Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27ŞUBAT1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Kadmın 'doğurganlığı'mı engel?
'Kadın sanatçılar' günümüz sanat ortamındaki konumlarmı gözden geçirdiler
AHUANTMEN
S
an Francisco Üniversitesi öğretim göreviilerinden tVhitney
Chadwick, "Kadut, Sanat ve Toplum"adh kitabında, femi-
nist sanat eleştirmenlerinin özellikle 1970'liyıllarda irdele-
meye başladığı çeşitlisorunlara işaret ediyor: Bir kere, varo-
lan ve genellikle erkekler tarafından yazılmış - sözkonusu
^ ^ ^ ^ tarihin neredeyse tümüyle erkek sanatçüardan oluştuğu, va-
" ^ ^ ™ rolan kadınlarm da (örneğin bir Artemesia Gentileschi, Ge-
orgia O 'Keefe ya da Frida Kahlo) sanailarından önce 'egzoMrik' kifi-
likleriyle ver aİdığı. kadınlarm çokça tüketilen bir tneta olarak karşımı-
za çıktığı- dünya sanat tarihinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği
vardı.
Sanat tarihçüeri. pek çok kadtn sanatçıy: neden gözardı etmişti? Ba-
farılı olan ve sanat tarihinin gözardı edemedigikadm sanatçılarm ayrı-
calığı neredengeliyordu? Erkek loplumlarm öngördüğükültürelyapıda
sanatçı olmayı seçen kadmın "doğurganhğı" neden yaratıalığım kısı-
tlavan birengele dönüsüyordu? Büıün engeüeriaşabibniş vekendine bu
cangılda bir ver edinebilmis bir kadm sanatçınm vapıtlan neden da/uı
az satüıyor, satıldığında da daha düşükfıyatlara alıa buluyordu?
New York 'ta bir grup kadm sanatçıdan oluşan "Guerilla Girls " I Ge-
rilla Kızlar), bu sorulara afışleriyleyanıt arıyor: "Irk ve cins aynmuun
tnodastgeçince, sanat koleksiyonunuzun değerine oücak?" başlıklı bir
afışte. bir arastırmanm trajikomik
sonucu durumu açığa vuruyor; Bir
adet Jasper Johns resmine verilen
17.7 milyon dolar karşıhğmda,
Mary Cassatt, Imogen Cunning-
ham, Sonia Delaunay, Eiaine de
Kooning, Artenüsia Gentileschi,
Barbara Hepworth, Frida Kahlo,
Tina Modotti ve Georgia O'Kee-
fe in de aralarında bulunduğu 67
kadm sanatçınm birer yapıtt satın
alınabiliyordu!..
Gerilİa Kızlar'a göre, "kadın
sanatçı" olmantn avantajları da
var tabii: Başarma gerilimi ya-
şamadan çalışmak. erkeklerle
aynı sergilerde ver almamak. dört
ayrı'free-Umce'işte çalışarak sa-
nat dünyasmılan zaman zamanso-
vutlanarak bir soluk almak. 80
yaşmdan sonra 'belki birşeyler
olacağtmn'bilinciyle yaşamak, kendi düşiincelerini başkulannın yapı-
tlarında görmek. meslekle annelik urasmda seçim vapma olanağı bul-
mak. sevgilin seni daha genç biri uğruna terkettiğinde çalışmak için
'Tanrı doğuruyor...' Monica Sjoo
daha çok zaman bulmak, gözden geçirilip yeniden yazılan sanat
tarihi kitaplarında yer almak... gibi.
Kültür Bakanlığı 'nıtı son yıllarda gerçekleştirdiği en önemli et-
kinliklerden hiri olan ve kısa bir süre önce izlediğimiz "Çağlar
Boyu Anadolu'da Kathn" sergileri, Türkiye'de de aynı soruları
-geç de olsa- gündeme getiriyor. Türkiye de kadmın kökenlerini,
ardmdan çağdaşlaşma sürecindeki yerini ve günümüz kadmmın
konumunu sorgulayan sergi, Türk sanat tarihincle, geçmişten bu-
güne, gözardı edilemeyecek bir birikimi olduğunu kanıtladı kadm
sanatçılarm. Serginin küratörü Tomur Atagök. bugün Türkiye'-
de çok sayıda kadm sanatçınm "cinsel rol kahplanıun sııurlarını
asma çabast"nı sürdürdüğünü ve "sanatı bir süsleme vegüzelleş-
tirmegibigören büyük bir kesime karşı, kendini arama, tanımla-
ma, tanttma yolunda 70yddtr Uerici bir tavır sergileyerek evreıt-
sel sanat içinde dışlanmayacak " bir konuma ulaştığım söylüyor.
Pek çok kadın sanatçı. doğrusu Türkiye gibi sanatın ve sa-
natçınm yeterince önemsenmediği ülkelerde yasayan öteki sa-
natçılar gibi, "kadın sanatçı"dan önce, sanatçı olmantn zorluk-
larıyla boğusuyor. Heykeltıras Handan Börüteçene, Türkiye'de
kadın sanatçınm değil, sanatm gözardı edildiğine ınanıyor örne-
ğin. Pek çok kadın sanatçı da sonıut örnekler mediğimizde, "bir
sorun yaşamadım" demekleyetiniyor ki bu noklada nevin sorun olup
olmadığı, gerçekten de konunun üzerinde derinlemesine düşününce or-
taya çıkıvor. Ama artık söz onlarm...
(1) Günümüz sanat ortamını gözününde bulun-
durduğunuzda, kadın sanatçılann gözardı edildiği-
ni düşünüyor musunuz?
(2) Kadın sanatçılann tarihsel süreçteki konumu-
na baktığınızda, feminizmin kadın sanatçıya bir
katkısı olduğuna inanıyor musunuz?
(3) Sanatçı olarak kadın olmanızdan kaynakla-
nan sorunlar yaşadınız mı / yaşıyor musunuz?
Hiçlik
duygusu
kadar
iyi bir itîci
güçyok
HALE
ARPACIOĞLU
(1) Kadm sanatçılann kadın olmalanndan
ötiirü herhangi bir zorlanma içinde olduklannı
düşünmüyorum. Zaten artık kadın olmak "in".
Bütün partiler kadın belediye başkanı çıkarabil-
mek için yanşıyor. New York'ta da bir sa-
natçınm başanlı olması için Yahudi, eşcinsel ya
da en azından kadın olması gerekir deniyor.
Yani artık sorun. sıradan bir erkek olmak.
(2) İçinde yaşadığımız erkek kültürü kadına
da. erkeğe de insanca bir varoluş sağlayamıyor.
Bu kültür. erkeği maddi, manevi güç peşinde
Jcoşturan onun kimliğirun bir parçası olan dişil
yanını bastıran, neticede de doyumsuz ve eksik
bireyler yaratan bir kültür. Feminizm, kadmın
ana tannça kültürüne kadar gjden kaynaklanna
inip kendi varlığını yeniden kurmasmı ve erkeğin
de dişil yanını geliştinp değişmesini öngörüyorsa
bunun yalnız kadın sanatçı için değil genelde in-
san için çok yararlı olabileceğini düşünüyorum.
•• (3) jEvet, çocukluğumda koz çocuğu ohnanın
getirdiği toplumsal konumumdan ötürii bir
eksiklik. bir hiçlik durumu yaşadığımı sanıyo-
rum. Ama hayatta esaslı hiçlik duygusu kadar iyi
bir itici güçyok. Çünkü kişi varlığındaki bu hiçÜ-
ğjn yerine başka bir şey koyabilmek ve kendini
başka bir yolla var etmek için üretmek ve yarat-
mak zorunda.
Kadm
ressamlar
dahaaz
resim
satıyor
FATMA TÜLİN
(1) Her şeyden önce, 'kadın ressam' ve 'res-
sam' aynmının bana çok ters geldiğıni söyleye-
bilirim. 'Erkek ressamlar' başlığı altında bir ser-
gi ya da bir kitap düzenlendiğini hiç duymadım.
Gözardı edilme sorununa gelince, bu toplum-
dan ve toplumun saurarası kadma biçtiği kişilik
özelliklerinden kaynaklanabiliyor. Kadmın gi-
rişken ve atak yapıda olanma daha az rastlanı-
yor. Çahşüğım galeriden aldığım ve kendi göz-
İemime de dayanan bilgiye göre örneğin, kadın
ressamlar erkeklerden daha az resim satıyorlar.
Bu bir 'ciddiye alınmama' sorunu mu, bilemiyo-
rum. sonuçta sanat alanmda da iktidar sorunu
var. Kötü olan iktidann sanat dışı ölçütlerle
kullarumının sanatcıyı etkilemesi. Bu tür bir kul-
lanımda cins aynmı olduğunu sanmıyorum. İk-
tidar bir kadının ya da bir grubun elinde olduğu
zaman da aynı türden sonuçlarla karşılaşabili-
yoruz.
(2) Türkiye'de tarihsel süreç içinde kadının
toplumsal rolünün gelişmesinde ilk önce Ata-
türk'ün büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum.
Bununla birlikte feminizmin de katkısı oi-
muştur.
(3) Erkek olsaydım yaşamayacağım sorunlan
kadm olduğum için yaşadım diyebilirim. Ama
bu benim çekingen ve biraz da asosyal yapı-
mdan kaynaklaruyor olabilir.
Toplum
kadın
sanatçıya
gayriciddi
bakıyor
ARZU BAŞARAN
(1) Günümüz sanat ortamında belli bir dü-
şünce seviyesine ulaşmış, sanatı takıp eden, sor-
gulayan izleyici kesiminin kadın-erkek. sanatçı
diye bir aynm yaptığını sanmıyorum. Özellikle
plastik sanatlar, edebiyat alanlannda sa-
natçının cinsiyeti değil, yapıüdır önemli olan.
Baa resim alıcılannın kadın sanatçıya yatınm
yapmak konusunda endişelendiğini düşünü-
yorum. Oysa sanatçı kalitesi açısmdan erkek
veya kadının hiçbir farkı yok. Sanki kadın her
an sanattan vazgecip, resim yapmayı bıraka-
cakmış gibi düşünüyorlar. Koleksiyonerlerin
aldığı resimlerin ressamlanna bakınca, erkekJe-
rindaha fazla olduğu belli. Bu acaba bir tesadüf
mû yoksa aynm yapmadan yalnızca iyi resim
mi toplamışlar? Bunun cevabını net olarak bu-
lamıyorum. Toplumun kadın sanatçıya gayri-
ciddi baktığını düşünüyorum. Önünde sonunda
sanatçı olan kadını görmek istediği geleneksel
yapıya yakıştınyor. Kadın sanatcıyı sanki günün
kalan kalan zamanlannı dolduracak bir hobisi
varmış gibi görüyor. Aynca toplumun yüzyıl-
lardır kadınlara uygulanan baskılann hatası de-
ğil yalnızca. Sanatçı olan yetenekli kadınlann ye-
tersiz kalan mücadelesidir de. Bu zamana kadar
birçok yetenekli kadının gerekli kavgayı'yap-
mayıp daha kolay ve tembel bir vaşamı seçtikle-
rini, toplumun ve geleneksel ahlakın uygun gör-
düğü rolü kolayca fedakarlık etmeden kabul et-
tiklerini düşünüyorum.
(2) Philadelphia Güzel Sanatlar Üniversitesi
Sanat Tarihi öğretim görevlisi Nancy G. Heller"-
in hazırladığı Women Artists kitabında kadın
sanatçılann yapıtlannın 1550 yıllanndan beri
varolduklannı görebiliriz. O dönemlerdeki res-
samlann, heykeltıraşlann varlıklannı ancak 20.
yy'da yapılan araştırmalarla anlayabiliriz. Örne-
ğin bir Camille Claudel 1864'te doğmayıp günü-
müz kuşağından olsaydı, Rodin'in gölgesinde
kalmak yerine daha çok ciddiye alırur ve yapı-
tlan daha haklı bir yerde olurdu. Çünkü özel
araştırmalarla günışığına çıkmasma gerek kal-
mayacak kadar güçlü bir sanatçı ve önemli bir
yetenek Camille Claudel. Bu bağlamda femi-
Kadın
cinsiyeti
nedeniyle
farkh
konumda
natını sürdüren ciddi sanatçıdan, boş vaktini dc-
ğerlendiren amatör ya da sanat eğitiminden bir
müddet sonra sanatına ara vererek. yıllar sonra
tekrar sanat >asamına başldvan çoğu da kadın
olan sanatçılara özel. banka ya da resmi galeri-
lerde sergi açmak olasılığı neredeyse sınırsız. ül-
kemizde. Hatta amatörce. popü'ler zevke hıtap
edcn kolay anlaşılır türden yapılan çalışmalar
kendilerini destckleyen çevrcler tarafından satın
da alınır. Hele biraz da gelir düzeyi yüksekse
önemli eleştirmenler onlann sanatı hakkında de-
ğerlendirmeler vapabilirler. Bu. Türkiye'deki
nizm, her ne kadar tüketilmiş bir kavram gibi
gözükse de gerek çalışmak, okumak gerekse sa-
natçılığı seçmek isteyen kadınlara önemli bir
destek olmuştur. Ve ortak mücadelede önemli
bir hız kazandırmıştır. Feminizmin ortaya çı-
kmasından bugüne kadar olan zamanda kadı-
nlann sanatın her alanında ne kadar ciddi işler
çıkardığını ve saygılannın nasıl arttığını, kalite-
nin yükseldiğini de yadsıyamayız.
(3) Ressam olmayı istediğimden beri ailemin
en az benim kadar istekli olduğunu gördüm.
Akademideki öğrencilik yıllanmda da her za-
man sanatı düşündüm ve bir sanatçı adayı ola-
rak kendimi, çevremi, dünyayı algıladım. Res-
mi düşünürken ve yaratırken kadın cinsinden
olduğum hiç aklıma gelmedi. Gelmiyorda. An-
cak resim bölümünde eğitim gören bazı öğren-
cileri hatırlıyorum. Mezun olduktan sonra
klasik her kadın gibi aileyi tercih edeceğimi ve
sanattaki o zor mücadeleyi yapmayacağımı
söylüyorlardı. Bir de mezun olduktan hemen
sonra o zamanın önemli bir galeri sahibi
önce resimleri beğenip sonra da kadın ressam-
lara güveni olmadığını söylemişti. Böylece
yatınm yapmanın da gereksiz olduğu ortaya
çıkıyordu. Bu ve bunun gibi hem sanat ortarru-
ndan hem de toplumdaki bu tarz yaklaşımlar
vardı o zamanlar. Ancak benim sanata olan
tutkum ve kendime olan güvenim ve mücade-
lem sayesinde hiçbir zorluktan etkilenmedim.
Ama yurtdışında özel bir burs almak istediğim-
de erkek sanatçınm daha şanslı olduğunu düşü-
nüyorum. Bir kadın sanatçınm bir holding sahi-
binden böyle bir desteği isterken yeterince cid-
diye alınmama endişesi taşıyorum, acıkçası ha-
la bir takım zorluklann bazı durumlarda az da
olsa var olduğunu sanıyorum.
karmaşanın kadın sanatçıya sağladığı olanak-
lardır. Sanat eğitimi gören öğrencilerin arasında
sayıca fazla olan genç kadından kaç tanesi onu
sürdürebilir? Müzelere ya da önemli koleksi-
yonlara kadın sanatçılann işleri alınır mı? Ve
yıllannı vermiş sanatçılara onlann sanatını ince-
leyen ciddi kitaplar ya da kataloglar yapılır mı?
İlk aklıma gelen, Füsun Onur'un, Candeğer Für-
tun'un ya da Neşe Erdok'un kitap. katalog. bro-
şürleri yapılmış mıdır? İş yapan birkaç ciddi
TOML'R ATAGÖK galericinin kadın sanatçılann yapıtlannı cn az
karşı cinsinki kadar desteklediği. pazara sürdü-
ğü söylenebilir mi? Her şeye rağmen cinsiyeti ne-
(1) Buna tamamen olumlu ya da olumsuz deniyle sanatçınm farklı değerlendirilme içinde
yanıt vermek mümkün değil. Uzun yıllar sa- olduğu gerçektir.
(2) Feminıst hareketlerin kadın sanatçıya
katkısı olduğuna ınanıyorum. Türkiye'de kadın
erkek aynmının olmadığı. ama eşitliğin"mut-
lak"(!)gerçeğj kadın-erkek sanatçı sorunlan için
de geçerlidir. Türkiye'de sanatçı birevseldır. bir
düşünce >a da cylcm çcrçevesindc bırleşmez. Pek
tepkı de göstermez. Diğcr taraftan eşitliğin daha
fazla olduğu aynmcı veeylemcı ta\n çok önemli
gelişmelere neden oldu. 1960"larda kadın gücü
organize oldu, sanatçısı. eleştirmeni, yazan. ta-
rihçisi. küratörü ve müzecisi ile birlikte! Geçmiş
gclccek için tekrar, tekrar eözdcn scçirildi.
1970'lerde Whitney BÎenali'ne
seçilen sanatçılann arasında
kadınlann yüzde 5'in altında ol-
duğunu protestoeden Amerikalı
Kadın Sanatçılar-oou-izle^en
llarda > üzdc 20-25 oranyıda
katılım sağladılar. Son 1993 bıe-
nalinde de 84 sanatçıdan 30'u
kadın. Sanatçılardan oluşan Ge-
rilla Kızlar 1970'lerin sonundan
başlayarak eylemlerine devam
ediyorlar. Feminist hareketlerin
kadın sanatçıya iki ayn bağlam-
da katkısj olduğu söylenebilir.
Birincisi sanat ortamımının
dinamiklerini ve önyargılan de-
ğıştirmesi nedeniyle kadm sa-
natçılann konumlanna olumlu
olarak etkileri. Sanat politikası-
nda önemli birdeğışim oldu. Di-
ğer taraftan kadın sanatçılar
kendi kadınsı birikimleriyledaha
da özgün yapıtlar ortaşa koydu-
lar, güçlenmeye başladılar. Bize
gelince. bizlerin bu alanda etki-
lenmesi. bilinçlenmesi pek yeııi-
lerde oluyor. Görünen o ki yazı
yazan, sergi düzenleyen hatta pa-
zarlayan birkaç sanatçı ve
aracının bir araya gelip bunu de-
ğerlendirmesi gerekı'rken. birey-
sel tavırlar. düşünce tembelliği.
adamsendecilik. hatta kıskançîîk
bunu önlüyor.
(3) Doğal olarak yaşadım. En
azından başkasından önce e\ lilik
ve annelik nedeniyle dönem dö-
nem sanat yaşamımı kendim ak-
sattım ya da suçluluk du\dum.
Türkiye'de çok üreten \e bırçalı-
şan bir sanatçı olarak beğenil-
dim. kötülendim. eleştinldim.
hatla kıskanıldım ve neredeyse
bir işimi kaybeııim. ama geriye
dönüp baktığımda çalış-
malanmızı engelleyenlerin kcn-
dilerinin de sorunlan olduğunu
:prmek_tcyiz.
Kadm
olmaktan
oturuhıç
bir sorun
yaşamadım
Feminist
hareketin
kadm
sanatçıya
katkısı çok
GÜLSÜN
KARAMUSTAFA
(1) 20 yıl önce okuldan mezun olurken.
kadın olarak, ancak "bir erkeğin bileğine sahip-
seo" resim alanında yırtabilirdin. Bugün de bir
"kadın sanatçılar sergja" açıldığı zaman "Bu
da ftereden çıkrıT" sorusu sorulabiliyor. Bunun
toplumsal veya ülkemize mahsus bir durum ol-
madığmı düşünüyorum.
(2) Dünya sanatında feminist hareketin
kadın sanatçıya çok büyük katkısı olduğuna
inanıyorum. Özellikle Amerikan feminist hare-
keti sayesinde, kadınlar müzelere yaygın bir bi-
çimde kabul edilebilme, galerilerde kendilerine
uygulanan düşük fiyat tarifelerini erkek sa-
natçılarla eşitleme ve erkek sanatçılar kadar ül-
kelerini temsil edebilme hakkını kazandılar.
Pek çok konuda olduğu gibi sanatla da Batı
uzantısı gelişmeleri yaşadığımızdan şu anda bu
haklann güvencesinden yararlandığımızdan
eminim.
(3) Sanat hayatıma tedirgin başladım ama 70
sonrası gelişmelerin getirdiği imkanlar ve kişi-
sel çabamla kadın sanatçı olarak herhangi bir
sorun yaşamadım.
HALETENGER
(1) Türkiye'de günümüz sanat ortamında
kadın sanatçılann gözardı edilmediğini, aksine
dalında başanlı günümüz kadın sanatçılannın
hak ettikleri ilgiyi Türkiye'de zaten çok çeşitli
sebepler yüzünden sınırlı, kısıtlı olan sanat or-
tamı içinde olabileceği kadanyla gördüklerini
düşünüyorum.
Yani kadın veya erkek olsun sanatçılar Tür-
kiye'de sanata karşı ilgisizlikten eşit olarak na-
siplerini alıyorlar.
(2) Feminizm ya da baa kişiler için daha az
rahatsız edici adıvla 'kadın hareketi' aslında en
basite ındirgenmiş haliyle kadmlann kendileri-
ne kaybettikleri güveni. yani öz-güvenlerini
tekrar kazanma mücadelesidir ve tabii ki sa-
natçılara da dolaylı veya dolaysız geniş anlam-
da faydası olmuştur, olmaya da devam ettiği
gerek dünyada gerek Türkiye'de -hele gecmişe
göre düşünüldüğünde şaşırtıcı- oranda artan
kadın sanatçı sayısı ile ortadadır.
(3) Türkiye'nin genel ortamı içinde şaşırUcı
gelebilir ama işimle ilgili olarak bugüne kadar
kadın olmaktan ötürü hiç sorun yaşamadım.
PENALH
MEMET BAYDÜR
Esteük Kaygılap
iki hafta önce Ankara Urart Galerisi'nde açılan ilginç bir
sergiden söz etmiştim kısaca. Tiyatro kavramı çerçevesin-
de otuza yakın sanatçınm yapıtlarından oluşan önemli bir
sergi. Emre ve MüşerrefZeytinoğlu'nun ilginç yapıtı, Bar-
bara ve Zafer Baran'ın Londra'da ürettikleri olağanüstü ti-
yatro ve opera afişleri, Ali Arif Ersen 'den Arzu Başaran 'a,
Muriel Clutten'den Nurcan Giz e, Barış Eren 'den Ismet Bir-
sel'e kadar birçok sanatçınm düşündürücü yapıtıyla zen-
ginleşen bir sergi. Yalnızca resim, heykel, afiş sanatına
değil, ama özellikle tiyatroya gönül vermiş insanların se-
veceğini sanıyorum bu sergiyi. Mart ayının ilk günlerinde
de açık.
•
Ankara ve kent sorunlan ve belediyeler hakkında ho-
murdanan satırlar yazmayı sürdürüyorum ister istemez.
Altı yıldır bir avuç insan hiçbir çıkar, karşılık beklemeden,
büyük bir özveriyle olağanüstü bir iş kotarıyorlar. Adı: An-
kara Uluslararası Film Festivali. Onları bir araya getiren
ve bu orta Anadolu kentinde böylesine boyutlu bir işe gö-
nül, akıl ve emek koymalannı sağlayan olguysa, sinema
sevgisi. Birinci yılından beri sürekli kaynak, para, yardım,
destek sıkıntısı çeken bu güzel festival, bu yıl belediye se-
çimlerinin arifesine rastladığı için daha da büyük sıkıntılar
içine girdi. Çankaya'nın belediyesi mart ayındaki yerel se-
çimleri gerekçe göstererek bu yıl festivale hiçbir katkıda
bulunmayacağını epey önceden ilan etmiş. Normal kent-
lerde (hele bu kent başkentse) yerel seçim olduğu için cid-
di, boyutlu yardımların yapılmasını bekler kentli yurttaşlar.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ise bir unutkanlık ya da dal-
gınlık sonucu olarak önceden vaat ettiği birbuçuk milyar li-
ralık desteğin yarısını kesmiş almış festivalden. Kendi
kentinde birçok aydın kişinın emeğiyle gerçekleşen bir
uluslararası festivale, kendisiyle ilgili seçimler yüzünden
yardım edemeyen bir belediye. Geriye Kültür Bakanlığı'-
nın desteği kalıyor, bu yıl bununla yürütülmeye çalışılıyor
festival.
Bir kenti kent yapan en önemli olgu nedir? Bana soran
yok ya, gene de söyleyeyim fikrimi: Bir kenti kent yapan en
önemli olgu, o kentin içinde yaşayan gerçek kentli sayısı-
dır. Gerçek kentliler sinemalara, tiyatrolara giden, haftada
bir iki kitap alıp okuyan. kent yaşamına uymayan kişilere
ve yaptırımlara müdahale eden, kırk bin liraya operaya gi-
dip üç saat Mozart dinlemek varken, televizyonda yarışma
programı ya da dizi film seyretmeyen; tiyatroya, resim ser-
gilerine, film festivallerine yoğun ilgi gösteren kişilerdir
doğal olarak. Şimdi Ankara'da ikamet ederek kentli sayı-
lan yurttaşları güzel bir fırsat bekliyor 25 şubat - 6 mart
arasında. Kısa filmler, hepsi güzel filmlerden oluşan An-
kara Uluslararası Film Festivali'ne gösterecekleri ilgi,
önümüzdekı yılın garantisi olacak bir bakıma. Dünya sine-
masından da enfes filmler, ticari sinemalarda belki hiçbir
zaman oynatılmayacak yapıtları yakalama şansı, isteyen
için, meraklısına sunuluyor festivalde. Kaçırmayın!
•
Geçen hafta Hürriyet gazetesinde Mümtaz Soysal'ın
nefis bir yazısı daha yayımlandı. Mümtaz hoca, hep bir
sağduyu, çağdaşlık mimarıdır ya, bu yazısıyla günümüz
belediyeleri için göz ardı edilınmesine olanak tanınmaya-
cak şeyler söylüyordu. Göz Doktoru Mimarlar başlıklı ya-
zıyı kesip sakladım. Bir bölümünü de sizinle paylaşmak
istedim sevgili okur. "Göz doktoru, göz rahatsızlıklarını
yri0ftirrr. Ama göz rahatsızlığı yalnız onun iyiİ9ştirebit&-
ceği cinsten olmayabilir. Sadece merceği, pupiitayı, kor-
neayı değil, hatta beyindeki gorme merkezinin de ötesin-
de, butün zihni hırpalayan, bütün zevklerin algılanmasını
olumsuz etkileyen göz rahatsızlıklan da var. Onları ancak
şehirciler, belediye başkanları ve yanlarmdaki mimarlık
danışmanlan iyi edebilir.
Estetik kaygılan olan bir belediye başkanı, yanına este-
tik duyarlığı sivrilmiş bir mimar alarak beldesinin yollann-
da yürüyuşe çıksa, mimar rahatsızlıklan bir kağıda not
etse, ertesı gun o notlara dayanarak düzeltme, doğrultma,
güzelleştirme turlarına çıkılsa, çok şey değişmez mi?
Üstelik, büyük masraflara katlanmadan.
Çunkü, yapılan işlerin çoğu, sökme, kaldırma, küçultme
cinsinden hiç para istemeyen ya da, tellerin yer altına alın-
ması gibi, az parayla yapılabilecek işlerdir.
Ama, bu kaygıyı duyan belediye başkanı, onlara yar-
dımcı olacak estetik duyarlığı sivrilmiş mimar nerede?"
Kenti ilgilendiren her meselede Mümtaz Soysal'ın yuka-
rıda sorduğu soruya yanıt aramaya zorunluyuz. Belediye
yalnızca su. elektrik, kanalizasyon, otobüs, trafik demek
değıldir. Ayrıntılara inmesini bilen ve şehircilik estetiğın-
den haberdar insanlar bekleniyor. Örneğin ben hala me-
rak ediyorum şu Ankara'nın büyük caddelerinin başlarına
ve sonlarına dikilen heykel-anıtlara benzeyen ucubelerin
kimler tarafından yapılıp, kimin onayını alarak o noktalara
dikildiğini? Şehircilik adına da. estetik adına da birer utanç
yığınlarıdır bunlar Bu ve benzeri çırkinliklerin kaldınlması
için kent yönetimlerini zorlayacak kentli yurttaşlar aranı-
yor. Onları bulduğumuz zaman, Ankara Film Festivali'nin
sosyal ve ekonomik bütün sorunlan çözümlenmiş olacak-
tır.
6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM
FESTİVALrNDE BUGÜN:
Kızılırmak Sineması
11.30 "Lüks Otel" Yön. Dan Pita
14.00 "LûksOtel" Yön. Dan Pita
16.30 '"Ölümcöl Tango" Yön; Patoco Leconte
19.00 "Ölümcül Tango" Yön: Patrice Leconte
21.30 "Lüks Otel" Yön: Dan Pita
Kavaklıdere Sineması
11.30 "Shuru" Yön: Savi Gavison
14.00 "Shunı" Yön: Savi Gavison
16.30 "Sorumluluk Sorunu" Yön: Thomas Mitscherlich
19.00 "Çıplak" Yön: Alı Özaentürk
21.30 "Pazar Günü Çocukları" Yön: Daniel Bergman
Alman Kültür Merkezi
10.30 Llusal Kısa Film Yarışması (Video dalı)
14.00 Llusal Kısa Film Yanşması (Videodalı)
Fransız Kültür Merkezi
16.00 Düet Filmleri
17.30 "Sa>aş *e Banş" "Yergi ve Büyük Sonuçlar"
19.00 "Büvük Yanüsama" Yön: Jeaıi Renoir
Baydur'un yeni oyunu: Tensing
KültürServısi - Tiyatro yazınımızın son yıllardaki en
verimli yazarlanndan biri olan Memet Baydur. yeni bir
oyun yazdı: Tensing. Oyun, MitosBoyut Yayınlan'nca
yayımlandı. Tensing, Doğu ile Batı'nın anlayış ve yaşam
biçimleri arasındaki a_\nmlan ortaya kojan. bir tartışma
oyunu. Bu tartışma ek'seninin bir tarafında. Everest
Dağı'nın doruğuna çıkıp Everest Fatih'i bu nedenle "sir"
unvanını almış olan E. Hilary, diğer tarafında ise, ona,
yolculuğunda rehberlik yapmış. önceden Everest'in
doruğuna, babasıyla defalarca tırmanmış olan. Nepal'li
Tensing vardır. Hillary"nin bu başansı. yıllar geçtikçe
Nepal'in bu bölgesinm olumsuz etkilenmesine neden
olmuştur. Bütün dünyanın ilgisin çeken, bu nedenle de
turizme açılan bölge, sorumsuz, sevgisiz, anlayışsız uygar
turistlerce kirlenmiş, bozulmuş aşınmıştır. Oyun, "çevre"
sorunun. hiç düşünülemeyecek yerlere kadar
tırmanabileceğini gösterir.