Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 12 KASIM 1991
(ültür Politikasında
»anatınYeri
"Bır mılletı yaşatmak ıçın bırtakım temeller lazımdır ve bı-
rsınız kı bu temellerın en muhımlennden bınsanattır Bır mıllet
.anattan ve sanatçıdan mahrumsa tam btr hayata malık ola-
Tiaz Boyle bır mıllet bır ayağı topat, bır kolu çolak sakat ve
îlıl bır kımse gıbıdır Sanatsız kalan bır mılletın hayat damar-
larından bırı kopmuş olur'
'Insanların yaşamına çalışmalarına egemen olan guç, ya-
ratma ve buluş yeteneğıdır'
Ataturk'ten yaptığım bu ıkı alıntı, o donemm kultür politi-
kasında sanat eğıtımının neden onemlı bır yer aldığına açık-
lık getınyor Yaratıcılık buluş buna yapıcılığı da ekleyebılı-
rız, ınsan varlığındakı gızılguçlerdır Bunlann ortaya çıkma-
sı, gelışmesı toplumsal koşullara, kışının çevresıne ve aldığı
eğıtıme bağlıdır Bıreyde bu yeteneklerın gelışmesı ve dola-
yısıyla topluma yaratıcılık yollarının açılmastnda sanat eğıtı-
mının payı buyuktur Sanat eğıtımı derken sanatın temelı olan
göz ve kulak duyarlığını soylemek ıstıyorum Ataturk done-
mının kultur politikasında sanatçı yetıştıren devlet kurumla-
rının (Güzel Sanatlar Akademısı, konservatuvar, tıyatro oku-
lu vb) dışında goz ve kulak duyartığını gelıştırecek, halka yö-
nelık bır sanat eğıtımı öngorülmuştu Bu ışlevı halkevlen ust-
lenmıştı Çocuk buyuk, genç, yaşlı her çevreden gelene ses-
lenen kultur etkınlıklerı yer alıyordu halkevlerınde Kttaplık-
larıyla, sergı konferans, tıyatro ve konserlenyle halkevlen bı-
rer sanat eğıtımı merkezıydıler Orneğın Kadıkoy Halkevı nın
bır amator orkestrası vardı Amatör, profesyonel, genç, yaşlı
muzıkçılerın salt muzık sevgısıyle bır araya gelerek oluştur-
duklan bır orkestraydı bu Duzenlı çalışırtar sık sık konser
venrlerdı Bu konserler çok ılgı görurdu 9u örnekler çoğal-
tılabılır, ama yıne de gunumuzdekı kultur etkınlıklerıyle kar-
şılaştınlamayacak denlı az kalır sayılan Bugun çok daha yo-
gun bır kultur yaşamımız var
Şımdılerde çocuklar gozlerını bambaşka bır ortamda açı-
yorlar Başarının kazançla olçulduğu bır ortamda Bızde son
yıllarda gıderek egemen olan goruş ekonomık kalkınmayla,
mun *rteriSSKleceğı"^^at eğİtİmİDİn
Buyukler koşe donme- ekSİkl'lğİ, t l
ye çalışıyorlar, çocuk- hnftani vn7İa<zma<iina
larım da lyı bır okuida oegem yozıaşmasınd
okutabılmek ıçın yarış neden OİOU.
atına donuşturmuşler Jfnt»')r/p
Sanatç. ya da sanat « o r u
. a
© 9
duyarhgı oian değ.ı çırkınden, gerçek sanatla
bılgısayar dahılen ye- y 0 Z Sanatl bİrb'lhnden
S T S r n f r n ayıramazolduk. Kentlerln
coşku- beton yığınına
SÎOT0 ^ 5 - dönüşmesi, arabesk
natm, topiumun ıierie- muzıgın yaygınlaşması,
mesındekı ışlevıne ar- frjr "kJtSCh ro
tık ınanılmıyor Sanata , . . .
bır luks gozuyle bakıli- SeKIZ Ofl DaSKI
yor uğraşıiması gere- yapabilmesi vb. genel bir
SîS5n e
.oSr düzeysizlik toplumda
sanatia yıtınie- egemen olmaya başladı.
