Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Rutkay Aziz, sanat danışmanlığıru üstlendiği Tiyatrom'la Berlin'de 'Sakıncah Piyade'yi sahneledi
'Dünyabanşıiçintiyatroyapmak'
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
m ^ERLtN - Tiyatro
m ^^lanında yepyeni ve
m-^Tdzha. önce denenme-
m J m
'Ş t>ir işbirliği do-
* *J ğuyor. Berlin'deki
^ ^ ^ _ Türk tiyatrosu "Ti-
^ ^ ^ ™ yatrom" ile Ankara
Sanat Tiyatrosu (AST), Rutkay
Aziz'in girişimi ile "kardeş ti-
yatro" olma yolundalar. Bir sü-
redir Berlin'de çalışmalannı
sürdüren Rutkay Aziz, Tiyat-
rom ekıbiyle "Sakmcalı Piya-
de"yi sahneye koydu. Prömiye-
ri L'ğur Mumcu'nun katledişi-
nin binnci yıldönümü olan 24
ocakta yapılan oyun, Alman-
ya'nm çeşitli kentlerinde turne-
ye çıkacak.
Rutkay Aziz'in, bu yıl 10. ku-
ruluş yıldönümünü kutlamakta
olan tiyatrom'la tanışıklığı es-
kilere dayanıyor. Tiyatrom,
Berlin'de (Istanbul'un en azın-
dan eski haline haksızlık edile-
rek) "küçük tstanbul" olarak
anılan semti Kreuzberg'de, es-
kiden "Rotunde" adını taşıyan
sahnede çahşmalannı sürdüren
düzeyli bir ekip. Galata Ku-
lesi'nin bodur bir kopyasını ha-
tırlatan mekanda çeşitli oyun-
lannı seyretme fırsaumız oldu.
10 yıllık repertuvar
Slovvomir Mrozek'in "PoJis-
ler"i. Carlo Goldoni'nın "Bir
Uşak >e İki Efendi"sı, Oğuz
Atay'ın "Oyunlaria Yaşayan-
lar"ı. Aydın Engin'ın yazıp yö-
nettiği "Düğun Dernek Kreuz-
berg" bunlardan bazılanydı.
Tiyatrom'un 10 yıllık repertu-
vannda yer almışoyunlararası-
nda daha niceleri var: Aziz Ne-
sin'in "Demokrasi Gemisi",
Vasıf Öngören'den ".Asiye
Nasü Kurtulur", Kandemir
Konduk'un "Insarüığın Lüzumu
V'ok" y a da Turgut Ozakman'ın
"Resimli Osmaniı Tarihi" gibi.
Türk yazarlann eserlerinin yanı
sıra yabancı oyunlar da vardı
repertuvarda.
"Törkçe oynanan bu oyunlan
Berlin'de kim seyrediyor" soru-
su, akla ilk gelen, haklı bir soru.
Gözlemlcrimiz, oyunlann ilk
akşamlannın görece çok seyirci
topladığmı, ancak kısa bir süre-
den sonra koltuklann boşaldı-
ğını gösteriyor. Berlin'deki 150
bin Türkiye vatandaşırun bü-
yük çoğunluğu, Türkiye'den ti-
yatroya gıtme alışkanliğı getir-
memiş, burada böyle bir alış-
kanlık kazanmamış insanlar.
Burada doğup büyüyen ikinci
ve üçüncü kuşaklar da. bir azın-
lık dışında, Tiyatrom'un sürekli
seyircisi değil.
Hal böyle olunca. akla gelen
ikıncı soru "Peki Tiyatrom 10
yıtöır nasü ayakta kalabilmiş"...
Bunun iki yanıtı var. Birincisi.
Tiyatrom çalışanlan uğraşlan-
nı büyük maddi özveriyle sür-
dürüyorlar. İkincisi. Berlin Se-
natosu, kentteki en büyük ya-
bancı azınlık olarak Türklerin
bu kültürel yapılanmasını her
yıl yaklaşık yanm milyon
markla destekliyor. Ve senato-
nun verdiği bu mali destek Ti-
yatrom'u sevindirdiği kadar,
onu yetersiz bulanlan, eleşti-
renleri ve özellikle Berlin'de
kendi yağıyla kavrulmaya çalı-
şan küçük Türk tiyatro grupla-
nnı öfkelendinyor.
Berlin'de "Sakıncalı
Pivade"
" .
Rutkay .Aziz. Tiyatrom'la
kendi deyimiyle "bir yülığına el
sıkıştı" ve buranın sanat danış-
manlığı görevini üstlendi. İlk
ürün. AST'tan getirdiği tecrü-
beyle sahnelediği "Sakıncalı Pi-
yade" oldu. Oyunda Sakıncah'-
yı Köln'den gelen tiyatro-
culanmızdan Meray Ülgen
canlandınyor.
Uğur Mumcu'ya fiziken çok
benzeyen Ülgen'i Rutkay Aziz
de gördüğünde "şok geçinniş".
Türkiye'den gelirken "Bu role
kimi çıkartsam" diye kara kara
düşünen Aziz. Meray Ülgen'in,
rolüne. ASTta bu rolü üstlenen
Mehmet Ulay kadar yakıştığını
söylüyor. Müziği Timur Sel-
çuk'a. sahne tasanmı Yalçın
Emiroğlu'na, koreografısi ise
Sonja Arslan'a ait oyun, 24
ocak akşamı 250 kişilik bir se-
yirci kitlesine gösterildi. Tiyat-
rom ekibi, Uğur Mumcu anısı-
na bir konuşmaya, saygı dunı-
şuna yer vermek yerine onu
oyunuyla anmayı yegledi. Nite-
kim Rutkay Aziz'in belirttiği
gibı. dakikalarca süren alkışlar
da Uğur Mumcu'yaydı aynı za-
manda.
Mükemmel bir oyuncu
kadrosu var
Rutkay Aziz, AŞT'ın bu
oyunla yeterince seyirci topla-
madığı şeklindeki iddialan şid-
detle yalanhyor. Anadolu'nun
dört bir yanını dolaşan oyunun
AST'ın bütün diğer oyunlann-
dan daha çok alkış topladığmı
anlaüyor ve bir süre önce orta-
ya atılan iddiayı "AST adına
konuşma yetkisi bulunmavan bir
arkadaşın kafa karıştıran yanJış
Rutkay Aziz,
'Tiyatrom'da sanat
danışmanı olarak
sanat politikalannı
belirleme
doğrultusunda,
yeniden
yapılanması
bağlamında
çalışacağız. AST'ı
ikinci plana atmak
gibi bir düşüncem
yok, olamaz. AST
ve Tiyatrom'u
ortak misyonlan
doğrultusunda
kardeş ilan etmek
istiyorum' diyor.
sözterî" olarak niteliyor.
Sakıncah Piyade'de rol alan
bütün Tiyatrom kadrosu çok
başanlı. Uğur Mumcu'jyu yeni-
den yaşatan Meray Ülgen'in
yanı sıra Banş Eren, Tayfün
Kalender, Levent Beceren, Atil-
la Cansever, Yalçm Güzelce,
tbrahim Gündüz, Nizamettin
Namidar, Bayram Arslan. Cem
Sultan Ungan ve Ali Yiğit, deği-
şen rollerde mükemmel bir
oyunculuk yeteneği sergiliyor-
lar.
Ali Yiğit, Tiyatrom'un yeni
bir kazanımı. Tiyatromda ge-
çen aylarda Alman yazar Leo-
nie Ossowski'nin "Voll auf der
RoUe / Tam Rohınde" adlı oyu-
nuyla sahneye çıkan Ali, daha
önce Berlin'deki kulis tiyatro-
sunda çahşmış. "Tam Rolünde"
adlı oyun. Tiyatrom'da en sev-
diğim oyunlardan biriydi.
AST ve Tiyatrom'un
ortak misyonu
Rutkay Aziz, Tiyatrom'un
10 yılhk geçmişine rağmen bir
"kiinlik arayışı"nı tamamlaya-
madığını söylüyor ve yeni pro-
jesini şöyle anlaüyor:
"Tiyatrom'da sanat danışma-
nı olarak sanat politikalannı be-
lirleme doğrultusunda, oyun ve
yönetmen bulmak konusunda,
oyuncu seçimi ve Tiyatrom'un
yeniden yapıianması bağlamın-
da çalışacağız. AST'ı ikinci pla-
na atmak gibi bir düşüncem yok,
olamaz. AST \e Tiyatrom'u or-
tak misyonlan doğrultusunda
kardeş tiyatro ilan etmek istiyo-
rum. Bizûn çocuklar atlayıp bu-
raya gekin >e oynasınlar, bura-
da'ki arkadaşlar AST'ta oyunla-
nnı sergilesinler istiyorum. Gön-
lüm canlı bir ilişkinin kurulması-
ndan yana." Rutka> Aziz, Ber-
lin'deki Tiyatrom'a sıradan bir
Türk tiyatrosu gibi bakmaya
kımsenin hakkı olmadığını söy-
leyerek şöyle diyor:
"Alman> a'da başkent olan
Berlin. giderek Avrupa'nın baş-
kenti haline gelmekte. Buradaki
bir Türk tiyatrosu, sadece Türk-
lere ovna\an bir tiyatro olmak-
tan çıkıp Berlinli insanın tiyatro-
su olma sorumluluğunu taşıyor.
Evet. Türki>e'deki demokrasi,
barış, insan hakları için tiyatro
yapıvorsunuz ama bu arada dün-
ya barışı için de tiyatro yapacak-
sınız." '
İlkelerimden ödün
vermedim'
Tiyatromda ikinci olarak
Aziz Nesin'in "Azizname"sini
sahnelemeyi planla\an Rutkay
Aziz. "müsamere değil ileri, yeni
bir tiyatro" \aptırmak ıstediği
Tiyatrom'da Brecht, Gorki ya
da Ibsen'in eserlerini dc yeni bir
anlayışla sahnelemeyi düşünü-
yor. Amaçlardan bıri, dar çev-
reye kapalı kalan Tiyatrom'u
"Berün'in tiyatrosu" haline ge-
tirmek, ufkunu açmak, misyo-
nunu genişletmek. canlandır-
mak. Yalnız Türkçe değil, Al-
manca da oynamak: gcnçlcre
yönelik oyunlar sergilemek,
hatta genç yeteneklere kurslar
düzenlemek var hedefler ara-
sında. "Tam Rolünde" oyunuy-
la Tiyatrom, bunu yapabilece-
ğini kanıtlamıştı zaten.
"Dünya banşı için, bir mis-
yonla tiyatro yapmak" diyen
Rutkay Aziz, bu sözleriyle şu sı-
ralar özellikle Türkiye semala-
nnda Halley kuyruklu yıldıza
gibi hızla "yükselen değericr"e
ne kadar uzak olduğunu da ka-
nıtlıyor.
AST ile bu ilkeli sanat ha-
yatını 22 yıl sürdüren Rutkay
Aziz, hiçbirzaman sanatsal dü-
zeyini düşürmeden siyasi an-
layışına sadık kalan enderyara-
tıcılanmızdan. "Ben ilkelerim-
den ödün vermedim" diyor ve
ekliyor:
"Sekiz tane eleştirmenle aram
iyi olacak diye kendi çıkarlanm
adına politika yapmadım. Eleş-
tirmenleri sevmem, onlar da beni
sevmez. 'Efendim, AST kendisi-
ni yenilemiyor' diyenlere şunu
söy'lemek isterim. Kendini yeni-
lemek, değişmek, döneklik de-
ğildir. İlkelerinizi koruyarak
çağın dinamiznû içinde kendinizi
yenilersiniz. Biz de yeniliyoruz.
Ama yenilenme deyince geçmi-
şinden pişmanlık duyup başka
saflann soytarısı obnayı anlamı-
yoruz. Bu yüzden biz dinozor
olarak nitelennomz. Dinozor da
çok pahalı >e kıymetli bir şey îis-
telik,filmiçok iş yaptı."
ÂSria 'Ay Carmela'
Rutkay Aziz, AST'ın bir
yandan 30. yıhnda anılan taze-
İeyerek "403. Kilometre"yi sah-
nelediğini, öte yanda kendisinin
şimdi AST'la dünya repertuva-
nnda çok yeni bir oyun olan
"Ay Carmela"yı sahnelemeye
hazırlandığını anlatıyor.
Brecht'in tiyalrosu Berlincr
Ensemble'ın rejjertuvannda
olan ve İspanya Iç Savaşı'nda
faşistlerin eline düşüp uzlaş-
makla kavgayı sürdürmek
arasında bir tercih yapma duru-
munda kalan iki kişiyi anlatan
oyun. günümüzde de çok an-
lamlı. Rutkay Aziz'in deyişiyle
Türkiye'dc "birtakım insanlar
AST'ın bir yanlış yaparak bat-
masını aç köpekbalıklan gibi
bekliyorlar".
Ama Türkiye'de tiyatro de-
yince akla gelen AST ve AST
deyince akla gelen Rutkay
Aziz, daha uzun yıllar ürün ver-
meye devam edecek. Değiş-
meye, gelişmeye, yenilenmeye
ne kadar yatkın olduğunu. Ber-
lin'de ürettiği yeni fikirler ve
projelerkarutlıyor.
Rutkav Aziz'in sanat danı-
şmanlığı ve kadrosuna aldığı
yeni yetcnekli oyuncularla bü-
yük bir fırsat yakalayan Tiyat-
rom. sıkıştığı darçerçeveyi kınp
"Berlinli insanın tiyatrosu" hali-
ne gelebilir.
Robert Previte & Empty Suits bugün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Salonu'nda
'Müziğim kolaylıkla tariflenemez'MEHMET LLUĞ
"Benim müzigim kolaylıkla tariflene-
mez, şu ya da bu kategoriler altında sını-
flandınlamaz. Artık müzik değişti, caz
değişti. Caz eskiden basitti. herkes cazın
ne olduğunu bilirdi, fakat zamanla ya-
bani bir bitki gibi gelişti. \'ayıldıkça de-
ğişik müzik kültüriinden gelen insanlan
da etkiledi ve bu yeni insanlann getir-
diJderi yenilikler sonucu savısız \öne
doğnı yayıldı. Eskiden az sayıda insanın
kontrolünde olan müzik, işin içine giren
insanların sausının artmasıvla genişle-
di. Kimi zaman insanlar çok farklı ve se-
çenekü durumları sevmiyoıiar, bu, onlar
için kanşıklık doğunıyor, çoğu insan
basit şeylerden hoşlanıyor."
Yeni kuşağın önde gelen isimlerin-
den Robert (Bobby) Previte'in, Wire
dergisinden ahnan bir söyleşinde de de-
diği gibi, swing, bebop, avant-garde, fu-
sion gibi evrimJerden geçen caz müziği.
80'li yıllara gelindiğinde artık pek sınır
tanımaz oldu. Previte, 1985 >ılında
kendi adı altında yapüğı ilk albüm çalı-
şmasmdan beri cazın yüz yıllık gecmi-
şini minimahzm, heavy metal, Game-
lan ve Afrika müzikleri gibi farklı türde
müziklerle birleştirmek ve özgün ya-
ratıahğını kullanarak kaynaştırmakla
meşgul. Pre>ite için en önemli şey da-
vullann arkasma oturduğu zaman
neşe saçabilmek. "Ben ritme aşığım"
diyen Previte, klasik davullann yanı
sıra elektronik davul makinesi ve ma-
rimbayı da aksesuanna ekleyerek ritim
yelpazesini genişletmiş.
1990 yıhnda Down Beat eleşürmen-
leri tarafından daha fazla tanınmayı
hak eden davulcu kategorisinde bir nu-
mara seçildikten sonra. ertesi yıl Rol-
ling Stone dergisi tarafından "Hot Jazz
Arrist of the Year" (yilın caz yıldızı) se-
çilmesi, sanatçının üstün davul teknıği-
nin yanı sıra beste gücünün de bir gös-
tergesi. Çalışmalannda yazılı bölüm-
lere ek olarak doğaçlama pasajlara da
yer vererek yaratıcı bir denge kurmayı
hedefleyen Previte, bugüne kadar h-
derh'ği altında kaydettiği bütün albüm
çalışmalannda farklı bir temayı işle-
miş. Robert Previte'in yaratıcıhk vees-
nekliğinin en güzel göstergesi. 1991
yılında Moskova Devlet Sirki tarafı-
ndan. sirkin dinozorlaşmış müziğini
yeniden yazma görevinin kendisine
teklif edılmesi. Son derece sıkışık bir
dönemde olmasına rağmen büyük bir
coşku içinde bu görevi kabul eden sa-
natçı. 2 hafta gibi kısa bir sürede hiç
durmaksızın sirkin videolannı se>rede-
rek ve çalışarak müziği tamamlamış.
Daha sonra Gramavision fırması tarfı-
ndan "Music of the Möscow Circus"
adı altında piyasaya çıkanlan bu eseri.
bugün plak dükkanlanrun caz bölüm-
lerinde bulmak mümkün.
Ritm, neşe ve coşku ünlü davulcu Robert Previte'nin müziğinin temel unsunı.
Hatasız zamanlama tekniği ve kont-
rollü coşkusuyla birlikte çaldığı müzis-
yenlerin de daha iyi calmalanna
yardıma olan Previte. Dave Tough ve
Sid Caüett gibi eski davul ustalanr.a
özgü bir manyetik enerji ile "birşeyler"
yaratır. Baskın olma ve çekişmeye gir-
me kaygılanndan uzak olan Previte'in.
bazılanna göre en büyük özelliği da-
vulculuğu değil. bestekarlığıdır. Bu
özellikleriyle Previte. sanatçılara hep
destek olmuş ve müziği olduğu yerden
hep bir adım ileriye götünmüştûr.
Eserleri Gramavision, Enja, JMT ve
Sound Aspectsgibi firmalann katalog-
lannda bulunan Previte'in birlikte
çalıştığı isimler arasında Butch Morris,
VVavne Honvitz, Marty Ehirich, John
Zom, Anthony Davis, Robin Eubanks
ve Gary Tbomasilk anda akla eelenler-
dir.
İstanbul'a "Empty Suits" adını ver-
diği topluluğuyla gelecek olan Robert
Previte'in kadrosu, trompette Herb
Robertson, basta Jerome Harris, tuşlu
çalgılarda ise Steve Gaboury ve Micha-
el Caine'den oluşuyor. Previte'in son
zamanlarda çahşmalar yaptığı bu top-
luluk. cazda fazla rastlanmayan çift
tuşlu çalgılar gibi ilginçbirformasyona
sahip. Çalıştığı topluluğun formasyo-
nu ne olursa olsun Previte'in müziğin-
deki temel unsur değişmiyor; ritm, neşe
ve coşku. 21 'inci yüzyılın kapıda bekle-
diği bugünlerde caz ve müzik dünyası-
ndaki son akımlan dinlemek isteyenle-
re Cemal Reşit Rey Konser Salonu'-
nda 29 ocak cumartesi akşamı saat 20.
00'de gerçekleşecek olan bu konseri
kaçırmamalan tavsiye edilir.
NazımHikmet Günleri 30- 31 ocakta
DÜŞÜNCE1E SAYGI
Kûltür senisi - Edebiyatçılar Derneğı,
ünlü ozan Nazım Hikmet'i anmak için
çeşitli etkinlikler düzenliyor. 30-31 ocak
günlerinde gerçekleştirilecek "Nazım
Hikmet Günleri"nin onur konuklan Sa-
miye Yaltmm ve Refık Erduran.
Açıhş konuşmasını Kültür Bakanı
Fikri Sağlar, sunuş konumasmı dernek
başkanı Şerif Onaran'ın yapacağı etkin-
likler 5 oturumdan oluşuyor. Birind gün,
saat 10.30'daki açılıştan sonra ba^laya-
cak ve Nedim Gürsel'in yöneteceği birin-
ci oturum, "Nazım Hikmet ile İlgili Çalı-
şmalar" adını taşıyor. Ragıp Gelencik
"Nazım Hikmet ile ilgili anı kitaplarmın
nesneldeğeri'', Cevat Çapan ''Getişmiş bir
Nazım Hikmel bibhyografîsine ulaşabil-
fnenin yolları". Memet Fuat, "Sazım
Hikmet in eksiksiz biyografisini yazabıl-
mek için yörttem arayışı". Vecüıi Timu-
roğlu, "Sazım Hikmet küapkğı oluftura-
bilmenin koşulları" konulannı işleyecek-
ler. Saat 15.00te"Nazun Hikmet'in Sa-
natına Genel Bakış" başlığında gerçek-
leştinlecek ve Kültür Bakanlığı Müste-
şan Emre Kongarin yöneteceği ikinci
oturuma, Alpay Kabacalı, " edebiyatı-
mtzdaki yeri", Konur Ertop, " dünya
edebiyaımdaki yerı", Füsun Akatlı, " ro-
mancdığt". Süre>-ya Karacabey, " tiyat-
rosu"kon\ii\ı çabşmalanyia katılacaklar.
Emin Özdemir'in yöneteceği Nazım Hik-
met'in şiiriDde anlatım" başlıklı oturum-
da, Eray Canberk, ' şiirinde biçim arayı-
şlart", Enis Batur, "otgunluk döneminde
anlatım özellikler!", Feridun Andaç, "son
şiirlerinde biçimsel vapı" Afşar Timuçin
ise " şiiriıün temel anlatım özellikleri"ni
anlatacak.
İkinci gün "Nazım Hikmet'in Şürinde
Anlam" başlıklı oturumu Hasan Bülent
Kahraman yönetecek. Vletin Demirtaş
Sazım Hikmet in şiirindeki insan sevgisi-
ni, Ahmet Oktay, şiirindeki ruhsal yapı
özelliklerini. Doğan Hızlan. şiirindeki
çağdaşlık düşüncesini, Mfizaffer Illıan Er-
dost ise şiirlerindeki devrim kavrayışım iş-
lcyecekler. ''Nazm Hikmet'in Düşünce
Dünyası" başlıklı ve Şükran Kurdakul'-
un yöneteceği oturumda, Ahmet İnam,
şiirlerindeki toplum kavrayışına, Ataol
Behramoğlu, ilerleme temasma, Alaattin
Bilgi. dünva kavrayısma. Mehmet H.
Doğan ise düşünce yüküne değinecek. Et-
kinlikler. Devlet f iyatrolan Şinasi Sah-
nesi'nde gerçekleştirilecek.
MEMET FUAT
Felsefe Yazılan
Selahatön Hilav yeni kitapiarında
- baktım, adındakı
şapkalan çıkarıp atmış. Bunu görünce Cemal Süreya -
nın adın/n bir harfini atışı geldı aklıma. Ama o şiirini ya-
zarak yapmıştı bu işi. Cemal Süreya deyince "Parirüs'-
'ü, sonra da "Papirüs"te "Yeni Dergi"nin "MarxçıEleş-
tiri Özel Sayısı "nın eleştirilişirti düşündüm.
Selahattin Hilav iki kez bana verdiği sözleri şairler yü-
zünden tutamadı. Şairleredirenemiyor...
Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan Felsefe Yazılan
ile Edebiyat Yazılan'm gördünüz mü bilmem. llkı 384
sayfalık bir kitap, ikincisi de 208 sayfa.
Selahattin Hilav'/n bu kitaplan hazırlayıp yayımlan-
mak üzere bana göndermesini bekliyordum. Onun yazı-
larının yayımlanmasmı en az benim kadar isîeyen Erdal
Alova da işin gönüllü kovuşturucusuydu. Ama biz oyala-
nıp salınırken, Enis Batur aradan sıyrılıverdi.
Aslında benim özlemim bu değerli kitaplann özenle
yayımlanmasıydı. öylede olmuş- Başka ne istenir!..
Enis Batur, direnilemeyen şairlerin ikincisi, birincisi
Cemal Süreya'ydı... Şöyle:
"Yeni Dergr'nm özel sayılarından birini Marxçıeleşti-
riye ayırmayı tasarlarken bu işi Selahattin Hilav'a yaptı-
rabileceğimi sanıyordum. Ama o günlerde çok dolu ol-
duğunu, yapamayacağını söyleyince, tasarımdan vaz-
geçraek zorunda kalmıştım. Fertt Edgü duymuş. gelip,
"Ben yaparım" dedi. Bertan Onaran, Murat Belge,
Kundeyt Şurdum gibi başka çevirmenlerin de yardımla-
rıyla oldukça kapsamlı bir özel sayı ha2irlayıp yayımla-
dık.
Selahattin Hilav'ın hazırladığımız özel sayıyı beğen-
mediğini birilerinden duymuştum. Bir gün Cağaloğlu
Alanı'nda karşılaşınca neden beğenmediğini sordum;
seçimle, çevirilerle ilgili önemli şeyler söyledi. Söyle-
diklerinin sözde kalmaması, yazılması gerekirdi. Özel-
likle de "Yeni Dergi" okurlanna iletilmeliydi. "Yazbun-
lan, yayımlayalım", dedim. Biraz da üstüne gittim yaz-
ması için...
Eleştirisini getirecek, "Yeni Dergi"de yayımlayacağız
diye beklerken, baktım araya "Pap/rüs"girmiş. Arkasın-
dan Ferit Edgü, Murat Belge de, ister istemez, yanıtlarını
"Papirüs"\e yayımlayınca, tartışma "Yeni Dergi" okur-
lannın önünden kaçırılmış gibi oldu. Buna bayağı üzü\-
müştüm.
Evet, Selahattin Hilav iki kez bana verdiği sözleri şair-
ler yüzünden tutamadı.
Ama birlikte güzel işler de yaptık.
Onat Kutlar, Ergin Ertem, Sait Maden gibi birçok çe-
virmenin emekleriyle ortaya çıkan iki küçük ciltük Ger-
çeküstücülük adlı kitabı Selahattin Hilav düşünüp tasar-
lamıştı.
Birkitaptanöteyegeçirmeolanağıbulamadığımız'Gi/-
nümüzun Şairleri" dizisi de gene Selahattin Hilav ile
Sait Maden'in büyük bir heyecanla başlattıkları kap-
samlı birtasarıydı.
"Tanpınar Üzerine Notlar" ile "Kuruntuya Dayanan
Eleştirme" adlı incelemelere ise "Yeni Dergi"n\n 106.
sayısında tam 27 sayfa ayırmıştık.
Ben Selahattin Hilav'ı yazına da ilgi duyan birfelsefeci
diye değerlendirmedim hiçbir zaman. Gerçek böyle ola-
bilir. Ama o yabancı ya da yerli yazarlar, şairler üzerine
konuşurken, yazarken, bilgisi, beğenisi, değerlendir-
meleriyle, bana Jjep. örpek bir yazın eleştirmeniyrriiş
gibi görünrhüştür. Felsefeci olmanın getirdiği fazlalıkla-
rın bir yazın eieştirmenini engellemeyeceği, tersine yü-
celteceği kanısındayım. Selahattin Hilav yazın eleştir-
menliği alanındaki seçkinliğini belki bu fazlalıklara borç-
ludur, ama onu yalnızca "felsefe" çerçevesinde görme-
mek gerekir. Onda felsefe ile yazın iç içe gibidir. Edebi-
yat Yazılan'nı okurken felsefeciliğini unutamadığınız
gibi, Felsefe Yazılan'ru okurken de yazıncılığını unuta-
mazsınız. Üstelik bu yalnızca üsluptan, yazı ustahğından
filan gelen bir şey de değildir.
Ayrıca Selahattin Hilav'ın çevresindeki insanların,
dostlarının, arkadaşlarının hep sanatçılar. özellikle şair-
ler olduğunu da gözden uzak tutmamak gerekır Yazını
yalnızca üstünde çalışılacak bir alan olarak değil, içinde
yaşanılan bir ortam olarak seçtiği açıktır...
Yazın okurlarına Felsefe Yazılan adına kanmamaları-
nı, o kitabı da Edebiyat Yazılan gibi büyük bir tat alarak
okuyacaklarını belirtmek isterim.
İFSAKFilm Yarışması
sonuçlandı
Kültür Senisi - İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörlen
Derneği(İFSAK) tarafından düzenlenen" 15. İFSAK. Kısa
Metrajlı Film Yanşması"sonuçlandı. Yanşmada. fılm
dahndabirinciliğedeğerçahşmabulunamadı.Budalda
ikincilik ödülünü Oktay Güzeloğlu'nun yönetmenliğini
yaptığı "Kir", üçüncülük ödülünü ise Ertekin Akpınar'ın
yönettiği "Waldo, Sen Neden Burada Değilsin?" adlı
yapıtlar kazandı. Film dalındajüri özel ödülünü de
yönetmenliğini Afşar Arda'nın yaptığı "Infınity"çalışması
aldı. Videodalında ise birincilik ödülünü Kaan Şensoy'un
"lllusion" adlı çalışması alırken. ikinciliğe Ahmet
Sönmez'in yönettiği "Ejderin Dönüşü". üçüncülüğe ise
Serdar Pehlivanoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı "Julıa
Sax" çahşması layık görüldü. Yanşmada video'sanat
başan ödülleri iseyönetrnen Ethem Özgüveni'n "Ece" adlı
yapıtı ile yönetmen Ümit Özsoy 'un "Genius Cucullatus"
adlı çalışmasına verildi. 5 kişilik seçici kurul tarafından
aynca. belgesel başan ödülleri de "Aziz Nesin" araştırması
ile Ethem Ozgüven'e ve "Daylak" adlı ortak çalışması ile
Gökhan Atılmış ve Kudret Sabancı'ya verildi.
AdanaDVye 'KentGişesV
ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu'nun (Adana DT).
Büyükşehir Belediyesi'nce yaptmlan "Kent Gişesi"
hizmetegirdi. Atatürk Caddesi'ndeki gişenin açıhş
töreninde konuşan Adana DT Müdürii Erhan Gökgücü.
Sabana Kültür Sitesi'nin kent merkezinden biraz uzak
olmasının. kendilerini gişe güçlüğüyle karşı karşıy a
bıraktığinı söyiedi. Adana DT'nın hizmetlenne daha kolay
ulaşılabilmesi için, kent merkezinde bir gişe yaptınlmasının
zorunlu halegeldiğini belirten Gökgücü, "Çoğu belediye
başkanı sanatla ilgilenmez. Ama, Sayın Çolak, bu belediye
başkanlarmdan olmadığını. armağan ettıği bu gişeyle
kanıtladı" diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı
Selahattin Çolak ise hizmete giren gişenin en az.
yaptırdıklan otogar, bulvarlar kadar değerli olduğunu
söyledi. Çolak, 1995 yılında tamamlanması planlanan
Adana Belediye Sarayı'nda, 35&400 kişilik bir tiyatro
salonu bulunacağinı da sözlerine ekledi.
Fahri Canöz'ünfotoğrafsergisi
KOCAELt (AA) - İzmitli fotoğraf sanatçısı Fahri Canöz
ilk kişisel sergisini açtı. İzmith' Fotoğraf Sanatçısı ve
Kocaeli Fotoğraf Şanatcılan Derneği (KASK) üyesi Fahri
Canöz'ün sergisi, İzmit Metropol Sanat Galerisi'ndeaçıldı.
Türkiye'nin değişik yörelerinden görüntülerin yer aldığı 40
adet fotoğrafta, manken olarak eşi Nihal Canöz'ü
kullanan Fahri Canöz, fotograflanyla doğadaki tüm
renklerin gûzelliklerini yansıtmayı amaçladığını söyledi.
Canöz'ün, "Renklerle gezinti ve renklerin özgürlüğü"
olarak tanımladığı fotoğraflanndan oluşan sergi. 3 şubat
perşembe gününe kadar gezilebilecek.