Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ŞUBAT1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Rusya'da reform trajedisi ve IMF
• Rusya'dalMF '
programını aksatan
herhangj birgelişme,
Baö'dan gelen yardım
akışını yavaşlaüyor.
ÖZLEM YÜZAK BOVLLJ
Rusya'da aralık ayında yapı-
lan secimlerin ardından reform
yanüJannın kilit noktalarda
güçlerinin azalması sonucunda.
reform hareketleri oldukça hız
kaybetti. 1990'da serbest piyasa
ekonomisine geçiş sürecini baş-
latan Rusya, kısa bir süre içinde
kendisini politik ve ekonomik
kaosun içinde buldu.
flk darfoe sanayiye
Reform, ilk darbeyi sanayi üre-
timine vurdu. Üretim endeksinde
hızla yaşanan düşiiş, rublenin
değer kaybı ve aylık enflasyon
oranlannın yüzde 30'lan aşması,
kısa sürede tehlikeli boyutlara
ulaşan işsizlik krizine yol açtı.
Ekonomik yıkım kendisini
sosyal yaşamda da gösterdi.
Eğitim ve sağlık sistemleri bo-
zuldu. Yolsuzluk devlete hâkim
oldu. Uygulanan birinci ekono-
mik şokun etkileri böylece ortaya
ÇiktL
Şimdi bu sonuçta Batıh ülke-
lerin ve özellikle IMF'nin katkı
payı tartışılıyor.
Batı'dan destek
Serbest piyasa ekonomisine
gecmeyi p'lanlayan Rusya"nın
Batılı ülkelerden mali ve teknik
yardım istemesi kaçınilmazdı.
Batı'nın Rusya'ya bu müdahalesi
ya da desteğindeki hedef. üç
aşamalı olarak ortaya konulu-
yor. Bunlar:
- Reformlann denetlenmesi
(uluslararası kuruluşlar ve özel-
likle IMF aracılığı ile).
- Ancak refonrdann yürürlüğe
konması ile gündeme gelebilecek
yatınm kredilerinin verilmesi.
- Askeri gücün yok edilmesi.
Yabanci yatınmcının Rusya'-
da en çok iigisini çeken konu
petrol.
Kabinenin oluşturulmasından
hemen sonra istifa eden Rusya'-
nın Batılı danışmanlanndan
Prof. Dr. Jeffrey Sachs'ın
görüşü, Moskova'nın talep ettiği
ve Batı'nın söz verdiği yardımın
hiçbir zaman gelmediği
doğrultusunda. 1993'te 17milyar
dolar olarak hedeflenen mali
yardım, sadece 2 milyar dolarla
sınırlı kaldı. Sonuçta bunun
faturasını reformistler, aralık
seçimlerini kaybederek ağır bir
şekilde ödediler.
Reform hareketlerinin başan-
sızlığında IMF'nin de etkisi
büyük. Bunda en önemli etken
ise Batı'dan gelen yardım ve bilgi
akışmda IMF'nin monopo!
durumuna düşmesi. Rusya'da
IMF programını aksatan her-
hangi bir gelişme, G7 ülkelerini
etkiliyor ve yardım akışını yay-
vaşlatıyor.
Tabii yardım diliminin arka-
smın kesilmesinde Batı'da yaşa-
nan durgunluğu ve Rusya'daki
politik istikrarsızhğı da göz ardı
etmemek gerekli. Yeltsin'in 21 ey-
lül darbesinin hedefı hem reform
karşıtlannı susturmak, hem de
ülkeyi ikinci ekonomik şoka
hazırlamaktı. Enerji fiyatlanmn
serbet bırakılması, işletmelere
sağlanan sübvansiyonlann
kaldınlması, harcamalann
kısıiması planlanıyordu. Şimdi
bütün gözler Çernomirdin
hükümetinde.
IMF heyeti başkanı Michel
Camdessus'un 1 şubat tanhlı
raporunda Başbakan Çerno-
mirdin'in IMF desteğinden ya-
rarlanmak amacıyla kendisiyle
görüşerek ekonomik program-
lan görüşmek üzere ortak bir
çalışma başlatmayı arzuladıklan
belirtiliyor. Dengeli bir büyüme
ve yaşam standardının artün-
labilmesi için zaman geçirmeden
istikrann sağlanması ve reform
hareketlerinin tekrar hız
kazanması gerektiğini vur-
gulayan IMF yetkilileri şunlan
belirtiyorlar:
Mali destek gerekli
Enflasyonu düşürme ve rublenin
dengesini sağlama çabalan, sıkı
para politikası uygulamadan ve
bütçe dışına çıkmadan sağhklı
gerçekleştirilemez. Uzun vadeli
olamaz.
Rusya'nın koşullannı gelişti-
rebilmesi için dış mali desteğe de
gereksinim duyduğunu belirten
IMF yetkilileri. IMFnin bu
konuda kilit rol oynadığını,
ancak kuruluş statülcri gereği
anlaşma hükümleri dışına çıkıl
masının mümkün olmadığını
söylüyorlar.Bu kısır döngü içinde
Rusya yalpalayıp duruyor.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIS
ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA
Japonya ve ABD yine anlaşamadılar
B
ill Cllrrton ile Japonya Baş-
bakanı Morihiro Hosakawa
VVashington'da buluştular,
konuştular ve artık son 10
yıldır gelenek haline geldiği
üzere, bu sefer de anlaşamadılar. Iki
liderin CNN'de yayımlanan konuşma-
larında söyledikleri değil, söyleme-
dikleri, durumu daha açık bir şekilde
gösteriyordu. Bill Clinton, bir gazete-
cinin "Japonya'ya karşı misillemede
bulunacak mısınız" sorusuna "Hayır
bulunmayacağız" demedi. Bir başka
gazetecinin Hosakavva'ya sorduğu
"Iki ulke arasında büyük bir güvensiz-
lik var, bu daha ne kadar devam eder''
sorusuna aldığı cevap ise "güvensiz-
lik yok" yerine "Gerginliği soğutmak
için zamana ihtiyacımız var" şeklin-
deydi. Zirvede sorunlar çözülmedi ve
ABD-Japonya arasındaki ilişkiler, üst
düzey ABD yöneticilerinin ifadesiyle
yeni bir "bir dönüm noktasına geldi-
ler".
"Böyle dost varken düş-
manı Kim ne yapsın"
Far Eastern Economic Rewiev,
Clinton-Hosakawa zirvesinden birkaç
gün önce yayımlanan başmakalesin-
de, ABD'nin Uzakdoğu politikasını ir-
deleyerek bu ülkenin, Endonezya ve
Japonya gibi dostlarına zorluk çıkarı-
rken Kuzey Kore gibi düşmanlarına
ılımlı davrandığından yakınıyordu.
Review gibi muhafazakâr bir derginin
bu tespiti hangi dürtülerle yaptığını
göz önünde bulundursak bile, şunu
kabul etmek gerekir ki ABD'nin bölge
politikası, bugün adeta bir çelişkiler
yumağı halinde. Bu da ABD-Japonya
ilişkilerinin istikrâra kavuşmasının
önündeki önemli engellerden biri.
örneğin ABD, Japonya'daki reform
sürecinden son derece memnun.
Çünkü bu, Japonya'nın bir "Ro-
binson Crusoe" eko-
nomisinden vazgeçe-
rek iç pazarlarını dış re-
kabete açmamasına ve
politik sisteminin daha
şeffaf olmasına yol aça-
cak. Bu reform projesi
ise son derecede narin
bir koalisyon üzerinde
duran Hosakavva hükü-
metinceyürütülüyor. Bu
koşullarda Hosakavva'-
yı desteklemesi ve güç-
lendirmesi gereken
ABD ne yapıyor, Hosa-
kavva'yı, Japon iç poli-
tikasında asla kabul edi-
lemeyecekolan "rakam-
sal hedefler" (Clinton,
ABD'nin Japonya pa-
zarına girişinin geliş-
mesinin ölçülmesinde
rakamsal
hedefler koymak için
baskı yapıyor) talebi ile köşeye
sıkıştırıyor. Bir yorumcunun dediği
gibi, "Hosakawa 'yı, hedeflerikabulet-
mezse, ABD alnından vuracak, kabul
ederse de Japon içpolitika silahşörle-
ri sırtından". Bu yüzden görüşmeler
yaklaşırken Hosakavva'nın kamuoyu
yoklamalarında popülaritesi bir hafta-
da % 80'den % 70'e düştü...
Bir başka tutarsızlık: Dünya eko-
nomisinin büyüme merkezlerinin
Uzakdoğu'ya kaydığını artık OECD'de
dahil olmak üzere herkes görüyor.
Clinton da bunun farkında ve APEC ile
bundan faydalanacak duruma gelrne-
ye çalışıyor. Ne var ki Japonya bölge-
de ekonomik. politik lider ve en önemli
oyuncu. ABD'nin Japonya üzerine uy-
guladığı baskı diğer ülkeler tarafından
dikkatle izleniyor. Ikincisi, Japonya gi-
derek bölgede etkinliğini arttırdığı için
ABD'nin bölgedeki varlığı ile'Japonya
ile ilişkileri arasındaki bağlantı güçle-
niyor. Bu koşullarda ABD Japonya
ilişkileri, ABD açısından, ne anlama
geldiği konusunda kimsenin bir türlü
anlaşamadığı ve bir azalma eğilımı
gösteren bir dış ticaret fazlası soru-
nundan çok daha önemli. Aynı şekilde
ABD Kuzey Kore'yi uluslararası nük-
leer anlaşmalara uymaya zorluyor
Bu konuda bölgedeki anti-Kore ittifaka
ve bunun içinin sağlam olmasına
ABD'nin çok ihtiyacı var. Çin bu ko-
nuda çok önemli oyuncu. Japonya ise
Çin üzerinde etkili. ABD Japonya iliş-
kilerinin sağlığının iyi ofması bu açı-
dan da çok önemli.
Bir başka çelişkili tutum: ABD. Ja-
ponya'daki reform süreciyle Japon
bürokrasisinin gücünün kınlacağını
umuyor. Çünkü bu bürokrasinin uy-
guladığı çok sayıda resmi ve resmi
olmayan engelin. ABD mallarının Ja-
ponya pazarına girmesini zor-
laştırdığına inanıyor. Bir başka deyiş-
le ABD, Japonya'da bü-
rokrasinin ekonomiye
müdahalesinin azal-
masını istiyor. Sonra da
"bu ne perhiz bu ne la-
hana turşusu" dedir-
tecek şekilde "rakam-
sal hedefler" uygula-
ması isteyerek Japon
bürokrasisinin, bu sefer
ABD mallarının satın
alınmasını teşvik ede-
rek, ekonomiye müda-
halesini istiyor. Yani
hem bürokrasinin zayı-
flamasını istiyor hem de
ona yeni yetkiler veril-
mesini.
ABD'nin Japonya'-
dan politik baskı ile tica-
ri imtiyaz elde etmeye
çalışmasının bir başka
anlamı daha var. Bu tu-
tum ABD'nin GATT an-
laşmasına. yani üye ülkelerin bu an-
laşma gereğince kendiliklerinden iç
pazarlannı sert-stleştireceklerine
inanmadığını gösteriyor. AöÛ>k»in Ja-
ponya politikası, benim bu sütunlarda
GATT anlaşmasının ardından sordu-
ğum "peki bu anlaşma kurallarını kim
uygulatacak" sorusuna da bir cevap
oluşturuyor. GATT anlaşmasının
aslında, taraflardan birinin yeterli po-
litik gücü yoksa bir işe yaramadığını,
bu yüzden de ticaret savaşlarını en-
gellemeye hiçbir şekilde yetmeye-
ceğini gözler önüne seriyor. Bilindiği
gibi GATT anlaşması halen ABD Se-
natosu'ndan geçmedi. Clinton Ho-
sakavva zirvesinin bir anlaşmaya de-
ğil yeni bir tartışmalar ve görüşmeler
sürecine yol açmış olmasının da geç-
mesini kolaylaştırmayacağı kesin.
1980lerin ortasında, ABD ekono-
misi ikiz açıklar (bütçe ve cari açıklar)
altında eziliyordu. Japonya ile dış tica-
ret açığı hızla artıyor, Japon yatırımcı-
ları büyük yatırımlar yaparak "ABD'yi
satın alıyorlardı". ABD'nin ekonomik
büyüme hızı Japonya'ya göre çok dü-
şüktü ve ABD'de bir Japonya fobisi
gelişmeyebaşlamış. Bu "RisingSun"
edebiyatında kendini açığa vurdu.
Şimdi, yaklaşık 10 yıl sonra, ABD "ikiz
açığı" geriliyor, üç yıldır ABD eko-
nomisi büyüyor, Japonya ise tarihinin
en şiddetli ressesyonunu ve politik is-
tikrarsızlığını yaşıyor. Bu koşullarda
Japonya'da ABD'nin imajı değişiyor.
Tekrar "en büyük ABD" şeklinde bir
ruh hali gelişiyor ve bu da bir "Rising
Sam"edebiyatına yol açıyor. Bu ABD
hayranlığı aynı anda bir ABD düş-
manlığını, zenofobyayı da besliyor.
Unutmayalım Hosakavva, Liberal Parti
hükümetini, çok fazla ABD yanlısı ol-
maktan dolayı da eleştirerek devir-
mişti. Şimdi iki ulke arasındaki ilişki-
lerde bir sıkışmanın oluşma olasılığı
çok yüksek. Clinton, parlamentodan
GATT'ı geçirmek için Japonya'ya baş
eğdirmek zorunda. Hosakavva ise
hükümette kalmak için ABD'nin
karşısında başını dik tutmak zorunda.
Bu "Rising Sun"dan "Rising Sam'
psikolojisine geçiş ortamında, ne Ja-
ponya'ya karşı "idari YEN"\r\ güçlen-
dirilmesinden ithalat vergilerine ka-
dar bir seri tedbir almaya hazırlanan
Clinton yönetiminin dış politika cepha-
neliğinde bu tıkanıklığı çözecek bir
tedbir var ne de Hosakavva, ABD'ye,
taviz verebilecek kadar politik güce
sahip.
Evet ABD-Japonya ilişkileri "bir dö-
nüm noktasına gelmiş "görünüyor. BL
"dönüm noktası" ise geçen sene
GATT anlaşmasının ardından koparı-
lan tüm fariaraya rağmen bir ticaret
savaşının başlama olasılığından baş-
ka bir şey değil.
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ
BANKACILIK ÖDÜLÜ
YARIŞMASI
Türkiye Bankalar Birliği tarafından düzenlenen 1993 yılı
"Bankacılık Ödülü Yarışması" nın Seçici Kurul Üyeleri,
aşağıda yer alan eserleri ödüle layık görmüştür.
'Türkiye'de Sermaye Piyasasındaki Son Gelişmeler" ko-
nulu yanşmada :
Birincilik Ödülü : Ödül verilmemiştir.
İkincilik Ödülü : Doç. Dr. Ümit GÜCENME'nin eserine
Üçüncülük Ödülü : Mehmet CİVAN'ın eserine
"Yeni Mali Ürünler ve Türkiye'de Uygulanması İçin
Gerekli Düzenlemeler" konulu yanşmada :
Birincilik Ödülü
İkincilik Ödülü
Üçüncülük Ödülü
Ödül verilmemiştir.
Vedat GÜVEN'in eserine ve
Miray MÜMÎNOĞLU'nun eserine
Dr. Osman Remzi GÜNVER'in ese-
rine
"Enflasyonun Bankacılık Üzerine Etkileri" konulu ya-
nşmada :
Birincilik Ödülü : Prof. Dr. Nejat ERK
Prof. Dr. Mahir FÜSUNOĞLU
Doç. Dr. Altan ÇABUK'un ortak eser-
lerine
Mehmet Hasan EKEN'in eserine
Hüseyin ÇİLLİ'nin eseri ve
Saruhan DOĞAN
İkincilik Ödülü
Üçüncülük Ödülü
Yıldız ŞARSEL'in ortak eserlerine ve-
rilmiştir.
Yanşmanm Ödül Töreni tarihi aynca duyurulacaktır.
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ
BANKACILIK ÖDÜLÜ
YARIŞMASI
Türk Bankacılığı'na yaratıcı ve yapıcı katkılarda bulun-
mak, nitelikli eserler kazandırmak, araşürmacılan destek-
lemek, onurlandırmak, özendirmek ve başanlı çalışmalan
ödüllendirmek amacı ile Türkiye Bankalar Birliği'nce
"Bankacılık Ödülü Yarışması" düzenlenmiştir. 1994
"Bankacılık Ödülü Yarışması",
(1) Türk Mali Sisteminin Faiz Yapısının Vergi, Disponibilite,
Munzam Karşılıklar Yönünden Incelenmesi, Özel Finans
Kurumlan Açısından Değerlendirilmesi, Avrupa Birliği
Tek Pazan ile Karşüaştırmalı Olarak İncelenmesi
SEÇİCİ KURUL :
• İlhan EVLİYAOĞLU
• İsmet ALVER
• Mehmet Nazmi ERTEN
• Doç. Dr. Hasan ERSEL
(2) Bankacılıkta Türev Ürünlerin Muhasebeleştirilmesi,
Bugünkü Durumu ve Yapılması Gerekenler
SEÇİCİ KURUL:
. • AliAYANLAR
• NaciAYHAN
• Osman MENGÜTÜRK
olmak üzere 2 konudan oluşmaktadır.
Yanşma, eser vermek isteyen T.C. uyruklu tüm ilgililere açık
olup son başvuru tarihi 29 Temmuz 1994'dür. Yanşma
koşullannı içeren broşür ile Türkiye Bankalar Birliği
"Bankacılık Ödülü Yarışması" Ödül Yönetmeliği,
Türkiye Bankalar Birliği
Eğitim ve Tanıtım Gruby
Mithatpaşa Caddesi No. 12
06410 Yenişehir - ANKARA
adresinden temin edilebilir.
Ödüller:
a) 1. Ödül net 50.000.000.- TL.
b) 2. Ödül net 30.000.000.- TL
c) 3. Ödül net 20.000.000.- TL. olarak belirlenmiştir.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Faiz, Döviz ve Siz
Ekonominin ateşi bu kez faiz ve döviz doğrultusunda
yükseliyor. Hükümet tam bir çözümsüzlük içinde para
sermayenin fiyatını, yani faizleri arttırıyor. Döviz de da-
ha güvenceli bulunduğu için yükseliyor.
Ekonomi kuramı, bir mal ve hizmetin fiyatının, onun
arzına ve talebine bağlı olduğunu belirtir. Bunu anlamak
için ekonomi bilmek gerekmez. Tüm öbür koşullar veri
almırsa, yaz aylarında bollaşan domatesin fiyatının dü-
şeceğini, bu ürünü alan herkes bilir.
Söz konusu, para sermaye olunca arz ve talep kuralı
işler mi? Burada alışveriş konusu olan nesne yani para,
kendisi, öbür özelliklerinin yanında, alışveriş aracıdır.
Bu nedenle, paranın kullanılageldiği tüm ortamlarda fa-
iz oranı, uygun deyimiyle, özel işlem görmüştür.
Para sermaye, son yıllarda tüm dünyayı kavramış, sı-
cak para adı altında gelişmekte olan ülkelerin yüksek
faiz, yani çok kârlı para piyasalannı, çekirge gibi yağma-
lamaya başlamıştır. Türkiye, yüksek faizle, gerçekteTL'-
nin fiyatını yükseltmiyor, spekülatif yabancı sermayeye
çok kârlı bir çağrı mektubu sunuyor.
Yüksek faizin esasen azalan sabit sermaye yatırımla-
rını azaltacağı, işsizliği daha da ağırlaştıracağı, üretim-
sizlik ve işsizlik anlamına geldiği, hükümet tarafından
tümüyle gözardı ediliyor.
• • •
Bu gelişmelerin bir sonucu olarak, gıdadan ulaşıma,
giyimden eğitime, her mal hizmetin fiyatı da ya arttj, ya
artıyor, ya da artacaktır.
Bu, tartışılmaz bir gerçektir.
Toplumun tüm kesimleri, üç basamaklı enflasyonu ka-
çınılmaz görüyor; buna kaçmılmaz gözüyle bakıyor.
Başbakan'ın, 1994 için öngördüğü ekonomide, kendi
deyimiyle tamirat, yani onarım başlamış bulunmaktadır.
Başbakan, TÜSİAD ile anlaşarak ya da basında yer aldı-
ğı biçimiyle "patronlann vergisini indirerek, bankaları
rahatlatarak" ve "karşılıklı güven tazeleyerek"onarıma
gelmiştir.
Kutlu olsun olmasına da, bu fotoğrafta işçilerin, me-
murların, çiftçilerin, küçük esnaf ve sanatkarların yeri
yoktur.
Daha doğrusu, paranın fiyatına bağlı olarak, alışveri-
şe konu olan her nesnenin -biri dışında- fiyatı artacaktır;
bu nesne emektir. Emeğin fiyatı ya da maaşlı, ücretli,
dar ve sabit gelirlilerin alım gücü, her geçen gün biraz
daha azaltılmaktadır.
• • •
Bu tür bir onarım ya da köklü önlemlerin uygulanması,
çok değil, azıcık, diyelim çeyrek demokrasinin bulundu-
ğu ortamlarda bile, emekçilerin de dikkate alınmasını
gerektirirdi. Hastaya içirilecek acı ilacın, bir ölçüde de
olsa, toplum kesimlerinin varlık ve gelir düzeyine göre,
daha eşitlikçi dağılımı, yükün daha dengeli omuzlanma-
sı çabasına girilirdi. Bizde demokrasi olmadığından
hükümet, açıkça "patronizm" uyguluyor.
Böyle olunca da, toplumun büyük bir kesimi, kurtuluşu
"faizsiz, adil, şeriatdüzeni" satsatasında ya da uyutma-
casında buluyor. RP'ye yöneliyor. Oysa faiz Arapçadır
ve günümüzde para sermayenin egemenliğine karşı
çıkmanın yolu, emekçilerin örgütlü ya da örgütleri eliyle
savaşım vermeleridir. Faizsiz denilen düzenler, sömü-
rünün ve baskının en ağır biçimleriyle yaşandığı ekono-
mik yapılardır.
:
Yapılması çferreken, ekonominin bütününü kapsaya-
cak, iç tutarlılığı bulunan. genel kamuoyuna ve özellikle
de yalnız iç ve dış para sermaye sahiplerine değil, toplu-
mun emeğiyle geçinen dar ve sabit gelirlilerine de gü-
ven verecek bir kararlılık programını uygulamaya koy-
maktır.
Para sermayenin fiyatı ile patatesin fiyatını ayırama-
yan bir ekonomi anlayışıyla, büyük sermayeye teslimi-
yetin derecesi ne olursa olsun, ülkenin ekonomik buna-
lımdan çıkmasına olanak yoktur.
Otomobil üretiminde
tehlike sinyaliEkonomi Servisi - Otomobil
satışlan. para ve sermaye piva-
salannda ocak ayı ortalan-
ndan bu yana kaydedilen ge-
lişmelerden sonra eski
canlılığını kaybetti. Tofaş ve
Oyak Renault otomobil fabri-
kalan ocak ayı üretimini plan-
lanan düzeyde gerçekleştirir-
ken, talebin azalması ile stok-
lann arttığı bildirildi.
Bursa'da kurulu Tofaş Türk
Otomobil Fabrikalan AŞ ile
Oyak Renault Otomobil
Fabrikası AŞ geçen ocak ayı
üretimlerini. 1993'ünocakayı-
nagöreyükselttilerve 1994 ün
normal üretim hedeflerine
ulaştılar.
Aralık ayında patlama
Tofaş yetkililerine göre ocak
ayında taşıt alım vergilerinde
yüzde 70"e varan artış ve zamlı
fiyat beklentisi. aralık ayında
otomobil talebini en üst
noktalara çıkardı. Aylık 300
ila 400 araç satış yapan bayile-
rin satışı, aralıkta 500'ün de
üzerine çıktı.
Aralık ayı talep artışının ön-
ceki yıllarda da yaşanmış
olduğuna dikkat çeken bir yet-
kili. "Ocak ayı zaten her yıl sö-
nük gecer. Çünkü araba âlmak
isteyenJer, aralığı tercih eder-
ler. Geçen ocak ayının başları-
nda durgunluk böyleydi. Ama
önce hisse senetleri, arkasından
döviz ve banka faizlerindeki
tırmants. satışlan bıçak gibi
kesti" diye konuştu.
Tofaş yetkililerine göre ta-
lepteki durgunluğun en önem-
li nedeni, taşıt alım vergisinde
yüzde 70 artış ile firmanın şu-
bat ayı başmda açıkladığı yeni
zam. Böylece vılbaşından bu
yana otomobil fiyatlannın
yüzde 20 dolayında zamlanmış
olduğu belirtiliyor.
Bankalann, son gelişmeler
üzerine otomobil kredisini
durdurduğuna da dikkat çe-
ken bir yetkilı."Bankalar, kri-
zin başııida mırın kırın ettiler.
Sonra yüzde 105 faizli olarak
otomobil kredisi vereceklerini
açıkladılar. Ama bu işflilenbit-
fi. Bir tek kişi bile artık krcdi ile
otomobil almaya gelmiyor. Bu
kadar yüksek faiz ile otomobil
almak akıl işi değil" dedi.
t rerime şimdilik devam
Tofaş ve Oyak Renaulfta
lalepteki eerileme\e rağmen.
üretimin durdurulduğu haber-
lerinin gerçek olmadlğı belir-
lendi. Renault. üretimde'İstik-
rar"ı edinırken. Tofaş'ın piya-
sada çalkantılann başladığı
ocak ortalannda. "şubatta
zam var" düşüncesiyle. üretimi
hızlandırdığı ifade ediliyor.
BİLGİSAYAR PROGRAMCILARI
arıyoruz.
Unıx işletim sisteminde tecrübeli, yüksekokul mezunu
elemanlar alınacaktır.
lnformix konusunda deneyimli olması ve erkek adaylar
için askerliğini yapmış olması tercih nedenidir.
Müracaatlarm şahsen yapılması rica olunur.
Yaysat Yayın Satış Pazarlama ve Dağıtım A.Ş.
Ambarlar Cad. Aytek iş Merkezi
Kat: 3 Zeytinburnu/İstanbul
Tel: 510 70 00/9 Hat (Personel Md.)