25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Ya\ın Yönetmeni Özgen Acar Yayın Koordınatöru: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın Danışmaru: Orhan Erinç •Yazıişlen Müdürlen: İbrahim YıMız . pinç Tayanç(Sorumlu) • Haber Merkezi Müdürü: İpek Çalışlar • Görsel Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler. Ergun Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldırım • İstihba- rai: Yalçın Çakır • Yurt Haberlerı: \lehmet Saraç 0 Makaleler: Sami Karaören • Spor Abdülkadir Yücelman • Dü/eitme: Abdullah Yazıcı Ankara Temsilcısr Mustafa Balbay • Haber Müdurü Doğan Akın Atatürk Bul- van No-125, Kat: 4. Bakanlıklar-Ânkara Tel- 4195020 (7 Hat). Telex: 42344, Fax: 4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 2 3 Tei:44l 1220 Telex: 52359, Fax: 4419117 «Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu fnonü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax: 3522570 Müessese Müdürü Erot Erkut • Koordinatör Ahmet Konılsan •Muhasebe B*11ent Yener • İdare: Hüseyin Gürer • İşletme. önder Çelik • Bılgi-lşlem Nail Inal •Bılgısa>ar Sıstem: Mürmet Çiler •Reklam Reha Işıtman \ d*ımla\ame Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Ba*ın \cYa>incılık \ Ş T C d 39 C l l 3 4 3 3 4 İ PK :46 kianbu'l Tel |0 : i : ) 5 ) 2 0 5 0 5 ( : lO :\2>>I 29 OCAK. 1994 İmsak. 5.43 Guneş: 7 1J Öğle: 12.24 İkindı. 14.59 Akşam: 17.23 Yatsr 18.46 Ujjur Mumcu paneli • İstanbul Haber Senisi - ÇHP Eminönü İlçe Örgütü'nce düzenlenen Uğur Mumcu'yu anma panelinde konuşan gazetemiz yazan Şükran Ketenci, Uğur Mumcu'nun öldürülmesine tepki gösterenlerin paylaşuklan inançlariçin savaşım vermeleri gerektiğini söyledi. Panelde konuşan CHPPMüyesiAdilÖzkol ise "Cinayetin aydınlatılacağına ilişkin şeref sözü verenler, geçen bir yılda ne yaptılar? Devlet isterse bu cinayeti çözer"dedi. Livaneli-Sözen görüşmesi • İstanbul Haber Senisi - SHP İstanbul Belediye Başkan Adayı Zülfü Livaneli ile Nurettin Sözen. ilk kez basının önünde bir araya geldi. Livaneli "Londra'yı kurtaran" insanlarla seçime hazırlandığınj söyleyerek bazı gazetelerde Park Otel'in yıkılmasına karşı olduğu yolunda yer alan haberlerin doğru olmadığını bildirdi. Livaneli'nin ziyaretinden mutluluk duyduğunu anlatan Sözen de "Kendisini bütün gücümle destekleyeceğim.' 'dedi. Karayalçın'a suç duyupusu • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - ANAP, Murat Karayalçın'm, Belediye Başkanlığı dönemine ilişkin 18 yolsuzîuk ve usulsüzlük iddiasıyla ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. içişleriveSanayi bakanlıklanna da iletilen iddialann, belgeleri bulunduğu açıklanmasına karşın, yalnızca bir kitaba dayandınlması dikkat çekti. Suç duyurusunda ASK] eski Genel Müdürü Şükrü Barutçu ve Özel Kalem Müdürü Birsen Bozoğlu'nun da adının geçtiği öğrenildi. Trenle Kapadokyatunı • KAYSERİ(AA)- DDY'yc bağb "Ray-Tur" tarafından, yanyıl tatili dolayısıyla "Kapadokya Turu" düzenlendi. Istanbul-Haydarpa'dan özel bir trenle önceki gün Kayseri Gan'na gelen 150 Jcişilik grup. otobüslerle getirildikleri Kapadokya yöresinde tarihi ve turistik yerleri gezecek. Kapadokya'daki tesislerde iki gün kalacak olan grup, Göreme, Açıkhava Müzesi, Zelve, Soğanlı Harabeleri, Avanos çanak atölyeleri, Kaymakb Yeralü Şehri ve Ihlara Vadisi'ni gezdikten sonra aynı trenle Kayseri'der İstanbul'adönecek. 1. Ulusal Tunst Sağlığı Kongresi •ANKARA (AA) - Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş, tunst sağlığıyla ilgilenirken, Türk insarunın da sağlığınj düşündüklerini, yöre halkı ve turist sağbğmın birbirine paralel işlediğini belirtti. 1. Ulusal Turist Sa|lığı Kongresi'nın açılışında konuşan Turizm Bakanı Ateş. "Turist sağlığıyla ilgilenmek Türk insarunın sağlık sorunlanna da önemli ölçüde çözüm getirecektir" dedi. Ceric: Bosna zulüm altında • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bosna-Hersek Diyanet İşleri Başkanı Prof.Mustafa Ceric, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'a bir mektup göndererek yardım istedi. Bosna'da yaşananlan bütün dünyanın seyrettiğiru, akan kanı durdurmak için hiçbır şey yapılmadığmı anlatan Ceric. "Bu nedenle, karda oynayan çocuklanmızın katüamını, ancak size şikâyet edebiliyoruz" dedi. Kcılırmak zehirleniyop • ANKARA (ANK A)- Kayseri'nin içinden geçen Karasu Çayı'nın etrafinda bulunan ve atıklannı arıtmadan çaya bırakan fabrikalar nedeniyle Kızılırmak'ta toplu balık ölümleri ortaya çıktığı bildirildi. Kayseri Hayvanlan Koruma ve Hayvancıbğı Destekleme Derneğı,İlSağbk Müdürlüğü'ne yaptıklan başvurunun degerlendirilmemesinden yakındı. ÜSTDÜZEYBİR YETKİLİNİN AÇIKLAMASI: Suikastlar, emirleçözülür £ UGUR MUMCU DOSYASI EVREN DEGER • Üst düzey bir yetkili bu suikastın ve diğer suikastlann neden aydınlatılamadığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Bu işin üstüne gidebilmek için devletin en üst düzeyinden 'bu işi çözün' direktifınin gelmesi gerekir. Böyle bir direktif gelmediği sürece bu iş çözülmez. Alt düzeyden bir kişi olayın üstüne gider de ortaya çıkanrsa sonradan bu işin altında kalır, ezilir ve kimse de onu sahiplenmez' 6 - _ - - _ - ıl 1992. Yer MİT ^k/ Müsteşarbğı. Dö- ğf nemin MİT Müs- M teşan Korgeneral - ^ - Teoman Koman gazetecilerle birlikte, "devletin şeffaflaşma politikası" çerçeve- sinde yemek yiyor. Yemek biti- yor, daha sonra sohbet başlı- yor. Koman, bir soru üzerine. terörün önümüzdeki günlerde sansasyonel eylemlere başlaya- bileceğıni, kamuoyunda bilinen isimlere yönelebileceğini belirti- yor ve eİdiyor: "Hatta aranızdan biriieri de öldurülebiür." Koman o tarihte bir kehanet- te bulunmuyordu. Görevi ve mevkii itibanyla bir değerlen- dirme yapıyordu. Yemekte bu- lunanlardan biri de Uğur Mum- cu'ydu. Mumcu ki uyuşturucu mafyasından Rabıta'ya, Kontrgerilla'dan siyasi cinayet- lere. PKK'dan terörün hangi odaklarla ışbirlığı içinde oldu- ğuna kadar geniş bir yelpazede araştırmalar yapıyordu. Terör, eğer kamuoyunda "tanınan bireylere yöneiecekse" Türkiye'de terörün yönelebile- ceği ilİc 10 isim arasında, bu ko- nulara eğilen, bu konularda araşürmalar yapan kişi ya da kişilerin akla gelmesi doğaldı. Yani Uğur Mumcu hedef ola- bilirdi!.. Devletin bunu göreme- mesi ise olanaksızdı!.. Korundu mu? Devletin istihbaraü terörün yönelebileceği hedefleri sapta- mışü. Ancak devletin diğer or- ganlan, terörün olası hedefıni, terörün belki de ilk 10 isim ara- sında sayılabilecek hedef ismini korumuyordu. Dönemin İçişleri Bakanı Is- met Sezgin ise Mumcu'nun ko- runduğu konusunda iddialıydı. Nokta dergisine bu konuda. "Onu konımayıp da kimi koru- yacağız?" diyecek kadar iddia- lıydı. Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu ise Mumcu'nun ya- kın koruma istemediğini, ancak buna rağmen, "oturduğu so- kakta, iki ayn polis noktası ih- dasedildiğini, hatta motorlu dev- riye ekiplerinin gayri muayyen saatlerde sokağı kontrol ettdği- ni" söylüyordu. Ancak ne Karlı Sokak'taki polis noktasmda bekleyen polislerin ne de hassas bölgeleri koruma ekiplerinin. değil Mumcu'nun arabasını tanımak, hangi evde otur- duğundan bile haberleri yoktu. Tüm bu söylemlere en açık yanıt ise olaydan 11 ay sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'- nden geliyordu. Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun, koru- ma konusundaki yazılı başvu- rusuna gelen, 24 Aralık ! 993 ta- rihli. Ankara Emnıyet Müdür Yardımcısı Ülkü Met imzab ya- ah yarutta. şöyle deniliyordu: "Menfur bir saldırı sonucu öl- düriiien eşiniz Uğur Mumcu'nun konııunası hususunda, şifahi >e- ya yazılı herhangi bir taiebinin bulunmadığı, ayrıca hiçbir biri- mimizce konınması ile ilgili ko- nuda, özel veya resmi güvence verilmediği anlaşılmıştır." Devlet sanki bile bile bir ölü- me göz yummuştu. 20 ocakta İstanbul'da gercekleştirilen İs- lami Hareket Örgütü operasyo- nunda yakalanan sanıklar İs- tanbul'dan Ankara'ya. içinde ne olduğunu bilmedikleri araç- lar götürdüklerinı itiraf ediyor- lardı. İstanbul Emniyet Müdü- rü Necdet Menzir, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ile birlikte yemekteyken bu gelış- meyı öğrendikten sonra yemek- ten aynüyor ve bizzat sorguya katılıyordu. MİT Müsteşan Ko- man, terörün kamuoyunda tanı- nan isimlere yöneleceğını açıkla- mışü. Ancak hedefın kim olduğu ve olası eylemın hangi kentte ola- cağı belü değıldi. Jşte bu acıkla- madan kısa bir süre sonra, Istan- bul'dan Ankara'ya, bir terör örgütü tarafından "için- de ne olduğu bilinnteyen araç- lar" gönderiliyor \e sanki 20 Ocak 1993'te Ankara'da ger- çekleştınlecek sansasyonel bir emokrasi ehidi Katledilişinin 1. y ıldönümünde, anısını v aşatmaya karariı olanlar sabaha dek Mumcu'ylaydı. eylcmin ipucu veribyordu. An- cak İstanbul Emniyetı ile An- kara Emniyeti arasında yıllar- dan bu yana de\am eden çekiş- me geleneğinin sonucu, olay- dan Ankara Emniyet Müdür- lüğü'nün haberi bile obnuyor- du. Devletin birimleri birbirin- den habersiz çabşıyor. bunu DGM Başsavcısı Nusret Demi- ral'ın Mumcu'nun toprağa ve- rildiği gün gazetecilerle söyle- şirken "Sabah gazetesinde plas- tik bombayı Ankara'ya getiren kişinin yakalandığı yolunda bir haber *ar. Doğru mu" sorusuna verdiği yanıt belgeb'yordu: "Bizim haberimiz yok on- dan." Demiral. "Böyle bir olay var- sa Uğur Mumcu suikastından önce bombayı getiren kişinin Ankara'ya bildirilmesi gerek- mez mi" sorusuna da "Ejnniyet arasında ilişki kuruluyor, irtioat yûrütülüyor" karşıbğını veri- yordu. İki emniyet arasında iliş- ki kuruluyor, Ankara'ya patla- yıcı gönderildiği biliniyor. Ve terörün basın mensuplanna yö- nelebileceği. istihbaratın en üst düzeyli görevlisi tarafından. bizzat dile getiriliyor. Ancak Mumcu korunmuyor? Devlet bu soruyu yanıtlaya- mıyor. Soruşturma ilerlemiyor. Suikastı aydınlatabilecek bir yola gidilemiyor. Aynca bugü- ne kadar hiçbir emareye de ula- şılamıyor. Yalnız Mumcu suikastı mı? Bahriye Üçok, Muammer Ak- soy, Viktor Manick, Ehud Sa- dan cinayetlerinde. yani An- kara'da işlenen 10 faili meçhul cinavette herhangi bir ilerleme kaydedilemıyor. Soruşturma- lar hep hazırbk aşamasmda ka- byor ve sonra da kilitleniyor. Mumcu suikasü bir yıbnı doldurdu. 100'eyakınihbarya- pıldı, ancak hiçbırinden sonuç alınamadı. Mumcu'nun e\inın bulunduğu sokaktaki otel ka- yıtlan "gecikmeli de olsa" (!) in- celendi, bir şey çıkmadı. (Sui- kasttan sonra otel kayıtlannı Cumhuriyet alırken otel yetkili- len, kayıtlar için emnivetten de geldiklerini. otelde kalanlann dökümünü ıstediklerinı. ancak fotokopi makinesi olmadığını öğrenmeleri üzerine "Daha son- ra almz" diyerek otelden aynl- dıklannıanlattılar. Taksi durağının Mumcu'nun evine bakan camlannın neden buzlu camla değiştirildiğı araştınldı(!), bir sonuca gidıle- medi. Mumcu'nun evinin 20 metre ötesindeki Tunus Büvü- kelçıliği'nin önünde bekleyen polis memurlannın ifadelen abndı. soruşturma açıldı, so- nuçta takipsizlik karan verildi. Peki suikastı kim ya da kimler yaptı? Arkasında hangi güç odaklan vardı? Önce suikastta yabancı bir ülkenin gizli servisinin parmağı olabileceği olasılığı üzerinde duruldu. Ankara DGM Baş- savcısı Nusret Demiral. Mum- cu'nun "Çaüşmalannın kendisi- ni hedef seçtirdiğini kabul etmek lazım" dedi. Eski MİTçi Meh- met Evmür. Mumcu ve Bahrive Üçok suikastlannı, diğer dna- yetlerden ayırdığını belirterek, "Bu cinayet ancak devlet des- tekli gruplann işi" değerlendir- mesini yaptı. (Sabah Gazetesi, 27 Ocak 1993). Aydınbk gaze- tesi yazarlanndan Doğu Perin- çek, 2000"e Doğru dergisinde Mumcu'nun ölümünden sonra kaleme aldığı, "Körfez Savaşı'- nın Son Bombası" başlıklı yazısında, suikastın ardında CIA'in olduğunu dile getirdi. Genelkurmay Başkanlığı İstih- barat eski başkanlanndan emekb' Koramiral Yılmaz Doğ- rusöz, "Ben, Türkiye'yi bölmek isteyen örgütün mensubu ol- saydrni Uğur Mumcu'yu öldü- rürdüm, Siz laiküği savunanları öldürürseniz öbür kitleyi karşı- nıza almtş olursunuz. O zaman laikler anayasal haklannı koru- mak için antilaik kitlenin üzeri- ne yöneleceklerdir ve bir çatışma çıkacaktır. Bugün bir zıtlaşma var ve bir çadşma yaratıbnak is- teniyor" yorumunu yaptı. (31 Ocak 1993, Nokta dergisi). Ve soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Ülkü Coşkun suikastı yapan örgütü ve arkasındaki gücü, "Türkiye ile Türk devlet sistemi ile menfaat ve çıkar ça- ttşması olan, Türkiye'yi kanştır- mak isteyen kunıluşlar" olarak tanımladı. Üstüne gidenin ipini çekerler Suikastla ilgili bir dizi yorum yapıldı. Herkes kendisine göre gerekçeler sıraladı. Bir dizi so- ru, başta Mumcu'nun neden korunmadığı. Apo'nun MİT'le ilişkili olup olmadığı. polislerin Karlı Sokak'ta gece yansı, far- lan açık üç aracı nasıl göreme- dikleri ya da şüphelenmedikle- ri. Karb Sokak'taki taksi du- rağının camlannın neden buzlu camla değiştirildiğı olmak üzere, yanıtsız kaldı. Sorulara yanıt bile aran- madı. Klasik açıklamalar yapıldı. Namus borcu sözleri verildi. Ama olayın ve ardı- ndaki güç odaklannın üzeri- ne belki de Mumcu'nun daha önceden işlenen cinayetlerle ilgili olarak 31 Ocak 1991'de yönelttiği "Devletin görevi, bu gjbi cinayetlerin kanrdanm bulmak değil midir? Devlet, İslami Hareket adına, uçlan- na susturucu takümtş silahlar- la cinayet işkyen çetetere karşı bu kadar çaresiz midir? Yoksa 'devlet' dediğimiz şu büyük aygıta takılan başka susturucular var da biz mi bu susturuculan bilemiyoruz!" sorusunun yanıtı bılındiği için gidilemedi. Zaten üst düzeyb bir yetkili de yanıtsız kalan sorulara verdiği şu karşıbk ile Mum- cu'yu doğruluyor, bu sui- kastın ve diğer suikastlann neden aydınlatılamadığmı açıkça ortaya koyuyordu: "Bu işin üstüne gidebilmek için devletin en üst düzeyinden bu işi çözün' direkrjfîniıı gelmesi gerekir. Böyle bir di- rektif gehnediği sürece bu iş çözülmez. Çünkü bu işin kol- lan başka noktalara gidiyor, devletkrarası meselelere gidi- yor. Alt düzeyden bir kişi olayın üstüne gider de ortaya çıkarırsa sonradan bu işin altı- nda kalır, ezilir ve kimse de onu sahiplenmez. O nedenle çözüm için kesin emir ve des- tek gerekli. Yoksa başka tüıiü çözülemez. Tek başına üstüne gidefl kişinin de ipini çeker- ler." BİTTİ Mumcu Türküsü Bir "Kuvayi Milliye" ocağıydın, Gerçek Atatürkçülerin bayrağıydın, Tüm ezilenlerin uğrağıydın, Yanıp yakıp, tüttün Mumcu! Sen 'din benim gönül dostum, "Gözlem'lerini hergün okuyordum. Seh 'le daha güzeldi yurdum, Neden yitip, gittin Mumcu! Güldal Mumcu 'nun özverisinde, Özgür ve Özge 'mizin özlemlerinde, Ceyhan Mumcu'nun özbenliğinde, ve kalplerde, türküleştin mumcu! S. Tuğcay TAYHANİ HoşgeidinLivaneü;feda obnasıvasısende Hükümet başkanlığı kadar önemsenen bir makama 'Kendimifeda ediyorum' diyerek gelmekpek uygun düşmüyor OKTAY EKÎNCİ Zülfü Livaneli, neden belediye başkanı adayı olduğunu. 24 Ocak 1994 tarihb köşe yazısında.Nâzmı'danbirşıırokuyarak açıkladı. Uğur Mumcu'nun. 24 Ocak 1980kararlannaveo kararlann 'esenliği için' devreye giren 12 Eylül döneminin yarattığı 'yagmaya ve gericiliğe' karşı savaşımında. 'bombayla susturuiduğu'günün birincı yıldönümünde. Ve hem Livaneb'yi -kendi deyişiyle- böylesi bir 'özveriye' zorlayan hem de Mumculann öldürülmesine 'ortam hazıriayan' bir karanbk sürecin, ilk 'ekonomik önlemlerinin' 14. yıldönümünde... TVl'in'AteşHattı'ndaki 'Mumcu-özal ortak sevgisini (!)' bir kenara bırakırsak, o gün sanki aynı anda Nâzım Hikmet'i de anma günüydü. Cumhuriyet gazetesinin avlusundaki toplantıya katılanlar. saatin -Mumcu'nun bir yıl önce öldürüldüğü- 13.30'agebnesini Ruhi Su'nun türkülerine eşlik ederek bekledıler. Dünya durdukça yaşayacak bir 'koca usta', yinedünyadurdukça>aşayacak bir'koca ozan'ın dızelerini. elbette böylesi günler ıçın de seslendırmışti: "Sen yanmasan, ben yanmasam..." O gece. 'Ateş Hattı' dışındaki hemen tüm LİVANELİ - Aydınlık sesi, iJerici düşünceleriylesolun adayı oldu TV programlannda da Mumcu anıbrken 'aynı saygı' gösterildi. Onun yurtseverliği. 24 Ocaklann mimarlanyla birbkte değil, onun sevdiğı türkülerle ve şiirlerle dile getirildi. Örneğin, atv'deki 'A Takımı" da yine Nâzım'ın aynı dızelerini anımsamış, Mumcu'ya armağan etmişti: "Sen yanmasan, ben yanmasam..." Ve yine o gün. Zülfü Livaneli de 'neden aday olduğunu' yazarken gün boyu Mumcu için dillerden düşmeyen ünlü dizeleri. aynı anda 'kendisi için' de okumuş. okurlanna şöyle aktarmıştı: "Eşim ve yakınlarım bu duruma üzülüyor ve 'kendini yaktın" diyoriar. Ben de onlara bir şiir okuyorum: Sen yanmasan ben yanmasam biz yanmasak... nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..." (Sabah, 24Ocak 1994). Yani, denebilir ki 24 Ocak 1994 tarihi, hem o 1980'dekiyağma kararlannın 'yargılandığı' hem Uğur Mumcu'nun birinci ölüm yıldönümünde 'sevgi ve bağlılıkla' anıldığı hem de Nâzım Hıkmet'in bir kez daha 'doyasıya anımsandığı' bir gün oldu... Bu anlamlı uyuşmaya karşın. acaba Livaneli gerçekten kendisini ateşe mi attı: 'karanlıklan aydınlığa çıkartmak için' kendisini fedamıetti?.. Kuşkusuz. belki 'süregelen yaşantısı' için, bu değerlendirmesi çok da yanlış olmayabilir. Yağmaya ve talana açıkça karşı çıkanlara; İstanbul'uartıksoyguncularateslim etmek istemeyenlere; bu güzel kenti kimlerin. nasıl. hangi ımar oyiinlanyla sömürdüklennı belgeleriyie ortaya serenlere; kısaca ulusal zenginliklenmizi '24 Ocak zenginlerinin' aç gözlü saldınlanndan kurtarmak isteyenlere... nasıl 'cepheden' ve 'hınçla' saldınldığını, kendi gazetesindeki kımi köşelerden sanınm izliyor ve 'ürperiyordur'... Ama yine de İstanbul Belediye Başkanlığı gibi neredeyse 'hükümet başkanlığı' kadar önemsenen ve talana dayah bir ekonomik düzenin kurmaylannca 'mutlaka ele geçirilmek istenen' bir makama, 'kendimi feda ediyorum' diyerek gelmek pek de uygun düşmüyor. Çünkü Livaneli. o talan kararlarının' yarattığı karanlık ve gerici düzene, 'aydınlık' sesiyle ve ilerici' düşünceleriyle karşı çıktığı için 'Livaneli" oldu ve sonunda da Sol'un adayı oldu... "Hoşgeldin Livaneli, görev sırası sende..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle