Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇUMHURİYET/4 . HABERLER 16NİSAN1991
Erdenrdeıı
önerge
• ANKARA (ANKA) —
SHP Ankara Milletvekili
Eşref Erdem, Ankara-
Istanbul karayolunun
Kızılcahamam-Gerede
arasındaki Azaphane geçişi
olarak adlandınian 14.5
kilometrelik bölümünün
'otoyol niteliklerine sahip
olmadığı' gerekçesiyle ve bu
yolun otoyol olarak kabul
edilmesini öngören kararın
iptali istemiyle idari yargıya
başvurdu.
Günay'dan
eleştiri
• ANKARA (ANKA) —
SHP .Genel Sekreter
Yardımcısı Ertuğnıl Günay,
Türkiye'nin aa ve çile
içinde kıvrandığını, buna
karşın Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın
Vurdumduymazlık ve
duygusuzluk içinde' tatil
yaptığını söyledi. SHP
Genel Sekreter Yardımcısı
Günay, düzenlediği basın
toplantısında, Türkiye'nin
bayramı sevinç içinde
karşılayamadıgmı, şartlı
salıvenneyi içeren yasanın
aynmlar yaparak genç
insanlar arasında umut
kjnklığına yol açtığını
kaydetti. Günay, genel af
çıkartılması yolundaki
çağniannı da yineledi.
Türkiye'nin sınınna yığılan
binlerce Iraklırun acısını
yaşadığını da belirten
Günay, "Şimdi Ortadoğu
yeni açıiara gebedir.
Türkiye de basiretsiz,
çapsız, ufuksuz, teslimiyetçi
bir yönetimin elinde kendi
tarihimize, ulusal
büincimizin ürünü
cumhuriyetimize ve
toplumumuzun yararlanna
uygun düşraeyen acılı
serüvenlerin eşiğine
getirilmiştir" dedi.
Partilerde
bayramlaşma
• ANKARA (AA) —
Siyasi partilerdeki
bayramlaşmalar, bayramın
ikinci günü yapılacak.
ANAP Genel Merkezi'nde
çarşamba günü yapılacak
bayramlaşmaya ANAP
Teşkilat Başkanı Orhan
Demirtaş ile Ankara'da
bulunan bakanlar katılacak.
SHP Genel Merkezi'ndeki
bayramlaşma da saat
12.00'de başlayacak. Genel
Sekreter Hikmet Çetin ve
Genel Sekreter Yardımcısı
Ertuğnıl Günay partililerle
bayramlaşacak. DYP Genel
Merkezi'nde de
bayramlaşma saat 11.00'de
yapılacak. Bayramlaşmaya
DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel ile genel
başkan yardımalan
katılacak. DSP Genel
Merkezi'nde saat 14.00'te
başlayacak bayramlaşmaya
da merkez yönetim kurulu
üyelerinin katılacağı
belirtiliyor.
Ucretsiz taşıma
• TRABZON (AA) —
Trabzon ve Gümüşhane'de
belediye otobüsleri, bayram
süresince ucretsiz yolcu
taşıyacaklar. Gümüşhane
Belediye Başkanı Naim
Ağaç, özellikle
vatandaşların mezarlık
ziyaretlerini rahat
yapmalarını sağlamak
amacıyla böyle bir
uygulama
gerçekleştirdiklerini belirtti.
Ağaç, 10 belediye
otobüsünün şehrin dışında
bulunan mezarlıklara,
cezaevine ve çeşitli semtlere
bayram süresince her gün
saat başı ucretsiz yolcu
taşıyacağını bildirdi.
Trabzon Belediye Başkanı
Atay Aktuğ da geçen yıl
olduğu gibi bu yıl da
bayram süresince yalnızca
Bahçecik ve Sülüklü .
semtlerinde bulunan
mezarlıklara ucretsiz yolcu
taşıması yapılacağını
söyledi.
Karşıdegiüz
• GÜMÜŞHANE (AA) —
Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu, "Kimsenin
inançlanna ve
düşüncelerine karşı değiliz"
dedi. Bayram tatilini seçim
bölgesi Gümüşhane'de
geçiren Sungurlu,
gazetecilerle yaptığı sohbet
toplantısında, ANAP
iktidannın, Ulkenin
gündeminde bulunan bazı
engelleri kaldırmak için
büyük çaba harcadığını
söyledi.
Boğaziçi'ne sığınanlarYURDAGÜL ERKOCA
Kimi zaman, tarihe damgası-
m vurmuş bir politikacı, kimi
zaman dil, ırk, din ayrımalığı
yüzünden yıllarca yaşadıklan
topraklardan sürülen insanlar,
politik göriişlerinden dolayı ik-
tidarlara ters düşen yazarlar, sa-
natçılar "mülteci" olarak geçi-
rirler hayatlarımn bir bölümü-
nü ya da tamamını.
Boğaziçi de politik sığmmacı-
lar için yüzyıllar boyu, bir ba-
rınak bir sığınak işlevi gördü.
Kimler yok ki Boğaziçi'ne sığı-
nınlar arasında: 1917 Ekim
Devrimi'nin bderierinden Troç-
ki, iinlü ozao Lamartine, tsveç'-
in fiituhatçı kralı 12. Şari, nam-ı
diğer I>emirbaşŞarl, Franstz ih-
tilalinin ünlii avukatlanndan
Edme Jean Black, ülkelerinde-
ki siyasi rüzgâriann Osmanlı
topraklanna siirükledigi Macar-
lar, Polonyalılar, yine Ekim
Devrimi'nin rütbelerini söktüğü
çann subayları ve Rus soylula-
n, 781 yıJ yaşadıklan İspanya
lopraklanndan bir fermanla ko-
vulan Sefarad Yahudileri, Nazi
egemenligi altındaki Almanya
ve Avusturya'dan kaçan birçok
bilim, kiUtiir ve sanal adamı,
ünlii Leh milliyetçisi, ozan
Adam Mickiewicz, Burbon sü-
laJesinden, Fransa Krab 14. Lo-
ııis'nin subaylanndan Kont de
Boneval, Macar milliyetçitiginin
önderi Ferenz Rakoczi..."
Tarih boyunca Boğaziçi'ne sı-
ğınanlann tümü değilse bile, yu-
kanda adı geçen sığınmacılar,
Kültür Bakanlığı'nca Vega fil-
me çektirilen beş bölümlük bir
TV dizisine konu oldular. Çe-
kimleri tamamlanıp Kültür Ba-
kanlığı'na teslim edilen dizinin
yönetmeni Giines Karabuda.
Senaryo ise Zeynep Avcı tara-
fından hazırlandı. Türkiye'nin
çeşitli kentlerinin yanı sıra
İspanya, ABD, Macaristan, Al-
manya ve Isveç'te çekimler ya-
pıldı. Diziye, araştırmacüar, bi-
lim adamları ve çeşitli ülke kon-
soloslukları gerek arşivlerini
açarak gerek bügilerini katarak
katkıda bulundular.
Lev Davidoviç Troçki
Yakm tarihimizin en ünlü sı-
ğınmacısı Lev Davidoviç Troç-
ki'yi 10 Şubat 1929'da Odesa
Limanı'ndan alan "tlyiç" adlı
gemi, yağmurlu, soğuk bir kış
günü Büyükdere Limam'na ya-
naşıyordu. Ekim Devrimi'nin
mimarlanndan Lenin'in müca-
dele arkadaşı Troçki, Stalin'in
en büyük •mnhalifi'ydi şüphe-
siz.
Istanbul Troçki için hiç de
tercih edilebilir bir sürgün ken-
ti değildi. Gerek Ekim Devri-
mi'nden kaçarak Boğaziçi'ne sı-
ğmmış Beyaz Ruslar, gerekse
Stalin'in gizli polisi tarafından
öldurülme olasılığının yüksek
olduğu bir kentti. Yarunda ka-
nsı Natalya ve küçük oğlu Li-
yova ile birlikte Sovyet Konso-
losluğu'na giden Troçki'nin Is-
tanbul'a ayak basmasından kı-
sa bir süre sonra Türk hüküme-
ti, "Kendisinin sürgün edildi-
ğinden hiç bir şeldlde haberdar
olmadığını, Sovyet hükümetinin
saglık nedenlerinden dolayı
Troçki için giriş vizesi istedigi-
ni, Kuzey dostu ile arasuun açıl-
Bugün Irak sınırında yaşananlar dikkate alınmazsa, Boğaziçi,
yüzyıllar boyu politik sığınmacılar için bir barınak bir sığınak işlevi
gördü. Kimler yok ki Boğaziçi'ne sığınanlar arasında.
1917 Ekim Devrimi'nin liderlerinden Troçki, ünlü ozan Lamartine,
Demirbaş Şarl, 781 yıl yaşadıklan İspanya topraklarından kovulan
Jetarad Yahudileri, Nazi egemenligi altındaki Almanya ve
Avusturya'dan kaçan bilim, kültür ve sanat adamları...
Sürgün yıUannın ilk beşini tstanbul'da geçiren Troçki kansı Natalya ile birlikte Pera'da.
masını istemeyen Türk hüküme-
tinin bu istegi kabul ettigini"
bildiriyordu kendisine.
20 şubat günü Sovyet Konso-
losluğu'na giren polis müdürü
Şerif Bey, Mustafa Kemal Pa-
şa'nın emriyle istanbul Valisi'-
nin Troçki'ye yazdığı mektubu
iletiyordu: Troçki'nin arşivle-
rinde bulunan mektup, devrim-
den dolayı sürgün edilmij ünlü
liderin, "Türk topraklannda
enterne edilmesi ve herhangi bir
tedbiş hareketine maruz bırakıl-
masının bahis konusu
edilmeyecegini" belirtiyordu.
"Kendisi ülkeyi istediği zaman
terk etmek ya da istediği kadar
kalmakta serbestti ve eğer,
Türkiye'de yerleşmek isterse
kendisine ber tüıiii konuksever-
lik gösterilecek, güvenliği arttı-
nlacaktı...
17 Temmuz 1933'te bir ge-
miyle Türkiye'den aynlana dek,
Büyükada'da İzzet Paşa Köş-
kü'nde kalan Troçki, tarihçUe-
re göre sürgündeki en yaratıa
yülannı Istanbul'da geçirmişti.
Yakın tarihimizde kitlesel
olarak Türk topraklanna sığı-
nanlar, eğer son olarak Bulga-
ristan'dan geien ve önemJi bir
bölümü bir süre sonra geri giden
"soydaslar" ve Irakh Kürt sı-
ğınmacılar sayıimazsa, Nazi Al-
manyası'ndan kaçan bilim
adamlan.
Dizide önemli bir yer tutuyor
"Almanca konuşan profesör-
ler". Nazi işgali altındaki top-
raklarda işsiz kalan 1202 öğre-
tim üyesinden, her biri kendi
alamnda son derece önemli bi-
rer değer olan 98'i Mustafa Ke-
mal 'in çağnsıyla Türkiye'ye
geliyor ve 1933'te Darül Fü-
nun'un, İstanbul Oniversitesi'-
ne dönüşmesini sağlıyorlardı.
Dizide konu edilenlerden işte
birkaçı:
Ankara'da Çankaya Köşkü,
Merkez Bankası, tçişleri ve Sa-
vunma Bakanlığı, Genelkurmay
Başkanüğı'nın miman Prof.
Holzmeister, Ankara Üniversi-
tesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fa-
kultesi'nin miman Prof. Bnıno
Tatu, bugünkü Devlet Konser-
vatuvan'nm temeli sayılan, Mil-
li Musiki ve Temsil Akademisi
ve tiyatro bölümünü kuran,
Devlet Tiyatrosu'nun temelini
oluşturan Tatbikat Sahnesi'ni
yöneten ve Türkiye'de ilk ope-
ra calışmalanm gerçekleştiren
Cari Ebert, Milli Musiki ve
Temsil Akademisi'nin müzik
bölümünü yöneten, besteci
Prof. Hindemith, Patalojik
Anatomi Enstitüsü'nün yöneti-
cisi Prof. Philip Sctawatz, Tica-
ret Hukuku ProfesÖrü Ernst
Hirscb, İstanbul Üniversitesi Ik-
tisat Fakültesi kunıcusu Prof.
Pritz Neumark, ünlü cerrah Ru-
dolf Nissen, "yoz sanat
yapügı" gerekçesiyle Almanya'-
dan kovulan Rndolp BelUni,
Manyas Kuş Cenneti'ni keşfe-
den Prof. Kurt Kosvig, ünlü
"Maarif Klasikkri'ni dilimize
kazandırmak için büvük çaba-
lar harcayan Prof. Georg Röh-
de, çağm en önemli üstatlann-
dan sayılan, İstanbul Üniversi-
tesi filolojisinin temelini atan
Prof. Leo Spitzer...
Sefaradlar
2 Arabk 1492 gecesi, Piri Re-
is'in amcası Kemal Reis'in ge-
mileri de Kristof Kolomb'un
Amerika'yı keşfedecek olan ge-
mileriyle birlikte Ladis
Limam'nda demir atmış bekli-
yordu. Sultan 2. Beyazıd tara-
fından gönderilen gemiler, 781
yıl yaşadıklan topraklardan ko-
vulan 300 binden fazla Sefarad
Yahudisi'nden (İbranicede
Npanyol Yahudisj anlamma ge-
ıyor) 70-80 bin kadarını İstan-
^ul'a getirecekti.
İspanya Kralı Aragonlu Fer-
dinand'ın yayımladığı "lyke dü-
sunüldükten ve salim kafayla
mütaiaa edildikten sonra emre-
diyoruz ki kralhgımızda yasa-
y an tüm Yahndiler kovulsun ve
bir daha dönmesinler" fermanı-
na karşılık Sultan 2. Beyazıd
Osmanlı eyalet ve vilayetlerine
gönderdiği fermanda, "tspan-
yol Yahudilerini geri çevirmek
şöyle dursun, içtenlikle karşdan-
malıdırlar. Aksine bareket ede-
rek onlara kotü davrananiar ve
zaranna neden olanlar ölümle
f^ra^n^ınlo^-aklarTİır" diyordli.
diyordu.
önümüzdeki yıl, "göç"ün
500 yılını çok geniş etkinlikler-
le kutlamaya hazırlanan ülke-
mizdeki Sefarad Yahudilerinin
sayısı, şimdi birkaç bini geçmi-
yor. Osmanlı topraklanna ayak
bastıktan sonra matbaacılık, he-
kimlik, silah dökumcülüğü, de-
ricih'k, dokumacılık, kumaş bo-
yamacılığı, sarraflık, teknecilik
gibi alanlarda çalışıp, bu alan-
larda Osmanhya geniş katkılar-
da bulunan Sefarad Yahudileri
için Beyazıd'ın İspanya Kralı'-
nı kastederek "Bu krala nasd
akıllı Ferdinand diyebiliyorsu-
nuz? Yahudileri uzaklaştırmak-
la, kendi iilkesini yoksullaşün-
yor ve benimkıni zeflginleştiri-
yor" dediğini belirtiyor tarihçi
îmanud Aboad, "Nomologis O
Discursos" adlı kitabında.
Macar miUiyetçilik hareketi-
nin önderi Ferenz Rakoczi,
1719'da Avustuo
r
a tahtını elin-
de tutan Habsburg Hanedanı'-
na karşı giriştiği savaşta yenik
düşünce mahiyetindeki general-
lerle birlikte Osmanlı'ya sığını-
yordu. Macar halkımn mücade-
lesine destek veren ve gönüllü
bir Polonya lejyonunun başın-
da savaşan General Joseph Bem
de Boğaziçi'ne sığınanlardan.
Osmanlı tarihine Nfurat Paşa
adıyla gecen Joseph Bem'in bu-
gün Tuna nehri kıyısında küçük
bir meydanda bir heykeli var.
Büyük Fransız devriminin
mahkemelerinde ün yapmış bir
hukukçu Edme Jean Black...
İhtilalin ölilme'mahkûtn ettiği
kişileri savunarak ünlenen
Black, artık Fransa'da barına-
mayacağını anlayınca Osmanh-
ya sığınanlardan biri. Tarihe
Humbaraci Ahmet Paşa adıyla
geçen Osmanlı paşası ise aslın-
da Avmpa'nın birçok kralının
mensup olduğu Burbon sülale-
sinden Kont de Boneval'di.
Fransa Kralı 14. Louis ile arası
açılınca 1729'da Osmanhya sı-
ğman Boneval, Osmanlının
Humbaraci ocağını ıslah etmiş-
ti.
KöNUK YAZAR
POLITIKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Hukukun Eşitlik
İlkesi Çiğneniyor...
Keyfi yasalaria DİSK'in ve TÖB-DER'in malvarlığına elkoy-
mak antidemokratik uygulama değil midir?
Bu yöntemin çağdaş hukuk anlayışına tümüyle aykırı ol-
duğu bir gerçektir. DİSK'in veTOB-DER'inmalvarlığı onbin-
lerce işçinin, öğretmenin emeğinin ürünü olduğuna göre bu
keyfi yasayla malvarlıklarına el koymak siyasal iktidarın top-
lumda barış ve huzuru ne denli önemsediğine de bir kanıt-
tır...
TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldınlması demok-
ratikleşmeye elbet bir katkı sağlayacaktır. TÇK'nın 141 ve 142.
maddeleri yürürlükten kalktığına göre DİSK davasının da
düşmesı gerekmektedir. Hukukçulara göre DİSK yasal bir
kuruluş olarak görevini sürdürebilir.
Arkadaşımız Uğur Mumcu'nun değindiği gibi DİSK davası
Askeri Yargıtay'dadır. DİSK'in kapatılmasına, mallarına el ko-
nulmasında ve Hazine'ye devredilmesine ilişkin kesin bir ka-
rar da yoktur. 12 Eylül'le birlikte paşalann buyruğuyla DİSK'in
çalışmaları durdurulmuştur. Yani DİSK, kesinleşmiş mahke-
me kararıyla kapatılmış degildir. Tüzel kişiliği sürmektedir.
SRP, yürürlüge giren ve hukukun eşitlik ilkesini gözardı
eden Terörle Mücadele Yasası'nın kimi maddelerinin iptali
için bayramdan sonra Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak.
SHP lideri İnönü, ayrıca bu yasanın yürürlüge girmesiyle
DİSK, Barış Derneği davalarının düşmesi gerektiğini söyiü-
yor...
İnönü, konuya şu açıklığı getiriyor:
— DİSK'in malvarhğının bir kuruluşa verilmesinin hiçbir
hukukı dayanağı yoktur. Bu mallar eski sahiplerıne verilme-
lidir...
İstanbul Barosu Başkanı Av. Tungut Kazan, dernek ve sen-
dıka mallarının Hazine'ye devredilmesinin anayasaya aykı-
rı olduğunu, yasadaki ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^
bu hükümlerin iptali . u , . , ..
içm Anayasa Mahke- DİSK ClavaSl II
E 3 S 5 & 5 & ŞpnuÇİanm'yordu. 12
zan, bu konuda SHP- Eylul yasalarıyla
ye sanırız bir görüş ralı<ima<ii tiıırıiıırıılan
hazıri.yor. DisKin 12 Çajışması aurauruıan
Eylül 1980yılında568 DISK, 11 yilllk t'lT
bin 298 üyesi bulunu- a r a r j a n ^ n n r a ı/pn/r/pn
yordu. DISK ve uye araaan sonra yenıaen
sendikaiardan 1955 calısmaya baslayacak
kişi gözaltına alındı. ' «' Lj.llc,lıe r)İWin
Bunlardan 264 kişi 1?/.' HUKUK, UI&K IH
topiam 2053 yıi, 5 ay, yeniden calısmasmı
20 gün ceza aldı. 12 ,'
dek Asis'te 5 ongorurken ışçının
â almteriolan DİSKİn26bin, BAsiN-işte2 malvarlıgı yme
bin 750, BAYSEN'de6 hııkııkıın ilk(sle*ri
bin, D.SAĞLIK-İS'te 5 "
U K U K U n
HKBien
bin 500, DYAPi-iş'te3 cığnenerek Hazineye
bin 800, DEV. MA- 'rjcvrpHiiivnr
DEN-sENde 15 bin, uevreaıııyor.
FINDIK-İŞ'te 5 bin
500, GENEL-İŞ'te 150 bin, GIDA-İŞ'te 15 bin 658, HÜRCAM-
İŞ'te 6 bin, İ.DERİ-İŞ'te 4 bin 500, KERAMİK İŞ'te 12 bin,
L*STİK-İŞ'te 15 bin, LİMTER-İŞ'te bin 400, NAKLİYAT-İŞ'te
5 bin 200, OLEYİS'te 34 bin, PETKİM-İŞ'te 15 bin, SİNE-
SEN'de bin 900, SOSYAL-İŞ'te 9 bin T.I.S.'de 18 bin 890,
T.MADEN-İŞ'de 100 bin, TEKGES-İŞ'te 8 bin, TEKSTİL'de
74 bin, TÜMKA-İŞ'te bin 100, YERALTI MADEN-İŞ'te 8 bin,
YENİ HABER-İŞ'te 8 bin, toplam 568 bin 298 üyesi vardı
DİSK'in.
Hukukçuların deyişiyte bu yasa çelişkiler düğümüdür. Böy-
le bir yasanın dünyanın hiçbir yerinde tek bir örneği yoktur.
Çıkacak kargaşaları ve tartışmaları önlemek güç olacaktır.
DİSK davası 11 yıldır sonuçlanmıyordu. 12 Eylül yasala-
rıyla çalışması durdurulan DİSK, 11 yıllık bir aradan sonra
yeniden çalışmaya başlayacak mı? Hukuk, DİSK'in yeniden
çalışmasını öngörürken işçinin alınteri olan DİSK'in malvar-
lığı yine hukukun ilkeleri çiğnenerek Hazine'ye devrediliyor.
DİSK'in malvarlığına el konulmasmı DİSK Genel Başka-
nı, HEP İstanbul Milletvekilı Abdullah Bastürk TBMM'deki
gorüşmeler sırasında şöyle değerlendiriyor:
— Bu hukuk tanımaz dehşet verici pervasızlığı 12 Eylül
askeri yönetimi bile düşünmemişti...
Evet, bu yasa ciddi sakıncalar doğurmaktadır. Ayrıcalığın
ve eşitsizliğin giderilmesi için de SHP Anayasa Mahkeme-
si'ne başvuracaktır.
Suç aynmı yapılarak demokratikleşmeye gidilir mi hiç? Üs-
telik bu ayrım anayasaya aykırı değil mıdir?
Başbakan Akbulut, meydanlarda şu sıralar İngiltere'de de-
mokratikleşme söylevleri verirken DİSK'in konumuna da bir
değinse, görüşü nedir söylese ne iyi olur...
Mutlu bayramlar dileğiyle...
Zorunlu Ara Seçimler Üzerine
Doç. Dr. SÜHEYL BATUM
l.Ü. Hukuk Fakültesi Anayasa H.
Günümüzde Batı demokrasileri olarak ad-
landınian ülkelerin tümünde, hukuksal yapı-
Iar ve yöneten-yönetilen ilişkileri, siyasal ik-
tidarı kullananlann, iktidarlann kaynağını
halktan almalanru sağlamaya yöneük olarak
kurulmuştur.
Dolayısıyla, seçim ilkesi ya da daha geniş
bir ifade ile siyasal katılma ilkesi, demokra-
tik rejimin dayanağını ve meşruluk kaynağı-
nı oluşturan en önemli olgudur. Tüm siyasal
kurumlann ve siyasal örgüüenmenin seçim te-
meline dayanması, demokratik rejimlerin vaz-
geçümez niteliğidir.
Avrupa demokratik hukuk düzenlerin or-
tak paydasını oluşturan ve Türkiye'nin de ta-
raf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşme-
si de, seçim kurumunu, Sözleşmeye ek 1 no-
lu protokolün 3. maddesinde, bir hak olarak
düzenlemekte ve "üye devletleri, yasama or-
ganının seçilraesinde.. maknl aralıklaıia.. ser-
best seçimler yapmaya" zorlamaktadır.
Bu çerçevede, sonılması gereken soru, 1982
Anayasası'nın, "makul aralıklarla" yapıla-
cak seçimleri ne şekilde düzenlemiş olduğu-
dur?
1982 Anayasası'nın 77. maddesi, -aynı
maddenin ikinci fıkrasında ve anayasanın
116. maddesinde belirlenen koşullar gerçek-
leşmediği takdirde, -"TBMM seçimlerinin beş
yılda bir yapılacağını" belirlemektedir.
Ancak, bu genel hüküm dışında, 1982 Ana-
yasası'nın 78. maddesi, Meclis üyeliklerinde
eksilmeler, tek tek boşalmalar olması duru-
munu düzenlemektedür; "TBMM üyeliklerin-
de boşalma olması halinde, ara seçime gidi-
lir."
Boylece, 1982 Anayasası'na göre, kural
olarak, seçimler beş yılda bir yapılır. Ancak,
bu sure içinde, Meclis üyeliklerinde boşalma-
lar olduğu takdirde, ara seçimlere gidilecek-
tir.
Bugun için, Türkiye'de gündemde olan
anayasa hukuku sorunlarından biri, ara se-
çimlerin yapılıp yapıimayacağı sorunudur.
Buna bağlı olarak diğer bir sorun, bu seçim-
lerin yapılıp yapılmanıasının, siyasal iktida-
rın tercihine bağlı olup olmadığı sorunudur.
Bu çersx'\ede, segnılerin genel yönetim vede-
netimi ile gorevli ve yetkfli Yüksek Seçim Ku-
rulu'nun Başkanı, 4 Nisan 1991 tarihli gaze-
telerde yayımlan.-în demecinde, "ara seçim-
lerin zorunlu olmadığını, bu koauda tercihin
tamamen TBMM'ye kalmış olduğunu" Ueri
sürmektedir.
Gerçekten ara seçimler zorunlu değil midir,
ya da bu konuda karar vermek, ileri sürül-
düğu gibi, tamamen siyasal iktidarın isteği-
ne, tercihine mi bırakılmıştır?
1) Her şeyden önce, anayasanın 78. mad-
desindeki, "ara seçime gidilir.. yapılır.. ka-
rar verilir" ibarelerine karşın, tüm bu kural-
lar, YSK başkanının da ileri sürdüğü gibi, bir
takdir ve tercih sorunu olarak yorumlanabil-
diği takdirde, lafzı, anlamı ve amacı açısın-
dan hiçbir farkı bulunmayan, anayasanın 77.
maddesindeki, "TBMM seçimleri beş yılda
bir yapılır" hükmünün de, aym biçimde yo-
rumlanmasına hiçbir engel kalmayacağı açık-
tır.
yokiur. Anayasanın 78. maddesinin 3. ve 4.
fıkralannagöre.. ara seçimin..belli seçim çev-
releri ile sınırlı olması dışında, genel seçim-
lerden bir farkı yoktur..."
3) Yasama organlannın seçim ilkesine da-
yalı olduğu tüm demokratik üikelerde, bu
meclislerin kompozisyonunda vo dolayısıyla
iradesinde değişikliklere yol acacak boşalma-
lara karşı, eksik üyeliklerin tamamlanması-
na yönelik kurallar getirilmekte, boşluklan
doldurmanın çareleri aranmaktadır.
Bu boşlukların giderilmesi sorunu, ilginç
| bir düzenleme getiren Fransa'da, boşalan üye-
liği doldurmak üzere "yedek milletvekilliği"
kurumunun oluşturulması ya da üç ay için-
de, zorunlu olarak ara seçimlerin (2) yapıl-
ması ile ABD'de yürütmenin derhal ara se-
çimlere gitmesi ile çözümlenmiştir.
4) Türkiye'de, 1876 Kanun-u Esasi'nin 74.
maddesi ile başlayan bu yöndeki anayasal dü-
zenlemeler, cumhuriyet sonrasında, 1924
1982 Anayasası, ara seçimlerin yapılıp yapılmaması konusunda
değil, ancak zamamn saptanmasmda siyasal iktidara bir tercih
bırakmaktadır. Ara seçimlerin anayasa gereği 29 Mayıs 1990 ile
29 Kasım 1991 tarihleri arasında yapılması gerekmektedir.
Seçim olgusunu anayasal düzenlemelere karşm siyasal iktidann
iradesine, takdirtne bağlayan bir demokrasi düşünülemez.
Her iki maddede de, "yapılabilir" değil
"yapılır" ibaresi kullamlmıştu', dolayısıyla ya
hem genel hem ara seçimlerin yapılması, si-
yasal iktidann isteğine, tercihine, takdirine bı-
rakılmıştır ya da her ikisi de siyasal iktidarın
takdiri dışında, emredici hüküm olarak dü-
zenlenmiştir.
2) Ancak, bu konuda, ara seçimlerin, ge-
nel seçimlerle aynı olmadığı, diğer bir söyle-
yişle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğ-
rultusunda, demokratik rejimler için zorun-
lu oian seçimlerle, ara seçimler arasında ni-
telik farkı olduğu ileri sürülebilir. Acaba,
bövle bir nitelik farkı var mıdır?
Bu konuda cevabı, Anayasa Mahkemesi,
22.5.1987 tarihli kararında (1) vermektedir;
"seçimler, demokratik düzenin başlıca kay-
nağı ve geçerlik göstergesidir. Bu bakımdan
genel seçimle ara seçim arasında hiçbir fark
Anayasası'nın 29. maddesi ile devam etmiş-
tir.
5) Yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın 78.
maddesi, "ara seçimler" konusunu, aynntı-
lı olarak düzenlemektedir.
"TBMM üyeliklerinde boşalma olması ha-
linde, ara seçime gidilir". Söz konusu mad-
de, eksilme durumunda, bunun giderilmesi
konusunda, emredici hüküm getirmektedir.
Her şeyden önce, söz konusu maddenin laf-
zı dahi, anayasanın, ara seçimlere gidilmesi
konusunda, siyasal iktidara bir tercih bırak-
madığını, ara seçime gitmenin bir zorunluluk
olduğunu tamamı ile ifade etmektedir. "Ara
seçime gidilir... Ara seçim.. bir defa yapılır".
Bu ibareler, bir tercih ve takdir değil, zorun-
luluğu ifade eden kelimelerdir.
Buna karşın, anayasada, siyasal iktidann
tercihinin ve iradesinin tek ölçü olduğu ko-
nularda ise, farklı bir ifade kullanılmıştır. Bu-
nun en belirgin örneği, "Anayasanın
değiştirilmesine" ilişkin 175. maddedir. Söz
konusu maddede, anayasa değişikliklerinin
zorunlu olarak halkoyuna sunulmasını gerek-
tiren durumlar için, "halkoyuna sunulmak
üzere RG'de yayımlanır" ibaresi; halkoyuna
sunmanın, tamamen cumhurbaşkanının ter-
cihine kaldığı durumlar için ise "...halkoyu-
na sunabilir" ibaresi kullanılmıştır.
Dolayısıyla, ara seçimlerin, siyasal iktida-
nn tercihine, takdirine bağlı olduğu savı doğ-
ru olsaydı, anayasada, "ara seçime gidilir"
değil, "gidilebilir..yapılabilir" ibarelerinin
kullanıunası* gerekirdi.
Bu nedenle, anayasanın ara seçimlere iliş-
kin 78. maddesinin, bir zorunluluğu ifade et-
tiği, ara seçimlerin yapılmasını zorunlu kıl-
dığı açıktır.
6) Ara seçimlerin yapıhnası zorunluluğu,
anayasada, sadece belirli koşullarla sınırlan-
mıştır;
a— 1982 Anayasası'na göre, ara seçim, her
seçim döneminde, ilke olarak, sadece bir kez
yapılacaktır. Ancak, bu "bir tek kez ara se-
çime gidebilme" koşulu, anayasanın hükmü
gereği, "boşalan üyeliklerin, üye tam sayısı-
nın yüzde beşini bulmadığı haller" için geçerli
olmahdır.
Oysa, bir kez ara seçimler yapıldıktan sonra
dahi, herhangi bir nedenle (toplu istifa, ölüm
gibi) yüzde beşten fazla sayıda milletvekilli-
ğinin boşaknası durumunda, tekrar ara seçi-
me gidilmesini önleyen bir hüküm yoktur.
Tam tersine, "üye tam sayısının yüzde beşi
oranında boşalmayı" öngören hüküm, tüm
ara seçimlere ilişkin bir "şapka hüküm", bir
"ortak özel hüküm" niteliğindedir.
b— 78. maddenin getirdiği bir diğer kayıt-
koşul, "ara seçimlerin yapılmasına ilişkin
sürelerle" ilgilidir.
İlke olarak, ara seçimler, genel seçimlerden
itibaren 30 ay sonrası ile en son 12 ay arasın-
da kaian bir zaman diliminde yapılmak du-
rumundadır. Daha açık bir ifade ile genel se-
çimler beş yılda bir yapıldığı iç n (madde 77);
ara seçimler, ancak 30. ile 48. aylar ya da 2.5
yıl ile 4. yıl arasında yapılmak durumunda-
dır.
Ancak anayasaya göre boşalan üyeliklerin
sayısının, üye tam sayısının yüzde beşini bul-
ması durumunda, otuz aylık yasak süresi or-
tadan kalkacak ve ara seçimlerin derhal ya-
pılması zorunlu hale gelecektir.
78. maddenin son fıkrası ise, ara seçimler
için, her durumu kapsayan bir "şapka
hükme" yer vermektedir. Her ne olursa ol-
sun, >-üzde beşi aşan sayıda milletvekilliği bo-
şalsa dahi, genel seçimlere bir yıl kala, ara se-
çimler yapılmayacak, genel seçimler beklene-
cektir. (Aynı biçimde bir şapka hüküm, Fran-
sa için de geçerlidir.)
c— 78. maddenin son koşulu ise, zorunlu
ara seçimlerin ne zaman yapılması gerektiği-
ne ilişkin düzenlemesidir.
1982 Anayasası, kesinlikle, ara seçimlerin
yapılıp yapılmamasında değil, işte, sadece bu
konuda; zamamn saptanmasmda, siyasal ik-
tidara bir tercih bırakmaktadır. Ara seçim-
ler mutlaka yapılacaktır, ancak genel seçim-
lerden sonra, 2.5 ile 4. yıllar arasında yapıla-
caktır. (1987 seçimleri itiban ile 29 Mayıs 1990
ile 29 Kasım 1991 tarihleri arasında).
Bu süreler içinde kalan bir tarihin saptan-
ması konusunu, siyasal iktidann tercihine,
takdirine bırakmış olmakla birlikte, anaya-
sa, bu tercihi dahi sınırlamış ve "yüzde beş
oramnda boşalma olduğu takdirde", aynen
Fransa'da olduğu gibi, siyasal iktidarın tak-
dir yetkisini kaldırarak, "ara seçimlerin üç ay
içinde yapılmasını" zorunlu görmüştür.
İşte bu gerekçelerle, anayasa hükümleri
doğrultusunda, genel seçimlerle aynı nitelik-
te olan ara seçimlerin yapılması zorunludur.
Ve bu seçimlerin 29 Mayıs 1990 ile 29 Kasım
1991 tarihleri arasında, -en geç 29 Kasım 1991
tarihine kadar yapılması, anayasanın açık ve
emredici hükmü gereğidir.
Türkiye, rejiminin temelini oluşturan ve de-
mokratik meşruluğunu sağlayan seçimler açı-
sından, 1950 yılından beri çok önemli mesa-
feler kaydetmiştir. Bu yolda, bundan sonra,
geriye dönülmesi sonucunu doğuracak biçim-
de, anayasa yorurnlanamayacağı gibi, rejimin
meşruluk kaynağını oluşturan seçim olgusu-
nun varhğını dahi, anayasal düzenlemelere
karşın, siyasal iktidarın iradesine, takdirine
bağlayan bir demokrasi düşünülemez ve gü-
nümüzde duşünülmemelidir de.
1) E. 1987/6 K.1987/14 AYMKDsayı 23 sah.
279.
2) 1958 Anayasası Md. 25/2 ve Milletvekili
Seçim Kanunu, md. 176-178.