22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 1991 KULTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9 7. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ Yunııs Nadi Ödülleri Sergisi • Kültür Servisi — 7. Istanbul Fotoğraf Günleri başladı. Aralık ayı boyunca devam edecek günler çerçevesinde bugün Beyoğlu Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde Yunus Nadi Ödülleri 1990-91 Yanşma Sergisi açılacak. Sergi 15 aralık günune dek açık kalacak. Etkinlikler yann Taksim'deki Vakıfbank Sanat Galerisi'nde Seyit Ali Ak'ın "Türk Fotoğrafında Portre Geleneği" sergisi ile sürecek. Sergi 18 aralık gunüne dek görülebilecek. (Fotoğraf: Yunus Nadi Ödülleri yanşma birincisi Mustafa Kocabaş'ın) PSD GENEL KURULU Koçan yine başkan • Kultür Servisi — Plastik Sanatlar Derneği başkanlığma yeniden Hüsamettin Koçan getirildi. PSD'nin 30 aralık günü yapılan tkinci Genel Kunılu'nda yönetim kurulu üyeliklerine Beril Anılanmert, T. Melih Görgün, Ekrem Kahraman, Gülsün Karamustafa, Nur Koçak, Hüsamettin Koçan ve Emre Zeytinoğlu seçildiler. Yönetim Kurulu Koçan'ı başkanhğa, Anılanmert'i ikinci başkanlığa, Gülsün Karamustafa'yı genel sekreterliğe, Ekrem Kahraman'ı saymanlığa atadı. Yönetim Kurulu yedek üyeliklerine; Meryem Ancan, Aynur Aytaç, Mürteza Fidan, Berika lpekbayrak, Ahmet özel, Şeyma Reisoğlu Nalça, Seyhun Topuz; Onur Kurulu üyeliklerine, özdemir Altan, Fernıh Başağa, Hüseyin Bilişik; Onur Kurulu yedek üyeliklerine; Oktay Anılanmert, Zahit Büyükişleyen, Candeğer Furtun; Denetleme Kurulu asil üyeliklerine, Tomur Atagök, tbrahim Çiftçioğlu, Basri Erdem; Denetleme^Kurulu yedek üyeliklerine, Figen Aydıntaşbaş, Filiz Başaran, Zümrüt Yasemin Radau seçildiler. SERGİ Güzey'in köprüsü I Kültür Servisi — Geçen ekim ayında Almanya ve Avusturya sırurında Etenau ve Tittköning kentleri arasında bir heykel sempozyumu gerçekleşti. Sempozyuma her iki üNteden toplam 30 sanatçı katıldı. Sempozyumun iki yabancı sanatçısı da vardı. Bu sanatçılar Türkiye'den katılan Ender Güzey ile Avusturya'yı temsilen katılan bir Japon sanatçıydı. Sraır kavramı ile sanat yapıtlarının kaynaştığı sempozyum sırasında bölgedeki doğal park içinde sanatçılar çeşitli çalışmalar gerçeklestirdiler. Ender Güzey işlevsel anlamda bir köpru yaptı. Güzey'in köprüleri sembolik anlamda sınır aşma amacını simgeliyor. Sanatçının köprü çalışmasının bir ucu suya inen basamaklarla sona eriyor. Güzey 50 metre uzunluğundakı köprüsünü ahşaptan yaptı. MOZART GÖNLERİ Boğaz'da nıüzik • KUItür Servisi — Boğaziçi Üniversitesi'nde dün başlayan Mozart Gunleri çerçevesinde bugün Ilgın Aka ve Emre Şen, Buyük Toplantı Salonu'nda bir piyano resitali verecek. Aka ve Şen'in resitalleri saat 16.30'da başlayacak. Etkinlikler kapsamında yann yine aynı salonda klarnet, viyola ve piyanodan oluşan trio konseri saat 16.30'da başlayacak. SEMPOZYUM Yunus Emre Sempozyumu • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası ile Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu" bugün Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda saat 10.00'daki açılış töreni ile başlıyor. Açılışını Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen'in yapacağı sempozyumda bugün sabah bölümünde Yunus'un "Yaşamıyla Ilgili Bilgiler" ve "Edebiyat Yapıtlannda Portreleri", öğleden sonraki bölümde ise "Dili" ve "Yunus Emre Üzerine Incelemeler" konulu oturumlar gerçekleştirilecek. Türkiye'de eski eser kaçakçılığı • Kültür Servisi— "Türkiye'de Eskı Eser Kaçakçılığı, Tahribatı ve Korunması" konulu sempozyum 3-6 aralık tarihleri arasında Ankara'da gerçekleştirilecek. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Serin'in yann saat 10.00'da yapacağı açış konuşması ile başlayacak sempozyum, AÜDTCF'de gerçekleştirijecek. Sempozyumun ilk gününde Mehmet Özdoğan "Türk Arkeolojisinin Sorunları ve Bazı Öneriler", Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın "Zeus Sunağı Kampanyası", Mehmet İ. Tunay "Paul Getty Muzesindeki Eserlerimiz", Mehmet Akif Işık "Ülkemizdeki Eski Eser Kaçakçılığmın Tarihçesi", Bahadır Berkaya "Türkiye'de Sualtı Arkeolojisi ve Kaçakçılığın Önlenmesi", Tomris Bakır "Daskyleion'da Eski Eser Kaçakçılığı", Mustafa Akkaya "Eski Eser Tahribatı ve Defineciler", Aykut Çınaroğlu "Anadolu'dan Kaçırılan Bazı Gerçek ve Sahte Eserler" ve Mehmet Yılmaz, "Eski Eser Kaçakçılığının Önlenmesi lçin Kültür Bakanlığı'nca Yapılan Faaliyetler" başlıkh bildiriler sunacaklar. YARIŞMA 'Üaşadığımız Günler' • Kültür Servisi — Türkiye Otomobil-lş Sendikası "Yaşadığımız Günler" başlığıyla bir fotoğraf yanşması düzenliyor. Son katılma tarihi 30 Aralık 1991 olan yanşmanın tüm fotoğrafçılara açık olduğu belirtildi. Çalışma ve bannma koşullan, çevre kirliliği, eğitim, sağlık, dinlenme, doğa, hak arama çabaları ile tüm yaşam la ilgili konulan anlatan fotoğraflann değeriendirilmeye alınacağı yanşma yalnız 'renkli baskı' dalında düzenlenmiş. Her yanşmacuun en çok dört fotoğrafla katılabileceği yanşma sonuçlan ocak ayında açıklanacak. Celal özdoğan, Aclan Uraz, Mustafa Vural ve Baytekin Kara'dan oluşan Değerlendirme Kurulu'nun saptadığı üç fotoğrafçıya 500'er bin liralık para ödulünün verileceği yanşma sonucunda ödül alan yapıtlar sendikanın arşivine konacak. (345 49 72) Opera sanatçısı Saadet Ikesus Altan, MSİfnün fahri doktom unvanını aldı Bombalar altında okııdııEVİN tLYASOĞLU Türk operasına pek çok hiz- met veren Saadet tkesus Altan, Mimar Sinan Üniversitesi'nin fahri doktora unvanını aldı. Atatürk'ün genç cumhuriyetinin coşkulu günlerini yaşayan Saa- det Ikesus Altan Hanım, Hitler Almanyası'nın ateşli günlerini de solumuş. Üç kuşak opera sa- natçısına hocalık eden Saadet tkesus Hanım, ülkemizdeki ilk opera seyircilerinden günümüze sanat tutkusunu, fakültede öğ- renciyken Oistrach ve Şostako- viç'e nasıl sunuculuk yaptığını, devlet sanatçılığı konusundaki görüşlerini, sahneye ilk cıktığı günleri anlattı. — Nereden, nasıl başladı bu operacılık merakınız? — Lisedeki müsamerelerden büyük bir keyif alıyordum. Ve- teriner fakültesine girdiğim yıl- lar bir Rus topluluk geldi. Ara- lannda kemancı Igor Oistrach, çok iyi bir tenor, ünlü bir sop- rano ve sonradan ünlü bir bes- teci olduğunu öğrendiğim piya- nist Şostakoviç de vardı. Ben su- nuculuk yaptım onlann konser- lerinde ve bu şovdan çok etki- lendim. Zaten şan dersleri alı- yordum, bu sefer sahne mera- kım da iyice pekişti. Böylece ak- hma koydum sahneyi... — Ne cesarettir ki benüz otuzltı yıllarda, savaşa gebe bir Almanya'ya lek başınıza bir ka- dın olarak gidip ögrencilik ve sa- natçılık yapmışsınız. — Hiçbir şey beni yıldırmı- yordu. Daha çok oğrenmek, da- ha sanatsal olmak için tutuşu- yordum. Tepemde bombalar, karnım aç, karanlıkta, karda, buzda dört ayak evime geldiğim geceleri hatırlanm. Bir gece o kadar sarsüdık ki meğer bitişik cadde yerle bir olmuş. Alevler, dumanlar, ertesi sabah dehşete kapıldım. — Ya sanat ortamı nasüdı, in- sanlann bu yokluk ve baskıda sanata ayıracak zamanlan, sa- natçıyı degerlendirecek halleri var mıydı hâlâ? — Olmaz mı? Hiçbir aksama yoktu sanat dünyalannda. Seyir- ci, opera temsilinden çıkıp erte- si günün konseri için bilet kuy- ruğuna giriyordu. Bir de asker- lere moral eğitimi konserleri ve- riyorduk kışlalara gidip. Bu işi seviyordum, çünkü onlardan yu- murta, salam, çorap buluyor- Atatürk'ün genç cumhuriyetinin coşkulu günlerini yaşayan Saadet Ikesus Altan, Hitler Almanyası'nın ateşli günlerini de soludu: "Tepemde bombalar, karnım aç, karanlıkta, karda, buzda dört ayak evime geldiğim geceleri hatırlarım.." Mimar Sinan Üniversitesi'nin fahri doktora unvanı, Saadet İkesus Altan'ın bugüne kadar aldığı tek ödül. PORTRE SAADET İKESUS ALTAN Üçkuşağın hocasıSaadet İkesus Altan, Türk operasına anistliği, rejisörlü- ğü, çevirmenliği, uyarlamacılı- ğı ile pek çok hizmet verdi. Bu arada uç kuşak opera sanatçı- sına hocalık ettı. 1916'da İstan- bul'da doğan Altan, 1934'te Ankara Kız Lisesi'nı bitirdi. Veteriner Fakultesi'ne giderken Musiki Muallim Mektebi'nde Nurullah Taşkıran'ın oğrenci- si oldu. 1936-40 arasında Ber- lin Konservatuvarı'nda okudu; mezuniyetinden sonra bir yıl Ouisburg Operası'nda çalışıp Essen, Regensburg ve Düssel- dorfda konuk sanatçı oldu. 1942'de Ankara'da Fidelio operasıyla sahneye çıktı. İzmir ve Adana'daki ilk şan resital- lerini gerçekleştirip Cosi fan tutte operasını sahneye koya- rak ilk kadın rejisorümüz ol- du. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konserva- tuvarı'nda hocalığını sürdürü- yor. duk. Mektuplar alıyorduk as- kerlerden. Benim kartpostalla- nm satılırdı, göndermem için gelen hiçbir mektubu cevapsız bırakmamışımdır. Kimbilir bil- mediğim hangi denizaltının ka- marasında asılı kaldı o resimler? — Siz Almanya'ya gitmeden önce 19301u yülarda konser din- leyicileri veya tiyatro izleyicileri kimlerdi? — Atarürk'ün çevresindekiler, bütün Meclis üyeleri, vekâletle- rin ileri gelenleri, yabancı mis- yonlar. En iyi kıyafetleri, en de- ğerli taküanyla gelirlerdi. Çoğu da vazife diye. — Almanya'dan döndükten sonra 1942 gibi savaş yıllanpda Ankara'da nasıl bir seyirci orta- raı bnldunoz? — Artık tnönü vardı. Müzik kültürü özel bir devlet adamıy- dı. Onun çevresi de mecburi ge- liyordu operaya, konsere. Ama bu sefer biraz tadıru almaya baş- lamışlardı. — Uzun yıllar Türk dilinin opera diline uyarlanraası için ça- lışmalar yapmıssınız. Hâlâ Türkçe opera yadırganıyor. Ama sizin çevirisini yapıp uyarladık- lannızı daha rabat dinleyebiliyo- ruz. Bu oldukça zor bir iş, sırn nedir? — Başlangıçta hece sayısına göre nota sayısı, aruz vezninde- ki kalıplara göre kapalı, açık he- celer bu işi halleder sanıyordum. İlk denememi Adnan Saygnn'a gösterdim. Saygun bana Türkçe- nin kendine özgu vurgulannı anlattı. Latin alfabesi tam Türk- çeyi çıkaramıyordu eskiden. Sonra Halil Bedü Yönetken, Ul- vi Cemal Erkin hepsi ayrı şey- ler öğrettiler bu konuda bana. İsm-i haslar (özel isimler) mum- künse tam notasında kullanıl- malı. Ben nota ilave etmeye ce- saret edemezdim, ama Ulvi Ce- mal Bey, ne de olsa besteci, uy- mayan yerlere nota ekliyordu. Bir de metinler son derece önemli. Richard Strauss'ta mü- zikle kaynaşır. Donizetti ve Bel- lini'de kelime kelime tercumeye gerek yok. Manası olsun ve ay- nı edayı versin yeter. Mana ve ahenk. Türkçede k-g gibi sert sessizler var. Bazen hece uysun diye "hep, hiç, ve" sokuşturu- yoMar. Edebi olması, müzikle vurgulann benzemesi lazım. Ba- kın bir şey daha var: Ben Türk- çe operalardan yanayım. Zaten müzik biçimi bize yabancı, bir de konuyu takip edemezse na- sıl alışacak dinleyici? — Sizin yetişip sahneye ilk çıktığınız günlerie bugünün sa- natçısı arasında bu altmış yıllık zaman içinde, çok şey degişti. Sizin bonılu gramofonda bulup dinlediğiniz plaklann sayısız ic- rası compact disderde, video ka- setlerde.. Sirin Almanya'ya gi- dip gelmeleriniz olağandışı iken, bugün dunyanın dort bir yanı ile sanatçılar kolayca iletişim için- de. — Bütün bu imkânlan yete- rince kullanmadıklan kanaatin- deyim. Bizim bir idealimiz var- dı: Türkiye'de Batı'nın yaptığı- nı yapabilmek. Onlann seviye- sine ulaşmak, hatta aşabilmek. Bu genç cumhuriyetin, Atatürk yolunun ilk coşkusuydu. Yalnız sanatçı değil, seyirci de özveri- liydi. Saatlerce bilet kuyruğun- da beklerdi seyirci, sanatçıyı mil- li kahraman gibi görürdü. Sanatçı ve halk arasında bir başka kontakt vardı. Şimdi se- yirci, "para verdim geldim, keyiflendim" veya "sıkıldım" di- ye bir çırpıda karar veren sanat- çının çilesinden haberdar olma- yan bir kitle... Biz, bir lokma, bir hırka misali çahşırdık. Ben dört yıl Fidelio'nun primadon- nası, evime vasıtayla gidecek gü- cüm yoktu, yürürdüm. Şimdi sanatçılar tazmmat, derece, un- van peşinde. Sanatın hizmetin- de olmak bir onurdur. Ve de ha- kiki sanatçı olmak çok zordur. — Ya devlet sanatçılığı? — Keşke birçoğu layık olsa da hepsi devlet sanatçısı olsa.Türki- ye"yi temsil etmenin bir gururu vardı. Tekstilde, sporda, ilimde nasıl biryarış varsa sanatta da aynı şeydir bu. Ben o eski coş- kuyu, disiplini ve otoriteyi göre- miyonım. Herkesin de perde ar- kasını biliyorum. Balık ne der- miş: Çok şey var söylenecek ama ağzım su dolu. Ufak tefek özel kuruluşların şiltlerini say- mazsak benim hayatımda aldı- ğım tek mükafat bu fahri dok- tora unvanı oldu. SANATKULISİ Sertyazar Mailer MADONNA Amerikalıların "sert" yazan Norman Mailer, 1970'te dilimi- ze çevrilen "Çıplak ve Ölü" ve "Amerikan Rüyası" adlı kitap- lanndan bu yana Türk edebi>r at- severlerin de yabancısı değil. Çağdaş bir korku romanı olan "Sert Erkekler Dans Etmez"in de yazan Mailer'ın bir sure on- ce ABD'de yayımlanan yeni ro- manı "Harlot'un Hayaleti", ABD'nin belki de en saygın ki- tap eki "New York Times Book Review"da John Simon'dan ağır bir eleştiri alınca, "sert yazarlar altta kalmaz" diye düşunen Ma- iler yaralı bir aslan gibi saldın- ya geçiverdi. Bir zamanlar ken- dini fazla önemsemesi ve kavga- cılığı yüzünden hem eleştirmen- lerin hem de okurlann tepkisi- ni çeken Mailer, bu kez de eleş- tirmen John Simon'ın kendisi- ne garezi olduğuna ilişkin "ka- nıt"lar topladı, New York Times yöneticileriyle çekişmeli geçen bir toplantıya katıldı ve sonun- da eleştirmene yanıtının yayım- lanmasını kabul ettirdi. New York Times Book Review'nun 17 kasım sayısında Mailer'ın uzun bir yanıtına yer verildi. Ünlü dergide hiç de alışılmış bir şey değildi bu. Şimdi eleştirmen John Simon, Mailer için "Deri- si çok inceymiş meğer" diyor. "Bu kadar alınacağmı tahmin etmemiştim!' Mailer ise "Aslın- da eleştirilere karşı derim çok kalındır" diyor. "Genellikle hakkımda yazılanlardan yakın- mam. Ama bu kez durum fark- lıydı. Madonna'nın kanı Son gunlerde ABD'de an arta üç Madon- na bi>ografisi yayımlandı. "Madonna Re- vealed" (Ifşa Edilen Madonna), "Madonna L'nauthorized" (Yetkisız Madonna) ve "Madon- na: The Book" (Madonna: Kitap) adlarını taşı- yan bu uç yaşamoykusünu bir dordüncusünün de izlemesi bekleniyor. İlk kitabın yazan, bir In- giliz muhabir. "Gerçek" Madonna'yı anlattığı- nı ileri süren Douglas Thompson, 60 kaynağa başvurmuş. Bunlardan biri de Madonna'ya bir kez salata servisi yapmış bir kadın garson. Ikin- ci kitabın yazan, "People" dergisinin eski edi- törü Christopher Andersen. Üçüncü kitabın ya- zarıysa "full-time" banker, "part-time" yazar Norman King. Yaşamöykulerinin üçü de pop ila- hesinin hayatından akla hayale gelmedik ayrın- tılarla dolu. İşte çocukluğundaki lakaplarından birkaçı: Ezme, Çılgın, Çamur! îlk kez bir ma- nastırda öpusmuş! I.OJsu, yani ölçülmüş zekâ de- recesini gösteren rakam bayağı yüksek: 140! Bu kadar kısa süre içinde bir pop yıldızına dört bi- yografi. "Time" dergisinin People sayfası yaza- rı Lavvrence Mondi, "Madonna'nın damannı kes- seniz mürekkep akacak" diyor. Ama bu mürek- kebin rengi dolar rengi galiba. 'Ödüller Kimin?) Marie ve Pierre Curie çiftinin yaşamını konu alıyor Laboratuvarda geçen ortak yaşam Bugün Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde izlenebilecek oyunu sahneye Hakan Altıner koydu. Altıner'e göre Marie Curie, 'tam bir laboratuvar faresi'. ASLI KAYABAL 1860'lar. Kendini bilime adamış, sa- karhğı ile ünlü Pierre Curie, inatçı, ufak tefek eşi Marie Curie ile birlikte İabora- tuvarlarında çalışıyor. Radyumu bula- cakları yolda ilerîiyorlar. Bilim tarihin- de kalan bu laboratuvar şimdi sahnede. Oyuncular Marie ve Pierre Curie. Tiyatro yönetmeni Hakan Altıner, şim- diye dek hep "asık yüzlü" oyunlar sah- nelediğini düşündü, bu kez tiyatro ile bi- lim tarihinin buluştuğu bir oyunu yönet- mek istedi. Böylece bir tür fars olan "Ödüller Kimin?" İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde seyirci ile Marie ve Pierre Curie'yi baş başa bıraktı. Jean Noel Fenwick'in yazdığı "Ödül- ler Kimin?"de Curie çifti, hayatları, o hayat içindeki kavgaları ve cocuklukla- rı ile sahnede. Mekân sürekli bir arada olduklan "laboratuvarlan". Marie Curie bir Polonya göçmeni. 1867'de Varşova'da doğmuş. 1891'de öğ- renimi için Sorbonne'a geliyor. 1895'te sakarhğı ile ünlü eşi fizikçi Pierre Curie ile evleniyor. Pierre Curie ise 1859'da Fransa'da BAŞROLLERDE HL MEYRA VE AVNİ YALÇIN — İstanbul Belediyesi Şehir Ti- yatrolan'nda sahnelenen "Ödüller Kimin?" adlı oyunda Marie Curie'>i Humeyra, Pi- erre Curie'yi ise Avni Yalçın canlandınyorlar. doğmuş. Alsacelı bir doktorun oğlu. 19O4'te Sorbonne"da genel fizik kürsü- süne getiriliyor. Daha sonra evlilik. Ma- rie Curie ile başlayan "ortak bir yaşam". İşte bu yaşamın içine sığan tüm anlar, görüntüler, yaşananlar "Ödüller Ki- min?"le seyirciye ulaşmaya çalışıyor. "Ödüller Kimin?" Curielerin radyumu keşifleri ile sona eriyor. Çift 19O3'te No- bel Fizdk Ödülu'nu H. Becquerel ile pay- laşıyor. Curieleri ayıran, Pierre Curie 1 - nin sakarlığı ile bir at arabasınm altın- da kalarak ölmesi oluyor. Önce 1906'da Pierre Curie, 1934'te de Marie Curie ve- da ediyor yaşama. İki perdelik oyunun yönetmeni Hakan Altıner, "Curie çiftinin gerçek hayatına mı bağlı kalalım, yoksa biraz fantezi ka- talım mı düşüncesi ile yola cıktık" diyor. Oyunda Curie çiftinin gerçek yaşamla- nndan ahntılar var: Pierre Curie'nin ken- disini ölüme göturen sakarlığı aynen ko- runmuş. Ya Marie Curie? Altıner'e gore o bir "laboratuvar faresi", hırslı, inatçı, ufak tefek bir bilim kadını. Marie ve Pierre Curie çifti Fatih Re- şat Nuri Sahnesi'nde gerçek bir labora- tuvarda birlikteler. İstanbul Üniversite- si Fen Fakültesi ile işbirliğine gidilerek sahnede deneyler yapılacak kadar gerçek bir laboratuvar oluşturulmuş. Oyunun yönetmeni Hakan Altıner, Marie ve Pierre Curie'ye bakışını şoyle aktarıyor: "Pierre Curie idealist, kendi- ni bilime adamış. Kadınlara bile karşı. Bilime zararlı olduklannı düşünüvor. Marie Curie de a\nı derecede bilime tul- kun. Ama gününü de yaşıyor. Gerekti- ğinde taviz veriyor." Curielerin bilim dünyası ve yaşamla- rını sahneye taşıyan "Ödüller Kimin?"de çevre düzeni içinde Marie Curie'nin gün- cesinden alınan "özgün fotoğraflara" yer veriliyor. Paris'te de sahnelenen Curie çiftinin yaşamlarını bilim tarihi içinde yakalamak isteyenler için "Ödüller Ki- min?" Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde süriiyor. Oyunda Marie Curie'yi Hümeyra, eşi Pierre Curie'yi Avni Yalçın canlandırı- yor. Diğer oyuncular Orhan Elçin, Fun- da Postacı, Yalçın Akça>, Cem Davran ve Argun Kınal. Ödüller Kimin? / Jean Noel Femvick / İstanbul Şehir Tıyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi / 3, 10, 11, 12 ve 13 aralık / Tel: 526 53 30. Mozart'tan liedler • Kültür Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi şan hocalanndan soprano Ece İdil (tyicil) bugün 18.30'da Avusturya Kültür Ofisi'nde bir şan resitali verecek. Ece İdil'e piyanist Esin Kamberoğlu eşlik edecek. Soprano idil, resitalinin ilk bölümünde Mozart'tan ikinci bölümünde de Debussy ve Verdi'den liedler seslendirecek. Ece İdil ve Esin Kamberoğlu aynı resitali 19 aralık günü Ankara'da Bilkent Üniversitesi'nde yineleyecekler. 'Otel' göeterimde • Kültür Servisi — Yeşim Ustaoğlu'nun "Otel" adlı kısa filminin ilk gösterimi yapılacak. Ustaoğlu'nun "Otel" adlı yapıtı 7 aralık cumartesi günü saat 11.00'de İstanbul'da Beyoğlu Sineması'nda izlenebilecek. Fotoğrafta hareket • İSTANBUL (1ÜHA) — İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Kültür Bakanlığı Ulusal Fotoğraf Merkezi tarafından hazırlanan "Bir Fotoğrafın Görüntülenmesi" fotoğraf sergisi 9 aralık tarihinde açılıyor. Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ndeki sergi tüm bir fotoğraf tarihini işliyor. Ayrıca hareketlerin anında görüntülenmesi, bir anlamda dondurulması ile ortaya çıkan ilginç fotoğraflan içeriyor. Sergi 27 Aralık 1991 tarihine kadar açık kalacak. BUGÜN • öğrenci gençlik ve katılım Dr. Ferhat Kentel, Tuncay Gürhan ve ömer özgüner bugün Atatürk Kitaplığı'nda "öğrenci Gençlik ve Katılım" üzerine konuşuyor. (149 09 45) • Adalar sanat tarihçisi Dimitri Rayçonovski "Adalardan Dünkü ve Bugünkü Görüntüler" üzerine saat 14.00'te Yıldız Kültür ve Sanat MeTkeri-. Konferans Salonu'nda r 7 konuşuyor. • Kerem Operası İstanbul Devlet Opera ve Balesi üç perdelik Kerem operasını bugün saat 20.00'de AKM büyük salonda sahneliyor. (151 56 00) • Özden'de sergi Mehmet Başbuğ'un sergisi özden Sanat Galerisi'nde açılıyor. (147 08 99) • Tem'de Vannca Vannca'nın yapıtlan bugünden itibaren Tem Sanat Galerisi'nde. (147 08 99) • Çağlar'ın yapıtlan Taksim'deki Fransız Kültür Merkezi'nde Nurcan Çağlar'ın sergisi açılıyor. (144 44 95) • Atlıhan'ın desenleri Ergin Atlıhan sergisi Atatürk Kitaphğı'nda açılıyor. (149 09 45) • Pilevneli Garanti'de Mustafa Pilevneli sergisi Garanti Sanat Galerisi'nde açıhyor. (151 34 34) bugün bilsak 3 ARALIK SALI: 19.00 "Türkiye'de işçi Harckcilcrinin Son 10 yılı vc Gclccek Pcrspcküflcri: Kamu Scndikalan" Ismcl AKTAŞ Vicdan BAYKARA Niya/i ALTUNYA Faruk PEKİN Fotoğraf Çalışmalan M. Zıya ÜLKENClLER )onciinıırKİc Seramik Çalışmalan Kadn\cE/cl AĞAOĞLU 14.00-17.(10 Latince Çalışmalar 3 Aralık lan itibaren Sali-Pcrşcmbc 19.30-21.30 UİLSAK KINDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Re/.ervasjon: 15238 68-1520130 Cafe-Fo>er-Bar(Gınş) 12.00-IX) 30 AfricanCafe-Bar(5 Kai) Çarş.-Pcrş.- Erkin KORAY bilsak, sırasclvılcr cad., soğancı sok. 7 rıhangir 141 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle