Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 12 KASIM 1991
ÎLTERTURAN
Hangi Koalisyon?
Koalisyon hükümetleri zihnimizde olumsuz çağrışımlar
uyandırıyor. Seçim kampanyası sırasında siyasi partilerimi-
zin liderleri, seçmenlere dıkkatli davranmaları gerektiğ;
ni,
yoksa koalisyon hükümetlerinin geleceğini söylediler. Se;im
sonuçları, seçmenin bu savları yeterince inandırıcı bulma-
dığını gösteriyor Yine de çoğu kişi 20 Ekim 1991 seçimleri-
nin ülkeyi bir koalisyon hükümetine "mahkûm" etmiş olma-
sı karsısında üzüntüsünü gizleyemiyor, fakat bu mahkûmi-
yete katlanmaktan başka çare olmadığını biliyor.
Bu koalisyon korkusu acaba nereden kaynaklanıyor? So-
ruyu soracağınız kişiler size 1973-1980 yılları arasında yaşa-
nan dönemi anımsatacaklar, koalisyon hükümetlerinin işle-
mediğini, kendi ıçinde didişmekten memleketin sonuçla:ına
çare aramaya vakıt dahı bulamadığını anlatacaklardır. Hak-
lıdırlar. Sözü edilen dönemi yaşayanlar, geçirdikleri tecrübe-
nin terör, istikrarsızlık ve iktisadi bunalımdan oluşan bir ka-
rabasan olduğunu henüz unutmamışlardır.
1973-1980 döneminde ülkenin koalisyon hükümetleri tara-
fından yönetilmiş olması, o dönemde karşılaşılan tüm sorun-
ların, hükûmetlerin koalisyonlar olmasından kaynaklandığı
sonucuna varmamızı gerektirmiyor. Nitekim Türkiye
1961-1965 yılları arasında da koalisyon hükümetleri tarafın-
dan yönetilmişti. Bu dönemde iki askeri darbe bastmlmış,
olumlu iktisadi politikalar uygulanmış ve nihayet barışçıl bir
seçim sonunda iktidar el değiştirmişti.
1961-1965 yılları arasında parlamentoda bir yanda Cum-
huriyet Halk Partisi, diğer yanda kapatılmış bulunan Demok-
rat Parti'nin yerini almaya çalışan iki parti bulunuyordu. Bu-
nun dışında yer alan bağımsızlar ve diğer küçük partiler de
göz önüne alındığında, ortaya bırden fazla koalisyon formü-
lü çıkıyordu. Nitekim bu dönemde üç ayrı bileşimı yansıtan
dört ayrı hükümet görev yapmıştır. Hükûmetlerin değişme-
sinin sıklığı ise bir istikrarsızlık belirtisi olmaktan çok olağan
siyasal sürece geçiş adımlarıdır.
1961-1965 yılları arasında görev yapan koalisyonlar bugün
korku ve endişe ile anılmıyorlar. Başarılı olduklarından dola-
yı belki de unutuldular. O dönemdeki siyasi partiler tamamen
sivillerin egemen olduğu bir siyasal sürecin yeniden kurul-
ması üzerinde anlaşıyoriardı.
Geri gelebilir diye korkulan 1973-1980 döneminde ise bü-
tün siyasal partileri —
birleştiren genel bir si-
yasi hedef bulunmu-
yordu. Üzerinde oyda-
şım sağlanamayan
konuların başında da
sınırları geniş ve öz-
gürlüklere ağırlık ve-
ren bir demokratik sis-
temin oluşturulması-
nın gereği geliyordu.
Siyasi yelpazenin sa-
ğında ve solunda yer
alan partiler birbirleri-
ni meşru siyasal ak-
törler olarak görmü-
yorlar, en can alıcı ko-
nularda bile ışbirliği
yapmayı düşünmü-
yorlardı.
Bu döneme dam-
galarını vuran Milli
Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi, siyaset denilince
kendi doğru bıldiklerini topluma zorlamayı anlıyorlardı. E de
ettikleri bakanlıkları partilerinin yandaşlannca işgal edilen ka-
lelere dönüştürmekten çekinmediler. Bu iki parti varlıklarını
devam ettirmek ve gelişebilmek için hükümetlerde yer almak
istiyorlardı, çünkü devlet olanaklarından ancak bu yoldan ya-
rarlanabilırlerdi. Buna karşılık seçmenlerinin nezdinde bü-
yük ortakları Adalet Partisi'nden farklı ve ayrı bir kimlik oluş-
turmalan da gerekiyordu. Bunu başaramadıklan takdirde ne
kendi seçmenlerıni koruyabilirler ne de yeni seçmenler ka-
zanabilırlerdi. Dolayısıyla hem kendılerinin ortak olduğu ko-
alisyonların devamını istediler hem de ortaklarıyla geçimsiz-
likler çıkararak onlarla işbirlığinden ve uzlaşmaktan kaçına-
rak ayrı kişıliklerini korumaya çalıstılar. Bu maceraları 12 Ey-
lül'de bedeli tüm Türk toplumu tarafından ödenerek sona erdi.
Bugün karşılaştığımız koalisyon durumunda 1961-1965 ve
1973-1980 deneyimlerine benzeyen öğeler bulunuyor. 1961-
1965i andıran bir biçımde başlıca siyasi partiler ülkenin sağ-
lam bir demokratik yapıya kavuşması konusunda ortak bir
anlayışa uiaşmış görünüyorlar. Demokratik bir yapının oluş-
turulması için anayasanın da değiştirilmesi gerekeceğinden
partilerarası işbirlıginin gerçekleşmesınin zorunlu olduğu da
muhakkak.
Buna karşılık 1973-1980 döneminde olduğu gibi gerçeği bu-
lunduğunu sar.an ve bunu topluma zorlamak isteyen parti-
ler, yine parlamentoda yer alıyor. Bu partilerin katılacağı bir
koalisyon hükümetinin endişe ile karşılanması doğaldır, çun-
kü 1973-1980 yılları arasında bu partilerin davranışını belir-
leyen etkenler bugün de yürürlüktedir.
Geçmişte yaşadığımız koalisyon deneyimlerini inceleyin-
ce, bugün karşılaştığımız koalisyon hükümeti ile yönetilme
zorunluluğunun ülkemizin başına gelmiş bir felaket olarak
değerlendirilmesi için yeterli nedenler yoktur. Hatta siyasal
yapının demokratikleşmesine ilişkin yoğun istekler, bir koa-
lisyon yönetimi için olumlu bir zemin oluşturuyor denebilir.
Ancak demokrasiyi salt kendi ideolojisini topluma egemen
kılmak için iktidara geçmenin yolu olarak gören, demokra-
sinin aynı zamanda bir amaç ve sürekli bir siyasal düzen ol-
duğunu benimsemediğine ilişkin ciddi belirtiler bulunan si-
yasi partilere dayanarak kurulan bir koalisyon yeni siyasi fe-
laketlerin ilk adımı olabiıir. İster koalisyon ister azınlık hükü-
meti olsun, hükümetin siyaoal demokrasiye iııancı konusunda
kuşku olmayan partilerce kurulması siyasal geleceğimizin gü-
vencesidir.
SHP VE HEP UZATILMASINA KARŞI
Olağanüstü
halkrizi
Koalisyon görüşmelerinde 'şarf olarak gündeme getirilecek
Geçmişte
koalisyon
deneyimlerini
inceleyince, bugün
karşılaştığımız
koalisyon hükümeti ile
yönetilme
zorunluluğunun
ülkemizin başına
gelmiş bir felaket
olarak
değerlendirilmesi için
yeterli nedenler yoktur.
ANKARA (ANKA) —
TBM.M, yemin töreninde mey-
dana gelen olaylardan sonra ye-
ni bir krizin eşiğine geldi. Ola-
ğanüstü hal uygulamasının
uzatılmasına ilişkin başbakan-
lık tezkeresi TBMM Başkanlı-
ğı'na sunuldu.
ANKA muhabirinin edindi-
ği bilgiye göre 10 ilde uygulan-
makta olan olağanüstü halin 19
kasımdan itibaren yeniden uza-
tılması ile ilgili başkanlık tezke-
resinin TBMM BaşkanlığYna
sunulmasından sonra dikkatler
SHP ve HEP üzerine çevrildi.
14 kasım günü toplanacak
TBMM Genel Kurulu'nda DYP
olağanüstü hal uygulamasının
uzaülması yönünde oy kullana-
cak. Olası koalisyon ortağı
SHP'nin ise buna karşı çıkacağı
bildiriliyor.
Konu ile ilgili olarak ANKA
muhabirinin sorulannı yanıtla-
yan SHP Grup Başkanvekili
Seyfı Oktay. olağanüstü hal uy-
gulamasının kaldırılmasından
yana tavır içinde olduklarını
belirterek bu tavırlarının değiş-
meyeceğini söyledi.
DYP Grup Başkanvekili Ve-
fa Tanır ise ANKA'ya yaptığı
açıklamada olağanüstü hal uy-
gulamasının uzatılması yönün-
deki tezkereye olumlu oy vere-
ceklerini söyledi.
13 ilde 1987'den beri süren
olağanüstü hal uygulamasının
14 kasımda TBMM Genel
Kurulu'nda uzatılmasına karşı
çıkacaklanru belirten HEP kö-
kenli milletvekilleri, SHP'nin
de bugüne kadar bu uygulama-
ya karşı çıktığını anımsatarak
"Eger SHP, DYP ile koalisyon
yaparak olağanüstü hal uygula-
masumı uz&tüması yoJnnda ka-
rar verirse biz de SHP'den isti-
fa ederiz" diye konuştular.
HEP Şırnak MiUetveküi Or-
ban Doğan, şu anda karar aşa-
masında olduklarını belirterek
"Bu konudaki duşüncelerimizi
TBMM kürsüsünden dilc
getirecegiz" dedi.
HEP'li milletvekillerinin ola-
ğanüstü hal uygulamasının
uzatılması görüşmeleri sırasın-
da yapacakları konuşmalarla
TBMM'de yeni bir tartışmalı
oturumun yaşanacağı da belir-
tiliyor.
DGMleri istemiyor
TURAN Y1LMAZ
ANKARA — SHP milletve-
killeri Leyla Zana ve Hatip Dic-
ie hakkında başlatılan idam is-
temli soruşturmayla yeniden
gündeme gelen Devlet Güvenlik
Mahkemeleri'nin (DGM) gele-
ceği tartışılıyor.
DYP ve ANAP dışmdaki si-
yasi partiler, DGM'lerin kaldı-
rümasını istiyor. SHP hükümet
ortağı olması halinde koalisyon
protokolüne DGM'lerin kaldı-
rılması koşulunun geçirilmesini
isterken DYP'de ise bu konuda
şimdilik bir görüş açıklamama
eğilimi ağır basıyor. Hukukçu-
lar "olağanüstü dönem koşulla-
nnı, olağan döneme tasıyan"
DGM'lerin kaldırılması gerek-
tiğini savunuyorlar.
Seçim öncesi "açıkhk, şeffaf-
lık ve katılımcılık" mesajlarına
ağırhk veren DYP'nin DGM'le-
rin kaldırılması yönünde her-
hangi bir vaadinin buhınmadı-
ğı gözlendi. Türkiye'de
DGM'ler de ilk olarak 1973'te
DYP lideri Süleyman DemireT-
in başbakanlığını yaptığı MC
hükümeti döneminde kurul-
muştu. Bu nedenle DGM'lerin
Türkiye'deki kurucusu olan De-
mirel'in bu mahkemelerin yü-
rürlükten kaldırılmasına taraf-
tar olmayacağı, ancak yapılacak
yeni düzenlemelerle aksayan ve
tartışma yaratan yönlerinin de-
ğiştirilmesini sağlayabileceği sa-
vunuluyor.
DYP Grup Başkanvekili Ve-
fa Tanır da Cumhuriyet'in so-
rusu üzerine bu konuda şimdi-
den bir şey söylemelerinin
mümkün olmadığını söyledi.
Tanır, "Hükümet henüz ku-
rulmadı, bakalım kimler tara-
fmdan kurulacak. Şimdiden hü-
DGM'NİN TARÎHÇESİ
20 yıldır tartışılıyorDGM düşüncesinin doğuşu, 12 Mart 1971
askeri müdahalesi sonrasına rastlıyor. Daha
önce oluşan toplumsal muhalefetin nedeni
olarak görülen 1961 Anayasası, masaya
yatırılırken DGM operasyonu da bu arada
gerçekleştirildi. Anayasanın 136. maddesi İS
Mart 1973'te değistirilerek Türk hukuk
sistemine ilk kez DGM olgusu getirildi.
Ardından 26 Haziran 1973 tarih ve 1773
sayüı Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin
kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında
kanun çıkanldı. tlk DGM'lerin kurulması
ise 23 Temmuz 1973'te gercekleşti.
Bakanlar Kurulu, ilk olarak Adana ve
tzmir'de iki DGM kurulmasını kararlaştırdı.
Ardından Ankara, lstanbul ve
Diyarbakır'da da DGM'ler kurulması
kararlaştırıldı. Bakanlar Kurulu, Diyarbakır
DGM'ye 20 ilin bağlanmasını da
kararlaştırdı.
Barolar ve sendikalar başta olmak üzere
demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra,
CHP de DGM'lerin kurulmasına karşı çıktı.
Diyarbakır DGM başsavcıüğı, nurculuk
propagandası yapmaktan sanık olarak
yargılananlara ilişkin davada, DGM
Yasası'nın bazı maddelerinin anayasaya
ayku-ı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle
Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini
istedi. Mahkeme heyeti de 12 Ağustos
1974'te bu yönde karara vannca, konu
Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldi.
Anayasa Mahkemesi, 6 Mayıs 1975'te,
başvuruyu hakh bularak, iptal kararı verdi.
Kararda, iptal hükmünün yerine yeni bir
düzenleme yapılması için gerekçeli kararın
Resmi Gazete'de yayımından bir yıl sonra
yürürlüğe geçmesi de hükme bağlandı.
MC hükümeti, yeni bir yasa tasarısı ile
TBMM'ye giderken burada CHP'nin etkili
engellemesi ile karşılaştı. Sonuçta yasa
değişikliği gerçekleşemedi ve DGM'ler 11
Ekim 1976'da hukuken ortadan kalktı.
DGM'lerin yeniden gündeme gelişi ise 12
Eylül 1980 askeri müdahalesinin ardından
yürürlüğe giren anayasa ile gercekleşti.
kümeti bağlayan bir şey söyle-
mek mümkün değil" dedi.
SHP ise DGM'lerin kaldırıl-
ması görüşünde SHP Genel
Sekreter Yardımcısı Ertuğrnl
Gönay, "Sivilleri de olağan dö-
nemlerde askeri yargıçlar önü-
ne çıkaran bir yargı sistemi" di-
ye nitelediği DGM'lerin kaldırıl-
ması koşulunu, hükümet orta-
ğı olmaları halinde koalisyon
protokolüne geçirmeyi düşün-
düklerini söyledi. "Olağanüstü
dönem anlayışını sürekli hale
getiren" DGM'lerin kurulması-
na başlangıçta da karşı çıktık-
larını anımsatan Günay, hazır-
ladıklan anayasa, temel ilkeler
önerisinde de DGM'lerin Türk
anayasa sistemi içinden çıkarıl-
masının öngörüldüğünü bildir-
di.
RP MKYK üyesi ve Çorum
Milletvekili Yasin Hatipoğlu da
DGM'lerin kurulmasına başlan-
gıçta da karşı çıktıklanm belir-
terek "Biz kuruluşunda
DGM'lerin, Müsluman, inanan
insanlara zarar vereceği kanaa-
tindeydik. Geçen sure bizim o
günkü endişelerimizin ne kadar
haklı olduğunu ortaya koydu.
Bu mahkemeler doğal hâkim il-
kesine de aylondır. Ihtisas mah-
kemeleri olabilir belli konular-
da, ama DGM'ler olmaz" dedi.
"Devletin DGM'ler ile toplumu
cezalandırma tedbiri Ue ıslah et-
mek istediğini" savunan Hati-
poğlu, "Devlet baba şevkati Ue
ıslah etmelidir. Suçun önlenme-
sini sağlamalıdır. Şimdi buna
ağırlık verilmiyor, hangi suça
daha fazla cezayı veririm düşün-
cesinden hareket ediü> or. Bu ise
çağdaş devlet anlayışı değil" di-
ye konuştu.
DSP Genel Sekreteri Selçuk
Sönmez de DGM'lerin kurul-
ması düşüncesinin "terörü ön-
leme"de önemli bir öğe olacağı
ileri sürülerek 1980'den önce or-
taya atıldığını belirtti ve "Bu
konu uzun tarbşmalara neden
olmuş, CHP'nin etkin bir bi-
çimde karşı çıkmasıyla bugün-
kü anlamda uygulama alanı
bnlamamıştı" dedi.
DGM'lerin Türk hukuk yaşa-
mında bugünkü anlamıyla ha-
yat bulmasının 12 Eylül huku-
ku ile başladığını da açıklayan
Sönmez, "DGM'lerin savunul-
ması, hukuk devleti ilkeleri açı-
sından, dün de mümkün değil-
di, bugün de mümkün değildir.
diye konuştu.
ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı Halil Şıvgın ise DGM'le-
rin, 1968 hareketlerinin ardın-
dan Fransa'da kurulan mahke-
melerin modelinden hareket edi-
lerek oluşturulduğunu savuna-
rak kuruluş amaçlannın da dev-
leti korumak olduğunu sövledi.
HEP Genel Sekreter Yardım-
cısı tbrahim tncedursun da
DGM'leri "Resmi ideolojiyi ko-
ruyan, demokratikleşmeyi he-
defleyen tüm görüslere karşı
oluşturulan bir anayasal
kurum" olarak niteledi.
DGM'lerin özellikle Kürtlerin
ulusal ve demokratik talepleri-
ne karşı bir kurum olduğunu
öne süren Incedursun, hukuk
devleti ilkesiyle bağdaşmayan
DGM'lerin kaldırılması gerek-
tiğini savundu.
Sosyalist Parti Genel Sekrete-
ri Hasan Yalçın da DGM'lerin
özel mahkemeler olduğunu be-
lirterek "Normal hukukun dı-
şındadırlar. DGM yoluyla iki
hukuk yaratılmıştır. Bu ikinci
hukukun hedefi toplumun öz-
gürlük isteğidir. Rejim, DGM
yoluyla toplumun bir kesimine,
özgürlük isteyen kesime dıiş-
manlığını ilan etmektedir. Öz-
gürlük, devletle loplum arasın-
da bir meseledir. Özgürlük iste-
ği, devletin guvenügi sorunu ha-
line gelmistir Türkiye'de" dedi.
Eskisehir Cezaevi'ne nakledilen tutuklu ve hükümlü yakınlan dün HEP Ankara tl Başkanlığı'nda düzenledikleri basın toplanbsında uç günlük açük grevine
başladıklannı açıkladılar. Aileler, Terör Yasası ile yasallaşan devlet terörünün cezaevlerinde yogunluk kakazandığını öne sürdüler. (Fotoğraf: RIZA EZER)
Siyasi tutuklu ve hükümlülerin Eskisehir Cezaevi'ne sevklerineprotesto
Açlık grevleri yaydıyorAdalet Bakanlığı'ndan verilen bilgiye göre açlık
grevine başlayan tutuklu ve hükümlülerin sayısı
dün 219'a ulaştı. HEP'teki destek grevleri de
sürüyor. Açlık grevinin sürdürüldüğü Ankara
HEP İl Başkanlığı'nıntelefonlan kesildi.
İstanbul'da basın toplantısı düzenleyen Özgür-
Der Anayasa Mahkemesi'ne telgraf çekti.
Haber Merkezi — Firar olay-
larmı önlemek gerekçesiyle çe-
şitli cezaevlerinde tutulan siya-
si hükümlü ve tutuklulann Es-
kisehir Özel Tip Cezaevi'nde
toplanmasına tepki amacıyla
başlatılan açlık grevi eylemleri
yaygmlaşıyor. Adalet Bakanlı-
ğı'nın verdiği bilgiye göre açlık
Haftanın Barometresi
Saglığıruza bir tutam ilaç da BAROMETRE'den.
Bu haftadan itibaren 15 günde bir Opr. Dr. Mümtaz
Seçkıner'le daha saglıklı olmanızın yollannı araştıracagız.
Yıl 2001. Dünya 2001'e nasıl hazırlanıyor, biz ne
yapıyonız, 2001 hemen yann mı, yoksa çok uzaklarda mı?
Türk tepe yöneticileri hak ettiklerini alabiliyorlar mı?
Bankacılar Bırlıği ne neden ihtiyaç du>oıldu?
Bu sorulann cevabını bu haftaki
BAROMETRE'de bulabilirsiniz.
BAROMETRE
"okumak işinizin parçasıdır"
grevine başlayan hükümlü ve
tutuklulann sayısı dün 219'a
ulaşü.
Alınan bilgilere göre Eskişe-
hir özel Tip Cezaevi'ne sevke-
dilen 102 hükümlü ve tutuklu-
nun yanı sıra lstanbul Sağmal-
alar'da 89, Çanakkale özel Tip
Cezaevi'nde 11, Ankara Merkez
Kapalı Cezaevi'nde 5 ve Kayse-
ri Kapalı Cezaevi'nde de 12 si-
yasi hükümlü ve tutuklu açbk
grevine başladı.
Cumhuriyet Ankara Bürosu'-
nun haberine göre hükümlü ve
tutuklu yakınlan da dısanda aç-
bk grevi eylemleri başlattılar.
Bir grup hükümlü ve tutuklu
yakını, dün HEP Ankara İl
Başkanlığı'nda düzenledikleri
basın toplantısı ile üç günlük aç-
lık grevine başladıklannı açık-
ladılar.
Avukat görüşünun sınırlandı-
ğı, açık göruşlerin yasaklandığı,
tek kişilik hücre tipi tabutlukla-
ra konulma, ailelerle tüm insa-
ni ilişkilerin kesilmesi uygula-
malanna işaret edilen açıklama-
da, açlık grevinde olan hüküm-
lü ve tutuklulara da şeker ve tuz
verilmediği savunuldu.
Bu arada, hükümlü ve tutuk-
lu ailelerinin açlık grevine baş-
ladıklan HEP Ankara 11 Baş-
ı.anlığı binasımn da telefonlan
kesildi. tl başkanlığı yetkilileri,
telefonlann haberleşme olanağı-
run ortadan kaldırılması ama-
cıyla kasıtlı olarak kesildiğini
öne sürerlerken, yetkililer ise te-
lefonlann kesilmesinin bir arı-
zadan kaynaklandığını savun-
dular.
tstanbul Haber Semsimizin
bildirdiğine göre HEP Bakırköy
ilçesine bağh yönetici ve üyeler-
den oluşan bir grup, açlık gre-
vine başladı. tncirli'deki HEP
ilçe merkezinde toplanan yöne-
tici ve üyeler, bakanlığın sevk
karannın insan haklanna aykı-
n olduğunu savundular. Duvar-
lara, "Cezaevlerindeki direniş-
te el de", "tnsanlık onuru iş-
kenceyi yenecek", "Özel L tipi
yıkılsın" yazılı dövizler asan
grup, açlık grevine sevkler dur-
duruluncaya kadar devam ede-
ceklerini söylediler.
LEYLA ZANA^DAN SAVUMMA
'Kardeşlikten yanayıırf
ABONE ve ADRES VJKARA,4
degışıkligi içîn RAdfi Fan
BURSA,2-li:
Gurnan Celı
1
AOANAıTIMZ
1
954
Husevır. Ozaa
ESKiŞEHIR.221. 35 52:
Bn Nese Gurbıiî
KAVSERI(35ı 14 48 48
Vanap Ainnok
C0RUM|469ı
BİSMtL (Cumhuriyet) —
Seçmenlere tesekkür için Diyar-
bakır'ın Bismil ilçesine giden
SHP Milletvekili Leyla Zana,
tepkilerle karşılanan yemin tö-
reniyle ilgili olarak "Bu konus-
mayı Türk ve Kürtlerin kardeş-
liğini kabullenmeyenler tepkiy-
le karşılıyorlar" dedi.
HEP kökenli SHP milletve-
kılleri Hatip Dicte, Mahmut
Uyanık ve Leyla Zana ile eşi
Mehdi Zana, Bismil'de san, kır-
mızı ve yeşil mendiller taşıyan
çok sayıda kadının da bulundu-
ğu bir kalabalık tarafından kar-
şılandılar. HEP ilçe binası
önünde kısa bir konuşma yapan
Leyla Zana, Türk ve Kurt halk-
lannın kardeşliğinden yana ol-
duğunu vurgulayarak şunlan
söyledi:
"Bep size söz verdim; onun
için de Kürt w Türk halklannın
kardesliği için Medis'teki yemin
töreninde o konuşmayı yaptun.
Konuşmam, bizleri sevmeyenler,
kardesliği kabul etmeyenler ta-
rafından tepkiyle karşılandı.
Ben Kürt halkı için ve 22 millet-
vekili adına bu konuşmayı yap-
üm."
Milletvekili Hatip Dicle de
"Biz bütün dünya ülkeleri gibi
özgürlükten yanayız. Kürt ve
Türk analanmn gozyaşı dursun
istiyonız. Biz kardeşçe yaşamak
istiyoruz" diye konuştu.
Yümaz'a küfür
edenler
• ERZURUM
(Cumhuriyet Bürosu) —
jçkili iken Başbakan Mesut
Yılmaz ve devlet
büyüklerine küfreden iki
kişi, çıkanldıklan
cumhuriyet savcdığı
tarafından tutuklanarak
cezaevine gönderildi.
Önceki gece geç saatlerde
alkollü olarak kavga eden
iki kişiye güvenlik güçleri
müdahale etti. Güvenlik
güçlerinin müdahalesine
sinirlenen Kenan Sol ile
Gani Mengü, Başbakan
Mesut Yılmaz ve diğer
devlet büyüklerine küfür
ettiler. Hakaret eden iki kişi
gözaltına alınarak adliyeye
sevk edildi.
Bilge'den
savunma
• ANKARA (Cnmhuriyet
Bürosu) — Adalet Bakanı
Suat Bilge, 285 adli ve 13
idari yargı hâkim ve
savcısının atamalanna
ilişkin eleştirileri
yanıtlarken "Burada art
niyet veya siyasi düşünce
söz konusu değildir ve
olamaz. Aksini iddia
etmek, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nu
haksız bir itham altmda
bırakmaktır" dedi. Hâkim
ve savcı atamalannın, mayıs
ve eylül ayı içerisinde
olmak Uzere yılda iki defa
yapıldığım anımsatan Bilge,
bu yıl eylülde yapılması
gereken atamalann,
atamalan yapılacak bazı
hâkimlerin seçim
kurullannda görev almalan
nedeniyle seçim işlerinin
aksatılmaması amacıyla
kurul tarafından seçim
sonuna bırakıldığını
bildirdi.
Hüseyin
Toramana ne
oldu?
• tstanbol Haber Servisi
— Kocamustafapaşa'da
gözaltına alınarak 26 ekim
günü Gebze Emniyet
Müdurlüğü'ne göturüldüğU
öne sürülen Hüseyin
Toraman adlı kişiden
bugüne kadar bir haber
alınamadığı belirtildi.
Polisin ise Toraman'ı
gözaltına almadığım
açıkladığı bildirildi. İnsan
Hakları Derneği tstanbul
Şubesi'nden yapılan
açıklamada; polisin, "Biz
böyle birini gözaltına
almadık" şekünde açıklama
yaptığı belirtilerek
"Hüseyin Toraman herkesin
gözü önünde işine giderken
gözaltına alındı. Nerede
olduğu açıklansm. Başına
gelebilecek herhangi bir
olaydan siyasi polis
sorumlu olacaktır" denildi.
Septioğlu'ndan
Ecevit'e ziyaret
• ANKARA (ANKA) —
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit, yemin törenini
yönetirken başansız olduğu
gerekçesiyle eleştirilen
TBMM geçici başkanı Ali
Rıza Septioğlu'nu "Zor bir
otunımu başan ile yönetti"
diyerek övdü. TBMM geçici
Başkanı Ali Rıza Septioğlu,
başkanhğa getirilmesi
nedeniyle kendisini
kutlayan DSP Genel
Başkanı Ecevit'e
TBMM'deki odasında
iadeyi ziyarette bulundu.
Akyol'un
kitabı
• ANKARA (UBA) —
Avni Akyol, Milli Eğitim
Bakanlığı'nın bırakmadan
önce son icraatını da yaptı
ve başkanlığı döneminde
televizyonda yaptığı
konuşmalar da dahil olmak
üzere, bütün konuşmalanm
kitap yaptı. Bakanlıkta
kaldığı yaklaşık 3 yıl
boyunca yaptığı tüm
konuşmalan 30'a yakın
kitapta toplayun Milli
Eğitim Bakanı Avni Akyol,
bir kitap daha bastınyor.
Eski senatör
Bayhan öldü
• ANKARA (AA) — Eski
Niğde senatörlerinden A.
Kudret Bayhan, Ankara'da
vefat etti. Kudret Bayhan'ın
cenazesi, bugün TBMM'de
düzenlenecek tören ve
Maltepe Camii'nde
kıhnacak namazdan sonra
Karşıyaka Mezarlığı'nda
toprağa verilecek.
Inebolu'da doğan A.
Kudret Bayhan, 1940
yıhnda Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nden
mezun oldu. 1949 yıhna
kadar hâkimlik yapan
Kudret Bayhan, Pülümür
hâkimi iken istifa ederek
bir süre avukatlık yaptı.
1961 ve 1966 seçimlerinde
Niğde'den senatör seçilen
Kudret Bajhan, eroin
kaçakçılığına kanştığı
iddiasıyla bir süre Fransa'da
tutuklu kalmıştı.