29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet7 0 . Y I S A Y I 2 4 8 4 6 S A N A T K b ' L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 16EKİM1993CUMMTESİ Dişeti hastalıklannın ilk belirtisi, dişeti kanaması. Bunu ağız kokusu ve dişeti renginin koyu kırmızıya dönüşmesi izliyor Beyaz dişlere pembe dişetieri yaraşırGÜNDÜZ İMŞİR Aği2 sağlığı alarm \eren ülke- mzde dişeti hastahklan da önemli bır yer tutmaya başiadı. Dişeti hastalıklannın ilk belirtisinin dişe- ti kanaması olduğunu, bunu ağız kokusu ve pembe dışetinde koyu kırmızı renk değjşıkligınin takip ettığinı belırten uzmanlar. önlem olarak günlük diş bakımına özen göstenimesine dıkkat çekivorlar. Dişeti hastalığı. yemeklerden sonra dişler üzennde ve diş aralan- nda bınken ve temizlenemeyen be- sin artıklannın ûzerinde bıriken baktenlerin birikımi sonucu orta- ya çıkan bir çeşit dişeti iltihabı ola- rak tarumlaruyor. İ Ü. Dişhekimliğı Fakültesi Pe- nodontoloji Anabilim Dalı öğre- tım üyelerinden Doç. Dr. Aslan Gökbuget, dişler üzenndeki renk- siz. ınce. sanmsı beyaz renkli taba- kalar halınde oluşan bu mikrop topluluğunun, diş hekimlen arası- nda "bakteri plağı " olarak ad- landınldığını vurgulayarak, şun- lan söylüyor: " Bu bakteri plağı içerisindeki mikroplar, karbonhidratlı gıdaları özetlikle şekeri aynştırarak asit oluşumuna neden olurlar. Bu ise henı dişeti hastahklan, hem de diş çünikleri için esas etkeni oluştunır. Dişeti hastalığının oluşu- munda ikinci önemli etkeni de, diş taşları oluşturuyor. Diş taşına basit olarak bakteri plağının sertleşmiş hati diyebiiiriz. Diş taşının oluşumu için, diş yüzeylerinde temizleneme- yen yumuşak eklenrilerin varlığı ge- rekmektedir. Oluşan diş taşuıın yü- zeyinin pûtürlfl oluşu bakteri plağı oluşumu için daha uygun bir ortam oluştunır ve diş taşı giderek büyür." Uzmanlar, dişeti hastalıklannın oluşmasına zerrun hazırlayan yerel ve genel diğer faktörleri ise şöyle sı- ralıyor: azmanlar, dişeti hastalıklarından korunmanın en önemli yolunun, hastalık etkeni olan mikroplann diş üzerinden doğru, düzenli ve yeterli olarak uzaklaştınlmasıyla sağlanabileceğine dikkat çekiyorlar. Yetişkin bir bireyin her sefer en az 3 dakika olmak suretiyle günde 2 kez dişlerini fırçalaması gerektiğini belirtiyorlar. "Yerel faktörler, tükürüğün ka- litesi ve içeriği, ağızdan nefes aJma, mekanik, kimyasal. termal ve aler- jik belirtiier. diş sıkma ve gıcırdat- ma olarak sıralanabilir. Genel etkenler ise şiddetli seyre- den bazı sistemik hastalıklar (kan hastalıklan vs), hormonal bozuk- luklar, stres, sistemik kullanılan bazı ilaçlar, beslenme alışkanlıklan ve yaş gibi etkenlerdir. Bu faktör- lerin bir >eya birkaçının bir arada buluıunası. bakteri plağı olan bir ağızda oluşacak dişeti hastalığının seyrini >e şiddetini arttırabilmekte- dir." Doç. Dr. Aslan Gökbuget, dişeti hastalıklannın ı!k belirtisinin diş fırçalaması esnasında görülen ka- nama olduğunu belırterek, "Kana- ma, önceleri fırçalama ve sert gıda- laruı alımı sırasında görülürken, hastalığın ycrleşik hale geçmesiyle kendiliğinden de olabilir. Bu tablo- ya ağız kokusu, dişeti renginde ani- den beliren koyu kırmızı renk deği- şikliği ve özellikle sabahları ağızda metalik ve kötü bir tat hissi eşlik eder. Bu esnada olay, hastalık et- kenlerinin ne oranda kontrol altına alındığına bağlı olarak ilerlev ebilir veya durabilir." dıvor. Uzmanlar. dişeti hastalıklan- ndan korunma yöntemının en önemli yolunun, hastalık etkeni olan mikroplann diş üzerinden doğru. düzenli ve yeterli olarak uzaklaştınlmasıyla sağlanabilece- ğine dıkkat çekerek. yetişkin bir bıreyın amaca uygun bır diş fı- rçasıyla ve doğru bır fırçalama tekniğıyle. her sefer en az 3 dakika olmak suretiyle günde 2 kez dişle- rini fırçalaması gerektiğini betirti- yor. Dişeti hastalıklanndan ko- runmanın en sağlıklı yolunun, bi- reyin kendisıne düşen günlük te- mızliğını (bakten plağı kontrolü) yeterli şekilde yapabilmesi ve dü- zenli olarak diş hekimi kontrollen- nı yaptırmasından geçtığini belir- ten Doç. Dr. Asla Gökbuget. diş temızleme gereçlerinı ise şöyle sı- ralıyor: Diş fırçalan: Hekim tarafından ozel bır şekilde önerilmedikçe sapı düz olan. kıl uçlan yuvarlaulmış. sık kıl demetı olan. fırça sapına pa- ralel maksimum 8-10 kıl demeti olanlar seçılmelıdır. Diş ıplen: Piyasada mumlu, mumsuz. florlu. mentollü gibi çe- şitleri bulunmaktadır. Diş ıpi de hekimın önensıne göre kullanı- lmalıdır Genellıkle akşamlan dişler fı- rçalandıktan sonra olmak üzere günde bır kez önerilir. Diş macunlan Macunlar müm- künse dişeti hastalığı belirtisi olan kanamanın farkedilebılmesi için beyaz renkte olmalıdır. Diş macunlannın bakteri plağının uzaklaştınlması için ağı- zdaki yağlann çözülmesini kolay- laştınnası. hoş ve ferah bir tat ver- mesi yanında. florid içermesı gibi yararlan da vardır. Son yıllarda dıştaşı oluşumunu engelleyici bazı maddelen ıçeren diş macunlan da piyasaya sunul- muştur. 5 yaşında olume yol açan hastalık Ml DICAL TKIIHM Yalnızca hayvanlar yaşayabilir! Kanada'nın kuzeydoğusu, el değmemiş ayn bir dünya gibidir. Bölgeye gelen NATIONAL ziyaretçSer, şöyle bir baktıktan sonra, bu uzak köşeleri yaband GEOGRAPHIC hayvanlanna terk ederek geri dönmüşlerdir. 1534 yılında, Asya'ya giderken buraya uğrayan Jacques Cartier, izlenimlerini "Yalmzca vahşi hayvanlar yaşayabilir" cümlesiylc özetlemişrir. Labrador, gerçekten de dağları, çay rengi ırmakları. yeşil batakİıklarıyla ulaşılamazJık duygusunu yaşaür insana. Bölgeyi diş dünyaya bağlavan yalnızca bir karayolu vardır. Bölgede yaşayan ve sayıları topu topu otuz bini bulan halk, doğanın sürekli sınava soktuğu bu topraklarda kolay elde edilen şeylerden hoşlanmaz. Halkın en önemli besin kaynakları arasında som balığı yer alır. Çünkü soğuk ve besinden zengin Labrador Vkıntısı. Labrador ^ arımadasında sıeak Körfez Akıntısı ile birleşir. Bu birleşme, som balıklarını olduğu kadar baiinaları da çeker bölgeye. Labrador'daki son yerleşim birimi Nain'i geçtikten sonra ise karşınıza artık yalnızca uçsuz bucaksız fiyordlar \e kaıiann yazın bile erimediği süt beyazı topraklarda koşuşturan kalabalık ren geyiği sürüleri çıkar. Bırçok çift. çocuklann 5 yaşında ölümüne yol açan Ta\-Sachs hastalığının taşıyıcısı olup olmadıklannı basıt bir kan testı yaptırarak belırleme yoluna gitmekten kaçmıyor. ABDdekı Tay-Sachs kurbanlannın yaklaşık %85'i Doğu Av rupa kökenli Yahudıler. Tay-Sachs hastalığının çocuğa geçmesi için çıftlerden her ikisınin de bu kalıtımsal bozukluğu taşıması gerekıyor. Araştırmalara göre, genelde 250 kışinın bın hastalığı taşıdığı halde. Yahudiler arasında bu oran 25 kişıde bıre ulaşıyor. Her ıkisi Yahudı olan çiftlerde risk oranı. eşlerden yalnızca bir tanesının Yahudi olduğu çıftlere kıyasla daha yüksek. Bu nedenle kanşık evlılık yapan çıftlerin testten geçmeleri yaşamsal önem taşıyor Tay-Sachs hastalığı. hexosaminidase A adlı bır cnzım eksiklığinden kaynaklanıyor. Bu enzımin eksikliğı bıreyde sinir gözelerinın hasanna yol açıyor. Körlük. sağırlık. yutma yetisinin kaybolması, kas dumuru ve felç gibi belırtileri olan ve tedavisi olanaksız hastalığın tanısı genellikle 6 yaşında konuyor. Tay-Sachs testi bulunduğundan bu yana. Kuzey Amenka"da bu hastalığa yakalananlann sayısında belırgın bır düşüş görüldü. Araştırmada ıncelenen 329 çıftin her bınnde kadının hamıle olduğu ve eşlerden bir ya da ıkısinın hastalığı taşıma nskının yuksek olduğu görüldü. Bu çıftlerin %35"i hamıleliğın 17. haftasında herhangi bir taramadan geçmemişti. Sonuçta. sağlık görevlilerinın doğum öncesı bakım programlannda Tay-Sachs hastalığına gereken önemle eğılmediklen belirlendı. MESELA DEDIK ERDALATABEK Fakirhaneyle kıraathane arası hanelerBizimki fakirhane: Ne yapalım. varı yoka ekledık, başımızı soka- :ak bır daırecik edindık. İkı buçuk odadır ama halleşip gidiyoruz. Za- ten doğru durüst bır odası var. onu ia mısafir odası yaptık. Borç harç bıraz eşya aldık. üstlerini bir güzel 5rttiik. odayı da kilitledık Çocuk- ar bazen sıkılıp gıriyorlar. güzel TÜsjfir ocasını dağıtıyorlar diye ^reyı kilıtîemekte bulduk. Biz, ne yapalım. bır buçuk odaya sığıştık. \man çok şükür. bunu da bula- na\anlar .ar. Bereket hanım ter- ıphdır. hejkası olsa bu kadarcık >r en. sığışaTiazdı Bir akı>am buy- un da t>ır çorba ıçelım. Bereket 'Gülhane' var: Çoluk ço- uk gıdıyoTJz da bıraz ıçımiz açılı- •or Beleidyeden de Allah razı ol- un sık ik konserler tertıpliyor, tençler gdıp bağnşıp çağnşıyor- *r. Onlar da yaşlannın ıcabı, içle- ıni boşiilmak istıyorlar. Aman >ek guze! konserler canım. Ferdi rajfur'la Ahmet Kaya'yı bıle getir- liler . Bır y;re oturup çay ıçıyoruz. ocaklar çjkırdek yiyorlar. Kala- >aİK olı»\or ama olsun. Onlar da bizım gıbı gariban. Gıdecek nere- len var? Dünya tmıarhane' obnuş...: Sağa bakıyorsun. sola bakıyorsun. dünya tımarhane olmuş. Millet keçiîeri kaçırmış. Bır zamanlar Aktuna Sağlık Bakam'ydı ya. memleketin ruh hastalığı han- tasını çıkaracağım diye tutturmuş- tu. Gelsin de bizim buralan gör- sün, ben ona iyı bır harita çıka- rayım da anlasın. Şımdi söylesem inanmazsın, buralarda herkes bir başka deli Kimısı m^nyaklaşmış, kimısı kendi kendın^ konuşuyor. kimısi bel bel bakıyor, kimısı hiç konuşmuyor. Ne yapsın zavallılar, geçim derdiydi. oğlanın okuma- sıydı. evın yağıydı tuzuydu derken keçiîeri kaçırmışlar. İyi ki televiz- yonlarda öyle sersem sepelek prog- ramlar var da bakıp bakıp gülüyo- ruz. Yoksa ne yapardık? "Meyhane" kalmadı beyim...: Şımdı dıyeceksıniz kı. her şeyiniz tamam da bir meyhaneniz mi eksık 0 Böyle demeyın beyim. mey- hane öyle ijret yeri gibi gorunur ama aslında öyle değıldır. O eski zaman meyhanelerı olacaktı ki sız de görecektiniz. Küçük küçük ta- baklarda mezeler. herkesın önün- de içeceğı kadar rakısı. şöyle dost- lann buluştuğu masa. Meyhane oydu beyim, oralarda insanlar bır- birine dertlerini dökerdı de ruh doktoruna gitmış gibi ferahlardı. Öyle sohbetler olurdu ki \allahı mektebe gitmiş gibi olurdun. Şimdıkıler meyhane mi beyim? Bir kalabalık, omuz omuza oturuyor- sun, bır hızla ıçmeler sorma. Bir ıraathaneler tarih oldu. Hem kahve içilir hem de gazete falan okunurmuş. Şimdi "kafe"lerimiz var. Kağıt olarak sadece peçete bulunur. memlekette meyhaneler bozuldu mu gerisinden hayır gelmez. 'Hastaneler' mi? AUah düşümıe- sin...: Bizim hastaneye gitmemize hacet kalmadı, ev hastane gıbı. Bende sufra kcsesı çahşmıyor. hanımda guatr çıktı. kızın adetleri bozukmuş. oğlan da çöp gıbı, ne yapsak kılo almıyor Hastanelerde sıra gelmıyor. özel doktora para vetrruvor, bız de oluruna bıraktık. Geçenlerde bir tanıdık. "böyle şey- leri büyütmeyeceksin" dedı. Onun dedığine göre bana sınır otunu kaynatıp suyunu içmek çok iyı ge- lirmış. hanımın guatnsına da biidi- ğin lımon kolonyasından birkaç damla suya damlatıp içerse fayda venrmış. Kıan derdi evlenınce ge- çer diyoruz. oğlan da kendiyle mi oynuyor ne? Bir konuşmak lazım ama utanıyorum. Allah dcrt venp derman aratmasın. 'Kerhane' mi? Madam Manuk- yan bilir...: Ne yupalım. memleket- te hııncj genç varken başka çaresı var mı' Mecbun. buralan aça- caksın Yoksa millet hepımizın kansına kızına saldınr Bır beledı- ye başkanına "Aman beyim, bu işe sen çare bulursun, şu memlekete bir kerhane aç da gençleri kurtar" de- mişler. Başkan "Olmaz öyle şey" demiş. "Açalım da adıtnız 'kerha- neci başkan mı kaLsın?" Bu ışı ma- dam Manukyan bilıyor. Vergi şampıyonu oldu da herkesın ağzı açık kaldı Demek ki, bizim bura- larda ne uçkur meraklısı varmı^. Guya madamın vergılen o işten değilmiş de öteki ışlerdenmiş. Bu da ışın tevatürü. Devam madam devam. Şu 'darphane" künlerin hanesi ki?..: Kımlenn olacak, para basan- lann arkadaş. İş yapmıyorlar. para basıyorlar Sen şimdi sanı- yorsun kı bu memlekette bir tane darphane var Bir zamanlar Cemal Süreya da müdürlüğünü yapmıştı. O resmı darphane. Ortalık darp- hane dolmuş İşini bilen bir darp- hane kuımuş. Yoksa ortalıkta bunca para nasıl gezecek? Şu lüks restoranlara baksana. Akşamlan iğne atacak yer yok. Eğlence yerle- ri desen öyle. Yiyen yıyene. içen ıçene. Bize de bakmak kalıyor. Işi- ni bileceksın. köşeyı döneceksin. *Sen de ne yapryorsun?' dıyen ol- maz. Yeter ki koşeyi dön. keseyi sağlam tut. Çıl çil dolarlar, su- başını tutarlar. Kıraathaneye ne buyrulur?..: Yanı 'okuma yeri' demek mı olu- yor? Oralan tanh oldu efendim. Hem kahve ıçılir hem de gazete fa- lan okunurmuş. Şimdi 'kafe'len- mız var Kağıt olarak sadece peçe- te bulunur. En çok ıçılen de 'nes- kahve'. Eğer bıldığımız kahveyi is- teyeceksinız 'Tiirk kahvesi istiyo- rum' demeniz gerekıyor. O artık az istenen bır şey olmuş. Sızın 'kıraat- hane' dediğınız yerler Salah Bir- sel'in kıtaplannda var. Meraklıy- sanız orada okursunuz. Yoksa öyle hem kahve ıçmek hem gazete okumak bayağı eski bir lüks. İyisi mi siz gıdın bir kafeye. koka-kola isteyin de 'modenT olduğunuzu anlasınlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle