25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27ŞUBAT1994PAZAR 12 DUNYADAN BrooklyncamiindedönendolaplarHaberalma örgütlerinin El Fukara adını verdikleri, çoğunluğunu Afrika kökenli siyah Müslümanlann oluşturduğu tslamcı örgüt, çevirdiği karanlık işler ve şiddet eylemleriyle ABD'de terör estiriyor M erkezi New York'ta bulunan "Amerika'nın Müslümanlarr adlı örgütün yayın organı/'Müslümanlar terörist değildir" manşetiyle verdiği yazıda, Müslümanlann her türlü zulüm ve saldınya karşı dinlerini korumakla yükümlü olduklannı kaydediyordu. Haberalma örgütlerinin "El Fukara" adıyla tanıdıklan örgüt, bugün ABD'de şiddet eylemlerine yol açan en tehlikeli kökten dinci grup olarak tanınıyor. Örgütün lideri Pakistanlı Şeyh Mübarek Şah Celani'nin. Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanması olayına adı kanşan Mısırlı Şeyh Ömer Abdiil Rahmanla karşjlaştınldığında, şiddete daha yatkın olduğu görülüyor. El Fukara adlı örgütün karanlık eylemkri arük su yüzüne çıkıyor. Celani'nin önderliğindeeylemlerini sürdüren 3 bin civannda taraftar, çoğunlukla Afrika kökenli siyah Müslümanlardan oluşuyor. Örgütün elinde kurbanlannın isimlerini içeren çok uzun bir listenin olduğu bıliniyor. Listede Hindular, Yahudiler, Hare Krişnalar ve İslam Ulusu adlı şeriat yanlısı başka bir Müslüman örgütün üyeleri de yer alıyor. Celani, örgütü 1980'liyıllannbaşında Brooklyn Camii'nde Afgan gerillatenna destek sağlamak amaayla kuruyor. Ancak, Celani'nin müritleri "cihad ı" Afganistan'da Sovyetler Birliğine karşı yürüteceklerine, Amerikan topraklannda sürdürmeye karar veriyor. örgütün liderlerinden Stepben Paster, 1983 yılında Hintli bir guruya ait otele bombalı saldın düzenleyerek, büyük hasara yol açıyor. Saldından sonra yakalanan Paster, dört yıla mahkum ediliyor. Aynı günlerde başka bir Müslüman grubunun lideri silahlı bir saldınya maruzkalıyor. Saldırganlann El Fukara ögütünün adamlan olduğu polis tahkikatının sonucunda anlaşılıyor ve örgütün geçmişiyle ilgili tüm kirli çamaşırlar 1989'da polıs bâskını sonucu ortaya dökülüyor. gerektiği belirtiliyordu. Ne yazık ki Halife, hakkında çıkartılan bu ölüm karanndan kurtulamadı. Belgede belirtilen tarihten dört ay sonra bıçaklandı. Kanadalı yetkililer, 1991 yılında El Fukara örgütünüciddiyealmalan gerektiğine karar verdiler. Bu karara yol açan nedenlerin başında Toronto'daki Hint tiyatrosunun ve Hindu tapınağının bombalanması geliyordu. Saldınyla ilgili beş kişi tutuklandı. 1993'tetutuklulann yargılandığı duruşmada gösterilen video filminde, Şeyh Celani Müslümanlan yönetime karşı ayaklanmaya çağınyordu. Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasıyla Polis baskınında örgüte ait gizüce bir deponun ele ilgili araştırmayı yürüten yetkililer, El Fukara geçirilmesiyle, binlerce silah, patlayıcı bulunuyor. Aynca el koyulan belgeler incelendiğinde, örgütün 1984'te Philadelphia'da Hare Krişna Tapınağı'nın bombalanması, Imam Reşid Halife adındaki din adamına suikast düzenlenmesi olaylanna kanştığı ortaya çıkıyor. İmam Reşid Halife Arizona'da bircamide yaptığı konuşmada. Kuran'ın Tann tarafından değil bir insan tarafından kaleme aündığını öne sürmüştü. Polis baskınında ele geçen bir belgede, güvenlik güçlerini ayağa kaldırmamak için Halife'nin boğularak ya da bıçaklanarak öldürülmesi üyesi Oement Rodney Hampton-ETin sabotajla ilgisi olduğunu ortaya çıkardılar. Savunma avukatlannın Hampton-El'in. El Fukara'nın üyesi olmadıgını ve suçsuz olduğunu ileri sürmelerine karşın, bir savaş gazisi olan Hampton-El polis tarafından tutuklandı. Öte yandan Celani, şiddet olaylanna kanşmadığını, El Fukara'nın güvenlik güçlerinin uydurduğu hayali bir örgüt olduğunu iddia edjyor. Pakistan'nın büyük kenüerinden Lahor'da bulunan "Açık İslam Üniversitesi'nin Amerika'daki şubelerinde, gençleri islam konusunda eğiten masum bir biüm adamı olduğunu ileri süren Celani, "Gençlerbizim fakültelere kaydokfaıktan sonra yaşamları dûzene girivor. Sigarayı bırakıyorlar. hırsızlıktan vazgeçiyorlar, işe girip işsizlik parası ile yaşamaktan kurtuluyorlar" diyor. Oysa, haberalma örgütleri Celani'nin iddia ettiği gibi masum bir bilim adamı olmadıgını, genç Müslümanlan terörist olarak yetiştirdiğini Ueri sürüyor. Sudan'da açtığı gizli terörist kamplan yetmiyormuş gibi, ABD'de de ISI (Pakıstan Haberalma Servisi) ile ilişkide olduğu biliniyor. Amerikan haberalma örgütleri Şeyhin, müritlerini Pakistan adına Hintli hedefleri vurmak için gizli ajan olarak görevlendirdiğine dikkat çekiyor. Başkanlığının son dönemlerinde George Bush, Pakistan'ı terörist eylemlere arka çıkmakla suçlarruş, ISI'nın ABD'deki etkinliklerine son vermesi konusunda uyarmıştı. Bugüne dek El Fukara örgütü rakip dinleri hedef ahyordu. Ne var ki, terör uzmanlan, örgütün artik kamu güvenliğini tehdit eden bir unsur haline geldiğini ileri sürüyor. Antiterör uzmanı David Long, El Fukara gjbi fanatik ve şiddet yanlısı örgütlerin toplum için gerçek bir tehlike oluşturduğunu söylüyor. Mark Hosenball Newsweek Küba'yla bir bağımsızlık serüveni Küba, 400 yû süren İspanyolsömürgeciliğinden kurtulabibnek için üç büyük savaş verdi. Zafer, Jose Marti önderliğmde verüen ve 24 Şubat 1895 'îe başlayan son savasla kazanûdı. K üba, bundan yaklaşık yüzyıl önce, 24 Şubat 1895'te, son bağımsızlık savaşını verdi. Küba'nın kazandığı zafer. Amerika'nın "keşfedildiği" 1492'den beri İspanya'nın Karayib'in en büyük adasında sürdürdüğü sömürgecı yönetime son veriyordu. Bu dört yüz yıl boyunca Kübalılarda ulusçuluk duygusu gelişti. Bu duygu, ilk kez 19. yüzyıjın ilk yansında kendisini casusluk etkinlikieriyle ifade etti. Özgürlüğe ulaşana kadar üç savaş verildi. İlk savaş, 10 Ekim 1868'de, bütün kölelerine özgürlüklerini veren (Küba'daki şekerkamışı tarlalannda çalışmak üzere Afrika'dan çok sayıda köle getirilmişti) bir toprak sahibi olan Manuel de Cespedes tarafından ülkenin doğusunda başlatıldı. Bu on yıllık savaş bağunsızlıgı getirmesede, köleliğin kaldınlmasını sağladı. Kölelik, yasal olarak 1886'da kaldınldı.Sonra, Küçük Savaş adıyla bilinen bir savaş daha yaşandı. Ancak zafer, 20 ayn yerde başlayan 1895 Savaşf ndan sonra kazanıldı. Savaşın önderi, Küba dışmda, gerekli bütün hazırlıklan tamamlayan Jose Marti'ydi. Marti. İspanya'ya sürülmüş, oradan ABD'ye gecmişü. Devrim, aynmcılığın ortadan kalkmasıyla siyahlar dahiî Küba halkının yaşam koşullannı iyileşürirken, adanın demokratik ve özgür bir cumhuriyete kavuşmasıru sağladı. Marti'nin bir amacı da, o günlerde yalnızca şeker üretimine dayalı olan harap haldeki ekonomik yapıyı iyileştirmekti. Marti, Küba'yla birlikte Latin Amerika'nın bağımsız olmayan ikinci ülkesi, komşu ada Puerto Rico'nun da bağımsızlığına katkıda bulunmayı amaçlıyordu. Bu savaş sırasında düşman, 300 bin köylüyü, Kübalı savaşçılara yardım etmelerini önlemek amacıyla kentlere hapsetmek gibi zalimce yöntemlere başvurmuştu. Oç yıllık bir silahlı savaşımın ardından, Küba'nın zaferi kesinleşince, Amerikan birlikleri savaşa girdi. Böylece 20 Mayıs 1902'de ilan edilen cumhuriyet, arkası gelecek olan Amerikan askeri müdahalelerinin ilkine tanıkhk ediyordu. Küba İspanya'dan bağımsızlığını kazansa da, bu kez ekonomik ve politik olarak baglı bulunduğu, kuzeydeki güçlü komşusunun uyguladığı yeni bir sömürgeciliğe maruz kalmıştı. Budurum, 1959'da Küba Devrimi'nin zaferiyle son buldu. Gladys Blance Juventud RebeMe ABD, Küba'ya hep müdahak etti. ÎLAN GEREDE KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1979 859 Davaalar Bolu ili Gerede ilçesi Kalaç köyü tüzel kişiliği Çukur- ca köyü tüzel kişiliği, tarafından davahlar aleyhine mahkememize açılan müdahil Hazine vekilinin de katıldığı kadastro tespitine iüraz davasının, verilen ara karan gereğince. aşağıda ad ve soyadlanyla tes- pit edilen son adresleri yazılı davahlara dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirmek amaayla çıkartılan tebligatlar ve şahıslann adres- lerde tarunmadıklanndan bahisle iade olunmuş; zabıta marifeti ile yapılan adres araştırmalannda da bu şahıslann açık adresleri tespit olunamamışür. Bolu ili Gerede ilçesi Kösreli köyü 511 parsel sayılı taşınmazda da- valı tespit maliki Hasan Güler mirasçılanndan Mehmet ile Emine'- den olma 3.7.1936 doğumlu Hacer Güler'in küçük oglu 1.10.1976 doğumlu Emin oğlu Hacer'den olma Ranıazan Güler'in bu taşın- mazda tespit maliki Hasan Güler mirasçısı olarak davaya katılması ve duruşma gününden haberdar olması için dava dilekçesi ve daveti- ye yerine kaim olmak üzere gazete yolu ile ilanen tebliğıne. karar ve- rilmiş olmakla aşağıda açık kimlikleri ile nüfusa kayıtlı olduklan yerleri yanb Hacer Güler ve küçük oğlu Ramazan Güler'e duruşma- nın atılı bulunduğu 3.5.1994 günü saat 9.00'da Gerede Kadastro Mahkemesi'nde hazır bulunmalan hususu ilanen tebliğ olunur. 26.1. 1994 Adı Soyadı: Hacer Güler, Mehmet kın Emine'den olma 3.7.1936 doğumlu. Nüfusa kayıtlı olduğu yer: Bolu ili Gerede ilçesi Kösreli köyü. Ramazan Güler Emin oğlu Hacer'den olma 1.10.1976 doğumlu (veiayeten annesi Hacer Güler'e), Aynı yer nüfusuna kayıtlı. Basın: 20917 T.C. ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1994 1 vasi kararh Hâkim: Kadri Murat Onar 21866 Kâtip: Zarif Akgün Hüküm özeti: Davacı Kıymet Çağlar tarafından annesi Hatice Gedik'in vesayet altına alınarak kendisinın annesi Haüce Gedik'e va- si tayin edilmesini istemiş. mahkememizce yapılan yargılamalar so- nunda Hatice Gedik hacir altına alınmış ve kendisine davacı Kıymet Çağlar 1994,1 vasi esas ve 1994 5 karar sa>üı ilamla 19.1.1994 tari- hınde vasi tayin edilmışlir. İşbu husus ilan olunur. Basm:2367 Rusya ağ&ylakıış tutsanafile... • Bir CIA ajanıyla kansınjn Rusya adma casusluk yaptıklan gerekcesiyle tutuklanmaları, ABD-Rusya ilişkilerinde gerginlik yaşanmasına neden oldu. • Rusya'da yapılan parlamento seçimlerinde Batı yanlısı partilerin oy almaması, ülkenin Batı'nın yol göstericiliğini terkettiğininenaçık sinyaliydi. B ir CIA ajanı ve kansının Rusya adına casusluk yaptıklan iddiasıyla tu- tuklanmalan ve BiU Oiâton'ın bu olaya tepkisi, ABD ve Rus- ya arasındaki ilişkileri yeniden Soğuk Savaş dönemine götür- müşebenziyor. Ancak bu casusluk olayı, iki ülke arasındaki ilişkide ya- şanmaya başlanan gerilime işa- ret eden olaylardan yalnızca biri. Rusya'nın Saraybosna'daki yeni rolünün NATO'da ya- rattığı tedirgjnlik, Rusya ve Batı arasındaki ilişkilerin bo- zulmaya başladığmı belli etmiş- ti. İki yıldan daha uzun bir süre- dir her iki tarafın da beklentile- ri, umutlan çılgınca denilecek denli yüksekti. Rusya'nın, Batı yardımı ve yol göstericiliğiyle politik ve ekonomik koşullannı değiştirerek demokrasi ve ser- best pazara hızb bir geciş yapa- cağına inanılıyordu. Bugün, bu inanç parçalandı- kca yerini karşılıklı şikayetler ve hayal kınklıklan alînaya başladı. Boris Yeltsin'in ve Clinton'ın ayaklannın, acı verici de olsa yere basmalanna neden olan olaylar nelerdi? Rusya'da. geç- tiğimiz aralık ayında yapılan Parlamento seçimlerinde oyla- nn yüzde 43'ü Batı ve reform karşıtı olan partilere giderken yüzde 15'i hükümet yanlısı. re- formist partiye gitti. Yeltsin ve Clinton Kremlio'de: Rusya'nın giderek artan otoriter tavrı, iki ülke ilişkilerindeki balayı dönemine son verdi. ZatenzayıfdurumdakiYelt- m a kla işe başladı. Ardından, IMF desteğiyle makro ekono- mik istikrar sağlama çabalannı, yani "pazar düşlerijıi" terket- mekte olduğu sinyallerini verdi. Nihayet Jirinovski'nin aşın mil- sın yonetımı, seçım sonuç- lannın yaratüğı sarsıntı üzeri- ne, ayakta kalabilmek için yön değiştirmesi gerektiğine karar verdi. Yönetimden indirilme tehli- kesine karşı otoriter rejime yö- nelik hazırlıklannı yoğunlaştır- liyetçiliğinin çekicıliğini yok et- mek amacıyla Rusya'nın dış politikasını daha iddiacı hale getirmeye karar verdi. Başkan Clinton'un ocak ayı ortalannda Moskova, Kiev ve Minsk'e yaptığı ziyaretler sıra- anda Rusya'daki bu değişiklik- leri sindirme fırsaü bulan ABD hükümeti ise hemen kendi karşı ataklannı geliştinmeye başladı. Şubat ayı başlannda ABD hü- kümeti sesizce şu kararlan aldı: • IMF'nin Rusya'ya verece- ği yardımın koşullannı yumu- şatması için IMF'ye baskı yap- maktan vazgecme. • Yeltsin'e destek vermek amacıyla Rus politikasında tehlikeli ve çoğu zaman ters so- nuçlara yolaçan oyunlar oyna- mama. • Rusya'yı kendisine komşu ülkelerde polisçilik oynaması için teşvik etme politikasını bi- raz değiştirerek bunu ancak ül- kelerin kabul etmesi durumun- da ve uluslararası normlara uy- gun şekilde yapması uyansında bulunmak. • Doğu Avrupa ülkelerinin NATO'ya katüma çabalanna daha olumlu yaklaşmak ve Rusya'nın bu çabalara karşı çıkmasını eskisine oranla daha az onaylayıcı bir tavır içine gir- mek. • Seçilen bazı Doğu Avrupa ülkelenne sadece güvenlikleri açısından değil ekonomik ola- rak da yardımı artürmak. ABD'nin planladığı bu ön- lemler, amaçlanna uygun şekil- de gerçekleştirilmeleri duru- munda Rusya'yı eski Demir Perde'nin ardındaki en kayın- lan ülke konumundan çıkarta- cak. Zaman içinde bu değişik- liklerin Moskova'da daha be- lirgin haie gelmesiyle, Rus yö- netiminin ABD ve Batı'ya yö- nelik eleştirel tavn daha da ar- tacak gibi gözüküyor. Büyük olasılıkla Yeltsin yö- netimde olduğu sürece ABD- Rus ilişkileri daha kötüye git- meyecek. Hükümet, Baü'dan alabileceği her türlü ekonomik ve politik desteği istemeye de- vam edecek. Ancak Yeltsin'in sahneden indirilmesiyle çok da- ha kötü uyuşmazlıklar başlaya- bilir. Peter Reddaway Independent İLAN T.C. MERSÎN ASLrVE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 993 433 Davacı Şefık Zengm vs tarafından Mukaddes Alper ve 27 arka- dası aleyhine açılan tapu iptali ve tescil da vasınm yapılan açık yargıla- ması sırasında: Mersin Gözne Köyü 360-368-369-370 ve 381 parsel sayılı taşın- mazlardaki davahlar Dudu Çiftcikara. Mukaddes Alper ve davalıla- nn murisi Abdullah oğlu Seyfullah Sekitmez ile Abdullah kızı Hatice (Taşkan) adlanna olan hisse tapulannın iptali ile taşmmazlann dava- cılann yapmış bulunduğu taksime binaen 360 parselin davacı tbra- him Zengin, 368 ve 369 parsellerin davaa Şefık Zengin adına, 370 ve 371 parsellerin davaa Müslüme Gürçam adma ve 381 parselin de da- vaa Sayim Zengin adlanna tapuya tesciline karar verilmesi talep edil- miş olmakla davahlar adma tebligatın yapılamadığı anlaşıldığından davahlar Mukaddes Alper, Dudu Çiftcikara. Huriye Sekitmez, Sani- ye Sekitmez, Münevver Sekitmez. Hayriye Sekitmez, Memduh Ercan Sekitmez. Hatice Ergül Sekitmez, Memduh Serdar Sekitmez. Fatma Mualla Sekitmez, Münire Gül Sekitmez, Terfut Ayhan Sekitmez, Sa- bihe Sekitmez, Mustafa Fatih Sekitmez, Seher Taşkan, Hayriye Taş- kan, Özcan Taşkan, Ali Kemal Taşkan, Niyazi Taşkan, Hikmet Taşkan, Günsel Taşkan, Mehmet Zübeyir Taşkent, Melahat Sekit- mez, Zeynep, Gülay Sekitmez, Mustafa Sekitmez. Ahmet Sekitmez, Fatma Sekitmez'in 30.3.1994 günü saat 09.00'da haar bulunması ve- ya kendilerini bir vekille temsil ettirmelen duruşmaya gelmedikleri takdirde HUMK'nun 213. maddesi gereğince duruşmaya yoklukla- nnda karar verileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 7.2.1994 Basın: 46127 İLAN T.C. İSTANBUL1. ŞÛLH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993'247 Vasi T. Ergon ve Ilter'den ohna 1934 doğumlu Ünal Özkanlar'ın hasta- lığı sebebiyle vesayet aluna alınmasına. kendisine Taşh Yol Sokak, Odin Apt. No: 6/14 Kadıköy-İstanbul adresinde ikamet eden kardeşi Ergün Özkanlar'ın vasi tayinine, mahkememizce 11.2.1994 tarihinde karar verilmiştir. îlan olunur. 14.2.1994 Basın: 2283 İLAN T.C. URLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993/405 Davacılar Ayşe Boyaaoğlu ve diğerleri vekili tarafından davalı- lar Sümer Varol, Ozcan Uzun. E. Hulusi Içyer ve ÜnaJ Aydıner aley- hine ve müvekkillerinın hissedan olduklan Urla. tskele Mahallesi, 65 ada, 81 parsel sayıh taşınmazın umumi yola çıkışının bulunmadığını, umumi yola çıkışiannın sağlanması için davalılar Özcan Uzun ve Sü- mer Varol'a ait 97 parsel ile Hulusi Içyer'e ait 119 parselin arasından yol verümesim'n gerektiğini, bu nedenle müvekkillerine ait 81 parsel lehine belirlenecek tazminat karşılıgında 97 ve 119 parsellerden geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep etmekle açılan davada, davah- lardan Ünal Aydmer"in adresi temin edilip dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilemedığinden, adı gecene ilanen tebh'gat yapılmasma karar verilmiş olup, davalı Ünal Aydıner'in duruşmanın yapılacağı 6.4.1994 günü saat: 10.00'da mahkemede hazır bulunması veya ken- disini bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdirde davının yokluğunda görüleceği ve hüküm verileceği hususu tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 20971 İLAN T.C. OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1992/544 Davaa Ali Kabasakal vekili tarafından davalılar Mustafa Emir vs. aleyhine açılan tapu iptali-tescü davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince; Davahlar Ayşe Emir, Fatma Emir (Çam), Fuat Çam (Emir) ve Hatice Emir (Kekeç)'e dava dilekçesi tebliğe gönderihniş, ancak ad- reste bulunamadıklanndan tebligat yapılamamıştır. Emniyetçe yapı- lan adres araştırmasında adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasma karar verilmiştir. Davahlar Ayşe Emir, Fatma Emir (Çam), Fuat Çam (Emir) ve Hatice Emir (Kekeç), davaa tarafından aleyhinize açılan tapu iptali- tescil davasının 22.3.1994 tarihinde saat 09.00'da yapılacak olan du- ruşmasında bizzat hazır bulunmanız veya kendıruzı bir vekille temsil ettirmeniz, aksi halde yargılamanın HUMK'nın 509. maddesi gere- ğince yokluğunuzda yapılıp karar verileceği hususu, dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 46116 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Köy Enstitülülerin Çocukları... Dört gün önce, 24 şubat perşembe günü, 'ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu'nun düzenlediği, "Uğur Mumcu'yu An- ma Geces/"nde konuşmalar yaptık. Ceyhan Mumcu, Kerim Afşar, Gürbûz Tüfekçi konuştular, Tolga Çandar çalıp söyle- di. Konuk konuşmacılararasında ben de vardım. Yüzelli kişi- lik salonda, iğne atsanız yere düşmezdi. Dinleyenlerin yarısı ayaktaydı. Konuşmam sırasında, Necmettln Erbakan ı da Hasan Me- rareı'yı da tüm Atatürk düsmanlarını da ağır biçimde eleştir- dim. Türkiye'de domuz etinl yasaklayanların yobazlar oldu- ğunu söyledim. Ankara'daki domuz çiftliğinin, Başbakan Yardımcılığı sırasında Necmettin Erbakan'ca, domuzlar aç susuz bırakılarak nasıl kapatıldığını anlattım. Gençler dinle- diler. Benden sonra konuşan ODTÜ Atatürk ilkeleri ve Türk Dev- rimi Tarihi öğretim Görevlisi Gürfoüz Tüfekçi, "Tek Tanrılı- ğınyaratılması, emperyalist siyasetin bir sonucudur. Yöneti- lenleri sömürmenin biçimi, varsayılan kutsal bir erkin yazılı kitaplardaki kurallarına bağlanmıştır" dedi. Gençler konuş- malan çılgınca alkışlıyorlardı. 196O'lı yıllarda, "Türkiye'deKöyEnstitüleri"nin yazarı Fay Kırby Berkes şöyle demişti: - Köy Enstitüleri kapatıldı. Ancak, bu kuruluşlar bugün OD- TÜ gibi üniversitelerde yaşamaktadır! Dün, Hasan Ali Yücel'in ölüm yıldönümüydü. 18 şubat cu- ma günü, Ankara'da Sanat Kurumu'nda, hem Eğit-Der'in kuruluş yıldönümü hem de Hasan Âli Yücel'in ölüm yıldönü- mü diye bir toplantı düzenlendi. Meğer Hasan Âli Yücel'in ölüm yıldönümü o gün değilmiş. Yanılmışlar, ertesi günü dü- zelttiler, ancak beni de yanılttılar! Demek, Köy Enstitüleri'nin ruhu, unutulmuş. Köy Enstitüleri'nin ilkeleri, ruhu bugün Köy Enstitülülerin üniversitelere giden çocuklarında yaşıyor. Bu- nu yakaladım, bunu gördüm. Sanat Kurumu'ndaki 40-50 kişı- lik toplantı kalabalığı nerede, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Top- luluğu'nun kalabalığı nerede? Sanat Kurumu'nda güzel konuşmalar yapılmıştı. Naztf Evren, Osman Bolulu, Ali Dün- dar, Dursun Kut, Ergin Atasü anılarmı anlatmışlardı. Çanka- ya Beledıyesi Başkan Yardımcısı Dr. Ergin Atasü'nün anlat- tıkları, Hasan Ali Yücel ile kurtuluş savaşçılarını ne güzel tanımlıyordu. Toplantıdan sonra Atasü ile konuştum, özetle şöyle dedi: "Hasan Âli Yücel, Istanbullu, köyle hiç ilgisi olmayan bir insan, ama Anadolu'ya gönül vermiş bir insan. Milli mücade- leyiyapan insanlar, Anadolu 'nun insanı değil aslında, önder- leriyani. Erleri; tabii Anadolu'nun insanları, çocukları, ölen- ler, savaşanlar. Fakat düşünce düzeyinde yön verenler Anadolu insanı değil, ama Anadolu insanı ile bu işin başarı- lacağına inanmış adamlar. Hasan Âli Yücel'de bu is daha üst düzeyde. Yani Hasan Ali Yücel, Anadolu insanına, tabii özal'ın deyişiyle olduğu için çirkin oluyor, ama birçağ değiş- tirtmek, modern çağa uydurmak için savaşım vermiş bir in- san. Hasan Ali'nin bütün çalışmaları, birbiriyle ilişkili. Örne- ğin klasikler, Batı Klasikleri'nin Türkçeye çevrilmesi, buna koşut olarak Köy Enstitüleri'nin kurulması. Halk sağlıkçılan- nın ve ebelerinin yetişeceği birimlerin Enstitüler içinde ku- rulması... Hasan Ali, bir bütün içinde görmüş ülkenin kalkın- masını. Ve üstelik öyle görmüş ki, bunu çağdaş bir beyinle donatmaya çalışmış..." Hasan Ali'nin bu düşünceye nereden geldiğini de Dr. Ergin Atasü, şöyle anlattı: "Abdülaziz (1830-1876) yurtdışma gezi yapan ilk padişahı- mız. Tabii etkileniyor oralardaki askeri okullardan. özellikle gezdiriyorlar; üniformalı bir Padişah Abdülaziz, askeri üni- forması olan bir Padişah resmi giyi'minde. Oraları gezip gördükten sonra, geliyor Istanbul'a, Ana- dolu'da askeri okullaraçmak istiyor. Üçpaşayı görevlendiri- yor; üç paşa, iki yıl dolaşıyor Anadolu'da. İki yılın sonunda dönüyorlar. Padişah bunlardan bir 'ariza' yani sunu, 'rapor' bekliyor. Bu rapor gelmeyince, bunları saraya çağınyor, di- yor ki: - Ben sızden rapor bekliyorum, nerelerde açılacak askeri okullar? Sizden ses seda yok! iki yıl yediniz, içtlniz, gezdiniz Anadolu'da. Nedir bunun sonucu, ürünü? - Hünkarım, diyorlar, Anadolu insanının okuması mümkün değil. Eğitim alması olanaksız. Ama Saray-ı Hümayun'a hammalbaşı, ordunuza asker, buradan istediğiniz kadar sağlayabilirsiniz. Ama bunların okuması olanağı yok! O nedenle Abdülaziz de, okullar öğrenci bulamaz diye, Bursa 'ya açıyor askeri liseyi ki, öğrenci bulamazsa, Bursa '- ya istanbul'dan gönderir, takviye ederim diye düşünüyor. Selanik'e, Manastır'a. iki tane de Istanbul'a açıyor. (Kuleli ile Maltepe). Hasan Ali, Abdülaziz'in verdiği bu örneğin ezilmişliğini yaşıyor. Bu, istabul aydınının Anadolu'ya bakışını belgele- yen çok ilginç bir gözlem. Hasan Âli, buna karşı çıkıyor, tabii yalnız Hasan Âli değil, bütün kurtuluş savaşçıları, buna karşı çıkıyorlar. Buna karşı çıkmasalar, Kurtuluş Savaşı için Ana- dolu'yu seçmezlerdi. -Doğru... - Ulusal Kurtuluş Savaşı için Rumeli'ye geçerlerdi. Aynı yoğunlukta Türk orada da vardı. Istanbul'da başlatabilirlerdi. Hoş, Istanbul işgal altındaydı, ama Rumeli'ye geçer, orada bu işi başlatabilirlerdi. Çünkü, Rumeliliydi bunların çoğu. Ama, 'Suyun öteki yakasından' diye sürekli bir düşmanlık yaratıldı bunlar hakkında Anadolu'da uzun yıllar. 'Bızı, suyun öteki yakasından gelenler yönetiyor' diye hala söylenir bu. Oysa bunlar, Anadolu insanına inanmış, güvenmiş insanlar- dı. Suyun öteki yakasından gelmişlerdi, ama Anadolu insa- nıyla bütündüler ve onlara inanmışlardı..." llhan Selçuk'un Anadolu Müslümanı' diye bir deyimi var, nasıl da doğru. Müslümanlığı, Amerikalarda, Almanyalarda öğrenmiş olanlar, Anadolu Müslümanını anlayamazlar. Anadolu Müslümanı şeriatçı değildir, bağnaz değildir. Atatürk düşmanı değildir! BULMACA 1 2 3 4 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Halk dilinde babanın kız kardeşine verilen ad... Son, sonraki. 2/ Edremit Körfezi'nde turistik bir yöre... Bir ekmeklik ha- mur topağı. 3/ Bir nota... Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. 4/ De- rebeylik Japonyası'nda en aşağı sırufı oiuşturan halk... Avrupa'da bir başkent. 5/ Osmanlı or- 8 dusunda askerü'k görevi- g ni bitirdikten sonra yede- ğe aynlan er. 6/ Bir ülkede, kentte ya da semtte oturanlann tümü... Eski dilde burun. 7/ Basra Kör- fezi'nde ve Kızıldeniz'de kullanı- lan yelkenli ticaret gemisi... Hile. 8/ Roma mitolojisinde aşk tann- sı... Bir baskı tekniği. 9/ Yargı... Sıvas'ın bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Kardeş çocuklannın birbirleri- ne göre her biri... Aritmetik hesap yapmakta kullanılan, birçok de- vingen parça dizisiyle donatılnıış düzenek. 2/ Gelir... Suriye'de bir kent. 3/ Berilyum elementinin simgesi... Mısır'a özgü bir tür el kuklası. 4/ Küçük erkek kardeş... Jüpiter gezegeninin bir uy- dusu. 5/ Değişijclik. 6/ İradesizlikten ileri gelen sürekli cansız- lık... tskambilde koz. 7/ Osmanlı devlet dairelerindeki kalem- lerde çahşan katiplere verilen ad... Vilayet. 8/ Bir kimseye çalış- tığı yerce verilen tatil... Eldiven ve giysi yapunında kullanılan bir tür yumuşak deri. 9/ Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi... Bir tür yapav ve narlak iplik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle