20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURİYET/4 . HABERLER 16NİSAN1991 Erdenrdeıı önerge • ANKARA (ANKA) — SHP Ankara Milletvekili Eşref Erdem, Ankara- Istanbul karayolunun Kızılcahamam-Gerede arasındaki Azaphane geçişi olarak adlandınian 14.5 kilometrelik bölümünün 'otoyol niteliklerine sahip olmadığı' gerekçesiyle ve bu yolun otoyol olarak kabul edilmesini öngören kararın iptali istemiyle idari yargıya başvurdu. Günay'dan eleştiri • ANKARA (ANKA) — SHP .Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğnıl Günay, Türkiye'nin aa ve çile içinde kıvrandığını, buna karşın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Vurdumduymazlık ve duygusuzluk içinde' tatil yaptığını söyledi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Günay, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin bayramı sevinç içinde karşılayamadıgmı, şartlı salıvenneyi içeren yasanın aynmlar yaparak genç insanlar arasında umut kjnklığına yol açtığını kaydetti. Günay, genel af çıkartılması yolundaki çağniannı da yineledi. Türkiye'nin sınınna yığılan binlerce Iraklırun acısını yaşadığını da belirten Günay, "Şimdi Ortadoğu yeni açıiara gebedir. Türkiye de basiretsiz, çapsız, ufuksuz, teslimiyetçi bir yönetimin elinde kendi tarihimize, ulusal büincimizin ürünü cumhuriyetimize ve toplumumuzun yararlanna uygun düşraeyen acılı serüvenlerin eşiğine getirilmiştir" dedi. Partilerde bayramlaşma • ANKARA (AA) — Siyasi partilerdeki bayramlaşmalar, bayramın ikinci günü yapılacak. ANAP Genel Merkezi'nde çarşamba günü yapılacak bayramlaşmaya ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş ile Ankara'da bulunan bakanlar katılacak. SHP Genel Merkezi'ndeki bayramlaşma da saat 12.00'de başlayacak. Genel Sekreter Hikmet Çetin ve Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğnıl Günay partililerle bayramlaşacak. DYP Genel Merkezi'nde de bayramlaşma saat 11.00'de yapılacak. Bayramlaşmaya DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ile genel başkan yardımalan katılacak. DSP Genel Merkezi'nde saat 14.00'te başlayacak bayramlaşmaya da merkez yönetim kurulu üyelerinin katılacağı belirtiliyor. Ucretsiz taşıma • TRABZON (AA) — Trabzon ve Gümüşhane'de belediye otobüsleri, bayram süresince ucretsiz yolcu taşıyacaklar. Gümüşhane Belediye Başkanı Naim Ağaç, özellikle vatandaşların mezarlık ziyaretlerini rahat yapmalarını sağlamak amacıyla böyle bir uygulama gerçekleştirdiklerini belirtti. Ağaç, 10 belediye otobüsünün şehrin dışında bulunan mezarlıklara, cezaevine ve çeşitli semtlere bayram süresince her gün saat başı ucretsiz yolcu taşıyacağını bildirdi. Trabzon Belediye Başkanı Atay Aktuğ da geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bayram süresince yalnızca Bahçecik ve Sülüklü . semtlerinde bulunan mezarlıklara ucretsiz yolcu taşıması yapılacağını söyledi. Karşıdegiüz • GÜMÜŞHANE (AA) — Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, "Kimsenin inançlanna ve düşüncelerine karşı değiliz" dedi. Bayram tatilini seçim bölgesi Gümüşhane'de geçiren Sungurlu, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, ANAP iktidannın, Ulkenin gündeminde bulunan bazı engelleri kaldırmak için büyük çaba harcadığını söyledi. Boğaziçi'ne sığınanlarYURDAGÜL ERKOCA Kimi zaman, tarihe damgası- m vurmuş bir politikacı, kimi zaman dil, ırk, din ayrımalığı yüzünden yıllarca yaşadıklan topraklardan sürülen insanlar, politik göriişlerinden dolayı ik- tidarlara ters düşen yazarlar, sa- natçılar "mülteci" olarak geçi- rirler hayatlarımn bir bölümü- nü ya da tamamını. Boğaziçi de politik sığmmacı- lar için yüzyıllar boyu, bir ba- rınak bir sığınak işlevi gördü. Kimler yok ki Boğaziçi'ne sığı- nınlar arasında: 1917 Ekim Devrimi'nin bderierinden Troç- ki, iinlü ozao Lamartine, tsveç'- in fiituhatçı kralı 12. Şari, nam-ı diğer I>emirbaşŞarl, Franstz ih- tilalinin ünlii avukatlanndan Edme Jean Black, ülkelerinde- ki siyasi rüzgâriann Osmanlı topraklanna siirükledigi Macar- lar, Polonyalılar, yine Ekim Devrimi'nin rütbelerini söktüğü çann subayları ve Rus soylula- n, 781 yıJ yaşadıklan İspanya lopraklanndan bir fermanla ko- vulan Sefarad Yahudileri, Nazi egemenligi altındaki Almanya ve Avusturya'dan kaçan birçok bilim, kiUtiir ve sanal adamı, ünlii Leh milliyetçisi, ozan Adam Mickiewicz, Burbon sü- laJesinden, Fransa Krab 14. Lo- ııis'nin subaylanndan Kont de Boneval, Macar milliyetçitiginin önderi Ferenz Rakoczi..." Tarih boyunca Boğaziçi'ne sı- ğınanlann tümü değilse bile, yu- kanda adı geçen sığınmacılar, Kültür Bakanlığı'nca Vega fil- me çektirilen beş bölümlük bir TV dizisine konu oldular. Çe- kimleri tamamlanıp Kültür Ba- kanlığı'na teslim edilen dizinin yönetmeni Giines Karabuda. Senaryo ise Zeynep Avcı tara- fından hazırlandı. Türkiye'nin çeşitli kentlerinin yanı sıra İspanya, ABD, Macaristan, Al- manya ve Isveç'te çekimler ya- pıldı. Diziye, araştırmacüar, bi- lim adamları ve çeşitli ülke kon- soloslukları gerek arşivlerini açarak gerek bügilerini katarak katkıda bulundular. Lev Davidoviç Troçki Yakm tarihimizin en ünlü sı- ğınmacısı Lev Davidoviç Troç- ki'yi 10 Şubat 1929'da Odesa Limanı'ndan alan "tlyiç" adlı gemi, yağmurlu, soğuk bir kış günü Büyükdere Limam'na ya- naşıyordu. Ekim Devrimi'nin mimarlanndan Lenin'in müca- dele arkadaşı Troçki, Stalin'in en büyük •mnhalifi'ydi şüphe- siz. Istanbul Troçki için hiç de tercih edilebilir bir sürgün ken- ti değildi. Gerek Ekim Devri- mi'nden kaçarak Boğaziçi'ne sı- ğmmış Beyaz Ruslar, gerekse Stalin'in gizli polisi tarafından öldurülme olasılığının yüksek olduğu bir kentti. Yarunda ka- nsı Natalya ve küçük oğlu Li- yova ile birlikte Sovyet Konso- losluğu'na giden Troçki'nin Is- tanbul'a ayak basmasından kı- sa bir süre sonra Türk hüküme- ti, "Kendisinin sürgün edildi- ğinden hiç bir şeldlde haberdar olmadığını, Sovyet hükümetinin saglık nedenlerinden dolayı Troçki için giriş vizesi istedigi- ni, Kuzey dostu ile arasuun açıl- Bugün Irak sınırında yaşananlar dikkate alınmazsa, Boğaziçi, yüzyıllar boyu politik sığınmacılar için bir barınak bir sığınak işlevi gördü. Kimler yok ki Boğaziçi'ne sığınanlar arasında. 1917 Ekim Devrimi'nin liderlerinden Troçki, ünlü ozan Lamartine, Demirbaş Şarl, 781 yıl yaşadıklan İspanya topraklarından kovulan Jetarad Yahudileri, Nazi egemenligi altındaki Almanya ve Avusturya'dan kaçan bilim, kültür ve sanat adamları... Sürgün yıUannın ilk beşini tstanbul'da geçiren Troçki kansı Natalya ile birlikte Pera'da. masını istemeyen Türk hüküme- tinin bu istegi kabul ettigini" bildiriyordu kendisine. 20 şubat günü Sovyet Konso- losluğu'na giren polis müdürü Şerif Bey, Mustafa Kemal Pa- şa'nın emriyle istanbul Valisi'- nin Troçki'ye yazdığı mektubu iletiyordu: Troçki'nin arşivle- rinde bulunan mektup, devrim- den dolayı sürgün edilmij ünlü liderin, "Türk topraklannda enterne edilmesi ve herhangi bir tedbiş hareketine maruz bırakıl- masının bahis konusu edilmeyecegini" belirtiyordu. "Kendisi ülkeyi istediği zaman terk etmek ya da istediği kadar kalmakta serbestti ve eğer, Türkiye'de yerleşmek isterse kendisine ber tüıiii konuksever- lik gösterilecek, güvenliği arttı- nlacaktı... 17 Temmuz 1933'te bir ge- miyle Türkiye'den aynlana dek, Büyükada'da İzzet Paşa Köş- kü'nde kalan Troçki, tarihçUe- re göre sürgündeki en yaratıa yülannı Istanbul'da geçirmişti. Yakın tarihimizde kitlesel olarak Türk topraklanna sığı- nanlar, eğer son olarak Bulga- ristan'dan geien ve önemJi bir bölümü bir süre sonra geri giden "soydaslar" ve Irakh Kürt sı- ğınmacılar sayıimazsa, Nazi Al- manyası'ndan kaçan bilim adamlan. Dizide önemli bir yer tutuyor "Almanca konuşan profesör- ler". Nazi işgali altındaki top- raklarda işsiz kalan 1202 öğre- tim üyesinden, her biri kendi alamnda son derece önemli bi- rer değer olan 98'i Mustafa Ke- mal 'in çağnsıyla Türkiye'ye geliyor ve 1933'te Darül Fü- nun'un, İstanbul Oniversitesi'- ne dönüşmesini sağlıyorlardı. Dizide konu edilenlerden işte birkaçı: Ankara'da Çankaya Köşkü, Merkez Bankası, tçişleri ve Sa- vunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanüğı'nın miman Prof. Holzmeister, Ankara Üniversi- tesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fa- kultesi'nin miman Prof. Bnıno Tatu, bugünkü Devlet Konser- vatuvan'nm temeli sayılan, Mil- li Musiki ve Temsil Akademisi ve tiyatro bölümünü kuran, Devlet Tiyatrosu'nun temelini oluşturan Tatbikat Sahnesi'ni yöneten ve Türkiye'de ilk ope- ra calışmalanm gerçekleştiren Cari Ebert, Milli Musiki ve Temsil Akademisi'nin müzik bölümünü yöneten, besteci Prof. Hindemith, Patalojik Anatomi Enstitüsü'nün yöneti- cisi Prof. Philip Sctawatz, Tica- ret Hukuku ProfesÖrü Ernst Hirscb, İstanbul Üniversitesi Ik- tisat Fakültesi kunıcusu Prof. Pritz Neumark, ünlü cerrah Ru- dolf Nissen, "yoz sanat yapügı" gerekçesiyle Almanya'- dan kovulan Rndolp BelUni, Manyas Kuş Cenneti'ni keşfe- den Prof. Kurt Kosvig, ünlü "Maarif Klasikkri'ni dilimize kazandırmak için büvük çaba- lar harcayan Prof. Georg Röh- de, çağm en önemli üstatlann- dan sayılan, İstanbul Üniversi- tesi filolojisinin temelini atan Prof. Leo Spitzer... Sefaradlar 2 Arabk 1492 gecesi, Piri Re- is'in amcası Kemal Reis'in ge- mileri de Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfedecek olan ge- mileriyle birlikte Ladis Limam'nda demir atmış bekli- yordu. Sultan 2. Beyazıd tara- fından gönderilen gemiler, 781 yıl yaşadıklan topraklardan ko- vulan 300 binden fazla Sefarad Yahudisi'nden (İbranicede Npanyol Yahudisj anlamma ge- ıyor) 70-80 bin kadarını İstan- ^ul'a getirecekti. İspanya Kralı Aragonlu Fer- dinand'ın yayımladığı "lyke dü- sunüldükten ve salim kafayla mütaiaa edildikten sonra emre- diyoruz ki kralhgımızda yasa- y an tüm Yahndiler kovulsun ve bir daha dönmesinler" fermanı- na karşılık Sultan 2. Beyazıd Osmanlı eyalet ve vilayetlerine gönderdiği fermanda, "tspan- yol Yahudilerini geri çevirmek şöyle dursun, içtenlikle karşdan- malıdırlar. Aksine bareket ede- rek onlara kotü davrananiar ve zaranna neden olanlar ölümle f^ra^n^ınlo^-aklarTİır" diyordli. diyordu. önümüzdeki yıl, "göç"ün 500 yılını çok geniş etkinlikler- le kutlamaya hazırlanan ülke- mizdeki Sefarad Yahudilerinin sayısı, şimdi birkaç bini geçmi- yor. Osmanlı topraklanna ayak bastıktan sonra matbaacılık, he- kimlik, silah dökumcülüğü, de- ricih'k, dokumacılık, kumaş bo- yamacılığı, sarraflık, teknecilik gibi alanlarda çalışıp, bu alan- larda Osmanhya geniş katkılar- da bulunan Sefarad Yahudileri için Beyazıd'ın İspanya Kralı'- nı kastederek "Bu krala nasd akıllı Ferdinand diyebiliyorsu- nuz? Yahudileri uzaklaştırmak- la, kendi iilkesini yoksullaşün- yor ve benimkıni zeflginleştiri- yor" dediğini belirtiyor tarihçi îmanud Aboad, "Nomologis O Discursos" adlı kitabında. Macar miUiyetçilik hareketi- nin önderi Ferenz Rakoczi, 1719'da Avustuo r a tahtını elin- de tutan Habsburg Hanedanı'- na karşı giriştiği savaşta yenik düşünce mahiyetindeki general- lerle birlikte Osmanlı'ya sığını- yordu. Macar halkımn mücade- lesine destek veren ve gönüllü bir Polonya lejyonunun başın- da savaşan General Joseph Bem de Boğaziçi'ne sığınanlardan. Osmanlı tarihine Nfurat Paşa adıyla gecen Joseph Bem'in bu- gün Tuna nehri kıyısında küçük bir meydanda bir heykeli var. Büyük Fransız devriminin mahkemelerinde ün yapmış bir hukukçu Edme Jean Black... İhtilalin ölilme'mahkûtn ettiği kişileri savunarak ünlenen Black, artık Fransa'da barına- mayacağını anlayınca Osmanh- ya sığınanlardan biri. Tarihe Humbaraci Ahmet Paşa adıyla geçen Osmanlı paşası ise aslın- da Avmpa'nın birçok kralının mensup olduğu Burbon sülale- sinden Kont de Boneval'di. Fransa Kralı 14. Louis ile arası açılınca 1729'da Osmanhya sı- ğman Boneval, Osmanlının Humbaraci ocağını ıslah etmiş- ti. KöNUK YAZAR POLITIKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Hukukun Eşitlik İlkesi Çiğneniyor... Keyfi yasalaria DİSK'in ve TÖB-DER'in malvarlığına elkoy- mak antidemokratik uygulama değil midir? Bu yöntemin çağdaş hukuk anlayışına tümüyle aykırı ol- duğu bir gerçektir. DİSK'in veTOB-DER'inmalvarlığı onbin- lerce işçinin, öğretmenin emeğinin ürünü olduğuna göre bu keyfi yasayla malvarlıklarına el koymak siyasal iktidarın top- lumda barış ve huzuru ne denli önemsediğine de bir kanıt- tır... TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldınlması demok- ratikleşmeye elbet bir katkı sağlayacaktır. TÇK'nın 141 ve 142. maddeleri yürürlükten kalktığına göre DİSK davasının da düşmesı gerekmektedir. Hukukçulara göre DİSK yasal bir kuruluş olarak görevini sürdürebilir. Arkadaşımız Uğur Mumcu'nun değindiği gibi DİSK davası Askeri Yargıtay'dadır. DİSK'in kapatılmasına, mallarına el ko- nulmasında ve Hazine'ye devredilmesine ilişkin kesin bir ka- rar da yoktur. 12 Eylül'le birlikte paşalann buyruğuyla DİSK'in çalışmaları durdurulmuştur. Yani DİSK, kesinleşmiş mahke- me kararıyla kapatılmış degildir. Tüzel kişiliği sürmektedir. SRP, yürürlüge giren ve hukukun eşitlik ilkesini gözardı eden Terörle Mücadele Yasası'nın kimi maddelerinin iptali için bayramdan sonra Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak. SHP lideri İnönü, ayrıca bu yasanın yürürlüge girmesiyle DİSK, Barış Derneği davalarının düşmesi gerektiğini söyiü- yor... İnönü, konuya şu açıklığı getiriyor: — DİSK'in malvarhğının bir kuruluşa verilmesinin hiçbir hukukı dayanağı yoktur. Bu mallar eski sahiplerıne verilme- lidir... İstanbul Barosu Başkanı Av. Tungut Kazan, dernek ve sen- dıka mallarının Hazine'ye devredilmesinin anayasaya aykı- rı olduğunu, yasadaki ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ bu hükümlerin iptali . u , . , .. içm Anayasa Mahke- DİSK ClavaSl II E 3 S 5 & 5 & ŞpnuÇİanm'yordu. 12 zan, bu konuda SHP- Eylul yasalarıyla ye sanırız bir görüş ralı<ima<ii tiıırıiıırıılan hazıri.yor. DisKin 12 Çajışması aurauruıan Eylül 1980yılında568 DISK, 11 yilllk t'lT bin 298 üyesi bulunu- a r a r j a n ^ n n r a ı/pn/r/pn yordu. DISK ve uye araaan sonra yenıaen sendikaiardan 1955 calısmaya baslayacak kişi gözaltına alındı. ' «' Lj.llc,lıe r)İWin Bunlardan 264 kişi 1?/.' HUKUK, UI&K IH topiam 2053 yıi, 5 ay, yeniden calısmasmı 20 gün ceza aldı. 12 ,' dek Asis'te 5 ongorurken ışçının â almteriolan DİSKİn26bin, BAsiN-işte2 malvarlıgı yme bin 750, BAYSEN'de6 hııkııkıın ilk(sle*ri bin, D.SAĞLIK-İS'te 5 " U K U K U n HKBien bin 500, DYAPi-iş'te3 cığnenerek Hazineye bin 800, DEV. MA- 'rjcvrpHiiivnr DEN-sENde 15 bin, uevreaıııyor. FINDIK-İŞ'te 5 bin 500, GENEL-İŞ'te 150 bin, GIDA-İŞ'te 15 bin 658, HÜRCAM- İŞ'te 6 bin, İ.DERİ-İŞ'te 4 bin 500, KERAMİK İŞ'te 12 bin, L*STİK-İŞ'te 15 bin, LİMTER-İŞ'te bin 400, NAKLİYAT-İŞ'te 5 bin 200, OLEYİS'te 34 bin, PETKİM-İŞ'te 15 bin, SİNE- SEN'de bin 900, SOSYAL-İŞ'te 9 bin T.I.S.'de 18 bin 890, T.MADEN-İŞ'de 100 bin, TEKGES-İŞ'te 8 bin, TEKSTİL'de 74 bin, TÜMKA-İŞ'te bin 100, YERALTI MADEN-İŞ'te 8 bin, YENİ HABER-İŞ'te 8 bin, toplam 568 bin 298 üyesi vardı DİSK'in. Hukukçuların deyişiyte bu yasa çelişkiler düğümüdür. Böy- le bir yasanın dünyanın hiçbir yerinde tek bir örneği yoktur. Çıkacak kargaşaları ve tartışmaları önlemek güç olacaktır. DİSK davası 11 yıldır sonuçlanmıyordu. 12 Eylül yasala- rıyla çalışması durdurulan DİSK, 11 yıllık bir aradan sonra yeniden çalışmaya başlayacak mı? Hukuk, DİSK'in yeniden çalışmasını öngörürken işçinin alınteri olan DİSK'in malvar- lığı yine hukukun ilkeleri çiğnenerek Hazine'ye devrediliyor. DİSK'in malvarlığına el konulmasmı DİSK Genel Başka- nı, HEP İstanbul Milletvekilı Abdullah Bastürk TBMM'deki gorüşmeler sırasında şöyle değerlendiriyor: — Bu hukuk tanımaz dehşet verici pervasızlığı 12 Eylül askeri yönetimi bile düşünmemişti... Evet, bu yasa ciddi sakıncalar doğurmaktadır. Ayrıcalığın ve eşitsizliğin giderilmesi için de SHP Anayasa Mahkeme- si'ne başvuracaktır. Suç aynmı yapılarak demokratikleşmeye gidilir mi hiç? Üs- telik bu ayrım anayasaya aykırı değil mıdir? Başbakan Akbulut, meydanlarda şu sıralar İngiltere'de de- mokratikleşme söylevleri verirken DİSK'in konumuna da bir değinse, görüşü nedir söylese ne iyi olur... Mutlu bayramlar dileğiyle... Zorunlu Ara Seçimler Üzerine Doç. Dr. SÜHEYL BATUM l.Ü. Hukuk Fakültesi Anayasa H. Günümüzde Batı demokrasileri olarak ad- landınian ülkelerin tümünde, hukuksal yapı- Iar ve yöneten-yönetilen ilişkileri, siyasal ik- tidarı kullananlann, iktidarlann kaynağını halktan almalanru sağlamaya yöneük olarak kurulmuştur. Dolayısıyla, seçim ilkesi ya da daha geniş bir ifade ile siyasal katılma ilkesi, demokra- tik rejimin dayanağını ve meşruluk kaynağı- nı oluşturan en önemli olgudur. Tüm siyasal kurumlann ve siyasal örgüüenmenin seçim te- meline dayanması, demokratik rejimlerin vaz- geçümez niteliğidir. Avrupa demokratik hukuk düzenlerin or- tak paydasını oluşturan ve Türkiye'nin de ta- raf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- si de, seçim kurumunu, Sözleşmeye ek 1 no- lu protokolün 3. maddesinde, bir hak olarak düzenlemekte ve "üye devletleri, yasama or- ganının seçilraesinde.. maknl aralıklaıia.. ser- best seçimler yapmaya" zorlamaktadır. Bu çerçevede, sonılması gereken soru, 1982 Anayasası'nın, "makul aralıklarla" yapıla- cak seçimleri ne şekilde düzenlemiş olduğu- dur? 1982 Anayasası'nın 77. maddesi, -aynı maddenin ikinci fıkrasında ve anayasanın 116. maddesinde belirlenen koşullar gerçek- leşmediği takdirde, -"TBMM seçimlerinin beş yılda bir yapılacağını" belirlemektedir. Ancak, bu genel hüküm dışında, 1982 Ana- yasası'nın 78. maddesi, Meclis üyeliklerinde eksilmeler, tek tek boşalmalar olması duru- munu düzenlemektedür; "TBMM üyeliklerin- de boşalma olması halinde, ara seçime gidi- lir." Boylece, 1982 Anayasası'na göre, kural olarak, seçimler beş yılda bir yapılır. Ancak, bu sure içinde, Meclis üyeliklerinde boşalma- lar olduğu takdirde, ara seçimlere gidilecek- tir. Bugun için, Türkiye'de gündemde olan anayasa hukuku sorunlarından biri, ara se- çimlerin yapılıp yapıimayacağı sorunudur. Buna bağlı olarak diğer bir sorun, bu seçim- lerin yapılıp yapılmanıasının, siyasal iktida- rın tercihine bağlı olup olmadığı sorunudur. Bu çersx'\ede, segnılerin genel yönetim vede- netimi ile gorevli ve yetkfli Yüksek Seçim Ku- rulu'nun Başkanı, 4 Nisan 1991 tarihli gaze- telerde yayımlan.-în demecinde, "ara seçim- lerin zorunlu olmadığını, bu koauda tercihin tamamen TBMM'ye kalmış olduğunu" Ueri sürmektedir. Gerçekten ara seçimler zorunlu değil midir, ya da bu konuda karar vermek, ileri sürül- düğu gibi, tamamen siyasal iktidarın isteği- ne, tercihine mi bırakılmıştır? 1) Her şeyden önce, anayasanın 78. mad- desindeki, "ara seçime gidilir.. yapılır.. ka- rar verilir" ibarelerine karşın, tüm bu kural- lar, YSK başkanının da ileri sürdüğü gibi, bir takdir ve tercih sorunu olarak yorumlanabil- diği takdirde, lafzı, anlamı ve amacı açısın- dan hiçbir farkı bulunmayan, anayasanın 77. maddesindeki, "TBMM seçimleri beş yılda bir yapılır" hükmünün de, aym biçimde yo- rumlanmasına hiçbir engel kalmayacağı açık- tır. yokiur. Anayasanın 78. maddesinin 3. ve 4. fıkralannagöre.. ara seçimin..belli seçim çev- releri ile sınırlı olması dışında, genel seçim- lerden bir farkı yoktur..." 3) Yasama organlannın seçim ilkesine da- yalı olduğu tüm demokratik üikelerde, bu meclislerin kompozisyonunda vo dolayısıyla iradesinde değişikliklere yol acacak boşalma- lara karşı, eksik üyeliklerin tamamlanması- na yönelik kurallar getirilmekte, boşluklan doldurmanın çareleri aranmaktadır. Bu boşlukların giderilmesi sorunu, ilginç | bir düzenleme getiren Fransa'da, boşalan üye- liği doldurmak üzere "yedek milletvekilliği" kurumunun oluşturulması ya da üç ay için- de, zorunlu olarak ara seçimlerin (2) yapıl- ması ile ABD'de yürütmenin derhal ara se- çimlere gitmesi ile çözümlenmiştir. 4) Türkiye'de, 1876 Kanun-u Esasi'nin 74. maddesi ile başlayan bu yöndeki anayasal dü- zenlemeler, cumhuriyet sonrasında, 1924 1982 Anayasası, ara seçimlerin yapılıp yapılmaması konusunda değil, ancak zamamn saptanmasmda siyasal iktidara bir tercih bırakmaktadır. Ara seçimlerin anayasa gereği 29 Mayıs 1990 ile 29 Kasım 1991 tarihleri arasında yapılması gerekmektedir. Seçim olgusunu anayasal düzenlemelere karşm siyasal iktidann iradesine, takdirtne bağlayan bir demokrasi düşünülemez. Her iki maddede de, "yapılabilir" değil "yapılır" ibaresi kullamlmıştu', dolayısıyla ya hem genel hem ara seçimlerin yapılması, si- yasal iktidann isteğine, tercihine, takdirine bı- rakılmıştır ya da her ikisi de siyasal iktidarın takdiri dışında, emredici hüküm olarak dü- zenlenmiştir. 2) Ancak, bu konuda, ara seçimlerin, ge- nel seçimlerle aynı olmadığı, diğer bir söyle- yişle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğ- rultusunda, demokratik rejimler için zorun- lu oian seçimlerle, ara seçimler arasında ni- telik farkı olduğu ileri sürülebilir. Acaba, bövle bir nitelik farkı var mıdır? Bu konuda cevabı, Anayasa Mahkemesi, 22.5.1987 tarihli kararında (1) vermektedir; "seçimler, demokratik düzenin başlıca kay- nağı ve geçerlik göstergesidir. Bu bakımdan genel seçimle ara seçim arasında hiçbir fark Anayasası'nın 29. maddesi ile devam etmiş- tir. 5) Yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın 78. maddesi, "ara seçimler" konusunu, aynntı- lı olarak düzenlemektedir. "TBMM üyeliklerinde boşalma olması ha- linde, ara seçime gidilir". Söz konusu mad- de, eksilme durumunda, bunun giderilmesi konusunda, emredici hüküm getirmektedir. Her şeyden önce, söz konusu maddenin laf- zı dahi, anayasanın, ara seçimlere gidilmesi konusunda, siyasal iktidara bir tercih bırak- madığını, ara seçime gitmenin bir zorunluluk olduğunu tamamı ile ifade etmektedir. "Ara seçime gidilir... Ara seçim.. bir defa yapılır". Bu ibareler, bir tercih ve takdir değil, zorun- luluğu ifade eden kelimelerdir. Buna karşın, anayasada, siyasal iktidann tercihinin ve iradesinin tek ölçü olduğu ko- nularda ise, farklı bir ifade kullanılmıştır. Bu- nun en belirgin örneği, "Anayasanın değiştirilmesine" ilişkin 175. maddedir. Söz konusu maddede, anayasa değişikliklerinin zorunlu olarak halkoyuna sunulmasını gerek- tiren durumlar için, "halkoyuna sunulmak üzere RG'de yayımlanır" ibaresi; halkoyuna sunmanın, tamamen cumhurbaşkanının ter- cihine kaldığı durumlar için ise "...halkoyu- na sunabilir" ibaresi kullanılmıştır. Dolayısıyla, ara seçimlerin, siyasal iktida- nn tercihine, takdirine bağlı olduğu savı doğ- ru olsaydı, anayasada, "ara seçime gidilir" değil, "gidilebilir..yapılabilir" ibarelerinin kullanıunası* gerekirdi. Bu nedenle, anayasanın ara seçimlere iliş- kin 78. maddesinin, bir zorunluluğu ifade et- tiği, ara seçimlerin yapılmasını zorunlu kıl- dığı açıktır. 6) Ara seçimlerin yapıhnası zorunluluğu, anayasada, sadece belirli koşullarla sınırlan- mıştır; a— 1982 Anayasası'na göre, ara seçim, her seçim döneminde, ilke olarak, sadece bir kez yapılacaktır. Ancak, bu "bir tek kez ara se- çime gidebilme" koşulu, anayasanın hükmü gereği, "boşalan üyeliklerin, üye tam sayısı- nın yüzde beşini bulmadığı haller" için geçerli olmahdır. Oysa, bir kez ara seçimler yapıldıktan sonra dahi, herhangi bir nedenle (toplu istifa, ölüm gibi) yüzde beşten fazla sayıda milletvekilli- ğinin boşaknası durumunda, tekrar ara seçi- me gidilmesini önleyen bir hüküm yoktur. Tam tersine, "üye tam sayısının yüzde beşi oranında boşalmayı" öngören hüküm, tüm ara seçimlere ilişkin bir "şapka hüküm", bir "ortak özel hüküm" niteliğindedir. b— 78. maddenin getirdiği bir diğer kayıt- koşul, "ara seçimlerin yapılmasına ilişkin sürelerle" ilgilidir. İlke olarak, ara seçimler, genel seçimlerden itibaren 30 ay sonrası ile en son 12 ay arasın- da kaian bir zaman diliminde yapılmak du- rumundadır. Daha açık bir ifade ile genel se- çimler beş yılda bir yapıldığı iç n (madde 77); ara seçimler, ancak 30. ile 48. aylar ya da 2.5 yıl ile 4. yıl arasında yapılmak durumunda- dır. Ancak anayasaya göre boşalan üyeliklerin sayısının, üye tam sayısının yüzde beşini bul- ması durumunda, otuz aylık yasak süresi or- tadan kalkacak ve ara seçimlerin derhal ya- pılması zorunlu hale gelecektir. 78. maddenin son fıkrası ise, ara seçimler için, her durumu kapsayan bir "şapka hükme" yer vermektedir. Her ne olursa ol- sun, >-üzde beşi aşan sayıda milletvekilliği bo- şalsa dahi, genel seçimlere bir yıl kala, ara se- çimler yapılmayacak, genel seçimler beklene- cektir. (Aynı biçimde bir şapka hüküm, Fran- sa için de geçerlidir.) c— 78. maddenin son koşulu ise, zorunlu ara seçimlerin ne zaman yapılması gerektiği- ne ilişkin düzenlemesidir. 1982 Anayasası, kesinlikle, ara seçimlerin yapılıp yapılmamasında değil, işte, sadece bu konuda; zamamn saptanmasmda, siyasal ik- tidara bir tercih bırakmaktadır. Ara seçim- ler mutlaka yapılacaktır, ancak genel seçim- lerden sonra, 2.5 ile 4. yıllar arasında yapıla- caktır. (1987 seçimleri itiban ile 29 Mayıs 1990 ile 29 Kasım 1991 tarihleri arasında). Bu süreler içinde kalan bir tarihin saptan- ması konusunu, siyasal iktidann tercihine, takdirine bırakmış olmakla birlikte, anaya- sa, bu tercihi dahi sınırlamış ve "yüzde beş oramnda boşalma olduğu takdirde", aynen Fransa'da olduğu gibi, siyasal iktidarın tak- dir yetkisini kaldırarak, "ara seçimlerin üç ay içinde yapılmasını" zorunlu görmüştür. İşte bu gerekçelerle, anayasa hükümleri doğrultusunda, genel seçimlerle aynı nitelik- te olan ara seçimlerin yapılması zorunludur. Ve bu seçimlerin 29 Mayıs 1990 ile 29 Kasım 1991 tarihleri arasında, -en geç 29 Kasım 1991 tarihine kadar yapılması, anayasanın açık ve emredici hükmü gereğidir. Türkiye, rejiminin temelini oluşturan ve de- mokratik meşruluğunu sağlayan seçimler açı- sından, 1950 yılından beri çok önemli mesa- feler kaydetmiştir. Bu yolda, bundan sonra, geriye dönülmesi sonucunu doğuracak biçim- de, anayasa yorurnlanamayacağı gibi, rejimin meşruluk kaynağını oluşturan seçim olgusu- nun varhğını dahi, anayasal düzenlemelere karşın, siyasal iktidarın iradesine, takdirine bağlayan bir demokrasi düşünülemez ve gü- nümüzde duşünülmemelidir de. 1) E. 1987/6 K.1987/14 AYMKDsayı 23 sah. 279. 2) 1958 Anayasası Md. 25/2 ve Milletvekili Seçim Kanunu, md. 176-178.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle