Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 1994 PERŞEMBE
10 DIŞ HABERLER
Türkiye için taıilıi dönemeçTürkiye'nin AB ile gümrük birliğine katılıp katılamayacağı,
pazartesi günkü ortaklık konseyi toplantısında belirlenecek.
ÖZGEN ACAR
Pazartesi, Tûrkiye için tarihsel birgün
olacak. Brüksel'de 19 Aralık 1994 Pa-
zartesi günü yapılacak "Türkiye-Avrupa
Birüği Ortaklık Konseyi" toplantısı Tür-
kiye'nin Avrupa ıle siyasal ve ekonomik
bağlantısında önemli bir dönem noktası-
nı oluşturacak. O toplantıda Türkiye ile
"Gümrük Biriiği AnlasmasT ya ımzala-
nacak ya bütünlüğü makaslanacak ya da
bazı nedenlerle ertelenecek.
Ankara'da 12 Eylül 1963'te o zaman-
ki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)
ile Türkiye arasmda imzalanan Ankara
anlaşmasının "önsözü" ve "28. madde-
si" Türkiye'nin gelecekte "tam üyefiği"ni
öngörüyor.
Ancak Türkiye'de izlenen ekonomik
siyasalann yanlışlığı ve 12 Mart -12 Ey-
lül gibi demokrasiyi askıya alan askeri
darbeler nedeniyle Avrupa Birliği'ne
"tam üyelik" yolu tıkandı. 12 Eylül
1980'den sonra 12 yıllık bir kopukluk ya-
şandı. Öyle oldu ki AB bugün Türki-
ye'nin "tam üyetik" kavramını agzına bi-
le almıyor. "Gümrük Birliği" anlaşma-
sında da ağırdan alıyor.
Buna karşılık Türkiye, bugün 1963 'te-
ki Ankara Anlaşması'nın hedeflerinden
çok geri koşullara razı olduğu ve ımza-
sına 4 gün kaldığı halde "Gümrük Birii-
ği Anlaşması"nın kabul edilip edilmeye-
ceğini hâlâ bilmiyor.
1952'de Türkiye'nin NATO'ya birlik-
te girdiği Yunanistan AB'ye 1981'de
ler'e söz vermişler ve Atina'yı ikna ede-
ceklerini söylemişlerdi.
Ancak 9-10 aralıkta yapılan Essen Do-
ruğu'ndan önce Ankara'da DEP davasın-
da Türk demokrasisine düşen gölge üze-
Türkiye-Avrupa Biriiği Ortaklık Anlasması
Madde 28: Bu anlaşmanın uygulanması, Türkiye'nin AB antaşmasının
yükümlülüklerini tüm olarak kabul edeceği inancıru yaratacak biçimde gelişirse
anlaşmanın taraflan, Türkiye'nin topluluğa girme imkanını inceleyecekrir.
Madde60:1. Türk ekonornisinde sorunlar çıkar, Türkiye'nin dış mali istikran
tehlikeye düşerse ya da Türkiye'nin bulunduğu bölgede ekonomik durumu
olumsuz etkileyen sorunlar başgösterirse Türkiye, gerekli korunrna önlemleri
alabilir. Bu önlemler derhal Biriik Konseyi'ne bildirilecektir. Topluluk
bölgesrnde ya da topluluk üyesi ülkelerden birinde olumsuz ekonomik koşullar
ortaya çıkarsa, topluluk üye ûike ya da ülkelerin gerekli koruma öniemlcn
almasma izin verebilir.
"tam üye" olma başansını göstermekle
kalmamış, AB'nin Türkiye'ye 600 mil-
yonh ECU'luk yardımını öngören "ma-
li protokolü" işletmemiş ve şu anda da
"Gümrük BirliğPnin yolunu tek başına
•tıkar duruma gelmiştir.
Eski Dışişlen Bakanı Prof. Dr. Müm-
tazSoysal'a dönem başkanı Alman mes-
lekdaşı Kiaus Kinkel Bonn'da güvence,
daha sonra Alman şansölyesı Helmut
Kohl ve lngılız meslektaşı John Major
Budapeşte de Türk Başbakanı Tansu ÇU-
rine 11 'lenn Yunanistan Başbakanı And-
reas Papandreu'nun "veto"sunu engelle-
yecek cesareti kendilerinde bulamadıkla-
n bildiriliyor.
Aynca DEP olayı olmasaydı, 11 'lenn
Ankara'ya gönderdikleri olumlu mesaj-
lann yanı sıra verdikleri sözlenn samimi-
yetini öğrenme olanağı olacaktı. Pazar-
tesi günü çıkacak karann olumsuz olma-
sı durumunda bunun ne kadannın Yunan
vetosundan ne kadannın 1 l'lenn sami-
mıyetsızliğınden kaynaklandığı belli ola-
mayacak.
Türkiye ile AB arasında 1 Ocak
1995'te başlayıp aşamalı bir biçimde 1
Ocak 1996'da tamamlanacak "Gümrük
Birtiği" ıle ilgili olarak Brüksel'de pazar-
tesi günü iki toplantı yapılacak.
Önce AB'nin Ortaklık Konseyi kendı
içinde gündemindeki konulan görüşmek
üzere olağan olarak toplanacak. Eğer
konsey Atina'nın "vetosunu" bu toplan-
tıda önlerse, Türkiye ile yapılan görüş-
melerde bugüne kadar henüz sonuçlan-
mayan bazı maddeleri karara bağlamak
üzere ikinci bir toplantıya geçecek.
Şu ana kadar Ankara ile Brüksel ara-
sındaki anlaşmazlık maddeleri şöyle
özetleniyor:
1. Türkiye'nin tekstil ihracatında gö-
nüllü kısıtlamalar (kotalar),
2. Dampınge karşı önlemler,
3. Sınai ve fikri mülkıyet,
4. lşlenmiş tanm ürünleri,
5. Avrupa Kömür ve Çelık Topluluğu
(AKCT) Anlaşması'na giren mallar,
6. Gözden geçirme,
7. Mali İşbirliğı Protokolü.
Kendileri ıle konuştuğumuz gerek An-
kara'daki AB Büyükelçileri ve gerek Dı-
şişleri Bakanlığı yetkilileri, bu konular-
daki görüş aynlıklannın gıderilemeye-
cek boyutlarda olmadığını söylediler.
AVRUPA BİRLİĞİ ORTAKLIK KONSEYİ
19 Aralık 1994 Pazartesi Gündemi
- Yunanistan m vetosu ya daAtina yı ikna,
• Türkiye ile "Gümrük Biriiği"nde çözüm bekleyen maddeler:
A- Türkiye 'nin tekstil ihracatında gönüllü kısıtlamalar,
B- Dampınge karşı önlemler, _.
C- Sinai ve Fikri Mülkiyet, _.._ _
D- lşlenmiş tanm ürünleri,
E-Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKCT)
Anlaşmasına giren mallar,
F-Gözden geçirme, . . ,- _
- Mali tşbirliği Protokolu, . _
• Türkiyede demokratikleşme sorunu, _
AB'nin genişlemesi sıkıntı yaratiyorDünya, 21. yüzyıla üç ekono-
mik blokla girmeye hazırlanı-
yor. Birincisi Kuzey Amerika
Serbest Ticaret Anlasması
(NAFTA) ile başlayan ve geçen
hafta sonunda Alaska'dan Ar-
jantin'e kadar 34 Amerika ülke-
sinin katılımı ile genişleyen
'Amerika Zirvesi'nde imzala-
nan anlaşmanın yarattığı biok.
Ikincisi ise Uzakdoğu'da ortaya
çıkan 'Amerika-Pasifik Ekono-
mik İşbirliğı (APEQ\ Her iki
blok 2005 ve 2010 yıllannda iki
aşamada serbest ticarete geç-
meye hazırlanıyor.
5-6 yıl öncesine kadar dünya
kamuoyu, Washington'un ön-
derliğindeki askeri ve siyasal
bloğa 'Baö-NATO' ve Mosko-
va'ninkine ise 'Doğu-Varşova
Paktı' diyordu. Bir de bağlantı-
sızlara 3. Dünya ülkeleri deni-
liyordu.
Uçüncû bir blok
Günümüzde Amerika ile Pa-
sifik'in oluşturduğu iki ekono-
mik blok arasında Avrupa Bir-
iiği (AB) üçüncü bir blok olma
yolunda genişliyor.
Bunun dışında, henüz 21.
yüzyıl ekonomik bloklaşması-
nın farkında olmayan Afrika,
Ortadoğu ve Orta Asya ülkele-
ri bulunuyor.
AB, şu anda "genişleme"nin
yararlannı ve sıkıntılannı bir-
SIMDIKI UYELER
İfckaraadtıİQr(19S8)
ddani»(1973)
ll.lsponya
12. Portekiz
13.
14. FSWHI<HYÜ
lS.lsnç
21. YUZYILIN ADAYLARI
-2OOO'lerd€
lf.l
26.1 .
Zl.Sbdcyo*
«f«wı tekpam bâtiŞniöneriyor.
24. Sloveııyo
25. Estonya"
26. Utaıya*'
27. litvonyo"
(**)ÂB Ortokiık Aniaşmest
görSfmeitrioi plantıyor
ftArnavutbk
29. İdaftdo
lıkte yaşıyor. SSCB'nın bolün-
mesi ve sosyalist bloğun dağıl-
ması ile pazar ekonomısine ge-
çen bu ülkeler ilk iş olarak
Brüksel'in kapısını çaldılar.
Kendisini Avrupalı sayan
Türkiye, dünyanın üç dev eko-
nomik bloğa yönelmesinden
yaklaşık 30 yıl önce, AB ile bir
ortaklık anlaşmasına gitmişti. O
tanhten sonraki Türk hükümet-
lerinin ortak paydasını da Tür-
kiye'ninjeo-ekonomik konumu
nedeniyle AB'nin içinde yer al-
ması gerektiği siyasası oluştur-
du.
Ancak ekonomik ve siyasal
nedenlerle "tam üyeliği" elde
edemeyen Türkiye için bugün
öngörülen "Gümrük Birii-
ğTkav ramının bir başka benze-
ri ve uygulaması yok. 19 aralık
pazartesi günü kabul edilirse
"Gümrük Biriiği" süreci 1
Ocak 1996'da tamamlanmış
olacak.
Diğer iki ekonomik bloklaş-
ma nedeniyle AB'nin genişle-
me için çaba göstermesı bazı
sorunlan da beraberinde getiri-
yor. AB'nın uye sayısının 6'dan
12'ye çıkmasından sonra "oy-
birliği" ile karar alma mekaniz-
masındaki güçlükler de arttı.
Ömeğin 11 ülke "Evet" derken
Atina "Hayır" dediği için An-
kara, AB'nin dışına itilmekte-
dir.
Ankara'daki bir AB büyükel-
çisi Cumhuriyet'e "Yunanistan
ıgün AB'>e başvıırsajdı, ke-
iinlikle üye olarak aiınmaz-
dı"itirafında bulundu. Bu ne-
denle öteki ülkelerin katılımı ile
benzer sorunlann artacağına
ınanılıyor.
lşin ılginç yanı, 30 yıl önce
AB ile Ortaklık Anlasması im-
zalayan Türkiye'nin, daha dün
demokrasiye ve serbest ekono-
miye geçen Doğu Avrupa ülke-
lerinin arkasında kalması.
Sorunlar çeşitieniyor
Aynca AB'nin sorunlan da
çeşitieniyor. Norveç dışında is-
kandinav ülkelerinin AB'ye
tam üye olarak girmesiyle
AB'nin ekonomik yapı denge-
sinde önemli değişikljkler göz-
leniyor.
Avrupalılann çoğuniuk den-
gesi eskiden (Portekiz. Ispanya,
Fransa, ltalya ve Yunanistan)
gibi "şarap icen kahverengi göz-
lükrin" lehıne ıken artıjc (Iskan-
dınavların gelışi ıle lngiltere,
Almanya ve Benelüks ülkeleri-
nin) "mavi gözlü, bira içen zen-
gin üyelerinin" lehine kayıyor.
Şımdı Brüksel'in kapısında
"rakı içen, siyah gözlü, yoksul
(üstelikMüslüman" Türkler ile
" V'otka icen, mavi gözlü, yoksul"
Doğu Avrupalılann getireceği
yeni sorunlarla AB içindeki
denge ve karar alma kargaşası
yaşanacaktır.
Cümrük
biriiği Negetirecek, negötürecek?Türkiye'nin Avrupa Biriiği ile 19 aralıkta imzalamayı
amaçladığı "Gümrük Birüği"hiç kuşkusuz Türkiye'ye bazı
önemli "çıkarlar" sağlayacak, bununla birlikte hiç kuşkusuz
çok önemli bazı "sıkuıülar''da yaratacak.
Türkiye, 1970'lerin başında Avrupa Biriiği ülkeleri dış ticaret
ilişkilerinde 47. sıradayken çeşitli teşvik ve önlemlerle. üstelik
AB'nin çeşitli kota kısıtlamalarına karşın bugün 10. sıraya
yükselme başansını göstermiştir. AB'yi ürküten önemli
olgulannn başında Türkiye'nin gösterdiği bu dinanizm
gelirken, destekleten etken ise 60 milyonluk bir pazar
oluşudur. Ankara'daki AB'li bir büyükelçinin Cumhuriyet'e
yaptığı şu değerlendirme işin özünü yansıtıyor olmalı:
Mozart'ı Mozart gibi çalmak
"Türkrye; Mozart'ın, örneğin 'reminör'le düzenlenmiş bir
bestesini artık 'sibemoPle de değil. 'reminör'le çalmak
zorunda kalacakrır. Beste\ i doğru çalmaya başlayıncaya
kadar sıkıntı çekecek, ancak daha sonra > aptığından zevk
alacaktır."
Büyükelçi şu uyanyı yapmaktan da geri kalmadı:
"Biz, Gümrük Biriiği Anlasması ile Türkiye'ye kapıyı tam
açmıyor. sadece arahyoruz. Türkiye, öngörülen koşullara
u\dukça bu kapı daha da aralanacaktır. Türki>e. anlaşmanın
gereklerine ne kadar erken uyarsa BrükseTe tam üvelik kapısı o
kadar erken açılacaktır."
Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı yetkilileri.
Ankara'daki AB Temsilciliği ile birkaç AB büyükelçisinin yanı
sıra bazı özel sektör temsilcileri ile yaptığımız
görüşmelerde "Gümrük Biriiği" anlaşmasının
imzalanmasından sonra Türkiye'yi bekleyen bellibaşlı
"sıkıntılar ve zevkleri" şu noktalarda özetleyebiliriz:
Toplu konut fonu kalkıyor
« 1- Gümrük vergileri damga resminin indirilmesinin yanı sıra Toplu Konut Fonu (TKF)
• 1995 yılı "içinde" kaldınlacak. TKf'nin kaldınlması ile dış ticarete dayalı fon alımlan
devreden çıkacağı için ithal mallan ucuzlayacak. Yurtdışına
çıkışlarda alınan ve bugüne değin önemli yakınmalara neden
olan konut fonundan da kurtulunmuş olunacaktır. Buna karşılık
yaklaşık 40 trilyon liralık bir kaynak devreden çıkacağı için
devlet hizmetleri ve toplu konut çalışmalan aksayacak. 1995
yılında Toplu Konut Fonu'nundan 56 trilyon gelir bekleniyordu. TKF'nin zaten 1997'in
sonunda kaldınlması öngörülmüştü.
Otomotivde sıkıntı
H 2- Türk otomotiv Sanayii AB'den gelecek her tûrlü taşıt aracı ve yedek parçalarla
rekabete en çok zorlanacak sektörü oluşturacak. Bugüne değin kar oranı çok yüksek
olan, standart dışı, Avrupa ortalamasına kıyasla miktar olarak çok az üretim yapan ve
bunlan yakm tarihe kadar sadece iç piyasaya sunan yerli üreticiler, bundan böyle
Türkiye'ye gümrüklerden annmış olarak daha ucuza girecek yabancı araçlar karşısında
rekabette zorlanacaklar. Türkiye'de araba ithalatına uygulanan vergi oranının ortalama
yüzde 50'yi aşarken AB'de bu oranın yüzde 16.8 olduğu anımsatılıyor.
•• Bu kuruluşlar, kar oranlannı azaltıp kaliteyi yükseltip, uluslararası teknik standartlara
uymak, dayanaklılığı arttırmak, teknoloji transferi yapmak, modellerini yenilemek ve
dış pazar aramak zorunda kalacaklar.
Artık Türkiye'de de AB'in öngördügû standartlar aranacağı için Türkiye'ye gelişigüzel
T yabancı araç giremeyecek ya da standart uyarlaması yapıldıktan sonra ithal
edilebilecek. Örneğin eski Doğu Avrupa ülkelerinde yapılan bir
taşıt aract Almanya'ya AB standartlanna uyarak satıldığı için o
ülkelerde rekabette zorlanmakta, buna karşılık bu standartlann
aranmadığı Türkiye'de sağladığı rekabet ortamıyla önemli pazar
payı kapmaktaydı. Bundan böyle Türkiye'ye yüksek standartlı,
1
' kaliteli, güvenilir, dayanaklı, ucuz olan arabalar girebilecektir.
Bu nokta gerek Türk ve gerek Doğu Avrupa'dan gelen arabalann karşılanacağı önemli
rekabet sorunu anlamına gelmektedir.
^ Buna karşılık üretimin yüzde 40'ını ihraç eden Türk lastik yapımcılan Gümrük Biriiği
T ile rekabete hazır olduklannı söylüyorlar.
Konfeksiyoncunun yüzü gülüyor
3- Tekstil ve konfeksiyon sanayii önemli bir sıçrama yapacak. 1993'de 5.6 milyar dolar
+ olan tekstil ve konfeksiyon ihracatının 1994'te 6.3 milyar dolara ve 1995'te 7.5 milyar
dolara yükselmesi öngörülüyor. Türkiye'nin konfeksiyon üretiminde işçilik payı
ortalama yüzde 25, buna karşılık AB'de yüzde 40'tır. Türkiye'nin AB
içindeki bu kozundan tekstil üreticisi Yunanistan'da rahatsızlık
duymaktadır.
Burada tekstil ve konfeksiyonculann dikkat etmesi gereken noktalar ise
şöyle belirleniyor:
AB Gümrük Biriiği Anlasması çerçevesinde TBMM'den geçen
Taklit ve damping yasağı
* Patent Yasası'na göre bundan böyle Türk (T-Shirt) yapımcılan,
örneğin "La Coste (Timsah)" markası ile taklit mal üretip Türkiye'de
^ satamayacak ve dışanya da ihraç edemeyecekler. Bugüne kadar
mahkerae karan ile sözgelimi 1 milyon TL'lik bir ceza ile kurtulan taklit konfeksiyon
yapımcılanna daha ağır cezalar uygulanacak.
* Rekabet Yasası'na göre üreticiler AB'ye ihracatta "damping" yapamayacaklar. Aksi
X halde önce Türkiye'de ve sonra AB'de bu firmalann mallan boykot edilecek ve çeşitli
cezalar verilecek. AB, Türkiye'den gelen tekstil ve konfeksiyon mallannı
bilgisayarlannda firma firma izleyecek ve aşın fiyat kıran ya da olağanüstü ihracat
gerçekleştiren firmalann "damping" yapıp yapmadıklan araştınlacak. (Bu
"gözetieme"işleminin işlerliği konusunda taraflar arasında henüz anlaşmaya
vanlamadığı bildiriliyor.)
ilaç pahalanacak
4- Bugüne kadar Türkiye'deki büyük ilaç firmalannca engellenen ve AB ile anlaşmada
"olmazsa olmaz" olarak tanımlanan Patent tşbirliği Yasası. Türk fırmalanna olumsuz
bir rekabet yaratacak ve ilaç fiyatının artışına neden olacak. Kamu
toplumsal güvenlik kuruluşlannın (Emekli Sandığı, SSK, Bağkur ve
b banka sandıklannın) bütçelerine önemli yük getirecektir.
Cıda sektörü umutlu
. 5- Ucuz işçi ve emek yoğun olan Türk gıda sektörünün ihracatı artacak ve (tekstil ile
• birlikte) bu sektörde istihdam artışı olabilecektir. Ancak Türkiye'nin rekabet
üstünlüğüne sahip olmakla övündüğü bu iki sektöre benzeri üretime sahip İtalya,
Yunanistan ve Portekiz önemli rakiplerdir. Nitekim, gıda ve tekstil Türkiye'nin AB'den
geçen yıl ithalat ertiği ilk 10 madde arasında girerek rekabetin pek de kolay
olmayacağına dikkat çekilmektedir.
- 6. AB'nin üçüncü ülkelere uyguladığı bazı genel gümrük tarifeleri Türkiye için de
• geçerli olacağı için, bazı Türk sektörleri de bu kolaylıklardan aynen yararlanacaklardır.
Sürecek
Türkıye-AB ilişkileri
Ortak Pazar:
Bitmemiş senfoni
Genelde 'Ortak Pazar'olarak
tanınan ve anık 'Avrupa
Biriiği' (AB) adını taşıyan
örgüt, başlangıçta 'Avrupa
Ekonomik Topluluğu'( AET)
daha sonra 'Avrupa Topluluğu'
(AT) adı ile anıldı. Türkiye'nin
çeşitli aşamalarda örgüt ıle
yaptıgı anlaşma ya da
protokollen genelde örgütün o
günkü adıyla belırtılır.Kavram
kargaşası yaratmamak için
bugünkü adı ıle AB'den söz
edeceğiz.
31 Temmuz 1959: Türkiye ıle
AB Komısyonu arasında
göriişmeler başladı.
12 Eylül 19«: Türkiye ıle
AB'nin o zamankı 6 üvesi
arasında Ankara'da TBMM'nin
resmi kabul salonunda "Ankara
Anlasması' ımzalandı.
Türkiye'nin AB'ye 'tam
üyeligı' için anlaşma, üç
aşamayı öngörüyordu.
1 Aralık 1964: Ankara
Anlasması yürürlüge gırdi ve
Türkıye-AB Ortaklık Konseyi
toplandı.
16 Majıs 1966: TBMM-AB
Parlamento Karma Komisyonu
toplandı.
26 Ekim 1970: Türkiye-AB
Gümrük Işbirligi Komitesi
toplandı.
23 Kasım 1970: Ankara
Anlasması 'katma protokolü'
maddesine dayanarak "tam
üyelik' başvurusunda bulundu.
Türkiye ıle AB arasında
yerinde sayan ilişkisizlik
biçimi kınldı ve AB Türkiye
konusunu düşünmeye zorlandı.
23 Temmuz 1987: AB'ye
Portekiz \e lspanya'nın
girmesı nedeniyle 3.
'Tamamlayıcı Protokol'
ımzalandı.
20 Nisan 1988: AB'ye daha
önce giren Yunanistan'ın
katıhmı nedeniyle 2.
'Tamamlayıcı protokol'
ımzalandı. Henüz yürürlüge
konulmadı.
18 Aralık 1989: Türkiye'nin
"tam üyelik' başvurusunu
ınceleyen AB Komisyonu.
Türkıye'ın 'ehil' olduguna ve
AB içinde yer aldığına ilişkin
görüşünü (avis) konseye sundu.
Ancak avıs şu iki açıklamaya
da yer veriyordu: Birincisi,
AB'nin. kendi iç pazannı
tamamlayabılme süreci
bitmeden (1993) yenı bir üyeyi
kabul edılmeyecekti. lkincisi.
Türkıve'nin katılımdan önce
ekonomik. toplumsal ve siyasal
alanda gelışmesi
gerekecekti.Böylece
Türkıye'nın "tam üyeliği' ileri
bir tanhe bırakılmış oldu.
SŞubat 1990: AB Konseyi AB
Komısvonu'nun avisini kabul
ııı>eu>ı
CumhTÜRKİYE
KRCDİ BANK\SI 41 (« W 1«M«
se
I Ortak Pazara girdikl DÎİntf~ llılll II l lllllllllll IIIIIIIIHMİIIIIIIIIIIIIH 11IIIII ' " * "
Anlasma imzalandı
Brüksel'de imzalandı.
1 Eylül 1971: Katma
protokolün tıcan kurallan
'Geçici Anlaşma' ile yürürlüge
konuldu. AB. sanayı ürünlen
ithalatında gümrükleri \e
kısıtlamalan kaldırdı.
1 Ocak 1973: Katma Protokol
yürürlüge gırdı. Türkiye, AB
çıkışlı sanayı ürünlerine birinci
gümrük ındırimını ve
konsolide liberasyon listesine
birinci uyumu yaptı.
30 Haâran 1973: AB ye
Danimarka. lngiltere ve
Irlanda'nın üye olması
nedeniyle tamamlayıcı
protokol Ankara'da imzalandı.
30 Haâran 1980: Ortaklık
Konseyi. tanm ürünlerinde
Türkiye'ye uygulanan gümrük
vergilerinın 1987 yılına değin
sıfirlanmasını kararlaştırdı.
12 E>1ül 1980: AB, askeri darbe
nedeniyle Türkiye ile ilişkileri
dondurdu.
16 Eylül 1986: Türkiye-AB
Ortaklık Konseyi 6 yıllık bir
aradan sonra toplandı ve
dondurulmuş ilişkileri
canlandırma karan aldı.
1 Ocak 1987: AB. Türk tanm
ürünleri ithalatında gümrükleri
sıfırladı.
14 lNisan 1987: Türkiye, AB'ye
Roma Anlaşması'nın 237.
ettı. Komısyon bır 'lşbirlıği
Programı' (Matutes Paketi)
hazırladı ve bunu hazıranda
konseye sundu. Komisyon
bildirisinde 1963 'Ortaklık
Anlaşması'ndan hareketle ve
daha da ıleriye giderek AB ve
Türkiye arasında karşılıklı
çıkarlara hızmet edecek.
kapsamh ve dinamik bir
işbirlığınin geregi vurgulandı.
Türkiye ve AB arasındaki
bağın ayncalıklı ve özel
nitelıgine degınilen bildiride,
işbirliği paketinin
uygulanmasıyla Türkiye'yi
AB'ye yaklaşttrmak amacı ile
AB'nin kendine düşen
taahhütleri yerine getirme
iradesi ortaya konuldu.
Önende, Gİimrük Birligi'nin
1995 sonuna degın karşılıklı
olarak gerçekleştirilmesi dahil
olmak üzere sanayi ve
teknoloji. hizmetler, tanm,
toplumsal konular, ulaştırma,
enerji. telekomünikasyon,
çevre, tunzm, mesleki egitim
gibi AB'nin tüm çalışma
alanlannda işbirliği öngörüldü.
Komisyon, bu işbirliği önerileri
ile birlikte IV 'Mali Protokolü'
de onay için AB konseyine
sundu.
Sürecek