Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M6NÎSAN1991 **\J6Nr
M Zeyrek Camii diyebilinen kilisede Bizans Imparatoru ve ailesinin mezarlan için kazı yapılacak
Bizans Lnparatoru'nun mezarı aranıyor
HURİYET/17
EKTUP
Düzenli su
istiyoruz
• Bakırköy Kartaltepe
Bunar sokakta otunıyorum.
Son yağışlardan sonra,
düzenli ve bol su alabilmek
umuduyla, yetkilerden
sorunumuza çözüm
getirmelerini diliyoruz.
^ ». HALtL CAN
USKÜDAR
Gürültüden
rahatsızız
• İ sküdar Tunusbağı
semtinde oturan
vatandaşlar, aşırı
gürültüden rahatsız
olduklarını belirtiyorlar.
Dövülerek
öldürüldü
• İSTANBUL (AA) —
Kasımpaşa Tahtakadı
sokak Makarnacı
çıkmazının kesiştiği yerde
Sadık Omak (21) dövülerek
öldürüldü.
EREKLÎ
TELEFONLAR
REMZİ GÖKDAĞ
Bizans döneminin îstanbul'-
daki önemli mimari yapıların-
dan Zeyrek Camii diğer adıyla
Pantakrator Kilisesi'nde yapımı
düşünülen kazı için 2 yıldır bek-
lenen izin Vakıflar Genel Mu-
dürlüğü'nden çıktı. Genel Mü-
dürlüğün 20.3.1991'de verdiği
kazı izninden sonra, kiliseyi
yaptıran Bizans Imparatoru 2.
Ioannes Kommenos ve ailesinin
mezarlannın bulunması amacıy-
la temmuz ayında kazıya başla-
nacak.
İstanbul Üniversitesi Edebi-
yat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat
Tarihi Bölümü öğretim üyele-
rinden Doç. Dr. Mehmet thsan
Tunay, başkanlığında yapılacak
kazı ile Bizans döneminin bu
ünlü yapısına ait iddialar da ke-
sinlik kazanacak.
1136 tarihinde dönemin ünlü
imparatoru 2. Komnenos tara-
fından yaptırılan Pantakrator
Kilisesi'nde imparator ailesinin
gömülü olup olmadığı yolunda-
ki varsayımlann kazıdan sonra
açıklığa kavuşacağı belirtiliyor.
Kaa için yasal işlemleri ta-
mamlayan Doç. Dr. ttasan Tu-
nay, maddi kaynağı da bulma-
sı durumunda 1-15 temmuz ta-
rihleri arasında çalışmalara baş-
layacak. Kazının Kültür ve Ta-
biat Varlıklannı Koruma Kuru-
lu ve İstanbul Vakıflar Bölge
Mudürlüğü gözetim ve deneti-
minde yapılacağını belirten Tu-
nay, Pantakrator Kilisesi ile il-
gili olarak, "Arkeoloji çevrele-
rinde konuşulan Komnenoslann
mezar yeri varsayımlan kazıdan
sonra sona erecek. Bizans'ta
önemli bir hanedan olan Kom-
nenoslar ve ondan sonra gelen
Panelegoslano burada gömülü
olduğu soyleniyor. Hıristiyan
Ortodoks inanışına göre kilise-
nin yapımına katkıda bulunan-
lar kilisenin çevresine gömülfi-
yor. Komnenoslann gomülebi-
lecegi tek yer j apımn ortasında-
ki Başmelek Mikail Kilisesi" de-
di.
Bizans dönemine ait yayın-
lanmış çok sayıda eseri bulunan
sanat tarihi uzmanı Prof. Dr.
Semavi Eyice de bütün kiliseler-
de olduğu gibi Pantakrator Ki-
lisesi'nde de mezarların buluna-
bileceğini söyleyerek, "En basit
köy kiliselerinin altında bile me-
zar bulunuyor. Önemli olan ka-
zının Umi metodlan yapılması-
dır. Mezar varsa ortadaki Baş-
melek Kilisesi'nin altındadır.
Ancak 1765 yılında tstanbul'u
etkileyen depremde diğer yapı-
lar gibi burası da önemli ölcü-
de hasar gördiı. Bu basardan
sonra tekrar onanldı. Bu ona-
nm sırasında mezarlar açılmış
olabilir" diye konuştu.
Kazı izni
İstanbul 1 Numaralı Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu'nun 8 Şubat 1989'da
890 sayıh kararıyla Zeyrek Ca-
mii'ne kazı için izin verilmesin-
den yaklaşık 2 yıl sonra Vakıf-
lar Genel Mudürlüğü de aynı
bölgede kazı yapılmasına izin
verdi. 1136 tarihinde yaptınlan kilisede kazı yapılması için 2 yıldır bekleniyordu.
Mta tatat: 055
000
056
Zafertl MHİrti|l: 527 57 00
172 13 73 -74-75 ve 088
• iad arua: 068
• StfUb
*ar«efcO77
i: 511 89 18
ş 588 48 00
( « a T * 525 92 30
M n a a T*: 340 01 00
HjytoMM •—ım: 345 46 80
$tfl EtM: 131 22 09
Ttfota hkraı*B: 152 43 00
SM 1tm*ır 588 44 00
SSK OkMftfan: 132 30 00
SSC Httoft. 358 67 60
• TMfk:
Tnflk $ * • m.: 176 24 14 (Ist),
356 04 85-66 (Kadıkûy)
•«•• TraHk 377 22 07 (E-5).
356 04 86 (Şehıriçı).
314 36 (B.Çekmece)
• VAFUR:
ftUr NaUan: 526 40 20.
144 42 33
D«fc Ytltan (Jtcantt): 145 53 66.
144 25 02. 149 18 96
BMb «aMsfc 149 15 38
• METESMIUUİ:
(Hava tafimmı öjrenme) 573 89 80
• B£xmk usuc
: 526 62 74.
526 62 74
150 83 50.
: 348 71 40
• THL069
HABERLERIN DEVAMI
OLAYTAK1N UZÜMLÜ
ARDENDAKI + , . , . * + 1 1 1
GERÇEK Ikı bine dokuz yıl kala.
Almanya'da Kürt kaygısı
(Baştarafı l. Sayfada)
de dolasan soru işaretlerinin ço-
ğu kaybolacak; Ankara'daki
'tek adam yönetimi' ile oyna-
mak isteyen dış hevesler ister ts-
temez sönecek; içerdeki terör
eğilimleri halkın çoğunluğunun
desteklediği yeni iktidann top-
lumsal uzlaşmaya dayanan ağır-
lığı altında ezilecektir.
Denebilir kt
Son gıinlerde yapılan anket-
•ier, ftiçbir siyasaİpartiye ağırlık
tammıyor; yüzde 20'den, yüzde
10'a kadar oy alabilen bir parti-
ler yelpazesi ortaya çıkıyor.
Doğrudur; halkın genel eğili-
mi bir koalisyonda odaklaşmak-
tadır. Ancak bir doğru daha
vardır: Yine halkın genel eğili-
mi, bugünku iktidar partisıne
karşıt yüzde 80 ya da 85 'lik bir
muhalefetin ağırhğmı vurgula-
maktadır.
Önumüzde iki seçenek görü-
nüyor: Ya halkın eğilimlehne ve
demokrasinin göreneklerine say-
gı gostererek erken genel seçime
gitmek; ya da 1992'ye kadar çal-
kantılı, fırtmalı, gerilimli ve ri-
zikolu bir süreci göze almak.
Bu iki seçeneğin dışında sa-
kıncalı bir üçüncü yolun zorla-
nacağını vurgulayan göstergeler
de az değildir. Turkiye'nin ana-
yasal ve meşru temellerini zor-
layarak ulkeyi başkanhk sistemı-
ne ve tek adam yönetimine gö-
türmek için atılan her adımın,
Türkiye hesabına bir talihsizlik
olacağını söylemekle yetinelim.
Uzun bayram tatili, dileriz ki
uçuncü yolda yürumek isteyen-
lerin siyasal hırslannı dengele-
mek bakımmdan yararlı etkiler
yaratır, sinirleri yatıştınr, sağdu-
yunun ağır basması için gerekli
oftamı oluşturur.
Çunkü bir askeri yönetimin
yarattığı ortamda iktidara geç-
tikten sonra tek adam yönetimi-
ne soyunmak, hayra alamet bir
gelişme sayılmaz.
Siyasal hırslannı dizginleye-
rek gerçekleri görebilen ANAP-
iılarm varlığı konusunda umut-
suz olmak istemiyoruz. Demok-
ratik rejim, iktidarda nöbet dev-
rini doğal sayan bir mantığın
ürünüdür. tktidardan düşmeyi
en büyük kıyamet sayan zihni-
yeti İcafam.zdan kovabilirsek,
hem kendimizi hem ülkeyi do-
ğal yörüngesine sokmakta ilk
adımı benliğimizde atmış sa-
vılırız-
CELAL BAŞLANGIÇ
ÇUKURCA — Dağ başında
upuzun bir araç kuyruğu var.
Son model Mercedesler, Mazda-
lar, Toyotalar, Volkswagenler,
kamyonlar, jipler, traktörler, do-
zerler... Toprak yolun bittiği yer-
de peş peşe dizilmişler. önlerin-
de sıra sıra mayınlar dunıyor.
Onar, on beşer santim arahklar-
la yerleştirilmişler. Gövdeleri dı-
şarıda.
Mayınların dibinden geçen
daracık patika yol, Irak'tan
Türkiye'ye giriş noktalarmdan
biri. Maymlı alanın bittiği yer-
de Üziimlü köyü başhyor. Dağ-
ların iki yanı da mayınlanmış.
Bir yanı Irak, diğer yanı da
Türkiye tarafından. Mayınlar
tellerle birbirine bağlı. Tek bir
mayına dokumıldu mu onlarcası
patlıyor.
Mayınlı patikanın Türkiye'ye
giriş noktasını askerler tutmuş.
Uzümlü köyüne gelenler, elleri-
ni kollannı sallaya sallaya Irak'a
geçiyorlar. Türkiye'ye girerler-
ken ararna var. Sınır, ahşapları
yanmış Kaleşnikoflar, yerç^ atıl-
mış mermiler, boş şarjörlerle
dolu. Dağların arkasından silah
sesleri geliyor. Irak'tan gelen
Kürtler, "Araçlanmızın başında
bekleyen sOahlı arkadaşlanmız"
diye açıklıyor durumu. Çocuk-
lar mayınların dibinden, asfalt
yolda yürür gibi geçiyor. Biraz
ileride mayınlara basmış bir inek
var. Bacaİdarı parçalamnca can
çekişmesin diye öldürmüş asker-
ler. Şişmiş, öylece dunıyor yolun
kıyısında.
Çukurca yolu üzerindeki
Köprübaşı Kaîakolu'ndan yirmi
kilometre uzaklıkta Üzumlü.
Toprak bir yoldan, Konaklı dağ-
lanna doğru vurmak gerekiyor.
Günlerdir yağan yağmur, yolu
balçık çamura dönüştürmüş.
Dört gündür yiyecek ulaşmamış
Üzümlü'ye. Irak plakalı Merce-
des kamyonlarla, traktörlerin
romörkleriyle yardım malzeme-
leri taşınıyor. Yolun bozuk oldu-
ğu yerlerde, virajlarda erkekler
kayalara tünemiş, atmaca gibi
bekliyorlar. Yiyecek, giyecek ta-
şıyan araçlardan biri bu nokta-
larda yavaşlayacak olursa anın-
da yağmalanıyor. Neredeyse her
aşiretin bir "cete"si var. Bu yüz-
den sınırdaki çadırlarda yaşayan
binlerce kisiye yeterli yardım
ulaşmıyor bir türlü.
Yolun kapalı olduğu dört gün
boyunca, ağaç kabuklanm, yap-
raklanm yemiş Irakh Kürtler.
Uzümlü muhtarı Cemil Seven,
yetmiş altı evli, beş yüz elli nu-
fuslu, elli korucusu olan köyün
bugünkü dunımunu şöyle anla-
tıyor:
— Geceleri kapımızı çalıyor-
du insanlar: "Çocugum açlıktan
ölüyor, n'olur bir tokma ekmek"
diye. Kadınlan ve çocukları ev-
lere aldık. Yiyeceklerimizi ver-
dik. Köyün erkekleri de bunlar
gibi dışarıda yatıyor. Her evde
yüz, yüz elli kadın ve çocuk var.
Bizim de tek lokma yiyeceğimiz
kalmadı. Köydeki elma, armut,
şeftali, kavak ağaçlannın hepsi
kesildi. önce daJdaki yaprakla-
n gitti, sonra dallan. Gövdele-
rinin kabuklanm söktüler. Şim-
di de gövdelerini kesiyorlar.
Bunlar gibi bize de yardım gel-
mesi gerek. Bu köy iflah olmaz
bir daha.
Köy okuluna ve camisine de
Irakh Kürtler yerleştirilmiş. Bu
nedenle eğitime ara verilmiş
Üzümlü'de. Köyün çevresinde
dön ayn mezarlık oluşmuş. Er-
keklerin bir bölümü sürekli me-
zaf kazıyor. Kimi mezarlar bü-
yük, kimileri de küçük. Her me-
zarlıkta birkaç yüz kişi yatıyor.
Mezar başlarına taşlar dikilmiş.
Kimi mezann yükseltisi samanla
kaplı. Bazılannın başucundaki
mezar taşına beyaz bezler bağ-
lanmış.
Açhk, soğuk ve salgın hasta-
hk öldürüyor. Bir de Türkiye ve
Irak tarafındaki mayınlar... Ka-
rakolda oluştunılan sağlık mer-
kezinde kadınlar ve çocuklar ay-
rı ayn kuyruk olmuş. Hakkâri-
den gelen sağlık memurlan klor
hazırlıyor. Salgın hastalığın bir
nedeni de sağlıksız icme suyu.
Şişelerle dağıtılacak klor. Iraklı
bir tıp öğrencisi muayene yapı-
yor. Her gelene verebileceği tek
ilaç aspirin. "Başka caremiz
yok" diyor. "Sanki farklı ilaç-
lar elimizde vannış gibi veriyo-
rnz aspirinleri."
Yüzü gözü kan içinde bir yaş-
hyı getiriyorlar. Havada dönüp
duran Amerikan C-130'lan yar-
dım malzemesi atmış aşağıya.
Altında kalmış yaşlı adam. Ko-
linin vurduğu yer, yaklaşık yir-
mi santim çökmüş. Yardım ko-
lilerinden bazılan da mayınh
alanlara düşüyor. Tut tutabilir-
sen insanlan... Mayınlar path-
yor. Kolu, bacağı kopanlar yine
sağlık merkezine taşınıyor.
BüyükelçiAbmmowitz operasyonu değerlendirdv
ABDTi askerler geri dönecek
ABD Büyükelçisi Abramowitz düzenlediği basın
toplantısında, Irak'ın toprak bütünlüğünden yana
olduklarını belirterek bağımsız bir Kürdistan fikrini
desteklemediklerini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ABD'nin Ankara Bü-
yükelçisi Morton Abramowitz.
Kuzey Irakh sığınmacılara yar-
dım etmek amacıyla Türkiye'ye
gelen Amerikan askerlerinin
yardım operasyonu bitince geri
döneceklerini söyledi. Türkiye'-
ye savaşa yönelik askeri malze-
me getirilmediğini de belirten
Abramowitz. ABD'nin Kuzey
Irak'a askeri müdahalede bu-
lunmama tutumunu yineledi.
Abramowitz ABD'ye ait 73 he-
likopterin de yakmda gideceği-
ni belirtti. Abramowitz aynca
Irak'ın toprak bütünlüğünün
korunmasından yana olduklan-
m, bağımsız bir Kürdistan fik-
rini desteklemediklerini vurgu-
ladı.
Dün Ankara'da kabul ettiği
bir grup Türk gazetecinin soru-
laruıı yanıtlayan Büyükelçi Ab-
ramovvitz, ABD tarafından ön-
ceki gün başlatılan ve hiçbir as-
keri boyutu olmayan yardım
operasyonunun 700 bin kadar
kişinin temel gereksinmelerini
karşüamayı amaçladığını söyle-
di. Gelecek haftadan itibaren
günde 600 ton yardım dağıtıla-
cağım sözlerine ekleyen Abra-
görüşmelerde sadece konunun
insani boyutu degil bu sorunun
nibai olarak nasıl çözüleceği de
ele alınıyor. Ancak açık olan
şey, bu kişilerin geri dönmele-
rini saglamaktır. Türkiye sını-
nndaki 500 bin ve tran sınınn-
mowitz, operasyonun 30 gün
kadar sürmesinin, bundan son-
ra da uluslararası camianın dev- daki 750 bin kişiye ilişkin soru-
reye gırmesinin amaçlandığını nu çözümlemenin tek yolu bu-
bildirdi. Abramowitz sorunun dur."
ne Türkiye'nin ne de ABD'nin
sorunu olduğunu vurguladı.
Bir soru üzerine sığınmacıla-
ra yönelik yardım çabalannı bir
"lojistik kabus" olarak nitele-
yen Abramowitz, yardımın bu
kişilere geç ulatınlmasımn ne-
denlerini "Sorunun muazzam
boyutu ve 300-400 bin Kuzey
Iraklının daglarda bulunması"
olarak sıraladı.
30 bin Kuzey Iraklı sığınma-
cının Silopi'deki hac konaklama
tesislerine transfer edilmesine
ilişkin bir soruyu da yanıtlayan
Abramowitz, bunu Türk hükü-
meti tarafından ahnmış "önemli
bir insani karar" olarak nitele-
di.
Sığınmacılann geri dönmele-
rinin nasıl sağlanacağına ilişkin
bir soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Buna şu anda verebilecegim
Abramowitz Batılı ülkelerin
sığınmacılann bir bölümünü
ahp almayacaklanna ilişkin bir
soruya karşılık olarak ise bölge-
de yaptığı temaslardan ve Türk
hükümetinden edindiği bilgiler-
den edindiği izlenimin bu insan-
ların hemen hemen hepsinin
Türkiye'ye veya Amerika'ya de-
ğil kendi evlerine dönmek iste-
diğini gösterdiğini söyledi.
Yardım kolilerinden yiyeceğin
yanı sıra battaniye, uzun paçalı
beyaz iç donu, "arazi desenü"
parka da çıkıyor. Paraşütler he-
men çadıra dönüştürülüyor.
Parkalan ve beyaz paçalı iç don-
lanm da üzerlerine geçiriveri-
yorlar.
Üzümlü'ye çıkan toprak yol,
yağmur yoksa en az bir saatte
aşıhyor. Askerlere yiyecek, ka-
rakol kantinine malzeme getiren
araçlar da yolda yağmalanmış.
Askerler bu nedenle yiyecekle-
rini ZPT-Condor (Zırhlı perso-
nel taşıyıcı) ile getiriyorlar. An-
cak Uzümlü köyündeki bakka-
lın ZPT-Condor'u yok. tki kez
mal getirmeye niyetlenmiş. Bir
kezinde on dokuz, diğerinde de
yirmi milyonluk malı yağmalan-
mış. Bu nedenle köydeki tek
bakkal dükkânı da kapalı.
Yol açılır açılmaz Üzümlü'ye
yardım malzemesi yığılmaya
başlandı. En çok da Yüksekova-
hlar getiriyor. Son model Toyo-
ta kamyonetlerini Üzümlü'nün
çamuru daha kurumamış yolu-
na vuruyorlar. Yüksekovalılar
biraz da "beyaz" zengini. Bu ne-
denle bazılan Tbyotalara "îbzo-
ta" diyor.
Daha Üzümlü'ye varmadan
tıkanıyor toprak yol. Jandarma-
nın Condoru, Yüksekovalılann
Toyotalan yolda kalıyor. Kam-
yonetlerin kasalannda eli sopa-
lı "koruyucular" var. Dört bir
yandan sarılıyor araçlar. Kasa-
lardaki eli sopalılar birkaç da-
kika direniyor. Daire çize çize,
yardım malzemelerine uzanan
elleri püskürtmeye çaüşıyorlar.
Ancak beş dakika bile sürmüyor
bu direniş. Bir ucundan biri çek-
ti mi yardım çuvallanndan biri-
ni, gerisi çorap söküğü gibi ge-
liyor.
Araçların kasalarmda başla-
yan yağmalama, giderek çuval
başlannda sürüyor. tnsanlar bir-
birine ginniş. Bir çuvalın başın-
da onlarca kişi. Kavgalar, yum-
ruklaşmalar. Çuvallan kapabil-
mek için birbirlerini yamaçlar-
dan aşağı atıyorlar. Kimi elinde-
kini buakmıyor. Çuvalla birlikte
yamacm dibindeki derede bulu-
yor kendini. Kavga, dere yata-
ğında da sürüyor. Yerlerde sü-
rüklenen insanlar, aşağı yuvar-
lananlar, birbiri üzerine yığüan-
lar... Kavgayı iki taraftan biri bı-
rakmazsa, diğer aşiret üyeleri de
yetişiyor. Kavga sürdükçe büyü-
yor. Gençlerin nerede>r
se tumün-
de birer bıçak var. Biri belinde-
ki kınından çekmiş bıçağı. Ha-
vada dönen koca bıçak, çuvalı
bırakmak istemeyene saplanıyor
bir anda. Kavgacılar dağılıyor.
Yaralanan, arkadaşlan tarafın-
dan yağmanın bitmesini bekle-
yen ambulansa taşınıyor. Araa
yol tıkalı. Yağma sürüyor.
Yolun açılmasını bekleyen pi-
yade Condoru'ndaki astsubay,
elindeki tamburah KaleşnikoP-
cuklar bile alışmış silah sesine.
Gülüyorlar.
Sımrda bekleşen binlerce son
model araçla hemen aşağıdaki
yağmalama, kavga, bıçaklama;
insarun iki uç yamnın simgesi.
Bir yanda insan beyninin hari-
kaları, diğer yanda ilkel görün-
tüler. Yollarda, kayaların üzer-
lerinde, fihnlerdeki "vahşi"ler
gibi tünemiş, yol kesen insanlar
var. Son model araçlan kulla-
nanlarla ağaç kabuğu yiyenler...
İki bine dokuz yıl kala gördük-
lerine inanamıyor insan.
Minibtis tarandı: 7 ölü
(Baştarafı 1. Sayfada)
2 kilometre kala 3 terörist tara-
fından silahla tarandı. Terörist-
lerin daha sonra sürücüsü direk-
siyon başında öldüğü için duran
minübüstün yolcuları çıkardık-
lan belirtildi. 11 yolcunun nü-
fus cüzdanlanm aldıktan sonra
bir yanıt yok. Sadece şu kada- yere yatıran teröristlerin "tçi-
nnı söyleyebilirim; gerek Ne» nizde köy korucusu var mı" di-
York'ta ve VVashington'da ge- ye sordukları, daha sonra kur-
rekse diger iilkelerde şu anda şuna dizdikleri belirtildi.
acil göruşmeler yapılıyor, bu Vali Mustafa Demır, minibüs
sürücüsü Hüseyin Giiven, kar-
deşi Mahmut Giiven, yolcular-
dan Turan Güngören, Ahmet
Oymaç, Mustafa Çetin ve Meh-
met Aktaş ile kimliği belirlene-
meyen bir kişinin olay yerinde
öldüğünü belirtti. Vali Demir,
Elbistan Devlet Hastanesi'ne
kaldınlan 5 yaralıdan 1 'inin du-
rumunun ağır olduğunu da kay-
detti. Demir, teröristlerin olay-
dan sonra minibüsü de ateşe ve-
rerek kaçtıklarını bildirdi.
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLtN — Alman Çalışma
Bakanı Norbert Blum'den son-
ra cuma gunü Dışişleri Bakanı
Hans-Dietrich Genscher de
Türkiye'ye gidiyor. Almanya-
Turkiye arasında birden yoğun-
laşan trafığin tek nedeni, Iraklı
Kürtlere yardım önlemlerinin
düzenlenmesi ve yerinde ince-
lenmesi. Genscher, dün
Deutschlandfunk Radyosu'na
verdiği bir demeçte, dunyayı ye-
niden Kürtlere yardıma çağırdı.
Savunma Bakanlığı bölgeye gün-
de 5 nakliye uçağı yollarken ek
olarak 40 helikopteri de Türki-
ye'ye yollayacağını açıkladı.
Başbakan Akbulut'un Ana-
dolu Ajansı aracıhğıyla dış ba-
sına ulaşan "Kürtlerin vadilere
inmesine izin verecegiz" şeklin-
deki sözleri dün Alman basının-
da manşet oldu. Frankfurter
Allgemeine gazetesi, Akbulut-
un demecini yorumsuz olarak
verirken diğer gazeteler "Türki-
ye uhıslararası baskı karşısında
geri adım attı" yorumunu yap-
th
Ankara suçlanıyor
Iraklı Kürtlerin durumu Al-
manyada büyük hassasiyetle iz-
leniyor. Televizyon ekranlann-
dan her gün milyonlarca eve gi-
ren dehşet verici görüntülerin
arasında en çok sığınmacıları
coplayan, havaya ateş açan,
Kürtlerin ilerlemelerini engelle-
meye çalışan Türk askerlerine
yer veriliyor ve "Işte Türkiye'nin
Kürtlere yaptıgı muamele" baş-
lığı kullanıhyor. Kürtlerin için-
de bulunduklan durumdan Sad-
dam kadar Ankara da sorumlu
tutuluyor. Iran sınırından haber
veren tek bir kamera ekibi yok.
Almanya'ya
gelmesinler
Almanya'da yıllardır "Kürtler
lehine kamuoyu" oluşturan yerL
ve yabancı dernekler, içinde bu-
lunduğumuz dönemde de Anka-
ra'nın Kürt politikası aleyhine
hazırladığı bültenlerle ve basın
toplantılarıyla medya yayınlan-
nı etkilemeye devam ediyor. Öte
yandan Bonn Büyükelçiliğimiz,
Irak sınırındaki gerçek durum
ve Ankara'nın politik kararları
hakkında Alman gazetecileri
bilgilendirmek için yoğun bir fa-
aliyete girdi. Büyükelçi Onur
Öymen, dun Bremen'de Ahnan
gazetecilere bu konuda brifing
verdi. Büyükelçi, bugün de bir
brifing verecek.
Dışişleri Bakanlığı'nda "Kürt-
lere Yardım Komitesi" kurarak
sığınmacılara yoğun bir yardım
kampanyası başlatan Alman hü-
kümeti, bir yandan kendi kamu-
oyunun baskısına yanıt vermiş
oluyor. Öte yandan sığinmaala-
nn Türkiye'ye bırakılmasını, Av-
nıpa'ya gelmelerinin önlenmesi-
ni amaçhyor. Genscher demeç-
lerinde, Türkiye'yi sınınnı açma-
ya davet ederken, "Kürtleri ge-
çici olarak barındmn, yardım
işini biz üstleniriz" mesajını ve-
riyor. Kürt sığınmacılann Avru-
pa'ya, özellikle Almanya'ya gel-
melerine engel olmanın amaç-
landığını bildiriyorlar. Yine ay-
nı çevreler, Alman hüKumetinin
ülkesine getireceği sığınmacının
bir daha Irak'a dönmeyeceğini
çok iyi bildiğini belirtiyorlar.
Yıllardır Kürtlere karşı çok sıkı
bir mülteci politikası uygulayan
Almanya, "Kürt olmak ütica ne-
deni değildir" yolundaki mah-
keme kararlanyla Kürtlerin yuz-
de %'ya varan çoğunluğunu sı-
nırdışı ediyor.
Yoğun yardım harekâtıyla
milyonlarca Kürdü Türkiye"de
ahkoymaya çalışan Almanya,
öte yandan adeta Körfez sava-
şından kalma bir "vicdan
borcu" ödüyor. Savaş sırasında
anayasasına atıfta bulunarak,
"Almanya asker gönderemez,
ama insani yardımda bulunur"
diyen Dışişleri Bakanı Genscher,
sürekli savaştan sonra başlaya-
cak mülteci akınından dem vur-
muş, pasiflikle suçlanan Alman-
yamn zamanı gelince insani yar-
dım yapacağını vaat etmişti.
"Azınlık" sorunu, tarihinde-
ki Yahudi soykınmı altında ezi-
len Alman kamuoyunun en has-
sas noktalarmdan biri. Türkiye1
nin Kürt politikası hakkında on
yıllardır yapılan olumsuz yayın-
lar, kamuo>\ınun bilincine kolay
kolay silinmeyecek biçimde yer-
leşti. Ekrandaki görüntüler, Al-
man okurun okumak istediğini
yazan gazetelerin haberleriyle
birleşip Türkiye aleyhine çok ge-
niş bir kamuoyu yarattı. Bu ka-
muoyu kendini Turkiye'nin Kürt
politikasında attığı bütün olum-
lu adımları gözardı etmek, sor-
gulamak ve reddetmek zorunda
hissediyor. "Almanya'nın o hal-
de niçin tek bir Kürt mülteciyi
ülkesine kabul etmeye yanaşma-
dığı" sorusu ise kamuoyunda
şimdiye kadar hiç sorulmadı.
GOZLEM
UGUR >IUMCU
(Bajtarafı 1. Sayfada)
Osmanlı padışahları tarafından bir kimsenin onuruna ya
da bir yerin anısına verilen madalyalara da nişan denir.
Bilinen ılk madalya 1438'de Bizans İmparatoru VIII. lo-
nes Palaıologos'un emriyle yapılmış.
Madalya sanatını en çok geliştirenler İtalyanlarmış, son-
ra Almanlar, sonra da Ingılızler.
İlk Osmanlı madalyası 1754'de çıkmış, adı "Sikke-i Ce-
did Mada/yas/"ymış.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında verilen
madalyalar, sahiplerinden geri alınarak Darphane'ye gön-
derilmış.
Son Osmanlı madalyası da 1. Dünya Savaşı yıllarında çt-
karılmış.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk madalyası "İstiklal Madalya-
s/"dır.
Kimlere "istiklal Madalyası" verilirdı?
İstiklal Madalyası Yasası nın 1. maddesi şöyleydi:
— İstiklal Madalyası bilfiil kıta başında, cephede veya dahili
isyanlan teskinde hamâset vefedakân âsâr gösteren erkân,
ümerâ ve zabıtan ile milli kahramanlara ve cephe gerisinde
ulvi maksadın husûlü için mesai ibraz edenlere ve istiklali
milli uğrunda fedayı hayat eden şehitlerin büyük oğluna, yok-
sa büyük kızına, yoksa pederine, o da yoksa validesine, o
da yoksa zevcesine verilir.
Madalyanın adı bir madalya gibidır:
istiklal!
1934 yılında çıkarılan bir yasa ile de "efendi, bey, paça"
'gibi unvanların kullanılması yasaklanırken bir de şu anlamlı
madalya yasağı getirilmışti:
— Sivil rütbe ve resmi nisanlar ve madalyalar kaldırılmış-
tır. Ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Türk-
ler, yabancı devlet nişanları da taşıyamazlar.
O günlerde devlet "İstiklal-i tam" inancı ve söylemi ile ku-
rulmuştu. Toplum da bu inanç hamuru ile yoğrulmuştu.
"İstiklal-i tam".. Yani tam bağımsızlık.
Bu yüzden, yabancılardan madalya alınması bu yasa ile
yasaklanmıştı.
Bir yabancı devietten "sadakaf ya da "liyakat madalyası"
almak ne demektir?
Bu yabancı deviete hizmet etmek, bu devlete bağlı olmak
demektir.
Bu da ayıp ya da suç değil midir?
ABD, bazı generallerimize böyle madalyalar vermiyor
mu? Generallerimiz de bu madalyaları göğüslerine takmı-
yorlar mı?
Bu yasa Atatürk döneminde çıkarılmış. ismet İnönü'nün
imzasıyla sunulmuş bir devrim yasasıdır. Bu devrim yasa-
sı, yabancı devletlerden madalya alınmasını, nişan takılma-
sını yasaklıyor.
Öyleyse nıçin takıyorlar bu sayın generaller bu madal-
yaları?
Bırakın bunları siz; bugün asıl tam bağımsızlıktan söz et-
mek neredeyse ayıp ve neredeyse suçtur!
Bağımsızlığa karşı "yeni mandacılar" bir tez geliştiriyorlar:
Karşılıklı bağımlılık...
Biz, ABD ile karşılıklı olarak birbirimize bağımlı olacağız!
Neyse, "Bush madalyaları" çıksa da Körfez savaşı sıra-
sında ızledikleri "aktif sıyaset" gereği sınırlarımızda "birko-
yup yirmi alanların" göğüslerine takılsa!
Sevgili okuhar;
Bayramınızı kutlar, sağlık ve esenlik dileği ile hepinize say-
gılar sunarım... Uğur Mumcu
160 bin sığınmacıya yer aranıyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
aşiretin Iideri önceki akşam bir
toplantı yaparak Silopi'ye kim-
lerin gideceğini görilştü. Toplan-
tı sonunda Irak'ın en büyük aşi-
reti Sindi'ye mensup kişilerin Si-
lopi'ye aktanlmaları kararlaştı-
rıldı. Sindi'nin Iideri Beşir Sin-
di, sığınmacılann tümünun
Turkiye'nin ıç bölgelerine taşın-
masından sonra rahat edecekle-
rini söyledi.
Şırnak Vali Yardımcısı ve Al-
tmyayla Kamp Sorumlusu Mah-
mut Yıldırım, sığınmacılardan
her gün 2 bin kişinin Silopi'ye
taşınacağını belirterek "10 güne
kadar Silopi'deki Hac Merkezi-
ne 20 bin kişi taşınmış olacak"
dedi.
Olağanüstü Hal Bölge Valisi
Kozakçıoğlu dün Diyarbakır'da
Güneydoğu Gazetecüer Cemiye-
ti'nde Sağlık Bakanı Halil Şıv-
gın, Türkiye'nin Bağdat Büyük-
elçisi Necati Utkan'ın katıldığı
basın toplantısında, Işıkveren
Yaylası'nda barınan 160 bin sı-
ğınmacının yerleştirilmesi için
150-200 bin kişilik yer aradıkla-
rını söyledi. Kozakçıoğlu, sığın-
macılara bugüne kadar 12 ülke-
den 25 uçakla, 478 ton malzeme
geldiğini belirtti. Bu yardımlar-
dan 8 bin 500'ünün çadır, 182
bin 500'ünün battaniye ve 350
tonunun da gıda olduğunu be-
lirten Kozakçıoğlu, her iki sınır
kesiminde bekleyen sığınmacı
sayısının 400 bine ulaştığını, bu
sayının 700 bini bulabileceğini
söyledi.
Bu arada Kuzey Iraklıların
banndırılacağı Şırnak'ın Silopi
ilçesi yakınlanndaki kamp, yerli
ve yabancı basın mensuplarına
tanıtıldı.
Sağlık Bakanı Halil Şıvgın,
beraberinde Olağanüstü Hal
Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu
ve bölgede Dışişleri Bakanlığı
görevlisi olarak bulunan Bağdat
Büyükelçisi Necati Utkan ile
çok sayıda yerli ve yabancı ba-
sın mensubuyla birlikte Silopi il-
çesi yakınlanndaki Hacılar Top-
lanma Merkezi'ne geldi.
Şıvgın, yaptığı açıklamada
devietin Irak'tan gelenlerin bir
bölümünü burada barındıraca-
ğını belirterek şöyle konuştu:
"Burada gezici hastanemiz
var. Ameliyat dahi yapabilece-
ğiz. Hastane, 200'ü Kızılay'ın,
200'ü de bakanlığımızın olmak
üzere 400 yatak kapasiteli ola-
caktır. Hasta sayısının fazla ola-
cağını düşünerek yatak kapasi-
tesini arttırabiliriz. Yeterli sağlık
personeli göreve bazır bekle-
mektedir. Iraklılar bu akşamdan
itibaren geıirilecektir. Burada
20-30 bin Iraklıya hizmet vere-
cegiz."
Olağanüstü Hal Bölge Valisi
Hayri Kozakçıoğlu da eski Ha-
cılar Konaklama Merkezi'nde
ABD'lilerin kamp kuracağını,
öteki alanlarda da çok sayıda ul-
kenin kamp kurarak hizmet ver-
mesini beklediklerini bildirdi.
Kozakçıoğlu, Kızılay'ın 10 sey-
yar mutfağının kampa geldiğini
de kaydetti.
Bu arada ABD'li bir askeri
yetkili, Silopi'deki kampa bin
kadar personelin gelerek Iraklı-
lara hizmet vereceğini söyledi.
Öte yandan Içişleri Bakanlı-
ğı'ndan bir yetkili Cumhuriyet'e
"Tüm sığınmacılann sınırın iç
tarafına taşınmasının söz konu-
su olmadığını" belirterek "Silo-
pi'ye sadece yaşlı, hasta ve ço-
cuklan nakledeceğiz" dedi.
Adana'dan arkadaşımız Ufuk
Tekin'in bildirdiğine göre çok
uluslu gucün sığınmacılara yö-
nelik yardımlan giderek artar-
ken havadan yardımın "risksiz
ulaştınlabilmesi" için yönfsm
değişikliğine gidildi. Uçaklar
yardım paketlerini sığınmacıla-
rın olmadığı bölgelere bırakma-
ya başladılar. Alman askerleri-
nin, Batman-sığinmacı kamplan
arasında kurduğu "bava köprii-
sü"ne ABD'liler de DİN'arbakır-
dan katıldılar
Avrupa Komisyonu
yardımlan
Avrupa Komisyonu, Fransa'-
daki Sınır Tanımayan Doktor-
lar aracılığı ile Çukurca ve
Iran'ın Sardaşt kentindeki
200.000'den fazla sığınmacı için
12.2 milyon dolar tahsis ettiği-
ni bildirdi. Yardımın, 8.000'den
fazla çadır, 150.000 battaniye,
gıda ve tıbbi malzemeden olu-
şacağı kaydedildi.
Avrupa topluluklan komis-
yonu Türkiye temsilciliği tara-
fından yapılan yazılı açıklama-
da, Çukurca ve Sardaşt'a 500
kişilik sağlık personeli de gön-
derileceği bildirildi.
Açıklamada, Fransa Maliye
BakanhğYnın da yardım operas-
yonları için 1.79 milyon dolar
ödenek ayırdığı kaydedildi.
Türkiye'nin güneyine yardım
malzemesinin hava yoluyla ulaş-
tınlması operasyonuna Fransız
Hava Kuvvetleri'nden yaklaşık
100 personelin katıldıği da du-
yumldu.
Komisyon açıklamasında
Hollanda hükümetinin de ülke-
deki Sınır Tanımayan Doktor-
lann Türkiye'de faah'yet göster-
mesini istediğini ve Türkiye'ye
1.37 milyon dolar bağışta bu-
lunduğu kaydedildi. Hollanda
geçen hafta da BM felaketzede-
lere yardım fonu aracılığı ile
1.93 milyon dolar bağışta bu-
Iunmuştu.
Bu arada Danimarka hükü-
meti. Danimarka ve uluslararası
Kızılhaç teşkilatlan aracıhğı ile
Türkiye ve Iran'daki sığınmaa-
lar için 1.25 milyon dolar öde-
nek ayırdı.
ABD komutanlığının
açıklaması
Avrupa'daki ABD Askeri
Komutanlığı, Saddam Hüse-
yin'e bağlı birliklerden kaçarak
Türkiye'ye sığınanlar ile Irak'-
ın kuzey kesiminde bulunan
Irakhlara gıda, giyecek, sığınak
ve tıbbi yardım gönderdiğini bil-
dirdi.
tncirlik Hava Üssü'ne geçen
hafta Almanya ve Italya'dan
nakliye uçaklannın gönderildi-
ğini hatırlatan komutanlık, In-
cirlik'te hava desteğinin arttınl-
dığını kaydetti.
ABD Avrupa Komutanlığı,
kara yoluyla sığınmacılara yar-
dım sağlanması için bağlantüa-
rın da yapıldığını bildirdi.