Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ARAUK 1994 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
Sıvas davası
Soruşturma genişliyor
ERGÜNAKSOY
ANKARA-Sıvas Cumhuriyet
Başsavcıhğı, Sıvas'ta 14 ay bo-
yunca seraestçe dolaştığını açık-
layan da\3nın 2 numaralı sanığı
Yunus Karataş'ın "fırar günle-
ri" ile ilgdi olarak başlattığı so-
ruşturmavı genişletti. Savcılık,
Karataş'ın firar günleri konu-
sunda Cımhuriyet'e demeç ve-
ren müdahil avûkatlardan Çağ-
daş Hukukçular Demeği (ÇHD)
Genel Başkanı Şenal Sanhan'ın
tanıklıgına başvurarak, Kara-
taş'ın firarda bulunduğu süre
ıçinde kimler tarafından korun-
duğunu iordu. Savcılık, San-
han'dan, iCarataş'ın, arandığı 14
ay boyunca Sıvas'ta serbest bu-
lunduğu açıklamasını içeren An-
kara Devlet Güvenlik Mahkeme-
si'nde verdiği verdiği ifadenin
tutunaklannı da istedi.
"Sıvas'ta büyiik ihmal. Katii-
amın 2 numaralı sanığı Yunus
Karataş, Sıvas'ta 14 ay etini ko-
hınu sallayarak dolaştT başlığıy-
la gazetemizde çıkan haber üze-
rine soruşturma başlatan Sıvas
Cumhuriyet Başsavcılığı, Kara-
taş'ın firar günleri konusunda
gazetemize demeç veren Sıvas
davası müdahil avukatlanndan
ÇHD Genel Başkanı Şenal San-
han'ın tanıklıgına başvurdu. Sı-
vas Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'nca Ankara Cumhuriyet Baş-
savcılığı'na gönderilen yazı, ay-
nen şöyle: "Sürdürülmekteolan
bir hazırtık tahkikatı nedeniyle
ÇHD Başkanı olduğu beürtiİen
Av. ŞenalSanhan'ın başsavcüığ)-
ruzcatanık sıfaü ileçağrılsın. Ka-
muovunda Sıvas davası olarak bi-
lineıı ve37 kişinin yakılarak öldü-
rülmesi ile sonuçlanan 2.7.1993
taritünde Sıvas'ta meydana ge-
len olaylar nedeni Ue 31 Ekim
1994 tarihliCumhuriyet Gazete-
si'nde bir yüı aşkın süre babası-
nın evindesaklanmasına rağmen
yakalanmadığı iddia olunan Yu-
nus Karatş Ue ilgili olarak zabıta
makamı ve memurlannın ihma-
libulunduğuna dair beyanatı ko-
nusunda Sanhan'ın biİgi ve gör-
güsü sorulsun. Sarıhan'dan,
16.7.1993 tarihinde gıyabında
tutuklanan ancak, 18.8.1994
tarihinde yakalanabilen Yunus
Karataş'ın bazı zabıta maka-
mı ve memurlan ile kamu gö-
revlilerince korunduğuna dair
bilgisinin olup olmadığının,
bilgisi varsa kim veya kimler
tarafından korunduğu öğre-
nilsin. Tanık Sarıhan'a ayrıca,
adı geçen gazetede Karataş'ın
bir yılı aşkın süre babasının
evinde saklandığını ve arayan
olmadığına dair savunmada
bulunduğundan, tanık avuka-
tın elinde varsa Karataş'ın bu
savunması Ue ilgili tutanak su-
retinin kendisinden istenerek
savcılığımıza gönderilmesini
rica ederiz."
Şenal Sanhan, sanık Kara-
taş'ın DGM'deki açıklamalanna
dayanarak 31 Ekim 1994 tarihli
Cumhuriyet gazetesinde yayım-
lanan demecinde. "Sanık Kara-
taşolayındayaşananlar, Sıvasta-
ki güvenlik güçlerinin görevleri-
ni ihmal ettüderini kanıtlamak-
tadır" görüşünü dile getirmiş ve
şunlan söylemişti:
"BUindiği gibi güvenlik güçle-
ri, başka olaylarda sanığuı ika-
metgâhına gider, o evde karakol
kurar. Evdeki karakol ortamı
kaldınlsa bifc, ikametgâh gözle-
me ahnır, sanıklann yakmlan iz-
lenir. Karataş olavında bunlann
yapılmamasını görevin ihmali
şekilinde algılamamak her haMe
çok iyimser bir tutum olur.
Sanığin açıklamalan doğru ise
polis açıkça görevini kötüye kıü-
lanmıştır. Müdahil avukatlan
olarak. bu soruştunnanın başın-
dan iribaren güvenlik güçlerinin
ihmallerine işaret eden tutumu-
muzun haklıhgı bir kez daha or-
taya çıkmıştır. Güvenlik güç-
lerinin ihmalleri görülmeli ve Û-
gililer hakkında soruşturma
vapümalıdır. Katliama katüan
eylemcikrin büyük bölümü
henüz yakalanamamıştır. Böylesi
bir soruşturma tann ile yakan-
malannı da umut etmek hayal-
dir."
Dosyalar geldi
• Baştarafı 1. Sayfada
derildi. Dört klasör dolusu bel-
ge içeren dosyada Türkiye'de çe-
şitli illere gönderildiği belirtilen
60 milyon markla ilgili tüm ban-
ka dekontlannın bulunduğu öğ-
renildi. Dosyanın Seydişehir
Savcılığı'na gönderılmesinden
sonra Bosna yardımlanyla ilgili
soruşturma, dava aşamasına ge-
lecek.
Refah Partisi'nin Bosna'ya
yardım adı altında topladığı pa-
ralan amacına uygun olarak kul-
lanmadığına ilişkin gazetemiz-
de çıkan haberler üzerine, Fatih
ve Seydişehir Cumhuriyet savcı-
lan soruşturma başlatmıştı. Bu
iddıalar arasında Seydişehir'e 60
milyon marklık yardımın geldı-
ği yer almıştı. Ancak savcılık, 27
Ekim 1994 tarihinde yaptığı
açıklamada bu paraya rastlan-
madığını belirtmişti. Bu açıkla-
manın ardından soruşturma il-
ginç bir seyir izlemeye başladı.
Bankalar Kanunu'na göre ticari
sır olduğu gerekçesiyle hesap-
lardaki hareketlilik ancak Hazi-
ne ve Dış Ticaret Müşteşarlı-
ğı'nın izniyle izlenilebiliyordu.
Bu yolun kuUanılmaması, soruş-
turmayı tıkanma noktasına ge-
tirdi.
Soruşturmanın dava aşaması-
na gelmesi için tek yol, Alman-
ya'da Freiburg Savcılığı'nın
göndereceği dosyalara kalıyor-
du. Seydişehir ve Fatih Savcılı-
ğı, Almanya'dan hazırlık soruş-
turması dosyalannı istedi.
Bu yöntem oldukça karmaşık
bir seyir izledi, Seydişehir ve Fa-
tih Savcılığı, Adalet Bakanlı-
ğı'na başvurdu. Adalet Bakanlı-
ğı bu istemi Dışişleri Bakanlı-
ğı'nailetti. Dışişleri, TürkBüyü-
kelçiliği araçılığıyla konuyu Al-
man Dışişleri Bakanlığı'na ilet-
ti. Alman Dışişleri Bakanlığı,
kendi Adalet Bakanlığı'na ko-
nuyu havale etti. Son durak ise
soruşrurmayı yürüten Freiburg
Savcılığı'ydı. Aynı yol, belgele-
rin Türkiye'ye gönderilişinde de
izlendi.
Soruşturma için oldukça za-
man kaybettiren bu yolun son
aşamasına gelindı. Bir hafta ön-
ce gelen dört klasör dolusu bel-
ge Türk Dışişleri Bakanlığı'nda
tercüme ediliyor. Tercüme iş-
lemlerinden sonra Adalet Ba-
kanlığı'na, oradan da Seydişehir
ve Fatih savcıhklanna gönderile-
cek.
RP'liler gerçeği sakhyor
Çıktıklan televizyon prog-
ramlannda sürekli olarak belge
isteyen Refah Partılüerin bir
oyunu da. soruşrurmayı sürdür-
düğü ifade edilen Freiburg Sav-
cısı Peter Fluck'la ilgili açık-
lamalannda ortaya çıktı. Dışiş-
leri Bakanlığı'na gönderilen bel-
gelerde. soruşturmayı yürûten
savcının aslında Savcı Vergel ol-
duğu, Fluck'un ise savcılıkta
basın sözcüsü olduğu öğrenildi.
Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla
birlikte Fluck'un sadece soruş-
turmanın seyriyle ilgili bilgiler
verdiği. içeriğiyle ilgili herhan-
gi birbilgi vermediği belirlendi.
Akyazdı Vakfi'na ceza
ÖMERYURTSEVEN
DENİZLİ - Akyazıh Orta ve
Yükseköğretim Vakfi'nın baş-
kan, yönetici ve üyelerinden olu-
şan 4 kişi Kurban Bayramı'nda
izinsiz deri toplamak suçundan
3'er ay hapse mahkûm oldu.
Türk Hava Kurumu (THK) De-
nizli Şubesi'nin suç duyurusu
üzerine açılan ve Denizli Sulh
Ceza Mahkemesi'nde görülen
dava sonucu kurban derilerini
toplama yetkisinin sadece kuru-
ma ait olduğu bir kez daha tescil
edildi.
Kurban Bayramı'nda bir şikâ-
yeti değerlendiren polis, Akyazı-
lı Vakfı'nca vatandaşlardan top-
lanan 1981 adet deriye bir kam-
yona yüklenirken el koydu. Bu-
nun üzerine THK, vakıf aleyhi-
ne savcılığa suç duyurusunda
bulundu. Deriler. daha sonra ku-
ruma verilirken, savcılık, demek
başkanı AliErdoğan, yönetici Is-
mail Yüceer ile üyeler Erdoğan
Gonca ve Ali Bozkır hakkında
2860 sayılı yasaya muhalefetten
kamu davası açtı. Sanıklar du-
ruşmalarda verdikleri ifadelerde
kurban derilerini zorla toplama-
dıklannı, sadece vatandaşlann
bağışlannı kabul ettiklerini söy-
lediler. THK Denizli Şubesi'nin
vekili Av. Serpil Tosun ise kur-
ban derilerini toplama yetkisinin
yasayla kuruma verildiğini
anımsatarak, "Her ne şekilde
olursa olsun deri toplamak ka-
nundışı bir eylemdir ve suçtur"
dedı. Sanık avukatlannın değış-
mesı nedeniyle uzayan dava ni-
hayet sonuçlandı. Sulh Ceza
Mahkemesi'ndeki son duruşma-
da hâkim Ali Ozkan, sanıklann
eyleminin suç olduğu kanaatine
vararak 2860 sayılı yasa uyann-
ca 4 kişiye 5'er ay, toplam 12 ay
hapis cezası verdi. Mahkeme bu
cezayı daha sonra 1 milyon 400
bin lira para cezasına çevirdi.
Duruşmadan sonra gazeteci-
lere bir açıklama yapan THK ve-
kilı Av. Serpil Tosun, mahkeme-
nin bu karannın kurum dışında
deri toplayan tarikat, dernek ve
vakıflar için emsal teşkil edece-
ğini savundu.
Av. Tosun, "Mahkeme bera-
atle sonuçlansaydı, tarikatlar
bundan cesaret âlarak önümüz-
deki yıllarda ellerini kollannı sal-
lava sallayaderi toplayıp buna ge-
rekçe olarak mahkeme karannı
göstereceklerdL Şimdi verilen ce-
za ile kurban derisini kurum dı-
şındabaşka bir kuruluşun topla-
masının yasak olduğu yargı ka-
ranyla tescil edilmiş oldu" diye
konuştu.
Çok sayıda gazetecinin de iz-
lediği duruşma ile ilgili olarak
"Adalet yerini buldu" diyen
THK Denizli Şube Başkanı Av.
tsmet Kayhan ise yargmın bu ka-
ranndan sonra devletin ilgili gö-
revlilerinin sorumluluklannı
yerine getirmesini beklediklerini
ifade etti.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
suçtur" açıklamasından sonra me-
mur sendikalarının başkanlannı ka-
bul etmesi ve onlara içi boş da olsa
vaatlerde bulunması, bu sendikala-
nn en üst düzeyde de tanındığının
bir göstergesi.
- Memur sendikaları çok sancılı
doğdu. Başlangıçta 'yasadışı örgût'
gibi işlem gördü. Pek çok memur,
sendika çalışmasına katıldığı için
sürüldü. 5-10 kişilik 'cesur' gruplar,
işin öncülüğünü yaptılar. Çalışma
arkadaşlan onlara önce, "Deli mişi-
niz?", "Işinizden olursunuz" gibi
uyarılarda bulundular. Ama bu sen-
dikalar güçlendikçe katılımlar ge-
ometrik olarak arttı. Bu eylemin ar-
dından öyle sanıyorum ki sendika-
lann üye sayısı artacak.
- Işçi sendikacılığı derin bir oium-
suzluk içinde. Türk-lş çoğunlukla
kamu kuruluşlarında örgütlü. Hükü-
metin buralan özelleştirmesi halinde
büyük bir güç kaybına uğrayacak.
Bu yüzden Türk-lş'e bağlı sendika-
lann çoğunun ipi hükümetin elinde.
Hak-lş, sendikacılığı, hakkını vere-
rek yapan bir konferedasyon. Ne
var ki Genel Başkan Necati Çelik.
ne kadar karşı çıksa da bu konfe-
derasyon damga yedi. DlSK'e,
"Haydi", "Koş", "Yeniden" diyoruz,
ama henüz 'gür ses/'ni duyabilmiş
değiliz. Işçi sendikalarının önündeki
en büyük engel, sigortasız işçi ça-
20 Aralık Bayramı..
Irştırma ve taşeronluk. 20 aralık ey-
lemi, işçi sendikalarının, lideriiği me-
murlara kaptırmak üzere olduğunun
somut bir göstergesi. Bu, işçi sen-
dikalarına da fayda sağlayabilir.
- Toplumda genel bir umutsuzluk
hakim. Bu, beraberinde devinimsiz-
liği getiriyor. Meslek kuruluşları, ara-
dan yıllar geçmesine karşın, 12 Ey-
lül afyonunu yeni yeni üzerlerinden
atıyor. 20 aralık eylemini destekledi-
ler. Memurların hareketi onları da
silkeleyebilir.
- Kırmızı halıların ucundaki kuş
tüyü koltuklarda hazırlanan ekono-
mi politikalarının, topluma kolay
yutturulamayacağı adım adım anla-
şılıyor. Karabük işçilerinin direnişi,
bunun bir örneği. Şimdi memurlar,
IMF mürekkepli bordrolara "Hayır"
diyor.
Daha pek çok şey söylenebilir.
Satırbaşlarıyla sıraladığımız bu ka-
zanımlar, gelecek için de umut veri-
yor.
Hükümet, bu aşamadan sonra
nasıl hareket edecek?
Huylu huyundan, kasap koyun-
dan, Çiller koltuğundan vazgeçmez.
Memurlara sendikal hak, bu Mec-
lis'ten kolay geçmez. Çiller'in artık
iki 'tescilli' korkusu var:
'Sandık ve sendika...'
Hükümet pek çok konuda olduğu
gibi, memur sendikaları konusunda
da 'ikiyüzlü' hareket ediyor. Ulusla-
rarası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 151
sayılı kararını Türkiye de kabul etti.
Bu karar geçen aylarda Meclis'ten
geçti. Bir ülke uluslararası bir karan
kabul ederse, iç hukukunu da buna
göre düzenlemek zorunda. Hükü-
met, ILO sözleşmesiyle memur
sendikalannı kabul ediyor, ama bu-
nun yasasını çıkarmıyor.
Memur sendikaları yasa tasarısı-
nın, kaç komisyonda, kaç kez deği-
şikliğe uğrayıp kuşa çevrildiğini say-
mak olanaksız. Bir doktora öğrenci-
si, 'Türkiye'de Memurtann Sendika-
laşma Süreci' başlıklı bir tez hazırla-
sa hemalde ciltlere sığmaz.
"Memura sendika fazia" diyen
milletvekilinden "Bu anarşistlik geti-
rir" diyen genel başkana kadar her-
kesi gördük. Ülkemizde ne yazık ki
kişilerin demokrasi ve özgürlük an-
layışı, gereksinimleri kadar. Kendisi
konuşabiliyorsa, hakkını alabiliyorsa
demokrasi var, bunları yapamıyorsa
yok.
Bugün Meclis'teki milletvekilleri-
nin çoğu için demokrasi, yeniden
seçilebilmeleri, emeklilik maaşları-
nın arrtınlması, istedikleri gibi parti
değiştirebilmeleri anlamına geliyor.
Onlara göre, hakça paylaşım da ik-
tidar nimetlerinin kendi aralarında
bölüşümü. Burada şunu da belirte-
lim ki Meclis'i çok eleştirmemiz, çok
şey beklememizden kaynaklanıyor.
Milletvekilleri eleştirileri genellıkle,
"Acaba doğru mu?" şeklinde değil
de "Vay Meclis'e hakaret" diye kar-
şılıyor. Oysa Meclis'e hakaret eden-
ler, sadece TV'den naklen yayın ya-
pıldığında gelip diğer günler uğra-
mayan milletvekilleri.
Başbakanlık, memur eyleminden
bir gün önce yayın organlarına faks-
la bir açıklama gönderip eylemin
yasadışı olduğunu duyurmuştu. Ey-
lem günü de gazetemizin faksına yi-
ne Başbakanlık'tan bir mesaj düştü.
önce eylemle ilgili sandık, baktık ki
forsla ilgili.
Memur ekmek, Çiller fors peşin-
de. Hanımefendi, Türkiye haritası
çevresinde 16 yıldızlı bir forsa sahip
oldu.
Ardından Içişleri Bakanı Nahit
Menteşe'nin memurlara yanıtı gel-
di:
"Eyleminiz kanunsuzdur."
Bakana sormak gerekli, kanun-
suzluk uluslararası sözleşmeyi iç
hukuka uydurmamak mı, hak ara-
mak mı?
Memurlar 20 aralık mayasını tut-
turdu. Şimdi yoğurdu ekşitmeden
çok iyi süzmeleri gerekiyor.
20 aralık bayramı tüm kamu
çalışanlarına kutlu olsun.
Sanatçılar Ata'mn huzurunda
• Baştarafi 1. Sayfada
nı yoğunlaştırdıklan gerekçesiy-
le Ata'ya şikâyette bulunan sa-
natçılar, "Opera-bale Huistiyan
kültürüdür" seslerinin yükseldı-
ğı TBMM Genel Kurulu'na bir
süre katıldıktan sonra, 20 bin im-
zalı "Sanata Evet" dilekçesini
Meclis yetkililerine ilettiler.
TBMM Genel Kurulu'na kadar
ulaşan sanat karşıtı tavırlan pro-
testo için kampanya yürüten Dev-
let Tiyatrolan Opera ve Balesi Ça-
lışanlan Yardımlaşma Vakfı (TO-
BAV) üyeleri, Anıtkabir'de "laik
Türldye'yi koruma" sözü verir-
ken, TBMM Genel Kurulu'na da
şikâyetlerle gittiler. Anıtkabir'ı
dün ziyaret eden sanatçılar, mozo-
leye çelenk koyarak, Ata'nın ma-
nevi huzurunda saygı duruşunda
bulundular. Anıtkabir defterine.
TOBAV adına şunlar yazıldı:
"Seygili Atam,
Senin gösterdiğin yolda yürü-
meye devam ediyoruz. Halkımı-
zın sanat sevgisini iletmeye gel-
drk. Sanata ve sânatçıv a yöndîk
tüm saldınlan bize yakışır şe-
Evgin, Peker, Kut ve Evcimik, SHP gmbunun önünde KarakaşUa Fotoğraf: AA
kildebertarafedeceğiz. Diyoruz Sanat yoksa, demokrasi de yok- Sanatçılann Anıtkabir'de yap-
tur. Yine diyoruz ki, laik Türkiye
Cumhuriyetiilelebet muhafaza ve
müdafaa edffecehtir. Rahat uvu
ulu Atatürk."
ki, bu ülke sanatsız bırakılma-
yacaktır. Her hal ve şartta, sa-
nat ve sanatçılar var olacaktır.
Sanat varsa demokrasi vardır.
tıklan açıklamada, sanata karşı
gösterilen yıkıcı ve yok edici ha-
reketlerin giderek yaygınlaşıp, sa-
nat kurumlanna kadar yayıldığı
vurgulanarak, bu tavırlann doğ-
rudan Türkiye Cumhuriyeti'nı
yıkma amacı taşıdığı kaydedildı.
Sanat kurumlannın, çağdaş insa-
nın gelışimindeki önemine de de-
ğinildi.
DOB bûtçesi onaylandı
TBMM, Devlet Opera ve Bale-
si'ne (DOB) karşı yaptığı "aytbT
düzelttı. Plan ve Bütçe Komısyo-
nu'nda ANAP. RP ve DYP'nın
oluşturduğu mıfakın "Opera ve
balevi kim izlivor? Küçükbir azuı-
lığa hitap eden bir sanat dab" dı-
yerek DOBun bütçesinden kes-
tikleri 58 milyar lira, TBMM Ge-
nel Kurulu'nda, DYP ve SHP'nın
verdiği önergeyle iade edildi.
Önergeye, ANAP'lı ve bazı RP
milletvekillerinın de destek ver-
dikleri gözlendi.
Kültür Bakanlığı bütçesi görüş-
melerini Devlet Tiyatrosu. Dev-
let Opera ve Balesi sanatçılan ile
aralannda Burak Kut, Yonca Ev-
cimik, Osman YağmurderelL, Ha-
kan Peker ve Erol Evgin'in de bu-
lunduğu bir grup şarkıcı izledi.
Alman belgelerinde Merciimek skandalı
I Baştarafi 1. Sayfada
toplanan tüm paralann Süley-
man Mercümek'in Yapı Kredi
Bankası Düsseldorf hesabında
toplanması ve virmanlama yön-
temiyle aynı bankanın tstan-
bul'da Fatih şubesindeki yine
Mercümek'e ait hesaba aktanl-
masına ilişkin verilerin, 8 sayfa
uzunluğundaki detaylı hesap dö-
kümünün Ankara'ya ulaşan bel-
geleri arasında olduğu bildirili-
yor. Alman makamlannın Süley-
man Mercümek'i 1993 yılı ba-
şında Türkiye'ye ihbar edişi ve
kara para aklama olayına ilişkin
detaylan anlatan 4 sayfalık res-
mi yazıya Ankara'dan aylarca
cevap gelmemesi ve konunun
basma yansıması üzerine, Mer-
cümek'in sabıkası olmadığını
belirtir kısa bir teleks notu geçil-
mesine ilişkin verilerin 4 klasör-
lük dosyada açıkça görüldüğü
belirlendi.
Freiburg Savcılığı'nın, Süley-
man Mercümek tarafından Al-
manya'da para aklanması olayın-
da siyasi boyut bulunduğunu
vurgulayan ve bu şahsın Refah
Partisi ile ilişkisinin araştınlma-
sını talep eden resmi yazısının
Türk makamlan tarafından ce-
vapsız bırakılması olayının da,
bu belgelerin Ankara'ya ulaşma-
sı sonucu Adalet Bakanlığı tara-
fından incelemeye alınması bek-
leniyor. Türkiye'ye iletilen 4 kla-
sör kalınlığındaki Alman soruş-
turma dosyası kapsamında, Re-
fah Partisi'nin Konya örgütü ta-
rafından yürütülen ve toplanılan
yardımlann Selçuklu Belediye-
si tarafından Almanya'da RP'li-
lerce kurulmuş IHH'ye gönde-
RP'nin yalan rüzgârı
• Baştarafi 1. Sayfada
RP lideri Necmettin Erbakan
da. malvarlığına ilişkin savlan ya-
nıtlamak yerine 'senaryo' anlat-
mayı tercih ederek. kuşkulan üze-
rine çekti. RP'nın, kamuoyunu
yanılttığı bazı olaylar şunlar:
- RP, Bosna-Hersek yardım pa-
ralannın yerine ulaşmadığı ve
partinin kasasına aktanldığına
ilişkin savlann gündeme gelmesi-
nin ardından kamuoyunu aldattı.
Konya'da toplanmasının ardın-
dan Almanva'va gönderilen Bos-
na yardım paralannın Süleyman
Mercümek adında bir mali mü-
şavirin Türkiye'deki hesaplan-
na aktarıldığının ortaya çıkma-
sının ardından RP'liler ilk açık-
laması, "Mercümek'i tanımıyo-
ruz. Her sakallanının hesabını biz
veremeyiz" oldu. RP'liler, Mer-
cümek'in parti üyesi olmadığına
ilişkin bir belgeyi partinin yayın
organı olarak nitelendirilen IVİOli
Gazete'de yayınladılar ve basuıa
dağıttılar. Mercümek-RP ilişkisi-
nin kesinkşmesinin ardından RP
Grup Başkanvekili Şev ket Kazan,
Mercümek'in parti üyesi olduğu-
nu itiraf etmek zorunda kaldı. Bu
konuda kendilerini aklama çaba-
smagiren RP'liler son olarak H BB
televizyonunda Mercümek'in de
katıldığı bir oturum düzenlediler.
Yardımın verine ulaşüğuu kanıt-
lamak için programaAdem Haciç
adında, kendisi Bosna'da albay
olarak görevli olarak tanıtan
bir kişi de çağırıldı. Inceleme-
ler, Haciç'in aslında bir ımam'
olduğunu ve konmu iyi bilme-
yen gazetecilerin davet edilme-
siyle bir "aklama operasyonuna"
dönüşen programın da kimseyi
tatmin etmediğini ortaya koy-
du.
- RP. Lıbya'da üstlenen "'İsla-
ma Çağn Cemiyeti" tarafından
RP lıden Erbakan'a gönderilen
500 bin dolarlık yardım çeki ko-
nusunda da gerçeği söylemedi.
Erbakan'a gönderilen çekin Be-
şir Darçın adında bır ışadamı ta-
rafından tahsıl edildığının ortayı
çıkmasınm ardından RP'lıler Dar-
çın'ı tanımadıklannı ıleri sürdü-
ler. Yapılan incelemeler, RP'nin
Balgat'ta bulunan genel merkezi-
nin ve partinin bazı taşınmazlan-
nın Darçın adına kayıtlı olduğunu
ortaya koydu. İncelemeler, Dar-
çın'ın Erbakan'a arsa satışında
bulunduğunu gözler önüne serdi.
RP'ye yakın kaynaklar, Darçın'ın
'partinin kasası've 'gizli muhasi-
bi' olduğunu belirtiyorlar.
- RP, hac kontenjanlan konu-
sunda da yalan söyledL Suudi Ara-
bistan hükümetinin RP yandaşı
gezi firmalanna 5 bin kişilik 'özel
kontenjan' verdiğinin ortaya çık-
masuun ardından Erbakan," Bı-
zım partımız gezı fırması değil-
dir" dedL İncelemeler, Erba-
kan'ın bu kontenjan için bizzat
Suudi Arabistan Kralı Fahd'dan
ricacı olduğunu ortava koyunca,
köşeve sıkışan Erbakan, "Daha
çok kişinin hacca gitmesı bızim
vazifelerimiz arasındadır" diye-
rek sıvnlmaya çalıştı. Bu konten-
janın önemli bölümü RP destek-
çisi Yan Der Zee adlı bir turizm
rilmesi ve Freiburg'dan sonra
Mercümek'e aktanlması olayını
yasal bulmayan Alman makam-
lannın, Konya'dan yollanılan pa-
ralann Almanya'da aklanılmak
istenilen kara para olmasından
şüphelenmesi üzerine IHH yö-
neticilerinin ifadesini aldıgı bil-
dirilmekte. IHH yöneticilerinin,
Alman makamlanna verdiği ifa-
dede, gelen paralann kara para
olmadığını ve izinli toplanıldı-
ğını belirttikleri öğrenildi. Al-
man makamlanna belge olarak
Konya Valiliği'nden olduğu sav-
şirketi tarafından kullanıldı ve
Darçın'ın Yahudi bir işadamı ta-
rafından kurulan şirketin ortakla-
nndan olduğu belirlendi.
- RP, Hazıne tarafından partiye
yapılan 65 milyarlık yardım ko-
nusunda da kamuoyunu yanıltma-
ya çalıştı. Gazetecilerin bu para-
nın Süleyman Mercümek'in hesa-
bına gönderildığını ortaya çıkar-
malannın ardından, RP yöneticı-
leri yalanlamada bulundular.
RP Genel Başkan Yardımcısı
Rıza Ulucak, Hazine yardımının
Mercümek'e göndenlmesinın söz
konusu olmadığını. bu paranın
dolaraçevirilerek. özel bır banka-
ya yatırıldığını söyledi. Araştır-
maların ardından, Hazine yardı-
mının Mercümek'e gönderildiği-
ne ilişkin banka dekontlan ortaya
çıktı ve RP'liler suskunluğa bü-
ründüler.
- RP' nin, gerçegeen aykın açık-
lamalan, parti lideri Necmettin
Erbakan tarafından, malvarlığı-
na ilişkin basın toplantısında dile
getirildi. 1943 yıhnda öğretim gö-
lanan bir yazı verildiği öğrenil-
di. Konya Valiliği imzalı olduğu
savlanarak IHH yöneticilerince
soruşturmayı yürüten Alman
memurlara "Bosna yardımlan-
nuı izinli olarak toplanıldığı ve
Almanva'va havalesinin uygun
göriüdüğü" şeklinde tercüme
edilen yazı nedeni ile soruştur-
manın etkilendiği öğrenildi. So-
ruşturmaya ilişkin açıklamalar-
da bulunan Alman kaynaklar,
kara para aklama şüphesiyle
açılan da\ anın bu belge sayesin-
de engellendiğinı belırtiyor.
revlisi olarak çalışmaya başladığ>
nı ve dü/enli para biriktirerek. 1.5
mil>on dolar nakit ve onlarca gav-
rimenkulden oluşan malvarlığını
bu şekilde oluşturduğunu savunan
Erbakan'ın açıklamalannın nere-
devse rümünün >alan olduğu dev -
let belgeleriv le kanıtiandı. RP lide-
ri ile aynı dönemde öğretim görev-
lisi olarak çalışmava başlavan Er-
bakan'ın arkadaşlan. şaşkınlıkla-
nnı dile getirirken incelemeler Er-
bakan'ıngeçmişinin 'yolsuzluk ve
usulsüzlükle' dolu olduğunu or-
taya koydu.
Erbakan. Gümüş Motor adında
bır şırkette genel müdürolarak ça-
lıştığını ve bu yıllarda büyük bi-
rikimler yaptığını söylerken. o dö-
neme ilişkin bir murakıp raporun-
da RP liderine 27 ayn yolsuzluk
suçlamasında bulunuldu Rapo-
ra göre Erbakan. şirketin parala-
nn! özel hesabına aktardı, karde-
şi Kemalettin Erbakan'a usulsüz
ödemelerde bulundu ve şırketten
yalan beyanlarla yüksek miktarda
yolluk aldı.
OLAYLARIN
ABDBNDAKİ
GERÇEK• Baştarafi 1. Sayfada
nin altındadır. Avrupa'yı ge-
çeltm, ABD'de bir politikacı-
nın yaşamı en küçük ayrıntı-
sına kadar kamuoyunun
gözleri önündedir; bu konu-
da en küçük bir kusur bile
bağışlanamaz. Türkiye'de ise
bilinmezlik, kuşku, şaibe,
devleti yönetenlerin sicilinde
en çarpıcı bölümü oluşturu-
yor.
Durum böyleyken, ülke-
mizde bir devlet düşmanlığı
süreci yaşanıyor. Bu gelişi-
min haklı nedenleri vardır.
Devlet, özellikle 12 Eylül dö-
neminde, yurttaşı ezen ve
özgürlükleri yok eden bir
mekanizmaya dönüştürül-
müştür. 12 Eylül faşizmine
karşı toplumdaki tepkiler, bir
ortak fikirde birleşmeyi sağ-
ladı: "Birey devlet için değil-
dir, devlet birey içindir" ilkesi
az çok benimsendi. Bu, de-
mokratik bilincin gelişmesi
demektir.
Ancak demokratik bir dev-
letin de işlerliği, yukarda ör-
neklerini verdiğimiz gibi in-
san haklanna saygılı bir dev-
let örgütü yaratmakla oluşur;
karakolundan tapu dairesine,
mahkemesinden okuluna,
gümrüklerinden hariciyesine,
maliye kurumlarından vergi
dairelerine, sağlık örgütlerin-
den çevre korumasına değin
bütün alanlarda dökülen,
yozlaşan, çürüyen bir devlet-
te çağdaş ve uygar bir düzen
kurulamaz.
Türkiye'de devlet düşman-
lığının bu bakımdan çok kötü
sonuçları da derlenmiştir. Bir
eski cumhurbaşkantnın "Be-
nim memurum işini bilir"de-
diği hiç unutulmasın!.. Aylığı
yetmeyen bir memurun, ya-
sadışı yöntemler kullanarak
evini geçindirmesini "meşru"
sayan bu tür yaklaşımlar, te-
melde bu ülkede yaşamayı
cehenneme dönüştürecektir.
Devlet, insan icadıdır; dev-
leti insanlar işletirler; bu ba-
kımdan bir toplum, memuru-
nu gözetmek zorundadır.
Memurları horlanan, aşağıla-
nan, süründürülen bir ül-
kede, devletin yurttaşları
güvende yaşayamazlar.
Memurlannın bilgi, öğretim
ve yaşam düzeyleri yüksek
olan bir toplumda ise uygar-
lığa açılış kolaylaşacaktır.
Türkiye'de memurları aç
bırakıyoruz, süründürüyoruz;
demokratik haklarını ver-
miyoruz, sonra bu haklarını
sağlamak uğruna memurlar
sokaklara dökülünce ceza
yaptırımları kullanıyoruz. Kim
yapıyor bunları?.. Yine dev-
let!.. Hakkını sağlamak için
sokağa dökülen memuru,
memur cezalandınyor.
Bu durumda ne söy-
lenebilir?..
Devlet, devlete karşı!..
Böyle devlet olur mu?..
• • •
Rüzgâr duası
I Baştarafi l. Sayfada
Tunzile'dir, herkesbunu okuvııp
dua edebilir. ama önce belediye,
vilayetin hava kirliliği konusun-
da gerekli tüm önlemleri alması
gereklL"
Müfrünün rüzgâr duası fikri-
ne katılmayan bilim çevreleri ise
"Eğer böyle bir becerileri varsa
yapsınlar. biz de kurtulalım. Kö-
tü mü olur, kirli hava teneffüs et-
meyiz, ama bazı şeyleri kanstın-
yor din adamlanmız" görüşünü
dile getırdıler. Bu arada Çevre
II Müdürü Haluk Nakipoğlu,
kentte yaşanan hava kırliliğıne
karşı valilik ve Çevre tl Müdür-
lüğü'nce alınan tedbırlerin etkı-
li olduğunu söyledi. Nakipoğlu,
kentte son yıllarda yaşanan ve
ciddı boyutlara ulaştığı saptanan
hava kirliliğını önlemek için va-
lilikçe bir dizı tedbır alındığtnı
belirtti. Çevre ll Müdürü Naki-
poğlu. hava kirliliği konusunda
en radikal çözümün doğalgaz ol-
duğunu söyledi.
Canlı yayında RP için sahtekârhk
Haber Merkezi - TBMM Mal
Varhklannı Araştırma Komisyo-
nu Başkan Vekili SHP Erzıncan
Milletvekili Mustafa Kul ile RP
Tanıtım Başkanı H. HüseyinCey-
lan'ın, Interstar televizyonunda
"ObjektiT" adıyla canlı olarak ya-
yımlanan programdakı tartışma-
lan sırasında, RP adına "sahte-
kârlık" yapıldı. Programdan son-
ra gazetemizi arayan çok sayıda
izleyici. "Sahtekârbgın böylesi de
görülmemiştir!" dıyerek tepkile-
rini dile getirdiler.
"Mercümek, Bosna paralan,
Beşir Darçın ve Erbakan'ın mal-
varlığı''yla ilgili savlann tartışıl-
dığı "Objektir' programında,
Mustafa Kul. RP Genel Başkanı
Necmettin Erbakan'ın Çankaya
Belediyesi sınırlan içindeki ev ve
arsalannın emlak vergisini öde-
mediğını öne sürdü. Kul'uniddi-
alannı yanıtlayan Ceylan ise
SHP'H olan ve başkanlığını Do-
ğan Taşdelen'in yaptığı belediye-
den ev arsalannın emlak vergile-
rinin yatınldığına ıhşkin elinde
resmi belgelerin bulunduğunu
söyledi ve belgeyi ekrana doğru
uzatarak okudu. Bu belgelere
karşın Kul, Taşdelen ile görüştü-
ğünü, kendisıne böyle bir belge-
nin varhğından sözetmediğım ha-
tırlatarak. "Eğer Doğan Taşdelen
programı izlivorsa telefonla katı-
larak böyle bir belgeverip verme-
diğinisöylevebilir'' dedı. Bu tartış-
madan bir süre sonra canlı yayına
telefonla katılan bır kışı. kendmi
Çankaya Belediye Başkanı Taş-
delen olarak tanıttı ve ardından
"Ceylan'ın gösterdiği belgelerin
hepsi doğnıdur" dedı. Bu arada
Mustafa Kul araya gırerek, tele-
fondaki sesin Taşdelen'in sesı ol-
madığını, Taşdelen'in sesinı tanı-
yabileceğıni vurguladı. Telefon
eden kişinin yayından çıkmasın-
dan sonra. başta programı sunan
Kadir Çelik olmak üzere tüm ko-
nuklar, kısa süreli bir "şok" yaşa-
dı.
Çelik. ızleyicilerden özür dile-
yerek "Bu davranışın takdirini
kamuoyuna bırakıyorum" diye
konuştu.
Program devam ederken Kadir
Çelik, araya girerek "Şimdi ger-
çek Doğan Taşdelen telefonda,
kendisini dinleyeüm" dedi. Canlı
yayına telefonla kattlan Taşdelen.
programı ızlediğını, Interstar'ın
telefonlannı düşüremedığıni. hat-
ta lnterstar'ın Ankara Bürosu'na
gıttiginı, orada kimseyi bulamadı-
ğını vurguladı ve konuşmasına
şöyle devam etti:
"Ceylan'ın belgeleri doğru de-
ğil. tnsanlann gözüne baka baka
yalan söylenmesi çok ayıp. Bu an-
layiş kesinlikle kabul edilemez. Ar-
bk,bu anlavışın ortaya çıkmasıla-
flm. Memlcketin bu duruma gel-
mesigerçekten beni çoküzdü. Ben
Yenimahalle Beledivesi'nin de
böyle bir belge verdiğine inanmı-
yorum. Sayın Belediye Başkanı şu
anda hastanede yatıyor. Onun için
kendisinin programı arama ola-
nağı olnıadı. İnterstar'da belgeler-
le, Erbakan'ın, geçmiş dönem ver-
gUerini ödemediğini kanıtlavaca-
ğım. Erbakan yalnızca 1994 vılı
vergilerini ödemiş. Onu da posta
çeki kanalıv la göndermiş."
Bu arada. lstanbul'dan canlı ya-
yına katılan sanatçı Neco da
TBMM'de Mustafa Kul"ayönelik
saldınyı değerlendirdı ve millet-
vekıllennin halkın gözünde itıbar
kaybettigmı vurguladı.
Rııs ablukası kaygı
• Baştarafi 1. Sayfada
rasyonu Hderleri nezdinde girişimler yapıldığmı dile getirerek,
şöyle konuştu:
tt
Yapdan girişimlerin oiumlu bir sonuca ulaş-
ması ve ateşkesin sağlanması yönündeki beklentilerimizi sür-
dürüyontz. Kan akıtılmasına devam edilmesinin, sorunlara
uzun vadede berhangi bir çözüm geürmeyeceğini düşünüyo-
rnz."
Rusya'nın, Türkiye'nin, Çeçenistan'daki gelişmelerle ilgili
olarak kışkırtıcı bir politika izlememesini oiumlu karşıladığı
bildiriliyor. Ancak Moskova'nın, önceki gün Rusya Dışişleri
Bakanlığı tarafından yapılan ve Çeçenistan'daki olaylann uhıs-
lararası boyut kazanmasını istemedikleri yolundaki açıklama-
sı, Türkiye ve diğer ülkelere de "Bu meseteden uzak du-
nın"mesajı olarak yorumlanıyor. Cumhurbaşkanı Demirel ile
Başbakan Çiller'in, geçen cumartesi günü Rus Hderlerine gön-
derdikleri mesajlara ise henüz yanıt gelmedi. Demirel ve Çil-
îer'in. "Çeçenistan'da kan dökülmesini arzu etmediklerr'yo-
lunda gönderdikleri mesajlann da dolaylı bir arabuluculuk gi-
bi yorumlanabileceği, Moskova'daki kaynaklar tarafından be-
lirtiliyor. Demirel, Rusya Devlet Başkanı Boris YeKan'e gön-
derdiği mesajında. Çeçenistan lideri Cahar Dudayev'ın ken-
disine gönderdiği bir mesaja da yer vermişti.