04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 1994 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER Türkiye için taıilıi dönemeçTürkiye'nin AB ile gümrük birliğine katılıp katılamayacağı, pazartesi günkü ortaklık konseyi toplantısında belirlenecek. ÖZGEN ACAR Pazartesi, Tûrkiye için tarihsel birgün olacak. Brüksel'de 19 Aralık 1994 Pa- zartesi günü yapılacak "Türkiye-Avrupa Birüği Ortaklık Konseyi" toplantısı Tür- kiye'nin Avrupa ıle siyasal ve ekonomik bağlantısında önemli bir dönem noktası- nı oluşturacak. O toplantıda Türkiye ile "Gümrük Biriiği AnlasmasT ya ımzala- nacak ya bütünlüğü makaslanacak ya da bazı nedenlerle ertelenecek. Ankara'da 12 Eylül 1963'te o zaman- ki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye arasmda imzalanan Ankara anlaşmasının "önsözü" ve "28. madde- si" Türkiye'nin gelecekte "tam üyefiği"ni öngörüyor. Ancak Türkiye'de izlenen ekonomik siyasalann yanlışlığı ve 12 Mart -12 Ey- lül gibi demokrasiyi askıya alan askeri darbeler nedeniyle Avrupa Birliği'ne "tam üyelik" yolu tıkandı. 12 Eylül 1980'den sonra 12 yıllık bir kopukluk ya- şandı. Öyle oldu ki AB bugün Türki- ye'nin "tam üyetik" kavramını agzına bi- le almıyor. "Gümrük Birliği" anlaşma- sında da ağırdan alıyor. Buna karşılık Türkiye, bugün 1963 'te- ki Ankara Anlaşması'nın hedeflerinden çok geri koşullara razı olduğu ve ımza- sına 4 gün kaldığı halde "Gümrük Birii- ği Anlaşması"nın kabul edilip edilmeye- ceğini hâlâ bilmiyor. 1952'de Türkiye'nin NATO'ya birlik- te girdiği Yunanistan AB'ye 1981'de ler'e söz vermişler ve Atina'yı ikna ede- ceklerini söylemişlerdi. Ancak 9-10 aralıkta yapılan Essen Do- ruğu'ndan önce Ankara'da DEP davasın- da Türk demokrasisine düşen gölge üze- Türkiye-Avrupa Biriiği Ortaklık Anlasması Madde 28: Bu anlaşmanın uygulanması, Türkiye'nin AB antaşmasının yükümlülüklerini tüm olarak kabul edeceği inancıru yaratacak biçimde gelişirse anlaşmanın taraflan, Türkiye'nin topluluğa girme imkanını inceleyecekrir. Madde60:1. Türk ekonornisinde sorunlar çıkar, Türkiye'nin dış mali istikran tehlikeye düşerse ya da Türkiye'nin bulunduğu bölgede ekonomik durumu olumsuz etkileyen sorunlar başgösterirse Türkiye, gerekli korunrna önlemleri alabilir. Bu önlemler derhal Biriik Konseyi'ne bildirilecektir. Topluluk bölgesrnde ya da topluluk üyesi ülkelerden birinde olumsuz ekonomik koşullar ortaya çıkarsa, topluluk üye ûike ya da ülkelerin gerekli koruma öniemlcn almasma izin verebilir. "tam üye" olma başansını göstermekle kalmamış, AB'nin Türkiye'ye 600 mil- yonh ECU'luk yardımını öngören "ma- li protokolü" işletmemiş ve şu anda da "Gümrük BirliğPnin yolunu tek başına •tıkar duruma gelmiştir. Eski Dışişlen Bakanı Prof. Dr. Müm- tazSoysal'a dönem başkanı Alman mes- lekdaşı Kiaus Kinkel Bonn'da güvence, daha sonra Alman şansölyesı Helmut Kohl ve lngılız meslektaşı John Major Budapeşte de Türk Başbakanı Tansu ÇU- rine 11 'lenn Yunanistan Başbakanı And- reas Papandreu'nun "veto"sunu engelle- yecek cesareti kendilerinde bulamadıkla- n bildiriliyor. Aynca DEP olayı olmasaydı, 11 'lenn Ankara'ya gönderdikleri olumlu mesaj- lann yanı sıra verdikleri sözlenn samimi- yetini öğrenme olanağı olacaktı. Pazar- tesi günü çıkacak karann olumsuz olma- sı durumunda bunun ne kadannın Yunan vetosundan ne kadannın 1 l'lenn sami- mıyetsızliğınden kaynaklandığı belli ola- mayacak. Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1995'te başlayıp aşamalı bir biçimde 1 Ocak 1996'da tamamlanacak "Gümrük Birtiği" ıle ilgili olarak Brüksel'de pazar- tesi günü iki toplantı yapılacak. Önce AB'nin Ortaklık Konseyi kendı içinde gündemindeki konulan görüşmek üzere olağan olarak toplanacak. Eğer konsey Atina'nın "vetosunu" bu toplan- tıda önlerse, Türkiye ile yapılan görüş- melerde bugüne kadar henüz sonuçlan- mayan bazı maddeleri karara bağlamak üzere ikinci bir toplantıya geçecek. Şu ana kadar Ankara ile Brüksel ara- sındaki anlaşmazlık maddeleri şöyle özetleniyor: 1. Türkiye'nin tekstil ihracatında gö- nüllü kısıtlamalar (kotalar), 2. Dampınge karşı önlemler, 3. Sınai ve fikri mülkıyet, 4. lşlenmiş tanm ürünleri, 5. Avrupa Kömür ve Çelık Topluluğu (AKCT) Anlaşması'na giren mallar, 6. Gözden geçirme, 7. Mali İşbirliğı Protokolü. Kendileri ıle konuştuğumuz gerek An- kara'daki AB Büyükelçileri ve gerek Dı- şişleri Bakanlığı yetkilileri, bu konular- daki görüş aynlıklannın gıderilemeye- cek boyutlarda olmadığını söylediler. AVRUPA BİRLİĞİ ORTAKLIK KONSEYİ 19 Aralık 1994 Pazartesi Gündemi - Yunanistan m vetosu ya daAtina yı ikna, • Türkiye ile "Gümrük Biriiği"nde çözüm bekleyen maddeler: A- Türkiye 'nin tekstil ihracatında gönüllü kısıtlamalar, B- Dampınge karşı önlemler, _. C- Sinai ve Fikri Mülkiyet, _.._ _ D- lşlenmiş tanm ürünleri, E-Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKCT) Anlaşmasına giren mallar, F-Gözden geçirme, . . ,- _ - Mali tşbirliği Protokolu, . _ • Türkiyede demokratikleşme sorunu, _ AB'nin genişlemesi sıkıntı yaratiyorDünya, 21. yüzyıla üç ekono- mik blokla girmeye hazırlanı- yor. Birincisi Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlasması (NAFTA) ile başlayan ve geçen hafta sonunda Alaska'dan Ar- jantin'e kadar 34 Amerika ülke- sinin katılımı ile genişleyen 'Amerika Zirvesi'nde imzala- nan anlaşmanın yarattığı biok. Ikincisi ise Uzakdoğu'da ortaya çıkan 'Amerika-Pasifik Ekono- mik İşbirliğı (APEQ\ Her iki blok 2005 ve 2010 yıllannda iki aşamada serbest ticarete geç- meye hazırlanıyor. 5-6 yıl öncesine kadar dünya kamuoyu, Washington'un ön- derliğindeki askeri ve siyasal bloğa 'Baö-NATO' ve Mosko- va'ninkine ise 'Doğu-Varşova Paktı' diyordu. Bir de bağlantı- sızlara 3. Dünya ülkeleri deni- liyordu. Uçüncû bir blok Günümüzde Amerika ile Pa- sifik'in oluşturduğu iki ekono- mik blok arasında Avrupa Bir- iiği (AB) üçüncü bir blok olma yolunda genişliyor. Bunun dışında, henüz 21. yüzyıl ekonomik bloklaşması- nın farkında olmayan Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya ülkele- ri bulunuyor. AB, şu anda "genişleme"nin yararlannı ve sıkıntılannı bir- SIMDIKI UYELER İfckaraadtıİQr(19S8) ddani»(1973) ll.lsponya 12. Portekiz 13. 14. FSWHI<HYÜ lS.lsnç 21. YUZYILIN ADAYLARI -2OOO'lerd€ lf.l 26.1 . Zl.Sbdcyo* «f«wı tekpam bâtiŞniöneriyor. 24. Sloveııyo 25. Estonya" 26. Utaıya*' 27. litvonyo" (**)ÂB Ortokiık Aniaşmest görSfmeitrioi plantıyor ftArnavutbk 29. İdaftdo lıkte yaşıyor. SSCB'nın bolün- mesi ve sosyalist bloğun dağıl- ması ile pazar ekonomısine ge- çen bu ülkeler ilk iş olarak Brüksel'in kapısını çaldılar. Kendisini Avrupalı sayan Türkiye, dünyanın üç dev eko- nomik bloğa yönelmesinden yaklaşık 30 yıl önce, AB ile bir ortaklık anlaşmasına gitmişti. O tanhten sonraki Türk hükümet- lerinin ortak paydasını da Tür- kiye'ninjeo-ekonomik konumu nedeniyle AB'nin içinde yer al- ması gerektiği siyasası oluştur- du. Ancak ekonomik ve siyasal nedenlerle "tam üyeliği" elde edemeyen Türkiye için bugün öngörülen "Gümrük Birii- ğTkav ramının bir başka benze- ri ve uygulaması yok. 19 aralık pazartesi günü kabul edilirse "Gümrük Biriiği" süreci 1 Ocak 1996'da tamamlanmış olacak. Diğer iki ekonomik bloklaş- ma nedeniyle AB'nin genişle- me için çaba göstermesı bazı sorunlan da beraberinde getiri- yor. AB'nın uye sayısının 6'dan 12'ye çıkmasından sonra "oy- birliği" ile karar alma mekaniz- masındaki güçlükler de arttı. Ömeğin 11 ülke "Evet" derken Atina "Hayır" dediği için An- kara, AB'nin dışına itilmekte- dir. Ankara'daki bir AB büyükel- çisi Cumhuriyet'e "Yunanistan ıgün AB'>e başvıırsajdı, ke- iinlikle üye olarak aiınmaz- dı"itirafında bulundu. Bu ne- denle öteki ülkelerin katılımı ile benzer sorunlann artacağına ınanılıyor. lşin ılginç yanı, 30 yıl önce AB ile Ortaklık Anlasması im- zalayan Türkiye'nin, daha dün demokrasiye ve serbest ekono- miye geçen Doğu Avrupa ülke- lerinin arkasında kalması. Sorunlar çeşitieniyor Aynca AB'nin sorunlan da çeşitieniyor. Norveç dışında is- kandinav ülkelerinin AB'ye tam üye olarak girmesiyle AB'nin ekonomik yapı denge- sinde önemli değişikljkler göz- leniyor. Avrupalılann çoğuniuk den- gesi eskiden (Portekiz. Ispanya, Fransa, ltalya ve Yunanistan) gibi "şarap icen kahverengi göz- lükrin" lehıne ıken artıjc (Iskan- dınavların gelışi ıle lngiltere, Almanya ve Benelüks ülkeleri- nin) "mavi gözlü, bira içen zen- gin üyelerinin" lehine kayıyor. Şımdı Brüksel'in kapısında "rakı içen, siyah gözlü, yoksul (üstelikMüslüman" Türkler ile " V'otka icen, mavi gözlü, yoksul" Doğu Avrupalılann getireceği yeni sorunlarla AB içindeki denge ve karar alma kargaşası yaşanacaktır. Cümrük biriiği Negetirecek, negötürecek?Türkiye'nin Avrupa Biriiği ile 19 aralıkta imzalamayı amaçladığı "Gümrük Birüği"hiç kuşkusuz Türkiye'ye bazı önemli "çıkarlar" sağlayacak, bununla birlikte hiç kuşkusuz çok önemli bazı "sıkuıülar''da yaratacak. Türkiye, 1970'lerin başında Avrupa Biriiği ülkeleri dış ticaret ilişkilerinde 47. sıradayken çeşitli teşvik ve önlemlerle. üstelik AB'nin çeşitli kota kısıtlamalarına karşın bugün 10. sıraya yükselme başansını göstermiştir. AB'yi ürküten önemli olgulannn başında Türkiye'nin gösterdiği bu dinanizm gelirken, destekleten etken ise 60 milyonluk bir pazar oluşudur. Ankara'daki AB'li bir büyükelçinin Cumhuriyet'e yaptığı şu değerlendirme işin özünü yansıtıyor olmalı: Mozart'ı Mozart gibi çalmak "Türkrye; Mozart'ın, örneğin 'reminör'le düzenlenmiş bir bestesini artık 'sibemoPle de değil. 'reminör'le çalmak zorunda kalacakrır. Beste\ i doğru çalmaya başlayıncaya kadar sıkıntı çekecek, ancak daha sonra > aptığından zevk alacaktır." Büyükelçi şu uyanyı yapmaktan da geri kalmadı: "Biz, Gümrük Biriiği Anlasması ile Türkiye'ye kapıyı tam açmıyor. sadece arahyoruz. Türkiye, öngörülen koşullara u\dukça bu kapı daha da aralanacaktır. Türki>e. anlaşmanın gereklerine ne kadar erken uyarsa BrükseTe tam üvelik kapısı o kadar erken açılacaktır." Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı yetkilileri. Ankara'daki AB Temsilciliği ile birkaç AB büyükelçisinin yanı sıra bazı özel sektör temsilcileri ile yaptığımız görüşmelerde "Gümrük Biriiği" anlaşmasının imzalanmasından sonra Türkiye'yi bekleyen bellibaşlı "sıkıntılar ve zevkleri" şu noktalarda özetleyebiliriz: Toplu konut fonu kalkıyor « 1- Gümrük vergileri damga resminin indirilmesinin yanı sıra Toplu Konut Fonu (TKF) • 1995 yılı "içinde" kaldınlacak. TKf'nin kaldınlması ile dış ticarete dayalı fon alımlan devreden çıkacağı için ithal mallan ucuzlayacak. Yurtdışına çıkışlarda alınan ve bugüne değin önemli yakınmalara neden olan konut fonundan da kurtulunmuş olunacaktır. Buna karşılık yaklaşık 40 trilyon liralık bir kaynak devreden çıkacağı için devlet hizmetleri ve toplu konut çalışmalan aksayacak. 1995 yılında Toplu Konut Fonu'nundan 56 trilyon gelir bekleniyordu. TKF'nin zaten 1997'in sonunda kaldınlması öngörülmüştü. Otomotivde sıkıntı H 2- Türk otomotiv Sanayii AB'den gelecek her tûrlü taşıt aracı ve yedek parçalarla rekabete en çok zorlanacak sektörü oluşturacak. Bugüne değin kar oranı çok yüksek olan, standart dışı, Avrupa ortalamasına kıyasla miktar olarak çok az üretim yapan ve bunlan yakm tarihe kadar sadece iç piyasaya sunan yerli üreticiler, bundan böyle Türkiye'ye gümrüklerden annmış olarak daha ucuza girecek yabancı araçlar karşısında rekabette zorlanacaklar. Türkiye'de araba ithalatına uygulanan vergi oranının ortalama yüzde 50'yi aşarken AB'de bu oranın yüzde 16.8 olduğu anımsatılıyor. •• Bu kuruluşlar, kar oranlannı azaltıp kaliteyi yükseltip, uluslararası teknik standartlara uymak, dayanaklılığı arttırmak, teknoloji transferi yapmak, modellerini yenilemek ve dış pazar aramak zorunda kalacaklar. Artık Türkiye'de de AB'in öngördügû standartlar aranacağı için Türkiye'ye gelişigüzel T yabancı araç giremeyecek ya da standart uyarlaması yapıldıktan sonra ithal edilebilecek. Örneğin eski Doğu Avrupa ülkelerinde yapılan bir taşıt aract Almanya'ya AB standartlanna uyarak satıldığı için o ülkelerde rekabette zorlanmakta, buna karşılık bu standartlann aranmadığı Türkiye'de sağladığı rekabet ortamıyla önemli pazar payı kapmaktaydı. Bundan böyle Türkiye'ye yüksek standartlı, 1 ' kaliteli, güvenilir, dayanaklı, ucuz olan arabalar girebilecektir. Bu nokta gerek Türk ve gerek Doğu Avrupa'dan gelen arabalann karşılanacağı önemli rekabet sorunu anlamına gelmektedir. ^ Buna karşılık üretimin yüzde 40'ını ihraç eden Türk lastik yapımcılan Gümrük Biriiği T ile rekabete hazır olduklannı söylüyorlar. Konfeksiyoncunun yüzü gülüyor 3- Tekstil ve konfeksiyon sanayii önemli bir sıçrama yapacak. 1993'de 5.6 milyar dolar + olan tekstil ve konfeksiyon ihracatının 1994'te 6.3 milyar dolara ve 1995'te 7.5 milyar dolara yükselmesi öngörülüyor. Türkiye'nin konfeksiyon üretiminde işçilik payı ortalama yüzde 25, buna karşılık AB'de yüzde 40'tır. Türkiye'nin AB içindeki bu kozundan tekstil üreticisi Yunanistan'da rahatsızlık duymaktadır. Burada tekstil ve konfeksiyonculann dikkat etmesi gereken noktalar ise şöyle belirleniyor: AB Gümrük Biriiği Anlasması çerçevesinde TBMM'den geçen Taklit ve damping yasağı * Patent Yasası'na göre bundan böyle Türk (T-Shirt) yapımcılan, örneğin "La Coste (Timsah)" markası ile taklit mal üretip Türkiye'de ^ satamayacak ve dışanya da ihraç edemeyecekler. Bugüne kadar mahkerae karan ile sözgelimi 1 milyon TL'lik bir ceza ile kurtulan taklit konfeksiyon yapımcılanna daha ağır cezalar uygulanacak. * Rekabet Yasası'na göre üreticiler AB'ye ihracatta "damping" yapamayacaklar. Aksi X halde önce Türkiye'de ve sonra AB'de bu firmalann mallan boykot edilecek ve çeşitli cezalar verilecek. AB, Türkiye'den gelen tekstil ve konfeksiyon mallannı bilgisayarlannda firma firma izleyecek ve aşın fiyat kıran ya da olağanüstü ihracat gerçekleştiren firmalann "damping" yapıp yapmadıklan araştınlacak. (Bu "gözetieme"işleminin işlerliği konusunda taraflar arasında henüz anlaşmaya vanlamadığı bildiriliyor.) ilaç pahalanacak 4- Bugüne kadar Türkiye'deki büyük ilaç firmalannca engellenen ve AB ile anlaşmada "olmazsa olmaz" olarak tanımlanan Patent tşbirliği Yasası. Türk fırmalanna olumsuz bir rekabet yaratacak ve ilaç fiyatının artışına neden olacak. Kamu toplumsal güvenlik kuruluşlannın (Emekli Sandığı, SSK, Bağkur ve b banka sandıklannın) bütçelerine önemli yük getirecektir. Cıda sektörü umutlu . 5- Ucuz işçi ve emek yoğun olan Türk gıda sektörünün ihracatı artacak ve (tekstil ile • birlikte) bu sektörde istihdam artışı olabilecektir. Ancak Türkiye'nin rekabet üstünlüğüne sahip olmakla övündüğü bu iki sektöre benzeri üretime sahip İtalya, Yunanistan ve Portekiz önemli rakiplerdir. Nitekim, gıda ve tekstil Türkiye'nin AB'den geçen yıl ithalat ertiği ilk 10 madde arasında girerek rekabetin pek de kolay olmayacağına dikkat çekilmektedir. - 6. AB'nin üçüncü ülkelere uyguladığı bazı genel gümrük tarifeleri Türkiye için de • geçerli olacağı için, bazı Türk sektörleri de bu kolaylıklardan aynen yararlanacaklardır. Sürecek Türkıye-AB ilişkileri Ortak Pazar: Bitmemiş senfoni Genelde 'Ortak Pazar'olarak tanınan ve anık 'Avrupa Biriiği' (AB) adını taşıyan örgüt, başlangıçta 'Avrupa Ekonomik Topluluğu'( AET) daha sonra 'Avrupa Topluluğu' (AT) adı ile anıldı. Türkiye'nin çeşitli aşamalarda örgüt ıle yaptıgı anlaşma ya da protokollen genelde örgütün o günkü adıyla belırtılır.Kavram kargaşası yaratmamak için bugünkü adı ıle AB'den söz edeceğiz. 31 Temmuz 1959: Türkiye ıle AB Komısyonu arasında göriişmeler başladı. 12 Eylül 19«: Türkiye ıle AB'nin o zamankı 6 üvesi arasında Ankara'da TBMM'nin resmi kabul salonunda "Ankara Anlasması' ımzalandı. Türkiye'nin AB'ye 'tam üyeligı' için anlaşma, üç aşamayı öngörüyordu. 1 Aralık 1964: Ankara Anlasması yürürlüge gırdi ve Türkıye-AB Ortaklık Konseyi toplandı. 16 Majıs 1966: TBMM-AB Parlamento Karma Komisyonu toplandı. 26 Ekim 1970: Türkiye-AB Gümrük Işbirligi Komitesi toplandı. 23 Kasım 1970: Ankara Anlasması 'katma protokolü' maddesine dayanarak "tam üyelik' başvurusunda bulundu. Türkiye ıle AB arasında yerinde sayan ilişkisizlik biçimi kınldı ve AB Türkiye konusunu düşünmeye zorlandı. 23 Temmuz 1987: AB'ye Portekiz \e lspanya'nın girmesı nedeniyle 3. 'Tamamlayıcı Protokol' ımzalandı. 20 Nisan 1988: AB'ye daha önce giren Yunanistan'ın katıhmı nedeniyle 2. 'Tamamlayıcı protokol' ımzalandı. Henüz yürürlüge konulmadı. 18 Aralık 1989: Türkiye'nin "tam üyelik' başvurusunu ınceleyen AB Komisyonu. Türkıye'ın 'ehil' olduguna ve AB içinde yer aldığına ilişkin görüşünü (avis) konseye sundu. Ancak avıs şu iki açıklamaya da yer veriyordu: Birincisi, AB'nin. kendi iç pazannı tamamlayabılme süreci bitmeden (1993) yenı bir üyeyi kabul edılmeyecekti. lkincisi. Türkıve'nin katılımdan önce ekonomik. toplumsal ve siyasal alanda gelışmesi gerekecekti.Böylece Türkıye'nın "tam üyeliği' ileri bir tanhe bırakılmış oldu. SŞubat 1990: AB Konseyi AB Komısvonu'nun avisini kabul ııı>eu>ı CumhTÜRKİYE KRCDİ BANK\SI 41 (« W 1«M« se I Ortak Pazara girdikl DÎİntf~ llılll II l lllllllllll IIIIIIIIHMİIIIIIIIIIIIIH 11IIIII ' " * " Anlasma imzalandı Brüksel'de imzalandı. 1 Eylül 1971: Katma protokolün tıcan kurallan 'Geçici Anlaşma' ile yürürlüge konuldu. AB. sanayı ürünlen ithalatında gümrükleri \e kısıtlamalan kaldırdı. 1 Ocak 1973: Katma Protokol yürürlüge gırdı. Türkiye, AB çıkışlı sanayı ürünlerine birinci gümrük ındırimını ve konsolide liberasyon listesine birinci uyumu yaptı. 30 Haâran 1973: AB ye Danimarka. lngiltere ve Irlanda'nın üye olması nedeniyle tamamlayıcı protokol Ankara'da imzalandı. 30 Haâran 1980: Ortaklık Konseyi. tanm ürünlerinde Türkiye'ye uygulanan gümrük vergilerinın 1987 yılına değin sıfirlanmasını kararlaştırdı. 12 E>1ül 1980: AB, askeri darbe nedeniyle Türkiye ile ilişkileri dondurdu. 16 Eylül 1986: Türkiye-AB Ortaklık Konseyi 6 yıllık bir aradan sonra toplandı ve dondurulmuş ilişkileri canlandırma karan aldı. 1 Ocak 1987: AB. Türk tanm ürünleri ithalatında gümrükleri sıfırladı. 14 lNisan 1987: Türkiye, AB'ye Roma Anlaşması'nın 237. ettı. Komısyon bır 'lşbirlıği Programı' (Matutes Paketi) hazırladı ve bunu hazıranda konseye sundu. Komisyon bildirisinde 1963 'Ortaklık Anlaşması'ndan hareketle ve daha da ıleriye giderek AB ve Türkiye arasında karşılıklı çıkarlara hızmet edecek. kapsamh ve dinamik bir işbirlığınin geregi vurgulandı. Türkiye ve AB arasındaki bağın ayncalıklı ve özel nitelıgine degınilen bildiride, işbirliği paketinin uygulanmasıyla Türkiye'yi AB'ye yaklaşttrmak amacı ile AB'nin kendine düşen taahhütleri yerine getirme iradesi ortaya konuldu. Önende, Gİimrük Birligi'nin 1995 sonuna degın karşılıklı olarak gerçekleştirilmesi dahil olmak üzere sanayi ve teknoloji. hizmetler, tanm, toplumsal konular, ulaştırma, enerji. telekomünikasyon, çevre, tunzm, mesleki egitim gibi AB'nin tüm çalışma alanlannda işbirliği öngörüldü. Komisyon, bu işbirliği önerileri ile birlikte IV 'Mali Protokolü' de onay için AB konseyine sundu. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle