Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM1993CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Düvel-iMuazzama'nın son
çırpınışları...
POIJTIKAVEOTESI
İstanbuVdan ayrılmayı hiç istemeyen
"galip devletler''başta İngiltere, Kemalist
başkente cephe aldı
-4-
Başkentle ilgjlı aal
büyûk kayga, Türkiye
üe Düvel-i Muazzama
dcnen Batılı büyük dev-
letier arasında koptu.
Batılüar ve özellıkle
tngütere, Ankara'nın
başkent oluşuna karşı
kesın cephe aldılar.
Ingiltere, Ankara ile
ügvlı geUşmelen yakı-
ndan ızledı. Aylar önce-
sinden bilgi toplamaya
başladı ve kalınca bır
dosya oluşturdu. Baş-
kent değişurme Türki-
ye'nin bir iç işidir. Ama
bir bakıma -yabancılan
da ügilendirir. Çünkü
başkent taşınınca tstan-
bul'daki yabancı elçilik-
ler de taşınacaktardı.
Ingıhzler ise Istanbul'-
dan aynlmayı hiç
istemiyorlardı.
tngiltere Dışişteri Ba-
kam Lord Curzon, daha
Ankara'mnresmenbaş-
kent olmasmdan iki ay
önee, 2 Ağustos 1923
günü Fransa, ttalya, Ja-
ponya ve ABD hükü-
metlerine ortak bir noia
gönderdi. Şu görûşleri
ortaya atü: Lozan banş
antlaşması yakında yü-
rûrlüğe girecekti. O za-
tnan Türkiye ile yeniden
normal diplomatik
ihşkiler kurulacak ve
Türkiye
1
ye elçıler atana-
caktı. Peki bu diploma-
tik temsilcilenn statüleri
ne olacaku? Elçi mi, bû-
yükelçi mi? tlk soru buy-
du. tkincisi, bu elçiler
nerede oturacaklardı?
Istanbul'da rru, Ankara-
da rru? Bu-sonılan orta-
ya atuktan sonra Lord
Çurzon kendı görüşleri-
niaçıkladr.
"Ingütere, diplomatik
misyonlann Ankara'ya
gitmeyip, İstanbul'da
kalmâlarınT arzu edi-
yordu. Çünkü, "An-
kara'da onuria ve konfor
içinde otunılamaz" dedi
tngütere cephe
alıyor
tngiltere, peşinen An-
kara'ya cephe alıyordu.
Ankara"ya elçı gön-
dermeyecekti. tngjliz el-
çisı Istanbul'da otu-
racaktı. Yani Türkiye'-
rün yeni başkentini boy-
kot edecekü. Üstelik İn-
giltere, öteki devletleri
de yanına almak, Anka-
ra'ya karşı bir "ortak
cephe" oluşturmak istı-
yordu. Bu uğurdakı
İngiliz diplomatik gin-
şimlen Ağustos 1923"te
başladı ve Ankara baş-
kent ohınca daha da yo-
ğunlaşü. tngiltere, "Ma-
jesteteri hükümeti, Tür-
kiye'de Büvükelei bulun-
dnnnayı yalnız bir şarta bağhyor ki, o da
Büyükeiçi'nn İstanbuTda oturmastdır"
diyordu. Istanbul'dakı İngiliz Yuksek
Korniserhğ) daha da vlen gıdiyor ve
"İngttiz BâyükelçUiği hangi şehirde otu-
rursa, Türk hüküroeti de oraya gelecek-
tir" dıye rapor ediyordu!
Ankara'ya karşı ortak cephe
Türk hükümeti, îngjliz Büyükelçiliği
tstanbul'dadır diye oraya taşmmayı dû-
şünmedi ve Ankara'yı başkent yaptı.
Lord Curzon bu defa yeniden harekete
geçü. 24Ekim 1924 günü müttefiklerine
bir nota gönderdi. "Majesteteri hükü-
metinin Ankara'ya Büyükelçi gönderme-
roeye kararlı olduğunu" resmen duyur-
du ve bu konuda bırlikte hareket edil-
mesini istedi. Yaru ortak bır cephe ha-
linde Türk hükümetinın karşısına
çıkümahydı.
Bu arada lstanbul'daki İngiliz Yük-
sek Komiserliği Londra'ya durmadan
yazıyordu. "Ankara, ancak iki yû baş-
kent kalabilir"dı. Müttefikler, Ankara'-
ya'karşı hep bırlikte direniılerse. Türk-
lere boyun eğdirilebilir, başkenti yeni-
den tstanbul'a taşıtüırdı. İngiliz Yüksek
Komiserliği'nin düşüncesıne göre genç
1902'krtkki Ankara'nın Balık Pazan semtinden bir görünüm. Yaklaşık 20 yü oncabadire atiatddıktansonra bel-
ki biraz üst baş değişmiş ancakkentin bîr yüzü hala bu görünümdeydı(ûstte). Öte yandan 192Tlerde Ankara gjkte-
rek Cumhuriyet mimarisi anlayışıyla hızla baü şehirkriyle arasındaki farkı kapaüyordu. İşte Bankalar Caddesi. (ÖZAN SAĞDIÇ'ın arşivinden)
Bir kent, iki yüz
Türkiye Cumhuriyeti pek uzun ömurlü
olamayacaktı ve "Sahanat diriltüirse
İstanbul yeniden başkent olacaktı."
Lozan antlaşması yürürlüğe girince,
Şubat 1924'te tstanbul'a, Mr. lindsay
adında yeni bir
İngılız elçisı geldi.
Lindsay. daha
ayağmın tozuyla,
henüz hiç görme-
miş olduğu An-
kara'ya veryansın
etmeye başladı.
Onun iddiasma
göre Ankara'nın
başkent yapılması.
"Türklerin Asyalı
olma ve Asya'ya
dönme içgüdüsün-
den" kaynaklaru-
yormuş. Ama
yann "Ankara
Medisi'nin başına
bir uğursuztuk geBrse" imiş o zaman
Ankara'dan İstanbuTa koşulacakmış.
Lindsay. profesyonel bır dıplomata pek
yakışmayacak kadar kesin konuşuyor
ve "Şunu cesarerk söyleyebilirim ki, gü-
nön birinde istanbul'un yeniden Türki-
ye'nin başkenti olacağı hemen hemen ke-
sindir" diye yazıyordu. Ankara ile ilgili
olarak bir yandan İngilizlerin kendi
aralannda, öte yandan da İngüizlerle
ötekibüyük devletler arasında yazışma-
lar sürüp gjtti. Sonunda İngütere'nin
aşkentin Ankara oiması demek,
İstanbul daki elçiliklerin Ankara'ya taşınması
demek...Nasılkabullenir Düvel-i Muazzamanın
Boğaziçi'ne, Çamlıca'ya, debdebeye ve
elüstünde tutulmaya alışmış "hariciyecileri"
kalkıp Kemalcilerle dolu bir bozkırkasabasına
dayanabilmeyi? Hem de düne kadar işgalleri
altındayken İstanbul!...
ısranyla büyük devletler şöyle bır ortak
görüşe vardılar. "Türkiye üe bmükelçi-
lik dürçyinde Uişki kurulacak. Ama bü-
yûkelçiler İstanbul'da oturacak. Anka-
la'ya yalnız birer irtibat görevlisi gönde-
rilecek. Türk hükümeti, kordiploraatiğin
Ankara'ya taşınması icin diretirse, o za-
man Türkiye'ye bûyükelçi değil, elçi ata-
nacak. Yani diptomatik temsâcilik dfize-
>i düşürülecek..." Böylece Ankara'ya
karşı bır ortak cephe oluşturuldu.Batılı
devletlerin görûşleri Türkiye'ye henüz
resmen bildırilme-
mişti. Ama Türk
hükümeti, eski düş-
man devletlenn
Ankara'ya bûyü-
kelçi göndermekte
güçlük çıkarabile-
cekkrini anladı.
Yabancı büyükelçi-
lerin tstanbul'da
kalmakta direnme-
leri ise Türk hükü-
metince sakıncalı
görülûyordu. Çün-
kü, başkent tekrar
tstanbul'a taşına-
cakmış gibi yanhş
bir izknim yarata-
caktı. Bu da Cumhunyet karşıüannı
umuüandıracak, yürekkndirecekti.
Dolayısıyla genç cumhuriyetinüz yıpra-
nacakıı. Buna meydan venlmemeliydi.
Türk hükümeü. yabana elçilıkleri te-
zelden başkente çekebümek için onlara
Ankara'da karşıhksız arsa vermeyi ka-
rarlaşurdı. 19 Ocak
1925 günü bu konuda
bir kararname çıkanldı.
"Ecnebi sefaretlerine
meccanen arsa tefrik ve
itası... takanür etmiş-
tir" dendi.
Bu kararname üzeri-
ne 1925 Bütçe Kanu-
nu'na bir hüküm eklen-
di ve Türkiye ile diplo-
matik ilişkisi olan dev-
letlere, "kra YekiBeri
heveti kararı ik Anka-
ra'da sefaret ve konso-
loshane inşa eykmek
üzere meccanen arsalar
tevftzine ve.. bila harç
tapu senedi itasına Ma-
liye Vekakti mezundur"
dendı. Sonra."Ankara'-
da sefarethane ve konso-
loshaneler inşası için
memalik-i ecnebiyeden
celbedilecek malzeme-i
inşaiye gümrük resrain-
den muaftur" dıye ek-
lendi.
Yani: Ankara'da, el-
çilik ve konsolosluk bı-
nalan yapmalan için
yabana devletkre be-
dava arsa verilecek.
Bunlardan tapu harcı
almmayacak. Yurt
dışından getırilecek in-
şaat malzemesi de güm-
rük resmınden muaf
olacaka.
Bu madde. daha
Meclis'te görüşül-
meden önce yabana el-
çıliklere sözlü olarak
duyuruldu.
Türkiye'ye nota
Lozan banş anllaş-
ması tam onaylamp yü-
riirlüğe gjrerken ve eskı
düşman devletlerle
Türkiye arasında iliş-
kıler nonnale dönüşür-
ken yeni bir olay patlak
verdi. 1 Mart 1925
günü İngiltere, Fransa
ve ttalya, Türkiye'ye
ortak nota verdiler:
'•Haşmetiü ttalya
Kralı. ingiltere Kralı ve
Fransa Reisicumhuru'-
nun ve hükümetkTinin
Türkiye'deki siyasi mö-
messîlliğini İstanbul'da
oturacak olan bir büyü-
kelciye tevdi etmek
niyetinde bulunduğunu
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti'nin ıttılaına
(bügjsİDe) an..." ettikr
ve "İtalya, İn^ltere,
Fransa sefûieri, lüzum
hasıl oMukça Ankara'-
ya gidecek >e orada se-
faret memurlanndan bi-
risi taraftndan daimi su-
rette temsfl oluna-
cakör" dediler.
Üç Batıh devlet. Tür-
kiye'nin yeni başkenti
Ankara'ya bûyükelçi
göndermeyeceklenni,
büyükelçilerin tstan-
bul'da oturacaklannı
resmen bildiriyorlardı. Büyükelçüer
arada bir Ankara'yı ziyaret edeceklerdi,
ama orada oturmayacaklardı. Bu ortak
nota tam ilişküerin normale dönüşeceği
sırada veriliyor. Türkiye ile Batıh dev-
letler arasında yeni bir kavga başlatılı-
vor.
Notasavaşı
On yıldan beri Türkiye ile Fransa,
tngiltere ve ttalya arasında normal dip-
lomatik ıhşki yoktu. Osmanlı devletinin
Birinci Dünya Savaşı'na girmesi üzeri-
ne, 1914 yılında kesilen ilişkiler. Lozan
Antlaşması'nın yürürlüğe gjrmesiyle
nonnale dönüşecekti. Tam o sırada.
Mart 1925'te notalarla bir "Ankara Sa-
vaşı" başlatıhyor. Üç eski düşman dev-
leÇ yeni Türkıye'nin başkenüni boykot
ediyor. Ankara'ya karşı ortak bir dire-
nişe geçiyor. Ankara, üç koldan topa
tutuluyor!
Türk hükümeti, Batı'nın baskısına
boyun eğmiyor. Notaya notayla kar-
şüık veriyor. Ankara uğruna bir nota
düellosu başhyor.. 1925 yılmda beş
ayda on beş nota alınıp veriliyor.
YARIN: İngiltere
direniyor
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ şiPAL
Ben, nerede, hangi yanlışı yaptam?
! Köşenizde zaman zaman peşin ödeme yapıp süper emekli
olanlann sorunlan ile ilgili yazdannıza rastladımsa da, maddi ola-
nakstzlıklar nedeniyle ve borçlanmak suretiyle aynı haktan faydalan-
mak zorunda kalan (sanınm az sa%ıda) ben ve benzerterimin karşılaşt»-
klan göçlakleri konu alan >azınızı okuy amadım.
3395 sayılı yasanm tanıdığı takâtle borcianma hakkıra kullanmak
için buhmdnğum başvuru kabul edildi. Ben de ilk taksidimi vadesinden
önceödedim.
Dahasonra bana gelen yazxla. bu borcun tamamını 11.6.1989 tarihi-
ne kadar ödernem halindc, geçki üst gösterge üzerinden maaş arttjimın
yapdacağt biMirildi. Bunun üzerine, 29 Mayts 1989'da borcumun geri
kalan lusmı olan 3 mflyon 360 bin Ûrayı yine vadesinden önce defaten
ödcdim.
Uıun bir söre bana vaat edilen raaaşın gelmesini bekiedim. Gekne-
yiace de, SSK'y a gecikmenin nedenini sordum. Gelen yaztda; yasa ko-
yucn tarafından 11.6.1989 tarihi beklenmeden 352 sayılı kanün Hük-
mnode Kararname ve 3522 sayılı kanun çıkanlmak suretiyle, geçici 70.
maddeniniptaledildiği ve yatırdığım 4 milyon 200 binUrayı geri almam
nırguianıyordu.
Ben, yasalann bana tanıdığı süre içinde hak ve sorumiuluklanmı
eksikstz yerine getirdim. Şimdi soruyorum:
Ben, nerede,hangi yanlışı yaphm?
(A.G.)
YANTT:
En sık değındiğımız konulardan biri. 3395 sayıh Süper Emeklilik
Yasası'mn geürdiği haksızlığı açüdamak ve ömeklemek oünuştur.
Bu haksızlığı bır kez daha örneklerle açıklayalım.
1) 3395 sayüı yasa, yalnızca büyük bir emekli grubunun küçük bir
azınlıgına süper emekb olma hakkı tanımıştır. O günün en yüksek
göstergesi olan 1.400'e ulaşanlar, bu haktan yararlanabihniştir.
Onun 5 puan altında 1.395 ve daha düşük göstergelerden emekli
olanlara, hiçbir hak tanınmamışur. Çahşma yaşamının tümünün
primini en üst kazançtan ödeyip, son 5 yıl içinde birkaç gün (ay ve yıl
değil) eksik ya da tavanın altında prim ödeyenlerin, geçmişte tavan-
dan ödedıkleri primlerin üzerine sünger çekılmiştir.
2) 3395 sayılıyasa ödeme güçlüğü içinde olanlara. borçlannı, "aza-
mi 5 yü içinde ve her yıla isabet eden bölümünün o yılın sonuna kadar
ödenmesi'" hakkını da vermiştir. Bugün. yasayla siz ve benzerleriruze
tamnan bu hak, bir başka yasayla elinizden alınmıştır. Böylece, ka-
zarulmış haklar, hukuk kurallanna tersdüşen bir biçimde, geriye dö-
nük olarak ışletilmıştir.
3395 sayılı yasada yapılan her değışikhk, ilk yapılan yanUşlığı
onarmamış, yeni yanhşlar eklemiştir.
3) Haksızlığı bir kez daha somut örneklerle anlatmakta ve gözler
önüne sermekte yarar vardır.
Aynı ülkede. bir sigortalı, 25 yüuk (9.000 gün) çahşma yaşamının
primini tavandan ödemiş ve 1988'den önce ve tavan göstergeden
emekli olmuştur. Bu kişı 4milyon 200 binlirası olmadığı ve bu parayı
bulamadığı için, Ekim 1993'te 2milyon 591 bin 622lira yaşhhk ayhğı
alacaktır.
A\ru ülkede bir başka sıgortah, yine 25 yıl çahşmış ve yine 1988'-
den önce tavan göstergeden emekli olmuş ve 4 milyon 200 bin Urayı
da yatınp. süper emekli olma hakkını kazanmıştır.
Ekim 1993"te alacağı emekli aylığı, 5 milyon 380 bin 640 lıradır.
Parası olup 4 milyon 200 bin lira yatıranlar, bu parayı bulamayan-
lardan bugûn 2 milyon 790 bin lira ve yüzde yüzden fazla (%108)
emekh ayhğı almaktadır.
Yazımıa, 14 Mart 1991 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan Ana-
yasa Mahkemesı'nin 14.11.1990 karar günlü, 1990/5esasve 1990/28
sayıh karannda yer alan, Sayın Yılmaz Aliefendioğlu ve Sayın Gü-
ven Dinçer'in "Karşıoy YazBi" ile noktalayahm.
"(...) Sosy al Sigortalar Kurumu'nun bütün malvariığı, hizmet bina-
lan, sağlık tesisleri ve akannı sağlay an türn binalar, dünün akrAfbugü-
nûn pasif sigortalılannın primleri ile elde edilmiştir.
Üst gösterge tablosuna day anan yeni sistem:
1- tki grup sigortalı yaratmış ve eşittiğe dayanan sisteıni bozmuştur.
2- Sigorta sisteminde imtiyaz yaratümıştır
3- Pasif sigortalıların yaratbğı malvariığı yeni ve imtiyazlı sigortab
gnıbunun emrine verilnüştir.
Aynı durumda bulunan kişilerin yasamn öngördüğû haklardan aynı
esaslara göre yararianmaları. eşitlik ilkesinin gereğidir.
Ayrıca, en üst göstergede bulunanlarla diğer göstergelerde bulunau-
lar arasında sosya! güvenlik hakkı yönünden çok farklı hak durumları
yaratdnuştır. Aynı hakkın, dengeli ve makul ölcülerde, diğer gösterge-
lerde buhınanlara da tarunması gerekir. (...)"
MEHMED KEMAL
BaşkaBaskOyküsü...
Bir Bask modelidir dolaşıp duruyor. Nedir bu Bask
modeli? Herkes kendine göre anlatıyor. Boyle bir mode-
lin varltğından ilkin, Sayın Çiller'in Viyana'da Ispanya
Başbakanı Gonzales'le görüşmesinden sonra haberi-
miz oldu. Ancak Sayın Çilter, sorulduğunda "Böyle bir
modelden haberim yok" dedi; aradan sıyrıldı.
ispanya'nın Bask bölgesinde bir küçük azınlıkyaşıyor.
Bu arınlık, silahla donatılmış bir terör örgütüdür. Yıllar-
dır bazı haklar almak için, Ispanyol ordusuyla çarpışır
durur. Zaten İspanya'nın kendisi, netameli bir ülkedir.
Yıllarca bir iç savaşla çalkalandı durdu. Cumhuriyelçi-
lerle Kralcılar ytllarca dövuştüler. tç savaş, bir dünya
savaşma dönüştü. Sonunda General Franco, bu iç sava-
şı kazandı; diktatörlüğünü kurdu. Bu dikta öylesine sağ-
lam kuruldu ki. Franco'nun ölümüne kadar sürdü.
Franco diktatörlüğüne, komşusu Portekiz de özendi.
O da yıllarca dikta yönetirni altina girdi.
Ispanya demokrasisini, Franco'nun ölümünden sonra
sosyalist Gonzales kurabildi.
Bayan Tansu Çiller'in Avusturya gezisinden sonra,
ortaya bir Bask modeli çıktı. Bayan Çiller dilediğt kadar,
"8u konuda yazılanlarm, benim ağzımdanmtş gibi veril-
mesini şaşkınlıkia izliyorum" desin dursun, ona mal
edenler çoğalmaktadır. Karayalçm da bu konuda devre-
ye girmiştir.
"Her neyse Bask modeli tartışılmalıdır. Hatta federas-
yonu savunrnak isteyenler de bunu tartışmalıdtr. Bunla-
rın şiddetle ilgisi yok."
BayanÇiller'in, Bask modelini şöyle ele aldığı bildirili-
yor. "Terörün önlenmesi için, önce gidip Fransa Cum-
hurbaşkanı Mitterrand ile görüşmüş. Terörü önlemenin
birinci şartı, komşu ülkeyle anlaşıp sının güvence altına
almak. İkinci adım, parlamentoda bir uzlaşmanın sağ-
lanması..."
Bask modelini, Deniz Baykal şöyle yorumluyor.
"Avrupa Konseyi Toplantısı'nda Sayın Gonzales'le
karşı karşıya geüyor. Birden Bask'ı keşfediyor. Bask de-
neyiminin getireceği şanslan görüyor. Büyük bir heye-
can/a Bask modeli diye, Türkiye'ye aktarıyor. Üç gün
sonra bunu da bir kenara itiyor."
Baykal eleştirisini, "Yumurtayı bıraksın, omlet yap-
sm" diye tamamlıyor.
Ispanya ile ilgili. bizim bir Yahya Kemal öykümüz var:
Ispanya Kralı AHons'la Bûyükelçi Yahya Kemalin arası
çok iyidir. Saraya gider, sık sık görüşür. Ancak, iç savaş-
ta bir araCumhuriyetçiler kazanınca Kral, ülkeyi bırakıp
kaçar. Kral kaçınca, dostu Türk Büyükelçisi de kaçar. Bu
kaçışı Atatürk e anlatırlar. Çok öfkelenir.
"Çabuk geri çekin!.." der.
Yahya Kemal, Atatürk'ün öikesini bildiğinden ülkeye
dönemez. Ancak beş on yıl sonra, tatJt bir zamanında
anlatırlar. Ata bağışlar, ülkeye dönebilir.
Bask modelintn bıze uymadığını bilenler söylüyorlar.
Btzdeki Güneydoğu terörüyle ispanya'daki Bask terörü-
nün pek benzer yani yok...
Hamdullah Suphi Tannöver, Bükreşte büyükelçiy-
ken Yahya Kemal gelir, ona sığınır. Çevreyi yoklar, ba-
kar ki durum uygundur, yanına alıp getirir. Yalova'da
Atatürk'etakdim edilir. Atatürk de bağışlar. Üstat, 'Endü-
lüs, zil, şal, gül' şiirini, bu kargaşada yazar.
Bir yanda kargaşa, öte yanda şiir...
BÜIMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Kuşadası'nın anük dö-
nemlerdekı adı. 2/ Asya'-
da bır ülke... Mimarlıkta
"sahın" anlammda kulla-
nılan sözcük. 3/ Ortak
ölçüden ve kuraldan ayn-
lan 4/ Ölümsüz. 5/ Ko-
nut... Kımse, kişi... Bir
nota. 6/ Serbest meslek 6
adamlannı içinde topla- j
yan resmı bırlik... Deyim.
7/ Ölülerle cinsel ilişki bı- 8
ciminde görülen sapıklık. g
8/ Müzikte yapıt anla-
mında kullarulan "opus" sözcügü-
nün kısa yazıhşı... Donarak katı
duruma gelmiş su. 9/ Bir mechsin
bir gün içindeki toplanmalan.
\UKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Atom çekirdeğjni oluşturan
nötron ve proton gibi temelparça-
aklann ortak adı. 2/ Rütbesiz as-
ker... İslam dinine dönmüş olan.
3/Namzet.. Birrenk.4/Rapüye...
Yapmacıkh davTamş. 5/ "Gürül-
tü, vızıldamak" gibi, bır şeyin çı-
kardığı sese benzer seslerle yapılan sözcük. 6/ Keçi lulından
hayvan çulu, yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse. 7/ Ayak
dir'eme... Babânın kızkardeşi. 8/ Su taşkını... Canlılann bölüm-
lenmesinde, dallann bir araya gelmesiyle oluşan birlik. 9/ Keten
dövmeye varavan tokmak.
ŞİLEASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞt'NDEN
Dosya No. 1989/155
Davaa Maliye Hazinesi taraftndan davahlar tbrahim Marla ve
172 arkadaşı aleyhine ikame ettiği Şilenın İmrenli Köyü'nde kain ve
tapuda 3128 parsel sayıb taşınmazın mera olduğundan davahlar adı-
na yaptlan tespitın iptaü ile davacı Mahye Haanesi adına 3402 sayılı
kanunun 16'Bmaddesigereğince sınırlandınlmasına karar verilmesi-
ni talep etmiş olup;
Mahkememızden verüen 14.4.1993 tarih ve 1989/155 esas 1993/86
karar sayılı ılamı üe 3402 sayüı kanunun 12»3 maddesi gereğince sü-
kûtu hak yönünden subuta ermeyen davanın reddme karar verilmiş-
tir
Davahlar, tbrahim Marla, Mustafa Ayseslı, Mehmet Güldemir,
Faıka Meral, Makbule girişken, Sadık Santavuk, Yılmaz Erol, Ce-
mal Bahadır. Aksel Antonya, Doğan Korhan. Melek Çeük, Hatice
Meral Çuhacı. Kazım Urak, Ertuğrul Gülsoy, Zehra Tomas, tliza
Semerci, Serin Sevim, Saime Ozakun. Faruk Durukan, Mebrure Uz-
kan, Gülhize Ersoy. Ozdemir Pöke, Abbas Şılit. Meün Ucak, Anna
Babat. NerminPınar, Bedriye Özerkan. Sadı Gökçenük, Şayeste Bir-
sel, Kemal Kalfaoğlu, Abbas Şüit. Tülay Ertem, Halit Dınkoğlu,
Hüseyin Bulut, FatmaHavva Yukler. NecatiŞenol, tsmail Doğanay,
Hüseyin Ocak, Kecmi Soner Dümen, Ertan Soyak, Sehavet Erberer,
Bdgin Evren. Neyyire Durukan, Zekıye Aydoğan, Rukiye Duysak,
Güngör Özerkan, Melaha Güler, Osman Dündar Dümen. Mustafa
Arslan, Zeki Odabaşı. Hasan Ali Kök, Raip Alper, Kemal Gökçen,
Artemal Has, Seher Er adlannadaha önce adreslerindebulunmadık-
lanndan ilanen tebügat yapılmış olup ışbu davalılann ilarun yayını
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kanun yoluna başvurmalan şe-
rektiğı, aksi takdırde karann kesinleşurilecegi tebügat yerine kaım
olmak üzereilanen teblığ olunur.
Basm: 51731
BOZCAADASULHHUKUK
HÂKtMLİĞÎ'NDEN
DosyaNo: 1992/21 E.
1993/24 K.
Davaa OsmanSirel vekili Nefıse Üngör taraftndan davalılar Van
gel Sosane, Marika (Vangel kızı), Vasil Kode (Vangel oğlu) aleyhin
mahkememızde açılan ortaklığm gıderilmesi davasınm yapılan açı
yargılaması sonucunda, ortaklığın gıderilmesine mahkememızin 2i
7.1993 tarihlikaran ile karar venldığinden ve fakat davalılann adre
lerinın meçhul oiması sebebi ile söz konusu karann davalılara ilan<
tebliğine karar verilmekle, sözkonusu karanngazetedeyayunlanm
sından bir hafta sonra kesinleşeceğirun ilanen tebügine karar venlı
5.8.1993
Basm: 51729