Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 23 ŞUBAT1994 ÇARŞAMBA
KULTUR
'Günden Kalanlar' ve 'Shadowlands'le yine kendinden söz ettiren Anthony Hopkins:
'Budüşbirazsürermi?'Kfiltür Servisi - Charlie Chaplin'in
"Uınelight" fılmini ilk izlediğinde. 15
yaşındaydı. Chaplin'in yalnızhğı ve
başansızlığıyla kendini özdeşleştirdiği,
Clâire Bloom'un mükemmelliğinden
kendine bir ideal ve hayal dünyası ya-
rattığı fılmi 15 kez daha gördü. Ünlü
olmalıyım diye düşündü; Claire Blo-
otn'la tanışmak için...
Anthony Hopkins Bloom"la 20 yıl
sonra, başrollerini paylaştıklan "A
Doll's House" oyununda tanıştı. O za-
mana kadar Bloom'a olan 'aşkı' kül-
lenmişti ama, artık ünlüydü. Uzun
yolculuğu, hayalperestleri yıllardır
Hollyvvood filmlerine çeken bir övkü-
ye dönüşmüştü. Şimdi, 56 yaşında,
inanmanın gücüne inanıyor. Bir şevi o
kadar çok isteyebihrsen. o zaman o is-
teğin gerçeğe dönüşebileceğini biliyor.
Ama 'yazgı'nın ne zaman işe kanşa-
cağı, hâlâ bir şüphe içinde: Hâlâ
Tanrı'nın bana sesienip, 'Sen ne
yaptığını sanıyorsun?Çabuk Port Tal-
bot'a dön. Bir yanlışlık oldu. Biz Tom-
kins'i anyorduk. Hopkins'i değil...'
demesini bekliyorum."
Bu >ıl Fmma Thompson'la başrolle-
rini paylaştığı yeni James Ivory yapırru
"Günden Kalanlar"da canlandırdığı
uşak rolüyle yıne adından söz ettir-
meyi başaran (bu arada bir de Debra
Wingerla oynadığı "Shado»iands"
var) Anthony Hopkins, her ne kadar
İngiliz İmparatorluğu'nun şövalyele-
rinden biri de olsa yaşamını Los Ange-
les'da sürdürüvor.
A
hony, bütün zamanını bazen piyano-
nun başında. bazen yerde uzanmış re-
sim çizerek bazen de ormanda tek
başına yürüyüşlere çıkarak geçirirdi.
Arkadaşı yoktu. "Çok uzaklarda bir
adadan, kocaman bir dürbünle dünyaya
bakar gibiydim" diyor Anthony Hop-
kins.
Altı yaşında zatürreeye yakalanmış.
Bütün yazı, yatakta geçirmiş. Radyo-
da Bing Crosby'nin "Deep in the Heart
of Texas" ya da "You Are My Sunshi-
ne" şarkılannı dinleyerek. büyükba-
basının getirdiği Amerika'yla ilgili ki-
taplanoku>arak...
Ertesi yaz, "güçlü, yakışıklı" Ameri-
kalı askerler kasabaya geldiğinde, as-
kerlerin küçük çocuklara fırlattığı tar-
netmen. Sahnede öylece duran Ant-
honv Hopkins, belki de yaşamında ilk
defa kendine güveniyordu. Sonunda
yapabıleceğım bir şey buldum diye dü-
şündü. Tabiı bir de "Şimdi gösterece-
ğim onlara..."
I955"te, James Dean'ın öldüğü gün.
CardifTteki Müzik ve Sahne Sanatlan
Koleji'ne girdi. Askerliğini yaptıktan
sonra da en başanh öğrencileri arasına
gırdiğı Kraliyet Akademisi. Alkolle bu
dönemde tanıştı. Her gece içki içiyor,
gündüzleri kafein tabletleriyle a>akta
duruyordu.
I965'te. Olivier'ye prova yapma
olanağını elde etti. Provadan bir gece
önce. Laurence Olivier'nin oynadığı
"Othello"yu ızlemişti. "Shakespeare'-
yoktu. Küçük roller oynarken ise ilgi
odağı olmayı istiyordu. 1973 yılında
"MacbenY'i ovnarken, "The Misanth-
rope" ovununda küçük bir role alındı.
Oyununyönetmeni.Hopkins"in"nıuh-
teşem ve zalim" diye tanımladığı John
Dexter"dı ve provalar sırasında oyun-
culara cehennem azabı çektiriyordu.
Hopkins, yeter diye düşündü, daha
fazla katlanmayacağım. Ve sözleşme-
sini yanda keserek tiyatroyu terketti.
Olivier, Hopkins'in Burton gibi ola-
cağından korktu; kendi sahnelerinın
ancak öğle öncesi çekilebileceği kadar
sarhoş gezineceğinı düşündü. "Benim
yaptığım da aşağı yukarı buydu zaten"
diyor Hopkins.
Broadvvay'de sahnelenen "Equus"
hareket ediyor."
Hopkins;
i "A BridgeTooFar'V'Ma-
gic", "Chaplin" ve "Shadowlands"
fılmlerinde yöneten Richard Attenbo-
rough. "Ne kadar yumuşak, ne kadar
rahatlatıcı da olsa, içinde patlamaya
hazır bir bomba olduğunu hissediyor-
sun. sanki bir an ekran paramparça ola-
cakmış gibi. Anthony'de var bu; ama
pek çok iyi sanatçıda. sinemanın önde
gelen pek çok yıldızında yok doğrusu."
Başka oyunculara
gönderme yapıyor
Mesleğinin başındayken, Anthony
Hopkins'i en çok uğraştıran ve düşün-
düren, tekniğiydi. Ama artık insan de-
taylanna yakalamakta ustalaşan gö-
züne ve mimiklerine güveniyor.
Çocukken, sinemadan çıktığında
Bogart gibi konuşur, Cagney gibi yü-
rürdü. Artık oynarken. başka oyuncu-
lara gönderme de yapıyor: "Howards
End" fılminde, canlandırdığı Henry
Wilcox"un Margaret'e (Emma
Thompson) bakarken kendini kaybet-
mesi anı, "Ship of Fools" fılminde Os-
kar NVerner'ın Simone Signoret'ye ba-
karken kendini kaybettiği ana bir gön-
derme içeriyor. "Kuzulann Sessizliği"
fılmindeki avare yürüyüşü, Marlon
Brando'yu anmak için. "Amerikaıt
fibnlerini izlememiş olsaydım" diyor
Hopkins, "oyuncu olmayı düşünmez-
dim."
nthonyHopkins'in
ismi, İngiliz tiyatrosunda çok
sık sorulan bir soruya yanıt
oldu çok geçmeden:
'Olivier'nin yerini kim
alacak?"
Los Angeles, yaşamı boyunca iki şe-
yi, tanınmak ama aynı zamanda özgür
olmayı isteyen ünlü oyuncuyu yeterin-
ce hoşnut ediyor.
1970'lerin ilk yansında oraya ilk
yerleştiğinde, söylentiye göre "üzerine
çiçekli bir gömlek giyip. tekilayı keşfet-
mişti"... Hopkins, tekilayı keşfetmekle
kalmamış. alkolik olmuştu. "Denizle
konuşurdum" diverek anımsıyor o
günlerini. "Deniz de karşılık verirdi
bana."
Kötü seçimler, kötii filmler
Bugün kazandığı olağanüstü ba-
şanya karşın, ünlü İngiliz tiyatro ve si-
nema sanatçısı Sir Laurence Olivier'-
nin "mirasçBi" gözüyle bakılan Hop-
kins'in meslek yaşamında kötü seçim-
ler de oldu. Bir örnek vermek gerekir-
se; Suzanne Somers'la birlikte o>-
nadığı "HoUyvvood YVives". Hopkins'-
in potansiyeline uygun bir fılm değildi
kuşkusuz.
Ama 1991 yılında Jonathan Dem-
me'in gerilim fılmi "Kuzuların Sessizli-
ği"ndeki kompozisvonundan sonra
(bir de Oscar aldı) Anthonv Hopkins
her fılmde yeteneğini sergıleyebileceğı-
ni kanıtladı. Bu fılm ve yine büyük ba-
şan kazanan "Hovvards End'Men son-
ra, Hopkins, Hollywood'un vazgeçıl-
mez yıldızlan arasına girdi. Son iki fıl-
mi. "Günden Kalanlar" ve Sir Richard
Attenborough'nun v önettiği "Shadov*-
lands"de gösterdiği başan ise, zaten
vazgeçitmez olan Hopkins'in "Holly-
wood iktidannı"nın artık sarsılmava-
cağı yolundaki inancı güçlendinyor.
Geçenlerde. bir arkadaşı "Tiyatroya
dönüp biraz ciddi iş yapmanın zamanı
geldi" demış Hopkins'e. "Bambi gülü-
cüğü" dediği ifadeyle, "Çek ellerini
üzerimden yoksa yumruğu yersin" diye
söylenmiş Hopkins, içinden...
31 aralık 1937'de doğan Anthony
Hopkins. aılesının tek çocuğuydu. Ço-
cukluğu, babasının fınncı dükkanının
üzerindeki evde geçti. Azmi ve yapay-
lıktan hep kaçınması. babasından ge-
çenhuylan belki.
"Fmncılar delidir" dermiş babası,
"çünkü hiçbir şeyin sonucunu asla ga-
ranti edemezler." Dick Hopkins, oğlu-
nu pek anlayamazdı. Küçük Ant-
çınlı ve vişneli çikletler değil. askerlerin
enerjisi kalmış belleğinde. "Benim
içimde geniş, açık ve kocaman şeylere
karşı bir özlem duymama neden oldu
bu. Küçücük kasabalan, daracık so-
kakları, ufak kibarlıkları olan kendi ül-
keme asla sığamayacağım duygusu..."
Richard Burton gibi olmak...
Anthony Hopkins. Cissie Jenkins'in
kapısını çalıp Jenkins'in "kasabanın en
ünlü adamı" olan kardeşi Richard Bur-
ton'dan bir imza istediğinde. 15 yaşı-
ndaydı. Eve dönerken. Burton Jagu-
ar'ıyla Anthony "nin önünden 'gaz-
layarak' geçti. "Ne kadar muhteşem"
diye düşündü Anthony. "Keşke ben de
onun gibi olabilsem..."
Hopkins'in anne babası, oğullanru
yatılı okula göndererek, yalnızlığına
bir son verebileceklerini düşündüler.
Ama tam tersi oldu. Orada geçirdıği
beş yıl, "yaşamuun en yoğun
yalnızlığını geçirdiği bir süreçti."
Evde pi>ano çalıvordu. "Çık şu ev-
den. Git biraz arkadaş edin" diyordu
babası.
Sonunda kasabanın tiyatro toplulu-
ğuna girdi:
"Rol yapabilir misin?" diye sordu yö-
den hangi oyunu sunacaksın?" diye sor-
du Olivier.
Hopkins "Othello" diye yanıt verdi.
Olivier, gülümseyerek "Çok cesursun
doğrusu" dedi. Provadan sonra, Olivi-
er, şöyle dedi Hopkins'e: "Bu gece
uykularımın kaçacağını sanmıyorum
ama korkunç derecede iyivdin. Bizimle
çaltşmak ister misin?"
Anthony Hopkins'in ismi, İngiliz ti-
yatrosunda çok sık sorulan bir soruya
yanıt olmuştu çok geçmeden: "Olivi-
er'nin yerini kim alacak?"
Hopkins çok yetenekli bir tiyatro-
cuydu ama her gece aynı rolü can-
landırmanın sınırîarıyla örülü tiyatro
sahnesi, ona fazlasıyla dar geliyordu.
Ayrıca herkesin göklere çıkardığı per-
formansı. kendine göre yetersizdi:
"Shakespeare o kadar zor ki... Ben ba-
şarısızlığı hiç sevmiyorum. Sinemada
da başarısız olabilirsin ama en azından
orada senin o an başaramamanı izley en
etten kemikten insanlar yok."
1971 yılında "Dantön'un Ölümü"
oyununda Danton rolünün kendisin-
den alınıp Christopher Plummer'a ve-
rilmesine çok kızdı. Olivier'ye nedeni-
ni sorduğunda. "Çünkü o bir yüdız.
Ama sen değüsin" yajutını aldı.
Büyük roller istiyordu, ama cesareti
oyununda kendini kabul ettirdikten
sonra, California'ya taşındı Hopkins.
1970'lerin ilk yansıydı ve artık alkol.
yaşamının vazgeçilmez bir parçasıydı.
"Delirmiştim, yorgundum ve korkuyor-
dum" diyor Hopkins. "Karım da ben-
den korkuyordu." Jenni Hopkins, 1975
yılında "herşeyi gözden geçirmek için"
Londra'ya döndü. O gecenin sabahı.
Hopkins kendini Arizona Phoenix'de
oraya nasıl geldiğini bilmediği bir otel-
de buldu.
Los Angeles'a döndüğünde, sinema
oyuncusu Michele Lee'nin evindeki
bir partiye gitti ve sabaha kadar pi-
yano çaldı. Uyandığında piyanonun
altına çökmüştü. Ertesi gün Alkolü
Bırakma Derneği'nin ofislerinden bi-
rine gitti. Ve bir daha hiç içmedi.
Alkolik günlerinde, "yıımuşak ama
aynı zamanda çok vahşiydi". kendi de-
yimiyle.
O vahşeti taşımıyor artık, ama hala
çift kişilikli. Bir an emekli olup, herşeyi
bırakmayı tasarlıyor, bir an işini kor-
kunç derecede ciddiye alıp kaygılı bir
kişiliğe bürünüyor.
Sinema sanatçısı Lauren Bacall.
Anthony Hopkins'i "sönmemiş bir vol-
kan"a benzetiyor. "Patlayıp da dışına
taşmıyor lav, ama kendi içinde sürekli
H opkins'in yaşamı.
hayalperestleri yıllardır
Hollywood filmlerine çeken
bir öyküye benziyor... Şimdi,
56 yaşında, inanmanın gücüne
inanıyor. Bir şeyi o kadar çok
isteyebilirsen, o zaman o
isteğin gerçeğe
dönüşebileceğini biliyor. Ama
•yazgı'nın ne zaman işe
karışacagı, hala bir şüphe
içinde...
Çok uzun bir zamandır, "hit" ola-
cak bir fılmde oynamayı düşlüyordu.
Bu potansiyeli. "Kuzuların Sessizliği"-
nde gördü.
Filmde sapıkla kadın polis arasında-
ki ilişkinin, her türlü kuralı altüst ettiği-
ni söylüyor Hopkins: "Bu adamın
yanına başka hiçbir adam yanaşmıyor.
Onun için bir kadını yolluyorlar ona..."
Aynca bu tip canilere ilgı duyuyordu.
onlann korkunç yalnızlığını anlaya-
biliyordu.
Aşması gereken,
> alnızca Kendisi
Bir sonbahar günü, New York'ta,
Alan Parker'ın yeni fılmi "The Road to
Welville"deki rolü için uzattığı sa-
kallanyla pek tanınmayan Anthony
Hopkins, bir kitapçıya giriyor. Az
sonra, "Günden Kalanlar" fılmi için bi-
let kuyruğunda bekleşen, Hopkins'in
de önünden geçtiği kalabalıktan sa-
kallı da olsa kendisini tanıyan insan-
lar, peşinden gidip kitapçının camına
yapışıyor.
Çok kanşık bir kalabalık. Işçiler,
çocuklannın elinden tutmuş genç an-
neler, Burberry pardösü giymiş bir
adam, İngiliz bir fotoğrafçı. Doğrusu,
Hopkins'in sinema izleyicisi de işte bu
denli kanşık. Çünkü "Kuzuların Ses-
sizliği" ile "Howards End" arasında.
dağlar kadar fark var. Ama Hopkins.
artık mesleğinin öyle bir noktasındaki,
aşması gereken tek kişi, kendisi...
'Yaşamı seviyorum'
"Yaşamı seviyorum" diyor Hopkins.
"Başka ne var ki? Hiçbir şey kaunıyor
geriye. Karanlık olacak ve h'erşey bite-
cek. Müthiş bir rahatlık. Ne yani? Pek
bir şey yok gerçekten de. Bu insanı ra-
hatlarıy'or."
"Yaşamın bir düş olduğuna gittikçe
daha çok inanıvorum. Bana olanlar ke-
sinlikle bir düş bir kere... Biraz sürer mi
bu düş dersiniz?"
Kendi çizdiği yolda yürüyorKültür Servisi - Sinema izleyicisi, onu 1980"li
yıllann başındaki rolleriyle anımsay acaktır: "L'r-
ban Cowboy"da, genç bir subaya aşık olan bir
fabrika işçisini canlandırdığı "An Offıcer and a
Gentieman'Ma, ölümcül bir hastalığa yaka-
lanmış genç anneyi oynadığı "Terms of Endear-
ment"da... Ancak Debra VV'inger'ı "Hollyvvood
tarzı" bir oyuncudan farklı kılan başka önemli
rolleri de vardır ki bunlar pek bilinmez: Türkiye
sinemalannda da gösterime giren "Everybody
VVins", "Mike's Murder" ya da "VVilder Na-
pabn" gibi. Ünlü İtalyan yönetmen Bernardo
Bertolucci'nin Paul Bowles'un otobiyografık
özellikler taşıyan romanı "Çölde Çay"dan sine-
maya uyarladığı, Debra NVınger'ın da başroller-
den birini üstlendiği fılmi bile pek geniş bir kitle-
ye ulaşmış değil.
Ancak şu sıralar Debra VVinger'ın adına daha
sık rastlayacağız gibi: Yeni fılmi "A Dangerous
Woman"da, her ne kadar fılmin kendisi eleştir-
menleri pek tatmin etmediyse de duygusal so-
runlan olan ve şiddete başvuran Martha rolün-
de çizdiği kompozisyonla büyük beğeni kazandı
Winger. Bu rolü için çeşıtli ödüller ve adaylıklar
(aralannda bir de Altın Küre var) alan Debra
Winger'in şu sıralar adından çok söz ettiren bir
dığer v eni fılmi, Türkiye si-
nemalannda da yakın bir
gelecekte izleyeceğimiz
"Shadowlands". Anthony
Hopkins ile başrolleri pay-
laştığı fılmde Winger,
Amerikalı yazar Joy Ges-
ham'ı canlandınyor.
Altın Küre'ye aday gös-
terildiği "A Dangerous
Woman'' fılminde can-
landırdığı Martha'nın dü-
rüstlüğünden. daha doğ-
rusu açıksözlülüğünden
etkilendiğini söylüyor
Winger: "Benim de kişili-
ğimdeki bu 'doğruya doğ-
ru'culuk ve zaman zaman
çenemi rutamam başunı en çok belaya sokan özel-
liğim olmuştur hep." Time dergisınde kısa bir
süre önce yayımlanan bir yazıda da Winger'ın
bu yönü üzerinde duruluyor ve şöyle deniyor:
"Hollyvvood ormanında iki kabile vardır. Birisi,
kahverengi gözlü, ağzından bal dökülenler, öteki-
si mavi gözlü, doğrucu davutlar... Doğrucu davut-
lar, hep doğrucudur ve başlarına bir sürii bela sa-
rarlar. Eksantrik fılm-
lerde oynayıp, gişe re-
korları kıracak filmler-
deki rolleri reddeder-
ler. Kendi çizdikleri
yolda yürürler, arka-
İarına bakmadan. Bun-
lardan biri de Debra
W inger'dır ..."
Pek çok yönetmen,
Debra Winger'la bu
nedenle çalışmaktan
çekiniyor belki ama,
"Shadovvlands" fılmi-
ni yöneten Sir Richard
Attenborough fılmi
için "ne oltırsa olsun"
başka bir oyuncuyu
denemeyi düşünmemiş: "Ben, kişiliğiyle de Joy
Gesham'a benzeyen bir oyuncu arıyordum. Debra
VV'inger'uı 'zor oyuncu' diye adı çıktığını biliyor-
dum - kendi bildiğini y apan, söyleyen... Ama, gü-
nün sonunda ekranda gördüklerimizden memnun
kalmayı garantileyen bir oyuncuysa, isterse bana
tokat atsın diye düşündüm. Ve tabü sonunda hari-
ka bir sonuç çıkardı."
Debra NVinger iki yeni filmiyle gündemde
"Shadowlands"ın başansını sevinçle karşılı-
yor Debra Winger: "Daha önce büyük iş yapan
fîlmlerde oynama şansına eriştün ve bunun ya-
şamım için ne anlama geldiğini düşündüm. İstedi-
ğim bir şey değildi. Sürekli aynı fılmi çevirmek Ls-
temiyorsan, riskltr alman gerekiyor. Benim için
artık gişe kaygısı diye bir şey söz konusu değil.
Bazı insanlar sinemaya tam bir iş gibi yaklaşıyor,
borsa oynar gibi- bunu iyi yapanlara hayranım."
Debra Winger. yaşamıyla sanatı arasında çok
sıkı bir bağ olduğuna inanıyor. "Yaşam mı sanat
mı önce geliyor bilmiyorum" diyor. "Ama galiba
yaşam. Sonra birden, bir senaryo geliyor... Hep
böyle oldu. Kısa bir süre önce iki çok sevdiğim ar-
kadaşunı kanserden yitirdim. Sonra 'Shadovv-
lands'in senaryosu geldi. Sihirli bir durum. Zaten
böyle olmazsa. bu işi bırakırun."
İki yeni fılminin ardından, sinemada 'yann'-
lanna dair bir kaygısı yok. Şu anki temel 'misyo-
nu\ kendi sözleriyle. "Benden daha ileri uzanabi-
lecek birini yetiştirmek. Ben annenüerin üçüncü
çocuğuydum; öteki ikisi normaldi. Ve şimdi, bir
anne olarak, ben çocuklarla ilgili en derin, en ka-
ranlık gizin ne olduğunu bilivorum ki o da 'Hey,
bunu nereden öğrendi? Biz öğretmedik ki bunu...
Nereden kaptı' sorusu..."
*Yazar Mehmet Gülerle Tamşahm
Kültür Servisi - Kartal İlçe Halk Kütüphanesi,
sürdürmekte olduğu kültürel etkinliklerinin bir bölümü
olarak bir dizi söv leşi düzenliv or. Bu kapsamda. bugün
saat 15.00'te "Yazar Mehmet Güler ve Kitaplanyla _
Tamşahm" başlıklı söyleşi yer alıyor. Kartal Hasan Âli
Yücel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek etkinlik,
Kartal Halk Kütüphanesi Müdürü Nesrin Arslan'ın
konuşması> la başlayacak. Kıvılcım Tezin'in, yazann
özgeçmişini aktarmasının ardından Mehmet Güler
izleyicilerle söyleşecek. Jev an Mahfı Ayral, Yasemin
Kumral Şimşek ve Dolunay Tezin'in sunacağı öyküler ve
Öner Yağcı'nın. vazann yazın yaşamıyla ilgili
konuşmasıyla program sona erecek.
Marinescu'nun deniz resimleri
Kültür Servisi - Ressam Traian Marinescu Türkiye'dekı ilk
sergisini Kadife Chalet Sanat Galerisı'ndeaçtı. 1935
yılında Romanya'da doğan Marinescu, 1954'te
Romanya'da Mangalia Kültür ve Sanat Akademisi'ni
bitirdi. Yalnızca deniz resimlen üzerinde çalışan sanatçı,
bugüne kadar dünyanın çeşitli büyük kentlerinde 50'ye
yakın sergi açtı. Traian Marinescu'nun Kadıköy Kadife
Chalet'deki sergisi 10 mart tarihine kadar izlenebilir. (347
8569)
'GAPKükür Merkezi'
GAZİANTEP (AA) - Gaziantep Kültür Müdürü Bekir
Taş. bölgede kültürel gelişimi arttırmak amacıyla, "GAP
Kültür Merkezi" açacaklannı söyledi. Kültür Müdürü
Bekir Taş, GAP Kültür Merkezi'nin. Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nin kültür altyapısını koruyacağıru ve
gelişüreceğıni vurguladı. Projesi yanşma ile belirlenen
GAP Kültür Merkezi'nin 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı
içerisinde, 16 bin metrekare alan üzerine kurulacağını
kaydeden Taş, Kültür Merkezi'nin temelinin önümüzdeki
günlerde atılacağını sözlerine ekledi.
'Sıkıyönetim'in son haftası
ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) - Adana Devlet
Tiyatrosu'nda sahnelenen ve büyük ilgi gören
'Sıkıyönetim' adlı oyun son haftasına girdi. Devlet
Tiyatrosu Müdürü Erhan Gökgücü, Albert Camus'nün
eserinin Adana'da büyük ilgi gördüğünü belirterek
"Sıkıyönetim oyunu özellikle üniversite çevrelerince yoğun
bir biçimde izlenmiş ve aralık ayı temsillerinde yüzde
106'lık bir seyirci oranına ulaşmıştır" dedi. Erhan
Gökgücü'nün sahneye koyduğu, dekor-giysi tasanmım 1.
Serdar Başbuğ, ışık tasanrmnı H. İbrahim Karahan'ın
gerçekleştirdiği ve koreografisini ünlü Rus koreograflan
Youri Papko ve Margj Scott'un yapüklan oyunda başbca
rolleri Z^eynep Aytek Menekşe, Ayhan Demirtaş, Funda
Gönlüşen, Kemal Okur, Türker Şenyiğit, Selim Gürata ve
R. HikmetÇam paylaştılar.
Wagner
y
in ünlü operası "Uçan
HoUandah"sahnelenecek
Kültür Servisi - Richard NVagner'in 3 perdeük romantik
operası "Uçan Hollandah" Istanbul Devlet Opera ve
Balesi'nce 29 Şubat 1994 Çarşamba günü saat 20.00'de
sergilenecek. Istanbul'da sahnelenen ilk Wagner operası
olma özelliğini taşıyan. iç ve dış basında büyük yankı
uyandıran Istanbuİ Dev let Opera ve Balesi'nin "Uçan
Hollandah" prodüksiyonu geçen sezon seyircinin büyük
ilgi ve beğenisini toplamıştı. Dresden Saray
Tiyatrosu'ndaki ilk sahnelenişinden bu > ana ölümsüz
klasikler arasında değerlendirilen operanın orkestra şefı
Serdar Yalçın. En son Ne\v York'ta. Metropolitan
Opera'da sahneye koyduğu ve başrolünü Domingo'nun
oynadığı "Stifello" operasıy la büyük başan kazanan
Gian-Carlo Del Monaco tarafından sahneye konaneserin
dekorve kostümleri Michael Scott'a aıt. Koro şefliğini
Markus Oppeneiger'in yaptığı esenn ışık düzeni Ahmet
Defne-Reinhard Gröner tarafından gerçekleştirildi.
İstanbul Devlet Opera \ e Balesi'nce ikinci sezonda da
başanyla sergilenen "Uçan Hollandah" operasında Seyit
Ahmet Yıldız, Zehra Yıldız. Atilla Manizade. Ender
Anman, Yüksel Örses. Hüseyin Likos rol ahyorlar.
İsaÇeük'Vivaldi'de
yapıtlanndan örnekkr sunacak
Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı İsa Çelik. bu akşam
"Vivaldi"de Zühtü Ba> ar'ın konuğu olacak ve
yapıtlanndan örnekler sunacak. 1970'li v ıllarda cektiği
sanatçı fotoğraflany la ünlenen v e bugüne kadar birçok
sergi açmış bulunan sanatçı. bu alanda birkaç ödülün de
sahibi bulunuyor. İsa Çelik. Zühtü Bavarileyapacağı
söyleşinin birbölümünde. başanh fotoğraflanndan
diyapozitif örnekler de gösterecek. Söy leşi> e Can
Tathparmak klasik gitan\ la eşlik edecek. "Vivaldi
Cafe-Bar"daki sanat söv leşılerinın gelecek haftaki konuk
sanatçısı ise karikatürcü Tan Oral.
•
Irfan Okan'dan 'Labirentler'
Kültür Servisi -İrfanOkanın "Labirentler" adlı resım
sergisi Tünel Emlak Sanat Galerisi'nde devam ediyor. 1987
yılında MimarSinan Cniversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü Prof.DevrimErbil Atölvesi'nden mezun
olansanatçının Sosval Bilimler Enstitüsü Yeterlilik
Programı. "Yeni Romantizm" tezcalışması halen sürüyor.
Bugüne kadar dört tane kişisel sergi açan Okan. yurtiçi ve
v urtdışında pek çok karma sergiye katıldı. Moskova Doğu
Halklan Müzesi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve birçok
özel koleksiyonlarda yapıtlan bulunan sanatçının sergisi
28 şubat tarihine kadar gezilebilecek.
Unutuhnuş Şürkr Antolojisi
Kültür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan. 'Unutulmuş Şiirler
Antolojisi' yayımladı. Reşit İmrahor'un hazırladığı
Unutulmuş Şiirler Antolojisi bir dönem şiir yazmayı
seçmiş. fakat daha sonra başka alanlarda meslek edinerek
şiiri bırakmış insanlara. şiiri seçmiş yaşayan ve yitirdiğimiz
kimi şairlerin unuttuklan v a da unutmak ıstedikleri şiirleri
toplay an bir derl?me. Balkan Naci İslimyeli'den Cemal
Süreva'va. NamıkGedik'ten İlhan Berk'e uzanan gizli bir
tarih...
Kısa Oyun Ödülleri
Kültür Servisi - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun açmış
olduğu '2. Kısa Oyun Yazım Yanşması' sonuçlan
açıklandı. Feridun Çetinkaya'nın 'Asklepios ve Faıu Gani'
adlı oyunu birinciliğe değer görülürken, ikinciliği
'Bakarsın Yağmur Yağar' adlı oyunuyla Funda Özşener,
üçüncülüğü "Öyle Bir Despina' adlı oyunuyla Yasemin
Orhan, mansiyon ödüjünü "Oyun' adh oyunuyla Nebahat
Özdemir kazandılar. Ödüller 27 Mart Dünya Tiyatrolar
Günü kutlama haftasında sahiplerine verilecek.