22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHÜRİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 ARALIK 1991 O Ş TURKIYE HALLK ŞAHFN Dostluk Mayası Uluslararası ılışkılerın dıplomatık baglantıları aşan boyut- ları var Tıcaret gıbı, kültur gıbı karşılıklı sempatı gıbı Bu bağlar dıplomatık duzeydekı ınış çıkışlardan çok daha duz bır çızgıde ılerleyebılıyorlar Turkıye-lsraıl ılışkılerı bunun bır orneğı Ikı ulke arasında- kı dıplomatık ılışkıler, Israıl ın Fılıstın sorunu konusunda ta- kındığı uzlaşmaz tutum Doğu Kudus'un ılhakı ve Kudus'ün başkent ılanı nedenıyle 1980'de en alt duzeye ındınlmış, Tur- kıye Telavıv'de ıkıncı kâtıp duzeyınde temsıl edılmıştı 1986'dan sonra bırkaç kertık yukselme oldu maslahatguzar duzeyıne çıkıldı ama buyukelçılık duzeyıne hâlâ donulme- dı Kısacası ışın dıplomatk cephesıne bakacak olursak ıkı ulke arasında son 10 yılın çok parlak geçtıgı soylenemez Ama ışın ınsanı ılışkıler boyutuna gelınce çok daha sıcak bır go- runumle karşılaşıyoruz Israıl den Türkıye'ye oluk oluk gelen turıstler bunun bır yonu Batı Avrupa basınında bır punduna getırıp Turkıye'yı eleştırme modası alabıldığıne surerken, an- ladığıma gore Israıl basınında Turkıye konusunda lyı seyler çıkıyor Israıl kamuoyunda Türkıye'ye yonelık elle tutulur bır sempatı olduğu hemen anlaşılıyor Ispanya'dan kovulan Yahudılerın Osmanlı Imparatorluğu'n- ca kabulunun 500 yılının kutlanması elbette bır etmen Bu- nun otesınde Turkıyeden Israıl e goç etmış Yahudılerın, canlı tuttukları kultur köprulerı var Turkıyelı Yahudıler Israıl'de ade- ta kuçuk bır Turkıye yaratmışlar Şoyle dertıyor 'Turkıye dekı Yahudıler evde Fransızca ya da Ispanyolca (Ladıno) sokakta ıse Turkçe konuşurlardı Israıl dekı Turk kö- kenlı Yahudıler ıse evde Turkçe sokakta ıse Ibranıce konu- şuyorlar' Evlerınde, dukkânlarında, otomobıllerınde Nılufer ın, Se- zen Aksu'nun, hatta Ibrahım Tathses'ın kasetlerını bangır ban- gır çalanlar bunlar Ancak bundan ıkı hafta kadar once Telavıv'ı altust eden Selda konserının bu kategonnın dışında tu tulması gerektığı belır- tılıyor Israıl ın en bu yuk konser saloni'n dakı konsere tam 50 bın kışı bılet ıçın baş- vurmuş altı bın kışı ız- leyebılmış Hafta sonunda An- talya'da Alman Hur Demokrat Partısı nın vakfı Frıedrıch-Naumann ın duzenledığı sempozyumda ko- nuştuğum bır Israıllı sıyasetbılımcısı şoyle dıyordu 'Israıl de yılın en buyuk sanat olaylarından bın oldu bu kon- ser Sıyasal folklorık, etnık bır olay değıldı Bır muzık olayıy- dı Ulkenın en buyuk gazetelerının muzık eleştırmenlerı uzun yazılar yazıp ovguler yağdırdılar" Durup duşunmemız gerekıyor Bızım Selda nın Israıl de bu kadar tutulmasını nasıl açıklamalı? Israıllı turıstlerın ozellıkle Antalya ya gosterdıklerı ılgıyı açık- lamak ıse kuşkusuz daha kolay Musevı kokenlı bır Turk ışa- damının oykusu bu konuda ıpuçları verıyor Kuçukluğumde sınagoga goturduler Haham bana 'Bak evladım eğer gunah ışlemezsen ve her hafta sınagoga ge- lırsen senın ıçın tyı olur Oldukten sonra oyle bır yere gıder- sın kı her taraf yemyeşıl Masmavı sular ılık guneş ulu dağ- lar, guzel ınsanlar Şımdıkı kafam oisa hahama derdım kı 'O dedıklerınıze kavuşmak ıçın her hafta sınagoga gıdıp ol- meyı beklemek yerıne Antalya'ya bır bılet alırım daha lyı " Israıllı yuzbınler de ıkıncı yolu yeğlıyor Antalya nın yolunu tutuvoriar Blokların yıkıldığı, ıkılı ılışkılerın ıse önem kazandığı bır dö- nemde bulunuyoruz Eskı bloklarla bırlıkte eskı kompleksle- nn bırçoğu da coktuğu ıçın hıç ummadığınız ulkelerın ıkılı ılış- kılerde buyuk aşamalar yaptığını goruyoruz Boyle bır donem- de Turkıye de elbette boş durmayacaktır Israıl konusunda da Ya Arap ulkelen alınırsa komplek- sınden kurtulmanın zamanının çoktan geldığı ortada O Arap ulkelen bugun Israıl ıle aynı masada oturup geleceğı tartı- şabılıyorlar Ortadoğu dakı barış surecıne bız de ortak masaya oturma- sak bıle ıkılı ılışkılerı gelıştırerek katkıda bulunabılırız Israıl ıle dıplomatık ılışkılerın normale donmesı ılk yapılacaklar ıçın- dedır Eski bloklarla birlikte eski komplekslerin birçoğu da çöktüğü için hiç ummadığınız ülkelerin ikili ilişkilerde büyük aşamalar yaptığını görüyoruz T.C. ANTALYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRI MENKUL SATIŞ İLANI Sayı 1991 5033 Satılmasına karar verılen ga>Ti menkulun cınsı, kıyraetı, adedı ve evsafı Antalya ılı Haşım Işcan Mahallesı 34 ada 231 parselde 132/21294 arsa payı olarak kavılh 35 nolu bağımsız bolum 4 katlı bır bınanın Bırlık ısımh ış hanının bodrum katında >er almaktadır 34 m : alanlı dır Karkas betonarme yapı tarzında ınşa edılmıştır Ön cephesı de mır doframalı duz \ıtnnlı olup borçlulann g menkulu 40 000 000 TL bedelle Antalya ılı Haşımı Işcan Mahallesı 34 ada 231 parselde 132/21294 arsa paylı 94 nolu bağımsız bolum, 4 katlı bınanın Bırlık ısımlı ışha nının zemın katında yer almaktadır 20 32 m alana sahıp, betonar- ma karkas yapı tarzında ınşaa edılmış, 1253 nolu sokağa cephesı bulunmaktadır Içensınde asma kat mevcuttur ön kısmı demır doğ ramalı ve duz utrını vardır Borçlulann ga>rı menkulu 200 000 000 TL bedelle Antalya Balbey Mahallesı, 354 ada 78 nolu parselde 28 50 m ma ğaza ve otel olarak kayıtb, zemın kat halen kullanılmakta, dığer katlar boş, 4 katlı olup kargır tarzda ınşaa edılmış, Kalekapısı kentsel tasa rım ve cevre düzenlemesı ıçensınde bulunmaktadır Gayn raenkul 273 750 000 TL bedeUe satılacaktır 1 34 ada 231 parsel 35 nolu bağımsız bölum Antalva 2 lcra Mü- dürlüğu nde 13 1 1992 tarıhınde saat 14 00 14 15 arasında 34 ada 231 parsel 94 nolu bağımsız bolum Antalya 2 tcra Mu dürlüğu'nde 13 1 1992 tarıhınde saat 14 20-14 35 arasında, 354 ada 78 nolu parsel Antalya 2 lcra Mudurluğu'nde 13 1 1992 tarıhınde saat 14 40-14 55 arasında satılacaktır Açık artırma suretıyle yapılacaktır Bu artırmada tahmın edılen kıymetın %75'ını ve ruçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuu nu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır be delle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhudu bakı kalmak şartıyla 23 1 1992 gunu aynı ver ve aynı saatte ıkıncı artırmaya çıkarılacak tır Bu artırmada da bu mıktar elde edılememışse gayn menkul en çok artıranın taahhudu saklı kalmak üzere artırma ılanında gösterı len muddet sonunda en çok antırana ıhale edılecektır Şu kadar kı artırma bedelının malın tahmın edılen kıymetının %40'ını bulması ve satış ısteyerun alacağına ruçhanlı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevırme ve paylaştırma masrafları m geçmesı lazımdır Boyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı du şecektır 2 Artırmaya ıştırak edeceklerın, tahmın edılen kıymetın w o20'sı nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bır bankanın temı nat mektubunu vermelen lazımdır Satış peşın para ıledır alıcı ıste dığınde 20 gunu geçmemek uzere mehıl verılebılır Tellalıye resmı, ıhale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aıttır Bınkmış vergıler satış bedelınden ödenır 3 tpotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılerın (+) bu ga>n menkul üzenndekı haklarını hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalarını dayanağı belgeler ıle on beş gun ıçınde daıremıze bıldırmelerı lazım dır, aksı takdırde hakları tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça paylaşma dan harıç bırakılacaklardır 4- îhaleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıvle ıhalenın feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefillerı teklıf ettıklen be del ıle son ıhale bedelı arasındakı farktan ve dığer zararlardan ve ay rıca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklardır Ihale farkı ve temerrtıt faızı ayrıca hukme hacet kaJmaksızın daıremızce tahsıl olunacak bu fark, varsa öncelıkle temınat bedelınden aJınacaktır 5 Şartname ılan tarıhınden ıtıbaren herkesın görebılmesı ıçın da- ırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıya bır örneğı gönderılebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve munderecaunı ka bul etmış sayılacakları başkaca bılgı almak ısteyenlerın 1991/5033 sayılı dosya numarasıyla mudürluğıimuze başvurmaları ılan olunur 20 II 1991 ( + ) llgılıler tabırıne ırlıfak hakkı sahıplerı Je dahıldır Basın 50625 Dilde Özleşme ve Fraıısa ÖrııeşL.» Batılı vontemlerle çağdaşlaşacak yerde, oykunmeci olup çıkmışız. Artık ıkı yanı 'restaurant'lı, 'boutıque'lı, 'hotel'lı, tretuarlarda yuruyoruz. Kımımız tuvalete gidiyor, kımımiz kuaforde pedikur, manıkur yaptırıyoruz Kımılerı laboratuvarda etut, bıbhyotekte roşerş yaparken, bır kesımımız şomıne onunde robdoşambr ya da pijamayla keyıf çatıvoruz. Doç. Dr. SAMİ SELÇUK Yargıtay 4. Ceıa Dairesi Başkanı Elbette Ataturk'ten once de Ataturk gıbı duşunenler vardı Bunlardan bın de Fichte'y- dı Ona gore 'ulus demek, dıl demektı' Eğer bır ulus, bıreylerını ezberle>en değıl, duşunen ınsanlar vapmak ıstıvorsa, anadılın çağrışım vaptran vurucu gucunden, dehasından varar lanmalıdır Yabancı kokenlı odunç sozcuklerle ne bılge ne de bılgın vetışır Çağdaş 'bılım, sağlam dıldır (Condillac). "Kulturlu olmak, başkasından odunç alınan kupavla (sozcuk- le) değıl, kavnağa (anadıl) ınerek kendı avu- cu>la ıçmekle" (Alaın) gerçekleşır Oyleyse, Turk ınsanını duşunduren anadıl kokenlı soz- cuklerle Turkçe >ı zengınleştırmek hepımızın ortak odevıdır Geçmışte T Dıl k.urumu, bu amaçla, bıhnclı olarak ışe kovulmuştu Bınlerce ozturkçe soz cuk vurdun dort bır yanından Ankara'va ak mış, dıl zengınleşmış \e ozleşmıştır Bu kolav olmamıştır Anadılcıler, duru Turkçecıler, sapıklık, ırkçılık, Hıtlercılık, dın- sızlık, komunıstlıkle suçlanmayı goze almak zorunda kalmışlardır Bunlardan ozellıkle son ıkısını yanıtlamak ıstenm Bınncısı, yanı komunıstlık suçlama- sıdır Ovsa ozleşmeı-ilık, komunızme taban ta bana zıttır Mar\, Lenın ve Stalın, dılı bır ust vapı kurumu olarak gorduklerınden, ona do- kunulmasını ıstememışlerdır (Chatelet- Kouchner-V ıncent, Les Mamstes et le polıtı- que, 1975, s 180 183) Son gunlerde dırıltılen dınsızlık suçlaması- na gelınce, sa\ şudur Özleşmecıler, toplumu Kuran dılı Arapça'dan, dola\ısı>la Islamdan uzaklaştırmak ıstıyorlar Bu, çırkınlık ve a\ mazlıktır Çırkınlıktır, çunku ozleşmecılerın bırıcık amacı, butun bılımsel kavramları an latabılecek guçte ortak bır ulusal dıl yaratmak- tır Bunu peçelemeye hıç gerek duymamışlar dır \\mazlıktır, çunku ozturkçeyle Kuran'a ulaşan Turk ınsanı, onu ezberlemeyecek, da- ha ı> ı algılavarak sındırecek, ınsanlar âyetlerı dınlerken sese değıl, anlama kulak verecek, Tanrı'sına daha çok bağlanacaktır Bu, dının yararınadır Kendı bındığı dalı kesenlerı, ön yargılarından arındınp kazanamamak gerçek- ten çok uzucudur Din dili Arapça Dın dılı Arapça dıve, Arapça sozcuklerle >uklu dılı konuşan bır ulusa ulus desek bıle, nasıl olur da rahatça Turk ulusu dıvebılmz'' Zıhınlen sap- tırmavalım Sözcuklerle hıle yapmayalım Onlar 'fethedılemezler' Çunku sozcukler kent değıldır Ama vabancı sozcuklerle bır dıl 'ıstıla' edılebı- lır Nıtekım edılmış, Turkçe tukeneyazmış, Os- manhca doğmuş, Nâsır'a "Turkler mı dedınız'' Onların nesı var kı' Sözcuklerımızı gerı alsak, dıllerı bıle kalmaz" dedırten olgu budur lyı kı Ataturk ışe el atmış, Turkçe yenıden dırılmış Bu gun bızım de bır dılımız var Osmanlıca değıl, Turkçe Burada aşamadığımız olumsuz ıkı gerçekle karşı karşıvayız Bınncısı şudur Ne vazık kı Turk toplumu de mokrasıye hem geç hem de hazırlıksız gırmıştır Geç gırmıştır, çunku Batı'da 13 vuzyıldan bu ya- na her ulkede gorulen Etats-Generaux'ya (Mec- lısler) bızım toplumumuzda rastlanmamaktadır (S Selçuk, Temsılı ve Kaülımcı Demokrasının Kokenı, Ist 1987) Hazırlıksız gırmıştır, çunku Batı toplumunu dogmatık uvkudan uvandıran Ronesans ve Reformu, akılcılığı, aydınlık yuzyı- lı, sanavı devrımını, bunların kotardığı çokses- lılığı halkımız yaşamamış, bu açığı kapatmak ıçın vukarıdan dıkevlemesıne yapılan Ataturk devrımı ıse henuz toplumun gözeneklerıne sınecek oran da veterlı zamanı bulamamıştır 250 yıl sonra basım makınesıne kavuşmuş tek seslı bır toplumda, vataylamasına yaşanan ılk cıddı olav, çokseshlığı değıl, ancak derme çatma, hantal bır ıkı seslılığı gundeme getırebılen çok partılı yaşamdır Boyle bır toplumda bu ıkı ses- lılık elbette halkın büyuk kesımını de koşullan- dıracaktır Bu ıkı seslılığın sonuçlan ağır olmuş, banşçı çokmantıkklık (dıyalojık) ve kesıntısız yı- neleyıp uretme (recursıon) ılkelen (Mıron, Pen- ser I'Europe, Parıs, 1988, s 28) yerıne, çatışan kutuplar ortava çıkmıştır Yığınlar bu ıkı seslılığe göre kafaca alabıldı- ğıne sıvasallaştıklan (polıtıze olduklan) halde, ev- Jemce polıtıkadan ve ulke sonınlannın çozumun den uzaklaşmışlardır Katıhmcı demokrasının ye rını bırkaç kışının surukledığı yonetım almış, Ba tı'da ıktıdarları yerınden eden katsayısı ağır nı ce olay, yalnızca homurdanmakla yetınen sozde kamuoyu eylemcı gerçek kamuovuna donuşeme- dığınden, yapanın yanına kâr kalmıştır Pusudakı ınanç somuruculerı de bu alabıldığıne sıyasallaş- mış edılgın tek seslıhkten yararlanarak, her gu- zel olguyu sağ/sol rengıvle topluma sunmuşlar, onu kırletmışlerdır Bunlardan bın de ışte bu dıl- dekı ozleşme olgusudur Sağlıkh duşunce Ikıncısı ae şudur Toplumumuz, sorunları doğ ru değerlendırmeye goturecek sağlıkh duşunce kurallarının uzağında>aşamaktadır "Yureğımızde şapka, kafamızda ıse hâlâ fes taşıvoruz Sokrat, Descartes, Hume, Spencer, Durkheıra, Cuvıllı- er, Bachelard açığı yaşavan bır halkın, bıreyle- rın, sorunlara onyargısız, bılımsel ve metodık kuşku\la vaklaşması çok guç, hatta olanaksız dır Şımdı şu sorulacaktır Batı'da bu vahnkat vak laşımlar, çarpıkhklar gorulmez mı0 Halkın du yarlı olduğu donemlerde (Makkartıcılık gıbı) el- bette oralarda da yasanır bunlar Ancak bu pek azdır Bunun carpıcı ve olumlu bır orneğı, sorunları Kartezyen mantıkla ırdeleyen Fransa'da dılde oz leşmegırışımı karşısında toplumun ve partılerın takındığı tutumdur Fransızca'nın özleşme öykusunun özetı şudur Fransızca'da özleşme akımı, 16 yuzyılda baş lamıştır 1539'da I Françoıs, hukuk dılınden ya bancı sozcuklenn kovulması ıçın bır buyrultu çı kanr 18 yuzyılda Avrupa'nın ortak dılı Fran- sızca'dır Rıvarol'a 'Açık olmayan Fransızca değıldır' dedırten olgu, ışte budur Ancak 19 yuzyılın sonunda Ingılızce'nın golgesı Fransızca' nın uzenne duşmeye başlar Toplum bunun ayır dındadır Çareler aranır Aydınlar >enı sozcuk ler önerırler Gılbcrt'ın saptamasına göre 1955 1971 vılları arasında (17 yıl) dıle 6500 yenı sözcuk gırmıştır Buna karşın, Ingılızce'nın yanı sıra Japonca'dan da sözcukler sızmaya başlamış- tır bıle Etiemble'ın Franglızce (Franglaıs) dedı ğı dıl, deyım venndevse daha da kotusune, Fran- japonglızceve donuşmek tehhkesıyle karşı kar şıyadır Tıpkı Turkçe'nın vaktıyle Osmanlıca'va dOnuşmesı gıbı Bu kez, aydınlardan başka devlet de harekete geçer 1966'da Başbakan Pompıdou 'Fransız Dı lını Savunma ve Yayma Yuksek Kurulu'nu ku rar Ocak 1972'de dıhn zengınleştırılmesıne ıhş- kın tuzuk çıkanlır Ingılızce, Japonca ve yaban- cı sözcuklere karşılık olarak turetılen Fransızca kökenh sözcukler, bakanların ımzasıyla Resmı Gazete'de va>ımlanır, kullanımları sağlanır Bu- nunla da yetınılmez Mılletvekıllerı Bas ıle Lau- riol'un yasa önerılen bırleştırılır ve 31 12 1975'te 1349 sayılı yasa çıkanhr Yaratıcılannın adlarıy- la anılan bu Bas-La"nol Yasası'na göre, TV, rad yo gıbı kurumlarda, havayolları gıbı kuruluşlar da Fransızca'nın kullanımı zorunludur, uyma >anlar para cezasıyla cezalandırılacaktır Quebec'te de daha once böyle bır yasa çıka nlmıştır İki ders Bundan Turkıve'nın çıkaracağı ıkı ders vardır Bın, uluslararası bır dılde bıle ozleşmeye gerek duyulması Oburu de dıl konusunda Fransızla rın onyargısız bırleşmelen Gerçekten yasa, meclıs ve senatodan oybırlığıyle geçmıştır Göruşmele rı ıçeren bütun tutanakları okudum Hıç kımse yasa nedenıyle bırbırını ne ırkçılık ne de komu- nıstlıkle suçlamıştır Yasa, duyarlılıkla uvgulanmaktadır Başbakan Barre, bır genelgesınde (Resmı Gazete, 19 3 1977) yasanın uygulanmasıyla ılgılı açıklamalarda bu- lunmuş, 1980'h yıllarda da bu duyarlılık sürdu rulmuş, 10 Aralık 1980'de meclıste oybırlığıyle kurulan 'Fransız dılı konusunda parlamento so- ruşturma komıs>onunun' dıleklerı doğrultusun- da 1982'de Xavıer Denıau, 1984'te Georges Sarre tarafından yenı yasa önenlerı sunulmuştur Fran- sız Yargıtay'ı, >ankılar uyandıran bır karannda (20 10 1986) 1975 tarıhlı dıl vasasının yalnız tu- ketıcılerı değıl, Fransızca'yı da korumayı amaç- ladığını belırterek VersaUles üst (ıstınaO mahke- mesının karannı bozmuştur (AGULF, Bulletın, nov-dec 1987) "Fransız Dılını Kullananlar Ge- nel Derneğı"nın (AGULF) yaptığı bır soruştur- maya göre üyelerın °7o92'sı yasanın daha da ge- nışletılmesınden yanadır Bundan başka Frankofon ulkeler arasında da Fransızcayı korumak ıçın dayanışma çalışmala n surmektedır (PA VVıltzer, Francophome: Etat d'urgence, Les enjeux francophones, Pnrruer trı- mestre, n 1990) Fransızlann bu konudakı etkınlıklerını yerın- de gormuş, bana gönderdıklerı yayınlardan edın- dığım bılgılerı ayrıntılı bıçımde va>ımlamıştım Bılımsel merakı olanlar bunları ıncelevebılırler (Adam Sanat, Mayıs ve Hazıran 1989) 'Ses bayrağımız' Turkçemıze gelınce, o 198O'h yıllarda vurgun yedı Daha dun yırmıye yakın dıl- den oluşan Osmanlıca'nın bıze ettıklennı ne ça- buk unuttuk9 O zaman resmı geçıt, ınkılap ya- pıyor, garplılaşıyorduk Bugunse bır başka yer- deyız, Batılı yöntemlerle çağdaşlaşacak yerde, öy- kunmecı olup çıkmışız Artık ıkı yanı 'restorant1 lı, 'boutıque'k, 'hotel'h, tretuarlarda yuruyoruz. Kımımız tuvalete gıdıyor, kımımız kuaförde pe- dıkur, manıkur yaptırıvoruz Kımılerı laboratu- varda etut, bıbhyotekte roşerş vaparken, bır ke- sımımız şömıne önunde robdoşambr ya da pıja mayla keyıf çatıyonız Admınıstrasyonun kap- tan köşkunde oturanlar, çağ atlayan Turkıye'nın transformasyonunu ıstatıstıklerle sergıhyorlar Televızyon reklamları ıse anadılı çırkınleştıren gulmecelenn konusu oluyor 'Manzara ı umumıye' budur 'Turkçe'nın başı sağ olsun' demeye dılım var- mıyor Sanırım henuz o noktada değılız Ancak durum, gerçekten uzucudur PARISTEN SELÇLK DEMIREL Y ÇoksesM Yaymcılıgı BeMerken Yayıncılıkta çokseslılığın garantıye alınabılmesı ıçın İngıltere'dekı Channel 4 orneğınde olduğu gıbı butun tıcan yayınlann destekledığı ve amacı kâr değıl. değışık tur programları desteklemek olan bır kanal gelıştırılebıhr ASU AKSOY Kıtle tletışımı Uzmanı DYP ıle SHP arasında surdurulen koa- lısyon goruşmelerınde uzerınde anlaşma- ya vanlan konulardan bın, radyo ve TV >ayınlarında devlet tekelının kaldırılma- sı oldu Her ıkı partı de bu kararı demok- ratıkleşme yolunda onemlı bır adım olarak gormekteveana> asal bır duzenle- me ıle ozel radvo ve televızyonun serbest bırakılmasını ıstemekteler Medya ve demokrasi Bugun Turkıye'de >erleştınlmesi gere- ken >a>ın ha>atının temelınde devletın ıfade ozgurlugune ve fıkır serbestlığıne mudahalesının en aza ındırıldıgı bır du- zen olmalı Bu amaca ulaşabılmek ıçın en başta yapılması gereken, basın alanında en azından anayasal duzeyde garantıye alınan ozgurluk ılkesının >avın alanında da benımsenmesı ve T C \navasası nda ongorulen temel hak ve ozgurluklere bıı yenısının >ayın ozgurluğunun eklenme- sıdır Turkıve'de nasıl bır va\ın duzenı tartışması bu venı ozgurlüğun Turkıye koşullannda nasıl havatageçınlebıleceğı ve sureklıhğının nasıl saglanabıleceğı ek- senınde >urutulmelı Medva ve demok rası ılışkısı vavıncılıkta ozgurluk prensıbı uzenne ınşa edıldığınde ozel vayıncılıgın rolu ve yen de daha doğru bır şekılde or- layaçıkacaktır Serbest pivasa fanatizmi Medvalar demokratıkleştırılebılır mı sorusu kamu yayıncılığı ılkesının tıtız lıkle uygulandıgı Batı Avrupa ulkelerın- de 1980'lerın başından berı gundeme gelen bır soru Bu sorunun şımdıye ka- dar bır kamu hızmetı şeklınde devlet tarafından yurutulen medya faalıyetlerı nın devlet tekelınden alınarak serbest pazar ılkelen çerçevesınde yurutulup yu rutulmeyeceğı şeklınde lormule edıldığı nı ızledık Bu formulasvonun arkasında 1980' lerden bu yana Balı Avrupa dakı polıtık çevrelerde hakım olan >enı tutuculuk akımının damgası vatmakta Devletın ekonomık vc sosyal hayatta kamu yara nna surdurduğu gırışımcı denetleyıcı vc mudahalecı varlığınm, artık kamusal ka rdkterıstığını yıtıren bır tuketıcıler toplu- lugunun refahı ıçın bır engel olduğunu ılcn surcn 'yenı tutucu akımlar tuke tıcı cgemenlığının ve tuketıcının tercıh hdkkının yerlcştırılebılmesı ıçın devletın sahneden çekılmesı gerektıgını savun- maktalar Bu goruş medya ve demokrasi ılışkısı- nı vavıncılıkta fıkır ozgurluğunun ve çoğulculuğunun gerçekleştırılmesı ola- rak değıl de tuketıcının serbestçe tukete- bılme hakkı olarak formule etmekte Tuketım ozgurluğu ıse bu göruşe göre en ıv ı serbest pazarda garantıje alınabıl- mekte Batı Avrupa ulkelerınde yenı tutucu akımlann önayak olduğu yayıncı- lıkta kurallann kaldınlması polıtıkala- rı kışılenn haberleşme ıfade ve bılgılen- me ozgürluklerı ıle tıcan >ayın faalıvetınde bulunma ozgürluğunü bır ve aynı olarak değerlendırmekte Bu pohtı- kalardakı hâkım goruşe gore serbest pivasa mekanızması seyırcının bazı ıs- teklennı kamu yararına aykırı olduğu gerekçesıjle sansurden geçıren devlet ya- yıncılığının tersme tuketıcılerın ısteklen- ne gore ve dolayısıvla sansursuz bır >ayın ortamı yaratabılmekte Yeni tutuculuk Yenı tutucu akımların demokratık bır toplumda ne devletın ne de devletın atadığı kurumların vatandaşlar adına ve onlar yenne seçım yapmaya haklan ol- madığı konusundakı goruşlen, demokra tık ve çoğulcu bır medya duzenının ılk prensıbı olarak ele alınabılır Nasıl devlet vatandaşlarına hangı kı tabı okuvacaklarına ılışkın onlar adına bır seçım yapmıyorsa aynı ılkenın televız von ve radyoda'da geçerlı olması gerektı ğı savunulabılır Ve bu ılke ozellıkle Turkıyesomutundasavunulmalıda An cak Turkıye dekı polıtık çevrelenn ozel vavıncılık ıle ılgılı gehştırdıklen argu- manlara bakıldıgında konunun hıçbır zaman boyle bır ılke çerçevesınde ele alın- madığı tartışmaların hıçbır zaman bu ayrıntı ve sofistıkasyon duzeyınde yu- rutulmedıgı gorulecektır Ozel vayıncılık taraftarları sevırcılenn ıstedıklerı programlan sdçebılmelerını ve ozgurce seyredebılmelerını ve ısteyen >a- vıncının ıstedığı tur programı yapabılme sını ve ydyımldyabılmesını savunuyorlar mı'' Boyle bır ozgurlüğun verleştınlmesı ılk etdpta fikır vc vayın ozgurluğunun anayasal duzeyde garantıye dlınması an lamına gelır Demokrdtık vc çoğulcu bır med>a duzenı ancak bovle bır ozgürluk platformu uzerınde gelışebılır Bovle bır medya duzenının, ">enı tutu- culann ' ıddıa ettığı gıbı en lyı serbest pıyasa koşullannda haydta geçıp geçme- dıgı ıse tartışmalı bır konu Sorulması gereken kurallarla denetlenmeycn bır serbest pazar mekanızmdsının ısteyenın katılabıleceğı tur bır medya alanı yarattı- ğı gorüşünün ne derecede gerçekçı oldu- ğu Bu tur sorular, ozel yayıncılığın tartışmasız bır şekılde savunulduğu ulke- mızde gundeme gelmemekte Halbukı kuralsız serbest pıya 1 » ışleyışının ve ozel vayıncılığın bırçoİcçarpıklığa nedenola- cağını soyle>en bır- çok tutarlı arguman v ar Bunlara gore pazar mekanızmasının koşulsuz hâkım olduğu durumlarda, kul- turel endışelenn verını ekonomık olanlar almakta Özel yayıncılık Pazar mekanızması hıçbır zaman bek lendığı gıbı serbest ve duzgun bır şekılde ışlemedığınden yapısal bozukluk ve çar- pıkhklar ortava çıkmakta (TV kanallan- nın bır ıkı buyuk sermaye grubunun elınde toplanması TV yayınlannın belır- lı zengın bolgelerle sınırlı kalması ve bılgı fakın ıle bılgı zengını arasındakı uçuru- mun açılması gıbı) Beklenenın tersıne pazar mekanızması, çoğulcu ve çeşıtlı program malzemesı ortaya çıkarmamak- ta Ozel va>ınalıga koşulsuz ızın venlen ulkelerde(kı bunun orneğı çok az) vavın cılığın nasıl çoğulculuktan ve demokra tıklıkten uzak, yabancı bır yapıya buründuğunun orneklen ıle dolu bu eleş- tırel lıteratur Kurallarını arayan yayıncılık Medyalar demokratıkleştınlebılır mı sorusunun soruldugu bır polıtık ortamda ve bu soru ıle bırlıkte medvalan demok- ratıkleştırme doğrultusunda onumuzde tarıhı bır donuşum şansı açılmışkem, ozel TV formulu ıle vetınmek bu fırsatı elı- mızden kaçırmak olur Turkıve'de nasıl bır yayıncılık duzenı tartışmalanna, once ve ılk olarak ozgur çoğulcu ve dınamık bır ya>ın platformunun nasıl kurulacağı ve ayakta tutulacağı sorusundan başlan- mdlı Dıger bır deyışle, koşullar ne olmalı kı hem devlet hem de ozel teşebbusun se bep olduğu sansurcu ve çoğulculuktan uzak vavıncılık dışında ya da bu tur bır duzenın etkısını dengeleyebılecek guçte demokrdtık ve çoğulcu bır yayın duzenı hayata geçırılebılsın9 Bu tartışma bızı kurallarla denetlenen ve çeşıtlı sunum bıçımlerının ozgurce ve van yana varolabıldığı bır yayın duzenı- ne goturmelı Başlangıç noktamız ozgur ve çoğulcu yavıncılık olmalı ve kurdllar bu prensıbı tıtızlıkle korumak ve devam lılığını sdglamak üzcre gclıştırılmelı Boylcsı bır dtndçld yold çıkıldığındd or ncğın frekans ddrlığı nedenıyle ydvın sayısının kısıtldnması gerektıgını onc su- ren goruş geçerlılığını yıtırecektır Zıra bırbırlerıylc progrdm dlışvcrışındc bulu- nan ve doldyısıyla hem bolgesel hem de ulusdl nıtelığını koruydn bır ydyıncılık modelı ıle frekans darlığının ustesındcn kolaylıkla gelıncbılır Yetcr kı >a> ınulık ta çoğulculuktan korkulmasın AHMETCEMAL 'Kafkaesk' Tutum ve 21. Yüzyıl 1920 lerde Kafka nın yarabsıyla başlayan çağ, sonradan korku çağı dıye adlandınlmış Kafka da bu çağın en guçlu habercılenn- den bın sayılmışt Şımdı sonuna varmakta olan bu yuzyıl yalnızca kendını sona erdırmekle kalmıyor ama aynt zamanda bın yılın da noktalaytası oluyor Duşunen ınsan, yaflığırM korumakta kararUysa eğer o zaman eşığınde bulunduğu ve neredeyse akıl almaz bıı mırasıntaşıyıcısı olacak21 yuzyılıaıtkkorkunun değıl fakatdoğru- lara ve haklılara yönelık en guçlu savunmalann etkın egemenlığını yansrtan bır çağ nıtelığıyle oluşturmak zorundadır Böyle bır nrte- lık, kabksız btr sorumluluk kavramıyla da doğrudan eşanlamlı kılınabılır Gerıde kalan bın yıl, onca ılerlemelere karşın bedensel ve tınsel kjyımlanyla, sonuçta ınsanoğlunun zırtcırterıne yenı halkalar ekle- me doğrultusunda yorumlanıp yozlaştnlmış ızm lenyle ve ınsanın salt ınsan olma onurunu korumaya yonelık ama çoğu da ne yazıl< kı bırer gostermelık cJmaktan ılerı gıdememış kurumlanyla yukarda sozu edılen sorumluluk ^ " — ~ — • ^ - ^ ^ ^ ^ ^ — Kafka'nuı yaratnuıda dkıkı eUdtaPM apayanhnn görûşJertnbi çûrütûinıesinin ûzertnden epey mgeçti kavramına yakışır bır go- runum sergıleyemedı Kuşbakışı gozden geçınl- dığınde başlıca ışlevının ınsanoğluna deneyımler kazandırmak olması bel- kı de bu uzun geçmışın tek ozrudur Bu geçmış boyunca hemen butun doruklan ve çokuşlen yaşamış bır ınsanlık, adım atmak uzere olduğu 21 yuzyılda olaylar ıçın ılk kez başına geldığı gerekçesıyle ozur aramamak gıbı bır sorumlulukla karşı karşıyadır Ilk kez Kafka nın eserlennı 1990 da yenıden basıma hazırlayan Oxfordlu bılım adamı Malcolm Pasley tarafından kullanıldığı söyle- nen Kafkaesk tutum bu sorumluluğu dıle getırebılen en guçlu anlaömlardan bındır Fakat bunu yetennce kavrayabılmek ıçın Kafka nın hıçbır zaman yalnızca umutsuzluğun ve korkunun yazan olmadığını yaşadığı çağın olumsuzluklannı dıle getırmekle kalma- yıp bunlardan çıkış yolunu bulma yukumunu de vurguladığını goz onunde bulundurmak gerekır Garaudy Kafka nın dunyasını şoyle tanımlar Boğucu ınsanılığını yrtırmış bır dunya bır yabancılaşma dunyası fakat yabancılaşmanın bılıncıne ulaşmış ve olağanustu ıle mızahın p«rçaladığı bu evrenın çatlaklanndan bıze bır ışık belkı de bır çıkış yolu gosteren yıkılmaz bır umudun dunyası Yapıtı bu dunyanın ne başı eğık bır kopyası ne de bır utopyadır Bu dunyayt ne açıklamak ne değıştırmek ıster Yalnızca bu dunyanın yetersızlı- ğını duyurur ve onu aşmaya çağınr Kafkaesk tutum deneyımyuklubûtüngecmışıyle bırlıkte zamant- n*n bılıncıne varmış geleceğı uğruna gerekbğınde ınsanakların da kurban edılebıleceğı gorkemlı utopyalarda değıl ama bugun varolan somut yanlışların ortadan kaldınlmasında arayan boyle bır aramanın sorumluluğunu ustlenebılen bıreyın tutumudur Kafka nın yaratısında dının etkılennı arayanlann goruşlerının çurutulmesının uzerınden epey zaman gectJ Kafka gıbı ınsanoğlu- nun sorumluluğunu mahşerden dın ve dua krtaplanndan çıkanp gunluk yaşama yerlestırmış bır yazarda boyle etkılerın soz konusu olamayacagı doğaldı Yaşamı boyunca kendı zayıflığından yakınan Kafka yeryuzu yaşamını tamamladığında ınsanoğluna -tabıı daya- nabılırse eğer- kendı kendısının tannsı olmanın yollannı göstermış boylece de bılınen peygambeıienn yanına asla yakışmayacak bır yeryuzu peygamben olup çıkmışt 21 yuzyılın ınsanı boyle bır sorumluluğu ustlenmeye hazır olur- sa eğer - bu Kafkaesk tutumda ummadığı kadar çok sayıda yolun hantasını bulabılecektır DUYURU KADIKÖY ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN BtLDİRİLMİŞTİR Esas No 1991/417 Davacı Fruko Tamek Meyve Suları A Ş Vekılı Av Sınan Alıoğlu Davalüar Şukru Tetık Muvakkıthane Cad No 13 Kadıköy/ls- tanbul Adnan Şenkardeş Avnı adres Dava Alacak Davacı tarafından davalılar hakkında açılan alacak davasının da valıların yokluklannda yapılan açık vargılaması sonunda Davalılara belırtılen adreste dava dılekçesırun teblığ edılmedıgı, ad res araştırmasında da adı geçenlenn teblıgata elvenşlı adreslerımn bu lunmadığı anlaşılmakla, 7201 .-.avılı kanunun 28/29 maddelen hükmüne göre dava dılekçesırun duyuru yolu ıle teblığ edılmış ve 20 12 1988 gunlu taahhutname altındakı ımza hakkında ıstıçvap da vetıyesı çıkanlmasına karar verılmıştır 27 12 1991 gunu saat 10 00'da duruşmaya bızzat gderek 20 12 1988 gunlu belge altındakı ımza hakkında ızahat vermenız, aksı takdırde belge altındakı ımzanın sıze aıt olacağına karar verılecektır Istıçvap davelıyesı yerıne geçerlı olmak uzere ılan olunur 26 11 1991 Basın 14008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle