20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15NİSAN1991 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Mettoroloji Işteri Gend Mûdürtt- OO'nden alınan bilgrye gAre BÜTÜN böi- gelenrmz parçalı çr* bulutfu, Marmara nın doğusu, Batı ve Orta Karadentz, lc Anadokj, Iç Ege, göüer bögea, Ooju Ak- deniz He Dw)u w Gûneyboju Anadolu- nun batısı yafjışlı geçecek. Ya§:şlar ge- neUikte yaömur, yer yer saganak ve gofc gürûttûlü sajanak yajıs- geçecek. HA- \» SKAKUGI \fofjis alar. verterde biraz aalacak, ötekı yerterde önemiı bır değı- şJHkokrayacak. RÜZGÂR: Haffl, ara sra orta kuvvetk esecek DerazierrJe. Kara- deniz. Matmara ve Kuzey Ege yıhta ve poyraz, Güney Ege ve Batı Akdeniz yıWc ve kırayel, Ooğu Akdeniz de Adaıu Mapazarı Adıyaman Afywı AOn Aflkara Amakya Antalya Artvin güırtatısı ve karaye'den 3-5. Akdeniz açKtannda yer yer 27-33 denız rmlı tnaa esecek. Oaıga yûteeMıfli 05-15, yer yer 2, Akdeniz açıHa- nnda 3-5 m. dobyında otecak Van GOü'nde hava parçalı bdutlu g * çecek. Rûzgar gûney ve dofti yönterden tıafrf. ara sıra orta kuvveO» esecek. G« kûçûk dalgalı. görûş uzaklığı 10 km dolayinda olacak Btabk fcngöf BrtSs Böu Buru Çmfckale Çonım Deneiı Y 24° 12° Dıyarbaur ¥ 18° T'BSnK Y 20° 9°Eranran Y 15° 6° Erzumrn 8 10° 1°Esto$et»f Y 16° 6°Gazıaniep Y 24° 14° etmsun B 19°12°eûmû^ıaneB B 17° 6°HaUân B B 21°12»lsp»na Y Y 19° 8°Wanbul Y Y 17° 5°tzrmr B B 15° 5°Kare B B 14° 6°Kas&monu Y Y 15° 6°Kays«n Y Y 18° 8°Kırtdant B B 17°10°tova Y Y 16° 5°Kütal*ı Y Y 13° 10° Maölya Y 19° 6°Mamsa 18° 7°K.Mara$ 15° 5°Mersin 12° 2°Muğla 15° 7°Muş 20°10°Nİ(|de 15° 7°0rtu 17° 6°«ze 12° 4°Samsun 16° 6°Surt 16° 7°Smop 20°10°S»as 10° 1° Tekriafl 14° 5° Trabzon 15° 6°Tuncaı 17° 7°Uşak 16° 6°Van 16° 6°Ytagat 17° PZonguld* 8 20° 11° Y 20° 9° Y 23° 11° B 18" 8° B 14° 4° Y «P 7° Y 14° 7° B 17° 8° Y 15° 8° B 17° 7° Y 10° 8* Y 14° 4° B 14° 8° B 15° 7° B 16° 5° Y 16° 7° B 11° 6° Y 15° 6° Y 10° 5° aç» bukıou -*^yagmurlu g f s ı s * /Upık B-buluOu G-Qûneşt K-örfc S-sslı Y-yaOmur'u DÜNYA'DA BUGÛN BULMACA 6 SOLDAN SAĞA: 1/ Padişah ve devlet ileri gelenlerinin se- ferden dönmeleri ya da başka bir yere ge- lişleri dolayısıyla ya- zılan kaside. 2/ Yer- fıstığı... Uzaklık an- latmakta kullanılan söz. 3/ Anadolu Sel- çuklulannın üslup- laştırdıklan dolaşık süsleme... Dilbigisin- deki sözcük türlerin- den biri. 4/ Cömert, yiğit... Bir tür kalın ve kaba kumaş. 5/ Bir şeyin dışarıdan görünüşü. 6/ Akıl... Bir yağış şekli... Sodyumun simgesi. 7/ Eskiden kullanılan bir ce- şit devrik yakalı kürk. 8/ Tarikatla- rın kimisinde tekke büyüğü... Üye. 9/ 'Rus Beşteri' adı verilen grubun üyesi olan ünlü Rus bestecisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ekin tarlalannda biten zarariı bir bitki. 2/ Soy, sülale... 'Yedi Meşale' toplulu- ğunu oluşturan ozanlarımızdan bi- rinin soyadı. 3/ Ahır... Renkli televizyon sistemlerinden biri. 4/ Osmanlı devletinin Kuzey Afrika'daki son topraklannı da yi- tirdiği antlaşmanm adı... Tropikal Afrika'da yetişen bir ağaç. 5/ Bir nota... Kolaylıkla kandırılabilen. 6/ Gerçekten öyle ol- madığı halde öyle sayılan. 7/ Bir şeyin doğru olduğunu belirt- mek için yapılan işaret... Rus imparatorıarına verilen san. 8/ Anadolu'da kurulmuş eski uygarhk... Cılız, zayıf. 9/ Gemide yelkenlerin açılması... Tuzağa düşürülen şey. 60 YBL ONCE Cumhuriyel Ispanya'da cumhuriyet MtMARLAR İM5AATÇILAR MÜTAAHHTrLEK 15 NtSAN 1931 Barselon'da saat 14.13'te Cumhuriyet ilan edilmiş ve belediye dairesine Cumhuriyet bayrağı çekilmiştir. Şayi olan bazı haberlere göre kral öğleden sonra otomobille çıkıp gitmiştir. Gene bu şayialara nazaran parlâmentoyu içtimaa davet için cumhuriyetçiler, sosyalistler ve kralhk taraftarlarından mürekkep bir hükümet teşekkül etmiştir. Batselon, Saragos, Cordove, Saint- Sabastien, Huelva, Almeria, Vigo, Leon şehirleri ile daha bir çok mahallerde Cumhuriyet ilân edildiği haber alınmıştır. Kral tahündan feragat ederek selahiyetlerini Anzar hükümetine tevdi etmiş ve enzari hükümeti de bu salahiyetleri 'Zanoa'nın riyasetinde teşekkül eden muvaİckat cumhuriyetçi hükümete devreylemiştir. Kral bu akşam Madrid'i terketmektedir. HEJt DAM AT14 n DCÛB- Güzel yazı "Yeni Gün" refikimiz genç istidat ve kabiliyetlerin inkişafına hizmet etmek üzere genç karileri arasında cidden güzel düşünülmüş bir yazı müsabakası açmıştır. Refikimiz gençler tarafından ilmi, edebi, tarihi mevzularda yazıbp kendisine gönderilecek eserleri neşrederek umumun reyine arzedecek, en çok rey kazanan yazıların sahiplerile bu yazılara rey verenlere gerek para, gerek eşya olarak mütenevvi mükâfatlar verecektir. Gençliğin bu müsabakaya dikkat ve alâkasını celbederiz. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Salazar Portekiz'de huzursuzluk 15 NtSAN 1961 Başvekil Antonio Salazar Angola'da tam bir savunma yapabilmek için kabine üyelerinden bir kısmı ile Genelkurmay Başkanını değiştirmiştir. Salazar, Savunma Bakanı ile Denizaşın İşler Bakanını ve Genelkurmay Başkanını azletmiş bulunmaktadır. Bundan sonra radyoda konuşan başvekil, kabinede daha başka değişiklikler de yapacağını bildirerek, bu değışikliğin yegane sebebinin Angola meselesi olduğunu söylemiş ve Savunma Bakanhğını bizzat kendisinin üzerine aldığını bildirmiştir. Son günlerde Portekiz'de durum çok gerginleşmiş bulunuyordu. Bu değişiklikten önce de huzursuzluk fazlaca artmış ve askeri birliklere hazır olmaları emri verilmiştir. Lizbon'a gelen haberlere göre bundan üç gün evvel Angola'da binlerce yerli, Ucua kasabasına hücum etmiş ve çarpışma sırasmda 13 Avrupalı ve bir çok yerli ölmüştür. Portekiz Haberler Ajansı, son 2 ay zarfmda Angola'da vukua gelen çarpışmaların en şiddetlisinin, üç gün evvel Ucua'da olduğunu bildirmektedir. Ucua'da çarpışmalar olduğu, Angola'da güvenliğin tetnini için Lizbon'da ve Luanda'da tedbirler alındığının açıklanmasından birkaç saat sonra öğrenilmiştir. Portekiz Başbakanı Salazar, Angola'daki olaylar üzerine kabinede mühim değişiklikler yapmış, bu arada Savunma Bakanlığı'nı da kendi üzerine alrruş bulunmaktadır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyel Gün^doğu'ya tek vali 15 NtSAN 1990 Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nin yetkileri yeniden genişletildi. Üç çevre il de yetki alanı içine alındı ve bölge valisinin 11 ildeki valilerin bütün yetkilerini kullanmasına olanak sağlandı. Bölge valisi, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli, Van, Muş, Bitlis ve Adıyaman illerindeki valilerin yetkilerini hiçbir sınırlama olmadan kullanabilecek. Bakanlar Kurulu'nun 9 nisan günü Cumhurbaşkanı Turgut Özal baskanlığındaki toplantısında kabul edilen kanun hükmündeki kararname (KHK), yeniden değiştirilerek basma getirilen cezaların uygulama alanı genişletildi. Basın için getirilen ek cezalar yurdun her yerindeki yayınlar için geçerli olacak. Cenevre Cezayif Cidde Duba FranMurt Gnne llelsirriu Katııre Kopenhag Kfiin Letosa Kahıre • Zûnh B 17° B 17° B 13° B 17° TAKITSMA Amerika'nın Süperlik Ehliyetsizliği Bir ülkeyi, bir merkezsel btoritenin başına yık; bir diktatör saydığı, bu merkezsel otoriteyi de içten yıkmak için Kürtleri ve Türkmenleri kışkırt; sonra da onları omuzları bu yükü kaldıramayacak olan bir ülkenin başma yık. Dünyada isteseniz de istemeseniz de sü- perler ya da süperlik savında olanlar bulu- nur her zaman... Bu bir açıdan tarihsel bir determinizmdir: Tarih, her zaman süperler yaratır. Onlar da dengeleri ya da dengesiz- likleri yaratırlar; gösterecekleri ehliyete göre de tarih sahnesinde, uzun ya da kısa ege- menlik rolünü oynarlar. Şimdilerde dünya tek süpere kaldı. Ve o da daha şimdiden ehliyetsizliğini kanıtla- mıştır. O müthiş bilimsel yapıcüığıyla, yarattığı savaş teknolojisiyle dünyada önemli silah gücüne sahip bir ülkeyi, kendisi 100'ün al- tında insan yitinne karşılığı 5-6 haftada bir cehenneme çevirdi. Ama ondan önce, tam o strada, ondan sonra politika alanındaki tutarsızlıklarıyla dünyanın başını yeni dertlere sokma yolun- daki ilerlemesini sürdürmeye başladı. Eğer son yıllara kadar ikinci süperüği- ni koruyan Sovyetler, dizleri üzerinde kal- ma gücünü gösterseydiler Ortadoğu alevi, 3. Diinya Savaşı'm tutuşturmaz mıydı? Amerika, dünyanın dört bir yanında şim- diye kadar süperlik rolünü, başka hiçbir koşulla ve denge öğesiyle bağlanmadan salt Amerika yararları uğruna oynamıştır, oy- namaktadır. Bu saptamaya karşı "genel politika, ulus- lararası politika, zaten ulusal yararları sag- lama sanatıdır" demeyin lütfen... Dünya Avrupa'dan başlamak üzere "tek dünya" olmaya doğru giderken dünya ge- nel siyasasınınbu kısırcimri kuralın kısırdön- güsünden de uzaklaşmak gerekmez mı? "Ne tek dünyası" da demcyiniz. Bu, ki- mi ülkücü siyasa felsefecilerinin düşü ol- maktan çıkmıştır. Rooswelt ve onun seçim rakibi VVilky'nin ağzı ile gerçeğin siyasası- nı arayan ve uygulayanların da ülküsü ol- muştur. Ve Avrupa Ural'lardan Atlantik'e kadar bir "Avrupa evi" inşasına başlamıştır bi- le. Bu öteki Atlantikleri de etkileyip şu ya Çelişkili Bir Kanun Teklifi Bir eğitimci ve öğrenci velisi olarak bu haksızlığın giderilmesi için yasa teklifindeki 4. maddede bulunan yasaklama hükmünün "Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümü Ziraat .Mühendisleri"ni kapsamayacağının belirtilmesini istiyorum. Gıda sorunu çağdaş dünyada çok önem- li ve yaşamsal bir değer taşımaktadır. Bu ne- denle gıda sanayii, gıda üretimi ve bunun pazarlanması çağırmzda eğitimi ve tekno- lojiyi gerektiren bir ana işkolu haline gel- miştir. Yurdumuzda bugüı> tarıma büyük bir ilgi gösterilmekte, tarım ürünlerini işle- yen gıda endüstrileri kurulmakta, gıda la- boratuvarlan hizmete girmekte, yapay gıda- lar üretilmekte, insan beslenmesiyle ilgili bü- tün sorunlannın çözümlenmesi ele alınmak- tadır. Bu gelişim ve oluşumlar gıda- uzmanlığı- dalını doğurmuş, bu alanda ça- hşacaklar için yasalar düzenleme aşaması- na gelinmiştir. Bu konuda ilk girişimi tzmir Milletveki- li Sayın Işday Saygın yapmış TBMM'ye 'gı- da mühendisliği' hakkında bir yasa teklifi sunmuştur. Bu yasa amaç olarak 'gıda mii- bendisleri'nin görev ve yetkileri ile ilgili esas- lan düzenliyor. Bir uzmanlık dalıyla ilgili yasa hazırlanmasına bir diyecegim yok. An- cak yasa teklifi hazırlanırken çok yönlü bir çalışma yapılmamış gibi geldi bana. Çün- kü, Ziraat Fakiilteleri'ndeki, 'Gıda Bilimi ve Teknolojisi' bölümünden mezun olan zira- at mühendisleri düşünülmemiş, sadece üni- versitelerdeki 'Gıda mühendisliği' bölümün- den mezun olanlar göz önüne alınmıştır. Oysa, ziraat fakültesi gıda mühendisliği bö- lümünde okuyan öğrencilerle, diğer fakül- telerdeki gıda mühendisliği bölümünde okuyan öğenciler aynı ve benzer eğitimden geçmektedir. Yasada yalnız diSer fakülteler- da bu formülasyon altında, bir "dünya bütünliiğü" yaratmanın başlangıcıdır. Böyle olunca da "süperlik"in karakte- rine, işlevinin niteliğine, kendi ulusal yara- n kavramını aşarak bir geniş anlam katmak gerekir. Bu yalnız bir ülkücü felsefesel spekülas- yon olarak değil, bir gerçekçi politika ola- rak da kendisine uj'ulması zorunlu olan bir yeni kuraldır: Dünyanın yazgısı üzerinde oy- nayanlann kendi gerçek yararları nalıncı ke- seri gibi hep kendine doğru yontmaktan pk- mıştır. Bir süperin gerçek ulusal yaran, dün- yanın bütün öteki ülkeleri arasında hakka, adalete, dayanışmaya, sorumluluk paylaş- masına dayalı bir denge, bir uyum düzeni kurulmasındadır. Bu bugünkü dünyayı bir bilimsel algı ile tanılama -yorumlama- yönlendirme çabası ister. Bu ehliyeti göstermeyi zorunlı kılar. Bu dünya karşısındaki bütün tavırlann- da çifte standartları aşan bir tutarlıhk gös- terme akılhhğını izlemeyi zorunlu kılar. Tanrı adına söyleyin: Bir ülkeyi bir mer- kezsel otoritenin başına yık; bir diktatör saydığın bu merkezsel otoriteyi de içten yık- mak için Kürtleri ve Türkmenleri kışkırt; sonra da onlan omuzları bu yükü kaldıra- mayacak olan bir ülkenin başına yık... Bu geleceğin o bütünleşmiş dünyasına gi- den uyumlu yol politikalannda bir süperin yapacağı iş midir? Görülüyor: Amerika bu süperlilik rolün- de ehliyetsizdir. Ve bu da dünyanın bir ka- ra yazgısıdır. PROF. BAHRt SAVCI Istanbul deki gıda mühendisliği bölümünü bitiren- lere görev ve yetki verilirken aynı eğitim ve öğretim için ziraat fakültesi gıda bilimi ve tek- nolojisi bölümü mezunu ziraat mühendisi gıda teknologlarına kapıları kapatmak on- lann iş olanaklarını yok etmek onlan dış- lamak bib'me, adalete, hukuka, insan hak- larına ve anayasaya aykındır. Bu durumda belii bir gruba ayncahk tanınmış oluyor. Bir eğitimci ve öğrenci velisi olarak bu haksız- lığın giderilmesi için yasa teklifindeki 4. maddede bulunan yasaklama hükmünün "Gıda Bilimi ve Teknolojisi'Bölümü Zira- at Mühendisleri"ni kapsamayacağının be- lirtilmesini istiyorum. Yasa teklifinin bu doğrultuda yeniden gözden geçirilmesi ve gerekli düzeltmenin yapılmasını dilerim. Yasa teklifi ilk haliyle yasalaşırsa büyük bir haksızlık olacak ve bizlere onulmaz acılar verecektir. M. GÜNER DEMİRAY Eğitimci/ tstanbul K Cumhuriyet kitap kulübü T A K S İ T L E KÎTAPV E R I Y O R DILEYEN HERKESE''> 8 AY VADELİ SEÇKİN YAZARLAR V 'AFA YAYINLARI CAN YAYINLARI • ÇINAR YAYINLARt ALTIN b BİLGİ KÎTAPLAR YAYINEVİ CEM YAYINEVİ ONUR YAYINLARI REMZİ KITABEVI ÇAĞDAŞ YAYINLARI m PAYEL WINEVI TOROS YAYINLARI 400 seçme kitap Elden teslim (') Sadece Isunbul II unıcları içinde. Bir telefon yeterli TELEFON : 512 05 05 / 516 ACELE SATILIK DAİRE İstinye'de sahibinden deniz manzarah 2 oda 1 salon. 177 97 57 İLAN KARS SULH HUKUK MAHKEMEStNDEN Sayı: 1990/226 Davacı Hazine vekili tarafın- dan davalı Sadet Karakoç aley- hine açtığı Kars Merkez Istasyon mahallesi 154 ada 77 parselde kayıth bulunan taşınmazın As- keri Yasak ve Güvenlik bölgesi içinde kaldıgından bahisle tapu- nun iptali ile Hazine adına tapu- ya tescüini talep etmiş olup, aramalara rağmen davalıya du- ruşma günü ve dava dilekçesi tebliğ edilemedigjnden, dava di- lekçesinin tebliği ile dunışmanın atılı olduğu 14.5.1991 günü sa- at 9'da duruşmaya gelmeniz ve- ya vekille temsil ettirilmeniz, gelmediğiniz veya vekille temsil ettirilmediğiniz takdirde dunış- malara yokluğunuzda devam edileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 46639 KARS SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN Sayı: 1990/284 Davacı hazine vekili tarafından davalı Celıl Kılıç aleyhine açuğı Kars Merkez İstasyon Mahallesı 154 ada296parselnolu taşınmazın askeri yasak ve güvenlik bölgesi i - çınde kaldıgından bahisle tapunun iptali ile hazine adına tapuya tescüi- ni talep etmî^ olup, aramalara rağ- men davalı Celil Kıiıç'a dava dilek» çesı ve duruşma günü teblig edile- mediğindcn.dava dilekçesinin leb- li|ı ile duruşmanın atılı olduğu 14.5.1991 gunu saat 9'da mahkeme mize gelmeniz veya kendinizi ve- kille temsil cttirmeniz, gelmediği- niz veya vekille temsil «tirilmedigi- niz takdirde duruşmaya yoklugu» nuzda devam edileceği ilaneo teblijSolunur. Basın: 46620 Galeri • Atölya 146 97 38 • 132 64 26 N u r c a n P e r d a h ç ı Rölyefve HeykelSergjsi ! -29 Hisanl991.il.OO-lS.Ce [Pazar eûnfaı dışmda} « Yonca Modem Sanat Galerisi • Valikonağı Caddesi No H7'2Nisanta>i Isanbui Ttl : »Nisan 1901. !KX"i 1800 , Pazar ıjmlen Jtftnu lsoklal'caddts '41 Be>t)ğlıHsanbul Tel. i H l t - ^ Resim Sergjsi EKREMKAHRAMAN A R A \ T I S A \ \ T L E R I S ! HOBİ sanat «alerisi MARİA KILIÇLIOĞLU Heykel Sergısi 1 Nisan-30 Nisan ValıkonaÇı Cad Paıaı 85 Nısanlası 146 72 81 POLtTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Çekenler, Çektirenler... Sovyet Elçiliği'ndeki kokteyle ilk kez sanırım 1945'te git- miştim. O yıllarda gazeteciler, hele genç gazeteciler çağ- rıldıkları kokteyle ulu orta gidemezlerdi. Eski ustalardan birinin koltuguna girer, öyle giderlerdi. Ben de bir usta- nın peşine düşmüştüm. Elçilik şimdiki yerinde değil, Bü- yük Otel'in karşısındaydı. Sovyet Elçiliği'ndeki bir kokteyle gitmek çok önemliy- di. Benim ilk gidişimdi. Ertesi gün çok kişi duymuştu. "Oooo, artık elçiliklere gidiliyor..." diye takılanlar olmuş- tu. "Ne yapalım çağırıyorlar. Görevimiz değil mi?" Sovyet Elçiliği'ne, demirperde denilen sosyalist ülke el- çiliklerine gitmek bir olaydı. Macar Elçiliği'nde bir kokteyl vardı, gideceğimi söyle- dim. "Aman emniyete haber ver." "IMeden?" "Sonradan başın ağrımaz. Bir gören olursa emniyetin haberi vardı, dersin." Ben de telefon edip haber verdim. Telefona çıkan kişi, "Telefondan yarım saat sonra gidin." dedi. 'Niye?' "Siz otomobille giderseniz, bizim memur dolmuşla gi- der, vakit kazansın..." "Olur." Aradan elli yıla yakın süre geçti. Artık böyle ilkel yön- temler kalmadı. Ne Sovyetler Birliği tehlikesi ne sosyalist ülkeler korkusu... Elçiliklere değil, biribırilerinin evlerine gidip geliyorlar, soran eden yok. Gelsin viskiler, gitsin vot- kalar. Süleyman diye elçiliklere bakan bir polis görevlisi var- dı. Sosyalist ülkelerden birine gittiğimin ertesi günü sa- bah sabah büroya damladı. "Büfenin başında birisiyle uzun uzun konuşuyordun, onu bir türlü çıkaramadık, kimdi?" "Sen orada değildin, nereden gördün?" "Ben ağaçtan seyrediyordum." Elçiliğın bahçesi ağaçlıklıydı. Ağaçlar hem elçiliğindi hem belediyenindi. Görevli, bu ağaçlardan birinin üstü- ne çıkmış, çevreyi dikizliyormuş. O sırada beni tanımadı- ğı adamla görmüş, şimdi onu öğrenmeye gelmişti. "Ha konuşiuğum adam mı? Tanımıyor musun?" 'Hiç tanımıyorum.' "Gördüğün adam bizim Macaristan ticaret ateşimizdir, yıllardır oradaydı, yeni geldi." "Adı ne?" "Nuri Bey. Soyadını bilmiyorum. Onu da git, Ticaret Ba- kanlığı Dış Ticaret Dairesi'nden öğren." Bizi izlemekle görevli siyasi polis, bilmediklerini de biz- den öğrenirdi. Belki çok alaturka bir yöntemdi, ama bı- zimdi. Zaten o yıllarda kaç gazeteci vardı, kaç izleyen po- lis... Hepsi birbirine karışırdı. Şimdi düşünüyorum da şaşıyorum. Solcu diye bizim gi- bi gençleri karşılarına almışlar, ardımıza da birer polis tak- mtşlar, gönül eğlendiriyorlardı. Kim ne yapıyor, nereye gi- diyor, kiminle konuşuyor. Ertesi akşam bir küçük meyha- neye gittiğinde hemer, orada içenlerden öğrenirdin. Hem kendi serüvenin hem de karşındakinin serüveni bilinirdi. Basın-Yayın'ın akşamları tezgâhta oturan memurları var- dı, onlar laf açarlar, sır verirler, sır alırlar, bir gün önceki olayları öğrenirlerdi. Sonra da raporlarına yazarlardı. Aşırı sojculuk da bu raporlara girmeydi. İçişleri'ne vekâlet eden bakan dostumla Ankara'nın Ba- rajı'nda, tenha, ıssız bir yer diye akşamüstü içmiştik. Ba- kan ertesi gün adımızı 'barajda içtiler' diye raporda görü- yor. 'Ne olur içersek' diye çok kızmıştı. Bunlar da bir dönemin cilveleri... Neler çekmişiz, ne- ler çektirmişler!.. CAUŞANLARIN SORULARI/SORUNIARI Y1LMAZ ŞİPAL Takvim yılı ve tam yıl SORU: 1967 yılında Emekli Sandığı'na tabi olarak çaJış- ma>B başladım. Vedek subaylık dönemimde geçen sü- re ve fiili hizmet zamnuyla Emekli Sandığı'na tabi çalışmam 1 yıl 5 aydır. Hadran 1971'de ilk kez SSK'lı oldum. Bu çalışmam bugiine değin prime esas tavan kazançtan prim öde- yerek ve kesintisiz olarak devam etmektedir. 1992 yılı ocak aymda emekli olmak istiyorum. Yazdanmzda, benim dunımumda olanlaruı (sürek- li tavandan prirn ödeyen) 1992 yılında 6.400 göster- geden emekli olacağını belirttiniz. Ancak bazı SSK ilgilileri 6.100 göstergeden emekli olabileceğimi, 6.400 gostergeden emekli olabilmem için temmuz 1992 ta- rihini beklemem gereküğini vurguladılar. Bunun için de aralık 1992yi beklemenin doğru olacağını söyle- diler. Benim durumumda olup da en yüksek emekli ay- lığını almak isteyenler için önemli olan bu konuyu açıklamanızı bekliyorum. S.B. YANIT: 3395 sayılı ve kamuoyıj deyişiyle "Süper Emeklilik Yasası" yüriirlüğe girdiği günden bu yana sürekli eleştirilere ne- den olmuş ve bu eleştiriler sonucu getirilen yeni uygulamalar da sorunları çözememiştir. Bu yasa üe SSK'yı bugünlere getı- ren eski sigortalılar bir kenara itilmiştir. 3395 sayılı yasa geçici madde 4'te, Üst Gösterge Tablosu- ndan bağlanacak süper emekli aylıklarının nasıl hesaplanaca- ğı açıklanmaktadır. Bu açıklamaya göre, 3395 sayılı yasanın "yürürlüğe girdiği 9.7.1987 tarihini izleyen yılbaşı olan 1 Ocak 1988'den geçerli olarak, aylık bağlanmasına esas alınacak gös- terge ''sigortalının ayhk talep veya ölüm tarihinden önceki beş takvim yılında üst gösterge tablosunun en yüksek göstergesi üzerinden hesaplanacak günlük kazançların beş yıllık tutan- nın yülık ortalaması"na göre saptanacaktır. Bu saptamada, yaş- lıhk aylıkları; Birinci takvim yılı için bir, (1 Ocak 1987-31 Aralık 1987 ara- sı 360 gün), İkinci takvim yılı için iki, (1 Ocak 1987-31 Aralık 1988 arası 720 gün), Üçüncü takvim yılı için üç (1 Ocak 1987-31 Aralık 1990 ara- sı 1.080 gün), Dördüncü takvim yıh için dört,(l Ocak 1987-31 Aralık 1991 arası 1.440 gün) Yıllık tutarlannın yıllık ortalaması esas ahnrnak suretiyle he- saplanacaktır. Beşinci yıl için de 1 Ocak 1987-31 Aralık 1991 arasında ge- çen 5 takvim yılına (1.800 gün) göre hesaplama yapılacaktır. Temmuz 1992'ye göre hesaplama yapılacaksa, öncelikle ya- sada geçen "takvim yılı" deyişinin, yasal bir biçimde "tam yıl" deyişiyle değiştirilmesi gerekecektir. (1) Yazımızı, Ankara 1. İş Mahkemesi'nin, Yargıtay'ca oldu- ğu gibi benimsenen ve onaylanan 13.5.1975 tarih, 5047 esas ve 843 kararından bir alıntı bir noktalayalım. "(...) Gerek "Türk Hukuk Lugatında" ve gerekse diğer me- vuzatta "Takvim Yılı" ocak ayının birinci günü ile aralık ayı- nın sonu arasındaki süre olarak tanımlanmıştır. Bu durumda 506 sayılı yasanın 61. maddesinde (*) sözü edilen "5 takvim yılı" olarak ocak ayının birinci günü ile aralık ayının sonuncu günü arasındaki süre olarak kabul etmek zorunludur. Kanun vaz'i bunun aksini düşünmüş olsa idi "5 takvim'yılı" tabirini kullanmaz, "Başvurma tarihinden veya işten ayrıldığı tarihten itibaren geriye doğru 5 yıl içinde " sözcüğünü kullanırdı. (...) (*) 3395 sayılı yasa ek madde 4'te de hesaplamanın "takvim yılı" esasına göre yapılacağı vurgulanmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle