04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT1994 ÇARŞAMBA 12 DUNYADAN Bir çocuğunsavaşgünlüğü I 10 yaşındaki Bosnalı kızçocuğu Zlata Filipoviç, I Zlata, 2 Ağustos 1993 günü şunlan yazıyordu günlüğüne: günlüğüne savaşı yazdı. Çoklan onu, Nazilerden yalnız I 'Sevgili Mimi, korkuyorum, çünkü bazılan beni Anne günlüğünü kurtarabilen Anne Frank'a benzetti. | Frank'a benzetiyor. Ya sonumda onunki gibi olursa?' 1 991 yıhnın sonlanna doğ- ru, 10 yaşındaki Bosnalı ki7 çocuğu Zlata Filipoviç, Saraybosna'daki yaşamıru an- latan bir günliik tutmaya baş- ladı. Günlük, çok yakında kor- ku dolu olaylann bir kronoloji- sine dönüştü. Filipoviç, iki yjıl sonra, Naziler tarafından öldü- rülen ve arkasında bir günlük bırakan Yahudi Anne Frank'la karşılaştırdı kendisini. Saray- bosna'dakı bir banş örgütü ge- çen yıl Filipoviç'in kitabını bastı. Bir Fransız yayınevi de. kitabı basarken. Filipoviç'in ai- lesiyle birlikte Paris'e yerleşme- sini sağladı. Kitap, bu hafta içinde de ABD'de yayımlandı. Günlükten ahnan baa bölüm- ler şöyle: • 30 Mart 92, Pazartesi. Hey Günlük! Ne düşünüyorum biliyor musun, Anne Frank . günlüğüne Kitty dediğine göre, benim de sana bir isim vermem gerek. Şeflka, Hikmet, Seval, yoksa Mimi mi desem? Pekala, sana Mimi diyeceğim. • 2 Mayıs 92, Cumartesi. Sevgili Mimi, bugün, Saraybos- na'da şu ana kadarki en kötü günümüzü geçirdik. Öğle üzeri silahlar patlamaya başladı. Ba- bam, evimizin alt kaündaki iş- yerindeydi. Telefonla, hemen aşağı inmesini. orada kendisiyle buluşacağımızı söyledik. Ka- naryamız Çiko'yu da yammıza aldık. Silah sesleri giderek yük- seliyordu. Kilere indik. Kiler karanhk, çirkin bir yer, üstelik pis kokuyor. Annem de farelerden çok korkar. Düşen bombalann, kurşunlann sesini dinledik. Uçaklan bileduyduk. Sonra bu korkunç kilerin, yaşa- mımızı kurtarabilecek tek yer olduğu geldi akhma. Birden sı- cacık, sevimü gö'ründü gözüme. Parmaklanmla kulaklanmı tı- kadım, sesleri duymak istemi- yorum. • 7 Mayıs 92, Perşembe. Sevgili Mimi, savaşın biteceği- ne neredeyse inanmıştım, ama bugün... Bugün evimizin tam önündeki parka, arkadaşlanm- la oyun oynadığım parka bom- ba düştü. Bir sürü insan yara- landı. VE NİNA ÖLDÜ. Bir şarapnel parçası beynine isabet etmiş öldü. Öyle cana yakındı ki.,. Nina'yı bir daha hiç göre- meyeceğim gerçek mi? 11 yaşın- daki küçük, masum Nina bu aptal savaşın kurbanı oldu... • 29 Haziran 92, Pazartesi. Sevgili Mimi... SIKINTI! KU- RŞUNLAR! BOMBALAR! ÖLDÜRÜLEN İNSANLAR! UMUTSUZLUK! AÇLIK! SEFALET! KORKU! Bosna'daki savaşı çocuk gözüyle anlamaya çalışan Zlata, günlükte 'politika nedir' somsuna bir rürlü yanıt bulamıvor. İşte. 11 yaşındaki okulu olmayan okul çocuğu- nun yaşamı bu. Oyunu, arkadaşlan, güneşi. do- ğası, çukulatası olmayan bir çocuğun yaşamı. Çocukluğunu yiteren bir çocuğun... • 21 Ekim 92, Çarşamba. Sevgili Mimi, yaz okulunu bilirsin değil mi? İşte bugün orada çok keyifli vakit geçiriyorduk. Sonra, korkunç bir bomba arkadaşımız Eklbı'i öldürdü. Maya bir gün "GünJük tutuyor musun Fipa?" diye sordu. Evet, dedim. Sonra gene sordu: "Sır- larını nu yazıyorsun, savaşı mı?" Artık savaşı, de- dim. Maya buna çok sevındi, çünkü birçocuğun günlüğünü basmayı düşünüyorlarmış. Bu da sen olabilirdin MİMİ. Bu yüzden bir kısmını başka bir kağıda çekip onlara verdim ve basıla- cağmı öğrendim. Harika! • 19 Kasııtı 92, Perşembe. Sevgili Mimi. şu aptal politika nedir diye sorup duruyorum. Politika Sırp, Hırvat. Müslüman mı demek? Ama onlann hepsi insan. Bırbirlerine benziyorlar. hepsinin kollan, bacaklan var. Ama şimdi, onlan ayıran "bir şeyler" var. Arkadaşlanm, hatta ailemde Sırplar, Hırvatlar, Müslüman- lar var. Eskiden kimin ne oldu- ğunu bilmezdim bile. Ama şim- di politika Sırplara bir "S", Müslümanlara "M" ve Hırvat- lara bir "H" koydu. böylece herkesi birbirinden ayırdı. Bu- nu da, yalnızca sefalet ve ölümü heceleyebilen savaş kalemiyle yaptı. Biliyorum bu çocuklann değil, büyükierin işi. Biraz felsefe ya- payım dedim. Yalnızdım ve sana bunlan yazabileceğimi hissettim Mimi. Sen beni anh- yorsun. İyi ki, seninle konuşa- biliyorum. • 3 Aralık 92, Perşembe. Sevgili Mimi, bugün benim DOGUMGÜNÜM... Savaş- taki ilk doğumgünüm bu. 12 yaşına bastım. Mutlu yıllar ba- na. Gün öpücükler ve kutlamalarla başladı. Tabii ki elektrik yoktu. Melike Teyze, Kenan, Naide ve Nihat'la birlikte gelip kitap ar- mağan etti. Bütün herkes or- daydı. Çukulatam, vitaminle- rim, kalp şeklinde sabunum oldu. Hoştu, fakat tek bir şeyin eksikliğini hissettik, banşın. • 17 Haziran 93, Cumartesi. Sevgili Mimi, seni yanımda gö- türmediğim için olan biteni an- latmam gerekiyor. Harikaydı. Sunucu kız tıpkı Linda Evang- geb'sta'ya benziyordu. Senden bölümler okudu ve sıkı dur, bir piyano da ona eşlik ediyordu. Sonunda ben de konuşma yap- tım... • 2 Ağustos 93, Pazartesi. Sevgili Mimi. korkuvorum, çünkü baalan beni Anne Frank'a benzetiyor. Ya sonum- da onunki gibi olursa? • 18 Ağustos 93, Çarşamba, Sevgili Mimi, dün iyi haberler aldım. Saraybosna'nın asker- lerden anndınlmasına karar ve- rilmiş. Ne diyebilirim? Umutlu olduğumu. inandığımı mı??? Ne zaman inansam ve umutla beklesem, umutlanm suya düş- tü ve bütün inanmayıp um- madıklanm gerçekleşti. • 17Ekim93,Pazar. Sevgili Mimi, dün tepedeki ar- kadaşlanmız varlıklannı, öldü- rüp yok etme gücüne sahip ol- duklannı hissettirdiler. Tam 590 bomba. Sabah dörtte baş- ladı, bütün gün sürdü. Altı ölü, 56 yaralı. Kılere indik. Soğuk. karanhk. nefret ettiğim aptal kilere. Komşularda bizimleydi. Bazen ateşi hiç kesmeseler di- yorum. Böylece yeniden baş- ladığında kendimizi o kadar kötü hissetmezdik. Oysa şimdi tam rahatlıyorsunuz. ateş yeniden başhyor. Hiçbir şey sona ermevecek. Çünkü bazılan, çocuklardan ve insanlardan nefret eden bazı kötü yürekliler bıtmesini istemiyor. Biz suçsuzuz. Masumuz. Ama elimizden bir şey gel- - m i v o r - Zlata. Newsweek Sudanlılann yaşam savaşı • Sudarnn giineyindeki göçmen kamplan bombalanırken insani yardım da kesilince, sığınmacılar açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. S udan"ın güneyindeki göçmen kamplannı bombardıman eden hü- kümet güçleri, yüz binlerce kişi- nin yollara düşüp yeni sığınma alanlan aramasına yol açıyor. Diğer taraftan 200 bin kişinin yararlandığı gıda yardımı da kesildiğinden, sığınmacılar açlı- ğa mahkum ediliyor. Güneyde yer alan Loa yerle- şim merkezinde insanlar korku ve panik içinde yaşıyor. 40 yıl önce İtalyanlar tarafından inşa ediien Katolik kilisesinin ya- kınlanna düşen bombalar, kiü- seye sığınan yüzlerce Sudanlı- nın yersiz yurtsuz kalmasına yol açtı. Pageri kasabasında neredey- se taş üstünde taş kalmadı. Her sabah belirli saatlarde kentin üzerinde beliren uçaklar, mutat işlevini yerine getirdikten sonra bir sonraki sabah geri gelmek üzere gözden kayboluyor. Ha- yatta kalabilmenin tek şartı ku- lağı delik olmak. Nil kıyısında yer alan Pageri, bir zamanlar zengin bir yerleşim merkeziydi. Şimdi ancak birkaç tane sağ- lam evın bulunduğu kasabanın on bin dolaylanndaki nüfusu, ya ölmüş ya da göçmüş. Pageri, 4 milyon insanın ya- şadığı güney Sudan'daki dehşet verici olaylardan etkilenen yer- leşim merkezlerinden yalnızca biri. Hartum yönetimi, Hıristi- yanlann yaşadığı güney Su- dan'da sürekli baskı ve şiddet uyguluyor. Baü'run sürekli kı- nadığı bu uygulamalar. kurak mevsim süresince gerillalara araç gereç ve malzeme sağlayan odaklan ve destekcilerini yok etmek amacını taşıyor. Beş yıl önce askeri bir darbe ile iktidara gelen Devlet Başka- nı Ömer el Beşir. Sudan'da bir şeriat düzeni kurmak istiyor. Bu güne dek güneydeki sığın- macı kamplannı ve yoksul yer- leşim bölgelerini bombalayan Ömer el Beşir, genellikle yaşlı, çocuk ve kadınlann yaşadığı alanlan hedef abyor. Yerde ise, kara kuvvetleri Cuba kenti ya- kınlannda, güney Sudan'ın bağımsızhğı için savaşan Hal- kın Kurtuluş Ordusu (SPLA) ile çarpışıyor. IYardım kuruluşlan ülkelerine dönüyor Bölgede bulunan yabana yardım kuruluşlan, sürmekte olan geriüa savaşının yaratuğı güvensizlik nedeniyle ülkeleri- ne dönüyor. ABD ise durum- dan büyük kaygı duyuyor. Su- dan'ın giderek yeni bir Somali'- ye dönüşeceğine ilişkin kuşku- lannı dile getiren Başkan Clin- ton, güney Sudan'da açlık, sa- vaş ve kuraklık yüzünden bin- lerce insanın ölümle burun bu- runa yaşadığına dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler. ülkedeki iki milyon kişinin açlıktan öle- bileceğini işaret ediyor. Geçtiği- Açlığın hüküm sürdiiğü Sudan, ikinci bir Somali olma yolunda. miz iki yıl içinde 500 bin kişinin savaş ve açlığın kurbanı olduğu kaydediliyor. ABD Dışjşleri Bakanlığı yet- kililerinden David Shinn ABD'- nin ülkenin güneyine asker gönderip göndermeyeceğine ilişkin bir soruyu şöyle yanıtla- dı: 'Somali harekatının ne ka- dar güç olduğıınu hepimiz gör- dük. Sudan, Somali'ye oranla çok daha tehlikeU bir ülke." Clinton'un Somali'ye müdahe- le etme olasıhğının çok düşük olduğunu belirten Shinn, Was- hington'un Körfez'deki Arap ülkelerinden yardım isteyeceği- ni sözlerine ekledi. Mwambu VVanendeya The Sunday Times Panama Dtktatörlererağmen demokrasiişbaşmda • Panama'da. ABD'nin müdahalesinden sonra mayıs ayında düzenlenecek ilk başkanlık seçimlerine katılan adaylann hemen hemen hepsi. geçmişte diktatörlere yakınhklanyla tanınıyor. P anama'da ABD müda- halesinden sonra mayısta gerçekleşlecek olan ilk başkanlık seçimlerinin kampanyası son dönemecine giriyor. Panama'nın en büyük gazetesi La Prensa'nın yayın > önetmeni Roberto Eisen- mann. başkan ada\ı Ernosto Perez'in seçimlerdeki şansını değerlendirirken şunlan soy- lüyor. "Ortada iki sav var. İlkine göre, öteki partiler Balladares'- le başa çıkamav acak kadar bö- lünmüş ve geç kalmış dunımda. Ikincisiyse, insan hakları ihlal- leri, yolsuzluklar ve diktatörlü- ğun beraberinde getirdiği bütün diğer yükkr, eninde sonunda BaDadares'in kuyusunu kaza- cak." Perez Balladares. 1989'da ABD müdahalesi sırasında koltuktan indirilen diktatör General Manuel Antonio No- riega dönemindeki pek çok çirkinlikten ötürü suçlanmı- yor. Ne var ki. 1989 seçimleri- ne katılan ordu destekli aday Carlos Duque'nin kampanyası sırasmda diktatörle dolaylı ilişkiler kurması da yeterince sevimsiz. Perez Balladares"in iki muhalifi hazırladıklan si- yasi reklamlarda adayın Nori- ega'yla birlikte cektirdiği fo- toğraflan sergilediler. Balladares "Fotoğrafın ne zaman çekildiğini bile hatıria- mıyorum" diyor ve ekliyor: "Herkesin Noriega ile bir fo- toğrafı var. L zunca bir süre Pa- nama siyasetine damgasım vur- du." Perez Balladares gibi muha- lifleri de, gecmişteki imajlarla buluşan siyasal oluşumlann birer izleyicisi. Yalnız Hollyvvood'da oyna- mış ve şarkıcılık yapmış olan Ruben Blades aynksı bir örnek oluşturuyor. Çevrecilikten, kırsal kesimdeki reformlara dek pek çok konuya el atan Blades, katılıma ve hükümet- teki merkeziyetçi yapının kınl- masına verdiği vurguyla dik- katleri çekti. Eisenmann, gele- neksel adaylann birbirlenni aşağılamalarla tüketmeleri so- nucu. şu ana dek halkla en iyi iletişimi kurabilmeyi becermiş Blades'in şaşırtıcı bir sıçrayış gösterebileceğini söylüyor. Howard W. Frendı POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bu Yri Ada Sensiz... "Bu yıl gene ada sensiz içime hiç sinmedi" diyor şa- ir... Adalar dendi mi incelik, soyluluk, her türlü zariflik gelirdi akla... Bugün öyle mi; bir kaçak balkon anlaş- mazlığından bir belediye başkanını öldürüyorlar. Adalı mı bunlar? Yok, şurdan burdan gelmişler. Bir dostum, "6/7 Eylül olaylanndan sonra Adalarm tadı kalmadı" derdi. Bu büyük talan ve görgüsüzlükten sonra Rumlar bir yana, Ermeniler bir yana, Yahudiler bir yana gitmiş- lerdi. Bir dönemin adalarını "Yaban" yazarı Yakup Kadri şöyle anlatır: "... Büyükada derken sakın bugünkü milyoner işa- damları ve tvistçi gençler adasını göz önüne-getirmeyi- niz. Hele cazbantlı gazinolarla otelleri hayalinizden bile geçirmeyiniz. Bu bir vakitler uzun saçlı, solgun benizli şa- irlerimizin tatlı hayallere daldığı ve sevdalılarla sevgili- lerinin ayışığmda birbirlerini arayıp çam ağaçlarının nefti gölgeleri altında buluştuklan bir yerdi." Dönemin romantik şairleri vardı. Tahsin NahH adalar şairi' diye bilinirdi. Celal Sahir ünlü bir şairdi, Yahya Kemal yeni parlıyordu. Yahya Kemal Büyükada'ya Hey- beli, Kınalı, Burgaz'ı da katarak şöyle derdi: Sen şarkıların durduğu bir lahza kenarda Yadet ki seviştikti ilahi Adalar'da. "Kimi akşamlar, Dil'de, bilmem hangi kır meyhaneci- sinin, müşterileri eğlensin diye kurduğu salıncaklarda onlarla birlikte, çocuklar gibi kolan vurduğumuz olurdu. (...) Kadın arkadaşlarımızın en genci Bedia Şekip (ilk evlenişinde Bedia Muvahhit adını alan, çok yakında yi- tirdiğimiz ünlü sanatçımız) Öyle kolan vururdu ki yaş- mağı rüzgârda havalanırdı." O yılların tanıkları şöyle anlatırlar: "Maden tarafındaki kumsalda sessiz dolaşırken Be- dia Muvahhit, 'Aman hararetten bayılacağım' diyor. Bir bardak su istiyor. O saatte su bulmak ne mümkün!.. Şim- di ünlü prof'lanmızdan biri su bulmağa koyuluyor. Hiris- to yolunu tutuyor. Su bulup getiriyor ama bu kez de arkadaşlan bir yere saklanıyorlar. Su makbule geçmiyor." Adaların keyfini sürenler doğma büyüme Istanbullu olanlardır. Taşradan gelenler Ada'ya şöyle bir bakar, dönerler. Nusret Baban'la bir Istanbul'a gelişimizde, "Bir de Ada'yı görelim"dedik. iskelede, deniz kıyısında bir meyhaneye oturduk. Yaşımızın gençliğinden mi ne, garsonlar pek itibar etmediler. Yedik, içtik, parasını da verdik. Dilimde kalan bir tat barbunya plakisi olmuştu. Şimdi bile o tadı damağımda hâlâ duyarım. Bir Istanbul'a gelişimde ressam Nejat Melih (Devrim) ressamları, şairleri, yazariarı dedesinin köşküne çağır- mıştı. Asaf Halet Çelebi'yi bu gezide tanımıştım. Çektir- diğimiz bir fotoğraf, yıllar sonra, birkaç dergide yayım- landı. Arasam belki bulurum da... Adaları bize tanıtan ve sevdiren Satt Faik'tir. Sait, Adaları öylesine severdi ki soyadı olan Abasıyanık yeri- ne 'Ada//'diye yazdığı da olurdu. 1950'lilerden sonra Metin Eloğlu'nun, Edip Canse- ver'in, Sabri Attınel'in Ada safaları vardı. Giderler, Ba- lıkçı Baki'ye konuk olurlar, tuttuğu balıkları yerlerdi. içkisi bizden, balığı Baki'den olurdu. Bir dönemin Adalar gediklisi olan Selahattin Hilav dostumuzun hatırına Ada- ya çok gittiğimiz olmuştur. Bir gün Baki'nin kayığıyla açıldık, az daha batıyorduk. içimizde yüzme bilmeyen bir Metin varmış. Teknede melul melul bakışından çıkar- dığımız anlam, yüzme bilmeyişinden geliyormuş. Geçende bir posta pulu üstünde, teknede, yanında kö- peğiyle Sait Faik'i görünce bilmezsiniz ne kadar duygu- landım. Yıllar sonra da olsa değer biliniyormuş. Orhan Veli'nin de bir pulda resmi vardı. Sevindim, sevinmez olur muydum? Adalarda kaçak yapıdan adam öldürülü- yordu; şairler, yazarlar, sanatçılar unutulmuyordu. Bir- kaç yıl önce sevgili Doğan'ı (Avcıoğlu'nu) da Ada'ya gömdük... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Kazanda yeterince mayası gelmemiş hamu- run içinde bekletilerek dinlendirildiği derin ma- deni tekne. 2/ Bir şeyden kalan kötü iz... Bir tür ta- ze ve tuzsuz beyaz peynir. 3/ Soy... Denizcilikte çe- şitli amaçlarla kullarul- mak için tel ya da halat- tan örülerek yapılmış ağ. 4/ Kıyı ile gemi arasında yük taşımakta kullarulan altı düz tekne... Bir bağ- laç. 5/ Bir haber ajansının simge- si... Temel niteliğinde olan. 6/ Evrensel alıcı olan kan grubu... Bir renk. 7/ Bir alav işareti... Güreşte bir oyun. 8/ Doğal \e tarihsel özel- liklerinden dolayı koruma altına alınan alan... Yapma, etme. 9/ Gü- neydoğudan esen yel. YÜKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Çobanpüskülü bitkisine verilen bir başka ad. 2/ Bir sinir hastalıgı... Kısa bacaklı bir köpek cinsi. 3/ Antik dönemlerde Anadolu'nun güneyine verilen ad... Duvar içinde bırakılan oyuk bölümü. 4/ Su... Pasifik'te Fransa'ya ait bir ada. 5/ Dışa vuran sevinç... Bir renk. 6/ Türk müziğinde bir makam... Ülke. yurt. 7/ Yiğit, kahraman... Mevlevi dervişleri- nin giydiği yıiksek ve tepesi düz keçe külah. 8/ Eski bir ağırlık ölçüsü birimi... Arap abecesinde bir harf. 9/ Bulucusunun adını taşıyan ve körler tarafından kullarulan kabartma yazı. BİR DEĞİŞİMİN ÖYKÜSÜ '' UÇ AYDA UÇÜNCÖ BASIM plastik ^okusu BİLGİ Y/>v' ERBİL TUŞALP'IM KİTAPLARI • Eylül Imparatorluğu 100000 • Zehir Yüklü Bulutlar 50000 "Halepçe'den Hakkâri'ye" • Bin insan • 60000 • Ben Tarihim Bay Başkan 65000 • Önce Çocuklar Öldü 50000 • Paşa ile General 80000 • Evreninki mi? Özafmki mi? 80000 • "PPK" Plastik Papatya Kokusu 80000 • isteklerinizin tutarı kadar posta ya da damga pulu gön- derinız. BİLGİ YAYINEVİ : Meşrutiyet Caddesi, No: 46/A 06420 Yenişehir / ANKARA Tel : (0-312) 431 81 22 - 434 49 99 Faks : (0-312)431 77 58
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle