Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 1994 PERŞEMBE
12 DtZİYAZI
Alpuüu Şeker Fabrikası Trakya9
nın çehresini değiştirdi
Alpullu Şeker Fabrikasf nın
kuruluşundan dört yıl sonra
özel ortaklann talebi üzerine
tüm hisseleri devlet satın aldı.
Gerekçe? Hayır resmi
bir gerekçe yoktu.
Ama biliniyor.
r
ünya ekonomik buhranı
patlak verince dünya
pazarlannda fiyatı sudan
ucuza düşen şekeri ithal edip
köşeyi dönmek varken bir
sanayi kuruluşunun güvenli,
ama uzun erimli kârlanyla
uğraşmaya özel sektörün
gönlü yoktu. AJpullu Şeker FabrikasTnın duvanna 1926 yüında yapdan bu tabto, o günJerin görünümünü günümüze taşıyor.
Efendiler, bunapancar denirAlpullu Şeker Fabrikasf ndaki öze!
müteşebbislerin serüveni alınan destek-
lerle bitmedi. Öykünün sonrası daha
heyecanlı. Önce Iş Bankası ve Ziraat
Bankası da ortakJığa "ikna" edildi. Zi-
raat Bankası krediler yetkilisi para is-
temine direndi. Sorun Ismet Inönü'ye
yansıdı. Ismet Inönü'nün yanıtı anlam-
lıdır:
- Verin. Yapsınlar da nasıl yaparlar-
sa yapsınlar. Fabrika bir an evvel faali-
yetegeçsin!
Sonuçta özel teşebbüs erbabının kur-
dugu Alpullu Şeker Fabrikasrnın yüz-
de 68 hissesi Iş Bankası'nca, yüzde 10
Ziraat Bankası ve Trakya Illeri Özel
Idaresi'nce üstlenildi. Özel sektörcü or-
taklann payı yüzde 22'den ibaret kaldı,
ancak fabrikayı tam yetki ile bu yuzde
22'likpay yönetti.
Alpullu Şeker Fabrikası'nın kurulu-
şundan dört yıl sonra özel ortaklann ta-
lebi üzerine tüm hisseleri devlet satın
aldı. Gerekçe? Hayır resmi bir gerekçe
yoktu. Ama biliniyor. Dünya ekonomik
buhranı patlak verince dünya pazarla-
nnda fiyatı sudan ucuza düşen şekeri it-
hal edip köşeyi dönmek varken bir sa-
nayi kuruluşunun güvenli, ama uzun
erimli kârlanyla uğraşmaya özel sektö-
rün gönlü yoktu. Hele hele ülkede şe-
ker ithalatı üstüne neredeyse tekel kur-
muş, Şeker Kralı diye ünlenmiş, Trak-
ya Şeker Anonim Şirketi ortağı, büyük
tüccar Hayri Ipar ıçin Alpullu Fabrika-
sı salt bir yük değil, aynı zamanda bir
engeldi de.
Hayri İpar(lar)için Alpullu 'nun var-
uğı bir engeldi. Alpullu Şeker Fabrika-
sı emeklileri Ömer YazKi ve Emrullah
Beyden' içinse Alpullu Şeker fabrika-
sı'nın yokluğu. Yoksulluğun ve cehale-
tin kör karanlıgından kurtuluş için bir
engel.
bttvpoz çAspsn Musiüntan
Ömer Yazıcı anlatıyor:
Omer YazKi - Ben hep burda, bu fab-
rikada çalıştım. Yani inşaatından gir-
dim. Hemen hemen 42 seneden biraz
noksan hizmetim var. Ailede niifus ka-
labalıktı biliyor musun? Yoktu baba-
mmerazisi filan. Çiftçilik fılan için ya-
ni. Attım kendimi buraya. Tahsil yoktu
biliyor musun? Ozamanlarüç sınıflı il-
kokullar vardı. Ben de işte bitirmişim
ilkolculun üçüncü sınıfcağızını, hepsi o
kadarcık.
Emrullah Beydeli anlatıyor:
Emrullah Beydeli - Akşam oldu, gör-
düm elektiriki. Dedim sonra babama,
köye gittiydim yani,
u
Baba"dedım,
"görmüşünı cenneti. Koca ova kesmiş-
tir ışığa." Sonra bir gün götürmüşüm
anamı da. Anam dönmeydi. Rum kı-
zıymış. Sevmiş babamı. Varmış ona.
Olmuş Müslüman. Gördü anam elekt-
riki. Şaşırdı zavallı, istavroz çıkardı. Ya-
ni medeniyettir Alpullu Fabrikası be-
yim. Mekteptir be mektep...
Bu yazı dızisi Cumhuriyet dönemi-
nin ekonomik politikalannı tartışmayı
amaçlamıyor. Alpullu derken, Trakya
Şeker Şirketi derken kantann topunu
kaçırmış bile olsak, biz bir kalkınma
atılımını, onu yaşayan ve gerçekleştiren
emekçilerin dilinden ve tanıklığından
aktarmak istiyoruz. Başbakanın bece-
riksiz vurgularla televizyon kanallann-
dan yükselttiği ekonomik atılım, eko-
Kemrullah Beydeli, fabrikanın
kuruluş yıllanndaki coşkusunu şöyle
dile getiriyor: "Gazi demiş
kalkınacak memleket. Fabrika
dikilecek, buralar kalkınacak. Miskin
otururduk kahvede sekiz ay. Olduk
burda işçinin hası. A be elektirik
gördük biz Alpullu Fabrikasf nda.
Elektirik ne? Ekmektir be, ışıktır. Sen
olsan ışık için çalışrnaz mısın? Evine
de, köyüne de ışık, kafana da ışık."
AJpullu Şeker Fabrikası'nm kurulduğu yıllarda, pancar fabrikaya kağnılarla
taşınıyordu (üstte). Fabrikaya daha inşaat sırasında giren ve 42 yıla yakın çalışan Ömer
Yazıcı anılannı anlatırken şöyle diyor: 'İlan yapb hükümet. Kimse bilmivor pancar
nedir. Bu fabrikanın ük sene kapasitesi 500 ton üzerindendi. Her sene tadilat oldu.
Millet alıştı pancara. Başladı millet fazla pancar dikmeye.'(küçük resim.)
nomik seferberlik çağnlanna boş göz-
lerle bakılan 1994 Türkiyesi'nde eksik
olanı 1933'lerdearamayaçabalıyoruz.
Ömer Yazıcı anlatıyor:
- Ömer Usta,ne zaman girdin sen fab-
rikaya?
Ömer Yazıcı - Ben 1926 senesinde...
- Yani kaç yaşuıdaydın ?
Ömer Yazıcı - Aşağı yukan... O va-
kit yaş bakılmıyordu be. Yani öyle 18
yaşını dolduran işçi olur filan yoktu.
Aşağı yukan 15 yaşında, böyle elin.
ayağın... Yani kürek, el arabası tuttun
mu hemen çekerlerdi. Çünkii işçok, in-
san lazundL Tabii insan gücüyle yapıl-
dı burası. O vakitler araç yok, her şey
insan gücü. Araç sade vagonlar, de\ let
demiryoilannın bir de fabrika dahilin-
de dekov ıl hatlan vardı.
- O zaman boş tariaydı burası öyle
mi?
Ömer Yazıcı - Boş. Bir tel örgü filan
bilem yok. Açıktı fabrika. Gir istedığın
yerden, çık istediğin yerden, Ben baş-
ladığımda bahçe sıfırdaydı. Sonra dı-
reklerdikildi, yani fabrikanın demirdi-
rekleri yani. Demir kısmını Alamanlar
işledi, yaptı. Gerisini Italyanlar...
Macardan ofcuma-yazma dersi
- Haa yani bu fabrikanın inşaanm, bi-
nalann inşaatuıı da nu biz yapmadık.'
Ömer Yazıcı - Tabii tabıı tabii. Tabıi
öyle, haliyle. Usta yok. Bilen yoktu be
yahu. Yoktu yetişmiş usta hanı böyle.
Öyle iş yapacak ustalaşmış adam ga-
ranti Avrupalıydı. Inşaatın duvarlannı
Italyanlar yaptı. Demir kısmını, buper-
çin kısmı Alamanlann elinden çıktı.
Fabrika makineleri, şeker imalatı için
yani. geldi Macaristan'dan ustalar. Ma-
carlar takım olaraktan geldı. Dört sene
kaldılarburda. Usta yetişene kadar. K.a-
labalıktı Macar. Fabrikada her istasyon-
da bir tane, iki tane Macar vardı. Usta-
başı olarak.
Emrullah Beydeli anlatıyor:
Emrullah Beydeli - Bilir misin ben il-
kin Macardan öğrendim okumasını
yazmasını. Düşün bak, öğrenmiş gâvur
ev\ela Türkçeyı. sonra öğretiyor bir
Türke. Ama sonra okuluna gittim fab-
rikanın.
- Kaç yaşuıdaydın sen o zaman Em-
rullah Usta?
Emrullah Beydeli - Fabnkaya gıren-
de 15"imde idım. Ama pelvandım ha.
Bilekler na büle büle... Demediler sen
çocuksun. Aldı lar hemen işe. fnşaattan
yani girdim. Ama mektebe gittim daha
sonra. tmalat başladıydı çoktan. Yani
bu fabrika bu Trakya ovasında yalınız
iş değildir, ilimdir be yav ilim. Benim
babam ilk pancar dikenlerdendir. Ma-
car ögretti bıze. tarla işte büle büle su-
lanacak. tşte büle büle pancar dikilecek.
Numune tarlalan vardı fabrikanın. Gi-
der seyrederdim nasıl yapıyorlar diye.
Sonra köyde anlatırdım babama. Son-
ra o bana yeni sipariş venrdi.
Halk pancarla tantşlyor
- Ne siparişi ?
Emrullah Beydeli - Malumat (bilgi)
be yav. Sorardı, tohum büle böliinüp de
mi verilecek toprağa, yoksa bütün bü-
tün mü? Gider bakardım. Anlatırdım
babama.
Ömer Yazıcı anlatıyor:
- Peki bu fabrika yapılırken, 0 yülar-
da, yani pancar ekiîhor muydu Trak-
va'da?
Ömer Yazıcı - Yok. Ilan yaptı hükü-
met. Kimse bilmiyor pancar nedir. Bu
fabrikanın ilk sene kapasitesi 500 ton
üzerindendi. Her sene tadilat oldu. Mil-
let alıştı pancara. Başladı millet fazla
pancar dikmeye. Her sene büyüdü fab-
nkanın pancar işleme ımkânı.
- Peki o ilk deneme, hani onbeş giin-
lük, o zaman pancar dışarıdan mı geldi
•>
Ömer YazKi - Yok be yahu. buradan.
Yani fabrika yapılırken bir yandan da
öğrettilerköylüye. işte Macar dedı ki bu
pancardır. Böyle dıkılir. böyle bakılır.
•ftnıettjr be, ıştfrtr'
Emrullah Beydeli anlatıyor:
Emrullah Beydeli - Nakıs (eksi) 22
dcrecede beton "taşıdım ben na şu kule-
nın tepesıne.
- Niye kulenin tepesine ?
Emrullah Beydeli - Bak şuna. niye
dıyor? A be Italyan dikmış beton kalıp-
lan, dikmiş demir çubuklan. Bilmemi-
şız. görmemişiz o zamanacek biz bun-
lan. Ben çocukum. Ama babam da gör-
memiş hiçbirini. Oraya el arabasıyla ta-
şınıyor beton. Dökülüyor kalıplann ara-
Mna. Betonarme yani betonarme.
- Peki niye vinçJe taşunıyoriar?
Emrullah Beydeli - Vinç? Vınç bıl-
mem icat edılmiş mi idi o zaman. Ama
bildiğım. bizde yok idi. Her şey insan
kuvvetıyle. Bu elımin baş parmağı don-
du o ayazda. Doktor kesecekti kankıran
(kangren) olur diye. Anam bırakmadı.
Elime sardık ıkı yüz elli gram kıyma.
Ya|lı kıyma. Kurtuldu parmak. Elim
kıymaya sanlı, ben gene el arabasının
sapındayım, yukan kuleye beton çeki-
yorum. Duymuyorum yorgunluk. Hırs
var hırs.
- Emrullah Usta, bu hırs niye ? Daha
çok mu para girecek cebine?
Emrullah Beydeli - Yok be yav. Para
değıl. Gazi demiş kalkınacak memle-
ket. E görüyorsun sen de. Fabrika diki-
lecek. buralar kalkınacak. Mektepse
mektep geldi. Ziraatsa ziraatın hasını
öğrendik. Paraysa, girdi para köylünün
cebine. Miskin otururduk kahvede se-
kiz ay. Olduk burda işçi. Sanayi işçısi
yani. Öyle ırgat değil. rençperdegil. Iş-
çinin hası. A be elektirik gördük biz Al-
puîlu Fabrikası"nda. Elektirik ne? Ek-
mektir be, ışıktır. Işık ışık. Sen olsan
ışık için çalışmaz mısın? Evıne de ışık,
köyüne de ışık, kafana da ışık. Nakıs
yırmi iki derecede terlerdim ben...
Emrullah Beydeli ıle röportajı bıtir-
dik. Akhmıza geldi. Gene de,
u
Başba-
kan Çiller geçende. Haydi Türkiye hay-
di, diye çağırdı tele\izyonda. Duydun
mu" diye sormadık.
Sormaya utandık...
Yarın: Kitaba kâğıt SEKA 'dan
ANKARA NOTLARI
GORBONIŞIL SERAMİK ANONİM ŞİRKETİ'NDEN
TASARRUF SAHİPLERİ İÇİN SİRKÜLER
Sermayemiz 3.589.375.000.- lirası nakit karşılığı 1.033.125.000.- lirası iç kaynaklardan karşılan-
mak suretiyle 1.377.500.000.- liradan 6.000.000.000.- liraya arttırılmaktadır.
Arttınlan sermayeyi temsil eden hisse senetleri Sermaye Piyasası Kurulu'hca 15 11.11994tarih
ve 201/1042 sayı ile kayda alınmıştır. Ancak kayda alınma, ortaklığımızın ve hisse senetlerinin ku-
rul veya kamuca tekeffülu anlamına gelmez
Ortaklığımız ile ilgili ayrınblı bilgileri jçeren izahname 17.11.1994 tarihinde Istanbul Ticaret Si-
cili'ne tescil edilmiş ve 21.11.1994 tarih ve 3664 sayılı TTSG'de yayımlanmış olup ayrıca aşağıdaki
adreslerde incelemeye açık tutulacaktır.
Ortaklarımızın yeni pay alma haklarını kullanmasından sonra kalan80.237.119-TLtutarındaki
paylar 19.12.1994 ile 27.01.1995 tarihleri arasında 30 gün süreyle, İMKB'de satılacaktır.
Birpaym nominal değeri 1.000- TL olup bu fiyattan aşağı olmamak üzere İMKB'de oluşacakfi-
yattan satışa arz edilecektir.
Bafvuru şekli:
Bu sermaye arttırımında pay almak suretiyle ortak olmak isteyen tasarruf sahiplerinin satış sü-
resi içerisinde İMKB'de işlem yapmaya yetkili aracı kurum ve bankalardan oluşan borsa üyeleri-
ne alım için müracaat edeceklerdir
Hisse senetlerinin teslim sekli:
Alışı gerçekleştiren borsa üyesi tarafından emanet makbuzu verilecek ve bu makbuz sermaye
arttırımının ilanını izleyen 30 gün içinde ve aynca ilan edilmek suretiyle Ekinciler Yatırım ve Men-
kul Değerler AŞ'nin merkez ve şubelehnde hisse senetleri ile değiştirilecektir.
bahnamenin bulunacağı »drester
Istanbul: 1- Ekinciler Yatırım ve Menkul Değerler AŞ, Levent Cad. Yeni Sülün Sok. No: 46, 1.
Levent/lstanbul.
2- Halaskârgazi Cad. Sadıklar 2 Apt, No: 376, Şişli/lstanbul
bmir 1- Halit Ziya Bulvarı, Halk Sigorta iş Merkezi. N. 74, Pasaport/lzmir.
İNGİLTERE
A.B.D.
KANADA
AVUSTRALYA
ALMANYA
FRANSA
İTALYA ve
İSPANYA'da
Dil Eğitimi
DİL EĞİTİMİNDE
KESİN BAŞARI
• 17 yaş üzerindeki herkese ve her amaca
yönefik dil kursları,
• İngiltere'de 12 Amerika'da 24 haftalık
yoğun programa kayıt olanlara BEDAVA
gldlş-dönüş uçak blletl,
• 17-28 yaşlar arasındaki gençlere
Ocak-Eylül 95 tarihleri arasında çok
ekonomik AKADEMİK YIL DİL programı
• Amerika'da üniversiteye yerleştirme servisi
HEMEN ARAYIN, UCRETSIZ BROŞÜR İSTEYİN.
EF EĞİTİM LTD. Mım Kemal OWe Cad. 9/1 Nışantaşı/İSTANBUL
Tel: (0212) 225 02 10 Fax: 225 46 92
ACENTALAR: ANKARA: (312) 468 05 55 İZMİR: (232) 489 41 00
ADANA: (322) 454 79 85
ÖĞRENCİLERE
Güngören'de aile yanında kalabilecek pansiyoner 2 bayan öğrenci.
Tel: 562 70 85
MUSTAFA EKMEKÇİ
Bosnalı Sürgünün Anlattıkları (2)
A. İzzetbegoviç'in Çevpesi...
Eski Bosna Hersek Başbakan Yardımcısı Muhammed
Çengiç'te konuşuyoruz. Sorulanmı yanıtlıyon
- Bir şey söylediniz: "Türkiye 'den giden yardımlarta ilgiliya-
kınmalar var" dediniz. Bu yakınmalar nedir?
- Bosna'dan gelenlerden aldığım bilgilerdir bunlar; belki de
esas, onlann bilgileri yoktu, belki de Bosna'ya ulaşamıyor bu-
radan giden yardımlar.
- Sırplar, sürekli mesafe alıyorlar Bihaç'ın durumu ile ilgili.
Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
- Bosna Hersek'te kalan 1 milyon halkın çoğu zaten yaşlı
ve çocuk. Onlar, kendilerini Sırp güçlerine karşı savunacak du-
rumda değiller mutlaka. Çünkü, Sırplann sayısı, Hırvatlann da
keza...
- Yani bütün umutlannı BM'ye bağlamış durumdalar, öyle
mi?
- Urnutlanmızı Birleşmiş Milletler'e bağlıyoruz. Çünkü, on-
lar bizim yok olmamıza izin vermemelidirler.
Eski Yugoslavya'nın silah gücünün yüzde 9O'ı Sırplann elin-
de kaldı. Ellerinde bulunan silahlaıia en az beş yıl savaşabi-
lirier, hiç yeni sılah almasalar bile. Bosna Hersek'te ben btli-
yorum bizim ürettiğimiz silahlann ne kadar olduğunu. Onlann
hepsini Sırplar aldı. Aslında onlar, silahlan Bosna'da tuttular
ki, bize karşı savaşsınlar. Örneğın Bihaç her yanından Sırp-
laria sanlmış bir durumda. Bosna Hersek o bölgede, Hırva-
tistan'la sınırlanıyor. Fakat Hırvatıstan içinde de Sırbistan o böl-
geyi tutuyor, Kayna bölgesini. O bölgelerde 200 bin Müslü-
man yaşıyor. Onlann, yani Bihaç bolgesınde yaşayan Müslü-
manlann, hiçbir biçimde Bosna Hersek'in diğer bölgelerinde
yaşayan Müslümanlarla bağlantısı yok, tamamen kesilmiş.
- Bosnalılardan söz ederken "Müslümanlar" diye söz edi-
yorsunuz. Bu "Müslüman" sözcüğünden anladığınız, bu Re-
fah Partisi'nin anladığı "şeriatçı" anlamına mı yoksa, orada-
kilerin inançlan anlamına mı kullanıyorsunuz sözcüğü? Bos-
na'da, "Islam esası üzenne" devlet kurma düşüncesi var mı?
- SDA Partisi'nin kuruculanndan biriyim ben de. SDA (Sos-
yal Demokrat Hareket) Partisi'ni kurduğumuzda, Bosna'da ya-
şayan Boşnakların tüm haklannı koruyacağımızı düşünüyor-
duk, planlıyorduk. Mayıs 1990'da kurulan partinin başkanlı-
ğına Sayın A. Izzetbegoviç, başkan yardımcılığına Adil Zül-
fikar, Parti Genel Sekreteri olarak ben atanmıştım. Bu sıra-
da, Bosna'daki Sırplar da Sırp Demokrat Partisi'ni kurdular,
başına da başkan olarak Radovan Karaziç'i getirdiler. Bizim
kurduğumuz SDA, ne milli, ne dinı partı olarak değil, sadece
demokrat bi parti idi. Dini politıkaya kanştırmamayı kararlaş-
tırmıştık. Bosna Hersek, Bosna devletinin selameti ve yaşa-
ması, Yugoslavya'nın bozulmaması, şayet dağılırsa, bağım-
sız devlet olarak kalması yolunda çalışacaktı. Bosna'da din
epeyce yüksek düzeyde bulunuyordu. Ikinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra Tito, Boşnaklara "Müslüman" adını verdi. As-
lında onlar hem ulus olarak, hem din olarak "Müslüman" olu-
yoriardı.O Böyle anılan dünyada tek ulustu, geçen yıla dek;
çünkü bu değişti şimdi. Hem ulus olarak Müslüman, hem din
olarak Müslüman. Örnegin, aralannda Müslüman olan pek
dınci de yoktu. Bosna Hersek'te yaşayanlara, Osmanlılar
"Boşnak"demışier, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da "Müslü-
man"adını almışlardı.
- Yani, dince Müslüman olması koşulu yok!
- Degil tabıı, onlar ulus olarak "Müslüman", din de "Müs-
lüman" oluyor. Hanı, biz Türk+Müslümanız, onlar Müslü-
man+Müsluman oluyor!
- Anladım!
- Bizim kurduğumuz partı SDA, demokrasi ile ilgili bir par-
tiydi. Partiyi kurduğumuzda dini politikadan uzak tutuyorduk.
Şimdi Sırplarla Boşnaklar arasında bir nefret, kin.. Savaş bü-
yüdükçe, herkes bölünmeye başladı. Çünkü Müslüman Müs-
lüman'a yardım eder. Yani, Allah'tan yardım bekledikleri için
daha çok dine bağlanıyorlar!
- SırplarHıristiyan değil mi?
- Hıristiyan Ortodoks!
- Neden Müslüman-Hıristiyan Ortodoks savaşı olmuyor da,
Müslüman-Sırp savaşı oluyor bu? Yani, bu bir din savaşı de-
ğil aslında.
- Din savaşı değil, fakat her geçen gün din savaşına doğru
yöneliyor. Çünkü, Hıristiyan-Ortodokslar, din savaşı olmasını
daha işlerine gelir buluyoriar. Bosna Hıristiyanlarla çevrili. Bu-
nun bir din savaşı olması onlann lehine. Çünkü onlar, "Müs-
lüman devleti kurmak istiyoriar" diyecekler. Ki buna da tabii
izin vermezler!
- Rejisör Kapusoviç'ın eşı Katolik!
- Sarayevo'nın yüzde 35'i kanşık evlilikler yapmışlar.
- Laik anlayışta demek istiyorsunuz?
- Evet, Avrupa, bizden, Müslümanlardan korkuyorgibi gös-
teriliyor. Aslında Avrupa'nın bizden hiç korkmasına gerek yok.
Çünkü, Bosna'da yaşayan Müslümanlann çoğu, Yugoslav-
ya'nın diğer bölgelerinde de yaşadı. Savaştan önce, Alrnan-
ya'da örneğin 100.000 Müslüman bulunuyordu. Hiçbir ülke-
nin bizimle sorunu yoktu savaştan öcne. Belki biraz fazla hoş-
görülüyüz, yumuşağız. Başkasının etkisi altında kalıp onlann
özelliklerini kabul ediyoruz. Halbuki, kendi şeylerimizle baskı
yaptırabilıriz. Belki de islam ülkelerinden birçoğu yardım ama-
cıyla Bosna Hersek'e geldi; yardım yapacak yerde, tam tersi
tepki getirdi.
- Ne gibi?
- Islam ülkejennden gelenler, Batı'ya Islamiyeti, Bosna'dan
yaymak istediklen izlenimini veriyorlar.
- Arap ülkelerinden yardım var mı? Suudi Arabistan'dan, Su-
riye'den filan?
- Şu anda bilemiyorum. Izzetbegoviç bilir mutlaka.
- Izzetbegoviç hacca gitti, hacı oldu! Ben konuşmasını be-
ğenmedim o zaman!
- Konuşmayı duymadım. Ne söylediğini bilmiyorum. Eski-
den Begovıç'in tüm beyanları, Bosna Hersek'te tüm ulusla-
nn, tüm halklann birlikte yaşaması üzenneydi. Fakat çevre-
sindekı kışiler. bunu biraz kullanmaya çalışıyorlar. Düşünüyor-
lar herhalde, Islam propagandası yaparlarsa Bosna'yı kurta-
racaklar, Islam ülkelerinin daha büyük yardımlan için.
- Kim onlar?
- Ad vermemeyı yeğierim. Ama, o anlaşılır, genç kuşakta da
bireğilim var...
(Konuşmalanmız sürüyor.)
(*) Bu, Trto'nun Türklere bir kazığı mıydı? Yugoslavya'daki Türk-
ler "Biz Yugoslav Müslümanıyız" dıyorlardı M.E.
BULMACA
1 2 3 4 5
I I
M
M
\m
6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
\l Anadolu'nun bazı yö
relerinde gelin alayı ta-
rafından düzenlenen,
>umurtayı \nrma eğlen-
cesı.... Sıkıntı verme,
üzme. 2/ Vurguncu. da-
lavereci. 3/ Ülkemiz su-
larında yaşayan ve
"şip" de denilen mer-
sinbalığı türü... Yosma.
4/ Gizli görevlı... Her
tür ticari malda kuruma,
dökülme, bozulma gibi
nedenlerle eksilme. 5/
Kızlık zarı... Kaynağı
mitolojik çağlara dayanan kirişli
çalgı. 6/ İzin, onay. 7/ Halat gibi
örülmüş iplik çilesi... "Bir var
idi zaif ü nizâr-Yük elinden katı
şikeste vü zâr (Şeyhi). 8/ Sövgü. 9/
Güney Amerika'da bir ülke.
YUKARİDAN AŞAĞIYA:
1/ Nâzım Hikmet'in bir tiyatro ya
pıtı. 2/ Maden ya da kâğıt para üs-
tündeki kafa resmi... Yüce. 3A4a-
kamla okunan Zebur sureleri. 4/
Rütbesiz asker... Habeş imparatorlannın unvanı. 5/ Istem dışı
yapılan hareket... Olumsuzluk belirten birönek... Hangi şey. 6/
Ham ıpekten yapılmış astarlık kumaş... Yunan abecesinde bir
harf. 7/ Birbirinı karşılıklı olarak etkileme. 8/ Tıp dilinde deri-
nin kanlanmasına verilen ad. 9/ Trafiğı yoğun yol... Yağı alın-
mış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir.