Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ARALIK 1991 DtZİ-RÖPORTAJ CUMHURÎYET/7
Yükseköğrenimin sırtındaki kamburlar
VERSITE
GENCLİK
Yrd. Doç. UFUK URAS
tsı Ünı Iknsaı Fakultesı
F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I
Naşıl bir üniversite
istiyorsunuz?
Uğrencıler, dokıora
öğrencılerı, asıstanlar, doçentler, öğretim üyeleri,
yönetıciler... Cumhurıyet, sütunlarını sizlere açtı.
Üniversite ile ilgılı tum ısteklerınizı, geleceğe yönelık
düşüncelerinizi (bır daktilo sayfası uzunluğunda ve bır
totoğrafınızla bırlikte) bıze göndenn. baytalarımızda
yavımlavarak sorunlannıza onak olalım.
Adres: Üniversiteliler Yazıyor
Cumhurivet Gazetesı Türkocağı Cad. 39/41
34334 Cağaloğlu / Isunbul
ff^rastırma gorevlıliğınin sorunlarını, Üniver-
site Oğretim Üyeleri Derneği'nın 25 Kasım 1990
tarıhinde duzenlediği "Üniversite ve Sorunlan"
başlıklı sempozyumda verdiğimiz tebliğde, aka-
demik çevre öniınde etraflıca değerlendirdik.
Belli başlı temaların kamuoyuna yeniden sunul-
ması ımkânı, bizim ıçın çok onemli. Çunku yay-
gın kanıksama ortamında bu tur platformlan
bulmak universitenin plebleri açısından da pek
kola> değil.
. Öncelikie vurgulamak gerekir ki araştırma
gorevhliğının universitenin genel olarak bir di-
zi sorunundan ayrı ele alınamaz sorunlan var.
Buyuk ölçude universitenin sorunlan, araştır-
ma gorevlilerinin sorunlan (vice versa).
Sayın İhsan Doğramacı'ya gore kantitatif ve-
riter, kalitatif sonuçları o denli doğruluyor ki
araştırma gorevlilerinin sorunlanndan çok, ol-
sa olsa sorunlu araştırma gorevlilerinin varlığı
soz konusu. İktisat dergısı olarak yaptığımız bir
çalışmada ise yuksek lısans ve doktora tezlerinde
gerek konu seçimi gerek de ıçerik duzeyinde yo-
ğun bir mukerrerlik ve belli alanlara gereksiz ve
ölçusuz bir yığılma olduğunu saptamamız ista-
tistiki değerlendirmelerın bizi pekâlâ sayı mıs-
tisizmınin efsununa boğabıleceğıni gösteriyor.
80'li yıllarda gerek unıversitenin gerekse araş-
tırma görevliliğinin ıtibannı ve cazıbesıni yitir-
mesi, bu dönemın kadrolaşmasında standartla-
rın duşmesi ve kalıtesizleşme şekhnde kendıni
gosterdi. Yine de bu donemde YÖK oncesi kad-
rolann tayjn edici olması, 2000'lı yıllara doğru
eğer sağlıklı çozumler bulunamazsa 80'li yılla-
rı bile arayacağımızı gösteriyor.
Yerleşik teamulleri olan, ozerk ve demokra-
tık bir üniversitede bile tartışma konusu olabi-
lecek idan vesayeı ve 'sözleşmeli eleman' sta-
tüsu, el ovuşturan, kapıkulu tipi, vasıfsı? ele-
man prototopıni carıleştırince ıpın ucu kaçtı.
Artık özgür duşunce ortamının ve eleştirel du-
şuncenin temınat altına alındığı, şahsa dayalı
ilişkiler yerine anonim ılişkilerin tesis edıldiği,
bilimsel özerkliğin temın edildıği (Ama neye
karşı? Doğal olarak dıne, sermayeye ve devle-
te..) ve başta araştırma görevlileri olmak üzere
maddi ve manevi anlamda özendıricı uygulama-
ların başlatılabıleceğı bır modelin gereğı orta-
da. Ustelik bunun gerçekleşebilirliğinın mum-
kün olmasına karşın iyimser olmak yine de ko-
lay değil. Kuyuya atılan taşlar öyle hemen çı-
kanlamıyor. Bu on yılda öylesı bir insan mal-
zemesi oluştu kı demokratik mekanizmalar bi-
le artık olumlu işlev gösteremıyor. Bir dizi ka-
zanılmış görunen hak, açılan bır dızı uyduruk
üniversite, kısacası yatay (üniversite sayısının ar-
tışı) ve dıkey (kontenjan sayılannın artışı) ge-
nışleme, TUrkiye'deki akademık yaşantımn
kamburlarını teşkıl ediyor.
Universitenin sorunlannı hiyerarşik ilişkı için-
de "mueyyidelerle", yukandan dayatılan zor-
lamalarla çozumleme, üniversite içinde bile bu
yuzden yadırgatıcı gelmiyor ve yeterli tepkı gör-
muyor. Ozellikle on yıhn kadrolaşmasında ya-
şanan değerler erozyonu, ılkesızlik, vasatilik ve
nesnel ölçulerin yıtirilmesi, yaşanan entelektü-
el konformızmın, motivasyon krizi ve tevekkul
ortamının aıka planını oluşturuyor.
Bir sabah yataklanmızdan kalktığımızda, tıp-
kı •Şilı'de olduğu gıbı sıyaset bılımi kursuleri,
uluslararası ilişkiler bölumü tabelası aldı. Yine
bir oğle vaktı, Beyazıt'taki akademik persone-
lin yemek yediğı lokamaya vardığımızda artık
güvenlik gorevlileriyle beraber mekânı paylaşa-
cağımızı öğrendik. Devletin baskı ve ıdeolojik
aygıtlarının taşıyıcılarının mekânsal birliğini
sağlayarak adeta L.Ahhusser'in kulaklannı çın-
lattık. Yaşanan ızdiham ve masalarda telsiz ve
cop aksesuarı ortamında yemekler midelere in-
dirilirken gorunen o kı herhangı bir hazımsız-
lık sorunu ıle de karşılaşılmadı.
Universitenin açmazları, neredeyse "Hıpok-
rat" yemınını gerektırecek bu etıksel boşlukta
yatıyor. Bunun temel sorumlusu da aslında uni-
versitenin kendisı, kendi kadrolan. Ne deme-
li? Tıpkı Ispanyol atasözunde dendiği gibi:
"Tannm, beni benden koru!"
ISTE BİZİM YASAMIMIZ
öadece parası olanların
okuyabileceği bir üniversite
istemiyorum... Üniversite
devletten bağımsız hale
gelmeli... Öğrenci harçları
kalkmalı. Yurtlarda öğrenciler
de yönetime katılmalı...
BÜLENTTÜREMEN
Uludağ Ünı 3 sımföğrenctsı/Bursa
A
^mleml
ıle birlikte kahyorum. Evimiz Bursa'nm
Teleferik semtınde. Yani, bizim ev kentin bir ucunda
okul diğer ucunda. Okula hergün önce 2 dolmuş
sonra da 20 kilometrelık yuruyuşle oldukça zaman
alan bir yolculuktan sonra ulaşıyorum. Aslında bu
zorluk okula her gun gitmemı engelliyor, dersem daha
doğru olur. Resmen önemlı derslerin olmadığı gunler
okulu asıyorum. Bunu yapan çok arkadaş var. Okula
gitmediğüniz günlerin derslerinde oluşan kaybı,
öğrenci evlerine takılarak gidermeye çahşıyonız.
Ailemı alıştırdım, ban günler eve gitmiyorum. Onlar
da biliyorlar kı arkadaşların evınde ders çahşıyoruz.
Tabh doğal olarak bu birliktelikler bizi ders-yoğun
veya briç-yoğun bır tercih durumunda bırakıyor.
Bazen hıçbir ders kitabının yanına yanaşmadan
sabahlara kadar briç oynadığımız oluyor.
Okula giderken gelırken hep duşününim. Neden
okullar kent dışında inşa ediliyor. Yani universiteler.
Acaba ınsanlardan uzak olmamız mı hedeflenmiş?
Kent ınsanından kent yasamından uzak kalmak
aslında hıç de ıyı bir şey değil. Duşunuyorum da
günümuz toplumlanndammersitelere biçilen görev,
egemen sıruflaruı ekonomık ve politık ıhtiyaçları
tarafından belirlenıyor. Universiteler hem tarihsel
olarak hem de bugıin bu ihtiyaçlara uygun insan
yetiştiriyorlar. lşte bu olgu nedenıyle de kapıtalist
sistemın devamını sağlayacak ona tam bır uygunluk
arzeden bır egnım sıstemı çıkıyor ortaya.
Kapitalizmin 3. teknolojık devrımi sonunda, kalifiye
insan gucune duyulan fazlalık, emekçi çocuklanna
Üniversite kapılannı açmıştı. Şımdi paralı, özel
üniversitelerin gundeme gehnesiyle bu kapüar tekrar
kapatümak isteniyor.
Sadece parası olanlann okuyabileceği universite
istemiyorum. Üniversitelerin devletten bağımsız hale
geldiğı, bilimsel çahşmarun bütün olanaklannın
sağlandığı bir üniversite düzeni ıstiyorum. Isteklerim
bunlarla sınırh değil. Aynca universite yönetimine
öğrencüenn kendi seçtikleri temsılcileriyle
katılmasının önundekı engellerin kalktığı,
öğrencılenn ve öğretim iıyelennın örgütlenmelen
Yasaklarınhepsi
kalksın
BRİÇ— tki sınav arası gergin bir gün. Tek sosyal alışkanlık olan briç karesi kurulmuş. Bulent (sagdan 2'nci) Kutluhan, Erkin ve Atilla yoğun sınav trafiği Ue
dolu kafalannı başka bir düşunsel amaç olan briç ile dinlendirmeye cahşıyoriar. (Fotograf: ADNAN BAŞTOPÇU)
önündeki bütıin yasaklann kalktığı bir üniversite
•ortamının olması gerektiğıni duşunuyorum.
öğrencilerden alınan harç da kalkmalı. Yurtlarda
öğrencıler yonetıme katılmalı. Nasıl bir apartmanda
oturan insanlar yöneticilerinı kendi seçıyorsa, yurtta
kalan öğrenciler de kendi kendilerinı yönetebılmelı,
bu olanak öğrencilere sağlanmah. Aynca halen kız
erkek öğrencüerin yurda gıriş çıkış saatlerinin
belirlenmesı de ozellikle kız öğrencilerin namus
bekçüiğınin yapıldığı anlamına geliyor. Bu kavramlar
gunumuz gelışmelerine hiç de uygun değil. Ben
bunlan dunuşurken ıçınde bulunduğum otobüs
universitenin ana gıriş kapısında durdu. Birkaç
jandarma otobüse bındiler. Sadece erkek Öğrencilerin
kimliklerine baktılar. Bayan jandarma olmadığı için
belki üst araması gerekir, diye kız öğrencılerle hiç
ügalenmıvorlar. tşte çok basit bir mızah. Ben okula şu
anda jandarmanın ısternediği bir şeyi getiriyor
olsaydım bunu bir kız arkadaşım aracılığıyla
rahatlıkla okula getirebilırdim. Demekki amaç bu
değil. Öyleyse ne? Dışandan bakıldığmda okul değil
sanki kışla. Bir universitenin ıçınde jandarma
cemseleri dolaşıyor. Bunun amacı ne bılmiyorum ama
öğrenolen tedirgin ettiği de bir gerçek. Kim ve neden
öğrencilerin tedirgin olmasından yarar umuyor?
Kafamda şekillendırdığım üniversitede rx>Usin,
jandarmanın olmamasını istiyorum.
Neyse, kımlik kontrolünde Allahtan herkes temız
çıktı. Okula geldik. Şımdi kuyruk dönemi. Sabahki
dersleri kaçırdığıma göre bari oğleden sonraki dersleri
dolu bır mıde ile ızleyeyim diye yemek kuyruğuna
girdim. Lafı uzatmak istemiyorum ama kuyruğa
girdikten yarım saat sonra kuru, pilav ve hoşaftan
oluşan üçlüyu mıdeye indırdim. O kadar da kötü
değil. Bızim okulda haftada bir gün tavuk cıktığı
rivayet edüiyor.
Ne mutlu ailelerinin yanında oturanlara!GÜLZADE ÇALIK
Karadenız Ün Tıp Fak ûğrenası
•\alkktim, kalktım.'
Sağolsunlar, bitışıkteki kızlardı bağıran,
"Abla kalktın mı?" diyenler. Onlar
olmasa, gerçekten, zamanında hastaneye
yetişeme>eceğim Sabahları saat
08.00'de yoklamada bulunmak gerek.
Bunun içın de erkenden kalkmak,
yapabılırsem, kahvakı yapmak, biraz
yurumek ve beledıye otobusune
yetışmek. Dolmuşlara kalırsam, her
seferınde Yenımahalle'den Tıp
Fakultesı'ne fazladan 1800 lira odemem
gerek. 1800 lıra demek, en azından bir
gazete parası demek. Bir simit ve bir çay
demek kantinde.
Bazen, "niçin tıbbı seçtim?" diye
duşunduğum oluyor. Zor bır oğrenim.
Annem istedı. Bunun da nedenı var.
Babam 27 yaşında bobrek hastalığından
olduğunde, ben 4 yaşında imışim.
Benden kuçuk 3 kardeşım de benimle
çok kuçuk yaşta yetim kalmış. Annem,
hani derler ya, "saçını supurge etmiş"
diye. Ovlesıne çalışmış bıze bakmak
için. Annem, hep, "Belki de babanızı
iyi tedavi eltirseydik kurtarabilirdik"
der. Belki de beni tıp fakultesine
göndermek ıstemesı de bundan...
Bazı gunler sabah kahvaltısı bile
edemıyorum. Uykudan uyanmak.
Hazırlanmak. Beledıye otobusune
yetişmek, aynca da otobuste yer
bulmak...
Daha sabahtan başlayan bır yorgunluk
bu Tıp fakultesının ılk uç yılında yurtta
kaldım. Yurtlar, universitenin kampusu
içinde. Ancak yeterınce çahşamıyorsun
Dorduncu sınıfta daha çok çahşmak
gerekiyor. Ustelik, hocalarla "vizil"
yapmak var. Zamanında yetışeceksın.
Yoksa, hocadan fırça yemek var.
Hocaya ıyı yanıtlar vermenin de
çabasını gostermelıyim. Yoksa, akşama
eve gelıp, nıçın daha ı>i yanıt
vermedım, diye de kendimle bır
hesaplaşmam olacak.
İngiltere'ye hücum
Araşf.rma görevlileri 1986 yıhndan bu
yana yuksek lisans, doktora ve
uzmanlık çalışmalan içın yurtdışma
gönderiliyor. Bugüne kadar yurtdışma
giden toplam 1088 araştırma
görevlısınden 548'i İngiltere'ye
gonderilmiş. Bu ülkeyı 368 araştırma
görevjisinin gonderildiğı ABD izliyor.
ANNEM SAÇINI SL'PÜRGE ETTİ — Odama geliyorum. Yorgun argın. Önce küçük sobamı yakayım. Canun guzel bir
et yemegi ve tatlı istişor. Ailelerinin yanında oturanlara bazen imreniyorum. Annelerinin yaptıgı o güzel yemekleri yiyen
lere, ne mntiu dıyorum, ama yine de genç yaşta dul kalmış ve 'saçını supurge etmiş' bir aonemin olduğuna şiikrediyorum.
YURTDIŞINDAKİ ARAŞTIRMA
GÖREVLİLERİ
Uke
Ingiltere
ABD
Almanya
Kanada
Fransa
İsviçre
Avusturya
Hollanda
İtelya
İsveç
SSCB
Japonya
Norveç
Danımarka
TbpUm
Sayı
548
368
53
47
30
13
10
4
4
3
3
2
2
1
1088
Ev dedim, ama nasıl bir ev bu?
Yaklaşık 10 m' bir oda benım evim.
Banyosunu yine bir odada kalan iki
üniversiteh kızla paylaşıyorum. Mutfak
desen, 1 metrekarelîk. Belki,
gulecelcsinız, 1 metrekarelık mutfak
dediğim için, ama gerçek böyle... Ayda
da 150 bin lıra veriyorum. Geçenlerde
iki arkadaş evlerinde benim de
kalabileceğimi söyledıler. Ayda 750 bin
lira veriyorlar. Benim 250 bin lira
odemem gerekecek. Annem öyle bir
kızdı ki. Haklı da. Babamdan ne
kalmış ki! Büyukbabam, koyde ilkokulu
bitirdiğimde, "Otursun evde" demiş. 2
yıl oturmuşum da. Annem,
kaympederine karşı çıkamamış. Sonra
bir iyi tarafına gelmış, razı olmuş.
Boylece, Vakfıkebir ılçesınde orta ve
lıseyı bıtirmişim. Ve Trabzon Tıp
Fakultesi'nı de kazanmışım.
S-ıat 08.00'de okuldayım. Kadın-doğum
servisinde. Hoca da geliyor işte. Öyle
sıkıntılıyım kı. Notlar açıklanacak.
Acaba kaç aldım? Oh, iyi not almışım.
Moralım yerınde. Sabah kahvaltısı
yapamamışım. Otobuste çok
sıkıştırmışlar. Boğulacak gıbı olmuşum.
Ne gam! Yeter ki çalışmamın karşılığını
görebileyım.
"Vi/it" bitti. Şimdi doğru kantine.
Bakalım bugun çaylar kimden? Öyle
yapıyor arkadaşlar. Zaten, kadın-doğum
servisinde 4-5 oğrenciyız.
Kantinde tost ve hamburger var.
Hangisıni beğenirsen? tnanın, her gun
aynı şeylerı yemekten bıkiyor msan..
Öğleyın kantinde yemekten sonra
kütuphaneye gitsem iyi olacak. En
azından dunku dersi okurum".
Kütuphane de ne kadar dolu. Yine de
bir koşeye sıkışmam lazım. Çunku bu
staja iyi çalışmaya karar verdim.
Anneme de hesap vermek var...
Ve ders saati.. Bakalım arkadaşlar yer
ayırmtşlar mı? Önlerde oturmak
istiyorum. Arkada kalırsam,
yorgunluktan uyurum. Ve saat 16.00,
beni sevındiren zaman dilınıi Oku'da
ders ve "vizit'Merın bıttiği, odama
donme sırasının geldiğı zaman...
ü da nesı? Alışlere bak. "Niluter"
geliyormuş. Amanın bılet lıyatları en
ucuz yer 25 bin lıra. Ön sıralar 75 bin
lıra. Hem de universitenin salonlarında.
Hangı öğrenci Nilufer'ı daha yakından
izlemek ıçın 75 bin lırayı verecek?
Odamda sadece kuçuk bır radyom var.
TV'yı seyrek ızlıyorum. Ve
arkadaşlarımın bazılarının gıttiklen
"cafe"ler... Bazen, "Aeaba, bu dun\a>«
bir ot gibi yaşamak için mi geldim!"
diyorum.
Odama geliyorum. Yorgun argın. Once
kuçuk sobamı yakayım. Canım guzel
bir et yemeğı ve tatlı ıstiyor. Ne mutlu,
ailelerinin yanında kalorıferlı daırelerde
oturanlara. Annelerinin yaptığı o guzel
yemekleri yiycnlere diyorum, ama yine
de 4 yaşında yetım kalmış, genv" yaşta
dul kalmış ve "saçını supurge elmiş"
bır annemın olduğuna şukredıyorum
YJkMMNi BÜTÇEDEN ASLAN PAYINI ALAN YÜKSEKÖĞRENIM KURUMLARI / İŞTE YASAMIMIZ / NASIL ÜNİVERStTE İSTlYORUZ / ÖĞRENCİ MANZARALARI
NASIL BİR
ÜNÎVERSÎTE
İSTlYORUZ?
Araştırma fonu
oluşturulmalı
EREN BAŞAĞAN
Uludag Un Kamu Yön. Bl. Yuksek Usans Ogrtna-
sı/Bursa
Her yuksek lisans öğ-
rencısinin uzmanlaşmak
ıstedikleri alan çerçeve-
sinde istedıkleri her ko-
nuda araştırma yapma-
lan gerekir. Aynca üni-
versitede artık ciddi bir
biçimde işleyen araştır-
ma fonunun oluşturulması da gerekiyor.
Yuksek lisansın gönullu bir iş olduğunu
kabul ediyorsak öğrencıleri sınamanın
klasik soru-yarut sıralamasından başka
bir yolu bulunmasının da zamanın gel-
diğini duşunuyorum
Katılımcı universite
IŞIL BAŞ
Boğazıçı Un tng Dı/ı ve Ed Araştırma görtvlai
doktora 6ğr tstanbul
Katılımcı bir üniversite
isterdim. öğretim uyeleri
ile öğrencilenn kararlan
birlikte alabilecekleri bir
universite. Mutlaka özerk
! olması gerekli. öğretim
üyelen ile öğrencilerin da-
ha kolay kontak kurabil-
meleri ıçın daha az sayıda öğrenci alın-
ması gerekir. öğrencilenn merkezi sis-
temle ahnması değil, bölumlerin kendi
öğrencilerini kendileri seçmeleri daha ya-
rarlı olur. Öğrencilenn kendilerini savu-
nabilecekleri bir mekanizmaya ihtiyaçlan
var. Bunun için de öğrenci dernekleri ge-
rekli. Araştırma görevlileri en çok sorun-
lan olan kesim. Ne öğretim üyesi ne öğ-
renci. Dernek yoluyla sorunlanmızın ço-
zümlenebileceğine inanıyorum. Üniver-
site döner sermayeye sahip olursa mali
sorunlar daha kolay çözümlenebilir. Ye-
tişmekte olan öğretim elemanlarına da-
ha adaletli bır burs sistemı, yurtdışından
öğretim üyelerinin istihdamı, hocalann
yurtdışma gönderilmesi gerekli.
Sistem değişmeli
ADEM DEMİREL
/ Ü iklısat Fak 3 sıntf Ojrjtst.
Ben YÖK'un olmadı-
ğı özerk bir universite is-
tiyorum. Şu andaki eği-
tim sistemının tamamen
değiştirdmesi gerekiyor.
Yani bizler burada ez-
berden başka bir şey
yapmıyoruz. Araştır-
macı kesinlikle değiliz. Bizlerı bu duru-
ma iten ise bizleri eğiten eğitimaler. On-
lar geliyorlar, kıtapta ne yaayorsa anla-
tıyorlar, daha sonra çıkıp gidiyorlar.
Bir de ben dahil olmak üzere butttn
üniversite gençliği olarak eğitim yuvala-
nnda polisi istemiyoruz. Demokratik bir
üniversite istıyoruz.
Ben ve birçok arkadaşım sorunlanmızı
rektore anlatamıyoruz. Rektörle görüş-
memiz imkânsız gibi bir şey. Böyle olun-
ca bizler kendi sorunlanmızı çözmenin
yollarını anyoruz. öğrenciler toplumda
terörist olarak gosteriliyor. Bu tür tutum-
ların kalkmasım istiyorum.
Üniversite fçinde kültur etkinliklerimiz
süreklı olarak kolluk guçlen tarafından
engelleniyor.
Universitelerde bir Turk-tslam sente-
zi içinde kadrolaşma var. Bunlar önlene-
medikçe universitelerde bilim adına bir
öğretim yapılamaz.
Polissiz universite
VEDAT DENİZ
Dıcle Unıversıtesı'Dtyorbakır
Nasıl bir universite
mi? Polissiz. Üniversite
kampusuna polislerin
sokulmaması, üniversite
kürsulerinde nitelikli bi-
lim adamlarının görev
alması, üniversitelerin
gerçek anlamda bilim
yuvalan haline getirilmesı gerekli. Eği-
timle ilgili idari kurumlarda gorev alacak
kişıler bu görevlere seçimle getırilmelı.
öğrencilere demokratik anlamda örgut-
lenme hakkının verılmesı gereklidir. Bun-
ların yapılabilmesı için YÖK'un kaldınl-
ması ve eğitim pohtikasının iktıdar par-
tılerının programı oimaktan çıkanlıp, si-
yası partiler ustu bır devlet politikası ha-
lıne getirılmesini istiyoruz.