Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9
SERGİ
Rus ressamın peyzajları
• Kültiir Servisi — Peyzajlan ve naturmortlan ile ünlü
olan lgor Soldatenkov'un yapıtlan 15 kasım cuma
gününden itibaren Ramko Sanat Merkezi'nde
sergılenecek. 1934 doğumlu sanatçı, 1955 yılında Riyazan
Sanat Koleji'ni bitirdikten sonra Moskova'daki Surikov
Dcvlet Güzel Sanatlar Enstitüsü'nde eğitim gördü.
Sanatçı burada Yevgeny 1h>shev ve Nikolai Khristolyubov
ile çalışmalarda bulundu. Halen Surikov Devlet Güzel
Sanatlar Enstitüsü'nde doçent olarak ders vermekte olan
Igor Soldatenkov, Borovsk'taki atölyesinde resim
çauşmalan yapmakta. Bugüne dek 12 kişisel sergi açan
ressamın yapıtları, Kanada, Ingıltere, tsviçre, Fransa,
ltalya, Japonya ve Avustralya'da çeşitli karma sergilerde
yer aldı.
MÛZİK
Jorge-Obo gitar ikilisi
• Költür Servisi — Uluslararası 9. tstanbul Gitar
Festivali, bugün Jorge-Obo gitar ikilisinin Atatürk Kültür
Merkezi Büyük Salon'da vereceklen konserle surüyor. İki
Alman virtüözünden oluşan ikili şımdiye dek Avrupa'nın
tüm muzik merkezlerinde konserler verdi. Topluluk
genellikle Güney Amerika ve Arap melodileri ile caz
mUziğinden yapttklan derlemelerle tanınıyor. İki Alman
müzisyenin bu akşam verecekleri konser saat 19.00'da
başlayacak.
TİYATRO
'Uvey Babam'
I Kültür Servisi — Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan
Tiyatrosu bu sezon perdelerini "Üvey Babam" adh
oyunla açtı. tstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nca
yıllar önce sahnelenen bu oyunu Zihni Küçûmen yeniden
uyarladı. "Üvey BabanV'ı yöneten Gazanfer özcan,
oyunu seçiş nedenini şöyle açıkhyor: "Şu sıralar hem dizi
çekimi yapıyoruz, hem oyun sahneliyoruz. Araştırdığımız
oyunlar arastnda rol dağılımı açısından bize en uygun
olarak 'Üvey Babam'ı bulduk" Üç perdelik oyun tutucu
iki kardeş Rıfkı ile Rıfkiye'nin hayatlanm çevreleyen
karmaşık olayları aktanyor. "Üvey Babam" pazartesi ve
salı günleri dışında her gün saat 21.00'de, pazar günü
saat 15.00 ve 19.00'da sahneleniyor.
YARIŞMA
IFSAK'ın fotoğraf yarışması
• Kultür Servisi — İFSAK'ın düzenlemiş olduğu 6.
Uluslararası Fotoğraf Yanşması sonuçlandı. 39 ülkeden
633 kışıden gelen 1104 adet siyah-beyaz baskı fotoğraf,
745 adet renklı baskı fotoğraf ve 998 adet saydamın
katıldığı yanşmada siyah-beyaz baskı dalında
Arjantin'den Dalrruro Fernandez birinci, Almanya'dan
Geid Romahn ikinci, Türkiye'den Isa özdemir üçüncü
seçildi. Renkli baskı dahnda Türkiye'den Nafia
Çalımlıoğru birinci, Italya'dan Franco Bowanomi ikinci,
Kore'den Lee Jong Han uçüncü olurken saydam dahnda
Fransa'dan Guy B. Samoyault birinci, Türkiye'den Yusuf
Tuvi ikinci ve Avusturya'dan Erich Rohrauer üçüncü
seçildiler. Yanşma sonucu ilk üç sırayı paylaşan
sanatçılar altın, gümüş ve bronz madalya ile
ödüllendirildiler.
DERGİ
' Ttirldye'de
• Knlrür Servisi — önümüzdeki yıl yayımlanışının 10.
yüını kutlayacak olan Yazın dergisi, Avrupa'nın değişik
ülkelerinde yaşayan kültür, sanat ve edebiyat
insanlanmızın birleştiği bir dergi. Almanya'da dokuz
yıldır dflzenli olarak iki aylık olarak (senede beş defa)
yayımlanan Yazın derğisi, şimdi Türkiye'de de
dağıtılmaya başlandı. Avrupa'da yaşayan kültür ve
sanatla ilgili insanlanmızın hemen hemen hepsimn
imzasının buluştuğu, Türkiye'den de edebiyatçı ve '
yazarlanmızın yazınlannı kapsayan derginin; Server
Tanilli, Fakir Baykurt, özgür Savaşçı, Nihat Behram
sürekli yazarlan arasında. Genel yayın yönetmenüğini
Engin Erkiner'in, görsel yönetmenliğını Gökhan Çizer'in
üstlendiği Yazın dergisinin, Türkiye temsılcılığini de Yeni
Dünya Yayınlan'nın sahibi Mehmet Emin Sert yurütüyor.
İnsancıl'da kasını ayı
• Kültür Servisi —
İnsancıl dergisinin 13.
sayısı çıktı. Bu sayıda
Fatma Gürel, "Asfaltta
Papatya Yetiştirmek", A.
Necmettin Borteçin
"Duşleri Kınlan Türk
Aydınına Mektup",
Plehanov "Idealist
Eleştıri ile Maddeci
Eleştiri", A. Didem Uslu
"Yazara Dönük Eleştiri:
Eugene O'Neill'in
Oyunlarına Psikolojik
Yaklaşım", Kâzım Polat
"lnsanlaşma Üzerine
Notlar -4-", Arslan
Kaynardağ "tstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakultesi Felsefe Bölümü
Tarihine Bir Bakış", tsmail Tanju "Amerikan Zenci
Tiyatrosunda 1960"^ ve Irksal Teatral Düşün", Yusuf
Çotuksöken "Türk Dilleri Araştırmaları 1991", tzzet
Kıhçh "Aşk Bülteni -9", Hasan Hüseyin Yalvaç "Ben
tnsanı Yenecek", Saliha Yadigâr "Yenilenmek-Çoğalmak"
adlı yanlanyla, Afşar Timuçin "Bursa'dan Burhan
Geldi", Süreyya Evren "Bir Ansiklopedik Romanın Ortak
Katlan" adh öyküleriyle yer aldılar. Bu sayıda aynca
tnsancıl yazarlannın Cengiz Gundoğdu ile yaptıkları bir
soyleşi yer alıyor. Kasım sayısının şıirleri ise şunlar:
Berrin Taş, G. Appolinaire, Philippe Souppault, M.
Mahzun Doğan, Ayhan Ergun, Raziye Cerit, Cemile
Çakır, Nazan Karaca, Cengiz Bektaş, Hikmet Inan,
Mehmet Aydın.
YaşarKemaTin yapıtından Barbro Karubuda'nın uyarladığı Menekşe Koyu' gösterimde
Rengârenk iıısaıı mozaigi
Karabuda, Yaşar
Kemal'i bizim
öngörülerimizin de
ötesinde yakahyor ve
onun yazısına
eşdeğerdebir sinema
gerçekleştiriyor.
Karabuda'nın, Yaşar
Kemal'in sıcakhğına
denetimli Kuzey
yaklaşımı yine de
sinemasal patlamalar
içeriyor.
ATtLLÂ DORSAY ~
Yaşar Kenuü, sinemada pek
talöıli olmuş bir yazanmız sayıl-
maz. Ondan yapılan uyarlama-
lann, "tnce Memed" örneğin-
de olduğu gibi başansız olması
çokhık genel kuraldır. "Yer De-
mir Gök Balur", bu talihsızlıği
yarattığı atmosferle ve şiirli
dünyayla bir derece kırabilen
bir denemeydi. Barbro Karabu-
da'nın yıllar önce izlediğim ve
bende hoş bir anısı olan orta
uzunluktaki "Bebek" füminden
sonra soyunduğu bu yeni Yaşar
Kemal uyarlaması da doğrusu
başlarda pek olumlu bir izlenim
bırakmadı bende...
Bırakmadı, çünkü Isveçli si-
nemacı, Yaşar Kemal'e bizim
beklediğimizden, bekleyebilece-
ğimizden temelde farklı bir yak-
laşım gerçekleştinneyi denemiş
samyorum. Kıyıdaki bir bahk-
çı köyüne gelip yerleşmiş, elin-
den her iş gelen, denize düşenin
kurtanlmasından lâternaa Ha-
san'ın bozuk armonikasının
onanmına, marifet gerektiren
her işin kendisinden beklenir ol-
duğu Kerem Usta, köy sakinle-
riyle gündelik yaşam ve sorun-
lar çerçevesinde gelişen sınırh
bir Uışki kuruyor.
Sonra bekfcdiği, uzaklardaki
kadını Neriman çıkageliyor bir
gün: Camgöbeği rengindeki giy-
sisi ve hırkası, kolunda iki ço-
cuğu ve Türkân Şoray'ın Ana-
dolu duvar halılanndan çıkıp
yeryüzüne inmiş kadın yüzleri-
ni anımsatan güzelliğiyle...
Mutluluk ve uyum çok kısa sü-
rüyor: Kerem Usta, doyumsuz
Neriman'm istediği yaşamı ve-
remeyecektir. Kadın alıp başını
gidiyor. Çok sonra, Almanya'-
da birlikte yaşadığı bir adamdan
olma yeni bebeğiyle dönüp gel-
diğinde, karşısında kınk, acılaş-
mış, onca sevdiği doğaya, çev-
reye ve de yaşama yabancüaş-
nnş, elini kana bulamaya da ha-
ar bir Kerem Usta bulacaktır...
Barbro Karabuda'nın Yaşar
Kemal'e yaklaşmak için seçtiği
yöntem, stilizasyondan, soyut
j
lamadan ve gerçeküstücü doku-
nuşlardan geciyor. Klasik an-
lamda bir dramaturji kunnuyor
kadm yönetmen, kişileri Batıh
anlamda bir psikolojik çabayla
bize tanıtmayı seçmiyor. Baş kı-
şisi olan Kerem Usta'ya, özellik-
le konuşurken, bir diyalog söy-
lerken hiç yaklaşmıyor. Diğer
bir deyimle, Kerem'in ağzından
yakın plan eşliğinde tek bir söz-
cük büe duymuyoruz. Seyircı-
nin kahramanlarla özdeşleşme-
sini, hatta yakınlaşmasını iste-
miyor Karabuda... Çok sık il-
mekli bir ipek hah değil, desen-
lerin özgürce serpildiği bir du-
var halısı örmeyi yeğliyor
sanki...
KADER KADIN — "Menekşe Koyu'nda Kerem Usta'nın kanst Neriman'ı Türkân Şoray oynu-
yor.Karabuda, Şoray'ı sanki "ezdden ebede" degişmez kader-kadın olarak başanylaJcallanıyor.
Ytaetaeo: Barbro
Karabuda / Yaptf: Yaşar
Kemal / Senaryo:
Barbro Karabuda /
r i ı i i i Güneş
Karabuda / MteBu
Alphonse / Oyvtodar:
Sven Wollter (Kerem
Usta), Türkân Şoray
(Neriman), Macit Koper
(Rüstem), Yavuzer
Çetinkaya (Hasan), Vildan
Kara (Karakız), Erol
Günaydın, Füsun Demirel,
Kadir Savun, Hikmet
Karagöz, Savaş Yurttaş,
Salih Kalyon, Lale
Oraloğlu, Bilge Zobu,
Ozan Bilen / Yı
Konsept Filmcüik /
Kadıköy As.
tki kez kullandığun bu "du-
var halısı" benzetmesi boşuna
değil. Çünkü sonuç olarak böy-
le bir yaklaşım galiba Yaşar Ke-
mal metnine oldukça uygun dü-
şüyor. Yaşar Kemal de klasik
anlamda gerçekçi bir yazar de-
ğil ki zaten. O bir masal ustası;
gelenekleri, söylenceleri, halk
masallannı ve tüm bunlardan
çözülüp gelmiş kahramanlann,
ister Toroslar'da olsun, ister bir
Florya köyünde, alabildiğine
zengin, kimisi sanki hiç duyul-
mamış bir sözcük seli içinde tas-
vir edildiği ve gerçek dediğimiz
şeyle ilintisi zaman zaman kuş-
kulu düzeylere kayan bir anla-
tım büyücüsü değil mi?
Karabuda, bu açıdan belki
Yaşar Kemal'i bizim öngörüle-
rimizin de ötesinde yakahyor
(tipik bir Akdenizli yazarı Ku-
zey Avrupa ülkelerinin bunca
sevmesi ve kavraması beni hep
şaşırtmıstır) ve onun yazısına eş-
degerde bir sinemayı gerçekleş-
tiriyor.
Bu sinemada karakterler yok,
tipler var. tnsanlar, kişiler de-
rinleştirilmiş, Freudçu bir psiko-
lojiyle boyutlandırılmış özvar-
hklan ile değil, öncelikle Ame-
rikan sinemasuu andıran çok
başanh bir "tipleme" içindeki
fiziksel özeimderi (örneğin bir
Kadir Savun, bir Lale Oraloğ-
lu, bir Erol Günaydın vb. yan
tipleri düşünün) ve buna ek ola-
rak temel davranış biçimleri ve
onlann dışavurumu ile tatnmla-
nıyorlar.
Bireylerin bireysellikleri için-
de ancak sınırh biçimde belirdiğı
bu tablo, bir mozaigi, bir Bre-
ughel tablosunu (LivaneU'nin
"Yer Demir Gök Bakır"mın da
bu ressamı akla getirmesi bir
rastlantı değildı belki) veya (bir
kez daha) bir duvar hahsını ak-
la getiriyor.
Bu genel görünüm içinde,
Karabuda, bir yandan Macit
Koper, Yavmer ÇetİMkaya, Vfl-
dan Kaya gibi oyunculan, fizik-
sel özelliklerine katılan temel
davraruşlanyla birlikte karakte-
re doğru geliştirirken Türkân
Şoray'ı, bir adamı yücelten ve
yıkan, var ve de yok eden ka-
dın, sanki "ezelden ebede" de-
ğişmez kader-kadın olarak ba-
şarıyla kullanıyor.
Fiziğiyle rolune çok yakışan,
aynca "bakışlanvla konuşma-
yı" da bilen usta oyuncu Sven
Wollter'e gerçekten "konns-
ma" fırsaü vermemiş olması ise
(seslendirme güçlüğü mazeretiy-
le açıklanamayacak) bir eksik-
lik bence...
Ve Yaşar Kemal'in sıcak Ak-
denizliliğine bu denetimli Kuzey
yaklaşımı, yine de yer yer kimi
sinemasal "patlamalar" içeri-
yor: Neriman'm (sözünü etti-
ğim) ilk gelişi, Kerem Usta'nm
fırtınalı bir deniz fonu önünde
patlayan öfkesi, Neriman'm si-
nirli bir denızden ikinci (ve asıl
dramatik) çıkagelişi... Ve son-
da, tuhaf biçimde Sven Woll-
ter'in bir diğer (ve çok ünlü) fil-
minin, Tarkovsky'nin "Kur-
ban"mmkini çagrıştıran final
bölümü...
Sarunm, "Menekşe Koyu"nu
ilk fırsatta bir kez daha görüp
sakin, dingin havası altında ya-
tan "ateş"i daha iyi kavramayı
deneyeceğim...
YAZAR-YÖNETMEN-OYUNCU ÜÇLÜSÜ — "Menekşe
Koyu", Yaşar Kemal'in (solda) "Agır Akan Su" adlı
yapıtından beyazperdeye aktanldı. ŞD sıralar Isvec
sinemalannda da gösterilen filmin yonetmeni ve senaristi
Barbro Karabnda (ortada). Filmde Kerem Usta'yı
canlandıran Sven Wollter (sağda) tsveç'in en tanınmış
oyunculanndan biri. Sinemaseverler VVollter'i, Tarkovski'nin
"Knrban" adlı filminden de anımsayacaklar. Garipçe
köyflnde geçfanJerini balıkçıhkla saglayan köyluler, VVoDter'i
"Köylümüz Kerem UsU" diyerek bağnianna bastüar.
Çağdoş Holkmda Semmikleri Sergisi Çanakkale SenamikSanat Galerisi'nde
Ateş sanatından serüvenler
Hollandalı
sanatçıların
seramiklerindeki
düşünsel yapı
öylesine görkemli ki
her sanatçının işiyle
yeni serüvenlere
kaülıyorsunuz.
SEMA OLGAÇ
tnce, hassas, kılıkırk yaran iş-
çiligi gözlemlemek, farklı kültü-
rel çizginin hangi boyutta oldu-
ğunu kavrayabilmek ve yüksek
ateşin ısısıru duyumsayabilmek
istiyorsamz; Çanakkale Seramik
Sanat Galerisi'ndeki sergiye gıt-
menizi öneririm. Tabii Hollan-
da'ya gitmek daha cazip, ama
çağdaş Hollanda seramiklerin-
den böylesine bir kesiti, üstelik
gelişimini kademe kademe izle-
yebUmeniz açısından güzel bir
fırsat. Disiplinlerarası etkileşi-
min kayi")i""»7İigim vadsıyama-
yacağunıza göre kendi çizgımi-
zin hangi boyutta olduğunu gör-
memiz açısından daha da etki-
leyici...
Seramiklerde düşünsel yapı
öylesine görkemli ki her sanat-
çının işiyle yeni serüvenlere ka-
tıbyorsunuz. Her sanatçı kendi
yaratıcı dünyasmm etkileşimini
ve teknolojinin açümasıyla ulaş-
tıklan oyunlann içıne sızi de ka-
tıyor. Üstelik onlan izlerken sa-
natcının malzeraeyi kullannmn-
daki rahatlığı seziyorsunuz.
Hangi ısıda hangi renk skalası-
nın ortaya çıkacağım, neyin na-
sıl tepkı göstereceğini çok iyi bi-
len sanatçının huzurunu izliyor-
SERAMİGE ŞttRSEL YAKLAŞIM — Çagdaş Hollanda sera-
miginin ustalanndan Johan van Loon, seramiğe daha bir şürsel-
dnygnsal yaklaşıyor. 1934 dogumlu seramikçi, çamuru kumaş-
nusçasma açra büküyor.
sunuz. Malzeme kısıtlaması ol-
maksızın, seramik teknolojisinin
getirdiği yeni olanaklarla, kahp-
lann dışında, suurlann ötesinde-
ki çağdaş seramiklerle iç içe olu-
yorsunuz.
Hollanda seramiğini yönlen-
dıren ve diğer seramik sanatçı-
lanna ışık veren iki sanatçı, sergi
salonunun hemen girişinde yer
alıyor. Johan van Loon ve Jan
van der Vaart, çağdaş Hollanda
seramığinin çizgisini belirleyen
ve gelişmesinin kilit noktası ka-
bul edilen dönemin hocalandır.
Jan van der Vaart (1931) sade
sırlamalan, süssüz mimari şekil-
lerı, geleneksellikten uzaklaşan
özgün biçemiyle canağı ve çöm-
leğini yapar. Objenin işlevi ol-
ması gerekliUgmi koymakla bir-
likte sürekli gelişim içindeki
eserlerinin temeli geometriden
hiç uzaklaşmamışnr. Düz siyah,
beyaz veya tunç renginde sırla-
dığı işleri son yıllarda daha faz-
la renk girmiş ve bu parçalan
kalıba dökülmuş küçük seriler-
de çoğaltılabilen objeler olmuş-
tur.
Johan van Loon (1934) ise
olaya daha bir şiirsel, duygusal
yaklaşıyor. Çamuru öylesine in-
ce kullanıp sanki kumaşmışça-
sına açıp büküyor ki asıl mesle-
ği olan tekstil desinatörluğunün
etkisi görulüyor. Seramik çivi ile
birbirine bağlı olan geometrik
tabakalar, seramik örgüler, ka-
paklı gurbüz kuplerden yuvar-
lak şekilli eserler, ince eğihniş
porselen şentler, yelpaze şekilli
çanak, çömleklerinden fazla ör-
nek oimasa da sanatçının çamur
yuzeyıne dokunmuş desen basıü
işleri görulmeye değer.
Netty van den Henvel (1956)
incecik porselen tabakalan çeşit-
li açılardan kesip, bir iğneyle
üzerierine siyah çizgiler çizip
1000-1280-600 C gibi değişik de-
recelerde fınnlayıp çok farklı
boyutsal tadı yakalamaya çalışı-
yor. Geniş gerilim alanları yara-
tarak...
Michel Knipers (1949) ve Ke-
es Marinus (1952) ise eski kül-
turlerin ve arkeolojiye olan et-
kileşimleriyle uretmişlerdir. Mic-
hel Kuipers'in, sanki arkeoloji
kazılannda bulunmuşçasma kı-
nklıklar yaratırken, boyut sırur-
lann zorlayabüen kendi ifade
tarzı için seramik teknolojisinin
getirdiği yenilikleri kolaylıkla
kullandığuu görüyoruz.
Rob Brandt'ın (1946) işleri ise
alışılagelmişin dışında bir dışa-
vurumculuk. Sergideki diğer sa-
natçılarda ise tngiltere, ABD ve
son zamanlarda ttalyan Post-
modern tasanm grubu olan
Memphis"in etkileri görulüyor.
Snsanne Hahn (1953), Vilma
Henkelman (1944), Irene Vonck
(1952) ve Evelyn van Baarda
(1953). Evelyn van Baarda'ın
çaydarüığı ile sergi sonlanıyor.
Tüm kavramlarla alay eder bir
tavır içinde seramiğin artık ge-
leneksellikten nasıl uzaklaştıgı-
m, fonksıyondan ne kadar kop-
tuğunu gösteriyor. Çaydanlık ol-
masına çaydanlık, ama çarpıcı
bir çaydanlık...
Paul
Aııster'den
yeniroman
Kiütur Servisi — "Yazdıgım
kitaplar uzerine konnşmak is-
temryorsanı bu onlan anlama-
dığım için . Bunlar bana em-
reden öyknler" dıyor, "New
York Üçlemesi", "Yalnızlıgın
Keşfı" ve "Ay Sarayı" adlı ro-
manlann Amerikah yazan Pa-
ul Auster.
Auster'in "Yalnızlıgın
Keşfi" ve "Ay Şara>i" adh ki-
taplan bknur Özdemir ve Seç-
kitı Sdvi'nin çevirileri ile Türk-
çede Can Ya>ınlan tarafından
yayımlandı. Yazann bir diğer
kitabı "La Musica del Caso"
ise şu sıralar Italya'da Guanda
Yaymevi tarafından yayunlanı-
yor.
Paul Auster 43 yaşında.
Uzun bir sure şiir yazdıktan ve
çeşitli işlerle uğraştıktan son-
ra edebiyatla haşır neşir oldu.
Uzun yıllar Avrupa'da yaşadı.
Bugün özellikle tngiltere ve
Fransa'da deneysel romanın en
sevilen yazarlan arasında.
"La Musica del Caso" da
romanın kahramanı 33 yaşın-
daki, eski ıtfaıyeci Jim Nasbt_
Nashe, kansının kendisini terk
etmiş olmasırun şaşkınlığı için-
de.
Auster, romanlannm ani bir
esinle şekillendığini aktanyor.
Yazar, "La Musica del Caso"-
nun önceden görulemeyen bir
hayatı sergilediği düşüncesini
heyecanla kabul ediyor. Paul
Auster'e göre gerçeklik, ro-
manlarda "gerçek yaşamı",
"garip olaylan" ve "kaos"u
anlatmak ve açığa çıkarmak
için kullamlmalı.
j Börtiteçene'nin
sergisi sürüyor
• Kttltur Servisi —
Handan Börutçene"nin
'Bütün Denizlerin Içinden
Geç Sessizlik ve Sırdır
ötesi" adlı sergisi bir hafta
daha uzatıldı. Sanatçuun
Aya trini Müzesi'nde 15
ekim günü açılan sergisi
Derishow ve Group
Sanfa'mn işbirliğinde
gerçekleşt irilmişti.
Börüteçene kapılanm ilk
kez kişisel bir sergiye açan
Aya trini Müzesi'ni seçiş
nedenine yönelik bu yapıyı
yamızca yapıtlann
sergilendiği bır yer olarak
algılamadığmı, Aya tnni'nin
tarihsel ve maddi
elemanlanyla yapıtlannın
bir parçası olduğu için
sectiğini aktarmıştı.
Moldavya'da
mtizik günleri
• KüHür servisi —
Moldavya'da düzenlenen
Türk müzik kültüni günleri
kapsamında konser vennek
üzere devlet sanatçısı bas
Ayhan Baran, kemancı
Saim Akçıl ve pıyanist
Judith Uluğ konserler
vermek üzere Moldavya'ya
gittiler. Moldavya
Cumhuriyetı'nin başkenti
Kışinev'de şef Dimıtru Goıa
yönetimindeki Filarmoni
Orkestrası eşliğinde
konserler aynca resitaller
verecek olan sanatçılar,
programlannda genç Turk
bestecflerinin eserlerini de
seslendırecekler.
Kısa fîlmciler
Macaristan'da
• Kültür Servisi — Bu yıl
ikincisi düzenlenen Retina
Uluslararası Film ve Video
Festivali'ne ulkemizden üç
kısa film katıhyor:
Yönetmenliğini Hilmi
Etikan'ın yaptığı "Tarlabaşı
Tarlabaşı", Nur Akahn'ın
"Buradan Uzağa" ve Ethem
özgüven'in "Ot". 22-24
kasım tarihlerinde
Zigetvar'da gerçekleşecek
olan bu uluslararası
festivale Hilmı Etikan,
Şener özler ve Nur Akahn
konuk olarak katıhyorlar.
Ayla Can'ın
resimleri
• Knltür Servisi — Ayla
Can kişisel resim sergisi
dün Ziraat Bankası
Kantarcı Şubesi'nde açüdı.
1987 yılından beri Resim:
Heykel Müzekri
Derneği'nde resim "*
çalışmalannı sürdüren Ayla
Can'm Resim Heykel
Müzeleri Derneği, Beyoğlu
Belediyesi Resim Galerisi ve
Kadıköy Belediyesi Resim
Galerisi'ndeki karma
sergilerinden sonra ilk
kişisel sergisi.
BUGÜN
• Seyahat Fötoğrafçılığı
tzzet Keribar'ın 'Seyahat
Fötoğrafçılığı' adlı dia
gösterisi saat 19.00'da Ruhi
Su Kültür Merkezi
Salonu'nda izlenebilecek.
(345 47 03)
• Yoni Türk Şiiri Kuçük
lskender'in "Yeni Türk
Şiiri: Seksenli Yıllann
Şiirinde Marjinal
Eğiumler" adlı söyleşisi
saat 16.00'da Atatürk
Kitaphğı'nda yer alacak.
(149 09 45)
• istanbul Mahalleleri
Paris Üniversitesi
profesörlerinden Stephane
Yerasimos'un 16. yüzyılda
İstanbul Mahalleleri konulu
söyleşisi saat 18.30'dan
itibaren Fransız Anadolu
Araştırmaları Enstitüsü'nde.
(144 17 17)
bugün
bilsak
12 KASIM SALI:
19.00 BilimDizisi: "Okulıizm
(GulıBıhmlcr)"
Yascmm BORAN
Seramik Çulışmalan
KadrıycE/cl AĞAOĞLU
yonciımındc
Sal^Pcrşcmbc-Cumancsı
10.00-14 (X)
Cafe-Fojer-Bar(Gıriş)
1200-00.30
African Cafe-Bar(5.Kai)
Rcggac-Afncan-Latın Musıc
HcrPazancsı Oğrcnci Günü
Her Cuma vc Cunuıncsi Panı
BİLSAK FINDIKLI
Cafe-I5ar-Restaurant
Re/er\asyon:
152 38 68-152 01 30
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğanrı sok. 7 cıhangır
14J 28 79-99
YURTDISINDA LISAN
Ingıltere'de seçktn dıl okulları
Genç bayanlara Au-Paır'lık
(Ingıltere'de Anienka'da Fransada)
Eflrtimd© ciddryoT - 135 15 99
Şehttınuhiaf Cd 37/7Taksm-ET
CX5GAN OBGANKASVOM