Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 OCAK 1991 • • » * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
OLAYLARIN
ARDENDAKI Körfez'de 4.3 milyon kişiyi susuzlukbekliyor
GERÇEK'Baştarafı 1. SayfadaJ
savaşının bir aydan daha uzun
sürmesi durumunda ne olacağı-
nı bilemeyiz; Türkiye'nin fiilen
savaşa katümasıru ise duşünmek
bile istemiyoruz" diyorlar.
Durgunlukla enflasyon bir
arudadır, ağızJan bıçak açmıyor.
Savaş kısa sürse bile etkileri-
nin çabucak giderilemeyeceğini
söyleyenler inandına kanıtlar
ileri süruyorlar.
KÎT'lerin ürettiği mallara ve
hizmetlere bir dizi zam yapılma-
sı için çalışmalar başlatılmıştır.
Elektrik, çay, şeker, demir-çelik,
sigara, DDY, THY, kâğıt iik ak-
la gelenler arasındadır. Sonuçta
aynntılardan soyutlandığı za-
man itk akla gelen yöntem uy-
gulanacaktır. Zam'...
Ekonomide durgunlukla enf-
lasyon, siyasette kilitlenmeyle
gerginlik bir arada yaşamyor.
"Ne olacağız?" sorusu yalmz
halkta ve artık ağzını bıçak aç-
mayan ortadirekte değil, ekono-
minin doruklannda birincil so-
run olmuştur. Böyle bir ortam-
da, işadamlarmı suçlayan, para-
sını bankadan çekmeye koşan
varlıklı kişiyi kınayan; gazetelere
reklam vermeyen fırmaları eleş-
tiren; banş isteyenyuzde 90 halk
çoğunluğunu da "Tabansızlar,
korkaklar, rahata alıştınız " di-
ye aşağılayan biryaklaşımın ya-
rar sağlamayacağını, tersine te-
peceğini söylemek bir kehanet
değildir.
Devletin başında bulunan ki-
şilerin aylardan beri inatla sür-
dürdükleri "savaş politikası"
Türkiye'nin bir yangına doğru
sürüklendiği inancını kamuo-
yunda doğurmuş ve pekiştirmiş-
tir. Cumhurbaşkanı özal herfır-
satta yabancı veyerti televizyon-
larda konuşarak savaş edebiya-
tı yapmaktadır. Son moda de-
yimle devletin doruğundan kay-
naklanan bir "cengâver medya"
sı toplumu şaşkına çevirmekte-
dir.
"Koalisyon"un Irak'a karşı
uyguladığı "Çöl Fırtması" hare-
kâtı, Türkiye'de siyasal iktidann
kamuoyuna pompaladığı "savaş
propagandası" ile atbaşı gıdiyor.
Halkı, serinkanlılığa, denge-
ye, sağduyuya davet edeceğiyer-
de, cengâverhkten dem vuran ve
savaş davulları çalan bir siyasal
iktidann yönetiminde ekonomik
göstergelerin altust oiması doğal
değil midir?..
• • •
Dış Haberler Senisi — Bas-
ra Körfezi'ne pompalanan ham
petrolün yarattığı çevre felake-
tiyle basa çıkmanın yolları araş-
tırılırken, ABD'nin sızıntının
kaynağı olan Kuveyt'teki petrol
tesisine karşı önceki gun giriş-
tiği hava saldınsının başansı da
tartışıhyor.
Körfez'deki ABD kuvvetleri
komutanı General Norman
Schwarzkopf, dün Suudi Ara-
bistan'ın başkenti Riyad'da
yaptığı basın toplantısında,
"Sanınm başanlı olduk ama so-
nuçları sadece zaman
göslerecek" diye konuştu. Ham
petrolü Körfez'e yayan Kuveyt'-
in 15 kilometre açığındaki Sea
Island terminalindeki yangının
da azaldığım söyleyen ABD'li
general, bunun da sızıntının
azaldığımn göstergesi olduğunu
belirtti. Schwarzkopf, ham pet-
rol yayümasını engellemek ama-
cıyla petrol tesisierinın bomba-
lanmasının, çevre uzmanlarınca
önerildiğini de kaydetti.
ABD Savunma Bakanlığı da
bir basın toplantısı düzenleyerek
Körfez'deki ham petrol akuıtısı-
nın azaldığım ve denizde oluşan
tabakamn inceldiğini açıkladı.
ABD Önceki gün ham petro-
lü Körfez'e yayan tesislTİ bom-
balamış ve akıntının kesildiğini
duyurmuştu.
Irak'ın açıklaması
Irak, Körfez'e petrol pompa-
landığı gerekçesiyle müttefik
kuvvetlerin bombaladığı tesisin
yanmaya başladığını ve Kör-
fez'e hızla petrol akmaya baş-
ladığını öne sürdu.
Dün yayımlanan Irak askeri
bildirisinde, uçaklann söz ko-
nusu tesisin bağlantılarını sağ-
layan petrol boru hatlarım bom-
baladıkları doğrulandı.
Bildiride Irak teknik ekipleri-
nin yangını söndürmek ve Kör-
fez'e petrol akışını engellemek
için yoğun bir çalışma başlattık-
ları bildirildi.
Suudi Arabistan Petrol Baka-
nı M.Hişam Nazır, Irak'ın Kör-
fez sularına 11 milyon varilden
fazla ham petrol akıttığını söy-
ledi.
Kral Fahd başkanlığında bu-
gün düzenlenen haftaük Bakan-
lar Kurulu toplantısında konu-
şan Petrol Bakaru, bu kirlen-
meyle kesin olarak mücadele
amacıyla derinlemesine incele-
meler yapılması gerektiğini söz-
lerine ekledi.
Kuveyt'teki Irak birliklerince
denize pompalandığı belirtilen
ham petrolün 60 kilometre
uzunluğa ve 20 kilometre geniş-
liğe ulaştığı belirtiliyor.
Ajanslar, bombalama sonu-
cu Körfez'e karışan ham petrol
miktarında azalma olduğunu
doğruluyorlar. Ancak girişilen
harekâtın ne kadar başanh ol-
duğunun birkaç gün içinde an-
laşılacağı belirtiliyor.
Öte yandan, 50 kilometrelik
uzunluğa ve 13 kilometrelik ge-
nişliğe ulasan ve yaklaşık 900 ki-
lometre karelik bir alana yayı-
lan ham petrol tabakasım temiz-
lemenin aylar süreceği büdirili-
yor.
Çevre uzmanlarına göre,
Körfez'de yaşayan kaplumba-
ğalar, yunusiar, balıklar, kuşlar
ve diğer canlılar, bu çevresel fe-
laketin ilk kurbanlan olacaklar.
Ancak bölge ülkelerinin şu an-
ki temel kaygısının, doğal yaşa-
mı kurtarmaktan çok, su antma
tesislerini korumak olduğu be-
lirtiliyor. Basra Körfezi kıyıla-
nnda kurulu bulunan su antma
tesislerinin, Körfez ülkelerinde
yaşayan 13 milyon nüfusun üç-
te ikisinin içme suyu gereksini-
mini karşıladığı kaydediliyor.
Suudi Arabistanlı bir yetkili,
"Şu anda çevre için kaygılana-
mayız. Bu, lemiz içme suyu ile
balık arasında bir tercih yapma
sorunu. Ve biz ilk olarak içme
sulanmızı korumak zorunda-
yız" diyerek genel havayı ozet-
liyor.
Bu arada, çeşitli ülkeler, sa-
atte 1,5 kilometre hızla güneye
doğru hareket eden ve bugün
Suudi Arabistan kıyüanna ulaş-
ması beklenen Körfez'deki ham
petrol tabakasımn temizlenme-
si için başlatılacak çalışmalara
katilacaklarım duyurdular. Bu
ülkeler arasında Norveç, Japon-
ya ve Ingiltere bulunuyor. ABD
ve Almanya, bu çalışmalara ka-
tilacaklarım daha önce duyur-
muşlardı. Hollanda da dün ak-
şam bir açıklama yaparak böl-
gedeki petrol tabakasım temiz-
lemek amacıyla Körfez'e yüzey-
deki petrolü emen 10 adet bum-
bar göndermeyi önerdi.
ABD ile Ktirt pazarlıgı
(Baştarafı 1. Sayfada)
Kürtçe kaset, kitap ve diğer ya-
yın biçimlerine izin verme eğili-
mini de taşıdıklan belirtildi.
Çankaya Köşkü'ne yakın bir
kaynaktan edinilen bilgiye göre
Cumhurbaşkanı Turgut Ozal,
ABD Dışışleri Bakanı James Ba-
ker'la yaptığı göruşmelerde
Kürt konusunun gündeme gel-
mesi üzerine "Kürt politikasın-
da en köklü degişiklikleri biz ya-
pacagız. Bu konuda en cesur
yönelim bizim yönetimimiz ol-
muştur. Ancak aşama aşama
hareket etmek, Türkiye'de hal-
kın kabul sınırlanm zorlama-
mak gerek" ifadesini kullana-
rak bu konuda 'yenileştirmele-
re gidileceğini' açıkladı. Özal'-
ın ABD yetkilileriyle bu konu-
daki temaslarında özellikle
Kürtçenin serbest bırakılması
üzerinde durduğu da öğrenildi.
2932 sayılı kanunun 'günün ko-
şullanna uymadığı' gerekçesiy-
le değiştirilmesi amacıyla
TBMM'ye yasa önerisi getiril-
mesi girişiminin de bu temasla-
nn sonucu olarak gündeme gel-
diği belirtiliyor:
Türk ve Amerikan kaynaklan,
Ankara ile Washington arasın-
daki Kurt diyaloğunun Körfez
kriziyle birlikte gündeme gelen
ana unsurlannı şöyle sıraladılar:
1) ABÖ yönetimi en son Dı-
şişleri Bakanlığı'nın 1991 lnsan
Haklan raporuyla yazıh biçim-
de olmak üzere çeşitli defalar
Kürtçe üzerindeki yasağın kal-
dırılması gereğini Ankara'ya
ilettiler. Bu gerek, Irak'ta bir
Kürt devtetine izta verihneyccefi
güvencesinin Türk yöneticilere
iletilmesiyle birlikte, bir kez da-
ha vurgulandı ve olumlu yanıt
alındı.
2) ABD yetküileri, Kürtçe eği-
timin yasak olmasının kabul
edilebileceğini, bunun Ankara'-
nın kendi tercihine bırakılabile-
ceğini belirttiler. Ancak Kürtçe
konusma yasağınm kaldırılma-
sı üzerinde dururken konuşma-
nın yanı sıra yayınların da ser-
best bırakıunasını savundular.
Cumhurbaşkanı özal'ın bu
yaklaşıma 'aşamalı olarak ora-
ya da gelecegiz' yanıtı verdiği
öğrenildi. Buna göre aşamalı
olarak Kürtçe kaset, kitap ve di-
ğer yayın biçimlerine izin veri-
lecek. Ancak bütün Kürçte ya-
yınlar çok sıkı bir denetime ta-
bi tutulacak ve 'ayrılıkçı
propaganda' unsuru görülenle-
re yasak getirilecek. Bu düzen-
lemenin Kürtçe konuşma yasa-
ğının kaldırılmasından hemen
sonra 1991 'in ilk yarısmda ger-
çekleştirilmesi bekleniyor.
3) ABD'nia Türkiye yöneti-
mine Kürt konusunda yaptığı
baskıların karşılığında,
PKK'nın eylemlerinin kınanma-
sı için destek sözünun yanı sıra
Irak'taki Kürtlerin Türkiye'ye
yönelik bir tehdit oluşturmala-
rının önüne geçilmesi için de gü-
vence verdiği belirtildi. Kurdis-
tan Yurtsever Birük (PUK) lide-
ri Celal Talabani'yle temaslar-
da ABD yetküileri, bu konu
üzerinde durdular ve görüşbir-
Iiğine ulaştılar.
Talabani'nin ABD'ye birkaç
ay önce yapüğı ziyaret ile geçen
hafta içinde lngiltere Dışişleri
Bakanhfı yetkilileriyle yaptığı
temaslarda, Irak lideri Saddam
Hüseyin'in devrihnesi duru-
munda bu ulkedeki Kürtlerin,
yeni yönetimde nasıl bir temsil
hakkına sahip olabilecekleri ko-
nusu gündeme geldi. Talabani'-
nin Kürdistani Cephe adı altın-
da işbirltği yaptığı diğer Kürt li-
derlenyle de anlasarak 'ayak-
lanmadan vazgeçmesi' bu te-
maslarda kesinlik kazandı. An-
cak Talabani, Irak Kürtlerinin
1970 martından beri kısmi
ozerkliğe sahip olduklarını
anımsatarak yeni yönetimde
özerkliklerinin genişletrlmesi ve
Saddam Hüse>in liderliğindeki
BAAS içinde yüzde 20'yi aşma-
yan temsil oranlarının arttırıl-
ması istemlerinde bulundu. Bu
istemler, "Bağımsızlık için
ayaklanmadan vazgeçilmesi,
Türkiye'ye karşı tehdit oluştu-
rulmaması" gibi guvenceler
karşılığında kabul edildi.
Turkiye ile ABD yönetimleri
arasındaki Kurt diyaloğunda
üzerinde önemli durulan bir un-
suru da Avrupa Guvenlik ve lş-
birliği Konferansı (AGİK) bün-
yesinde azınlık sorunlannın ele
alınması oluşturuyor. AGİK ka-
sım sonundaki Paris zin'esinde,-
1991'in temmuz ayında Cenev-
re'de konferansa üye ülkelerde-
ki azınhk sorunlanmn ele alına-
cağı bir uzmanlar toplantısı ya-
pılması kararı almıştı. ABD
bu konuda Ankara'ya "Böyle
bir toplanü da Kürt konusu
mutlaka açılır. Bizim ülkemiz-
deki siyahlar da Quebec sorunu
da Bask sorunu da Türkiye'de-
ki Kürtler de mutlaka gündeme
gelir. Kaçış yok, onun için ge-
rekli onlemleri şimdiden atm"
mesajım ilettiği belirtiliyor.
Ozal, Kürt btitünlüğti
(Baştarafı 1. Sayfada)
teşvik etmelidir" dedi. VVashing-
ton'da yönetime yakın olduğu
bildirilen muhafazakâr yazar,
dünkü yazısında "Türklerin
Irak'a cepheden saldırmaya teş-
vik edilmesini öneriyorum" de-
di. Safıre aynca "Türklerin,
Kürtleri silahlandınp Irak'a sal-
dırtmak için de teşvik
edilmesini" de önerdi. Yazar bu-
nun karşılığında savaş sonunda
Türkiye'nin banş masasında
ödüllendirilip, yeniden dağıtım-
da söz sahibi olmasımn sağlana-
bileceğini belirtti.
Kürt Birliği
Safire, "Kürtleri hatırlayın"
başlıklı yazısında Cumhurbaş-
kanı özal'ın Kuzey Irak'ta ba-
ğımsız bir Kurt birliği istemedi-
ğini, bu konuda ABD dışişlerin-
den "rauhtemelen garanti
atacaguu" iddia etti. Savaşla bir-
likte Türkiye, Suriye ve Iran'dan
Kuzey Irak'a binlerce Kürt geril-
lanın geçtiğini de kaydeden Wil-
liam Safire, hepsinin bir ayak-
lanma başlatmak için işaret bek-
lediğini öne sürdü. Yazar, ABD
Dışişleri'nin.'özal'a Kürt milli-
yetçiliğini teşvik etmeme sözü
vererek Kürtleri "sattığını" da
iddia etti. Safire, özal'ın bütün
bunlann farkında olduğunu
kaydederek bu öneri ve iddiala-
rını yazısında şöyle ifade etti:
Öneri ve iddialar
"Türkiye'de her altı kişiden
birisi Kürttür. Bu, yaklaşık 10
milvon kişi demektir. Ankara
1
ya gore bunlar "Dağlı Turkler-
dir!' The VVashington Post gaze-
tesinden Johathan Randll'ın
Şam'dan bildirdigine göre Suri-
ye ye kaçmış olan 2500 Kürt ge-
rilla Kuzey Irak'a geri döndü.
Bana diğer üç ülkeden binlerce
gerillanın da geri dondügu söy-
lendi. Güçlenmiş savaşcılar
ayakJanma için bir kıvıtcım bek-
liyor.
Cumhurbaşkanı Özal ne-
den Türkiye'deki Kürt azınlığa
karşı duyarlı hale geldi? Çünkü
bir Marksist fraksiyon dışında
bütün Kürt gruplannın Irak'ın
Türkiye'ye bitişik olan kesimine
yönelik bir girişimde bulunmak
için bir araya geldiklerinin far-
kında. Irak'ta özerk bir bölge-
den bahsediyorlar, tümüyle ba-
ğımsızlıktan değil. Ama eğer
Kürtler merkezlerini Irak'ın ku-
zeyinde knrarlarsa Türkiye'deki
Kürtler aynı tür bir ozerklik için
ayağa kalkabilir. Türk Cumhur-
başkanı komşu kapısında bir
Kürt bütünlügu görmek istemi-
yor.
Irak'ın kuzeyden vurulma-
sı için üsleri kullanmamız kar-
şılığında, ona Kürt milliyetçili-
ğini kışkırtmayacagımıza ilişkin
söz verdik.
Halepçe olayı
Özellikle Halepçe olayından
sonra Dışişleri Bakanlığı, üze-
rinde uzmanlaştıgı Kürtleri sa-
tarak 'Özal'a bu vaadi verdi.
Dolayısıyla Türkleri, Irak'ı ön
cepheden vunnaya, Kürtleri si-
lahlandırarak arka cepheden
saldırmaya, sonunda banş ma-
sasında yeniden düzenlemede
odüüeri paylaşmaya «eşvik etine-
ye çagırıyorum."
UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
— Milli güvenlik...
İmza aşamasına gelen toplusözleşmeleri "milli güvenlik"
gerekçesiyle ertelemek, muhalefet parti liderlerinin katıla-
cakları toplantıları aynı gerekçe ile yasaklamak, "ANAP li-
beralizmi'nin '12 Eylül ruh ve felsefesi' ile ne kadar uyum
içinde olduğunu gösteriyor.
Seferberlık, sıkıyönetim ve savaş hali gibi olağanüstü hal
rejimleri ilan edilmeden bu rejimlerin yöntemlerinı kullan-
manın adı "sivil sıkıyönetim"öir.
Bu "sivil sıkıyönetim", bundan sonra basın üzerine konu-
lan sansür ve yasaklarla da sürecektir; bundan hiç kuşku-
nuz olmasın.
Bu sansür ve yasağın ilk adımı geçen hafta Cumhurbaş-
kanı Özal'ın kamuoyuna kapalı basın toplantısında atıldı.
Toplantının bitiminde gazetecılere beş maddelik yasak lis-
tesi tutuşturuldu.
Bu, "tebliğ" ve "tebellüğ" işleminde ne imza vardı ne mü-
hür... Bu yasak ve sansür buyruğunun hangi yetkili makam-
dan çıktığı da bellı değildi.
Bu yasaklar dün akşam Basın Yayın Genel Müdürlüğü-
nce gazetelere resmen bildirildi
Sansür ve yasak kurallarına uyulmazsa gelsin Ceza Ya-
sası'nın 137'nci maddesı...
Gitti üniformalı Recep Ergun; geldi üniformasız Saffet An-
kan Bedük...
Körfez savaşı konusunda en çok yanılan kim oldu?
Özal!
Bakınız Özal neler demiş?
9 ağustos, BBC'ye verdiği demeç:
— Irak'a uygulanan yaptırımlar tam olarak gerçekleşirse
Irak'ın geri adım atacağını sanıyorum...
3 ekim, Newsweek'teki sözleri:
— Benim manbğım Saddam'ın geri adım atacağı şek-
lindedir.
9 aralıkta gazetemizde yayımlanan değerlendirmesi:
— Hadiseler beni doğrulamıştır. Bakınız, söylediğim ka-
rar Güvenlik Konseyi'nden çıkar çıkmaz, kuvvet kuilanmast-
na izin verildikten sonra savaş ihtımali uzaklaşmıştır.
Sayın Özal'ın bir de "yüzde 99'luk" değerlendirmesi var:
13 Eylül 1990, Amerikan ABC televızyonunda yaptığı
konuşma:
— Yüzde 99 barışın sağlanacağına ınanıyorum, savaşa
yüzde bir ihtimal veriyorum.
.13 ocak günü yine ABC televizyonunda şu değerlendir-
meyi yapıyor:
— Kongre Başkan Bush'a Irak'a askeri güç kuilanma yet-
kisi verdi. Bu yüzden banş şansı arttı.
15 ocak günü yüzde 99 savaş çıkmayacağı yolundaki he-
sabı bu kez "yüzde 99 savaş çıkacak" biçimine dönüşüyor:
— Savaş yüzde 99 çıkacak...
Özal'ın 17 ocak günü CNN'e verdiği demeç de çok ilginç:
— Hesap adamıyım, hesap bilirim ..
İncirlik Üssü'nun "kullanılmayacağım" söyleyen de Özal'ın
kendisidir: Tarıh 13 ocak, Sabah gazetesi.
Özal, Çankaya'da tuttuğu dosyalardaki yazılara göz atarsa
2 ağustostan sonra ABD'nin Körfez'e askeri müdahalede
bulunacağını, bu müdahalede NATO'yu kullanacağını, İn-
cirlik Üssü'nun de Amerikan bombardıman uçaklanna açı-
lacağını belirten yazılara rastlayacaktır.
"Hesap adamı Özal", enflasyonda olduğu gibi Körfez sa-
vaşında da yanılmıştır.
. lyi ki "hesap adamı"... Bir de "hesap adamı" olmasaydı,
kimbilir neler olacaktı neler!
İngilizceyi
8 ayda konuşun.
Sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştırahm.'
Tel: 349 59 38 "
>Jl