05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARAUK 1994 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 Sıvas davası Soruşturma genişliyor ERGÜNAKSOY ANKARA-Sıvas Cumhuriyet Başsavcıhğı, Sıvas'ta 14 ay bo- yunca seraestçe dolaştığını açık- layan da\3nın 2 numaralı sanığı Yunus Karataş'ın "fırar günle- ri" ile ilgdi olarak başlattığı so- ruşturmavı genişletti. Savcılık, Karataş'ın firar günleri konu- sunda Cımhuriyet'e demeç ve- ren müdahil avûkatlardan Çağ- daş Hukukçular Demeği (ÇHD) Genel Başkanı Şenal Sanhan'ın tanıklıgına başvurarak, Kara- taş'ın firarda bulunduğu süre ıçinde kimler tarafından korun- duğunu iordu. Savcılık, San- han'dan, iCarataş'ın, arandığı 14 ay boyunca Sıvas'ta serbest bu- lunduğu açıklamasını içeren An- kara Devlet Güvenlik Mahkeme- si'nde verdiği verdiği ifadenin tutunaklannı da istedi. "Sıvas'ta büyiik ihmal. Katii- amın 2 numaralı sanığı Yunus Karataş, Sıvas'ta 14 ay etini ko- hınu sallayarak dolaştT başlığıy- la gazetemizde çıkan haber üze- rine soruşturma başlatan Sıvas Cumhuriyet Başsavcılığı, Kara- taş'ın firar günleri konusunda gazetemize demeç veren Sıvas davası müdahil avukatlanndan ÇHD Genel Başkanı Şenal San- han'ın tanıklıgına başvurdu. Sı- vas Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'nca Ankara Cumhuriyet Baş- savcılığı'na gönderilen yazı, ay- nen şöyle: "Sürdürülmekteolan bir hazırtık tahkikatı nedeniyle ÇHD Başkanı olduğu beürtiİen Av. ŞenalSanhan'ın başsavcüığ)- ruzcatanık sıfaü ileçağrılsın. Ka- muovunda Sıvas davası olarak bi- lineıı ve37 kişinin yakılarak öldü- rülmesi ile sonuçlanan 2.7.1993 taritünde Sıvas'ta meydana ge- len olaylar nedeni Ue 31 Ekim 1994 tarihliCumhuriyet Gazete- si'nde bir yüı aşkın süre babası- nın evindesaklanmasına rağmen yakalanmadığı iddia olunan Yu- nus Karatş Ue ilgili olarak zabıta makamı ve memurlannın ihma- libulunduğuna dair beyanatı ko- nusunda Sanhan'ın biİgi ve gör- güsü sorulsun. Sarıhan'dan, 16.7.1993 tarihinde gıyabında tutuklanan ancak, 18.8.1994 tarihinde yakalanabilen Yunus Karataş'ın bazı zabıta maka- mı ve memurlan ile kamu gö- revlilerince korunduğuna dair bilgisinin olup olmadığının, bilgisi varsa kim veya kimler tarafından korunduğu öğre- nilsin. Tanık Sarıhan'a ayrıca, adı geçen gazetede Karataş'ın bir yılı aşkın süre babasının evinde saklandığını ve arayan olmadığına dair savunmada bulunduğundan, tanık avuka- tın elinde varsa Karataş'ın bu savunması Ue ilgili tutanak su- retinin kendisinden istenerek savcılığımıza gönderilmesini rica ederiz." Şenal Sanhan, sanık Kara- taş'ın DGM'deki açıklamalanna dayanarak 31 Ekim 1994 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayım- lanan demecinde. "Sanık Kara- taşolayındayaşananlar, Sıvasta- ki güvenlik güçlerinin görevleri- ni ihmal ettüderini kanıtlamak- tadır" görüşünü dile getirmiş ve şunlan söylemişti: "BUindiği gibi güvenlik güçle- ri, başka olaylarda sanığuı ika- metgâhına gider, o evde karakol kurar. Evdeki karakol ortamı kaldınlsa bifc, ikametgâh gözle- me ahnır, sanıklann yakmlan iz- lenir. Karataş olavında bunlann yapılmamasını görevin ihmali şekilinde algılamamak her haMe çok iyimser bir tutum olur. Sanığin açıklamalan doğru ise polis açıkça görevini kötüye kıü- lanmıştır. Müdahil avukatlan olarak. bu soruştunnanın başın- dan iribaren güvenlik güçlerinin ihmallerine işaret eden tutumu- muzun haklıhgı bir kez daha or- taya çıkmıştır. Güvenlik güç- lerinin ihmalleri görülmeli ve Û- gililer hakkında soruşturma vapümalıdır. Katliama katüan eylemcikrin büyük bölümü henüz yakalanamamıştır. Böylesi bir soruşturma tann ile yakan- malannı da umut etmek hayal- dir." Dosyalar geldi • Baştarafı 1. Sayfada derildi. Dört klasör dolusu bel- ge içeren dosyada Türkiye'de çe- şitli illere gönderildiği belirtilen 60 milyon markla ilgili tüm ban- ka dekontlannın bulunduğu öğ- renildi. Dosyanın Seydişehir Savcılığı'na gönderılmesinden sonra Bosna yardımlanyla ilgili soruşturma, dava aşamasına ge- lecek. Refah Partisi'nin Bosna'ya yardım adı altında topladığı pa- ralan amacına uygun olarak kul- lanmadığına ilişkin gazetemiz- de çıkan haberler üzerine, Fatih ve Seydişehir Cumhuriyet savcı- lan soruşturma başlatmıştı. Bu iddıalar arasında Seydişehir'e 60 milyon marklık yardımın geldı- ği yer almıştı. Ancak savcılık, 27 Ekim 1994 tarihinde yaptığı açıklamada bu paraya rastlan- madığını belirtmişti. Bu açıkla- manın ardından soruşturma il- ginç bir seyir izlemeye başladı. Bankalar Kanunu'na göre ticari sır olduğu gerekçesiyle hesap- lardaki hareketlilik ancak Hazi- ne ve Dış Ticaret Müşteşarlı- ğı'nın izniyle izlenilebiliyordu. Bu yolun kuUanılmaması, soruş- turmayı tıkanma noktasına ge- tirdi. Soruşturmanın dava aşaması- na gelmesi için tek yol, Alman- ya'da Freiburg Savcılığı'nın göndereceği dosyalara kalıyor- du. Seydişehir ve Fatih Savcılı- ğı, Almanya'dan hazırlık soruş- turması dosyalannı istedi. Bu yöntem oldukça karmaşık bir seyir izledi, Seydişehir ve Fa- tih Savcılığı, Adalet Bakanlı- ğı'na başvurdu. Adalet Bakanlı- ğı bu istemi Dışişleri Bakanlı- ğı'nailetti. Dışişleri, TürkBüyü- kelçiliği araçılığıyla konuyu Al- man Dışişleri Bakanlığı'na ilet- ti. Alman Dışişleri Bakanlığı, kendi Adalet Bakanlığı'na ko- nuyu havale etti. Son durak ise soruşrurmayı yürüten Freiburg Savcılığı'ydı. Aynı yol, belgele- rin Türkiye'ye gönderilişinde de izlendi. Soruşturma için oldukça za- man kaybettiren bu yolun son aşamasına gelindı. Bir hafta ön- ce gelen dört klasör dolusu bel- ge Türk Dışişleri Bakanlığı'nda tercüme ediliyor. Tercüme iş- lemlerinden sonra Adalet Ba- kanlığı'na, oradan da Seydişehir ve Fatih savcıhklanna gönderile- cek. RP'liler gerçeği sakhyor Çıktıklan televizyon prog- ramlannda sürekli olarak belge isteyen Refah Partılüerin bir oyunu da. soruşrurmayı sürdür- düğü ifade edilen Freiburg Sav- cısı Peter Fluck'la ilgili açık- lamalannda ortaya çıktı. Dışiş- leri Bakanlığı'na gönderilen bel- gelerde. soruşturmayı yürûten savcının aslında Savcı Vergel ol- duğu, Fluck'un ise savcılıkta basın sözcüsü olduğu öğrenildi. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla birlikte Fluck'un sadece soruş- turmanın seyriyle ilgili bilgiler verdiği. içeriğiyle ilgili herhan- gi birbilgi vermediği belirlendi. Akyazdı Vakfi'na ceza ÖMERYURTSEVEN DENİZLİ - Akyazıh Orta ve Yükseköğretim Vakfi'nın baş- kan, yönetici ve üyelerinden olu- şan 4 kişi Kurban Bayramı'nda izinsiz deri toplamak suçundan 3'er ay hapse mahkûm oldu. Türk Hava Kurumu (THK) De- nizli Şubesi'nin suç duyurusu üzerine açılan ve Denizli Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucu kurban derilerini toplama yetkisinin sadece kuru- ma ait olduğu bir kez daha tescil edildi. Kurban Bayramı'nda bir şikâ- yeti değerlendiren polis, Akyazı- lı Vakfı'nca vatandaşlardan top- lanan 1981 adet deriye bir kam- yona yüklenirken el koydu. Bu- nun üzerine THK, vakıf aleyhi- ne savcılığa suç duyurusunda bulundu. Deriler. daha sonra ku- ruma verilirken, savcılık, demek başkanı AliErdoğan, yönetici Is- mail Yüceer ile üyeler Erdoğan Gonca ve Ali Bozkır hakkında 2860 sayılı yasaya muhalefetten kamu davası açtı. Sanıklar du- ruşmalarda verdikleri ifadelerde kurban derilerini zorla toplama- dıklannı, sadece vatandaşlann bağışlannı kabul ettiklerini söy- lediler. THK Denizli Şubesi'nin vekili Av. Serpil Tosun ise kur- ban derilerini toplama yetkisinin yasayla kuruma verildiğini anımsatarak, "Her ne şekilde olursa olsun deri toplamak ka- nundışı bir eylemdir ve suçtur" dedı. Sanık avukatlannın değış- mesı nedeniyle uzayan dava ni- hayet sonuçlandı. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki son duruşma- da hâkim Ali Ozkan, sanıklann eyleminin suç olduğu kanaatine vararak 2860 sayılı yasa uyann- ca 4 kişiye 5'er ay, toplam 12 ay hapis cezası verdi. Mahkeme bu cezayı daha sonra 1 milyon 400 bin lira para cezasına çevirdi. Duruşmadan sonra gazeteci- lere bir açıklama yapan THK ve- kilı Av. Serpil Tosun, mahkeme- nin bu karannın kurum dışında deri toplayan tarikat, dernek ve vakıflar için emsal teşkil edece- ğini savundu. Av. Tosun, "Mahkeme bera- atle sonuçlansaydı, tarikatlar bundan cesaret âlarak önümüz- deki yıllarda ellerini kollannı sal- lava sallayaderi toplayıp buna ge- rekçe olarak mahkeme karannı göstereceklerdL Şimdi verilen ce- za ile kurban derisini kurum dı- şındabaşka bir kuruluşun topla- masının yasak olduğu yargı ka- ranyla tescil edilmiş oldu" diye konuştu. Çok sayıda gazetecinin de iz- lediği duruşma ile ilgili olarak "Adalet yerini buldu" diyen THK Denizli Şube Başkanı Av. tsmet Kayhan ise yargmın bu ka- ranndan sonra devletin ilgili gö- revlilerinin sorumluluklannı yerine getirmesini beklediklerini ifade etti. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada suçtur" açıklamasından sonra me- mur sendikalarının başkanlannı ka- bul etmesi ve onlara içi boş da olsa vaatlerde bulunması, bu sendikala- nn en üst düzeyde de tanındığının bir göstergesi. - Memur sendikaları çok sancılı doğdu. Başlangıçta 'yasadışı örgût' gibi işlem gördü. Pek çok memur, sendika çalışmasına katıldığı için sürüldü. 5-10 kişilik 'cesur' gruplar, işin öncülüğünü yaptılar. Çalışma arkadaşlan onlara önce, "Deli mişi- niz?", "Işinizden olursunuz" gibi uyarılarda bulundular. Ama bu sen- dikalar güçlendikçe katılımlar ge- ometrik olarak arttı. Bu eylemin ar- dından öyle sanıyorum ki sendika- lann üye sayısı artacak. - Işçi sendikacılığı derin bir oium- suzluk içinde. Türk-lş çoğunlukla kamu kuruluşlarında örgütlü. Hükü- metin buralan özelleştirmesi halinde büyük bir güç kaybına uğrayacak. Bu yüzden Türk-lş'e bağlı sendika- lann çoğunun ipi hükümetin elinde. Hak-lş, sendikacılığı, hakkını vere- rek yapan bir konferedasyon. Ne var ki Genel Başkan Necati Çelik. ne kadar karşı çıksa da bu konfe- derasyon damga yedi. DlSK'e, "Haydi", "Koş", "Yeniden" diyoruz, ama henüz 'gür ses/'ni duyabilmiş değiliz. Işçi sendikalarının önündeki en büyük engel, sigortasız işçi ça- 20 Aralık Bayramı.. Irştırma ve taşeronluk. 20 aralık ey- lemi, işçi sendikalarının, lideriiği me- murlara kaptırmak üzere olduğunun somut bir göstergesi. Bu, işçi sen- dikalarına da fayda sağlayabilir. - Toplumda genel bir umutsuzluk hakim. Bu, beraberinde devinimsiz- liği getiriyor. Meslek kuruluşları, ara- dan yıllar geçmesine karşın, 12 Ey- lül afyonunu yeni yeni üzerlerinden atıyor. 20 aralık eylemini destekledi- ler. Memurların hareketi onları da silkeleyebilir. - Kırmızı halıların ucundaki kuş tüyü koltuklarda hazırlanan ekono- mi politikalarının, topluma kolay yutturulamayacağı adım adım anla- şılıyor. Karabük işçilerinin direnişi, bunun bir örneği. Şimdi memurlar, IMF mürekkepli bordrolara "Hayır" diyor. Daha pek çok şey söylenebilir. Satırbaşlarıyla sıraladığımız bu ka- zanımlar, gelecek için de umut veri- yor. Hükümet, bu aşamadan sonra nasıl hareket edecek? Huylu huyundan, kasap koyun- dan, Çiller koltuğundan vazgeçmez. Memurlara sendikal hak, bu Mec- lis'ten kolay geçmez. Çiller'in artık iki 'tescilli' korkusu var: 'Sandık ve sendika...' Hükümet pek çok konuda olduğu gibi, memur sendikaları konusunda da 'ikiyüzlü' hareket ediyor. Ulusla- rarası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 151 sayılı kararını Türkiye de kabul etti. Bu karar geçen aylarda Meclis'ten geçti. Bir ülke uluslararası bir karan kabul ederse, iç hukukunu da buna göre düzenlemek zorunda. Hükü- met, ILO sözleşmesiyle memur sendikalannı kabul ediyor, ama bu- nun yasasını çıkarmıyor. Memur sendikaları yasa tasarısı- nın, kaç komisyonda, kaç kez deği- şikliğe uğrayıp kuşa çevrildiğini say- mak olanaksız. Bir doktora öğrenci- si, 'Türkiye'de Memurtann Sendika- laşma Süreci' başlıklı bir tez hazırla- sa hemalde ciltlere sığmaz. "Memura sendika fazia" diyen milletvekilinden "Bu anarşistlik geti- rir" diyen genel başkana kadar her- kesi gördük. Ülkemizde ne yazık ki kişilerin demokrasi ve özgürlük an- layışı, gereksinimleri kadar. Kendisi konuşabiliyorsa, hakkını alabiliyorsa demokrasi var, bunları yapamıyorsa yok. Bugün Meclis'teki milletvekilleri- nin çoğu için demokrasi, yeniden seçilebilmeleri, emeklilik maaşları- nın arrtınlması, istedikleri gibi parti değiştirebilmeleri anlamına geliyor. Onlara göre, hakça paylaşım da ik- tidar nimetlerinin kendi aralarında bölüşümü. Burada şunu da belirte- lim ki Meclis'i çok eleştirmemiz, çok şey beklememizden kaynaklanıyor. Milletvekilleri eleştirileri genellıkle, "Acaba doğru mu?" şeklinde değil de "Vay Meclis'e hakaret" diye kar- şılıyor. Oysa Meclis'e hakaret eden- ler, sadece TV'den naklen yayın ya- pıldığında gelip diğer günler uğra- mayan milletvekilleri. Başbakanlık, memur eyleminden bir gün önce yayın organlarına faks- la bir açıklama gönderip eylemin yasadışı olduğunu duyurmuştu. Ey- lem günü de gazetemizin faksına yi- ne Başbakanlık'tan bir mesaj düştü. önce eylemle ilgili sandık, baktık ki forsla ilgili. Memur ekmek, Çiller fors peşin- de. Hanımefendi, Türkiye haritası çevresinde 16 yıldızlı bir forsa sahip oldu. Ardından Içişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin memurlara yanıtı gel- di: "Eyleminiz kanunsuzdur." Bakana sormak gerekli, kanun- suzluk uluslararası sözleşmeyi iç hukuka uydurmamak mı, hak ara- mak mı? Memurlar 20 aralık mayasını tut- turdu. Şimdi yoğurdu ekşitmeden çok iyi süzmeleri gerekiyor. 20 aralık bayramı tüm kamu çalışanlarına kutlu olsun. Sanatçılar Ata'mn huzurunda • Baştarafi 1. Sayfada nı yoğunlaştırdıklan gerekçesiy- le Ata'ya şikâyette bulunan sa- natçılar, "Opera-bale Huistiyan kültürüdür" seslerinin yükseldı- ğı TBMM Genel Kurulu'na bir süre katıldıktan sonra, 20 bin im- zalı "Sanata Evet" dilekçesini Meclis yetkililerine ilettiler. TBMM Genel Kurulu'na kadar ulaşan sanat karşıtı tavırlan pro- testo için kampanya yürüten Dev- let Tiyatrolan Opera ve Balesi Ça- lışanlan Yardımlaşma Vakfı (TO- BAV) üyeleri, Anıtkabir'de "laik Türldye'yi koruma" sözü verir- ken, TBMM Genel Kurulu'na da şikâyetlerle gittiler. Anıtkabir'ı dün ziyaret eden sanatçılar, mozo- leye çelenk koyarak, Ata'nın ma- nevi huzurunda saygı duruşunda bulundular. Anıtkabir defterine. TOBAV adına şunlar yazıldı: "Seygili Atam, Senin gösterdiğin yolda yürü- meye devam ediyoruz. Halkımı- zın sanat sevgisini iletmeye gel- drk. Sanata ve sânatçıv a yöndîk tüm saldınlan bize yakışır şe- Evgin, Peker, Kut ve Evcimik, SHP gmbunun önünde KarakaşUa Fotoğraf: AA kildebertarafedeceğiz. Diyoruz Sanat yoksa, demokrasi de yok- Sanatçılann Anıtkabir'de yap- tur. Yine diyoruz ki, laik Türkiye Cumhuriyetiilelebet muhafaza ve müdafaa edffecehtir. Rahat uvu ulu Atatürk." ki, bu ülke sanatsız bırakılma- yacaktır. Her hal ve şartta, sa- nat ve sanatçılar var olacaktır. Sanat varsa demokrasi vardır. tıklan açıklamada, sanata karşı gösterilen yıkıcı ve yok edici ha- reketlerin giderek yaygınlaşıp, sa- nat kurumlanna kadar yayıldığı vurgulanarak, bu tavırlann doğ- rudan Türkiye Cumhuriyeti'nı yıkma amacı taşıdığı kaydedildı. Sanat kurumlannın, çağdaş insa- nın gelışimindeki önemine de de- ğinildi. DOB bûtçesi onaylandı TBMM, Devlet Opera ve Bale- si'ne (DOB) karşı yaptığı "aytbT düzelttı. Plan ve Bütçe Komısyo- nu'nda ANAP. RP ve DYP'nın oluşturduğu mıfakın "Opera ve balevi kim izlivor? Küçükbir azuı- lığa hitap eden bir sanat dab" dı- yerek DOBun bütçesinden kes- tikleri 58 milyar lira, TBMM Ge- nel Kurulu'nda, DYP ve SHP'nın verdiği önergeyle iade edildi. Önergeye, ANAP'lı ve bazı RP milletvekillerinın de destek ver- dikleri gözlendi. Kültür Bakanlığı bütçesi görüş- melerini Devlet Tiyatrosu. Dev- let Opera ve Balesi sanatçılan ile aralannda Burak Kut, Yonca Ev- cimik, Osman YağmurderelL, Ha- kan Peker ve Erol Evgin'in de bu- lunduğu bir grup şarkıcı izledi. Alman belgelerinde Merciimek skandalı I Baştarafi 1. Sayfada toplanan tüm paralann Süley- man Mercümek'in Yapı Kredi Bankası Düsseldorf hesabında toplanması ve virmanlama yön- temiyle aynı bankanın tstan- bul'da Fatih şubesindeki yine Mercümek'e ait hesaba aktanl- masına ilişkin verilerin, 8 sayfa uzunluğundaki detaylı hesap dö- kümünün Ankara'ya ulaşan bel- geleri arasında olduğu bildirili- yor. Alman makamlannın Süley- man Mercümek'i 1993 yılı ba- şında Türkiye'ye ihbar edişi ve kara para aklama olayına ilişkin detaylan anlatan 4 sayfalık res- mi yazıya Ankara'dan aylarca cevap gelmemesi ve konunun basma yansıması üzerine, Mer- cümek'in sabıkası olmadığını belirtir kısa bir teleks notu geçil- mesine ilişkin verilerin 4 klasör- lük dosyada açıkça görüldüğü belirlendi. Freiburg Savcılığı'nın, Süley- man Mercümek tarafından Al- manya'da para aklanması olayın- da siyasi boyut bulunduğunu vurgulayan ve bu şahsın Refah Partisi ile ilişkisinin araştınlma- sını talep eden resmi yazısının Türk makamlan tarafından ce- vapsız bırakılması olayının da, bu belgelerin Ankara'ya ulaşma- sı sonucu Adalet Bakanlığı tara- fından incelemeye alınması bek- leniyor. Türkiye'ye iletilen 4 kla- sör kalınlığındaki Alman soruş- turma dosyası kapsamında, Re- fah Partisi'nin Konya örgütü ta- rafından yürütülen ve toplanılan yardımlann Selçuklu Belediye- si tarafından Almanya'da RP'li- lerce kurulmuş IHH'ye gönde- RP'nin yalan rüzgârı • Baştarafi 1. Sayfada RP lideri Necmettin Erbakan da. malvarlığına ilişkin savlan ya- nıtlamak yerine 'senaryo' anlat- mayı tercih ederek. kuşkulan üze- rine çekti. RP'nın, kamuoyunu yanılttığı bazı olaylar şunlar: - RP, Bosna-Hersek yardım pa- ralannın yerine ulaşmadığı ve partinin kasasına aktanldığına ilişkin savlann gündeme gelmesi- nin ardından kamuoyunu aldattı. Konya'da toplanmasının ardın- dan Almanva'va gönderilen Bos- na yardım paralannın Süleyman Mercümek adında bir mali mü- şavirin Türkiye'deki hesaplan- na aktarıldığının ortaya çıkma- sının ardından RP'liler ilk açık- laması, "Mercümek'i tanımıyo- ruz. Her sakallanının hesabını biz veremeyiz" oldu. RP'liler, Mer- cümek'in parti üyesi olmadığına ilişkin bir belgeyi partinin yayın organı olarak nitelendirilen IVİOli Gazete'de yayınladılar ve basuıa dağıttılar. Mercümek-RP ilişkisi- nin kesinkşmesinin ardından RP Grup Başkanvekili Şev ket Kazan, Mercümek'in parti üyesi olduğu- nu itiraf etmek zorunda kaldı. Bu konuda kendilerini aklama çaba- smagiren RP'liler son olarak H BB televizyonunda Mercümek'in de katıldığı bir oturum düzenlediler. Yardımın verine ulaşüğuu kanıt- lamak için programaAdem Haciç adında, kendisi Bosna'da albay olarak görevli olarak tanıtan bir kişi de çağırıldı. Inceleme- ler, Haciç'in aslında bir ımam' olduğunu ve konmu iyi bilme- yen gazetecilerin davet edilme- siyle bir "aklama operasyonuna" dönüşen programın da kimseyi tatmin etmediğini ortaya koy- du. - RP. Lıbya'da üstlenen "'İsla- ma Çağn Cemiyeti" tarafından RP lıden Erbakan'a gönderilen 500 bin dolarlık yardım çeki ko- nusunda da gerçeği söylemedi. Erbakan'a gönderilen çekin Be- şir Darçın adında bır ışadamı ta- rafından tahsıl edildığının ortayı çıkmasınm ardından RP'lıler Dar- çın'ı tanımadıklannı ıleri sürdü- ler. Yapılan incelemeler, RP'nin Balgat'ta bulunan genel merkezi- nin ve partinin bazı taşınmazlan- nın Darçın adına kayıtlı olduğunu ortaya koydu. İncelemeler, Dar- çın'ın Erbakan'a arsa satışında bulunduğunu gözler önüne serdi. RP'ye yakın kaynaklar, Darçın'ın 'partinin kasası've 'gizli muhasi- bi' olduğunu belirtiyorlar. - RP, hac kontenjanlan konu- sunda da yalan söyledL Suudi Ara- bistan hükümetinin RP yandaşı gezi firmalanna 5 bin kişilik 'özel kontenjan' verdiğinin ortaya çık- masuun ardından Erbakan," Bı- zım partımız gezı fırması değil- dir" dedL İncelemeler, Erba- kan'ın bu kontenjan için bizzat Suudi Arabistan Kralı Fahd'dan ricacı olduğunu ortava koyunca, köşeve sıkışan Erbakan, "Daha çok kişinin hacca gitmesı bızim vazifelerimiz arasındadır" diye- rek sıvnlmaya çalıştı. Bu konten- janın önemli bölümü RP destek- çisi Yan Der Zee adlı bir turizm rilmesi ve Freiburg'dan sonra Mercümek'e aktanlması olayını yasal bulmayan Alman makam- lannın, Konya'dan yollanılan pa- ralann Almanya'da aklanılmak istenilen kara para olmasından şüphelenmesi üzerine IHH yö- neticilerinin ifadesini aldıgı bil- dirilmekte. IHH yöneticilerinin, Alman makamlanna verdiği ifa- dede, gelen paralann kara para olmadığını ve izinli toplanıldı- ğını belirttikleri öğrenildi. Al- man makamlanna belge olarak Konya Valiliği'nden olduğu sav- şirketi tarafından kullanıldı ve Darçın'ın Yahudi bir işadamı ta- rafından kurulan şirketin ortakla- nndan olduğu belirlendi. - RP, Hazıne tarafından partiye yapılan 65 milyarlık yardım ko- nusunda da kamuoyunu yanıltma- ya çalıştı. Gazetecilerin bu para- nın Süleyman Mercümek'in hesa- bına gönderildığını ortaya çıkar- malannın ardından, RP yöneticı- leri yalanlamada bulundular. RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Ulucak, Hazine yardımının Mercümek'e göndenlmesinın söz konusu olmadığını. bu paranın dolaraçevirilerek. özel bır banka- ya yatırıldığını söyledi. Araştır- maların ardından, Hazine yardı- mının Mercümek'e gönderildiği- ne ilişkin banka dekontlan ortaya çıktı ve RP'liler suskunluğa bü- ründüler. - RP' nin, gerçegeen aykın açık- lamalan, parti lideri Necmettin Erbakan tarafından, malvarlığı- na ilişkin basın toplantısında dile getirildi. 1943 yıhnda öğretim gö- lanan bir yazı verildiği öğrenil- di. Konya Valiliği imzalı olduğu savlanarak IHH yöneticilerince soruşturmayı yürüten Alman memurlara "Bosna yardımlan- nuı izinli olarak toplanıldığı ve Almanva'va havalesinin uygun göriüdüğü" şeklinde tercüme edilen yazı nedeni ile soruştur- manın etkilendiği öğrenildi. So- ruşturmaya ilişkin açıklamalar- da bulunan Alman kaynaklar, kara para aklama şüphesiyle açılan da\ anın bu belge sayesin- de engellendiğinı belırtiyor. revlisi olarak çalışmaya başladığ> nı ve dü/enli para biriktirerek. 1.5 mil>on dolar nakit ve onlarca gav- rimenkulden oluşan malvarlığını bu şekilde oluşturduğunu savunan Erbakan'ın açıklamalannın nere- devse rümünün >alan olduğu dev - let belgeleriv le kanıtiandı. RP lide- ri ile aynı dönemde öğretim görev- lisi olarak çalışmava başlavan Er- bakan'ın arkadaşlan. şaşkınlıkla- nnı dile getirirken incelemeler Er- bakan'ıngeçmişinin 'yolsuzluk ve usulsüzlükle' dolu olduğunu or- taya koydu. Erbakan. Gümüş Motor adında bır şırkette genel müdürolarak ça- lıştığını ve bu yıllarda büyük bi- rikimler yaptığını söylerken. o dö- neme ilişkin bir murakıp raporun- da RP liderine 27 ayn yolsuzluk suçlamasında bulunuldu Rapo- ra göre Erbakan. şirketin parala- nn! özel hesabına aktardı, karde- şi Kemalettin Erbakan'a usulsüz ödemelerde bulundu ve şırketten yalan beyanlarla yüksek miktarda yolluk aldı. OLAYLARIN ABDBNDAKİ GERÇEK• Baştarafi 1. Sayfada nin altındadır. Avrupa'yı ge- çeltm, ABD'de bir politikacı- nın yaşamı en küçük ayrıntı- sına kadar kamuoyunun gözleri önündedir; bu konu- da en küçük bir kusur bile bağışlanamaz. Türkiye'de ise bilinmezlik, kuşku, şaibe, devleti yönetenlerin sicilinde en çarpıcı bölümü oluşturu- yor. Durum böyleyken, ülke- mizde bir devlet düşmanlığı süreci yaşanıyor. Bu gelişi- min haklı nedenleri vardır. Devlet, özellikle 12 Eylül dö- neminde, yurttaşı ezen ve özgürlükleri yok eden bir mekanizmaya dönüştürül- müştür. 12 Eylül faşizmine karşı toplumdaki tepkiler, bir ortak fikirde birleşmeyi sağ- ladı: "Birey devlet için değil- dir, devlet birey içindir" ilkesi az çok benimsendi. Bu, de- mokratik bilincin gelişmesi demektir. Ancak demokratik bir dev- letin de işlerliği, yukarda ör- neklerini verdiğimiz gibi in- san haklanna saygılı bir dev- let örgütü yaratmakla oluşur; karakolundan tapu dairesine, mahkemesinden okuluna, gümrüklerinden hariciyesine, maliye kurumlarından vergi dairelerine, sağlık örgütlerin- den çevre korumasına değin bütün alanlarda dökülen, yozlaşan, çürüyen bir devlet- te çağdaş ve uygar bir düzen kurulamaz. Türkiye'de devlet düşman- lığının bu bakımdan çok kötü sonuçları da derlenmiştir. Bir eski cumhurbaşkantnın "Be- nim memurum işini bilir"de- diği hiç unutulmasın!.. Aylığı yetmeyen bir memurun, ya- sadışı yöntemler kullanarak evini geçindirmesini "meşru" sayan bu tür yaklaşımlar, te- melde bu ülkede yaşamayı cehenneme dönüştürecektir. Devlet, insan icadıdır; dev- leti insanlar işletirler; bu ba- kımdan bir toplum, memuru- nu gözetmek zorundadır. Memurları horlanan, aşağıla- nan, süründürülen bir ül- kede, devletin yurttaşları güvende yaşayamazlar. Memurlannın bilgi, öğretim ve yaşam düzeyleri yüksek olan bir toplumda ise uygar- lığa açılış kolaylaşacaktır. Türkiye'de memurları aç bırakıyoruz, süründürüyoruz; demokratik haklarını ver- miyoruz, sonra bu haklarını sağlamak uğruna memurlar sokaklara dökülünce ceza yaptırımları kullanıyoruz. Kim yapıyor bunları?.. Yine dev- let!.. Hakkını sağlamak için sokağa dökülen memuru, memur cezalandınyor. Bu durumda ne söy- lenebilir?.. Devlet, devlete karşı!.. Böyle devlet olur mu?.. • • • Rüzgâr duası I Baştarafi l. Sayfada Tunzile'dir, herkesbunu okuvııp dua edebilir. ama önce belediye, vilayetin hava kirliliği konusun- da gerekli tüm önlemleri alması gereklL" Müfrünün rüzgâr duası fikri- ne katılmayan bilim çevreleri ise "Eğer böyle bir becerileri varsa yapsınlar. biz de kurtulalım. Kö- tü mü olur, kirli hava teneffüs et- meyiz, ama bazı şeyleri kanstın- yor din adamlanmız" görüşünü dile getırdıler. Bu arada Çevre II Müdürü Haluk Nakipoğlu, kentte yaşanan hava kırliliğıne karşı valilik ve Çevre tl Müdür- lüğü'nce alınan tedbırlerin etkı- li olduğunu söyledi. Nakipoğlu, kentte son yıllarda yaşanan ve ciddı boyutlara ulaştığı saptanan hava kirliliğını önlemek için va- lilikçe bir dizı tedbır alındığtnı belirtti. Çevre ll Müdürü Naki- poğlu. hava kirliliği konusunda en radikal çözümün doğalgaz ol- duğunu söyledi. Canlı yayında RP için sahtekârhk Haber Merkezi - TBMM Mal Varhklannı Araştırma Komisyo- nu Başkan Vekili SHP Erzıncan Milletvekili Mustafa Kul ile RP Tanıtım Başkanı H. HüseyinCey- lan'ın, Interstar televizyonunda "ObjektiT" adıyla canlı olarak ya- yımlanan programdakı tartışma- lan sırasında, RP adına "sahte- kârlık" yapıldı. Programdan son- ra gazetemizi arayan çok sayıda izleyici. "Sahtekârbgın böylesi de görülmemiştir!" dıyerek tepkile- rini dile getirdiler. "Mercümek, Bosna paralan, Beşir Darçın ve Erbakan'ın mal- varlığı''yla ilgili savlann tartışıl- dığı "Objektir' programında, Mustafa Kul. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın Çankaya Belediyesi sınırlan içindeki ev ve arsalannın emlak vergisini öde- mediğını öne sürdü. Kul'uniddi- alannı yanıtlayan Ceylan ise SHP'H olan ve başkanlığını Do- ğan Taşdelen'in yaptığı belediye- den ev arsalannın emlak vergile- rinin yatınldığına ıhşkin elinde resmi belgelerin bulunduğunu söyledi ve belgeyi ekrana doğru uzatarak okudu. Bu belgelere karşın Kul, Taşdelen ile görüştü- ğünü, kendisıne böyle bir belge- nin varhğından sözetmediğım ha- tırlatarak. "Eğer Doğan Taşdelen programı izlivorsa telefonla katı- larak böyle bir belgeverip verme- diğinisöylevebilir'' dedı. Bu tartış- madan bir süre sonra canlı yayına telefonla katılan bır kışı. kendmi Çankaya Belediye Başkanı Taş- delen olarak tanıttı ve ardından "Ceylan'ın gösterdiği belgelerin hepsi doğnıdur" dedı. Bu arada Mustafa Kul araya gırerek, tele- fondaki sesin Taşdelen'in sesı ol- madığını, Taşdelen'in sesinı tanı- yabileceğıni vurguladı. Telefon eden kişinin yayından çıkmasın- dan sonra. başta programı sunan Kadir Çelik olmak üzere tüm ko- nuklar, kısa süreli bir "şok" yaşa- dı. Çelik. ızleyicilerden özür dile- yerek "Bu davranışın takdirini kamuoyuna bırakıyorum" diye konuştu. Program devam ederken Kadir Çelik, araya girerek "Şimdi ger- çek Doğan Taşdelen telefonda, kendisini dinleyeüm" dedi. Canlı yayına telefonla kattlan Taşdelen. programı ızlediğını, Interstar'ın telefonlannı düşüremedığıni. hat- ta lnterstar'ın Ankara Bürosu'na gıttiginı, orada kimseyi bulamadı- ğını vurguladı ve konuşmasına şöyle devam etti: "Ceylan'ın belgeleri doğru de- ğil. tnsanlann gözüne baka baka yalan söylenmesi çok ayıp. Bu an- layiş kesinlikle kabul edilemez. Ar- bk,bu anlavışın ortaya çıkmasıla- flm. Memlcketin bu duruma gel- mesigerçekten beni çoküzdü. Ben Yenimahalle Beledivesi'nin de böyle bir belge verdiğine inanmı- yorum. Sayın Belediye Başkanı şu anda hastanede yatıyor. Onun için kendisinin programı arama ola- nağı olnıadı. İnterstar'da belgeler- le, Erbakan'ın, geçmiş dönem ver- gUerini ödemediğini kanıtlavaca- ğım. Erbakan yalnızca 1994 vılı vergilerini ödemiş. Onu da posta çeki kanalıv la göndermiş." Bu arada. lstanbul'dan canlı ya- yına katılan sanatçı Neco da TBMM'de Mustafa Kul"ayönelik saldınyı değerlendirdı ve millet- vekıllennin halkın gözünde itıbar kaybettigmı vurguladı. Rııs ablukası kaygı • Baştarafi 1. Sayfada rasyonu Hderleri nezdinde girişimler yapıldığmı dile getirerek, şöyle konuştu: tt Yapdan girişimlerin oiumlu bir sonuca ulaş- ması ve ateşkesin sağlanması yönündeki beklentilerimizi sür- dürüyontz. Kan akıtılmasına devam edilmesinin, sorunlara uzun vadede berhangi bir çözüm geürmeyeceğini düşünüyo- rnz." Rusya'nın, Türkiye'nin, Çeçenistan'daki gelişmelerle ilgili olarak kışkırtıcı bir politika izlememesini oiumlu karşıladığı bildiriliyor. Ancak Moskova'nın, önceki gün Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve Çeçenistan'daki olaylann uhıs- lararası boyut kazanmasını istemedikleri yolundaki açıklama- sı, Türkiye ve diğer ülkelere de "Bu meseteden uzak du- nın"mesajı olarak yorumlanıyor. Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Çiller'in, geçen cumartesi günü Rus Hderlerine gön- derdikleri mesajlara ise henüz yanıt gelmedi. Demirel ve Çil- îer'in. "Çeçenistan'da kan dökülmesini arzu etmediklerr'yo- lunda gönderdikleri mesajlann da dolaylı bir arabuluculuk gi- bi yorumlanabileceği, Moskova'daki kaynaklar tarafından be- lirtiliyor. Demirel, Rusya Devlet Başkanı Boris YeKan'e gön- derdiği mesajında. Çeçenistan lideri Cahar Dudayev'ın ken- disine gönderdiği bir mesaja da yer vermişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle