27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- * „•• • > - : - 16 EKİM1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sürekli alkol,beyniküçültıiyor 12.Tıp Kurultayı'nda 'Alkolün merkezi sinir sistemine etkileri' konulu bir bildiri sunan Prof. Dr. Baria Öztaş sürekli alkol kullanımının beyin hücrelerini büzdüğü ve sinir hücrelerini öldürdüğünü söyledi İstanbul Haber Servisi- Sürekli alkol kullanımının beyin hücrelerini büzme- si ve sinir hücrelerini öldürmesi nede- niyle beyin küçülrnesine neden olduğu bildirildi. Alkolün mutlaka depresyo- na neden olduğu ve kişilik bozukluk- lanna yol açarak, dürtülerin denetlen- mesini önlediği kavdedildi. Alkol bağımlılığının oluşmasında. kalıüm, kimyasal ileticiler, iç saigı bezleri. be- den yapısı. mizaç, zeka, benlik yapısı, çocukluk ve gençlik ortamı. güncel or- tam, toplumsal durum, varoluş çabası gibi kişilik katmanJannda yer alan bo- zukluklann rol oynadığı belirtildi. l.Ü tarafından düzenlenen 12.Tıp Kurultayı'nda "AlkoJün merkezi sinir sstemine etkifcri" konulu bir bildiri sunan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı'ndan Prof.Dr. Baria öztaş, alkolün ahmının kişilerde dep- resyon ya da efor şeklinde kendini gös- terebileceğini, ancak sürekli alınan al- kolün mutlaka efor tesirinden sonra depresyona dönüşebileceğini vurgula- dı. Alkolün beyin üzerindeki en önem- li yapısal değişikliğinin beyin büzül- mesine neden olacağını beürten Prof. Dr. Baria Öztaş, şöyle konuştu: "Al- kolün kadınlan erkeklerden daha çok etküediği araştırmalaria saptannuştır. Alkoliklerde beyin ağırbğında azaİma da meydana gelmektedir. Alkol aynı zamanda merkezi sinir sistemindeki pek çok mekanizmayı da bozmaktadır. Bunların arasında fız- yolojik fonksiyon bozukluğunu saya- biliriz. Akut aikol alunında beyin kan akmı arttığı halde, kronik alkolikler- de yapılan araştırmalarda hem beyin kan akunının hem de beyin oksijen kullanımının azalmış olduğu izlenmis- tir. Alkoliklerde 'ınme' de daha sık gö- riilmektedir." Toplantıda konuşan Prof.Dr. Öz- can Köknel de alkol kullananlar içinde ara sıra alkol alanlar ile akşamcı ve al- kolik arasında kesin birayınm yapıl- ması gereklilığini belirterek "Akşamcı, her akşam alkol alır, alkole alışmtştır. Akşamcılar içtikleri alkol miktarını çok arttırmazlar. Alkole nıhsal, fiziksel olarak bağımlılık göstermezler. İste- dikleri zaman, yoksunluk belirtisi ol- madan alkolü kesebilirler. Alkolikier ise alkolün tutsağı olmuşlardır. Alkole ruhsal-fiziksel bağımlılık gösterirler. Gece gündüz içerler'"dedı. Prof.Dr. Özcan Köknel. alkoi ba- ğımlısı olan bir kışınin alkole başlama- dan önce kişilik bozukluklan gösterdi- ğinın saptandığına dikkati çekerek al- kol bağimlısının kişilik özelliklerini şöyle sıraladı: "Dürtüler bastınlamaz, denedenemez, engellenemez, ertelene- mez. Başkalarıyla, çorevle gerçekçi bağlantı kurulamaz. Kişiliği kaygıdan kurtaracak olumlu savunma düzenleri kuDandamaz. Alkoi bağmiıuğuun oiuş- masında. kalıtım, kimyasal ileticiler, iç salgı bezleri, beden yapısı, mizaç, zeka, benlik yapısı, çocukluk ve gençlik orta- mı, güncel ortam, toplumsal durum, va- roluş çabası gibi kişilik katmanlannda yer alan bozukluklar rol oynar. Alkolün en önemli etkisi merkezi sinir sistemi üzerinedir. Genel oiarak az miktarda alınan alkolün merkezi sinir sistemine etkisi kaygı giderici ve yatıştıncı biçim- dedir. Kandaki alkol düzeyi yükseldik- çefizyolojikve nıhsal belirtiler ortaya çıkar." Genel oiarak. alkole bağlı nıhsal be- lirtilerin kişilik yapısına ve kişinin duy- gu durumu ile kişinin içinde bulundu- ğu çevre koşullanna göre değiştiğini beürten Prof. Köknel sözlerini şöyle sürdürdü: "Çoğunlukla kandaki alkol düze- yiyle nıhsal belirtiler arasında bağ- lantılar vardır. 80-100 mg sonra üstbeıt- liğin denetimi azalır ya da bütünüyle kaybolur. 100-200 mg sonra saldırgan- lık, taşkmuk ve bilinç bulanıkhğı olur. 300 mg sonra derin uyku »e koma önce- si belirtiler ortaya çıkar. L'zun süre al- kol kullananlarda önce toplumsal iüşki- ler bozulur. Daha sonra nıhsal alanda duygu ve düşünce bozuklukları görülür. Bunu başta karaciğer olmak üzere do- laşrnı, siıîdirim ve merkezi sinir sistemi bozukluklan izier." Kurultayın dün sabahki bölümün- de ise en büyük ilgiyi "AIDS Sempoz- yumu' çekti. Cam iscileri Ücretartışı değil,güvence istiyorlar Ekonomi Servisi - Dam- pingli cam ithalatı ve teknolo- jik yenilenme nedenleriyle iş- lerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan cam işçile- ri, sendikalanndan ücret artı- şından önce işlerini kpruması- nı bekliyor. Kristal-İş Sendi- kası'nın yapüğı 'Cam işçisi araştırması'na göre sendika üyelerinin beklenülen yüzde 74 oranında 1ş güvencesi' maddesinde toplandı. Araştırma, cam işçilennin yüzde 69'unun iş güvenceleri- nin 'tşyerinin verimli ve karlı çalışmasına bağlı olduğunu' düşündüğünü ortaya koydu. Buna karşılık işciler işten çı- kartmada en önemli nedenin ucuz işgücü olduğuna inaru- yor. Teknoloji ve ekonomik zorluklar cam işçilerine göre ikinci ve üçüncü sırada yer alan nedenler. Cam işçilerinin iş güvence- sinden sonra sendikalanndan <jn .büyük beklenülen yüzde 63.3 'fle 'Çahşma koşullanııın lyüeştirilmesi.' Üçüncü sırada ise yüzde 47.3"le işci eptımi maddesi yer ahyor. Cam işçi- lerinin ikı yıl önceki araştır- mada üçüncü sırada yer alan ücret artışı talebi ise 1992de yüzde 34'le dördüncü sıraya düştü. Bunda işsizlik tehlike- sinin artmasıyla birlikte. ge- çim düzeylerini nispeten ko- ruyabilmeleri de etkili oldu. 1992 sonuçlanna göre cam iş- çilerinin yüzde 70.7 gibi önemli bir çoğunluğu iki yıl önceki gecim standardım ko- ruyabildiğini. hatta bir kısrnı da (yüzde 38.6) yükselttiğini belirtiyor. Oğretmen evlerinde yönetim boşluğu Ynrt Haberieri Servisi - Ög- retmenevlerindeki 'keyfi yö- netim' sürüyor. Bursa Öğret- menevi'nde içki yasağı varken İstanbul ve Ankara'da oJduk- ça konforlu öğretmenevlerin- de yer bulmak olanaksız. Ankara Başkent Öğretmenevi 'can güvenliği'nden yoksun. Baza öğretmenevlerine ise ki- mi gazete ve dergilerin sokul- maşı yasak. Öğretmenlerin her ay maaş- lanndan kesilen ödentilerle yapılan, ancak uygulamalar nedeniyle öğretmenler ve ya- kınlanndan çok torpilü bü- rokratlar'ın yakınlannın ya- rarlandıklan ışletmeler olduk- lan iddia edilen öğretmenevle- rinin gözdeleri Ankara ve İstanburda. Yerel yöneticile- rin 'keyfi' tutumlanna göre yönetildigi öne sürülen öğret- menevlerinin. içinde bulundu- ğu yönetim boşluğundan kurtanlmasının yolunun yö- netimlerinin şeftaflaştınlma- sından geçtiği vurgulanıyor. lstanbul'daki Beyoğlu ve Sabana öğretmenevlerinde yer bulmak sorun. Buralan, özellikle Sabana Öğretme- nevi'nin ihtişamı, politikacı yakınJannı ve bakanlık üst düzey bürokraü yakmlannı cczbediyor. İstanbuFa zorun- lu nedenlerle gelen öğretmen- ler, birkaç gün otellerde îcal- dıktan, resepsiyon görevlileri- ne yalvardıktan sonra 'belki' yer bulabiliyor. öğretmenev- lerinden yararlanma fıyatlan, öğretmenler için 45-85 bin li- ra. Öğretmenin birinci derece- de yakınına ise 85-120 bin lira arasnda, kahvaltı ve oda oia- rak değişiyor. Nesin'i öldürene 250 bin dolar vereceğini açıklayan işadamı adliye koridorlannda suçlamalannı sürdürdü 6 Verilecekcezabeni ilgüendirmîyor' İstanbul Haber Servisi - Yazar Aziz Nesiıı'i öldürene 250 bin dolar vereceği- ni açıklayan işadamı Mehmet Ali Şa- doğlunun yargılanmasına devam edil- di. Mahkeme'nin "kamu güvenliği" ge- rekçesiyle "gizli orurum" karan alarak yaptığı duruşma sonrasında Mehmet Ali Şadoğlu. adliye koridorunda Aziz Nesin'e yönelik açıklama ve suçla- malannı sürdürdü. Mehmet Ali Şadoğlu'nun sözleri üze- rine acılan davaya Aziz Nesin'in de ka- tılması nedeniyle İstanbul Adliyesi önünde ve çevresinde çok geniş polisiye önlemler alındı. Adliye girişinde üst ara- ması yapılırken duruşma salonunun bu- lunduğu koridorda polis etten duvar oluşturdu. Aziz Nesin de adliyeye arka kapıdan sokuldu. Mehmet Ali Şadoğlu. birkaç kişiyle geldiği adliyede. salonun hemen dışında beklerken bazı televiz- yon muhabirlerinin ve gazetecilerin so- rulannı yanıtladı. Şadoğlu. açıklamala- nnda Aziz Nesin'i suçlamayı sürdürür- ken polislerin kalabalığa müdahale et- mediğı görüldü. Aziz Nesin'in yargıç kapısından alın- dığı duruşmada. Mahkeme Başkanı Os- man Sunusi Oztemur. kamu güvenliği açjsından oturumun gjzliyapılmasıiste- minın geldiğini iulanaktera geçirdi. Savcımn da aynı yönde göriiş bildirme- sinden sonra mahkeme oybirliği ile otu- rum hakkında gizlilik karan alarak sa- lonu boşalttı. Yaklaşık 1,5 saat süren duruşmadan sonra Aziz Nesin salonda kabrken Şa- doğlu, koridorun sonuna götürüldü. Mehmet Ali Şadoğlu. burada yaptığı açıklamada, Aziz Nesin'in duruşmada, Şeytan Ayetleri adlı kitabı kendisinin yayımlatmadığını, kitabın Türkçe çevi- risinin Aydınlık Gazetesi'ndeyayımlan- İşadamı Şadoğlu'nun (sağda) yargüanması devam ediyor. Mahkeme kamu güvenliği açısından gizli oturum karan aidı. Davaya Aziz Nesin'in de katdması nedeniyle İstanbul Adliyesi'nde geniş polisiye önlemler alındı. (Fotoğraf: YAHYA KOÇOGLU) dığını. kendisinin de gazeteden istifa et- tiğini söyledjğıni anlattı. Şadoğlu," Aziz Nesin, ifadesinde, dine ve islama karşı ol- madığını, saygı duyduğunu söyledi. San- ki Aziz Nesin, bu davadan sonra müslü- man oldu" dedi. Aziz Nesin'i, dine ve islama yönelik sözleri nedeniyle cezalandınlması için böyle bir açıklama yaptığını anlatan Şa- doğlu, bu sözleri Türk Milleti adına söylediğini, yargılama sonunda verile- cek cezarun İcendısini ilgilendinnediğini savundu. Şadoğlu, duruşma sırasında, akli dengesinin yerinde olup oknadığı konusunda savcımn adli tıp müşahadesi istediğini ancak mahkeme heyetinin. duruşmadaki tavırlan nedeniyle buna gerek görmediğini belirtti. Mehmet Ali Şadoğlu ve yanındaki grubun korido- run sonunda bulunduğu bir sırada Aziz Nesin. koruma altında salondan çıkan- larak adliyeden uzaklaştınldı. Davaya konu olan sözleri Meydan Gazetesi'nde yazan muhabir Şenol Ge- zer'in tanık oiarak dinlendiği duruşma ileri bir tarihe ertelendi. Dava. işadamı Mehmet Ali Şadoğlu'- nun Meydan Gazetesi'nde yayımlanan "Aziz Nesin'i öldürene 250 bin dolar ve- receğun" sözleri üzerineaçılmıştı. İstan- bul Cumhuriyet Savalığı, Şadoğlu hakkında TCK'nın 311. maddesi uya- nnca "suç işJemeye teşvik etmekten" 8 \ıl hapis cezası istemiyle dava açmıştı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan ilk oturumda, yargıç Osman Sunusi Öztemur, sanık Mehmet Ali Şa- doğlu'nu konferans çektiği gerekçesiyle azarlamıştı. Beyoğlu'nda adına kültür merkezi açıldı Rıfat Itgaz birkez daha ölümsüzleşti Beyoğlu Küçükparmakkapı Sokak'ta yaptırılan Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'nin açılışına Beyoğ- lu Belediye Başkanı katılmadı. Ünlü yazann oğlu Aydın Ilgaz, 'Amacımız genç kuşaklara Ilgaz'- ın kişiliğini tanıtmak. medya baskılanna karşı kültür ve sanat yapıtları üretmek' dedi Kültür Merkezi - 7 temmuzda yıtirdığimız şair. yazar Rrfat D- gaz'ın anısına oluşturulan kül- tür merkezi, dün Beyoğlu'nda açıldı. Küçükparmakkapı So- kağında 5katlı tarihi birbina- da hizmete giren kültür merke- zinin açılış törenine çok sayıda sanatçı. yazar, yayıncı ve sanat- sever katıldı. Önceden geleceği açıklanan Beyoğlu Belediye Başkanı Huseyüı Arslan törene katılmadı. Rıfat Ilgazın oğlu Aydın Il- gaz, merkezi, genç kuşaklara Ilgaz'ın kişiliğini tanıtmak ve medya baskılanna karşı kültür ve sanat yapıtlan üretmek ama- ayla kurduklannı söyledi. Merkezin açıhsını yapan gaze- temiz yazan Ilhan Selçuk ise törende yaptığı konuşmada "Insan ancak bUim ve sanatla in- sanlaşabilir. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi, Rıfat Ilgaz'ın adını ya- şatacaktır. Bir kültür merkezi- nin açıiışı, bir fabrika ya da baraj açüışından daha önemli- dir"dedi. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'- nin giriş katında kitap ve kaset satışı gerçekleştirilecek. Sergile- rin açılacağı ve toplantılann düzenleneceği birinci katta iki büyük salon yer alıyor. 15 gün süreyle Rıfat Ilgaz'ın çalışma odası olarak sergiye dönüştürii- len ikinci kat ise 15 kasımdan sonra Çınar Yayınlan'nın çalış- ma yeri olacak. Üçüncü katta sanatseverlerin söyleşeceği bir kafe hizmete sunulacak. Buluğ çağına geldi diye okuldan çıkanlan öğrenci için Bakan Menteşe 'Gereken yapılacak' dedi Darüşşafaka^dan kaydı silînen U.Ç içinBakan devrede •Aydın gezisi sırasında U.Ç'yi dinleyen Milli Eğitim Bakanı Menteşe, 'Böyle saçma şey mi olur, gereken mutlaka yapılacak' dedi. Insan Haklan' Derneği Muğla Şubesi'nce yapılan açıklamada 'ortada kişilik hakla ihlaü var' denildi. İHD Muğla Şube Başkanı Avukat Dursun Şahin, '"Biz IHD olarak U.Ç. için gerekli her desteği vereceğiz" dedi. OLCAY AKDENİZ AYDDS-'Buluğ çağına geldi- ğp gerekçesiyle Darüşşafaka Lisesi'nden kaydı silinen L'.Ç olayına Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe elkoydu. Aydın gezisi sırasında U'yu dinleyen Bakan. "Böyle saçma şey mi olur, gereken mutlaka yapıla- caktır"dedı. İnsan Haklan Derneği Muğla Şubesi'nce ya- pılan açıklamada da U'ya sahip çıkılacağı belirtilerek "Ortada ciddi bir kişilik hakkı ihlali var. Dava açmaya hazırlanıyoruz"- denildi. Hem Anadolu hem de Da- rüşşafaka Lisesi'ni kazandığı halde ortada kalan U.Ç. duru- munu Aydın gezisini sürdüren Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe'ye anlattı. Bakanla görüşebilmek için annesiyle bir- likte Milas'tan Aydın'a gelen U.Ç, saatler süren bekleyişten sonra durumunu Bakan'a an- latmayıbaşardı. Menteşe'ye, pilot olmak iste- diğini, ancak hiç beklemediğj olaylann yaşamını kötü biçim- de etkiledığini anlatan U.Ç, yetkililerin duyarsızlığından yakındı. Bakan Nahit Menteşe de böyle bir şeyle yaşamında ilk kezkarşılaştığını belirterek şun- lan söyledi: "Böyle saçma şey mi olur? Çocuklar mutlaka buluğa erer- ler. Olayı gazeteden okuduğum- da kupürünü kesip ügililere >er- dim ve gerekli işlemin yapdması- nı istedim. Ama şimdi L'yu din- leyince konuyu daha iyi anladım. Bu işin üzerinde duracağım. Şimdi hemen araç telefonumdan Ankara'yı arayıp gerekenin ya- pıfanasını isteyeceğim. Şu saç- malığa bakın, bu çocuk okula kız olarak kaydedilmiş de sonra- dan erkek mi çıkımş?" U'ya kendisinin de Milaslı ol- duğunu söyleyen Menteşe. so- runu mutlaka çözeceğini, bel- gelerin de elinde olduğunu be- lirtti. İnsan Haklan Derneği Muğ- la Şubesi de U'ya sahip çıkıyor. İHD Muğla Şube Başkanı Avukat Dursun Şahin. ortada ciddi bir kişilik hakkı ihlali bu- lunduğunu belirterek "Biz İHD olarak U.Ç. için gerekli her des- teği vereceğiz. İstanbul ile ilişki- ye geçerek Darüşşafaka'nın ka- Hem Anadolu hem de Darüşşafaka Lisesi'ni kazandığı halde rarı için idare mahkemesine baş- ortada kalan U.Ç, durumunu Aydın gezisini sürdüren Milli vuracağız"diye konuşıu. Eğitim Bakanı Nahit Menteşe'ye anlattı. ARAYIŞ TOKTAMIŞATEŞ SavaşveTerörGüneydoğu'da öğretmenleri kurşuna diziyorlar. Ka- dınlan ve çocukları kurşuna diziyorlar. Üç yaşındaki bebekleri ateşe atıyorlar. Ve etnik azınlıklar konusunda dehşetli bir biçimde duyarlılık göstererek, kendi ırkçı ya- pılarını gizlemeye çalışan Batı kamuoyunda çıt yok. Oğretmen niye kurşuna dizilir? Bebeleri cahil bırak- makla ne kazanır bir siyaset? O öğretmenler ki; çok par- tili yaşama geçildiği günden beri tutucu iktidarlann en örgütlü ve bilinçli karşıtı olmuşlar; o öğretmenler ki, ce- haletin karanlığını biraz aydınlatmanın savaşçısı olmuş- lardır? Bu yapılanlara "ilan edilmemiş savaş"deniyor. Yan- lış. Bu sütunda daha önce de yazdım. Bu yapılan şey savaş değil; kitlesel terördür. Bir çatışmanın "savaş" sayılabilmesi için; ölen insanın, öldüren insanı öldürme olanağının olması gerekir. Yani aralarında silah denge- si olmasa bile her iki yanın da silahlı olması gerekir. Öğretmenleri kurşuna dizmek, şantiyeleri basıp, araçları yakmak, silahsız işçileri kaçırıp öldürmek; bir toplumun kendi geleceğini ateşe atmasıdır. Silahları ka- dınlara, çocuklara çevirmek savaş değildir. Savaş takti- ği olarak "caydırma" ve "sindirmeye" de yönelik olsa; bu yapılanlar terördür, katliamdır. İnsan onuruna yakış- mayan, insanlık dışı bir mücadele yöntemidir. Ve hiç kuşku duymuyorum ki; nasıl "insanlık onuru, işkenceyi yenecekse", aynı biçimde "İnsanlık onuru bu mücadele biçimini de yenecektir." Ve ne ilginçtir ki; canlı canlı ateşe atılan üç yaşındaki bebenin çığlıkları ne Avrupa'ya ulaşmaktadır ne de Amerika'ya. Hatta maalesef eli kalem tutan kimi meslek- taşlarımızın da kulaklarına ulaşamamaktadır. Hayal dünyalarında yaşamaktadırlar. Bu çirkin mücadelede ölen insan sayısı da bu olguyu değiştirmez. Günde yirmi değil, iki yüz kişi de ölse savaş denemez, iki bin kişi de ölse savaş denemez. Alt milyon insan öldü diye, Hitler'in Yahudilere karşı uyguladığı soykırıma savaş mı diyeceğiz? Gerilla savaşının da kendine göre kuralları vardır. Ama bu kurallar arasında silahsız kadınların veçocukla- rın öldürülmesi asla yoktur. Siz hiç Mao'nun okul yaktığı- nı, şantiye bastığını duydunuz mu? Yıllarca süren savaş içinde, bir tek çocuğun kanı bulaşmış mıdır ellerine? Bi- zimkiler ise köpekbalığı gibi. Isırdıklarını kopartıyorlar. Etrafları bir kan gölü. Gerilla taktikleri arasında, birtakım zengin "sömürü- cülerin" kaçırılarak fidye alınması da vardır. özellikle gayri meşru servet edinen insanlardan. Ama Güney- doğu'da bunun tam aksi oluyor. Adamın serveti emek, alınteri ve gözyaşı sömürüsüne dayanıyor. Olsun. Eğer "bizden"se ve haracını ödüyorsa, mesele yok. Sonra da gidip öğretmenleri kurşuna diziyorlar... Ve tüm bu yapılanlar "sol" adına yapılıyor. Ve Batı dünyasının şaşkın kamuoyu da yutuyor bunu, Istanbul'- un entel bozması tatlısu demokratları da. Türkiye'deki sömürü düzeni, kahrolası bezirgandüze- ni ırk ya da bölge temeline değil; sınıf temeline dayanır. Bunu görmemek için kör olmak gerekir. Çankın'nın, Si- nop'un, Artvin'in durumu; Diyarbakır'dan, Van'dan daha parlak değildir. Ama Türkiye'de emek kesimi, 1980'den beri sermaye karşısında iyice zayıf düşmüştür. Devlet tüm htşmıyla emeğin ve emekçinin üzerine gelmiştir. Kürt kökenli olanlar da nasibini almıştır, Kürt kökenli ol- mayanlar da. Ve ortaya çıkan karmaşık ortamda; emek ile sermaye arasındaki çelişki unutturulmaya çalışıl- maktadır. "Varolmanm dayanılmaz hafifliği" içindeki kimi "uçuk" kalem erbabı, belki de istemeden ve bilinç- sizce, bu çirkin oyuna alet olmaktadır. "Siz Kürt halkınm kimlik mücadelesine karşı mısınız" diye soruyorlar zaman zaman. Kürt asıllı vatandaşları- mızın kimlik mücadelesine asla karşı değilim. Dillerini konuşmalarından, kültürlerini geliştirmelerinden, gele- neklerini yaşatmalarından yanayım. Ayrıca bunu Tür- kiye'nin kültürel zenginliğinin bir parcası olarak görü- rüm. FakatTürkiye'nin bölünmesine ve parçalanmasına karşıyım. Bir bölünmenin, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek olacağını düşünürüm. Türkiye Cumhuriyeti'nin iki temeli vardır. Bunlardan biri ortak resmi dili olan Türkçe, öbürü laikliktir. Bunu zedelememek gerekir. Herkes "bir ağaç gibi tek ve hür olabilmeli", ama "bir orman gibi kardeşçesine" yaşa- ma olanaklarını ortadan kaldırmamalıdır. Kendi kökenim bir yana, Kürt kökenli insanlan genel- likle çok severim. Dürüst, sevecen, özverili, güçlü ve yiğit insanlardır. Ama bebeleri kurşuna dizen insanlan bunlar arasında saymak mümkün değildir. Yiğitliğe sığ- mazbu. insanlığa da sığmaz. Sanık çocuklara nezaret yok • İZMİR (AA) - İzmir Barosu'nun. sanık çocuklann hazırlık soruşturmalannın savahk tarafından yapılmasına ilişkin yasa maddesinı işlerliğe kavuşturarak çocuklann nezarethanede tutulmalannı önlediği bildirildi. Baro Yönetim Kurulu üyesi Avukat CaferÖzkan. Çocuk Mahkemeleri Kanunu'nda, 15 yaştan küçük sanık çocuklann hazırlık soruşturmalannın bizzat cumhuriyet savcılan tarafından yapılacağına dair madde bulunduğunu belirterek şöyle dedi: "Ancak bugüne değin çocuklar nezarethaneye atılmış, ifadeleri alınmış ve normal olarak işlem yapılmış. İzmir Cumhuriyet Savcılığı'yla ilişkiye geçtik ve çocuk mahkemesi suçlannda ifadenin doğruca savcılıkta alınmasını sağladık. Proff. Sayılı dMü • ANKARA (AA) - Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi eski Başkanı Ord. Prof. Dr. Mehmet Aydın Sayılı, gecirdiği kalp krizi sonucu dün Ankara'da öldü. Turgut Reis Caddesi Akıncılar Sokak'taki 18-6 numaralı evinden çıkan Ord. Prof. Sayılı, saat 10.30 sıralannda geçirdiğj kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Kızkardeşi emekli oğretmen Gündüz Sayılı ile oturan Ord. Prof. Sayılı, bir süre önce UN ESCO Orta Asya Medeniyeti Tarihi Grubu Editörlüğü dolayısıyla ödüle layık görülmüştü. Ord. Prof. Sayılı, Atatürk Bilim Kurulu ûyeliğinede seçilmişti. Bilim ve kültür konulan üzerine çok sayıda eseri bulunan Ord. Prof. Sayılı, İngilizce. Fransızca ve Farsça biliyordu. Prof. Mehmet Aydın Sayılı bekardı. İLAN AFYON ASKERİ SATINALMA KOMİSYON BAŞKANLIĞI'NDAN Askeri ihtıyaç için aşajjpda cınsi. miktan. geçici temınatı ve mu- hammen bedeli yazılı olan malzemeler 2886 sayılı Devlet thale Ka- nunu'nun 36'na maddesi gereğince kapalı teklif usulü ihaJe ile saün alınacaktır. Bu işe ait evsaf ve şartnameler çalışma saatlerinde Ankara - İstan- bul - İzmir İç Tedarik Bölge Başkanlıklannda ve komisyonumtızda görûlebilir İsteklılerin teklifmektuplannı ihale saatine kadar komis- yon başkanlıana vermeleri şarttır. Postadaki gecikmeler kabul edile- mez- İhaleye katılabılmek için gerekli evraklar, kapalı teklif şartna- mesinin (idari şartname) 3'ncü maddesindeki evraklar olup, bu evraklann asb ve 1993 yılı içerisinde alınmış olması gereklidir. S-No Cma VtüıunMahamaaı Gt^ici lbaie BeddiTL ToriubTL Gfa>eSad BordoMotorJohnson 61 ka- 589.290.000 17678 700 26EKİM1993 (OMC-Evinrude) lem , J70ELCOS yerfek par- Saal: 14.00 çalan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle