Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Ya\ın Yönetmeni Özgen Acar
Yayın Koordınatöru: Hikmet Çetinkaya • Genel
Yayın Danışmaru: Orhan Erinç •Yazıişlen
Müdürlen: İbrahim YıMız . pinç Tayanç(Sorumlu)
• Haber Merkezi Müdürü: İpek Çalışlar
• Görsel Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler. Ergun
Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldırım • İstihba-
rai: Yalçın Çakır • Yurt Haberlerı: \lehmet Saraç
0 Makaleler: Sami Karaören • Spor Abdülkadir
Yücelman • Dü/eitme: Abdullah Yazıcı
Ankara Temsilcısr Mustafa Balbay • Haber Müdurü Doğan Akın Atatürk Bul-
van No-125, Kat: 4. Bakanlıklar-Ânkara Tel- 4195020 (7 Hat). Telex: 42344, Fax:
4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya BK 1352 S 2 3 Tei:44l 1220
Telex: 52359, Fax: 4419117 «Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu fnonü Cd. 119 S.
No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax: 3522570
Müessese Müdürü Erot Erkut • Koordinatör
Ahmet Konılsan •Muhasebe B*11ent Yener
• İdare: Hüseyin Gürer • İşletme. önder Çelik
• Bılgi-lşlem Nail Inal •Bılgısa>ar Sıstem:
Mürmet Çiler •Reklam Reha Işıtman
\ d*ımla\ame Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Ba*ın \cYa>incılık \ Ş
T C d 39 C l l 3 4 3 3 4 İ PK :46 kianbu'l Tel |0 : i : ) 5 ) 2 0 5 0 5 ( : lO :\2>>I 29 OCAK. 1994 İmsak. 5.43 Guneş: 7 1J Öğle: 12.24 İkindı. 14.59 Akşam: 17.23 Yatsr 18.46
Ujjur Mumcu
paneli
• İstanbul Haber Senisi -
ÇHP Eminönü İlçe
Örgütü'nce düzenlenen Uğur
Mumcu'yu anma panelinde
konuşan gazetemiz yazan
Şükran Ketenci, Uğur
Mumcu'nun öldürülmesine
tepki gösterenlerin
paylaşuklan inançlariçin
savaşım vermeleri gerektiğini
söyledi. Panelde konuşan
CHPPMüyesiAdilÖzkol
ise "Cinayetin
aydınlatılacağına ilişkin şeref
sözü verenler, geçen bir yılda
ne yaptılar? Devlet isterse bu
cinayeti çözer"dedi.
Livaneli-Sözen
görüşmesi
• İstanbul Haber Senisi -
SHP İstanbul Belediye
Başkan Adayı Zülfü Livaneli
ile Nurettin Sözen. ilk kez
basının önünde bir araya
geldi. Livaneli "Londra'yı
kurtaran" insanlarla seçime
hazırlandığınj söyleyerek
bazı gazetelerde Park Otel'in
yıkılmasına karşı olduğu
yolunda yer alan haberlerin
doğru olmadığını bildirdi.
Livaneli'nin ziyaretinden
mutluluk duyduğunu
anlatan Sözen de "Kendisini
bütün gücümle
destekleyeceğim.' 'dedi.
Karayalçın'a
suç duyupusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) - ANAP, Murat
Karayalçın'm, Belediye
Başkanlığı dönemine ilişkin
18 yolsuzîuk ve usulsüzlük
iddiasıyla ilgili olarak suç
duyurusunda bulundu.
içişleriveSanayi
bakanlıklanna da iletilen
iddialann, belgeleri
bulunduğu açıklanmasına
karşın, yalnızca bir kitaba
dayandınlması dikkat çekti.
Suç duyurusunda ASK] eski
Genel Müdürü Şükrü
Barutçu ve Özel Kalem
Müdürü Birsen Bozoğlu'nun
da adının geçtiği öğrenildi.
Trenle
Kapadokyatunı
• KAYSERİ(AA)-
DDY'yc bağb "Ray-Tur"
tarafından, yanyıl tatili
dolayısıyla "Kapadokya
Turu" düzenlendi.
Istanbul-Haydarpa'dan özel
bir trenle önceki gün Kayseri
Gan'na gelen 150 Jcişilik
grup. otobüslerle
getirildikleri Kapadokya
yöresinde tarihi ve turistik
yerleri gezecek.
Kapadokya'daki tesislerde
iki gün kalacak olan grup,
Göreme, Açıkhava Müzesi,
Zelve, Soğanlı Harabeleri,
Avanos çanak atölyeleri,
Kaymakb Yeralü Şehri ve
Ihlara Vadisi'ni gezdikten
sonra aynı trenle Kayseri'der
İstanbul'adönecek.
1. Ulusal Tunst
Sağlığı Kongresi
•ANKARA (AA) - Turizm
Bakanı Abdülkadir Ateş,
tunst sağlığıyla ilgilenirken,
Türk insarunın da sağlığınj
düşündüklerini, yöre halkı ve
turist sağbğmın birbirine
paralel işlediğini belirtti. 1.
Ulusal Turist Sa|lığı
Kongresi'nın açılışında
konuşan Turizm Bakanı
Ateş. "Turist sağlığıyla
ilgilenmek Türk insarunın
sağlık sorunlanna da önemli
ölçüde çözüm getirecektir"
dedi.
Ceric: Bosna
zulüm altında
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bosna-Hersek
Diyanet İşleri Başkanı
Prof.Mustafa Ceric, Diyanet
İşleri Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz'a bir mektup
göndererek yardım istedi.
Bosna'da yaşananlan bütün
dünyanın seyrettiğiru, akan
kanı durdurmak için hiçbır
şey yapılmadığmı anlatan
Ceric. "Bu nedenle, karda
oynayan çocuklanmızın
katüamını, ancak size şikâyet
edebiliyoruz" dedi.
Kcılırmak
zehirleniyop
• ANKARA (ANK A)-
Kayseri'nin içinden geçen
Karasu Çayı'nın etrafinda
bulunan ve atıklannı
arıtmadan çaya bırakan
fabrikalar nedeniyle
Kızılırmak'ta toplu balık
ölümleri ortaya çıktığı
bildirildi. Kayseri
Hayvanlan Koruma ve
Hayvancıbğı Destekleme
Derneğı,İlSağbk
Müdürlüğü'ne yaptıklan
başvurunun
degerlendirilmemesinden
yakındı.
ÜSTDÜZEYBİR
YETKİLİNİN AÇIKLAMASI:
Suikastlar, emirleçözülür
£
UGUR
MUMCU
DOSYASI
EVREN DEGER
• Üst düzey bir yetkili bu suikastın ve diğer suikastlann neden aydınlatılamadığı sorusunu şöyle
yanıtlıyor: "Bu işin üstüne gidebilmek için devletin en üst düzeyinden 'bu işi çözün' direktifınin
gelmesi gerekir. Böyle bir direktif gelmediği sürece bu iş çözülmez. Alt düzeyden bir kişi olayın
üstüne gider de ortaya çıkanrsa sonradan bu işin altında kalır, ezilir ve kimse de onu sahiplenmez'
6
- _ - - _ - ıl 1992. Yer MİT
^k/ Müsteşarbğı. Dö-
ğf nemin MİT Müs-
M teşan Korgeneral
- ^ - Teoman Koman
gazetecilerle birlikte, "devletin
şeffaflaşma politikası" çerçeve-
sinde yemek yiyor. Yemek biti-
yor, daha sonra sohbet başlı-
yor. Koman, bir soru üzerine.
terörün önümüzdeki günlerde
sansasyonel eylemlere başlaya-
bileceğıni, kamuoyunda bilinen
isimlere yönelebileceğini belirti-
yor ve eİdiyor:
"Hatta aranızdan biriieri de
öldurülebiür."
Koman o tarihte bir kehanet-
te bulunmuyordu. Görevi ve
mevkii itibanyla bir değerlen-
dirme yapıyordu. Yemekte bu-
lunanlardan biri de Uğur Mum-
cu'ydu. Mumcu ki uyuşturucu
mafyasından Rabıta'ya,
Kontrgerilla'dan siyasi cinayet-
lere. PKK'dan terörün hangi
odaklarla ışbirlığı içinde oldu-
ğuna kadar geniş bir yelpazede
araştırmalar yapıyordu.
Terör, eğer kamuoyunda
"tanınan bireylere yöneiecekse"
Türkiye'de terörün yönelebile-
ceği ilİc 10 isim arasında, bu ko-
nulara eğilen, bu konularda
araşürmalar yapan kişi ya da
kişilerin akla gelmesi doğaldı.
Yani Uğur Mumcu hedef ola-
bilirdi!.. Devletin bunu göreme-
mesi ise olanaksızdı!..
Korundu mu?
Devletin istihbaraü terörün
yönelebileceği hedefleri sapta-
mışü. Ancak devletin diğer or-
ganlan, terörün olası hedefıni,
terörün belki de ilk 10 isim ara-
sında sayılabilecek hedef ismini
korumuyordu.
Dönemin İçişleri Bakanı Is-
met Sezgin ise Mumcu'nun ko-
runduğu konusunda iddialıydı.
Nokta dergisine bu konuda.
"Onu konımayıp da kimi koru-
yacağız?" diyecek kadar iddia-
lıydı. Ankara Valisi Erdoğan
Şahinoğlu ise Mumcu'nun ya-
kın koruma istemediğini, ancak
buna rağmen, "oturduğu so-
kakta, iki ayn polis noktası ih-
dasedildiğini, hatta motorlu dev-
riye ekiplerinin gayri muayyen
saatlerde sokağı kontrol ettdği-
ni" söylüyordu. Ancak ne Karlı
Sokak'taki polis noktasmda
bekleyen polislerin ne de hassas
bölgeleri koruma ekiplerinin.
değil Mumcu'nun arabasını
tanımak, hangi evde otur-
duğundan bile haberleri yoktu.
Tüm bu söylemlere en açık
yanıt ise olaydan 11 ay sonra
Emniyet Genel Müdürlüğü'-
nden geliyordu. Mumcu'nun
eşi Güldal Mumcu'nun, koru-
ma konusundaki yazılı başvu-
rusuna gelen, 24 Aralık ! 993 ta-
rihli. Ankara Emnıyet Müdür
Yardımcısı Ülkü Met imzab ya-
ah yarutta. şöyle deniliyordu:
"Menfur bir saldırı sonucu öl-
düriiien eşiniz Uğur Mumcu'nun
konııunası hususunda, şifahi >e-
ya yazılı herhangi bir taiebinin
bulunmadığı, ayrıca hiçbir biri-
mimizce konınması ile ilgili ko-
nuda, özel veya resmi güvence
verilmediği anlaşılmıştır."
Devlet sanki bile bile bir ölü-
me göz yummuştu. 20 ocakta
İstanbul'da gercekleştirilen İs-
lami Hareket Örgütü operasyo-
nunda yakalanan sanıklar İs-
tanbul'dan Ankara'ya. içinde
ne olduğunu bilmedikleri araç-
lar götürdüklerinı itiraf ediyor-
lardı. İstanbul Emniyet Müdü-
rü Necdet Menzir, dönemin
Başbakanı Süleyman Demirel
ile birlikte yemekteyken bu gelış-
meyı öğrendikten sonra yemek-
ten aynüyor ve bizzat sorguya
katılıyordu. MİT Müsteşan Ko-
man, terörün kamuoyunda tanı-
nan isimlere yöneleceğını açıkla-
mışü. Ancak hedefın kim olduğu
ve olası eylemın hangi kentte ola-
cağı belü değıldi. Jşte bu acıkla-
madan kısa bir süre sonra, Istan-
bul'dan Ankara'ya, bir terör
örgütü tarafından "için-
de ne olduğu bilinnteyen araç-
lar" gönderiliyor \e sanki 20
Ocak 1993'te Ankara'da ger-
çekleştınlecek sansasyonel bir
emokrasi
ehidi
Katledilişinin 1. y ıldönümünde, anısını v aşatmaya karariı olanlar sabaha dek Mumcu'ylaydı.
eylcmin ipucu veribyordu. An-
cak İstanbul Emniyetı ile An-
kara Emniyeti arasında yıllar-
dan bu yana de\am eden çekiş-
me geleneğinin sonucu, olay-
dan Ankara Emniyet Müdür-
lüğü'nün haberi bile obnuyor-
du. Devletin birimleri birbirin-
den habersiz çabşıyor. bunu
DGM Başsavcısı Nusret Demi-
ral'ın Mumcu'nun toprağa ve-
rildiği gün gazetecilerle söyle-
şirken "Sabah gazetesinde plas-
tik bombayı Ankara'ya getiren
kişinin yakalandığı yolunda bir
haber *ar. Doğru mu" sorusuna
verdiği yanıt belgeb'yordu:
"Bizim haberimiz yok on-
dan."
Demiral. "Böyle bir olay var-
sa Uğur Mumcu suikastından
önce bombayı getiren kişinin
Ankara'ya bildirilmesi gerek-
mez mi" sorusuna da "Ejnniyet
arasında ilişki kuruluyor, irtioat
yûrütülüyor" karşıbğını veri-
yordu. İki emniyet arasında iliş-
ki kuruluyor, Ankara'ya patla-
yıcı gönderildiği biliniyor. Ve
terörün basın mensuplanna yö-
nelebileceği. istihbaratın en üst
düzeyli görevlisi tarafından.
bizzat dile getiriliyor. Ancak
Mumcu korunmuyor?
Devlet bu soruyu yanıtlaya-
mıyor. Soruşturma ilerlemiyor.
Suikastı aydınlatabilecek bir
yola gidilemiyor. Aynca bugü-
ne kadar hiçbir emareye de ula-
şılamıyor.
Yalnız Mumcu suikastı mı?
Bahriye Üçok, Muammer Ak-
soy, Viktor Manick, Ehud Sa-
dan cinayetlerinde. yani An-
kara'da işlenen 10 faili meçhul
cinavette herhangi bir ilerleme
kaydedilemıyor. Soruşturma-
lar hep hazırbk aşamasmda ka-
byor ve sonra da kilitleniyor.
Mumcu suikasü bir yıbnı
doldurdu. 100'eyakınihbarya-
pıldı, ancak hiçbırinden sonuç
alınamadı. Mumcu'nun e\inın
bulunduğu sokaktaki otel ka-
yıtlan "gecikmeli de olsa" (!) in-
celendi, bir şey çıkmadı. (Sui-
kasttan sonra otel kayıtlannı
Cumhuriyet alırken otel yetkili-
len, kayıtlar için emnivetten de
geldiklerini. otelde kalanlann
dökümünü ıstediklerinı. ancak
fotokopi makinesi olmadığını
öğrenmeleri üzerine "Daha son-
ra almz" diyerek otelden aynl-
dıklannıanlattılar.
Taksi durağının Mumcu'nun
evine bakan camlannın neden
buzlu camla değiştirildiğı
araştınldı(!), bir sonuca gidıle-
medi. Mumcu'nun evinin 20
metre ötesindeki Tunus Büvü-
kelçıliği'nin önünde bekleyen
polis memurlannın ifadelen
abndı. soruşturma açıldı, so-
nuçta takipsizlik karan verildi.
Peki suikastı kim ya da kimler
yaptı? Arkasında hangi güç
odaklan vardı?
Önce suikastta yabancı bir
ülkenin gizli servisinin parmağı
olabileceği olasılığı üzerinde
duruldu. Ankara DGM Baş-
savcısı Nusret Demiral. Mum-
cu'nun "Çaüşmalannın kendisi-
ni hedef seçtirdiğini kabul etmek
lazım" dedi. Eski MİTçi Meh-
met Evmür. Mumcu ve Bahrive
Üçok suikastlannı, diğer dna-
yetlerden ayırdığını belirterek,
"Bu cinayet ancak devlet des-
tekli gruplann işi" değerlendir-
mesini yaptı. (Sabah Gazetesi,
27 Ocak 1993). Aydınbk gaze-
tesi yazarlanndan Doğu Perin-
çek, 2000"e Doğru dergisinde
Mumcu'nun ölümünden sonra
kaleme aldığı, "Körfez Savaşı'-
nın Son Bombası" başlıklı
yazısında, suikastın ardında
CIA'in olduğunu dile getirdi.
Genelkurmay Başkanlığı İstih-
barat eski başkanlanndan
emekb' Koramiral Yılmaz Doğ-
rusöz, "Ben, Türkiye'yi bölmek
isteyen örgütün mensubu ol-
saydrni Uğur Mumcu'yu öldü-
rürdüm, Siz laiküği savunanları
öldürürseniz öbür kitleyi karşı-
nıza almtş olursunuz. O zaman
laikler anayasal haklannı koru-
mak için antilaik kitlenin üzeri-
ne yöneleceklerdir ve bir çatışma
çıkacaktır. Bugün bir zıtlaşma
var ve bir çadşma yaratıbnak is-
teniyor" yorumunu yaptı. (31
Ocak 1993, Nokta dergisi). Ve
soruşturmayı yürüten DGM
Savcısı Ülkü Coşkun suikastı
yapan örgütü ve arkasındaki
gücü, "Türkiye ile Türk devlet
sistemi ile menfaat ve çıkar ça-
ttşması olan, Türkiye'yi kanştır-
mak isteyen kunıluşlar" olarak
tanımladı.
Üstüne gidenin ipini
çekerler
Suikastla ilgili bir dizi yorum
yapıldı. Herkes kendisine göre
gerekçeler sıraladı. Bir dizi so-
ru, başta Mumcu'nun neden
korunmadığı. Apo'nun MİT'le
ilişkili olup olmadığı. polislerin
Karlı Sokak'ta gece yansı, far-
lan açık üç aracı nasıl göreme-
dikleri ya da şüphelenmedikle-
ri. Karb Sokak'taki taksi du-
rağının camlannın neden buzlu
camla değiştirildiğı olmak
üzere, yanıtsız kaldı.
Sorulara yanıt bile aran-
madı. Klasik açıklamalar
yapıldı. Namus borcu sözleri
verildi. Ama olayın ve ardı-
ndaki güç odaklannın üzeri-
ne belki de Mumcu'nun daha
önceden işlenen cinayetlerle
ilgili olarak 31 Ocak 1991'de
yönelttiği "Devletin görevi, bu
gjbi cinayetlerin kanrdanm
bulmak değil midir? Devlet,
İslami Hareket adına, uçlan-
na susturucu takümtş silahlar-
la cinayet işkyen çetetere
karşı bu kadar çaresiz midir?
Yoksa 'devlet' dediğimiz şu
büyük aygıta takılan başka
susturucular var da biz mi bu
susturuculan bilemiyoruz!"
sorusunun yanıtı bılındiği için
gidilemedi.
Zaten üst düzeyb bir yetkili
de yanıtsız kalan sorulara
verdiği şu karşıbk ile Mum-
cu'yu doğruluyor, bu sui-
kastın ve diğer suikastlann
neden aydınlatılamadığmı
açıkça ortaya koyuyordu:
"Bu işin üstüne gidebilmek
için devletin en üst düzeyinden
bu işi çözün' direkrjfîniıı
gelmesi gerekir. Böyle bir di-
rektif gehnediği sürece bu iş
çözülmez. Çünkü bu işin kol-
lan başka noktalara gidiyor,
devletkrarası meselelere gidi-
yor. Alt düzeyden bir kişi
olayın üstüne gider de ortaya
çıkarırsa sonradan bu işin altı-
nda kalır, ezilir ve kimse de
onu sahiplenmez. O nedenle
çözüm için kesin emir ve des-
tek gerekli. Yoksa başka tüıiü
çözülemez. Tek başına üstüne
gidefl kişinin de ipini çeker-
ler."
BİTTİ
Mumcu Türküsü
Bir "Kuvayi Milliye" ocağıydın,
Gerçek Atatürkçülerin bayrağıydın,
Tüm ezilenlerin uğrağıydın,
Yanıp yakıp, tüttün Mumcu!
Sen 'din benim gönül dostum,
"Gözlem'lerini hergün okuyordum.
Seh 'le daha güzeldi yurdum,
Neden yitip, gittin Mumcu!
Güldal Mumcu 'nun özverisinde,
Özgür ve Özge 'mizin özlemlerinde,
Ceyhan Mumcu'nun özbenliğinde,
ve kalplerde, türküleştin mumcu!
S. Tuğcay TAYHANİ
HoşgeidinLivaneü;feda obnasıvasısende
Hükümet başkanlığı kadar önemsenen bir makama 'Kendimifeda ediyorum' diyerek gelmekpek uygun düşmüyor
OKTAY EKÎNCİ
Zülfü Livaneli, neden belediye başkanı
adayı olduğunu. 24 Ocak 1994 tarihb köşe
yazısında.Nâzmı'danbirşıırokuyarak
açıkladı.
Uğur Mumcu'nun. 24 Ocak
1980kararlannaveo
kararlann 'esenliği için'
devreye giren 12 Eylül
döneminin yarattığı
'yagmaya ve gericiliğe' karşı
savaşımında. 'bombayla
susturuiduğu'günün birincı
yıldönümünde.
