22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhuriyet Malbaacılık *e GatKtecılık Turk Anonım Şırkeu adına Nfldir Nadi 0 Genel Ya>ın Muduru Hasan Ctn*]. Muessese Muduru Emıne Lşaklıgıl, ^azı [şicn Muduru. Oka> Goncastn, 0 Hat«r Merkezı Muduru ^alpn B«yer. Sayfa Duzenı YOnelmenı Aii \cmr 0 Temsılale' ANKARA Ahnel Tm. IZMİR Hıkmtl Çniok^l, ADASa, Çelın \İJtnoglu :, Polı ıka Cdal •nİMtlıj. D» Habcrin Lrfiıa Baln, Ekonomı Ce.jıı T « t u . , S<ndıka >akru Htotn, Kuliur CHal I s m . U.anbul Habcrier Kcani Kaçak. E|ı'ım Gcaca; ŞaylaB. Yun Habcrlen Necriet Dot»n. Spof Danıjman tMnlkadır ^actfaa». Dt2ı \az ar hcreaı Çakfkla. Arajıırma ğafcıa Alpay, Dıueiıme A k M b ı >UKI 0 koordmaıor AkaKI Lorahaa 0 Malı U.er trol fc/tm 0 Murascbt Bakfll KHT £ BJU; Planuma Sofı OiAMatMşcot*1 # toklam w Tonıa 0 Ek Ya>ınlar H.I.. tkıol 0 .dare Hasoaı G«m 9 Itoms O«4»r ÇdO, 0 Bılgı Iskm -»a! laal 0 Pmonel Stvjf Boflaacıoti* fö^T A-A.;U Baskan Nadir Nadı Otla> U U >alpa > v » . H u u Ccaul. Hlaam Çcfıakajv, Ofca» Goaeasia, Ifar MMK*. llaaa Uı 51ra*a. Akneı Taa 8a«» ^ yayff/ı Cumhurıv» Malbaacılık vc Gazclreıhk TAŞ. Turkocagı Cad Î9/4] Cafalotlu M334 Isı PK 246 - Isıanbul Td SI2 05 05 (20 hall Tde» 22244, Fax ll> 526 60 72 0 Bumter Aaban: Z.y» Gefcalp Blv Inkdap S No 19 4. Td 133 II 41-r Mc* 42J44 Fa» (4) 133 05 65 0 Iıaw: H Zıya Blv 1352 S- 2 3 Td 13 12 30. Tefca 52359 Fa«. (51) 19 53 60 0 A4a«a: inOnu Cad 119 S. No 1 Kal I. Td 19 3" 52 (4 Ml) Tetaı 62155 F«« (71) 19 25 7« TAKVİM: 15 NİSAN 1991 İrasak: 4.47 Güneş: 6.19 Öğle: 13.09 tkindi: 16.51 Akşam: 19.49 Yatsı: 21.15 Feminizm tetikte Kompliman yapıııak zorlaşıyor Avrupa'da feminist akım, kadınlar hakkındaki övücü sözlerin ancak kadınlar tarafından söylenebileceği havasını yayınca, erkeklerin 'yanlış anlaşılmadan' kadınlara kompliman yapması zorlaştı. Dış Haberier Servisi — Han- gi kadın kalçalarının, göğüsle- rinin ya da gözlerinin güzeltiği ile ilgili kompliman yapılması- nı istemez ki? Hatta böylesine bir komplimaıu "aşkın" bir ifa- desi olarak bile algılayabilir. Ama eğer bir kadının yanın- da bir başka kadın hakkında övgü dolu sözler sarf ederseniz bu, sevdiğiniz tarafından öteki kadının yalnızca fizikse] özel- liklerini hedef aldığınız gerek- çesiyle "kadın düsmanı" bir ta- vır olarak nitelenebilir. Konuyla ilgili bir makaleye yer veren haftahk Alman "Stern" dergisinde, önemli olan bir erkeğin bir başka kadının fi- ziksel özelliklerini övmesi ya da hatta yermesi olmadığı belirti- lerek "Erkeğin bir kadının dış göriinümü ile ilgili fikir yürii- tebilmesi için söz konusu kadı- nın kalçasına ya da göğıisleri- ne dikkatle baknuş olması ge- rekiyor. tşte kadınlan da çıldır- tan bu. Yani erkeğin bir başka- sıyla bu denli ilgilenmiş olması" deniyor. Bu nedenle eğer "kadın düşmanı" olarak damgalan- mak istenmiyorsanız, sevdiğini- zin yanında bir başka kadınla ilgili yorumlardan uzak durun. Kadınların alabildiğine öz- gürleştiği günümüzde, kadının mantosunu tutmak, sigarasını yakmak ya da bir içki ısmarla- mak bile kadınlar tarafından "kestirme yoldan amacına ulaşmak" şeklinde yorumlana- rak bazen kuşkuyla karşılanı- yor. Kadınların bu konudaki yaklaşımı kah hakh, kah hak- sız. Ama erkeklere yanlış anla- Şilmalara olanak vermemek için temkinli davranmak düsüyor. Işyerine yeni gelen meslekta- şının göğusleri ya da saçları ile ilgili yorum >-apmaktan da er- keklerin mutlaka kaçınmalan gerekiyor. Çünkü feminizme Roırıatizırıa kadınlan seviyor SABAHATTİN BOSTANCIOĞLU Kadınlar romatizmaya dik- kat. Çünkü romatizma kadın- larda daha sık görülüyor. Gün- delik yaşam ve iş koşullanyla da bağlantıh olan romatizma, ağır işlerde çalışanlar ve ev kadınla- rı arasında oldukça yaygın. Ro- matizmadan korunmak için iyi beslenme, temiz ve güneşli hava- dan yararlanma ve vucuda can- lılık katacak egzersizlerin yapıl- ması gerekiyor. Uzmanlar roma- tizma tedavisinden kısa sürede sonuç beklenmemesini, erken tanı ve kaynağın iyi belirlenme- si gerektiğirü söyiüyorlar. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fi- zik Teda\i Kliniği'nden Prof. Fikret Tüzüa, romatizma hasta- lıklannı gruplandınrken; nede- ni belli olan ve nedeni belli ol- mayan romatizma hastalıklan- na dikkat çekiyor. Nedeni belli olmayan roma- tizma hastalıklarında en önem- li bölümün bağışıklık sistemin- deki sorunlardan kaynaklandı- ğını belirten Prof. Tüzün, bun- ların buyük bir çoğunluğunun "iltihaplı romatizma" olarak ad- landınldığını söylüyor. Tüzün bu tür romatizmamn nedenleri- nin kesinleşmediğini söylüyor. Iltihapsız romatizmalann bir- çoğunda ise nedenler biliniyor. "Yıpranma" hastalığı olarak or- taya çıkıyor çünkü eklem ve kı- kırdak yapısında yıpranmalara yol açıyor. Kıkırdak yapısının de|işimi sonucunda vücutta su kaybı ve zaman içinde kemik yüzeylerde bozulmalar görülü- yor. Geç kalınmadığı takdirde yıpranmalardan oluşan romatiz- mal hastalıkların fızik tedavi ve ilaçla tedavisi mümkün oluyor. Bozulmamış olan doku ve kıkır- dak yapısı da daha sağlıklı ve iş- ler hale getirilebiliyor. Prof. Fikret Tüzün, çocukluk çağında oluşan ve "akut romatizma" diye adlandınlan romatizma hastalıklanna dikkat çekiyor. Mikrobik olan bu has- talık üst solunum yollan ve bo- ğaz enfeksiyonu ile başhyor. Bunların eklemlere ulaşması ve etkilemesiyle gelişiyor. Tedavisi mümkün olan bu hastalığın en büyük riski kalp romatizmasma dönüşmesi. Genelde 20 yaş civa- nnda görülüyor. 40 yaş sonrasında kas doku- lannda görülen "yumuşak do- ku romatizması" ise tedavisi en kolay romatizma türüne giriyor. göre yalnızca kadınlar başka kadınlar hakkında övgü dolu sözler sarf edebilirler. Böyle olunca da erkeklerin kadınlarlara kompliman yap- malan bir hayli zorlaşıyor. Ger- çi yerinde kompliman yapmak hiçbir zaman kolay olmamıştı. Ama eskiden erkeklere daha çok küçük yaşlardan itibaren çok güzel bacaklan olan kadın- lara, patlak sevimsiz gözlerinin büyüleyici olduğunu, uzun kir- pikli mavi gözlü kadınlara da kısa ve şişman bacaklannın kendilerini ilk bakışta etkiledi- ğini söylemeleri gerektiği öğre- tilirdi. Yüzyıllar boyunca hep şu il- ke geçerli oldu: Güzellik kişi- den kişiye değişir ve "bakanın" bakış açısına bağlı. Ancak an- laşılan bu bakış açısını tekrar gözden geçirip "aman kadın düşmanı bir tutum söz konusu olmasın" diye uzun uzun araş- tırmak gerekiyor. Oyuncağk çocuğu oyalamak için kullanan aileler oldukça fazla Çocuğu oynncakla eğîtînTÜREY KÖSE İZMÎR — Oyuncak piyasası- na Uzakdoğu ülkelerinden gelen pilli, kurmalı, elektronik oyun- cakların hakim olması, yerli üreticilere darbe vurdu. Oyuncakçılar Derneği Başka- nı Mazhar Gürsoy piyasada, "Uzakdoğu Ülkelerinden gelen döküntü oyuncaklann" yaygın- laştığmı belinerek, "Son za- manlann en bü>uk felaketi, ço- cuklann düşünmesini engeUe\en elektronik oyuncaklar, atari" dedi. Türkiye'nin ilk Oyuncak Mu- zesi'nin kurucusu, Ankara Üni- versitesi Eğitim Biümleri Fakü!- tesi'nden Prof. Dr. Bekir Onur da çocuklara hem yeterince oyuncak verilemediğini, hem de ailelerin bu konuda yeterli bilin- ce sahip olmadığını vurgulaya- rak, "Oyuncak daha çok çocu- ğu oyalamak için kullanılıyor. Oyuncak sanayünde de bunu pekiştiren yanlış yönelmeler var, deniyor. Eğitsel ojTincaklar yer- li olarak az üretiliyor" diye ko- nuştu. Türkiye'de oyuncağın sanayi- leşmesinin 50 yılhk bir tarihi var. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden, Türki- ye'nin ilk oyuncak müzesinin de kurucusu Prof. Dr. Bekir Onur, "Tttrk oyuncak sanayii Ban'yla kıyasiarsak çok yeni. Baü'da sa- nayfleşme çok eskilere dayaodı- ğından, oyuncak sanayii de ona paralel olarak gelişti. Tren işlet- meye konulduğundan bir iki yıl sonra oyuncak tren piyasaya çıktı" dedi. Prof. Dr. Bekir Onur, "1938'de inşaat oyunlan, renkli küp, tahtadan oyuncaklann" üretilip yaygınlaştırıldığı, 2. Dünya Savaşı sırasında da be- beklerin ortaya çıktığını, özel- çocuğun ehne oyuncak geçme- sini sağladı. Son dönemde de oyuncakçı vitrinleri Tayvan, Hong Kong malı pilli, kurmalı, elektronik oyuncaklarla doldu. Bir oyuncak fabrikasımn yö- neticisi Savaş Ören Uzakdoğu'- dan gelen oyuncaklann piyasa- nın en az yüzde 50'sine hakim olduğunu, yerh' oyuncak fabri- kalannın büyük bölümünün ka- zor. Uzakdoğu'dan gelen mal- lara gümrük konmalı" dedi. Sa- vaş Oren aynca lego oyunları ürettiklerini, Uzakdoğu oyun- caklarının piyasaya hakim ol- masından sonra fabrikalarının ancak yuzde 25 üretün kapasi- tesiyle çalışabildiğini söyledi. Bir oyuncak şirketinin ortak- larından Kubilay Gönül eğiti- min çok ciddi bir parçası olan Plastik oyuncaklann yaygınlaşmasından sonra tahta ve teneke oyuncaklar piyasadan kaybolmaya başladı. Vitrinler Tayvan, Hong Kong malı pilli, kurmalı, elektronik oyuncaklarla doldu. Oyuncakçılar Derneği Başkanı, "Son zamanların en büyük felaketi; çocukların düşünmesini engelleyen elektronik oyuncaklar, atari" diyor. Prof. Bekir Onur, "Çocuklara hem yeterince oyuncak sağlayamıyoruz hem de oyuncakla oynaması konusunda yeterli bilince sahip değiliz. Son zamanlarda sadece oyun için oyun kabilinden oyuncaklar üretildi" diye konuşuyor. nelde Türk sanayiine haksızlık edildiğini, oyuncakçüann özel bir magduriyeti otmadığını" be- ürterek şunlan söyledi: "Klasik standart oyuncaklar- da dünyanın hiçbir yerinden ge- ri değiliz. Ama Uzakdoğu'dan gelen dökuntü oyuncaklar var. Türkiye'de eiektroniğe bağh bir oyuncak sektörü yok. Piyasa Uzakdoğu ağırlıklı. Ben eğitsel oyuncaklardan çok zarar ettim. Ben asla tabanca üretmedim, bundan kazaoddığı halde üreti- me girmedim. Tehlike oyunla- nnı reddettim. Sahicisiyle ayırt edilemeyen tabancalar üretili- yor. Bunlann uretimi, ithali ya- saklanmalı. Aynca son zaman- lann en büyük felaketi elektro- nik oyuncaklar, atari. Çocukla- nn düşünmesini engelleyen bu oyuncaklara karşı aileler daha duyaıiı olmalı." "Oyalamak" mı, mi? likle tstanbul'daki bazı oyun- cakçıların savaş sırasında oyun- cak getiremeyince yerli üretime yöneldiğini söyledi. Plastik oyuncaklann yaygın- laşmasından sonra ise tahta ve teneke oyuncakian yavaş yavaş piyasadan kaybolmaya başladı. Plastik, hem oyuncağın fiya- tını ucuzlattı hem de daha çok panmak üzere olduğunu söyle- di. Ören şöyle konuştu: "Hong Kong'un elinde beş yıl depoda kalmış sefil mallar giriyor. Bun- lar daha çok elektronik oyun- caklar. Bu teknoloji onlarda oturmuş hükümet destekleri var, fiyatlan çok ucuz. Biz Av- rupa ile rekabet edebiliriz ama onlarla rekabet etmemiz çok oyuncağın Türkiye'de henüz ye- terli pazannı bulamadığını söy- lerken bir başka şirketin sahibı Ziya Karadeniz de Uzakdoğu'- dan gelen çok ucuz oyuncakla- nn kendilerini zorladığmı yine- ledi. Oyuncak ureticileri tarafın- dan kurulan Oyuncakçılar Der- neği'nin 270 üyesi var. Dernek Başkanı Mazhar Gürsoy, "Ge- Gııneşı kullanamıyoruz Bilim adamları, Türkiye'ye yılda düşen güneş enerjisi miktarımn, toplam enerji tüketiminin 10 bin katından fazla olduğunu söylüyorlar. HAKANKARA İZMİR — Türkiye, gerçekleş- tirilen araştırmalara göre güneş enerjisi açısından dünyadaki şansh ülkeler arasında yer alıyor. Bilimadamlan, Türkiye'ye yılda düşen güneş enerjisi miktarımn, toplam enerji tüketiminin 10 bin katından fazla olduğunu vurgu- luyorlar. Buna karşın, güneş enerjisi- nin Türkiye"deki toplam enerji üretimi içerisindeki payı yüzde 0.1 düzeyinde. Bilim adamları- na göre Türkiye, elinde var olan potansiyeli değerlendiremiyor... Türkiye^de ağırlıklı olarak sıcak su sağlanmak amacıyla kullanı- lan güneş enerjisiyle, konutlann ısıtüabileceği, özelükle toplu ko- nutlarda bu tip uygulamalara geçilmesi gerektiği dile getirili- yor. Dünyada petrol, kömür gibi fosil yakıtlann sera etkisi, asit Başkanı Prof. Dr. Totga Yannan yağmurları ve hava kirliliği gibi da Türkiye'nin tek başına gör- rakanun üzerinde, ülkemizin yıl- hk güneş enerjisi potansiyelini hesaplayabüiriz. Ortaya çıkacak rakamın yüzde l'i bile, Türkiye 1 de halen tüketilen enerjinin 100 katı civanndadır. Şimdi böylesi büyük bir potansiyel söz konu- su. Ancak Türkiye'de güneşten sadece sıcak su elde edilmesi amacıyla yararlanılmaktadır. Oysa yararlanabilecek birçok aJan var. Öraeğin bizim enstilü- müz 3 bin metrekarelik bir ala- na sahip bir güneş evi. Isınraa sorununu tümüyle güneş ener- jisiyle çözüyonız. Konutlann yüzde 25'i güneş enerjisiyle ısın- sa, Türkive'nin sadece petrol fa- turası 400 milyon dolar azalır. Ancak devletin bu alanda bilim- sel araştırma, üretim ve kulla- nım için tesvikler uygulaması gereklr." Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü tanker, sıılara larında geçen perşembe günü meydana gelen büyük patlamadan sonra yanmaya başlayan Kıb- ns Rum bandıralı tanker, dün üçüncü bir patlama geçirdikten sonra sulara gömüldü. Taşıdığı 143 bin ton ham petrolün büyük kısmını perşembe gününden bu yana sürekli olarak denize sızdıran tanker, böylece Akdeniz'in tarihi boyunca yaşadığı en büyük ekolojik felakete neden oldu. İtalyan hükumetinin, denize sızan petrolün yaratacağı etkileri azaltmak için geceli gün- düzlü çalışmasına karşın, uzmanlar, bu sızıntının etkisinin kolay kolay silinemeyeceğini ve böy- lece yasayan pek çok canlının sonu olacağmı söylüyorlar. (Fotoğraf: Reuter) ciddi çevre sorunlanna yol açtı- ğını belirten Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Başka- nı Prof. Dr. Gürbüz Atagün- diız, "Üstelik bu tür yakıtlann stoklan da giderek azalmakta- dır" diyor. Prof. Dr. Atagündüz, bu ne- denle 21. yüzyılda güneş enerji- si alanında dünyada önemli ge- lişmeler yaşanacağı görüşünde. Bu konuda önemli bir potansi- yele sahip Türkiye'nin güneş enerjisini ulusal enerji planla- masında bir hükümet politika- sı olarak ele alması ve teşvik et- mesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Atagündüz, "Belki bi- raz ütopik ama bir kenan 113 kilometre olan bir kare büyük- lüğündeki güneş enerjisi taşıtı ile dünyanın tüm elektrik enerjisi gereksinimi karşılayabilirsiniz" görüşünü dile getiriyor. Prof. Dr. Atagündüz, Türkiye'nin sa- hip olduğu güneş enerjisi potan- siyeli konusunda da şunlan söy- lüyor: "Türkiye'de metrekareye dü- şen güneş enerjisi miktannı or- talama olarak 10 megajoule ka- bui edersek ki ortalamalar bu düğü güneş enerjisinin Ispanya, Fransa, Italya, Yugoslav> r a ve Yunanistan'ın aldığı toplam gü- neş enerjisinin iki katına ulaştı- ğım öne sürüyor. Prof. Dr. Yar- man, "Önümüzdeld yüzyılın başlarında Türkiye'nin enerji açısından kurak Orta Avrupa- ya sıvılastırılmış hidrojen bün- yesinde olarak, tıpkı Sibirya'dan yöreye doğal gaz geürir gibi gü- neş enerjisi ihraç edebilir" diyor. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Ali Ga- lip Mutdoğan da güneş enerjisi konusundaki görüşlerini dile ge- tirirken "Şimdi pahalı olarak göriinen ileride ucuz olabilir" diyor. Özelükle güneşten elek- trik sağlanması amacıyla araş- tırmaların son yıllarda giderek yoğunlaştığına dikkat çeken Mutdoğan, elektrik hatlannın bulunmadığı yerlerde, güneş pili uygulamalannın daha ekono- mik olmaya başladığına dikkat çekiyor. Mutdoğan, "20001i yıl- lann başından itibaren bu alan- da önemli gelişmeler yaşanaca- ğı kanısındayım. Türkiye'nin de bu gelişmeteri yakından izlemesi gerek" görüşünü vurguluyor. Çocuk-oyuncak ilişkisi tartı- şıbrken genellikle şiddet içeren oyuncaklar konusu gündeme geliyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden Prof. Dr. Bekir Onur öncelikle "Çocuk- lara yeterince oyuncak verebili- yor muyuz" sorusunun tartışıl- ması gerektiğini belirterek söz- lerini şöyle sürdürdü: "Çocuklara hem yeterince oyuncak sağlayamıyoruz hem de onlann oyuncakla oynama- sı konusunda yeterli bir bilince sahip değiliz. Batı'da ana baba çocukla beraber oynar. Bizde oyuncak, daha çok çocuğu oya- lamak için kullanılıyor. Oyun- cak sanayünde de bunu pekiş- tiren yönelmeler var, deniyor. Eğitsel oyuncaklar yerli olarak çok az üretiliyor. Toplumun egitimle ilgili birtakım mesajla- nnı oyuncaklar aracdıgıyla ver- diğini çok eski yüzyıllardan be- ri görüyonız. Çocuğun ileride yaşayacağı topluma uyum sağ- lamasını, rollerini öğrenmesini sağlayacak oyuncaklar hep ola- gelmiş. Son zamanJarda sırf oyun için oyun kabilinden oyuncaklar üretildi." Tabanca-tüfek Prof. Dr. Bekir Onur oyun- cak seçiminde "Kız çocuğa be- bek erkek çocuğa tabanca, tü- fek, araba tercihlnin" sürdüğü- nü vurgulayarak, "Batı ülkele- rinde de süriiyonnuş. ABD'de cinsiyet aynmını ortadan kaldır- mak, her iki cinsin de ovnaya- bilecegi oyuncaklar üretmek yo- lunda birtakım calışmalar oldu, bunlar fazla sonuç vermemiş" dedi. Bazı anne babalann çocukla- rına tabanca, tüfek benzeri oyuncak almarna eğilimine kar- şın, çoğu kez çocukları bu tür oyuncaklardan uzaklaştırama- dıkları belirtiliyor. Oyuncak ta- banca, tüfek üreten bir şirketin yöneticisi tsmail Yeli, "Genel- de okumuş kesim bu tür oyun- caklan tercih etmiyor, ama ço- cuğun tercihi anne babayı aşı- yor. Çocuğa TV sejrettiriyorsu- nuz, vurdulu kırdılı filmler de şiddetten nasibini alıyor. Bir er- kek çocuk ditşünebilir misiniz ki dine silah alıp kovboyculuk oynamasın" dedi. Şiddet duygusu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikolojisi Anabilim Dah Öğretim Üyele- rinden Prof. Dr. Ayşen Bayka- ra da oyuncak "tabanca, tüfek" almamakla, çocuğun şiddetten uzaklaştınlamayacağı kanısında. Prof. Dr. Ayşen Baykara, "Saldırganhk insanın dogasında var. Eğer çocuğa sal- dırgan nitelikli oyuncaklar al- mazsanız, çocuk elini tabanca yapar, öyle oynar. Ruhsal ger- ginligin yogun olduğu ortamlar- da bunun oyun içinde boşaltıl- ması daba sağlıklı. Gergin, kav- galı gürultülü bir aile ortamın- da siz istediginiz kadar silah al- maym, çocukta şiddet duygulan ortaya çıkar" dedi. Tehlikeli maddelerin Karadeniz'e boşaltüması yasaklanacak 4 Kararan deniz'e korumaTürkiye, Sovyetler Birliği, Bulgaristan ve Romanya arasında mayıs ayında imzalanacak sözleşme, tehlikeli atıkların Karadeniz'e dökülmemesini hedefliyor. İDtL GÜRSEL ANKARA — Mavisini yitiren Karadeniz, uluslararası bir söz- leşmeyle korumay-a alımyor. Sözleşme Türkiye, Sovyetler Bir- liği, Bulgaristan ve Romanya arasında mayıs ayında imzala- nacak. Sözleşmeye tehlikeli atık- lann yasal veya yasadışı yollar- dan Karadeniz'e dökülmesini engellemeyi hedefliyor. Karadeniz eylem planı, med- pol'de (Akdeniz eylem planı) ol- duğu gibi öncelikle gemi ve uçaklardan boşaltmamn engel- lenmesini içeriyor. Buna göre ci- va, kadmiyum, ham petrol, klorlanmış hidrokarbonlar, pes- tisitler ve radyoaktif maddeler gibi "kara listeye alınmış" teh- likeli maddelerin Karadeniz'e boşaltımı yasaklanıyor. "Gri liste" adıyla anılan kur- şun, çinko, bakır, siyanür ve ba- zı organik maddelerin boşaltıl- ması ise sözleşmeye taraf olacak ülkelerce oluşturulacak bir ko- ordinasyon merkezinden alına- cak izinle olabilecek. İmzalana- cak ikinci protokol, kazalar ve- ya denize kaza ile petrol ve di- ğer tehlikeli maddelerin dökül- mesi gibi acil durumlarda işbir- liği yapma konusunda hükü- metleri bağlıyor. Sözleşme çerçevesinde Tuna Nehri'nin bulunduğu tüm ülke- ler de Karadeniz için işbirliğine gidecekler. Karadeniz'in kara kökenli kir- liliğinin önlenmesi, eylem planı- nın en önemli bölümünü oluş- turuyor. Buna göre kara kay- nakh atıklar saptanacak kurul- lar çerçevesinde deşarj edilebüe- cek. Karadeniz'i Türkiye'den en fazla kirleten nehirlerin başında Sakarya ve Yeşilırmak geliyor. Bunun dışındaki nehirler ise şunlar: "Kızılırmak, Çoruh, Değir- mendere, Karasu, Filyos Çayı, Lahana Çayı, Ayancık, Foldere- si, Fırtına Çayı, Ternıe Çayı, Melez Çayı, Elekçi Deresi." Karadeniz'i kirleten kimyasal maddeler arasında ise tütün iş- letmelerinden gelen atıklar, de- mir çelik atıklan, çay yaprakla- rının işienmesinden kaynakla- nan atıklar yer ahyor. Başbakanlık Çevre Müsteşar- lığı Toprak ve Su Dairesi Baş- kanlığı'nca yapılan incelemeye göre diğer kirleticiler bölgelere göre şöyle sıralanıyor: "Alkolsüz içecek (Giresun, Ordu), deri (Samsun, Trabzon), kâğıt (Kocaeli, Zonguldak), kimyasallar (Trabzon, Artvin, Bolu, Samsun, Sakarya, Koca- eli, Zonguldak), şeker (Kasta- monu, Kırklareli, Sakarya), süt ve süt üriinleri (Kırklareli, Sam- sun, Sinop, Trabzon), çay (Rize, Artvin, Trabzon, Giresun), çi- mento, kireç (Trabzon, Ordu, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak) bakır (Artvin), un (Trabzon, Rize, Artvin, Ordu, Samsun, Sinop, Giresun), fındık (Trabzon, Ordu, Giresun)." '91 dünya optik fııarı • BRÜKSEL (tÜHA) — Her yıl başka bir ülkenin hazırladığı dünya optik fuarı bu yü Hong Kong'da düzenlenecek. Belçika'da düzenlenen geleneksel gözlükçüler kongresinde alınan kararda, bu yıl 11-14 kasım tarihleri arasında yapılması planlanan 1991 dünya optik fuarının Hong Kong'da açılması tasarlandı. Fuann açılması ile ilgili oiarak konuşan Hong Kong Gözlükçüler Birliği Başkanı Hon-lan Cheng, Asya pazannın en i>i mamûllerinin adalarında üretildiğini ve Avrupalı yatınmcılar için de çok ideal bir pazar olduklannı söyledi. Köy Enstitüleri • Haber Merkezi — Köy Enstitüleri'nin 51. kuruluş yıldönümü, 17 nisan çarşamba günü, Istanbul Avcılar'da Bodrum Ocakbaşı Restaurant'da düzenlenen yemekli bir forumla kutlanacak. Eğitimci Ayla Akbal'm yöneteceği foruma konuşmacı olarak eğitimci- yazar Bekir Semerci, ozan Nebi Dadaloğlu, eğitimci Ibrahim Adiloğlu ile öteki Eğit-Der'b öğretmenler katılacaklar. Odenmeyen faturalar • ANKARA (ANKA) — PTT, odenmeyen telefon faturalan için yeni bir uygulama başlatıyor. PTT'den yapılan açıklamaya göre Ankara, Istanbul ve îzmir'de 30 bin hraya, diğer yerlerde de 20 bin liraya kadar olan ödenmemiş faturalar için telefonlar haberleşmeye kapatılmayacak. Toplam borçlan, belirtilen miktarları geçenlerin telefonlan ise görüşmeye kapatılacak. Sağlık için işinizisevin • ADANA (AA) — Kişilerin sağlıklı ve muüu olabilmeleri için haz alarak ve doyum bularak yapacakları bir işe sahip olmalannın zorunlu olduğu bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi . Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ünal, kadın, erkek ve çocukların evde ya da dışarıda haz alacaklan bir uğraş edinmelerinin ruh ve beden sağlığı açısından çok önemli olduğunu söyledi. Hiçbir iş ya da uğraşın bir diğerinden üstün ya da kötü olmadığmı ve toplumda her meslekten insana ihtiyaç duyulduğunu belirten Prof. Dr. Ünal, "Mesleğin iyi ya da kötü olması kişinin işini sevmesiyle ilgilidir" dedi. Troya Hazinesi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Uzun süredir kayıp olan Troya Hazinesi'nin Moskov^'da olduğunun anlaşılması ve Almanya'ya geri verilme hazırlıklarımn başladığının öğrenilmesi üzerine Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın, hazinenin Türkiye'ye verilmesini istedi. Zeus Sunağı'nı geri isteyen Bergama Belediye Başkanı Taşkın, Troya Hazinesi'nin de Almanya'ya değil gerçek sahibi olan Türkiye'ye verilmesi gerektiğini savunarak "Hükümet zaman geçirmeden Zeus Sunağı ve Troya Hazinesi konusunda gerekli girişimlere başlamalıdır" dedi. Bayramda şekere dikkat • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Beslenme uzmanlan, bayramda özellikle çocukların çok fazla tatlı ve şeker yemelerine karşı ailelerin dikkatli olmasını öneriyorlar. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Ayşe Baysal, "Sık aralıklarla şeker tüketimi hem çocuğun dengesiz beslenmesine yol açar hem de dişleri çabuk çürütür. Çocuklara şeker yerine, iyi yıkanmış meyve ikram etsinler" dedi. Baysal, bir ay süreyle oruç tutan yurttaşların birdenbire "aşarı yemeye" başlamamaları ve bayramda da tatlılara fazla yüklenmemeleri gereğine dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle