26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sâhlbi Cumhun>et Maibaacillk ve Gazetecilık Turk Anonim Şirke'ı adina k Wıı na telsl Raştaftgıç. Dı> Habtrler Lr%mm Baki, Ekonomt Cngu Turlua. U -sftıdıka Şdknı kdtıtı kulıu- tetal lüer. Kıanbul Nadir Nadl 0 Genel Va>in Muduru Ha&an Cemal, Muesse^e Muduru Haberleri kcmal ltı»c«k ESmm G«*ca> Şsytan. Haber A.raştırma IHMI Brrkan, Vun Ha^erk't \rc4ei Dofr*. Spoı [>an smanı Lmine L^akllgtl, "lazi Işien Muduru Oka> Gonensin, 0 Haber Merkezi AMslkadır \Krimn Duı Vaiilar Kcrem <,•*$**• Araşurma Şataa Alp«>, Du/titmt: \Mullalı Vıncı 0 koordmatı>r \hmri Korahaa Muduru ^alçin Bayer, Sa\l*a Duzeni Yoneimcnı \lı Acar 0 Temsılctler % Mal hler Erol Erk« 0 Müia»b< hüeu WMT % Bune Planlama Srvfi Os*tabn«»tlu 0 Reklam 4»e Tom> 0 Ek ^ N K \ R \ Ahnet Tin, 1ZMİR Hlkmel Çrtinka>1. A.D^NA Çciia Yİğeno^ly V-*-. nlar Hul>a \kvol ^ Idarc H«rvın Gsrrr 4p l$kime Oadrr C<*k 0 Bılg Ijk-n Natt lul ^ ftr-sone! Sr OfcU> Akbal. V«lç<" ••>«*. Hmsmm ( n n l Hıbari teliBkaya. Oka> Vırmc» 4hn*t TMI flûMi «• yf l W n. Cumhunycı Msıbucüık ve Gazetecıhk TA Ş Turlt Ocaftı Cad 39'4i Ca4ak>|hı U334 Ut Pk 2 « - lsıanbul Tel 512 05 05 .20 -a» Tdex 22246, Fw (1) 526 60 ^2 # Buroiar \mktnı Zıya Gokalp B.. lnkılap S No 19 4 Tel 133 II 4M*1 Tek* 42344 F M (4) 133 0' 6< 0 tzmır H Zı>a Blv 1352 5-2 3. Tel 13 12 30 Teİes 52359 Fax (51) 19 33 60 # Uına. lnûp. Câd 119 5 No I Ka' I W 19 17 52 (4 hat) Te'o 621" Fax (*!) 19 23 78 TAKVIM: 26 EYLUL 1990 Irasak: 5.23 Güneş: 6.48 Oğle: 13.00 Ikindı: 16.22 Akşam: 19.03 Yatsı: 20 23 N I K N I Ali Baba'nın hazinesiÇerçöp arasındaki hazine Klejman, hazine hakkında "elindeki öteki çerçöp arasında bunların değerinin farkında olmayan cahillerden satın aldığını" söyleyecekti. Metropolitan Sanat Müzesi'nin sorumlusu Dietrich von Bothmer'e de "Ali Baba ve Kırk Haramilerin Hazinesi'ni sana getirdim" diyecektir. ÖZGEN ACAR 40 bin dolarlık f atııra Münih'teki Trans-Türk Export-Import'un sahibi Nizamettin Telliağaoğlu 1 Kasım 1966'da John Klejman'a bir hamamtası için 40 bin dolarhk fatura verecekti. Fatura gerçekte dolaylı olarak Amerikan gümrüğüne hitap ediyordu. Asıl satıcı olarak da İstanbul'da Alaettin Gürler adlı bir kişi gösteriliyordu. UŞAK / MANİSA / MÜ- NİH / NEW YORK — Beyoğ- lu Mis Sokak'ta silah sesinden geçilmiyordu. Sinemalardan çı- kan seyirciler, filmle gerçek ara- sında yaşıyorlardı. Bir ateştir, bir kovalamacadır gidiyordu. Polislerin yanı sıra gümrük me- murlan ve bazı siviller de ateş edip duruyordu. Bu arada bir gümrük yetkilisi tabancasını ateşledi ve elindeki tabanca ile görevlikre gelişi güzel ateş eden yanı başındaki kişiyi 'dan' diye vurdu. ölenin adı daha sonra Nevzat Tdliağaoğlu olarak açık- lanacaktı. Mardinliydi. 32 yaşm- daydt. Gazetelerin başlıklanna *azılı kaçakçı' olarak geçti. Çatışma, 10 Temmuz 1969'da olmuştu. Amerikan pazarlannın Amerikan pazan olduğu günler- di. Kartonla Amerikan sigarala- nnın, her bedene uygun blucin- lerin astronomik fiyata satıldı- ğı bir gün Mis Sokak'a (ROGJ - 861) plakalı bir kamyon yanaş- tı. Pazara yeni mal gelmişti. Pu- sudaki gümrük tnemurları, kamyonu yedekleyen arabanın içinde bulunan üç kişinin de far- kındaydı. Gümrük memurlan baskınla kamyonun Alman şoföriınü, öteki arada bulunan malın sahi- bi Latif Bahşer'i, Nizamettin Telliağaoğlu'nu ve adı o an be- lirlenemeyen Faruk adlı bir ki- şiyi suç ustü yakaladı. 100 paket Amerikan sigarası, 500 bin adet mermi, 40 sandık fotokopi kâğıdı- 8 sandık mak- yaj malzemesi, 10 sandık renkli fîün bulunan malın o günkü de- ğeri 3 milyon liraydı. O günkü doları, bugünku dolara vurdu- ğunuzda malın bugünku değeri yaklaşık bir milyar liraydı. Doğ- rusu iyi maldı... Görevliler, kaçakçılan yakala- mış, üzerlerini aramadan bir arabaya tıkmışlardı. Bundan sonraki gelişmeleri Mardin eski CHP Milletvekili Mefamet Setim Telliağaoğlu bana şöyle anlata- caktı: "Kamyonla mal getirmişler. Yakalanmışlar. Bir an, akraba Faruk Mahrautoghı, gumriikçii- nttn dalgınlıgından >-ararlanıp kaçıyor. Gümriıkçü tabancasını çekiyor ve Faruk'ua arkasından ateş açıyor. Oğlum Nizamettin Telliağaoğlu dayanamıyor. O da Faruk'u korumak için gümrük- çülere ateş ediyor. Bir başka gümrükçü de Nizamettin'i runı- yor. 32 yaşındaydı. Arkadaş ha- tın için hayatını verecek kadar mertti..." Bir baba, genç yaşta yitirdiği oğlunun ardından elbette böyle konuşacaktı diyemem. Çünkü, her kim ile konuştuysam "Niza- mettin Telliağaoğlu diirüst, mert. efendi ve cesur bir insan- dı..." dedi. Hiç kimse de çıkıp, tek kelime dahi aleyhinde söz et- medi. Mardin Milletvekih' Mehmet Selim Telliağaoğlu'nun büyük oğkıydu. Ortanca oğlu Edip Tel- li, daha sonra bana ağabeyini ve Karun Hazinesi'nin kaçınlması- nm bilinmeyen yönlerini şöyie anlatacaktı: Nizam ve Karun "Miinib'te (Transtörk Expork-Import) adlı bir firma- mız vardı. Ağabeyim tstanbul- dadır. Ağabe>im Nizam, Klej- man'ı Nfıinih'ten anyor. Kkj- man. pek gitmek istemiyor. Ge- rek ağabeyime güveni ve gerek 'Gel. mal gerçekten çok güzel' demesi uzerine Klejman kalkıp, Izmir'e gidiyor. Anlaşıyoriar. Ancak. Klej- man ne Ali'ye ve ne de Meh- met e güvendigi için parayı ağa- beyime veriyor. Malı ondan Av- rupa'da teslim ahyor. Klejman, Ali'ye 120 bin dolar, ağabeyime de yüzde 20 komisyon olarak 24 bin dolar veriyor." 120 bin dolar. O zaman ki li- ra ile değeri 1.2 milyon liradır. Karun'un Hazinesi'nin kaçırıl- masını ihbar eden tsmail Ünlü- ye göre "O gün bir işçinin gün- İüğii 2.S lira, bir öküzıin değeri 150-200 lira, müze müduriinun maaşı ise briıt 1.250 liradır" Uşak'ın Mıdıklı köyiinden 5 Mıdıklı koyünden Mehmet Ali Stınalp adlı köylu o günleri şöyle anlatıyor: "GUre mah iyice parçalandı. Dinarlı Şakir aldı. Simavlı Ha- cı aldı, Ali Bayıriar aldı. Ben bi- le Güre'den mal aldım. Guraüş, yanlannda iki ördek kafası bu- lunan bir kabı 600 liraya alıp, 800 liraya Ali Bayıriar'ın yeğeni Ünsal'a sattım." 'AU Baba' ve... Ali Bayıriar kendi eline ge- çenleri Klejman'a 120 bin dola- ra yani 1.2 milyon liraya sata- caktır. Birkaç parti halinde mü- zeye gelen bu hazineye, Metro- politan 1.7 milyon dolar (o za- manki para ile 17 milyon lira) odeyecektir. Müzenin paraları- nın en önemli bölümü Klej- man'ın cebine girecektir. Bu ka- dar paranın vergisi de çok ola- KARLN HAZtNESİ'NDE YER ALIVOR — Karun'un Hazinesi içinde >er alan Pers etkisindeki bu iki hamamtasını İkiztepe tümulusune giren Demirci Osman çok iyi anımsar. da Mehmet Miizeci adlı kişiyi tanırdı. Bu kişi, John Klejman ile Yorgo Zakos'a mal verirdi. Ali Bayıriar, Muzeci'ye o da İsviçre'deki Zakos'a haber sal- mış 'iyi bir hazine var' di>e. Za- kos o sırada Türkiye'ye giremi- yor. Hazineyi gormesi için gön- derdiği Robert Hecht İzmir'den (sahte) diye rapor vermiş. Daha sonra Mehmet Miizeci, Klejman'a haber salmış. Klej- man'ın Mehmet Muzeci'ye iti- matı yok. New York'tan kalkıp çeşitli kereler Türki-ye'ye gittiği nalde çoğu kere eli boş dönmüş. Son gelen haberi de boyle bir şey sanıp, kulak ardı etmiş. Klejman'dan ses çıkmayınca Ali Bayırlar ağabeyimi aramış. Biliyor ki Klejman'ın ağabeyime güveni tamdır. 'Nizam' diyor, 'söyle Klejman'a mutlaka gelsin'. Ağabeyim o zaman 28-29 yaşın- ^AKBULUT^A SEVGİ^ Kitap yakan 'işadamı' DİDİM (Cumhuriyet) — Baş- bakan Yıldırım Akbulut'a olan sevgisini Akbulut hakkında ya- zılan fıkra kitaplarını yakarak gösteren "Ankaralı işadamı" Ömer Koca, "Bu kadar alaylı yazılan kitaplara bir vatandaş olarak tahammülümün son sını- nndaydım. Aynı zamanda be- nim siyasi diişünceme kitap yakma olayı yakın geldiği için kitapları yaktım" dedi. Hürriyet Gazetesi'nin dünkü sayısında yer alan habere göre Ömer Koca, 200 milyon lira odeyerek aldığı 35 bin adet ki- tabı Altınkum sahillerinde ate- şe verirken, "Gerçekle hiçbir il- gisi olmayan bu kitaplan yazan- ları da, yazdıranları da protes- to ediyorum" demişti. Hasan Uysal'ın "Böyle Başa - Akbu- lut Fıkralan" ve Ender Arol'- un "Hayret Id Başbakan" isimli kitaplarını yakan Ömer Koca kendi anlatımına göre Ankara'- da mali müşavirlik yapıyor, yaz aylannda da Didım'de dericilik- le uğraşıyor. Ömer Koca'nınJDidim'de "ba- zı kişi ve kuruluşlann adamı" olduğu belirtilerek "kira" ve "alacak" gibi paralar toplaya- rak geçindiği ileri süruldu. Ko- ca'nın yaklaşık 2 koli kitap yak- ması görgü tanıklarınca ifade edihnesine karşın Ankaralı ada- mı buna şiddetle karşı çıkarak şunları söyledi: "Ben 36-37 bin civannda ki- tap yaktım. Bunlann toplam değeri 200 milyon lira. Bunun 50 milyon lirasını bir alacak karşılığı olarak aldım. 50 mil- yon lirasını bir arkadaşım ver- di, kalanını da ben verdim..." Olayın duyulmasına, karşın bir şey yapılmamasını şiddetle eleştiren SHP Didim İlçe Başka- nı Mehmet Soysalan, "Kitap yakma ilkelliğini gösterenleri ve bunlann cesaret aldıklan bu or- tamı protesto ediyoruz" dedi. Istanbul Haber Servisi — Vizon Show grubunca düzenlenen Türkiye'nin ilk "Haute Couture" defılesi tstanbul Sheraton'da başladı. Balo salonunda 13.00'te başlayan defilenin koregrafı Fransız Matteo, enerjikh'ği ve ilginç giysileriyle dikkatleri üzerinde topladı. "Haute Couture", "Aita Moda" ya da "Haute Couture-Vizon Show" olarak adlandınlan defılelerin özelliği her modelin, değişik modacılarca tek kreasyon olarak hazırlanması. Siyah-beyaz renklerin hâkım olduğu kıyafetler Ahmet Eraslan, Clio, Mehmet Köymen, Cengiz Abazoğlu, Müberra Volkan, İlhan Şerif, Zeynep Siyah-beyazın hâkim olduğu gece kıyafetlerinde kumaş olarak ipek, organze, tül ve şifon kullanıldı. Tunuslu, Zuhal Yorgancıoğlu, Tcherena ve Serdar Candan'ın imzalannı taşıyor. 20 erkek ve 10 bayan mankenin sunduğu gece kıyafetlerinde kumaş olarak ipek, organze, tül ve şifon kullanıldığı gozlendi. Defilede az sayıda spor kıyafete de yer verilirken erkek giysileri "yumuşak çizgi"siyle ilgi çekti. Orijinal ışıklandırma ve müzdğin yanı sıra mankenlerin "özgün" showlan da izleyenlerce beğenildi. Gösteride kilise müziğini anımsatır müzikler eşliğinde sunulan, "birbirinden dekolte" geünh'klerin yanısıra "haç"ın da aksesuar olarak oldukça çok kullanıldığı izlendi. Yaklaşık bir saat süren defile Matteo'nun da mankenlere katılmasıyla gerçekleştirilen enerjik bir gösteriyle sona erdi. Sowlar, 3 gun daha izlenebilir. da onurlu insanlara bu fırsat ve- rilmiyor? Karun Hazinesi Mıdıkh ve Güre köylerinden sonra el değiş- tirdikçe kârın bir geometrik di- ziyle arttığı bu rakamlarda açık ve seçik görülüyor. İkiztepe tümülüsüne ilk kez giren demirci Osman Ünsai da- ha sonra bana iki eseri şöyle ta- rif edecekti: "Bizim hamam tas- lanna benzeyen iki gumiiş tas. Çevresinde başparmağım gibi sakallı bıyıklı insan resimleri var." Münih'teki Transtürk Export- Import'un sahibi Nizamettin Telliağaoğlu, 1 Kasım 1966'da John Klejman'a bu iki tastan bi- risi için 40 bin dolarhk bir fa- tura verecekti. Fatura gerçekte, dolaylı olarak Amerikan güm- rüğüne hitap ediyordu. Çünkü alttaki notta, eserlerin 1830 yı- lından önce yapümış olduğu be- lirtilerek bunların Amerikan mevzuatına göre vergiye tabi ol- mayacağma dikkat çekiliyordu. Ayrıca asıl satıcı olarak da is- tanbul'da Alaettin Gürler adlı bir kişi gösteriliyordu. Bu kişi- ye de zamanı gelince deği- neceğiz. Gerek Klejman'ın Amerikan gümrüğüne verdiği faturalarda ve gerek nakliye belgelerinde da- ima Nizamettin Telliağaoğlu- nun adının geçmesini Edip Telli kabul etmiyor. Edip Telli bun- lardan söz ettiğimde şiddetle ya- lanladı. "Bu belgeler rautlaka sahtedir" dedi. Bana kalırsa bu fatura kesinlikle 'sahte 5 değil. Amerikan gumrüğü için bizzat Klejman tarafından, Nizamet- tin'in bilgisi altında düzenlenmiş 'naylon' faturalardır. Edip Telh', o günlere ait anı- larını şöyle sürdurdü: "Bu hazinenin ilk partisi Ali Bayırlar'dan geçti. Daha sonra bir bölümü Sökeli Ali'den... Öteki partileri Yorgo Zakos ile İranlı Muhammed Yegani've sattı." Telli'nin dediklerini Metropo- litan Müzesi'nin 7 Kasım 1968 tarihli bir 'confidentlal- gizli' belgesi de doğruluyor. Müze sa- tın alma kurulu toplanmış her bölümün alacağı eserleri görüş- müş. Toplantıya ABD'nin eski Hazine Bakanı Douglas Dillon başkanhk etmiş. Bu toplantının tutanaklan niteliğindeki bu gizli belgenin "Yunan ve Roma Sanatı" bölümünde şöyle deni- liyor: "Doksan altı eser. Doğu Yu- nan, 10 6. yy'ın ikinci yarısı... 1966 ve 1967'de Doğu Yunan Hazinesi olarak satın alınan, merkezi Anadolu'daki aynı ge- nel bölgeden geldiği söyleniyor. Satıcısı: Yorgo Zakos Fonu: Fletcher" Edip Telli'yi Muhammed Ye- gani konusunda da doğrulayan bir başka belge var. 19 Mayıs 1970'te Afyon Muzesi'nde Ar- keolog Bedri Yalman çeşitli an- tika kaçakçılar hakkında ihbar- da bulunan, adı açıklanamayan bir kişiden ifadesini almıştır. Al- tı sayfahk ifadenin bir yerinde şu sözler yer alır: "...15 gün sonra Muhammed Yoganah adlı, aslı İranlı bir kişi Anadolu'da gezmeye, eser top- lamaya başladı. Antikacılara eserleri İstanbul'da teslim almak teklifinde bulundu. Zannediyo- rum ki bu adamlar çok eser top- ladıklanndan bin gelip veya "Memduh Güven (dizinin üçün- cu j-azısında söz edilmişti) diye bir arkadaş gelip, alacak" diye onlann da alımını garantiye bağlıyordu..." Gizli belgede muhbirin ifadesi şöyle surüyor: "Muhammed Yoganah (bu kez soyadı farklı yazümıs) tran santozu ile ortaklaşa çalışıyor sanırun. Çünkü bir defasında tran santozu malın yurtdışına çıkanhşı sırasında yakalandı. Bu arada Anadolu'da sözleşmesi yapdıp garantiye bağlanmış olan malları Muhammed Yoganah adamları vasıtasıyla tekrar top- lattı. " Muhbir daha sonra İranlının Türkiye'ye sık sık geldiğini, mer- kezinin Frankfurt'ta olduğunu belirttikten sonra şöyle diyor: "Bundan 15 gün önce bunun için Türkiye'ye adamlannı gön- derip mal toplatbğı anlaşılmak- tadır. Bu adamlardan bir tanesi Konya'da ikamet eden Aydın Dikmen'dir. Bu şahsın Dinar, Burdur havalisinde gezip mal sa- tın aldığı anlaşılmıştır. Altında yabancı plakalı arabası vardı. Tekrar Avnıpa'ya gidecegini söy- lemiştir." Okurlar Konyalı davulcu, ka- çakçı, sahtekâr Aydın Dikmen- in adını Kıbrıs'tan kaçırılan Ka- nakarya Mozaikleri olayından anımsayacaklardiT. İLK KEZ— Vizon Show'un ilk "Haute Couture" defilesinde kre- Muhbir, bu arada önemli ka- asyonlar ozgün shoHİarla sunuldu. (Fotoğraf: Nilgiın Toptaş) (Arkası 19. Sayfada) kişi *Ha>laztepe'deki anıtmezar- dan çıkardıklan eserleri Dinar- lı Şakir'e 65 bin liraya satıp, on uçer bin lira pay aldılar. Ikisi bi- rer ev, bir başkası bir traktör ve oğluna ayrıca hızar aldı. Çeşitli tümülüslerin soyulma- sından oluşan Karun Hazinesi 1 nin Ikiztepe'den çıkan eserleri ise Dinarb Şakir'e satan Durmuş Ersoy, Uşak'ta önünde bir dö- nüm bağı olan bir evi 28 bin li- raya satın aldı. Dinarlı Şakir de bunlan Ali Bayırlar'a 80 bin li- raya satmıştı. İkiztepe tümülüslerinden çı- kan hazine çok bolünmüştü. Bir bölumünü jandarma ele geçir- mişti. Bunlar bugün Uşak ile Ankara Anadolu Uygarhklan müzelerinde sergileniyor. "Mal" almak için pek çok kişi o gun- lerde dere-tepe koştump dur- muştu. cağı için Klejman daha sonra birkaç eseri, gerek kendi ve ge- rek eşi Halina adına müzeye he- diye ederek vergisinden düşecek- tir. Klejman nazlana nazlana git- tiği İzmir'de aldığı hazine hak- kında daha sonra "Elindeki öte- ki çerçöp arasında bunlann de- ğerinin farkında olmayan cahil- lerden satın aldığını" söyleye- cekti. Metropolitan Sanat Mü- zesi'nin sorumlusu Dietrich Von Bothmer'e de "Ali Baba ve Kırk Hanunilerinin hazinesini sana getirdim" diyecektir. John ve Halina Klejman'ın adını bugün Metropolitan Müzesi'nin ikinci katına çıkan merdivenlerin sa- ğında ve solunda mermer üzeri- ne adlan kazılarak onurlandınl- mış kişiler arasında gorebilirsi- niz. Bizim müzelerin girişlerin- de neden onurlu insanlar yok ya HauteCouturebüyüsü 7.^ prA: Z)/// Kurultayı Oztürkçeye 'uydurnıa' suçlamasıKurultay için hazırlanan önçalışma komisyon raporlarında Öztürkçe sözcükler 'uyduruk' olarak nitelendirildi. Türk Dil Kurumu'nun oluşturulmasından sonra an Türkçe kullanılmaya başlanmasıyla, vatandaşların birbirini anlamakta zorluk çektiği önesürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bü- sözö söyleme yetkisine sahip rosu) — Kültür Bakanlığı'run düzenlediği "1. Türk Dili KunılUyı" dün başladı. Kültür Bakanı Namık Kemai Zeybek. "Türkçe bugün en geniş alana yayılmış, en çok konuşulan 5 dilden birisi olmasına karşın 3 ayn kökten 27 değişik şekilde konuşulmaktadır" dedi. Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi'nin haarladığı kurultay ön çalışma raporunda ise 1932'de Türk Dil Kurumu'nun oluşturulmasıyla, başlayan "öz türkçeı-ilik" akımı ağır bir şe- kilde eleştirüerek "Atatürk böy- le bir denemenin dilimizi çık- maza sokacağını görmüş ve kı- sa bir zamanda bundan vazgeç- menin yollarını aramaya başlamıştır" denildi. Kurultaya Kültür Bakanı Na- mık Kemal Zeybek'in yanı sıra Milli Eğitim Bakanı Avni Ak- yol, eski Milli Savunma Baka- nı ANAP Milletvekili Ercan Vuralhan da katıldı. Kurultaya yurtiçinden 446, yurtdışından 41 konuk çağrılmasına karşın katılım sayısının çok az oldu- ğu gozlendi. Kurultaya çağnlan ünlü yazar Cengiz Aytmatov gelemeyen konuklar ara- sındaydı. Kültür Bakanı Zeybek, Sov- yetler Birliği'ndeki dışa açılma politikası ile Doğu Bloku ülke- leriyle kültürel işbirliği yapabil- diklerini, ancak alfabelerin farklı olması nedeniyle Türk yazarların yapıtlannın çeviri ol- maksızın okunamadığım söyle- di. Alfabe sorununun da belki değişen dunya koşullan içinde çözuleceğinı ifade eden Zeybek, "Dil konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir, bu görüşlere saygı duymak gerekir. Bu ku- rultayda biz hiçbir zaman son değiliz. Dil konusunda oluştu- rulan görüşlerin kabul edilip edilmemesine halk karar verecektir" dedi. öte yandan kurultay için ha- zırlanan ön çalışma komisyon raporlarında öztürkçe sözcük- ler "uyduruk" olarak nitelendi- rildi. Türk Dil Kurumu'nun oluşturulmasından sonra an Türkçe kullanıhnaya başlanma- sıyla, vatandaşlann birbirini anlamakta zorluk çektiği öne sürüldü. Kurultayın öğleden sonraki bölümünde Dil Derneği yazma- nı Sevgi Özel, derneğin gorüş- lerini bildirdi. Özel, hiçbir ba- kanlığın dil konusunda bağla- yıcı kararlar alamayacağını sa- vunarak, "Dü kultürden ayn- lamaz bir bıitündur. Ancak dil ile ilgili her turlü çalışma bilim adamlannca, bilimsel ortam- larda yapılabilir. Kültür Bakan- lığı yalnızca bu çalışmalann >a- pılmasına, olanaklan ölçüde katkıda bulunabilir" dedi. 1983'teki değişiklikle Türk Dil Kurumu'nun "devtet dairesine" dönüştürüldüğünu, yapay bir dil bunalımı yaratıhnaya çahşıl- dığını belirten Özel, "1983'ten beri hiçbir resmi kuruluş dil devriminden söz etmemiş, do- layısıyla Türkhe Türkçesinin 60 yıllık gelişimi, ortaya çıkan ça- lışmalar, ürunler gozardı edil- miştir. Unuttunılmak isteni- >or" diye konuştu. Gazeteci Burhan Bozgeyik de 1932 yılından ben Türkçe- den kaçılmak istendiğini, genç kuşaklara yabancı dil baskısı yapıldığını belirtti. 1. Turk Dili Kurultayı, çalış- malarını beş ayrı komisyon ha- Unde cuma gunüne dek sür- dürecek. : Eğitim Bilimleri Kongresû Oğretmen adayı, dayağı savunuyor Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin düzenlediği kongrede oğretmen yetiştiren okullarda yapılan bir araştırnıada oğretmen adaylarının çoğunun "dayağa evet" dediği ortaya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bü- tırma sonucunda oğretmen rosu) — Okullarda "öğrenciye adaylarının "Öğrencüere dayak dayağın" sorun olmaya devam atümah mı" sorusuna büyük ettiği, oğretmen adaylarının da "dayağın gerektigi" göriişünde olduğu öne sürüldü. Ankara'da önceki gün başla- yan Eğitim Bilimleri Birinci Ulusal Kongresi'nin dünkü bö- lümünde, eğitim tarihi, tekno- lojisi, eğitim ekonomisi, plan- laması ve eğitim hukuku konu- ları üzerinde duruldu. Kongreye bir bildiri sunan Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Mine Tan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın her öğretim yılının başında dayak genelgesi yayımladığını ve öğ- rencilere kesinlikle dayak atıl- maması konusunda uyardığını anımsatarak "Ortada bir sorun varsa genelge yayımlanır. De- mek ki okullanmızda dayak so- runu devam ediyor ve bakanhk uyarma geregi duyuyor" dedi. Prof. Tan, yapüklan bir araş- ölçüde "evet" yanıtı aldıklan- nı söyledi. Araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 68'i ilko- kulda, yüzde 47'si ortaokulda, yüzde 41'i lisede dayak atılabi- leceği görüşünde. Öğretmenlerin yansı kızlara hiçbir şekilde dayak atılamaya- cağını, diğer yansı da atılabile- ceğini söyledi. Kız öğretmen adaylarının yüzde 95'i, erkek öğretmen adaylarının ise 68'i ailelerinden dayak yediklerini belirttiler. Öğrenciler ise dayağa karşı. Araştırmada yuzde 80'i dayağın önemli bir sorun olduğu görü- şünde. Toplantıda, Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın genelgeler yayımla- yarak sorunu çözemeyeceği be- lirtilerek "Konunun öncelikle öğretmen yetiştiren okullarda ciddi bir biçimde ele alınması gerekir" göruşüne yer verildi. OMJET Genel Kurulu • Haber Merkezi — Akdeniz Ülkeleri Turizm Yazarları ve Gazetecileri Organizasyonu'nun (OMJET) ilk genel kurul toplantısı 15-23 eylül tarihleri arasında Mısu"'ın başkenti Kahire'de yapıldı. Türkiye Turizm Yazarlan ve Gazetecileri Derneği (ATURJET) Yönetim Kurulu ile üyelerinin de davetli olarak katJdığı kongrenin ilk günü, ATURJET Başkanı özcan Sandıkçıoğlu, Türkiye'nin son 10 yıl içersindeki turizm atılımları ve Akdeniz'in kirlenmesi konusunda bir bildiri sundu. ATURJET Başkanı özcan Sandıkçıoğlu, daha sonra yapılan seçimde OMJET Yönetim Kurulu'na getirildi. Tarihi sikke kaçakçılıgı • MUĞLA (Cumhuriyet) — Evinde gümüş sikkeler ele geçen taksi sürücüsü gözaltına alındı. Orhaniye mahallesinde oturan taksi sürücüsü Mehmet Salih Soylu'nun evinde tarihi eserler bulunduğu Emniyet Müdürlüğü'ne ihbar edildi. Kaçakçıhk Şube Müdürlüğü ekipleri sanığın evine giderek arama yapmak istediler. Mehmet SaUh Soylu, evinde bulundurduğu Roma Dönemi'ne ait 130 gümüş sikkeyi polislere teslim etti. Ele geçen sikkeler Milas Müze Mudürlüğü'ne tesüm edildi. Odüllü yarışma • ANKARA (AA) — Milli Savunma Bakanhğı, Anıtkabir ile tstanbul Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde yapılması kararlaştmlan ses ve ışık gösterisinde kullanılacak 3 eser için toplam 300 milyon lira ödullü yarışma açtı. Milli Savunma Bakanlığı'nın dün Resmi Gazete"de yayımlanan duyurusuna göre hazırlanacak eserler "Anıtkabir", "Çanakkale" ve "Kurtuluş Savaşı"nı konu alacak. Yanşmada her üç konuda birinciliği kazanacak eserlere 40*ar, ikinciliği kazanacak eserlere 30'ar, üçüncülüğü kazanacak eserlere 2O'şer, mansiyon kazanacak bir esere de 10'ar milyon lira ödül verilecek. Aliağa için ara karar • ANKARA (AA) — Danıştay, Aliağa'da ihdas edilen serbest bölgede termik santral kurulup kurulmayacağının Başbakanlık'tan sorulmasını ve bu konudaki belgeler gelip yeni bir karar verilene kadar "yürutmenin durdurulmasını" kararlaştırdı. Yapılan toplantı sonucunda, Başbakanlık'tan daha önce istenen, ancak eksik olduğu anlaşılan bazı belgelerin istenmesi ve bu belgeler gelip yeni bir karar verilene kadar bölgede herhangi bir işlem yapılmaması için "yürutmenin durduruhnası" ara kararı verildi. Danıştay daha önce konuyla ilgili 2 kez "yürütmeyi durdurma" kararı almış, üçüncü kez aynı yönde karar alınmasından sonra Başbakanhk itirazda bulunmuştu. Menderes anısuıa anıt • AYDIN (AA) — Aydın'da, eski başbakanlardan Adnan Menderes anısına anıt dikilmesi için çahşmalara başlandığı bildirildi. AA'mn Aydın Valisi Recep Yazıaoğlu'ndan aldığı bilgiye göre, 500 milyon liraya mal olması planlanan amt için yanşma açılacak. ÜaşargiTe fahri doktora unvanı • ANKARA (AA) — Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nce, meslek hayatını îsviçre'de sürdüren ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Garj Yaşargil'e fahri doktora unvanı verilecek. 2 ekimde 1989-1990 öğretim yıhnın açılışında emekliye aynlan öğretim elemanlarına onur belgelerinin dağıtımından sonra, üniversite tarafından fahri doktora unvanı verilen Prof. Dr. Gazi YaşargU'in "nöroşirurjide teşhis ve tedavide son gelişmeler" konulu açış dersiyle eğitim yılı başlayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle