Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
— — — -r*-
22 ARAUK 1994 PERŞEMBE
14 KULTUR
Mumcu
anısına
yanşma
ve sergı
İZMİR (ANKA)- Atatürkçü
Düşünce Demeği Izmir Şubesi,
gazeteci-yazar Uğur Mumcu
anısına düzenlediği etkinlikler
kapsamında gazeteciler arasında
"Araştınnacı Gazeteeilik ve
Gazetecinin Sorumluluğu" konulu
bir yanşma açtı.
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin
25 Ocak-14 Şubat 1995 tarihleri
arasındaki etkinlikJen
kapsamında gerçekleştıreceği
"Arasürmacı Gazetecilik ve
Gazeteciliğin Sorumluhığu"
konulu yanşmaya Türkiye'deki 6
iletişim fakültesinde
öğrenimlerini sürdüren öğrenciler
katılabilecek. Yanşmaya katılacak
öğrencilerin düşünce türü
yazılannın 5 sayfayı geçmemesi
istenirken, yapitlann en geç 25
ocaga kadar teslim edilmesi
gerekiyor. Yanşmanın sonuçlan
ise 1 şubatta açıklanacak.
Dernek, aynca "Uğur Mumcu
SevgfaPadlı.herkesin
katılabileceği ikinci b'r
yazi
yanşması acıyor. Bu yanşmaya
katılmak isteyenlerin de
yapıtlannı, en fazla iki sayfa
olmak üzere olma üzere en geç 25
ocak tarihine dek derneğe
göndenneleri gerekiyor.
Uğur Mumcu'yu anma
etkinlikleri çerçevesinde, Izmir
Büyükşehir Belediyesi Çetin
Emeç Sanat Galerisi'nde "Ufur
Mumcu Fotoğraf Sergisi" ile
"Sanatçuardan Uğur Mumcu'ya
Saygı*' adını taşıyan heykel,
resim, seramik, karikatür sergisi
açılacak. UğurMıımcu'nun
öldürülüşünün ikinci yılı olan 24
ocakta açılacak sergıler, 14 şubata
değin gezilebilecek.
Şef Aşkenazi,
Kraliyet
Filarmoni
Orkestrası'ndan
aynlıyor
LONDRA (REUTER) - Onlü
orkestra şefi ye piyanist VTadimir
Aşkenazi, Ingiltere Kraliyet
armasını taşıyan Kraliyet
Filarmoni Orkestrası'nın müzik
direktörlüğünden aynlıyor.
Orkestranm yöneticilerinden Paul
Rndlay geçen hafta 57 yaşmdaki
Rus kökenli müzisyene,
kendisinin yerini alması için
Italyan Danieie Gatti'ye teklifte
bulunuldugunu bıldirdi.
Dünyanın en önemli
müzisyenlerinden biri olarak
nitelenen Aşkenazi de, bunun
üzerine, artık orkestradaki
görevini sürdüremeyeceğini
açıkladı. Sanatçı The Independent
gazetesine Berlin'den yaptığı
açıklamada, "Paul benimle
konuşrugunda çok şaşırdım. Bir
süre yalnız kalıp bu konu üzerinde
düşünmek istedim. Ancak ertesi
gün bunun kabul edilemez
okfuğunu fark ettinTdedi.
Aşkenazi Kraliyet Filarmoni
Orkestrasrna katıldığında,
orkestranın sanatsal niteliğini
geliştirmesi şart koşulmuştu.
Ancak 1991 yılına kadar nitelik
konusunda bir ilerleme
kaydedilmeyince, Aşkenazi
orkestranın yöneticilerinden Ian
Maclay'e herhangi bir sözleşme
yapılmaksızın orkestrayla
çalışmaya devam etmeyeceğini
bıldirdi. Bunun üzerine sanatçıyla
1993-94 yıllan için bir sözleşme
yapıldı. Ancak 1992'degöreve
gelen Findlay, sanatsal niteliğin
yükselrilmesini garanti ederek,
Birleşmiş Milletler'in 50. kuruluş
yıldönümü kutlamalan için
haziran 1995-mayıs 1997 arasında
gerçekleştirilecek yedi dünya
tumesini de kapsayan planlar
yapmaya başladı.
