Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet70. YI.SAYI 24782 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 24TEMMUZ1993CUMARTESİ
Anne babalar masalann tıkış tıkış olmadığı, yiyecekleri sade, servisi hızlı lokantalan tercih ediyorlar
Lokantaya gitmekçocuklannda hakkı
BRYAN MİLLER
Jack Jelenco ve eşi Margaret, lo-
kanta seçerken her zaman tadı da-
makta kalan yiyeoekler ya da büyü-
leyici bir atmosfer aramıyor. Daha
çok, masalann tıkış tıkış olmadığı,
yiyecekleri sade, servisi hızlı lokan-
talan tercih ediyorlar. Romantik ol-
madıklanndan değil. Yalnızca ger-
çekçiler, çünkü genellikle üç ve dört
buçiık yaşlanndaki kıpır kıpır oğul-
lannı da beraberlerinde getıriyorlar.
Jelenco, "baa lokantalar tuzluk,
mum, bıçak gibi her türiü tehlikeli
maddeyi önünüze yığarlar" diyor.
"öylece çekilmeyi beİdeyen bir ma-
sa örtüsü gördük mû, yüreğimiz
güm güm atmaya başhyor. Camdan
yapılmış her şeyi hemencecik orta-
dan kaldınnz."
Çocuklannı lokantalara götûren
anne-babalann sayısı arttıkça Jack
ve Margaret'in taşıdığuıa benzer
kaygılar da giderek yaygmlaşıyor.
Böylecc, lokanta deneyiminin hem
ana-babalar, çocuklar hem lokanta
hem de lokantaya gelen diğer kişiler
için nasıl zevkli kılınabileceği sorusu
gündeme geliyor.
Anne-babalann ve çocuklann en
temel kaygüan arasında, zamanın-
da servis, gûzel bir çevre ve çocukla-
n da düşünen bir mutfak yer alıyor.
Bütün anne-babalar sıkıntının
yaramazlığı körüklediginı bilir. Ve
yine hepsi, küçük çocuklan yavaş
hizmet veFen bir lokantaya götür-
menin, onlan cam eşyalar sergisinde
başıboş bırakmaktan daha farklı
sonuçlar doğurmayacağı konusun-
da hemfikirdır.
"Çocuklar sabırsızdır. Yiyecekle-
rini hemen önlerinde görmek ister-
ler," diyor üç çocuk annesi Virginia
Grady.
Anne-babalar ekmek ve krakerle-
rin, özeUikle alü yaş ve altındaki ço-
cuklan geçici bir süre için sakinleşti-
rebildiği görüşünde. Oysa su bar-
daklan, genellikle devrilmeyi bekli-
yordur.
Yedi ve alü yaşlannda iki çocuğu
olan Digan Sinclair, "lokantada ya-
nm saat içinde yiyecek bir şeyler gel-
mezse. masayı yiyecek hale geliyor-
lar," diyor.
Anne-babalann ortak olduğu bir
başka nokta da, çevrelerinde ne ka-
dar fazla hareket olursa çocuklann
o kadar az hareketli olduğu. Bu yüz-
den, çocuklara yönelik özel hizmet
veren lokantalan tercih ediyorlar.
örneğin baa lokantalar çocuklara
boyama kitaplan. boya kalemleri
veriyor, bazılan balon veriyor, bazı-
lannda video gösterimleri yer ah-
yor.
ABD'nin çeşitli kentlerinde ve Ja-
ponya'da şubesi bulunan Ed Debe-
vic's çocuklar için çok hoş sürprizler
hazırlıyor. Lokantanın bir şubesin-
de çocuklara, ısmarladıklan her ta-
bak karşılığmda oyuncak paralar
verilıyor. Çocuklar bu paralarla
A nneve babalar,
çevrede ne kadar çok
hareket olursa,
çocuklann o kadar
azhareket etmek
istediklerini
söylüyorlar.
Drakula dişi ya da tahtadan küçük
bir uçak alabiliyor.
GarsonJan yakalanna, üzerlerin-
de komik yaalar bulunan rozetler
takıyor: "Bana bahşjş ver ya da su-
suzluktan öl", "Ye ve çık git".
Anne-babalann lokanta tercihle-
rinde bir diğer etken, çocuklar için
daha küçük ve daha ucuz porsiyon-
lann getirilmesi.
Kuşkusuz, geri çevirmemekle bir-
likte çocuklan pek hoş karşüama-
yan lokantalar da var. Lokanta sa-
hibi için can alıa nokta, anne-baba-
lann çocuklannı denetleyebilmeleri.
Çocuklann ortaükta dolaşrnasına
izin vermek yalnızca diğer müşteri-
lere saygısızkk anlamına gelmıyor,
tehlikeli yönleri de olabiliyor. Bir lo-
kanta sahibi "Bazen, ortalarda, tep-
si taşıyan garsonlar için tehlikeli ola-
bilecek üç yaşjnda veletler koşturur.
Anne-babalann çocuklan kontrol
etmesi gerekir" diyor.
Madem çocuklan lokantaya gö-
türmenin onca sakıncası var, anne-
babalar niye riske giriyor? Jelenco'-
nun yanıtı şu: "Bütün birgünün ver-
diği yorgunluktan sonra yemek pişi-
rip bulaşık yıkamakla uğraşmak is-
temiyoruz. Üstelik çocuklannızın
yenı bir şeyler keşfedip mutlu olma-
lannı izlemek keyif verir. Bazen bu,
lokantada da olabilir."
"Çocuğunuzdan neler beklemeli-
siniz?"sorusunu uzmanlar şöyle
yanıtlıyorlar:
Dogumdan iki y aşına kadar Dört
davranış biçimi görülebılır. Bunlar-
dan üçü, uyumak, ağlamak ve tü-
ketmek.
-Anne-babanın kendilerini rahat
hissetme şansı yan yanya.
İki yaş: Kıpır kıpırlık. Yüksek
sandalyelere gereksinimi var. Bu
hem lokantanın hem çocuğun sağlı-
ğı için gereklı. Sandalyeden kaç-
mak, lokantanın dekoru ve öteki
müşteriler açısmdan tehlıke oluştu-
rabilir.
-Yüksek sesle bağırmak (özellikle
"hayır").
-Ufacık böbreklere dikkat!
Üç ve dört yaş: Yiyecek saplantısı,
örneğin yalnızca sade makarna ye-
mek. Sossuz, soğuk ve hamur gibı
olması tercih nedenidır. Sos fobısı
görülür.
-Çocuklar doğru ve yanbşı (gar-
sona vurmak, su püskürtmek) ayırt
etmeye başlar. Bu, yaramazlığı daha
da çekici kılar.
Beş yaş: Çocuklar baa yiyecekle-
rin nereden geldiğini keşfeder (se-
vimli kuzular, gıdaklayan tavuklar).
Vejeteryanhkla kısa süreli bir flört,
hatta yalnızca ekmek diyeti görüle-
bilir.
-Erkeklerde maçoluk belirtileri:
"Çorbandaki böcek mi?". Kızlarda
fitnecilik sendromu: "Anne, Gary
kolama çöp attı."
Akı yaş: Menüyü okumakta ıs-
rarcı tavır. Yemek secme alışkanlığı
had safhaya vanr, bu durum on yıl
kadar sürer.
-Lokantalardan hoşlanmamak.
Surat asmak.
Yedi-on yaş: Yemek ilk kez, az
pişmiş olduğu için geri gönderilir.
OD-ODÜÇ yaş:Ergenlik behrtileri.
-Oburluk. yemek gelene kadar
ekmeği süreklı tırtıklamak. Esas ye-
mek gelince kendini aç hissetme-
mek.
Onüç yaş: Sağda solda aileyle gö-
rünmekten utanmak.
Et yerine
sebze
alışkanlığı
yaygınlaşıyor
Haber Merkezi-İnsanlar, giderek
daha bilinçli besleniyor. Bu
nedenledaha çok sebze, daha az
siyah et yiyip, besinlerin
etiketlerini daha yakından izliyor.
Amerikan Beslenme Demeği'nin
gerçekleştirdiğı araştırmaya
kaülan 18 yaş ve üstündekılerden
oluşan 483 erkek deneğin, yüzde
83'ü sağlığırta daha çok özen
gösterdığini belirtiyor. Geçen yıl
beslenmelerindedeğişiklik
yapanlann yaklaşık yansı, daha
sağlıklı yaşamak ve hastahktan
konınmak amaanı güdüyor.
Yüzde 25'iyse hedeflerinin formda
kalmak olduğunu belirtiyor.
Beslenmenin sağükla
bağlanüsırun irdelendiği haberler
sürekli izleniyor. Bu nedenle
insanlar artık beslenmelerine özen
göstermeleri gerektiğinin
bilincinde. Araşürma sonuçlan
geçen yıla kıyasla şöyle:
- Yüzde 39, daha çok sebze
yedığini belirtiyor.
- Yüzde 20, meyve tüketimini
arttırdığını dilegetiriyor.
- Yüzde 20, daha çok tavuk ve
balık yiyor.
- Yüzde 16, daha çok tahıl yiyor.
- Yüzde 45, daha az siyah et yiyor.
- Yüzde 18, Fast-food'u kestiğmi
belirtiyor.
Araşürma aynca erkeklerin
beslenmeyle ilgili alışverişlerde bir
önceki yıla kıyasla daha etkin
olduklannı ortya koyuyor.
Deneklerin ücte ikısi, alınacak
besinlerin listesini evde
hazırladıklannı belirtiyor. Yine
üçte ikisi, geçen yılda olduğu gjbi,
yemek pişirme görevini
üstlendığini ıleri sürüyor.
Daha dengeli bir beslenmeye geciş,
sanıldığı denli güç değil. Süreç,
tümüyle yeni bir beslenme
programına geçişten çok, eski
besinlerin gözden geçirimi
niteliğini taşıyor. Orneğûı,
pizzanın üzerindeki tam yağlı
peynir yerine yağı alınmış peynirin
yeğlenmesi. salam sosis yerine
sebzelerin eklenmesiyle bu besin
daha sağlıklı bir niteüğe
bürünebilir. Sandviçler, kepek
ekmeğinden yapılabılır ve bir
salata yaprağı, bir dilim domates
birazmeyveile son derece sağlıklı
bir duruma getırilebilir.
Tesettüre
'ödüllü' teşvik
TAHRAN (AA) - îran'da devam
eden Güvenİik Güçleri Hanas'nda,
güvenlik güçlerinin îslami
kurallann uygulanması için
'halkla üişkiler' tekniklerine
başvurduîdan görülüyor.
İranlı hanırnlarla güvenlik güçleri
arasında bitmek bilmeyen bir
'gerilla savaşı' haline gelen tesettür
çekişmesınde. hafta içinde
güvenlik güçleri yeni bir yöntem
benimsediler.
Buna göre Tahran'ın çeşiüi
merkezlerinde kurulan çadırlarda,
polis, kadınlara Islarru adab-ı
muaseret konulannda bilgi
veriyor, dinleyiciler arasında
îslami kurallara göre giyinmiş
kadınlara çeşitli ödüller
sunuluyor.
önceki ay, tesettür savaşının yine
alevlenmesine yol acan Toplumsal
Fesatlarla Mücadele Haftası'nda,
devrim muhafızlannın
başvurduğu bildirilen ve resmi
makamlarca yalanlanan sertlik
yönteminin ardından uygulanan
bu yöntem, güvenlik güçlerinin
taktık değişiklıgine işaret ediyor.
Budeğişiklik üst düzey İran
yetkililerince de teşvik ediliyor.
Padişahlann
zümrüt merakı
Elmas tutkunu Avrupalılar, Yeni
Dünya'da keşfedilen yeşil renkli taşı,
zümrütü önceleri dikkate almamışlardı.
Oysa Hint, Jran, Osmanlı ve Mısır
saraylannda yumruk büyüklüğündeki
yeşil knstaller takı olarak kullanılmaya
başlamıştı. Nefes kesici güzellikteki
zümrüt veelmas işlemeli kutu, şu anda,
tran'da bulunuyor (solda). Sap
kısmında kapağı zümrütten yapılma bir
saat olan, yine zümrüt işlemeli bir han-
^r, zümrütten enfıyekutusu, zümrüt ve
yakutlann süslediği altından bir kalem
kutusu ise şu anda Topkapı Sarayı'nda
bulunuyor.
Kusuruna rağmen yine de
değerli kabul edilen tek taş: ZümrütNATIONAI
GEOGRAPHIC
FREDWARD
Zümrüt, M.Ö. 3.500'lerden beri
bilinir. Kızıl Deniz yakınlanndaki
efsanevi Kleopatra madenleri, ilk
zümrüt kaynaklandır. Genellikle el-
maslardan daha değerli kabul edilir
ve degerlilik sırasmda yalnızca ya-
kut ondan önce gehr.
Peki zümrüt gerçekten nedir? Bu
soru, taşlarla uğraşanlann aklını
uzun süre kurcalarruştır. Çağdaş
kimyasal analiz yöntemlerinden
yoksun geçen binlerce yıl boyunca,
neredeyse yeşil renkli, gûzel görü-
nümlü bütün taşlara zümrüt dendi.
19. yüzyılın ortalannda, maden
bilimciler, rengini kromdan alan ve
değerli sayüacak kadar yeşil olan
bütün taşlara zümrüt adını verdi.
1963"te Brezilya'da rengini vanad-
yumdan alan yeşjl renkli zengin taş
yataklan bulunana kadar bu tanım
geçerliliğini konıdu. Daha sonra,
Afrika'daki madenlerde de yine va-
nadyumla renklendirihniş yeşil taş-
lar bulundu ve bu taşlann zümrüt
olduğu kabul edildi.
Gerçek bir zümrüt ne kadar yeşil
olmalıdır? Bu soruyu yanıtlamak ol-
dukça güç, çünkü taşın rengi, kim-
yasal yapısma bağlı olarak soluk
san-yeşilden, mavimtrak yeşile ka-
dar geniş bir yelpazede yer alıyor.
Fakat uzmanlar, krom ve vanad-
yumla renklendirilmiş taşlan genel-
likle zümrüt olarak kabul ediyor.
Zümrüt tarihindeki en önemli dö-
nüm noktası Ispanyollann, 1500'-
lerin başlannda Güney Amerika'ya
adım atmalandır. Asıl olarak, altın
ve gümüş talan etmekle birlikte, ts-
panyollar Meksika'daki zümrütleri
de farkederek, kaynağını aramaya
çıkarlar. Kolombiya'ya vardıkla-
nnda yerli halktan 7.000 zümrüt
gaspetmişlerdir. Sonunda bugün bi-
le dünyanın en eşsiz zümrütlerinin
çıkanldığı Kolombiya'daki Muzo
madenini keşfederler.
Başlagıçta, elmaslann üstüne taş
tanımayan Avrupaülar, Yeni Dün-
ya'dan gelen bu taşlara ilgi göster-
mez. Oysa, aynı dönemde Hint,
İran, Osmanlı ve Mısır saraylannı
yumruk büyüklüğünde zümrütler
süslemeye başlamıştır.
Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya
hala zümrüt akıyor. Fakat günü-
müzde kaçakçılıİc, zümrüt dolaşı-
mındaki en gecerli yol oldu. Kolom-
biya'da her yıl yanm milyar dolar
değerinde zümrüt çıkanlıyor. Ma-
den mühendisi Felix Rueda'ya göre,
Kolombiya'da çıkanlan zümrütün
yüzde 60'ı yasal olmayan yollardan
ülke dışma taşınıyor.
Kolombiya'dan sonra dünyadalci
en zengin zümrüt yataklan Zambi-
ya, Brezilya ve Zimbabve'de yer alır.
Bütün bu ülkelerde de zümrüt ka-
cakçılığı, hükümetlerin bir türlü çö-
züm getiremedikleri bir sorundur.
Zümrüt, dünyada vergisiz, hiçbir
kayda geçirilrneden, görünmeden,
neredeyse sihirli bir halı üstündey-
miş gibi dolaşır.
Çok değerli kabul edilen bütün
zümrütlerin tarihinde en az bir
kaçınlma olayı vardır.
Iç yapısındaki kusurlarla birlikte
değerli kabul edilen tek taş zümrüt-
tür. Çünkü madenden çıkanlan do-
ğal zümrütlerin hemen hepsinde
ufak tefek kusurlar bulunur. Bu^
yüzden küçük bir onanmdan geçer-^
ler. Tüm dünyada en çok kullanılan
onanm tekniği. yağlamadır. Bu tek-
nikte zümrüt önce aside sokulur,
suyla ve asetonla yıkanır, ardından
artıklanndan anndırabılmek için
bir vakuma konur. Sedır ağacının
kabuğundan yapılmış bir yağla bir-
likte ısıülır. Isıtma işlemi, iıava boş-
luklannın bu yağla dolmasını sağ-
lar. Ancak uzmanlar yağlamamn,
uzun süreli bir çözüm olmadığı gö-
rüşünde birleşjyor.
Karşrtiıklann içiçeligi
Zümrüt, karşıtlıklann iç içe geçti-
ği bir taştır. Onanldıktan, yoğun
emek harcanarak kesildikten sonra
Avrupa. Asya ve Hollyvvood'daki
hanımefendılerin boyunlanm, ku-
laklannı, büeklerini süsleyen bu taş,
gezegendeki en berbat yerlerden, en
ağır koşullar altında çahşan işçiler
tarafından çıkanlır. Bu taşlan bulup
çıkaran insanlar, içlerinden bir tane-
sini takmaya yetecek kadar para bi-
riktirmeyi bile düşleyemez.
Yine de taşlar, başkasırun üzerin-
deyken bile gözlerimizi kamaştınr.
Zenginlik ve tutku çağınşünr çokla-
n için. Güzelliğe duyduğumuz ge-
reksinimi tatmin eder. Sezinlediği-
miz ama açıklayamadığız gizemli
bir dünyayayla aramızda bir bağ
kurar. Taşlar, sahıp olabıleceğımiz
bütün şeyler arasında sonsuzluğa en
yakın olanıdu
1
.
Bugün,geleceğe
kapsüUetaşınacak
ELITE Service
SCOTT FERGUSON
Hepimizin çocukluğunda özenle
bir yerlere gizlediği ırilı ufaklı eşya-
lan vardır: En sevdiğimiz oyuncak,
üzerinde yalnızca bir ad ve tarihin
bulunduğu bir defter yaprağı, bir
resim... Acaba bu gizlı hazıne yıllar
sonra hangi gelişmiş garip yarau-
klann eline geçecek?
Saklandıktan sonra birkaç gün
merakla izlenen değerli hazinemiz
genellikle bir süre sonra belleğimiz-
den uçup gidiverir.
Yaşamımızdan bir kesitin daha
sonraki kuşaklar için saklanması
bir oyiın mu, yoksa ilkel bir dürtü
mü? Uluslararası Zaman Kapsülü
Demeği'nin (UZKD) kuruculan-
ndan Paul Hudson, herkesin gele-
cek için bir şeyleri saklama arzusu
olduğu görüşünde. Hudson'a göre,
insan yaşamının çok kısa olması-
ndan kaynaklanan ve yaşamı
ölümsüz kılma yolunda bir dürtü
olan bu istek son derece doğal.
yıl sonra resmen mühürlendi. Ja-
cobs'un kapsülün mühürlü tutul-
ması için öngördüğü 6.177 yıllık sü-
renin tamamlanacağı 28 Mayıs
8113 günü, 1936 yılı ile bilinen ilk
tarih kayıtlannın bulunduğu İö
4241 yılı arasındaki süreye eşdeğer-
de olması nedeniyle ilginç.
Jacobs"un eşya toplayıp yazınsal
eserlen mikrofılm haline geürdiğı
sırada G. Edward Pendray de VVes-
tinghouse Electric Corp. ile benzer
bır proje üzerinde calışıyordu.
Pendray. topladıklannı ^zaman
bomtası" adını verdiği silindir biçi-
minde bir aygıtta toplamayı tasar-
ladı. Ancak 1938'de bu aygıün
adını "zaman kapsölü" olarak de-
ğiştirdi. Bu ad herkesin düşgücünü
uyandırmaya yeterdi.
VVestınghouse zaman kapsülü,
teksül ve plastik örneklerden tutun
da, 100 kitabın mikrofilm kayı-
tlannı da içercn. "çok kullanılan''
apsülleri
yaratanlarherne
kadariyimser olsalar
dapekçokkişibeş
bin yû sonra bunlann
birilerinin eline
geçeceğine olanaksız
gözüyle bakıyor.
1990 yılında UZKD'yi kuran
Hudson ve arkadaşlan için zaman
kapsülü adı verilen bu çocukluktan
kalma hazineleri bulma ve kayıtla-
ra dökme işi büyük önem taşıyor.
Dernek, bu konuda bir bilgi ban-
kası işlevi görüyor.
Zaman kapsüllerinin çoğu
hırsızlık, gizlilik ya da kötü planla-
ma nedeniyle yok olup gitmiş.
Bir şans eseri olarak. birçok
önemli zaman kapsülünün yeri bili-
niyor. Demeğin merkezi olan At-
lanta Üniversitesi'nin Oglethorpe
kampüsü, tüm zaman kapsülleri-
nin öncüsü olarak bilinen "Uy-
garlık Kriptosu" kapsülünün ana-
vatanı.
Bu, 1930'larda başlayan zaman
kapsüllerinin alan çağını iceren ge-
niş bir kapsül. Scientifıc American
dergisinin 1936 kasım sayısmda,
dönemin Oglethorpe Başkanı
TTıornwell Jacobs ilk kez, yaşan-
makta olap uygarlığın. davranış ve
geleneklerin daha sonraki kuşakla-
ra, gelecekteki uygarlıklara ka-
zandırma düşüncesini ortaya attı.
Jacobs bir tür fıravun mezan oluş-
turup içine. salt Artie Shavv plak-
lan, yapay ürnaklar, kol düğmele-
ri, gazete kırpıklan değil de, son
6000 yılın.bilgilerini de katmayı
amaçladı. Örneğin. İncil'in veDan-
te'nin "Cebennem"inin birer mik-
rofılminin. 1898'den beri süregelen
tarihsel olaylan konu alan fılmlerin
de bu koleksiyona alınmasıru ön-
gördü.
Jacobs sanayiciler ve filantro-
pistlerden proje için maddi yardım
isteminde bulundu. Herkesi bu ko-
nuda öneride bulunmaya cağırdı.
Kripto, Gotik bicemde bir
yapının altındaki eski bir _yüzme
havuzuna gömülecekti. Üç yılı
aşkın bir süre içinde, Jacobs birçok
kişinın de yardımıyla bu tasansını
gerçekleştirdi, zTaman kapsülünün
kapısı 28 Mayıs 1938'de açıhp, iki
35 eşyadan oluşuyor. Bunun
dışında, Albert Einstein ve Thonus
Mann'ın gelecek kuşaklara iletile-
rinin yer aldığı "Kayıt Kitabı"run
da kapsüldeki eşyalar içinde önemli
bir yeri bulunuyor.
1939 New York Dünya Fuan sı-
rasmda VVestinghouse pavyonu-
nun altına gömülen kapsül 5000 yıl
sonra, yani 6939'da açılacak. Wes-
tinghouse'un 1964-65 fuan sırası-
nda. ilk kapsülün 300 metre uzağı-
na gömülen ikinci kapsülde bulu-
nan bir Beatles plağı ve bikini, ara-
daki 25 yıllık süre içinde toplumun
ne denli değiştiginin bir göstergesi
olacak.
Zaman kapsülleri içinde en
sıradışı olarak nitelendirilebilecek
olanlar Voyager 1 ve Voyager 2 ile
uzayın derinliklerine gönderilen
kapsüller. Her birinde alun kapla-
malı bakır bir fonograf kanalıyla
görsel ve işitsel imge kayıtlan iletili-
yor. Kayıtlarda dünyanın konumu
ve insanın genetik yapısı ile ilgili
aynnülı bilgi, kambur bir balinanın
çıkarttığı sesler ve çeşiüi türde mü-
zik örnekleri bulunuyor.
önümüzdeki yüzyıl içinde bu
uzay araçlan Samanyolu'ndan
yola çıkarak başka yıldız kümeleri-
ni araştıracak. Bir milyar yıllık
ömrü olan bu zaman kapsülleri bel-
ki de asla kimsenin eh'ne geçme-
yecek. )957'de Plymouth fır-
masının içinde arabayla gömülen
kapsülü 2007 yılında açılacak.
Kapsülleri yaratanlar her ne ka-
dar iyimser olsalar da, pek çok kişi
5000 yıl sonra bunlann birilerinin
eline geçeceğine olanaksız gözüyle
bakıyor.