Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT1994 ÇARŞAMBA
12 DUNYADAN
Bir çocuğunsavaşgünlüğü
I
10 yaşındaki Bosnalı kızçocuğu Zlata Filipoviç, I Zlata, 2 Ağustos 1993 günü şunlan yazıyordu günlüğüne:
günlüğüne savaşı yazdı. Çoklan onu, Nazilerden yalnız I 'Sevgili Mimi, korkuyorum, çünkü bazılan beni Anne
günlüğünü kurtarabilen Anne Frank'a benzetti. | Frank'a benzetiyor. Ya sonumda onunki gibi olursa?'
1
991 yıhnın sonlanna doğ-
ru, 10 yaşındaki Bosnalı
ki7 çocuğu Zlata Filipoviç,
Saraybosna'daki yaşamıru an-
latan bir günliik tutmaya baş-
ladı. Günlük, çok yakında kor-
ku dolu olaylann bir kronoloji-
sine dönüştü. Filipoviç, iki yjıl
sonra, Naziler tarafından öldü-
rülen ve arkasında bir günlük
bırakan Yahudi Anne Frank'la
karşılaştırdı kendisini. Saray-
bosna'dakı bir banş örgütü ge-
çen yıl Filipoviç'in kitabını
bastı. Bir Fransız yayınevi de.
kitabı basarken. Filipoviç'in ai-
lesiyle birlikte Paris'e yerleşme-
sini sağladı. Kitap, bu hafta
içinde de ABD'de yayımlandı.
Günlükten ahnan baa bölüm-
ler şöyle:
• 30 Mart 92, Pazartesi.
Hey Günlük! Ne düşünüyorum
biliyor musun, Anne Frank
. günlüğüne Kitty dediğine göre,
benim de sana bir isim vermem
gerek. Şeflka, Hikmet, Seval,
yoksa Mimi mi desem? Pekala,
sana Mimi diyeceğim.
• 2 Mayıs 92, Cumartesi.
Sevgili Mimi, bugün, Saraybos-
na'da şu ana kadarki en kötü
günümüzü geçirdik. Öğle üzeri
silahlar patlamaya başladı. Ba-
bam, evimizin alt kaündaki iş-
yerindeydi. Telefonla, hemen
aşağı inmesini. orada kendisiyle
buluşacağımızı söyledik. Ka-
naryamız Çiko'yu da yammıza
aldık. Silah sesleri giderek yük-
seliyordu. Kilere indik.
Kiler karanhk, çirkin bir yer,
üstelik pis kokuyor. Annem de
farelerden çok korkar. Düşen
bombalann, kurşunlann sesini
dinledik. Uçaklan bileduyduk.
Sonra bu korkunç kilerin, yaşa-
mımızı kurtarabilecek tek yer
olduğu geldi akhma. Birden sı-
cacık, sevimü gö'ründü gözüme.
Parmaklanmla kulaklanmı tı-
kadım, sesleri duymak istemi-
yorum.
• 7 Mayıs 92, Perşembe.
Sevgili Mimi, savaşın biteceği-
ne neredeyse inanmıştım, ama
bugün... Bugün evimizin tam
önündeki parka, arkadaşlanm-
la oyun oynadığım parka bom-
ba düştü. Bir sürü insan yara-
landı. VE NİNA ÖLDÜ. Bir
şarapnel parçası beynine isabet
etmiş öldü. Öyle cana yakındı
ki.,. Nina'yı bir daha hiç göre-
meyeceğim gerçek mi? 11 yaşın-
daki küçük, masum Nina bu
aptal savaşın kurbanı oldu...
• 29 Haziran 92, Pazartesi.
Sevgili Mimi... SIKINTI! KU-
RŞUNLAR! BOMBALAR!
ÖLDÜRÜLEN İNSANLAR!
UMUTSUZLUK! AÇLIK!
SEFALET! KORKU!
Bosna'daki savaşı çocuk gözüyle anlamaya çalışan Zlata, günlükte 'politika nedir' somsuna bir rürlü yanıt bulamıvor.
İşte. 11 yaşındaki okulu olmayan okul çocuğu-
nun yaşamı bu. Oyunu, arkadaşlan, güneşi. do-
ğası, çukulatası olmayan bir çocuğun yaşamı.
Çocukluğunu yiteren bir çocuğun...
• 21 Ekim 92, Çarşamba.
Sevgili Mimi, yaz okulunu bilirsin değil mi? İşte
bugün orada çok keyifli vakit geçiriyorduk.
Sonra, korkunç bir bomba arkadaşımız Eklbı'i
öldürdü.
Maya bir gün "GünJük tutuyor musun Fipa?"
diye sordu. Evet, dedim. Sonra gene sordu: "Sır-
larını nu yazıyorsun, savaşı mı?" Artık savaşı, de-
dim. Maya buna çok sevındi, çünkü birçocuğun
günlüğünü basmayı düşünüyorlarmış. Bu da
sen olabilirdin MİMİ. Bu yüzden bir kısmını
başka bir kağıda çekip onlara verdim ve basıla-
cağmı öğrendim. Harika!
• 19 Kasııtı 92, Perşembe.
Sevgili Mimi. şu aptal politika nedir diye sorup
duruyorum. Politika Sırp, Hırvat. Müslüman
mı demek? Ama onlann hepsi insan. Bırbirlerine
benziyorlar. hepsinin kollan, bacaklan var.
Ama şimdi, onlan ayıran "bir
şeyler" var.
Arkadaşlanm, hatta ailemde
Sırplar, Hırvatlar, Müslüman-
lar var. Eskiden kimin ne oldu-
ğunu bilmezdim bile. Ama şim-
di politika Sırplara bir "S",
Müslümanlara "M" ve Hırvat-
lara bir "H" koydu. böylece
herkesi birbirinden ayırdı. Bu-
nu da, yalnızca sefalet ve ölümü
heceleyebilen savaş kalemiyle
yaptı.
Biliyorum bu çocuklann değil,
büyükierin işi. Biraz felsefe ya-
payım dedim. Yalnızdım ve
sana bunlan yazabileceğimi
hissettim Mimi. Sen beni anh-
yorsun. İyi ki, seninle konuşa-
biliyorum.
• 3 Aralık 92, Perşembe.
Sevgili Mimi, bugün benim
DOGUMGÜNÜM... Savaş-
taki ilk doğumgünüm bu. 12
yaşına bastım. Mutlu yıllar ba-
na.
Gün öpücükler ve kutlamalarla
başladı. Tabii ki elektrik yoktu.
Melike Teyze, Kenan, Naide ve
Nihat'la birlikte gelip kitap ar-
mağan etti. Bütün herkes or-
daydı. Çukulatam, vitaminle-
rim, kalp şeklinde sabunum
oldu. Hoştu, fakat tek bir şeyin
eksikliğini hissettik, banşın.
• 17 Haziran 93, Cumartesi.
Sevgili Mimi, seni yanımda gö-
türmediğim için olan biteni an-
latmam gerekiyor. Harikaydı.
Sunucu kız tıpkı Linda Evang-
geb'sta'ya benziyordu. Senden
bölümler okudu ve sıkı dur, bir
piyano da ona eşlik ediyordu.
Sonunda ben de konuşma yap-
tım...
• 2 Ağustos 93, Pazartesi.
Sevgili Mimi. korkuvorum,
çünkü baalan beni Anne
Frank'a benzetiyor. Ya sonum-
da onunki gibi olursa?
• 18 Ağustos 93, Çarşamba,
Sevgili Mimi, dün iyi haberler
aldım. Saraybosna'nın asker-
lerden anndınlmasına karar ve-
rilmiş. Ne diyebilirim? Umutlu
olduğumu. inandığımı mı???
Ne zaman inansam ve umutla
beklesem, umutlanm suya düş-
tü ve bütün inanmayıp um-
madıklanm gerçekleşti.
• 17Ekim93,Pazar.
Sevgili Mimi, dün tepedeki ar-
kadaşlanmız varlıklannı, öldü-
rüp yok etme gücüne sahip ol-
duklannı hissettirdiler. Tam
590 bomba. Sabah dörtte baş-
ladı, bütün gün sürdü. Altı ölü,
56 yaralı. Kılere indik. Soğuk.
karanhk. nefret ettiğim aptal
kilere. Komşularda bizimleydi.
Bazen ateşi hiç kesmeseler di-
yorum. Böylece yeniden baş-
ladığında kendimizi o kadar kötü hissetmezdik.
Oysa şimdi tam rahatlıyorsunuz. ateş yeniden
başhyor. Hiçbir şey sona ermevecek. Çünkü
bazılan, çocuklardan ve insanlardan nefret eden
bazı kötü yürekliler bıtmesini istemiyor. Biz
suçsuzuz. Masumuz. Ama elimizden bir şey gel- -
m i v o r
- Zlata.
Newsweek
Sudanlılann yaşam savaşı
• Sudarnn giineyindeki göçmen kamplan
bombalanırken insani yardım da kesilince,
sığınmacılar açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
S
udan"ın güneyindeki
göçmen kamplannı
bombardıman eden hü-
kümet güçleri, yüz binlerce kişi-
nin yollara düşüp yeni sığınma
alanlan aramasına yol açıyor.
Diğer taraftan 200 bin kişinin
yararlandığı gıda yardımı da
kesildiğinden, sığınmacılar açlı-
ğa mahkum ediliyor.
Güneyde yer alan Loa yerle-
şim merkezinde insanlar korku
ve panik içinde yaşıyor. 40 yıl
önce İtalyanlar tarafından inşa
ediien Katolik kilisesinin ya-
kınlanna düşen bombalar, kiü-
seye sığınan yüzlerce Sudanlı-
nın yersiz yurtsuz kalmasına
yol açtı.
Pageri kasabasında neredey-
se taş üstünde taş kalmadı. Her
sabah belirli saatlarde kentin
üzerinde beliren uçaklar, mutat
işlevini yerine getirdikten sonra
bir sonraki sabah geri gelmek
üzere gözden kayboluyor. Ha-
yatta kalabilmenin tek şartı ku-
lağı delik olmak. Nil kıyısında
yer alan Pageri, bir zamanlar
zengin bir yerleşim merkeziydi.
Şimdi ancak birkaç tane sağ-
lam evın bulunduğu kasabanın
on bin dolaylanndaki nüfusu,
ya ölmüş ya da göçmüş.
Pageri, 4 milyon insanın ya-
şadığı güney Sudan'daki dehşet
verici olaylardan etkilenen yer-
leşim merkezlerinden yalnızca
biri. Hartum yönetimi, Hıristi-
yanlann yaşadığı güney Su-
dan'da sürekli baskı ve şiddet
uyguluyor. Baü'run sürekli kı-
nadığı bu uygulamalar. kurak
mevsim süresince gerillalara
araç gereç ve malzeme sağlayan
odaklan ve destekcilerini yok
etmek amacını taşıyor.
Beş yıl önce askeri bir darbe
ile iktidara gelen Devlet Başka-
nı Ömer el Beşir. Sudan'da bir
şeriat düzeni kurmak istiyor.
Bu güne dek güneydeki sığın-
macı kamplannı ve yoksul yer-
leşim bölgelerini bombalayan
Ömer el Beşir, genellikle yaşlı,
çocuk ve kadınlann yaşadığı
alanlan hedef abyor. Yerde ise,
kara kuvvetleri Cuba kenti ya-
kınlannda, güney Sudan'ın
bağımsızhğı için savaşan Hal-
kın Kurtuluş Ordusu (SPLA)
ile çarpışıyor.
IYardım kuruluşlan
ülkelerine dönüyor
Bölgede bulunan yabana
yardım kuruluşlan, sürmekte
olan geriüa savaşının yaratuğı
güvensizlik nedeniyle ülkeleri-
ne dönüyor. ABD ise durum-
dan büyük kaygı duyuyor. Su-
dan'ın giderek yeni bir Somali'-
ye dönüşeceğine ilişkin kuşku-
lannı dile getiren Başkan Clin-
ton, güney Sudan'da açlık, sa-
vaş ve kuraklık yüzünden bin-
lerce insanın ölümle burun bu-
runa yaşadığına dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler. ülkedeki
iki milyon kişinin açlıktan öle-
bileceğini işaret ediyor. Geçtiği-
Açlığın hüküm sürdiiğü Sudan, ikinci bir Somali olma yolunda.
miz iki yıl içinde 500 bin kişinin
savaş ve açlığın kurbanı olduğu
kaydediliyor.
ABD Dışjşleri Bakanlığı yet-
kililerinden David Shinn ABD'-
nin ülkenin güneyine asker
gönderip göndermeyeceğine
ilişkin bir soruyu şöyle yanıtla-
dı: 'Somali harekatının ne ka-
dar güç olduğıınu hepimiz gör-
dük. Sudan, Somali'ye oranla
çok daha tehlikeU bir ülke."
Clinton'un Somali'ye müdahe-
le etme olasıhğının çok düşük
olduğunu belirten Shinn, Was-
hington'un Körfez'deki Arap
ülkelerinden yardım isteyeceği-
ni sözlerine ekledi.
Mwambu VVanendeya
The Sunday Times
Panama
Dtktatörlererağmen
demokrasiişbaşmda
• Panama'da. ABD'nin müdahalesinden sonra
mayıs ayında düzenlenecek ilk başkanlık
seçimlerine katılan adaylann hemen hemen hepsi.
geçmişte diktatörlere yakınhklanyla tanınıyor.
P
anama'da ABD müda-
halesinden sonra
mayısta gerçekleşlecek
olan ilk başkanlık seçimlerinin
kampanyası son dönemecine
giriyor. Panama'nın en büyük
gazetesi La Prensa'nın yayın
> önetmeni Roberto Eisen-
mann. başkan ada\ı Ernosto
Perez'in seçimlerdeki şansını
değerlendirirken şunlan soy-
lüyor.
"Ortada iki sav var. İlkine
göre, öteki partiler Balladares'-
le başa çıkamav acak kadar bö-
lünmüş ve geç kalmış dunımda.
Ikincisiyse, insan hakları ihlal-
leri, yolsuzluklar ve diktatörlü-
ğun beraberinde getirdiği bütün
diğer yükkr, eninde sonunda
BaDadares'in kuyusunu kaza-
cak."
Perez Balladares. 1989'da
ABD müdahalesi sırasında
koltuktan indirilen diktatör
General Manuel Antonio No-
riega dönemindeki pek çok
çirkinlikten ötürü suçlanmı-
yor. Ne var ki. 1989 seçimleri-
ne katılan ordu destekli aday
Carlos Duque'nin kampanyası
sırasmda diktatörle dolaylı
ilişkiler kurması da yeterince
sevimsiz. Perez Balladares"in
iki muhalifi hazırladıklan si-
yasi reklamlarda adayın Nori-
ega'yla birlikte cektirdiği fo-
toğraflan sergilediler.
Balladares "Fotoğrafın ne
zaman çekildiğini bile hatıria-
mıyorum" diyor ve ekliyor:
"Herkesin Noriega ile bir fo-
toğrafı var. L zunca bir süre Pa-
nama siyasetine damgasım vur-
du."
Perez Balladares gibi muha-
lifleri de, gecmişteki imajlarla
buluşan siyasal oluşumlann
birer izleyicisi.
Yalnız Hollyvvood'da oyna-
mış ve şarkıcılık yapmış olan
Ruben Blades aynksı bir örnek
oluşturuyor. Çevrecilikten,
kırsal kesimdeki reformlara
dek pek çok konuya el atan
Blades, katılıma ve hükümet-
teki merkeziyetçi yapının kınl-
masına verdiği vurguyla dik-
katleri çekti. Eisenmann, gele-
neksel adaylann birbirlenni
aşağılamalarla tüketmeleri so-
nucu. şu ana dek halkla en iyi
iletişimi kurabilmeyi becermiş
Blades'in şaşırtıcı bir sıçrayış
gösterebileceğini söylüyor.
Howard W. Frendı
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Bu Yri Ada Sensiz...
"Bu yıl gene ada sensiz içime hiç sinmedi" diyor şa-
ir... Adalar dendi mi incelik, soyluluk, her türlü zariflik
gelirdi akla... Bugün öyle mi; bir kaçak balkon anlaş-
mazlığından bir belediye başkanını öldürüyorlar. Adalı
mı bunlar? Yok, şurdan burdan gelmişler. Bir dostum,
"6/7 Eylül olaylanndan sonra Adalarm tadı kalmadı"
derdi. Bu büyük talan ve görgüsüzlükten sonra Rumlar
bir yana, Ermeniler bir yana, Yahudiler bir yana gitmiş-
lerdi.
Bir dönemin adalarını "Yaban" yazarı Yakup Kadri
şöyle anlatır:
"... Büyükada derken sakın bugünkü milyoner işa-
damları ve tvistçi gençler adasını göz önüne-getirmeyi-
niz. Hele cazbantlı gazinolarla otelleri hayalinizden bile
geçirmeyiniz. Bu bir vakitler uzun saçlı, solgun benizli şa-
irlerimizin tatlı hayallere daldığı ve sevdalılarla sevgili-
lerinin ayışığmda birbirlerini arayıp çam ağaçlarının
nefti gölgeleri altında buluştuklan bir yerdi."
Dönemin romantik şairleri vardı. Tahsin NahH adalar
şairi' diye bilinirdi. Celal Sahir ünlü bir şairdi, Yahya
Kemal yeni parlıyordu. Yahya Kemal Büyükada'ya Hey-
beli, Kınalı, Burgaz'ı da katarak şöyle derdi:
Sen şarkıların durduğu bir lahza kenarda
Yadet ki seviştikti ilahi Adalar'da.
"Kimi akşamlar, Dil'de, bilmem hangi kır meyhaneci-
sinin, müşterileri eğlensin diye kurduğu salıncaklarda
onlarla birlikte, çocuklar gibi kolan vurduğumuz olurdu.
(...) Kadın arkadaşlarımızın en genci Bedia Şekip (ilk
evlenişinde Bedia Muvahhit adını alan, çok yakında yi-
tirdiğimiz ünlü sanatçımız) Öyle kolan vururdu ki yaş-
mağı rüzgârda havalanırdı."
O yılların tanıkları şöyle anlatırlar:
"Maden tarafındaki kumsalda sessiz dolaşırken Be-
dia Muvahhit, 'Aman hararetten bayılacağım' diyor. Bir
bardak su istiyor. O saatte su bulmak ne mümkün!.. Şim-
di ünlü prof'lanmızdan biri su bulmağa koyuluyor. Hiris-
to yolunu tutuyor.
Su bulup getiriyor ama bu kez de arkadaşlan bir yere
saklanıyorlar. Su makbule geçmiyor."
Adaların keyfini sürenler doğma büyüme Istanbullu
olanlardır. Taşradan gelenler Ada'ya şöyle bir bakar,
dönerler. Nusret Baban'la bir Istanbul'a gelişimizde,
"Bir de Ada'yı görelim"dedik. iskelede, deniz kıyısında
bir meyhaneye oturduk. Yaşımızın gençliğinden mi ne,
garsonlar pek itibar etmediler. Yedik, içtik, parasını da
verdik. Dilimde kalan bir tat barbunya plakisi olmuştu.
Şimdi bile o tadı damağımda hâlâ duyarım.
Bir Istanbul'a gelişimde ressam Nejat Melih (Devrim)
ressamları, şairleri, yazariarı dedesinin köşküne çağır-
mıştı. Asaf Halet Çelebi'yi bu gezide tanımıştım. Çektir-
diğimiz bir fotoğraf, yıllar sonra, birkaç dergide yayım-
landı. Arasam belki bulurum da...
Adaları bize tanıtan ve sevdiren Satt Faik'tir. Sait,
Adaları öylesine severdi ki soyadı olan Abasıyanık yeri-
ne 'Ada//'diye yazdığı da olurdu.
1950'lilerden sonra Metin Eloğlu'nun, Edip Canse-
ver'in, Sabri Attınel'in Ada safaları vardı. Giderler, Ba-
lıkçı Baki'ye konuk olurlar, tuttuğu balıkları yerlerdi.
içkisi bizden, balığı Baki'den olurdu. Bir dönemin Adalar
gediklisi olan Selahattin Hilav dostumuzun hatırına Ada-
ya çok gittiğimiz olmuştur. Bir gün Baki'nin kayığıyla
açıldık, az daha batıyorduk. içimizde yüzme bilmeyen
bir Metin varmış. Teknede melul melul bakışından çıkar-
dığımız anlam, yüzme bilmeyişinden geliyormuş.
Geçende bir posta pulu üstünde, teknede, yanında kö-
peğiyle Sait Faik'i görünce bilmezsiniz ne kadar duygu-
landım. Yıllar sonra da olsa değer biliniyormuş. Orhan
Veli'nin de bir pulda resmi vardı. Sevindim, sevinmez
olur muydum? Adalarda kaçak yapıdan adam öldürülü-
yordu; şairler, yazarlar, sanatçılar unutulmuyordu. Bir-
kaç yıl önce sevgili Doğan'ı (Avcıoğlu'nu) da Ada'ya
gömdük...
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Kazanda yeterince
mayası gelmemiş hamu-
run içinde bekletilerek
dinlendirildiği derin ma-
deni tekne. 2/ Bir şeyden
kalan kötü iz... Bir tür ta-
ze ve tuzsuz beyaz peynir.
3/ Soy... Denizcilikte çe-
şitli amaçlarla kullarul-
mak için tel ya da halat-
tan örülerek yapılmış ağ.
4/ Kıyı ile gemi arasında
yük taşımakta kullarulan
altı düz tekne... Bir bağ-
laç. 5/ Bir haber ajansının simge-
si... Temel niteliğinde olan. 6/
Evrensel alıcı olan kan grubu... Bir
renk. 7/ Bir alav işareti... Güreşte
bir oyun. 8/ Doğal \e tarihsel özel-
liklerinden dolayı koruma altına
alınan alan... Yapma, etme. 9/ Gü-
neydoğudan esen yel.
YÜKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Çobanpüskülü bitkisine verilen
bir başka ad. 2/ Bir sinir hastalıgı...
Kısa bacaklı bir köpek cinsi. 3/
Antik dönemlerde Anadolu'nun güneyine verilen ad... Duvar
içinde bırakılan oyuk bölümü. 4/ Su... Pasifik'te Fransa'ya ait
bir ada. 5/ Dışa vuran sevinç... Bir renk. 6/ Türk müziğinde bir
makam... Ülke. yurt. 7/ Yiğit, kahraman... Mevlevi dervişleri-
nin giydiği yıiksek ve tepesi düz keçe külah. 8/ Eski bir ağırlık
ölçüsü birimi... Arap abecesinde bir harf. 9/ Bulucusunun adını
taşıyan ve körler tarafından kullarulan kabartma yazı.
BİR DEĞİŞİMİN ÖYKÜSÜ '' UÇ AYDA UÇÜNCÖ BASIM
plastik
^okusu
BİLGİ Y/>v'
ERBİL TUŞALP'IM KİTAPLARI
• Eylül Imparatorluğu 100000
• Zehir Yüklü Bulutlar 50000
"Halepçe'den
Hakkâri'ye"
• Bin insan • 60000
• Ben Tarihim
Bay Başkan 65000
• Önce Çocuklar Öldü 50000
• Paşa ile General 80000
• Evreninki mi?
Özafmki mi? 80000
• "PPK" Plastik
Papatya Kokusu 80000
• isteklerinizin tutarı kadar posta ya da damga pulu gön-
derinız.
BİLGİ YAYINEVİ : Meşrutiyet Caddesi, No: 46/A
06420 Yenişehir / ANKARA
Tel : (0-312) 431 81 22 - 434 49 99
Faks : (0-312)431 77 58