The Independent gazetesi
Aşkenazi'den bu turneler
süresince görevini sürdünmesinin
istendığini bıldirdi.
Mimarlar Odası
40 yaşında
Kültür Servisi - Mimarlar
Odası'nın lstanbul'daki 40.
kuruluş yıldönümü etkinlikleri
cumartesi günü Maçka'daki l.T.Ü.
Sosyal Tesisleri'nde yapılacak.
Saat I5.00'te "40 yıl nasıl geçti"
başlıklı panel ve söyleşi dizisiyle
başlayacak etkinlikte, 1950'li
yıllardan bu yana Istanbul
Mimarlar Odası çalışmalanna
kalılan Zeki Sayar, Kemal
Söylemezoğlu, Aydın Boysan,
Nezih Eldem, Maruf Önal, Turgut
Cansever, Asım Mutlu, Niyazi
Duranay gibi üyeler, kendi
dönemlerine ilişkin mimarlık ve
Istanbul anılannı anlatacaklar.
Yine son kırk yılın kentleşme ve
kültür polıtikalannın da ele
alınacağı bir forum şeklinde
sürecek olan toplantı, meslekte
30,40 ve 50 yıhnı dolduran
üyelere plaketlerinin de verileceği
"kusaktan kuşağa mimarlar
buluşması" adlı akşam yemeği
sona erecek.
İki çizgi ustası: Abidin Dino
ve Semih Balcıoğlu Dmmeyen sızı
ve aıılanılı giflümseme...
KIYMET GİRAY
Çizginin plastik sanatlarda ne
denlı önemli olduğunu kanıtlamakta
Semih Balaoğhı ve Abidin Dino ser-
gileri. Gerçek bir çizgiden söz et-
mekteyiz bu aşamada... Anlatıma
egemen, duyarlık yüklü, çağının so-
runlannı yakalamış, estetik değerler-
le yüklü çizgilerin önemini tanıt-
makta yetkin çizgilerden... Bu iki
çizgi ustasının çizgisel anlatımlann-
dan... Semih Balcıoğlu'nun karika-
tür ve Abidin Dino'nun desen çizgi-
lerinden...
Eleştirel fakat gerçekçi
Plastik sanatlar içinde aynmlı, sa-
nat türlerine karşın ortak bir duyarlı-
lığı vurgulamaktadır bu iki usta çi-
zer... Her ikisini de kendi sanat tür-
lerinin ustası kılan, yaşadıklan top-
lumlann değerlerini iyi tanımalan ve
çarpıklıklan, aksaklıklan eleştirel
fakat gerçekçi bir yaklaşımla aktar-
malandır.
Abidin Dino sergide yoktu
diyemiyoruz. Her desende
çizgilenyle ve duyarlılığıyla
en çok o vardı sergı
salonunda... 1951 tevkifatı
yoğunlaşır çizgilerde, ozan
Ahmed Arif anlatısı yol
gösterir fırçanın akışına...
Tutuklanan 167kişinin
ortak kaderi yansır
desenlere.
Semih Balcıoğlu'nun 'Güle Gfile
Istanbul' serisi karikatürlen, bilınç-
sizliğin acımasız ellerinde yağmala-
nan Istanbul'un çığlıklarını yankı-
landırır acı gülümsemelerde... Bu
uyan tüm kentlerimiz için geçerlidir.
Yanlış ve plansız bir gelişim içinde
yok olan kültürümüzdür sonuçta. Bu
yalın gerçek ancak Balcıoğlu'nun
duyarlı çizgisinde, tatlı bir gülümse-
meyle uyanr izleyicileri. Bu espri,
kendi ile dalga geçmenin erdeminde
yakalanır. Yanlışlıklara gülebilme
bilinçlenmenin, geniş perspektifli
düşünebilmenin başlangıcında yer
alır.
Bir başka uyan yolu da Abidin
Dino'nun çizgilerinde yaşar. Acıyla,
kalp çarpıntılanyla uyanlmak... Acı-
yı yüreğinızde hıssetmek... Konu ile
birlikte başlıyor bu uyan... 'îşkence
Desenleri'.. Insanlığın en acımasız
dramı. Tüm dünya ülkelerinde, aile
içinde başlayarak her aşamada eleş-
tirilen işkenceler, bu duyarlılıkla
eleştirilir. Türkiye Insan Hakları
Vakfı ve Galeri Nev elbirliği ile dü-
zenlenen Abidin Dino sergisi ve ki-
tabı, 'İşkenceler' çizimlerinden oluş-
makta. Vakfın amblemi de Abidin
Dino çizgisi. Işkenceler sergisi ve
kitabı da bu amblem çalışması sıra-
sında tasarlanan bir proje. Ancak Di-
no'nun düşünce yüklü üretimlere
ışık saçan kalbi bu projenin gerçek-
leşme asamasından önce durdu; bir
yıl önce...
Tekrar tekrar yaşanan
işkenceler gibL.
Aramızdan aynlışınm birinci yil-
dönümünde, düzenlenen bu anı ser-
gisi ve kitabı, ortak bir karann ger-
çekleşmesi nedeniyle önemli bir et-
kinliktir. 1952 yılında başlayan bu
seri yıllar boyu Dino'nun fırçasına
tekrar tekrar lakılır. Mekân ve za-
man aynmlanna karşın tekrar tekrar
yaşanan işkenceler gibi... 'EBer', 'çi-
cekler', 'adalar', 'acıiar' ve 'acayip-
ler' serileri arasında 'işkenceler' de
hep vardır Dino'nun çalışmalan ara-
sında. Îşkence görenin acılara kan-
şan umutlanna. işkence yapanlann
çaresiz eziklikleri katılır, ince bir sı-
zıyla. Baskı ve direnç, ezilen ve
ezen, umut ve umutsuzluk, aydmlık
ve karanlık karşıtlıgı saklı tutularak
siyah-beyaz yansır kâğıtlara.
Bu desenler Dino'nun yaşamının,
düşünce ve düşünme biçiminin
ürünleridir. Çizerek düşünen, çize-
rek konuşan özgün ve özgür bir çiz-
gi ustasının ürünleri.
Bunlar hiçbir anlamda, tecimsel
varoluşlara, açık değillerdir üretim
aşamalannda. Çizgi becerisinin öz-
nel yorumlarıdır. Durmaksızın çizi-
lirler. Her çizgi yenileri için ipuçlan
ve gelişme ömekleri hazırlar. Düşün
katmanlanna yenı yonımlar katar ve
çoğalır. Bu anlamlanyla da bir kitap
halinde toplanmalan ve çoğaltılıp
yaygınlık kazanmalan çok anlamlı-
dır.
Semih Balcıoğlu'nun karikatür
oyun kâğıtlan gibi... Ankara Vakko
Sanat Galerisi'nde aralık ayı boyun-
ca sergilenen İskambil Kâğıtlan'
sergisi, en doğru zamanda en çekici
oyun kartlannı sunmaktadır.
Bu bir yeniliktir. llk kez karikatür
kâğıtlan karikatürlenmektedir. Bu
seçim rastlantı da değildir. Uzun bir
araştırmanın sonucuna dayanır. Bir-
çok ülkenin iskambil kâğıtlannı top-
lar Balcıoğlu. Aralannda karikatürlü
olanına rastlamaz. Balcıoğlu, bu
aşamada iki ereğine birden ulaşır.
Yaygınlaşması çok kolay olan bir
malzemeye ilk kez o karikatür yapa-
cak ve imza atacaktır. 1965 yılında
düzenlediği 'Seramik Karikatür' ça-
lışmalannda olduğu gibi, değişik bir
malzeme ile özgün karikatürler üre-
tecektır.
YereUikten evrenseüiğe
Elli iki kâğıt ve iki joker.. Evren-
sel tanımlan olan, sayısal ve çizgisel
imajları bulunan kâgıtlar üzerinde
özgün bir çizgi ve düşünce programı
geliştirmeye başlar Balcıoğlu. İnce
ve zengin mizah anlayışı, çizgiye
egemen olan kalemi ve üretkenüği
yönlendirir çalışmalannı. Yerellikten
evrenselliğe uzanan espri duyarlılığı
içinde yepyeni imajlar kazanır oyun
kartlan. Renklerle de varsıllaşır.
Renkler Balcıoğlu'nun karikatür-
lerinde, sıkça karşımıza çıkan özgün
uygulamalardır. Yazının varlığına
gereksinim duyurmayan varsıl çizgi-
sel anlatımlara, renkler görsel çeki-
cilik kazandınr. Karikatür için har-
canan uzun yıllann deneyimleri ol-
malıdır, bu başannın nedeni. 51 yılın
çizgilerinin birtkimidir Balcıoğ-
lu'nun sanatı.
"7 Ocak 1943' günü yaşamımda
doğum günümden daha önemli bir
gün. Ya da gerçek doğum günüm.
Çünkü 3k karikatürümün yayımlan-
dığı gün. Şimdi baküğım zaman hiç-
bir yanı başardı ohnayan bir karika-
tür, hoşgörülü yöneticuerce beğenilip
derginin 'genç fırçalar" sütununa
konmuştu îştt o karikatürün yayını-
lanışından bu yana etimden kalemi,
önümden beyaz kâgıdı htç eksik et-
medim."
Hemen her eve girebilen
iskambil kâğıtlanna yeni bir
işlev yükler Balcıoğlu...
Gülümsetmek ve
gülümserne anından
başlayarak düşündürmek.
Bir oyunun ortak heyecanını
paylaşan insanlar,
gülümsereyek düşünmeyi de
paylaşırlar.
Düzenli ve sürekli bir çalısmanın
önemini vurgulayan sonuçlardır Bal-
cıoğlu karikatürleri ve bunlann top-
landığı albümler. 1952, 1957, 1961
albümlerin 1971 'de Yazısız Çizgıler,
1973'te, 12 Mart'tan Seçime ve 50
Yılın Türk Karikatürü, 1977'de
Birinci MC, 1979'da Güle Güle Is-
tanbul, 1983'te Cumhuriyet Dönemi
Türk Karikatürü, 1985'te Gözüm
Görmesin, 1990'da Karikaturgut,
1993'te Semih Balcıoğlu Kitabı.
1994'te Galeri Çiller ve 1994'te
Kültür Bakanlığı tarafından yayım-
lanan Semih Balcıoğlu Albümü,
Balcıoğlu'nun sanatının ve bilimsel
çalışmalannın derlendiği kataloglan
ve kıtaplarıdır. Hemen hepsinde,
gülmenin düşünceye atılan ilk adım
olduğunu duyumsanz. Önemlisi,
çizgi gücü ve bu gücü perçinleyen
estetik duyarlılığın çizgiye yansıyan
boyutunun, karikatüre kazandırdığı
anlatım zenginliğinin tadını
yakalanz bu çalışmalarda.
İnce ve anlamlı bir acının din-
meyen sızısını duyumsayacagınız
Galeri Nev, Abidin Dino sergisi ile
Vakko Galeri, Semih Balcıoğlu Ser-
gisi ince ve anlamlı bir gülümseme
ile yaşamımıza yeni düşünsel boyut-
lar katacaktır.
Farklı merceklerle yaşam sorgulanıyor
İstanbulDevlet Ttyatrosu, Aziz Nesin Hn yazdığı, Metin Belgin 'in yönettiği 'Hadi Öldürsene Canikom 'u sahneliyor
Kültür Servisi- Aziz Nesin bir ya-
zısında oyun yazarı olarak anlaşıla-
madığından yakınmış. Üstadın,
"Oyunlan kaba güldürü anlayışıyla
ele ahndığı. gülmece öğesi öne
çıkanlıp teksrin albndaki felsefı. top-
lumsal boyudann görüiemediği ya da
es gecfldigi için böyle düşündüğünü"
söylüyor Metin Belgin. Şu sıralar
Devlet Tiyatrosu Taksım Sahnesi'nde
sunulan "Hadi Öldürsene CanikonTu
yöneten Metin Belgin, oyunu yukarda
yaptığı saptamalar doğrultusunda
sahnelemeye çalıştığını söylüyor:
" Aziz Nesin'in gerçekçi boyuttan yola
çıkarak gülmeceye vannasını algılayıp
o yalınlığuıda sahneiemek istedim. Be-
nim anladığım, Aziz Nesin'in altını
çizdiği, çürüme noktasından olava,
bütün yaşama bakmak ve o çürüme
noktasma vanncaya kadarki o >aşamı
eleştirel bo>ntuylâ getirmek. Oyunda
bunlan vakalamaya çalıştun."
Galası 27 aralıkta
Daha önce Devlet Tiyatrolarf nın
değişik merkezlerinde de sahnelenen
ve 27 aralıkta galası yapılacak olan
oyunda Atilla Şendil, Tülin Oral ve
Gülgıin Ok rol alıyor. Oyunun kadro-
su üç kişi ama bir de görünmeyen ka-
rakterler var. 23 yıl önce ölmüş ancak
görkernli ünıforması, çizmeleri ve ka-
nsmdan yansıyan otoritesiyle varlığı-
nı hissettiren ölmüş general ve radyo
anonslanndan duyulan, kendine hava-
gazı memuru süsü vererek evlere gi-
ren, kadınlara tecavüz ettikten sonra
boğan sapık katil.
Bu son derece sıcak, sevimli ancak
bir o kadar da buruk, umutsuz oyunun
başkahramanlan bodrum katı komşu-
su, iki yaşlı, yalnız kadın ve ezik, şaş-
kın bir havagazı memuru. Yalnızlık-
tan ve çaresizlikten bırbirine sanlmış
bu iki kadın, hem anılannı paylaşır,
hem ortak bastınlmış özlemlerini or-
taya dökerler, hem birbirini kıskanır
nispet yaparlar, hem didişır, kavga
eder hem de çaresizce birbirine koşar-
lar.
Yalnızlık bunalımının sapkınlığa
uzandığı noktada, kadınlara tecavüz
edip boğan sapık katili özlem ve he-
yecanla beklemeye başlarlar.
Sonunda gelir beklenen havagazı
memuru ama, bu genç, yakışıklı,
sempatık, boylu poslu sapık değil;
hastaiıklı, korkak, ufak tefek, erkeklik
konusunda hiçbir iddiası olmayan
gerçek bir havagazı memurudur aslın-
Devlet Tiyatrolan'nın değişik merkezJerinde de sahnelenen oyunda Atilla Şendil, Tülin Oral ve Gülgün Ok rol abyor.
da. Kadınlar başta hayal kınklığına
ugramakla birlikte ona bile razı olur-
lar, ancak yine de sonuc dramatiktir.
Metin Belgin'Ie oyun üzerine söy-
leştik:
- 'Hadi Öldürsene Canikom' sizce
nasıl bir oyun, neyi anlanyor?
Gerçeklığin içinde gülmeceyi do-
guran yine gerçeklığin içinde farklı
mercekler kullanarak yaşamı ve sıste-
mi sorgulayan bir oyun. Burada, o
gülmecenin siyah ve beyaz aynmını
çok net bir bıçimde görebıliyoruz.
Ama arada çok fazla başka tonlar,
başka katlar var.
Yalnızlık paranoy asmın
seyirciye geçmesi...
Oyunun ön planda olup rejinin
oyuna hizmet eden bir unsur olarak
kalmasını yeğledim. Böylece seyir-
ciyle çok daha sıcak bir iletişim kuru-
lacağına inandım. Sorgulanması gere-
ken yerlerin ya da o yalnızlık parano-
yasının seyirciye daha iyi bir biçimde
geçmesini amaçladım.
- Oyunda, günümüzde yaşadığunız
çûrümüşlüğün yansııtıası da görülü-
yor_
Oyun 60 sonlannda yazılmış. Hem
o dönemi algılıyor bunun yanı sıra
daha sonrası için de birtakım gönder-
meler yapıyor. O yüzden de zaten
oyunu zaman kavramını hıç değiştir-
meden koymaya çalıştım. Ama bu za-
man kavramında tabiı birebır zaman-
lama yok, dönemler söz konusu. Bazı
sözlerin sağlamasını yaparak birtakım
tarihler çıkarabiliyoruz ortaya ama
Yönetmen Metin Belgin
yazıldığı dönemde, o çürüme nokta-
sından bakmak, çok daha farklı ipuç-
lan yakalatacağı için çok önemli.
Öyuna baktığımızda nostaljik yanı-
nı görebiliyoruz, öyle olmasını özel-
likle istedim. Günümüzde havagazı
yok diye başka bir memura dönüştü-
remezdım, çünkü havagazının altında
da başka göndermeler yatıyor. O yüz-
den nostaljik olmasına karşın, günü-
müzde de geçerliliğini koruyor, böyle
giderse daha sonra da koruyacak gibi
geliyor. Oyunda bir umutsuzluk var,
sonuçtaki o ölüm gibi.
Bütün o gülmecenin içinde sonuçta
bana göre hepsinin ölümüyle noktala-
nan bir final. Çünkü havagazı memu-
runun ölmesiyle zaten kadınlann da
bütün umutIan ölüyor. tutunacak hiç-
bir şeyleri kalmıyor.
- Oyunda bolca göndermeler var,
havagazı memurunun general korku-
sunun giderek 'havagazı generalliği-
ne' dönüşmesi gibL
- Oyunda çpk hoş semboller var. O
kendi içinde kabaran, co^an ve geli-
şen hatta zaman zaman grotesk nok-
talara varan sembolik anlatımın çok
net bir biçimde seyirciye geçmesi ge-
rektiğini düşündüm. Bir havagazı me-
murunun general ünıformasını giye-
rek kimlik değiştirme çabası gibi.
Aziz Nesin o sembolleri o kadar
farklı biçimlerde kullanıyor ki: biz,
giydirilen kimliklerle oluşan yaşamla-
nn boyutlannı da yakalayabiliyoruz.
Çünkü havagazı memuru bir süre
sonra sarhoşluğun da etkısiyle 'Ben
general obaydım bütün dünyayı fethe-
derdûn' diyor. Bu, o ınsanlann bastı-
nlmış isteklerini de ortaya çıkanyor.
- Oyundaki iki vaşh kadın son dere-
ce farkh, ahşumanııs. Özelfikle cinsel-
Bğe yaklaşunlan ilgi çekicL-.
Hadi Öldürsene Canikom'u çok ev-
rensel bir oyun olarak görüyorum. Fa-
kat hiçbir zaman geleneksel değıl.
Çünkü oyunun yazıldığı dönemde
dünyada cinsel devnm tartışılıyordu.
Sanıyonım Aziz Nesin de orada kendi
toplumuyla bir özdeşleştırme içinde,
bunu bir anlamda bir tartışma ortamı-
na sürüyor. 1970'li yıîlarda oyun bel-
ki de seyirciye fazla gelen, seyırcıyı
ajite eden bir tavır haline dönüşmüş
olabılir.
- Oyunda kuDandıgınız değişik sah-
neleme yöntemleri \ar, transparan
perde, perdeye düşüriifen gölgeler gi-
bi Bunlan neden kuDandnuz?
Sinemayı çok severim, bunlan si-
nemanın anlatım araçlannın bana gö-
re yansıması olarak da düşünebilıriz.
Orada soyutlama yapmak yerine iki
kadının ortak paydalarını çıkarmaya
çalıştım. Çünkü onlar yaşamı, yalnız-
ca sosyal sınıflanndan dolayı farklı
biçimde yaşamışlar.
Seyirci gülmenin ötesinde
dfişünmelL.
Fakat çürüme noktasma geldıkle-
rinde ikısınin de dûştüğü ortam, o ru-
tubetli bodrum katı. Bu saptamaya
hem biraz daha hem perspektif kazan-
dırmak adına, hem de seyirciye çok
daha altını çizerek anlatmak adına
böyle bir yola başvurdum. Oyun ku-
rulurken bir polisiye trük de kullanıl-
mış, ben o polisiye trüğü daha bir so-
yutlamaya giderek anlatmaya çalış-
tım, bunun için de gölgeyı kullandım.
Bunlara belkı bir sınema tekniği di-
yebilinz buna. Zaman zaman seyirci-
nin gülmenin ötesinde düşünmesini
istiyorum. Tiyatroda görsel malzeme-
nın kullanılmasından yanayım. Bu ça-
lışmada zaten özellıkle de ntm denge-
leri ve aynntılar üzerine oyunculuğu
denemeye çalıştım.
PBVden öykü
yanşması
•Kühür Servisi - PEN Yazarlar
Demegi, konu sınırlamasının
bulunmadığı bir öykü yanşması
düzenliyor. Etkinliğin seçici
kurulu Feridun Andaç, Feyza
Hepçilingirler, Suat Karantay,
Adnan Özyalçıner ve Bekir
Yıldız'dan oluşuyor. Yanşmaya
katılmak isteyenler, her biri beş
sayfayı geçmeyen üç öykü ile
başvurabilecekler Oykülerine beş
rakamlı bir rumuz yazmalan
istenen yanşmacılar. ödül
yönetmeliğini ise PEN Genel
Merkezi, General Yazgan Sokak,
10/10 Tünel 80050 adresinden
temin edebilecekler.
Operet Sahnesi'nde
Fransız operaları
•ANKARA (ANKA) - Ankara
Devlet Opera ve Balesi, Fransız
operalan ve Fransız bestecüerinin
eserlerinden oluşan bir konser
verecek. Operet Sahnesi'nde
düzenlenecek olan konser 27
aralıkta gerçekleşecek. Konsere,
Ankara Devlet Opera ve Balesi
solist sanatçılanndan Gülsen
Kocaay, Gülay Sözgen, Leyla
Çolakoğlu, Gülce Çelik, Metin
Turan, Haser Tek ve Tuncay Doğu
katılacaklar. Solistlere piyanoda
Halina Andrzejewska eşlik
edecek. Konserde Bizet, Gounod
ve Berlioz'ün eserlerinin yanı
sıra, diğer Fransız bestecilerinin
eserleri de seslendirilecek.
Lebriz'de karaıa
resim sergisi
•Kühür Servisi- Lebriz Sanat
Galerisi'nin açtığı özgün yapıtlan
kapsayan karma sergi 20 Ocak
1995 'e kadar sürecek. Çağdaş
Türk resim sanatının durak taşlan
olarak nitelendirilecek seçilmiş
sanatçılar, yapıtlanyla bu sergiyi
oluşturuyorlar. Sergide Neşe
Erdok, Şenol Yorozlu, Ergin tnan,
Faruk Gimok, Turan Erol, Nuri
lyem. Balkan Naci Islimyeli,
Mevlüt Akyıldız, Komet, Malik
Aksel. Selim Turan, Mehmet
Pesen, lsmet Doğan ve Abidin
Dino'nun yapıtlan yer alıyor.
Şair Fepnanda de
Castro öldü
• LİZBON (AA) - Portekizli
feminıst yazar ve şaır Femanda de
Gastro 94 yaşında öldü. Yazann
yakınlanndan edinilen biigilere
göre, Portekiz'in en ünlü feminist ,
yazarlanndan olan Castro, uzun
süredir hastaydı. Kariyenne daha
18 yaşında başlayan Fernanda de
Castro, özellikle çocuklar için çok
sayıda eser yazdı. Portekiz
Yazarlar Akademisı kurucu üyesi
olan Fernando de Castro, "Maria
da Lua" adlı eseri ile Portekiz
Bilimler Akademisi Ödülü'nü
almıştı.
Safranbofu "Dünya
Miras Ustesi'nde
• PARİS (AA) - Türkiye'nin
Safranbolu ilçesi istisnai evrensel
değere sahip kültürel ve doğal
varlıklann kayedildiği "Dünya
Miras Listesi"ne alındı.
UNESCO'ya bağlı Dünya Miras
Komitesi'nin Tayland'da
düzenlenen toplantılan sonunda,
13. yüzyılda kervanlann durak
yeri olan ve Osmanlı
ımparatorluğu'nun
eşsiz mimari özelliklerini
temsil eden Safranbolu'nun
Dünya Miras Listesi'ne
kaydedilmesi kararlaştınldı.
Safranbolu'dan önce
Dünya Miras Listesi'ne alınan
Türk varlıklan arasında
Göreme-Kapadokya. istanbul,
Pamukkale, Xankhtos-Letoon,
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası,
Boğazköy ve Nemnıt Dağı yer
alıyor. Dünya Miras Listesi'nde,
dünyanın çeşitli ülkelerinden
toplam 440 kültürel ve doğal
varlık kayıtlı bulunuyor. Bu
listeye kayıtlı varlıklar özel
koruma altına alınıyor. Koruma
amacıyla ilgili ülkelerde
hazırlanan projeler
Dünya Miras Merkezi'nce verilen
mali kaynaklann yardımıyla
uygulamaya sokuluyor.
'Konınmuş doğaya
özlem'
Kültür Servisi - Ayten Yetiş
Doğu'nun resımlen Galeri
Oda'da sergileniyor. 30 aralık tari-
hine kadar sürecek olan sergide
özellikle peyzajlar dikkati çeki-
yor. 1966 yılında lzmir'de dogan
sanatçı, Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi Resim Bölümü Nurul-
lah Berk Atölyesi mezunu. Viya-
na'da resim çalışmalannı sürdü-
ren Doğu, Türkiye'deki ilk sergi-
sini 1972 yılında Ankara Devlet
Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtı.
1973-75 yıllan arasında Alman-
ya'da resim çalışmalan yapan Do-
ğu, Frankfurt'ta bir karma sergiye
katıldı. Ardından yurtiçi ve yurt-
dışında pek çok sergi açtı. Sanat-
çının resim serüveninde ciddi
araştırmalar, sadeleşmeye yönelik
bilinçli çabalann yanı sıra, doğa-
nın özgün bir anlayışla ele alın-
ması dikkati çekiyor. Kendini me-
kânlann dışına taşıyan Ayten
Yetiş Doğu, bugünlerde düşlerin-
deki lstanbul'u resmediyor. Tek
rengin hâkim olduğu tuvalleri
konınmuş doğaya duyulan özlemi
dil ii