Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 16NÎSAN199x
Ulusal Duygu
ve Koy Enstitüleri
Koy Enstitulerinin kapatılmasma yakın yıllarda yurdumuzun bazı
yerlerini gezen Ingiliz tarihçi Arnold Tonybee birkaç Koy
Enstitusu'nu de gezmiş, koy ile kent arasında uçurum bulunduğunu
belirttikten sonra şoyle demişti: "Enstituleri gordukten sonra anladım
ki, bu uçurum bu kurumlarla giderilebilir."
şı bır şeymış gıbı algıladılar
MAHMUT MAKAL
17 Nısan 1940- Köy Enstıtulerı kuruluyor
Cumhunyet yönetımımız henuz 17 yaşında
Kuruluş yıÜarında Dıcle Koy Enstıtüsu'nun
ıkı atı, ıkı öküzu vardır Kendılerını toparla-
yıp da onlem alamadıkları ıçın otsuzluk, sa-
mansızlık çekıhyor Bır gun, enstıtu alanına
ot yuklu uç deve gelır Develen ıhtırıp otları
ındırenlere sorarlar "Otunuzu neden ındır-
dınız7
" Yarut "Duyduk kı mallarınız yıye-
ceksız kalmış Bız komşuyuz, bunlan getır-
dık " Karşılığını odemek ısteyınce de guler-
ler "Mudur Beg, sen deüsen Senın Enstıtu-
ne carumız kurban. Gözumuz ustune. Sen bı-
zım çocukları okutuyon "
Anayola çıkmak ıçın tarlalardan birkaç yuz
metre geçmek gerekıyordu Tarla, köylulenn-
dı Yol yerını satın almak ıçın köyluler aran-
dı Taş doşeyıp kum dokerek bır araba geçe-
cek kadar arnavutkaldırımı yapmak ıshyor-
lardı Köyluler geldı Mudur, yuksek sesle
Kürtçe konuşan bu msanlardan çekındı, "350
çocuğunuzu okutuyoruz Buradan geçmemız
ıçın bıze yol yen venn, bedelı neyse ödeyehm
Çunkıi her şeyımızı bu yoldan getırmek zo-
rundayız Vermek ıstemezsenız, hazırladığı-
mız taş, kum kalsın, başlamayalım" dedı
Koylulenn yanıtı. "Sen delısen Mudur Beg
Başımız gözumuz ustune Bedel olur mu hıç
Sen kırrun çocuğunu okutuyon17
" Halk bu-
dur
Geçen ayın ılk haftasında Genelkurmay
Başkanımızın bır konuşmasını dınleyınce, bu
ozvenlı Erganı köylulennı anımsadım Sayın
Gureş bu konuşmasında, ordumuzun halka
açılması gerektığını belırterek şoyle dıyordu
"Kışlalar, eğıtım bırhklerı ve gemıler halka
açılacak Halk, çocuğunun yemek > edığı ye-
n; yattığı, yaşadığı yerı görecek. ."
Bu uygulamanın ereğı, halkla daha sıcak
ılışkı kurulması olsa gerektır Nıtekım, ılk
adım olarak, gazetecılere asker bulunan bol-
geler gezdırıldı
Ataturk yanlış mı soyledi?
Genelkurmav Başkamnın bu konuşması, Kdy
Enstıtulu yedeksubay adaylanna değışık gozle
bakıldığı yılları da arumsattr En ıyı notları al-
dıkları halde, koşullanmışlık kol gezdığı ıçın,
derslığe gıren her öğretmen onlan toptan ayağa
kaldırıyor, "Bu dönem hepınızı alaya
çıkaracağım" dı>ordu Çavuş çıkaracaklardı ya
nı Bu adaylardan Haydar Sonçağ, yutnruğunu
masaya vurarak, Genelkurmay'a \e Çankava'-
>a da yansıyan şoyle bır >anıt vermıştı "Bızbu-
raya, yasaların verdığı bır hakkı kullanmaya gel
dık Takacağınız demın ben şımdıden ıstemıyo-
rum Yedı sulalemız orduya er olarak hızmet et-
mıştır Suçumuz koylu çocuğu olmamız mıdır7
Ataturk, 'Memleketın efendısı köyludur' derken
yanlış mı söyledı sızce9
"
Sayın Gureş'ın konuşmasınm çağnştırdığı bır
başka şey de şu Koy Enstıtulerı'nde çocuğunu
görmeye gelen köyluler konuk olurlar, kendıie-
rını evlerınde bılırlerdı Enstıtü aılesınden ayrı
duşunulmezler, oğrencılerle, yanı çocukları>la
bırlıkte yer ıçer, Enstıtuyu ıstedıklen gıbı gezer
lerdı Gunlerce kalanlar olur, çocuklannın hangı
koşullarda nasıl yetıştıklennı görür, çalışmaları
ızler, bazı şeyler de öğrenerek dönerlerdı Ço-
cuklar babaları, bu okulların adı ve ışlevı değış-
tıkten sonra kapısına bıle yaklaştırılmamıştır
Genelkurma> Başkanmın tutumunun çok
önemlı olduğunu yınelemelıyım Çunku bazı çev-
reler, ne yaak kı yıllardır, halk çocuklarının
oluşturdnğu orduyu, halk çocuklannın okudu
ğu eğıtım kunımlannı, halkın dışında, halka kar-
Askere, öğrencive bakışları
Savın Gureş'ın sozlerı, Koy Enstıtulennın ka-
patılmasına yakın yıllarda ulkemıze gelen İngı-
lız Tarıhçı Prof Arnold Toynbee'mn dedıkle-
rını de duşundurdu Yurdumuzun bazı verlerı
nı, bır arada birkaç Köy Enstitusu'nu de gezen
Toynbee şö\le dıyordu "Koy ile kent arasında
uçurum açmışsınız. Koy Enstıtulerini gordukten
sonra anladım kı, bu uçurum bu kurumlaria gi-
denlebılır. Sıze ozgu bu eğıtım kurumlan. koy
ile kent, kent ile okumuslar' arasındakı uçurü-
rau kaldırmak ıçın pek becerıklı biçimde bulun-
muş bir çaredir..."
Bızım bazı 'okumuşlar'sa, yazılarında "Ens-
tıtulere köy çocuklarının almması, köv şehır ıkı
lığını mevdana çıkaran ılk adımdır" dıyorlardı
Anlatım ılgınçtır Bu ayrım varmış, ama Koy
Enstıtulerıyle ortava çıkrruş Doğnı söyluyorlar-
dı Köv çocuklarını okutup ulusal uyanışı ve
bırlığı sağlamak ıçın uğraşanlar mı ıkjık yara-
tıyordu, yoksa belgelıklere gırmış şu utanılası
sözlenyle asker \e öğrencı halk çocuklarından
tıksındıklennı haykıranlar mı "'Ankara Halke-
vine, Hasanoglan Kov Enstıtusu ogrencılen Fa-
ust'u gonneye gelmışlerdı Ilkın asker zannettım.
Kaba kaba elbıseler. kapkara vuzler, korkunc bır
ter kokusu Bır facıa Bunlar ogretmen olacak
da... Bunlar, Sbakespeare'ın, Goethe'nin, Go-
gol'un. Balzac'ın eserlerını okuyorlannış. Gu-
ler mısın, aglar mısın? Bu eserleri bız bile oku-
yup anlavamıyoruz..." Halk çocuklarının teny-
le, gıysısıyle, yanık yuzuyle alay etmenın ne za-
mandan ben 'vatanseverlık olduğunu burada
sormak gerekmez mxl>
Kaldı kı, Köy Enstıtulu-
ler, sözu edılen eserlerı onlardan daha ıyı oku-
yup anlamışlardır Ama dahası, bu 'eleştırı'ye
taş çıkartanlan var
Ulusal duygu tartıcıları
Hasan Âlı Yücel, gazetemız Cumhunyet'te çı-
kan bır vazısında şovle demıştı "Vatanımızın
neresinde Turk milletıne zararlj, içien ve dıştan
bır tahnk olursa, oraya koşacak oz evlatlarımız
arasında dunku Kos Enstıtulen'nın bugunku >ı-
ğıtlennı de hazır bulacaklardır Beynı ve yureğı
Ataturk devnmlennın ışıgı ile nurlaomış ko>lu
çocuklan istıkbaJımızın buyuk guvenidirler..."
Öyle değılmış ovsa Menderes dönemının yağ-
danliklanndan Ihsan Tarus, Yucel'ın yazısınm
yukarıdakı bölumunu ıçıne aldığı yazısını şöyle
bıtırıyor "tçten ve dıştan bır tahnk olursa, ora-
ya koşacak olan gençlık orduları arasında, Köy
Enstıtusu mezunlarını zıkre layık bır kalabalık
habnde bulamayacağız Onlara daır olan goruş
lerımızı daha ıhtıyatlı ıfade etmeyı, bu satırla-
rın naçız yazarı luzumlu sayıvor '
2 Aralık 1990 tanhlı Sabah gazetesınde, Har-
bıye'yı bınncılıkle bıtıren Cemıl Çıçek'ın resmı
vardı Doğuda şehıt duşen bu gencın babası Öğ-
retmen Maruf Çıçek, "Benım aslan oglum va-
tana kurban olsun. Ben şehıt arkasındao ağla-
yacak adam degılım" dıyordu 'i ayına hazır anı-
larıyla Erganı köylulennı bıze tanıtan Dıcle Koy
Enstıtusu Muduru Nazıf Evren'den, şehıt babası
Maruf Çıçek'ı de öğrenelım •'Vfaruf, Dıcle Köv
Enstıtusü'nun ılk oğrencılenndendı Pervarı yö-
resınden gelmıştı Bır gun hastalandı Ultrasep-
tıl gerekıyormuş Gece varısı kamyonla Dıyar-
bakır'a gıttım Bır tup ultraseptıl buldum O gu-
nun parasıvla 20 lıra verıp aldım 24 30'da ens-
tıtuye geldım tlacı kullandık, Maruf ıyıleştı
Enstıtulerde durum böyleydı Manıflar da Ce-
mıller gıbı pırlanta gençler yetıştırdıler Köy Ens-
tıtulennı kotulevenlenn kulaklan çınlasın .."
Enstituler Turk buluşudur
Halk \e halk çocuklan böyleyken, 1946 seçım
lennden bır sure sonra Hasanoglan Köy Enstı
tusu'ne kapatma hazırlığı ıçın gelen Meclıs Baş-
kanı Kâzım Karabekır şöyle soruyordu "Tale-
beler hep köyden alındığı ıçın köy-şehır, zengın-
fakır aynlığı yaratılarak yetıştınhyorlannış. En
buyük tehlıke burada"
Bugun yüzakıyla 92 yaşına ulaşmış olan o za-
mankı Bakanlık Şube Muduru Ferıt Oğuz Ba-
yır'ın Karabekır'e orada verdığı yanıt, "Mem-
leketın gerçek sahıbı, gerçek üretıcı olan
köyludur" dıyen Ataturk'un de tanıklığıyla, hal-
ka ve halk çocuklanna gönullennı kapatanlara
ve Köy Enstıtulerı gıbı köy çocuklannın eğıtım
yuvalanna kıyanlara da yanıt olsun "Muhterem
efendim, bu kurumlarda kanun ve vonetmelık-
ler çerçevesmde eğıtım-ogretım vapılmaktadır.
Bu okullar Batı kopvası değıldır. Kendı gerçek-
lenmızden hareket edılerek mevdana geünJmıs,
bize gore kurumlardır. Mıllı duygu ve tarih kul-
tumnu gerçek anlamıyla ancak buralar vennek-
tedir. Enstıtulerın amacı. korkunç şekılde mev-
cut koy-şehır farkını ortadan kaldınnaktır. Otekı
öğretmen okullarında yetışenler bu fark yuzun-
den koylere gıtmek ıstemıvorlar. Köyu, koyun
ıçınden aldıklanmızla kımıldatmava şartlar zor-
luyor bızı. Dedıkodular, endıseler koyun uyan-
masını, memleket butununun refaha kavuşma-
sını çıkanna aykırı goren kaynaklardan gelı-
>or!.."
Bırleşen Şeker ve 17 Nısan Kov Enstıtulerı
Bayramımz kutlu olsun'
HESAPLASMA
BURHAN ARPAD
Ramazan ve Direklerarası
Eskı Istanbul'da "Ramazan geldı hoş geldı, baklava tep-
sısı boş geldı " dıye karşılanan ve "Ramazan geldı de gıdı-
yor, ah bızlen mahzun edıyor ' dıye manılerle uğurlanan ra-
mazanı günümuz ramazanında aramamız boşuna bır avun-
ma çabası'
1991 Istanbulu'nda 1911, ya da 1901 Istanbufu'nu bu şe-
kılde hayal etmemız boşuna
1
O yıllann Istanbul ramazanla-
rını duşûndukçe solmuş bır fotoğrafın sılık çızgılenne bak-
mış gıbı olurum
Istanbul'un Fatıh, Vefa, Süleymanıye, Şehzadebaşı, Beyazrt
ve Sultanahmet semtlerınde ramazanlar hemen goze çarpar-
dı Iftar saatı yaklaştıkça sokaklar tenhalaşır, kahvehaneler
ve lokantalarda bır canlılık goze çarpardı Oruçlu ya da oruç-
suz herkes, çoğu yer sofrası çevresınde bekleşır, kulaklar kı-
rışte, orucun sona erdığını duyuracak top sesıne kulak ve-
rırdı
1
Iftar sofrası bol ve çeşıtlı olsa da oruç bozmak ıçın bır
zeytın tanesı ağza atılırdı Eskılerın Feyzıye kırahathanesının
sokak ağzında bulunduğu tek katlı bır yapı, Direklerarası'na
ılk adım sayılır
1
Eskılerın Feyzıye kıraathanesınden donuşmuş olan yapı
Guneş, Emperyal, Felek adlarıyla sınema ve tıyatro olarak
kullanılırdı Bır ara Turk salonu adıyla dans salonu olarak kul-
lanılmıştı Salon bır tahtaperde ile ıkıye ayrılmıştı Kadınlar
ve erkekler bırlıkte oturamazdı Tramvaylarda şehır hatları va-
purlarında olduğu gıbı Halıde Edıp Âdıvar'ın unlu 'Ateşten
Gömlek' fılmını annemle boyle seyretmıştık'
Felek sınemasında ılk yabancı fılmler gösterılırdı Rusla-
rın unlu akiörü Ivan Musjukın'ın fılmlerı Cemal Sahır ope-
retlerı ve Raşıt Rıza topluluğunun temsıllerı de
Direklerarası tıyatrolarının Turk tıyatro tarıhınde yerı var-
dır Mıllet tıyatrosu, Ferah tıyatrosu ve kısa bır sûre ıçın de
olsa Ertuğrul sıneması (sonralan Mıllı sınema) Sahır opere-
tı, Vıyana operetlennı, Ertuğrul Muhsın ve arkadaşlarını ıl-
gınç bır programla çağdaş sahne edebıyatının en ılgınç oyun-
lannı Muhsın ve arkadaşları topluluğunun oynadığı oyun-
lar arasında bulunan Işsızler pıyesı (Vedat Nedım Tör) Ku-
çuk bır olaya neden olmuştu Oyun gereğı Muhsın Ertuğrul
bırden öfkelenır ve sandalyeyı yakaladığı gıbı rol gereğı Ga-
lıp Arcan'ın fesıne vurur> Galıp of dıye bır ses çıkararak yere
duşer ve perde kapanır Durumun ıçyûzunu Galıp Arcan şoyle
anlatmıştır
' 1925 ramazanında Ferah tıyatrosunda IşsızJer pıyesını oy-
nuyorduk Almanya'da o sırada pek revaçta olan sosyal eğı-
lımlı dramların etkısıyle Vedat Nedım (Tor) Bey'ın yazdığı pı-
yeste harp sonrası yenı zengınlerınden bın, ben Ismaıl Ga-
lıp, "Yazıhanesıne gelıp ış ısteyen eskı mektep arkadaşını 'o
zamankı adıyla Ertuğrul Muhsın', pek ust perdeden karşılar
ve bır ara kızkardeşını getırmesını dokundurur Buna son de-
rece sınırtenen eskı arkadaş sandalyeyı kaptığı gıbı harp zen-
gının başında paralar Harp zengını yere duşup olur ve per-
de kapanır Işte bu sahnenın sahıcıymış gıbı canlandırılması
ıçın sandalyenın ayağı testere ile kesıiıp sonradan tutkalla
yapıştınlmıştı O tarıhte her gece değışık bır pıyes oynandı-
ğından, dekoriarın hazırianmasında bıle kendımız çalışırdık
Işsızler de bu şartlar altında hazırlandı Ilk temsıl gecesı ge-
lıp çartı Pıyes başladı ve bır muddet sonra da o sahneye sı-
ra geldı Az önce anlattığım olaylar olağan bıçımde gelıştı,
ve rolu gereğı ofkelenen Muhsın, sandalyeyı kapıp rol gere-
ğı başıma, daha doğrusu, başımdakı hasırlı fese şıddetle ın-
dırdı Muthış bır alkışla yere yuvarlandığımı hatırlıyorum Bun-
dan sonra ılk duyduğum ses, bır makas şıkırtısıydı Saclan-
mı kesıyorlardı Arkadaşlar sonradan anlattılar Muhsın, he-
yecanından sağlam sandalyeyı kafama ındırmıştı Alkışlar sur-
duğunden Ferah'ın kırmızı kadıfe perdesı acılıp kapanıyor, fa-
kat ben bır turlu kalkamıyorum O zaman telaşlanıp seyırcıler
arasından bır hekımı sahneye getırmışler Saçlarım kesıle-
rek yaram sarılmış Kulıs arasında butun bunlan goren ana-
cığım da oğlum oldu dıye dövunurmuş'"
Semtlerın, sokakların da yapılann da anlatacakfarı vardır
Dıreklerarası'nda olduğu gıbı
1
Kurstan Dönme Okullar!
Turk toplumunun gereksinim duyduğu din gorevlilerini
yetiştirecek eğitim kurumlan elbette olacaktır. Ama, gorunen
o ki bır hafız-imam-hatip enflasyonu ile karşı karşıyayız.
Sayıları milyonu bulan bu aşırı kapasıtenın yalmzca 70 bini
istihdam edilebiliyorsa, bir yerlerde ciddi bır yanlışlık var
demektir.
Prof. Dr. NECLA ARAT
Mıllı Eğıtım Bakanı Sayın Avnı Akyol
1
un uzun suredır beklenen 8 yıllık temel eğı-
tım uygulamasının yanı sıra Kuran kursla-
rına devam eden öğrencılere (ek olarak ba-
zı kultur derslennı almaları koşuluyla) or
taokula denklık sağlayacak ve onlan orta-
okul mezunu yapacak bır uygulama girışı-
mınden söz etmesı, son gunlerde kamuo-
yunda yoğun bır bıçımde tartışılıyor Bu
okuüann mufredat progranurun Dıyanet lş-
lerı'nce hazırlanacağı, böylece Dıyanet lş-
lerı Başkanlığma bağlı Kuran kurslanna
okul statusu verıleceğı, ortaokul fark ders-
lerım veren Kuran kursu mezunlannın da
ortaokul dıploması alabıleceklen, Sayın
Akyol tarafından dıle getırıldı
Şu anda ımam-hatıp okullarının orta kı-
sımlanna öğrencılerın bır bölumu, Kuran
kurslanndan ve özel kurs yurtlanndan gel
mektedır Kurslann ortaokullara denkhğı
kabul edıldığı takdırde, ımam-hatıp lıselerı
onunde yığılmalar olacak ve 'okul sayısı
arttınlsın' yaygaraları çoğalacaktır
Kurstan donme okul ıçın duşünulen ad
"Dıyanet, Kuran-ı Kerım Eğıtım Okulu"
ınuş Bu oluşumun arka pıanında "Yenı ye-
tışen nesıllere dını, mıllı ve ahlakı değerlen
öğretmek, onların butun bunlara sahıp çık-
malannı sağlamak" amacı yatıyormuş (Bkz
Zaman, 9 Mart 1991) Kuran kurslannın da
mesleğe yonelık eğıtım-oğretım yaptıkları
ıçın, 'çıraklık okulları' statusunu kazanma-
lan uygun olunnuş Çunku aralarında mes-
leksel yönden farklılık yokmuş
Bızım bıldığımız çıraklık, bır zenaatla
bağlantılı olarak gorülen ve sonunda bır el
becensı kazandıran bır eğıCım su.mdır Ku-
ran kurslarında bu anlamda bır çıraklık söz
konusu değıldır Aynca, genel çıraklık eğı-
tımj de pek başanlı sonuçlar vermemış, son
vıllarda yalnızca ılç yenı çıraklık eğıtım mer-
kezı açılmış, çırak sayısındakı artış oranı
yuzde 13'e duşmuştur Oysa Mıllı Eğıtım
Bakanhğı'na 1991 yılında Çıraklık ve Yay-
gın Eğıtım Genel Mudurluğu ıçın 60 mıl
yon yatırım ödeneğı ayrılırken bu odenek
Dın Oğretımı Genel Müdurlugu ıçın 40 mıl-
yonda kalmışür Şımdı Kuran kurslan çırak-
lık kapsamına alınırsa, çırakhğa aynlan ve
kullanılamayan bu ve benzen ödenekler ae
yenı fon ve kaynak olarak o mecraya akıtı-
lacaktır
Sayın Bakan, "Bır mılletın dıne ve ılme
ıhtıyacı vardır Bunlan ınkâr ederek bır ye-
re varamayız. Kuran kursu öğrencılenne or-
taokul mezunu sayılmalan ıçın denklık ver-
memız kötu bır şey mı" dıye sormaktadır
(Bkz Tercuman, 10 Mart 1991) Dınsel ve
bıümsel gereksınmeyı kımsenın yadsımadı
ğını dıle getırdıkten sonra, biz de kendısı-
ne su soruyu yönellıyoruz: "Mıllı Eğıtım
Bakanlığı'nın laık okullarında yenı yetışen
kuşaklara acaba 'dın dışı, gayn mılh ve gayn
ahlakı' şeyler mı öğretılmektedır de bu
olumsuziuğu gıdermek ıçın seçenek (alter-
natıf) eğıtım veren kurumlara gereksmme
duyulmaktadır
7
" O, sözde seçenek eğıtım
kurumlannda mmı mını yavrulara "Ben
Muhammet Musluman mezhebmdenım
Turkaye dınsız, laık bır memleket halıne gel-
mıştır Hayaümı Mustafa Kemal dınsızı ıl-
kelenyle savaşa adayacağıma, Turkjye'yı bır
şerıat devletı halıne getırmek ıçın mucade-
le edeceğıme, Kemal Paşa zamanında çıka-
nlan dınsız kanunların tatbıkım önleyece-
ğıme, kısa zamanda ummet esasma daya-
nan şenat devletı kurulması ıçın devlet ıda-
resınde söz sahıbı olacak mevkılere gelmek
ıçm çalışacağıma, dınım, Allah'ım ve butun
mukaddesatım uzerıne yemın edenm" tu-
runden antlar ıçırıldığı öne surulmektedır
(Bkz 4 Mart 1991 ve 9 Mart 1991 Guneş)
Bu konuda Mıllı Eğıtım Bakanhğımız ve
cumhurıyet savcılıklarımızca bır soruştur-
ma yapılması acaba duşunulmekte mıdır
9
Sıyasette dengeler aranır ve korunmaya
çalışılır Hatta zaman zaman karşıüklı
ödünler venldığı de olur Ne var kı ımam-
hatıp okullannın, Öğretım Bırlığı Yasası açı-
sından sorunlar yaratan çoğalması denge-
lenmeden, yanı sayıları istihdam gereksın-
mesme gore behrlenmeden, şımdı de 5 bı-
ne yakın Kuran kursunu "Kuran-ı Kerım
Eğıtım Okulu" yaparak genç kuşağı 'Laık
eğjtımden geçmıs', 'dınsel eğıûmden geçmış'
ıkıye bolunmuşluğune daha çok gömmek,
aynen 'ûrtunen Musluman kadınlar' ve 'ör
tunmeyen Musluman olmayan kadınlar' ay
rımı kadar vanlış ve zararlı bır stratejıdır
Bu dengelı ya da dengecı bır sıyaset değıl
kotu bır sıyasettır. Çunkö Mıllı Eğıtım'ın
ulusal laık olması ılkesıne davanan Öğretım
Bırlığı Yasası'na olduğu kadar, anayasaya
da aykındır Aynca, (dındar değıl) dıncı ke-
sıme verılen odunler yeterlı bulunmamak-
tadır Onlar, 'ımam-hatıp okullarının savı-
larının artmasını, halen mşaatı bıtmış yuz
kadar okulun derhal hızmete açılmasını, dın
öğretımıne yeni fon ve kaynaklar bulunma-
sını, orta öğreümde okutulan secmeli ya-
bancı dıller arasına Arapça'nın da
alınmasını" ıstemektedırler (Bkz Zaman,
10 Mart 1991) Karma eğıtımıne karşı çık
makta "6, 15-16 yaş arasındakı çocukların
kız-erkek bır arada yetıştınlmelennı ahlak
kurallarına ve geleneklere aykırı" bulmak-
tadırlar. ' Temel eğıtımde butUn ağırlığın dı-
nı konulara verılmesını, Kuran kurslanna,
dın eğıtımıne çok kuçuk yaşlarda başlanıl-
masını, ılkokul ve ortaokul sevıyesmde bas-
ta Kuran-ı Kerım okumayı öğrenmek uze-
re, temel dını bılgılerın eksiksiz şekılde
öğretılmesını" sureklı yıneleyerek ıstemek
tedırler (Bkz Guneş, 6 Mart 1991 ve Yenı
Asya, 10 Mart 1991). Aynca 8 yıllık zonın-
lu eğıtım ıçın çıkanlacak yasalarda "Yenı
ımam-hatıp okullannın açılacağının 'amır
hûküm' olarak açıkça belırtılmesmı"de ıs-
temektedırler (Bkz Zaman, 12 Mart 1991)
Bu gidiş nereye?
Oysa, ımam-hatıp okullarının şu andakı
öğrencı sayısı 283 bındır Mezun öğrencı sa-
yısı ıse 151 bın kadar. Yanı 500 bıne yakla-
şan bır potansıyele, şımdı de 4715 Kuran
kursuna devam eden 153 bın öğrencı daha
katılacaktır (Bu sayı 10 bın kadar olduğu
tahnun edılen yasadışı Kuran kurslarına de-
vam eden öğrencılen kapsamamaktadır)
Bılındığı gıbı Dıyanet Jşlen Örgutu'nun
toplam personel sayısı, 70 099'dur (Bkz
Turkiye'de Eğitim, TUSİAD) Türk toplu-
munun gereksınım duyduğu dın görevhle-
rmı yetiştirecek eğıtım kurumlan elbette
olacaktır Ama, görunen o kı bır hafız-
ımam-hatıp enflasyonu üe karşı karşıyayız
Sayıları milyonu bulan bu aşırı kapasıtenın
yalmzca 70 bmı istihdam edilebiliyorsa, bır
yerlerde cıddı bır yanlışlık var demektir. Bu
sayıyı arttıracak değıl, dondurup azaltacak
rasyonel onlemler duşunulmelıdır Aynca
devlet, kırsal kesım kokenlı ya da duşuk ge
lır düzeyandekı aılelerın çocuklanna hafız-
ımam-hatıp olmanın dışında olanak ve se
çenekler yaratıp tanıtmalı, çekıa hale getır-
melı ve benımsetmelıdır Bızım dengecı ol-
mayıp kötu bır eğıtım sıyasetı dıye nıtele-
dığımız durumun sonuçlan ıse asağıda açık-
ça gorulmektedır Yorumu, çağdaş-laık ve
dengecı arayışlar ıçınde "Isa' ya da Musa-
ya da yaranamayan" Sayın Av nı Akyol'a bı-
rakıyoruz
1987 istatistiklerine gore Turkıye'de ge-
nel gorunum:
Hekım sayısı 38 829, hemşıre sayısı
34 855, sağlık memuru 12 352, ebe sayısı
21 982, ımam-hatıp sayısı 150 753, sağlık
okulu sayısı 97, tarım okulu sayısı 17, po-
lıs kolejı 4, öğretmen lısesı 28, ımam-hatıp
okulu 383, çıraklık eğıtım merkezı 220, Ku-
ran kursu sayısı 4715
PENCERE
ttttmUC SAN»Yİ« TİCMET k$.
Bayramınızı kutlar, esenhkler dılertz
• ITHALAT VE IHRACAT •
Merkez Ataturk Bul Hımdıbey Işhanı N a T7/22
Tel 50946 Fax 30547 2C100 DENIZLI
İNGİLİZCE
Ozel veya gruplara ders
Tel: 588 20 60 (Saat 19.00dan sonra)
Bayramımz "sigortah" olsun
kutlu olsun.
SİGORTA
apacılık ktznsetlepi a.ş.
Halk Yaşam Sıgorta Acentelığı
ACELE SATILIK
DAIRE
lstınye'de sahıbınden denız
manzaralı 2 oda 1 salon
177 97 57
EVİMDE
— Kadın Erkek
gozetmeksızın
- Yaşlılara ıtınayla
bakıyorum
- 380 15 09 -
384 33 90
TÜRKİYE
YÖNETİMİIVDE
KARMAŞA
Prof. Dr. Lutfu Duran
5000 lıra (KDV ıçmde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu tstanbul
Odemelı gondcrilmez.
LiboşizmL
Şeker Bayramı bugun, tatlı yıyelım tatlı konuşalım, tatlı
soyleşelım
Neo'
Şekerınız mı var?
Oyleyse tatlı yemeyelım, sakıncalıdır ama tatlt konuşalım
Unutalım Guneydoğu sınırlarımızda acı çeken Kurtlen, Afrı-
ka'dakı açları, Uçuncu Dunya'dakı mazlumları bır yana ko-
yalım bayramın keyfını çıkaralım, 'felaket tellallığı' yapan ko-
tumserlere bakmayın sız, aldırmayın
Dünya tyıye gıdıyor
Neden"7
Çünku Amerıka, lıberalızmı dunyaya 'yenı duzeri adıyla
oturttu oylesıne kı bızde '/zmierden ocü gıbı kortcan, 'herçeşıt
ızm'e karşıyız' dıyen humanızm'e ya da iemınızm'e bıle yan
bakan devlet baoanın ceberrut burokratları, bırden 'lıberalızm'
yandaşı kesıldıler
Ancak bızımkı bır tur 'alaturka' ya da "arabesk' lıberalızm
oluyor bızım lıberallere de '//öo^'denıyor, 'nonoş, fintoş, hoş-
hos, kokos' gıbı bır şey
Pekı buna gore lıberalızm ne olur?
Lıbosızm1
•
Lıbosızm ne demek?
Bılıyorsunuz bu yıl Turkıye'nın vergı şampıyonları bellı ol-
du En buyuk 11 ılımızın vergı ışlerınde bılgısayara geçıldı ya,
çağ atladık, sonuçlan hızla aldık, Malıye Bakanlığı'nın açık-
lamasına gore en yuksek vergıyı veren ılk uç yurttaşımızın
sıralaması ve adları saptandı
/; Hendnk Dutıhl
2) Karel Dutıhl
3) Matıld Manukyan
Hendnk, Izmır'de gemı acentesı, 49 mılyar lıra oduyor, Ka-
rel de aynı kentte gemı acentesı, 3 2 mılyar lıra verecek, Ma-
tıld genelev çahştırıyor, 2 6 mılyarla uçuncü gelıyor
Lıbosızm ışte budur
Ne dıyorduk
'— Çağ atladık "
Sonra?
'— Dışa açıldık, dunya ekonomısıne entegre olduk, Sovyet-
lere ve Doğu Avrupa'ya lıberal ekonomıyı oğretıyoruz, Çın'e
akıl sattık, herkes bıze hayran, sen cama tırman "
Ve yaklaşık 60 mılyon nufuslu Turkıye'de en yuksek vergı-
yı yeren ılk 3'ten 2 sı gemı acentesı
3 uncusu genelev patronu
Bılımsel tanım Lıbosızm, lıberalızmın arabesk ve alatur-
ka bıçımıdır
•
Turkıye bır yandan "ucuz emek cennetı", öte yandan "ver-
gı kaçakçılannın cennetı "
Lıbosızm cennetı
1
Bayan Matıld Manukyan, yurdumuzun ıncısı Istanbul'da bı-
nncı
Hendnk, Turkıye'de bırıncı
Karel, ıkıncı
Tovbe, tövbe
1
Yuzde 99'u Musluman olan memleketımızde mubarek ra-
mazan ayının arıfe gunu vergı rekortmenlerının adları açık-
lanıyor ılk uçun ıçınde Musluman yok
Ne yapmalı?
En lyısı Hendnk ile Karel ı sunnet etmelı'
Bır de kelıme-ı şahadet getırdıler mı hem bız durumu kur-
tarırız, hem onlar paçayı kurtarırlar Bız, Turk-lslam Sentezı^
ne bağladığımız devlette vergı rekortmenlerının Musluman
olduklarını soyleyebılırız onlar, cehenneme gıtmekten kur-
tulurlar
Pekı ya Matıld Manukyan?
O ne olacak?
Canım onun ışı daha kolay, sunnete de gerek yok, başına
bır türban taktı mı, genelev patronluğundan sjrtına yüklenen
butun gunahlar uçar gıder -
Bayan Matıld de doğru cennete
1
VEFAT
Üskup Radövışte eşrafından Şe\kı Alı Efendı üe Şukrıye
Hanım'ın kızlan, merhum Ilhamı Tanyu ve Fevzı
Tanju'nun kardeşlerı, merhum Rasım Olgaç ve Lamıa
Övet'ın ablalan, merhum Saıt Gökçe'nın esı, Budak
Gökçe ve Denız Gökçe'nın sevgılı annelen, Sunay Gokçe
ve Gulsum Gökçe'nın kayınvalıdelerı, Murat ve Yasemın
Gökçe'nın babaannelerı, Tanyu, Ovet, Olgaç ve Gökçe
aılelerının büyuğu, emeklı öğretmen
BAİSE GÖKÇE
15 4 1991 gunu vefat etmıştır Cenazesı 16 Nısan 1991 Salı
gunu (bugun) Teşvıkıye Camn'nde kılmacak öğle
namazından sonra Fenköy Mezarhğı'nda toprağa
verılecektır.
AtLESİ
Çelenk göndenlmemesını, arzu edenlenn Türk Eğıtım Vak-
fı'na bağışta bulunmalarını rıca edenz
KENT VE POLİTİKA
KENT YASAMINDA AYLIK SIYASI DERGI
BU SAYIDA:
VEDAT DALOKAY
NUREniN S02EN
TURGUT ATALAY
ALI ORAL
AYFER ATAY
SINASI ÖKTEM
• DIYARBAKIR VE FATSA ÛRNEKLERİ
• GRUP YORUM
ISTEME AORESI
KURBAĞALI DERE CAD
ESIN SOK NO 2/2 KADIKOY—IST TEL 325 44 23
Hava hasta!
Istanbul Sıstanbul oldu Kımyasal bıleşımını
bozduğumuz havanın bu duruma neden ve nasıl
duştuğunün bılımsel oykusunu Reşit Aşcıoğlu'nun
Yağmur Bulutu
Hükmünde Gaz Bulutları
kıtabında bulabılırsınız.
REMZIKITABEVI/CAĞALOĞLU
GENÇLIK KITABEVI/KADIKÖY
CELÂLETTİN ÇETİN
İŞTE BABIÂLİ
Ilk basısı on gunde tukenen bu kıtabın
2 Basısı çıktı