14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 1991 DtZİ-RÖPORTAJ CUMHURÎYET/7 Yükseköğrenimin sırtındaki kamburlar VERSITE GENCLİK Yrd. Doç. UFUK URAS tsı Ünı Iknsaı Fakultesı F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I Naşıl bir üniversite istiyorsunuz? Uğrencıler, dokıora öğrencılerı, asıstanlar, doçentler, öğretim üyeleri, yönetıciler... Cumhurıyet, sütunlarını sizlere açtı. Üniversite ile ilgılı tum ısteklerınizı, geleceğe yönelık düşüncelerinizi (bır daktilo sayfası uzunluğunda ve bır totoğrafınızla bırlikte) bıze göndenn. baytalarımızda yavımlavarak sorunlannıza onak olalım. Adres: Üniversiteliler Yazıyor Cumhurivet Gazetesı Türkocağı Cad. 39/41 34334 Cağaloğlu / Isunbul ff^rastırma gorevlıliğınin sorunlarını, Üniver- site Oğretim Üyeleri Derneği'nın 25 Kasım 1990 tarıhinde duzenlediği "Üniversite ve Sorunlan" başlıklı sempozyumda verdiğimiz tebliğde, aka- demik çevre öniınde etraflıca değerlendirdik. Belli başlı temaların kamuoyuna yeniden sunul- ması ımkânı, bizim ıçın çok onemli. Çunku yay- gın kanıksama ortamında bu tur platformlan bulmak universitenin plebleri açısından da pek kola> değil. . Öncelikie vurgulamak gerekir ki araştırma gorevhliğının universitenin genel olarak bir di- zi sorunundan ayrı ele alınamaz sorunlan var. Buyuk ölçude universitenin sorunlan, araştır- ma gorevlilerinin sorunlan (vice versa). Sayın İhsan Doğramacı'ya gore kantitatif ve- riter, kalitatif sonuçları o denli doğruluyor ki araştırma gorevlilerinin sorunlanndan çok, ol- sa olsa sorunlu araştırma gorevlilerinin varlığı soz konusu. İktisat dergısı olarak yaptığımız bir çalışmada ise yuksek lısans ve doktora tezlerinde gerek konu seçimi gerek de ıçerik duzeyinde yo- ğun bir mukerrerlik ve belli alanlara gereksiz ve ölçusuz bir yığılma olduğunu saptamamız ista- tistiki değerlendirmelerın bizi pekâlâ sayı mıs- tisizmınin efsununa boğabıleceğıni gösteriyor. 80'li yıllarda gerek unıversitenin gerekse araş- tırma görevliliğinin ıtibannı ve cazıbesıni yitir- mesi, bu dönemın kadrolaşmasında standartla- rın duşmesi ve kalıtesizleşme şekhnde kendıni gosterdi. Yine de bu donemde YÖK oncesi kad- rolann tayjn edici olması, 2000'lı yıllara doğru eğer sağlıklı çozumler bulunamazsa 80'li yılla- rı bile arayacağımızı gösteriyor. Yerleşik teamulleri olan, ozerk ve demokra- tık bir üniversitede bile tartışma konusu olabi- lecek idan vesayeı ve 'sözleşmeli eleman' sta- tüsu, el ovuşturan, kapıkulu tipi, vasıfsı? ele- man prototopıni carıleştırince ıpın ucu kaçtı. Artık özgür duşunce ortamının ve eleştirel du- şuncenin temınat altına alındığı, şahsa dayalı ilişkiler yerine anonim ılişkilerin tesis edıldiği, bilimsel özerkliğin temın edildıği (Ama neye karşı? Doğal olarak dıne, sermayeye ve devle- te..) ve başta araştırma görevlileri olmak üzere maddi ve manevi anlamda özendıricı uygulama- ların başlatılabıleceğı bır modelin gereğı orta- da. Ustelik bunun gerçekleşebilirliğinın mum- kün olmasına karşın iyimser olmak yine de ko- lay değil. Kuyuya atılan taşlar öyle hemen çı- kanlamıyor. Bu on yılda öylesı bir insan mal- zemesi oluştu kı demokratik mekanizmalar bi- le artık olumlu işlev gösteremıyor. Bir dizi ka- zanılmış görunen hak, açılan bır dızı uyduruk üniversite, kısacası yatay (üniversite sayısının ar- tışı) ve dıkey (kontenjan sayılannın artışı) ge- nışleme, TUrkiye'deki akademık yaşantımn kamburlarını teşkıl ediyor. Universitenin sorunlannı hiyerarşik ilişkı için- de "mueyyidelerle", yukandan dayatılan zor- lamalarla çozumleme, üniversite içinde bile bu yuzden yadırgatıcı gelmiyor ve yeterli tepkı gör- muyor. Ozellikle on yıhn kadrolaşmasında ya- şanan değerler erozyonu, ılkesızlik, vasatilik ve nesnel ölçulerin yıtirilmesi, yaşanan entelektü- el konformızmın, motivasyon krizi ve tevekkul ortamının aıka planını oluşturuyor. Bir sabah yataklanmızdan kalktığımızda, tıp- kı •Şilı'de olduğu gıbı sıyaset bılımi kursuleri, uluslararası ilişkiler bölumü tabelası aldı. Yine bir oğle vaktı, Beyazıt'taki akademik persone- lin yemek yediğı lokamaya vardığımızda artık güvenlik gorevlileriyle beraber mekânı paylaşa- cağımızı öğrendik. Devletin baskı ve ıdeolojik aygıtlarının taşıyıcılarının mekânsal birliğini sağlayarak adeta L.Ahhusser'in kulaklannı çın- lattık. Yaşanan ızdiham ve masalarda telsiz ve cop aksesuarı ortamında yemekler midelere in- dirilirken gorunen o kı herhangı bir hazımsız- lık sorunu ıle de karşılaşılmadı. Universitenin açmazları, neredeyse "Hıpok- rat" yemınını gerektırecek bu etıksel boşlukta yatıyor. Bunun temel sorumlusu da aslında uni- versitenin kendisı, kendi kadrolan. Ne deme- li? Tıpkı Ispanyol atasözunde dendiği gibi: "Tannm, beni benden koru!" ISTE BİZİM YASAMIMIZ öadece parası olanların okuyabileceği bir üniversite istemiyorum... Üniversite devletten bağımsız hale gelmeli... Öğrenci harçları kalkmalı. Yurtlarda öğrenciler de yönetime katılmalı... BÜLENTTÜREMEN Uludağ Ünı 3 sımföğrenctsı/Bursa A ^mleml ıle birlikte kahyorum. Evimiz Bursa'nm Teleferik semtınde. Yani, bizim ev kentin bir ucunda okul diğer ucunda. Okula hergün önce 2 dolmuş sonra da 20 kilometrelık yuruyuşle oldukça zaman alan bir yolculuktan sonra ulaşıyorum. Aslında bu zorluk okula her gun gitmemı engelliyor, dersem daha doğru olur. Resmen önemlı derslerin olmadığı gunler okulu asıyorum. Bunu yapan çok arkadaş var. Okula gitmediğüniz günlerin derslerinde oluşan kaybı, öğrenci evlerine takılarak gidermeye çahşıyonız. Ailemı alıştırdım, ban günler eve gitmiyorum. Onlar da biliyorlar kı arkadaşların evınde ders çahşıyoruz. Tabh doğal olarak bu birliktelikler bizi ders-yoğun veya briç-yoğun bır tercih durumunda bırakıyor. Bazen hıçbir ders kitabının yanına yanaşmadan sabahlara kadar briç oynadığımız oluyor. Okula giderken gelırken hep duşününim. Neden okullar kent dışında inşa ediliyor. Yani universiteler. Acaba ınsanlardan uzak olmamız mı hedeflenmiş? Kent ınsanından kent yasamından uzak kalmak aslında hıç de ıyı bir şey değil. Duşunuyorum da günümuz toplumlanndammersitelere biçilen görev, egemen sıruflaruı ekonomık ve politık ıhtiyaçları tarafından belirlenıyor. Universiteler hem tarihsel olarak hem de bugıin bu ihtiyaçlara uygun insan yetiştiriyorlar. lşte bu olgu nedenıyle de kapıtalist sistemın devamını sağlayacak ona tam bır uygunluk arzeden bır egnım sıstemı çıkıyor ortaya. Kapitalizmin 3. teknolojık devrımi sonunda, kalifiye insan gucune duyulan fazlalık, emekçi çocuklanna Üniversite kapılannı açmıştı. Şımdi paralı, özel üniversitelerin gundeme gehnesiyle bu kapüar tekrar kapatümak isteniyor. Sadece parası olanlann okuyabileceği universite istemiyorum. Üniversitelerin devletten bağımsız hale geldiğı, bilimsel çahşmarun bütün olanaklannın sağlandığı bir üniversite düzeni ıstiyorum. Isteklerim bunlarla sınırh değil. Aynca universite yönetimine öğrencüenn kendi seçtikleri temsılcileriyle katılmasının önundekı engellerin kalktığı, öğrencılenn ve öğretim iıyelennın örgütlenmelen Yasaklarınhepsi kalksın BRİÇ— tki sınav arası gergin bir gün. Tek sosyal alışkanlık olan briç karesi kurulmuş. Bulent (sagdan 2'nci) Kutluhan, Erkin ve Atilla yoğun sınav trafiği Ue dolu kafalannı başka bir düşunsel amaç olan briç ile dinlendirmeye cahşıyoriar. (Fotograf: ADNAN BAŞTOPÇU) önündeki bütıin yasaklann kalktığı bir üniversite •ortamının olması gerektiğıni duşunuyorum. öğrencilerden alınan harç da kalkmalı. Yurtlarda öğrencıler yonetıme katılmalı. Nasıl bir apartmanda oturan insanlar yöneticilerinı kendi seçıyorsa, yurtta kalan öğrenciler de kendi kendilerinı yönetebılmelı, bu olanak öğrencilere sağlanmah. Aynca halen kız erkek öğrencüerin yurda gıriş çıkış saatlerinin belirlenmesı de ozellikle kız öğrencilerin namus bekçüiğınin yapıldığı anlamına geliyor. Bu kavramlar gunumuz gelışmelerine hiç de uygun değil. Ben bunlan dunuşurken ıçınde bulunduğum otobüs universitenin ana gıriş kapısında durdu. Birkaç jandarma otobüse bındiler. Sadece erkek Öğrencilerin kimliklerine baktılar. Bayan jandarma olmadığı için belki üst araması gerekir, diye kız öğrencılerle hiç ügalenmıvorlar. tşte çok basit bir mızah. Ben okula şu anda jandarmanın ısternediği bir şeyi getiriyor olsaydım bunu bir kız arkadaşım aracılığıyla rahatlıkla okula getirebilırdim. Demekki amaç bu değil. Öyleyse ne? Dışandan bakıldığmda okul değil sanki kışla. Bir universitenin ıçınde jandarma cemseleri dolaşıyor. Bunun amacı ne bılmiyorum ama öğrenolen tedirgin ettiği de bir gerçek. Kim ve neden öğrencilerin tedirgin olmasından yarar umuyor? Kafamda şekillendırdığım üniversitede rx>Usin, jandarmanın olmamasını istiyorum. Neyse, kımlik kontrolünde Allahtan herkes temız çıktı. Okula geldik. Şımdi kuyruk dönemi. Sabahki dersleri kaçırdığıma göre bari oğleden sonraki dersleri dolu bır mıde ile ızleyeyim diye yemek kuyruğuna girdim. Lafı uzatmak istemiyorum ama kuyruğa girdikten yarım saat sonra kuru, pilav ve hoşaftan oluşan üçlüyu mıdeye indırdim. O kadar da kötü değil. Bızim okulda haftada bir gün tavuk cıktığı rivayet edüiyor. Ne mutlu ailelerinin yanında oturanlara!GÜLZADE ÇALIK Karadenız Ün Tıp Fak ûğrenası •\alkktim, kalktım.' Sağolsunlar, bitışıkteki kızlardı bağıran, "Abla kalktın mı?" diyenler. Onlar olmasa, gerçekten, zamanında hastaneye yetişeme>eceğim Sabahları saat 08.00'de yoklamada bulunmak gerek. Bunun içın de erkenden kalkmak, yapabılırsem, kahvakı yapmak, biraz yurumek ve beledıye otobusune yetışmek. Dolmuşlara kalırsam, her seferınde Yenımahalle'den Tıp Fakultesı'ne fazladan 1800 lira odemem gerek. 1800 lıra demek, en azından bir gazete parası demek. Bir simit ve bir çay demek kantinde. Bazen, "niçin tıbbı seçtim?" diye duşunduğum oluyor. Zor bır oğrenim. Annem istedı. Bunun da nedenı var. Babam 27 yaşında bobrek hastalığından olduğunde, ben 4 yaşında imışim. Benden kuçuk 3 kardeşım de benimle çok kuçuk yaşta yetim kalmış. Annem, hani derler ya, "saçını supurge etmiş" diye. Ovlesıne çalışmış bıze bakmak için. Annem, hep, "Belki de babanızı iyi tedavi eltirseydik kurtarabilirdik" der. Belki de beni tıp fakultesine göndermek ıstemesı de bundan... Bazı gunler sabah kahvaltısı bile edemıyorum. Uykudan uyanmak. Hazırlanmak. Beledıye otobusune yetişmek, aynca da otobuste yer bulmak... Daha sabahtan başlayan bır yorgunluk bu Tıp fakultesının ılk uç yılında yurtta kaldım. Yurtlar, universitenin kampusu içinde. Ancak yeterınce çahşamıyorsun Dorduncu sınıfta daha çok çahşmak gerekiyor. Ustelik, hocalarla "vizil" yapmak var. Zamanında yetışeceksın. Yoksa, hocadan fırça yemek var. Hocaya ıyı yanıtlar vermenin de çabasını gostermelıyim. Yoksa, akşama eve gelıp, nıçın daha ı>i yanıt vermedım, diye de kendimle bır hesaplaşmam olacak. İngiltere'ye hücum Araşf.rma görevlileri 1986 yıhndan bu yana yuksek lisans, doktora ve uzmanlık çalışmalan içın yurtdışma gönderiliyor. Bugüne kadar yurtdışma giden toplam 1088 araştırma görevlısınden 548'i İngiltere'ye gonderilmiş. Bu ülkeyı 368 araştırma görevjisinin gonderildiğı ABD izliyor. ANNEM SAÇINI SL'PÜRGE ETTİ — Odama geliyorum. Yorgun argın. Önce küçük sobamı yakayım. Canun guzel bir et yemegi ve tatlı istişor. Ailelerinin yanında oturanlara bazen imreniyorum. Annelerinin yaptıgı o güzel yemekleri yiyen lere, ne mntiu dıyorum, ama yine de genç yaşta dul kalmış ve 'saçını supurge etmiş' bir aonemin olduğuna şiikrediyorum. YURTDIŞINDAKİ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ Uke Ingiltere ABD Almanya Kanada Fransa İsviçre Avusturya Hollanda İtelya İsveç SSCB Japonya Norveç Danımarka TbpUm Sayı 548 368 53 47 30 13 10 4 4 3 3 2 2 1 1088 Ev dedim, ama nasıl bir ev bu? Yaklaşık 10 m' bir oda benım evim. Banyosunu yine bir odada kalan iki üniversiteh kızla paylaşıyorum. Mutfak desen, 1 metrekarelîk. Belki, gulecelcsinız, 1 metrekarelık mutfak dediğim için, ama gerçek böyle... Ayda da 150 bin lıra veriyorum. Geçenlerde iki arkadaş evlerinde benim de kalabileceğimi söyledıler. Ayda 750 bin lira veriyorlar. Benim 250 bin lira odemem gerekecek. Annem öyle bir kızdı ki. Haklı da. Babamdan ne kalmış ki! Büyukbabam, koyde ilkokulu bitirdiğimde, "Otursun evde" demiş. 2 yıl oturmuşum da. Annem, kaympederine karşı çıkamamış. Sonra bir iyi tarafına gelmış, razı olmuş. Boylece, Vakfıkebir ılçesınde orta ve lıseyı bıtirmişim. Ve Trabzon Tıp Fakultesi'nı de kazanmışım. S-ıat 08.00'de okuldayım. Kadın-doğum servisinde. Hoca da geliyor işte. Öyle sıkıntılıyım kı. Notlar açıklanacak. Acaba kaç aldım? Oh, iyi not almışım. Moralım yerınde. Sabah kahvaltısı yapamamışım. Otobuste çok sıkıştırmışlar. Boğulacak gıbı olmuşum. Ne gam! Yeter ki çalışmamın karşılığını görebileyım. "Vi/it" bitti. Şimdi doğru kantine. Bakalım bugun çaylar kimden? Öyle yapıyor arkadaşlar. Zaten, kadın-doğum servisinde 4-5 oğrenciyız. Kantinde tost ve hamburger var. Hangisıni beğenirsen? tnanın, her gun aynı şeylerı yemekten bıkiyor msan.. Öğleyın kantinde yemekten sonra kütuphaneye gitsem iyi olacak. En azından dunku dersi okurum". Kütuphane de ne kadar dolu. Yine de bir koşeye sıkışmam lazım. Çunku bu staja iyi çalışmaya karar verdim. Anneme de hesap vermek var... Ve ders saati.. Bakalım arkadaşlar yer ayırmtşlar mı? Önlerde oturmak istiyorum. Arkada kalırsam, yorgunluktan uyurum. Ve saat 16.00, beni sevındiren zaman dilınıi Oku'da ders ve "vizit'Merın bıttiği, odama donme sırasının geldiğı zaman... ü da nesı? Alışlere bak. "Niluter" geliyormuş. Amanın bılet lıyatları en ucuz yer 25 bin lıra. Ön sıralar 75 bin lıra. Hem de universitenin salonlarında. Hangı öğrenci Nilufer'ı daha yakından izlemek ıçın 75 bin lırayı verecek? Odamda sadece kuçuk bır radyom var. TV'yı seyrek ızlıyorum. Ve arkadaşlarımın bazılarının gıttiklen "cafe"ler... Bazen, "Aeaba, bu dun\a>« bir ot gibi yaşamak için mi geldim!" diyorum. Odama geliyorum. Yorgun argın. Once kuçuk sobamı yakayım. Canım guzel bir et yemeğı ve tatlı ıstiyor. Ne mutlu, ailelerinin yanında kalorıferlı daırelerde oturanlara. Annelerinin yaptığı o guzel yemekleri yiycnlere diyorum, ama yine de 4 yaşında yetım kalmış, genv" yaşta dul kalmış ve "saçını supurge elmiş" bır annemın olduğuna şukredıyorum YJkMMNi BÜTÇEDEN ASLAN PAYINI ALAN YÜKSEKÖĞRENIM KURUMLARI / İŞTE YASAMIMIZ / NASIL ÜNİVERStTE İSTlYORUZ / ÖĞRENCİ MANZARALARI NASIL BİR ÜNÎVERSÎTE İSTlYORUZ? Araştırma fonu oluşturulmalı EREN BAŞAĞAN Uludag Un Kamu Yön. Bl. Yuksek Usans Ogrtna- sı/Bursa Her yuksek lisans öğ- rencısinin uzmanlaşmak ıstedikleri alan çerçeve- sinde istedıkleri her ko- nuda araştırma yapma- lan gerekir. Aynca üni- versitede artık ciddi bir biçimde işleyen araştır- ma fonunun oluşturulması da gerekiyor. Yuksek lisansın gönullu bir iş olduğunu kabul ediyorsak öğrencıleri sınamanın klasik soru-yarut sıralamasından başka bir yolu bulunmasının da zamanın gel- diğini duşunuyorum Katılımcı universite IŞIL BAŞ Boğazıçı Un tng Dı/ı ve Ed Araştırma görtvlai doktora 6ğr tstanbul Katılımcı bir üniversite isterdim. öğretim uyeleri ile öğrencilenn kararlan birlikte alabilecekleri bir universite. Mutlaka özerk ! olması gerekli. öğretim üyelen ile öğrencilerin da- ha kolay kontak kurabil- meleri ıçın daha az sayıda öğrenci alın- ması gerekir. öğrencilenn merkezi sis- temle ahnması değil, bölumlerin kendi öğrencilerini kendileri seçmeleri daha ya- rarlı olur. Öğrencilenn kendilerini savu- nabilecekleri bir mekanizmaya ihtiyaçlan var. Bunun için de öğrenci dernekleri ge- rekli. Araştırma görevlileri en çok sorun- lan olan kesim. Ne öğretim üyesi ne öğ- renci. Dernek yoluyla sorunlanmızın ço- zümlenebileceğine inanıyorum. Üniver- site döner sermayeye sahip olursa mali sorunlar daha kolay çözümlenebilir. Ye- tişmekte olan öğretim elemanlarına da- ha adaletli bır burs sistemı, yurtdışından öğretim üyelerinin istihdamı, hocalann yurtdışma gönderilmesi gerekli. Sistem değişmeli ADEM DEMİREL / Ü iklısat Fak 3 sıntf Ojrjtst. Ben YÖK'un olmadı- ğı özerk bir universite is- tiyorum. Şu andaki eği- tim sistemının tamamen değiştirdmesi gerekiyor. Yani bizler burada ez- berden başka bir şey yapmıyoruz. Araştır- macı kesinlikle değiliz. Bizlerı bu duru- ma iten ise bizleri eğiten eğitimaler. On- lar geliyorlar, kıtapta ne yaayorsa anla- tıyorlar, daha sonra çıkıp gidiyorlar. Bir de ben dahil olmak üzere butttn üniversite gençliği olarak eğitim yuvala- nnda polisi istemiyoruz. Demokratik bir üniversite istıyoruz. Ben ve birçok arkadaşım sorunlanmızı rektore anlatamıyoruz. Rektörle görüş- memiz imkânsız gibi bir şey. Böyle olun- ca bizler kendi sorunlanmızı çözmenin yollarını anyoruz. öğrenciler toplumda terörist olarak gosteriliyor. Bu tür tutum- ların kalkmasım istiyorum. Üniversite fçinde kültur etkinliklerimiz süreklı olarak kolluk guçlen tarafından engelleniyor. Universitelerde bir Turk-tslam sente- zi içinde kadrolaşma var. Bunlar önlene- medikçe universitelerde bilim adına bir öğretim yapılamaz. Polissiz universite VEDAT DENİZ Dıcle Unıversıtesı'Dtyorbakır Nasıl bir universite mi? Polissiz. Üniversite kampusuna polislerin sokulmaması, üniversite kürsulerinde nitelikli bi- lim adamlarının görev alması, üniversitelerin gerçek anlamda bilim yuvalan haline getirilmesı gerekli. Eği- timle ilgili idari kurumlarda gorev alacak kişıler bu görevlere seçimle getırilmelı. öğrencilere demokratik anlamda örgut- lenme hakkının verılmesı gereklidir. Bun- ların yapılabilmesı için YÖK'un kaldınl- ması ve eğitim pohtikasının iktıdar par- tılerının programı oimaktan çıkanlıp, si- yası partiler ustu bır devlet politikası ha- lıne getirılmesini istiyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle