23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EYLÜL1993 PERŞEMBE CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Yann akşam ülkemizde ilk kez gösterilecek olan Yılmaz Güney'in başyapıtı" Yol" üzerine: Otnürbiter"Yol" bıtmez...SUNGU ÇAPAN Malum cuntanın. terörden yılmış, sankı üzerlenne ölü top- rağj serpilmış, evlenne kapanmış herkesi dirsek teması hızaya sok- tuğu, sus pus kestiği, avdınından cahiline kadar kımsenin gıkını çı- karmadan her şeyi sıneye çektığı, bıraz da evlere kapatılma sonu- cunda patlama >apan videonun çok revaçta olduğu 1980'lerin başına tekabül eden o karanlık ve kayıp yıllardaydı. O dönemın sarp ve dikenli yol- lannda, akınüya karşı, güç bela mesafe kaydetmeye uğraşırken gecenin birinde. bır dost mecli- sinde görmüştüm "Yol"u ilk kez. Gizli saklı, soluklanmızı tuta tuta. neredeyse huşu ıçınde. salya sümük seyretmiştik bu "yssaklı" başyapıtı. yurtdışından sağ- lanmış kötü kalıteli bır kasetten. Yer >er boşanan duygu sellen ve göz çukurunda kendılığınden bı- nken yaşlarla seyredilen. bır şey- lerin gıderek yumnık gıbi gırtla- ğa oturduğu, dırekt yoîdan seyir- ciyi ele geçiriveren bir insanallık bombardımanıydı "Yd". Imralı Yan Açık Cezaevi'nden bayram ızni gerekçesiyle bir süre- liğıne salınan beş mahkumun öy- küleri aracılığıyla 15 yıl kadar ön- cesinın Türkıyesi'nden unutul- maz kesitler sunan. yüreğe hitap eden bir Yılmaz Gtinev sineması başyapıüydı. Tütn dünvada gös- terilip yoğun ilgı toplamasına ve Türk sineması tarihınin kuşku- Çukurova bereketinden yetişerek evrensele açılan sinemamızın en tanınmtş ustasının, bir zamanlar videodan gizli gizli seyredilensuz Batı'da en çok ses eetiren fil- VU K U r u "a DereKeıınuen yeuşercK evrenseıe ayııaıı MiKüiıamızııı eıı laııuunış IMUMIIUI, uır ınnvtuuaı tıueuuaıı gı«ı giiiı »eyrcuın mi olmasına karşm yıllardır ya- s o a başyapıtı "Yol", Yılmaz Giiney mitosunun boş yere doğmadığını örnekleyecek yann akşam Abdi İpekçi Spor Salonu'nda. saklamalarla kendı sevircisinden kaçınlıp gözlerden uzak tutulmuş cinsel açlığını genel kadınlarla gıdermek "Yol", nihayet sansürü delerek ülkemiz- zorunda kalan Mevlui. ızin belgesinı de göstenlıyor, 1 ekımde, Abdı İpekçi kaybettiği icın kansını göremeden tekrar Spor Salonu'nda, nice yazlardan sonra. tutuklanan Yusuf ve yavuklusunu gor- Namusuna leke düşüren kansını ceza- mek üzere gittığı kövünde jandarma landıımak için köyüne yollanan Seyit kurşunlanna kurban gıtmiş ağabeyinın Alı. geçmiştekı bir soygunda kansıyla cesediyle karşılaşan Örner'in öykülerinı kardeşini yaralı bırakıp kaçtığından ötu- aktaran u YoJ", yakın tarihimizın Ege"- rü kayınvalidesıyle kayınpederinin nef- den "ora"lara kadar uzanan cografyası- retinı kazanmış Mehmet Salih. nı- ndan seçilmış birtakım çağdaş ınsan şanlısıyla bir türlü beraber olamayarak manzaralannı etkıleyıcı görüntülere dö- ken unutulmaz bırepıktır. Yılmaz Günev'in yaap monlajını yaptığj. Şerif Goren'in yönettıği. izne çıkan rnahkumlan oynayan Tank Akan. Halil Ergiin. Necmettin Çobanoğlu. Hik- met ÇeÜk gibı aktorlenn kendılenni aştığj. 1982 Cannes Fılm Festivali'nin Altın Palmiyesi'ni Costa Gavras'ın"Mis- sing-Kayıp" fılmıvle ortaklaşa kazanmış "Yol", İ990'larda hala aşılamadığı göz- lenen Yılmaz Güne> sinemasının cn usta ışı, duyarlı ve özgün ömeklennden bıri kuşkusuz. "Küniisfan" yazılı bır sahneden ötürü yıllarca sansurden >akasını kurtara- mayarak unutturulmak istenen. oysa Avrupa'da ve özellıkle ABD'de. SOyıllık sinemamızın en çok seyırci \e hasılat toplayan filmı, şimdı "YoP'a emeğj ge- çenler. Costa Gavras ve Fatoş Güne>'ın katılımıyla, I ekımde Abdı İpekçi Spor Salonu'ndakı Türkıye galasıyla kendi seyirosinın huzuruna çıkıyor ni- hayet. Uluslararası film sözlüklerine giren bincık fılmimiz olma özelli- ğındeki, bütün zamanlann en iyi Türk fılmleri anketlerinin önde gelen, değışmez yapıtlanndan "Yol"un geniş sevirci yığınlanna sunulması. herhalde geçen 9 ey- lülde hayli sessiz sedasız biçimde 9. ölüm yıldönümü geçiştirilen Yılmaz Güney'i de memnun ederdi Sanat, edebiyat ve "aktüalite"- yı takip etmeye kafayı takmış ha- ber dergılerince bu yıl her neden- se neredeyse görmezden gelinen, 198O'lı yıllarda el konulmuş çoğu filmirun de bugün izine rastlan- mayan Yılmaz Güney, Yol'un. el altından gizli saklı vıdeoka- ^etleri yenne, salonda beyazper- dede göğsünü gere gere göstenl- mesini ve "Yol"un kendı seyircisi tarafından da keşfedılmesinı yeğ- lerdı kuşkusuz. İkı >ıl kadar önce özellıkle genç sinemasever kuşaklara Yılmaz Guney sinemasını ta- nıtmak amacıyla güç bela gös- terilen. ancak ne var kı hak etıiği ilgıyi pek göremeyen "Umut" fil- minın yol açtığı hayal kmklığını bır daha yaşamamak ısteyenlenn doluşacağı ve huşu içinde. 1981 yapımı "YoTu sevredeceğı bu gala beylik deyişle "kaçmaz". "YoTu nihayet 1993'ün sonlan- nda. I ekim cuma günü saat 19. 30'da Abdi fpekçi Salonu"nun perdesinde ızlemek kısmetmiş yeni kuşaklara! "YoTun gösterimi. 1981'den bu yana son 12 yılda bazı tabu- lann artık yıkıldığına pek delalet etmese de yedinci sanata gönül verenler ve Yılmaz Güney sinemasının tadına varmak isteyenler için bulunmaz bir fır- sat. Çukurova bereketinden yetişerek ev- rensele açılan sinemamızın en tanınmış ustası. bir zamanlar videodan gizli gizli seyredilen bu son büyük başyapıtıyla Yılmaz Güney mitosunun boş yere doğ- madığını örnekleyecek cuma akşamı Evet. havat kısa, sanat uzun: ömür bıter. ama "Yol" bıtmez! Yönetmenliğini ŞerifGören'in üstlendiği 'YoP fılminin 'anasının' Yılmaz Güney olduğunu vurgulayan Fatoş Güney: Yılmazçekseydi,çok dahafarkholurdu AZMİ KARAVELt "Rüzgarlar, kuşiar, >e çiçekler gibi üzüntünün çeşitli gölgeleri. çeşitli yüzleri vardır. Bu filmde bazı yakın arkadaşlanm >asıtası ile üzüntüyü, aşkı ve pişmanlığı, bazı zamanlarda belii kişiler bunları anlaşılmaz >eya olağanüstü bulsalar dahi izaha çalıştım. Durum şudur ki, insanlar yaşama- ya devam ettikçe ü/üntü, aşk ve pismanJık da çe- şitli formları ile >aşamaya devam edecektir. Çün- kü insan. farkında olsa veya olmasa da aşk ve üzüntüyü beraber yaşayan yegane varlıktır." Türk sinemasının ustası Yıbiıaz Güne> "Yol" filmi için bunlan söylüyor. Cannes Film Festı- vali'nde Altın Palmiye'yi Costa Gavras'ın "Kayıp"ı ile paylaştıktan tam 11 yıl sonra "Yol" yann akşam Abdi İpekçi Salonu'nda ilk kez Türk seyircisiyle buluşuyor. Yılmaz Güney'in yanaçık cezaevindeyken senaryosunu yazdığı fılmin yönetmenliğini önce Erden Kıral daha sonra Şerif Gören üstlenmişti. O gün bugündür "Yol"un kimın fılmı olduğu tartışması sürüyor. "Filmin anası Yılmaz Güney'dir. Ancak yanlış anlaşılmasın Şerif Gören'le birbirlerini tamamla- yan roller üstlenmişlerdi" dıyor Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney. Konuyla ilgjli sorulanmızı yanıtsız bırakan yönetmen Şerif Gören ise 11 ni- san I993"te Cumhur Canbazoğlu'nun sorusuna şu \anıtı veriyor: "Ydmaz'ın filmi yönettiği gibi bir iddia gülünç. O benira 25. filmim." Tüm bu tartışmalar bir yana "Türkiyeli" sa- natçı Yılmaz Güney"ın "Yol"u yann İstanbul- lulann karşısına çıkıyor. 104 filmi yok edilen Yılmaz Güney'in bugün 10 filmi kullanılabilir durumda. Fatoş Güney bu filmlerden 6 tanesı- nın tamiri için 1 5 milyarlirayaihtiyaç olduğunu söylüyor. Yılmaz Güney'in her çeşit yapıtlannı. onun yaşamı. sanatlanyla ilgili belge ve yapı- tlannı toplamak ve korumak amacıyla kurulan Yılmaz Güney Vakfı'nın öncelikle bu filmleri ta- mir etmek amacında olduğunu söyleyen Fatoş Güney'le Yılmaz Güney ve "Yol" üzerine bir söyleşi yaptık. - Yılmaz Güney 'in 'Yol' filmini nasıl gercekleş- tirdiğini anlatır mısınız? '"Yol" Yılmaz'ın senaryosunu yanaçık cezae- vinde kaldığı yıllarda yazdığı bir film. Filmin kahramanı Seyit Alı (Tank Akan)gerçek bir kişı. Yan açık cezaevinden izinli olarak çıkan 5 mah- kumun toplumsal ve ailevi sorunlannı anlatan bir fılm"Yol". Yılmaz, asistanı Şerif Gören'e uzun uzun kafasındakileri. gördüklerinı aktar- maya çalıştı. Ortaya başanlı bır çahşma çıkü. Bence Yılmaz çekseydi. çok daha farkh olurdu. Senaryoya ve kafasındakilere uygun olmadığı gerekçesiyle fılmdeki mahkum sayısıru 5'e ındır- mışü. - Yılmaz Güney genelde senaryoyla çalışmayı pek sevmezdi. Bu durum Yol'un çekimlerine nasıl yansıdı? Evet. Yılmaz Güney senaryosuz yazardı. Ha- yatın gerçeğini yakalamak isterdi. Dolayısıyla filmi kağıt üzerinde bitinnek istemezdi. Çekim alanı canlı bir organızmaydı onun içın. Fılm aianındayeni fikirler gehşır. herşeydeğişebilirdi. Ancak senaryolan detaylı yazmaya başlaması hapısane sürecinde başladı. "Yol" içın de en ince detayına kadar yazılmış bir senaryo bırakmıştı - Oyunculann seçimi nasü gerçekleşririldi? Oyunculann seçıminı Şerif Gören'le bırlıkte yaptılar. O zamanlar Yılmaz yan açık cezaevin- de bulunuyordu ve karşı karşıya görüş ım- kanının bulunabildıği birortam vardı. - Filmin bütçesi nasıl karşılandı? Bütçenm ne kadara çıktığını tam olarak hatı- rlamıyorum ancak çok zor şanlar altında ger- çekleştirildiğini söyleyebilirim. Hapisanedeki arkadaşlan dahil olmak üzere dışardaki bırçok dostu maddı katdıka bulundu. Dıyebilirim ki "Yol", "Süru", "Düşman" yoktan varedılrruşler- di. Yılmaz Güney'in en büyük özelliklennden biri de buydu zaten. Yaratıalığına bağlı olarak kaynaklan >aratmasını çok iyi bilirdi. Bir başka sinemaa bu filmı hapisanede yapamazdı. Bu onun mücadelecı yanının bir parçası. -'Yol'un Cannes Film Festhali'nde aynı yıl Costa Gavras'ın filmi "Kayıp" ile birlikte "4ltın Palmiye'yi paylaşması üzerine bazı cevreler seci- me siyasal tercihlerin kanştığı iddiasında bulun- muşlardı. Jüri üyelerinden Jean Jacques Annaud da bu iddialan kesin bir dille yalanlamıştı. Bu ko- nuda siz neler diveceksiniz? DünjanınenönemlıfestıvallenndenCannes'- da ödülün haksızca, sıyasi kişiliğinden ötürü ve- rildiği iddıa edildi. Ancak uluslararası bir başka jünnın verdığı ıkina bir ödül de var. İnsanlar filmden çok etkilenmışlerdı. Tûm dünya basını fılmden sonra düzenlenen toplantıya katılmıştı. En çok sorulan soru. "Hangi sinema okulundan- sınız' ıdı. Yılmaz. hıçbir okulu bıtirmediğını söy- ledığnde şaşksnlıklan bırkat daha artıyordu. - Odülü bekliyor muydunuz? Gösterilen bu yoğun ilgjden sonra odülü bek- lemeye başlamıştık. O yüzden bızım için sürpri/ olmadı. - Filmi önce Erden Kıral çekmeye başladı. Daha sonra Yıunaz Güne> filmi neden Şerif Gö- ren'e verdi? Erden Kıral çok iyi bir yönetmendi. Ancak Yılmaz'ın bu filmle yakalamaya çalıştığı duygu ve düşünceleri kavrayamadı. Yılmaz Güney fil- min ilk fotoğraflannı cezaevinde gördüğünde Kıral'ın filmi >anlış ka\radığını \e kafasındaki- leri değışik aktardığını düşündü. Doğal olarak durdurdu. Burada Erden'in bır.hdtası yoktu -'Yol'un kimin filmi olduğu da uzun bir tartı- şma konusu. Filmi Şerif Gören çekmesine rağmen 'Bir Yılmaz Güney filmi' vazısı afişte yer almtştı. Sizce "Yol" kimiıi filmi? ' Kahramanlan yaratan. psıkolojilerini kuran filmin bir yaratıcısı vardır. Yılmaz Güney. tüm bunlan kafasında toplumcu bir sanatçının so- rumluluğu açısından değerlendirerek "Yol"u yarattı. Evet bu bir Yılmaz Güney filmi. Yılmaz Güney olmasaydı "Sürü", "Umut", "Düşman" olabılir miydi? Filmde esas ürün Yılmaz Gü- ney'e aıt ancak yanlış anlaşılmasın hayata geçi-, rilmesi yönetmene aittir. Filmin anası Yılmaz Güney'dir Bunda kınlacak bir şey yok. Bu an- lamda bir Güney-Gören filmidir. Film Gören olmazsa hayata geçirilemezdi. Her ikisi de bir- birlerini tamamlayıcı rol oynamışlardır. - "YoP'un galası için >aptığınız basın toplantısı Yılmaz Güney Kürt mü Türk mü? tartışmalarına sahne olmuştu. Bu konuda neler diveceksiniz? Yılmaz Günev Kürt kökenlı bir sanatçıydı. Annesı Kürt, babası Zazaydı. Ancak o hiçbır zaman Kürt milliyetçısı olmadı. Ne Türk, ne de Kürt devimını kullanırdı. Kendisini hep Tür- kiyeli sanatçı olarak tanımlardı. Türkiye'nin bir- çok kültüru banndıran bir yapısı olduğunu söy- ler ve tüm bunlann etkilerini taşıdığma ınanırdı. İki halkı içın de endişeleri vardı. Kürt asimilas- yonuna karşıydı. Türkıye'deki tüm halklann de- mokratik hak ve özgürlüklere kavuşmasını sa- vunurdu. "Yol" filminin 12 yıl aradan sonra yann galası yapılacak. Yol'un gösterime girmesinin macera- sını anlatabilir misiniz? Öncelikle şunu söylemek ıstiyorum. Sansür kalktı dıyorlar. Şimdı denetleme kurulu koydu- lar. Filmlenn bu kuruldan geçmesi gerekıyor. Bir de her ilde valilerin filmlen yayınlamama haklan var. Denetleme Kurulu'na bugüne ka- dar "Yol", "Arkadaş", "Ağıt" ve "Umut" girdl. Pek yakında da Türkıye hapishanelennde yaşa- nan ınsanhk dışı olaylan anlatan "Duvar" ku- rulagirecek. - Şu anda Yılmaz Güney'in sağlam kaç filmi var ve bunlann kaç tanesi gösterime girebilir du- rumda? Yılmaz Güney "ın 104 filmı toplatıldı. Bunun hesabını kimse veremıyor. Bunun hesabı sorul- malıdır. Dünya sinema tarihinde onun kadar haksızlığa uğrayan bir başka sinemacı yoktur Yılmaz gerçekten bu konuda çok şanssızdı. Bır sanatçının çocuklan olan eserlerinı yok etmek aşcö-liK bırınsanlık suçudur. Elimızde bugün 10 filmin negatifi bulunuyor. 6 lanesinin tamire ih- tiyacı var. Bunun içın toplam 1.5 milyar gerekı- yor. Kültür Bakanlığı 400milyon lira verdi, Geri kalan için vakfın çahşmalan sürüyor. Bu filmler tamır edilemezse Yılmaz Güney'in düşmanlan kazanacaktır. - Yann akşamki galadan biraz sözeder misiniz? 10 yıldır Yılmaz Güney'i tanımayan yepyeni bir kuşak gehştı. Yeni kuşaklann kültürlerine. aydınlanna. sanatçılanna. devrimcilerine de- mokrat insanlanna sahip çıkmalan gerekır. Daha önceki gecelerden gördüğüm kadanyla gençlik Yılmaz Güney'i tanımak istiyor. Bu yüz- den olabildiğince genış bir kıtleyı kucaklayabıl- mek içın Abdi İpekçi Spor Salonu'nu tercıh et- tık. Yoksa 300-500 kişilık bır salonda da bu ga- la>ı gerçekleştırmek mümkündü. Geceye Kül- tür Bakanı Fikri Sağlar. filmin oyunculan ve Amerika'da filmin yanm kesıp gelen Costa Gav- ras katılacaklar. Şerif Gören'e davetiye gönder- dik. Ancak katılıp katılmayacağını bilmıyorum. - Televizyon kanallarının yerli yapımlara ilgi gösterdiği bir ortamda. Yılmaz Güney filmlerinin kesintili bir şekilde gösterilmesi durumunda nasıl bir ta>ır almayı düşümiyorsunuz? Yılmaz Gtiney'in filmlerinin kılına bile doku- namazlar. Bu konuda taviz vermeyeceğiz. Zaten bugün filmlenn sinemalarda göstenlmesini de durdurduk. Türk sinemasının krizde olması ne- deniyle bize kıyıda köşede kalmış sinemalar kal- mıştı. Böyle olunca da hak ettiği ilgiyı göreme- mışti. Ben Yılmaz Güney'in bu şekilde değerlen- dınlmesıne karşıyım. Önümüzdeki yıl 10. ölüm yıldönümü. Film negatiflerinm tamınnden sonra önümüzdeki ey- lül ayında toplu Yılmaz Güney filmleri haftası düzenlemeyi amaçlıyoruz. ÇeviPi eğitjminde yanılsamatep AHMETCEMAL Günümüzde. özellikle edebiyat çevinsı alanında ülkemiz- de yaşadığımız korkunç düzeysizlik karşısında, son zaman- larda üniversıtelerimizde yaygınlaşmakta olan mütercimlik- tercümanlık bölümlerinı umut ışığı sayrnak, elbet yanlış bir düşünce değil. Yıllar süren bir ihmalin ardından çeviri konu- sunu sonunda üniversite dûzeyinde ele almak. hıç kuşkusuz olumlu bir gejişme. Ama her yeni girişimde olduğu gibi, bu- rada da daha işe başlarken. var olan aksaklıklann kaynağını iyi saptamak ve belli bir eğıtimin hedeflerini bu saptama doğ- rultusunda yönlendirmek, kanımca başannın en önemli ko- şuludur. Konuya girerken, önce bir saptamayı yineleyelim: Günü- müz Türkiyesi'nde okura sunulmakta olan edebiyat çevirile- rinin çoğunun durumu, içler acısıdır; dahası, bu aîanda tanık olduğumuz vurdumduymazlık, sorumsuzluk hem o çevırile- ri yapanlar, hem de o çevirileri basmayı kabul edenler açısın- dan bir ayıp düzeyine varmıştır. Günümüzde bu bağlamdaki uygulamada artık, örneğin uslup açısından yanlışlar içeren çeviriler bir yana. anlaşılırbir Türkçe'yle yapılmış çe\irilere rastlayabilmek bile gittikçe güçleşmektedir Aynı kişiye ses- lenilirken, "sen"le başlayıp. "siz"le bitirilen. şimdiki zaman- la başlayıp, akışını genış zamanla sürduren cümleler artık önümüze konan çevinlerde alışılageuniş uygulamalardır. Bu durum karşısında, bazı noktalan ıyice belırgın kılma- dan üniversite düzeyındeki çeviri eğıtiminden çok şeylerbek- lemek. hele Yıldjz Teknik Ünıversitesı Fen-Edebıyat Fakul- tesi Öğretım Görevlisi Sayın Ertuğrul Efeoğlu'nun 25 Eylül 1993 tarihlı Cumhuriyefte "L'nii'ersitelerin Mütercim-Ter- cümanlık Bölümteri" başlığıyla çıkan -ve içinde savunulan görüşleri hemen bütünüyle benimsediğım- yaasının sonun- daki iyımserliğe katılarak bu çeviri anarşısınin yedı-sekız yıl sonra düzelmeye başlayacağına inanmak. çok güçtür. Bu güçlüğün nereden kaynaklandığını. bazı gerçekleri vurgu- layarak açıklamaya çalışacağım. Her şeyden önce, günümüz Türkiyesi'nde Türkçe bilme- mek, ne yazık ki özellıkle genç kuşaklanmız açısından ağır bır hastalığa dönüşmüştür. Burada. bu gençlere kendı dille- rinin ilk ve ortaöğretim kurumlannda yeterince öğretibnedi- ğini hemen behrterek. onlan tek suçlu olmaktan çıkaralım. Aslında çeviri kitaplar bır yana. her gün tanık olduğumuz ve gerek televızyonlar gerekse yazılı basın aracılığıyla gerçekle- şen bozuk Türkçe bombardımanı bile ana dılımizi kullan- mak bakımından hangı düzeyde bulunduğumuzu çok açık biçimde gözler önüne sermektedır. Konumuz açısından önem taşıyan nokta ise şudur: Her yıl liselerden ünıversitele- nmize, büyük çoğunluğu henüz anadilini yeterince bılmeyen kuşaklar aktanlmaktadır. Bu. mütercım-tercümanlık bö- lümlerinin nasıl bir malzemeyle karşılaştıklannı saptamak bakımından önemlidır. Bu sorunun tek çözümü. üniversitelere çeviri eğıtımı için alınacak adaylannçok sıkı bir Törkçe elemesinden geçirilme- lendir. Çünkü ünıversite. çeviri eğitımı için gelen adaylara anadillerinı öğretmek görevini de üstlenirse, asıl hedef tutu- lan eğıtimı vermeye asla zaman bulamayacaktır. Batı'da çe- vın eğıtımı vermekte olan kurumlann adaylanndan. çok yüksek düzeyde bir anadilin y anı sıra. en az ıkı yabancı dıl de ıstedıklen göz önünde tutulursa, seçmenın ciddiveti kendili- ğınden anlaşılır. Vurgulamak ıstedığim -ve çözümü ne yazık ki çok daha güç olan- ıkincı sorun ise şudur: Her yıl liselerden üniversite- lere gelen gençlerimızın hepsı okur-yazardır; ama bunlann pek azı. okur'dur. Başka deyişle, okumayı bir gereksinim sa- yanlar, bu gençler arasında ancak çok küçük bir azınlıktır. Oysa edebiyat çevirmenliğinin -dil bilmekten de önce gelen- temel koşulu; önce iyı. hem de çok iyi bir edebiyat okunı ol- maktır! Oysa, Sayın Ertuğrul Efeoğhı'nun da andığım yazı- sında çok yerinde olarak belırttiği gibı; bugün çe\ın dünya- mızda. okuduğu ilk roman. çevırmek için aldığrroman olan çevinmenlere rastlamak hıç de güç değildir! Bu sorunun çözümündeki güçlük, üniversite çağına gel- mış, ama 'okur' olmamış bir genci okura dönüştürebılmenın aruk hemen hemen olanaksız olmasından kaynaklanır. Çünkü genelde üniversite yaşı, okur olabilmek için artık geç kalınmış bır yaştır ve okumayla yakınlık kurmamış bırgenç insanın bu yakınlığı üniversitede kurmaya başlaması, kural- dışı bir durum sayılmak gerekir. Demek ki, çeviri eğıümi verecek üniversite kurumlan. kendılerine gelen gençleri birer okura dönüştürme gibi bir hedefe de yönelemeyeceklerdir; yöneldikleri takdirde. za- manlannı çoğu kez boşa harcamış olacaklardır. Bu durum- da yapılması gereken; -tıpkı yukanda anadil konusunda da önerdiğımiz gibi- çeviri eğitimi kurumlannın. adaylannı okur olup ounadıklan açısından da çok sıkı bır elemeden ge- çi rmelendır Bütün bu elemelerden sonra geriye kalan aday sayısı. umulanın ve şu andaki gereksınimlerin çok altında olabılir. Ama kendilerine çevin eğitimi verilebilecek düzeyde adaylar- la ise başlamak. önce dil ve okuma eksiklerini gıdermekle ışe başlamaktan çok daha gerçekçi bır tutumdur. "YOL" İÇİN NE DEDİLER? TARIK AKAN: Yol'u 1980 Türkıyesi'nde sıkıyönetim dö- neminde çektik. Birçok engellerle karşılaştık. Kon\a. Adana. Bursa Sıkıyönetim Komutanlıklan çekim ızni vermemişti. Bu illerde kaçak çekimler yaptık. Benim için Türk sinemasının en iyi örneklerinden bıridir. "Yol" bir Şerif Gören filmi. Yılmaz Güney filmin senaristidır Çekimlerden 2.5 ay sonra ancak Günev "le görüşebildık. Ön hazırlıklar süresınde tabiı hepımiz görüşmüştük. Filmin Avrupa'da Yılmaz Güney filmı olarak tanıtılması bence yanlışür. Yılmaz Güney'in çok büyük bir sanatçı ve en büyük sınemacılardan bın olduğunu düşünüyo- rum. NECMETTİN ÇOBANOĞLU: Ben filmin prodüksiyon amiriydim. Önce Erden Kıral ile çalıştık. Bazı nedenlerle ça- Iışmalar durduruldu. Daha sonra Yılmaz Güney'in bu ka- rannın doğruluğunu ben de gördüm. Sonra Şenf Gören'e tek- hf edildi. Benim oynamamı da Şenf Gören sağlamıştır. Çe- kimler sırasında bir de kaza geçirdim. Son sahnelerde adam dağdan at üstünde kaçarken karşıma ıkı çocuk çıktı Atın du- vara çarpması üzenne attan düştüm ve çifte yedım. Beyın ameliyatı geçirdığim için çekımlere 15 gün ara verildı. Yılmaz Güney'in içerde olması nedenıyle filmı daha bir sahıplenme gerekivordu. Herkes büyük özveriyle çalıştı. Filmde yeralan askerler gerçek askerdiler. Urfa'da bır hudut komutanı bize bu konuda büyük kolaylık göstermişti. Birçok insan parasını dahi alamamıştı. Film ne Yılmaz Güney'in. ne Şerif Gören'in. Zorlu iklim şartlannda, Doğu Anadolu Bölgesi'nde. hem de 12 Eylül koşullannda çalışan filme emeği geçmiş herkesındir bu film. Dolayısıyla kimsenin bu filmi sahiplenmeye hakkı yoktur Ancak maddi açıdan filmin Güney Film'in oîduğu bir gerçek ŞERİF GÖREN: (11 Nisan 1993 Cumhuriyet Dergi'den) (...)Yılmaz'ın filmi yönettiği gibi bir iddia gülunç. O benim 25 filmim Aynca o yıllarda iki dönem yönetmenler derneği başkanıydım. Yılmaz filmi cektırmeye başlamışıı. Ben de ha- pisteydım o zamanlar. Çıkınca bana teklif etti Senaryoda 11 mahkum vardı, sayıyı altıya indirdim. Yılmaz"Ne ıstıyorsan çek" dedi. Filmin mutlaka yapılmasınr ıstiyordu. Yedi yıllık geçmişimiz vardı. 'Umut', *Acı\ *Ağıt' ve birçok filmde asis- tanıydım. Onun senaryosunu en iyi yorumlama şansına sahıp kişi bendim. Cannes'a beni neden çağırmadıklannı bilmi- yorum ama çağırsalardı bile gidemeyecektim. DİSK davası- ndan yargılanıyordum. 1989'a kadar yurtdışına çıkma ya- sağim vardı. (.. )Ödülün polıtik endişelerle ve Yılmaz Güney'in adına ve- rildığini ben bilemem Bu soruyu Jack Lang'a( dönemin Fransa Kültür Bakanı) sormalısınız. Hatta Cannes Festıvalı Jürisı yanıtlamalı soruyu. Sinema tanhı bır gün gerçeklen or- taya çıkanr herhalde. Benim açımdan önemli olan bö>le bir filmı çekmekü. 1981-821erde şartlar ilginçti. Sürekli içeri alınınz diye düşünüyorduk. Bır de olayın montaj yönü var. Biz filmi çektikten sonra Yılmaz yurtdışında montajını yaptı. film değışiklığe uğradı. yani karmakanşık bir durum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle