Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16NİSAN1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Toplu Konut Fonu'nda biriken kaynaklardan yarıdanfazlası bütçeye aktarıldı
Fonıın paralan lüks konuta
BUGUN
HÜRRİYET UYMAZ
Yılda 2S0 bin ile 300 bin arasında ko-
nut açığı olan Turkiye'de, dar ve orta
gelirlilere konut sağlamak için oluştu-
nılan Toplu Konut Fonu'nda biriken
kaynaklann yansından fazlası bütçeye
aktanlarak başka amaçlar için kulla-
nılıyor. Geriye kalanın önemli bir kıs-
mı, Toplu Konut îdaresi'nce tstanbul
ve Ankara'da "toplu konut" adı altın-
da yapılan luks konutlara aktanbyor.
Bir kısmı da özel sektöre veriliyor. Fo-
nun kuruluş amaçlarına yönelik çalı-
şan yapı kooperatiflerine verilen kredi
miktarı ise yüzde yirmiyi geçmiyor.
Konutbirlik Genel Başkanı Oguz
Soydan, milyonlarca dar ve orta gelir-
li insan konut sahibi olmak isterken
1990 yılında fonda biriken kaynakla-
nn yüzde 50'sinin bütçeye aktanlarak
başka amaçlar için kullanıldığını söy-
ledi. "Bn yil da yüzde 60'ının bütçeye
aktanhnası öDgörüJüyor" diyen Soy-
dan, geriye kalan yüzde 40*ın önemli
bir kısmının Toplu Konut Îdaresi'nce,
Halkalı ve Eryaman'da "toplu konut"
adı altında lüks konutlar için harcan-
dıguu belirterek "Her biri 250 milyon
Hnı olan sekiz. dokuz bin lüks konni
için ttarcanan milyarlarca lirayla en az
40 bin (Istanbul'un yülık konnt intiya-
a) dar ve orta gelirji insanın ev sahibi
yapüabilecegine" dıkkat çekti. Soydan
şöyle devam etti:
"Aynca özel sektöre de kredi verili-
yor. Bu nedenlerle kendi guçleriyle ko-
nat sahibi olamayanlara hizmet veren
yapı kooperatülerine verilen kredi mik-
Konutbirlik Genel Başkanı Oğuz Soydan,
"milyonlarca dar ve orta gelirli insan konut
sahibi olmak isterken, 1990'da fonda biriken
kaynaklann yüzde 50'sinin bütçeye aktanlarak
başka amaçlar için kullanıldığını" söyledi.
Fonda geriye kalanın önemli kısmının da
Halkalı ve Eryaman'da toplu konut adı altında
lüks konutlar için harcandığı belirtiliyor.
STH (T Marmara Üniversitesi, Turizm ve Yapı
<-*-<-•—" Kooperatifçiliği Birimi Başkanı Prof.Dr. Osman
Altuğ, "fonun bütçeye ek bir gelir vergisi gibi kabul edilmemesi, dar ve orta
gelirlilere konut sağlayabilecek kooperatiflerin korunup geliştirilmesi
gerektiğini" söyledi. Kooperatiflerin en büyük sorunu, enflasyona endeksli
olmayan kredilerin eriyip gitmesi.
cekonduyla bannma sorununu çözü-
yor. Varliklı kesim ise dilediği gibi ko-
nut sahibi olabiliyor. Ancak serbest
meslek sahipleri ve memurlar gibi or-
ta gelirli insanlar, kendi öz kaynakla-
nyla ev sahibi olamıyor. Kredilerin az-
lığı, bu kesimin kooperatif koşullan-
na uyabilmesini zorlaştınrken enflas-
yonla yükselen agu kiralar altında ezil-
melerine neden oluyor.
Arsa sorunu
tan yüzde 20lere düşüyor. Fonda top-
lanan para altı trilyonu balmasına ve
her ay kooperatiflerden fona 50 ile 60
milyar Hra geri dönmesine karsın, ko-
operatifler, kredOerin düşüklügn kar-
şısında büyük bir sıkıntı yaşıyor. 1984
yihnda 100 metre kareük bir konut dört
mflyona nud ohırken, bnnun yüzde OTi
kredilerle karsılanıyorda. 91lere geun-
diginde ise aynı konatun maliyeti 65
milyona çıktı, ancak enflasyon nede-
ıriyle verüen kredi oranı yuzde 16larda
takılıp kaldı. Geri kalan 55 milyonu,
vatandaş, kendi özkaynaklarmdan kar-
stfamava mecbnr bırakıldı. Devietin ko-
nut poUtikasmı yeniden duzenleyerek,
konnt sahibi olmak isteyenlerden yana
kredi olanaklannı arttırması gereki-
yor."
Türkiye konut üretiminde koopera-
tifler, özel sektörden sonra ikinci sıra-
yı alıyor. 1989 yılında özel sektör, ko-
nut üretiminin yüzde 86'sını karşılar-
ken kooperatifler yüzde 13 dolayında
konut üretiyordu. 1984 yılında Toplu
Konut Yasası'yla kredi olanaklannın
artması, kooperatiflerin toplam üre-
timdeki paylannı yüzde 40'lara yüksel-
tirken özel sektörün üretimdeki payı da
yüzde 58'e düştü. Ancak Toplu Konut
îdaresi'nce verilen kredilerin enflasyon
endeksli olmaması, zaman içinde bu
kredilerin değer kaybetmesine yol aç-
tı. Inşaat malzemelerine yansıyan enf-
lasyon, kredilere yansımadığı için ko-
operatifler ve konut sahibi olmak iste-
yenleri zor durumda bıraktı.
Bayındırlık ve lskân eski bakanlann-
dan Erol Tnncer, 1984'te toplu konut
kredüerine paralel olarak büyük bir rv-
me kazanan kooperatifçilik hareketi-
nin, 1988'den itibaren konut kredileri-
nin değer kaybetmesiyle, durgunluğa
girdiğini söylüyor. Tuncer, "Kredi po-
UtikasL, muüaka enflasyon endeksli ol-
malı, konnt maliyetiııdeki paylan sa-
bit tutulraalıdır" diyor.
Marmara Üniversitesi, Türizm ve Ya-
pı Kooperatifçiliği Birimi Başkanı
Prof.Dr. Osman Alrag ise fonun büt-
çeye ek bir gelir vergisi gibi kabul edil-
memesi gerektiğini belirterek dar ve or-
ta gelirlilere konut sağlayabilecek ko-
operatiflenn korunup geûştirilmesi ge-
rektiğini vurguladı.
Araştırmalara göre yoksul kesim ge-
Kooperatifçüer, arsa sağlamakta zor-
luk çekiyorlar. Bayındırlık ve lskân eski
bakanı Erol Tuncer, iki bin yılına ka-
dar kentli nüfusun 55 milyona çıkaca-
ğına dikkat çekerek konut ve arsa so-
rununun geç kalınmadan çözulmesi ge-
rektiğini vurguluyor. önumuzdeki 10
yıl içinde, göç ve doğumlarla kentlere
17 milyon nüfus ekleneceğini kaydeden
Tuncer, "Bu da yılda 20 bin bektar ar-
sa ve 400 bia konat demektir" diyor.
Merkezi ve yerel yönetimlerin arsa üret-
meleri gerektiğini belirten Tuncer, öne-
rilerini şöyle sıralıyor:
"Kentterdeki nüfns arOşı en fazfaı ts-
tanbol, Ankara ve İzmir'de yogunlaşa-
cakör.
Konat sorunn, merkezi ve yerel
yönetimlerin destegiyle daha kolay çö-
zülebilir. Aynca belediyelerin kent ko-
operatUçiUginde yer atanalan, koope-
ratiflerin güvenUirligini artbrmakta ve
yapdan konutlann teknik altyapısının
olustunüması ve şehirlerie baglanüla-
nnın yapılması da güvence altına alı-
nabUmektedir."
Yeni köprü
ağustosu
bekliyor
IsUnbal Haber Servisi — Yapımı
tamamlandığında dünyanın en
büyük baskül köprüsü olacak olan
yeni Galata Köprusü ağustos ayında
hizmete girecek. Alman kredi
kurumu Kredit An Stah Für VVieder
Auf Bau ile Hazine Dış Ticaret
Müsteşarhğı arasında yapılan bir
anlaşmayla tamamen Alman kredisi
kullanılarak yapılan köprü için
bugüne kadar yaklaşık 18 milyar lira
harcandı. Karayollan 17. Bölge
Mudürlüğü denetiminde STFA-
THYSSEN konsorsiyumu tarafmdan
yapımı sürdürülen Galata
Köprüsü'nde 3 gidiş 3 geliş şeridi
bulunacak. Köprü tamamlandığında
alt katında 6 bin metre kare alışveriş
merkezi olacak. Karayollan
yetkilileri köprûnün 80 metre
boyunda, 2 metre çapındaki 114
tane kazık uzerinde oturtulduğunu
belirtiyorlar. Köprûnün hizmete
girmesiyle Karaköy ve Eminönü
Meydanlan da yeniden düzenlenmiş
haliyle hizmete açüacak. Alan
düzenlemeleri için gerekli olan
kredimn de Alman kredi kurumu
tarafmdan sağlandığı bildirildi.
Yetkililer 47 milyon mark
tutanndaki kredinin çalışmalan
hızlandıracağını belirtiyorlar.
Yeni köprûnün yapım çalışmaları
hızla snrerken yaklaşık 80 yıl
Istanbul'a hizmet eden eski köprü
de taşınacağı gunu bekliyor.
(Fotofraf: Erdogan Köseogta)
Kent geceleri trufık ve güvenlik açısından ölümcül tehlikeler taşıyor
Istanbul karaııhkta yaşıyortETT ile 1939-1982 yılları arasında îstanbul'un elektrik dağıtımını
yürüten İstanbul Belediyesi de bugün aydınlatmayı yetersiz buluyor.
Anakent Belediyesi Altyapı Daire Başkanı Acar, belediyenin gerekli
olan izinleri vermenin dışında, kentin aydınlatılmasından sorumlu
olmadığım söylüyor. İstanbul'un yetersiz ışıklandırılmasında sorumlu
olarak gösterilen TEK yetkilileri bilgi vermiyorlar.
BERAT GUNÇIKAN
Macar Ganz Şirketi, 1914 yı-
lında ilk elektriği verdiğinde ıs-
tanbul, 750 bin nüfuslu bir
kentti. Elektirikle işleyen tram-
vaylar, Beyaatta, Beyoğlu'n-
da fenerleri bir yana iten sokak
lambalan tstanbullulan şaskı-
na çevirmişti. Kısa bir sure son-
ra da evler bir düğmeye doku-
nusla ışıldayıvermişti. Aym yü-
larda Paris'i, Roma'yı, Lond-
ra'yı görenler, îstanbul'un artık
Batılılaşmanın eşiğlne geldiğini
düşünmüş, hiç olmazsa aydın-
latmada, kısa bir sürede bu bas-
kentlerle aradaki farkın kapa-
nacağma inanmışlardı.
Aradan neredeyse bir yüzyı-
la yakın zaman geçti. tstanbul'a
elektrik veren santrallann sayı-
sı arttı, şirketler millileşti, hat-
ta özeUeşti. Kentin nüfusu da
sekiz milyona ulaştı. Ancak bu
gelişime karşın Istanbul karan-
lık kent olma ozelliğmi yitirme-
di. Ana caddeleri, sokak arala-
n, tarihi yerleri giderek daha ka-
ranlık, tehlikeli ve esrarengiz bir
görunüme büründü.
Neden karanlık?
Aktaş Elektrik, Îstanbul'un
Anadolu yakasının elektrik da-
ğıtımını üstlenen özel bir şirket.
Anadolu yakasmda 800-820 bin
aboneye elektrik dağıtımını üst-
lendiklerini belirten şirket yetki-
lisi, AH Özteldn, ışıklandırma-
run yetersiz olduğunu kabulle-
niyor.
öztekin, "Neden" sonı-
suna ise, "Bölge hızla büyüyor,
elektrik sistemleri bn büyüme-
ye ayak oyduramryor. Kentleş-
menin çarpıkhgı, buna baglı
oiarak betirsiz yoflar somna bü-
yütüyor. Ancak vatandaşa elek-
trik götürebüiyonız, sokaklann
ayduüablması ise saguksu" ya-
mtıru veriyor.
Bu yılın yatınm progranunda
ana caddelerin ve meydanların
özel aydınlatılması için ödenek
ayrüdığını da sözlerine ekleyen
Aktaş Elektrik A.Ş. yetkilisi Ali
öztekin, modern aydınlatma
sistemleri uzerine yurtdışı ve
içinde bağlantılann sürdürüldü-
ğünü açıkladı. öztekin, fazla
enerji tüketimiyle aydınlatma
yerine, az enerji ile fazla aydın-
latmayı hedeflediklerini söyledi.
Aktaş Elektrik, sokak aydınlat-
ması ile konut aydınlatmasının
aym hattan sağlanmasmın itici
görünümü nedeniyle konutlara
yer altından elektrik verecek bir
sisteme geçmeyi de planhyor.
Avrupa yakasının elektrik da-
ğıtımını gerçekleştiren ve Îstan-
bul'un, yetersiz ışıklandınlma-
sınm sorumlusu olarak gösteri-
len TEK yetkilileri ise bilgi ver-
mekten kaçındüar. TEK'in bağ-
h bulunduğu Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı yetkihleri
ise, Îstanbul'un ana caddelerin-
de ışık akışında yüksek sodyum
buhariı lambalar kullanıldığıru
açıkladılar. Yetkililer, 1990 yı-
hnda Îstanbul'un iki yakasında
341.100 aydınlatma lambasının
bulunduğunu da bildirdiler. Îs-
tanbul'un 1989 yıh sonu itiba-
nyla tükettiği elektrik miktarı
ise 7 milyar 364 milyon 505 bin
saate ulaşıyor.
Istanbul Elektrik, Trokybüs,
Tramvay (İETT) şirketiyle
1939-1982 yıUan arasında ken-
tin elektrik dağıtımını yürüten
Istanbul Belediyesi de bugün ay-
dınlatmayı yetersiz bulan ku-
rumlann arasında yer alıyor.
Anakent Belediyesi Altyapı Da-
ire Başkanı İsmail Hakkı Acar,
belediyenin gerekli olan izinleri
vermenin dışında, kentin aydın-
latılmasından sorumlu olmadı-
gını anlatıyor. 1982 yüında elek-
trikle ilgili tüm sorumluluğun
TEK'e devredildiğini anunsatan
Acar, Îstanbul'un iki yakası
karşılaştınldığında Anadolu ya-
kasının daha iyi aydınlauldıgı-
nı vurgularken "Nedenini biz de
bilmiyoruz" diyor. Acar'a gö-
re, lstanbul'un geceleri, trafık
ve güvenlik açısından ölumcül
tehlikeler taşıyor.
Sorumluluğu TEK'e devret-
mesine karşın Anakent Beledi-
yesi baa alanlann aydınlatılma-
sını üstleniyor. Acar, bunlara
örnek olarak da otobüs yolla-
nndaki aydınlatmayla, Beyoğlu,
Kumkapı ve Nuruosmaniye ya-
ya bölgelerinin aydınlatılmasını
gösteriyor.
ÇEÜK GÜLERSOY GEÇMİŞTEN GÜINÜMÜZE 'AYDINLATMAYI' ANLATT1
Istanbul oldum olası kamnlıktı, ama
"tstanbul oldum olası karanlıkü ama
aydınlatdmasına ihtiyaç var."
Bu sözler Çelik Gulersoy'a ait. Güler-
soy, geçmişte Istanbul aydınlatmasını da
şöyle anlatıyor:
"Tarihe bakıldığında uzun yüzydlar ts-
tanbul'da el fenerinden başka sokak ay-
dınlatmasının olmadığım goru>oruz. Sa-
ray ve kandil fenerleri pirinç ve camdam,
basit halkınki b«z ve jaglı kâğıttan. Önde
feneriyle bir adam, arkasında da kadınla-
n yünırken gosteren gravurler var. 4. Mu-
rat'ın da gece fenersiz çıkma >asağı unlu-
dür. Hoş hazretin bu yasağı bahane, amacı
asılerden intikam almak. Çünkü fenerli ya-
kaladığını da 'ırz ehlinin bu saatte sokak-
ta işi ne' diye cezalandırıyor."
Abdülhamit'in de uzun süre dinamo ile
dinamiti birbirine kanştırarak ürküntüy-
le elektriğe izin vermediğini anunsatan Giı-
lersoy, bu dönemlerde aydınlatılan yerler
arasında Abdülhamit'in Yıldız Sarayı'nı,
Galata'da Osmanh Bankası'nı, Beyoğlu'n-
da Pera Palas'ı, Çubuklu'da Hidiv Kas-
n'nı, Yıldız'da da Serasker Konağı'nı sı-
ralıyor.
Gece aydınlatmasının ne olduğunu Tok-
yo'da görduğunü vurgulayan Gülersoy, îs-
tanbul'un aydınlatılmasına da bazı çekin-
celer koyuyor. Bu çekincelerinden birisi ta-
bak gibi bir aydınlatmayla Îstanbul'un ro-
mantizmının oldurulmesi. Her yer için ayn
çozum isteyen Gülersoy, Fransızlar tara-
fmdan Sultanahmet Camii'nin aydınlatıl-
masını "mükemmel" sözleriyle tanımlar-
ken, Yerebatan Sarayı'nın aydınlatılmasını
da "fazla elektrik kaçtı" diye değerlendi-
riyor.
Istanbul'un sürekli karanhğı konusun-
da Attilâ İlhan da Gulersoy'un göruşleri-
ne katılıyor. Istanbul'un dünyanın sayılı
şehirlerinden biri olmasına karşın yeterli
aydınlatılmamasından yakınan Ilhan,
"Turizm için bu kenti pazarlamava çalı-
şıyoruz, bir yandan da kent >aşa>anlan
için de önemli olan aydınlatma>a önenı
vermiyoruz" diyor.
AYDINLATMA TARIHI
1914'ten günümüzeİstanbul'a ilk elektrik 1914 yılında Macar Ganz Şirketi'nin
kurduğu sistemle veriliyor. Tesislerin işletme hakkını 50 yıl sü-
reyle alan şirket, bir yıl sonra Osmanlı Anonim Elektrik Şirke-
ti'ni her biri 22 Osmanh Altını 22400 hisseyle kuruyor. Tesis-
lerin ilki Kabataş'ta, ikincisi ise Silahtarağa'da işletmeye alı-
nırken Silahtarağa'daki 13400 kw enerji verebilen uç türboal-
ternatör ve yardımcı tesisleriyle Beyazıt, Tozkoparan ve Istin-
ye'den de dağıtım gerçekleştiriliyor.
Tesislerin işletiUnesiyle birlikte hisselerin tumu Belçika şir-
keti Sofina'ya devredilirken, 1924'te de Kadıköy ve Üskudar
çevresine elektrik verilmesi Kadıköy Gaz Şirketi'ne bırakılıyor.
Bu şırket de 1938 yılında hukümet tarafmdan satın alınıyor.
Bir yıl sureyle Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı olarak Istanbul
Elektrik tşleri Umum Mudürlüğü adı altında uretimi surdüren
elekırik işletmesi 1939'da lETT'ye, 1982'de de TEK'e bağlan-
dı.
AIİSIRMEN
Ceberrut Devlet-Cartcurt
DevletBayram dinlencesi için arabayla Antalya'ya doğru yola çtk-
tık. Trafiğin yoğun olacağını bilıyoruz. Ancak bir gece önce
radyoda da resmen ılan edıldiği için hiç değilse kamyonla-
rın sefere çıkmalarının yasaklandığını, akışın önemli ölçüde
rahatlayacağını düşunuyoruz. Yine de içimde üstesinden ge-
lemedığim bir kuşku var. Bıraz yol aldıktan sonra kuşkula-
rımda ne denli haklı olduğumu görüyorum. Önümüzde, ar-
kamızda, karşımızda bir sürü kamyon var.
İznik'ten Antalya'ya kadar yol boyunca vızır vızır kamyon-
lar gidip geldı 13 nisan cumartesi günü.
Devietin koyduğu kısıtlama, tam olarak uygulanamamışli.
İlkini ancak öğle saatlermde gördüğümüz trafık poüsleri
kımi kamvonları durdurmuşlar, kimilerini ise yalnızca gözle
izlemişlerdı.
Devlet yurttaşının esenliği ve can güvenliği için sabah
07.00'den akşamın belirli bir saatine kadar kamyonlara koy-
duğu kısıtlamayı uygulatamıyordu.
Olay, çevreyi bıraz gözleyenler için şaşırtıcı degildi. Nite-
kim bir gün once İstanbul-lzmit paralı yolundan Iznik'e gi-
derken de devietin tüm yasaklarına karşın otoyolda gezinen
yayalara rastlamıştık.
Devlet otoyolu yapacak ekonomik ve teknik güce varmış,
ama onun o niteliğini koruyacak otoriteye ulaşamamıştı.
Devtet İstanbul'un orta yerınde mal yükleyıp boşaltmak ma-
zeretiyle sokaklan dilediği gibi tıkayan esnaf ve şoför karşt-
sında da eli boğründe kalıyordu.
Devlet, kamuya, Hazine'ye ait toprakların mafya tarafmdan
talanında da umarsız, kişinin gayrimenkulünün gaspında da
etkisız ve umursamazdır.
Devietin yasakları, yasalan, cartcurttan öteye geçmiyordu.
Cartcurt bir yönetim altındaydık ve uygar ülkelerde yapı-
lamayan her şey burada yapılabiliyordu.
Ama aynı devietin yasama organı, bir yasa çıkararak yö-
netıcilerı yıllarca askerı yargı önünde süründürülen DİSK'in
değerı tnlyonlara varan malvarlığını, hıçbir hukuki dayanağı
olmadan Hazine'ye devredıyordu.
Bir ışçi sendıkasının tum malvarlığı, arazisini koruyama-
yan Hazine'ye devredilirken artık uygar dünyada örneği kal-
mamış, benzerıne ortaçağda rastlanan bir ceberrut devlet gö-
rüntüsü yaratıhyordu.
"Savaşa hayır" diyen 16 yaşındaki bir kız bu ülkede ha-
piste süründürülüyor, ama başkasının arazisini gaspeden yan
gelip yatıyordu.
Düşünce açıklamak yasaktı. Dostlar alışverışte görsün ka-
bılınden yapılan değışiklikleri yalnız yağdanlıklar yutuyordu.
ANAP ıktidarı bir elıyle kaldırdığı yasakları öbür eliyle başka
bir yasayla ağırlaştırıyordu.
Boylece uygar dünyada yasak olanıp serbest, serbest ola-
nın yasak olduğu bir ülkede yaşamak zorunda kalıyorduk.
Aklıevvel ıktıdarlar sayesınde Turkiye'de devlet,
ceberrutluk-cartcurtluk sarmalının iki ucu arasında sarkaç gi-
bi gidıp gelıyordu.
DİSK'in malvarlığını Hazine'ye devredenler öylesıne hukuk
kavramından yoksundular kı biçimse! bir yasallığı, hukuksuz-
luğu ortadan kaldırmaya yeter öğe olarak kabul edebili-
yorlardı.
12 Eylül'de de öyie olmuş, beş orgeneral zorla el koyduk-
ları devlet adına çıkardıkları bir yasayla, anayasa hukukunun,
medeni hukukun, çağdaş devietin tüm ilkelerıni çiğneyen bir
karar çıkararak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun vasi-
yetinde belırttıği ıstencıni hiçe sayıp kendi bildiklerini oku-
yorlardı; tıpkı ANAP'lıların zoralım yoluyla hakkında kesin-
leşmiş hiçbır yargı kararı olmayan DİSK'in mallarına el koy-
maları gibi...
Kendi kendilennı atamış olan 12 Eylül paşaları ile seçilmiş,
ama tabansız ANAP'lılar arasında hiçbır fark yoktu. Her iki-
smın de edimlerı, bıçımsel olarak yasal, ama özde anti-
hukuksaldı.
Devlet yönetimınde, ceberrutluktan bir adtm geri atılma-
mıştı.
Aynı devlet yönetiminde, cartcurtluktan bir milim de öteye
geçilrnemiştı.
Azgelişmişlik sarmalındaki Turkiye'de devlet, cartcurtluk-
la ceberrutluk arasında gidtp gelmeye devam ediyor.
Tum okurlann, ceberrutluktan ve cartcurtluktan uzak gün-
lerin güzel bayramlarını da gorup yaşamalarını dileyerek bay-
ramlarını kutluyorum.
Sri Lankadaki mahsur Türkler
Dönenlerin sayısı
73'ü buldu
TAYFUN GÖNÜLLÜ
ANKARA — "Iş bolma" va-
adiyle kandınlan Türk vatan-
daşlan Sri Lanka'nın başkenti
Colombo'da hâlâ mahsur. Yak-
laşık 2 aydır bu kentte bulunan
vatandaşlardan 73'ü ailelerinin
yardunıyla geri dönmeyi başar-
dılar. 94 kişinin ise Colombo1
-
da bir kampta "perisan dnnım-
da" bekledikleri öğrenildi.
Türkiye'ye dönemeyen ve
Colombo'daki iki salonu bulu-
nan bir kampta 94 kişi kaldık-
lannı, yatacak yer ve gıda mad-
deleri bulunmadığını behrterek
"Burası bir esir kampı gibi. Dı-
san çıkamıyoruz. Dışan çıktı-
ğunızda buranın vatandaşian
bizde para var diye üzerimize
sahhnyorlar. Önceki gün bir ar-
kadaşımızı kötü bir şekilde
dövdüler" dediler.
önemli gereksinimlerini kar-
şılayamadıklannı, hastahk teh-
likesinin başgösterebileceğini
beürten yurttaşlar, Cumhuriyet
muhabiriyle telefonda göruşe-
rek "Hükümetio bize acilen
yardım etmesini istiyonız" de-
diler.
Mahsur kalan vatandaşlar-
dan bazılanmn Avrupa'da ya-
şayan yakınlan araalığıyla el-
de ettikleri uçak bileti ve paray-
la geri dönebUdikleri belirtildi.
Dışişleri Bakanbğj yetkilile-
ri, Sri Lanka'dakilerin dönebil-
meleri için çakşmalar yapukla-
ruıı, ancak araya bayram girdiği
için çalışmalann aksadığıaı bil-
dirdiler.
Batı ülkelerinde "iş balma"
vaadiyle kandınlarak paralan
toplanıp Singapur'a götürülen
yurttaşlann bir dolandıncılık
şirketiyle karşı karşıya oldukla-
n bildirildi. Singapur'da bir de-
nizcilik şirketi ile anlaşan Türk
şirketinin, yurttaşları bu gemi-
ye bindirip "Avrupa'ya göoderi-
yonız" diyerek kandırdıklan,
oysa geminin Türkiye'ye gelme-
sinin planlandığı kaydedildi.
Ancak Singapur'daki Green Se-
as şirketinin Panama bandıralı
gemisine Sri Lanka'nın başken-
ti Colombo'ya yanaşüğında ha-
cizi bulunduğundan dolayı el
konulduğu için Türkler, yakla-
şık 2 aydır bu gemide mahsur
kaldılar. Gemide gıda sıkmtısı
yüzünden murettebat ile Türk-
ler arasında çıkan kavgada, bi-
ri ağır olmak üzere 4 Türk ya-
ralanmıştı.
5 gün once gemiyi terk eden
yurttaşlar, bir kampta bulunu-
yor. Gemide çıkan kavgadan
sonra tsmail Çiftçi adındaki
yurttaş Colombo Federal Has-
tanesi'nde beyin ameliyatı ge-
çirdi. Arkadaşlan dün Çiftçi'-
nin başka bir hastaneye aktanl-
dığuuve sağ elini hareket etti-
remediğini bildirdiler. Dışişleri
Bakanlığı yetkilileri, yurttaşla-
nn tamamen kandınlarak pa-
ravan bir şirketin oyununa gel-
diklerini söylediler.
KISA KISA
• Ankara'da Hisarpark Caddesi uzerinde iki yerinden
bıçaklanarak oldürülmüş bir erkek cesedi bulundu. Dün
sabah saatlerinde Hisarpark Caddesi uzerinde bulunan
1.70 boylannda ve 35 yaşlannda olduğu tahmin edilen
kişinin üzerinden herhangi bir kimlik çıkmadı."Emniyet
yetkilileri, şahsın gırtlaktan ve kulak arkasından
b\aklanmak suretiyle oldurüldüğünü, kimük tespitine
çahşıldığını bildirdiler.
• İstanbul-Gungören'de 13 nisan günu şehit edilen polis
memuru Nabi Şeker, Adana'da toprağa verildi.
îstanbul'dan özel bir otobüsle Adana'ya getirilen Nabi
Şeker için Anadolu Mahallesi 1031 Sokak'taki evinin
önünde düzenlenen törenden sonra Şeker'in cenazesi
Buruk Mezarlığı'nda toprağa verildi.