Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetl
Sahibv. Cumhunyet Matbaacılık ve GazeteciKk Türlt Anonim Şiıketi adına
Btrin Nadi • Murahhas Üye: Emine Uşıkhgil t Genel Yayın Müdüru:
Hasan Cemal, Yazı tşleri MUdurü: Okay Göncısin # Yazı Işleri Müdılr
Yardımcıları: Salim AJpastan, Kertm Çakşkan, Netdtt Dofcan, Uitfü Tmç
Sayfa DUzenı Yönetmeni: AU Aoır % /In/cara Temsılcısu Ahmet Twı
Iç Politika: Mebmet Tezkan Ekonorai: Mer«l Tunet, Kültür: CeUl Uster, Istanbul Haberlerı: MuhHtiıı
Sirer, Spor: Abdnikadtr Yucdman, Makaleler: Şahin Alp«y, Dtizeltme: Abdullah Y»ncı • Koordina-
töı. Ahract Korulsuı # Mali Işler: Erol Erkut « Muhasebe: Bülenl Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi
Osmanbeşeoglu • Reklaro: Ayje Torun • ldare: Huseyin Gürer • lşletme: Önder Çelik « Bilgi-lşlem:
Nwl İıul « Pensonel: Sevgi Bostancıoglu
Basan w Yayan Cumhunyet Mubucılık «c Guaanlik T.A.Ş. TUrkocı|ı Cad 39/41 Csjalotl»
34334 tst PK 246 Istanbul 1H- 512 05 05 (20 h«0, Tde* 22246, F«x-. (1) 526 60 72 % Barolar
Aaluım: Zıyn G<*alp Blv lnkv'.ap S No 194. Tel 133 II 41-47, Tsta 42344, F«x. (4) 133 05 63
% lı«ür H Zıym Blv 1352 S, 2/3, Tel 13 12 30, Ttia. 52359, F « (51) 19 53 60 # Adnc
Inönu Cad 119 S. No. 1 K«l 1, Tcl- 19 37 S2 (4 h«l), Tel« 621Î5, F»x. (11) 19 25 78
TAKVİM: 7 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.35 Güneş: 7.01 Öğle-. 12.23 Ikindi: 15.08 Akşam: 17.35 Yatsı: 18.55
Amanus'un bitkileri
• AA (Dörtyol)-Hatay'ın Dörtyol
tçesi yakmlanndaki Âmanus Dağı'nın
jeryüzündek'i bitki türlerinden 70'ine
sahip olduğu bu türlerin kontrol altına
ilınması istendi. Çukurova
Ûniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Atabay Düzenli, Dörtyol Çevre
üoruma Derneği'nce düzenlenen
"Çevremizdeki Bitki Örtüleri" konulu
tonferansta yaptığı konuşmada.
veryüzünde 10 bin bitki türü
bulunduğu ve bunun 3 binine
Türkiye'de rastlandığı bildirildi. Prof.
Dr. Düzenli, bu bitkilerden 70
kadannın ise sadece Amanus Dağı'nın
Dörtyol bölgesinde yetiştiğini söyledi.
Cum'aRüzgâPi
• AA (tzmir)- Özel bir laboratuvarda
üretilerek piyasaya sunulan ve gazete
reklamlannda "Zaten alkolsüz"
anonsu ile tüketicilere tanıtılan
alkolsüz kokular, özellikle tesettür
uygulayan hanımlar arasında rağbet
görüyor.Doğal bitki yağlarmdan
üretilen kokular, bir gramlık şişelerde
ve özel deri ambalajı ile pazarlanıyor.
"Zeyd Bahçesi'nden" diye sunulan
kokulardan, "Davudi", "Tefarik",
"Çiçek Misk", "Demet", "Safir" ve
"Sultan" 10bin,"Cum'aRüzgân",
"Beyaz Misk"," Amber'V'Bahçe
Gülü" 15 bin "Hakiki Gülyağı" ise 25
bin liradan satıhyor.
İlaç yardımı
I Istanbul Haber Servisi - Küba'ya
ilaç yardımı kampanyası başlatıldı.
Gazeteci, yazar, sendikacı, bilim insanı
ve sanatçılardan oluşan bir grup aydın,
20 Arahk 1991 günü tstanbul'da bir
araya gelerek Küba Halkıyla
Dayanışrna Girişimi'ni başlattı. Bu
amaçla oluşturulan uygulama kurulu,
bazf etkinliklerde bulunmayı hedefledi.
Küba'da uygulanan ambargo
sonucunda en çok gıda maddeleri
petrol ve ilaç sıkıntısırun yaşandığını
belirten uygulama kurulu, ilaç toplama
ve bunu Küba'ya ulaştırma kararı aldı.
Küba için ilaç toplama kampanyasına
katılmak isteyenlerin 143 21 12 nolu
telefondan Bilgesu Erenus ile ilişkiye
geçmeleri istendi.
İngiliz dil okulları
• AA (Istanbul) - İrigiltere'nin seçkin
dil okullannın tanmlması için
düzenlenen seminer, Sheraton Oteli'nde
başladı. İngiliz turizm örgütü BTA'ya
bağlı olarak faaliyet gösteren 21 dil
okulunun katıldığı "Workshop"
toplantılannın ilk gününde, genel
Ingilizcenin yanı sıra iş idaresinden
hukuka, tıptan bankacılığa kadar
pekçok alanda özel dil eğkimi veren
okullar turizm şirketlerine tanıtıldı.
BTA yetkilileri, Ingiltere'de artık bir
turizm konusu haline gelen dil okulları
arasından belirlenen 21 seçkin okulun,
toplantıya kendi temsilcileriyle
katıldıklannı, böylece okullarla
doğrudan temas kurularak, farklı
eğitim seçenekleri, konaklama ve
ulaşım olanakları ile ilgili kapsamlı
bilgi alınabileceğini belirttiler.
Diskoda danssız gece
• tstanbul Haber Servisi - İstanbul'da
sayılan oldukça kabank bir dunıma
gelen diskoteklerde artık yalnızca
"dans" yok, çeşitli fırmalar ürünlerini
tanıtmak amacıyla düzenleyecekleri
gece etkinliklerini de bu mekânlarda
gerçekleştirmeyi tercih ediyorlar.
Bunlardan birisi de önceki gece
Etiler'deki Pasha Dali Disko'daydı.
Deniz Pulaş, Merve Ildeniz'in de
aralarında bulunduğu ünlü mankenler
konuklara "minik" bir defile sundular.
Daha sonra Porsche, Philips, Delta
Airlines, Marlboro, Quicksilver, Coca-
Cola, Efes Pilsen, Cutty Shark ve
Civenchy gibi firmalar ürünlerini
aksesuar olarak mankenler aracıhğıyla
konuklara tanıttılar.
(Fotoğraf: MUHARREM AYDIN)
Üniversite taslağı
• ANKA (tstanbul) - Türkiye Öğrenci
Dernekleri Federasyonu (TODEF),
öğrenci gençliğin temsilcileri
bulunmadan hazırlanan üniversite
taslaklarını kabul etmeyeceklerini
bildirdi. TODEF tarafından yapılan
yazıh açıklamada, hükümetin "özerk,
çağdaş, demokratik" üniversite
vaadinde bulunmasına karşın kapalı
kapılar ardında üniversitelerini katılımı
olmadan üniversite taslağı hazırlandığı
belirtildi. "Öğrenci gençliğin
temsilcileri bulunmadan hazırlanan
üniversite taslaklarını kabul etmiyor ve
tanımıyoruz" denilen açıklamada
üniversite taslağının hazırlanması
çalışmalanna öğrenci gençliğin
temsilcilerinin de katılması istendi.
Gülriz Sururi,4
Sokak Kızı İrma' müzikalini 14 şubatta yeniden oynayacak
İrma, 30 yılsonrasokağadönüyorFATMA ORAN (Istanbul) - Bir tek amaçlan vardı ikisinin de: Sahne
adma yapılan her şeyde yapabileceklerinin en iyisini, en mükem-
melini yapmak. 'Zaman'a meydan okumak ve'yaş'sız olmak gibi
az bulunur özellikleri olan bu iki tiyatro sanatçısı, ilk oynanışın-
dan otuz yıl sonra bir Fransız yosması sayesinde bir araya geldiler
yine: Sokak Kızı İrma, Gülriz Sururi ile Haldun Dormen'i Karaca
Tiyatro'da buluşturdu...
Gülriz Sururi Sokak Kızı İrma'yı, "Çağdaş bir aşk masah" olarak tanımhyor.
İ.Ö./İ.S./Hayır,'milâı'la ilgili bir kı-
saltma değil bu. Olsa olsa ülkemizde
Batıh anlamda greçekleştirilen ilk müzi-
kalin doğuşu; öncesi ve sonrasının kısal-
tılmışı olabilir ancak: İrma'dan Önce/
İrma'dan Sonra...
İrma'dan Önce: Avni Dilligü'in 1945'-
lerde yönettiği Ses Tiyatrosu'ndan beri
operet bile oynanmıyordu İstanbul'da.
Ankara Operası'nda ünlü operetler oy-
nanıyordu gerçi, ama tüm kadrosuna
rağmen Devlet Tiyatrosu'nun bile mü-
zikli oyunlara cesaret edemediği yıllardı
60'lı yıllar. Haldun Dormen'in bir müzi-
kal sahneleyeceğini duyan herkes ağız
birliği etmişçesine "Ne gerek var sanki"
diyordu. îrma'mn başanyla sonuçlana-
mayacağına karar verilmişti. Hoş, bir
bakıma haklıydılar da. Dans etmesini,
şarkı söylemesini bilen yoktu ki henüz.
Üstelik hangi orkestra çalacaktı, orkest-
rayı kim yönetecekti, koregrafısini kim
yapacaktı, ya şarkı sözleri?
İMna'mn hazırlantşı
Evet İrma'yı hazırlamak o yıllarda her
bakımdan güçtü. Fransa'dan müziğini
getirtememişlerdi bir türlü. Bu yüzden
müzik direktörlüğünü yapacak olan
bestecf Cenan Akın, tüm notalan Hal-
dun Dormen'in Avrupa'dan getirdiği
plaklardan çıkarmak zorunda kalmıştı.
Şarkı sözlerini Melih Cevdet Anday ile
Halun Dormen çevirmişlerdi. Nisa Se-
rezli'nin Alexandre Breffort'tan harika
bir Türkçeyle dilimize kazandırdığı mü-
zikalin danslannı da Maritza Boralı ha-
zırlamıştı.
Sokak Kızı İrma'da meyhaneci Bob'u
Altan Erbulak, Nestor'u da Meün Se-
rezli canlandırroışlardı. tzzet Günay,
Mehmet Özekit ve Haldun Dormen di-
ğer rolleri oynuyorlardı. Kadronun öte-
ki oyunculan ise Tunca Yönder, Yağjz
Tanlı, Bülent Kınay, Meral Sayın ve
Okan Bozkurt adlı genç amatörlerden
oluşuyordu.
GûlHıSurnrt'ninustalığı
İrma rolüyle Gülriz Sururi büyük bir
yıldız olduğunu kanıtlamıştı. Tüm izle-
yenler Gülriz Sururi'nin olağanüstü bir
ustalıkla oynadığını söylüyorlardı. Hal-
dun Dormen, İrma rolü kendisi için ya-
zılan Colette Renard da olmak üzere
dünyanın dört bir yanında birçok 'İrma'
izlemişti, ama "'aralannda en mükem-
meli, hatta hiçbirinin yaklaşamayacağı
kadar mükemmeli Gülriz'di gene" di-
yordu.
1961'de Tepebaşı Dram Tiyatrosu'n-
da düzenlenen Istanbul Tiyatro Festi-
vali kapsamındaki 'ilk gece'sinden sonra
asıl Beyoğlu'nun o koskocaman, o gör-
kemli Atlas sinemasının sahnesinde izle-
yicilerinin karşısına çıkıyordu İrma:
Siyah fıle çoraplan, parlak siyah korsajı.
kendine özgü jestleri, mimikleri, uysal
ama etkileyici bakışlan, kışkırtıcı tavır-
lan ve şarkılanyla tam bir 'kitle gösteri-
si' sunuyordu Gülriz Sururi. Ve o gece-
den sonra ister Atlas'ta, ister Süreyya'-
da, nerede oynarsa oynasın hıncahını;
dolu olan İrma'nın "bilet* kuyruklan ko-
nuşuluyordu her yerde.
1961'iıftatmi
1961 yılının Gülriz Sururi için anlamı
ve önemi büyüktü. O yıl oynamıştı
İrma'yı ve İlhan Iskender Armağanı'nı o
yıl kazanmıştı ve yine o yıl 28 Eylül
1961'de evlenmişti Engin Cezzar'la.
'Aşk* dünyanın en güzel 'oyun'uydu.
Evet. Ve evlilik "aşk'ı öldürmüyordu,
hayır...
irma'dan sonra: Sokak Kızı İrma, ti-
yatro yasantımızda devrim yaratmış bir
oyundu. irma'nın açtığı yoldan Kiss Me
Kate gelecekti iki yıl sonra. Ardından
Keşanlı Ali Destanı, Direklerararası.
Bulvar, Ayak Bacak Fabrikası derken
Hair, Kaldınm Serçesi, Kabare. Hisseli
Harikalar Kumpanyası, Geceye Selam,
Şen Sazın Bülbullen gibi müzikli oyun-
lar izleyicilerin karşısına çıkacaktı. Bu
yüzden İrma'nın başarısı, açtığı yeni yol
bakımından kıvanç ve umut veriyordu
tüm tiyatroculara....
1968'de Gülriz Sururi-Engin Cezzar
Tiyatrosu'nda; Engin Cezzar, Ali Poy-
razoğlu, Güner Namlı ve Arif Erkin'in
rol aldıkları İrma'nın ikinci prodüksiyo-
nunda da yönetmenlik yapan Haldun
Dormen, oyunun ilk gecesınde alkışlara
cevap verirİcen şunlajı söylüyordu: "Ye-
di yıl sonra İrma'nın tüm erkek kadrosu
değiştı, ama İrma'yı yine Gülriz oynu-
yor. Öyle sanıyorum ki bundan on yedi
yıl sonra gene bütün erkek kadrosu de-
ğişmiş olacak ve Gülriz gene İrma'yı
oynayacak."
Ve,. Gülriz Sururi, küçük bir yanılgı
ile aynı olayı gerçekleştiriyor; on yedi
değil de yirmi dört yıl sonra oynuyor
İrma'yı...
Sokak kızı İrma'yı sahnelerken bir
yandan da kendi tiyatrosunda Şahane
Züğürtler'de oynayan Haldun Dormen
"Müzikalleri çok seviyorum" diyor ve
ekliyor: "Beni sinema ve tiyatroya çeken
şey belki de müzikallerdi."
- önceki İrma'larla şimdiki İrma'nın
sahnelenişinde değişiklikler oldu mu?
Htpbtraber'uçuş'
"Biraz oldu. Biraz daha 'uçtuk' hep
beraber. Çünkü, zamanımızın seyircisi,
özellikle de gençlik 'uçuk' olaylan sevi-
yor; tamamen absurd bir espri anlayışın-
dan hoşlanıyor. İrma'da fantezi bir
mahkeme sahnesi var ki çağımızın espri
anlayışına yakın bir sahne bence."
trma'nın koregrafı Oktay Keresteci,
Istanbul Devlet Balesi baş dansçılann-
dan ve on üç yıllık meslek hayatında ilk
kez bir koregrafı denemesi yapıyor.
Altan Erbulak'ın 1961'de, Ali Poyra-
zoğlu'nun ise 1968'de oynadığı Bob ve
hâkim rollerini oynayan Güven Kıraç,
konservatuvarın tiyatro bölümünü bu
yıl bitirecek.
Metin Serezli ve Engin Cezzar'ın oy-
nadıklafı Nestor'a gelince, o rol artık
Gökhan tçöz'ün. Hem Nestor'u hem de
Oscar'ı canlandınyor İçöz: İrma'sını
başka erkeklere kaptırmak istemeyen
bir 'çaylak' âşık.
Haldun Dormen'in otuz yıl önce can-
landırdığı dört ayn karakteri de şimdi
Bekir Aksoy oynuyor. Naci Taşdöğen,
İsmet Üstekin, Levent Yılmaz, Kadim
Dalak, Haluk Toksöz, Nejat Öğünç'ün
öteki rollerini paylaştıklan İrma'nın çe-
virisi ve şarkılann Türkçesi yine otuz yıl
önceki değerli kişilerin imzalannı taşı-
yor: Nisa Serezli - M.Cevdet Anday-
Haldun Dormen. Müzikal direktörlü-
ğünü Esin Engin'in yaptığı, Fügen Ya-
zıcı'nın dekor ve kostümlerini, Übeyde
Bozyiğit'in ise özel olarak "İrma' kostü-
münü hazırladığı müzikalin afışi de Bü-
lent Erkmen'eaiı...
Bıyoğlu şenleniyor
—Biraz anlatır mısınız İrma'yı?
"İrma çok güzel, çağdaş bir aşk masa-
lı. Melek kalpli, küçük bir Fransız 'pu-
tain'i kahramanımız. Piaf ın da pek çok
şarkısını besteleyen ünlü kadın besteci
Marguerite Monnot'nun birbirinden
güzet on dört şarkısının yer aldığı bir
müzikal komedi."
- İlk oynanışından otuz yıl sonra yeni-
den Irma'yı oynamanızın özel bir nedeni
var mı?
"Ben meslek hayatımda bugüne ka-
dar hiçbır kutlamada bulunmadım. İlk
kez mesleğimle ilgili bir kutlama olacak
bu; ama gene de burada kendimi değil de
oynadığım kahramanın otuzuncu yılını
kutlamaktan mutluluk duyuyorum."
Ve işte.. tam otuz yıl sonra şubatın on
dördünde sokağa dönüyor İrma; "lah-
macun, çiğköfte. bıyık" bileşiminden az
da olsa sıynlmış olan Beyoğlu'na dönü-
yor. Beyoğluşenleniyor...
ABD, 'kim, kimle, nerede, nasıl' haberleriyle çalkalanıyor
TV vebasm, yatakodasımsevdiŞEBNEM ATtYAS (New York) -
Son altı aydır ABD; sınıf, ırk,
cins ayrımlarının, hırs, para ve
seks temalannın ardı ardına iş-
lendiği haberlerle çalkalanıyor.
Bir zamanlar "Dalîas" gibi tele-
vizyon dizilerinde izlenilen gö-
rüntüler, şimdi günlük hayatın
bir parçası haline geldi.
Aristokrat William Kennedy Smith ve
boksör eski şampiyon çirkin kral Mike
Tyson ırza geçmekle, Anayasa Mahke-
mesi yargıcı Clarence Thomas asistanla-
nna sarkıntılık etmekle, Demokrat Parti
başkan adayı Bill Clinton evlilik dışı iliş-
kisiyle Amerikan kamuoyunun önüne
geldiler. Televizyonlar ve popüler yaym
organlannın yanı sıra, "ciddi" olarak
bilinen basın organlan da kendilerini
"kim, kimle, nerde ve nasıl" dedikodu
çıkmazı içinde buldular. Köşe başlann-
da, barlarda birbirini tanıyan tamma-
yan herkes medya sayesinde konu olan
şahıslar hakkında "kapı komşu dediko-
dusu" yapmaya başladı. Bir sosyoloğun
ifadesiyle "Büyük Amerika küçük kapa-
lı bir muhitten ibaret hale geldi." Bazıla-
n medyanın kamuoyunu eğitme aracı
olarak pornoyu seçtiğini öne sürdü. Ba-
zılan "Bu. gösteri, eğlendirme işi, herkes
herkesle yapıyor işte" diyerek olayın
başka bir boyutuna dikkat çektiler.
Kennedy'nin mahkemesi
Kennedy Smith'in mahkemesi, Cla-
rence Thomas'ın senato sorgusu, Bill
Clinton'ın sevgilisi ve kansı ile yapılan
basın toplantılannı Amerikan kamuoyu
canlı yaymdan izledi. Kennedy Smith'in
mahkemesinde parlak ifadelerden en
ünlüsü savcının Smith'e yönelttiği "Size
Michael diye hitap ettiği sırada penisiniz
bu hanımın vajinasında mıydı" sorusuy-
du.
Clarence Thomas'ı suçlayan Anita
Hill, yine naklen yayın sırasında, savcı-
nın bir keresinde Coca Cola şişesinin
üstünde pubik kıllar bulduğundan , bir
başka sefer ünlü porno yıldızı "uzun
Don Silver ile boy ölçüşecek bir penisi
olduğundan" söz ettiğini aynen bu ifa-
deleri kullanarak dile getirdi. Demokrat
aday vali Bill Clinton'ın sevgilisi Jenifer
Flovvers basına, "vali ile yatakta, mut-
fakıa hatta valilik köşkünün erkek tuva-
letinde bile seviştiklerini" anlattı. Bu
arada, basın özgürlüğünün tadını her
fırsatta çıkaran gazeteciler, "Valinin
prezervatif kullanıp kullanmadığını"
sordular.
Ateşli dedikodular
Böylece, televizyon seyircisi merakla
naklen yayınları izledikçe, basın manşet
arkasma manşet çıkararak birbirinden
ateşli "dedikodular" yayunlandı. Bir ara,
Devlet Başkanı Bush bile aynı humma-
nın etkisinde, herkesin "bir kadın-
erkek" meselesi peşinde olduğundan
dertytndı.
Olaylar bununla da bitmedi. Televiz-
yonda ya da basında her haber gündeme
geldiğinde kamuoyundan tepkiler ve uz-
manlann görüşleri de ulusal dedikodu
kampanyasma katıldı.
William Smith mahkemesi sırasında,
uzman kişi, bir kadının araba koltuğun-
da seksi çoraplannı bırakıp gece yansı
Kennedy malikanesine girdiğinde aklın-
da mutlaka "çay içmekten" başka fıkir-
ler bulunduğunu kanıtlamaya çalıştı.
Clinton'a yorum yapanlar, aslında, eşi-
nin de sevgilileri olduğunu, bu evliliğin
bir iş üişkisi haline geldiğini belirterek
seçimi kamuoyuna bıraktılar.
Telefonla yayın merkezlerini arayan
dinleyiciler, izleyiciler, okurlar aslında,
kadının "bir işe yaramaz" olduğunu,
adamın "utanmaz bir yalancı"dan iba-
ret olduğunu, "kansının ya da kocasının
zavallı" olduğunu öne sürdüler ve taraf
üıttular.
Anita Hill'e destek
Bu arada, politik lobi gruplan her
olaydan bir pay çıkarmaya çalıştılar. Fe-
ministler, Clarence TTıomas olayında
Anita Hill'i destekleyerek, işyerinde ka-
dının erkek tarafından taciz edilmesine
"yeni örnek" kampanyası açtılar. Ken-
nedy Smith davasında akşam yemeğine
çıktığı her kadını yatağa atmaya çalışan
erkeklere ders vermek gerektiğini savun-
dular. Sosyologlar, Smith olayında top-
lumun sınıf yapısının yaralannı inceledı-
ler. Kennedy ailesine karşı duyulan
"toplumsal kıskançlık"ın yanı sıra, al-
çakgönüllü davranan zenginlere toplu-
mun duyduğu sempati incelendi. Böyle-
ce ekranlar, radyolar, gazete ve dergi
sayfalan, bir geneleve gıren ve "şekilde
görüldüğü gibi" diye gayet soğukkanlı
bir edayla kadınlan, müşterileri, çeşitli
pozisyonlan, verilen paralan, davranış
biçimlerini inceleyerek "eğitim amacı"
güttüklerini iddia eden garip bir yayın
çizgisi izlemeye başladı.
Tyson'ın tecavüz davası
Ve bu Amerikan kamuoyu, VVilliam
Kennedy olayında olduğu gibi şimdi de
"ayı" lakaplı ünlü boksör Mike Tyson'-
ın tecavüz davasını televizyonlardan iz-
liyor. Diğer davalarda olduğu gibi yine
ekranlan başına çivilenenler, "kim ki-
min pantolonunu ne maksatla indirdi"
tartışmalanna gırdiler. Indianapolis'-
teki güzellik yarışmasındaki 18 yaşında-
ki genç aday. Tyson'm kendisine teca-
vüz ettiğini kanıtlayabilirse, ünlü bok-
sör 63 yıllık bir mahkûmiyet cezası
alabilir. Her iki şıkta da davacı ve dava-
lının karakterleri, cınsel yaşamlan didik
didik edilirken, "ekranseverler" bir son-
raki tecavüz davasının hangi ünlü kah-
ramanlar arasında gececeğini heyecanla
bekler oldular.
S Şubat 1992 tarihli The Independent gazetesinden.
4600 yaşındaki
fosil, diplomatik
sonın oldu
AA (Frankfurt) - Geçen yıl Alp
Dağlan'nda bulunan ve "Taş
Devri'nden kalma en büyük hazine"
olarak nitelenen insan fosili, İtalyaile
Avusturya arasında diplomatik
çekişmelere neden oluyor.
Otztal bölgesinde bulunduğu için bu
bölgede insanları gibi "Otzi" olarak
adlandınlan fosil üzerinde yapılan
incelemelerin ve yaş belirleme
başvurulan "karbon 14" metoduna
dayalı araştırmalann sonucu önceki
gün açıklandı. Uzmanlar ve tarihçiler,
Otzi'nin "Taş Devri'nin sonlanndan,
MÖ 2800-2600 yıllanndan kaldığım,
yaklaşık 4 bin 600 yaşlannda
olduğunu ve müthiş bir arkeolojik
değer taşıdığını" bildirdiler.
En modern cihaz ve sistemlerle yapılan
incelemelerin sonuçlanna göre Otzi,
yaşadığı dönem standartlanna uygun
olarak 1.60 tn boyunda. 25-30
yaşlannda bir "erkek"ti. Vücudun her
yerinde, uzunluğu 9 cm'yi bulan kıllar
ve saçlar tespit edildi. Vücutta yara
izleri vardı, ancak bu yaralann
ölümden sonra muhtemelen vahşi
hayvanlann cesedine saldırmasından
kaynaklandığı belirlendi.
Otzi nasıl bulundu?
9 Eylül 199J tarihinde, Alp
Dağlan'nda, Avusturya-îtalya
sınınndaki Hauslabjoch'da, 3 bin 200
metre yükseklikte kayak yapan bir
Alrnan çift, buzlar arasında bir cesetle
karşılaştıklan zaman korku içinde
Italyan gümrükçülere haber verdüer.
İtalyanlann süratli tepki
göstermediklerini gören Almanlar,
daha sonra Avusturya polisine
yöneldilervehelikopterli müdahale
gerçekleşti. Ancak kötü hava şartlan,
bulunan cesede 4 gün sonra
ulaşılabilmesine yol açtı.
Italyanlar ile Avusturyalılar
arasındaki diplomatik çekişmeler ise
devam ediyor. Otzi'nin, sınınn İtalyan
kesiminde bulunduğunu hatırlatan
İtalyanlar fosilin iadesini istiyor.
Avusturyahlar ise İtalyan
gümrükçülerin sahip çıkmadıklan bu
büyük hazineyi vermemek için her şeyi
yapıyorlar.
Otzi'nin öldüğü zamanlarda ne İtalya
ne de Avusturya devletlerinin
bulunmadığını hatırlatan uzmanlar isı
"dünya vatandaşı" Otzi'nin, tüm
dünyaya mal ediîmesini ve Taş
Devri'nden kalma en büyük hazine
olarak korunmasını öneriyorlar.