Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15NİSAN1991 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Mettoroloji Işteri Gend Mûdürtt-
OO'nden alınan bilgrye gAre BÜTÜN böi-
gelenrmz parçalı çr* bulutfu, Marmara
nın doğusu, Batı ve Orta Karadentz, lc
Anadokj, Iç Ege, göüer bögea, Ooju Ak-
deniz He Dw)u w Gûneyboju Anadolu-
nun batısı yafjışlı geçecek. Ya§:şlar ge-
neUikte yaömur, yer yer saganak ve gofc
gürûttûlü sajanak yajıs- geçecek. HA-
\» SKAKUGI \fofjis alar. verterde biraz
aalacak, ötekı yerterde önemiı bır değı-
şJHkokrayacak. RÜZGÂR: Haffl, ara sra
orta kuvvetk esecek DerazierrJe. Kara-
deniz. Matmara ve Kuzey Ege yıhta ve
poyraz, Güney Ege ve Batı Akdeniz yıWc
ve kırayel, Ooğu Akdeniz de
Adaıu
Mapazarı
Adıyaman
Afywı
AOn
Aflkara
Amakya
Antalya
Artvin
güırtatısı ve karaye'den 3-5. Akdeniz açKtannda yer yer 27-33 denız
rmlı tnaa esecek. Oaıga yûteeMıfli 05-15, yer yer 2, Akdeniz açıHa-
nnda 3-5 m. dobyında otecak Van GOü'nde hava parçalı bdutlu g *
çecek. Rûzgar gûney ve dofti yönterden tıafrf. ara sıra orta kuvveO»
esecek. G« kûçûk dalgalı. görûş uzaklığı 10 km dolayinda olacak
Btabk
fcngöf
BrtSs
Böu
Buru
Çmfckale
Çonım
Deneiı
Y 24° 12° Dıyarbaur
¥ 18° T'BSnK
Y 20° 9°Eranran
Y 15° 6° Erzumrn
8 10° 1°Esto$et»f
Y 16° 6°Gazıaniep
Y 24° 14° etmsun
B 19°12°eûmû^ıaneB
B 17° 6°HaUân B
B 21°12»lsp»na Y
Y 19° 8°Wanbul Y
Y 17° 5°tzrmr B
B 15° 5°Kare B
B 14° 6°Kas&monu Y
Y 15° 6°Kays«n Y
Y 18° 8°Kırtdant B
B 17°10°tova Y
Y 16° 5°Kütal*ı Y
Y 13° 10° Maölya Y
19° 6°Mamsa
18° 7°K.Mara$
15° 5°Mersin
12° 2°Muğla
15° 7°Muş
20°10°Nİ(|de
15° 7°0rtu
17° 6°«ze
12° 4°Samsun
16° 6°Surt
16° 7°Smop
20°10°S»as
10° 1° Tekriafl
14° 5° Trabzon
15° 6°Tuncaı
17° 7°Uşak
16° 6°Van
16° 6°Ytagat
17° PZonguld*
8 20° 11°
Y 20° 9°
Y 23° 11°
B 18" 8°
B 14° 4°
Y «P 7°
Y 14° 7°
B 17° 8°
Y 15° 8°
B 17° 7°
Y 10° 8*
Y 14° 4°
B 14° 8°
B 15° 7°
B 16° 5°
Y 16° 7°
B 11° 6°
Y 15° 6°
Y 10° 5°
aç» bukıou -*^yagmurlu g f s ı s * /Upık B-buluOu G-Qûneşt K-örfc S-sslı Y-yaOmur'u
DÜNYA'DA BUGÛN
BULMACA
6
SOLDAN SAĞA:
1/ Padişah ve devlet
ileri gelenlerinin se-
ferden dönmeleri ya
da başka bir yere ge-
lişleri dolayısıyla ya-
zılan kaside. 2/ Yer-
fıstığı... Uzaklık an-
latmakta kullanılan
söz. 3/ Anadolu Sel-
çuklulannın üslup-
laştırdıklan dolaşık
süsleme... Dilbigisin-
deki sözcük türlerin-
den biri. 4/ Cömert,
yiğit... Bir tür kalın
ve kaba kumaş. 5/
Bir şeyin dışarıdan görünüşü. 6/
Akıl... Bir yağış şekli... Sodyumun
simgesi. 7/ Eskiden kullanılan bir ce-
şit devrik yakalı kürk. 8/ Tarikatla-
rın kimisinde tekke büyüğü... Üye. 9/
'Rus Beşteri' adı verilen grubun üyesi
olan ünlü Rus bestecisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ekin
tarlalannda biten zarariı bir bitki. 2/
Soy, sülale... 'Yedi Meşale' toplulu-
ğunu oluşturan ozanlarımızdan bi-
rinin soyadı. 3/ Ahır... Renkli televizyon sistemlerinden biri. 4/
Osmanlı devletinin Kuzey Afrika'daki son topraklannı da yi-
tirdiği antlaşmanm adı... Tropikal Afrika'da yetişen bir ağaç.
5/ Bir nota... Kolaylıkla kandırılabilen. 6/ Gerçekten öyle ol-
madığı halde öyle sayılan. 7/ Bir şeyin doğru olduğunu belirt-
mek için yapılan işaret... Rus imparatorıarına verilen san. 8/
Anadolu'da kurulmuş eski uygarhk... Cılız, zayıf. 9/ Gemide
yelkenlerin açılması... Tuzağa düşürülen şey.
60 YBL ONCE Cumhuriyel
Ispanya'da cumhuriyet
MtMARLAR
İM5AATÇILAR
MÜTAAHHTrLEK
15 NtSAN 1931
Barselon'da saat 14.13'te
Cumhuriyet ilan edilmiş ve belediye
dairesine Cumhuriyet bayrağı
çekilmiştir.
Şayi olan bazı haberlere göre kral
öğleden sonra otomobille çıkıp
gitmiştir. Gene bu şayialara
nazaran parlâmentoyu içtimaa
davet için cumhuriyetçiler,
sosyalistler ve kralhk
taraftarlarından mürekkep bir
hükümet teşekkül etmiştir.
Batselon, Saragos, Cordove, Saint-
Sabastien, Huelva, Almeria, Vigo,
Leon şehirleri ile daha bir çok
mahallerde
Cumhuriyet ilân edildiği haber alınmıştır.
Kral tahündan feragat ederek selahiyetlerini Anzar
hükümetine tevdi etmiş ve enzari hükümeti de bu
salahiyetleri 'Zanoa'nın riyasetinde teşekkül eden
muvaİckat cumhuriyetçi hükümete devreylemiştir. Kral bu
akşam Madrid'i terketmektedir.
HEJt DAM AT14 n DCÛB-
Güzel yazı
"Yeni Gün" refikimiz genç istidat ve kabiliyetlerin
inkişafına hizmet etmek üzere genç karileri arasında
cidden güzel düşünülmüş bir yazı müsabakası açmıştır.
Refikimiz gençler tarafından ilmi, edebi, tarihi
mevzularda yazıbp kendisine gönderilecek eserleri
neşrederek umumun reyine arzedecek, en çok rey
kazanan yazıların sahiplerile bu yazılara rey verenlere
gerek para, gerek eşya olarak mütenevvi mükâfatlar
verecektir.
Gençliğin bu müsabakaya dikkat ve alâkasını celbederiz.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Salazar
Portekiz'de huzursuzluk
15 NtSAN 1961
Başvekil Antonio Salazar
Angola'da tam bir savunma
yapabilmek için kabine üyelerinden
bir kısmı ile Genelkurmay
Başkanını değiştirmiştir.
Salazar, Savunma Bakanı ile
Denizaşın İşler Bakanını ve
Genelkurmay Başkanını azletmiş
bulunmaktadır. Bundan sonra
radyoda konuşan başvekil,
kabinede daha başka değişiklikler de yapacağını
bildirerek, bu değışikliğin yegane sebebinin Angola
meselesi olduğunu söylemiş ve Savunma Bakanhğını
bizzat kendisinin üzerine aldığını bildirmiştir.
Son günlerde Portekiz'de durum çok gerginleşmiş
bulunuyordu. Bu değişiklikten önce de huzursuzluk
fazlaca artmış ve askeri birliklere hazır olmaları emri
verilmiştir.
Lizbon'a gelen haberlere göre bundan üç gün evvel
Angola'da binlerce yerli, Ucua kasabasına hücum etmiş
ve çarpışma sırasmda 13 Avrupalı ve bir çok yerli
ölmüştür.
Portekiz Haberler Ajansı, son 2 ay zarfmda Angola'da
vukua gelen çarpışmaların en şiddetlisinin, üç gün evvel
Ucua'da olduğunu bildirmektedir.
Ucua'da çarpışmalar olduğu, Angola'da güvenliğin tetnini
için Lizbon'da ve Luanda'da tedbirler alındığının
açıklanmasından birkaç saat sonra öğrenilmiştir.
Portekiz Başbakanı Salazar, Angola'daki olaylar üzerine
kabinede mühim değişiklikler yapmış, bu arada Savunma
Bakanlığı'nı da kendi üzerine alrruş bulunmaktadır.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyel
Gün^doğu'ya tek vali
15 NtSAN 1990
Olağanüstü Hal Bölge Valisi'nin yetkileri yeniden
genişletildi. Üç çevre il de yetki alanı içine alındı ve
bölge valisinin 11 ildeki valilerin bütün yetkilerini
kullanmasına olanak sağlandı. Bölge valisi, Bingöl,
Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli, Van,
Muş, Bitlis ve Adıyaman illerindeki valilerin yetkilerini
hiçbir sınırlama olmadan kullanabilecek. Bakanlar
Kurulu'nun 9 nisan günü Cumhurbaşkanı Turgut Özal
baskanlığındaki toplantısında kabul edilen kanun
hükmündeki kararname (KHK), yeniden değiştirilerek
basma getirilen cezaların uygulama alanı genişletildi.
Basın için getirilen ek cezalar yurdun her yerindeki
yayınlar için geçerli olacak.
Cenevre
Cezayif
Cidde
Duba
FranMurt
Gnne
llelsirriu
Katııre
Kopenhag
Kfiin
Letosa
Kahıre •
Zûnh
B 17°
B 17°
B 13°
B 17°
TAKITSMA
Amerika'nın Süperlik Ehliyetsizliği
Bir ülkeyi, bir merkezsel btoritenin başına yık; bir diktatör
saydığı, bu merkezsel otoriteyi de içten yıkmak için Kürtleri
ve Türkmenleri kışkırt; sonra da onları omuzları bu yükü
kaldıramayacak olan bir ülkenin başma yık.
Dünyada isteseniz de istemeseniz de sü-
perler ya da süperlik savında olanlar bulu-
nur her zaman... Bu bir açıdan tarihsel bir
determinizmdir: Tarih, her zaman süperler
yaratır. Onlar da dengeleri ya da dengesiz-
likleri yaratırlar; gösterecekleri ehliyete göre
de tarih sahnesinde, uzun ya da kısa ege-
menlik rolünü oynarlar.
Şimdilerde dünya tek süpere kaldı. Ve o
da daha şimdiden ehliyetsizliğini kanıtla-
mıştır.
O müthiş bilimsel yapıcüığıyla, yarattığı
savaş teknolojisiyle dünyada önemli silah
gücüne sahip bir ülkeyi, kendisi 100'ün al-
tında insan yitinne karşılığı 5-6 haftada bir
cehenneme çevirdi.
Ama ondan önce, tam o strada, ondan
sonra politika alanındaki tutarsızlıklarıyla
dünyanın başını yeni dertlere sokma yolun-
daki ilerlemesini sürdürmeye başladı.
Eğer son yıllara kadar ikinci süperüği-
ni koruyan Sovyetler, dizleri üzerinde kal-
ma gücünü gösterseydiler Ortadoğu alevi,
3. Diinya Savaşı'm tutuşturmaz mıydı?
Amerika, dünyanın dört bir yanında şim-
diye kadar süperlik rolünü, başka hiçbir
koşulla ve denge öğesiyle bağlanmadan salt
Amerika yararları uğruna oynamıştır, oy-
namaktadır.
Bu saptamaya karşı "genel politika, ulus-
lararası politika, zaten ulusal yararları sag-
lama sanatıdır" demeyin lütfen...
Dünya Avrupa'dan başlamak üzere "tek
dünya" olmaya doğru giderken dünya ge-
nel siyasasınınbu kısırcimri kuralın kısırdön-
güsünden de uzaklaşmak gerekmez mı?
"Ne tek dünyası" da demcyiniz. Bu, ki-
mi ülkücü siyasa felsefecilerinin düşü ol-
maktan çıkmıştır. Rooswelt ve onun seçim
rakibi VVilky'nin ağzı ile gerçeğin siyasası-
nı arayan ve uygulayanların da ülküsü ol-
muştur.
Ve Avrupa Ural'lardan Atlantik'e kadar
bir "Avrupa evi" inşasına başlamıştır bi-
le. Bu öteki Atlantikleri de etkileyip şu ya
Çelişkili Bir Kanun Teklifi
Bir eğitimci ve öğrenci velisi olarak bu haksızlığın giderilmesi
için yasa teklifindeki 4. maddede bulunan yasaklama
hükmünün "Gıda Bilimi ve Teknolojisi Bölümü Ziraat
.Mühendisleri"ni kapsamayacağının belirtilmesini istiyorum.
Gıda sorunu çağdaş dünyada çok önem-
li ve yaşamsal bir değer taşımaktadır. Bu ne-
denle gıda sanayii, gıda üretimi ve bunun
pazarlanması çağırmzda eğitimi ve tekno-
lojiyi gerektiren bir ana işkolu haline gel-
miştir. Yurdumuzda bugüı> tarıma büyük
bir ilgi gösterilmekte, tarım ürünlerini işle-
yen gıda endüstrileri kurulmakta, gıda la-
boratuvarlan hizmete girmekte, yapay gıda-
lar üretilmekte, insan beslenmesiyle ilgili bü-
tün sorunlannın çözümlenmesi ele alınmak-
tadır. Bu gelişim ve oluşumlar gıda-
uzmanlığı- dalını doğurmuş, bu alanda ça-
hşacaklar için yasalar düzenleme aşaması-
na gelinmiştir.
Bu konuda ilk girişimi tzmir Milletveki-
li Sayın Işday Saygın yapmış TBMM'ye 'gı-
da mühendisliği' hakkında bir yasa teklifi
sunmuştur. Bu yasa amaç olarak 'gıda mii-
bendisleri'nin görev ve yetkileri ile ilgili esas-
lan düzenliyor. Bir uzmanlık dalıyla ilgili
yasa hazırlanmasına bir diyecegim yok. An-
cak yasa teklifi hazırlanırken çok yönlü bir
çalışma yapılmamış gibi geldi bana. Çün-
kü, Ziraat Fakiilteleri'ndeki, 'Gıda Bilimi ve
Teknolojisi' bölümünden mezun olan zira-
at mühendisleri düşünülmemiş, sadece üni-
versitelerdeki 'Gıda mühendisliği' bölümün-
den mezun olanlar göz önüne alınmıştır.
Oysa, ziraat fakültesi gıda mühendisliği bö-
lümünde okuyan öğrencilerle, diğer fakül-
telerdeki gıda mühendisliği bölümünde
okuyan öğenciler aynı ve benzer eğitimden
geçmektedir. Yasada yalnız diSer fakülteler-
da bu formülasyon altında, bir "dünya
bütünliiğü" yaratmanın başlangıcıdır.
Böyle olunca da "süperlik"in karakte-
rine, işlevinin niteliğine, kendi ulusal yara-
n kavramını aşarak bir geniş anlam katmak
gerekir.
Bu yalnız bir ülkücü felsefesel spekülas-
yon olarak değil, bir gerçekçi politika ola-
rak da kendisine uj'ulması zorunlu olan bir
yeni kuraldır: Dünyanın yazgısı üzerinde oy-
nayanlann kendi gerçek yararları nalıncı ke-
seri gibi hep kendine doğru yontmaktan pk-
mıştır. Bir süperin gerçek ulusal yaran, dün-
yanın bütün öteki ülkeleri arasında hakka,
adalete, dayanışmaya, sorumluluk paylaş-
masına dayalı bir denge, bir uyum düzeni
kurulmasındadır.
Bu bugünkü dünyayı bir bilimsel algı ile
tanılama -yorumlama- yönlendirme çabası
ister. Bu ehliyeti göstermeyi zorunlı kılar.
Bu dünya karşısındaki bütün tavırlann-
da çifte standartları aşan bir tutarlıhk gös-
terme akılhhğını izlemeyi zorunlu kılar.
Tanrı adına söyleyin: Bir ülkeyi bir mer-
kezsel otoritenin başına yık; bir diktatör
saydığın bu merkezsel otoriteyi de içten yık-
mak için Kürtleri ve Türkmenleri kışkırt;
sonra da onlan omuzları bu yükü kaldıra-
mayacak olan bir ülkenin başına yık...
Bu geleceğin o bütünleşmiş dünyasına gi-
den uyumlu yol politikalannda bir süperin
yapacağı iş midir?
Görülüyor: Amerika bu süperlilik rolün-
de ehliyetsizdir. Ve bu da dünyanın bir ka-
ra yazgısıdır.
PROF. BAHRt SAVCI
Istanbul
deki gıda mühendisliği bölümünü bitiren-
lere görev ve yetki verilirken aynı eğitim ve
öğretim için ziraat fakültesi gıda bilimi ve tek-
nolojisi bölümü mezunu ziraat mühendisi
gıda teknologlarına kapıları kapatmak on-
lann iş olanaklarını yok etmek onlan dış-
lamak bib'me, adalete, hukuka, insan hak-
larına ve anayasaya aykındır. Bu durumda
belii bir gruba ayncahk tanınmış oluyor. Bir
eğitimci ve öğrenci velisi olarak bu haksız-
lığın giderilmesi için yasa teklifindeki 4.
maddede bulunan yasaklama hükmünün
"Gıda Bilimi ve Teknolojisi'Bölümü Zira-
at Mühendisleri"ni kapsamayacağının be-
lirtilmesini istiyorum.
Yasa teklifinin bu doğrultuda yeniden
gözden geçirilmesi ve gerekli düzeltmenin
yapılmasını dilerim. Yasa teklifi ilk haliyle
yasalaşırsa büyük bir haksızlık olacak ve
bizlere onulmaz acılar verecektir.
M. GÜNER DEMİRAY
Eğitimci/ tstanbul
K Cumhuriyet
kitap kulübü
T A K S İ T L E
KÎTAPV E R I Y O R
DILEYEN HERKESE''> 8 AY VADELİ
SEÇKİN
YAZARLAR
V 'AFA
YAYINLARI
CAN
YAYINLARI •
ÇINAR
YAYINLARt
ALTIN b BİLGİ
KÎTAPLAR YAYINEVİ
CEM
YAYINEVİ
ONUR
YAYINLARI
REMZİ
KITABEVI
ÇAĞDAŞ
YAYINLARI
m PAYEL
WINEVI
TOROS
YAYINLARI
400 seçme kitap Elden teslim
(') Sadece Isunbul II unıcları içinde.
Bir telefon yeterli
TELEFON : 512 05 05 / 516
ACELE SATILIK
DAİRE
İstinye'de sahibinden deniz
manzarah 2 oda 1 salon.
177 97 57
İLAN
KARS
SULH HUKUK
MAHKEMEStNDEN
Sayı: 1990/226
Davacı Hazine vekili tarafın-
dan davalı Sadet Karakoç aley-
hine açtığı Kars Merkez Istasyon
mahallesi 154 ada 77 parselde
kayıth bulunan taşınmazın As-
keri Yasak ve Güvenlik bölgesi
içinde kaldıgından bahisle tapu-
nun iptali ile Hazine adına tapu-
ya tescüini talep etmiş olup,
aramalara rağmen davalıya du-
ruşma günü ve dava dilekçesi
tebliğ edilemedigjnden, dava di-
lekçesinin tebliği ile dunışmanın
atılı olduğu 14.5.1991 günü sa-
at 9'da duruşmaya gelmeniz ve-
ya vekille temsil ettirilmeniz,
gelmediğiniz veya vekille temsil
ettirilmediğiniz takdirde dunış-
malara yokluğunuzda devam
edileceği ilanen tebliğ olunur.
Basın: 46639
KARS SULH HUKUK
MAHKEMESİNDEN
Sayı: 1990/284
Davacı hazine vekili tarafından
davalı Celıl Kılıç aleyhine açuğı
Kars Merkez İstasyon Mahallesı
154 ada296parselnolu taşınmazın
askeri yasak ve güvenlik bölgesi i -
çınde kaldıgından bahisle tapunun
iptali ile hazine adına tapuya tescüi-
ni talep etmî^ olup, aramalara rağ-
men davalı Celil Kıiıç'a dava dilek»
çesı ve duruşma günü teblig edile-
mediğindcn.dava dilekçesinin leb-
li|ı ile duruşmanın atılı olduğu
14.5.1991 gunu saat 9'da mahkeme
mize gelmeniz veya kendinizi ve-
kille temsil cttirmeniz, gelmediği-
niz veya vekille temsil «tirilmedigi-
niz takdirde duruşmaya yoklugu»
nuzda devam edileceği ilaneo
teblijSolunur. Basın: 46620
Galeri • Atölya 146 97 38 • 132 64 26
N u r c a n P e r d a h ç ı
Rölyefve HeykelSergjsi
! -29 Hisanl991.il.OO-lS.Ce
[Pazar eûnfaı dışmda} « Yonca
Modem Sanat
Galerisi •
Valikonağı Caddesi No H7'2Nisanta>i Isanbui Ttl
: »Nisan 1901. !KX"i 1800
, Pazar ıjmlen Jtftnu
lsoklal'caddts '41
Be>t)ğlıHsanbul Tel. i H l t - ^
Resim Sergjsi
EKREMKAHRAMAN
A R A \ T I S A \ \ T L E R I S !
HOBİ
sanat «alerisi
MARİA
KILIÇLIOĞLU
Heykel Sergısi
1 Nisan-30 Nisan
ValıkonaÇı Cad Paıaı 85
Nısanlası 146 72 81
POLtTİKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Çekenler, Çektirenler...
Sovyet Elçiliği'ndeki kokteyle ilk kez sanırım 1945'te git-
miştim. O yıllarda gazeteciler, hele genç gazeteciler çağ-
rıldıkları kokteyle ulu orta gidemezlerdi. Eski ustalardan
birinin koltuguna girer, öyle giderlerdi. Ben de bir usta-
nın peşine düşmüştüm. Elçilik şimdiki yerinde değil, Bü-
yük Otel'in karşısındaydı.
Sovyet Elçiliği'ndeki bir kokteyle gitmek çok önemliy-
di. Benim ilk gidişimdi. Ertesi gün çok kişi duymuştu.
"Oooo, artık elçiliklere gidiliyor..." diye takılanlar olmuş-
tu.
"Ne yapalım çağırıyorlar. Görevimiz değil mi?"
Sovyet Elçiliği'ne, demirperde denilen sosyalist ülke el-
çiliklerine gitmek bir olaydı.
Macar Elçiliği'nde bir kokteyl vardı, gideceğimi söyle-
dim.
"Aman emniyete haber ver."
"IMeden?"
"Sonradan başın ağrımaz. Bir gören olursa emniyetin
haberi vardı, dersin."
Ben de telefon edip haber verdim. Telefona çıkan kişi,
"Telefondan yarım saat sonra gidin." dedi.
'Niye?'
"Siz otomobille giderseniz, bizim memur dolmuşla gi-
der, vakit kazansın..."
"Olur."
Aradan elli yıla yakın süre geçti. Artık böyle ilkel yön-
temler kalmadı. Ne Sovyetler Birliği tehlikesi ne sosyalist
ülkeler korkusu... Elçiliklere değil, biribırilerinin evlerine
gidip geliyorlar, soran eden yok. Gelsin viskiler, gitsin vot-
kalar.
Süleyman diye elçiliklere bakan bir polis görevlisi var-
dı. Sosyalist ülkelerden birine gittiğimin ertesi günü sa-
bah sabah büroya damladı.
"Büfenin başında birisiyle uzun uzun konuşuyordun,
onu bir türlü çıkaramadık, kimdi?"
"Sen orada değildin, nereden gördün?"
"Ben ağaçtan seyrediyordum."
Elçiliğın bahçesi ağaçlıklıydı. Ağaçlar hem elçiliğindi
hem belediyenindi. Görevli, bu ağaçlardan birinin üstü-
ne çıkmış, çevreyi dikizliyormuş. O sırada beni tanımadı-
ğı adamla görmüş, şimdi onu öğrenmeye gelmişti.
"Ha konuşiuğum adam mı? Tanımıyor musun?"
'Hiç tanımıyorum.'
"Gördüğün adam bizim Macaristan ticaret ateşimizdir,
yıllardır oradaydı, yeni geldi."
"Adı ne?"
"Nuri Bey. Soyadını bilmiyorum. Onu da git, Ticaret Ba-
kanlığı Dış Ticaret Dairesi'nden öğren."
Bizi izlemekle görevli siyasi polis, bilmediklerini de biz-
den öğrenirdi. Belki çok alaturka bir yöntemdi, ama bı-
zimdi. Zaten o yıllarda kaç gazeteci vardı, kaç izleyen po-
lis... Hepsi birbirine karışırdı.
Şimdi düşünüyorum da şaşıyorum. Solcu diye bizim gi-
bi gençleri karşılarına almışlar, ardımıza da birer polis tak-
mtşlar, gönül eğlendiriyorlardı. Kim ne yapıyor, nereye gi-
diyor, kiminle konuşuyor. Ertesi akşam bir küçük meyha-
neye gittiğinde hemer, orada içenlerden öğrenirdin. Hem
kendi serüvenin hem de karşındakinin serüveni bilinirdi.
Basın-Yayın'ın akşamları tezgâhta oturan memurları var-
dı, onlar laf açarlar, sır verirler, sır alırlar, bir gün önceki
olayları öğrenirlerdi. Sonra da raporlarına yazarlardı. Aşırı
sojculuk da bu raporlara girmeydi.
İçişleri'ne vekâlet eden bakan dostumla Ankara'nın Ba-
rajı'nda, tenha, ıssız bir yer diye akşamüstü içmiştik. Ba-
kan ertesi gün adımızı 'barajda içtiler' diye raporda görü-
yor. 'Ne olur içersek' diye çok kızmıştı.
Bunlar da bir dönemin cilveleri... Neler çekmişiz, ne-
ler çektirmişler!..
CAUŞANLARIN
SORULARI/SORUNIARI
Y1LMAZ ŞİPAL
Takvim yılı ve tam yıl
SORU: 1967 yılında Emekli Sandığı'na tabi olarak çaJış-
ma>B başladım. Vedek subaylık dönemimde geçen sü-
re ve fiili hizmet zamnuyla Emekli Sandığı'na tabi
çalışmam 1 yıl 5 aydır.
Hadran 1971'de ilk kez SSK'lı oldum. Bu çalışmam
bugiine değin prime esas tavan kazançtan prim öde-
yerek ve kesintisiz olarak devam etmektedir.
1992 yılı ocak aymda emekli olmak istiyorum.
Yazdanmzda, benim dunımumda olanlaruı (sürek-
li tavandan prirn ödeyen) 1992 yılında 6.400 göster-
geden emekli olacağını belirttiniz. Ancak bazı SSK
ilgilileri 6.100 göstergeden emekli olabileceğimi, 6.400
gostergeden emekli olabilmem için temmuz 1992 ta-
rihini beklemem gereküğini vurguladılar. Bunun için
de aralık 1992yi beklemenin doğru olacağını söyle-
diler.
Benim durumumda olup da en yüksek emekli ay-
lığını almak isteyenler için önemli olan bu konuyu
açıklamanızı bekliyorum.
S.B.
YANIT: 3395 sayılı ve kamuoyıj deyişiyle "Süper Emeklilik
Yasası" yüriirlüğe girdiği günden bu yana sürekli eleştirilere ne-
den olmuş ve bu eleştiriler sonucu getirilen yeni uygulamalar
da sorunları çözememiştir. Bu yasa üe SSK'yı bugünlere getı-
ren eski sigortalılar bir kenara itilmiştir.
3395 sayılı yasa geçici madde 4'te, Üst Gösterge Tablosu-
ndan bağlanacak süper emekli aylıklarının nasıl hesaplanaca-
ğı açıklanmaktadır. Bu açıklamaya göre, 3395 sayılı yasanın
"yürürlüğe girdiği 9.7.1987 tarihini izleyen yılbaşı olan 1 Ocak
1988'den geçerli olarak, aylık bağlanmasına esas alınacak gös-
terge ''sigortalının ayhk talep veya ölüm tarihinden önceki beş
takvim yılında üst gösterge tablosunun en yüksek göstergesi
üzerinden hesaplanacak günlük kazançların beş yıllık tutan-
nın yülık ortalaması"na göre saptanacaktır. Bu saptamada, yaş-
lıhk aylıkları;
Birinci takvim yılı için bir, (1 Ocak 1987-31 Aralık 1987 ara-
sı 360 gün),
İkinci takvim yılı için iki, (1 Ocak 1987-31 Aralık 1988 arası
720 gün),
Üçüncü takvim yılı için üç (1 Ocak 1987-31 Aralık 1990 ara-
sı 1.080 gün),
Dördüncü takvim yıh için dört,(l Ocak 1987-31 Aralık 1991
arası 1.440 gün)
Yıllık tutarlannın yıllık ortalaması esas ahnrnak suretiyle he-
saplanacaktır.
Beşinci yıl için de 1 Ocak 1987-31 Aralık 1991 arasında ge-
çen 5 takvim yılına (1.800 gün) göre hesaplama yapılacaktır.
Temmuz 1992'ye göre hesaplama yapılacaksa, öncelikle ya-
sada geçen "takvim yılı" deyişinin, yasal bir biçimde "tam yıl"
deyişiyle değiştirilmesi gerekecektir.
(1) Yazımızı, Ankara 1. İş Mahkemesi'nin, Yargıtay'ca oldu-
ğu gibi benimsenen ve onaylanan 13.5.1975 tarih, 5047 esas ve
843 kararından bir alıntı bir noktalayalım.
"(...) Gerek "Türk Hukuk Lugatında" ve gerekse diğer me-
vuzatta "Takvim Yılı" ocak ayının birinci günü ile aralık ayı-
nın sonu arasındaki süre olarak tanımlanmıştır. Bu durumda
506 sayılı yasanın 61. maddesinde (*) sözü edilen "5 takvim
yılı" olarak ocak ayının birinci günü ile aralık ayının sonuncu
günü arasındaki süre olarak kabul etmek zorunludur. Kanun
vaz'i bunun aksini düşünmüş olsa idi "5 takvim'yılı" tabirini
kullanmaz, "Başvurma tarihinden veya işten ayrıldığı tarihten
itibaren geriye doğru 5 yıl içinde " sözcüğünü kullanırdı. (...)
(*) 3395 sayılı yasa ek madde 4'te de hesaplamanın "takvim
yılı" esasına göre yapılacağı vurgulanmıştır.