Ve hem Livaneb'yi -kendi
deyişiyle- böylesi bir
'özveriye' zorlayan hem de
Mumculann öldürülmesine
'ortam hazıriayan' bir
karanbk sürecin, ilk
'ekonomik önlemlerinin' 14.
yıldönümünde...
TVl'in'AteşHattı'ndaki
'Mumcu-özal ortak
sevgisini (!)' bir kenara
bırakırsak, o gün sanki aynı
anda Nâzım Hikmet'i de
anma günüydü.
Cumhuriyet gazetesinin
avlusundaki toplantıya katılanlar. saatin
-Mumcu'nun bir yıl önce
öldürüldüğü- 13.30'agebnesini Ruhi
Su'nun türkülerine eşlik ederek bekledıler.
Dünya durdukça yaşayacak bir 'koca usta',
yinedünyadurdukça>aşayacak bir'koca
ozan'ın dızelerini. elbette böylesi günler ıçın
de seslendırmışti:
"Sen yanmasan, ben yanmasam..."
O gece. 'Ateş Hattı' dışındaki hemen tüm
LİVANELİ - Aydınlık sesi, iJerici düşünceleriylesolun adayı oldu
TV programlannda da Mumcu anıbrken
'aynı saygı' gösterildi. Onun yurtseverliği.
24 Ocaklann mimarlanyla birbkte değil,
onun sevdiğı türkülerle ve şiirlerle dile
getirildi. Örneğin, atv'deki 'A Takımı" da
yine Nâzım'ın aynı dızelerini anımsamış,
Mumcu'ya armağan etmişti:
"Sen yanmasan, ben yanmasam..."
Ve yine o gün. Zülfü Livaneli de 'neden aday
olduğunu' yazarken gün boyu Mumcu için
dillerden düşmeyen ünlü dizeleri. aynı
anda 'kendisi için' de okumuş.
okurlanna şöyle aktarmıştı:
"Eşim ve yakınlarım bu duruma
üzülüyor ve 'kendini yaktın" diyoriar.
Ben de onlara bir şiir okuyorum: Sen
yanmasan ben yanmasam biz
yanmasak... nasıl çıkar karanlıklar
aydınlığa..." (Sabah, 24Ocak 1994).
Yani, denebilir ki 24
Ocak 1994 tarihi, hem o
1980'dekiyağma
kararlannın
'yargılandığı' hem Uğur
Mumcu'nun birinci
ölüm yıldönümünde
'sevgi ve bağlılıkla'
anıldığı hem de Nâzım
Hıkmet'in bir kez daha
'doyasıya anımsandığı'
bir gün oldu...
Bu anlamlı uyuşmaya
karşın. acaba Livaneli
gerçekten kendisini
ateşe mi attı:
'karanlıklan aydınlığa
çıkartmak için' kendisini
fedamıetti?..
Kuşkusuz. belki 'süregelen
yaşantısı' için, bu
değerlendirmesi çok da yanlış olmayabilir.
Yağmaya ve talana açıkça karşı çıkanlara;
İstanbul'uartıksoyguncularateslim etmek
istemeyenlere; bu güzel kenti kimlerin.
nasıl. hangi ımar oyiinlanyla
sömürdüklennı belgeleriyie ortaya
serenlere; kısaca ulusal zenginliklenmizi '24
Ocak zenginlerinin' aç gözlü saldınlanndan
kurtarmak isteyenlere... nasıl 'cepheden' ve
'hınçla' saldınldığını, kendi gazetesindeki
kımi köşelerden sanınm izliyor ve
'ürperiyordur'...
Ama yine de İstanbul Belediye Başkanlığı
gibi neredeyse 'hükümet başkanlığı' kadar
önemsenen ve talana dayah bir ekonomik
düzenin kurmaylannca 'mutlaka ele
geçirilmek istenen' bir makama, 'kendimi
feda ediyorum' diyerek gelmek pek de
uygun düşmüyor.
Çünkü Livaneli. o talan kararlarının'
yarattığı karanlık ve gerici düzene,
'aydınlık' sesiyle ve ilerici'
düşünceleriyle karşı çıktığı için
'Livaneli" oldu ve sonunda da
Sol'un adayı oldu...
"Hoşgeldin Livaneli, görev sırası sende..."