cek vaktımız yok du» "" """"
şuncesı egemen Dahası, kımı aydın çevrelerde sanatın ku-
çumsendığı bıle soylenebılır Bundan bır sure once bır pa-
netöe, bır öğretım uyesının devlet konservatuvarındakı ho-
caların, akademık yoldan gıtmeden, tepeden ınme unvan sa-
hıbı olmalarını eleştırerek onlardan "davulcular, zurnactlar"
dıye söz ettığıne şaşkınlık ıçınde tanık oldum
Sanat eğıtımının eksıktığı, toplumumuzda beğenı yozlaş-
masına neden oldu lyıyı kotuden, guzelı çırkınden, gerçek
sanatla yoz sanatı bırbırınden ayıramaz olduk Kentlerın be-
ton yığınına donuşmesı, arabesk muzığın yaygınlaşması bır
"kıtsch' romanm sekız on baskı yapabilmesi vb genel bır
düzeysızlık toplumda egemen olmaya başladı Astl ışın kö-
tüsu yozlaşmanın farkına varılmaması Buna karşı koyma-
ya çalışan toplumumuzdakı yaratıcılık gızılgucunun gelışme-
sıne olanak sağlayan bıreysel gırışımler, ozel kuruluşlar kı-
mı okullar ya da sanat galerılerı yok değıl Bunlar sanatın
luks olmadığı, yaşamın bır parçası olduğu bılıncını uyandır-
maya çalışıyorlar ve başarılı da oluyorlar Son yıllarda gıde-
rek yaygınlaşan duvar resımlerı bunun bır göstergesı Ne var
kı nufusu ellı mılyonu aşan bır toplum ıçın yeterlı değıl Bu,
devletçe çok cıddı bır bıçımde ele alınması gereken bır te-
mel sorun
Çızdığım bu tablo yanlış bır kultur anlayışından kaynakla-
nıyor Kultur butunluğü gözden yıtınlmış Kultur ekonomının
teknolojinın dışında bır olgu otarak alımlanıyor Ekonomık kal-
kınma elbette bır toplum ıçın onemlıdır Ne var kı bır toplu-
mun ılerlemesını sadece buna bağlama tek yanlı bır göruş-
tür Ekonomık kalkınma da teknolO)inın gelışmest de bellı bır
kultur duzeyını gerektırır
Bugun bızım ıthal teknolojıyte yakalamaya çalıştığımız ça-
ğımızın yarattığı sorunların çozumunde, yuzyılın başından be-
rı sanat onculük yapmıştır O donemde sanatın sloganı "so-
mut sanat, yaşama gıren sanat' tı Sanat "teknığe karşı" de-
ğıl 'teknıkle beraber"dı Gelışmekte olan yenı teknık dun-
yaya bıçım verıyordu Yığınlara yaşam alanı açma, kentlerın
büyumesı, yol ve cevre duzenlemesı, okultarı, hastanelerı,
otellerı, marketlerıyle yerleşım merkezlen kurulması, kısaca
yenı bır yaşam uslubunun oluşmasında sanat öncuydü, ama
sanatçı, bılım adamı, duşunur ışbırlığı ıçındeydıler Hıçbırı ne
ötekının alanını kuçumsuyor ne de kendını dev aynasında
göruyordu Bugun de bu boyle 21 yuzyıla gırerken gerek
ınsanın kendı yarattığı dunyanın onu yok etmesı tehlıkesıne
karşı koymada, gerek ınsan varlığının en ustun değerı olan
özgurluğün savunulmasında yıne sanat oncu Yalnız endustrı
ulkelerınde değıl polıtık nedenlerle kapalı kalmış olan baş-
ka Avrupa ulkelerınde de boyle Vaclav Havel "Uzaktan
Soruşturma" adlı kıtabında 7O'lı yıllarda Çekoslovakya'dakı
özgurluk hareketının başlamasına bır pop muzık grubunun
neden olduğunu anlatır Yonetımı tedırgın ettığı ıçın tutukla-
nan bu genç muzıkçıler aydınlarca "davulcu, zurnacı" dıye
kuçumsenmedığı gıbı Havel'ın kendısı de bır sanatçı olma-
sına karşın bugun bu ulkenın Cumhurbaşkanı
ÇAMSANAğaç Sanayı ve Tıcaret A Ş
GENEL MUDÛRLÛK
Uı^rasa Kokeri. KGyj O'du
Tel U71) 14370 •" (3705/ 12 5 '2 6 121?
Fax '3705| 1002
ŞUBE
K_'kp naj Sckar No 3'1 06690 Ça'Aaya Ankaja
Tel (4)' 39 66 25 '4 Hall • Fax '4
1
îe 56 62
Te!e>< 46100 casn t
Neden lİniversite OzerkBği
Ünıversıte ozerkhğının ozu şu noktadd sakhdır Bır fakultede oğretım
elemanlan. "şunu > dparsam. bunu soşlersem, şo\le yazarsam oğretım
u>elığıne yukselülebıhr mı> ım, şu ya da bu yonetım gorevıne atarlar mı"7
"
kd\gısı ıçınde olurlarsa, bu, hıçbır engel olmaksızın gerçeğm
ardştırılmasına, bıhmsel çalışmalarmyapılmasına en buyuk engeldır
Prof. Dr. MAHMUT ADEM Ankara V Eğıtım Bılımlerı Fakultesı
Unıversıte ka\rarnı, nıtehkh ve ustun nıte- unıversüe rektoru ve karar organlannın se-
lıkh\onetım\e teknık kadroların\eu$tınlme- çımk bu gore\lere gclmelermde sakhdır Son
sını, sana>ıleşerek kalkınabümek ıçın bılımsel
araştırmaların vapılmdsını\eNenı leknolojıle
nn gehştınlmeMnı, turn vurtlaşlann sureklı \e
daha ılen eğıtılmc ısteğını, seçkın egıtımden
kıtk eğıtımıne geçı^ı va da eğıtımın demokra-
UkleijUnlmesını vb çağrıştırmakiadır
Duşünce olarak tanhsel oluşum surecınde
unıversıle unlu \lman bılım adamı VVılhelm
\on Hurabold'dan (P69-18^9) Karl Jaspers'e
(188^-1969) degın başhca ıkı göruş bırbırıvk
butunleşerck bugunku anlamını kazanmiîtır
Unı\ersıtenın benımsenen bu ıkı temel ışlevını
Jaspers şo\k ıfade etmı^tır
Bellı bır \erde hıçbır engdle karşılaşmadan
e\ rensel anlamda gerçeğın araştınlması ınsan-
lığmhakkıdır
Lnı\ersıtenın ereğı araştırmacı ve oğrencı
topluluğunu avnı hedefte buluşturmdk daha
açık bır devı^le araştırma bulgulanna da\ah
bır oğretım hızmeıı sunmaktır
Bu ıkı tcma unısersıte ozerklığının temel
ta^landır Bunlardan bın olmazsa dığerı ol-
maz dolavısıvla umversııe olmaz Başka bır
deyışk hıçbır engelle Var^ılaijmadan gerçegı
araştırmavan oğretım 'umlan unıversıie
değıldır olsa oisa ezbere dayanan çoğuna\a-
bancüann bulgulannı vevırerek aktaran onlı-
sans \a da meskk vuksekokullandır
12 Evlul askerı >onetımınce kurulan venı
unıversıte duzenı on >ıldır vaşanan unıversıte
bunalımının en başta gelen nedenıdır Çunkü
1981 kasımında \ururluge gıren \ uksekoğre-
tım Kanunu ık unı\ersıte kavramı anlamını
iitırmıştır Unıversıtelerden alınıp \ OK e \e-
nlmışur Yasada her ne denh bılımsel ozerk-
lıkten soz edüıyorsa da bunun ırygulamada
çok anlamh olmadığı gorulmu^tur Çunku >o-
netsel ozerkhğı olmavan bır unıversıtenın
bılımsel ozerklığınden soz edılemez Bu son
on vıldır ulkemızde >aşanan bırçok acı olavla-
nn bır sonucudur Ornegın 1986 ulında
Çernobıl ola>ından sonra bır kım>a profeso-
runun pıyasada satılan çavdakı rad>asvon
konusunda basına bır demeç v ermesı uzenne,
YÖK. unıversıtekre gonderdı|ı bır genelge ıle
bu tür demeçlen \asaK.lamı$ur
Bır profesörun >aptığı ozgun ve alanda tek
olan bır araştırmayı -bıze gore araştırmada
kullanılmış olan an Turkçe nedenıyje- unı\er-
sıtesı yayımlamamış, oğretım uyesı unıversı-
tesı ıle mahkemelık olmuştur
Yonetsel ozerkhğın ozü, bolum başkanı, ens-
tıtu \e yüksekokul müduru fakulte dekanı
on >ılhk donemdekı uygulama. seçılen yonetı-
cı ıle atanan vonetıcı arasındakı avrımın
sakıncalarım tum çıplaklığı>la ortaya koy-
mmtur Bu donemde kımı unıversıtekrde
duzmece jun \a da komısyonlar kurularak
hak eımevenkre bık akademık unvanlar,
kola\ profe^orlukler" venlmıştır
\ ıne bu donemde doçentlık tezlerı kaldınla-
rak 8-10 savtalık makalekrle doçentlık un-
vanlan venlmıştır <^\nca unıversıte oğreum
uyelığının bırıcık kavnağı asıstanlık kurumu
kaldınlmı^ hıçbır ış guvenlığı bulunmavan
her vıl sozle^mesı yenılenen ara^tırma gorevlı
lıgı ıle oğretım uyelığı mesleğı çekıcıhğını >uır-
mıştır YOK ten once en ustun başarı ıle
mezun olanlann başv urduğu asıstanlıgın v erı-
nı. bugun pıyasada ış bulama>anların dahası
yeterlı yabancı dıl bılme\enkrın başvurdugu
araştırma gorevlılı&> ilm ttır
YOK oncesı doktor asıstanlann ders verme
zorunluluklan bulunmuvordu Bu da ozelhkk
artan oerencı sayısı nedenıyle belkı bır
eksıkhktı Buna karşılık YOK duzenınde dok-
torasını henuz yenı tamamlamı^ yardımcı
doçentlerın lısans duzeymde derse gırmelerı
bır yana akademık derecelen ıle aynı olan
doktora dersıne gırmelen, doktora tezı vonet-
melen, ">uksekoğretımde esas olan nıtehktır'
goruşu ıle taban fabana ters duşmektedır Bu
tıpkı ılkokulu bıtıren çocuğun okuldan mezun
olur olmaz hıçbır ek oğrenım gormeden ılko-
kul oğretmenı \ a da hse mezununun lıse oğret-
PARIS'TEN SELCIK DEMIREL
menı olması ıle aynı anlama gelır Dunyanın
hıçbır ulkesınde ılkokulu bıtıren bır oğrencı
ılkokul oğretmenı olamadığına gore araştırma
gorevhstnın de doktorasını tamamlar lamam-
lamaz (unvanı vardımcı doçent olsa da)
dokioru dersı v ermemesı doktora tezı yonet-
memesı gerekır
Ayrıca ytne YOK'ten once, profesörluğe
>ukseltılmede adayın bır profesorluk takdım
tezı hazırlaması vasa gereğıvdı YÖK'ten son-
ra bu tez kaldınlmıştır kımı adaylann başhca
araştırma eserı olarak 8-10 sa> falık bır makale
ıle profesörluğe başvurduklan, hatta yüksel-
tıldıkkrı gorulmuştur
Boylece YOK duzenınde asistanlık \e oğre-
tım uyehğı mesleğı nıtelıksızlığe odun venle-
rek sulandırılmış hatta soysuzlaştınlmıştır
Ote yandan oğretım uyelığının ılk basamağı
olan hsansustu oğretımın vapıldığı enstıtuler
de gıderek yozlaştırıîmaktadır Bunu, "zıraatçı
tarıh okutabılır' dıyen YOK Başkanı ozendır-
mıştır Turk unıversıtelennde ılkesızlığın
hatta keyfi yonetımın geçerlı olduşu son on
yılda zıraat fakultesı ya da arkeolojı mezunu-
na tarıh lısansı aranmaksızın ınkılap tanhı
doktorası venlmıştır Psıkolojı lısansı olana,
\uksek lısansı olmadan psıkıyatn doktorası
venlmıştır A\nı bıçımde hıçbır lısans tamam-
lama programı ızkmeden muzık oğretmenı,
tarıh oğretmenı hsansustu eğıtım ıçın eğıtım
bılımlenne kabul edılmıştır Eğıtım fakuîtesı-
nın tarıh >a da muzık bolumunde oğretım
gorev lısı olanlar eğıtım bılımkrınde >uksek lı-
sans ve doktora öğrenımını tamamladıktan
sonra, eğıtım bıhmlennde mı yoksa tarıh ya
da müzık alanında mı oğretım uyesı olabıle-
cekler0
Bovle bır \aklaşım nıtelıksız oğretım
uyesını nıtehkh oğretım uyesıne yeğlemek de-
ğıl de nedır0
Ovsa nıtehkh eğıtım demek, her
şeyden once nıtehkh y uksek nıtehkh oğret-
men oğretım uyesı demekur
\ OK ten once seçıkn, YÖK ten sonra ata-
narak dekan olan bır YÖK uyesı unıversıtede
atanan yönetıcıyı, sıyası partılenn merkez
yoklaması ıle behrkyıp seçılen mılktvekıhne
benzetmıştı Bu mılktvekıllen. genelde seçıldı-
ğı yoreden olmayan. yoreyı de sorunîarını
bılmeyen o yorenın ınsanı ıle butunkşeme-
yen, daha da onemhsı demokratık olmavan
bır yonlemk o yoredekı bellı partılere empoze
edıkn kışılerdır
Unıversıte ozesklığının ozu şu noktada sak-
hdır Bır fakultede oğretım elemanlan şunu
yaparbam bunusoykrsem şoyle yazarsam oğ-
retım uyehğıne yukseltıkbılır mıyım, şu ya da
bu \onetım gorevıne atarlar mı'1
" kaygısı ıçın-
de olurlarsa bu, hıçbır engel olmaksızın gerçeğın
araştırılmasına bılımsel çalışmalann yapü-
masına en buyuk engeldır
Bu nedenle unıversıte yonetımı kışısel çı-
karlannı kurum v a da kamu y aranndan ustun
goren. dolayısıyla bellı yonetım gorevlerıne ge-
lebılmek ıçın veremeveceğı odun bulunmayan,
atanan rektore atanan dekana vb bırakıla-
may acak denh onemlıdır
lşte bu nedenle unıversıtede yonetsel para-
sal ve bılımsel ozerklık zorunludur
Solda SaghkhTartışına Iyi
"Ataturk reformları"nın yontem açısından sosyal demokrat
ilkelerle ne kadar bağdaştığı (demokraük olmayan bır sıyasal
rejim altmda yapûdıklanndan ve kısmen zora başvurulmuş
olduğundan) elbette tartışmalıdır. Ama bu tartışma da bir
yerde artık tarihe mal olmuştur. îçerik açısından
modernleşmeyi amaçladıklanndan olumlu olduklarını hepimiz
kabul ediyoruz.
Dr. SEYFETTİN GÜRSEL, îktisatçı
20 Ekım seçımlennden sosyal demokra-
sı genelde başansız çıktı özelhkle SHP &e-
çımlerde hezımete uğradı Bu hezımet do-
ğal olarak sosyal demokratlar arasında ha-
raretlı ve heyecanlı bır tartışma başlattı Sol
ıçı tarüşmayı saghkh bır zerrune çekmek ıçın
en fazla nethğe ıhtıyacımız olduğunu unut-
mamahyız, Bu bağlamda bırkaç önemlı ko-
nuyu açıkhğa kavuşturmak ıstıyorum
Laiklik
"Laikhgin bir katemde silinmesı ve rafa
katdırümasını" savunduğumu hıç hatırla-
mıyorum Buna karşın, tek partı dönerrun-
de kurumsallaşan ve halen SHP'nın laıklık
sıyasetme temel teşkü eden "devletçi laiklik"
anlayışının e\rensel laıklık anlayışı ıle tam
olarak bağdaşmadığını, daha onemhsı, ço-
ğuku demokrası ve özgür ınsan hedefımız
ıle çehştığını ıddıa edıyorum SHP'nın ve
genelde sol aydmlann tek partı dönemın-
den mıras kalan (zamanında ne ölçıide ge-
reklıydı tartışmasmı tanhçılere bırakarak)
devletçı laıklığın terk edılerek gerçek laık-
U|e sahıp çıkılmasının ve uğnında mucadele
venlmesının hem ılkelenmız hem de sıya-
sal hedefknmız açısından daha doğru ola-
cağını duşunuyorum
Uç buçuk yü önce Sosyal Tiemokrat Der-
gı'de laıklık kavTammı kısaca şöyle özetle-
mıştım
"Laiklik, toplumda kamu alanıyla ozel
alanın a>nştınlması ilkesmden hareketle
dmsel ınanc ve ıbadet bıçimlennın ozel ala-
na gırmesı gerektığı anlajışına dayanır. Ozel
alan bıreyın özgurluk alanıdır. Dolayısıyla
dınsel ınanç ve ıbadet ozgur olmalıdır. Ama
buna k&rşdık dınsel davranış ve ıfade bicim-
leri hiçbir gerekçeyle kamu alanına gire-
mer". (Sayı 3, Mayıs 1988)
Oysa tek partı dönemınde laıklık adına
bıreym özel alanına, yanı özgur'uk alamna,
tarıkatlann kapatılması, kıyafet sınırlama-
ları gıbı bır dızı yasaklar getınlmıştı öte
yandan ıse Dıyanet teşkılatı aracılığı ıle dm
ışlen devlete bağlanmış, yanı dın kamu ala-
nına sokulmuştu Bu "Isdk" duzen bıraz
Turkıye'ye özgu bır düzendı Çok partılı sıs-
temle bırhkte, merkez-sağ hukumetler bu
duzenı temelden değıştırmeye hıç teşebbus
etmeden, dının zamanla kamu alanına da-
ha çok gırmesın. sağlayan bır dızı gınşım-
de bulundular Doğal olarak bu sureç MC
hukumetkn dönemınde daha da hızlandı
Sonucta bugunku keşmekeş ortaya çıktı,
hem dın çeşıth pratıklerle kamu alamna yer-
îeştı (en çarpıcı gosterge, kuşkusuz sayılan
hızla artan ımam hatıp lıselerıdır) hem de
özel alanda dını yasaklar, fıden bır hayh ha-
fıflemış olsalar da devam etmektedır
Sosyal demokratlar olarak özgurluk an-
layışımız ıle bağdaştırmak amacıyla laıklık
tanımımızı gözden geçırmemız gerekıyor
Kamusal alanda dini pratıklenn yerleşme-
sının her türlusüne tavızsız karşı çıkalım
Hatta Dıyanet lşlen'nın de devletten ba|ım-
sızlaştınlması konusunu cıddı olarak dıişu-
nehm Onıç tutmayan vatandaşın bu Ozgür-
lu|unü ramazan ayında devktın koruması
gerektıgım vüksek sesle söyleyelım Zorlalo-
kanta kapatmaya kalkan zorbalarla muca-
dele edümesı geregını her zaman savunalun
Ama öte yandan nasıl banşçı ve demokra-
tık yöntemlenn dışına çıkmamak kaydıyla
sıyasal, sosyal, kultürel amaçlarla vatandaş-
lann özgürce örgütlenmesını savunuyorsak,
dını amaçlarla da ısteyen vatandaşlann ıs-
tedıklen örgvltu kurmalan hakkını savuna-
lım Sosyal demokrası, eskımış laıklık an-
layışını demokraük yönde yerulemekle hıç-
bır şey kaybetmeyecek, aksme, daha tutar-
U olacagından Türkıye'de laıkhk daha etkılı
savunuknuş olacaktır
Devrimcttik
Benzer bır kavram kargaşası
"devrimcüik" ılkesı konusunda da karşımı-
za çıkıyor. Sosyahsüer açısından "devrim"
/ "revolutıon" kavramımn bır tek tanımı
vardır Şıddet / halk ayaklanması yoluyla
sıyasal ıktıdann ele geçırılmesı ve mevcut
sıyasal-toplumsal düzeıun kökten değıştınl-
mesı Bu devnm üle de sol acıstndan olumlu
bır devnm olmayabıkr, örnegın mollalann
tran Devnmı gıbı. Ama devnmın tanımı bu-
dur. "Devrimcüik", ılerleme (progres) dü-
şüncesını dıle getırcn bır ılke değıldır
Kavram kargaşası "iaküap" deyunının
"devrim" şeklmde öztürkçeleştırılmesınden
kaynaklandı (Bu konuyu A.S Akat, "Sos-
yal Demokrası Gündemı" adlı son kıtabın-
da gayet guzel açıklıyor.) Boylece hem
"ınkılap" hem de "ihtilal" kavramlanm
devnm sözcıiğü üe ıfade etmek gıbı bır yan-
hşa düştuk Bu yetmıyornvuş gıbı, ashnda
bır askerı darbe olan 27 Mayıs olayını da
"devnm" olarak anma ahşkanlığı oluştu.
Sonuçta, solda herkes devnmden kendısı-
ne göre bır tanım çıkardı Herhalde SHP,
"SHP devrimddİT" (Bkz. program s 19) der-
ken, Devrımcı Sol'un devrımcüı|ı ıle aynı
şeyı kastetmıyor Eğer reformculuğu kaste-
dıyorsa, kı karmaşık söyleme rağmen öyle
anlaşılıyor, o zaman bunu devnmcıhk ye-
rme reîormculuk dıye adlandırmanm ne gı-
bı bır sakıncası var, anlamıyonım.
CHP'nın, 1930'larda altı oktan bırııu
"ınkılapçüık" olarak belırledığınde "dev-
nmcılığı", yanı "ihtüalcili|i" kastetmedığı
aşıkârdır Söz komısu olan "Ataturk re-
formian"mn yöntem açısından sosyal de-
mokrat ılkekrle ne kadar bağdaştığı (de-
mokratık olmayan bır sıyasalrejımaltında
yapıldıklanndan ve kısmen zora başvurul-
muş olduğundan) elbette tartışmahdır Ama
bu tartışma da bır yerde artık tanhe mal ol-
muştur tçerık açısından modernleşmeyi
amaçladıklanndan olumlu olduklanm he-
pımız kabul edıyomz SHP bu reformlara
olumlu bvr mıras olarak bakmak durumun-
dadır, ama esas mesele gelecekte yapmarmz
gereken reformların tartışılmasıdır
"Devnmcilik" gıbı behrsız bır hale gelmış
kavram uzenne vakıt kaybedeceğımıze,
Tttrkıye'de gerçekleştırmek ıstedığımız re-
form projelennı tartışahm Böylesı çok da-
ha hayırlı olacaktır
Ulusçuluk
Ulusçuluk, yanı "milliyetçilik" /
"nasyonalizm" sol kulaklarda çok kötü çağ-
nşım yapan bır deyımdır Sosyabst akınun
ıster reformcu / sosyal demokrat, ıster ıh-
tılalcı / komümst kanadı olsun, mühyetçı-
hğı hep karşıt sağm ıdeolojısının bır parçası
olarak görmüştür. Sol, enternasyonalısttır
Uluslararası dayamşmadan yanadır Gerçı
sosyalızm adma zaman zaman mıllıyetçıu-
ğın en kabul edümez uygulamalan yapıla-
bılmıştır, ama bunlar da tanhe sosyalızm-
den sapmalann mümtaz örneklen olarak
geçmışür
Bugün Tûrkıye'nın en önemh sıyasal so-
runu, demokrası sorununun çozumunde m-
haı asamaya geldığımızı kabul edersek, Kürt
sorunudur Bu sorunu "Turk mühyetçılığı"
kavramı çerçevesınde tartıştığımız takdırde
mesafe âlabıleceğımızı hıç sanmıyorum
SHP'nın prograrmmn (s 19) "SHP
mıllıyetçıdır" dıye baslayan kısa bolümün-
de tam ûç kez "Türk ulusu" deyımı geçı-
yor. Gerçı "Türk ulusu" derken ırk aynmı
gözetmedığmıızı söylüyoruz Türk ulusun-
dan kastımızuı, Türkıye'de yaşayan tüm ın-
sanlar olduğu anlaşılıyor (Bulent Ecevıt de
bundan başka bır şey söylemıyordu, ama
pekâlâ secım mıtınglenmızde "faşıst Ecevıt"
slogam partı yönetımmerağmenatılabüdı)
Çok güzel Ama bu deyım hakkında HEP
kökenh mıüetvekıllenmızın ne düşündüğü-
nü merak etmemızde yarar görüyorum Bız
Türk ulusundan bahsettıkçe, Kürt kökenlı
vatandaşlanmız Kürt ulusundan bahsetrne-
ye başlarsa karşı cıkmaya ne kadar hakkı-
nuz olacakür''
Esas amacırruz eğer ulkenın bütünluğü-
nü savunmaksa bu amacın temel argüma-
nı "Türk ulusunun" bütünlüğü olamaz
Ekonomık zorunluluklar ve ortak çıkarlar
yuzyülar boyunca gercekleşmış bu-hktehk ve
ıç ıçe geçmışlık, sonına Tûrkıye'nın mevcut
bütünlüğü ıçmde bır çözum aramak açısm-
dan bana göre çok daha geçerlı argüman-
lardır Ulkenın butünlüğunü arzulamamı-
zm nedenlennı sıyasal, ekonomık, toplum-
sal gerekçelere dayandırmamız gerekıyor
Kıymetı kendmden menkul doğmlar teme-
lınde yapılan savunma çok soyut kalmakta
ve bu doğmlan kabul etmeye haar olma-
yan Kürt vatandaşlanmız açısından hıç de
ıkna edıcı olamamaktadır
Bu sıcak konu, sosyal demokratlar ara-
smda kendımızı geçrruşın ıdeolojılenne ve
reahtelerıne hapsetmeden sosyal demokra-
smın hedeflen açısından ele alınarak serın-
kanlı bır şekılde tartışılmak zorundadır Ak-
sı takdırde başka konularda olduğu gıbı, bu
kez de, kendımızı bır çıkmazın ıçmde bu-
labılınz
Dr. N. MELDA CİNMAN
M.Ü. B.Y.Y.O. Öğretim Üyesi
UlusçulukEmperyalizme
Karşı mı?
Ulusçuluk, 19 yüzyılda kazandtğı ıvme ıle gunümuze de
damgasını vuran ıdeolojılerden sadece bırı Ama belkı de
en önerrrtısı Bır ülke askerının bır dığer utkenın paralı as-
ken olarak savaştığı dönemler, kralıyet mensuplarının, baş-
ka ülkelenn arıstokratlarıyla evlılık yapmak suretıyle surdur-
duğu hukümranlıklar çok genlerde kaldı Ulusçuluk gıderek
gelıştı ve ahlakı bır nıtelığe burunerek kıtlelen peşınden su-
rükledı Zaman zaman da kılık değıştırerek tehlıkelı boyutla-
ra ulaşmaktan gerı kalmadı Vatansever milliyetçilik nerede
baştar ve nerede ırkçılığa donuşur
1
? Nerede çocukluktan ıtı-
baren egıtıldığımız hüvıyettedır ve nerede cınayetlere yot
açar? Nasyonal sosyalızm gıbı akımlar da Ku Klux Klan gıbı
acımasız orgutler de ulusçuluk temelıne oturmuştur, Kara Kı-
ta Afnka, bağımsızlığına kavuşurken de ulusçu bır sıyaset ız-
lemıştır
Sosyalızm nıhaı aşamasına ulaşamadan başansızlığa uğ-
radı Sosyalızmın temelınde mıydı hata, uygulamasında mı''
Yargı tarıhın olacaktır Ancak gorunen odur kı sosyalıst ülke-
lerı sarsan en büyuk deprem ekonomılerı bır yana, ulusçu-
luk ıdeolojısının varlığından kaynaklanmıştır Sırp ya da Hır-
vat, bır türlu Yugoslav olamamıştır Tıpkı Ermenı, Gurcü ve-
ya Azerı'nın bır tûrlu •..'> ,... „
S potası ıçmde Kurtlere ozgurluk
gıbı Yahu- denildığinde ashnda
SS'îl kve oiay israıi Türklehn tamamen
ÎTSÎtSSSSî özgürolup Kürtlerin mi
ispanyol Yahud,s, ya tUtSakotduğUSOrUSUdur.
da Aiman Yahudısı ne tger durum boyle ıse
oimuştur ne haklıdırlar. Ancak
Sr t î!Sö.ffiîS özgürlüksorunsalı, Türk-
heyecanla gelıpyerleş- Klirt Veya hangi etnik
to Ş
rSra^bnsd
Türk- k
^enden gelirse gelsin,
lenveRumlandaKıb- tümyurttaŞİanmiZl
nslıdan çok Turkyada Hİldri
Rumdurlar Aynı şekıl-
MDFÇAMSAN A Ş URUNUDUR.
VEFAT
Değerlı varhğımız
Saime Çmar'ın (Demir)
vefatmı, akraba ve dostlara teessürle duyururuz Cenazesı
buguvı Levent Camıı'nde kıhnacak öğle namazım
muteakıp Karacaahmet Mezarlığı'na defnedılecektır
AİLESİ
DOGAIsT CMsTKÜ
AmbianceBAR
Ehlıyetımı kaybettım
Hukümsuzdür
£\/S O\AT
Okul kımhğımı ka>beuım
Hükümsüzdıir
EBRU SUSİM
de Afrıkalı da Amenka'da bır turlu Amenkalı olamamış, zen-
cı olarak kalmıştır
Ulkemıze getınce AHı yuzyıllık Osmanlı Imparatoriuğu çö-
küşe geçınce ıdeolojılerde derman aramış ancak ulusçu bır
ıdeolojı olan Turkçuluk akımı, "Osmanlı" şemsıyesı altında
toplanan ımparatoriuktebaının dağılmasında onemlı bır faktör
olmuştur O döneme kadar "Osmanlı" olan Turk asıllıların
"Turk e donuşmelerıyle bırlıkte, Osmanlının dığer oğelerı-
nın de ulusçu kıpırdanışları hız kazanmıştır Bugun yaşanan
Kürt meselesı de bunun dışında bır olgu değıldır
Bugun TBMM ıçmde görev alan mılletvekıllerının öneml
bır bölümü, bazı bakanlar ve yüksek devlet göreviılerı Kur
asıllıdır Tüm erklerıyle Turkıye Cumhurıyetı'nın yönetıcı elıi
ıçınde yer almalanna rağmen, bunlann çoğu tatmın olms
makta ve başka bır bayrak altında bır Kurt devietının kuru
ması davasını gütmektedtrier "Kurtlere özgürlük" denıldıgır
de aslında sorulması gereken, Turklerın tamamen özgur olu
Kurtlerın mı tutsak olduğu sorusudur Eğer durum böyle ıs
haklıdırlar Ancak özgurluk sorunsatı, Türk-Kürt veya han
etnık kokenden gelirse gelsin, tum yurttaşlanmızı ılgılendı
yor Ulkemız ınsanları ne Turkün Kurdu, ne de Kürdön Türl
ezmesınden yana değıllerdır
Ataturk ulusçuluğu tum bu ırkçılık kokan ulusçu haykır
ların ustundeydı Bugün soy analızı yapanların, yarın soy
rım yapabıleceğını tyı bılen Ataturk, Osmanlı gıbı çokulu
bır ımparatorluğun temellerı uzenne ınsa edılen Türkıye CL
hurıyetı'nde bu tür bır ulusçuluk ıdeolojısının yerleşmei
tehlıkelı bulmuş ve ulusçuluğu, ckçılıkla alakasız bır şekı
tanımlamıştı
21 yuzyıla gırerken hâla "bol ve yonet" oyununa gelı
ve yuzyıl öncesının akımlarıyla heyecanlanmak ılerıcılık
ğıldır Turkıye Cumhurıyetı sadece Turk ve Kurtlerden de
ret değıldır Dığer etnık kökenlerden gelenler de mı ulı
heveslere kapılmalıdırlar'' Ulkenın parçalanması acab.
nuçta hangısının ışıne yarayacaktır7
Hıçbır yurttaş, kenc
gurlüğünu kısıtlayacak ve ıç savaşa surukleyecek kışı'eı
nırsız özgurluk hakkı tanımayacaktır Bu ulke uzerınd
şayan, dıl, dın ya da benzen ayrımlar yapmayanların