış
politikasını daha iddiacı hale
getirmeye karar verdi.
Başkan Clinton'un ocak ayı
ortalannda Moskova, Kiev ve
Minsk'e yaptığı ziyaretler sıra-
anda Rusya'daki bu değişiklik-
leri sindirme fırsaü bulan ABD
hükümeti ise hemen kendi karşı
ataklannı geliştinmeye başladı.
Şubat ayı başlannda ABD hü-
kümeti sesizce şu kararlan aldı:
• IMF'nin Rusya'ya verece-
ği yardımın koşullannı yumu-
şatması için IMF'ye baskı yap-
maktan vazgecme.
• Yeltsin'e destek vermek
amacıyla Rus politikasında
tehlikeli ve çoğu zaman ters so-
nuçlara yolaçan oyunlar oyna-
mama.
• Rusya'yı kendisine komşu
ülkelerde polisçilik oynaması
için teşvik etme politikasını bi-
raz değiştirerek bunu ancak ül-
kelerin kabul etmesi durumun-
da ve uluslararası normlara uy-
gun şekilde yapması uyansında
bulunmak.
• Doğu Avrupa ülkelerinin
NATO'ya katüma çabalanna
daha olumlu yaklaşmak ve
Rusya'nın bu çabalara karşı
çıkmasını eskisine oranla daha
az onaylayıcı bir tavır içine gir-
mek.
• Seçilen bazı Doğu Avrupa
ülkelenne sadece güvenlikleri
açısından değil ekonomik ola-
rak da yardımı artürmak.
ABD'nin planladığı bu ön-
lemler, amaçlanna uygun şekil-
de gerçekleştirilmeleri duru-
munda Rusya'yı eski Demir
Perde'nin ardındaki en kayın-
lan ülke konumundan çıkarta-
cak. Zaman içinde bu değişik-
liklerin Moskova'da daha be-
lirgin haie gelmesiyle, Rus yö-
netiminin ABD ve Batı'ya yö-
nelik eleştirel tavn daha da ar-
tacak gibi gözüküyor.
Büyük olasılıkla Yeltsin yö-
netimde olduğu sürece ABD-
Rus ilişkileri daha kötüye git-
meyecek. Hükümet, Baü'dan
alabileceği her türlü ekonomik
ve politik desteği istemeye de-
vam edecek. Ancak Yeltsin'in
sahneden indirilmesiyle çok da-
ha kötü uyuşmazlıklar başlaya-
bilir.
Peter Reddaway
Independent
İLAN
T.C.
MERSÎN ASLrVE 1. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
993 433
Davacı Şefık Zengm vs tarafından Mukaddes Alper ve 27 arka-
dası aleyhine açılan tapu iptali ve tescil da vasınm yapılan açık yargıla-
ması sırasında:
Mersin Gözne Köyü 360-368-369-370 ve 381 parsel sayılı taşın-
mazlardaki davahlar Dudu Çiftcikara. Mukaddes Alper ve davalıla-
nn murisi Abdullah oğlu Seyfullah Sekitmez ile Abdullah kızı Hatice
(Taşkan) adlanna olan hisse tapulannın iptali ile taşmmazlann dava-
cılann yapmış bulunduğu taksime binaen 360 parselin davacı tbra-
him Zengin, 368 ve 369 parsellerin davaa Şefık Zengin adına, 370 ve
371 parsellerin davaa Müslüme Gürçam adma ve 381 parselin de da-
vaa Sayim Zengin adlanna tapuya tesciline karar verilmesi talep edil-
miş olmakla davahlar adma tebligatın yapılamadığı anlaşıldığından
davahlar Mukaddes Alper, Dudu Çiftcikara. Huriye Sekitmez, Sani-
ye Sekitmez, Münevver Sekitmez. Hayriye Sekitmez, Memduh Ercan
Sekitmez. Hatice Ergül Sekitmez, Memduh Serdar Sekitmez. Fatma
Mualla Sekitmez, Münire Gül Sekitmez, Terfut Ayhan Sekitmez, Sa-
bihe Sekitmez, Mustafa Fatih Sekitmez, Seher Taşkan, Hayriye Taş-
kan, Özcan Taşkan, Ali Kemal Taşkan, Niyazi Taşkan, Hikmet
Taşkan, Günsel Taşkan, Mehmet Zübeyir Taşkent, Melahat Sekit-
mez, Zeynep, Gülay Sekitmez, Mustafa Sekitmez. Ahmet Sekitmez,
Fatma Sekitmez'in 30.3.1994 günü saat 09.00'da haar bulunması ve-
ya kendilerini bir vekille temsil ettirmelen duruşmaya gelmedikleri
takdirde HUMK'nun 213. maddesi gereğince duruşmaya yoklukla-
nnda karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. 7.2.1994
Basın: 46127
İLAN
T.C.
İSTANBUL1. ŞÛLH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993'247 Vasi T.
Ergon ve Ilter'den ohna 1934 doğumlu Ünal Özkanlar'ın hasta-
lığı sebebiyle vesayet aluna alınmasına. kendisine Taşh Yol Sokak,
Odin Apt. No: 6/14 Kadıköy-İstanbul adresinde ikamet eden kardeşi
Ergün Özkanlar'ın vasi tayinine, mahkememizce 11.2.1994 tarihinde
karar verilmiştir.
îlan olunur. 14.2.1994
Basın: 2283
İLAN
T.C.
URLA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993/405
Davacılar Ayşe Boyaaoğlu ve diğerleri vekili tarafından davalı-
lar Sümer Varol, Ozcan Uzun. E. Hulusi Içyer ve ÜnaJ Aydıner aley-
hine ve müvekkillerinın hissedan olduklan Urla. tskele Mahallesi, 65
ada, 81 parsel sayıh taşınmazın umumi yola çıkışının bulunmadığını,
umumi yola çıkışiannın sağlanması için davalılar Özcan Uzun ve Sü-
mer Varol'a ait 97 parsel ile Hulusi Içyer'e ait 119 parselin arasından
yol verümesim'n gerektiğini, bu nedenle müvekkillerine ait 81 parsel
lehine belirlenecek tazminat karşılıgında 97 ve 119 parsellerden geçit
hakkı tesisine karar verilmesini talep etmekle açılan davada, davah-
lardan Ünal Aydmer"in adresi temin edilip dava dilekçesi ve duruşma
günü tebliğ edilemedığinden, adı gecene ilanen tebh'gat yapılmasma
karar verilmiş olup, davalı Ünal Aydıner'in duruşmanın yapılacağı
6.4.1994 günü saat: 10.00'da mahkemede hazır bulunması veya ken-
disini bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdirde davının yokluğunda
görüleceği ve hüküm verileceği hususu tebligat yerine geçerli olmak
üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 20971
İLAN
T.C.
OSMANİYE ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1992/544
Davaa Ali Kabasakal vekili tarafından davalılar Mustafa Emir
vs. aleyhine açılan tapu iptali-tescü davasının yapılan yargılamasında
verilen ara karan gereğince;
Davahlar Ayşe Emir, Fatma Emir (Çam), Fuat Çam (Emir) ve
Hatice Emir (Kekeç)'e dava dilekçesi tebliğe gönderihniş, ancak ad-
reste bulunamadıklanndan tebligat yapılamamıştır. Emniyetçe yapı-
lan adres araştırmasında adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat
yapılmasma karar verilmiştir.
Davahlar Ayşe Emir, Fatma Emir (Çam), Fuat Çam (Emir) ve
Hatice Emir (Kekeç), davaa tarafından aleyhinize açılan tapu iptali-
tescil davasının 22.3.1994 tarihinde saat 09.00'da yapılacak olan du-
ruşmasında bizzat hazır bulunmanız veya kendıruzı bir vekille temsil
ettirmeniz, aksi halde yargılamanın HUMK'nın 509. maddesi gere-
ğince yokluğunuzda yapılıp karar verileceği hususu, dava dilekçesi
yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 46116
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Köy Enstitülülerin
Çocukları...
Dört gün önce, 24 şubat perşembe günü, 'ODTÜ Atatürkçü
Düşünce Topluluğu'nun düzenlediği, "Uğur Mumcu'yu An-
ma Geces/"nde konuşmalar yaptık. Ceyhan Mumcu, Kerim
Afşar, Gürbûz Tüfekçi konuştular, Tolga Çandar çalıp söyle-
di. Konuk konuşmacılararasında ben de vardım. Yüzelli kişi-
lik salonda, iğne atsanız yere düşmezdi. Dinleyenlerin yarısı
ayaktaydı.
Konuşmam sırasında, Necmettln Erbakan ı da Hasan Me-
rareı'yı da tüm Atatürk düsmanlarını da ağır biçimde eleştir-
dim. Türkiye'de domuz etinl yasaklayanların yobazlar oldu-
ğunu söyledim. Ankara'daki domuz çiftliğinin, Başbakan
Yardımcılığı sırasında Necmettin Erbakan'ca, domuzlar aç
susuz bırakılarak nasıl kapatıldığını anlattım. Gençler dinle-
diler.
Benden sonra konuşan ODTÜ Atatürk ilkeleri ve Türk Dev-
rimi Tarihi öğretim Görevlisi Gürfoüz Tüfekçi, "Tek Tanrılı-
ğınyaratılması, emperyalist siyasetin bir sonucudur. Yöneti-
lenleri sömürmenin biçimi, varsayılan kutsal bir erkin yazılı
kitaplardaki kurallarına bağlanmıştır" dedi. Gençler konuş-
malan çılgınca alkışlıyorlardı.
196O'lı yıllarda, "Türkiye'deKöyEnstitüleri"nin yazarı Fay
Kırby Berkes şöyle demişti:
- Köy Enstitüleri kapatıldı. Ancak, bu kuruluşlar bugün OD-
TÜ gibi üniversitelerde yaşamaktadır!
Dün, Hasan Ali Yücel'in ölüm yıldönümüydü. 18 şubat cu-
ma günü, Ankara'da Sanat Kurumu'nda, hem Eğit-Der'in
kuruluş yıldönümü hem de Hasan Âli Yücel'in ölüm yıldönü-
mü diye bir toplantı düzenlendi. Meğer Hasan Âli Yücel'in
ölüm yıldönümü o gün değilmiş. Yanılmışlar, ertesi günü dü-
zelttiler, ancak beni de yanılttılar! Demek, Köy Enstitüleri'nin
ruhu, unutulmuş. Köy Enstitüleri'nin ilkeleri, ruhu bugün Köy
Enstitülülerin üniversitelere giden çocuklarında yaşıyor. Bu-
nu yakaladım, bunu gördüm. Sanat Kurumu'ndaki 40-50 kişı-
lik toplantı kalabalığı nerede, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Top-
luluğu'nun kalabalığı nerede? Sanat Kurumu'nda güzel
konuşmalar yapılmıştı. Naztf Evren, Osman Bolulu, Ali Dün-
dar, Dursun Kut, Ergin Atasü anılarmı anlatmışlardı. Çanka-
ya Beledıyesi Başkan Yardımcısı Dr. Ergin Atasü'nün anlat-
tıkları, Hasan Ali Yücel ile kurtuluş savaşçılarını ne güzel
tanımlıyordu. Toplantıdan sonra Atasü ile konuştum, özetle
şöyle dedi:
"Hasan Âli Yücel, Istanbullu, köyle hiç ilgisi olmayan bir
insan, ama Anadolu'ya gönül vermiş bir insan. Milli mücade-
leyiyapan insanlar, Anadolu 'nun insanı değil aslında, önder-
leriyani. Erleri; tabii Anadolu'nun insanları, çocukları, ölen-
ler, savaşanlar. Fakat düşünce düzeyinde yön verenler
Anadolu insanı değil, ama Anadolu insanı ile bu işin başarı-
lacağına inanmış adamlar. Hasan Âli Yücel'de bu is daha üst
düzeyde. Yani Hasan Ali Yücel, Anadolu insanına, tabii
özal'ın deyişiyle olduğu için çirkin oluyor, ama birçağ değiş-
tirtmek, modern çağa uydurmak için savaşım vermiş bir in-
san. Hasan Ali'nin bütün çalışmaları, birbiriyle ilişkili. Örne-
ğin klasikler, Batı Klasikleri'nin Türkçeye çevrilmesi, buna
koşut olarak Köy Enstitüleri'nin kurulması. Halk sağlıkçılan-
nın ve ebelerinin yetişeceği birimlerin Enstitüler içinde ku-
rulması... Hasan Ali, bir bütün içinde görmüş ülkenin kalkın-
masını. Ve üstelik öyle görmüş ki, bunu çağdaş bir beyinle
donatmaya çalışmış..."
Hasan Ali'nin bu düşünceye nereden geldiğini de Dr. Ergin
Atasü, şöyle anlattı:
"Abdülaziz (1830-1876) yurtdışma gezi yapan ilk padişahı-
mız. Tabii etkileniyor oralardaki askeri okullardan. özellikle
gezdiriyorlar; üniformalı bir Padişah Abdülaziz, askeri üni-
forması olan bir Padişah resmi giyi'minde.
Oraları gezip gördükten sonra, geliyor Istanbul'a, Ana-
dolu'da askeri okullaraçmak istiyor. Üçpaşayı görevlendiri-
yor; üç paşa, iki yıl dolaşıyor Anadolu'da. İki yılın sonunda
dönüyorlar. Padişah bunlardan bir 'ariza' yani sunu, 'rapor'
bekliyor. Bu rapor gelmeyince, bunları saraya çağınyor, di-
yor ki:
- Ben sızden rapor bekliyorum, nerelerde açılacak askeri
okullar? Sizden ses seda yok! iki yıl yediniz, içtlniz, gezdiniz
Anadolu'da. Nedir bunun sonucu, ürünü?
- Hünkarım, diyorlar, Anadolu insanının okuması mümkün
değil. Eğitim alması olanaksız. Ama Saray-ı Hümayun'a
hammalbaşı, ordunuza asker, buradan istediğiniz kadar
sağlayabilirsiniz. Ama bunların okuması olanağı yok!
O nedenle Abdülaziz de, okullar öğrenci bulamaz diye,
Bursa 'ya açıyor askeri liseyi ki, öğrenci bulamazsa, Bursa '-
ya istanbul'dan gönderir, takviye ederim diye düşünüyor.
Selanik'e, Manastır'a. iki tane de Istanbul'a açıyor. (Kuleli ile
Maltepe).
Hasan Ali, Abdülaziz'in verdiği bu örneğin ezilmişliğini
yaşıyor. Bu, istabul aydınının Anadolu'ya bakışını belgele-
yen çok ilginç bir gözlem. Hasan Âli, buna karşı çıkıyor, tabii
yalnız Hasan Âli değil, bütün kurtuluş savaşçıları, buna karşı
çıkıyorlar. Buna karşı çıkmasalar, Kurtuluş Savaşı için Ana-
dolu'yu seçmezlerdi.
-Doğru...
- Ulusal Kurtuluş Savaşı için Rumeli'ye geçerlerdi. Aynı
yoğunlukta Türk orada da vardı. Istanbul'da başlatabilirlerdi.
Hoş, Istanbul işgal altındaydı, ama Rumeli'ye geçer, orada
bu işi başlatabilirlerdi. Çünkü, Rumeliliydi bunların çoğu.
Ama, 'Suyun öteki yakasından' diye sürekli bir düşmanlık
yaratıldı bunlar hakkında Anadolu'da uzun yıllar. 'Bızı, suyun
öteki yakasından gelenler yönetiyor' diye hala söylenir bu.
Oysa bunlar, Anadolu insanına inanmış, güvenmiş insanlar-
dı. Suyun öteki yakasından gelmişlerdi, ama Anadolu insa-
nıyla bütündüler ve onlara inanmışlardı..."
llhan Selçuk'un Anadolu Müslümanı' diye bir deyimi var,
nasıl da doğru. Müslümanlığı, Amerikalarda, Almanyalarda
öğrenmiş olanlar, Anadolu Müslümanını anlayamazlar.
Anadolu Müslümanı şeriatçı değildir, bağnaz değildir.
Atatürk düşmanı değildir!
BULMACA
1 2 3 4 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Halk dilinde babanın
kız kardeşine verilen ad...
Son, sonraki. 2/ Edremit
Körfezi'nde turistik bir
yöre... Bir ekmeklik ha-
mur topağı. 3/ Bir nota...
Üstten sağa doğru eğik
olan basım harfi. 4/ De-
rebeylik Japonyası'nda
en aşağı sırufı oiuşturan
halk... Avrupa'da bir
başkent. 5/ Osmanlı or- 8
dusunda askerü'k görevi- g
ni bitirdikten sonra yede-
ğe aynlan er. 6/ Bir ülkede, kentte
ya da semtte oturanlann tümü...
Eski dilde burun. 7/ Basra Kör-
fezi'nde ve Kızıldeniz'de kullanı-
lan yelkenli ticaret gemisi... Hile.
8/ Roma mitolojisinde aşk tann-
sı... Bir baskı tekniği. 9/ Yargı...
Sıvas'ın bir ilçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Kardeş çocuklannın birbirleri-
ne göre her biri... Aritmetik hesap
yapmakta kullanılan, birçok de-
vingen parça dizisiyle donatılnıış düzenek. 2/ Gelir... Suriye'de
bir kent. 3/ Berilyum elementinin simgesi... Mısır'a özgü bir tür
el kuklası. 4/ Küçük erkek kardeş... Jüpiter gezegeninin bir uy-
dusu. 5/ Değişijclik. 6/ İradesizlikten ileri gelen sürekli cansız-
lık... tskambilde koz. 7/ Osmanlı devlet dairelerindeki kalem-
lerde çahşan katiplere verilen ad... Vilayet. 8/ Bir kimseye çalış-
tığı yerce verilen tatil... Eldiven ve giysi yapunında kullanılan
bir tür yumuşak deri. 9/ Arap harflerinin en çok kullanılan el
yazısı biçimi... Bir tür yapav ve narlak iplik.