Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE'
DIZI
YAŞAYANALEVILIK
Âtatürk'ünresmindenkorkan iıııaııı
YAŞAYAN ALEVÎ ONDERLERÎ
Veliyettin Ulusoy:
Sıvas olaylan tarihe kara
leke olarakgeçecektir
CEMAL ŞENER - Dedeler nasıl yetiştirilir?
V. ULUSOY- Dedeler gelenekten. dede
çocuklanndan yetiştirilir. Bir dedenin dıyelim
ki birkaç evladı var. Bunlann içinde en
kıymeüisi, en bilgilısı; zaten onu halk
benimser. Bu, sandığa oy atılır gıbi bir seçim
değildir ama, halkın benımsediğı kımsedir. İşte
o dede olacak posta geçer. Eğer o
benimsemezse zaten kabul etmezhalk. Buraya
bağlı hemen hemen Türkiye'nın her tarafında
var. Çonım. Tokat, Amasya, Eskişehir, Urfa,
Adana, Ege'de de bırbölüm var... Fakat
kopukluklar da var. Tekke ve zaviyeler
kanunundan sonra çok kopukluklar olmuş.
Birçok yöre ilgisizlikten Sünruleşmiş.
CEMAL ŞENER - Alevi toplumunun ne tür
sorunlan var?
V. ULUSOY - Bence Alevi toplumunun en
büyük sorunu birliktir. Yani Türkiye'deki
Alevi-Bektaşilerin bir olması. birlik olması.
Osmanlı'nın politıkalan çok büyük yaralar
yaratmış, çok büyük tahribat yapmış
toplumumuzüzerinde.. Bunu bir defa
silmemiz lazım. Madem sevgiye dayanıyoruz,
madern kardeşliğe dayanıyoruz; öyle ise el ele
verelim, birbirirnizi kucaklayahm. En büyük
problem bu. Zaten bizım mücadelemiz,
demokraük ortamda olmah. Yoksa vurmak,
asıp kesmek bıze yakışmaz. Bizim inancımızda
öldürmek, yaralamak. yahut acı çekürmek
yoktur. Sevgi ıle yaklaşıp demokraük
mücadeleyapmamız lazım. Alevilerin
sorunlannı birkaç cümle ile ifade etmek
oldukça zor. Şimdi bunu geniş düzeyde
abrsak, makro düzeyde alırsak: Devlet hakem
olmah, taraf tutmamalı. Alevi ve Sünni
toplumu birbirlerine saygı ile bakmalı. O,
onun inanana. o da onun inancına saygı gös-
termeli. Eğer bu arada birtakım çatlak sesler
cıkarsa, devlet ona dur demeli ve devlet,
Türkiye'de bir Alevi-Bektaşi toplumu
olduğunu kabul edıp bugünkü gibi Sünni
tarafı destekleyip. kucağına alıp öbür
inanışlan geri ıtmemeli. Devlet tarafsız olmalı,
hakem olmah.
CEMAL ŞENER - Alevi köylerine cami
yapılıyor. Bunu nasıl karşüıyorsuııuz?
V. ULUSOY-Alevi
köylerine ihtiyaç ne ise o
yapılmah. Alevi köyü
eğer bir cami istiyorsa
cami de yapılmah. Ama
Alevi köyü
zannediyorum daha
önce bir okul ister.
ondan sonra da cem evi
ister. Herhalde cami
istemez. Cami isteyecek
bir Alevi köyü pek
zannetmiyorum.
CEMAL ŞENER-
1980'den sonra zoruniu
din dersleri konutdu.
Bunu nasıl değerlendiyor-
sunuz?
V.ULUSOY-Devlet
Sünni görüşü okulda
öğretmeye çahşıyor,
öğretiyor. Çocuklarımız
geliyor birtakım şeyler soruyor, tabü not al-
mak için öğrenmek mecburiyetinde. Ama bu-
nun yanında bizimde yüzyıllara day anan bir
inancımız var. Mademdin dersi var, seçim
özgür olsun; Alevi olanlar onu seçsin. Sünni
olanlar bunu seçsin. Hınstıyan olanlar da
Hıristiyan din dersini seçsin. Yahut da tümü
kaldınlsın. Eğer laik bir devlet isek, laik bir
Türkiye Cumhuriyeti ise. o zaman din dersini
okullardan devleün kaldırması lazım.
Herkesüı istediği şekikfe, istediği dinde ibadetini
yapıp, inamşun özgürce yapması lazım. Ateist
otsun, Hıristiyan olsun, Yahudi olsun, Alevi
olsun. Sünni olsun; kün olursa olsun serbest
olmalı.
CEMAL ŞENER - Diyanet İşleri Başkanlığı ik
Alevilerii) ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
V. ULUSOY - Alevilerin. Diyanet İşleri
Başkanüğı'yla hiçbir ilişkisi yok. Devlenn
kurduğu, Sünnüiğı resmi din olarak
benimseyen bir kuruluş. Bence her dini inanış
kendi cemaaüni kurup, onu finanse etmeli.
Devlet desteğini dın-dıyanetten çekmek lazım.
CEMAL ŞENER - O zaman Diyanet İşleri
Başkanhğı'na gerek yok diyorsunuz?
V. ULUSOY-Evet gerek yok tabü...
- Her cemaat kendi sorununu kendi içinde
cözsün. Devlethakem olmalı. Çatlak sesleri
susturmalı. Ve devlet her inanışın birbirine
saygıh olmasını temin etmeh.
CEMAL ŞENER - Hacıbektaş ilcesi Tür-
kiye'deki Alevilerin merkezi sayılan bir yer.
Hacıbektaş kasabasında Alevflik yaşıyor mu?
Bize biraz tanıtır mısınız?
• V. ULUSOY-Haabektaş'ın 30 köyü var.
Bunun çoğunluğu, 25'i Sünni köyü. Öbürleri
de Alevi-Bektaşi köyleri. Bu köylerin en
zengınleri, Kayseri yolu üzerinden çöl köyleri
dediğimizköyleT.
Bunlan şimdi Sünni köyleri olarak bıhyoruz.
Fakat bir tarihte bizim
elimize bir icazet gecti. Bu icazette, o icazetin
sahıbı dedeye bu çöl köylerinde görev verilmiş.
Yanı orada dedelik gorevlerinı yürütsün diye o
ıcazeüededelık görevi verilmiş. Bugün
bakıyoruz. o köyler Sünni. Fakat Sünni
ohnasma rağmen nasıl görev verildi? Bunun
yorumlamasını da şöyle yaptık: Demek kı
1552'dekiKalender
Herkesin istediği
şekilde, istediği
dinde ibadetini
yapıp,inanışını
özgürce yapması
lazım. Ateist olsun,
Hıristiyan olsun,
Yahudi olsun, Alevi
olsun, Sünni olsun;
kimolursa olsun
serbest olmalı.
Çelebi İsyanı'ndan sonra. büyük bir ihtimalle
padişah tarafından, düşkün sayıhnışlar.
Veya sonradan baskı yüzünden
Sünnileşmişler. Düşkünlükten dolayı dedeler
gidip gelmemiş; görgü, cem yapümamış ve
bunlarzamanla Sünnileşmişler. Yoksa
Hacıbektaş çevresinde nasıl Alevi-Bektaşi
köyleri çok olmaz...
İnsanın tuhafma giden bir şey. Kul Himmet'in
adının verildiği, yaşadığı kasaba; Hasan
Dede'nin adının verildiği, yaşadığı kasaba bile
Sünnileşmişdurumda...
Bunlar acı şeyler.
CEMAL ŞENER - Alevi köylerinde cami var
nu?
V. ULUSOY - Var. yeni yapıldı.
CEMAL ŞENER - Cami'ile Alevi halkın
ttişkileri nasıl?
V. ULUSOY - Cami ile halkın ilişkisi hemen
hemen yok gjbi. Sadece imamla arkadaşhk
düzeyinde.
V. ULUSOY - İmam neiş yapıyor?
V. ULUSOY - İmam, herhalde oralann
temizligini vs. yapıyor. Başka da bir görevi
yok, oturuyor sadece.
CEMAL ŞENER - Camiye giden?
V. ULUSOY - Camiye giden 2-3 kişi ya
oluyor, yahut hıç olmuvor. Çok az.
CEMAL ŞENER - Akvi-Sûnni ilişkilerini nasıl
değerlendiyorsunuz? Nasıl olması gerekir?
V. ULUSOY - Alevi-Sünni ih'şkileri bence
birbirine karşdıkü saygı ile yürümeli. Herkes
kendi inancına, yani Sünni Alevi inanana,
Alevi de Sünni inanana saygı ile bakmalı.
Alevi toplumunda bu hoşgörü epey var.
Fakat Sünni toplumunda, son Sıvas
olaylannda da görüldüğü gibi.. Tabii bunu
tüm Sünnilere mal etmek de şüphesiz doğru
değil. Fakat onlar biraz daha hoşgörülü
olmah. Biz de hoşgörülü olmahyız onlara
karşı. Ve kardeşce geçinmeliyız.
CEMAL ŞENER - Sı>as olaylanna gelmişken,
bu olaylan nasıl değerlendirirsiniz?
V. ULUSOY - Sıv as olaylan çok acı ve bu
olaylar Türkiye Cumhuriyeti tarihine bence
kara lekelerden biri olarak geçecek. 37
insanımız göz göre göre, devletin gözünün
önünde 10 saat gibi uzun
bir süre icerisinde
öldürüldüler. Hepimizin
içi şüphesiz kan ağhyor.
Başka söyleyecek bir şey
bulamıyorum. Ne
diyebihrim? Çok aa bir
şey.
CEMAL ŞENER -
Buradan çıkacak ders ne-
dir?
V. ULUSOY-Buradan
çıkacak ders, şüphesiz son
senelerdeki 'karases'lerin
çoğalmasıvebu
'karases'lerin
Türkiye'deki
Alevi-Bektaşilerle
Sünnilerin arasmı açmaya
uğraşması ve birtakım
komşu devletlerin de
menfaatine,
Türkiye'nin aleyhine birtakım şeyler
ortaya kaymalandır.
Bundan bu çıkıyor. Yani bu olaylan tamamen
Sünnilere mal etmek çok büyük yanlış olur.
Fakat içlerindeki 'karases'leri ayıklamalan
lazım. Türkiye'deki Alevı-Sünni demokrat
görüşlü, laikgörüşlü kimselenn el ele verip
birlik ve demokrasi temelinde bunlara karşı
mücadele vermeleri lazım.
CEMAL ŞENER - Dûnyadabirçok olaylar
oluyor. Türkiye'de birçok olaylar oluyor. Siz bir
Alevi dedesi olarak mesela "kadın başbakan'ı
nasıl görüyorsunuz? Ülkemizin hayli sorunlan
var; Kfirt sorunu var, şeriat sorunu var,
enflasyon sorunu var. Bunlan nasıl
değerlendiriyorsunuz?
V. ULUSOY - Ben şahsen 'kadın başbakan'ın
Türkiye'de ohnasma çok sevindim. Yanj
şimdiye kadar heperkek başbakanlarla idare
edildik.
Bir de kadın başbakanı deneyelim.
Temennimizbaşanh olması, Türkiye'nin tüm
dertlerineçare ohnası, enflasyona çare olması,
işizliğe çare olması, bütçe açığına çare oknası;
bunu temenni ediyoruz. Alevüikte
kadın-erkek ayınmı, biliyorsunuz yok.
Kürt sorununa da ben şöyle bakıyorum:
Kürtkre haklar verilmeli Anadolumuzda onlar
da bir kültûr, onlarda mozaiğin bir rengi. Neden
o kültür de yaşaraasuı? Onlaruı gelenekleri,
alfabesi. dili, ne ise yaşatalım. Zaten senelerce
el ele yaşanuşu. kardeşce yaşamışız, neden
sorun olsun? Onlara haklan verilmeli. Eğer bu
haklar çok daha önceleri verilmiş oLsaydı bu
sonınlar ounazdı.
Bence en büyfik tehlike. hatta PKK'dan daha
büyük tehlike 'karases'lerden gelir Türkiye'ye.
Akvi-Bektaşi inancı. insanlık sevgisine, insana
dayan». Yani kardeşce, el ele, sevgi ile,
karşılıklı saygı ile.
Buşekilde bir toplum istiyoruz biz. Yanisenin
inancın ne olursa olsun, insan olarak benün
yanımdaki değerin her şeyden daha fazladır.
Sevgiye dayanacaktır, görüşümuz.
Karşdıklı insan sevgisine, doğa sevgisine.. Böyle
bir toplum istiyoruz. Ben ibadetimi bu şekilde
yapıyorum ama, borlanmak istemiyorum. Yeter
artık. Çünkü ben kimseyi inancının farkmdan,
dilinden, renginden dolayı horlamıyorum...
-engerliler şu
andaki imamı hiç sev-
miyorlar. Buyıl yapılan 23
Nisan Çocuk Bayramı
töreninde, çocuklann
ellerinde taşıdıklan
Atatürk resmi üe, yürüyüş
sırasında 'rastlantı soaucu'
yan yana olduğunu fark
eden imamıncin çarpmış
gibi öbür kaldınma kaçtı-
ğını köylülergörürler.
Atatürk'ün fotoğrafı ile
bile yan yana
bulunmaktan kaçan bir
imam, onlar için zor
dayanılır biri olsa gerek...
CEMEVİNDE BİRALEVİ GRUP SEMAH DÖNERKEN
ula ve Salihli'deki Alevi köy-
leri ile ilgıli izlenimlerimizi, yö-
rede Alevi kültürünü tanıtma
cahşmalan ile tanınan Av. Ra-
fet Yavaş ve Av. Ali Akdayı sağladılar.
Rafet Yavaş ve Ali Akdayı İznür'e bağlı
Kula ılçesınin Alevi köyü olan Kenger
Köyü kökenli. Köylerine cami 1954 •
yılında yapıhnış. Camide hala minare
yok. 1978 yıllanna dek köyde cami var.
ama imam yokmuş. Tamamen Sünni
köylerle sanh köye ilk imam. MC hükü-
metlen döneminde atanmış. İmamlar
atanır, ama camiye köyden hiç kimse git-
memleketine veya anne-baba evine değil,
köylülere emanet edip gider. Köylüler
imamı askere tören ile uğurlarlar.
1 Atatürk resminden
§ korkan imam
Kengerliler şu andaki imamı hiç sev-
miyorlar. Bu yıl yapılan 23 Nisan Çocuk
Bayramı töreninde, çocuklann ellennde
taşıdıklan Atatürk resmi ile, yürüyüş sı-
rasında 'rastlanü sonucu' yan yana oldu-
ğunu fark eden imamın cin çarpmış gibi
ya köyü hiç görmeden istifa eder gider-
miş, ya da hemen tayin ister kciçarmış.
Aydınlı Hasan Şanlı adlı bir öğretmene
de aynı şeyler anlaülmış. Seni asarlar. ke-
serler vs. demışler O ise şansını denemek
için köye giden kamyon ile Kenger'e gel-
miş. Kamyon köye ulaşınca iri yan uzun
boylu. bıyiklı, sakallı bir grup köylü kam-
yona doğru gelınce. öğretmen; "Tamam,
bunlar beni kesmeye geliyorlar" dıye dü-
şunüp kam> ondan inrnemış. Ancak şofö-
rün ısrarh ıkna çabası Ue, köylülerin ger-
çekten kendisini karşılamaya geldiklerinc
inanmış. Bu anıyı öğretmen Hasan Şanh
İZMİR'E BAĞLI KENGER KÖYÜ KÖKENLİ ALİ AKDAYI MUMCU'YU İŞ YERİNEKONUK ETMİŞ.
mediği için, imam tek başına kalır. İmam
bir süre bu duruma direnir. Sonuçta da
ya camiyi gevşetir, köydeki genel havaya
uyarmış ya da tayinini isteyip başka köye
gidermiş.
Değişen imamlar arasında en uzun
süre ile (7 yıl) Antalyah bir imam kahr.
önceleri köye zor ahşan Antalyalı'ya
köylüler, tütün ekmesi için arazi bile ve-
rirler. İmam, köylülerle iyi diyalog kurar.
İçki içmemek koşulu ile köy düğünlerine
bile katıhr. îmam askere gidince eşjni
öbür kaldınma kacüğını köylüler görür-
ler. Atatürk'ün fotoğrafı ile bile yan yana
bulunmaktan kaçan bir imam, onlar için
zordayanılır biri olsa gerek...
Kenger'de cami var, ama cem evı yok.
Cemler köy evlerinde yapıhrmış. Köye
dedeler Hacı Bektaş Dergahı'ndan gelır-
miş. 1975'ten sonra kente göçten dolayı
köyde ilişkiler zayıflamış.
Kenger'e tayin olan öğretmenleri Kula
Milh Eğiüm"deki görevlilen "O köy
Kmlbaş köyûdür. Orada adamı keserler.
Onlarda namus mefhumuda zayıfhr" vs.
diye korkuturlarmış. Tabıi öğretmen de
hala anlatırmış.
Müli Eğ^tim'deki bazı işgüzar vatan-
daşlarca. Kenger'e tayin olan öğretmen-
lere bu hikayelerin anlatüdığı. bir gün
köye tayin edilen kişi bir Alevi öğretmen
olunca anlaşıhmş.
Ama köye gelen öğretmenler kendileri-
ne köylüyü tanıma ve tanıtma şansı ver-
mişlerse, sonuçta kahcı dostluklar kurul-
muş. Köyden memnun aynlmışlar. Ken-
gerüleri ve AJevüiği sevdirmede kendi
kendini yetiştiren Kengerh Ozan HaHI
Day'ın rolünü de hiç kirnse ınkar edetni-
yor. Siz içkinin gülbenk okunarak, yani-
dini önder olan dede tarafından dua edi-
lerek içildiğjni biliyor muydunuz? Bilmi-
yor iserıız artık öğrendiniz. Aleviler-Bek-
taşiler içkiyi ibadetlerinin bir parçası ola-
rak kabul ederler ve dua edilerek canlarla
birlikte içerler. Yani dem alırlar. İçki için
yapılan duayı Uluğbeyli, Piri Fani Halil
fOzdamar Dede'nin sesinden teyple size
dinletmeyi çok isterdim. tşte Cİede'nin
okuduğu dem duasının sözleri:
"Msmi Şah" Allah Allah. AUah Allah,
Allah Alfah. dolulanmız dolu olsun. hep
gönüller gani olsun, yardımamız da
Şah-ı Merdan Ah' olsun Yarabbı. Yiye-
ne yedirenlere dehl, içenlere de aşk ilahi
olsun. Bu içtiğimiz demler, abu kevser
olsun, budemler seleften geçenlenn uğ-
runa yenmiş içilmiş olsun. Cenabı rab-
bı alemin, bizlerin ve onlann taksiratla-
n varsa affı, magrifet eylesin. Kızıl
Deli, Akyaalı Sultan Efendimizin demi
devranı yürüsün. Nefesler dem olsun.
Gerçeğehü...
Alevilikte kadehı tutmanın da farkh
bir biçimi var. Kadeh iki elle tutulur.
Dede şöyle izah etti: Sağ avucunu açtı.
Parmaklannı gerip işaret etti, "Beş" dedi;
sol elini de açarak. "Beş daha oneder, bir,
kadehin ıçindekı içki, bir de dışı kadehin
kendisi, eder on iki" dedi. Sonra; "Hü...
Ya Ali" deyip dem'i içti. İki elin on par-
mağı ile kadehin içi dışı "on Odyi" temsil
ediyor. Bize gecerun saat onunda kendi
eli ile yaptığı boğma rakıyı ikram eden
SalM-Kabazlı Kövü dedesi Ali Baba, ıçki
haramdır diyenlere bakın ne söyluyor:
"Rakıya haram diyoriar. Rakı üzümden
yapılıvor. Hiç haram olur mu? Bağın ça-
pasım kendim \aptım. Filizini budadun,
Uacını attım (şapım). İ zümiinü eUerimle
kestim. Serdim. kuruttum. Bu Ozümde be-
nim alınterim var. Gani gani alınteri döke-
rek ürerriğim üzümden, kendi eUerimle
yaptığım rakı hiç haram olur mu? Benim
emeğim var bunda, emek haram olur mu?"
M Dede rakıya haram dıyenlere hiç
akıl sır erdiremiyor. "Bismi Şah" deyip
"dem"i yudumluyor.
IAlevi köyûne
12 Eylûl camisi
İşin ilginci caminin hemen karşısında
da bir meyhane varmış. namaz saatlerin-
de meyhane dolup taştığı halde cami ile
ilgilenen pek ohnazmış. Camiye cuma
günkri 3-5 yaşh ayıp olmasın dıye gıder-
mış.
Köyün toplam nüfusu ise 2.000 civan-
ndaymış. Alevi köylerine yapılancamüere
halk, pek muhabbetle bakmıyormuş.
Ama aktif olarak karşı da çıkmıyormuş.
Çünkü camiye karşı gelmek devlete karşı
gelmekle özdeş anlaşıhyormuş.
SÜRECEK
Rafet
Yavaş: Alevilersiyasipartikrce sömürüldü
C. ŞENER - Salihli ve çevresinde. Alevi
köylerine cami yapdması ne zaman oldu?
R. YAVAŞ - 1980 öncesinde Alevi ke-
sim sola ve özelh'kle de CHP'ye büyük öl-
çüde oy venyordu. Ancak Çorum, Sıvas,
Kahramanmaraş olaylannın CHP ikti-
dan döneminde ohnası, Alevileri özeUikle
CHP'ye karşı biraz tereddütlü hale getir-
di. 1980 sonrası ise ANAP"m ortaya
çıkması, CHP tabanındaki Alevileri
ANAP'a yönlendirdi. ANAP özelhkle
Alevi köylerindeki muhtarlan iyi kul-
landı. Alevi köylere cami yapmak kam-
panyası bu şekilde gündeme geldi. Tabü
birtakım göstermehk hizmetler de yapı-
lmadı değjl. Ömeğin anayola yakın olan
Alevi köylerinin yollannın asfaltlanması,
birtakım kurslar ve köylülenn ılgi duydu-
ğu hizmetler göstermelik olarak getirildi.
C. ŞENER - Askeri yonerimin etkisi
oldu mu?
R. YAVAŞ - Tabii asken yönetımin şu
şekilde bir etkisi oldu. Biliyorsunuz 1980
öncesi Alevilerin CHP'de yer alması gibi,
Alevi kesimin gençleri de genellikle sol si-
yasi örgütlerin içinde aktıf olarak çahştı.
Ve ölen solculann büyük
bir çoğunluğu da Alevi idi.
Bu yörede de öyle. Yani
Alevi ailelerden, çocuklan
o dönemde okullarda
okuyanlardan mağdur ol-
mayan yok gibi. Hemen
hemen her aile az veya çok
bu olaylardan zarar gör-
dü. İşte birtakım aileler,
biz, geçmışteki CHP döne-
minde bile bu kadar sıkıntı
çektik; artık bu tür
sıkınUİan cekmeyeceğız.
Askeri müdahale bir kur-
tuluş olur, askeri müdaha-
lenin olduğu 1980 sonrası ANAP döne-
mine kadar olan dönemde anarşik olay-
lann ohnaması, bir rahathk getirdi. Ar-
kasından ANAP'ın dört eğilimi birleştir-
me düşüncesiyle ortaya çıkması da yine
Alevi kesimi etkiledi. Yani malum, zaten
Alevilikte birhk, beraberlik, uzlaşma. bir-
leşme duygulan eskiden beri var. Bunu
sankı umut gıbi gördüler, ancak sonuçta
yine değişmedı. Aleviler her dönemde bü-
] tün siyasi partiler tarafı-
ndan ıstismar edildı. En
son seçimde de yine en
çok oyu alan, Alevilerin
oylannı alan SHP ve
SHP'nin ortak olduğu
bir ıktidar döneminde
de yine bir Sıvas kat-
liamı. üzücü bir olay.
Şımdı bu durumda ne
yapanz, onu günlerdir
düşünüyoruz.
Devlet yetkilileri ge-
nellikle şunu söylûyor-
lar. Her şe> yasal çerçe-
vede çözümlenecektir.
Ve Alevi kesime sabır ve hoşgörü tavsiye
ediyorlar. Sabır nereye kadar? Sıvas
olaymdan sonra en çok kendime sordu-
ğum soru bu. Yani nereye kadar sabır?
Eğer bu son olay olacaksa tamam, bunu
da sineye çekelım. Her ne kadar Kerbela'-
dan bu yana acılanmızı biz unutamıyor-
sak da, bu olayı da unutamayacağız.
Ama hiç olmazsa bu olaydan sonra bizim
de tepki göstereceğımiz bir olay olmasını
düşünmeyiz. Fakat ben şahsen, bunun
son olay olacağı kanaatinde değilim. Bu
kesım bundan sonra da fırsat bulduğu za-
man bu tür katliamlannı sürdürecektir.
Bir de aklıma takılan şu oldu: Aleviler bu
zamana kadar hep pasif durumda, yani
savunma durumunda kabnışlar. Ve aman
olay çıkmasın, aman kan dökühnesin, in-
sanhk bizde kalsm gibi zihniyetle sürekli
genye çekilmişier; en fazla yaptığımız, her
zaman yaptığımız şeyi yine yapıp savun-
ma konumuna geçmişiz. Saldın durumu-
na geçmemişler. Bence bunun bir kaynağı
da Hz. Ali.. Hz. Ali hılafet meselesinde
eğer Ebubekir'e "Arkadaş bu benim
hakkımdır, peygamberin vasiyeti de bu
doğrultudadır. Malum Veda Hutbesi'-
nde, Gadir Hum'da bunu herkes huzu-
runda söylemiştir. Bu benim hakkımdır.
Bu dinin de gereğidir'' deyip her ne pa-
hasına olursa olsun o hakkını kullan-
saydı, belki biz bugün bu tür haksızlıklara
karşı daha duyarh olurduk.
SÜRECEK