15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetl Sahibv. Cumhunyet Matbaacılık ve GazeteciKk Türlt Anonim Şiıketi adına Btrin Nadi • Murahhas Üye: Emine Uşıkhgil t Genel Yayın Müdüru: Hasan Cemal, Yazı tşleri MUdurü: Okay Göncısin # Yazı Işleri Müdılr Yardımcıları: Salim AJpastan, Kertm Çakşkan, Netdtt Dofcan, Uitfü Tmç Sayfa DUzenı Yönetmeni: AU Aoır % /In/cara Temsılcısu Ahmet Twı Iç Politika: Mebmet Tezkan Ekonorai: Mer«l Tunet, Kültür: CeUl Uster, Istanbul Haberlerı: MuhHtiıı Sirer, Spor: Abdnikadtr Yucdman, Makaleler: Şahin Alp«y, Dtizeltme: Abdullah Y»ncı • Koordina- töı. Ahract Korulsuı # Mali Işler: Erol Erkut « Muhasebe: Bülenl Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Reklaro: Ayje Torun • ldare: Huseyin Gürer • lşletme: Önder Çelik « Bilgi-lşlem: Nwl İıul « Pensonel: Sevgi Bostancıoglu Basan w Yayan Cumhunyet Mubucılık «c Guaanlik T.A.Ş. TUrkocı|ı Cad 39/41 Csjalotl» 34334 tst PK 246 Istanbul 1H- 512 05 05 (20 h«0, Tde* 22246, F«x-. (1) 526 60 72 % Barolar Aaluım: Zıyn G<*alp Blv lnkv'.ap S No 194. Tel 133 II 41-47, Tsta 42344, F«x. (4) 133 05 63 % lı«ür H Zıym Blv 1352 S, 2/3, Tel 13 12 30, Ttia. 52359, F « (51) 19 53 60 # Adnc Inönu Cad 119 S. No. 1 K«l 1, Tcl- 19 37 S2 (4 h«l), Tel« 621Î5, F»x. (11) 19 25 78 TAKVİM: 7 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.35 Güneş: 7.01 Öğle-. 12.23 Ikindi: 15.08 Akşam: 17.35 Yatsı: 18.55 Amanus'un bitkileri • AA (Dörtyol)-Hatay'ın Dörtyol tçesi yakmlanndaki Âmanus Dağı'nın jeryüzündek'i bitki türlerinden 70'ine sahip olduğu bu türlerin kontrol altına ilınması istendi. Çukurova Ûniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, Dörtyol Çevre üoruma Derneği'nce düzenlenen "Çevremizdeki Bitki Örtüleri" konulu tonferansta yaptığı konuşmada. veryüzünde 10 bin bitki türü bulunduğu ve bunun 3 binine Türkiye'de rastlandığı bildirildi. Prof. Dr. Düzenli, bu bitkilerden 70 kadannın ise sadece Amanus Dağı'nın Dörtyol bölgesinde yetiştiğini söyledi. Cum'aRüzgâPi • AA (tzmir)- Özel bir laboratuvarda üretilerek piyasaya sunulan ve gazete reklamlannda "Zaten alkolsüz" anonsu ile tüketicilere tanıtılan alkolsüz kokular, özellikle tesettür uygulayan hanımlar arasında rağbet görüyor.Doğal bitki yağlarmdan üretilen kokular, bir gramlık şişelerde ve özel deri ambalajı ile pazarlanıyor. "Zeyd Bahçesi'nden" diye sunulan kokulardan, "Davudi", "Tefarik", "Çiçek Misk", "Demet", "Safir" ve "Sultan" 10bin,"Cum'aRüzgân", "Beyaz Misk"," Amber'V'Bahçe Gülü" 15 bin "Hakiki Gülyağı" ise 25 bin liradan satıhyor. İlaç yardımı I Istanbul Haber Servisi - Küba'ya ilaç yardımı kampanyası başlatıldı. Gazeteci, yazar, sendikacı, bilim insanı ve sanatçılardan oluşan bir grup aydın, 20 Arahk 1991 günü tstanbul'da bir araya gelerek Küba Halkıyla Dayanışrna Girişimi'ni başlattı. Bu amaçla oluşturulan uygulama kurulu, bazf etkinliklerde bulunmayı hedefledi. Küba'da uygulanan ambargo sonucunda en çok gıda maddeleri petrol ve ilaç sıkıntısırun yaşandığını belirten uygulama kurulu, ilaç toplama ve bunu Küba'ya ulaştırma kararı aldı. Küba için ilaç toplama kampanyasına katılmak isteyenlerin 143 21 12 nolu telefondan Bilgesu Erenus ile ilişkiye geçmeleri istendi. İngiliz dil okulları • AA (Istanbul) - İrigiltere'nin seçkin dil okullannın tanmlması için düzenlenen seminer, Sheraton Oteli'nde başladı. İngiliz turizm örgütü BTA'ya bağlı olarak faaliyet gösteren 21 dil okulunun katıldığı "Workshop" toplantılannın ilk gününde, genel Ingilizcenin yanı sıra iş idaresinden hukuka, tıptan bankacılığa kadar pekçok alanda özel dil eğkimi veren okullar turizm şirketlerine tanıtıldı. BTA yetkilileri, Ingiltere'de artık bir turizm konusu haline gelen dil okulları arasından belirlenen 21 seçkin okulun, toplantıya kendi temsilcileriyle katıldıklannı, böylece okullarla doğrudan temas kurularak, farklı eğitim seçenekleri, konaklama ve ulaşım olanakları ile ilgili kapsamlı bilgi alınabileceğini belirttiler. Diskoda danssız gece • tstanbul Haber Servisi - İstanbul'da sayılan oldukça kabank bir dunıma gelen diskoteklerde artık yalnızca "dans" yok, çeşitli fırmalar ürünlerini tanıtmak amacıyla düzenleyecekleri gece etkinliklerini de bu mekânlarda gerçekleştirmeyi tercih ediyorlar. Bunlardan birisi de önceki gece Etiler'deki Pasha Dali Disko'daydı. Deniz Pulaş, Merve Ildeniz'in de aralarında bulunduğu ünlü mankenler konuklara "minik" bir defile sundular. Daha sonra Porsche, Philips, Delta Airlines, Marlboro, Quicksilver, Coca- Cola, Efes Pilsen, Cutty Shark ve Civenchy gibi firmalar ürünlerini aksesuar olarak mankenler aracıhğıyla konuklara tanıttılar. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) Üniversite taslağı • ANKA (tstanbul) - Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu (TODEF), öğrenci gençliğin temsilcileri bulunmadan hazırlanan üniversite taslaklarını kabul etmeyeceklerini bildirdi. TODEF tarafından yapılan yazıh açıklamada, hükümetin "özerk, çağdaş, demokratik" üniversite vaadinde bulunmasına karşın kapalı kapılar ardında üniversitelerini katılımı olmadan üniversite taslağı hazırlandığı belirtildi. "Öğrenci gençliğin temsilcileri bulunmadan hazırlanan üniversite taslaklarını kabul etmiyor ve tanımıyoruz" denilen açıklamada üniversite taslağının hazırlanması çalışmalanna öğrenci gençliğin temsilcilerinin de katılması istendi. Gülriz Sururi,4 Sokak Kızı İrma' müzikalini 14 şubatta yeniden oynayacak İrma, 30 yılsonrasokağadönüyorFATMA ORAN (Istanbul) - Bir tek amaçlan vardı ikisinin de: Sahne adma yapılan her şeyde yapabileceklerinin en iyisini, en mükem- melini yapmak. 'Zaman'a meydan okumak ve'yaş'sız olmak gibi az bulunur özellikleri olan bu iki tiyatro sanatçısı, ilk oynanışın- dan otuz yıl sonra bir Fransız yosması sayesinde bir araya geldiler yine: Sokak Kızı İrma, Gülriz Sururi ile Haldun Dormen'i Karaca Tiyatro'da buluşturdu... Gülriz Sururi Sokak Kızı İrma'yı, "Çağdaş bir aşk masah" olarak tanımhyor. İ.Ö./İ.S./Hayır,'milâı'la ilgili bir kı- saltma değil bu. Olsa olsa ülkemizde Batıh anlamda greçekleştirilen ilk müzi- kalin doğuşu; öncesi ve sonrasının kısal- tılmışı olabilir ancak: İrma'dan Önce/ İrma'dan Sonra... İrma'dan Önce: Avni Dilligü'in 1945'- lerde yönettiği Ses Tiyatrosu'ndan beri operet bile oynanmıyordu İstanbul'da. Ankara Operası'nda ünlü operetler oy- nanıyordu gerçi, ama tüm kadrosuna rağmen Devlet Tiyatrosu'nun bile mü- zikli oyunlara cesaret edemediği yıllardı 60'lı yıllar. Haldun Dormen'in bir müzi- kal sahneleyeceğini duyan herkes ağız birliği etmişçesine "Ne gerek var sanki" diyordu. îrma'mn başanyla sonuçlana- mayacağına karar verilmişti. Hoş, bir bakıma haklıydılar da. Dans etmesini, şarkı söylemesini bilen yoktu ki henüz. Üstelik hangi orkestra çalacaktı, orkest- rayı kim yönetecekti, koregrafısini kim yapacaktı, ya şarkı sözleri? İMna'mn hazırlantşı Evet İrma'yı hazırlamak o yıllarda her bakımdan güçtü. Fransa'dan müziğini getirtememişlerdi bir türlü. Bu yüzden müzik direktörlüğünü yapacak olan bestecf Cenan Akın, tüm notalan Hal- dun Dormen'in Avrupa'dan getirdiği plaklardan çıkarmak zorunda kalmıştı. Şarkı sözlerini Melih Cevdet Anday ile Halun Dormen çevirmişlerdi. Nisa Se- rezli'nin Alexandre Breffort'tan harika bir Türkçeyle dilimize kazandırdığı mü- zikalin danslannı da Maritza Boralı ha- zırlamıştı. Sokak Kızı İrma'da meyhaneci Bob'u Altan Erbulak, Nestor'u da Meün Se- rezli canlandırroışlardı. tzzet Günay, Mehmet Özekit ve Haldun Dormen di- ğer rolleri oynuyorlardı. Kadronun öte- ki oyunculan ise Tunca Yönder, Yağjz Tanlı, Bülent Kınay, Meral Sayın ve Okan Bozkurt adlı genç amatörlerden oluşuyordu. GûlHıSurnrt'ninustalığı İrma rolüyle Gülriz Sururi büyük bir yıldız olduğunu kanıtlamıştı. Tüm izle- yenler Gülriz Sururi'nin olağanüstü bir ustalıkla oynadığını söylüyorlardı. Hal- dun Dormen, İrma rolü kendisi için ya- zılan Colette Renard da olmak üzere dünyanın dört bir yanında birçok 'İrma' izlemişti, ama "'aralannda en mükem- meli, hatta hiçbirinin yaklaşamayacağı kadar mükemmeli Gülriz'di gene" di- yordu. 1961'de Tepebaşı Dram Tiyatrosu'n- da düzenlenen Istanbul Tiyatro Festi- vali kapsamındaki 'ilk gece'sinden sonra asıl Beyoğlu'nun o koskocaman, o gör- kemli Atlas sinemasının sahnesinde izle- yicilerinin karşısına çıkıyordu İrma: Siyah fıle çoraplan, parlak siyah korsajı. kendine özgü jestleri, mimikleri, uysal ama etkileyici bakışlan, kışkırtıcı tavır- lan ve şarkılanyla tam bir 'kitle gösteri- si' sunuyordu Gülriz Sururi. Ve o gece- den sonra ister Atlas'ta, ister Süreyya'- da, nerede oynarsa oynasın hıncahını; dolu olan İrma'nın "bilet* kuyruklan ko- nuşuluyordu her yerde. 1961'iıftatmi 1961 yılının Gülriz Sururi için anlamı ve önemi büyüktü. O yıl oynamıştı İrma'yı ve İlhan Iskender Armağanı'nı o yıl kazanmıştı ve yine o yıl 28 Eylül 1961'de evlenmişti Engin Cezzar'la. 'Aşk* dünyanın en güzel 'oyun'uydu. Evet. Ve evlilik "aşk'ı öldürmüyordu, hayır... irma'dan sonra: Sokak Kızı İrma, ti- yatro yasantımızda devrim yaratmış bir oyundu. irma'nın açtığı yoldan Kiss Me Kate gelecekti iki yıl sonra. Ardından Keşanlı Ali Destanı, Direklerararası. Bulvar, Ayak Bacak Fabrikası derken Hair, Kaldınm Serçesi, Kabare. Hisseli Harikalar Kumpanyası, Geceye Selam, Şen Sazın Bülbullen gibi müzikli oyun- lar izleyicilerin karşısına çıkacaktı. Bu yüzden İrma'nın başarısı, açtığı yeni yol bakımından kıvanç ve umut veriyordu tüm tiyatroculara.... 1968'de Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda; Engin Cezzar, Ali Poy- razoğlu, Güner Namlı ve Arif Erkin'in rol aldıkları İrma'nın ikinci prodüksiyo- nunda da yönetmenlik yapan Haldun Dormen, oyunun ilk gecesınde alkışlara cevap verirİcen şunlajı söylüyordu: "Ye- di yıl sonra İrma'nın tüm erkek kadrosu değiştı, ama İrma'yı yine Gülriz oynu- yor. Öyle sanıyorum ki bundan on yedi yıl sonra gene bütün erkek kadrosu de- ğişmiş olacak ve Gülriz gene İrma'yı oynayacak." Ve,. Gülriz Sururi, küçük bir yanılgı ile aynı olayı gerçekleştiriyor; on yedi değil de yirmi dört yıl sonra oynuyor İrma'yı... Sokak kızı İrma'yı sahnelerken bir yandan da kendi tiyatrosunda Şahane Züğürtler'de oynayan Haldun Dormen "Müzikalleri çok seviyorum" diyor ve ekliyor: "Beni sinema ve tiyatroya çeken şey belki de müzikallerdi." - önceki İrma'larla şimdiki İrma'nın sahnelenişinde değişiklikler oldu mu? Htpbtraber'uçuş' "Biraz oldu. Biraz daha 'uçtuk' hep beraber. Çünkü, zamanımızın seyircisi, özellikle de gençlik 'uçuk' olaylan sevi- yor; tamamen absurd bir espri anlayışın- dan hoşlanıyor. İrma'da fantezi bir mahkeme sahnesi var ki çağımızın espri anlayışına yakın bir sahne bence." trma'nın koregrafı Oktay Keresteci, Istanbul Devlet Balesi baş dansçılann- dan ve on üç yıllık meslek hayatında ilk kez bir koregrafı denemesi yapıyor. Altan Erbulak'ın 1961'de, Ali Poyra- zoğlu'nun ise 1968'de oynadığı Bob ve hâkim rollerini oynayan Güven Kıraç, konservatuvarın tiyatro bölümünü bu yıl bitirecek. Metin Serezli ve Engin Cezzar'ın oy- nadıklafı Nestor'a gelince, o rol artık Gökhan tçöz'ün. Hem Nestor'u hem de Oscar'ı canlandınyor İçöz: İrma'sını başka erkeklere kaptırmak istemeyen bir 'çaylak' âşık. Haldun Dormen'in otuz yıl önce can- landırdığı dört ayn karakteri de şimdi Bekir Aksoy oynuyor. Naci Taşdöğen, İsmet Üstekin, Levent Yılmaz, Kadim Dalak, Haluk Toksöz, Nejat Öğünç'ün öteki rollerini paylaştıklan İrma'nın çe- virisi ve şarkılann Türkçesi yine otuz yıl önceki değerli kişilerin imzalannı taşı- yor: Nisa Serezli - M.Cevdet Anday- Haldun Dormen. Müzikal direktörlü- ğünü Esin Engin'in yaptığı, Fügen Ya- zıcı'nın dekor ve kostümlerini, Übeyde Bozyiğit'in ise özel olarak "İrma' kostü- münü hazırladığı müzikalin afışi de Bü- lent Erkmen'eaiı... Bıyoğlu şenleniyor —Biraz anlatır mısınız İrma'yı? "İrma çok güzel, çağdaş bir aşk masa- lı. Melek kalpli, küçük bir Fransız 'pu- tain'i kahramanımız. Piaf ın da pek çok şarkısını besteleyen ünlü kadın besteci Marguerite Monnot'nun birbirinden güzet on dört şarkısının yer aldığı bir müzikal komedi." - İlk oynanışından otuz yıl sonra yeni- den Irma'yı oynamanızın özel bir nedeni var mı? "Ben meslek hayatımda bugüne ka- dar hiçbır kutlamada bulunmadım. İlk kez mesleğimle ilgili bir kutlama olacak bu; ama gene de burada kendimi değil de oynadığım kahramanın otuzuncu yılını kutlamaktan mutluluk duyuyorum." Ve işte.. tam otuz yıl sonra şubatın on dördünde sokağa dönüyor İrma; "lah- macun, çiğköfte. bıyık" bileşiminden az da olsa sıynlmış olan Beyoğlu'na dönü- yor. Beyoğluşenleniyor... ABD, 'kim, kimle, nerede, nasıl' haberleriyle çalkalanıyor TV vebasm, yatakodasımsevdiŞEBNEM ATtYAS (New York) - Son altı aydır ABD; sınıf, ırk, cins ayrımlarının, hırs, para ve seks temalannın ardı ardına iş- lendiği haberlerle çalkalanıyor. Bir zamanlar "Dalîas" gibi tele- vizyon dizilerinde izlenilen gö- rüntüler, şimdi günlük hayatın bir parçası haline geldi. Aristokrat William Kennedy Smith ve boksör eski şampiyon çirkin kral Mike Tyson ırza geçmekle, Anayasa Mahke- mesi yargıcı Clarence Thomas asistanla- nna sarkıntılık etmekle, Demokrat Parti başkan adayı Bill Clinton evlilik dışı iliş- kisiyle Amerikan kamuoyunun önüne geldiler. Televizyonlar ve popüler yaym organlannın yanı sıra, "ciddi" olarak bilinen basın organlan da kendilerini "kim, kimle, nerde ve nasıl" dedikodu çıkmazı içinde buldular. Köşe başlann- da, barlarda birbirini tanıyan tamma- yan herkes medya sayesinde konu olan şahıslar hakkında "kapı komşu dediko- dusu" yapmaya başladı. Bir sosyoloğun ifadesiyle "Büyük Amerika küçük kapa- lı bir muhitten ibaret hale geldi." Bazıla- n medyanın kamuoyunu eğitme aracı olarak pornoyu seçtiğini öne sürdü. Ba- zılan "Bu. gösteri, eğlendirme işi, herkes herkesle yapıyor işte" diyerek olayın başka bir boyutuna dikkat çektiler. Kennedy'nin mahkemesi Kennedy Smith'in mahkemesi, Cla- rence Thomas'ın senato sorgusu, Bill Clinton'ın sevgilisi ve kansı ile yapılan basın toplantılannı Amerikan kamuoyu canlı yaymdan izledi. Kennedy Smith'in mahkemesinde parlak ifadelerden en ünlüsü savcının Smith'e yönelttiği "Size Michael diye hitap ettiği sırada penisiniz bu hanımın vajinasında mıydı" sorusuy- du. Clarence Thomas'ı suçlayan Anita Hill, yine naklen yayın sırasında, savcı- nın bir keresinde Coca Cola şişesinin üstünde pubik kıllar bulduğundan , bir başka sefer ünlü porno yıldızı "uzun Don Silver ile boy ölçüşecek bir penisi olduğundan" söz ettiğini aynen bu ifa- deleri kullanarak dile getirdi. Demokrat aday vali Bill Clinton'ın sevgilisi Jenifer Flovvers basına, "vali ile yatakta, mut- fakıa hatta valilik köşkünün erkek tuva- letinde bile seviştiklerini" anlattı. Bu arada, basın özgürlüğünün tadını her fırsatta çıkaran gazeteciler, "Valinin prezervatif kullanıp kullanmadığını" sordular. Ateşli dedikodular Böylece, televizyon seyircisi merakla naklen yayınları izledikçe, basın manşet arkasma manşet çıkararak birbirinden ateşli "dedikodular" yayunlandı. Bir ara, Devlet Başkanı Bush bile aynı humma- nın etkisinde, herkesin "bir kadın- erkek" meselesi peşinde olduğundan dertytndı. Olaylar bununla da bitmedi. Televiz- yonda ya da basında her haber gündeme geldiğinde kamuoyundan tepkiler ve uz- manlann görüşleri de ulusal dedikodu kampanyasma katıldı. William Smith mahkemesi sırasında, uzman kişi, bir kadının araba koltuğun- da seksi çoraplannı bırakıp gece yansı Kennedy malikanesine girdiğinde aklın- da mutlaka "çay içmekten" başka fıkir- ler bulunduğunu kanıtlamaya çalıştı. Clinton'a yorum yapanlar, aslında, eşi- nin de sevgilileri olduğunu, bu evliliğin bir iş üişkisi haline geldiğini belirterek seçimi kamuoyuna bıraktılar. Telefonla yayın merkezlerini arayan dinleyiciler, izleyiciler, okurlar aslında, kadının "bir işe yaramaz" olduğunu, adamın "utanmaz bir yalancı"dan iba- ret olduğunu, "kansının ya da kocasının zavallı" olduğunu öne sürdüler ve taraf üıttular. Anita Hill'e destek Bu arada, politik lobi gruplan her olaydan bir pay çıkarmaya çalıştılar. Fe- ministler, Clarence TTıomas olayında Anita Hill'i destekleyerek, işyerinde ka- dının erkek tarafından taciz edilmesine "yeni örnek" kampanyası açtılar. Ken- nedy Smith davasında akşam yemeğine çıktığı her kadını yatağa atmaya çalışan erkeklere ders vermek gerektiğini savun- dular. Sosyologlar, Smith olayında top- lumun sınıf yapısının yaralannı inceledı- ler. Kennedy ailesine karşı duyulan "toplumsal kıskançlık"ın yanı sıra, al- çakgönüllü davranan zenginlere toplu- mun duyduğu sempati incelendi. Böyle- ce ekranlar, radyolar, gazete ve dergi sayfalan, bir geneleve gıren ve "şekilde görüldüğü gibi" diye gayet soğukkanlı bir edayla kadınlan, müşterileri, çeşitli pozisyonlan, verilen paralan, davranış biçimlerini inceleyerek "eğitim amacı" güttüklerini iddia eden garip bir yayın çizgisi izlemeye başladı. Tyson'ın tecavüz davası Ve bu Amerikan kamuoyu, VVilliam Kennedy olayında olduğu gibi şimdi de "ayı" lakaplı ünlü boksör Mike Tyson'- ın tecavüz davasını televizyonlardan iz- liyor. Diğer davalarda olduğu gibi yine ekranlan başına çivilenenler, "kim ki- min pantolonunu ne maksatla indirdi" tartışmalanna gırdiler. Indianapolis'- teki güzellik yarışmasındaki 18 yaşında- ki genç aday. Tyson'm kendisine teca- vüz ettiğini kanıtlayabilirse, ünlü bok- sör 63 yıllık bir mahkûmiyet cezası alabilir. Her iki şıkta da davacı ve dava- lının karakterleri, cınsel yaşamlan didik didik edilirken, "ekranseverler" bir son- raki tecavüz davasının hangi ünlü kah- ramanlar arasında gececeğini heyecanla bekler oldular. S Şubat 1992 tarihli The Independent gazetesinden. 4600 yaşındaki fosil, diplomatik sonın oldu AA (Frankfurt) - Geçen yıl Alp Dağlan'nda bulunan ve "Taş Devri'nden kalma en büyük hazine" olarak nitelenen insan fosili, İtalyaile Avusturya arasında diplomatik çekişmelere neden oluyor. Otztal bölgesinde bulunduğu için bu bölgede insanları gibi "Otzi" olarak adlandınlan fosil üzerinde yapılan incelemelerin ve yaş belirleme başvurulan "karbon 14" metoduna dayalı araştırmalann sonucu önceki gün açıklandı. Uzmanlar ve tarihçiler, Otzi'nin "Taş Devri'nin sonlanndan, MÖ 2800-2600 yıllanndan kaldığım, yaklaşık 4 bin 600 yaşlannda olduğunu ve müthiş bir arkeolojik değer taşıdığını" bildirdiler. En modern cihaz ve sistemlerle yapılan incelemelerin sonuçlanna göre Otzi, yaşadığı dönem standartlanna uygun olarak 1.60 tn boyunda. 25-30 yaşlannda bir "erkek"ti. Vücudun her yerinde, uzunluğu 9 cm'yi bulan kıllar ve saçlar tespit edildi. Vücutta yara izleri vardı, ancak bu yaralann ölümden sonra muhtemelen vahşi hayvanlann cesedine saldırmasından kaynaklandığı belirlendi. Otzi nasıl bulundu? 9 Eylül 199J tarihinde, Alp Dağlan'nda, Avusturya-îtalya sınınndaki Hauslabjoch'da, 3 bin 200 metre yükseklikte kayak yapan bir Alrnan çift, buzlar arasında bir cesetle karşılaştıklan zaman korku içinde Italyan gümrükçülere haber verdüer. İtalyanlann süratli tepki göstermediklerini gören Almanlar, daha sonra Avusturya polisine yöneldilervehelikopterli müdahale gerçekleşti. Ancak kötü hava şartlan, bulunan cesede 4 gün sonra ulaşılabilmesine yol açtı. Italyanlar ile Avusturyalılar arasındaki diplomatik çekişmeler ise devam ediyor. Otzi'nin, sınınn İtalyan kesiminde bulunduğunu hatırlatan İtalyanlar fosilin iadesini istiyor. Avusturyahlar ise İtalyan gümrükçülerin sahip çıkmadıklan bu büyük hazineyi vermemek için her şeyi yapıyorlar. Otzi'nin öldüğü zamanlarda ne İtalya ne de Avusturya devletlerinin bulunmadığını hatırlatan uzmanlar isı "dünya vatandaşı" Otzi'nin, tüm dünyaya mal ediîmesini ve Taş Devri'nden kalma en büyük hazine olarak korunmasını öneriyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle