23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 1991 • • » * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 OLAYLARIN ARDENDAKI Körfez'de 4.3 milyon kişiyi susuzlukbekliyor GERÇEK'Baştarafı 1. SayfadaJ savaşının bir aydan daha uzun sürmesi durumunda ne olacağı- nı bilemeyiz; Türkiye'nin fiilen savaşa katümasıru ise duşünmek bile istemiyoruz" diyorlar. Durgunlukla enflasyon bir arudadır, ağızJan bıçak açmıyor. Savaş kısa sürse bile etkileri- nin çabucak giderilemeyeceğini söyleyenler inandına kanıtlar ileri süruyorlar. KÎT'lerin ürettiği mallara ve hizmetlere bir dizi zam yapılma- sı için çalışmalar başlatılmıştır. Elektrik, çay, şeker, demir-çelik, sigara, DDY, THY, kâğıt iik ak- la gelenler arasındadır. Sonuçta aynntılardan soyutlandığı za- man itk akla gelen yöntem uy- gulanacaktır. Zam'... Ekonomide durgunlukla enf- lasyon, siyasette kilitlenmeyle gerginlik bir arada yaşamyor. "Ne olacağız?" sorusu yalmz halkta ve artık ağzını bıçak aç- mayan ortadirekte değil, ekono- minin doruklannda birincil so- run olmuştur. Böyle bir ortam- da, işadamlarmı suçlayan, para- sını bankadan çekmeye koşan varlıklı kişiyi kınayan; gazetelere reklam vermeyen fırmaları eleş- tiren; banş isteyenyuzde 90 halk çoğunluğunu da "Tabansızlar, korkaklar, rahata alıştınız " di- ye aşağılayan biryaklaşımın ya- rar sağlamayacağını, tersine te- peceğini söylemek bir kehanet değildir. Devletin başında bulunan ki- şilerin aylardan beri inatla sür- dürdükleri "savaş politikası" Türkiye'nin bir yangına doğru sürüklendiği inancını kamuo- yunda doğurmuş ve pekiştirmiş- tir. Cumhurbaşkanı özal herfır- satta yabancı veyerti televizyon- larda konuşarak savaş edebiya- tı yapmaktadır. Son moda de- yimle devletin doruğundan kay- naklanan bir "cengâver medya" sı toplumu şaşkına çevirmekte- dir. "Koalisyon"un Irak'a karşı uyguladığı "Çöl Fırtması" hare- kâtı, Türkiye'de siyasal iktidann kamuoyuna pompaladığı "savaş propagandası" ile atbaşı gıdiyor. Halkı, serinkanlılığa, denge- ye, sağduyuya davet edeceğiyer- de, cengâverhkten dem vuran ve savaş davulları çalan bir siyasal iktidann yönetiminde ekonomik göstergelerin altust oiması doğal değil midir?.. • • • Dış Haberler Senisi — Bas- ra Körfezi'ne pompalanan ham petrolün yarattığı çevre felake- tiyle basa çıkmanın yolları araş- tırılırken, ABD'nin sızıntının kaynağı olan Kuveyt'teki petrol tesisine karşı önceki gun giriş- tiği hava saldınsının başansı da tartışıhyor. Körfez'deki ABD kuvvetleri komutanı General Norman Schwarzkopf, dün Suudi Ara- bistan'ın başkenti Riyad'da yaptığı basın toplantısında, "Sanınm başanlı olduk ama so- nuçları sadece zaman göslerecek" diye konuştu. Ham petrolü Körfez'e yayan Kuveyt'- in 15 kilometre açığındaki Sea Island terminalindeki yangının da azaldığım söyleyen ABD'li general, bunun da sızıntının azaldığımn göstergesi olduğunu belirtti. Schwarzkopf, ham pet- rol yayümasını engellemek ama- cıyla petrol tesisierinın bomba- lanmasının, çevre uzmanlarınca önerildiğini de kaydetti. ABD Savunma Bakanlığı da bir basın toplantısı düzenleyerek Körfez'deki ham petrol akuıtısı- nın azaldığım ve denizde oluşan tabakamn inceldiğini açıkladı. ABD Önceki gün ham petro- lü Körfez'e yayan tesislTİ bom- balamış ve akıntının kesildiğini duyurmuştu. Irak'ın açıklaması Irak, Körfez'e petrol pompa- landığı gerekçesiyle müttefik kuvvetlerin bombaladığı tesisin yanmaya başladığını ve Kör- fez'e hızla petrol akmaya baş- ladığını öne sürdu. Dün yayımlanan Irak askeri bildirisinde, uçaklann söz ko- nusu tesisin bağlantılarını sağ- layan petrol boru hatlarım bom- baladıkları doğrulandı. Bildiride Irak teknik ekipleri- nin yangını söndürmek ve Kör- fez'e petrol akışını engellemek için yoğun bir çalışma başlattık- ları bildirildi. Suudi Arabistan Petrol Baka- nı M.Hişam Nazır, Irak'ın Kör- fez sularına 11 milyon varilden fazla ham petrol akıttığını söy- ledi. Kral Fahd başkanlığında bu- gün düzenlenen haftaük Bakan- lar Kurulu toplantısında konu- şan Petrol Bakaru, bu kirlen- meyle kesin olarak mücadele amacıyla derinlemesine incele- meler yapılması gerektiğini söz- lerine ekledi. Kuveyt'teki Irak birliklerince denize pompalandığı belirtilen ham petrolün 60 kilometre uzunluğa ve 20 kilometre geniş- liğe ulaştığı belirtiliyor. Ajanslar, bombalama sonu- cu Körfez'e karışan ham petrol miktarında azalma olduğunu doğruluyorlar. Ancak girişilen harekâtın ne kadar başanh ol- duğunun birkaç gün içinde an- laşılacağı belirtiliyor. Öte yandan, 50 kilometrelik uzunluğa ve 13 kilometrelik ge- nişliğe ulasan ve yaklaşık 900 ki- lometre karelik bir alana yayı- lan ham petrol tabakasım temiz- lemenin aylar süreceği büdirili- yor. Çevre uzmanlarına göre, Körfez'de yaşayan kaplumba- ğalar, yunusiar, balıklar, kuşlar ve diğer canlılar, bu çevresel fe- laketin ilk kurbanlan olacaklar. Ancak bölge ülkelerinin şu an- ki temel kaygısının, doğal yaşa- mı kurtarmaktan çok, su antma tesislerini korumak olduğu be- lirtiliyor. Basra Körfezi kıyıla- nnda kurulu bulunan su antma tesislerinin, Körfez ülkelerinde yaşayan 13 milyon nüfusun üç- te ikisinin içme suyu gereksini- mini karşıladığı kaydediliyor. Suudi Arabistanlı bir yetkili, "Şu anda çevre için kaygılana- mayız. Bu, lemiz içme suyu ile balık arasında bir tercih yapma sorunu. Ve biz ilk olarak içme sulanmızı korumak zorunda- yız" diyerek genel havayı ozet- liyor. Bu arada, çeşitli ülkeler, sa- atte 1,5 kilometre hızla güneye doğru hareket eden ve bugün Suudi Arabistan kıyüanna ulaş- ması beklenen Körfez'deki ham petrol tabakasımn temizlenme- si için başlatılacak çalışmalara katilacaklarım duyurdular. Bu ülkeler arasında Norveç, Japon- ya ve Ingiltere bulunuyor. ABD ve Almanya, bu çalışmalara ka- tilacaklarım daha önce duyur- muşlardı. Hollanda da dün ak- şam bir açıklama yaparak böl- gedeki petrol tabakasım temiz- lemek amacıyla Körfez'e yüzey- deki petrolü emen 10 adet bum- bar göndermeyi önerdi. ABD ile Ktirt pazarlıgı (Baştarafı 1. Sayfada) Kürtçe kaset, kitap ve diğer ya- yın biçimlerine izin verme eğili- mini de taşıdıklan belirtildi. Çankaya Köşkü'ne yakın bir kaynaktan edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı Turgut Ozal, ABD Dışışleri Bakanı James Ba- ker'la yaptığı göruşmelerde Kürt konusunun gündeme gel- mesi üzerine "Kürt politikasın- da en köklü degişiklikleri biz ya- pacagız. Bu konuda en cesur yönelim bizim yönetimimiz ol- muştur. Ancak aşama aşama hareket etmek, Türkiye'de hal- kın kabul sınırlanm zorlama- mak gerek" ifadesini kullana- rak bu konuda 'yenileştirmele- re gidileceğini' açıkladı. Özal'- ın ABD yetkilileriyle bu konu- daki temaslarında özellikle Kürtçenin serbest bırakılması üzerinde durduğu da öğrenildi. 2932 sayılı kanunun 'günün ko- şullanna uymadığı' gerekçesiy- le değiştirilmesi amacıyla TBMM'ye yasa önerisi getiril- mesi girişiminin de bu temasla- nn sonucu olarak gündeme gel- diği belirtiliyor: Türk ve Amerikan kaynaklan, Ankara ile Washington arasın- daki Kurt diyaloğunun Körfez kriziyle birlikte gündeme gelen ana unsurlannı şöyle sıraladılar: 1) ABÖ yönetimi en son Dı- şişleri Bakanlığı'nın 1991 lnsan Haklan raporuyla yazıh biçim- de olmak üzere çeşitli defalar Kürtçe üzerindeki yasağın kal- dırılması gereğini Ankara'ya ilettiler. Bu gerek, Irak'ta bir Kürt devtetine izta verihneyccefi güvencesinin Türk yöneticilere iletilmesiyle birlikte, bir kez da- ha vurgulandı ve olumlu yanıt alındı. 2) ABD yetküileri, Kürtçe eği- timin yasak olmasının kabul edilebileceğini, bunun Ankara'- nın kendi tercihine bırakılabile- ceğini belirttiler. Ancak Kürtçe konusma yasağınm kaldırılma- sı üzerinde dururken konuşma- nın yanı sıra yayınların da ser- best bırakıunasını savundular. Cumhurbaşkanı özal'ın bu yaklaşıma 'aşamalı olarak ora- ya da gelecegiz' yanıtı verdiği öğrenildi. Buna göre aşamalı olarak Kürtçe kaset, kitap ve di- ğer yayın biçimlerine izin veri- lecek. Ancak bütün Kürçte ya- yınlar çok sıkı bir denetime ta- bi tutulacak ve 'ayrılıkçı propaganda' unsuru görülenle- re yasak getirilecek. Bu düzen- lemenin Kürtçe konuşma yasa- ğının kaldırılmasından hemen sonra 1991 'in ilk yarısmda ger- çekleştirilmesi bekleniyor. 3) ABD'nia Türkiye yöneti- mine Kürt konusunda yaptığı baskıların karşılığında, PKK'nın eylemlerinin kınanma- sı için destek sözünun yanı sıra Irak'taki Kürtlerin Türkiye'ye yönelik bir tehdit oluşturmala- rının önüne geçilmesi için de gü- vence verdiği belirtildi. Kurdis- tan Yurtsever Birük (PUK) lide- ri Celal Talabani'yle temaslar- da ABD yetküileri, bu konu üzerinde durdular ve görüşbir- Iiğine ulaştılar. Talabani'nin ABD'ye birkaç ay önce yapüğı ziyaret ile geçen hafta içinde lngiltere Dışişleri Bakanhfı yetkilileriyle yaptığı temaslarda, Irak lideri Saddam Hüseyin'in devrihnesi duru- munda bu ulkedeki Kürtlerin, yeni yönetimde nasıl bir temsil hakkına sahip olabilecekleri ko- nusu gündeme geldi. Talabani'- nin Kürdistani Cephe adı altın- da işbirltği yaptığı diğer Kürt li- derlenyle de anlasarak 'ayak- lanmadan vazgeçmesi' bu te- maslarda kesinlik kazandı. An- cak Talabani, Irak Kürtlerinin 1970 martından beri kısmi ozerkliğe sahip olduklarını anımsatarak yeni yönetimde özerkliklerinin genişletrlmesi ve Saddam Hüse>in liderliğindeki BAAS içinde yüzde 20'yi aşma- yan temsil oranlarının arttırıl- ması istemlerinde bulundu. Bu istemler, "Bağımsızlık için ayaklanmadan vazgeçilmesi, Türkiye'ye karşı tehdit oluştu- rulmaması" gibi guvenceler karşılığında kabul edildi. Turkiye ile ABD yönetimleri arasındaki Kurt diyaloğunda üzerinde önemli durulan bir un- suru da Avrupa Guvenlik ve lş- birliği Konferansı (AGİK) bün- yesinde azınlık sorunlannın ele alınması oluşturuyor. AGİK ka- sım sonundaki Paris zin'esinde,- 1991'in temmuz ayında Cenev- re'de konferansa üye ülkelerde- ki azınhk sorunlanmn ele alına- cağı bir uzmanlar toplantısı ya- pılması kararı almıştı. ABD bu konuda Ankara'ya "Böyle bir toplanü da Kürt konusu mutlaka açılır. Bizim ülkemiz- deki siyahlar da Quebec sorunu da Bask sorunu da Türkiye'de- ki Kürtler de mutlaka gündeme gelir. Kaçış yok, onun için ge- rekli onlemleri şimdiden atm" mesajım ilettiği belirtiliyor. Ozal, Kürt btitünlüğti (Baştarafı 1. Sayfada) teşvik etmelidir" dedi. VVashing- ton'da yönetime yakın olduğu bildirilen muhafazakâr yazar, dünkü yazısında "Türklerin Irak'a cepheden saldırmaya teş- vik edilmesini öneriyorum" de- di. Safıre aynca "Türklerin, Kürtleri silahlandınp Irak'a sal- dırtmak için de teşvik edilmesini" de önerdi. Yazar bu- nun karşılığında savaş sonunda Türkiye'nin banş masasında ödüllendirilip, yeniden dağıtım- da söz sahibi olmasımn sağlana- bileceğini belirtti. Kürt Birliği Safire, "Kürtleri hatırlayın" başlıklı yazısında Cumhurbaş- kanı özal'ın Kuzey Irak'ta ba- ğımsız bir Kurt birliği istemedi- ğini, bu konuda ABD dışişlerin- den "rauhtemelen garanti atacaguu" iddia etti. Savaşla bir- likte Türkiye, Suriye ve Iran'dan Kuzey Irak'a binlerce Kürt geril- lanın geçtiğini de kaydeden Wil- liam Safire, hepsinin bir ayak- lanma başlatmak için işaret bek- lediğini öne sürdü. Yazar, ABD Dışişleri'nin.'özal'a Kürt milli- yetçiliğini teşvik etmeme sözü vererek Kürtleri "sattığını" da iddia etti. Safire, özal'ın bütün bunlann farkında olduğunu kaydederek bu öneri ve iddiala- rını yazısında şöyle ifade etti: Öneri ve iddialar "Türkiye'de her altı kişiden birisi Kürttür. Bu, yaklaşık 10 milvon kişi demektir. Ankara 1 ya gore bunlar "Dağlı Turkler- dir!' The VVashington Post gaze- tesinden Johathan Randll'ın Şam'dan bildirdigine göre Suri- ye ye kaçmış olan 2500 Kürt ge- rilla Kuzey Irak'a geri döndü. Bana diğer üç ülkeden binlerce gerillanın da geri dondügu söy- lendi. Güçlenmiş savaşcılar ayakJanma için bir kıvıtcım bek- liyor. Cumhurbaşkanı Özal ne- den Türkiye'deki Kürt azınlığa karşı duyarlı hale geldi? Çünkü bir Marksist fraksiyon dışında bütün Kürt gruplannın Irak'ın Türkiye'ye bitişik olan kesimine yönelik bir girişimde bulunmak için bir araya geldiklerinin far- kında. Irak'ta özerk bir bölge- den bahsediyorlar, tümüyle ba- ğımsızlıktan değil. Ama eğer Kürtler merkezlerini Irak'ın ku- zeyinde knrarlarsa Türkiye'deki Kürtler aynı tür bir ozerklik için ayağa kalkabilir. Türk Cumhur- başkanı komşu kapısında bir Kürt bütünlügu görmek istemi- yor. Irak'ın kuzeyden vurulma- sı için üsleri kullanmamız kar- şılığında, ona Kürt milliyetçili- ğini kışkırtmayacagımıza ilişkin söz verdik. Halepçe olayı Özellikle Halepçe olayından sonra Dışişleri Bakanlığı, üze- rinde uzmanlaştıgı Kürtleri sa- tarak 'Özal'a bu vaadi verdi. Dolayısıyla Türkleri, Irak'ı ön cepheden vunnaya, Kürtleri si- lahlandırarak arka cepheden saldırmaya, sonunda banş ma- sasında yeniden düzenlemede odüüeri paylaşmaya «eşvik etine- ye çagırıyorum." UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) — Milli güvenlik... İmza aşamasına gelen toplusözleşmeleri "milli güvenlik" gerekçesiyle ertelemek, muhalefet parti liderlerinin katıla- cakları toplantıları aynı gerekçe ile yasaklamak, "ANAP li- beralizmi'nin '12 Eylül ruh ve felsefesi' ile ne kadar uyum içinde olduğunu gösteriyor. Seferberlık, sıkıyönetim ve savaş hali gibi olağanüstü hal rejimleri ilan edilmeden bu rejimlerin yöntemlerinı kullan- manın adı "sivil sıkıyönetim"öir. Bu "sivil sıkıyönetim", bundan sonra basın üzerine konu- lan sansür ve yasaklarla da sürecektir; bundan hiç kuşku- nuz olmasın. Bu sansür ve yasağın ilk adımı geçen hafta Cumhurbaş- kanı Özal'ın kamuoyuna kapalı basın toplantısında atıldı. Toplantının bitiminde gazetecılere beş maddelik yasak lis- tesi tutuşturuldu. Bu, "tebliğ" ve "tebellüğ" işleminde ne imza vardı ne mü- hür... Bu yasak ve sansür buyruğunun hangi yetkili makam- dan çıktığı da bellı değildi. Bu yasaklar dün akşam Basın Yayın Genel Müdürlüğü- nce gazetelere resmen bildirildi Sansür ve yasak kurallarına uyulmazsa gelsin Ceza Ya- sası'nın 137'nci maddesı... Gitti üniformalı Recep Ergun; geldi üniformasız Saffet An- kan Bedük... Körfez savaşı konusunda en çok yanılan kim oldu? Özal! Bakınız Özal neler demiş? 9 ağustos, BBC'ye verdiği demeç: — Irak'a uygulanan yaptırımlar tam olarak gerçekleşirse Irak'ın geri adım atacağını sanıyorum... 3 ekim, Newsweek'teki sözleri: — Benim manbğım Saddam'ın geri adım atacağı şek- lindedir. 9 aralıkta gazetemizde yayımlanan değerlendirmesi: — Hadiseler beni doğrulamıştır. Bakınız, söylediğim ka- rar Güvenlik Konseyi'nden çıkar çıkmaz, kuvvet kuilanmast- na izin verildikten sonra savaş ihtımali uzaklaşmıştır. Sayın Özal'ın bir de "yüzde 99'luk" değerlendirmesi var: 13 Eylül 1990, Amerikan ABC televızyonunda yaptığı konuşma: — Yüzde 99 barışın sağlanacağına ınanıyorum, savaşa yüzde bir ihtimal veriyorum. .13 ocak günü yine ABC televizyonunda şu değerlendir- meyi yapıyor: — Kongre Başkan Bush'a Irak'a askeri güç kuilanma yet- kisi verdi. Bu yüzden banş şansı arttı. 15 ocak günü yüzde 99 savaş çıkmayacağı yolundaki he- sabı bu kez "yüzde 99 savaş çıkacak" biçimine dönüşüyor: — Savaş yüzde 99 çıkacak... Özal'ın 17 ocak günü CNN'e verdiği demeç de çok ilginç: — Hesap adamıyım, hesap bilirim .. İncirlik Üssü'nun "kullanılmayacağım" söyleyen de Özal'ın kendisidir: Tarıh 13 ocak, Sabah gazetesi. Özal, Çankaya'da tuttuğu dosyalardaki yazılara göz atarsa 2 ağustostan sonra ABD'nin Körfez'e askeri müdahalede bulunacağını, bu müdahalede NATO'yu kullanacağını, İn- cirlik Üssü'nun de Amerikan bombardıman uçaklanna açı- lacağını belirten yazılara rastlayacaktır. "Hesap adamı Özal", enflasyonda olduğu gibi Körfez sa- vaşında da yanılmıştır. . lyi ki "hesap adamı"... Bir de "hesap adamı" olmasaydı, kimbilir neler olacaktı neler! İngilizceyi 8 ayda konuşun. Sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştırahm.' Tel: 349 59 38 " >Jl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle