20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURİYET/4 HABERLER 15NİSAN1991 \asa önerisi • ANKARA (AA) — ANAP Bitlis Milletvekili Faik Tarımcıoğlu, vali ve kaymakamların, jandarma subay ve astsubaylarına yeniden sicil verebilmeleri konusunda bir yasa önerisi hazırladı. Tarımcıoğlu, yasa önerisini bayram tatilinden sonra TBMM Başkanlığı'na sunacağını söyledi. Faik Tarımcıoğlu, 1983 yılında yürürlüğe giren 2803 sayılı yasanın, jandarmayı İçişleri Bakanhğı bünyesinden alarak, genel komutanlığa bağladığını, bunun da idarede zaaf ve otorite boşhığu yarattığını savundu. Tferel yönetim kurultayı • ANKARA (UBA) — SHP yerel yönetimleri kurultayı 27-28 nisan tarihlerinde toplanacak. Yerel yönetimlerden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Yiğit Gülöksüz, yerel yönetiralerin kaynak yaratma konusunda yeni arayışlar içinde olmalan gerektiğini belirterek "Belediyelerin merkezden kaynak beklemeleri, merkezin vesayetini de kabul etmeleri anlamına gelir" dedi. SHP yerel yönetimlerden sorumlu Genel Sekreter Yardıması Yiğit Gulöksuz, kurultayın, yerel yönetimlerin her düzeyde yenileştirilmesi, demokratikleştirilmesi ve etkinliklerinin arttınlmasını amaçladığım beiirtti. Kaynak konusunun belediyeler açısından önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti. 1402'likler TBMM\ie • ANKARA (ANKA) — TBMM lnsan Hakları Komisyonu, 1402'liklere vargı yolunun açılabilmesini öngören bir değişiklik önergesi hazırlıyor. Komisyon raportöru Metin Kazancı, sıkıyönetim komutanlannın göreve son verme yetkisinin kaldınlması ya da bu karara karşı yargıya başvurulabilmesi yolunda görüş bildirdi. SHP'li Öner Miski'nin başvurusu üzerine TBMM lnsan Haklan Komisyonu, "1402'likler olayı"nı incelemeve aldı. Mesut \jJnıaz kazanır • ANKARA (UBA) — Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski başkanlanndan ANAP Trabzonspor Milletvekili Necmettin Karaduman, şu ana kadar yapılan ANAP il kongrelerinde Mesut Yılmaz lehine bir ağırlık oluştuğunu öne sürerek "Genel başkanlık şansı en fazla aday Mesut Yılmaz görünmektedir" dedi. ' Ankara, tstanbul ve İzmir kongre sonuçlarının, büyük kongre açısından önem taşıdığını belirten Karaduman, bugüne kadar yapılan kongrelerin ve Anadolu teşkilatlarının Mesut Yılmaz'ın lehine tavır aldığını söyledi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın ANAP üzerindeki etkisinın hâlâ çok fazla olduğunu belirten Karaduman, Cumhurbaşkanı Özal'ın ağırhğını koyduğu tarafın, büyük kongrede de başarı göstereceğini söyledi. Terör yasası antidenıokratik • ANKARA (UBA) — Terörle Mücadele Yasası'nın terörü tırmandıracağını öne süren hukukçular, yasaya karşı muhalefetin mücadelesini yetersiz buldular. Hukukçular arasında yapılan mini ankette, hukukçuların, Terörle Mücadele Yasası'nı antidemokratik bulduklan belirlendi. Ankete katılan hukukçuların yüzde 81'i yasanın antidemokratik olduğunu kaydederken, yüzde 3'ü demokratik buldu. Ankete katılanlann yüzde 16'sı da yasayı tam bilmediği için görüşünü açıklamadı. Ankete katılan hukukçulann yuzde 80'i Terörle Mücadele Yasası'nın birçok maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğine inandığını söyledi. Muhalefet, BMvedünya ülkeleriniIraklı sığınmacılarayardıma çağırdı 6 Insanmı,petrolmü değerli?'ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Muhalefet, Batılı ülke- leri, Iraklı sığınmacılara acil yardıma çağırdı. DYP lideri Sü- leyman Demirel, bazı ülkelerin Türkiye'ye yönelik eleştirilerine değinirken, "Ayıp, kusur ara- yacağınıza gelip yardım edin" dedi. SHP Genel Sekreteri Hik- met Çctin, yaşanan dramın ye- ni bir savaşa yol açmaması için BM ve dünya ulkderine yardım çağnsında bulundu. DSP Genel Başkanı Biilent Ecevit ise, so- runla ılgili olarak Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ı, MUli Gü- venlik Kurulu'nu devre dışı bırakmakla' suçladı. DYP lideri Süleyman Demi- rel dün düzenlediği basın top- lantısında, Turkiye'nin Iraklı sı- ğınmacılara yardım için 'ean- siperane' çaba gösterdiğini be- lirterek, "Insanlık, Şırnak dağ- larında imtihandadır. Kuveyt'- in petrolu mü, yoksa Kuzey Irak'taki 2 rnilyon insanın ha- yatı mı daha degerii?" diye sor- du. 408 bin Iraklmın Türkiye'- ye sığındığını hatırlatan DYP li- deri Demirel, bu insanların çok zor koşullar altında bulunduğu- na değinerek şöyle dedi: "tş işten heniiz geçmedi. Ama kısa bir zamanda geçebi- lir. Birinci sorun dağ sırtların- daki insanlann soğuk ve açlık- tan konınmasıdır. Irak devleti- ain yapamadığını soğuk ve aç- lık yapmak üzeredir. Böyle bir olayın topraklanmızda olması. bizi çok sıkıntıya sokar. Batı iil- keleri şimdiden faturayı Türki- ye'ye çıkarmaya başlamışlardır. Gelip yardım edeceklerine ayıp ve kusur aramaktadırlar." Irak yönetiminin, kendi hal- kma yaptığı zulmün, tarihin hiç- bir döneminde yaşanmadığını söyleyen DYP h'deri Demirel, Irak yöneticileri ve halkına ses- lenirlcen de, "Aklmızı başınıza toplayın. Bu insanlara tavrınızı değiştirin ve bunu en kısa za- manda yapın. Yapılanlar, Müs- lümansanız, bu Müslümanlığa, insansanız bu insanlığa sığmaz" diye konuştu. DYP lideri Süleyman Demirel, Irakb sığınmacılara yardım için Turkiye'nin 'cansiperane' çaba gösterdiğini belirterek, Batılı ülkeler için, "Faturayı bize çıkarmaya başlamışlar, gelip yardım edeceğine ayıp kusur arıyorlar" dedi. SHP Genel Sekreteri Çetin, ABD yardımımn aynı düzeyde kalmasını istedi. DSP lideri Bülent Ecevit, Irak'tan sığınmalarla ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Özal'ı suçladı. BM'nin Irak'tan kaçanların geri dönebilmelerine ilişkin bir karar almasını isteyen Demirel, Batı ülkelerine de bölgede 'bir hava köprüsü oluşturarak' 65 bin çadır ile 600 bin battaniye sağlamaya çağırdı. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin de, Körfez savaşının en ağır bedelini Irak'tan TürJciye'- ye sığınan insanlann ödediğini belirterek, dünya ülkelerini 'il- gi ve yardım'a çağırdı. Türkiye'ye sığınanlara yar- dım etmenin bir insanhk görevi olduğunu belirten Hikmet Çe- tin, bu durumun sorumlusunun başta Saddam olmak üzere Irak yönetimi olduğunu ifade etti. Çetin şöyle dedi: "Bu tip sorumsuz politikalar- dan ve savaştan medet umanla- nn boş hayaller kurduklan bir kere daha ortaya çıkmıştır. Bi- zim baştan beri banştan yana iz- lediğimiz politikanın ne kadar geçerii olduğu her gün bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Mil- yonlarca insanın yurtsuz, evsiz ve aç kalmalarına dünya mutla- ka çozüm bulmalıdır. Böyle bir ortamda biziın insanlanmız na- sıl bayram yapacaklardır?" Çetin, 'ABD'nin sığınmacıla- ra yardımı' ile ilgili bir soruyu yanıtlarken de, "Sayın Bush. Irak'ın içişierine kesinlikle ka- nşmayacağız diyor. Bütiin bu yapılanlar ve hazırlıklar, insani amaçlı bir girişiradir. Biz böyie göriiyonız, yardımın da, bu dü- zeyde kalmastnı istiyonız" kar- şılığını verdi. Çetin, burada oluşturulacak güvenlik bölgesi- nin bir Kürt devletinin olacağı yolundaki görüşlerle ilgili ola- rak ise, "Baştan beri Irak'ın toprak bütunlüğunün sağlana- rak sonınun çöziilmesinden ya- na olduklannı" ifade etti. DSP Genel Başkanı Biilent Ecevit ise, Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ın Kürtlerle ilgili so- runlarda TBMM ve hükümetin yanı sıra MGK'nin de devre dı- şı bırakıldığını söyledi. Ecevit şöyle devam etti: "Sayın Özal, yaşamsal önem taşıyan bazı kararian alırken yalnız hukümeti ve TBMM'yi degil, aynı zamanda MGK'yı da devre dışı bırakıyor. Örneğın Irakk Kürt muhalefet liderleriy- le yapılan görüşme, önceden MGK'da ele ahnmamıştır. Yine, ÖHÜ 'Kürtlere özerklik verilebi- lir, federasyon kurabilirler' der- ken de, herhalde bu konu önce- den MGK'da göriilmüş değildir. ABD'ye stratejik işbirliği öne- rirken, bunun aynntılanmn sa- dece hükümetin ve Medisin de- gil, kamuoyunun ve özellikle Dtşişleri Bakanltğı'nın ve Genel- kurmay Başkanlığı'nın da kat- kılanyla oluşturulması gerekir- ken, hiçbirine haber bile verme- den görüş açıklamıştır. Bu olay- da, MGK da, bükümet ve TBMM kadar devre dışı kalmış- tır." Öte yandan bazı kadın der- nekleri, yaptıkları ortak açıkla- mada, Kuzey Iraklıların yurtla- rını terk edip komşu ülkelere sı- ğınmak zorunda kalmalarımn 'insanhk ayıbı' olduğu vurgu- landı. Açıklamada, yüzbinlerce göçmenin sorumluluğunun komşu ülkelere yüklenemeyece- ği belirtilerek BM'nin devreye Diyarbakır'daki gösteri sırasında Kürtçe pankartlar açıldı. Kürt bayragı taşındı. (Fotoğraf: Osman Yıldız) Diyarbakır'da olaylı miting: 10 yaralıMiting sonrası yürümek isteyenlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 10 kişi yaralandı. Çok sayıda kişi gözaltınaahndı. OSMAN YILDIZ DİYARBAKIR — Bazı siya- si partiler ile çeşitli kuruluşlar ve meslek örgütlerinin ortaklaşa düzenledikleri "Sığınmacılarla Dayanışma Mitingi"nde konuş- malar Kürtçe yapıldı, Kürtçe ya- zılı pankartlar ve sarı-kırmızı- yeşil bayraklar açıldı. Mitingden sonra göstericilerin ytırümek is- temesi üzerine ise olaylar çıktı. Polisin yürüyüşü engellemek için cop kullandığı ve havaya ateş açtığı görüldü. Olavlar sı- rasında 10 kişi yaralandı, çok sa- yıda kişi gözaltına alındı. Bu arada göstericiler, bir polis oto- sunu yaktılar. HEP, RP, DYP, SHP, SP ile baro, bazı sendikalar ve meslek kuruluşlarının katıhmıyla 4 ni- san pazar günü izin verilmediği için ertelenen "Sığınmacılarla Dayanışma Mitingi" dün yapıl- dı. Yaklaşık 5 bin kişinin katıl- dığı mitingde konuşmaların Kürtçe yapıldığı ve bazı pankart- lann da Kürtçe yazılı olduğu gö- rüldü. HEP İl Başkanı Avukat Mustafa Özer, "Kahrolsun sö- mfirgecilik" sloganını atarak başladığı konuşmasında, tarih- te görülmemiş bir mitingin dağ- Iarda yapıldığını ve insanlann Kürt kimliklerini kabul ettirmek üzere dağlarda yürüdüğunü söy- ledi. Konuşması sloganlarla ke- silen özer, Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti ve Küba gibi sosyalist ülkelerin de Saddam'a karşı tavır almadıklan için Kürt- lere yapılan baskılardan birinci derecede sorumlu olduğunu bil- dirdi. RP adına konuşan il yönetim kurulu uyesi Altan Tan ile SHP adına konuşan yönetici Dagıs- tan Toprak, kalabalık tarafın- dan sürekli yuhalandılar. RP'li Tan, kısa konuşmasında Kürt halkının birliği için toplandıkla- rını söyledi. Diyarbakır'daki sendikaları temsilen de Yol-İş 2. Şube yöne- timinden Ali Öncii bir konuşma > r aptı. Miting sırasında bir grup tarafından sarı-kırmızı- yeşil Kürt bayrağı çıkartıldığı da göz- lendi. Mitingin sona ermesinden sonra yaklaşık 2 bin kişilik bir grup, postane yönüne doğru yü- rüyüşe geçti. Polis uyarıya kar- şın yurümekte ısrar eden gruba cop kullanarak ve havaya ateş açarak müdahale etti. Göstericiler bir polis otosunu ateşe vererek yaktılar. Bu arada açılan ateş sonucu omuzundan kurşunla yaralanan Mihri Yttk- sel (17) adlı genç, ağır durumda Diyarbakır Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi üzerine göstericiler Malik Ahmet, Balıkçılar ve Bü- yük Postane yöresinde kümele- nirken çıkan çatışmada en az 10 kişinin çeşitli yerlerinden yara- landığı ve en az 50 kişinin göz- altına alındığı görüldü. Geçen pazar günü meydana gelen olay sırasında oldukça sert davranan polisin, bu kez biraz daha ılım- h hareket ettiği görüldü. Göste- ri saat 16.45'te bastırıldı. KONUK YAZAR Iraklı mülteciler ve Türkiye Vrd. Doç. Dr. KEMAL KİRİŞÇİ Boğazıçı Üniversitesı Körfez krizinin yarattığı en üzücü geüş- melerden biri, Saddam Hüseyin'in kendi halkına karşı izlediği baskı ve zulüm po- lit/kasının sonucunda, 3 milyona varan ! rak vatandaşının e\ lerinden sürulmüş ol- masıdır. Bunlatın arasından 400.000 ka- darı Turkiye'nin sınırları içinegirerek top- luca "iltica" etmiş, bu rakamdan daha çok sayıda Iraklı da sınınn Irak tarafında top- lanmıştır. Sınınn iki tarafına birikmiş olan bu büyük insan kitlesinin Türkiye açısın- dan yaratnğı ciddi sorunları belki en iyi şo>lebelirtebıliriz. Bütündunyada 15mıl- yondolayındamülteci vardır. Bu mülteci nüfusunun yüzde 10 ile20'si kadar Iraklı birkaç gün içinde çok zor coğraf i ve eko- nomik koşullara sahip bir bölgeye yığıl- mıştır. Kamuoyunu en çok düşündüren soru bu vahım durumun nasıl çozümlene- ceğidir. Tarihte savaşlar ve baskı siyasetleri so- nucunda büyuk kitfcgöçleri sık sık mey- dana gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı son- rasında milyonlarca insan yerlerinden ol- muş, bu durum karşısında mültecilereyar- dımcı olabilmek için ilk defa uluslararası birörgut kurulmuştur. MilletlerCemiyeti Mülteciler Ofisi'ninçahşmaları ile çok sa- yıda mülteci çeşitli ülkelere yerleştirilmiş- tir. Almanya'da Nazizm ve daha sonra Ikınci Dünya Savaşı ile otuz milyondan fazla insan canlarını koruyabilmek içinev- lerini terk etmişlerdir. Avrupa'daki en bü- yük mülteci sorununuçözebilmek veulus- İararası alanda bu durumaduşen insanla- ra daha guvenceli bir ortamyaratabilmek için 1951 tarihli Mülteci Konvansiyonu ha- zırlanmış ve Birleşmiş Miitetler Mülteci- ler Yuksek Komiserliği kurulmuştur. Bu konvansiyonuTürkiyedahıl 106devletim- zalamıştır. Konvansiyona göre "ırkı, dini, milliyeti veya belirli bir zümreye mensubi- yeti veyasiyasal düşünceleri nedeniylezul- me uğramaktan haklı nedenlerle korkan ve bu nedenle tabiyetini taşıdığı blkenin dı- şında bulunan ve bu ulkenin korumasın- dan yararlanamayan veya bu korku nede- niyle yararlanmak istemeyen" kişilere mûkeci statusü verilmiştir, bu kişilerin ba- zı hukuki vesosyal haklan gaıantiedilmiş- tir. Türkiye Mülteciler Konvansiyonu'nu ilk imzalayan ülkeler arasındadır. Ancak Avrupa'da Macaristan ve Malta ile bera- ber konvansiyona coğrafi kısıtlama uygu- layan üç ülkeden biridir. Bu nedenle Tur- kiye'nin her ne kadar Av rupa dışından ge- lenlere hukuken mülteci statüsü verme yu- kümlülüğü yok ise de iltica talebinde bu- lunan bu gibi kişileri geriye çe\irmeme yu- kumlülüğü ilede karşı karşıyadır. Dolayı- sıyla Türkiye fiilen mülteci kabul etmek ve topraklanna sığınan kitlelere insancıl yar- dım eli uzatmanın yanı sıra onlara devle- Türkiye, Mülteciler Konvansiyonu'nu ilk imzalayan ülkeler arasındadır. Ancak Avrupa'da Macaristan ve Malta ile beraber konvansiyona coğrafi kısıtlama uygulayan üç ülkeden biridir. Bu nedenle Türkiye her ne kadar Avrupa dışından gelenlere hukuken mülteci statüsü verme yükümlülüğü yok ise de iltica talebinde bulunan bu gibi kişileri geriye çevirmeme yükümlülüğü ile de karşı karşıyadır. tin kommagüvencesini vermek durumun- dadır. Turkiye'nin zulüm görmüş veya gör- mekteolan insanlara yardımetmegeleneği Mülteciler Konvansiyonu'nu imzalama- sından birkaçyüzyıl oncesinegider. Bu ge- lenekle yukanda açıklanan hukuki yu- kümlülükler birleştiğinde Türkiye 1988'de yaptığı gibi bugün de Irak'tan gelenlere yardım zorunluluğuyla karşı karşıya kal- mıştır. Ancak son mülteci akını Turkiye'- nin şimdiye kadar karşılaştığı sayıcaen bü- yük ve en zor koşullar altında gerçekleş- mekte olanıdır. Aynca İkinci Dünya Sava- şı'ndan bu yana meydana gelmiş mülteci akınları arasında en özgünüdür denebilir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 688 Bu konvansiyon ve 11. Dünya Savaşı'n- dan bu yana gelişen uluslararası hukuka gore zulme uğramış kişilerin iltica etme haklan vardır. Ancak bu demek değildir ki her iltica etmek isteyen kişi veya grup- lara mülteci statusü verilir. Bu statüyü ver- me yetkisi devletlerebırakılmış, ancak ka- rar verme sürecinde 'geriye göndermeme" (non-refoulement) ilkesi dev letler üzerin- de bağlay ıcı bir niteliğe kavuşmuştur. Bu- na göre ulkesinde hayatı tehlikeyedüşebi- lecek ve iltica etme talebinde bulunmuş ki- şilermultecilik hakları incelenirken geri- ye gonderilemezler. Bu uygulamanın onemli bir sonucu da iltica etmek üzere sı- nırı geçmek isteyen kişileri sınırdan zorla çevirmeme yukumluluğüdur. sayılı kararıyla tarihinde ilk kez bir mül- teci sorununu dünya barışıvegüvenliğinı tehdit eden bir durum olarak tanımlamıs ve gerekli önlemlerin alınmasını istemiş- tir. Aynı zamanda Irak topraklarında mül- tecilere yardım etmek ve can güvenliğini garantiye alabilmek için bir tampon böl- ge yaratma girişimlerine başlanmıştır. Kuşkusuz en arzu edilecek çözüm bu ki- şilerin hapsine konvansiyonda belirlenen mülteci statüsünü verebilmektedir. Ancak iki ve hatta üç milyonu (Turkiye'nin aşâ- ğıyukarı 2-3 yıllıknüfusartışınaeşit sayı- da) bulma olasıüğı olan bu büyüklükte bir mülteci kitlesini bir anda bir ülkeye enteg- re etmenin siyasal, ekonomik ve sosyal açı- lardan çözülmesi imkânsız bir durum ya- ratacağı muhakkaktır. Bu gerçekler kar- şısında benimsenebilecek en doğru yakla- şım, sınırdaki nüfusun gunlük yaşam ve güvenlik ihtiyaçlannı sağlayabilecek bir teşkilatlanmaya gitmektir. Bunun yanı sı- ra mültecilerin kendi arzulan ile (volun- tary repartriation) Irak'a dönmelerini mümkün kılacak ortamı yaratmak için Türkiye'nin ivedilikle diplomatik girişim- lerde bulunması gerekmektedir. Bu da bel- ki Saddam Hüseyin rejimine pragmatik bir yaklaşımı gerektirebilir. En kısa za- manda bu mülteci kitlesinin kendi evleri- ne dönmesini sağlayacak bir siyasi çözüm bulunamazsa, Kuzey Iraklı bu mülteciler 43 yıldır kamplardayaşayan 2 milyon ka- dar Filistinli, 12 yıldır eve dönmeyi bekle- yen 5-6 milyon Afganlı, 10-15 yıldır mül- teci olarak yaşamlarını surdüren Güney- doğu Asyalılar ve bir o kadar zamandır bekleyen yarım milyona yakın Orta Ame- rikalıların durumuna düşebilirler. 'girmesi istendi. Dûnya kamu- oyunun Kuzey Irak'ta olup bi- tenlere somut çözüm getirmeye çağrıldığı açıklamada "Bugüne dek gösterilen kayıtsızlığı insan- hk adına protesto ediyoruz" de- nildi. Ortak açıklamayı şunlar yaptı: Prof. Dr. Türkân Şaylan (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı), Prof. Dr, Aysel Çelikel (Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı), Prof. Dr. Necla Arat (Ist. Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü), Prof. Dr. Zeynep Davran (Türk Soroptimist Dernekleri Genel Başkanı), tnci Başkurt (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı), Gülsevil Erdem (Ka- dın Sorunlan Merkezi Derneği Başkanı), Dr. Demet Işık (Çağ- daş Yaşamı Destekleme Derne- ği Ankara Şube Başkanı), Giil- tekin Baktır (Türk Kadınlar Bir- liği tstanbul Şube Başkanı), Se- vim Kırdar (Türk Kadınlar Konseyi Boğaziçi Şube Başka- nı). ÇUKURCA'DANNOTLAR Mezar açılacak, yardım edinIŞIK KANSU ÇUKURCA — Kör karan- lıkta ateş böcekleri gibi küme küme ışıklar, kar gölgeli dağın yamacında yaşam olduğunun habercisi. Önümuzde yol var mı, yok mu anlayamıyoruz. Gözlerimiz, yalnızca ateşlere ki- litli. ts kokusu, doğru yolda ol- duğumuzu gösteriyor. Çamura batıp çıkıyoruz. Gece ineli bir- kaç saat oldu. Göçmenlerin Çukurca'daki kamplanna doğ- ru ilerliyoruz. Yol kenannda, gozle görünmeyen, ancak yan- larından geçtiğinizde orada so- luk ahp veren bir kişinin oldu- ğunu, küt öksürüğünden anla- yabildiğiniz göçmenler yatıyor. Türkiye toprağında yatmanın güvencesini duymak mı bilin- Beyaz sınır taşı göründü. Irak'a, 50 bine yakın göçmenin konalcladığı vadiye egemen te- peyi aştığımızda, yanımızdaki asker, belki de bir özlemin duy- gusallığıyla "İşte, bizim Tstanbul" diyor. Gercekten, dağlann üstünüze üstünüze gel- dıği vadi, bırakın ayı, tek bir yıldız görünmeyen gecede ışıl ışıl. Arkada Türkiye toprakla- nndaki derenin şınltısı, önü- muzde çocuk sızlanmalan, de- rinden iniltiler, bir de yakın ateşlerin çatırtısı. Asker, "Aman" diyor, "dikkat et, öniınde adamlar yatıyor." Gö- zümüzü karanlığa alıştınp dizi- mizin dibindeki kıpırtılara ba- kıyoruz. Insanlar, battaniyeye sarılmış yatıyor. Fısıltıyla da konuşsak, hemen duyuyorlar. Başlar kalkıyor, sonra yatıyor. Az ileride, ateşin alazında bir çizgili şalşapık (yöre insanının giydiği bol pantolon) gözükü- yor. Bir göçmen, naylondan yaptığı çadınndan çıkıp ateşi yeniliyor. Islak ve serin bir gece daha geçti. Göçmenler, dağlan çın- latan bir "bum" sesiyle uyanı- yor. Kampı Türkiye'den ayıran kayalarla doiu tepedeki mayın- lardan biri daha patladı. Ma- yınla bacağı parçalanan adamı yamndakiler bir battaniyeye sa- np apar topar Çukurca'ya in- diriyorlar. Çukurca belediye hoparlörü, bas bas bağınyor: — Iraklılardan biri çocuk, iki cenaze camide bulunmakta- dır. Mezar açılacaktır. Çukur- calılara duyunılur. Kampta gündelik yaşam sü- ruyor. Erkekler, sının geçmele- rini engelleyen askerlerle tartı- şıyorlar. Bazılan, tepelerden kaçmayı başanyor. Arkalann- dan askerler havaya ateş ediyor. Göçmenlerle birlikte yöreye, çeşitli illerin plakaları ile "tüccarlar" da gelmeye başlı- yor. Ekmeği 6 bin liradan satan mı ararsın, göçmen kızları ka- çınp kullanmayı düşünenler mi? Vadinin içindeki dört siyah çadır, hastane. Çocuk ve anne- lerinden geçilmiyor bu ilkel sağlık ocaklan. Çadırların içi, silme atılmış ilaç kutusu dolu. llaçlar, çocuklara oyun olmuş. Çadırdan kaçırdıklan dolu ilaç kutulan en sevdikleri oyunlar- dan biri. Çeşitli illerden Türk doktorlan da gelmiş. Bir Doğu ilinden gelen doktorla söyleşi- yoruz: — Vallabi, beni buraya, şm gördügünüz iistttmle başımla gönderdiler. "Bebekler, çocukiar çok zor durumda, şu ilerideki siyah ça- dır hastane, oraya gitseniz" di- yoruz, yanıthyor: — Ne yapacagımızı bilmiyo- ruzki... Kadınlar, Türkiye toprakla- rındaki tepeden Çukurca'ya ulaşan derede yaklaşık 2 kilo- metrelik uzun bir çizgi oluştur- muşlar. lleriden bakıldığında, kırmızı, turuncu ve göz alıcı renkler oynaşıyor. Bir göçmen, sınır taşının yanında bekleyen subaya, Türkçe bilen bir kişi aracıhğıyla dert yanıyor. Kadınlar, çamaşır yıkıyor, millet onları seyrediyor. Küçük çocuk, bir kayanın di- bine çömehniş, annesi başucun- da. Çocuğun kakası su gibi. Annesi, çocuğun poposunu, yerden aldığı bir taşla siliyor, sonra da pantolonunu çekiyor. Vadide, çadırlar kurulduğun- da, zeminin yumuşak oLması için toprak belleniyor. Dere ke- narındaki uzun uzun kavaklar kesilip omuzda taşınıyor. Her- kes kendi tamdığının, akraba- suıın yamna yerleşiyor. Herkes, derme çatma "evini" bir taşla ayınyor. Dar sokaklar, mahal- leler oluşuyor. Göçmenler, ilkel bir kent kuruyorlar. Sığınmacılara Sosyalist Enternasyonal desteğî ALİ DOĞAN ANKARA — Türkiye-Irak sınınndaki sığınmacılar soru- nuna Sosyalist Enternasyonal da çözüm anyor. SHP, Sosya- list Enternasyonal'in (SE) böl- geye bir heyet göndermesini is- tedi. Türkiye'nin güney sınınnda sayıları giderek artan sığınma- cıların Sosyalist Enternasyonal gündemine ahnması için SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve Genel Sekreter Hikmet Çetin ile SE Başkanı Wiü"y Brandt arasında son bir hafta içinde yoğun bir telefon trafiği yaşan- dı. Genel Başkan tnönü'nün sı- nır bölgesinde olduğu günlerde Genel Sekreter Hikmet Çetin- in telefonla görüştüğu Brandt, Çetin'e "sorunla yakından ilgi- lendiğini, çözüm için SE'nin harekete geçeceğini" söyledi. Bölgede gerçekleştirdiği gezi sonrası İnönü de önceki gün Brandt ile bir telefon görüşmesi yaparak kendisine bilgi aktar- dı. İnönü, daha önce 7 nisan ta- rihinde Brandt'a çektiği telgraf- ta, Irak yönetiminin Birleşmiş Milletler'in devTeye-girmesine karşı çıkmasmın ve her türlü iş- birliğini reddetmesinin Ortado- ğu'da tehlikeli ve yeni bir Kürt mülteci akınına neden olacağını vurgulayarak şu görüşlere yer vermişti: "Bu talihsiz gelişme, bölge ülkelerinin işbirliği ile önlenme- li ve öncelikle Irak yönetimi et- nik farkhlıklara bakmaksızın tüm yurttaşlanna insanca dav- ranmaya ikna edilroelidir. Şim- di gerekli olan, konu ile ilgili tüm insanlann haklarma saygılı bir devlet adamlığı yaklaşımıyla sonına birlikte acil bir çözüm bulunmasıdır. Sosyalist Enter- nasyonal'i Ortadoğu'daki talih- siz gelişmelere kanşan tüm hü- kumetler nezdinde etkisini gös- termeye davet ediyorum." SE Başkanı Willy Brandt'ın da "sığınmacıların bir an önce Irak'a dönmeleri için gerekli önlemlerin alınması ve Irak hu- kümeti ile ilişkiye geçilmesi" görüşünü taşıdığ^ öğrenildi. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, Cumhuriyet muhabiri- nin sorularını yariıtlarken SE- nin bölgeye bir heyet gönder- mesini istediklerini belirtti. Çe- tin, 10-11 haziran tarihlerinde İstanbul'da yapılacak Sosyahst Enternasyonal toplantısı öncesi SE Ortadoğu Komisyonu'nda sorunu gündeme aldıracaklan- nı ve toplantıda aynntılı bir bi- çimde tartışılmasını sağlaya- caklannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle