Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmfivaz sahibi: Berin Nadi
Genel YayınYöneımeni:ÖzgenAcar • Genel Yayın
Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yavın
Danışmara: Orhan Erinç • Yazıişleri Müdürlen:
İbrahim Yıidız, Dinç Tayanç (Sorumlu).# Haber
Merkezi Müdürû: İpek Çaltşlar
• Görsel Yönetmen: Ali Acar •Dış Haberler: Er-
gun Balcı • Ekonomı. Abdurrahman Yıidjrun •
Istıhbarat. Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül-
kadir Yiicelman • Düzeltme Abdullah Yazıcı
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay • Haber Müdürü. Doğan Akın AtatürkBul-
\an No:!25, Kat:4. BakanJıklar-Ankara Tef 4195020(7 Hat). Telex: 42344, Fax:
44195027 •İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H.Zıva Blv 1352 S.2 3 Tel:4411220
Telex. 52359. Fax. 44191J 7 • Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğiu İnönü Cd. 119 S.
\ o : 1 Kat: 1. Tel: 3522550-35226O1-3522492. Tele\- 62155. Fa.v 3522570
Müessese Müdürü Erol Erkut •Koordınatöı
Ahmet Konıtsan •Muhasebe Büktıt Yene
• İdare Hüseyin Gûrer • İşletme: önder Çelil
• Bılgı-İşlem Nail fnal •Bilgısayar Sıstem
Mürüret Çiler • Reklam. Reba Işıtman
Y«>Tnıl»>aııveBa»sıı: YenıGun Haber Ajansı. Basıme Yajıncılık A Ş
Tûrkocağ Cad 39 41 Cagaioğlu 34334 Ist PK 246 îstanbıil Tel (0 2l2)5l20505<20hal)Telex 22246. Fax<0 212)5138595
2"ŞL'BAT1994 İmsak: 5. i 1 Giineş: 6.35 Öğle: 12.24 İkindı 15.2" Akşam. 17 59 Yatsı: 19 18
Karadam'94
başfadı
•Haber Merkezi
-Vakkorama tarafından
düzenlenen Karadam '94
Kayak Yanşlan. Uludağ'da
önceki akşam, Beceren
Pisti'nde Ingiliz Fox
Fireworks ekibinin havai fişek
ve lazer gösterileri ile başladı.
Ancak yoğun sis nedeniyle
oluşan kötü hava koşullan
yüziinden kayak yanşJan diin
sabah gerçekleştirilemedi.
Ajlan-Mine ikilisi ile Fatih
Erkoç. dün Karadam '94'e
katılanlara Büyük Otel
lobisinde müzik ziyafeti
çeküler. Hava koşullan
elverirse bugün rally
dünyamızın ünlü 10
şampiyonu, Karadam '94
"Şampiyonlar
Şampiyonasf'nda
otomobilleriyle yanşacakJar.
Emlakbank-
zedelere umut
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Emlakbank'tan
dövize endeksli konut kredisi
alan ve hükümetin
devalüasyon karanndan
sonra zor duruma düşen
" Emlakbankzedeler"
sonınlannın çözümü için söz
aldılar. DYP Genel
Merkezi 'negiderek
sorunlanna çözüm isteyen
Emlakbankzedelere, DYP
Genel Başkan Yardımcısı
Esat Kıratlıoğlu: Başbakan
Tansu Çiller'in. Emlakbank
Genel Müdürü Aydın
Ayaydın ile görüşerek
soruna çözüm bulması için
talimat verdiğini bildirdi.
Kıratlıoğlu. ""Sorununuzu
çözeceğiz. Pazartesi günü bu
konu halledilecek, o zamana
kadar sabredin" dedi.
PTT'ninbayram
hazırlığı
• ANKARA (AA) - PTT.
Ramazan Bayramf nda posta
hizmetlerinde aksakhklar
olmaması için şimdiden bir
dizi tedbiralarak vatandaşlan
uyardı. PTT'den yapılan
açıklamada, bayram
öncesinde gişelerin önünde
izdiham yaşanmaması için
tebrik ve hediyelerin en az 15
gün önce postaya verilmesi
Tstendi. Vaiandaşlara kolaylık
sağlamak amacıyla haarlanan
pul baskılı tebrik zarflan, APS
zarflan ve koli yollama
kutulannın satışlanna
başlandığı bildirilen
açıklamada. hediye
paketlerinin Ankara, İstanbul
ve İzmir illerinde '169 Alo
Posta', 'Kapıdan Kapıya
Teslim Servisı' ve "Sigortalı
APS' servısleriyle
gönderilmelerinin mümkün
olduğu hatırlatıldı.
KöksalToptan'ın
Japonya gezisi
• ANKARA (AA)-Japonya
hükümetinin davetlisi olarak
bu ülkede bulunan Köksal
Toptan, temaslannı
sürdüriiyor. Japonya gezisi
süresince Dışişleri Bakan
Yardımcısı Shozo Azuma,
Dışişleri Bakanlığı ve Dış
Ticaret ve Sanayi Bakanlığı
üst düzey yetkilıleri ve Keio
Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Yasuhiko Torii ile
görüşen Köksal Toptan,
pazartesi günü de Japonya
Eğitim ve Savunma
bakanlan ile bir araya
gelecek.
Yabancılara
I ANKARA (UBA)-Bazı
hak ve özgürlükleri tanıyan
İnsan HakJan ve Ana
Hürriyetlerin Korunmasına
Dair Sözleşme'ye ek 4
numaralı protokolün
onaylanmasının uygun
bulunduğuna dair kanun
dünkü Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
Tazepeynire
dikkat
• ŞANLILRFA(AA)-
Şanlıurfa ve yöresinde bahar
aylannda piyasaya çıkan taze
peynirin. Brucella hastalığına
yol açtığı belirtilerek.
vatandaşlann dikkatli
olmalan istenildi. Uzmanlar,
süt tüketiminin çeşitli
bakteriyel hastahklan da
beraberinde getirdiğini
hatırlattılar. Uzmanlar,
"Kaynatılmamış süt ve
pastörize edilmemiş taze
peynirden geçen Brucella
hastalığının belirtileri, aşın
yorgunluk, iştahsızhk ve buna
bağlı şikayetlerdir. Hastalık,
tedavi edilmemesi halinde
uzun yıllar bünyede
kalmaktadır. Bu nedenle, bu
tür şikayeti olanlann. hekim
kontrolünden geçmeleri
gerekir" dediler.
-f-
lanik Rüştiyesi'nde "Tanzimat
reformlan" uygulanıyordu.
Nazmi Efendi ailesi Selanik'te.
Vali Konağı'nın arkasında. Pa-
zar Tekkesi (Bugünkü Kasand-
ra) sokağında iki kath ahşap bir
evde oturuyordu. Gümrük Başefendisi olan
Nazmi Efendi. genç yaşında ıstifa edip.
emekliye aynlınca. ailenin geçim yükü kan-
sı Atiye Hanım'ın ve oğullannın sırtına kal-
mıştı. Altı kardeşin en küçüğü olan Sabiha
ilkokula henüz başlamıştı. O yıl. Selanik'in
çevrelerinde Bulgar ve Sırp çeteleri birbiriy-
le çatışıyor. evleri basılan köylüler şehre gö-
çüyor. Osmanlı idaresi buna seyirci kahyor-
du. İttıhat ve Terakki Fırkası ise. Paris'te
basılıp, kente gizlice sokulan gazete \e der-
gilerle, 1876 Anayasası'nın gen getirilmesi.
"Meşrutiyet'in yeniden ilanı. kapatılan
'Meclis'in yeniden açılması için gizli bir sa-
vaş venyordu.
SUNUŞ
Y/dM?
OGöi
Buyazı dizisi, annem hakkmda haztrlamış
oîduğum 300sahifelikbiryapıîtan aluınıış
parçalardanoluşuyor: "Annem Sabiha Sertel
kimdi, neferya&b?"Budizide Sabiha Sertel'in,
doğduğu Selanikkentmdekiçocnklnk vegenç
kızhkyaşamından, 1968 'deBakü'de ölümiine
kadarkiolaylardan ancakbazı bölümkr
aktarabüeceğim.
Romansıl ve tarihibiyografıniteliğindeolanyapıt,
bugazetecimizinözelyaşamı, siyasikavgaları
yamnda.yazûanndm veyapıtlarmdanözeiîeride
içermektedir. Bu dizide, ancak Türk basın tarihinde
önemlibiryeriolan Sabiha Sertel'inyaşammdm bazı
sahneleriaktarmak mümkün olacak. Selanik 'tekiaile
yaşamındanbaştayarak, 1920'liyıllarda "ResimS
Ay"dergismde deştiğisosyalyaralardan, Naztm
Hikmet ve Zekeriya SertePleberaber verdiği
savaştan, 19401ıyûlarda Tangazetesindeyaptiğı
demokrasimücadeksine venihayet Azerbaycan 'daki
yaşammdan aktardığımparçatan Ugiyle
okuyacağınızı umuyorum. Hikayeningerisini,
yakında Yapt veKredi Yayınları tarafından
yayımlanacak kitapla bıdacaksınız.
Zorla
çarşaf
giymişti
Selanik'teesenhürriyetrüzgarlan
küçük Sabiha'yı heyecanlandınyor!
İşte küçük Sabiha ilkokula başladığı yıl.
Selanik böyle bir hava içindeydi. Ablası ona
zorla bir kara çarşaf giydirerek Selanik
Rüştiyesi'ne götürmüştü. Bu okulda eğitim.
'Tanzimat reformlan'na, o gün Selanik'te
esmekte olan uygarlık. özgürlük ve eşitlik
havasına uygun bir şekilde yapılıyordu.
Açıhş günü müdür bey bir konuşma yap-
mış, "Sizler yeni dönemin cocuklartsnuz.
Tanzimattan bu \ ana toplumumuz, kültürü-
müz yeni bir aşamaya girdi... Osmanlı toplu-
munun ilim >e irfan dünyasına açılması, ce-
halete son verilmesi zamanı gelmiştir. Bu bil-
gileri edinmek bir yurtseverük göre>idir" de-
mışti.
Bundan sonrasını kitaptan okuyabm:
Anne beni de beraberinde götür!
"İkinci ders yılının sonuna doğru. Sabiha'-
nın yazdığı şiirler ve küçük hikayeler okulun
dcrgisinde çıkıyordu. Henüz 8 yaşındavdı.
Ders çalışma biçimi annesini hayretlere dü-
şüriiyordu. Değişik derslerin defterlerini önü-
ne açıyor. biraz birine, bira/ ötekine yazıyor-
du. Otunıp, bir dersi başından sonuna kadar
yapmak alışkanlığı yoktu. Bir gün yine böyle
defterleri önüne açmış. çalışıyordu. Mutfak
masasına güzelce yayılmıştı. E>de valnızdı.
Sıkıntüı bir sonbahar akşamıvdı. Hava er-
kenden kararmıştı. Sabiha sanki bir fırtına-
nın kopacağını, bir şeyler olacağını hissedi-
yor gibiydi. Birden kapı açıldı. içeri babası
girdi. Sabiha'yı yalnız göriince öfkeyle sordu:
- Annen yok mu?
-Yok.
-Nerde?
- TeyzemJer Yalılar'da bir eve taşımyorlar.
Annem onlara yardıma gitti.
- Bu saate kadar kalınır mı?
- Daha saat 6, merak etmeyin annem gelir
şimdi.
Sabiha ödevlerini hazırlamaya devam etti.
Ama babası kabına sığmıvor. mutfakfa beş
aşağı, beş yukarı dolaşıyor.
- Nerde kaldı bu kaduı? diye söy lenip duru-
yordu. Nihayet, saat 8'e doğru kapı açıldı,
Atiye Hanım içeri girdi. Girmesiyle de kızıl-
ca kıyamet koptu.
- Nerdeydin bu vakte kadar?
- Faize taşınıyordu. Ona yardıma gittim.
Dönüşte tramvaya binmekte zorluk çek-
tim...
- Sus... N'amuslu kadmlar gece yanlanna
kadar sokakta kalmaz!.. Kahpe!..
Nazmi Efendi hiddetle yanındakı iskemie-
yi yakaladı. kansının üzerine yürüdü. Sabi-
ha korkusundan kendinı minderin üstüne
attı. Daha fazlasını görmemek. duymamak
için başını yastıklann altına sakladı. Birden
bir sessizlik oldu, sonra babasının sesini
duydu.
- 'Boş'sun, 'boş' düştûn.. 'boş'!..
Atiye Hanım hiddetle:
- Ben artık gidiyorum, dedi ve eşyalannı
topiamak üzere yukarı katı çıktı. Sabiha he-
men arkasından koştu:
• Sabiha'nınaltı
yıllık
Rüştiye'yi
bitirdikten sonra
gitmeye başladığı
"Terakki
Mektebi" bir
devrim
merkeziydi.
Burada. Paris'te
basılıp, gizlice
Selanik'e sokulan
gazete ve dergiler,
elden ele
dağıtılıyordu.
Batıdan esen
rüzgarlara açık olan
buşehirde
Sabiha
henüz 14
yaşındaydı.
Günün olaylan,
okulu ve
beklenmedik bazı
olaylar onu devrim
hareketinin içine
itmişti.
Mecdi Eren - Sabiha Sertel'in küçük ağabeyi Ative Hanım - Sabiha'nın annesi
Sabiha da, ağabeyi gibi devrimin her an
patlak verebileceğini düşünüyordu. Nitc-
kim bu konuşmadan bir iki hafta sonra. 20
Temmuz 1908 sabahı kütüphaneye _gittiği
vakit herkesi heyecan içinde buldu. Oğren-
ciler duvarlarda Abdülhamid'i yeren afişler
görmüşlerdı. Bir çoklannın üstünde, "Ya-
şasın Vatan, Kahrolsun Sultan" yazılıydı
Söy lentılere göre İttihat ve Terakki Cemi-
yeıi. o günü devrim günü ilan etmişti. Zaten
Sultan, Manastır'da "Meşrutiyet istiyoruz"
diye ayaklanan Müslümanlann isyanını
bastıramamıştı.
Sabiha, o akşam eve döndüğü vakit bü-
yük bir sürprizle karşılaşacaktı. Kapıyı
açan, annesi değil. İstanbul'da tahsilde bu-
lunan ağabeyi Celal'di. Sabiha büyük bir
sevinç çığlığı kopardı:
- Ağabey. ne vakit geldin? Seni hangi rüz-
gar buraya attı?
- Hangı rüzgar olacak. devrim rüzgan.
Hem sen benim dört yılda eğitimimi bitire-
bileceğime inanmıyor musun? Dört yıl oldu
ben burdangideli. Orada biravukatyaaha-
nesi açmış olduğum için ışi uzattım. Ama
böyle günlerde Selanik'ten uzak olmak
olası mı?
İstanbuTda
telaş
Sabiha Sertel- İlkokul sıralarında Nazmi Efendi - Sabiha'nın babası
naydı. Sabiha ile annesine de bir oda bulıın-
muştu. Ana kız. içinde iki karyoladan baş-
ka bir şey bulunmay an bu fakir oda\ a girdi-
ler. Atiye Hanım kızına döndü:
- Zalim yine bir zalime giriftar olur ahir.
Elbette olur e\ vıkanın hanesi viran.
Lzun süre
babasını
gönnedi
Anne
benide
götür'
- Anne beni de götür. Beni burda bırak-
ma...
Bu olay. küçük kızın yaşamında ilk bü-
yük dram. ilk ruh sarsıntısıydı. Aksi gibi o
akşam Meediağabeyi de biraz geç kalmıştı.
O gelir gelmez. Atiye Hanım oğlunu ağabe-
yinin evine gönderdi, yardım istedı. Ertesi
sabah Haiit dayı gelip. onlan aldı. ana kız
kentin arka mahallelerinde, dedelerden kal-
ma eski. köhne bir köşke taşındılar. Bu her
odasında bir ailenin oturduğu büyük bir bi-
Bu göçle Nazmi Efendi ailesi tam olarak
bölündü. Sabiha uzun süre babasını görme-
di. Görmek de istemedi. Ağabeylerinden.
babasının artık daha da çok içtiğini. bazı
akşamlar eve de gelmediğını duydu.
Devrim heyecanı gençliği sarmıştı
Sabiha'nın altı vıllık Rüştiye'yi bitirdik-
ten sonra gitmeye başladığı "Terakki Mek-
tebi" bir devrim merkeziydi.
Burada. Paris'te basılıp. gizlice Selanik'e
sokulan gazete ve dergiler, elden ele dağıtılı-
yordu. Pans'te Ahmet Rıza'run çıkardığı
"Meşveret" dergisınde. Doğu kültürü koru-
nurken. Batı'dan pozitif bilimlerin alınması
gerektiği ılen sürülüyordu. Adını, "ittihat
ve Terakki Fırkası"ndan alan Terakki
Mektebi'nde eğitim bu ilkeye dayanışordu.
İstanbul'da. Abdülhamit'i de\irip "Meclisi
Mebusan"ı (Millet Meclisi'ni) yeniden açtı-
rmak için çeşitli siyasal oyunlara baş\ urul-
muş. pek çok kimse zindanlara atılmış. sür-
günlere gönderilmişti. Nihayet 1907'de
"İttihat ve TerakkT'nin merkezi Selanık'e
nakledilmişti.
Burası Babıali'den uzaktı. Yabancı
konsolosluklar de\rim eylemini destekli-
yordu. Nıspı bir özgürlük vardı Batı'dan
esen rüzgarlara açık olan bu şehirde. Sabiha
henüz 14 yaşındaydı.
Günün olaylan. okulu \e beklenmedik
bazı olay lar onu devnm hareketinin içine it-
mişti. Yaşının üstünde fikirler ve bilgıler
edinmeye başlamışlı.
Sabiha ile Mecdi eve. ellennde gızli be-
yannameler. üzerinde. "Kahrolsun Abdül-
hamit. yaşasın hürriyet" yazılı afışlerle gel-
dıkçe. Âtıye Hanım'ın yüreği tıp tıp atıyor:
- Aman evlatlanm. sız siyasete kanşma-
yın, başınız belaya girer. diyordu.
Onlan devrim eyleminin dışında bıraka-
mayacağını biliyordu, çünkü Selanik'te ar-
tık ok \a\dan çıkmıştı... Devrim heyecanı-
na kapılmış olan gençliği durdurmak olası
değildi. Atiye Hanım da. "özgürlük". 'eşit-
lik'. 'ınsanal' bir düzen için yapılan bu sa-
vaşı destekliyor, ancak çocuklan için kor-
kuyordu.
Sabiha annesinin bekledıği gibi Rüştiye'-
yi başanyla bitirmişti. Okulun dergisinde
yazılannın çıkmasıyla övünüyor; okuduk-
ça. okuma aşkı ve he\esi artıyordu. Bütün
bu başanlara rağmen Atiye Hanım durum-
dan çok memnun değıldi. SoranJara kızrnı
şöyle anlatıyordu:
- Her şeyde müfrittır. Okumaya başladı
mı, 12 saat okur. yemeğe bile inmez. Onu ev
işıne bir türlü alıştıramıyorum. Beni kandır-
mak için gergefe oturuyor. kitabını gergefın
altına gizliyor. Ben odadan çıktım mı gerge-
fı atıyor. El işine ve e\ ışıne hiç ehemmiyet
\ermi\or.
Bir gün de Sabiha. annesiyle ablası ara-
sında şöyle bir konuşma duymuştu. Annesi
soruyordu:
- Fatma. bu Sabiha nasıl evlenecek? Dikiş
bılmez, )emek pişırme\ı bilmez. Böyle bir
kızı kım alır? Sabıha'dan 19 yaş büyük olan
ablası ce\ap vermişti:
- Ben de Sabiha'vı düşünüvorum, anne.
Okusun öğrensın. ıvi. Ama bir genç kız bir
evi e\ınp. çe\ırebılmelı. Ya Sabiha!..
1908 devrimi
nasıl
patlak verdi?
Bu bölümü. bu dızıye kaynak oluşturan
kitaptan olduğu gibi aktamorum:
Fatma ablanın eundeki sohbetten henüz
bir kaç gün geçmişti. Sabiha ile Atiye
Hanım. henüz \emek masasına oturmuş-
lardı kı ıçenye. elinde gazetelerle Mecdi
ağabe\ girdi.
- Anne. Subıha. ne duruvorsunuz? Dev-
rim başladı.
- Ne oldu oğlum. ne var, anlat!
- MahirPaşa heyetinden Hakkı Bey öldü-
rüldü.
- Neolmuş. Hakkı Bev öldürüldüysedev-
rim mı bdşladı'?
- Anne sen anlamışorsun. Mahir Paşa'yı
Selanik'e Sultan gönderdi. orduvu kontrol
altına almak ıçın. Ama şımdi ordu ona da
başkaldınyor. Bak göreceksın bunun ar-
kasından daha neler olacak.
İki kardeş beraberce içen girdiler, Sabiha
sordu:
- Ey anlat bakalım, İstanbul'da ne var ne
yok?
Celal, kız kardeşini güzelce bir süzdü. Ço-
cuk bıraktığı Sabiha büy-ümüş, sanki bir
genç kız olmuştu. Gür siyah saçlan eskisi
gibi güzel. derin siyah gözleri biraz daha an-
lamlıydı.
- İstanbul'da telaş var. Sultan ipin ucunu
elinden kaçırmış görünüyor. Onun için de
boyuna azlediyor, sürgüne gönderivor.
Makedonya'da yalnız kentlerde değıl, köy-
lerde de isyanlar patlak verdi. Firzoski'de
şehre inen köv Iüler. "Meşrutiyetin geri geti-
rilmesini istiyoruz" diye bağırmışlar. Koso
Valisi Mahmut Şevket Paşa. Gali Bey'ı du-
rumu kontrole göndermiş. Gali Bey hiç bir
şey yapmamış. Gali Bey Ittihatçı, dunımu
merkeze bildırmiş. Ben oradan öğrendim.
Ona sorarsan Mahmut Şevket Paşa da biz-
den.
- Demek şimdi sen de İttihatçısın?
- Ne sanıyorsun? Biz Selanik'te devrimci
gençler olarak yetiştik. Mason localanna
girdik. Bu İstibdat çok sürmeyecek. Cemi-
yet. "meşrutiyet"i ilan etmeye hazırlanıyor.
Eğer Makedonya'da meşrutiyet ilan edilir-
se, bunun bütün memlekete yayılacağı dü-
şünülüyor. Bu sözleri. o sırada merdivenler-
den aşağı inen Atiye hanım da duymuştu.
- Ne dıvorsun oğlum. bütün bunlar ger-
çek mi? Karanlıklar aydınlığa çıkacak mı?
- Valide hanım, ihtilal 20 Temmuz 1908'-
de ilan edıldı. O günden beri Makedonya
ıvice kanştı. 21 temmuz sabahı yabancı
basın. Manastır'da isyanı bastırmaya gön-
derilen Müşir Osman Paşa'nın kaçınldığını
haber verdi. Artık Selanik'te bütün mey-
danlarda. kahvelerde. mekteplerde Abdül-
hamit aleyhine nutuklar çekilıyor. halk is-
yana çağınlıyor.
- Peki. polıs?.. Aman Allahım!.
- Polis hiç bir şey yapamıyor, çünkü her
afışin. her konuşmacının etrafında silahlı
subaylar beküyor. Subaylann çevirdiği
çemberler polisleri korkutuyor. Zaten Sela-
nik'te polis sinmiş durumda.
YARIN: Ya$asın hürriyet
Raif Dinçkök'ün cenaze törenine Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Çiller de katıldı.
RaifDinçköktoprağaverildi
Spor Servisi - Fenerbahçe Kulübü eski
başkanlanndan Raif Dinçkök. dün Teşvikiye
camiinde kılınan öğle namazından sonra
toprağa verildi. Türk Tekstil Sanayiı'nin önde
gelen isimlerinden biri olan Dinçkök'ün cenaze
töreninde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
ile Başbakan Tansu Çiller'in yanı sıra Futbol
Federasyonu Başkanı Şenes Erzik. Fenerbahçe
Kulübü Basın Sözcüsü Erol User. tşadamı
Vehbi Koç, Devlet Bakanı Yıldınm Aktuna,
İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul
Emniyet Müdürü Necdet Menzir, DYP
İstanbul Beledıye Başkan Adayı Bedrettın
Dalan. ANAP İstanbul Belediye Başkan
Adayı İlhan Kesici de hazır bulundu.
AKKÖK Şirketler Grubu Yönetım Kurulu
Başkanlığını yapan Raif Dinçkök (82) uzun
zamandır çekmekte olduğu zatürreeye y enık
düşerek önceki gün sabaha karşı yaşamını
yitirmişti.
Dildekiyozlaşmaya
karşıkampanya
İstanbul Haber Servisi - Ata-
türk Kültür. Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Türk Dil
Kurumu Başkanbğı yazılı bir
açıklama yaparak. "Türk di-
lindeki yozlaşmaya karşı kam-
panya" başlattıklannı açı-
kladı. Yabancı sözcüklerin
"Salgm hastalık" gibi
yavıldığına dikkat çekilen açı-
klamada, "Şov" kelimesinın
>erine. "gösteri". "şovmen"
yerine. "gösteri adamı". "talk
şpv" yerine. "çene yanştırma"
kelimelerinin kullanılması gibi
öneriler yer aldı.
Türk Dil Kurumu Başkan
vekili Prof. Dr. Ahmet Ercila-
sun imzasıyla yavınlanan açık-
iamada. son zamanlarda dili-
mize karşı umursamazlık ve
duyarsızlık içinde bulunuldu-
ğuna dikkat çekilerek, "Batı-
dan giren kelimeler dilimizi ya-
ban otu gibi sarmakta, dilimi-
zin güzel kelimelerini unuttur-
makta ve kovmaktadır. Gün
gecmiyor ki, batının yeni bir
kelimesi dilimize arz-ı endam
etmesin. Oralardan insan-
iarunıza ve Özellikle gençleri-
mize sirayet eden bu kelimeler
salgın bir hastalık gibi her ta-
rafı sarmakta. bir y andan dili-
mizi zay ıflatırken, bir y andan
da onun güzelliğini bozmak-
tadır" dendi.
Atatürk'ün devimıvlc "DUi-
mizi kutsal bir hazine " sayan
tüm aydınlann duyarlı olma-
ya çağınldığı açıklamada
karşılaştırmah ilginç örnekler
verildi. Bu örneklere göre ya-
bancı kelimeler ile kullanılma-
sı istenen Türkçe karşıhklan
şöyle:
" Şov": Gösten. "Şovmen":
Gösteri adamı, "Vanmen şov":
Tek adam göstensı. "Şov yap-
mak": Gösten vapmak. "taîk
şov": Çene yanştırma. "Talk
şovcu": Çene vanştırıcı. "Şo>-
nım": Sergi evi, "Sentır": mer-
kez, "Çek etmek": yoklamak.