Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM 13
ANAP hükümetleriyle birlikte borçlanmanın ekonomik poütikaya dönüşmesi döviz krizine zemin hazırladı
Vergi yerine borçla Im iş yürümedi^ ^ - " • ^ ^ ^ _ _ ^ ^ AMAD i l / t ^ a n TnMiı* /UnPın karUn_
BÜLENT K1ZANLIK
ı Türkıye'de devalüasv onlara yol açan
f bûtçe açıklannın nedeni, kamu harca-
• oalannın çok fazla olması değil. Bu har-
jcamalan kolay yoldan karşılamak için
»yanlış kaynaidara başvurulması döviz
^krizini yeniden hortlattı.
t Özellikle 1983 sonrası ANAP ikti-
»danyla başlayan "vergi yerine borçlan-
>maya gitme" poliükası, Türkiye'yı bu-
,gûn bir borç cıkmazına sürükledi. Tür-
; kiye'nin bu yıl iç ve dış borçlannın sade-
ce faizlerini ödemek içn bile 1994 yılı-
.* ndaki tüm vergi gelirinin yansını harca-
.' raası gerekiyor. Bu yılki borç ödemeleri
: ^ & g y
koalısyon hükümetleri de kredi tüket-
: meye devam edince, bütçe adeta iflasa
;sürüklendi. Tansu ÇUİer'in başba-
•kanlığındakı son koaİısyon hükümeti
!ise, iç borçlanrnanın faızleri ve dolayısıy-
rla enflasyonu arttıran etkisi yüzûnden
^büsbütün dış borca yüklendi.
- Hesapsi2 borçlanma, Türkiye'nin
I "ödeyeınetııe" nskini arttınnca. kredi
Tnotu düşürüldü. Bö'ylece Başbakan Çı'l-
;ler, en önemli kaynağını yitirme tehli-
• kesiyle karşılaşırken, bu tehlikeyi sezen
-piyasalann dövize yönelmesi de para
krızi ve devalüasyonu getirdi.
1994 yıbnda öngörülen 627 trilyon li-
• Borçlanma 1983 sonrası
hükümetlerce Türkiye'nin
ekonomik politikası haline
getirildi. 1993 sonunda 65
milyar dolan aşan dış ve 350
trilyon lirayı aşan iç borçlann
sadece faizini ödemek için
bile, bu yılki tüm vergi
gelirinin yansı gerekiyor.
!• Bu yılki borçve fa-
ödemeleri için bütçesinin
yansını vermek zorunda olan
Türkiye'nin borcu borçla
ödemekte de zorlanması
kredi notunun düşürülmesine
yol açtı. Bu da döviz krizi ve
devalüasyonu getirdi.
25
Borç faizi ve vergi gelirinin GSMH'ya oranı (%j
g§ İçvedışbofçfaizödemeferi Q Toplam vergi geîri (* Bûtçe hedefi) / T S
1981 1962 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993* 1994*
raük bütçe gelirleri kur sabit kaldığı tak-
dirde. iç ve dış borcun 1 katriliyon 487
trilyon liralık ana para kısmının yansını
bile karşılamıyor.
Faiz çıkmazı
Gecen yıl bütçede GSMH'nın yüzde
4.3'ü olacak biçimde 53,2 trilyon liralık
açık öngören. ancak bunun iki katına
ulaşmasını engelleyemeyen hükümet.
artışın günahıru "'borç faizleri"ne yük-
ledi. 1994 yılı bütçe gerekçesinde 1992"yi
örnek gösteren Maliye Bakanlığı, "borç
faizleri oimasaydı 1992'de bütçe açığı
GSMH'nın yüzde 6.1'i kadar değil, yiizde
0.9'u kadar olurdu" hesaplamasını orta-
ya ko>du. Borç stoğunun. katlanarak
büyüyen faiz ödemeleri bu yılki bütçenin
yüzde 26.6'sına ulaştı.
Borç ödemelerinin toplam bütçe için-
dekı payı artarken, faizlerin de borç öde-
meleri içindeki oranı yükseliyor. Bu yıl
faiz ödemeleri yüzde 54.4'le borç ödeme-
lerinin yansını aşacak.
1983 sonrası borç faizi ödemelerinin
yıllar içindeki artış trendı de, iç ve dış
borçlanmanın nasıl tırmandığı çarpıcı
bir biçimde ortaya koyuyor. 1982
yılında bütçeden ödenen iç ve dış borç
faizleri GSMH'nın yüzde biri kadar bile
değildi. ANAP iktidannın son yılı olan
1991'de ise ödenen faizler GSMH'nin
yüzde 4.2'sine ulaşmıştı.
"Enflasyonu yüzde 10'a düşüreceğiz"
v aadıyle seçimlen kazanıp ışbaşma gelen
Devalüasyona siyah çelenkli protesto
• İzmirli sanayici ve işadamlan hükümetin aldığı
son kararlan "çok acemice" buldular ve sert tepki
gösterdiler. Devalüasyonu protesto ettiler.
MERtHAK
İZMİR- Egeli sanayici ve işa-
damlan Tansu ÇiUer hüküme-
tine verdikleri "krediyi" kestiler.
İşadamlan ve sanayiciler, Türki-
ye'nin "hipertansiyoo" eşiğinde
bulunduğunu belirterek "ekono-
nri çöktü" diyorlar.
Jzmir Sanayici ve tşadamlan
Demeği Yönetim Kurulu üyele-
ri, dün sabah Merkez Bankasf-
nın Izmir Bölge Müdürlüğü
önünde toplanarak yapılan de-
vaülasyonu protesto ettiler. Üze-
rinde "Yüzde 13.6 daha küçül-
dük" yazılı siyah çelengi kapıya
bıraktıktan sonra bir açıkJama
yapan İZStAD Başkanı Turgay
Yeşilbaş. hükümeti ıstikrarsız ka-
rarlar almakla suçladı.
Yeşilbaş, "Tek başü bir hükü-
met anlayışı, bizi kücülttükçe
daha da küçuittü. Bugünkü beür-
sizlik ortammın devam etmesi du-
nımunda hiper enflasyonlu günter
başlayacaktır" dedi.
EBSO Yönetim Kurulu Baş-
kanı SeJim Yaşar da yaptığı açı-
klamada şöyle konuştu:
"LJranın kantrol edilememesi-
nin sebebi, kararda 15 günlük bir
gecikme olmasıdır. Zamanında li-
kidite balonu farkedilip, fazlası pi-
yasadan çekitseydi. bugfin olanlar
yaşanmayacaktı. En doğnı karar,
en hı/Jı karardır. Bu işlcr erkeıı ek
alınsaydı bu kadar tırmanmazdı."
İzmir Ticaret Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Detnirtaş
da. devalüasyonu "eksik politika
uygulamalarından kavnaklanan
durumun gidirilmesinde, geç
kalınmış bir önlem" olarak nite-
lendırdı.
Demırtaş. "Doalüasyon ka-
ranyla ekonomi politikalannda
inatçı tutumun, hiçbir yarar sağla-
Bir grup işadamı. dün, Merkez Bankası'nın İzmir Şubesi önüne
siyah çelenk bırakarak son kararlan protesto etti.
madığı anlaşıbnıştır. Bir önceki
dalgalanma somında Sayın
Başbakan, liraya güveni telkin et-
miş. dövizin riskli otduğunu beyan
etmiştir."
Ege Genç İşadamlan Derneği
(EGIAD) Başkanı Yılmaz Men,
devaülasyon karannın ardından
piyasanın durduğunu söyledi. Şu
anda büyük bir behrsizliğin ya-
şandığını belirten Men. hüküme-
tin konuya çok "acemice" yak-
laştığı görüşünde. Hükümetin
tüm müdahalesine karşın bekle-
nen sonucun yakalanamaya-
cağını öne süren Men, şunlan
söyledi:
Acı reçeteye evet
"Sanki bütün bunlar dışanda
vaşanan hiper enflasvomm ayak
sesleri. Bu şartlar içinde kronik
vaziyete geliniş enflasyonu arar
noktaya gebneyiz inşallah. Artık
istikrariı bir düzen isnvonız. 3 ay
6 a> sonra ne olacak bunlan gör-
memİ7 la/ım. Deklare edilen, belli
bir \cre yönlendiribne^e çalışılan
ekonomi çöktü. Böyle olmaması
gerekir 1994'te.
Daha uygun tedbirlerle işi gö-
türmeleri gerekir. Ama görünen o
ki. yüriitülecek bir ölçü de ortada
yok. Çok kötümseriz. Çilier hükü-
meti devreye girdtğinde çok açık
biçimde acı reçeteiere de razıyız,
yeter ki istikrar olsun demiştik. İş
artık öyle bir noktaya geldi ki, acı
reçeteye razıyız hala, ama \anlış
reçeteye hayır. Sonuç onu gösteri-
yor ki, yanlış receteyle karşı
karşıyayız."
ANAP iktidan Turgut öıal'in başba-
kanlığında Türkiye'ye çağ atlatırken,
bunun kamu maliyesine faturası ağır
oldu.
IMF ve Dünya Bankası dahil, iç vedış
ekonomik cevrelerin uyanlanna rağ-
men, bu dönemdeki büyük altyapı har-
camalan, yatınm ve ihracat teşviklerinin
yanısıra bunlarda yaşanan yolsuzluklar
bütçe harcamalannı tırmandırdı.
ANAP'ın borç politikası
Turgut Özal'ın başbakanlığı döne-
minde başlayan siyasi istikrarsızlık ve
buna paralel olarak uygulanan seçim
ekonomilerine. O Çankaya'ya çıktıktan
sonra zamanın başbakanlan Yıiduım
Akbulut ve Mesut Yılmaz da başvunmak
zonında kaldılar.
ANAP iktidannda, yatınm ve vergi
teşvikleriyle özel sektöre ve destekleme
alımlanyla da tanm kesimine büyük
kaynaklar aktanbrken KİT'lere Hazi-
ne'nin desteğjnı kesilip özel bankalardan
yüksek faiz oranlanyla borçlanmanın
yolu açildı.
SHP-DYP koalisyon hükümetleri de
100 trilyon liralık iç borç stokunu 350
trilyon, 50 milyar dolarlık dış borç
stokunu da 65 milyar dolara ulaştırmak-
tan geri kalmadılar. Biriken borçlarla
birlikte faiz ödemelerinin GSM H içinde-
ki payı daha da arttı ve geçen yıl yüzde
5.9'la en üst seviyesine ulaştı.
Bu yıl hükümet GSMH'nın
yüzde 10.2'sini faiz ödemeleri-
ne ayırmak zorunda kaldı.
Vergiden korktular
1983 sonrası hükümetler,
borçlanmayı tırmandınrken
onun altematifı olan vergi ge-
lirlennde bir türlü sıçrama ya-
pamadılar. ANAP GSMH'nın
yüzde 16.7'si oranında dev-
raldığı vergi gelirlerini,
GSMH'nın yüzde 12.9'una ka-
dar düşürdü. 1985'ten sonra
Maliye'ye can simidi olan Kat-
ma Değer Vergisı de, toplam
vergi gelirinin GSMH'nın yüz-
de 17.4'ünü aşmasım sağlaya-
madı.
Koalisyon hükümetleri de
son iki yılda vergi gelirini
GSMH'nın ancak yüzde 19.8-
ine ulaştırabildiler. Bu yılki
bütçede GSMH'nin yüzde 22.
l'ı oranında vergi geliri bekle-
niyor. Oysa. götürü verginin
kaldınlamaması ve döviz krizi
yüzûnden hazine bonosu, dev-
let tahvili ile repodaki vergilerin
bir ay içinde uygulamadan
kaldınlması, bu hedefin yaka-
lanmasını imkansız kıldı. Böy-
lece son 14 yılda dış borç faizleri
9 kai artarken, vergi geliri yük-
selişi 2 puana bile ulaşmadı.
Ucuzluğu uzakta da olsa bulun
Çokfonksiyonlu
buzdolabı
B
üyük alışveriş merkezlerinden toplu alış verış yapılması ve
alınanbesinlerinsaklanması "çokfonksiyonlu"buzdolabı
ihtiyacını gündeme getirdi. ilk başta tek kapılı, çift kapılı
aynmı yapmayan tüketıci, dondurulmuş gıdatüketiminin
artmasıyla derin dondurucusu olan buzdolaplarına yöneldi.
Buzdolabı satın alırken öncelikle ailede bulunan kişi sayısına,
alışverişşekline ve beslenme şekline dikkatetmek gerekir.
Günlük alış verişin yaygın olduğu ailelerde iki kapılı normal bir
buzdolabı çoğuzaman yeterli olur. Eğeralışverişler, haftalıkyada
15 günlük yapılıyorsa derin dondurucusu olanlar tercih edilir.
Soğuk duvar ve no-frost sistemi ile üretilen buzdolap'arının
üstündederin
dondurucu
bulunur Eksi
18dereceye
ayarlanmış
derin
dondurucular-
dayiyecekler
uzun süre
bozulmadan
dayanıyor.
Danaetive
salam için bu
süre 3-4ay
iken, sebzeler
12ay,
meyveler 10
ay
saklanabilir.
Uzunsüreli
elektrik
kesintisi olan
yerlerde
dikkat
edilmezse
derin
Buzdolabı fiyatları
W«w«ntfK>use{Çiftk.)16RTD 14.420.000
18RTD
23RTD
17.500.000
20 600 000
Bo«*ıK<3E3701 123S).000
KSV4312
KGE3634
(3 kapılı)
4120 (Çift k.)Nofrost
11.330.000
14.935.000
12.875.000
14.465.000
G«wrafBectric18JHSfÇtftk.) 17.510.000
18 JHS (Çıftk ) 20085000
ASB (Tekk.) 1200S 5.350.000
(Çift k.) 727
(Çift k.JNofrost 625
(Çift k.)Nofrost 727
9.200.000
11 410.000
12.690.000
Pnmo 405fTekkapj) 5^00.000
Buzdolabı üretlm ve satısı
(Adet)
1993 1992 1991
ÖreSm 1^47.016 1.017.416 1.0»-0?5
Ithalat 83.610 3 281 9 374
Içsatış «7.180 796.715 848.656
İhracat 396 801 281898 160.394
dondurucu
daki
yiyecekler
bozulabilir.
No^rost
buzdolapları
ise karlanma yapmaz. Buzdolabının her hangibir yerinde rutubet
görülmez. Tek kapılı buzdolapJarında, sürekli açıp kapama
nedeniyle buzluğun ısısı sabittutulamaz. Bu nedenle iki kapılı buz
dolapları önerilir Üç kapılı buzdolaplarında derin dondurucu
dışındaözel bir bölüm bulunur Sıfır derecede tazegıdaları
koruyan bu bölüm, istenildiği zaman derin dondurucu yada
normal soğutucu olarakta kullanılır Satın alınan buzdolapta kalite
ve ucuzluk aranırken, servis ağının gelişmiş olması ve garanti
süresine de dikkat edilir.
1993te tek kapılı buzdolabı üretimi 603 bin 635 olarak gerçekleşti
İki kapılı buzdolabı üretimi 552 bin 573olurken. dondurucu üretimi
90 bin 808'de kaldı Aynı yıl içerisinde iç piyasada çift kapılı
buzdolabı satışları 480 bin 225'le birinci, tek kapılı buzdolabı
satjşları 409 bin 563'le ikinci sırayayerleşti •
A lışverişlerinde geniş ürün yelpazesıne ve
kalıteyeyönelen metropol insanı, market
devrını kapatarak hıpermarketdönemini
başlattı. Dünyanın çeşitlı yerlerınde toplam 204
alışveriş merkezı bulunan Carrefour,
Türkiye'de bu geçışı hızlandıranlardan birisı.
1993 kasımında açılışı yapılan Carrefour
Ticaret Merkezı, Türkiye'nin en büyük
hıpermarketleri arasındayerini aldı. İstanbul
içerenköy'de "Fiyat cazıp ise uzaklık onemli
de<J/7d/r"sloganıylakurulan merkez, toplam
195 bin metrekarelikalana
sahip. Bunun 68 bin
metrekaresi tıcari alana, 25
bin metrekaresi
hipermarkete, 43 bin
metrekarelik bölümü ise
ayrıca kurulması planlanan
alışveriş merkezıne ayrılmış.
10bin metrekarelik satış
alanına sahıp hıpermarketin
otoparkı 3 bin oto kapasiteli.
Carrefour Ticaret Merkezı
kuru ve taze gıda, tekstil,
elektronik eşya ve araç-gereç
bölümlerinden oluşuyor.
Hipermarket, 20bini aşkın
ürün çeşıdıyle haftanın her
günü sabah 9 akşam 9 saatlerı
arasında açık. Gırışin serbest
olduğu Carrefour da
alışverişler peşin yapılıyor ve
kredi kartı kabul edilmıyor.
Markete yoğun ılginın olduğu
saatlerde 5 parça alan
kişilerin kuyrukta
beklemelerinı önlemek için 66
kasadan 3'ü ekspres kasa
olarak hizrnet veriyor.
Tuxegıdm2 bin 200 metre
karelık alana dağılmış taze
gıda reyonunda
sebze-meyve, balık,
ekmek-pasta, şarküteri, kasap
ve laboratuvar reyonları
bulunuyor. Pasta ve ekmek
çeşitlerinın yer aldığı reyonlar
ıştah açıcı bir görünüm
1993 kastmmda açılışı yaptlan Carrefour Ticaret
Merkezi, Türkiye'nin en büyük hipermarkeHeri
arasında yerini aldı. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
sergiliyor. "Laborafıyva/-"diye
anılan üretimhanede etlerin
satışa hazır hale gettrilmesi
ile ekmek ve pasta çeşitlerinın
hazırlanması sağlf.nıyor.
Kuru gıda: İçecek,
bakkalıye. parfümeri, temizlik
maddelerı ve hıjyenikürün
reyonlarından oluşan kuru
gıda bölümü 2 bin
metrekarelik alana yayılmış
durumda.
Tekstil: 1600 metre karelık
alana dağılmış tekstil bölümü
her yaştan insana hitap
ediyor. Tekstil bölümünde iç,
dış gıyıme ağırlık verilirken.
standlarda perde, yatak
takımı, masaörtülerı, havlu,
trikotaj ve ayakkabı da
bulunuyor. Füzo kadife
pantolon 299 bin liradan
satıhrken. DiazCollectıon'un
kadife gömleği 255 bin lira.
Ekose Sepa ceketın etıket
fiyatı ise 825 bin lira.
Armç gereçt Semt
pazarlannın çeşıdini burada
bulmak mümkün. 2500
metrekarelik alana dağılmış
pazar, 13 reyondan oluşuyor.
Otokoltukkılrfı, lastikvecam
sıleceğı gıbi ürünlerın yer
aldığı araba aksesuarları
reyonunu ufak mobilya
reyonu izliyor. Çekyat, raf,
kitaphk, sandalye ve mutfak
takımları bu reyonun en canlı
örneklerı. Tamıraletlerı
reyonunda tornavida, pense,
çi vi ve vida çeşitleri, mutfak
gereçleri reyonunda ısetava,
tencere, plastik tabak ve
bardağa kadar herşey
bulunuyor. Yemek takımı,
fincan ve cam bardağa
ihtiyacı olanların mutlaka
züccacıye reyonuna bakması
gerekiyor. Yılbaşı çamından
arecaya kadar pek çok çiçek
çeşıdi ve bahçe
malzemesinin bulunduğu
bitkiler reyonu pazarın en
renklı yeri durumunda. Araç
gereç pazarında bulunan
dığer reyonlar ise şöyle:
Oyuncak. kırtasiye, spor ve
seyahat malzemelerı, disk ve
kaset
Elehtroniks
Hıpermarketin en küçük birimi
900 metrekarelik alanı
kaplayan elektronik eşya
bölümü. Standlarda fotoğraf
makinesindentelevızyona,
hesap makinesinden telefona
kadar pek çok ürünle
karşılaşılıyor. Sony müzıkseti
(FHB7Ö0) 10mılyon900bin
liradan satıhrken, Bekosu
ısıtıcısı(BKK1114)600bin
liradan alıcı buluyor.
King ekmek kızartma
makinesinın (RTL36)fiyatı ise
498 bin lira. •
YENİ ÜRÜN
Bulmacaseverlere müjde
L
ink Bilgisayar, bulmaca severler İçin
"Bulmaca PaketProgramları"'hazırladı.
Bulmacalarserisinın ılkı "LinkÇapraz
Bulmaca". Gazete ve dergi sayfalarından
tanıdığımız çapraz bulmaca, 23x15
boyutlarında ve yaklaşık 60 soru içeriyor.
İçinde 100 bulmacanın bulunduğu çapraz
bulmacanınfiyatı 189 bin lira. Farklı renklerde
ve gözü yormayacak özel tonlarda hazırlanan
' 'Link Resımlı Bulmaca " ise 15 ayrı resi mden
oluşuyor. Oyuncunun resimleri farklı ebatlara
parçalamasıyla. bulmacanın zorlukderecesi belirleniyor.
Tamamlanmaya çalışılan resim, oyundan önce ve oyunsüresince
ekranın bir köşesinde görülüyor. Bu paketın fiyatı 179 bin lira. Üçüncü
ve son oyun programı ise "Kutu Bulmaca". 15x15 boyutlarında,
soldansağadoğru yerleştirılerekçözülen kutu bulmaca. 40sorudan
meydana gelıyor. 25oyunlu bulmaca paketinınfiyatı 169 bin lira. •
MK'IUHIfJ
m \ "İ
•V
Pınar,
ambalajını
yeniledi
ncegör, sonra a/'
sloganıyla
tüketicıye
seslenmeye başlayan
Pınar, dondurulmuş
gıdalarındaşeffafambalajkullanmayabaşladı Satın alınan
ürünün nasıl ve ne kadar olduğunun görülebilmesi için
geliştirilenyeniambalajlarikiparçadanoluşuyor.Kâse
şeklinde hazırlanmış kutulara yerleştirilen ürünlerin üzeri
jelatinle hava almayacak şekilde kaplanıyor. Dondurulmuş
gıdanın cinsine göre hazırlanmış özel kartpn kuşaklar ise
dışkısmayerleştıriliyor. İstenildiği zamankâse.kartonun
içınden çıkarılarak ürün rahatça görülebıliyor. •
IŞÇİNİN EVREMNDEN
ŞÜKRAJV KETENCt
İlaç işvepenlerinin Savaşı
Gençler bilmezler, yaşlılanmız ise toplumsal belleğimiz
çok zayıf olduğu için unutmuşlardır. İlaçtaçıkar savaşı Tür-
kiye'de hep çok şiddetli ve gürültülü olmuştur. llaçta hangı
siyasi iktidar, bakan, bürokrat toplumsal yarar gözeterek
önlem almaya kalkışmışsa ilaç işverenlerinin çok şiddetli
bir tepkisi ve direnişi ile karşı karşıya katmıştır. Bu yüzden
başı yenen çok fazla bakan ve bürokrat anımsıyorum.
Dönem dönem ilaçta aşırı kar ve fiyat denetimi gündeme
geldi. Kızılca kıyamet koptu. İlaçta haksız kazançlar, aşın
karlara ilişkin açılan Meclis soruşturmaları hiçbir işe yara-
madı. Sonunda ilaç işverenleri galip geldiler. İlaçta bugün
istenildiği gibi, istenilen kar oranları katılarak keyifi fiyat be-
lirleniyor.
Bir ara yerli üretim, patent, ithal tartışmalan gündeme
gelmişti. Yine kopan büyük gürültülerin ardından, patentle
yabancı üretim yapan ilaç işverenleri kavgadan galip
çıkmışlardı.
Derken ilaçta kalite sorunu güncel tartışma konusu oldu.
Örneğin biz gazete olarak ilaç analizleri yaptırmak ve for-
müllerinden bozuk olduğunu ortaya koymak gibi büyük gü-
nah işledik. Yine büyük gürültü koptu. Sağlık Bakanlığı sa-
dece bizim formüllerinden bozuk olduğunu kanıtladığımız
ilaçları toplatmak ile işı kapatma yolunu seçti.
Bir ara da SSK ilaç üretmeye kalkışmak, bu yolla sigor-
talıya ucuza ilaç sağlamak arayışına girmişti. Aynı amaçla
maliyeti büyük ölçüde arttıran ve ilaç israfını getiren amba-
lajlama yöntemlerinden vazgeçilmeye çalışıldı. Sonunda
bu önemli kavganın da galibi ilaç işverenleri oldu.
Yıllar içinde ilaçta patent ve büyük firmalar ağırlığı art-
tıkça bu türden tartışmalar da ortaya çıkmaz oldu. Şimdi
birden bire, sesiz sedasız ilaç işverenlerinin SSK'yı boykot
eylemi ile karşı karşıya kalıyoruz. Üstelik bu kez konu
SSK'nın aldığı ilaçların parasını ödememesi de değil.
SSK'nın aynı işlevli ilaçlar arasında daha ucuzunu al-
masını öngören uygulamasının ortadan kaldınlması isteni-
yor. İlaç işverenleri geçmişte de SSKyı bu uygulamadan
vazgeçirmeye çalışmışlar, aynı formüllü ucuz ilaçların kali-
tesiz olduğu iddialarını ortaya atmışlardı. SSK buyuk mali-
yet farkları ve kamu yararı söz konusu olduğu için bir tek bu
noktada direnebilmiş, bazı önemli sapmalara rağmen ge-
nel uygulama, "aynı işlevli ucuz ilacın alınması" ılkesı ko-
runmuştu.
Şimdi ilaç işverenleri ilginç bir zamanlama ile yeni bir
savaşı açtılar. Tansu Çilier'ın başbakanhğında, seçimlerin
yakın olduğu bir tarihte ve SSK'nın çok zorlandığı bir dö-
nemde, ilaç firmaları SSK ile sözleşmelerini yenilemiyor.
Kural olarak bir şirketin ilaç satmama hakkını kullanması
suç sayılmayabilir. Ancak savaşı açan firmaların, işveren
sendikasınm patenti altında böylesine bir eylemleri bal gibi
yasadışı greve benzer. Gündemde halkın sağlığı olduğu
için bu aynı zamanda çok cıddı bir toplumsal suçtur da.
Ücretini alamayan işçi, anayasadaki angarya çalıştırma
yasağına dayanarak, en doğal hakkını kullandığında, "Bu
yasa dışı grevdir" diye kıyameti koparan ışverenlerimiz,
işçinin çok daha masum olan hakkını kullanmasına şiddet-
le karşı çıkarlarken, kendileri çok daha önemli bir yasal ve
toplumsal suçu kolayca işleyebiliyorlar. Onların sermaye-
lerinden gelen büyük güçlerı, avuçlarının içinde tuttukları
iktidar, zamanlamayı iyı değerlendiren uzmanları, medya-
ları, her şeyleri var. Direnen bir genel müdürse onun, ba-
kansa bakanın kellesini alabilirler. Hesaplarına göre iş o
kadar da büyümez. Seçim zamanı darmadağınık bir hükü-
met, SSK'da ilaç yokluğuna nasıl dayanır? Teslim olur, is-
terıen genelge değişikliği sağlanır.
SSK zaten iflasta, büsbiıtün batar. İşçi tedavi ve ilaç hiz-
metinde büyük sıkıntıda. işler daha da sarpa sarar. Kimin
umurunda? SSK'nın ve sonunda SSK'dan sağlık hizmeti
alan işçinin çok büyük zarara uğraması anlamına gelen
böylesi bir savaşta, işçinin çıkar örgütü sendikalar nerede-
ler? Türk-İş'in ortaya çıkması, ilaç işverenlerinin açtığı sa-
vaşta SSK'nın yanında yerini çoktan almış olması gerekir-
di. Ortalıkta yok. Herhalde büyük sendika başkanlarının
böylesine küçük bir iş için son günlerde çok fazla dost ol-
dukları büyük işverenlerle aralarını açmalarını beklemi-
yorsunuzdur değil mi?
Işçiler SSK hastahane ve dispanserlerinden ilaç alabil-
mek için saatler, bazen günlerle kuyruklarda beklıyorlardı.
Şimdi bu ilaçların bir bölümünü hiç alamazlar, bu iş olur
biter. Dışarıdan alacak paralarını yoksa ne mi olur? Onlar
da ilaçs/z iyileşsin ya da iyileşmesin, dert mi yani. Unuttu-
nuz mu rahmetli özal Türkiye'de hastanelerin otellerden
daha ucuz olmasına üzülüp dururdu. Zamanında hastane
yatak ücreti ile birlikte tüm sağlık hizmetlerı ve ilaç fiyatları
yükseldikçe yükseldi. Tamamına ömrü yetmemişti. Şimdi
ona benzemek için çırpınan Çiller'in Başbakanhğında yap-
mak istediği ve yarım kalmış işler yürütülür. Türkiye'de
hızla yok edilen sosyal devlet kavramı, topluma iyice unut-
turulur.
Doğrusu biz bu savaştan SSK'nın çok şanslı görunmese
de galip çıkmasını, toplum yararının galebe çalmasını gö-
rebilmeyi çok isterdik.
ÇilierMehter
Marşı'yla
ESRA YENER
ANKARA - Ekonomideki se-
lişmeler; Başbakan Tansu Çil-
ler'in kamuoyuna agkladığı he-
defleri ile yaklaşimlannı doğ-
nılamadı. Vergi paketinin. iş
çevrelerinin baskısı üzerine de-
linmesiyle başlayan geri adım-
lar. geçen hafta başlayan dö\iz
bunalımıyla birlikte makroden-
gelerdeki dalgalanmayı doruğa
ulaştırdı.
Ekonominin 1994 hedefleri
ise, 17 ocak pazartesı günü do-
lann hızla yükselişiyle önemli
ölçüde tehlike içine girdı. Buna-
lım sinyalleri geldiğinde piyasa-
ya etkin tnüdahalede bulunul-
maması nedeniyle. aniden 22
bin liraya yükselen ABD Dolan
bütün dengeleri altüst etti.
• 1 ABD Dolan'nın 1994'-
teki ortalama değeri 17 bin 750
lira olarak açıklanmıştı. 26
ocakta yapılan devalüasyon ile
resmi kurda 17 bin 500 lira ola-
rak beiirlenen dolar, serbest pi-
yasada 18 bin lira sınınnı aştı.
• Çilier. !994'te kamu açı-
klannın kapatılması için. uzun
vadeli düşük faızli iç borçlanma
stratejisı ızleneceğinı acıklamış-
tı. Aralık 1993'te iç borç faizleri
yüzde 74-78 arasında tutuldu.
Hedef, 1994'te iç borçlanmanın
milli gelir içinde yüzde 14.2'lik
bir pay almasıydı. Devalüas-
yonla birlikte Hazine bono-
lannın faizi yüzde 140 civanna
yükseldi. Uzun vadeli iç borç-
lanmadan vazgeçildi. İç borç-
lanma senetlennin vadesi 32
güne kadar ındirildi. Hazine.
son 1 haftada. vaklaşık 10 tnl-
yon lira düzeyınde borçlandı.
Hedefler, gerçekler
• Çilier, 1994 büyümc he-
defini vüzde 4.5 olarak açıkludı.
Çilier. büvümc hedefinın gcr-
çekleşebilmesi için yatınmlann
arttınlmasına yönelik uvgula-
malar getirdi. Hazine bonosu,
repo ve ınevduat faızlerinden
elde edilecek gelire vergi kondu.
Faizlennin düşük tutulacağı
açıklandı. Ancak devalûasvon,
bu hesabı da altüst etti. "Kara
çarsamba"nın ardından _gidilen_
devalüasyonla birlikte, banka
faizleri cumhuriyet tarihinin en
yüksek düzeyine ulaştı. Mevdu-
at faizleri yüzde 87-90 arasında
belırlendı. Hazine bonosu, repo
ve faiz gelirlenne uygulanan
vergi kaldınldı.
• Bütçede. 1994 enflasyon
hedefı yüzde 48 olarak belirİen-
di. Son gelişmelerin ardından,
bu hedefin tutturulmasına ola-
naksız gözüyle bakılıyor.
• Dö\iz fıyatlannda son
yıllann en büyük tınnanışın ya-
şandığı "kara earşamba"'nın ar-
dından Çilier. 20 ocak perşembe
günü yaptığı açıklamada. "Bir
iki günhık değişmelere kanıp,
Türk Lirası'ndan kaçıp, dövize
para vatıranlar, yanlış hesap
yapıp yanılırlar " dedi.