05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 1994 PERŞEMBE 12 DİZtYAZI Islamcı kesim yalnızca kendisine özgürlük isterken, sol olaya daha genel bakıyor Sol ve sağınkarşı çıkışlan farklıIslami cephenin önemli bir ke- simi, kendiieriyle ilgiii konular- da büyük bir duyarlılık gösterip TMK taslağında kendüerine yö- nelik olduğunu söyledikleri hü- kümlere karşı çıkıyorlar. Ancak iş, başka bir yöne, Kürt mesele- sinin tartışılmasının yasaklanma- sına gelince hemen yasakçılann saflanna geçiyorlar. Bu konuyu tartışmak isteyenlerin cezalandı- nlmasını kararlılıkla savunuyor- lar. Fethullah Hoca, Başbakan Çil- ler'legörüşmesi sırasında basına yaptığı açıklamada. çifte stan- dartlı rurumun tipik birörneğini veriyor- du. Fethullah Hoca'nın Çiller'e şunlan söylediği basına yansıdı: "Meclise sevk edilen yasa tasansında, terörün herzaman karşısında olmuş Müslüman çoğunluğun aleyhine maddeler var. Buna karşılık ta- sanda, ülke bütünlüğüne kasteden ve as- kerimizi, halkımızı kurşunlayan terörist- lere, daha rahat imkanlar tanıyan husus- lar bulunmaktadır." Ancak tslamcı cephenin bazı sözcüleri bu konuda farklı bir tutum alıyorlar. Dü- şüncenin ve düşünceyi açıklamanın yasaklanmasına karşı çıkıyorlar. TMK taslağında 163. geri getı- rilmek ıstendiğine dikkat çe- ken ve bu nedenle SHP'yi kö- tü niyetli olmakla suçlayan İ s - e TERORLE MUCADELE YASA TASARIS •Islami kesimin önemli bir bölümü, yasa tasansının kendüerine yönelik hükümlerine karşı çıkıyorlar. Ancak iş, başka bir yöne, Kürt meselesinin tartışılmasının yasaklanrnasına gelince hemen yasakçılann saflanna geçiyorlar. Sağda bir başka Kesim ise her türlü düşünce yasağına karşı çıkıyor. Bunlar, ne 163, ne de 142/3 olsun diyorlar. •Halen Terörle Mücadele Yasası nedeniyle cezaevinde bulunan bilim adamı Haluk Gerger, Islamcı kesimin çifte standartlı tutumunun en çok zaran kendisine vereceği uyansını yaparken, Doç. Fikret Başkaya da sağ ve sol kesimdeki çifte standarda dikkat çekerek, "Başkasının özgürlüğünün kısıtlanması, sizin özgürlüğünüzün kısıtlanmasıdır" diyor. lami cephenin bazı yazarlan, her türlü dü- şünceyi açıklamanın önündeki engellerin kaldınlmasını savunuyorlar. Bu yazarlar, ne 163, ne de 142/3 olsun diyorlar. fslamcı kesim yazarlanndan Mehmet Metinerşunlan söylüyor: "Terörle Müca- dele Yasa Tasansı bizatihi terörle değiL, dü- şünceyle mücadele tasansıdır. Çünkü mevcut yasalarda zaten terörle ne şekilde mücadele edilecegi açıkça beürtilmekte- dir. Bu yasa tasansi) la resmi ideolojiye ay- kın düşen bir kısun düşünceler 'te- rörle özdeşleşti- rilerek'ceza- mu ten- mek- t e d i r . 'Bölücülük' \e 'şeriatçılık' başın- dan beri sistemin iki ana düşma- nı kabul edilmektedir... Düşünceyi suç kapsamına alan bu rür \asalann tümden değiştirUnıesi gerektiğine inanıyorum." Benzer görüşleri Zaman gazetesi baş- yazan Fehmi Koru, Altan Tan gıbı Islam- cı kesimin önemli isimleri de savunuyor. Fehmi Koru, Fethullah Hoca'dan farklı olarak şunlan söylüyor: "Sağlam bir ta- nıma sahip biryasayla. hangi yönden ge- lirse gelsin terör eylemlerine set çekilebi- leceği gibi, terörist de cezalandınlmış ola- cak, buna karşılık teröre başvurmayan ve başvurmayı asla düşünmeyen kişiler, dü- şünceleri sebebiyle 'terörist' veya 'potan- siyel' terörist sayılmaktan kurtulacaktır. Fikir özgürlüğü de budur zaten." Halen Terörle Mücadele Yasası nede- niyle cezaevinde bulunan bilim adamı Ha- luk Gerger, 163 konusunda tslamcı ke- simlerin kaygılannı paylaştığını söylüyor. Ancak Islamcı kesimin çifte standartlı tu- tumunun en çok Islamcı kesıme zarar ve- receği uyansını yapıyor. Gerger'in bu ko- nudaki fikirleri şöyle: "Ben taslakla ilgiii tarüşmalarda 163 Ûe ilgiii kaygılan paylaş- üm. Ne var ki, bir şevi daha anladım: Tür- kiye"deki Islami kesimler, başkalannınöz- gürlüğü ve haklan konusunda faşistJer- den pek farklı düşünmüyorlar. Tabii aslın- da böylece kendi altlanndaki balıyı da çe- kiyoıiar. başkaiannın özgürlük ve hakla- nna göz dikerken arada kendileri- ninkini de yitiriveriyor- lar. Müstahaknrlar demiyorum. ben yine de onlann özgürlüklerin- den yanayım." Halen ceza- evinde düşüncelen nedeniyle yatan Doç. Fikret Başkaya da sag ve sol kesimdeki çifte stan- darda dikkat çekiyor: "Bu arada sağda ve solda çifte standarttan söz etmek gerekir. Bizde soldan birinin başı derde girdiğinde sağdan hiç ses çıkmıyor. Sağ- dan birinin başı derde girdiğinde sol ke- simden çıt çıkmıyor. Oysa önemli olan 'başkasının özgürlüğü'dür. Başkasının öz- gürlüğünün kısıtlanması, sizin özgürlüğü- nüzün kısıtlanmasıdır." Çifte standart. bagnazlığın ve geri kül- türün ürünüdür. Bu konuda güzel de bir atasözü vardır:" Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." Ama yılan yılandır. bugün beni yann seni sokabilir. Nitekin sokuyor da. Dusunce suclusu' Haluk Gerger Konunun odağı Kürt sorunu \L Haluk Gerger'in TM Y tasa- nsına ılişkin değerlendirme- M şöyle: Antı-Terör Yasası'nın bizatihi var- lığı, yasalar arasındaki farktan bağımsız olarak üç anlama geliyor: 1. Türkiye, özgürlükleri, temel insan hak- lannı kısıtlayan, sınırlayan bir yapısal çerçe- vede karar vermiş, siyasal iradesi bu yönde te- ^ celli etmiş demektır. 2. Türkiye, Kürt sorununu ve savaşı, "zgür tartışmaya pranga vurarak ve şiddet yoluyla çözebileceğini hâlâ sandığını göstermekte. aslında militariz- min çözümsüzlük batağmdan çıkmaya ni- yetli olmadığını ikrar etmektedir. « 3. Türkiye, temel insan hak ve özgür- ^ r lükleri ile olağanüstü mahkemeler ka- nalıyla, hukukdevleti ve uygarlık norm- lan dışında hesaplaşmayı sürdüreceğini ilan et- mektedir. Çözüm ve banş yolu ise ancak özgür tartışmay- la bulunabilir. Bunun yolu, Kürt sorunu ve savaş konusunda bütün düşüncelerin örgütlü bir biçim- de ıfade edilebilmesinde, halkın reyine ve irade- sine başvurabilmesinde yatmaktadır. Bu arada, hiç kuşkusuz, üniterdevletmodeli kadaraynlma arzusu da serbestçe savunulabilmelidir. Birçok ülkede bu yo- lu savunan ve parlamentolarda temsil edilen siyasal partiler de mevcuttur. Demokratik adil siyasi ya da sivil bir çö- zume, banşa kavuşulabilmesi için, önce bütün si- yası tutuklulan kapsayan bir aynmsız, koşul- ksuz genel af ilan edilmelidir. Bununla koşut ve mümkünse eşza- manlı olarak ateşkes ilan edilmelidir. Bü- Gerger: Kürt sorunu çö- zülmeden, düşünce öz- gürlüğü ve demokratik- leşme olanaksızdır. tün yasalardaki bütün antıdemokratık maddeler ayıkJan- malı, demokrasiyi, bütün insan hak ve özgürlüklerinı te- minat altına alan yeni yasalar ve yasa maddeleri yüriir- lüğe konulmalıdır. Herkesın ve bu arada özellikle de Kürtlerin kendi is- tedikleri örgütleriyle serbestçe politika yapma olanak- lan bütün yasal, toplumsal, politik, vb. güvencelere ka- vuşturulmalıdır. Ben taslakla ilgiii tartışmalarda 163 ile ilgiii kaygılan paylaştım. Ne var ki, bir şeyi bir kez daha anladım: Türkiye'deki Is- lami kesimler, başkaiannın özgürlüğü ve hak- lan konusunda faşistlerden pek de farklı düşün- müyorlar. Tabii aslında böylece kendi altlann- dakı halıyı da çekiyorlar, başkalannın özgür- lük ve haklanna göz dikerken arada kendi- lerininkini de yitiriveriyorlar. Müstahaktırlar demiyorum, ben yine de onlann da özgürlükle- rinden yanayım. Türkiye'de liberalizmi, solcuğu ve öteki ideolojileri olduğugibi, Islami da Türk- çülükle yaptığı sentez bozuyor, çarpıtıyor, de- jenere ediyor, özünden kopanp mjlitarizmin yedeği durumuna getiriyor. Aslında bugün "Türkiye'de düşünce suçu", büyük ölçüde Kürt sorununda resmi ideolo- ji dışı düşünce ifade etmek vc banş isteğini dile getir- mektir. Yani önce, meseleyi tam ve doğru formüle etmek gerekir. Bundan çıkan so- nuç Kürt sorunu çözülmeden, düşünce özgürlüğü ve demok- ratikleşme olanaksızdır. Tartısılan maddeler I prOîlP ANAP'lı Oltan Sungurlu: Tasarı, bölücülüğe hiztnet ediyor Oltan Sungurlu. 1991 yılında çıkanlan Terörle Mücadele Kanunu'nu hazırlayan- lardandı. O dönemde iktidarda bulunan ANAP hükümetinin Adalet Bakanıydı. DYP-SHP Koaüsyonunun TBMM'ye sun- duğu Terörle Mücadele Kanun tasansına en çok karşı çıkanlardan. Bu tasannın bölücü- lüğe hizmet edeceğıni söylüyor. Kendisiy- le var olan yasa ve çıkanlmak istenen yasa üzerine görüştük. -Sajin Sungurlu siz 1991 yılında Terörle Mücadele Kanunu'nun çıka- nrken neyi amaçüyordunuz? O^ungurlu- Biz o yıllarda Türk Ceza Kanunu'nun 140.141.142.vel63.madde- lerini kaldırmak istiyorduk. Bu arada güvenlik güçlerinin terör nedeniyle uğradığı za- rarlan da karşılayacak. bir ya- sal düzenleme gerekiyordu. Bu amaçla Terörle Mücadele Kanununu(TMK)çıkardık. Kanunun ilk amacı ölen, yaralanan ve gerisinde dul ve yetım bırakan güvenlik güçle- rinin korunmasıydı. lkinci amaç, bu kaldınlan yasalann yerine terörü hedef alan ve dünyanın heryerinde olan bir kanun çıkarmaktı. Aslında bu kanunun içinde bir terör tarifi de yapılıyor. Bence bu tarife ge- rek olmayabilir. Dünyanın her yerinde terö- rün ortak bir tarifi var. Bununla yetinilebi- lirdi. Bızim tarifımiz tatminkâr olmayabilir. lngilizlerterörii iyi tarifetmişler, buradanda alınabilirdi. Bu kanundan yargıiananlann Devlet Gü- venlik Mahkemesi'nesevkinideöngördük. Yine bu yasayla Türkçe konuşma zorun- luluğukaldınldı. -Bu Kanunda "devletin bolünmez bütün- lüğü" gibi so> ut bir kavram kullanılıyor. Bu da her uvgulayanın elinde başka şekilde yo- rumlanıyor ve çok sayıda insan, düşüncele- ri nedeniyle yargılanıyor. Bu soyutluk sizce dogrumu? O.Sungurlu - " Devletin böJünmez bütün- Sungurlu: Taslakta terör örgütlerini bile af kapsa- mına alacak ifadeler var. lüğu" gayet net birkavramdır. Ancak uygu- lamada gerçekten amacın ötesinde sonuçlar doğuyor. Biz bu kanunu çıkanrken ilmi araştırmalar yapılsın, ilmi araştırmalar ya- saklanmasın diye düşünüyorduk. Ama, ör- neğin bir vatandaş elinde Kuran'la yakala- nıyor ve bilirkişi bu adamın suç işlediğini söyleyebiliyor. Bu tür aşınlıklar ne yazık ki oluyor. - O yülardaki Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bu yasa\i çıkanrken. düşünce suç ol- masın. kanunu ona göre >a- pın diye açıklamalarda bu- lunmuştu. Sizce bu yasadan Özal tatmin olmuş muydu? O^ungurlu - Hayır Özal bu yasadan tam tatmin olma- mıştı. -Örneğin Ozal, federasyon tartışmasuıın yapuabileceği- ni söylüyordu. Şündi federas- yonu tartışmak suç sayılıyor. Sizin görüşleriniz nedir? O.Sungurlu - Federasyonu tartışmak suç mudur değil midir? Federasyon propagan- da kapsamına girer mi, ben- ce bu konuyu da-tartışmamız gerekir. Propaganda taraftar toplamaya yönelik bir faaliyettır. Eğerbiri- si kendisine taraftar kazanmak amacıyla ça- lışıyorsa, bu propaganda kapsamına girer. -Peki gazeteciler? O.Sungurla - O, şekli bir suçtur. Bir örgüt bildirisini neşrediyorsa bu kasti bir suç de- ğil şekli bir suç olur. -Bunun terörle ne ilgisi var? OJSungurlu - Kanun bu açıdan ayıklana- bilır. Terör olmayan suçlar terör kanunundan çıkanlabilır. Ama bu yeni taslakta daha va- him şeyler var. Mesela, anayasanın başındaki maddelere atıfyapan 7. maddede "Bu amacı gerçekleş- tirmek için" deniyor. Terörü gerçekleştir- mek için demiyor. O zaman bu çok geniş bir alana yayılıyor. Bu yolla 141-142-163 bile yeniden suç sayılabilır. Taslağın 8/1 .madde- si çok muğlak yer yer, terör örgütlerini bile af kapsamına alacak ifadeler var. Eğer böy- le bir amaçlan varsa açıkça söylesinler. Ce- zaevindekileri çıkarmak amacıyla böyle bir işe giriştiklerini SHP'Iiler açıkça söylüyorlar. Vebirpsiko- lojik baskı havası yara- tıyorlar. Biz bölücülüğe ke- sinlikle karşıyız ve bölücülüğün suç olmaktan çıkanlmak istenmesine de karşıyız. SHP'liler böyle düşünebilirler, biz de karşı oy venriz. -Siz bölücülükten ne kas- tediyorsunuz bilemiyorum, ama şiddet yanusı olma- yan Burkay, fedarasyonu savunuyor. Fikrine katı- ursınız, katümazsınız, sonunda bu bir fikir- dir. Bir gazeteci Bur- kay'la röportaj >a- pınca, bufikirlerne- deniyle bölücülükle suçlanıp mahkûm eduebiliyor. Nerede fikir özgürlüğü? O.Sungurlu Onu bilemem, suç varsa mahkeme buna karar verir. -Siz böyle bir suçu kabul edi- yor musu- rnız? O.Sun- gurlu - Bu- na mahke- meler karaı verir. -Özal böyle de- miyordu. O.Sungurlu - Bilemem.. Avukat taranndan temsil ve görüştürülme Madde 10: Bu kanunun uygulanmasında; a) Sanık ve müdahil en fazla üç avukat tarafından temsil edilir. b) Tutuklu sanık veya hükümlü, avukatı ile tutukevi veya ceza- evi göreviilerinin nezaretinde göriiştünllebilir. Erteleme ve paraya çevrilme Madde 13: Bu kanun kapsamına giren suçlardan dolaylı veri- len cezalar, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemez ve ertelenemez. Muhbüierin hüviyederinin açıklanmaması Madde 14: Bu kanun kapsamına giren suçlan ve suçlulan ih- bar edenlerin hüviyetleri, nzalan olmadıkça veya ihbann mahi- yeti haklannda suç teşkil etmedikçe açıklanamaz. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Cezalann infazı • Madde 16: Bu kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlann cezalan. tek kişilik veya üç kişilik oda siste- mine göre inşa edilen özel infaz ku- rumlannda infaz edilir Bu kurumlarda açık görüş yaptı- nlmaz. Hükümlülerin birbirleriyle irti- batına ve diğer hükümlülerle haberleşmesi- ne engel oiunur. Bu kurumlarda cezasının en az üçte binni iyi hal- le geçiren hükümlülerden şartla tahliyelerine 3 yıldan az kalmış olanlar, diğer kapalı mfaz kurumlanna nakiedilebilirler. Bu ka- nun kapsamına giren suçlardan tutuklananlar da birinci fıkra- gösterilen şekilde inşa edilmiş tutukev lerinde muhafaza edilirler. lkinci fıkra hükümleri tutukiular hakkında da uy- gulanır. Şartla sanverOnıe Madde 17: Bu kanun kapsamına giren suçlar- dan mahkûm olanlardan, Türkiye Büyük Mil- let Meclisi tarafından ölüm cezalannın yerine getirilmemesine karar verilenler 36 yıllannı, müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 30 yıllannı, diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı ce- zalara mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin 3/4'ünü çekmiş olup da iyi halli hükümlü niteliğinde bulunduklan tak- dirde talepleri olmaksızın şartla sa- lıverilirler. Bu kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar, hükümlerinın kesinleşme tarihinden sonra bu kanunun kapsamına giren bir suçu işleme- leri halinde. şartla salıverilmeden yararlanamazlar. Bu hükümlüler hakkında, 647 sayılı Cezalann infazı Hakkında Kanun'un '9'uncu maddesinin bir ve ikinci fıkralan ile Ek 2'nci maddesi hükümleri uygulan- maz. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇÎ Bosnalı Sürgünün Anlattıklan: (5) Bosna'da Görüş Ayrıhkları Yann: Yasakçılann maskesi diiştü ••• Eski Bosna-Hersek Başbakan Yardımcısı Muhammed Çengiç, sorulan yanrtlarken, 1992'de geldiği Türkiye'den, neden ülkesine dönmediğini şöyle açıkladı: -1992'de Türkiye'ye geliş nedenim, Bosna-Hersek Büyü- kelçiliği'nin açılmasıyla ilgiliydi. Ancak, bu arada Bosna hü- kümeti, elçiliğin açılmasından vazgeçti. Ondan sonra bir da- ha dönemedim! - Neden? - Sarayevo kuşatma altındaydı. Burada bu görevdeyken savaş patladı, Sarayevo'ya bir daha dönemedim. Saraye- vo'nun çevresi kuşatılmıştı. 15 Temmuz 1992'ye-değin, Baş- bakan Yardımcısı olarak kaldım. Daha sonra hükümet deği- şikliği oldu, yeni hükümette yer almadım. Bu görev bittikten sonra, burada devletin özel temsilcisi olarak bulunmam öne- rildi. Ancak, yeni kurulan hükümetle benim aramda, belli bir görüş aynlığı vardı. Bu yeni hükümetin kuruluş biçimine, ta- şıdığı görüşlere katılmadım. - Yeni hükümette size ters gelen kımler vardı? - Yeni kurulan hükümette daha çok, eski kabinede yer al- mayan pek çok yeni ad vardı. Politikada hiçbir zaman yok- lardı bunlar. Bu arada da işte, savaş başladı. Oysa, kanım- ca yeni hükümette eski kadrolann yeralması gerekirdi. Çün- kü, Bosna-Hersek'te SDA partisinin oluşumunda, kurulan yeni hükümette en çok görevi biz yaptık. En son deneyim birikimi olan, biz politikacılardık. 1992 Temmuzu ile Ekimi'nde ikı kez Bosna'ya gittım. Sarayevo dışında, 22'ye yakın yer- leşim merkezinde ve kentte incelemeler yaptım. Bu gezile- nm sırasında halkımın bulunduğu durumu, ortamı izledim. Evet, esasen o günlerde esasen ciddi bir ordumuz da yok- tu. Politikamız da -maalesef- iyi değildi! Şimdi buradayım. Biraz da. şanssızlık, saynyım (rahatsızım). - Değişik adlar geldı hükümete, dediniz. O değişik insan- lar, köktendinci mi (şerıatçı mı)? Yani, genci, yahut tutucu? - O ilk hükümette, dinci değildiler. En yeni hükümette bi- raz öyledirler. Yeni aldığım bilgilere göre, hükümette çatış- ma var; görüş, fikir çatışması... (Konuşmaları, zaman zaman eski Yugoslavya Göçmenle- n Derneği Başkanı Zahit Gürdal. zaman zaman da Deniz Ernrullah, bazen de Muhammed Çengiç'in oğlu Faruk Çen- giç çevinyorlardı. Çengiç, bir ara şöyle dedi:) - Bana yönelttığıniz bu sorular, beni çok sevindırmekle bir- likte, aynı anda Bosna hakkındaki acılanmı da depreştirdı. Bu nedenle hem Bosna hem de onun kahraman halkı için içimden özleyerek, duyduklarımı söylememe fırsat verdiği- niz için aynca teşekkür ederim. (Muhammed Çengiç, Türkiye'ye geldikten sonra, pek çok gazeteciyle konuşmuş. Sordum:) - Türk gazeteciler, sizin söyledikleriniziyanlış mı yazdılar? - Ben tam onu demek istemedım aslında. Ben burada, 1.5 ay Başbakan Yardımcısı olarak bulundum. Pek çok insanla (yetkiliyle) görüştüm. (Hüsamettin Cindorukkendisine Sa- ray'da yer vermiş). Esas olarak, goruştuğüm tüm resmi yet- kililere, Bosna'nın içinde bulunduğu durumu, ne yapılması gerektığini anlatmaya çalıştım. Bu bir buçuk ay içinde pek çok basın organına demeç verdim. Basın toplantısı yaptım. - Onları dürüstçe verdilermı demek ıstıyonım?.. - O bir buçuk ay içinde, bütün söylediklerimi aynen yaz- dılar. Benim bu görevden ayrılmamdan sonra, basının eline Bosna'ya yönelik bilgi verilmedi. O bir buçuk ay içinde, ba- sına demeç verecek tek yetkili bendim. Sonra, Bosna'dan gelen değişik kişiler, çok değişik sözlerle basını bilgilendir- diler. Bu değerlendirmelerde cıddi yanlışlar vardı. Bu gelen insanlann arasında, Bosna'nın içinde bulunduğu durumu belirtecek bilgiye sahip değildi bazılan. Bu nedenle, Türk basınında sanıyorum kiBosna'nın yanlış anlaşılması yönün- de, bir konumumuz var. O zaman, Hürriyet gazetesine uzun bir demeç vermiştim, Çırağan Sarayı'ndaydı. 6 ay sonra, benim söylediğim sözlerin gerçekleştiğıni, demeç verdiğim bayan gazetecinin ağzından duydum. Ben ne söylediysem, aynısı çıktı. Savaşın bu biçimde gelişeceğini bilmek ıçın fal- cı olmaya gerek yoktu. Bu sonuca geleceğimizi ben fark et- miştim. Mehmet AJi Birand'ın bana söylediği, "Evet, söy- lediklehnizin hepsi doğru çıkıyor. Düşüncelehnize katılıyo- rum" biçimindeydi. Basına verdiğim demeçler, buraya ge- lenlerin birçoğundan, daha çok yer aldı. Bu demeçler, baş- kalannınkinden biraz değişikti. Bosna'daki siyasal yaşamım- da bir şeyleri açıkça söylemek gibi bir alışkanlığım vardı. Po- litikadan aynldığıma bazen üzülüyorum. Çünkü, politikada daha uzun yıllar daha çok şey yapacağıma inanıyonjm. (Muhammed Çengiç, Bosna yöneticilerinin şimdiki politi- kalanna karşıdır. Örneğin, A. Izzetbegoviç'in eşi Halide Iz- zetbegoviç'in Refah'ın toplantılarına katılarak, Türk genç- lerini Boşnak kızlarıyla evlenmeye çağıran konuşmasını hoş kanşılamadı. Halide izzetbegoviç, 11 Aralık günü Refahçı Eyüp Belediyesi'nin düzenledığı toplantıda, özetle şöyle de- mişti: "Buraya Allah'ın emri ve sizin gösterdiğiniz sevgi için geldim. Sizin de Bosna'ya teşrif etmenizi bekliyorum. Ben politikacıdeğilim. Bosnamızı ve Türkiyemizi seviyorum. Tür- kiye'yikoruyun ve Bosna 'ya yardım edin. Burada da Islamın karşıtlan var. Allah'ın emirlerineyapışıp, Kuran 'ı Kenm-i mu- hafaza ederseniz, Cenab-ı Allah Türkiye'yikoruyacaktır. Bi- zim yılbaşımız hicri yılbaşıdır. Tüm ana ve babalann yılba- şında ellerine Kuran, yanlarına çocuklannı alarak bize dua etmesini istiyoruz. Bosna-Hersek'tekiler, Kuran-ı Kerim'e sanlıp inançlarına sahip çıksaydı, başta Sırplar, Yahudilerve ABDzulüm yapamazdı... "Muhammed Çengiç, şöyle dedi:) - Mitingde konuşan Sayın Bayan Halide Izzetbegoviç'in yardım topfama biçimine kesin karşıyım! • • • SHP'nin birleşme kurultayı cumartesi günü; Murat Kara- yalçm'ın erteletmeden yana olduğu söyleniyor. CHP'nin bir- leşme delegelerinin yasal olması gerektiği, ayrı birtartışma- nın konusu... SHP-DYP aşkına gelince: Üst düzeyde nereye değin sü- recek ki? Işık Kansu'nun Mümtaz Soysal'la konuşmasını okuyun- ca... "Ben demıştim!"demek istemiyorum ya, Mümtaz Soy- sal'ın lidedikte gözü yok mu ne? BULMACA 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1/ Eskiden kökü hekim- lık kullanılmış olan tırmanıcı birbitki. 2/Mu- harrem ayının onuncu günü pişirilen tatlı... Ka- yak. 3/ Töre. gelenek... İkı tarla arasındaki sınır. 4/Karakter... Dal, kol. 5/ fstatistıkte uzun dönem hareketine verilen ad. 67 Sahip... Gelecek... Rüt- besız asker. 7/Optik kay- dırma... Birdileği yerine getirme. 8/ Üstün. yük- sek... "Erenler meyda- nında / Yuvarlanır — idim / Padi- şah çevgâhında / Kaldım ise ne ol- du" (Yunus Emre). 9/Eski ve bılın- meyen birtarihi anlatmakta kullanı- lan deyim sözü... Boga güreşçisi. YUKARIDAN AŞAGIYA: V Edremit Körfezi'nin kuzeyınde- ki Kaz Dağı'nda yaşadığına ve er- mış olduğuna inanılan efsane kışi- si 2/ Eskiden harman ürünlerinden ondabiroranmdaalınan vergi... Is- lamda tasavvuf düşüncesine bağlı olan kişi. 3/ Silah, zırh gibi sa- vaş aracı... Fas'ın plaka işareti. 4/ Hint-fran dıl grubuna verilen ad... Eski Mısır'dagüneştannsı...Köpek. 5/Türkiye'dengöçeden Yunanlılann oluşturduğu müzik türü. 6/ Yurdumuzda kunılmuş yinni bir köy enstitüsünden biri. II lskambilde bir kâğıt... Şöh- ret... Dinsel inançlan olmayan. 8/ Yaşamsal sıvı... Zihin ve bede- nin eneıjik hareketi. 9/ Bir köpek cinsı... Italya'nın en uzun ırmağı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle