22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16NİSAN1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 Toplu Konut Fonu'nda biriken kaynaklardan yarıdanfazlası bütçeye aktarıldı Fonıın paralan lüks konuta BUGUN HÜRRİYET UYMAZ Yılda 2S0 bin ile 300 bin arasında ko- nut açığı olan Turkiye'de, dar ve orta gelirlilere konut sağlamak için oluştu- nılan Toplu Konut Fonu'nda biriken kaynaklann yansından fazlası bütçeye aktanlarak başka amaçlar için kulla- nılıyor. Geriye kalanın önemli bir kıs- mı, Toplu Konut îdaresi'nce tstanbul ve Ankara'da "toplu konut" adı altın- da yapılan luks konutlara aktanbyor. Bir kısmı da özel sektöre veriliyor. Fo- nun kuruluş amaçlarına yönelik çalı- şan yapı kooperatiflerine verilen kredi miktarı ise yüzde yirmiyi geçmiyor. Konutbirlik Genel Başkanı Oguz Soydan, milyonlarca dar ve orta gelir- li insan konut sahibi olmak isterken 1990 yılında fonda biriken kaynakla- nn yüzde 50'sinin bütçeye aktanlarak başka amaçlar için kullanıldığını söy- ledi. "Bn yil da yüzde 60'ının bütçeye aktanhnası öDgörüJüyor" diyen Soy- dan, geriye kalan yüzde 40*ın önemli bir kısmının Toplu Konut Îdaresi'nce, Halkalı ve Eryaman'da "toplu konut" adı altında lüks konutlar için harcan- dıguu belirterek "Her biri 250 milyon Hnı olan sekiz. dokuz bin lüks konni için ttarcanan milyarlarca lirayla en az 40 bin (Istanbul'un yülık konnt intiya- a) dar ve orta gelirji insanın ev sahibi yapüabilecegine" dıkkat çekti. Soydan şöyle devam etti: "Aynca özel sektöre de kredi verili- yor. Bu nedenlerle kendi guçleriyle ko- nat sahibi olamayanlara hizmet veren yapı kooperatülerine verilen kredi mik- Konutbirlik Genel Başkanı Oğuz Soydan, "milyonlarca dar ve orta gelirli insan konut sahibi olmak isterken, 1990'da fonda biriken kaynaklann yüzde 50'sinin bütçeye aktanlarak başka amaçlar için kullanıldığını" söyledi. Fonda geriye kalanın önemli kısmının da Halkalı ve Eryaman'da toplu konut adı altında lüks konutlar için harcandığı belirtiliyor. STH (T Marmara Üniversitesi, Turizm ve Yapı <-*-<-•—" Kooperatifçiliği Birimi Başkanı Prof.Dr. Osman Altuğ, "fonun bütçeye ek bir gelir vergisi gibi kabul edilmemesi, dar ve orta gelirlilere konut sağlayabilecek kooperatiflerin korunup geliştirilmesi gerektiğini" söyledi. Kooperatiflerin en büyük sorunu, enflasyona endeksli olmayan kredilerin eriyip gitmesi. cekonduyla bannma sorununu çözü- yor. Varliklı kesim ise dilediği gibi ko- nut sahibi olabiliyor. Ancak serbest meslek sahipleri ve memurlar gibi or- ta gelirli insanlar, kendi öz kaynakla- nyla ev sahibi olamıyor. Kredilerin az- lığı, bu kesimin kooperatif koşullan- na uyabilmesini zorlaştınrken enflas- yonla yükselen agu kiralar altında ezil- melerine neden oluyor. Arsa sorunu tan yüzde 20lere düşüyor. Fonda top- lanan para altı trilyonu balmasına ve her ay kooperatiflerden fona 50 ile 60 milyar Hra geri dönmesine karsın, ko- operatifler, kredOerin düşüklügn kar- şısında büyük bir sıkıntı yaşıyor. 1984 yihnda 100 metre kareük bir konut dört mflyona nud ohırken, bnnun yüzde OTi kredilerle karsılanıyorda. 91lere geun- diginde ise aynı konatun maliyeti 65 milyona çıktı, ancak enflasyon nede- ıriyle verüen kredi oranı yuzde 16larda takılıp kaldı. Geri kalan 55 milyonu, vatandaş, kendi özkaynaklarmdan kar- stfamava mecbnr bırakıldı. Devietin ko- nut poUtikasmı yeniden duzenleyerek, konnt sahibi olmak isteyenlerden yana kredi olanaklannı arttırması gereki- yor." Türkiye konut üretiminde koopera- tifler, özel sektörden sonra ikinci sıra- yı alıyor. 1989 yılında özel sektör, ko- nut üretiminin yüzde 86'sını karşılar- ken kooperatifler yüzde 13 dolayında konut üretiyordu. 1984 yılında Toplu Konut Yasası'yla kredi olanaklannın artması, kooperatiflerin toplam üre- timdeki paylannı yüzde 40'lara yüksel- tirken özel sektörün üretimdeki payı da yüzde 58'e düştü. Ancak Toplu Konut îdaresi'nce verilen kredilerin enflasyon endeksli olmaması, zaman içinde bu kredilerin değer kaybetmesine yol aç- tı. Inşaat malzemelerine yansıyan enf- lasyon, kredilere yansımadığı için ko- operatifler ve konut sahibi olmak iste- yenleri zor durumda bıraktı. Bayındırlık ve lskân eski bakanlann- dan Erol Tnncer, 1984'te toplu konut kredüerine paralel olarak büyük bir rv- me kazanan kooperatifçilik hareketi- nin, 1988'den itibaren konut kredileri- nin değer kaybetmesiyle, durgunluğa girdiğini söylüyor. Tuncer, "Kredi po- UtikasL, muüaka enflasyon endeksli ol- malı, konnt maliyetiııdeki paylan sa- bit tutulraalıdır" diyor. Marmara Üniversitesi, Türizm ve Ya- pı Kooperatifçiliği Birimi Başkanı Prof.Dr. Osman Alrag ise fonun büt- çeye ek bir gelir vergisi gibi kabul edil- memesi gerektiğini belirterek dar ve or- ta gelirlilere konut sağlayabilecek ko- operatiflenn korunup geûştirilmesi ge- rektiğini vurguladı. Araştırmalara göre yoksul kesim ge- Kooperatifçüer, arsa sağlamakta zor- luk çekiyorlar. Bayındırlık ve lskân eski bakanı Erol Tuncer, iki bin yılına ka- dar kentli nüfusun 55 milyona çıkaca- ğına dikkat çekerek konut ve arsa so- rununun geç kalınmadan çözulmesi ge- rektiğini vurguluyor. önumuzdeki 10 yıl içinde, göç ve doğumlarla kentlere 17 milyon nüfus ekleneceğini kaydeden Tuncer, "Bu da yılda 20 bin bektar ar- sa ve 400 bia konat demektir" diyor. Merkezi ve yerel yönetimlerin arsa üret- meleri gerektiğini belirten Tuncer, öne- rilerini şöyle sıralıyor: "Kentterdeki nüfns arOşı en fazfaı ts- tanbol, Ankara ve İzmir'de yogunlaşa- cakör. Konat sorunn, merkezi ve yerel yönetimlerin destegiyle daha kolay çö- zülebilir. Aynca belediyelerin kent ko- operatUçiUginde yer atanalan, koope- ratiflerin güvenUirligini artbrmakta ve yapdan konutlann teknik altyapısının olustunüması ve şehirlerie baglanüla- nnın yapılması da güvence altına alı- nabUmektedir." Yeni köprü ağustosu bekliyor IsUnbal Haber Servisi — Yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük baskül köprüsü olacak olan yeni Galata Köprusü ağustos ayında hizmete girecek. Alman kredi kurumu Kredit An Stah Für VVieder Auf Bau ile Hazine Dış Ticaret Müsteşarhğı arasında yapılan bir anlaşmayla tamamen Alman kredisi kullanılarak yapılan köprü için bugüne kadar yaklaşık 18 milyar lira harcandı. Karayollan 17. Bölge Mudürlüğü denetiminde STFA- THYSSEN konsorsiyumu tarafmdan yapımı sürdürülen Galata Köprüsü'nde 3 gidiş 3 geliş şeridi bulunacak. Köprü tamamlandığında alt katında 6 bin metre kare alışveriş merkezi olacak. Karayollan yetkilileri köprûnün 80 metre boyunda, 2 metre çapındaki 114 tane kazık uzerinde oturtulduğunu belirtiyorlar. Köprûnün hizmete girmesiyle Karaköy ve Eminönü Meydanlan da yeniden düzenlenmiş haliyle hizmete açüacak. Alan düzenlemeleri için gerekli olan kredimn de Alman kredi kurumu tarafmdan sağlandığı bildirildi. Yetkililer 47 milyon mark tutanndaki kredinin çalışmalan hızlandıracağını belirtiyorlar. Yeni köprûnün yapım çalışmaları hızla snrerken yaklaşık 80 yıl Istanbul'a hizmet eden eski köprü de taşınacağı gunu bekliyor. (Fotofraf: Erdogan Köseogta) Kent geceleri trufık ve güvenlik açısından ölümcül tehlikeler taşıyor Istanbul karaııhkta yaşıyortETT ile 1939-1982 yılları arasında îstanbul'un elektrik dağıtımını yürüten İstanbul Belediyesi de bugün aydınlatmayı yetersiz buluyor. Anakent Belediyesi Altyapı Daire Başkanı Acar, belediyenin gerekli olan izinleri vermenin dışında, kentin aydınlatılmasından sorumlu olmadığım söylüyor. İstanbul'un yetersiz ışıklandırılmasında sorumlu olarak gösterilen TEK yetkilileri bilgi vermiyorlar. BERAT GUNÇIKAN Macar Ganz Şirketi, 1914 yı- lında ilk elektriği verdiğinde ıs- tanbul, 750 bin nüfuslu bir kentti. Elektirikle işleyen tram- vaylar, Beyaatta, Beyoğlu'n- da fenerleri bir yana iten sokak lambalan tstanbullulan şaskı- na çevirmişti. Kısa bir sure son- ra da evler bir düğmeye doku- nusla ışıldayıvermişti. Aym yü- larda Paris'i, Roma'yı, Lond- ra'yı görenler, îstanbul'un artık Batılılaşmanın eşiğlne geldiğini düşünmüş, hiç olmazsa aydın- latmada, kısa bir sürede bu bas- kentlerle aradaki farkın kapa- nacağma inanmışlardı. Aradan neredeyse bir yüzyı- la yakın zaman geçti. tstanbul'a elektrik veren santrallann sayı- sı arttı, şirketler millileşti, hat- ta özeUeşti. Kentin nüfusu da sekiz milyona ulaştı. Ancak bu gelişime karşın Istanbul karan- lık kent olma ozelliğmi yitirme- di. Ana caddeleri, sokak arala- n, tarihi yerleri giderek daha ka- ranlık, tehlikeli ve esrarengiz bir görunüme büründü. Neden karanlık? Aktaş Elektrik, Îstanbul'un Anadolu yakasının elektrik da- ğıtımını üstlenen özel bir şirket. Anadolu yakasmda 800-820 bin aboneye elektrik dağıtımını üst- lendiklerini belirten şirket yetki- lisi, AH Özteldn, ışıklandırma- run yetersiz olduğunu kabulle- niyor. öztekin, "Neden" sonı- suna ise, "Bölge hızla büyüyor, elektrik sistemleri bn büyüme- ye ayak oyduramryor. Kentleş- menin çarpıkhgı, buna baglı oiarak betirsiz yoflar somna bü- yütüyor. Ancak vatandaşa elek- trik götürebüiyonız, sokaklann ayduüablması ise saguksu" ya- mtıru veriyor. Bu yılın yatınm progranunda ana caddelerin ve meydanların özel aydınlatılması için ödenek ayrüdığını da sözlerine ekleyen Aktaş Elektrik A.Ş. yetkilisi Ali öztekin, modern aydınlatma sistemleri uzerine yurtdışı ve içinde bağlantılann sürdürüldü- ğünü açıkladı. öztekin, fazla enerji tüketimiyle aydınlatma yerine, az enerji ile fazla aydın- latmayı hedeflediklerini söyledi. Aktaş Elektrik, sokak aydınlat- ması ile konut aydınlatmasının aym hattan sağlanmasmın itici görünümü nedeniyle konutlara yer altından elektrik verecek bir sisteme geçmeyi de planhyor. Avrupa yakasının elektrik da- ğıtımını gerçekleştiren ve Îstan- bul'un, yetersiz ışıklandınlma- sınm sorumlusu olarak gösteri- len TEK yetkilileri ise bilgi ver- mekten kaçındüar. TEK'in bağ- h bulunduğu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkihleri ise, Îstanbul'un ana caddelerin- de ışık akışında yüksek sodyum buhariı lambalar kullanıldığıru açıkladılar. Yetkililer, 1990 yı- hnda Îstanbul'un iki yakasında 341.100 aydınlatma lambasının bulunduğunu da bildirdiler. Îs- tanbul'un 1989 yıh sonu itiba- nyla tükettiği elektrik miktarı ise 7 milyar 364 milyon 505 bin saate ulaşıyor. Istanbul Elektrik, Trokybüs, Tramvay (İETT) şirketiyle 1939-1982 yıUan arasında ken- tin elektrik dağıtımını yürüten Istanbul Belediyesi de bugün ay- dınlatmayı yetersiz bulan ku- rumlann arasında yer alıyor. Anakent Belediyesi Altyapı Da- ire Başkanı İsmail Hakkı Acar, belediyenin gerekli olan izinleri vermenin dışında, kentin aydın- latılmasından sorumlu olmadı- gını anlatıyor. 1982 yüında elek- trikle ilgili tüm sorumluluğun TEK'e devredildiğini anunsatan Acar, Îstanbul'un iki yakası karşılaştınldığında Anadolu ya- kasının daha iyi aydınlauldıgı- nı vurgularken "Nedenini biz de bilmiyoruz" diyor. Acar'a gö- re, lstanbul'un geceleri, trafık ve güvenlik açısından ölumcül tehlikeler taşıyor. Sorumluluğu TEK'e devret- mesine karşın Anakent Beledi- yesi baa alanlann aydınlatılma- sını üstleniyor. Acar, bunlara örnek olarak da otobüs yolla- nndaki aydınlatmayla, Beyoğlu, Kumkapı ve Nuruosmaniye ya- ya bölgelerinin aydınlatılmasını gösteriyor. ÇEÜK GÜLERSOY GEÇMİŞTEN GÜINÜMÜZE 'AYDINLATMAYI' ANLATT1 Istanbul oldum olası kamnlıktı, ama "tstanbul oldum olası karanlıkü ama aydınlatdmasına ihtiyaç var." Bu sözler Çelik Gulersoy'a ait. Güler- soy, geçmişte Istanbul aydınlatmasını da şöyle anlatıyor: "Tarihe bakıldığında uzun yüzydlar ts- tanbul'da el fenerinden başka sokak ay- dınlatmasının olmadığım goru>oruz. Sa- ray ve kandil fenerleri pirinç ve camdam, basit halkınki b«z ve jaglı kâğıttan. Önde feneriyle bir adam, arkasında da kadınla- n yünırken gosteren gravurler var. 4. Mu- rat'ın da gece fenersiz çıkma >asağı unlu- dür. Hoş hazretin bu yasağı bahane, amacı asılerden intikam almak. Çünkü fenerli ya- kaladığını da 'ırz ehlinin bu saatte sokak- ta işi ne' diye cezalandırıyor." Abdülhamit'in de uzun süre dinamo ile dinamiti birbirine kanştırarak ürküntüy- le elektriğe izin vermediğini anunsatan Giı- lersoy, bu dönemlerde aydınlatılan yerler arasında Abdülhamit'in Yıldız Sarayı'nı, Galata'da Osmanh Bankası'nı, Beyoğlu'n- da Pera Palas'ı, Çubuklu'da Hidiv Kas- n'nı, Yıldız'da da Serasker Konağı'nı sı- ralıyor. Gece aydınlatmasının ne olduğunu Tok- yo'da görduğunü vurgulayan Gülersoy, îs- tanbul'un aydınlatılmasına da bazı çekin- celer koyuyor. Bu çekincelerinden birisi ta- bak gibi bir aydınlatmayla Îstanbul'un ro- mantizmının oldurulmesi. Her yer için ayn çozum isteyen Gülersoy, Fransızlar tara- fmdan Sultanahmet Camii'nin aydınlatıl- masını "mükemmel" sözleriyle tanımlar- ken, Yerebatan Sarayı'nın aydınlatılmasını da "fazla elektrik kaçtı" diye değerlendi- riyor. Istanbul'un sürekli karanhğı konusun- da Attilâ İlhan da Gulersoy'un göruşleri- ne katılıyor. Istanbul'un dünyanın sayılı şehirlerinden biri olmasına karşın yeterli aydınlatılmamasından yakınan Ilhan, "Turizm için bu kenti pazarlamava çalı- şıyoruz, bir yandan da kent >aşa>anlan için de önemli olan aydınlatma>a önenı vermiyoruz" diyor. AYDINLATMA TARIHI 1914'ten günümüzeİstanbul'a ilk elektrik 1914 yılında Macar Ganz Şirketi'nin kurduğu sistemle veriliyor. Tesislerin işletme hakkını 50 yıl sü- reyle alan şirket, bir yıl sonra Osmanlı Anonim Elektrik Şirke- ti'ni her biri 22 Osmanh Altını 22400 hisseyle kuruyor. Tesis- lerin ilki Kabataş'ta, ikincisi ise Silahtarağa'da işletmeye alı- nırken Silahtarağa'daki 13400 kw enerji verebilen uç türboal- ternatör ve yardımcı tesisleriyle Beyazıt, Tozkoparan ve Istin- ye'den de dağıtım gerçekleştiriliyor. Tesislerin işletiUnesiyle birlikte hisselerin tumu Belçika şir- keti Sofina'ya devredilirken, 1924'te de Kadıköy ve Üskudar çevresine elektrik verilmesi Kadıköy Gaz Şirketi'ne bırakılıyor. Bu şırket de 1938 yılında hukümet tarafmdan satın alınıyor. Bir yıl sureyle Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı olarak Istanbul Elektrik tşleri Umum Mudürlüğü adı altında uretimi surdüren elekırik işletmesi 1939'da lETT'ye, 1982'de de TEK'e bağlan- dı. AIİSIRMEN Ceberrut Devlet-Cartcurt DevletBayram dinlencesi için arabayla Antalya'ya doğru yola çtk- tık. Trafiğin yoğun olacağını bilıyoruz. Ancak bir gece önce radyoda da resmen ılan edıldiği için hiç değilse kamyonla- rın sefere çıkmalarının yasaklandığını, akışın önemli ölçüde rahatlayacağını düşunuyoruz. Yine de içimde üstesinden ge- lemedığim bir kuşku var. Bıraz yol aldıktan sonra kuşkula- rımda ne denli haklı olduğumu görüyorum. Önümüzde, ar- kamızda, karşımızda bir sürü kamyon var. İznik'ten Antalya'ya kadar yol boyunca vızır vızır kamyon- lar gidip geldı 13 nisan cumartesi günü. Devietin koyduğu kısıtlama, tam olarak uygulanamamışli. İlkini ancak öğle saatlermde gördüğümüz trafık poüsleri kımi kamvonları durdurmuşlar, kimilerini ise yalnızca gözle izlemişlerdı. Devlet yurttaşının esenliği ve can güvenliği için sabah 07.00'den akşamın belirli bir saatine kadar kamyonlara koy- duğu kısıtlamayı uygulatamıyordu. Olay, çevreyi bıraz gözleyenler için şaşırtıcı degildi. Nite- kim bir gün once İstanbul-lzmit paralı yolundan Iznik'e gi- derken de devietin tüm yasaklarına karşın otoyolda gezinen yayalara rastlamıştık. Devlet otoyolu yapacak ekonomik ve teknik güce varmış, ama onun o niteliğini koruyacak otoriteye ulaşamamıştı. Devtet İstanbul'un orta yerınde mal yükleyıp boşaltmak ma- zeretiyle sokaklan dilediği gibi tıkayan esnaf ve şoför karşt- sında da eli boğründe kalıyordu. Devlet, kamuya, Hazine'ye ait toprakların mafya tarafmdan talanında da umarsız, kişinin gayrimenkulünün gaspında da etkisız ve umursamazdır. Devietin yasakları, yasalan, cartcurttan öteye geçmiyordu. Cartcurt bir yönetim altındaydık ve uygar ülkelerde yapı- lamayan her şey burada yapılabiliyordu. Ama aynı devietin yasama organı, bir yasa çıkararak yö- netıcilerı yıllarca askerı yargı önünde süründürülen DİSK'in değerı tnlyonlara varan malvarlığını, hıçbir hukuki dayanağı olmadan Hazine'ye devredıyordu. Bir ışçi sendıkasının tum malvarlığı, arazisini koruyama- yan Hazine'ye devredilirken artık uygar dünyada örneği kal- mamış, benzerıne ortaçağda rastlanan bir ceberrut devlet gö- rüntüsü yaratıhyordu. "Savaşa hayır" diyen 16 yaşındaki bir kız bu ülkede ha- piste süründürülüyor, ama başkasının arazisini gaspeden yan gelip yatıyordu. Düşünce açıklamak yasaktı. Dostlar alışverışte görsün ka- bılınden yapılan değışiklikleri yalnız yağdanlıklar yutuyordu. ANAP ıktidarı bir elıyle kaldırdığı yasakları öbür eliyle başka bir yasayla ağırlaştırıyordu. Boylece uygar dünyada yasak olanıp serbest, serbest ola- nın yasak olduğu bir ülkede yaşamak zorunda kalıyorduk. Aklıevvel ıktıdarlar sayesınde Turkiye'de devlet, ceberrutluk-cartcurtluk sarmalının iki ucu arasında sarkaç gi- bi gidıp gelıyordu. DİSK'in malvarlığını Hazine'ye devredenler öylesıne hukuk kavramından yoksundular kı biçimse! bir yasallığı, hukuksuz- luğu ortadan kaldırmaya yeter öğe olarak kabul edebili- yorlardı. 12 Eylül'de de öyie olmuş, beş orgeneral zorla el koyduk- ları devlet adına çıkardıkları bir yasayla, anayasa hukukunun, medeni hukukun, çağdaş devietin tüm ilkelerıni çiğneyen bir karar çıkararak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun vasi- yetinde belırttıği ıstencıni hiçe sayıp kendi bildiklerini oku- yorlardı; tıpkı ANAP'lıların zoralım yoluyla hakkında kesin- leşmiş hiçbır yargı kararı olmayan DİSK'in mallarına el koy- maları gibi... Kendi kendilennı atamış olan 12 Eylül paşaları ile seçilmiş, ama tabansız ANAP'lılar arasında hiçbır fark yoktu. Her iki- smın de edimlerı, bıçımsel olarak yasal, ama özde anti- hukuksaldı. Devlet yönetimınde, ceberrutluktan bir adtm geri atılma- mıştı. Aynı devlet yönetiminde, cartcurtluktan bir milim de öteye geçilrnemiştı. Azgelişmişlik sarmalındaki Turkiye'de devlet, cartcurtluk- la ceberrutluk arasında gidtp gelmeye devam ediyor. Tum okurlann, ceberrutluktan ve cartcurtluktan uzak gün- lerin güzel bayramlarını da gorup yaşamalarını dileyerek bay- ramlarını kutluyorum. Sri Lankadaki mahsur Türkler Dönenlerin sayısı 73'ü buldu TAYFUN GÖNÜLLÜ ANKARA — "Iş bolma" va- adiyle kandınlan Türk vatan- daşlan Sri Lanka'nın başkenti Colombo'da hâlâ mahsur. Yak- laşık 2 aydır bu kentte bulunan vatandaşlardan 73'ü ailelerinin yardunıyla geri dönmeyi başar- dılar. 94 kişinin ise Colombo1 - da bir kampta "perisan dnnım- da" bekledikleri öğrenildi. Türkiye'ye dönemeyen ve Colombo'daki iki salonu bulu- nan bir kampta 94 kişi kaldık- lannı, yatacak yer ve gıda mad- deleri bulunmadığını behrterek "Burası bir esir kampı gibi. Dı- san çıkamıyoruz. Dışan çıktı- ğunızda buranın vatandaşian bizde para var diye üzerimize sahhnyorlar. Önceki gün bir ar- kadaşımızı kötü bir şekilde dövdüler" dediler. önemli gereksinimlerini kar- şılayamadıklannı, hastahk teh- likesinin başgösterebileceğini beürten yurttaşlar, Cumhuriyet muhabiriyle telefonda göruşe- rek "Hükümetio bize acilen yardım etmesini istiyonız" de- diler. Mahsur kalan vatandaşlar- dan bazılanmn Avrupa'da ya- şayan yakınlan araalığıyla el- de ettikleri uçak bileti ve paray- la geri dönebUdikleri belirtildi. Dışişleri Bakanbğj yetkilile- ri, Sri Lanka'dakilerin dönebil- meleri için çakşmalar yapukla- ruıı, ancak araya bayram girdiği için çalışmalann aksadığıaı bil- dirdiler. Batı ülkelerinde "iş balma" vaadiyle kandınlarak paralan toplanıp Singapur'a götürülen yurttaşlann bir dolandıncılık şirketiyle karşı karşıya oldukla- n bildirildi. Singapur'da bir de- nizcilik şirketi ile anlaşan Türk şirketinin, yurttaşları bu gemi- ye bindirip "Avrupa'ya göoderi- yonız" diyerek kandırdıklan, oysa geminin Türkiye'ye gelme- sinin planlandığı kaydedildi. Ancak Singapur'daki Green Se- as şirketinin Panama bandıralı gemisine Sri Lanka'nın başken- ti Colombo'ya yanaşüğında ha- cizi bulunduğundan dolayı el konulduğu için Türkler, yakla- şık 2 aydır bu gemide mahsur kaldılar. Gemide gıda sıkmtısı yüzünden murettebat ile Türk- ler arasında çıkan kavgada, bi- ri ağır olmak üzere 4 Türk ya- ralanmıştı. 5 gün once gemiyi terk eden yurttaşlar, bir kampta bulunu- yor. Gemide çıkan kavgadan sonra tsmail Çiftçi adındaki yurttaş Colombo Federal Has- tanesi'nde beyin ameliyatı ge- çirdi. Arkadaşlan dün Çiftçi'- nin başka bir hastaneye aktanl- dığuuve sağ elini hareket etti- remediğini bildirdiler. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, yurttaşla- nn tamamen kandınlarak pa- ravan bir şirketin oyununa gel- diklerini söylediler. KISA KISA • Ankara'da Hisarpark Caddesi uzerinde iki yerinden bıçaklanarak oldürülmüş bir erkek cesedi bulundu. Dün sabah saatlerinde Hisarpark Caddesi uzerinde bulunan 1.70 boylannda ve 35 yaşlannda olduğu tahmin edilen kişinin üzerinden herhangi bir kimlik çıkmadı."Emniyet yetkilileri, şahsın gırtlaktan ve kulak arkasından b\aklanmak suretiyle oldurüldüğünü, kimük tespitine çahşıldığını bildirdiler. • İstanbul-Gungören'de 13 nisan günu şehit edilen polis memuru Nabi Şeker, Adana'da toprağa verildi. îstanbul'dan özel bir otobüsle Adana'ya getirilen Nabi Şeker için Anadolu Mahallesi 1031 Sokak'taki evinin önünde düzenlenen törenden sonra Şeker'in cenazesi Buruk Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle