Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 2 TEMMUZ 1990
Ağrı kliniklerine 'başvuranlar
9
, en çok başından şikâyetçi
Ağrılarınbaşında,başağrısı varUluslararası Ağrı Teşkilâtı'nın
araştırmalarına göre, başağrısı en çok
rastlanılan ağn çeşidi. Yıllardır büyük
araştırmalara neden olan başağrıları,
migren, gerilim başağrıları, küme
başağrısı, tansiyon yükseimesi
başağrısı, sinüzit ve adalelerden
kaynaklanan başağnları olarak
sınıflandınlıyor.
* *
— 2 —
GÜNDÜZ tMŞİR
Ünlü araştırmacı Wolff, kitabı-
nın başlangıç cümlesinde "Başağ-
nsı olmayan insan yok gibidir"
saptamasını yaparak ağnnın tarih-
çesinde başağrısının ayrı bir öne-
mi olduğunu ortaya koyuyor. Ger-
çekten bunca söz boşuna söylen-
memiş olacak ki başağrısı ulusla-
rarası Dünya Ağn Teşkilâtı'nın
yaptığı biltttn araşnrmalarda hep
ilk sırada.
Ağrı kliniklerine başvuran has-
taların büyük bir çoğunluğunda
ilk şikâyet olan başağrısı yıllardır
büyük araştırmalara neden olrnuş.
Hâlâ da olmakta. Peki nedir ba
şağrısı? Nelerden kaynaklanır? Bu
ve benzer sorulann cevabını al-
mak için gittiğimiz tstanbul'daki
ikinci ağn ünitesini oluşturmuş ve
özellikle başağrılan konusunda
yoğunlaşan tstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa llp Fakültesi Nöroloji
Anabilim Dalı yapısmda çalışma-
larını sürdüren "Başağnlan Mer-
kezi", haftanın iki günü baş ağn-
sı çeken hastalara hizmet veriyor.
1980 yılında Nöroloji Profesörü
Hayrünnisa Denktaş tarafından
kurulan Başağrısı Merkezi'nin
başkanlığmı Doç. Dr. Aksel Siva
yürtıtuyor. Siva, yılda bini aşkin
başağrısı çeken hastayı tedavi et-
rneye çalıştıklarını belirterek şun-
ları söylüyor
"Biz özellikle kronik başağnsı
çeken hastalan muayene ediyoruz.
Merkezimizde halen 3 nörolog, 2
psikiyatrist, 1 dahiliyeci, KBB'ci ve
bir de goz uzmanı çok yönlıi ola-
rak basağnlan konusunda hizmet
veriyor. Hastaların 1/3'ü migren,
1/3'ii gerilim başağnsı ve 1/3'ü de
ber ikisinin antsında kalan çeşitli
başağnlanndan merkezimize baş-
vurnyor. Ankara'da kurulu başağ-
nsı merkeziyle birlikte başağnsı
çeken 5 müyon kişiye hizmet ver-
meye çalışıyoruz. Bu rakaraa bir
de çesitli basağnlanndan dolayı
doktora gitmeme inanışında olan
yüz binlerce hastayla. herhangi bir
uzmana başvuran hastalan da ka-
tarsak, ne tiir bir hizmette bulun-
duğumuz açıkça ortaya çıkar. Za-
ten gtinlük poliklinik hizmeti sı-
rasında çeşitli hastaJar yine ağn
nedeniyle başvunıyor. Burada ba-
şağnsının kronikleştiği hastalar da
bize sevk ediliyor. Halen başağn-
sı için bize başvuran hastalara an-
cak 4 ay sonrasına giin verebiliyo-
nız. Ancak üniversite hastaneleri-
mizde başağnsı amaçlı merkezle-
rin knmlmasıvla birlikte bize baş-
vuran hastalara daha da iyi biz-
metlerin götüriilebüeceği kanısta-
dayız."
Doç. Dr. Aksel Siva, en çok gö-
rülen basağnlan olarak migren,
gerilim başağrıları, küme başağ-
nsı, tansiyon yükseimesi başağn-
sı, sinüzit ve adalelerden kaynak-
lanan başağrılanru gösteriyor.
Migrenin en çok rastlanılan ba-
şağrısı olması nedeniyle tanısında
çok dikkatli olunması gerektiğine
dikkati çeken Siva, başta migren
olmak üzere diğer basağnlan ko-
nusunda şu tanımlamalan getiri-
yor:
"Migren için özellikle başağn-
lannın tekraıiayıcı olması, her
krizde şiddet ve siire defişimi gös-
terebilraesi, yanm başlaması geli-
yor. Aynca ağnya eşlik eden bu-
lantı, kusma, iştah kaybı, ışık ve
güriiltüden rahatsız olma migre-
nin diğer özellikleri arasında. Bir
diğer özellik de ailesel özellik. Bir
kişide migren tanısına varılabil-
mesi için ynkanda sayılan kriter-
lerden en az ikisinin var olması
koşulunu anyonız. Tekrariayıcı
başağnlannın bir kişide en az bir
yıldan beri var olması kronik ba-
şağnsı migren tanısı için öngordü-
ğümiiz süredir."
Uzmanlar migrenli hastalarda
görülen ilginç özellikler arasında
çoğunun geçmişinde araba tutma-
sı, karanlıktan korkma, yüksekten
korkma gibi bulguların bulundu-
ğuna dikkate çekerek tedavisi ko-
nusunda özetle şunları söylüyor-
lar:
"Migrentedavisindeen önce ya-
pılacak iş büyük bir balonu ala-
rak şişirmek, derin bir nefes alıp
uzun süre rutmasını söylemek ola-
bilir. Migren nöbeti başladıkran
soora ağn kesidler genellikle fazla
etkili olmamaktadır. Migren nö-
betine karşı ergotamin bileşikleri,
doğrudan be>ne etkili analjezik-
ler. kortizon ve yetersiz olduğu
takdirde kodein gibi kuvvetii anal-
Ağn, gündelik hayatta hemen hemen bepimizin öncelikle başına geliyor.
jezikler kullanılabUiyor. Diğer il-
ginç bir özellik ise birçok migrenli
hastada ledaviye karşı bir süre
sonra direnç gelişmesi. Akupunk-
tarun migren tedavisinde olduk-
ça önemli bir yeri bulunmaktadır.
Hasta iyi seçildiği takdirde mig-
ren nöbetleri akapunktur uygula-
ması ile seyrekleşmekte ve belirli
aralıklarla uygulanraası halinde
uzun sureli rahatlamalar göriil-
mektedir."
Başağrıları sırasında ikinci en
önemli rahatsızhğı oluşturan bir
ağn çeşidi de genlim başağnsı ola-
rak gösteriliyor. Gerilim başağn-
sı çevresel faktörlerin değişmesi,
aşın sorumluluk yüklenme, düş
kınklıklan, ailesel sorunlar, stres-
ler gibi önemli değişikliklerin yüz,
baş ve boyun kaslannın kasılma-
sına bağlı olarak ortaya çıkıyor.
Streslerden sonra görülen mig-
renin aksine, kas kasılması ya da
gerilim başağnsı, stresler sırasın-
da ortaya çıkıyor. Migrenli hasta-
lar hiddet ve düş kırıklığmı kim-
seye göstermemeye çalışırken ge-
rilim basağnsında hastanın herke-
se durumundan yakınması da bu
ağrı çeşidinin diğer ilginç bir özel-
liği olarak kabul ediliyor. Bu ağrı
çeşidinde migrenin aksine tek bir
bölge değil yaygın bir bölge etki-
leniyor. Uzmanlar ağnrun tanımı-
nı yaparken enseden başlayip ba-
şı çepeçevre saran ve başın cendere
içine ahnması gibi bir his olduğu-
na dikkati çekiyorlar. Bu ağnnın
da tedavisi için merkezi etkili anel-
jeziklerin (ağn kesicilerin) ve kas
gevşeticilerin yanı sıra hastanın
ruh halini düzeltici, gerilimini
azaltıa ilaçlann da kullanılması
gerekiyor. Hastaya aynca aka-
punktur ve tarnskutaa sinir stimı-
lasyonu gibi yöntemler de uygu-
lanabiliyor.
Diğer basağnlan teşhis ve teda-
vileri ise şöyle özetleniyor:
Temaruz başağnsı: Psikolojik
yönden sorunu olan birçok hasta
bu bozukluğu başağnsı olarak ifa-
de eder. Bu tip hastalar başı Uze-
rinde kaşı hizasında basınç, ağır-
hk ve batraadan şikâyet ederler.
Uyanık olduğu saatlerde sürekli
başağnsı ile meşguldür. Yatınca
geçer. Çoğunda görme bozuklu-
ğu, başdönmesi ve halsizlik hissi
yatar. Bu tip hastalar sürekli he-
kimden hekime koşarlar. Bazı
kültür düzeyi ytiksek hastalar he-
kimi yanıltabilmek için daha ön-
ceden bazı başağrısı tiplerinin
özelliklerini öğrenirler. Bu tip has-
talara analjezikler tesir etmez. Bir
psikiyatristin yardımına ihtiyaçlan
vardır.
Tansiyon vükselmesine bağlı
basağnlan: Tansiyonu yüksek
hastalarda tansiyonun alışık ol-
dukları düzeyin çok daha üzerine
çıkması ile başı içeriuen dışarıya
doğru sıkıştıran zonklama tarzın-
da ağnlar ortaya çıkar. Hasta öne
ejildiği zaman ya da ani bir hare-
ketle başın daha çok ağndığını gö-
rür. Ani tansiyon yükselmeleri çok
daha şiddetli ağnlara neden olur.
Tansiyonun yükselmesine bağlı
basağnlan hasta için çok önemli
bir uyancıdır. Tansiyon düşüriil-
mediği takdirde beyin kanaması ve
buna bağlı olarak da kalıcı birta-
kım bozukluklann çıkmasına yol
açabilir. Bu nederile tansiyonu
yüksek olan hastalann özellikle
başağrılanna karşı uyaruk olma-
sı gereklidir.
Sürekli alkol alımına bağlı ba-
şağnsı: Aşın miktar alkol alanlar-
da beyin damarlannın genişleme-
sine bağlı olarak başağnsı ortaya
çıkar. Bu hastalar genellikle heki-
me başvurmazlar.
Dağ hastalığı: Deniz seviyesin-
den birdenbire çok yükseğe çıkıl-
dığı zaman beyin kan akımında-
ki ani değişikliğe bağlı olarak ağ-
n başlar. Ağrı zonklayıcı karak-
terdedir. Daha çok alın bölgesin-
de ortaya çıkar.
Efor başağnsı: Yorulma başağ-
nsı olarak da adlandınlır. Uzun
süre egzersiz yapmadan aşın fizi-
ki yorulma ya da heyecanlanma-
ya baglı olarak ortaya çıkar. Üst
üstte yapılan yanşmalar sırasında
atletlerde, sık sık sınava giren öğ-
rencilerde görülür. Ense ve şakak-
larda şiddetli zonkiayıa tarzda or-
taya çıkar.
Orgazm başağnsı: Cinsel birleş-
me sırasında, özellikle orgazm söz
konusu olmadığı anda başlar. Bo-
yun ve yüz kaslannın ani olarak
aşın kasılmasına bağlıdır. Zonk-
iayıa ve batıcı karakterdedir.
Dondnrma başağrısı: Uzun sü-
re soğuk içki içenlerde veya don-
durma yiyenlerde şakaklara ve el-
macık kemiklerine yayılarak baş-
layan başağnlandır.
Yiyeceklere bağb basağnlan:
Bazı süt ürünleri, limon, terbiye-
lenmiş et, sosis, migren de başağ-
nsı etkenleri arasında sayümakta-
dn-. Hastanın bu yiyeceklerin ken-
disinde başağnsına neden olduğu-
nu fark ettiği zaman kendini ko-
nıması en doğru tedavi y* '
temidir. \,
Diğer hastalıklara bağlı basağ-
nlan: Daha önceki başağnlannın
yanı sıra çeşili organlara bağb has-
talıklar sırasında başağnsı ortaya
çıkabilir. Gözun çeşitli hastalıkla-
nnda, kulakla ilgili hastahklarda,
burun ve sinüs hastahklannda,
dişlerden kaynaklanan hastalık-
larda, boyun kaslannın ani geril-
mesüıe bağlı olarak başağnlan or- •
taya çıkabilir. Bu nedenle başağ-
rılannın teşhis ve tedavisinde çok '
aynntılı bir inceleme yapıunası ge-
reklidir.
Uzmanlar kanserli hastalann
çektiği ağnlann şiddetini hiçbiri-;
siyle kıyaslayamamakta birleşiyor.
Her yıl yaklaşık 6 milyon kanser
tanısımn konulduğu günümüzde
bunlardan 3.5 milyonu ölürken,
bu oranın yaklaşık yüzde 90'ında
son dönemlerde dayanılmaz ağn-
lar meydana gelmekte.
Yarut: Afrılar aasıl
tedavi edlllr?
SovyetlerBirliği ve Doğu Avrupa'daki gelişmelerin, ülkemizin stratejik önemine ve güvenlik anlayışına etkileri
Türkiye, ihtiyatlı davranmah— 2 —
YILMAZ USLUER (Em.AmiralJ
Türkiye, NATO'ya soğuk savaşm şiddetini
koruduğu 1952 yıünda üye obnuştur. O tarih-
ten bu yana özellikle SSCB'nin başlatabilecegi
bir dünya harbini önleme (caydırma) bakımın-
dan görevini yaptığı bir gerçektir.
Türkiye, konumu ile Ortadoğu ülkeleriyle
Sovyet - Rusya arasında bir mania teşkil et-
mekte ve dün yayımladığımız maddelerde be-
lirtilen milli güç unsurlanndaki kuvvetiyle
Sovyetler'in Ortadoğu'ya inmesine ve petrol
sahalannı kontrol etmesine mani olmaktadır.
Türkiye, bu özellikleri ve elinde bulundur-
duğu Türk boğazlanyla (tstanbul ve Çanak-
kale boğazlan), olası bir savasta Sovyetler Bir-
liği'nin Akdeniz'e inmesini tehdit etmektedir.
Türkiye, Trakya ve Boğazlar bölgesiyle, do-
ğu devletlerinin katlanamadığı ölçüde bir as-
keri kuvveti daima hazır bulundurmakta ve
bu şekilde NATO'nun "caydıncılık stratejisi"
nin uygulamasına büyük katkı sağlamaktadır.
Sovyetler'in Akdeniz ve Ortadoğu ile ilgili
hedefleri ve petrolün NATO'nun Avrupah üye-
leri için önemi göz önünde bulundurulduğun-
da, Türkiye'nin NATO bakunından önemi
açıkça belirlenir.
Türkiye, NATO için, dengeli, güçlü ve
uyumlu bir devlettir. Türkiye, NATO Ortak
Savunma Paktı'na yaptığı askeri güç ilavesi ne-
deniyle özellikle NATO'nun Avrupalı üyele-
rinin güçlerini ekonomik / sosyal sahalara yö-
neltmesine yardımcı olmaktadır.
Türkiye'nin ABD için önemi
ABD'nin dünya çapında uyguladığı "global
srrateji"nin esası Sovyetler Birliği'nin yayüma-
sını önlemektir.
Türkiye, Sovyetler'in Ortadoğu ve Kuzey
Afrika'yı nüfuzu altma almasını önleyici /
zörlaştuıcı bir jeopolitik konuma sahip oldu-
ğundan, bu stratejinin uygulanmasında ABD
için ayn bir öneme sahiptir.
ABD'nin Ortadoğu ve Güneybatı Asya ile
ilgili güvenlik çıkarları ve hedefleri özet
olarak:
1) Bölgeye Sovyet tehdidini / yayılmasını ön-
lemek için, "caydırma" ve caydırmanın etki-
siz olması halinde bölgeyi savunma faaliyeti,
2) özellikle Basra Körfezi'nden petrol nak-
liyatının devamını sağlamak,
3) Bölgedeki dost ülkelerde, bozgunculuk
ve istikrarsızhk yaratılabilecek, imkânlan / fırr
satlan azaltmak. Arap - tsrail sorununu ba-
nşa ulaştırmak,
- 4) Bölgedeki çatışmalann yayılmasını, tır-
manraasını önlemek,
5) Terörist tehditleri ve terorizmin milli po-
litikalann bir aracı olarak kullanılmasını ön-
lemek ve bazı ülkelerin bu gibi faaliyetleri des-
teklemesine engel olmak.
' ABD'nin Avrupa ve NATO ile ilgili çıkar ve
hedefleri ise,
1) Müttefiklerine yönelen Sovyet ve alçak
yoğunluktaki çatışma tehditlerini önlemede
onların bilfîil yanında yer almak,
2) Müttefiklerin ortak çıkar ve değerlerine
olan tehdidini onlarla birleşerek önlemek.
Böylece bölge istikrannı sağlayarak milletle-
rin bağımsızlığını korumak.
Türkiye'nin Ortadoğu ülkelerinin hemen he-
men tamamı ile tarihi, siyasi, kültürel ve eko-
ovyetler'de
bugünekadar
yapılan reformlann
ve uygulanmasına
çalışüan doktrin ve
konseptlerin,
Türkiye'nin milli güç
unsurlannı olumsuz
etkilediği
söylenemez. Özellikle
*soğuk savaş'ın
bittiğinin ilan
edilmesi, uluslararası
alanda meydana
gelen yumuşama,
silahsızlanma ve bu
konuda devam eden
toplantılar,
Türkiye'nin milli
ekonomik güçlerine
nisbi de olsa olumlu
etki edecektir.
nomik ilişkilerinin bulunması, Muslüman dev-
letler teşkilatlanna üye olması, onun Ortado-
ğu'da sulhun temin ve idamesinde müstesna
bir yer işgal etmesine neden olur. ABD'nin Or-
tadoğu ile ilgili belirtilen hedef ve çıkarlann-
da büyük bir değişme olmayacağına göre bu
özellikleri ile Türkiye, ABD çıkarlanna büyük
katkı sağlayabilir.
Türkiye'nin Ortadoğu - Batı Avrupa petrol
deniz nakliyatını kontrol edebilir bir konuma
sahip olması da ABD'nin Avrupa çıkarlarına
büyük katkı sağlar.
ABD, Türkiye'deki birçok üs ve kolaybklar-
dan istifade etmekte, bu tesisler yoluyla önemli
bilgiler toplamakta ve lojistik destek kolaylık-
larından faydalanmaktadır.
Türkiye, boğazlan ile Sovyetler'in Akdeniz'e
inmesini kısıtlamada ve NATO'nun güneyden
kuşatılması riskini azaltmaktadır. Bu husus
aynı zamanda 6. Filo'nun hareket serbestisi-
ni ve bu filoya rnuhtemel tehdidi nisbi olarak
azaltmaktadır.
Türkiye ithalat ve ihracatının önemli bir kıs-
mını ABD ile yaptığından, bu ülke ekonomi-
sine kazanç sağlamaktadır.
Türkiye'nin Sovyet
Rusya için önemi
oluştunılması ve idamesine öncelik verilme-
si, endüstrinin, teknolojinin ve tarımın geliş-
mesini önlemektedir.
2) Büyük bir askeri güç teşkili ve ıdamesi
Sovyetler'e muhasım olanlann düzenlerini
bozmada başarılı olamamıştır.
3) Avrupa Topluluğu (AT) 1992 yüından iti-
baren tek pazar haline gelecektir. Topluluğun
ilerde siyasi bir entegrasyona donüşmesi müm-
kün olabilecektir. ATnin bu şekilde ABD ve
Sovyetler Birliği gibi üçüncü bir global güç
merkezi durumuna gelmesi, Sovyetler'in ve
hatta ABD'nin memnun olacağı bir dunun de-
ğildir. Bu nedenle Sovyet Rusya bir yandan
kendi güç kaynaklarını en üst seviyeye çıkar-
maya çalışırken ATnin kendinden üstün bir
güç haline gelmesini önleyici tedbirler ala-
caktır.
SSCB ile ilgili varsayımlar
rolünde elde edilen neticeler ve devam eden
silahsızlanma toplantılannın güverüik/savun-
maya olan etkileri nedeniyle milli ekonomik
güçlere nisbi bir (+) etki sağlayabilecektir.
2) Sovyetler'in geleceği ile ilgili saptanan
varsayımların, Türkiye'nin "boğazlar" gibi je-
opolitik/'jeostratejik değerlerine (—) olarak et-
ki yapacağı ve bölgesel güç merkezi olarak
Türkiye'nin güç kaynaklarını (—) etkileyece-
Türkiye'nin Sovyet Rusya için önemi Türk
boğazlanndan kaynaklanrnaktadır. Sovyet de-
niz ticaretinin büyük kısrru ve Akdeniz'deki
6. Filo'nun desteği Türk boğazlan ile ya-
pılmaktadır.
Sovyetler'in Akdeniz ve Ortadoğu'daki çı-
karlan, boğazlann ve Türkiye'nin önemini da-
ha da arttırmaktadır.
Bölgesel güç merkezi
olarak Türkiye
Her devlet sahip olduğu ve/veya kontrol
edebildiği potansiyel güç kaynaklarını (Milli
güç unsurlarıdır) işler duruma getirip, bunla-
rın verimliliği ile uluslararası ortamda diğer
devletleri etkilediği oranda bir güç merkezi-
dir. Aksi takdirde diğer devletlerin kendi çı-
karları için yararlanacağı bir güç kaynağı du-
rumunda kalır.
Bir devletin güç merkezi olabilmesi için, güç
kaynaklannın tümünü dengeli biçimde milli
çıkar/hedefleri yönünde geliştirmesi gerekir.
Arazisi ve nüfusu küçük bir ülkenin ekono-
mik güç kaynakları ne kadar gelışmiş olursa
olsun güç merkezi olabilme olasılığı zayıftır.
Türkiye, mevcut, yarı potansiyel ve potan-
siyel guç kaynakları ve diğer devletlerle bir-
leştirdiği güç kaynaklarıyla (NATO ve AT gi-
bi ekonomik ve askeri güç kaynakları) hem
Ortadoğu, hem Balkanlar ve hem de Doğu
Akdeniz'de bölgesel bir güç merkeziûir.
SSCB'deki gelişmeler
ve Türkiye
Gorbaçov'un iktidara gelmesinden sonra
Sovyetler Birliği'nde bir çok reformun uygu-
lanmasına geçilmiştir. Bu reformlann yapıl-
masındaki nedenler şöyle özetlenebilir.
1) Sovyet ekonomisinde beliren sorunlar ve
bu sorunlann yarattığı sosyal problemler ve
teknolojik durgunluk, Sovyet ekonomik sis-
teminde ve kaynakların tahsisinde değişme ya-
pılmasını gerektirmiştir.
Kaynaklann tahsisinde büyük bir askeri güç
SSCB her şeyden önce süper güçlü bir dev-
let olma vasfını konımayı isteyecektir. Tabii
milU güç kaynaklannın bu konımayı sağlaya-
cak imkân ve kabiliyette olması gerekir. Sov-
yetler Birliği'nin global bir güç merkezi du-
rumunu konıyamaması halinde, Avrupa'da kı-
tasal bir güç olarak varlığını idare ettirmesi
en uygun hareket tarzı olabilir.
Siyasi coğrafya bakımından SSCB, başlan-
gıçta küçülmeye karşı direnecek ise de bir za-
man süresi içinde kademeli olarak küçülmesi
onu jeopolitik yandan daha güçlü yapacaktır.
Başlangıçta, "15 cumhuriyetini bir arada
tntmaya çalışacak olan" Sovyet Rusya zaman
içinde, "Birlikten aynlmak isleyenlere bağım-
sızlık tanıyarak", sonuçta "yalnız gerçek Rus-
lan bir arada bulunduran bir cumhuriyete" yo-
nelebilir. Bu gaye hedefe de söyle geçebilir.
1) 15 cumhuriyete daha fazla özgürlük ta-
myan, cumhuriyetler arasmdaki ilişkilerin eşit
ortaklık ilkesine dayandığı "Gevşek Federa-
tif Sistem."
2) Merkeze bağımhlığı ge\şek, özerk Sov-
yet cumhuriyetlerinden oluşan bir konfederas-
yon,
3) Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna'dan mey-
dana gelen 210 milyonluk bir cumhuriyet. (Di-
ğer cumhuriyetler bağımsız). Bu safhada Kaf-
kasya ve Orta Asya'da Özerk Türk cumhuri-
yetleri kurulabilir.
Gelişmelerin Türkiye'ye
etkileri
SSCB yukanda açıklanan bugune kadar ya-
pılan reform devrimlerinin ve gelecekle ilgili
varsayımlannın Türkiye'nin stratejik önem un-
surlarına etkileri şöyle özetlenebilir.
1) Sovyetler'de bugune kadar yapılan re-
formlann ve uygulanmasına çalışılan doktrin
ve konseptlerin, Türkiye'nin milli güç unsur-
larını (—) olarak etkilediği/leyeceği söylene-
mez. Özellikle "soğuk savaşın" bittiğinin ilan
edilmesi, uluslararası alanda meydana gelen
yumuşama, silahsızlanma ve silahlann kont-
ovyetler'in
global,
kıtasal, bölgesel
hedef ve çıkarlarmda
ne gibi değişmelerin
olacağı, henüz
açıklığa
kavuşmamıştır.
*Makul yeterlilik',
*yeni düşünce* gibi
kavramlar, hedeflere
ulaşmada saptanan
yöntemlerdir.
Türkiye ile ilgili
hedeflerde bir
değişme olup
olmadığı
anlaşılıncaya kadar,
Türkiye'nin güvenlik
/ savunmasmda
ihtiyatla hareket
etmesi gerekecektir.
ği de söylenemez.
3) Sovyetler'in global, kıtasal, bölgesel he-
def ve çıkarlarmda ne gibi değişmelerin ola-
cağı henüz açıklığa kavuşmamıştır. "Makul
yeterlilik" ve "yeni düşünce" gibi kavramlar
hedeflere ulaşmada saptanan stratejiler/yön-
temlerdir.
Türkiye ile ilgili hedeflerde bir değişme olup
olmadığı anlaşılıncaya kadar Türkiye'nin gü- !
venlik/savunmasında ihtiyatla hareket etme- ;
si gerekecektir.
Bu incelemeye dahil edilen Doğu Avrupa ül-
keleri Yugoslavya ve Arnavutluk hariç, Doğu
Almanya, Çekoslovakya, Macaristan, Polorrya
ile Romanya ve Bulgaristan'dır. Bu ülkeler
COMECON ekonomik topluluğunun ve Var-
şova Paktı'nın da üyeleridir.
Doğu Avrupa'yla ilgili
varsayımlar
Doğu Avrupa ülkeleri temelde Avrupa kül-
türüne dayalidır. Bu kültür, demokrasiyi, in-
san hak ve hürriyetlerini ön planda tutar. Eko-
nomide serbest piyasayı, devlet idaresinde halk
idaresini kabullenir, dinde laiktir. Maalesef bu
kültür Doğu Avrupa ülkelerinde 50 yıldır, Na-
zizm ve komünizm ideolojileri ile değiştiril-
meye çalışılmaktadır.
Nazizmin tarihe karışması, komünizmin
kendi kendini feshetmesi ile bu ülkelerde bu
temel kültür tekrar filizlenip gelişebilecektir.
Bu temel kültürdür ki Doğu Avrupa ülkeleri-
nin Batı ile kolayca entegrasyonunu sağlaya-
bilecektir.
Bu ülkelerin bugünkü durumlarına göre bir
kısmı daha çabuk demokrasiye ve piyasa eko-
nomisine dönüşerek:
1. Kendi aralannda ve/veya Batı Avrupa ül-
keleri ile veya Avrupa Topluluğu (AT) ile ve-
ya
2. Bütün Avrupa ülkelerini birleştiren "A
1
»-
rnpa Evi"nde Birleşik Avrupa'yı teşkil edebi- '
leceklerdir.
Bu ülkelerden Romanya'da, Polonya'da ve
Yugoslavya'da bazı etnik çatışmalar olabilir.
Ancak bunlar büyük bir tehdit oluşturmaz-
lar.
Sovyet askeri kuvvetlerinin Doğu Avrupa
ülkelerinden çekilmesi ve Varşova Paktı'nın
söndürülmesinden sonra, bu ülkeler kendi gil-
venliklerini, dahil olacaklan siyasi entegras-
yonun veya müşterek Avrupa güvenlik kon-
septinin esaslarına göre saptayabilirler.
Gelişmelerin Türkiye'ye
etkileri
1. Doğu Avrupa ülkelerine ekonomilerini,
daha süratli kalkındırabilmek için (AT) ve d*-
ğer uluslararası finans kuruluşlan tarafınd
yapılabilecek yardımlar, bu kuruluşlann Türki-
ye'nin kalkınmasına yapabilecekleri katkıda
nisbi bir azalraaya neden olabilir.
2. Doğu Avrupa ülkelerindeki gelişmelerin ;
ATde daha fazla genişlemeye neden olabilme-
si, Türkiye'nin AT'ye tam üyeliğinde yeni im-
kânlar yaratabilir.
3. Doğu Avrupa ülkelerinin, Batı Avrupa J
ülkeleri ile oluşturması muhtemel dar bölge- :
sel ekonomik işbirliği gruplarına katılması,
Türkiye'nin Doğu Avrupa ülkeleri ile ekono- ,
mik ilişkilerinin gelişmesine yardım eder. !
Yarın: Türkiye ve AT '