26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26EYLÜL 1990 CUMHURİYET/15 Sosyal demokrasinin bunalımı üzerine açıkoturum Liderler değil ilkeler öııemli Sosyal demokrasi Türkiye'de bir bunalımdan geçiyor. Bu bunalım, sosyal demokrat hareketin bölünmüş olmasıyla, gerçek anlamda örgütlenemeyişiyle, kimliğini tanımlayamayışıyla ve başka şekillerde kendini ortaya koyuyor. Bu bunalımın nedenlerini ve çıkış yollannı, htanbul Üniversitesi siyaset bilimi pro/esörü tlter Turan, kıdemli bir sosyal demokrat politikaa olan Tarhan Erdem, Marmara Üniversitesi iktisat • pro/esörü Taner Berksoy ve Boğaziçi Üniversitesi siyaset bilimi profesörü tlkay Sunar'ın ' katıldıklan bir açıkoturumda tartıştık. Tartışmanın geniş bir özetini aşağıda sunuyoruz. Yöneten: ŞAHİN ALPAY —Bu açık oturumun amacı, sosyal demok- rasinin içinde bulunduğu bunalımın neden- lerini irdelemek ve çözüm yollannı tartış- mak. Hastalıga "teşhis" koymak ve "tedavi" yollarını önermek. tlk soruyla başlayabiliriz: Türkiye'de sosyal demokrat hareket neden bir bunalımdan geçiyor? ERDEM — Bence bunalım yalnızca kendilerine sosyal demokrat diyenler ara- sında görülmüyor. Siyaset yaşamımızda bütünüyle bir eskimişlik ve veritnsizlik var. Ama şu da doğru ki kendilerine muhafa- zakâr diyenler zaman zaman "değişim"den söz ediyorlar da kendilerine sosyal demok- rat diyenler, gazete başlıklanndan hareket eden okul münazaralan mantığında de- meçler dışında, bir ses vermiyorlar. Çün- kü toplum sorunlartnın davacısı veya söz- cüsü olmak yerine, bir yere seçilmek için politika yapanlar çoğunlukta görünüyor. Böyleleri koltuk politikasından zevk alır- lar; onun için kadro, hizip kurarlar. Bir toplum olayının üzerine gidip, iğne ile ku- yu kazar gibi, sorunu enine boyuna ince- leyip tutarlı politikalar üretmek onlara zor ve zaman yitirici görünüyor. Geçici başa- nları ile mutlu oluyorlar. Bu alıskanlık sü- ratle bütün hareketi sarıyor. Önce huku- kun zorlanması, kuralların kendine göre yommlanması ve değiştirilmesi ile politi- ka sürdürülüyor. Bu dunıma içeriden ve dı- , şandan itiraz edenler seslerini yükselttik- İerinde, mücadele yeniden başlıyor. Türk siyasal hayatında, özellikle kendilerine sos- yal demokrat diyenlerin kısır döngüsü ben- ce budur. TURAN — Sayın Erdem çok güzel bir teşhis koydular. Biz sadece sosyal demok- rat partilerimize özgıi bir bunalımla kaışı karşıya değiliz. Bence. butün partiler ben- zer rahatsızhklar içinde. 1960'tan bu yana Türk siyasal hayatı üç defa deneyünli kad- rolardan yoksun bırakıldı ve yeni kadrolara yol açıldı. Her defasında bir önceki döne- min marjinalleri siyasette ön plana çıktı- lar. 1980 askeri müdahalesi ise daha vahim bir hata yaptı. Bütün siyasi parti sistemini yeniden şekillendirmeye kalktı; siyasette olağan ayrışmalara ek olarak, bir de 1980 öncesi ve sonrası aynşmalan çıktı. Sağ-sol eksenine bir de 1980 öncesi vcsonrası par- tileri ekseni eklendi. Sonuçta 1980 müda- halesini yapanların istediklerinin tam ter- si oldu, parti sayısı çoğaldı. Kadrolarda istikrarsızlık Türkiye'de siyasi kadrolarda istikrarsız- lık önemli bir sorun. Örneğin hemen her seçimde parlamentonun yansı yenileniyor. Siyaset büyük yatınmlar gerektiren, fakat kısa vadede sona ermesi olası gözüken bir deneyim oluyor. Toplumda başarılı kimse- ler siyasete pek heves etmiyorlar. Heves edenler de siyasete yatınmlannı kısa vade- de maksimize etmeye çalışıyorlar. İnsanlar siyaseti uzun vadeli bir meslek olarak gör- müyorlar. Sosyal demokrasi örnek alınan Batı Avrupa toplumlarında artık yerleşik bir endüstriyel sistemin sorunlarını çözmek amacıyla uygulanan bir siyaset. Bizde bu- na ek olarak, sosyal demokrasi iktisadi kal- kınmayı gerçekleştirme misyonunu da yük- leniyor. Bu iki misyon biraraya gelince bir kanşıklık ortaya çıkıyor. Başka ülkelerde dikilen elbiseler buraya uymuyor. Türkiye konumundaki bir ülkenin ihtiyaçlartna ce- vap veren bir sosyal demokrasi üretiknesi son derece güç. Ûstelik Türkiye'de insan- lar uzun boyhı düşünmeyi gerektiren faa- liyetlerden pek haz etmiyorlar. Sosyal de- mokrat hareketin sürekli yeni düşünceler üreten, fakat günlük politikaların dışında kalmaya çalışan bir entelektüeller grubu yok. Bu da sosyal demokTasimiz için so- run yaratıyor. Slogan değil, fikir Öte yandan, Türkiye uluslararası ekono- miyle bütünleşme sürecine girmiş bir ülke. Sosyal demokrat hareket içinde uluslara- rası ekonomik sistemin bir parçası olmayı kabul edelim mi, yoksa buna direnelim mi konusunda bir karar verilebilmiş değil. Oy- sa bütün dünyada olan bir gelişmeyi gö- nip, bu düzenin dışında kalalım demek im- kâruna pek sahip değiliz. Türkiye'de bir sosyal demokrasi düşüncesi üretilecekse, bu, uluslararası ekonomi ile bütünleşme- nin karşısında değil, onun içinde insanı ön plana alan bir düşünce olmalı. Geçmişin etkisiyle sosyal demokrasimizde otarşi yan- lısı diyebileceğimiz, kendi kendine yeterli- ği ön plana alan düşünceler ağır basmak- ta. Yaygın görünen başka bir sorun, slogan- lara bağlılık; bunlara içerik kazandırma- daki eksiklik. Geçen gün bir sosyal demok- rat politikacı diyor ki "Biz, slogan ürete- medik!" Oysa problem slogan değil, fikir üretememek. BERKSOY — Sosyal demokrasinin bu- nahmını yalnızca Türkiye bazında düşün- mek yanliş olur. Şimdi yavaş yavaş aşıyor, ama sosyal demokrasi dunyada bir buna- lım geçirdi. Bize de serpintileri yansıyor. Özellikle 1970'lerin başındaki dünya eko- nomik bunalımının Batı dünyasındaki si- yasal sonuçlarıne bakarsak, sosyal demok- Prof. Dr. İlter Turan Türkiye'de bir sosyal demokrasi düşüncesi üretilecekse bu, uluslararası ekonomi ile bütünleşmenin karşısında değil, onun içinde insanı ön plana alan bir düşünce olmalı. Yaygın görünen başka bir sorun, sloganlara bağlılık; bunlara içerik kazandırmadaki eksiklik. Geçen gün bir sosyal demokrat politikacı diyor ki "Biz, slogan üretemedik!" Oysa problem slogan değil, fikir üretememek. Prof. Dr. Taner Berksoy İlkelerini ortaya koyabilmek için sosyal demokrat hareket kökeniyle, altıokla, CHP'yle hesaplaşmalıdır. Bu hesaplaşmada kopan olur, dağılma olur; bunlara bakmadan açık açık tartışmarnız gerekir. Devletçilik konusu, özel girişime karşı alınacak tavır konusu SHP içinde bugün konuşulmuyor; tabudur. Satıldı derler, ihanet etti derler bu konulan konuşturmazlar. Bunu aşmak lazım. rasinin o dönemde güç günler geçirdiğini görüyoruz. Petrol kriziyle pekişen bu kri- ze getirdiği çözümlerle liberal ideolojinin dünyada üstünlük sağladığını, sosyal de- mokrasinin bunalımının bir ucuyla buna bağh olduğunu görmek gerekir. Serbest re- kabet, piyasa güçleri ve çok düşmüş olan kâr oranlarırun arttırılmasıyla krizin aşıl- masıyla, eskiden geçerli olmuş sosyal de- mokratik çözümlerin işlerliği olmadığı gö- rüldü. Liberal dalganın güçlenmesine sos- yal demokrasi yeni bir projeyle yanıt vere- medi, yeni bir ütopya geliştiremedi. Bu geneldeki sosyal demokrat bunalımı Türkiye'de yoğunlaştıran birçok etken söz konusu. Türkiye'de yalnız sosyal demok- raside değil genel olarak siyasette bir sıkıntı var. Bu bunalımlı ortamda eskisinden da- ha kapasiteli, daha kaliteli bir kadroya ge- reksinim varken, siyasetçilerin genel düzeyi düşmekte. Niye düşüyor diye baktığınızda, Türkiye'de bir siyasetçi geleneğinin oluşma- sına izin verilmeyişini görüyorsunuz. 1960'tan bu yana baktığınızda siyasi kad- roların, siyaset dışına itildiğini görüyorsu- nuz. Bana kalırsa marjinal insanlar siya- set yapmaya başlıyor. Türkiye herkesin si- yasetle ilgili olduğu, siyasetin en yoğun ko- nuşulduğu ulkelerden biri. Ama siyaseti fi- ilen yapan insanlar marjinal, çünkü siyasi kuzeyindeki birçok ülkede sosyal demok- rat iktidarların yerini liberal-muhafazakâr iktidarlar alrnıştır. Ancak Güney Avrupa 7 da bunun tam aksi olmuş; Kuzey Avrupj yeni-liberal akıma kapılırken, güneyde sos- yal demokrat iktidarlar ortaya çıkmıştır. Fakat 1970'lerin ve 1980'lerin sosyal de- mokrat gündemini bile yeni-liberal ve yeni- muhafazakâr akım etkilemiştir. Ancak ben Türkiye bağlamında Batı'daki bunalımın etkisinin fazla abartılmasından yana deği- lim. Çunkü Sayın Turan'ın da belirttiği gi- bi, Batı'daki sosyal demokrasinin gelenek- leri ve sorunları bizden önemli değişiklik- ler gösteriyor. Türkiye genelinde 1980 askeri müdaha- lesinden sonra yeniden demokratikleşme he- nüz yerine oturmamıştır. Siyasal sistem he- nüz işlerlik kazanamamıştır. Demokratik rejim konsolide olamarruştır. Bunun birçok sebepleri var. Ancak demokrasinin işlerlik kazanmasının "olmazsa olmaz" şartların- dan biri, siyasal partilerin yerleşmesi, ku- rumsallaşmalan ve süreklilik kazanmala- ndır. Oysa Türkiye'deki siyasi partilerin is- ter sağda ister solda olsun hiçbiri henüz yerleşmiş, kurumlaşmış değil. Genelde de- mokratik rejimin bir oturmamışlığı söz ko- nusu. Bu ne ölçüde gecirilen sarsıntılardan, ne ölçüde partilerin kendi iç bünyelerinden dine göre özellikleri olacak elbette, ama sosyal demokrasinin bazı asgarileri, olmaz- sa olmaz ilkeleri var. Bu açıdan ne DSP'nin ve ne de özellikle SHP'nin görüşlerinde bir açıklık olduğu kanısında değiİim. Sosyal demokrasinin asgarisi nedir? Ka- nımca bu, hem siyasal mücadele hem de uzlaşma ilkesidir. Sosyal demokratlar siyasi mücadelesini ücretlileri ve küçük üreticileri temsil ederek yapar. Fakat sosyal demok- rat hareket aynı zamanda bir sınıf uzlaş- masına dayanır. Emek ile sermaye arasın- da uzlaşma ilkesine dayanır. Türkiye'de sosyal demokrasi henüz bu iki asgariyi bi- le açıkhkla ortaya koyamamıştır. Sosyal de- mokrasinin başka bir temel ilkesi, bölüşü- mün sosyalleştirilmesidir. Batı'daki sosyal demokrat partilere bakarsak üretimin özel ellerde olmasını kabul etmişlerdir; üretimin devletleştirilmesi yoktur. Sosyal demokrat- lar, bölüşümü sosyalleştinnişlerdir. Üretim özel veya karma, fakat bölüşüm toplum- saldır. Bu aynm, Türkiye'deki sosyal de- mokrat harekette henüz açıkhkla yapılmış değil. Ozetlersem, Türkiye'de soşyal demokrasi hem kökeni hem dünya ölçeğine yaşanan bunalım hem Türkiye"nin siyasal sistemin- deki oturmamışlık nedeniyle bir bunalım- dadır. Ama bütün bunlann sosyal demok- mümkün kıimaktadır. Toplumda çeşitli açılardan bir çöküş yaşanmaktadır. Bu boşluğu ne SHP ne de DSP dolduramaz. Bunun çaresi, Türkiye'de kurulu düzeni ye- ni baştan düzenlemeyı talep eden, yepyeni bir sosyal demokrat parti kurmak gerekir. lyice düşünülmüş fikirlerini ve çözümlerini açıkça savunan; açıkladığı görüşler tutar- lı bir programm parçası olan bir parti ol- malıdır. Eğer bu yapılamazsa, Türkiye'yi çok zor günler beklemektedir. TURAN — Belki tarihsel bir perspek- tifle bakıhrsa, iyimser olmak mümkün; es- ki değerlerin çözülmesiyle yeni değerlerin oluşması arasında geçen bir dönemin en karmaşık, karamsarlık verici dönem oldu- ğu başka toplumlann da bir deneyimi. An- cak kötülüğün içinden kendiliğinden bir iyiliğe gidiş çıkmayacaktır. Çıkış birtakım insanların düşünce üretmesiyle mümkün olabilir. Yoksa tarih, insanlar ne yaparsa yapsın hükmünü yürüten bir süreç değil- dir. Bence Türkiye'de muhalefet boşluğunun yarattığı sorunlarla, genel siyasetin sorun- larıyla sosyal demokrat hareketin bunalı- mı içiçe geçiyor. Yapılması gereken, toplu- mun daha demokratikleşmesine yöneük bir mücadele verilmesi. Herkesin düşünce ve isteklerini rahatlıkla savunabileceği bir or- Prof. Dr. tlter Turan, Prof. Dr. Taner Berksoy, Tarhan Erdem ve Prof. Dr. tlkay Sunar, arkadaşımız Şahin Alpa\'ın sorularını yanıtlarken bir noktada birleştiler: Türkiye'de sosyal demokrasi, kimliğini ve ilkelerini açıkhkla ortaya koymalıdır. (Fotoğraf: Uğur Saner) kadrolar ya askeri darbelerle siyasetin dı- şına itilmişler ya da insanlar çekindikleri için bu sürecin içinde yer almak istemiyor- lar. Aktif siyaseti marjinal insanlar götür- meye başladığı zaman, siyasete girmesi ge- reken nitelikte insanlar büsbutün siyaset- ten uzaklaşıyor, bir kısır döngüye giriliyor. Sosyal demokrasinin alternatif bir pro- je üretemeyişi Batı için olduğu gibi Türki- ye için özellikle geçerli. Alternatif proje üretilemeyince geleneksel politika yapüma- ya devam ediliyor. İtiraf etmek gerekir ki geleneksel polkikayı muhafazakârlar çok daha iyi bir biçimde yapıyor. Bugün görül- düğü üzere sosyal demokrat hareketteki tartışma, fıkirlerin, alternatif çözüm öne- rilerinin tartışıhnasına değil, hangi kişinin örneğin daha iyi konuşma yaptığına iliş- kin bir tartışmaya dönüşüyor. Değinmek istediğim bir başka sorun, Türkiye'de sosyal demokrasinin solunun açık olması. Legal olarak örgütlenme öz- gürlüğüne sahip olmadıkları için, daha sol- da politika yapmak isteyen kirnseler şu veya kaynaklanıyor, kestirmek güç. Ancak Türkiye'de demokrasinin kesintiye uğrama- sı yalnız siyasal partilerin değil, bütün si- yasal sistemin konsolide edilemeyişiyle so- nuçlanıyor. Türkiye'de sosyal demokrat hareketin Batı'dan farklı bir şekilde geliştiğini de gö- rüyoruz. Batı'da sosyal demokrasi aşağı- dan yukanya, toplumdan başlayarak geli- >en bir hareket olarak karşımıza çıkıyor. e yandan sosyal demokratlaıın Batı'da kökeni sosyalizm hareketidir. Geçirdikleri bazı değişikliklerden sonra sosyal demok- rat platform ortaya çıkmıştır. Türkiye'de- ki sosyal demokrat hareket çok yeni. Bir noktada şu haksızlık yapılmamau. Türki- ye'de sosyal demokrasi çok yeni bir kav- ram. En çok 1960'lann ortalanna uzata- bileceğimiz bir geçmişi var. Öte yandan Ba- tı'dan çok farklı olarak sosyal demokrasi- nin Türkiye'deki taşıyıcısı, merkeziyetçi, eli- tist, otoriter bir geleneğe sahip olup, bir noktada kendisini toplumdan so>Titlanmış olarak hissederek, halka açılma gereğini ratların kendi kimliklerini daha açık bir şe- kilde tanımlamalanna engel oluşturabile- ceğini sanmıyorum. DSP daha çok küçük bir lider partisi görünümündedir. Ama SHP de kilitlenmiş, dışarıya açılamamış, adeta nevrotik bir kişiliğe sahip bir insan gibi, bir türlü dışanyla irtibat kuramayan, kendi iç çekişmeleriyle uğraşan, egosant- rik, bir parti haline gelmiştir. — tkinci temel sonımuza geçelim: Ne yapmalı ki sosyal demokrat hareket için- de bulunduğu bunalımı aşsın ve güçlü, ik-< tidara yonelik bir siyasi akım haline gelsin? ERDEM — Tedavi önerilerime geçme- den önce, daha önceki tartışmamızda ele alınan bazı noktalann üzerinde durmak is- tiyorum. TBMM bir halk meclisidir, TC kurulduğundan bu yana. Türkiye*nin ge- nel kesiti ne ise TBMM'nin genel kesiti de o olmak lazımdır. Orada fazla bilgili adam- lara, profesörlere, bilginlere yer vardır; ama çoğunluğu onlar oluşturursa, o Meclis tem- sil niteliğini kaybeder. Bence bugün Türki- ye'deki siyasi kadroların eksiği, siyasi tec- tama geçilmesi. Oysa bugün istenilen top- lumda herhangi bir özerk güç kaynağının olmaması. TÜSİAD Başkanı bile savcılık tarafından sorguya çekilebiliyor. Hepimiz medeni cesaretimizi sonuna kadar kullan- mak zonındayız. Demokratikleşmenin yal- nızca yasal değişikliklerle gerçekleştirilebi- leceğini sanmak bir hayaldir. İnsanların si- yasete cesaretlendirilmesi lazım. Gündelik tepkiler şeklinde oluşan siyaset yerine, ge- nel ilkelerin günlük ifadeleri şeklindeki bir siyasetin geçmesi için, belki devletin de des- tekleyeceği fikir üretecek birtakım merkez- lerin, vakıfların faaliyete geçmesi gerekir. BERKSOY — Sayın Erdem'in birçok görüşüne katıhyorum, ama eğer "ülke batıyor" diye bir teşhis koyarsamz, kurtar- ma gibi bir misyon yükleniyorsunuz de- mektir. Ben Türkiye'de kurtarma misyon- lanna karşıyım. Kurtarma olarak siyaset yapılmasına, askerlik görevi yapümasına karsmm; derneklerin, barolann, üniversi- telerin, öğretim üyelerinin, yargıçların gün- lük görevlerini ülkeyi kurtarmak için yap- Sosyal demokrasi, ilkelerini açıkhkla be- lirlemelidir. Bana kalırsa ilkelerini ortaya koyabilmek için, sosyal demokrat hareket kökeniyle, altıokla, CHP'yle hesaplaşma- lıdır. CHP'yi bugiıne taşımamız, Tahran Bey de söyledi, mümkün değildir. Bu hesaplaş- mada kopan olur, dağılma olur; bunlara bakmadan açık açık tartışmamız gerekir. Devletçilik konusu, özel girişime karşı ah- nacak tavır konusu SHP içinde bugün ko- nuşulmuyor; tabudur. Satıldı derler, iha- net etti derler bu konulan konuşturmaz- lar. Bunu aşmak lazım. Bu değişen dün- yayı bir ucundan ya tutacağız ya da tuta- mayacağız. Tutamazsak işte o zaman bat- tık. Batarsak dünya yüzünden silinmeyiz, ama Türkiye üçüncü sınıf bir ülke haline gelir. Ikinci olarak sosyal demokrat hareketin kendini tanımlaması açısından kendi soluy- la hesaplaşması gerekir. Bunu çekinmeden kamuoyunun önünde yapabilmesi lazım. Benim kimh'ğim bu, görüşüm bu diyebil- mesi lazım. Parti içindeki birtakım unsur- lardan tepki alırım, bilmem nerede seçimi kaybederim kaygılanrun dışına çıkmak ge- rek. Sayın Sunar'ın söylediği önemli bir sey var: Sosyal demokrasinin temelinde uzlaş- ma vardır. Yani sosyal demokrasi düzen de- ğiştirme partisi değildir. Düzen degiştirme, sosyal demokrasinin daha solunda olan partilerin savunmaları gereken bir plat- formdur, ama sosyal demokrasinin değil. Sosyal demokrasi düzenin nasıl işlemesi ge- rektiği konusunda alternatif bir proje ge- tirecektir. Üretimdeki tıkanıkların nasıl aşı- lacağı, adil bir bölüşümün nasıl sağlana- cağı konularında çözüm getirmelidir. Uzlaşırken kiminle uzlaşacağız? Kendi tabanınla uzlaşacaksın, onlara ilkelerini anlatacaksın ve onlan fikirlerinle kazana- caksın. İkinci olarak, demokrasi konula- nnda diğer siyasi hareketlerle uzlaşacak- sın. tlla benim görüşümü benimse, aksi takdirde, zaman zaman yapıldığı gibi, "yoksa askerlere şikâyet ederim" tutumun- dan vazgeçmek lazım. Türjdye'nin bugün- kü ortamında sosyal demokratların uzlaş- ma ortamının yaratılmasına fevkalade önemli katkılan olacağr kanısındayım, çünkü ülke yönetiminde hiç uzlaşmaya yat- kın obnayan bir siyasi kadro var. SUNAR — Sosyal demokrasi bugünkü bunalımdan nasıl çıkabilir? Bu krizden herhalde süper kahramanlarla cıkılamaz. Demokrasi, süper insanlar rejimi değil, ale- lade insanların, basit vatandaşlann rejimi- dir. Daha da ötesi demokrasi, bir kurum- la. rejimidir. Eğer kurumlannızı yerleşti- rememişseniz, siyaset bir dengesizük orta- mında yürumektedir. İşte o zaman süper kahramanlara ihtiyaç olabilir. Onlara ih- tiyaç bulunan bir ortamda, demokrasi bu- naiımda demektir. Liderliği aşıyor SHP'de liderlik yanşını kim kazanırsa kazansm, onun ötesinde bir sorun var. Li- derliğin işlevini ve önemini inkâr etmiyo- rum. Ama hem sosyal demokrasinin alter- natif haline gelmesi hem de demokrasinin işlerlik kazanması açısından, sorunlar li- derlik meselesini aşmaktadır. Sosyal demokrasi, her şeyden önce, de- mokratik rejime sahip çıkmalıdır. Demok- rasi, sivil toplum dediğimiz kurumlar bü- tününün çalışmasıyla yakından ilgilidir. Sosyal demokrasi, si\il toplum kavramma ve kurumlarma sahip çıkmalıdır. Çok mer- keziyetçi bir siyasal gelenekten geliyoruz. Bunun tarihi nedenleri var. Türkiye'de ye- niliklere hep devlet kadrolan öncülük et- miş, ama demokrasiyi yaşatmak, sivil top- lumu yerleştirmek için sosyal demokratlara büyük görevler düşüyor. İkinci olarak, sosyal demokratlar iktida- ra gelmek için hangi seçmen koalisyonu- na dayanacaklarını iyi saptamahdırlar. Ik- tidara geldikten sonra da sosyal güçler ara- sında bir uzlaşma söz konusudur.Batı sos- yal demokrasisinde bu uzlaşma emek, ser- maye ve hükümet arasındadır. Sosyal de- mokratların iktidarda olduğu ülkelerde ik- tisadi ve sosyal politikalar esas itibanyla bu üçlü ortaklığın aralannda yaptıklan pa- zarhklar sonucu vardıklan anlaşmalara da- yanır. Türkiye'de sosyal demokrat partiler sosyal güçler arasında uzlaşma ve işbirli- ğine dayalı olarak politika üretecek kurum- ları nasıl oluşturacaklannı ortaya koyma- lıdırlar. Tarhan Erdem Bence bunalım yalnızca kendilerine sosyal demokrat diyenler arasında görülmüyor. Siyaset yaşamımızda bütünüyle bir eskimişlik ve verimsizlik var. Ama şu doğru ki kendilerine sosyal demokrat diyenler, gazete başlıklanndan hareket eden okul münazaralan mantığında demeçler dışında, bir ses vermiyorlar. Çünkü toplum sorunlarının davacısı veya sözcüsü olmak yerine, bir yere seçilmek için politika yapanlar görünüyor. Prof. Dr. tlkay Sunar Sosyal demokrasinin temelinde bir kolektifleştirme-devletleştirme ilkesinin yatmadığı kabul edilmelidir. Üretimde özel girişim, bölüşümde toplumsallaştırma esastır. Bu konular henüz seçmen önünde açık seçik tartışılmarnıştır. Sosyal demokrasi Türkiye'deki belirsizlik ortamına katkıda bulunmaktadır. İnsanlar bu belirsizliği algılıyorlar ve seçmende bir güvensizlik doğuyor. bu şekilde sosyal demokrat hareket içinde politika yapmak zorunda kalmakta. Batı- daki sosyal demokratlann böyle bir soru- nu yok. Ben Türkiye'de sağın, sosyal de- mokrasinin solunu biraz da bilinçli olarak boş bıraktığı kanısındayım. Sosyal demok- rasinin solunda özgür örgütlenme olmadığı sürece, sosyal demokrasinin kendi kimliğini ve programını açık olarak tanımlaması mümkün değil, çünkü hareketin içinde çok geniş bir sol yelpaze var. SUNAR — Önce size teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Bundan birkaç gün once bir Istanbul gazetesinde Boğaziçi Üni- versitesi'nden bir başka arkadaşın sosyal demokrat hareketle ilgili görüşleri yanlış- lıkla bana atfedilmişti. Burada düşüncele- rimi açıklama fırsatını bana verdiğiniz için teşekkür ederim. Efendim, sorunu genelden özele doğru ele alacak olursak, Sayın Berksoy'un be- lirttiği gibi sosyal demokrasi 1970'lerden başlayarak dünyada bir bunalım yaşamış- tır. Bir yeni - muhafazakâr ya -da yeni - li- beral akım bir atak yapmıştır. Avrupa'nın duymuş olan CHP'dir. Bütün bu etkenle- ri dikkate alırsak, Türkiye'de sosyal de- mokrasinin bugün oturmuş bir nitelik ka- zanması bir mucize olurdu. Ben, sosyal demokrasinin bugünkü en büyük sorununu belirsizlik olarak tanım- lıyorum. İki partiye bölünmüşlük veya SHP içindeki liderlik yanşının ötesine gi- dersek, Türkiye'deki sosyal demokrat ha- reketin bir belirsizlik sorunu var. Henüz daha kim olduğunu, kişiliğini tanımlaya- mamış durumda. Sosyal demokrat parti- ler kitle partileridir, geniş bir tabana yayı- lırlar. Sınıf partileri değillerdir, ama ücret- lilerin ve küçük üreticilerin sözcülüğünü yüklenmişlerdir. Ama sosyal demokrat parti herkesi, her fikri kucaklayan bir parti olamaz. SHP'de bu kriz ne ölçüde devam ediyor, tam bilemiyorum; ama başlarda bu- nalımın önemli bir nedeni buydu. Çok farklı fikir ve kanatlann bir araya gelme- sinden dolayı parti kilitlenmişti. Bu kilit- lenme aşıldı mı bilmiyorum, ama sosyal de- mokrat hareketin seçmenin karşısına belirli bir platformla çıkmış olduğu kanısında de- ğilim. Her ülkede sosyal demokrasinin ken- rübedir. Bugün bunalımın aşılmasının yolu, CHP'nin canlandırılması olamaz. CHP'yi 12 Eylül 1980 sabahındaki insanlarla ye- niden kursanız, yine aynı problemlerin içinde yaşarsınız. Türkiye'de son on yılda çok şey değişti. CHP'yi özlemek yerine, CHP'nin 1923 ile 1960'lara kadar yaptık- lan örnek alınmalı. O da toplumu ileriye götürme, yenileştirme uğraşıdır. SHP, son beş yılda yeni fıkirler üretebilseydi, anaya- sadaki eksikükleri ortaya koyabilseydi, sağ- lık, eğitim, ulaşım sorunlannm ve daha on- larca sorunun nasıl çözüleceğini söyleyebil- miş olsaydı bugün bu durumda olmazdı. Ancak bu çözümleri ortaya koymak ciddi çalışmalan gerektirir. Sabah kalkıp gaze- teyi okuduktan sonra filancaya cevap ye- tiştirmeyle uğraşarak politika olmaz. Po- litika bu hale gelmiştir. Ben ne DSP'nin ne de SHP içindeki ha- reketlerin çözüm üretme ihtiyacına cevap verebileceği kanısında değilim. Bu boşluk çok tahripkâr bir boşluktur. Bu siyaset ve muhalefet boşluğu birtakım sorumsuz kimselerin sorumlu gibi davranmalannı malanna karşıyım. Toplumda büyük bir değişim, dönüşüm var, Sayın Erdem'in vur- guladığı boşluk da on yıldır var, fakat "batıyoruz" diyemeyiz. Türkiye'de sosyal demokrat hareketin bugünkü bunalımı nasıl aşacağı konusu- na gelince: Dünya büyük bir hızla değişi- yor ve bütünleşiyor. Bununla birlikte siya- set de diğer konular da hızla değışiyor. On beş sene önceki CHP'ye dönmek mümkün değil, nasıl ki on beş sen önceki Alman Sosyal Demokrat Partisi'ne dönmek müm- kün değil ise. Dünyadaki bu değişmenin ipuçlarını çok iyi yakalamak lazım. Benim gördüğüm kadarıyla, dünyadaki değişim daha özgür, daha liberal, ekonomi anla- mında da iyi veya kötü daha liberal bir dünyaya doğru gidildiği. Bu bize de yansı- yacaktır. Bu hızla değişen ve bütünleşen dünyada, biz devletçi mi olalım özel sek- törcü mü tartışması bana kalırsa abesle iş- tigaldir. Ekonomide dünyaya açılalım mı yoksa kendi içimize kapanahm mı tartış- ması, belki akademik olarak yapılabilir, ama bir siyaset olarak dünyayı pek iyi ta- kip etmiyorum anlamına gelir. Bölüşümde sosyalleştirme Sosyal demokrat politikalara gelince: Sa- yın Berksoy'un belirttiği gibi, değişen bir dünyada yaşıyoruz. Bunu kabul etmek la- zım. Tarihte verilen mücadeleler gözümüz- de ne kadar değerli olsa da dünya değiş- mektedir; sosyal demokratlar da bu değiş- melerin dışında kalamazlar. Bunlan yaka- lamak ve yönlendirmek gerekir. Yakalan- ması gereken değişmeler nelerdir? Bir de- fa, sosyal demokrat partiler artık Türkiye 1 - nin dünyanın bir parçası olduğunu kabullenmelidir. Türkiye'nin kültüreL siya- sal, ekonomik olarak dünyaya açık bir ül- ke olduğunu ve ancak dünyayla karşüıklı etkileşim içinde bir sosyal demokrasinin mümkün olabileceği kabul edilmelidir. İkinci olarak, sosyal demokrasinin teme- linde bir kolektifleştirme -devletleştinne il- kesinin yatmadığı kabul edilmelidir. Üre- timde özel girişim, bölüşümde toplumsal- laştırma esastır. Bu konular henüz seçmen önünde açık seçik tartışılmarruştır. Sosyal demokrasi Türkiye'deki belirsizlik ortamı- na katkıda bulunmaktadır. İnsanlar bu be- lirsizliği algılıyorlar ve seçmende bir güven- sizlik doğuyor. Sosyal demokrasi seçmene güvenilir bir alternatif olarak görünmüyor- sa, bu kendini seçmene açık seçik tamta- mamış olmasıyla ilgilidir. Türkiye'de sos- yal demokrasinin güçlenmesi için liderler- den çok bazı ilke ve kurumlara sahip çı- kılmasının önemli olduğunu düşü- nüyorum. Son olarak, yeni bir partiye ihtiyaç ol- duğu görüşüne katılmadığımı belirtmek is- terim. Bunalıma mevcut partiler çerçeve- sinde çözüm aranmalıdır. Yeni bir partinin, bu ortamda bir altenatif olarak ortaya çı- kabileceğini sanmıyorum. Parti piyasasın- da yeni bir partiye yer olmadığı kanısında- yım. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle