26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/16 16 KASIM 1991 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN Çevre Bakanhğı Meteoroloji Işleri Genel Mûdûrlûğû'nden alınan bilgiye göre bûtün bölgeler açık geçecek. Mar- mara ile yurdun iç ve doğu tesimlerinde sabah saatle- rindeyeryeryoğunsis gö- rûlecek. HAVA SICAKLlGl: önemli bir deöişiklik olma- yacak. RÜZGAR: Güney ve batı yönlerden hafif, ara sı- ra orta kuvvette esecek. De- nizlerde, gûnbaüsı ve lodos- Mapazar Aıfcyaran Atyor Afrı Anfcara Affi*ya Aıttya A 26° 12° Otyartatar S T7° 8°E*ı» A 21» 9°Erancan S 17*-T° Eraınm A 13°-4° EsfcpNr S ttf 1°6aaanlap A 26° 16° öresur 20° 3°Mnsa 14° 8°K.Mn$ «•-1° Mmin A 2S° 9°GümüşhaneA tan 3-5 kuvvetinde, saatte 10-21 deniz mili hda esecek. Van Gölü'nde hava açık geçecek. Rûz- gâr güney ve batı yönlerden orta kuvvette esip, görüş uzakjığı 5-10 km. dolayında olacak. HngM BHs Bokj Butsa ÇanaMoıe Çorum Denid A M° 7°Hal*Jri A 24° 9°bpam S 19° 3°ls&nbul S W° 4°bmir S A S S A A A 18° 3°Kasamontı S S 18° 0°Kjywri S 19° 4°Krttani S 18° 7°Koı*i S M° 2°Kût*ja S 21° 7°Matatya j 1S°-1° Muş 22° 5°NİJde 18°10°0n)u 14° CPFfa 14° PSamsun 19°-1° Sirt 16°10°Sino(i 20°10°S«as 15°-3° THontaJ 14° <FJnbam 18°-4°lınc»* 14° 7°Uş* IP-f» V» 18° -1° Ysgat 14° 6°Zonguldak A 20° 9° A 23° 7° A 24° 13° A 22° 4° S 12° 1° A 16° 0° A 18° 10° A 18° 10° A 18° 10° A 18° 7° B 17° 11° S 13°-3° S 16° 8° A 18° 10° S 12° 2° A 19° 3° A 14° 1° A 14°-1° B ie° 9° açık buıuOu •yjjmuriu *"** B-bukıtlu Saslı Y-yaffmurlu •• ı lon Helsınki J Leningrad Kahıre • DÜNYA'DA BUGÜN AmsHfCöm Y 7° Amman A 27° Afta B 21° A 29° Y 17° B KP Lmngrad Londra Basd Bftitad Cmvn Cta»ir Odde Duba FfinMtvt 17° 7° w° T 12° 9° Mbro McMaal Mosteva Krfat Kopntag »kı B 17° A 28° A 30° Y 9° A 24» Y 8° A 28° Y 8° Y 10° A 22° Y 8° Y 7° Y 13» Y 12° 6 8° Y 7" 8 1° B 9° Y 7° A 29° Y 18° Y 12° A 28° Vus Y 11° Y 12° Y 7° Y 8° Osto Rona sr Zûıtı BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Bir çeşit çok ince dantela. 2/ Gözleri görmeyen... Üzerin- de deney yapılan kimse ya da şey. 3/ Rivayet eden, söyle- yen... Avrupa'da bir başkent. 4/ Kibarca olmayan, bayağı. 5/ Düzyazı... Samar- yum elementinin simgesi. 6/ Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın. 7/ Lenf düğümleri yan- gısı... Bir nota. 8/ Başıboş gezen hay- van sürüsü... Arap abecesinde bir harf. 9/ Birbirinin aynı olan ya da birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri... Iplik sanayisinde, üzerine ip- lik sarılan küçük karton bobin. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ TropikaJ bölgelerde yetişen ve kö- kündeki yumrulardan ararot adlı un elde edilen bir kamış çeşidi. 2/ Din adamlannın başlarına giydikleri ve simgeleri sayılan başlık... Göğüs. 3/ Gökküreyi gösteren araç. 4/ Istenüen nitelikleri taşıyan... Havadaki su buharı. 5/ "— düş- tüğü yeri yakar/Değme dalda giil mü biter" (Karacaoğlan)... Öküzgözii de denilen, papatyayı andırır bir çiçek. 6/ Sıvı duru- muna getirilmiş havadan elde edilerek ışık araçlarında kullanı- lan element... Bir hayvan. 7/ Aralarındaki akrabalık ilişkileri nedeniyle yasalar ya da gelenekler tarafından evlenmeleri ya- saklanan kişiler arasındaki cinsel ilişki... Bir gösterme sıfatı. 8/ Türlü metallerden yapılmış ince uzun nesne... Afrika'da bir ül- ke. 9/ Damızlık erkek koyun... Tırpana balığına verilen bir başka ad. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Dürrüşehvar'm izdivacı 16 KASIM 1931 12 teşrinisanı tarihli Taymis gazetesi yazıyor: Bugün islâm âleminde beynelmilel bir ehemmiyet ve alâkası olan iki izdivaç vuku bulacaktır. Haydırabat Nizami'nin Veliahtı Azam Cah, sakıt halife Abdülmecid'in kızı Dürrüşehvar ile izdivaç edecektir. Azam Cah'ın küçük biraderi Muazzam Cah dahi Prenses Nilüfer ile izdivaç edecektir. Prenses Nilüfer, Sultan Murat, Abdülmecit, Reşat ve Vahidettin'in yeğeninin yeğenidir. tuuo Mırailyı liminmm btr pxt bi ukhıımhKİe şmrkı sojteyip dtns « htrkM ktndirtnt F k H i } E ^^B dlyoc. ^ 30 YIL ONCE Cumhuriyet Koalisyon hükümeti 16 KASIM 1961 lsmet Inönü'nün Başbakanlığında bir koalisyon hükümetinin teşekkülü tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bu neticeye gelinciye kadar geçirilen safhalar çok çetin olmuş YTP lilerin bütünü ile müfrit tutumu, AP lilerin ikiye bölünmesi ve CKMP lilerin her iki parti mensupları arasındaki menfi propagandaları ile kendi partilerini takviye edecekleri söylentileri bir koalisyon hükümeti teşekkülünu geç bırakmıya sebebiyet vermiştir. Dün AP Grupunda konuşan 45 hatibin görüşleri bugünkü Meclis Grupu oylamasına ışık tutacağından, toplantı ilgi ile beklenmekteydi. Bu heyecan içinde sabahın çok erken saatlerinde MecLs koridorlan yalnız AP lilerin değil, diğer parti mensuplannın da hücumuna uğramış ve oylamaya menfi veya müspet istikamette tesir gösterecek kulis faaliyetlerine başlanmıştı. Tam saat 10 da AP Meclis Grupu toplantısına başladı. Başkanlıkta Muhittin Güven yer almıştı. Ilk sözü Genel Başkan Gümüşpala aldı. Gümüşpala biraz sonra herkesirı oy kullanacağını, memleketin iç ve dış siyasetinin düzelmesinde bu oyların tesiri olacağını, bu sebeple oylar kullanıhrken, memleket sevgisinin, vicdan ve kanaatların müstakil oylar olarak bu tarihi vazifede ortaya konması gerektiğini ifade etti ve bilâhare oylama başladı. Oya verilecek önergenin altında 22 milletvekili ve senatör imzası bulunmaktaydı. Mahiyeti ise şu idi: "lsmet Inönü'nün başkanlığında koalisyon hükümetinin teşkilini teklif ediyoruz." Oylama başladı. Ancak bu oylama başkanlığın bulduğu yeni bir usule göre yapıhyordu. Grup toplantılarının tabi olacağı usul, Meclis iç tüzüğündeki sarih hükümlerle tesbit edilmişti. Buna göre evvelâ yoklama yapılacak, isimler okundukça oylar atılacak, bir tasnif heyeti seçilecek ve tasnif sonunda oy sayısı ile grup üyeleri sayısı birbirini tutacak ve bu durum bir zabıtla da tescil edilecekti. AP Grupundaki yoklama ise hiç bir yerde rastlanmıyan şekildeydi. Bir odacının eline büyük bir sepet verilmiş ve grupta bulunanlar arasında dolaştırılmağa başlanmıştı. Her gelen, sepete oy atıyor ve sepet başında toplanan kalabahğın ne yaptığı da pek belli olmuyordu. Herkes oyunu attıktan sonra tasnife geçildi ve neticede sepetten 89 hayır, 87 evet, 14 çekimser çıktı. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Flört fahişelik mi? 16 KASIM 1990 Aileden sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek, "Flörtün fahişelikten ne farkı var" şeklındeki değerlendirmesine gelen tepkilere verdiği yanıtta, "llişkinin elli çeşidi, elli derecesi var. Soru öbür türlü anlama geliyor. Onun ötesinde ne fark varsa herkes kendi telakki etsin, çünkü herkesin anlaşıhyor ki evlilik konusunda farklı telakkileri var" dedi. "Flört nerede başlıyor, nerede bitiyor" şeklinde soran Çiçek, "Bundan anlaşılan tanıma ise biz buna zaten bir şey demiyoruz. Denemekten kastımz nedir?" diye konuştu. DÜZELTME • 12 kasım günkü gazetemizde yer alan Ahmed Arif'in anma toplantısı ile ilgili haberde, şair Ömer Nida'nın çıkan tartışma sırasında şair-yazar Afşar Timuçin'e küfür ettiği belirtilmişti. ömer Nida, Timuçin'e küfür etmediğini, tepkisini uygarca düe getirdiğini belirterek "HCT yazara olduğu gibi Sayın Afşar Timuçin'e de saygım vardır. Küfür etmedim" dedi. TARTISMA Dalyan ve "Yumuşalt Turizm Bakanhğı bir yandan eski ve yeni "Turizm Master Planlan"nda çevre faktörünü ciddiyetle uygularken diğer yandan "yumuşak turizm" kavram ve kriterlerinin oluşmasında samimi bir şekilde yardımcı olursa, ülkemizde turizm, yıkıcı değil yapıcı ve yararlı sanayi haline gelecektir. aldığı ortamı oldukça da hızlı bir süreçte yok eden, sosyal ve ekonomik yapıyı olum- suz yönde etkileyerek kültürel değerlerin kaybına yolaçan bir turizm bir süre sonra ülke çapında kendisini tüketmeye başlaya- caktır. Bu açıklamalardan sonra Dalyan'da bu- lunan herkesin adeta olduğu tek nokta Dalyan'da turizmi geliştirmek, ama aynı zamanda çevreyi korumak gibi gözüküyor- du. Bu bakımdan Strelo'nun girişimi bu düşüncelerde olduklannı belirten insanla- nn bir araya toplanmasını sağladıgı için olumlu olarak degerlendirilmelidir. Bir yer- de bir konuyu ilk olarak ele alan kişileri, genellikle her türlü eleştiriye maruz kala- caklan için şanssız sayabiliriz. Bu nedenle bu kişilerin yapüklan işi, amaçlannı çok iyi tanımlamalan gerekir. Yoksa Dalyan'da olduğu gibi hemen hemen herkesin hayal kınklığına uğraması kacınılmazdır. Strelo'nun çıkış noktası "yumuşak tu- rizm" oldu. Ancak bu konunun yeni olması ve bütün açıkhğı ile belırlenmemiş olması, ya da belirlenmiş olan şartlannın bile bu acente tarafından yerine getirilmemesi Dal- yan'da "yumuşak turizm" olayımn gerçek- leştirilmediğini ortaya koydu. Çünkü "yumuşak turizm" olgusu, çevreyi koruyan ve ekolojik karakterine uyumlu aktiviteler olarak tanımlanır. Bu durumda çe\Te koru- ma çalışmaları yapan kuruluşlann burada çevre adına yapılmış somut faaliyetler gör- mek istemeleri haklandır. Dalyan'ın ticaretle uğraşan kesiminin (otel, dükkân. restoran sahipleri gibi) bek- lentileri ise Strelo tarafından getirilen tu- nstlenn adil bir dağıhmla alışveriş yapacak şekilde organize edilmeleri gibi gözüküyor- du. Şüphesiz bu konuda onlann cephesinde daha çok sorunlar vardır. Bütün yapılan eleştiriler ışığında Strelo gelecek sene ken- disini düzeltmek ve uygulamalanna yenı- likler getirmek sözü verdi. Şüphesiz çevre korumacılar çevreyi etkileyen olumlu ve olumsuz faaliyetlerin takipçisi olmaya ve 26 ekım-3 kasım tanhleri arasında dal- yan'da 1. Uluslararası Dinlence, Çevre Koruma ve Kültür Haftası adlı bir toplantı düzenlendi. Toplantıyı düzenleyen Strelo olarak tanınan bir Alman seyahat acentesi ve ona bağlı Dalyan 'da yerleşik olarak çalı- san Natur Turizm A.§. adlı acenteydi. Toplantıya Almanya'dan çeşitli gazete ve özellikle turizm-seyahat dergılen muhabır- leri, seyahat acenteleri sahipleri ve tur operatörleri katıldı. Aynı zamanda bütün Türk üniversitelerinin turizm bölümlerin- den öğretim üyeleri, tüm yerli basın ve Türk seyahat acentelerinin davetli olduklannın belirtilmesine karşın ne yazık ki yeterli katı- lım olmadığı görüldü. Toplantının amacı- nın Dalyan'ı özellikle Alman cephesinde tamtmak ve ekolojik-kültürel değerlerini ortaya koymak olduğu acıklandı. Yaşanan tüm organizasyon bozukluklan bir yana toplantının ne kadar amacına ulaştığı tartışılabilır. Ancak bazı kavramla- nn tanınmasına (yumuşak turizm gibi), Dalyan halkının bu olaylara yaklaşımının ölçülmesine ve toplantıyı düzenleyen acen- tenin gelecekteki yaklaşımlannın ortaya konmasına yardımcı olduğu söylenebilir. Amaç, burada yaşanan sorunlardan ötürü olaya dar bir çerçevede bakmak ve tek ta- raflı eleştiriler yapmak değildir. Artık günümüzde yalnızca kalkınma ile olan ilişkisini düşünerek turizmi gözü ka- palı, salt yatınmlar ve ülkeye döviz kazan- dırmak olarak değerlendirmek imkânsız hale geldi. Yine tek yanlı ele alınamayan konulardan bir diğeri ise çevre koruma ola- yıdır. Turizme karşı bir düşünce şekli ile sosyal ve ekonomik gelişmeye kapalı bir çevre korumacılık anlayışı artık günümüz- de geçerliliğini kaybetti. Belki de yumuşak turizm (soft turizm) kavramı bu iki konu- nun bırleşme noktasından doğuyor. Tu- rizm olgusunun bir yörede sürdürülebilir olması için öncelikle o yörenin ekolojik ve sosyal karakteri göz önünde tutularak plan- lanmış olması gerekiyor. Yoksa içinde yer "Tartışma"ya çağrı Eğitim, çevre, kültür, sanat, politika, sağlık gibi çeşitli alanlan ilgilendiren görüşlerinizi, bir okur forumu niteliğindeki "Tartışma" sayfamıza yazabilirsiniz. Yazılarınızın uzunluğunun çift aralıklı 1.5 daktilo sayfasını geçmemesini rica ediyoruz. Yazışma adresimiz: "Tartışma", Cumhuriyet Gazetesi, Cağaloğlu 34334 İstanbul olumsuzluklann düzeltilmesi için fikirleri ve aktiviteleri ile yardıma olmaya devam edeceklerdir. Halk ise kendi koymuş oldu- ğu tavır ile ne istediğini ifade etmektedir. Bu konu yerel halk açısından da yeni oldu- ğu için isteklerinin tümünün uygulanabilir olmadığını zaman içerisinde görecek ve tu- rizmle birlikte karakteristik özelliklerini kaybetmeden gelişmeyi öğrendikçe de belki hızlı sonuca gitmek fikrinin yanlış olduğu- nu anlayacaklar. Ancak Dalyan halkının yörelerine sahip çıkmalan ve bir Alman fır- masının kendi ortamlannda yapmak iste- dikleri aktivitelere olumlu-olumsuz eleştiri- ler getırmelen son derece sevındıncıdır. Ancak toplantı sırasında gözlenen son derece üzücü başka bir konu var ki bu, yu- kanda belirtılenlerden çok daha önemlidir. Düzenlenen bu toplantıda çoğunluğu Al- manlar oluşturmaktaydı. Belki de hükü- metleriain çevre korunması adına hükümetimize yaptığı yardımlann uygula- masını izlemek hakkına sahip olduk- lannı duşunduklen ıçın olsa gerek son derece ilgili ve meraklı idiler. Ancak toplan- tının onlan çok ilgilendiren bir yanı da gerek halkla gerekse orada çalışan gönüllü kuruluşlarla Strelo arasında olan tartışma- lan adeta bir komedi izler havasında izle- meleriydi. Bunun olması son derece doğaldır. Çünkü Dalyan denildiği zaman başta özel Çevre Koruma Kurumu olmak üzere birçok kurum ve kuruluş Dalyan'a sahip çıkmaktadır. Ancak nedense böyle bir toplantıya ne aadır ki ne Turizm Ba- kanlığı'ndan bir yetkili ne Çevre Bakanhğı Özel Çevre Koruma Kurumu'ndan bir ilgili katılmıştı. Ülkemizin çevre koruma çalış- malarında bir sembol haline gelen ve dünyanın sayılı ekosistemlerinden biri ola- rak kabul edilen Dalyan'da gönüllü kuru- luşlar ve yerel halk. yanlışlıklan düzeltme mücadelesi verirken devletin >etkili kurum ve kuruluşlan adeta Dalyan hiçbir değer ta- îimıyormuşçasına orada yoktular. Oysa ki gerçekleşen bu olay sosyal ve ekonomik bo- yutlan ile özellikle Turizm Bakanhğı için ;ok iyi bir deney olacaktı. Unutmamak gerekir ki Dalyan'ın sorun- lannı çözecek ve onu koruyacak olan ne gelen Alman yardımı ne bir Alman seyahat acentesi ne de Alman basın mensuplandır. Konuyla ilgili bakanlıklar, halkın tepkileri- ni almak için böyle platformlan kullanmalı, ellennde yeterince ve hatta fazla sayıda J olan elemanlarla tunzmin sağlık lı gelişmesi için halkı aydınlatmalı ve bilinçlendirmeli- dir. Turizm Bakanhğı bir yandan eski ve yeni "Turizm Master Planlarf'nda çevre faktö- rünü ciddiyetle uygularken diğer yandan "yumuşak turizm" kavram ve knterlennın oluşmasında samimi bir şekilde yardımcı olursa, ülkemizde turizm, yıkıcı değil yapıcı ve yararlı sanayi haline gelecektir. FÎLİZDEMÎRAYAK DHKD Kıyı Yönerimi Proje Sorumlusu Değerli Arkadaşımız, Dostumuz, Kardeşimiz TAIJP ÖZTÜRK'ü öldürülüşUnün 12. yılında saygı ve sevgiyle anıyoruz. S. Ababay. M. Aluulan, H. Akdeniz. M. Aluakal. R. Akaoy, M. Alkışı. K. AllınHofan. E. Aksu. M. Aglnn. A. Araa. Ş. Ankan. A. Ataman. Ö. Aydın. M. Ayduı I. Aykonat, H. Bayram, M. Bilrn. K. Boatancı. M. Cebeci, K. Çayır, T. Çayır. R. Çanlıo|ln, N. Çakmak, K. Çalıklı. A. Çapano^lu. C. Çakır, H. Çelikel, M. ÇeUk, l. Çctiı-, A. ÇeUk. M. Çimen, H. Dogan. K. Durna. R. Durşun. >. Dornkan. R. Dunnın, S. Ece, N. Efe, S. Erol, A. Eraoy. H. Klmalı. H. Er^un. M. Erba«. H. EriUi, I. Eyttboğlu, B. Fuiına. S. Cttndoğda, H. CBrkan. N. Gttrkan, A. Gürkan. L. Cülenv. R. Cttner. M. Güler. >. Cüler, B. Güler, C. Görcn. I. H. GUner. M. E. Ga«a. M. Günaydın. I. tşyar, S. lzcioflu. M. kasa. H. Konar. A. Kansak. R. Karakale, V. KaranfU. S. Karataş, Y. Kukul. R. Kurt, M. Kurnaz, H. Kıyafet, A. Kurnaz, M. Koç. Y. Koca. H. Kınm. A. Ojuı. H. Orhan. A. Ongun, S. Osmanoflu. N. Ot, A. Öztttrk, A. Öztfirk, Z. Özer. A. Özcan, N. Özdemir. E. Özlem, M. Öıyurt. H. A. Öıdofan. O. Özkan, J. Sandede, M. Sanba^. A. Saltık, H. Satılnuı,. F.R. Seren, G. Sez^in, G. Sezgin, F. Serdaroglu, E. Sovsal. B. Sürmeii. M.E. So, A. Şaşmaz, N. Şendur, S. ijim^ek. H. Ta», T. Tatar, T. Taştan. E. Temiz, M. Tor, C. Topal, H. Topuz. A. Toprak. C. Türkmen. Y. TOrkücü. H. Uysai, t. Uyaroglu. F. ( »lıın. S. Üstiin, Z. Yaman. K.Ş. Yalçın. I. Yılmaz. C. Yınııba^. R. Yılmaz, F. Enu|ml. B. Seferoğln, N. Babalık, B. Yava«. R. Gül, R. Apaydın. \. Yıldıran. M. Serinyel, A. Ayta«, A. Adıgüzel, C. Aalan, A. Nefeaoğlu, S. Koçak. M.A. Hstün. H. Tecim, N. Deringöl, Y. Demirci, IN. Onrmnş, M. Kopan. A. Aydan, H. Topuz, R. Toprak, N. Köroglu. M. Topsakal. Not: Saat 11.00'de mezarı başında anma toplantısı yapüacaktır. ANMA Sevgili Babam Av. ALİ DEMİR ölümünün 4. yılında en içten sevgi ve saygıyla anıyorum. Oğln: SERDAR DEMİR YASAKLAR CEHENNEMİ Sevda Şiirleri ŞİNASİ ÖZDENOĞLU Dağıbm ve İsteme adresleri: Ankara'öa Dost ve imge Dağıtım, istanbufda özgür Dağıtım ÎLAN DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1990/281 Karar No: 1991/342 Davacı Halil özdemir vekili Av. Sedat Yahşi tarafından davalı Ya- sin Tolaoğlu aleyhine ikame olunan menfi tespit davasuıın yapılan yar- güaması sonunda: Okutan Tekstil ve Sanayi Pazarlama AŞ. Necatibey Cad. Bahkçı- oğlu Ishanı Kat 5/13S Sıhhiye-Ankara adresinde ikamet eden tüm ara- malara rağmen bulunamayan davalı Yasin Tolaoğlu'nun yargılaması- nın yapüdığı, davanın kabulüne karar verüdiği ve davalımn kaıan ilan tarıhinden itibaren İS günlük süre içerisinde temyiz etmedigi takdir- de kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. 28.10.1991 Ra<jiır ELBİSTAN KADASTRO HKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1971/23 Karar No: 1987/77 Davacısı Elbistan Ceyhan mahallesinden İnce Arap mirasçılan Fahri Cengiz, Alinza Cengiz ve 20 arkadaşı tarafından davalılar Hazine, Yapraklı köyü muhtarhğı, Hasan Seyfi, Cuma Avcı ve Kadir İnce mirasçılan aleyhine 13.4.1971 tarihinde açılan tespite itiraz davası- nın sonuçlandınlmasında; Dava konusu Elbistan ilcesi Yapraklı köyü 391,407, 470, 448,451, 452,440, 425, 489, 475 nolu parsellerin 1/2'şer nisbetinde Cuma Avcı ve Hasan Seyfî adına 428 nolu parselin teknik bilirkisi tarafından tan- zim edilmiş 9.7.1984 tarihli raporunda (A) harfî ile işaretli yerin Ha- san Seyfi ve Cuma Avcı adına, (B) harfı ile işaretli yerin Mehraet Şa- hin adına, 412 ve 517 nolu parsellerin Ali Kurt adına tapuya tespit ve tescılıne. 13000 TL harç ile toplam 20.905 TL mahkeme giderinin davaalardan alınmasına dair kararın ölü Alinza Cengiz vansleri Nazlı, Hüseyin, Münteha, Hatice, Mehmet, Leman ve Gönül Cengiz'e teb- ligata açık adresinin temin edilememiş olması üzerine kararın davalı Hazine tarafından yapılan 15.6.1987 tarihli temyiz dilekçesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddeleri gereğince ilanen tebliğ yerine kâim olmak üzere tebliğine, bu ilan tarihinden itibaren mu- hataplara 15 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur. İLAN ESKİŞEHİR İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 991/377 TEK Elektrik Üretim ve lletim Müessesesi vekili Av. Saba Gürcan tarafından Mazhar Yılmaz, Naci Geneci, Tarkan Emrecik ve Nuri Korkmaz aleyhine açılan alacak davası nedeni ile; Araştırmalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı Naci Gene- ci'nin duruşmanın bırakıldığı 3.12.1991 günü saat 9.00 da mahkeme- mizde hazır bulunması veya bir vekil ile kendisini temsil ettirmesi, aksi halde durusmaya yokluğunda devam edilip karar verileceği hu- susu dava dilekçesi ve davetiye tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur Basın: 50319 İLAN MAZCİRT 1 NOLU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1960/1280-1324-1278-1368-1248-1370-1362-1326 Karar No: 1962/37-124-122, 1963/325-322-327, 1964/3041-3039 Parsel No: 356-312-31O40O-280-402-394-358 Mazgirt ilçesi Hezirge (Asağıtarlacık) köyü hudutlan dahilinde kalan ve yukanda esas, karar ile parsel numaraları yazılı taşınmazların da- valılar Alişan Sabit, Hüseyin Kalman ve Mehmet Kalman adlarına tapuya tesciline karar verildiği, davalılardan Abdulvahap Hatipoğlu mirasçısı Ayfer Hatipoğlu'nun tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden ve adına karar tebliğ edilemediğinden işbu ilarun ga- zetede ilanından 15 gün sonra davacı mirasçısına karar yerine kaim olmal: üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 41476 POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ankara Mahpusu...Ömer Nida'nın 'Kadın Romancılanmız' adlı kitabını okur- ken Suat Derviş'e rastladım. Gözlerim daldı, çok gerilere uzandı. İstanbul'da gazetecilik ettiğini, romanlar, öyküler yaz- dtğını bilirdim. Ancak Suat Derviş'i Ali Rıza Baskan'ın çıkar- dığı Kuvvet gazetesinde tanıdım. Kuvvet, DP'yi tutan bir mu- halefet gazetesi idi. Gazetede muhabirlik, sorumlu yazı işle- ri müdüriüğü yapmıştım. Suat Derviş de takma adla yazar- dı. "Neden takma adla yazıyor?" "Eşi Çankırı'da hapis..." derlerdi. Suat Hanım; içine dönük, sessiz, herkesle konuşmayan bir kadındı. Erkek gazetecilerden saygı görürdü. Ankara Pa- las'ın bekâr odalarından birinde otururdu. Hep göz önünde olmaya özen gösterirdi. Sade Ankara'daki gazetelere değil, İstanbul'da çıkan gazetelere de yazardı. Bir 'yazı işçisi' de- nebilirdi. Prof. İsmail Derviş'in kızı olan Suat Derviş, Berlin Konser- vatuvarı'nı ve edebiyat fakültesini bitirmişti. İstanbul'da ga- zetecilik yaparken eşi 'gizli solcu parti' kurmaktan tutuklan- mış, Çankırı Hapishanesi'nde yatıyordu. Kocasına yakın ola- bilmek için Ankara'ya gelmişti. Suat Hanım'ı, nereye gider- se gitsin bir sivil polts izlerdi. O da bunu bikJiğinden gözden ırak olmazdı. Bir gün eve yemeğe götürmek istedim. Eşim de Suat Ha- nım'ı merak ediyor, ta- nımak istiyordu. Bunu söylediğimde; "Biliyor musunuz, beni sürekli olarak po- lis izliyor?" "Biliyorum." "Başınız derde gir- mesin?" "Adam, girerse gir- sin, nasıl olsa demok- rasi ve özgürlük gel- meyecek mi?" "Bilmem..." Bizim gibi 1946'ları yaşayan kuşak, demokrasiyi ve özgürlükleri DP'nin getireceğine inanırdı. Bir şeye inanmak zorundaydık. Onun için DP'nin gazetelerinde çalışır, demokrasi yolunda yardımcı olurduk. Bizim gibi 1946'ları yaşayan kuşak, demokrasiyi ve özgür- lükleri DP'nin getireceğine inanırdı. Bir şeye inanmak zorun- daydık. Onun için DP'nin gazetelerinde çalışır, demokrasi yo- lunda yardımcı olurduk. Ne olsa serde gençlik var, bir şeye inanmak zorundaydık. Zihni Anadol'un Suat Dervış'le uzun bir konuşması var. "Neden takma adla yazıyorsunuz" diye soruyor, yanıtı özet- le şöyle: "Bizim cadde bilgisizken ben herkesten önce uyanmıştım. Savaştan nefret ettim. Gücüm yettiğince faşizmle savaştım. Polis izlemesine uğradım, hapislerde yattım. Yüzlerce erkek arasında askeri hapishanede tek kadın olarak yattım. Babı- âli'de ilk sendikayı kuranlar arasındayım." Kuvvet gazetesinde çalışırken polis haberlerine bakan bir genç kız vardı, adı Emniyet.. Suat Derviş bir gün muhabir kızın üstünde güzel dikilmiş bir giysi görüyor çok beğeniyor. "İsterseniz size de diktirebiliriz." "Nasıl olacak?" "Diken terziye gönderirim sizi..." "Olur. Terzi nerede?" 'Anafartalar'da." Muhabir kız terziyi tarif ediyor. Suat Hanım, "Pekiyi ne diyeceğim terziye?" "Benim görderdiğimi söyleyeceksiniz." "Adınız?" "Emniyet." "Vay canına burada da mı Emniyet..." diye kahkahayı ba- sıyor Suat Hanım. Emniyet o yıllarda epeyce gazetecilik etti, sonra eviendi, bıraktı. Suat Derviş, DP'nin iktidara gelmesinden sonra da özgür- lük ve demokrasi yüzü görmedi. Durmadan izlendi, tutuk- landı. Sonunda Fransa'ya gitmek zorunda kaldı. Ankara Mahpusu adlı romanı Fransa'da önce bir gazete- de yayımlandı, sonra da kitap olarak çıktı. Romanı Fransız- caya kız kardeşi ile birlikte çevirmişlerdi. Ardından 'Yalının Gölgeleri' adlı romanı da çevrildi. Böylece uzun yıllar Fran- sa'da yaşamak zorunda kaldı. Ömer Nida'nın romanını karıştırırken bunlan anımsadım. Suat Derviş deyince akla 'Koyün Kızlan' romanını yazan Ne- riman Hikmet gelir. ömer Nida'nın romancıları arasında Ne- riman'ın adı yok... ÇALIŞANLARIN SORULAR1/SORUNLAR1 YILMAZ ŞİPAL ^Borçlanmam Kabul Edilmedi" SORU: 1969 yılından önce özel bir işyerinde 2 yüa yakın bir süre sigortasız olarak çalıştım. 1975 yılında 1912 sayılı yasa ile getirilen sigorta- sız geçen çalışma sürelerimi vasanın örgördngii bi- çimde kanıtlayarak ve süresi içinde sigortaya başvurdum. Başvurumun üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra bana borçlanma siireme ilişkin borç çıkarüdı. Borcumu ödemek için gittiğim ilgili sigorta büro- snndan bana, sürenin doldugunu ve borçlanma hak- kımın da zaman aşımına uğradığını söylediler. Oysa ki ben, yasanın öngördiiğü bir yılhk süre için- de başvuruda bulunmuştum. Borç tebligatmm bana geç iletilmesinin suçu şimdi bana yUkknmektedir. Bu konuda ne yapabilirim, yargı yoluna gitmeye hakkım var nudır? YANIT. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çalı- şanların, sigortasız geçen çalışma sürelerine borçlanma hakkı getirüen yasalardan ilki 3.11.1969 günlü Resmi Gozede'de ya- yımlanan 1186 sayılı yasadır. Bunu 22.6.1975 günlü Resmi Ga- zete'de yayımlanan 1912 sayılı yasa izlemiştir. Üçüncü kez borçlanma hakkı getiren yasa ise 11.7.1978 günlü Resmi Gaze- te'de yayımlanan 2167 sayılı yasadır. 2167 sayılı yasadan sonra bugüne kadar borçlanma yasası çık- mamıştır. Gerek 1186, gerek 1912 ve gerekse 2167 sayılı yasaların ortak hükümlerinden biri borçlanma isteğinin yasalann "yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde" yapılması ve bir diğeri de borçlanma süresine ilişkin hesaplanan primlerin "toptan veya' beş yıl içinde eşit taksitlerle" ödenmesidir. ', Sosyal Sigortalar Yasası'nın 132. maddesi "Bildiri" ileilgili-ı dir. Sosyal Sigortalar Yasası "gereğince yapılacak büdiriler hak^ kında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır!' Borçlanma yasalarının herhangi birinden yararlanmak için yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geçerli olarak bir yıl içinde borçlanma başvurusunda bulunanların bu borçlanmadan ya- rarlanmalan yasal haklandır. Bu konuda Sosyal Sigortalar Ku- nımu'nca bildirimlerin (tebligat) eksik, geç ya da yanlı; yapılması geçersiz ohnalıdır. önemli olan yasayla tanınan borçlanma hakkının bir yühk süre içinde ve kanıtlayıcı belgelere dayanmış bulunması ve borç tebligaünm sigortalmın eline geçtikten sonra en geç 5 yıl için- de kuruma ödenmiş olmasıdır. ; Kişisel göruşümüz, borç tutannın kurumca sigortalıya bil-j dirilmesini izleyen beş yıl içinde yatırılması durumunda, borçJ lanma işleminin geçerli sayılması gerektiği yönündedir. ' İLAN İZMİR 3. tCRA TETKİK MERCÜ HÂKİMLİGİNDEN Dosya No: 1991/986 Dilekçi lbrahim Çetin özbilgin 4668 sokak no: 20/2 Yeniçamhk-lZMtR Yukanda ismi ve adresi yazılı bulunan dilekçi alacaklıları ile kon- kordato akdetmek üzere hâkimliğimize 13.11.1991 tarihinde müra- caat etmiş olduğu ilan olunur. 13.11.1991 Basın: 41675
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle