22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 15NİSAN1991 Irkçı Le Pen evleniyor • NIMES (AA) — Fransız aşın sağ Ulusal Cephe Partisi'nin lideri Jean-Marie Le Pen, bu ay sonunda Fransa'mn güneyindeki Saint-GilJes'de evlenecek. Le Pen ve yeni hayat arkadaşı Niceli bayari Jeanne Paschos'un (59) nikâhlannj, Ulusal Cephe Partili tek belediye başkanı olan Charles de Chambrun kıyacak. Nikâh töreni 24 ya da 27 nisanda yapılacak. 63 yaşındaki Le Pen, ilk evliliğini 196O"ta Pierrette Lalanne'la yapmış, ancak çift ekim 1985'te boşanmıştı. FUistinlilere bakaulıklar • KUDÜS (AA) — Israil Başbakanı tzak Şamir, işgal altındaki topraklarda Israil hükümet büroları gibi çalışacak Filistin 'bakanlıkları' kurulmasını önerdi. El-Hamişmar gazetesinde dün yer alan demecinde Şamir, Filistinlilere 1978'de Mjsır ve Israil arasında imzalanan Camp David barış anlaşmasında öngörülen özerklikten ileri, ancak bağımsızhktan daha düşük bir statü tanıyacaklarını belirtti. Şamir, Filistinlilerin polis, kiiltür, eğitim, ticaret, adalet ve sağhk bakanlıkları kurabileceklerinj ve dışişteri ve savunma dışında kendi işlerinden kendileryıin sorumlu olacaklaruu söyledi. ANC, siyahJarı koraıyacak • ALEXANDRA (AA) — Güney Afrika'da ırkçı beyaz yönetime karşı mücadele eden Afrika Ulusal Kongresi (ANC) Başkan Yardımcısı Nelson Mandela, ANC'nin siyah kasabalarda meydana gelen şiddet olaylarına karşı savunma birlikleri kurduğunu açıkladı. Mandela, Alexandra kasabasında geçen ay öldurülen 14 siyahtan 9'unu anmak için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Geçmişte olduğu gibi yararsız göruşmeler yapma hatasma düşmeyeceğini" ve Devlet Başkanı FAV. De Klerk Ue ancak hükümet şiddet olaylarını önlemek için somut adımlar atarsa görüşeceğini belirtti. Hükümeti siyahlan korumamakla suçlayan Mandela, "Halkımızı korumak için savunma birlikleri kuruyoruz" dedi. Hindistan'da şiddet: 25 ölti • YENİ DELHt (AA) — Hindistan'ın kuzeyindeki Pencap eyaletinde önceki gece çıkan olaylarda 10*u aynlıkçı Sih militanı olmak üzere 25 kişi öldü. Sih militanlanndan 9'unun polis ve askerlerle girdikleri çatışmalarda öldüğü, l'inin ise yakalanacağını anlayınca siyanür içerek intihar ettiği bildirildi. Hindistan'da 'Kalistan' adı aJtında bağunsız bir devlet kunnak için mücadele eden Sih gruplarının bu yılın başından beri binden fazla kayıp verdiği ve binlerce kişiyi de öldürdüğu belirtildi. Chamorro'nun yegeni öldü • MEXICO C1TY (AA) — Salvador'da yönetime karşı savaşan gerilla örgütü Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi (FMLN) üderlerinden ve Nikaragua Devlet Başkanı Violeta Chamorro'nun yeğeni olan Antonio Cardenal öldürüldü. Kumandan 'Jesus Rojas' olarak bilinen Cardcnal'in gerillalarla ordu birlikleri arasında meydana gelen bir çatışmada öldürüldüğü, çatışmada 13 geriilanın daha öldüğü belirtildi. FMLN'nin Mexico City'deki bürosunun sekreteri, "Kumandan Rojas bir çatışmada öldü, ancak elimizde aynntılı bügi yok" dedi. Lübnan'dan suçlama • BEYRUT (AA) — Lübnan Başbakanı ömer Karami, Fransa'yı General Michel Aoun' olayına yaklaşımından dolayı 'Lübnan'ın onurunu ve egemenliğini zedelemekle' suçladı. Lübnan'ın 'Ad- Diyar' gazetesinde dün yayımlanan açıklamasında Karami, "Fransa bu olayda Lübnan'ın artık Fransu: mandası altında buhınmadığını, bağunsız bir devlet olduğunu göz Önünde bulundurmalıdır" dedi. Saddam, mültecilere "geri dön" çağnsıyaparken, kuzeydeki Kürtîerin hükümet birliklerince kıstınldığı bildirildi Kürtîer ErbiPegeridönüyorSaddam Hüseyin, Erbil kentinde göçe zorlananlann geri dönebüeceklerini söyledi. BM ve Iraklı yetkilüer arasında yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiği açıklandı. Dış Haberier Strvisi — Irak Devlet Baş- kanı Saddam Hüseyin önceki gün Erbil ken- tine giderek 'göç etmeye zorlanan' Kürtleri geri dönmeye çağnlırken Irak'ın kuzeydoğu- sunda, çok sayıda Kürdün hükümet birlik- lerince kıstırddığı bildirildi. Kürdistan Cephesi tarafından yapılan acık- lamada, hükümet birliklerinin, geçen ay hü- kümet aleyhtan direnişlerinin bastmlmasın- dan sonra kaçmaya başlayan Irakhlann ka- çış yollannı kestikleri kaydedildi. Cephenin Londra'daki sözcüsü, "Çok sa- yıda Kürt, çok yorgun olduklan ve Irak bir- liklerinin yollannı kesmeleri dolayısıyla mah- sur kalmış bulımuyor" dedi. Irak haber ajansı INA'nın bildirdiğine gö- re, Saddam Hüseyin, Erbil hükümet kona- ğından Kürtlere kitaben yaptığı konuşmada, "KatiHere ve balkın onurunu ayaklar altına aî&nlara." hiçbir şeyi garanti edemeyecekle- rini. ancak 'gitmeye zorlananlara' karşı hiç- bir kötü niyetleri olmadığını söyledi. Saddam Huseyin, "Olup bitenler geçmiş- te kaldı, ber şeye yeniden basuyoruz. Her şe- ye yeniden başlamaya zaten alışığız" dedi. INA, Saddam Huseyin'in Ninova'yı da zi- yaret ettiğini belirtti. AFP, Erbil'den kacan Kürtîerin, yavaş ya- vaş geri dönmeye başladıklarmı bildiriyor. AFP muhabiri, 2 nisanda ziyaret ettiği Er- bil'in 'ölü kent' gorünümünde olduğunu, an- cak önceki gün tekrar gittiği kentte yaşamın normale dönmeye başiadığını bildiriyor. Mu- habir, açılan bazı dukkânların önünde kuy- ruklann bulunduğunu, özellikle yiyecek maddesi satan dukkânlann kalabalık oldu- ğunu belirtiyor. Türkiye sınırından 140 km güneyde, Iraklı yetkililer tarafından gezdiri- len yabancı gazeteciler de geri dönmekte olan Küıi mülteci konvoylan Rördüler. Kuzey ve Güney Irak'taki direnişten sonra Saddam'a bağlı birliklerin misilleme yapma- sından endişe eden binlerce Iraklının kaçışı- nı durdurmak amaâyla BM ve Irakb yetki- liler arasında Bağdat'ta yapılan göriişmeler- de ise ilerlemder kaydedildiği bildirildi. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın yardım- cısı Ziya Rızvi, görüşmelerden sonra Reuter Ajansı'na yaptığı açıklamada, "lleriemeler kaydettik" dedi. ABD birlikleri çekiliyor ABD Savunma Bakanı Richard Cheney, Irak'ın güneyindeki ABD birliklerinin, yan- lannda Iraklı sığınmacılarla birlikte Irak- Kuveyt sınırında BM tarafmdan belirlenmiş askersiz bölgeye çekilmeye başladıklanm açıkladı. Cheney, geri çekilme emrinin, Körfez'de- ki ABD gücü komutanı General Norman Schwartzkopfa hafta başında iletildiğini be- lirtti. Geri çekilen birliklerin büyük bir bölümü- nün ülkelerine geri dönmek üzere Suudi Ara- bistan'daki uslere gideceklerini kaydeden söz- cü, ABD uçaklanmn, Irak'ta koalisyon as- kerleri bulunduğu surece hava devriyelerini sürdüreceğini bildirdi. Amerikan NBC televizyonuna dün verdi- ği demeçte Cheney, "Birliklerimizi bu tam- pon bölgeye çekmekteyiz ve BM Barış Gücü gelene dek burada kalacağız. Sığınmacıları (40.000 kadar) Irakhlann insafına terk ede- meyiz. Onları da tampon bölgeye götürüyoruz" dedi. Riyad'daki askeri sözcü de koalisyon bir- liklerinin BM Barış Gücü'nün gelmesine ka- dar askersiz bölgede kalacağını açıkladı. Bu arada lran, Körfez savaşı sırasında top- ( raklarına inen Irak uçaklarının sayısının, id- dia edildiği gibi 148 değil, 22 olduğunu açık- layarak, Irak'ı resmen protesto etti. îran Dışişleri Bakanlığı'nın Irak işlerinden sorumlu yetkilisi Hamudi El-Dulaimi, "Bu tarz açıklamalar, lran İslam Cumhuriyeti- nin Irak'a gosterdiği dostluga ve son aylar- daki giiç koşullarda bu ulkeye yaptığı insani yardıma, iyi bir karşılık değil" dedi. ı AT toplanıyor ( Avrupa Topluluğu Dışişleri Bakanlan, Irak'tan kacanlara yardım konusunu bugün Lüksemburg'da yapacaklan toplantıda ele alacaklar. Toplantıda bakanlara, halen Türkiye'de bulunan M.Pratt başkanlığındaki ' AT Komisyonu Yardım Heyeti'nin faaliyet- leri hakkında da bilgi verilecek. i Alman ve Ingiliz basınındasuçlamalar, Fransız basını ise yansız TürkiyeAvrupa'da gündemdeDış Haberter Servisi — Türkiye sınınna yı- ğılan Kürt rnulteciier konusunda Almanya'- dan sonra İngUiz basınında da Türkiye'yi eleştiren yazılar yer aiırken Fransız basının- da Türkiye'yi eleştiren yaalardan kaçınıldı- ğı gözleniyor. DlŞ BASINDAN İngıltere Işıkveren'de yiyecek ve yardım malzemesi aUn Kürt çocoğu, belki şoktan, belU de sevincinden aglıyor. Londra muhabirimiz Edip Emil Öymen'- in bildirdiğine göre "Sunday Times" gaze- tesinin Işıkveren kampından yazan muhabiri, uzun haberinin bir yerinde, Türkiye'nin yar- dım eşgüdümü konusunda şu izlenimleri ak- tarıyor: "Turklerin KüıUere tutumu hiç de yardım- a degil. Vardımın karayolundan ulaşürdması için işe yarayacak herhangi bir çaba harcan- madı. Dag >oüanndan geçme>e çalısan kam- yonlar muazzam trafik >ıgılmasına neden oluyor. Patika gibi bir yolda bir kamyonla buldozer çarpışınca şoförler iki saat tartışlı- lar. Daga kinise çıkamadığı gibi kiinse de ine- medi. Fransa Paris muhabirimiz Mine Saulnier'in habe- rine göre Fransız basınında Kürt göçü ve ge- nelinde Kürtlerle ilgili en yoğun yayını yap- maya devam eden gazete Le Monde. Yine 1988'den farkh olarak bu haftaki P«- ris Matcfa dergisini, yayımladığı dramatik Kürt göçü fotoğraflarına "merhamet gıdıldayıcı" birer alt yazı tümcesi yazan Fransız cumhurbaşkanının kansı Danielle Mitterrand bile Türkiye'yi eleştiren tek söz söylemedi. Buna karşın dünkü sayısında Le Monde Türkiye muhabiri, "Kurt sıgınmacı- lar yardım dagıtımında en güçlunun bir şey- ler alabildigini ve Tiirk askerlerinin kendi- lerine yonelik yiyecekleri caldıklannı iddia ettikleri" belirtiyor. Ancak bazı sansasyonel basında da yer alan ve Türk askerlerin, Kürtlere sert dav- ranışmı yalan yanhş abartmalarla yansıtan bu tür haberleri incelerken şuna dikkat et- mekte yarar var: 1- Bu tür suçlamalar gerçekten çok az. 2- Fransızlann genel karakteri icinde böyle bir güç bu ülkede yaşansaydı söz konusu ba- sın kendi yetkiUlerine ve yapılan suiistimal- lere daha çok vururdu. Almanya Berlin muhabirimiz Dilek Zaptçıoglu'nun haberine göre Alman basınında ve televizyon- radyo haberlerinde "Tiirk btikii- metiyle ordusunun, yardunlan Kürtlere ka- sıtlı olarak ulaştırmadığı" yolundaki haberler devam ediyor. Ankara'nm Kürtleri sınırdan içeri sokmamak için askere sığınmacılara "var emri" verdiği iddiası dün çeşitli radyo programlannda ortaya atıldı. lddialara gö- re Kürtlere dağlarda yardım etmek çok güç; tek çare olarak vadilere inmelerine izin ver- mek, bu ise Ankara tarafmdan "kasıüı" ola- rak engelleniyor. Gazeteierin haberlerinde "Türkler hepimizi dağlarda öldürüp bizden kurtulmak istijorlar" şekh'nde konuşan peş- mergelerin ifadelerine geniş yer aynüyor. An- kara'nın politikasından söz edilirken "acımasız" ve "kanlı" deyimleri sık sık işi- tiliyor. Fransa'mn TürkiyeBüyükelçisiEricRouleau, Le Monde Diplomatiqueçlergisindeyazdı i DünyaDüzenf ve önündeki engeller ERIC ROULEAU General De Gauile, biraz da utanarak, karmaşık Doğu'ya çok basit ve saf dü- şüncelerle eğildiğini söylemişti bir gün. Bu gerçek dile getirileli yanm yüzyıl geç- ti. Ama De Gaulle'ün sözleri hâlâ geçer- liliğini korumaktadır... Körfez bunalımı sırasında müttefık- lerin en heyecan verici ve yararh amaç- lan "yeni uiuslararası düzen" kurma is- tekleriydi. Bu büyük tasanmn gerçekle- şip gerçekleşmeyeceğini söylemek için vakit henüz eTkendir. Çünkü amaca ula- şılabileceğine dair ciddi kuşkular uyan- dıracak geüşmelere tanık oluyoruz. "Çöl Fırtınası"nın bu yolun önündeki engel- leri yıkmak şöyle dursun, yenilerini çı- kardığını göriiyoruz. Bu satırlar yazıldığı zaman Irak Dev- let Başkanı Saddam Höseyin yine ikti- dardaydı ve değişimi, koalisyon. sorunu- nu gündeme getiriyordu. Bir bölüm böl- gesel veya uluslararası güçler demokra- sinin ya da hiç değilse bir özgürlük ala- nının kurulmasını isterlerken bazılan da böyle bir olasılığın Bağdat'taki yeni yö- netimi daha da denetlemez bir hale so- kacağını, mutlakiyetci rejimlerin egemen olduğu bir bölgede böylesi bir girişimin bir salgın etkisi yaratacağıru düşunmek- tedirler. Bu ikinciler, lslamcı sağdan uç sola kadar bütün güçleri, bu arada mil- liyetçiler ile Kürtleri de kapsayan de- mokrasi cephesi karşısındaki edilgen tu- tumlanm haklı göstermek için demok- ABD 'Yeni Dünya Düzeni'nin mimarı olmayı tasarlamakta ve bu işe Ortadoğu'dan başlamak istemektedir. Ancak ABD kuşku ve güvensizlik uyandırmaktadır. Kendi hegemonyasını kurtnak, egoist çıkarlarını savunmakla suçlanan ABD tarafsız kabul edilmemektedir. rasinin karşıtlanyla birlikte küçültücü bir dil kullanmaktadırlar. Halk ayaklan- ması "»narşi", güneyü Şii başkaldırıcı- lar "fanatik dinciler", kuzey insanları "aynlıkçı Kiirtler", muhalefet kuruluş- lanrun ittifakı ise "heteroklit" (uyumsuz) bir yapı olarak sunulmaktadır. Böylece, orada burada, yeni, tepeden inen baş- ka bir güçlü adam bulunana kadar Sad- dam Hüseyin kötülerin en iyisi olarak kabul edilmektedir... Yeni güçler Bağdat'taki iktidar mücadelesinin so- nucu ne olursa olsun, altyapısı ve aske- ri gücü tahrip edilmiş olan Irak, daha uzun süre önemli bir bölgesel güç ola- mayacaktır. Artık iyi ya da kötü yeni güçlere, lran, Suriye ve özelhkle Israil'e dayanarak hesap yapmak gerekecektir. Uluslararası koalisyonun Saddam'a at- fedilen emellere karşı korumayı üstlen- dikleri petrol monarşileri ise savaş ön- cesinden çok daha güç ve tehlikelere açık durumdadırlar. Politik sosyal düzenler içindeki muhalefet, bu yönetimleri öz- gürlükleri daha fazla kısmaya yabana denetimi altında yaşamaya ve ufukta boy gösteren tehlikeleri önlemek için da- ha fazla silah satın ahnaya zorlayacak- ür. "Yeni düzen"in kuruculannın çaba- lan, potansiyel müttefiklerinin zayıfla- masıyla daha kolaylaşmış olmayacakür. Petrol monarşileri, kendilerini yıkmak isteyenlere karsı açık vermemek için, çok dikİcatli davranmak zorunda kalacaklar- dır. FKÖ ise hemen hemen bütün Filis- tinlilerin oybirliği ile sağladığı desteğe karşın, yalnış taktik seçimleri sonucun- da saf dışı kakmş görünümdedir. Israil tarafmdan FKÖ'nün böylesine itilmesi, Ibrani devletinin ya da büyük dostu ABD'nin tavnnda temelden bir değişik- lik olmadığı sürece, karşılarmda konu- şacak bir güç bulunmaması dolayısıyla Arap-tsrail sorununun ciddi bir biçim- de görüşüünesini engelleyecektir. Kör- fez savaşı, daha onceleri kuliste uzlaştı- ncı bir rol üstlenmiş olan Arap Birliği'- ni de parçalamıştır. İslam Konferansı or- gütü de felç olmuş durumdadır. Daha da kötüsü, bir bölüm Arap-Müslüman ülkeyle Batı arasmdaki uçurum da da- ha derinleşmiş bulunmaktadır. Körfez savaşı, saldırgana karşı girişihniş bir hu- kuk hareketi gibi değil de, endüstriyel güçlerin azgelişmiş bir ulkeye karşı komplosu olarak algılanmıştır. Tek büyük güç ABP Bu durumda, Sovyet Imparatorluğu'- nun çöküşünden sonra dünyamn tek bü- yük gücü olan ABD kalmaktadır. ABD yeni dünya düzeninin mirnan olmayı ta- sarlamakta ve bu işe Ortadoğu'dan baş- lamayı istemektedir. Teorik olarak bu güce sahip olan ABD, kuşku ve güven- sizlik uyandırmaktadır. Ortadoğu, Türkiye ve Yunanistan basınını izlediği- nizde bu konudaki öfkelerin boyutunu görebilirsiniz. Bir yandan kendi hege- monyasını kurmak, egoist çıkarlarını sa- vunmakla suçlanan ABD, tarafsız kabul edilmemektedir. Kısacası, ilgili tarafla- nn gözünde itiban olmayan ABD'nin bu rolü oynaması guçtür. Bu durumda, daha önce yapılan ana- lizlerin de gosterdiği, Fransa'nm da yıl- lardır ileri sürdüğü görüş sağduyunun tek yolu olarak kabul edilebilir. Çok karmaşık olan " D o | o sonınu" bir bü- tün olarak, iç dengeleri kendisine yete- rince tarafsızlık ve itibar sağlayan Bir- leşmiş Milletler tarafından tümüyle ele alınıp çözülebilir. Zht Kürtleri Riyad aldattı Kuzey Irak dağlarında donan Kürtîerin liderleri, bir kuşak içinde Batılıların kendilerine üç kez yalan söylediğine tanık oldular. 1920'de ve 1973-75'te Kürtlere özerklik, kendi kaderini saptama hakkı, öz yönetim hakkı, devlet vaat edildi. Kürtler bu vaatlerin kısa sürede buhar olup uçtuğunu gördü. Sevr Antlaşması Kürtlere kendi bölgelerinde özerklik veriyordu. Bu, Gürcistan ve Azerbaycan'a aym anlaşma ile tanınan özerklikten daha kısıtlıydı. Ancak Sevr, hiçbir zaman uygulanmadı. Baühlar, Sovyet Rusya ve Atatürk'ün, ideolojik öncelikler üzerinde durmayıp bölgesel güvenliği öne çıkarttıklarını gördüler. Zaten Kürtler aşiret bağlıhklan nedeniyle derin ayrılıklar içinde olan bir milletti. Bu nedenle modern anlamda bir devlet kurabilmeleri kuşkuluydu. Şimdi ise Amerikan yönetiminin Kürt ve Şiileri kendi başlanna bırakmasının nedenini NVashington-Riyad iiişkisinde aramak gerekiyor. Ağustostan bu yana Saddam'a karşı tavır alan Riyad, tipik bir Arap akrobasisi iie Saddam'ı, yerine alması olası kişilere tercih ediverdi. Basra'da bir başan, Şiileri öne çıkartacaktı. ŞU bir Irak, Şii bir lran ile dünyamn petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 25'ine sahip olacaktı. Kürtîerin şansı bu arada döndü. (14 nisan) Baü'nın ve Kürtîerin ikilemi Kürtler dağ başında bırakılamaz. Ya Türkiye'ye ya Irak'a ovalara inmeleri gerek. Ama Türkiye onları istemiyor, onlan sürekli besleyeceği korkusu içinde Irak'a dönmek ise Saddam Hüseyin'e geri dönmekle eşanlamlı. Bu ikilemle karşı karşıya olanlar, yalruzca Kürtler değil, Batı da... Kürtler ve güneydeki Şiiler için tek çözüm, Irak'ta açık ve demokratik bir yönetimin kurulmasıdır. Ancak bu, Saddam Hüseyin devrilmeden gerçekleşemez. İlk aşama ise, Kürt sığınmacılara yardım. Ancak Türkiye, sığınmacılann güvenh" kamplara yerleştirilmesi gerektiğine ikna olmuyor. Aynca Türkiye ve İran sınırındaki sığınmacı kamplarına altyapı götürmeye kalkışmak da çözüm değil. Türkiye sımrında bir Gazze Şerıdi oluşturmak, ortaya yeni bir Filistin sorunu çıkartmakla eşanlamlı. Giderek anlaşılan bir nokta, uluslararası sınırları aşarak milyonlarca kişinin kaçmaya . başlaması karşısında bir ülkenin iç işlerine karışmama ilkesinin artık geçersiz kalmasıdır. Salgın hasulık ve kitlesel açlık tehlikesi, artık televizyon ekraniarında her gün görülüyor. (14 nisan) Irankfurier Rundschau Türkiye'ye eleştiri dalgası Türk hükümetinin yüzbinlerce Iraklı mültecinin karlı dağlardan vadilere inmelerini engellemesi, uluslararası planda gitgide artan eleştirilere konu oluyor. Fransa'nm İnsani Sorunlar Müsteşan Bernard Kouchner, yöredeki incelemelerinin ardından Paris'e döndü ve Türkiye'nin sınırlarını kapattığmı, iki ülke arasındaki sınır şeridinde 500 bin Kürdün yardımın ulaşamayacağı dağlarda mahsur kaldığıra bildirdi. Türkiye'deki muhabirler her gün Türk askerlerinin Kürt mültecilere nasıl ateş açtığını ve copla saldırdığını gözlüyorlar. Askerler saldınlanyla Kürtlerin, Ankara'nın onlara ayırdığı dar sınır şeridinden içeri girmelerini önlemeye çalışıyor. Türk hükümeti, 7 yıldır kendi Ulkesindeki Kürt azmhkla ve onlann özerklik talepleriyle mücadele ediyor. Irakh Kürt sığınmacılar gazetecilere 'Türkler bizim bu dağlarda öhnemizi istiyorlar, o zaman bizden kurtuimuş olacaklar' diyorlar. Türk askerlerinin yardımın bir kısmını kendine ayırdığı, hatta mültecilere sattığı yolundaki haberler çoğalıyor. Bir Kürt sözcüsü şöyle diyor: 'Her gün aşağıdaki vadilere gıda ve battaniye yüklü kamyonlar geldiğini işitiyoruz. Neden bunlar dağlardaki bizlere ulaştırılmıyor? Çünkü Türk askerleri bunlara kendileri el koyuyorlar.' (14 nisan)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle