22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16NÎSAN1991 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/ll Papacian yardım çağnaı • VATtKAN (AFP) — Katoliklerin ruhani lideri Papa II. Jean Paul, yoksullara yardım için daha fazla uluslararası dayanışma istedi. Saint Peter Alanı'nda on bin kişinin önünde yaptığı konuşmada, Papa, uluslararası topluluğa mensup ülkeleri, yoksullara yardım örgütleyebilmek için yeni yasalar çıkartmaya ve kunımlar oluştunnaya çağırdı. Yüzyıl önce Papa XIII. Leon'un sosyal tebditler konusundaki uyansının ancak iki dünya savaşı çıktıktan sonra anlaşıldığını belirten Papa, yoksullukla mücadeleye daha fazla önem verilmesi gerektiğini söyledi. Baker tekrar Ortadoğu yolcusu • WASHINGTON (AA) — ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın Ortadoğu banşı konusunda yeni tur görüşmelerde bulunmak üzere bugün Ortadoğu'ya döneceği açıklandı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Margaret Tütwiler tarafından yapılan açıklamada, cuma günü Ortadoğu'dakı temaslannı tamamlayan Baker'ın bugun Ortadoğu'ya döneceği, çarşamba akşamı AT dışişleri bakanlan ile görüştükten sonra da cuma gunü Israil'e gideceği kaydedildi. Tutwiler, Baker'ın ziyaretinin kalan bölümünüıı takviminin henüz belirlenmediğıni söyledi. SSCR-İsrail: Tarihi görüşme • LONDRA (AA) — Sovyetler Birliği ve Israil başbakanlannın tarihte ilk defa bugün Londra'da bir araya gelecekleri bildirildi. Israi! kaynakları, Avrupa Imar ve Kalkınma Bankası'nın toplantılan için Londra'da bulunan Israil Başbakanı Izak Şamir ve Sovyetler Birliği Başbakanı Valentin Pavlov'un, SSCB'nin Londra Büyükelçiliği'nde buluşacaklannı belirttiler. Kaynaklar, görüşmede özellikle Sovyetler Birliği tarafından 1967'de kesilen diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi konusunun ele alınacağını bildirdiler. Sofya'da yeni birdava • SOFYA (AFP) — Bulgaristan'ın eski Başbakan Yardıması Grigor Stoichkov ile eski Sağlık Bakanı Lubomir Shindarov, Çernobil Nükleer Santralı kazasından sonra Varna civannda yükselen radyoaktivite miktannı saklamak ve halkı gerektiği gibi uyarmamak suçiarından yargılanıyorlar. İki komunist politikacının üç yıla kadar hapsi isteniyor. 1986 yüındaki kazadan sonra Karadeniz kryısındaki Varna kentinde yapılan ölçümlerde radyoaktivite miktan bir hafta icinde 10 milibekerelden 163 bin milibekerele çıkmıştı. Çin'in yalanlanıası • PEKtN (AFP) — Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, "Jane's Defence Weekly" dergisinde yer alan, Çin'in Israil'in hava savunma sistemlerini alıp gelişürdiği yolundaki haberinin asılsız olduğunu açıkladı. tsrail'in Python 3 havadan havaya roketlerinin teknolojisini geliştirerek yeni PL-8H sisteminin Pekin tarafından geliştirüdiğini belirten "Jane's Defence Weekly" dergisi, Çin silahlarının ya lisans ya da kopya yoluyla geliştirilmiş olabileceğini yazmıştı. Çinli yetkililer, Israil ile Çin arasında diplomatik ilişki bulunmadığını, şimdiye kadar da silah alımları konusunda da herhangi bir anlaşma imzalamadıklannı belirttiler. Sovyet lideri Rusya Devlet Başkanı ile işbirliği istedi Gorbfden Ifeltsirfe çağnFransa'da bulunan Yeltsin ise Gorbaçov'un Tokyo gezisi öncesinde Japonya'nın Kuril Adalan'nı "satın alamayacağını" söyledi. Dış Haberier Servisi — SSCB Devlet Baş- kanı Mihail Gorbacov, SSCB'nin Uzakdoğu- sunda bulunan Habarovsk kentinde yaptığı bir konuşmada, ülkenin birliğinin korunma- sı ve bunalımın aşılabilmesi için Rusya Fede- rasyonu Başkanı Boris Yeltsin'e işbirliği cağ- rısında bulundu. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin ise Fransız "Antenne-2" televizyonuna yaptığı açıklamada, Japonya- nın Kuril Adalan'nı ABD'nin Alaska'yı satın aldığı gibi satın alamayacağını söyledi. Bu ara- da Gürcistan parlamentosu, devlet başkanlı- ğını olağanüstü yetkilerle donattı. Sovyet TASS haber ajansının bildirdiğine göre, SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, ülkesinin birliğinin korunması ve güvenli bir geleceğe sahip olması için merkezi devlet ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin "yaşamsal" önem taşıdığını söyledi. Japonya'ya yapacağı resmi ziyaretin önce- sinde Sovyet Uzakdoğusunda bulunan Haba- rovsk kentinde yöneticiler önunde bir konuş- ma yapan Sovyet lideri, başta Boris Yeltsin ol- mak üzere, Rusya Federasyonu'nun tüm lider- liğini işbirliğine çağırdı. Ülkesinin çok zor bir dönemden geçmekte olduğunu belirten Gor- baçov, buna karşın piyasa ekonomisine geçi- şi amaçlayan reformlardan geri dönulemeye- ceğini, merkezi hükümetin bu politikasının birlik cumhuriyetlerinin yöneticileri tarafın- dan da desteklenmesi halinde bunalımın da- ha kolay aşılacağını kaydetti. Sovyet Devlet Başkanı bu arada Stalin re- jiminin baskılan sonucu yaşamlanm yitiren Sovyet yurttaşlan ile Ikinci Dünya Savaşı sı- rasında ölerek Habarovsk kentinde gömülen Japon askerlerinin mezarlanru ziyaret etti. Öte yandan Avrupa Konseyi ile görüşme- lerde bulunmak amacıyla Fransa'da bulunan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yelt- sin, Japonya ile ülkesi arasında tartışma ko- nusu olan Kuril Adalan'mn satılık olmadığı- m söyledi. Japonya'nın, 1867de ABD'nin Alaska'yı "satın" aldığı gibi, Kuril Adalan'- nı geri alamayacağını kaydeden Yeltsin, bu ko- nudaki göruşlerini Japonya ziyareti sırasında açıkça ortaya koyduğunu da sözlerine ekledi. öte yandan Yediler Grubu olarak bilinen sanayileşmiş yedi ülkenin bakanlanyla görüş- mek üzere Londra'da bulunan SSCB Başba- kanı Valentin Pavlov, Ingiliz BBC Televizyo- nu'na verdiği demeçte, Devlet Başkanı Miha- il Gorbaçov'un orduyu ve güvenlik birimleri- ni kontrol altında tuttuğunu belirterek ülke- sinde askeri bir dar'ue olmasımn mümkün ol- madığını söyledi. Pavlov, örgütlenme ve disiplin sonınlan çö- zuldüğü takdirde, Sovyet ekonomisinin 1993 yıhnda düzlüğe çıkacağını da öne surdü. SSCB Başbakanı, bu arada askeri birliklerin ülkesinde surmekte olan grevlere müdahale et- meyeceğini de açıkladı. Gürcistan'da yetkiler Bu arada Gürcistan parlamentosu "Cum- huriyetin devlet başkanı" statüsunü kat kat aşan bir devlet başkanlığı kurumu oluşturul- masını kararlaştırdı. 245 sandalyelik parlamentoda 209 parla- menterin oyuyla alınan kararda, Cumhuri- yet Devlet Başkanı Zviad Gamsakhurdia 26 mayısta yapılacak olan seçimlere kadar dev- let başkanlığına seçildi. Parlamentonun aldığı kararda, devlet baş- kanına, basbakan ve bakanlan atama, par- lamentonun onayıyla savaş ilan etme, genel seferberlik ve sıkıyönetim ilan etme, parla- mentoda onaylanan yasaları veto etme gibi olağanüstü yetkililer verildi. YIRTILAN PASAPORTLAR — Pazar gunu pariamentoda ilk devlet başkanını secen Gnr- cisıan'da yapdan gösterilerde Gürculer, Sovyet pasaportlarını yırtı>orlar. (Reuter) Bulgar Ecoglasnost Birliği lideri Dr. Boris Koler'in Cumhuriyet'e demeci: Bağımsız parti olmayacağızSon kamuoyu araştırmalarına göre Demokratik Güçler Birliği Partisi halktan yüzde 73 oramnda destek görüyor. Bağımsız Ecoglasnost Birliği yüzde 10 oy oranı ile partinin üçüncü siyasi gücü harekeüni oluşturuyor. YONCA OZKAYA Dr. Boris Koler SOFYA — Bulgaristan'da yapüacak ikin- ci genel demokratik seçimlerin tarihi tartışı- lırken bu ülkede demokratikleşmenin motor gununu oluşturmuş olan Bağımsız Ecoglas- nost Birliği, seçimlere ayn bir parti olarak gir- meyeceğım açıkladı. Bağımsız Ecoglasnost Birliği Siyasi Komite Başkanı Dr. Boris Ko- ler, Cumhuriyet'e yaptığı acıklamada, son ka- muoyu yoklamalarının Demokratik Güçler Birliği içinde hareketlerinin kendilerini üçün- cü sıraya yükselttiğini gösterdiğini söyledi. tkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sosya- list rejimle yönetilen Bulgaristan'da yöneti- me karşı Bağımsız Ecoglasnost Birliği'nin dü- zenlediği ilk gösteri ile başlayan demokrasili günler, bugün genel seçim tartışmalan ile ge- çiyor. Kimine göre yeni dönemin ikinci seçim- leri haziran ayında, diğer görüş sahiplerine göre ise sonbaharda yapılmalı. Ancak önce yeni anayasanın parlamentodan onaylanarak geçmesi gerekiyor. Birliğin Siyasi Komite Başkanı Dr. Boris Koler, son kamuoyu araştırmalarının, üyesi olduklan Demokratik Guçler Birliği Partisi- nin oy oramnın yüzde 73'e yükseldiğine işa- ret ettiğini kaydetti. Aynı araştırmalarda bir- liğin ayn parti olarak seçimlere katılması du- rumunda yüzde 10 oy alacağı da öngörülü- yor. Dr. Koler, bu oranın parti içînde Sosyal Demokrat Parti ve Bulgaristan Çiftçi Parti- si'nin ardından üçüncu guçlü siyasi grup ko- numuna yükseldikleri anlamına geldiğini söy- ledi. DT. Boris Koler, bağımsız bir siyasi parti olmak istememelerini, herhangi bir bakanlı- ğı ele geçirmek gibi bir amaçları olmaması- na bağhyor. 1989 yılı nisan ayında oluşturu- lan Bağımsız Ecoglasnost Birliği'nin amacı- nın, öncelikle yasama aşamalannda söz sa- hibi olmak olduğunu vurguluyor. Siyasi Ko- mite Başkam, kendilerine Polonya Dayanış- ma Sendikası'nı örnek aldıklanm da ekledi. Bu anlayış, parti sıfatı taşımadan siyasette söz sahibi olmak olarak açıklanıyor. Haziran 1990 seçimlerine Demokratik Güçler Birliği Partisi üyesi olarak katılan ve şu anda parlamentoda 17 milletvekili bulu- nan Bağımsız Ecoglasnost Birliği'nde birin- ci yıl sonunda başhca amaçlara ulaşıldığına inanılıyor. Dr. Koler, bir yülık dönem içinde ulaştıklan hedefleri şöyle sıralıyor: "Parlamento Çevre Komisyonu Başkanı, bizim birliğimizin üyesi ve çevre işlerinden so- rumlu bakan, ona bağh çalışıyor. Bu, yasa- ma aşamalannda söz sahibi olduğumuz an- lamına geliyor. Parlamentoda çevre ile ilgili yasalann hazırlanmasında aktif olarak çalı- şıyoruz. Eski Basbakan Lukanov döneminde par- lamentoya baskı yapabilmek amaayla çeşıt- li kentlerde protesto gösterileri duzenledik. Inşaatı suren nükleer santrallardaki faali- yeti durdurduk. Hükümetin onayladığı yasa- larda ekolojik taleplerin de kapsanmasmı sağladık. örneğin en son olarak kabul edi- len kanun, cevreyi kirleten çöpleri ve maJla- n yeniden üretime sokan işfctmeleri vergiden muaf tutuyor!' Dr. Boris Koler, kendilerini yasama çalış- malan ile sınırladıklannı, yapıa muhalefet ve yasalann işlerliğini kontrol etmekle yetin- diklerini de kaydetti. Demokratik Güçler Birliği içindeki en es- ki kuruluş olan Bağımsız Ecoglasnost Birli- ği'nde çalışmalar, demokratik kurallar çer- çevesinde sürdürülüyor. örneğin Sofya Ecog- lasnost Birliği'nin söz hakkı, herhangi bir kentteki diğer bir birliğin sahip olduğu ka- dar. Birlikte alınan kararlar tavsiye niteliği- ni taşıyor, asla zorunluluk getirmiyor. Kon- federasyon düzeyinde çalışan birliğin tüm uyeleri yılda 2-3 kez yapılan kongrelerde bir araya geliyorlar. \ 1491'den 1991'e, 500 yıldır kucak açıyoruz... Musevilerden Kuzey Iraklılara, Afganhlardan Bangladeşlilere kadar her millete... 500 yıldır Türkiye, topraklarına sığınan milyonlarca çaresiz insana yardım ediyor. On bin Arnavut'a yollar ve kapılar kapanırken 500 yıldır Yüce Türk Millett, kendisine sığmanları geri çevirmiyor. Büyük Millet, Büyük Devlet olmanın örneğini dosta düşmana veriyomz. Milletçe mutlu bir bayram geçirmenizi diliyoruz. Mutlu bir bayram geçirmek, §u anda sınırlarımızda hayat mücadelesi veren yüzbinlerin de hakkıydı... Türkiye, bu insanlara yardım için bütün kaynaklarını zorluyor. Elindeki bütün imkânlarla problemlerini çözüyor. Problem büyük... Bütün ülkelerin çözüme katkıda bulunmaları gereklİ... Her vesile ile insan haklarmdan bahsedenlerin, iş yardıma gelince ne yaptıklarım milletimiz biliyor. Biz, "Onları" beklerken... Yardım duyguları, tüm dünya insanlannın yardım duygularınm üzerinde olan Yüce Milletimize sesleniyoruz... B u i n s a n l a r ı y a l n ı z b ı r a k m a y a l ı m . SAĞLIK BAKANLIĞI Iraklı Sığınmacılara Yardım Hesabı TC. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi 30440 - 2841 / 4 Hesap Giysi ve gıda yardımlarınız için İl Sağlık Müdürlüklerimiz hizmetinizdedir. MlSIR Şeriatçı akımlar güçleniyor NtLGÜN CERRAHOGLU KAHİRE — "Ben" diyor Hasan Amer, "Mısır'ın da çok degil, en fada beş yıl içinde k- lami köktencüer tarafından U- mamen ele geçirilece^inJ diisü- nüyorum." Nasır'cı, laik "El Cumhuri- ye" gazetesinin genel yayın mü- dürü yardımcısı Hasan Amer, Mısır'da lslami köktencilik hak- kında ciddi biçimde konuşma- yı kabul eden ilk aydın. Bu ko- nuda görüşlerine başvurduğu- muz diğer tüm gazeteciler, par- lamenterler ve muhalefet lider- leri Mısır'dakı tehlikenin varlı- ğıru kabul ediyor fakat bu konuda konuşmaktan kaçını- yorlar. Çok çok "lslami kök- tencilik, sivil toplum için gide- rek aıtan bir tehdit oluşturuyor ama her şeye rağmen seriatçi akımlar siyasi iktidann deneti- mi altında" demekle yeniyorlar. Aynı zamanda sosyolog olan ve son iki yıldır araştırmalannı bu konu üzerinde yoğunlaştıran Hasan Amer, aynı fikirde değil. Hasan Amer giderek lslami gttçlerin devleti ele geçirdikleri- ni söylüyor. lçişleri Bakanlığı, polis, bürokrasinin orta kademe genel müdür düzeyi, bakanlık- lann kilit noktalan, müfettişler, eğitimde lise ve orta öğretim ka- demesi ve hâkimlikler, lslami köktencilerin eüne gecmiş bulu- nuyor. Hasan Amer, lçişleri Ba- kanhğı, polis, eğitün bakanlığı ve Çahşma Bakanlığı'ndan her katta "kırmızı halüı" bir bölü- mttn bulunduğunu söylüyor. "Namaz vakitleri" diyor "Tüm bakanlık görevlileri çıkıp bura- da namaza duruyorlar. Söz ko- nusu bakanlıklardaki atmosfer 10 yıl öncesine nazaran tama- men farklı bir görünüm arz et- mektedir. Sedat'ın ölûmüne dek çesiyle bu kesünlere dokunma- dı." Hasan Amer, şimdiye dek fa- natik tslamcı akunlann penet- rasyonundan yalnız ordunun kendisinı koruyabildiğini söylü- yor. Polisi ele geçiren köktenci- İere karşı laik oryantasyondaki devletin orduyu bir denge unsu- ru olarak lslamcı aktivistlerden korumaya calışuğını; aktivistle- rin ordudaki görevlerine son ve- rildiğini anlatıyor. Hasan Amer, Mısır'daki ra- dikal lslamcı yapının içindeki en faal grubun "Möslüman Kar- deşler" olduğunu belirtiyor. MüslUman Kardeşler'in, lslamcı görüşü tüm İslam ülkelerine yaymak için caba sarf eden " H Azhar" Üniversitesi ile yakın Uişkiler içinde olduğunu vurgu- luyor. 68 ülkeden öğrenci çeken " H Azhar" da 663 Türk öğren- cisi bulunuyor. '85'ten bu yana sayıları hızla artan Türk öğren- ciler; Malezya ve Sudan'dan sonra "El Azhar"da en kalaba- hk yabancı grup olarak dikkati çekiyorlar. Hasan Amer, "El Azhar" ın son derece tutucu ve nostaljik bir kurum olduğunu iddia ediyor. Yalruz din öğreni- mi yapar görünmemek için üni- versitenin baa fen daUanna da açıldığına dikkati çeken Amer, bu kunımun çok zengin olduğu- nu, Körfez ülkelerinden akan kaynaklar ve "El Nudur" adı verilen bağışlarla beslendiğini anlaüyor. "El Azhar"ın zeki ve kültürlü kişiler tarafından yöne- tildiğine işaret eden Mısırh ga- zeteci, pek çok Afrika ülkesin- den gelen öğrencilere olduğu gi- bi Türkiye'den gelen öğrencile- re de burada "miliUn lslam"ın öğretildiğine dikkati çekiyor. "El Azhar'daki hocaların önemli bir kısmı tsJami kökten- cilerdir" diyor Hasan Amer ve Nasırcı, laik 'El Cumhuriye' gazetesinin genel yayın müdür yardımcısı Hasan Amer'e göre içişleri bakanlığı, polis, bakanlıklarm kilit noktalan, müfettişler, hâkimlikler İslami köktencilerin eline geçmiş durumda. böyle bir şeye şahit olmamış- tık." Hissediliyor Güçlenen İslami akunlann somut belirtfleri, Kahire'de fizi- ki bir biçimde hissediliyor. ör- neğin Nasır zamanında kentin 700'ü geçmeyen minare sayısı- nın 2000'e ulaştığı görülüyor. Çember sakalhlann ve başörtü- İU kadın sayısının da artan mi- nare sayısıyla orantıh biçimde arttığı gözleniyor. Bugün Kahire sokaklannda yürüyen kadınla- rın yansının "hicap" giyim bi- çimini sectikleri ilk bakışta göze çarpıyor. Okul çağındaki 8-10 yaşındaki kız çocuklarımn pek çoğunun başörtüsü taktığı dik- kati çekiyor. Bu manzaralann on yıl içinde gözle görülür bir biçimde yayüdığı, sürekli vurgu- lanıyor. Hatta Sedat dönemin- den önce Kahire sokaklannda başörtülü kadına rastlamanın güç olduğu anlaüyor. "Mısır'da lslamcı akımlara ilk tavizi Sedat verdi" diyor Ha- san Amer: "Sedat iktidara gd- diginden Nasırcılan, komiinist- leri ve radikal sokulan karşısın- da buldu. Bunun uzerine iktidar giicüne dayanak olarak lslamcı grnplara ve Müslüman Kardeş- ler'e yaslanmayı ve bu kesimler- le İşbirliği yapmayı yejledi. Fa- kat bu grupbirU Sedat arasında- ki çatışmalar ilk kez 1974 yüın- da byşgösterdi. Söz konusu ke- simler 1974'te Sedat'ı devirme- ye kalktılar, olmadı. Aynı şeküde 3 yıl sonra benzeri bir te- şebbuste bulundular; bu da so- nuç vermedi. Nihayet bu olay- dan 4 vıl sonra bildiğiniz gibi Sedat'ı katletmeyi başardüar. Arkadan 'liberal ve demokra- tik' damgasıyla işbaşına gelen Mübarek ise 'demokrasi' gerek- devam ediyor: "Radikal tslami gruplar aynı zamanda ögrenci birliklerini de denetim altında tutmaktadırlar. Ellerindeki maddi kaynaklar, dar geürii ke- simlerden gelen ögrencilere ko- layca bnrs sağiamalanna obnak vermektedir." Örümcek a£ı Mısır'da özenle yürütulen bu "örumcek agı" stratejisi, Kör- fez savaşıyla yavaşlama döne- mine girmiş bulunuyor. Savaşın Saddam Hüseyin'e arka cıkan lslamcı gruplarla; Mübarek hü- kümetinin politikasım destekle- yen lslamcı kesim arasında bir bölunme yarattığı göze çarpı- yor. Savaş sırasında dinci "El Azhar" Üniversitesi dışındaki tüm lslami gruplann Saddam Hüseyin'i desteklemiş olduğu kaydediliyor. Bu gelişmenin, söz konusu gnıplara Suudi Ara- bistan, Libya ve Körfez ülkele- rinden akan fonlann şimdiki halde durmasına yol açtığı gö- rülüyor. Beş yıl öncesine dek ra- dikal Islamcılan destekleyen ABD'nin de maddi desteği çek- miş olması köktencilerin şimdi büyük bir finansman açığı ile karşılaşmasına yol açıyor. lsla- mi giyim tarzını seçen dar gelirli genç kızlara Mısır'da bedava "hicap" giysileri dağıtan radi- kal islamcılar, şimdi Körfez fır- tınasının durulmasım bekliyor- lar. Ama herhalükârda Hasan Amer, on yıldan bu yana ülke- de büyük mesafe alan radikal tslamın geriye dönüşü olmayan bir yol üzerinde olduğunu söy- lüyor. "Çünkü" diyor 'y'El Cumhuriye"nin yazan Amer, "Artık ülkeyi ele geçirmeye ha- zır ortam yaratılmıştır. Bunun için şartlar olgundur. Ve bizim toplumumuzda buna karşı ko- yacak antidotlar yoktur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle