Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHÜRİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 ARALIK 1991
O Ş
TURKIYE
HALLK ŞAHFN
Dostluk Mayası
Uluslararası ılışkılerın dıplomatık baglantıları aşan boyut-
ları var Tıcaret gıbı, kültur gıbı karşılıklı sempatı gıbı Bu
bağlar dıplomatık duzeydekı ınış çıkışlardan çok daha duz
bır çızgıde ılerleyebılıyorlar
Turkıye-lsraıl ılışkılerı bunun bır orneğı Ikı ulke arasında-
kı dıplomatık ılışkıler, Israıl ın Fılıstın sorunu konusunda ta-
kındığı uzlaşmaz tutum Doğu Kudus'un ılhakı ve Kudus'ün
başkent ılanı nedenıyle 1980'de en alt duzeye ındınlmış, Tur-
kıye Telavıv'de ıkıncı kâtıp duzeyınde temsıl edılmıştı
1986'dan sonra bırkaç kertık yukselme oldu maslahatguzar
duzeyıne çıkıldı ama buyukelçılık duzeyıne hâlâ donulme-
dı
Kısacası ışın dıplomatk cephesıne bakacak olursak ıkı ulke
arasında son 10 yılın çok parlak geçtıgı soylenemez Ama
ışın ınsanı ılışkıler boyutuna gelınce çok daha sıcak bır go-
runumle karşılaşıyoruz Israıl den Türkıye'ye oluk oluk gelen
turıstler bunun bır yonu Batı Avrupa basınında bır punduna
getırıp Turkıye'yı eleştırme modası alabıldığıne surerken, an-
ladığıma gore Israıl basınında Turkıye konusunda lyı seyler
çıkıyor Israıl kamuoyunda Türkıye'ye yonelık elle tutulur bır
sempatı olduğu hemen anlaşılıyor
Ispanya'dan kovulan Yahudılerın Osmanlı Imparatorluğu'n-
ca kabulunun 500 yılının kutlanması elbette bır etmen Bu-
nun otesınde Turkıyeden Israıl e goç etmış Yahudılerın, canlı
tuttukları kultur köprulerı var Turkıyelı Yahudıler Israıl'de ade-
ta kuçuk bır Turkıye yaratmışlar Şoyle dertıyor
'Turkıye dekı Yahudıler evde Fransızca ya da Ispanyolca
(Ladıno) sokakta ıse Turkçe konuşurlardı Israıl dekı Turk kö-
kenlı Yahudıler ıse evde Turkçe sokakta ıse Ibranıce konu-
şuyorlar'
Evlerınde, dukkânlarında, otomobıllerınde Nılufer ın, Se-
zen Aksu'nun, hatta Ibrahım Tathses'ın kasetlerını bangır ban-
gır çalanlar bunlar
Ancak bundan ıkı hafta kadar once Telavıv'ı altust eden
Selda konserının bu
kategonnın dışında tu
tulması gerektığı belır-
tılıyor Israıl ın en bu
yuk konser saloni'n
dakı konsere tam 50
bın kışı bılet ıçın baş-
vurmuş altı bın kışı ız-
leyebılmış
Hafta sonunda An-
talya'da Alman Hur
Demokrat Partısı nın
vakfı Frıedrıch-Naumann ın duzenledığı sempozyumda ko-
nuştuğum bır Israıllı sıyasetbılımcısı şoyle dıyordu
'Israıl de yılın en buyuk sanat olaylarından bın oldu bu kon-
ser Sıyasal folklorık, etnık bır olay değıldı Bır muzık olayıy-
dı Ulkenın en buyuk gazetelerının muzık eleştırmenlerı uzun
yazılar yazıp ovguler yağdırdılar"
Durup duşunmemız gerekıyor Bızım Selda nın Israıl de bu
kadar tutulmasını nasıl açıklamalı?
Israıllı turıstlerın ozellıkle Antalya ya gosterdıklerı ılgıyı açık-
lamak ıse kuşkusuz daha kolay Musevı kokenlı bır Turk ışa-
damının oykusu bu konuda ıpuçları verıyor
Kuçukluğumde sınagoga goturduler Haham bana 'Bak
evladım eğer gunah ışlemezsen ve her hafta sınagoga ge-
lırsen senın ıçın tyı olur Oldukten sonra oyle bır yere gıder-
sın kı her taraf yemyeşıl Masmavı sular ılık guneş ulu dağ-
lar, guzel ınsanlar Şımdıkı kafam oisa hahama derdım kı
'O dedıklerınıze kavuşmak ıçın her hafta sınagoga gıdıp ol-
meyı beklemek yerıne Antalya'ya bır bılet alırım daha lyı "
Israıllı yuzbınler de ıkıncı yolu yeğlıyor Antalya nın yolunu
tutuvoriar
Blokların yıkıldığı, ıkılı ılışkılerın ıse önem kazandığı bır dö-
nemde bulunuyoruz Eskı bloklarla bırlıkte eskı kompleksle-
nn bırçoğu da coktuğu ıçın hıç ummadığınız ulkelerın ıkılı ılış-
kılerde buyuk aşamalar yaptığını goruyoruz Boyle bır donem-
de Turkıye de elbette boş durmayacaktır
Israıl konusunda da Ya Arap ulkelen alınırsa komplek-
sınden kurtulmanın zamanının çoktan geldığı ortada O Arap
ulkelen bugun Israıl ıle aynı masada oturup geleceğı tartı-
şabılıyorlar
Ortadoğu dakı barış surecıne bız de ortak masaya oturma-
sak bıle ıkılı ılışkılerı gelıştırerek katkıda bulunabılırız Israıl
ıle dıplomatık ılışkılerın normale donmesı ılk yapılacaklar ıçın-
dedır
Eski bloklarla birlikte eski
komplekslerin birçoğu da
çöktüğü için hiç
ummadığınız ülkelerin ikili
ilişkilerde büyük aşamalar
yaptığını görüyoruz
T.C.
ANTALYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
GAYRI MENKUL SATIŞ İLANI
Sayı 1991 5033
Satılmasına karar verılen ga>Ti menkulun cınsı, kıyraetı, adedı ve
evsafı
Antalya ılı Haşım Işcan Mahallesı 34 ada 231 parselde 132/21294
arsa payı olarak kavılh 35 nolu bağımsız bolum 4 katlı bır bınanın
Bırlık ısımh ış hanının bodrum katında >er almaktadır 34 m
:
alanlı
dır Karkas betonarme yapı tarzında ınşa edılmıştır Ön cephesı de
mır doframalı duz \ıtnnlı olup borçlulann g menkulu 40 000 000 TL
bedelle
Antalya ılı Haşımı Işcan Mahallesı 34 ada 231 parselde 132/21294
arsa paylı 94 nolu bağımsız bolum, 4 katlı bınanın Bırlık ısımlı ışha
nının zemın katında yer almaktadır 20 32 m alana sahıp, betonar-
ma karkas yapı tarzında ınşaa edılmış, 1253 nolu sokağa cephesı
bulunmaktadır Içensınde asma kat mevcuttur ön kısmı demır doğ
ramalı ve duz utrını vardır Borçlulann ga>rı menkulu 200 000 000
TL bedelle
Antalya Balbey Mahallesı, 354 ada 78 nolu parselde 28 50 m ma
ğaza ve otel olarak kayıtb, zemın kat halen kullanılmakta, dığer katlar
boş, 4 katlı olup kargır tarzda ınşaa edılmış, Kalekapısı kentsel tasa
rım ve cevre düzenlemesı ıçensınde bulunmaktadır Gayn raenkul
273 750 000 TL bedeUe satılacaktır
1 34 ada 231 parsel 35 nolu bağımsız bölum Antalva 2 lcra Mü-
dürlüğu nde 13 1 1992 tarıhınde saat 14 00 14 15 arasında
34 ada 231 parsel 94 nolu bağımsız bolum Antalya 2 tcra Mu
dürlüğu'nde 13 1 1992 tarıhınde saat 14 20-14 35 arasında,
354 ada 78 nolu parsel Antalya 2 lcra Mudurluğu'nde 13 1 1992
tarıhınde saat 14 40-14 55 arasında satılacaktır
Açık artırma suretıyle yapılacaktır Bu artırmada tahmın edılen
kıymetın %75'ını ve ruçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuu
nu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır be
delle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhudu bakı kalmak şartıyla
23 1 1992 gunu aynı ver ve aynı saatte ıkıncı artırmaya çıkarılacak
tır Bu artırmada da bu mıktar elde edılememışse gayn menkul en
çok artıranın taahhudu saklı kalmak üzere artırma ılanında gösterı
len muddet sonunda en çok antırana ıhale edılecektır Şu kadar kı
artırma bedelının malın tahmın edılen kıymetının %40'ını bulması
ve satış ısteyerun alacağına ruçhanlı olan alacaklann toplamından fazla
olması ve bundan başka, paraya çevırme ve paylaştırma masrafları
m geçmesı lazımdır Boyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı du
şecektır
2 Artırmaya ıştırak edeceklerın, tahmın edılen kıymetın
w
o20'sı
nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bır bankanın temı
nat mektubunu vermelen lazımdır Satış peşın para ıledır alıcı ıste
dığınde 20 gunu geçmemek uzere mehıl verılebılır Tellalıye resmı,
ıhale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aıttır Bınkmış vergıler satış
bedelınden ödenır
3 tpotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılerın (+) bu ga>n menkul
üzenndekı haklarını hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalarını
dayanağı belgeler ıle on beş gun ıçınde daıremıze bıldırmelerı lazım
dır, aksı takdırde hakları tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça paylaşma
dan harıç bırakılacaklardır
4- îhaleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıvle
ıhalenın feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefillerı teklıf ettıklen be
del ıle son ıhale bedelı arasındakı farktan ve dığer zararlardan ve ay
rıca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklardır Ihale farkı
ve temerrtıt faızı ayrıca hukme hacet kaJmaksızın daıremızce tahsıl
olunacak bu fark, varsa öncelıkle temınat bedelınden aJınacaktır
5 Şartname ılan tarıhınden ıtıbaren herkesın görebılmesı ıçın da-
ırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıya bır örneğı
gönderılebılır
6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve munderecaunı ka
bul etmış sayılacakları başkaca bılgı almak ısteyenlerın 1991/5033
sayılı dosya numarasıyla mudürluğıimuze başvurmaları ılan olunur
20 II 1991
( + ) llgılıler tabırıne ırlıfak hakkı sahıplerı Je dahıldır
Basın 50625
Dilde Özleşme ve
Fraıısa ÖrııeşL.»
Batılı vontemlerle çağdaşlaşacak yerde, oykunmeci olup çıkmışız.
Artık ıkı yanı 'restaurant'lı, 'boutıque'lı, 'hotel'lı, tretuarlarda
yuruyoruz. Kımımız tuvalete gidiyor, kımımiz kuaforde pedikur,
manıkur yaptırıyoruz Kımılerı laboratuvarda etut, bıbhyotekte roşerş
yaparken, bır kesımımız şomıne onunde robdoşambr ya da pijamayla
keyıf çatıvoruz.
Doç. Dr. SAMİ SELÇUK Yargıtay 4. Ceıa Dairesi Başkanı
Elbette Ataturk'ten once de Ataturk gıbı
duşunenler vardı Bunlardan bın de Fichte'y-
dı Ona gore 'ulus demek, dıl demektı' Eğer
bır ulus, bıreylerını ezberle>en değıl, duşunen
ınsanlar vapmak ıstıvorsa, anadılın çağrışım
vaptran vurucu gucunden, dehasından varar
lanmalıdır Yabancı kokenlı odunç sozcuklerle
ne bılge ne de bılgın vetışır Çağdaş 'bılım,
sağlam dıldır (Condillac). "Kulturlu olmak,
başkasından odunç alınan kupavla (sozcuk-
le) değıl, kavnağa (anadıl) ınerek kendı avu-
cu>la ıçmekle" (Alaın) gerçekleşır Oyleyse,
Turk ınsanını duşunduren anadıl kokenlı soz-
cuklerle Turkçe >ı zengınleştırmek hepımızın
ortak odevıdır
Geçmışte T Dıl k.urumu, bu amaçla, bıhnclı
olarak ışe kovulmuştu Bınlerce ozturkçe soz
cuk vurdun dort bır yanından Ankara'va ak
mış, dıl zengınleşmış \e ozleşmıştır
Bu kolav olmamıştır Anadılcıler, duru
Turkçecıler, sapıklık, ırkçılık, Hıtlercılık, dın-
sızlık, komunıstlıkle suçlanmayı goze almak
zorunda kalmışlardır
Bunlardan ozellıkle son ıkısını yanıtlamak
ıstenm Bınncısı, yanı komunıstlık suçlama-
sıdır Ovsa ozleşmeı-ilık, komunızme taban ta
bana zıttır Mar\, Lenın ve Stalın, dılı bır ust
vapı kurumu olarak gorduklerınden, ona do-
kunulmasını ıstememışlerdır (Chatelet-
Kouchner-V ıncent, Les Mamstes et le polıtı-
que, 1975, s 180 183)
Son gunlerde dırıltılen dınsızlık suçlaması-
na gelınce, sa\ şudur Özleşmecıler, toplumu
Kuran dılı Arapça'dan, dola\ısı>la Islamdan
uzaklaştırmak ıstıyorlar Bu, çırkınlık ve a\
mazlıktır Çırkınlıktır, çunku ozleşmecılerın
bırıcık amacı, butun bılımsel kavramları an
latabılecek guçte ortak bır ulusal dıl yaratmak-
tır Bunu peçelemeye hıç gerek duymamışlar
dır \\mazlıktır, çunku ozturkçeyle Kuran'a
ulaşan Turk ınsanı, onu ezberlemeyecek, da-
ha ı> ı algılavarak sındırecek, ınsanlar âyetlerı
dınlerken sese değıl, anlama kulak verecek,
Tanrı'sına daha çok bağlanacaktır Bu, dının
yararınadır Kendı bındığı dalı kesenlerı, ön
yargılarından arındınp kazanamamak gerçek-
ten çok uzucudur
Din dili Arapça
Dın dılı Arapça dıve, Arapça sozcuklerle >uklu
dılı konuşan bır ulusa ulus desek bıle, nasıl olur
da rahatça Turk ulusu dıvebılmz'' Zıhınlen sap-
tırmavalım Sözcuklerle hıle yapmayalım Onlar
'fethedılemezler' Çunku sozcukler kent değıldır
Ama vabancı sozcuklerle bır dıl 'ıstıla' edılebı-
lır Nıtekım edılmış, Turkçe tukeneyazmış, Os-
manhca doğmuş, Nâsır'a "Turkler mı dedınız''
Onların nesı var kı' Sözcuklerımızı gerı alsak,
dıllerı bıle kalmaz" dedırten olgu budur lyı kı
Ataturk ışe el atmış, Turkçe yenıden dırılmış Bu
gun bızım de bır dılımız var Osmanlıca değıl,
Turkçe
Burada aşamadığımız olumsuz ıkı gerçekle
karşı karşıvayız
Bınncısı şudur Ne vazık kı Turk toplumu de
mokrasıye hem geç hem de hazırlıksız gırmıştır
Geç gırmıştır, çunku Batı'da 13 vuzyıldan bu ya-
na her ulkede gorulen Etats-Generaux'ya (Mec-
lısler) bızım toplumumuzda rastlanmamaktadır
(S Selçuk, Temsılı ve Kaülımcı Demokrasının
Kokenı, Ist 1987) Hazırlıksız gırmıştır, çunku
Batı toplumunu dogmatık uvkudan uvandıran
Ronesans ve Reformu, akılcılığı, aydınlık yuzyı-
lı, sanavı devrımını, bunların kotardığı çokses-
lılığı halkımız yaşamamış, bu açığı kapatmak ıçın
vukarıdan dıkevlemesıne yapılan Ataturk devrımı
ıse henuz toplumun gözeneklerıne sınecek oran
da veterlı zamanı bulamamıştır
250 yıl sonra basım makınesıne kavuşmuş tek
seslı bır toplumda, vataylamasına yaşanan ılk
cıddı olav, çokseshlığı değıl, ancak derme çatma,
hantal bır ıkı seslılığı gundeme getırebılen çok
partılı yaşamdır Boyle bır toplumda bu ıkı ses-
lılık elbette halkın büyuk kesımını de koşullan-
dıracaktır Bu ıkı seslılığın sonuçlan ağır olmuş,
banşçı çokmantıkklık (dıyalojık) ve kesıntısız yı-
neleyıp uretme (recursıon) ılkelen (Mıron, Pen-
ser I'Europe, Parıs, 1988, s 28) yerıne, çatışan
kutuplar ortava çıkmıştır
Yığınlar bu ıkı seslılığe göre kafaca alabıldı-
ğıne sıvasallaştıklan (polıtıze olduklan) halde, ev-
Jemce polıtıkadan ve ulke sonınlannın çozumun
den uzaklaşmışlardır Katıhmcı demokrasının ye
rını bırkaç kışının surukledığı yonetım almış, Ba
tı'da ıktıdarları yerınden eden katsayısı ağır nı
ce olay, yalnızca homurdanmakla yetınen sozde
kamuoyu eylemcı gerçek kamuovuna donuşeme-
dığınden, yapanın yanına kâr kalmıştır Pusudakı
ınanç somuruculerı de bu alabıldığıne sıyasallaş-
mış edılgın tek seslıhkten yararlanarak, her gu-
zel olguyu sağ/sol rengıvle topluma sunmuşlar,
onu kırletmışlerdır Bunlardan bın de ışte bu dıl-
dekı ozleşme olgusudur
Sağlıkh duşunce
Ikıncısı ae şudur Toplumumuz, sorunları doğ
ru değerlendırmeye goturecek sağlıkh duşunce
kurallarının uzağında>aşamaktadır "Yureğımızde
şapka, kafamızda ıse hâlâ fes taşıvoruz Sokrat,
Descartes, Hume, Spencer, Durkheıra, Cuvıllı-
er, Bachelard açığı yaşavan bır halkın, bıreyle-
rın, sorunlara onyargısız, bılımsel ve metodık
kuşku\la vaklaşması çok guç, hatta olanaksız
dır
Şımdı şu sorulacaktır Batı'da bu vahnkat vak
laşımlar, çarpıkhklar gorulmez mı0
Halkın du
yarlı olduğu donemlerde (Makkartıcılık gıbı) el-
bette oralarda da yasanır bunlar Ancak bu pek
azdır
Bunun carpıcı ve olumlu bır orneğı, sorunları
Kartezyen mantıkla ırdeleyen Fransa'da dılde oz
leşmegırışımı karşısında toplumun ve partılerın
takındığı tutumdur
Fransızca'nın özleşme öykusunun özetı şudur
Fransızca'da özleşme akımı, 16 yuzyılda baş
lamıştır 1539'da I Françoıs, hukuk dılınden ya
bancı sozcuklenn kovulması ıçın bır buyrultu çı
kanr 18 yuzyılda Avrupa'nın ortak dılı Fran-
sızca'dır Rıvarol'a 'Açık olmayan Fransızca
değıldır' dedırten olgu, ışte budur Ancak 19
yuzyılın sonunda Ingılızce'nın golgesı Fransızca'
nın uzenne duşmeye başlar Toplum bunun ayır
dındadır Çareler aranır Aydınlar >enı sozcuk
ler önerırler Gılbcrt'ın saptamasına göre
1955 1971 vılları arasında (17 yıl) dıle 6500 yenı
sözcuk gırmıştır Buna karşın, Ingılızce'nın yanı
sıra Japonca'dan da sözcukler sızmaya başlamış-
tır bıle Etiemble'ın Franglızce (Franglaıs) dedı
ğı dıl, deyım venndevse daha da kotusune, Fran-
japonglızceve donuşmek tehhkesıyle karşı kar
şıyadır Tıpkı Turkçe'nın vaktıyle Osmanlıca'va
dOnuşmesı gıbı
Bu kez, aydınlardan başka devlet de harekete
geçer 1966'da Başbakan Pompıdou 'Fransız Dı
lını Savunma ve Yayma Yuksek Kurulu'nu ku
rar Ocak 1972'de dıhn zengınleştırılmesıne ıhş-
kın tuzuk çıkanlır Ingılızce, Japonca ve yaban-
cı sözcuklere karşılık olarak turetılen Fransızca
kökenh sözcukler, bakanların ımzasıyla Resmı
Gazete'de va>ımlanır, kullanımları sağlanır Bu-
nunla da yetınılmez Mılletvekıllerı Bas ıle Lau-
riol'un yasa önerılen bırleştırılır ve 31 12 1975'te
1349 sayılı yasa çıkanhr Yaratıcılannın adlarıy-
la anılan bu Bas-La"nol Yasası'na göre, TV, rad
yo gıbı kurumlarda, havayolları gıbı kuruluşlar
da Fransızca'nın kullanımı zorunludur, uyma
>anlar para cezasıyla cezalandırılacaktır
Quebec'te de daha once böyle bır yasa çıka
nlmıştır
İki ders
Bundan Turkıve'nın çıkaracağı ıkı ders vardır
Bın, uluslararası bır dılde bıle ozleşmeye gerek
duyulması Oburu de dıl konusunda Fransızla
rın onyargısız bırleşmelen Gerçekten yasa, meclıs
ve senatodan oybırlığıyle geçmıştır Göruşmele
rı ıçeren bütun tutanakları okudum Hıç kımse
yasa nedenıyle bırbırını ne ırkçılık ne de komu-
nıstlıkle suçlamıştır
Yasa, duyarlılıkla uvgulanmaktadır Başbakan
Barre, bır genelgesınde (Resmı Gazete, 19 3 1977)
yasanın uygulanmasıyla ılgılı açıklamalarda bu-
lunmuş, 1980'h yıllarda da bu duyarlılık sürdu
rulmuş, 10 Aralık 1980'de meclıste oybırlığıyle
kurulan 'Fransız dılı konusunda parlamento so-
ruşturma komıs>onunun' dıleklerı doğrultusun-
da 1982'de Xavıer Denıau, 1984'te Georges Sarre
tarafından yenı yasa önenlerı sunulmuştur Fran-
sız Yargıtay'ı, >ankılar uyandıran bır karannda
(20 10 1986) 1975 tarıhlı dıl vasasının yalnız tu-
ketıcılerı değıl, Fransızca'yı da korumayı amaç-
ladığını belırterek VersaUles üst (ıstınaO mahke-
mesının karannı bozmuştur (AGULF, Bulletın,
nov-dec 1987) "Fransız Dılını Kullananlar Ge-
nel Derneğı"nın (AGULF) yaptığı bır soruştur-
maya göre üyelerın °7o92'sı yasanın daha da ge-
nışletılmesınden yanadır
Bundan başka Frankofon ulkeler arasında da
Fransızcayı korumak ıçın dayanışma çalışmala
n surmektedır (PA VVıltzer, Francophome: Etat
d'urgence, Les enjeux francophones, Pnrruer trı-
mestre, n 1990)
Fransızlann bu konudakı etkınlıklerını yerın-
de gormuş, bana gönderdıklerı yayınlardan edın-
dığım bılgılerı ayrıntılı bıçımde va>ımlamıştım
Bılımsel merakı olanlar bunları ıncelevebılırler
(Adam Sanat, Mayıs ve Hazıran 1989)
'Ses bayrağımız' Turkçemıze gelınce, o 198O'h
yıllarda vurgun yedı Daha dun yırmıye yakın dıl-
den oluşan Osmanlıca'nın bıze ettıklennı ne ça-
buk unuttuk9
O zaman resmı geçıt, ınkılap ya-
pıyor, garplılaşıyorduk Bugunse bır başka yer-
deyız, Batılı yöntemlerle çağdaşlaşacak yerde, öy-
kunmecı olup çıkmışız Artık ıkı yanı 'restorant1
lı, 'boutıque'k, 'hotel'h, tretuarlarda yuruyoruz.
Kımımız tuvalete gıdıyor, kımımız kuaförde pe-
dıkur, manıkur yaptırıvoruz Kımılerı laboratu-
varda etut, bıbhyotekte roşerş vaparken, bır ke-
sımımız şömıne önunde robdoşambr ya da pıja
mayla keyıf çatıyonız Admınıstrasyonun kap-
tan köşkunde oturanlar, çağ atlayan Turkıye'nın
transformasyonunu ıstatıstıklerle sergıhyorlar
Televızyon reklamları ıse anadılı çırkınleştıren
gulmecelenn konusu oluyor
'Manzara ı umumıye' budur
'Turkçe'nın başı sağ olsun' demeye dılım var-
mıyor Sanırım henuz o noktada değılız Ancak
durum, gerçekten uzucudur
PARISTEN SELÇLK DEMIREL
Y
ÇoksesM Yaymcılıgı BeMerken
Yayıncılıkta çokseslılığın garantıye alınabılmesı ıçın İngıltere'dekı
Channel 4 orneğınde olduğu gıbı butun tıcan yayınlann
destekledığı ve amacı kâr değıl. değışık tur programları
desteklemek olan bır kanal gelıştırılebıhr
ASU AKSOY Kıtle tletışımı Uzmanı
DYP ıle SHP arasında surdurulen koa-
lısyon goruşmelerınde uzerınde anlaşma-
ya vanlan konulardan bın, radyo ve TV
>ayınlarında devlet tekelının kaldırılma-
sı oldu Her ıkı partı de bu kararı demok-
ratıkleşme yolunda onemlı bır adım
olarak gormekteveana> asal bır duzenle-
me ıle ozel radvo ve televızyonun serbest
bırakılmasını ıstemekteler
Medya ve demokrasi
Bugun Turkıye'de >erleştınlmesi gere-
ken >a>ın ha>atının temelınde devletın
ıfade ozgurlugune ve fıkır serbestlığıne
mudahalesının en aza ındırıldıgı bır du-
zen olmalı Bu amaca ulaşabılmek ıçın en
başta yapılması gereken, basın alanında
en azından anayasal duzeyde garantıye
alınan ozgurluk ılkesının >avın alanında
da benımsenmesı ve T C \navasası nda
ongorulen temel hak ve ozgurluklere bıı
yenısının >ayın ozgurluğunun eklenme-
sıdır Turkıve'de nasıl bır va\ın duzenı
tartışması bu venı ozgurlüğun Turkıye
koşullannda nasıl havatageçınlebıleceğı
ve sureklıhğının nasıl saglanabıleceğı ek-
senınde >urutulmelı Medva ve demok
rası ılışkısı vavıncılıkta ozgurluk prensıbı
uzenne ınşa edıldığınde ozel vayıncılıgın
rolu ve yen de daha doğru bır şekılde or-
layaçıkacaktır
Serbest pivasa fanatizmi
Medvalar demokratıkleştırılebılır mı
sorusu kamu yayıncılığı ılkesının tıtız
lıkle uygulandıgı Batı Avrupa ulkelerın-
de 1980'lerın başından berı gundeme
gelen bır soru Bu sorunun şımdıye ka-
dar bır kamu hızmetı şeklınde devlet
tarafından yurutulen medya faalıyetlerı
nın devlet tekelınden alınarak serbest
pazar ılkelen çerçevesınde yurutulup yu
rutulmeyeceğı şeklınde lormule edıldığı
nı ızledık
Bu formulasvonun arkasında 1980'
lerden bu yana Balı Avrupa dakı polıtık
çevrelerde hakım olan >enı tutuculuk
akımının damgası vatmakta Devletın
ekonomık vc sosyal hayatta kamu yara
nna surdurduğu gırışımcı denetleyıcı vc
mudahalecı varlığınm, artık kamusal ka
rdkterıstığını yıtıren bır tuketıcıler toplu-
lugunun refahı ıçın bır engel olduğunu
ılcn surcn 'yenı tutucu akımlar tuke
tıcı cgemenlığının ve tuketıcının tercıh
hdkkının yerlcştırılebılmesı ıçın devletın
sahneden çekılmesı gerektıgını savun-
maktalar
Bu goruş medya ve demokrasi ılışkısı-
nı vavıncılıkta fıkır ozgurluğunun ve
çoğulculuğunun gerçekleştırılmesı ola-
rak değıl de tuketıcının serbestçe tukete-
bılme hakkı olarak formule etmekte
Tuketım ozgurluğu ıse bu göruşe göre en
ıv ı serbest pazarda garantıje alınabıl-
mekte Batı Avrupa ulkelerınde yenı
tutucu akımlann önayak olduğu yayıncı-
lıkta kurallann kaldınlması polıtıkala-
rı kışılenn haberleşme ıfade ve bılgılen-
me ozgürluklerı ıle tıcan >ayın
faalıvetınde bulunma ozgürluğunü bır ve
aynı olarak değerlendırmekte Bu pohtı-
kalardakı hâkım goruşe gore serbest
pivasa mekanızması seyırcının bazı ıs-
teklennı kamu yararına aykırı olduğu
gerekçesıjle sansurden geçıren devlet ya-
yıncılığının tersme tuketıcılerın ısteklen-
ne gore ve dolayısıvla sansursuz bır >ayın
ortamı yaratabılmekte
Yeni tutuculuk
Yenı tutucu akımların demokratık
bır toplumda ne devletın ne de devletın
atadığı kurumların vatandaşlar adına ve
onlar yenne seçım yapmaya haklan ol-
madığı konusundakı goruşlen, demokra
tık ve çoğulcu bır medya duzenının ılk
prensıbı olarak ele alınabılır
Nasıl devlet vatandaşlarına hangı kı
tabı okuvacaklarına ılışkın onlar adına
bır seçım yapmıyorsa aynı ılkenın televız
von ve radyoda'da geçerlı olması gerektı
ğı savunulabılır Ve bu ılke ozellıkle
Turkıyesomutundasavunulmalıda An
cak Turkıye dekı polıtık çevrelenn ozel
vavıncılık ıle ılgılı gehştırdıklen argu-
manlara bakıldıgında konunun hıçbır
zaman boyle bır ılke çerçevesınde ele alın-
madığı tartışmaların hıçbır zaman bu
ayrıntı ve sofistıkasyon duzeyınde yu-
rutulmedıgı gorulecektır
Ozel vayıncılık taraftarları sevırcılenn
ıstedıklerı programlan sdçebılmelerını ve
ozgurce seyredebılmelerını ve ısteyen >a-
vıncının ıstedığı tur programı yapabılme
sını ve ydyımldyabılmesını savunuyorlar
mı'' Boyle bır ozgurlüğun verleştınlmesı
ılk etdpta fikır vc vayın ozgurluğunun
anayasal duzeyde garantıye dlınması an
lamına gelır Demokrdtık vc çoğulcu bır
med>a duzenı ancak bovle bır ozgürluk
platformu uzerınde gelışebılır
Bovle bır medya duzenının, ">enı tutu-
culann ' ıddıa ettığı gıbı en lyı serbest
pıyasa koşullannda haydta geçıp geçme-
dıgı ıse tartışmalı bır konu Sorulması
gereken kurallarla denetlenmeycn bır
serbest pazar mekanızmdsının ısteyenın
katılabıleceğı tur bır medya alanı yarattı-
ğı gorüşünün ne derecede gerçekçı oldu-
ğu Bu tur sorular, ozel yayıncılığın
tartışmasız bır şekılde savunulduğu ulke-
mızde gundeme gelmemekte Halbukı
kuralsız serbest pıya
1
» ışleyışının ve ozel
vayıncılığın bırçoİcçarpıklığa nedenola-
cağını soyle>en bır- çok tutarlı arguman
v ar Bunlara gore pazar mekanızmasının
koşulsuz hâkım olduğu durumlarda, kul-
turel endışelenn verını ekonomık olanlar
almakta
Özel yayıncılık
Pazar mekanızması hıçbır zaman bek
lendığı gıbı serbest ve duzgun bır şekılde
ışlemedığınden yapısal bozukluk ve çar-
pıkhklar ortava çıkmakta (TV kanallan-
nın bır ıkı buyuk sermaye grubunun
elınde toplanması TV yayınlannın belır-
lı zengın bolgelerle sınırlı kalması ve bılgı
fakın ıle bılgı zengını arasındakı uçuru-
mun açılması gıbı) Beklenenın tersıne
pazar mekanızması, çoğulcu ve çeşıtlı
program malzemesı ortaya çıkarmamak-
ta Ozel va>ınalıga koşulsuz ızın venlen
ulkelerde(kı bunun orneğı çok az) vavın
cılığın nasıl çoğulculuktan ve demokra
tıklıkten uzak, yabancı bır yapıya
buründuğunun orneklen ıle dolu bu eleş-
tırel lıteratur
Kurallarını arayan yayıncılık
Medyalar demokratıkleştınlebılır mı
sorusunun soruldugu bır polıtık ortamda
ve bu soru ıle bırlıkte medvalan demok-
ratıkleştırme doğrultusunda onumuzde
tarıhı bır donuşum şansı açılmışkem, ozel
TV formulu ıle vetınmek bu fırsatı elı-
mızden kaçırmak olur Turkıve'de nasıl
bır yayıncılık duzenı tartışmalanna, once
ve ılk olarak ozgur çoğulcu ve dınamık
bır ya>ın platformunun nasıl kurulacağı
ve ayakta tutulacağı sorusundan başlan-
mdlı Dıger bır deyışle, koşullar ne olmalı
kı hem devlet hem de ozel teşebbusun se
bep olduğu sansurcu ve çoğulculuktan
uzak vavıncılık dışında ya da bu tur bır
duzenın etkısını dengeleyebılecek guçte
demokrdtık ve çoğulcu bır yayın duzenı
hayata geçırılebılsın9
Bu tartışma bızı kurallarla denetlenen
ve çeşıtlı sunum bıçımlerının ozgurce ve
van yana varolabıldığı bır yayın duzenı-
ne goturmelı Başlangıç noktamız ozgur
ve çoğulcu yavıncılık olmalı ve kurdllar
bu prensıbı tıtızlıkle korumak ve devam
lılığını sdglamak üzcre gclıştırılmelı
Boylcsı bır dtndçld yold çıkıldığındd or
ncğın frekans ddrlığı nedenıyle ydvın
sayısının kısıtldnması gerektıgını onc su-
ren goruş geçerlılığını yıtırecektır Zıra
bırbırlerıylc progrdm dlışvcrışındc bulu-
nan ve doldyısıyla hem bolgesel hem de
ulusdl nıtelığını koruydn bır ydyıncılık
modelı ıle frekans darlığının ustesındcn
kolaylıkla gelıncbılır Yetcr kı >a> ınulık
ta çoğulculuktan korkulmasın
AHMETCEMAL
'Kafkaesk' Tutum ve
21. Yüzyıl
1920 lerde Kafka nın yarabsıyla başlayan çağ, sonradan korku
çağı dıye adlandınlmış Kafka da bu çağın en guçlu habercılenn-
den bın sayılmışt Şımdı sonuna varmakta olan bu yuzyıl yalnızca
kendını sona erdırmekle kalmıyor ama aynt zamanda bın yılın da
noktalaytası oluyor Duşunen ınsan, yaflığırM korumakta kararUysa
eğer o zaman eşığınde bulunduğu ve neredeyse akıl almaz bıı
mırasıntaşıyıcısı olacak21 yuzyılıaıtkkorkunun değıl fakatdoğru-
lara ve haklılara yönelık en guçlu savunmalann etkın egemenlığını
yansrtan bır çağ nıtelığıyle oluşturmak zorundadır Böyle bır nrte-
lık, kabksız btr sorumluluk kavramıyla da doğrudan eşanlamlı
kılınabılır
Gerıde kalan bın yıl, onca ılerlemelere karşın bedensel ve tınsel
kjyımlanyla, sonuçta ınsanoğlunun zırtcırterıne yenı halkalar ekle-
me doğrultusunda yorumlanıp yozlaştnlmış ızm lenyle ve ınsanın
salt ınsan olma onurunu korumaya yonelık ama çoğu da ne yazıl<
kı bırer gostermelık cJmaktan ılerı gıdememış kurumlanyla yukarda
sozu edılen sorumluluk ^ " — ~ — • ^ - ^ ^ ^ ^ ^ —
Kafka'nuı yaratnuıda dkıkı
eUdtaPM apayanhnn
görûşJertnbi çûrütûinıesinin
ûzertnden epey
mgeçti
kavramına yakışır bır go-
runum sergıleyemedı
Kuşbakışı gozden geçınl-
dığınde başlıca ışlevının
ınsanoğluna deneyımler
kazandırmak olması bel-
kı de bu uzun geçmışın
tek ozrudur Bu geçmış
boyunca hemen butun doruklan ve çokuşlen yaşamış bır ınsanlık,
adım atmak uzere olduğu 21 yuzyılda olaylar ıçın ılk kez başına
geldığı gerekçesıyle ozur aramamak gıbı bır sorumlulukla karşı
karşıyadır
Ilk kez Kafka nın eserlennı 1990 da yenıden basıma hazırlayan
Oxfordlu bılım adamı Malcolm Pasley tarafından kullanıldığı söyle-
nen Kafkaesk tutum bu sorumluluğu dıle getırebılen en guçlu
anlaömlardan bındır Fakat bunu yetennce kavrayabılmek ıçın
Kafka nın hıçbır zaman yalnızca umutsuzluğun ve korkunun yazan
olmadığını yaşadığı çağın olumsuzluklannı dıle getırmekle kalma-
yıp bunlardan çıkış yolunu bulma yukumunu de vurguladığını goz
onunde bulundurmak gerekır Garaudy Kafka nın dunyasını şoyle
tanımlar Boğucu ınsanılığını yrtırmış bır dunya bır yabancılaşma
dunyası fakat yabancılaşmanın bılıncıne ulaşmış ve olağanustu ıle
mızahın p«rçaladığı bu evrenın çatlaklanndan bıze bır ışık belkı
de bır çıkış yolu gosteren yıkılmaz bır umudun dunyası Yapıtı bu
dunyanın ne başı eğık bır kopyası ne de bır utopyadır Bu dunyayt
ne açıklamak ne değıştırmek ıster Yalnızca bu dunyanın yetersızlı-
ğını duyurur ve onu aşmaya çağınr
Kafkaesk tutum deneyımyuklubûtüngecmışıyle bırlıkte zamant-
n*n bılıncıne varmış geleceğı uğruna gerekbğınde ınsanakların
da kurban edılebıleceğı gorkemlı utopyalarda değıl ama bugun
varolan somut yanlışların ortadan kaldınlmasında arayan boyle
bır aramanın sorumluluğunu ustlenebılen bıreyın tutumudur
Kafka nın yaratısında dının etkılennı arayanlann goruşlerının
çurutulmesının uzerınden epey zaman gectJ Kafka gıbı ınsanoğlu-
nun sorumluluğunu mahşerden dın ve dua krtaplanndan çıkanp
gunluk yaşama yerlestırmış bır yazarda boyle etkılerın soz konusu
olamayacagı doğaldı Yaşamı boyunca kendı zayıflığından yakınan
Kafka yeryuzu yaşamını tamamladığında ınsanoğluna -tabıı daya-
nabılırse eğer- kendı kendısının tannsı olmanın yollannı göstermış
boylece de bılınen peygambeıienn yanına asla yakışmayacak bır
yeryuzu peygamben olup çıkmışt
21 yuzyılın ınsanı boyle bır sorumluluğu ustlenmeye hazır olur-
sa eğer - bu Kafkaesk tutumda ummadığı kadar çok sayıda yolun
hantasını bulabılecektır
DUYURU KADIKÖY ASLİYE 4.
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
BtLDİRİLMİŞTİR
Esas No 1991/417
Davacı Fruko Tamek Meyve Suları A Ş
Vekılı Av Sınan Alıoğlu
Davalüar Şukru Tetık Muvakkıthane Cad No 13 Kadıköy/ls-
tanbul Adnan Şenkardeş Avnı adres
Dava Alacak
Davacı tarafından davalılar hakkında açılan alacak davasının da
valıların yokluklannda yapılan açık vargılaması sonunda
Davalılara belırtılen adreste dava dılekçesırun teblığ edılmedıgı, ad
res araştırmasında da adı geçenlenn teblıgata elvenşlı adreslerımn bu
lunmadığı anlaşılmakla, 7201 .-.avılı kanunun 28/29 maddelen
hükmüne göre dava dılekçesırun duyuru yolu ıle teblığ edılmış ve
20 12 1988 gunlu taahhutname altındakı ımza hakkında ıstıçvap da
vetıyesı çıkanlmasına karar verılmıştır
27 12 1991 gunu saat 10 00'da duruşmaya bızzat gderek 20 12 1988
gunlu belge altındakı ımza hakkında ızahat vermenız, aksı takdırde
belge altındakı ımzanın sıze aıt olacağına karar verılecektır
Istıçvap davelıyesı yerıne geçerlı olmak uzere ılan olunur 26 11 1991
Basın 14008