19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 12 KASIM 1991 ÎLTERTURAN Hangi Koalisyon? Koalisyon hükümetleri zihnimizde olumsuz çağrışımlar uyandırıyor. Seçim kampanyası sırasında siyasi partilerimi- zin liderleri, seçmenlere dıkkatli davranmaları gerektiğ; ni, yoksa koalisyon hükümetlerinin geleceğini söylediler. Se;im sonuçları, seçmenin bu savları yeterince inandırıcı bulma- dığını gösteriyor Yine de çoğu kişi 20 Ekim 1991 seçimleri- nin ülkeyi bir koalisyon hükümetine "mahkûm" etmiş olma- sı karsısında üzüntüsünü gizleyemiyor, fakat bu mahkûmi- yete katlanmaktan başka çare olmadığını biliyor. Bu koalisyon korkusu acaba nereden kaynaklanıyor? So- ruyu soracağınız kişiler size 1973-1980 yılları arasında yaşa- nan dönemi anımsatacaklar, koalisyon hükümetlerinin işle- mediğini, kendi ıçinde didişmekten memleketin sonuçla:ına çare aramaya vakıt dahı bulamadığını anlatacaklardır. Hak- lıdırlar. Sözü edilen dönemi yaşayanlar, geçirdikleri tecrübe- nin terör, istikrarsızlık ve iktisadi bunalımdan oluşan bir ka- rabasan olduğunu henüz unutmamışlardır. 1973-1980 döneminde ülkenin koalisyon hükümetleri tara- fından yönetilmiş olması, o dönemde karşılaşılan tüm sorun- ların, hükûmetlerin koalisyonlar olmasından kaynaklandığı sonucuna varmamızı gerektirmiyor. Nitekim Türkiye 1961-1965 yılları arasında da koalisyon hükümetleri tarafın- dan yönetilmişti. Bu dönemde iki askeri darbe bastmlmış, olumlu iktisadi politikalar uygulanmış ve nihayet barışçıl bir seçim sonunda iktidar el değiştirmişti. 1961-1965 yılları arasında parlamentoda bir yanda Cum- huriyet Halk Partisi, diğer yanda kapatılmış bulunan Demok- rat Parti'nin yerini almaya çalışan iki parti bulunuyordu. Bu- nun dışında yer alan bağımsızlar ve diğer küçük partiler de göz önüne alındığında, ortaya bırden fazla koalisyon formü- lü çıkıyordu. Nitekim bu dönemde üç ayrı bileşimı yansıtan dört ayrı hükümet görev yapmıştır. Hükûmetlerin değişme- sinin sıklığı ise bir istikrarsızlık belirtisi olmaktan çok olağan siyasal sürece geçiş adımlarıdır. 1961-1965 yılları arasında görev yapan koalisyonlar bugün korku ve endişe ile anılmıyorlar. Başarılı olduklarından dola- yı belki de unutuldular. O dönemdeki siyasi partiler tamamen sivillerin egemen olduğu bir siyasal sürecin yeniden kurul- ması üzerinde anlaşıyoriardı. Geri gelebilir diye korkulan 1973-1980 döneminde ise bü- tün siyasal partileri — birleştiren genel bir si- yasi hedef bulunmu- yordu. Üzerinde oyda- şım sağlanamayan konuların başında da sınırları geniş ve öz- gürlüklere ağırlık ve- ren bir demokratik sis- temin oluşturulması- nın gereği geliyordu. Siyasi yelpazenin sa- ğında ve solunda yer alan partiler birbirleri- ni meşru siyasal ak- törler olarak görmü- yorlar, en can alıcı ko- nularda bile ışbirliği yapmayı düşünmü- yorlardı. Bu döneme dam- galarını vuran Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi, siyaset denilince kendi doğru bıldiklerini topluma zorlamayı anlıyorlardı. E de ettikleri bakanlıkları partilerinin yandaşlannca işgal edilen ka- lelere dönüştürmekten çekinmediler. Bu iki parti varlıklarını devam ettirmek ve gelişebilmek için hükümetlerde yer almak istiyorlardı, çünkü devlet olanaklarından ancak bu yoldan ya- rarlanabilırlerdi. Buna karşılık seçmenlerinin nezdinde bü- yük ortakları Adalet Partisi'nden farklı ve ayrı bir kimlik oluş- turmalan da gerekiyordu. Bunu başaramadıklan takdirde ne kendi seçmenlerıni koruyabilirler ne de yeni seçmenler ka- zanabilırlerdi. Dolayısıyla hem kendılerinin ortak olduğu ko- alisyonların devamını istediler hem de ortaklarıyla geçimsiz- likler çıkararak onlarla işbirlığinden ve uzlaşmaktan kaçına- rak ayrı kişıliklerini korumaya çalıstılar. Bu maceraları 12 Ey- lül'de bedeli tüm Türk toplumu tarafından ödenerek sona erdi. Bugün karşılaştığımız koalisyon durumunda 1961-1965 ve 1973-1980 deneyimlerine benzeyen öğeler bulunuyor. 1961- 1965i andıran bir biçımde başlıca siyasi partiler ülkenin sağ- lam bir demokratik yapıya kavuşması konusunda ortak bir anlayışa uiaşmış görünüyorlar. Demokratik bir yapının oluş- turulması için anayasanın da değiştirilmesi gerekeceğinden partilerarası işbirlıginin gerçekleşmesınin zorunlu olduğu da muhakkak. Buna karşılık 1973-1980 döneminde olduğu gibi gerçeği bu- lunduğunu sar.an ve bunu topluma zorlamak isteyen parti- ler, yine parlamentoda yer alıyor. Bu partilerin katılacağı bir koalisyon hükümetinin endişe ile karşılanması doğaldır, çun- kü 1973-1980 yılları arasında bu partilerin davranışını belir- leyen etkenler bugün de yürürlüktedir. Geçmişte yaşadığımız koalisyon deneyimlerini inceleyin- ce, bugün karşılaştığımız koalisyon hükümeti ile yönetilme zorunluluğunun ülkemizin başına gelmiş bir felaket olarak değerlendirilmesi için yeterli nedenler yoktur. Hatta siyasal yapının demokratikleşmesine ilişkin yoğun istekler, bir koa- lisyon yönetimi için olumlu bir zemin oluşturuyor denebilir. Ancak demokrasiyi salt kendi ideolojisini topluma egemen kılmak için iktidara geçmenin yolu olarak gören, demokra- sinin aynı zamanda bir amaç ve sürekli bir siyasal düzen ol- duğunu benimsemediğine ilişkin ciddi belirtiler bulunan si- yasi partilere dayanarak kurulan bir koalisyon yeni siyasi fe- laketlerin ilk adımı olabiıir. İster koalisyon ister azınlık hükü- meti olsun, hükümetin siyaoal demokrasiye iııancı konusunda kuşku olmayan partilerce kurulması siyasal geleceğimizin gü- vencesidir. SHP VE HEP UZATILMASINA KARŞI Olağanüstü halkrizi Koalisyon görüşmelerinde 'şarf olarak gündeme getirilecek Geçmişte koalisyon deneyimlerini inceleyince, bugün karşılaştığımız koalisyon hükümeti ile yönetilme zorunluluğunun ülkemizin başına gelmiş bir felaket olarak değerlendirilmesi için yeterli nedenler yoktur. ANKARA (ANKA) — TBM.M, yemin töreninde mey- dana gelen olaylardan sonra ye- ni bir krizin eşiğine geldi. Ola- ğanüstü hal uygulamasının uzatılmasına ilişkin başbakan- lık tezkeresi TBMM Başkanlı- ğı'na sunuldu. ANKA muhabirinin edindi- ği bilgiye göre 10 ilde uygulan- makta olan olağanüstü halin 19 kasımdan itibaren yeniden uza- tılması ile ilgili başkanlık tezke- resinin TBMM BaşkanlığYna sunulmasından sonra dikkatler SHP ve HEP üzerine çevrildi. 14 kasım günü toplanacak TBMM Genel Kurulu'nda DYP olağanüstü hal uygulamasının uzaülması yönünde oy kullana- cak. Olası koalisyon ortağı SHP'nin ise buna karşı çıkacağı bildiriliyor. Konu ile ilgili olarak ANKA muhabirinin sorulannı yanıtla- yan SHP Grup Başkanvekili Seyfı Oktay. olağanüstü hal uy- gulamasının kaldırılmasından yana tavır içinde olduklarını belirterek bu tavırlarının değiş- meyeceğini söyledi. DYP Grup Başkanvekili Ve- fa Tanır ise ANKA'ya yaptığı açıklamada olağanüstü hal uy- gulamasının uzatılması yönün- deki tezkereye olumlu oy vere- ceklerini söyledi. 13 ilde 1987'den beri süren olağanüstü hal uygulamasının 14 kasımda TBMM Genel Kurulu'nda uzatılmasına karşı çıkacaklanru belirten HEP kö- kenli milletvekilleri, SHP'nin de bugüne kadar bu uygulama- ya karşı çıktığını anımsatarak "Eger SHP, DYP ile koalisyon yaparak olağanüstü hal uygula- masumı uz&tüması yoJnnda ka- rar verirse biz de SHP'den isti- fa ederiz" diye konuştular. HEP Şırnak MiUetveküi Or- ban Doğan, şu anda karar aşa- masında olduklarını belirterek "Bu konudaki duşüncelerimizi TBMM kürsüsünden dilc getirecegiz" dedi. HEP'li milletvekillerinin ola- ğanüstü hal uygulamasının uzatılması görüşmeleri sırasın- da yapacakları konuşmalarla TBMM'de yeni bir tartışmalı oturumun yaşanacağı da belir- tiliyor. DGMleri istemiyor TURAN Y1LMAZ ANKARA — SHP milletve- killeri Leyla Zana ve Hatip Dic- ie hakkında başlatılan idam is- temli soruşturmayla yeniden gündeme gelen Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM) gele- ceği tartışılıyor. DYP ve ANAP dışmdaki si- yasi partiler, DGM'lerin kaldı- rümasını istiyor. SHP hükümet ortağı olması halinde koalisyon protokolüne DGM'lerin kaldı- rılması koşulunun geçirilmesini isterken DYP'de ise bu konuda şimdilik bir görüş açıklamama eğilimi ağır basıyor. Hukukçu- lar "olağanüstü dönem koşulla- nnı, olağan döneme tasıyan" DGM'lerin kaldırılması gerek- tiğini savunuyorlar. Seçim öncesi "açıkhk, şeffaf- lık ve katılımcılık" mesajlarına ağırhk veren DYP'nin DGM'le- rin kaldırılması yönünde her- hangi bir vaadinin buhınmadı- ğı gözlendi. Türkiye'de DGM'ler de ilk olarak 1973'te DYP lideri Süleyman DemireT- in başbakanlığını yaptığı MC hükümeti döneminde kurul- muştu. Bu nedenle DGM'lerin Türkiye'deki kurucusu olan De- mirel'in bu mahkemelerin yü- rürlükten kaldırılmasına taraf- tar olmayacağı, ancak yapılacak yeni düzenlemelerle aksayan ve tartışma yaratan yönlerinin de- ğiştirilmesini sağlayabileceği sa- vunuluyor. DYP Grup Başkanvekili Ve- fa Tanır da Cumhuriyet'in so- rusu üzerine bu konuda şimdi- den bir şey söylemelerinin mümkün olmadığını söyledi. Tanır, "Hükümet henüz ku- rulmadı, bakalım kimler tara- fmdan kurulacak. Şimdiden hü- DGM'NİN TARÎHÇESİ 20 yıldır tartışılıyorDGM düşüncesinin doğuşu, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi sonrasına rastlıyor. Daha önce oluşan toplumsal muhalefetin nedeni olarak görülen 1961 Anayasası, masaya yatırılırken DGM operasyonu da bu arada gerçekleştirildi. Anayasanın 136. maddesi İS Mart 1973'te değistirilerek Türk hukuk sistemine ilk kez DGM olgusu getirildi. Ardından 26 Haziran 1973 tarih ve 1773 sayüı Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanun çıkanldı. tlk DGM'lerin kurulması ise 23 Temmuz 1973'te gercekleşti. Bakanlar Kurulu, ilk olarak Adana ve tzmir'de iki DGM kurulmasını kararlaştırdı. Ardından Ankara, lstanbul ve Diyarbakır'da da DGM'ler kurulması kararlaştırıldı. Bakanlar Kurulu, Diyarbakır DGM'ye 20 ilin bağlanmasını da kararlaştırdı. Barolar ve sendikalar başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra, CHP de DGM'lerin kurulmasına karşı çıktı. Diyarbakır DGM başsavcıüğı, nurculuk propagandası yapmaktan sanık olarak yargılananlara ilişkin davada, DGM Yasası'nın bazı maddelerinin anayasaya ayku-ı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini istedi. Mahkeme heyeti de 12 Ağustos 1974'te bu yönde karara vannca, konu Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldi. Anayasa Mahkemesi, 6 Mayıs 1975'te, başvuruyu hakh bularak, iptal kararı verdi. Kararda, iptal hükmünün yerine yeni bir düzenleme yapılması için gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımından bir yıl sonra yürürlüğe geçmesi de hükme bağlandı. MC hükümeti, yeni bir yasa tasarısı ile TBMM'ye giderken burada CHP'nin etkili engellemesi ile karşılaştı. Sonuçta yasa değişikliği gerçekleşemedi ve DGM'ler 11 Ekim 1976'da hukuken ortadan kalktı. DGM'lerin yeniden gündeme gelişi ise 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin ardından yürürlüğe giren anayasa ile gercekleşti. kümeti bağlayan bir şey söyle- mek mümkün değil" dedi. SHP ise DGM'lerin kaldırıl- ması görüşünde SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrnl Gönay, "Sivilleri de olağan dö- nemlerde askeri yargıçlar önü- ne çıkaran bir yargı sistemi" di- ye nitelediği DGM'lerin kaldırıl- ması koşulunu, hükümet orta- ğı olmaları halinde koalisyon protokolüne geçirmeyi düşün- düklerini söyledi. "Olağanüstü dönem anlayışını sürekli hale getiren" DGM'lerin kurulması- na başlangıçta da karşı çıktık- larını anımsatan Günay, hazır- ladıklan anayasa, temel ilkeler önerisinde de DGM'lerin Türk anayasa sistemi içinden çıkarıl- masının öngörüldüğünü bildir- di. RP MKYK üyesi ve Çorum Milletvekili Yasin Hatipoğlu da DGM'lerin kurulmasına başlan- gıçta da karşı çıktıklanm belir- terek "Biz kuruluşunda DGM'lerin, Müsluman, inanan insanlara zarar vereceği kanaa- tindeydik. Geçen sure bizim o günkü endişelerimizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. Bu mahkemeler doğal hâkim il- kesine de aylondır. Ihtisas mah- kemeleri olabilir belli konular- da, ama DGM'ler olmaz" dedi. "Devletin DGM'ler ile toplumu cezalandırma tedbiri Ue ıslah et- mek istediğini" savunan Hati- poğlu, "Devlet baba şevkati Ue ıslah etmelidir. Suçun önlenme- sini sağlamalıdır. Şimdi buna ağırlık verilmiyor, hangi suça daha fazla cezayı veririm düşün- cesinden hareket ediü> or. Bu ise çağdaş devlet anlayışı değil" di- ye konuştu. DSP Genel Sekreteri Selçuk Sönmez de DGM'lerin kurul- ması düşüncesinin "terörü ön- leme"de önemli bir öğe olacağı ileri sürülerek 1980'den önce or- taya atıldığını belirtti ve "Bu konu uzun tarbşmalara neden olmuş, CHP'nin etkin bir bi- çimde karşı çıkmasıyla bugün- kü anlamda uygulama alanı bnlamamıştı" dedi. DGM'lerin Türk hukuk yaşa- mında bugünkü anlamıyla ha- yat bulmasının 12 Eylül huku- ku ile başladığını da açıklayan Sönmez, "DGM'lerin savunul- ması, hukuk devleti ilkeleri açı- sından, dün de mümkün değil- di, bugün de mümkün değildir. diye konuştu. ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Halil Şıvgın ise DGM'le- rin, 1968 hareketlerinin ardın- dan Fransa'da kurulan mahke- melerin modelinden hareket edi- lerek oluşturulduğunu savuna- rak kuruluş amaçlannın da dev- leti korumak olduğunu sövledi. HEP Genel Sekreter Yardım- cısı tbrahim tncedursun da DGM'leri "Resmi ideolojiyi ko- ruyan, demokratikleşmeyi he- defleyen tüm görüslere karşı oluşturulan bir anayasal kurum" olarak niteledi. DGM'lerin özellikle Kürtlerin ulusal ve demokratik talepleri- ne karşı bir kurum olduğunu öne süren Incedursun, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan DGM'lerin kaldırılması gerek- tiğini savundu. Sosyalist Parti Genel Sekrete- ri Hasan Yalçın da DGM'lerin özel mahkemeler olduğunu be- lirterek "Normal hukukun dı- şındadırlar. DGM yoluyla iki hukuk yaratılmıştır. Bu ikinci hukukun hedefi toplumun öz- gürlük isteğidir. Rejim, DGM yoluyla toplumun bir kesimine, özgürlük isteyen kesime dıiş- manlığını ilan etmektedir. Öz- gürlük, devletle loplum arasın- da bir meseledir. Özgürlük iste- ği, devletin guvenügi sorunu ha- line gelmistir Türkiye'de" dedi. Eskisehir Cezaevi'ne nakledilen tutuklu ve hükümlü yakınlan dün HEP Ankara tl Başkanlığı'nda düzenledikleri basın toplanbsında uç günlük açük grevine başladıklannı açıkladılar. Aileler, Terör Yasası ile yasallaşan devlet terörünün cezaevlerinde yogunluk kakazandığını öne sürdüler. (Fotoğraf: RIZA EZER) Siyasi tutuklu ve hükümlülerin Eskisehir Cezaevi'ne sevklerineprotesto Açlık grevleri yaydıyorAdalet Bakanlığı'ndan verilen bilgiye göre açlık grevine başlayan tutuklu ve hükümlülerin sayısı dün 219'a ulaştı. HEP'teki destek grevleri de sürüyor. Açlık grevinin sürdürüldüğü Ankara HEP İl Başkanlığı'nıntelefonlan kesildi. İstanbul'da basın toplantısı düzenleyen Özgür- Der Anayasa Mahkemesi'ne telgraf çekti. Haber Merkezi — Firar olay- larmı önlemek gerekçesiyle çe- şitli cezaevlerinde tutulan siya- si hükümlü ve tutuklulann Es- kisehir Özel Tip Cezaevi'nde toplanmasına tepki amacıyla başlatılan açlık grevi eylemleri yaygmlaşıyor. Adalet Bakanlı- ğı'nın verdiği bilgiye göre açlık Haftanın Barometresi Saglığıruza bir tutam ilaç da BAROMETRE'den. Bu haftadan itibaren 15 günde bir Opr. Dr. Mümtaz Seçkıner'le daha saglıklı olmanızın yollannı araştıracagız. Yıl 2001. Dünya 2001'e nasıl hazırlanıyor, biz ne yapıyonız, 2001 hemen yann mı, yoksa çok uzaklarda mı? Türk tepe yöneticileri hak ettiklerini alabiliyorlar mı? Bankacılar Bırlıği ne neden ihtiyaç du>oıldu? Bu sorulann cevabını bu haftaki BAROMETRE'de bulabilirsiniz. BAROMETRE "okumak işinizin parçasıdır" grevine başlayan hükümlü ve tutuklulann sayısı dün 219'a ulaşü. Alınan bilgilere göre Eskişe- hir özel Tip Cezaevi'ne sevke- dilen 102 hükümlü ve tutuklu- nun yanı sıra lstanbul Sağmal- alar'da 89, Çanakkale özel Tip Cezaevi'nde 11, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde 5 ve Kayse- ri Kapalı Cezaevi'nde de 12 si- yasi hükümlü ve tutuklu açbk grevine başladı. Cumhuriyet Ankara Bürosu'- nun haberine göre hükümlü ve tutuklu yakınlan da dısanda aç- bk grevi eylemleri başlattılar. Bir grup hükümlü ve tutuklu yakını, dün HEP Ankara İl Başkanlığı'nda düzenledikleri basın toplantısı ile üç günlük aç- lık grevine başladıklannı açık- ladılar. Avukat görüşünun sınırlandı- ğı, açık göruşlerin yasaklandığı, tek kişilik hücre tipi tabutlukla- ra konulma, ailelerle tüm insa- ni ilişkilerin kesilmesi uygula- malanna işaret edilen açıklama- da, açlık grevinde olan hüküm- lü ve tutuklulara da şeker ve tuz verilmediği savunuldu. Bu arada, hükümlü ve tutuk- lu ailelerinin açlık grevine baş- ladıklan HEP Ankara 11 Baş- ı.anlığı binasımn da telefonlan kesildi. tl başkanlığı yetkilileri, telefonlann haberleşme olanağı- run ortadan kaldırılması ama- cıyla kasıtlı olarak kesildiğini öne sürerlerken, yetkililer ise te- lefonlann kesilmesinin bir arı- zadan kaynaklandığını savun- dular. tstanbul Haber Semsimizin bildirdiğine göre HEP Bakırköy ilçesine bağh yönetici ve üyeler- den oluşan bir grup, açlık gre- vine başladı. tncirli'deki HEP ilçe merkezinde toplanan yöne- tici ve üyeler, bakanlığın sevk karannın insan haklanna aykı- n olduğunu savundular. Duvar- lara, "Cezaevlerindeki direniş- te el de", "tnsanlık onuru iş- kenceyi yenecek", "Özel L tipi yıkılsın" yazılı dövizler asan grup, açlık grevine sevkler dur- duruluncaya kadar devam ede- ceklerini söylediler. LEYLA ZANA^DAN SAVUMMA 'Kardeşlikten yanayıırf ABONE ve ADRES VJKARA,4 degışıkligi içîn RAdfi Fan BURSA,2-li: Gurnan Celı 1 AOANAıTIMZ 1 954 Husevır. Ozaa ESKiŞEHIR.221. 35 52: Bn Nese Gurbıiî KAVSERI(35ı 14 48 48 Vanap Ainnok C0RUM|469ı BİSMtL (Cumhuriyet) — Seçmenlere tesekkür için Diyar- bakır'ın Bismil ilçesine giden SHP Milletvekili Leyla Zana, tepkilerle karşılanan yemin tö- reniyle ilgili olarak "Bu konus- mayı Türk ve Kürtlerin kardeş- liğini kabullenmeyenler tepkiy- le karşılıyorlar" dedi. HEP kökenli SHP milletve- kılleri Hatip Dicte, Mahmut Uyanık ve Leyla Zana ile eşi Mehdi Zana, Bismil'de san, kır- mızı ve yeşil mendiller taşıyan çok sayıda kadının da bulundu- ğu bir kalabalık tarafından kar- şılandılar. HEP ilçe binası önünde kısa bir konuşma yapan Leyla Zana, Türk ve Kurt halk- lannın kardeşliğinden yana ol- duğunu vurgulayarak şunlan söyledi: "Bep size söz verdim; onun için de Kürt w Türk halklannın kardesliği için Medis'teki yemin töreninde o konuşmayı yaptun. Konuşmam, bizleri sevmeyenler, kardesliği kabul etmeyenler ta- rafından tepkiyle karşılandı. Ben Kürt halkı için ve 22 millet- vekili adına bu konuşmayı yap- üm." Milletvekili Hatip Dicle de "Biz bütün dünya ülkeleri gibi özgürlükten yanayız. Kürt ve Türk analanmn gozyaşı dursun istiyonız. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz" diye konuştu. Yümaz'a küfür edenler • ERZURUM (Cumhuriyet Bürosu) — jçkili iken Başbakan Mesut Yılmaz ve devlet büyüklerine küfreden iki kişi, çıkanldıklan cumhuriyet savcdığı tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Önceki gece geç saatlerde alkollü olarak kavga eden iki kişiye güvenlik güçleri müdahale etti. Güvenlik güçlerinin müdahalesine sinirlenen Kenan Sol ile Gani Mengü, Başbakan Mesut Yılmaz ve diğer devlet büyüklerine küfür ettiler. Hakaret eden iki kişi gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi. Bilge'den savunma • ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) — Adalet Bakanı Suat Bilge, 285 adli ve 13 idari yargı hâkim ve savcısının atamalanna ilişkin eleştirileri yanıtlarken "Burada art niyet veya siyasi düşünce söz konusu değildir ve olamaz. Aksini iddia etmek, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu haksız bir itham altmda bırakmaktır" dedi. Hâkim ve savcı atamalannın, mayıs ve eylül ayı içerisinde olmak Uzere yılda iki defa yapıldığım anımsatan Bilge, bu yıl eylülde yapılması gereken atamalann, atamalan yapılacak bazı hâkimlerin seçim kurullannda görev almalan nedeniyle seçim işlerinin aksatılmaması amacıyla kurul tarafından seçim sonuna bırakıldığını bildirdi. Hüseyin Toramana ne oldu? • tstanbol Haber Servisi — Kocamustafapaşa'da gözaltına alınarak 26 ekim günü Gebze Emniyet Müdurlüğü'ne göturüldüğU öne sürülen Hüseyin Toraman adlı kişiden bugüne kadar bir haber alınamadığı belirtildi. Polisin ise Toraman'ı gözaltına almadığım açıkladığı bildirildi. İnsan Hakları Derneği tstanbul Şubesi'nden yapılan açıklamada; polisin, "Biz böyle birini gözaltına almadık" şekünde açıklama yaptığı belirtilerek "Hüseyin Toraman herkesin gözü önünde işine giderken gözaltına alındı. Nerede olduğu açıklansm. Başına gelebilecek herhangi bir olaydan siyasi polis sorumlu olacaktır" denildi. Septioğlu'ndan Ecevit'e ziyaret • ANKARA (ANKA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, yemin törenini yönetirken başansız olduğu gerekçesiyle eleştirilen TBMM geçici başkanı Ali Rıza Septioğlu'nu "Zor bir otunımu başan ile yönetti" diyerek övdü. TBMM geçici Başkanı Ali Rıza Septioğlu, başkanhğa getirilmesi nedeniyle kendisini kutlayan DSP Genel Başkanı Ecevit'e TBMM'deki odasında iadeyi ziyarette bulundu. Akyol'un kitabı • ANKARA (UBA) — Avni Akyol, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bırakmadan önce son icraatını da yaptı ve başkanlığı döneminde televizyonda yaptığı konuşmalar da dahil olmak üzere, bütün konuşmalanm kitap yaptı. Bakanlıkta kaldığı yaklaşık 3 yıl boyunca yaptığı tüm konuşmalan 30'a yakın kitapta toplayun Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, bir kitap daha bastınyor. Eski senatör Bayhan öldü • ANKARA (AA) — Eski Niğde senatörlerinden A. Kudret Bayhan, Ankara'da vefat etti. Kudret Bayhan'ın cenazesi, bugün TBMM'de düzenlenecek tören ve Maltepe Camii'nde kıhnacak namazdan sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Inebolu'da doğan A. Kudret Bayhan, 1940 yıhnda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1949 yıhna kadar hâkimlik yapan Kudret Bayhan, Pülümür hâkimi iken istifa ederek bir süre avukatlık yaptı. 1961 ve 1966 seçimlerinde Niğde'den senatör seçilen Kudret Bajhan, eroin kaçakçılığına kanştığı iddiasıyla bir süre Fransa'da tutuklu kalmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle