Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLUL1993 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kalkbakalımtahtaya!..
Eğitim dediğımız süreç yalnızca oğrenımı değıl, ölçme ve
değerlendırme dediğımız sınav duzenını de kapsar Dolayısıyla
arttınlan şey ıllakı mezunıyet değıl, mezun olma fırsatıdır
Prof.Dr.TAHİRÖZGÜ
N
ufus artış hızı yuksek
ve ekonomısı de gelış
mekte olan bır ulkenın
uzenndekı en buyuk
cıddı baskı, eğıtırn ta-
lebınden gebr Ülke-
nın yapması gereken de tabu bu talebı
azal'tmaya değıl, karşüamaya çalış-
maktır
Bunu sağlayabılmenın yollanndan
bın. çağdaş teİcnolojıden yararlanmak
suretıyle yaşadığımız dunyayı mum-
kün olduğunca okullaştırmaktır
Fıkrayı bılırsıruz
Nasrettın Hoca evın damını aktanr-
ken aşağıdan bın kapıyı vurmuş Ho-
ca yukandan bakıp ne ıstedığını so-
runca adam Hoca'ya aşağı ınmesıru
soylemış
Adam meğer dılencı ımış, ıstedığı de
sadaka
Kan ter ıçınde kalan Hoca tabıı çok
bozulmuş Ama adamın dersını ver-
mek ıçın bellı de etmemış Sakınce
kendısı ıle yukan çıkmasını ıstemış Ta
yukanda cevabını yapıştırmış
"-Allah>ersinr
Seslenme ıle kurulabılecek bır ıletışı-
mın, oyle yapmak venne. mekan de-
ğıştınlerek zorlaştınlmasını hıcveden
bu fıkra, sanıyorum eğıtım konusun-
dakı tutuculuğumuza da uygulanabı-
lır
Eğiüm, kendısıne has nıtelık ve
farklılıklan olmakla bırlıkte ozunde
bır ıletışımdır
Bu ıletışımın duzenlı şekılde kurul-
ması ıçın gerekh gorulen ortam. doğal
olarak eskı çağlann teknoloıık ola-
naklar çerçevesınde "okul" dediğımız
fizıkı bıçımde tezahur etrruştır
Ancak bu şeklıyle okul teknolojı
ıçermeyen bır uretım turu olarak kal-
dığından. nıspı malıyetı gıderek artmış
ve o yuzden de çağın enıne, boyuna ve
dennlemesıne artan eğıtım talebı kar-
şısında acız dunıma duşmuştur
Bugun herhangı bır kurumdan tele-
fonu. telefaksı kaldırsanız ortaya çıka-
cak sonucu tahayyul edebıhyor musu-
nuz
9
Bu demek mıdır kı o kunımda ın-
sanlar yuzyuze ıletışımde bulunmu-
yorlar Tabıı kı bulunuyorlar ama
ancak daha ucuz ve daha sen olan tele-
fon, telefaks, telekonferans gıbı araç-
lar kullanıldıktan ve eğer onlann yanı
sıra yuz yuze ıletışıme de a> nca ıhtıyaç
duyuyorlarsa
Teİcnolojık araçlann yeterhlık ve us-
tunluklen dıkkate ahnmayıp ıletışım
sadece yuzyuze yapılmaya çalışılsaydı,
hıç kuşkumuz olmasın kı butun dığer
sektorler de sorunlar karşısmda eğıtım
gıbı bıçare kalırdı
Bankamatik bizi mahcupetti
Bankacılık, para gıbı cıddı bır mese-
leyle uğraşan ve yakın bır çıft yonlu ıle-
tışım gerektıren bır sektordur Bu
yonuyle eğıtıme benzer Şubelenvası-
tasıyla hızmetın coğrafı yaygınbk ge-
reğı ve emek voğun uretım bıçımı de
eğıtım sektorunu andınr
Bızım kentten bıraz uzakta bulu-
nan kampusumuza uç banka "banka-
matik1
'' koydu Yanı, teknolojı vasıta-
sıyla belırlı banka ışlemlen ıçın
memurlannı ımza yetkıblennı, kası-
yennı, her gun gunde yırmı dort saat
hızmet vermek uzere unıversıtemızde-
kı makınenın ıçıne "tayin" ettı
Bu bankalann şubelen tabıı kentte
yıne duruyor Bız. bankamatıkle çoze-
medığımız sorunlanmızı yıne şubeye
gıderek çozuyoruz Yuzyuze ve çıft
y onlu ıletışım gereğı de, olanağı da or-
tadan kalkmadı Ne var kı teknolojı
sayesınde ancak zorunlu halde başvu-
rulacakduzeyeındırgendı Ve tabıı bu
yontem, aynı personel ve şube sayısı
karşısında banka hızmetlennden ya-
rarlanma hacmını ve duyumunu çok
buyuk olçeklere yukseltü
Şımdı bu banka çalışanlannın unı-
versıte kapısına davanan çocuklanna.
yakınlanna, belkı de kendılenne eğı-
tım gormelen ıçın yen yurdu. ışı gucu
bırakıp sabahtan akşama bınalanmı-
zın ıçınde hazır bulunmalan gerektığı-
nı, ancak ne yazık kı bunun ıçın yen-
mız de olmadığını söyluyoruz
Yanı bankaîar, teİcnolojıden yarar-
lanarak okullan ve gıderek evlen ban-
kalaştınyor Ama okullar. aynı bıçım-
de bankalan ve evlen okullaştıramı-
yor
Unıversıte gınş sınav lan ıkıncı basa-
mağmda, yeten kadar derslık ve oğre-
tım uyesı olmadığı ıçın fakulte ve
yuksekokullara yerleştınlemeyen
gençlere "açık" ve "ekstem" yontemle
fırsat sağlanmasına ıîışkın kararname.
eğıtım dunyamızı yoğun, hatta hırçın
bır tartışma ıçıne soktu
Ama bu tartışmada çok onemlı bır
nokta uzennde bence fazla durulmadı
Bu karann asıl önemlı yonu. dort
yuz kusur bın kışının unıversıteye gır-
me fırsatını sağlaması değıl, ulkemızde
çağdaş teknolojının eğitiroe gırme tır-
satını guçlendırmesıdır
Dolayısıyla karar, şu vonuyle gorul-
mehdır
Yazılı basın posta, radyo televız-
yon teletekst telefaks, telekonferans
bılgısayar ve bılgısayann sağladığı ın-
teraktıvıte (oğretıcı bılgı kaynağı ıle
karşılıkh etkıleşım), sayamadığım dı-
ğer teknolojık olanaklar \e tum bun-
larda gunumuzden ıtıbaren elde edıle-
cek gelışmeler yuzyuze eğıtımın csas
alındığı "okuP'un yerine değil. ama ya-
nı sıra eğıtıme dahıl olsun mu olmasın
mı9
Gorulduğu üzere asıl tartışma, mek-
tupla, televızyonla açık, orgun. eks-
tern vs gıbı bırbınnın zıddı ımış gıbı
gozuken sıstemler arasında değıl, eğı-
tımde tek ortam veya çok ortam gıbı
gerçekten bırbınnın zıddı olan sıstem
anlayışı arasında vapılmalıdır
Benzetmek gıbı olmasın ama. yal-
nızca goğus goğuse savaşmakta dıre-
nen bır ordu mısalı yalnızca yuzyuze
eğıtımde dırenmeyeceksek tutulacak
yol, ulkemızın mev cut eğıtım kapasıte-
sını bır butun gıbı gorup, eğıtım hız-
metını de mumkun uvgun ve etkılı
gorulen tum ortamlara bolmektır
Boylece kımse eğıtımı ne sadece sınıf
ıçıne ne de sadece. orneğın televızyo-
na mahkûm eder ve bence bu anlamsız
tartışma da bıter
Bu kadar mezun neolacak?
Eğıume teknolojının dahıl edılmesı
teknolojının gırdığı tum aianlarda ol-
duğu uzere. kapalı mekân, oğretım
elemanı, laboratuvar. kıtaplık gıbı dı-
ğer gırdılenn venmını arttıracağından
oturu bunlardan yararlanabılecekle-
nn, yanı oğrencılenn sayısını da arttı-
nr
Ancak oğrencılenn artması, mezu-
nıyetın aynı oranda veya mıktarda
artması anlamına gelmez
Nıtekım. orneğın Açıkoğretım Fa-
kultesf nın, sırf oğrencı sayısı çok bu-
yuk olduğu ıçın ortava habıre mezun
verdığı sanılabılır Oysa Açıkoğretım
Fakultesı nın yaklaşık dort yuz altmış
bın oğrencısıne karşın mezun savısı
v ılda o da son vıllarda y alnızca dokuz
bın dolayındadır
Çunku eğıtım dediğımız sureç yal-
nızca oğrenımı değıl. olçme ve değer-
lendırme dediğımız sınav duzenını de
kapsar Dolayısıyla arttınlan şey ıllakı
mezunıyet değıl. mezun olma fırsatı-
dır
Bu fırsaün arttınlması gerekıp ge-
rekmedığmı bır de oğrencı adaylan
veya onlann yakınlan gozuyle değer-
lendırmek lazımdır Aynca unutma-
mak gerekır kı eğıtımde "demokrati-
zasyon", ıyı bır eğıtım sıstemının
kuramsal olarak zaten vazgeçılmez te-
mel nıtelıklennden bındır
Ama bır an ıçın duşunelım kı artan
fırsat, o mıktarda da mezunıyet yarat-
tı
Bu kadar ınsan nasıl ış bulacak1
Şımdı bu noktada eğıümın bılgı. be-
cen ve tutum değışıklığı yonunden
sağladığı etkıyı ıkıye ayırmak gerekır
Bunlardan bın genel formasyoıu dığen
de mesleki ve teknik bilgi \e beceriler-
dır
Yuksekoğretım de eğıtım gorulen
alana bağlı olmak kaydıyla değışen bır
kanşım ıçınde. ama kuşkusuz bunla-
nn ıkısını de ıhtıva eder
Bınncısının. yanı genel formasyon
alanında sağlanan edınımın ınsan ış-
sız de kalsa kışıye ve topluma zarar
vereceğıru sanmıyorum
Aksı halde. suresıne, ış bulma olgu-
sundan buyuk olçude bağımsız olarak
karar venlen ılkogretımın beş yıldan
sekız yıla çıkartılmasına çok daha bu-
yuk bır ıtıraz yukseltmek gerekırdı
Ikıncısının, yanı yukseköğretımde
alınan mesleki ve teknik bılgı ve bece-
nlenn, aynı alanda uretıme dahıl ola-
mamak dolayısıyla kışıye de. topluma
da kaynak kaybı doğurabıleceğıne
ben dekatılıvorum
Yalnız bu kaybın sorumluluğunu,
öğrenım fırsatını arttıran bır sısteme
olduğu gıbı fatura etmeden once şu ıkı
noktayı gozden geçırmek gerekır
Bınncısı uretım dunyası valnızca ış-
gorenden ıbaret olmayıp. ınsanlar bu
dunyaya işkuran ve işveren olarak da
katılabılırler Hatta katılabılırler ne
kelıme. katılmalıdırlar
Lnıversıte. orneğın ışletmecı yetıştı-
nrken onlan iş kurma fırsatlannı gor-
memeye kullanmamaya vemın mı
ettınyor1
Ilkokulu zar zor bıtınp dengını sırt-
layarak kente göçen genç geleceğını
"market" kurmakta goruvor da. bı-
zım "işletmecı" neden ıllakı onun ya-
nında ucretlı muhasebecılık yapmaya
soyunuyor'
Mutlaka aranacaksa bunun sorum-
luluğu. herhalde ınsana tezgâhtarlık
da yaparken yuksekoğretım gorme
fırsatı veren çok ortamlı bır eğıtım du-
zenınde değıl, insanları <hş dünyava
karsı kilitleven bir medrese duzeninde
aranmalıdır
Ikıncı olarak kaldı kı mesleki ve tek-
nik eğıtım sunmakla yuksekoğretım
kurumljn. iş bulma sorumluluğunu da
yuklenmışolamazlar Bunun ıçın kar-
şımıza, ulkede ûretim yetkisinin de unı-
versıtelere bırakılmdsı gıbı ganp bır
onkoşulçıkar
Pıyasa ekonomısının geçerlı olduğu
ulkeİerde (kı galıba bız de dahılız)
ozelhkle yuksek duzeyde mesleki ve
teknik eğıtım tamamen kışının tercı-
hıne bağlıdır
Kışı de bu tercıhını, kısmen kendı
yetenek ve nıtelıklenne. kısmen aıle ve
yakın çevresının yonlendırmelenne,
ekonomık koşul ve teşvıklere görebıl-
dığı kadar pıyasa koşullanna, medya
da dahıl toplumun dığer etkı odaklan-
na ve nıhayet eğıtım kurumlannın
sunduğu eğıtım fırsatlanna bakarak
yapar
Şımdı butun bu kanşımın sonucun-
da kışı mezunıvetten sonra ışsız kalı-
yorsa nıçın bundan bır tek bu eğıtım
fırsatını sunan kurum sorumlu olsun'
Ustelık ana gorevı zaten bu tırsaü
sunmak ıken'
Bu >aptığınız da eğitim mi!
Bıldığınız gıbı son kararname ıle
kendılenne eğıtım fırsatı tanınan oğ-
renaler genellıkle "açıköğretim" dıye
bence eksık adlandınlan bır sıstemde
oğrenım gorecekler
O y uzden de bugune kadar sürdüru-
len açıkoğretım uygulaması, ıster ıste-
mez tartışmalann odak noktalanndan
bınnı oluşturdu
Sıstemın karşıtlan
"- Bu y aptığınız da eğitim mi!"
turunden "pro>okatif' sozlere gınn-
ce doğal olarak sıstemın taraftarlan-
na da
"- Peki, sizin yaptığmız mı eğitim!'"
gıbı yanıtlar verme hakkı doğdu
Bunlann karşılıkh aynntılan ıle
kımsenın vaktını almaya gerek yok
Meselenın ozu şudur
Llkemızın kaynaklan sınırlıdır Bu
sınırlı kaynaklar çerçevesınde açık
kapalı. yan kapalı hıçbır eğıtım kuru-
mumuz sorun ve aksaklıklardan ann-
mış değıldır
\e varkı butun dığer sektörlerde ol-
duğu gıbı ınançlı, ısrarlı ve tabıı akılcı
bır bıçımde bır yolunu bulup eğıtım
sektonıne gerekh teknolojık yatınmı
ve gjrdıyı takdım edemezsek ne onun
ne bunun sorunu çozulur
Tekrar edeyım kı ışte bu yuzden tar-
tışmaya, hatta ne yazık kı zaman za-
man atışmaya yol açan kararnameyı
dort yuz bın kışıyı unıversıteye sokan
bır polıtık fırsatçıhk olarak değıl, tek-
nolojıyı eğıtıme sokan bır bılımsel fır-
sat olarak gorelım
"Yetersiz" bırçok ortamlı eğıtımın
sorunlan yeterlı kaynaklaçozulebılır
Ama bu cağın ve gelecek çağlann
eğıtım ıhtıyaçlannı, ortaçağın tekno-
lojısı ıle karşılamaya çalışan bır eğıtım
duzenının sorunlannı çozmeye hıçbır
kaynak yetmevecektır
Meseleye boyle bakabılırsek neyın
karşısında, neyın yanındaolmamızge-
rektığıne daha sağlıklı karar verebılı-
nz
ARADABİR
SADİYE AKAY
Emekli Yazın Öğretmeni
Öğretmenevleri Kimin?
Yıllardır ımrenırdık orduevlerıne, bız oğretmenlerm
de boyle dınlenme, arkadaşlarla buluşma ve soyleşme
yerımız olsa dıye öğretmenevlerının açılması, bu yuz-
den hepımızı sevındırdı Bunlar orduevlerı kadar ba-
kımlı korrforlu ve ucuz olmasa da herhangı bır gazıno-
dan, otelden daha temız ve ucuzdur Ama yonetıcısının
tutumuna gore her bın ayrı bır ozellık gosterıyor Kımı
zaman da uzucu durumlarla karşılaşıyoruz oralarda
orneğın bır cumartesı sabahı Adıle Sultan Kasrı Öğret-
menevı'ne telefonla akşam yemeğı ıçın beş kışılık bır
masa rıca ettım '6u akşam tum masalarımız dolu ' ya-
nıtını alınca, 'Özel bır toplantı mı var nıçın yer yok" so-
ruma, '75 gun once yer ayırtmanız gerek'' ka'şılığı
uzerıne, "Orada, boyle bırduyuruyoktu 'demekleyetın-
dım
Gırıp çıktığım orduevlerınde boyle bır durumla karşı-
laşılmadığmı bılıyorum Yalnız ozel bır eğlencenın oldu-
ğu akşamlar onceden duyurulur Katılmak ısteyenler de
masalarını ayırtırlar Bunun dışında, boyle beş kışı ıçın
bır masa bulunamaması soz konusu değıldır
Bır sure once de yolum duşmuş, nasıl bır yer olduğu-
nu gormek, oğle yemeğımı de yemek ıçın Cankurtaran
öğretmenevı ne gıtmıştım Kapıdan gırerken kımlığım
bıle gorulmek ıstenmeden, ' Buyrun, hoşgeldınız'" dıye
karşılanışım bır sevınç vermıştı yureğıme, evıme gırme-
nın rahatlığı ıle yemek salonuna yonelmıştım
Içerısı çok kalabalıktı Bır masada bulduğum boş yere
oturdum Çoğunlukla oğrencı gorunuşlu olan gençler-
den yanımda oturanın soruma yanıtıyla ' Maltepe Lısesı
oğrencılerı olarak oğretmenlerıyle muzelen gezmeye
geldıklerını' oğrendım
Bu sırada bana yaklaşan bır garson ısteklerımı sora-
cağıyerde 'Sıze yemek veremeyeceğız dıyerekgıdın-
ce, nedenını oğrenmek uzere mudur odasına gıdıp olayı
anlatttm Yönetıcı meslektaşım, "Nasılolur?Buyrun, be-
nımle gelın'' dıyerek, benı yemek salonundakı masaya
oturttuktan sonra mutfağa yonelıp oradakılere -sanırım-
gerekenı soyleyıp odasına gıttı
Ben beklemeyı surdururken, bu kezoncekmden daha
yaşlı, tıknaz (şef garson gorunuşunde) bın gelıp Te-
meğımız, ancak buradakılere yetecek kadar olduğun-
dan sıze servıs yapamayacağız' dedı, uzaklaştı Ma-
samdakı oğrencılenn de şaşkın bakışları altında kalk-
tım Mudur meslektaşıma uğrayıp "Sızınzahmetınızde
boşa gıttı Yemek ven/emeyeceğı yınelendı bana Duru-
munuzu guçleştırmemek ıçın gıdıyorum ' dıyerek ayrıl-
dım
Uzgundum Evımbılerekgıttığımyerden buturlüdav-
ranışla dondurulmeyı ıçtme sındıremıyordum Beklen-
meden gelen bır konuğa bıle lokmasını bolup onu aç
gondermeyen Turk geleneğıntn ozellıkle boyle bır yer-
de nasıl da unutulduğunu acı acı duşundum
öğretmenevleri bızım mıydı'' Yoksa lokantasını, gazı-
nosunu ıhale yoluyla alıp ışleten, kendı cebını doldur-
maktan başka şey duşunmeyen bırtakım çıkarcı kışılerın
mı' Oralara yonetıcıler nasıl atanıyor? Yetkılerı ne ka-
dardır? Oralardakı gorevlıler, kıme karşı sorumludur-
lar' Bır sayın ılgılı aydınlatırsa sevıneceğım
TARTIŞMA
Annemizin radyosu ve Denizli
2
9Temmuzl993
tanhlı Savın Hakan
Domaç'ınve
ardından Gokhan
E^liyaoğlu'nun ozel
radyolannmuzık
yayınlan hakkındakı yazılanna
katılmamak elde değıl Ancak
bazı gerçeklenn altını çızmek
gerektığıne ınandığım ıçın
yazmak gereğını duydum
Evet, gunumuzde ne yazık kı
pop/arabesk olarak
sovleyebıleceğımız. ne olduğu
bellı olmayan 'bizce malûm" bır
yamalı bohça pıyasaya
pazarlanmakta ve ulkenın
yapısına uygun olarak da genış
bır kıtle tarafından
tuketılmektedır
Say ın Gokhan Ev lıy aoğlu'nun
ozel radyolann tumunu hedef
alması, populer muzığın
dışındakı turlennın de
dınleyıcısının olduğunu
haürlatması, belkı kendı
gerçeğı ıçınde doğrudur
Ben, Denızirde yayınını
surdurmekte olan "Denizli
Rady o Televizyon Kurumu,
Rad>o-D"nın yayınlanndan
bazı ornekler vermek
ıstıyorum
FM 104bandındanşımdılık
yoresel olarak yayın yapan
Rady o-D'nın programlan
arasında penyodık yayınlannın
yanı sıra.
- Rock Bar
-Jazz Barve
- Klasık Bar
adlanvla donuşümlu olarak
yalnızca plak ka\ıtlanndan
canlı programlann
gerçekleştınlmekte olduğunu
bu programlann yalnızca plak
kavıtlanndan, açıklamalı
olarak her programda y alnızca
bır plağın dınletısının
Dertlerin güzeli
D
erdın euzelı olur
mu° "
Olur gıbı
Orneğın "an...
kardeşim ne
yesemyanyor"
y a da "benimkısi de okula
başlıyor" dıve seslendınlen
dertlenme. bırçok dertlenn
yanında guzel değıl mıdır
9
Okullar açıldı
Gıyım beslenme trafikderken,
oğrenıp gelışme "adam olma
yolunda atılan adımlar" da tum
zorluklara rağmen anneler
babalar ıçın guzel bırdert
olacak
On dort mılyon oğrencı ders
başıyaptı
On dort mılv on korpe zıhın
bılgılerle dolacak Kımılen.
bu korpe zıhınlere yanlış
tutucu "gerici zihnıyetin
temellenni" atabılmek ıçın.
"dını alet" edecekler Kendı
uvdurduklannı aşılayarak
"kotü ruhlarını" beslemeye
çalışacaklar
Artık gezegenın tepsı
bıçımınde olmadığını. bılım ve
teknığın çok gehştığını
Türkiye'nın bu gelışmelerden
gen kalmamak zorunda
olduğunu anlatabılmek derdı
de başlay acak
Ekmeğınıalıntenvle
kazanmak ıçın kepenklennı
açanesnat \eellennde
çantalanyla. okul gıy sılen
ıçınde gıdıp gelen oğrencılenn
çızdığı yaşam kompozısy onlan
arasinda toplumun ve
ınsanlığm gelışmesınde
ozvenyle çalışanlan da
bırtakım dertler beklıyor
Geçım. ılgı ve anlayış eksıklığı
gıbı
Taa John Gutenberg'ın
matbaayı ıcatederken
çektıklennden. Copernkus'un
sıstemını dın baskılanna karşı
çıkarak açıklarken gosterdığı
ozvenve kadar ne dertler oldu
acaba0
17 yy "da.Galileobunu ıspat
ettı K.ıtabındabuteonnın
butun delıllennı ortaya koydu
Galileo daha 19yaşındavken
saat rakkasının zaman olçusu
olarak kullanılabıleceğını
keşfettı 25yaşındayken
termometre ve hav a terazısını
buldu Dınadamlan
mahkemesınce (Engızısyon)
mahkumedıldı Dunyanın
donduğu ınkâr ettınlerek
gerçekleştınldığını belırtmek
ıstıvorum Şımdıve kadar
gerçekleştınlen programlann
bazılanndan ornek vermek
gerekırse.
-Rock/BarJethroTuil,
Emerson. Lake And Palmer.
Bob D\lan, Deep Purple,
Jimmy Hendn\, Led Zepplin,
JanisJoplin.
Jazz/Bar- L.ouis Armstrong,
Duke Ellıngton. Flla Fitzgerald
Chuck Berrj, Chariie Parker,
Art Tatum.
- Klasik/Bar: L Ivi Cemal Erkiru
Modest Mussorgski, Cemal
Reşit Rey, \hmet Adnan
Say gun, Ferit Tüzün, Franz
Lisrt.
Hepınıze muzık kadar
alçakgonullu.muzık kadar
guzel gunler dılıy orum
Hatim YazKi
affedıldı 1642'de. gozlen kor
olarak oldu
Gezegen bov le dertler de
gormuştu
Renk renk okul unıformalan
ıçınde. onumden geçen
oğrencıler geometrenın
kurucusu Oklid'den Einstein'a
kadar olan bılım denızınde
v uzmev e gıder gıbıler
Çantalannda taşıdıklan
kıtaplanndakı bılgılenn ne
denlı dertlerden geçerek
toplandıklannın henuz
farkında değıller
Onlann budersyılındada
sağlıklı dınıve ekonomık
baskılardan uzak oğrenım
gorebılmelennı ıstemek de
"guzel bir dert" değıl mı
9
MetinSerinkaya
PENCERE
Müzik terapisti büyücü mü?
1
3Eylull993tanhh
Cumhunyet
gazetesının arka
savfasındaFigen
Atalayımzasıyla
vavımlanan
"Problemle v aşamayı
oğrenmek" başlıklı vazıda bazı
bolumlenn atlanması
nedenıyle, vurgu ıstenmeyen
bır noktaya kaymıştır
Ilgılı \azida fızyoterapının
anlamı ve ışlevlennden soz
edılmedığı gıbı muzık terapı
fizy oterapının ışlevlennı
ustlenmışgorunmektedır Oysa
muzık terapı, devınım gelışımı
açısından fızyoterapıye
yardımcı olabılır ancak
Bırlıkte çalıştığım Cerebral
Palsy'lı (CP) çocuklar, yıllarca
yoğun ve özenlı fızyoterapı
çalışmalan sonucunda bellı
duzeyleregelmışlerdır Fızıksel
olarak olanaksız olmayan bazı
devınımlen bu çocuklar.
motıv asvonsuzluk nedenıy le
yapmakta geakmektedırler
Muzık terapı başka ışlevlen
y anında tam bu noktada
motıvasvonu arttıncı bır ı^lev
gormektedır Ekıp anlayışıyla
çalışılması gereken bu alanda
bırçalışmayı oburunünyenne
koymak olanaklı değıldır
Sayın Fıgen Atalay'ın ılgıyle
okuduğum yazılanndan
bınnın. belkı de ıstemeden,
farklı bırçerçeveyeoturtulması
benı bu açıklamayı yapmay a
zorunlu kılmıştır
Tugay Başar
Uzm Etnomuzıkolog
Başkent Ankara,
Payitaht JstanbuL.Insan ruyasında kımı zaman sesını yıtırır, bağırırcağı-
rır kımseye duyuramaz
Bır' kâbus 'tur bu
Karabasandır
Fıkır ozgurluğu ıçın bır omür boyu çırpınan, ama sesı-
nı duyuramayan bır aydını duşunun' Ikıncı Dunya Sa-
vaşı ndan sonra çok partılı rejımegeçıldı DP(Demokrat
Partı) ıktıdarında 141 ve 142'ncı maddeler ağırlaştırıldı
CHP bu ışlemı engellemek ıstedı başaramadı, yarım
yuzyıl boyunca kım ağzını açıp emekçı halktan yana sı-
yaset yapmak ıstese yanıt hazırdı
- KomunısV
Guneydoğu dakı toprak ağalarından soz açıp reform
mu ıstıyorsun? Sosyal adaletten mı soz açıyorsun?
Sırtını sermaye ıktıdarına dayamış Babıâlı korosu bır
ağızdan başlardı
- Moskova ya, Moskova'ya
Fıkır sanat bılım dunyamızı çoraklaştıran bu yobaz-
lık nıceocağısondurdu ulkeye çok buyuk zararlarverdı
ve bugunlerı hazırladı
•
Sovyetler Bırlığı dağılınca, ' komunızm tehlıkesı" or-
tadan kalkınca Rusya rotasını kapıtalızme çevırınce,
sermaye ıktıdarı 83 Rejımı nde bır taşla ıkı kuş vurma-
nın yolunu buldu
- Turk Ceza Kanunu'ndakı fıkır yasaklarını aşalım,
141,142 ve 163'uncu maddelerı kaldıralım
141 142 ncı maddeler komunızmı, 163 uncu madde
şerıat devletmı yasaklıyordu Özal yonetımı artık varol-
mayan 'komunızm tehlıkesı' ne karşı fuzulı bır engele
donuşmuş ceza maddelerını kaldırırken demokrat nu-
marasına gırıyor, şerıatçılara goz kırpıyordu Ancak ıs-
ter komunıstlık olsun ıster şerıatçılık ıster Kurtçuluk,
fıkır duzeyınde kaldıkça sılaha başvurmadıkça demok-
ratık yontemlerı benımsedıkçe, cezalandırılması çağı-
mızın uygarlığına ters duşer fıkre fıkırle karşı çıkılabılır
baskı rejımıyle değıl
'83 Rejımı 'nde 141 142 ve 163 uncu maddeler kaldırı-
lırken Terorle Mucadele Yasası çıkanldı ve 8'ıncı
maddesıyle bır fıkır suçu oluşturuldu
3'uncu bınyıla 7 kala Turkıye'de şerıatçılık serbest
Kurtçuluk yasak
Bırısı çıkıp da şerıat devletı kurmak ıçın propaganda
yaptığı zaman alkıslanıyor devletçe desteklenıyor
ama, bır başkası TCye karşıyım Mıllı Mısak sınırları
ıçınde bağımsız Kurdıstan devletı kurulmalı ' dıye ko-
nuşursa ya da yazarsa, teror suçu ışlemış gıbı cezalan-
dırılıyor yasaklamaya karşın elbette konuşanlar ve
yazanlar eksılmıyor artıyor, şıddet eylemıyle duşunce
bırbırıne karışıyor ekonomıde bırakınız geçsın, bırakı-
nız yapsın' dıye lıberalızmın en koyusunu savunanlar,
fıkırde yasakları surduruyorlar
Fıkırde yasakların surmesı teroru besleyen en guçlu
kaynaktır
Ama kıme ne
1
Sılahlı Kuvvetlerı Kurtçu terore karşı "ılan edılmemış
bırsavaş' a surenler kımler' Kurtçuluk sorununu ordu-
ya havale ederek keyfıne bakan sozde sıvıl ıktıdarın ta-
bıatı, şehıtlere acıyacak nıtelıkte değıldır Lıboş ıktıdarın
başkentı Ankara'dır ama payıtahtı istanbul'dur ve bu
ıktıdarın yağdanlıkları da ulke sorunlarına Anadolu ger-
çeklerı açısından değıl holdıng bılançoiarının sağdan
sıfırlarını sayarak bakarlar
Halk çocuklarını bırbırıne kırdırmak uzere kurulu polı-
tıka.toplumuTurkıye nın parçalanması üzerınebırsure-
ce doğru suruyor kı bu sıyaset yenı değıl
Anadolu nun doğusu ıle batısı arasındakı çelışkıyı de-
nnleştıren sosyal adaletsızlığın tapusu kımın elınde-
VEFAT
Gülderen Akdağ'ın sevgıli eşi, Aklan ve
Beran'ın değerli babalan
TEVFIK FIKRET
AKDAĞ
28 Eylül 1993 Salı günü ani ölümüyle
aramızdan aynlmıştır. 30 Eylül 1993
Perşembe günü Kızıltoprak Zühtüpaşa
Camii'nde kıhnacak öğle namazından
sonra Anadoluhısan Mezarlığı'nda
toprağa verilecektir. Tüm dostlanna
duyurulur.
AİLESİ
M. Emin Değer'ın bu son eseri
CIA-KONTR-GERİLLA ve TÜRKİYE
yapıtının sürdürümüdür.
Emperyalizmin tuzaklarındaki ülke
ya da
CÖADAH
BAUKP
TURKTYE
Rıfat Ilgaz'ın Son Sözüyle...
Çınar Yayınlan - Rjfat Ilgaz Kültür Merkezi
Kuçukparmakkapı Sok No 23 80060 Beyoglu- ISTANBUL